Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

RASULULLAH’A İTAAT ve SÜNNETE SARILMAK


Terapi

Önerilen İletiler

“RASULULLAH’A İTAAT”

 

Allah’a inanan ve itaat eden bir müslüman, Resulullah’a da inanmak ve itaat etmek zorunda olduğu halde,bazı kimseler, Peygambere itaat meselesine böyle bakmıyorlar. Kendisine itaat edilmesi gerekenin sadece Allah olduğunu söylüyorlar.Ayetlerde geçen Peygambere itaat emrinin,onun getirdiği dini, Kuranı kabul etmek olduğunu ileri sürüyorlar.Peygamber (a.s)’in,Kuran’da olan emir ve yasakların dışında yeni bir hüküm getiremeyeceğini iddia ediyorlar.

 

Peygamber’e itaatin , sağlığında kendisine ,vefatından sonra da sünnetine uymak olduğunu belirten ve itaatın aynı zamanda Kuran’ın temas etmediği konularda Rasulullah’ın ortaya koyduğu esasları kabul etmek anlamına geldiğini söyleyen İslam alimlerine karşı çıkıyorlar. Diğer bir ifade ile ,hadisi şerifleri tamamen devre dışı bırakıyorlar.

 

Bu konuda daha önce muhtelif defalar kez yazdık. Kuran’ı Kerim’de Peygambere itaat konusunda onlarca ayet bulunduğunu söyledik.Bu yazımda ise, Allah Teala’nın Peygambere itaat konusundaki bazı emirlerini,surelerin sırasına göre okuyacağız.

 

Bu yazının, bulundukları yerlerde Resulullah sevgisini gönüllere fidelemeye gayret eden , onun sünnetinin ve hadislerinin vazgeçilmezliğini anlatmaya çalışan kardeşlerime faydalı olacağına inanıyorum.Sureti Hak’tan (inananlardan olduğunu söyleyerek) görünerek “Bize Kuran yeter”diyenlere bu 32 ayeti gösteriyoruz.

 

Bu kadar surede ve bu kadar defa Allah’ın Resulu’nu kendi adıyla birlikte anmasının ve kendisi ile birlikte ona da itaat edilmesini emretmesinin ,hatta bazen sadece Resulullah’dan bahs ederek ona itaat edilmesini buyurmasının elbette bir manası olmalıdır,diyerek herkesi bu ayetler üzerinde düşünmeye davet ediyorum

 

Allahu Teala Kuranı Kerimde şöyle buyuruyor:

 

1. “(Rasulum!) De ki: Eğer Allahı seviyorsanız bana uyunuz ki Allahda sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” (Ali İmran suresi :31 )

2. “De ki: Allah’a ve Resulu’ne itaat edin.Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kafirleri sevmez.”

(Ali imran :32)

 

Birbiri ardından gelen bu iki ayette, önce Allah sevgisinden bahsediliyor ve bu sevgisinin itaati gerekli kılacağı hatırlatılarak Allaha ve peygambere uyup itaat etmenin vazgeçilmezliği belirtiliyor.

 

3. “Allaha ve Resulune itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız.” (Ali imran : 132 )

4. “Kim Allah’a ve Peygamberi’ne itaat ederse, onu ,içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada süresiz kalmak üzere ;işte büyük kurtuluş budur.”(Nisa suresi :13 )

 

5. “Ey iman edenler! Allaha itaat edin.Peygambere ve sizden olan ulu’l emre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allaha ve Rasulune götürün.(Onların talimatına göre halledin);bu hem ha-yırlı hem de netice bakımından daha güzeldir.”(Nisa suresi : 59 )

 

6. “ Hayır, Rabbine yemin ederim ki , aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem kabul edip sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan onu kabullenmedikçe , iman etmiş olmazlar.” (Nisa suresi: 65)

(Demek ki: Allah’ın Rasulu’de hüküm verebiliyor değil mi? Ayet isteyenlere cevabımızdır.)

 

7. “Kim Allaha ve Resule itaat ederse , işte onlar, Allahın kendilerine lutuflarda bulunduğu peygamberler, sıd-dıklar , şehidler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır.” (Nisa suresi: 69 )

 

8. “Kim Resule itaat ederse Allaha itaat etmiş olur.Yüz çevirene gelince , seni onların başına bekçi gönderme-dik.(Nisa suresi: 80 )

 

9. “Allah’ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasıda hükmedesin diye sana kitabı hak ile indirdik; hainlerden taraf olma!” (Başka bir ayet daha…)(Nisa suresi: 105 )

 

10. “Allah’a itaat edin. Resule de itaat edin ve (kötülüklerden) sakının. Eğer (itaatten )yüz çevirirseniz bilin ki Resulümüzün vazifesi apaçık duyurmak ve bildirmektir.”(Maide suresi: 92 )

11. “Siz gerçek müminler iseniz Allahdan korkun, aranızı düzeltin, Allaha ve Resulune itaat edin.”(Enfal S:1 )

12. “Ey iman edenler! Allaha ve Rasulune itaat edin; İşittiğiniz halde O’ndan yüz çevirmeyin.” (Enfal S:20 )

13. “Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman , Allaha ve Resulune uyun.” (Enfal S: 24 )

14. “Allaha ve Resulune itaat edin;birbirinizle çekişmeyin” (Enfal S: 46 )

15. “Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin yardımcılarıdır. Onlar iyiliği emreder , kötülükten alıkorlar; namazı kılar ,zekatı verirler; Allaha ve Resulune itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir.” (Tevbe S:71 )

16. “(Bazı insanlar:) “ Allaha ve peygambere inandık ve itaat ettik”diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir kısmı yüz çeviriyor. Bunlar inanmış değillerdir.”(Nur suresi : 47 )

 

Bu ayet kerime, sadece diliyle “Allaha ve peygambere inandım”demenin yeterli olmadığını ifade etmektedir. Mümin olabilmek için herşeyden önce gönlüyle iman etmek, ibadeti ve yaşayışıyla inandığını isbat etmek ve her meselede Allahın ve Rasulunun hükmüne gönül hoşluğu ile razı olmaktır.

 

17. “Aralarında hüküm vermesi için Allaha ve Rasulune itaat edildiklerinde, müminlerin sözü ancak < işittik ve itaat ettik > demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.”(Nur suresi : 24 ) (Bir başka ayet daha)

 

18. “ Her kim Allaha ve Resulune itaat eder, Allah’tan korkar ve O’na karşı gelmekten saygı ile sakınırsa, işte kur-tuluşa erenler bunlardır.”(Nur suresi : 52 )

19. “ De ki : Allaha itaat edin; Peygambere itaat edin.Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki Peygamberin sorumluluğu kendisine yüklenen (tebliğ görevini yapmak ), sizin sorumluluğunuz da size yüklenen (görevleri yerine getirmeniz) dir.Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Peygambere düşen, sadece açık seçik duyurmaktır.

(Nur suresi : 54 )

20. “Namaz kılın, zekatı verin: Peygambere itaat edin ki merhamet göresiniz.” (Nur suresi : 56 )

21. “(Ey müminler!) Peygmberi, kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çağırmayın ...artık peygamberin emrine karşı koyanlar , başlarına bir fitne gelmesinden veya kendilerine korkunç bir azabın isabet etmesinden kaçınsınlar” (Nur suresi : 63 )

22. “Yemin ederim ki, sizin için, Allahın huzuruna çıkmayı umanlar, ahiret gününe inananlar ve Allahı çok çok ananlar için Allahın Rasulu güzel bir örnektir.”(Ahzab suresi : 21 )

Bu ayeti kerime , Hz.peygamberin hem sözleriyle hem de fiil ve hareketleriyle bize delil ve örnek olduğunu, kendisine uymanın ve itaat etmenin kaçınılmazlığını açıkça ortaya koymaktadır.

 

23. “Allah ve Rasulu bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadının o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur.Her kim Allaha ve Rasulune karşı gelirse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.”(Ahzap suresi: 36 )

24. “ Kim Allaha ve Rasulune itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermiş olur.” (Ahzab suresi : 71)

25. “ Ey iman edenler! Allaha itaat edin, Peygambere de itaat edin ve yaptıklarınızı (amellerinizi) boşa çıkarma-mayın.”(Muhammed suresi: 33 )

26. “ Kim Allaha ve Peygmbereine itaat ederse, Allah onu, altından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır.Kim de yüz çevirirse, onu acı bir azab ile cezalandıracaktır.”(Fetih suresi : 17 )

27. “Ey iman edenler! Allahın Rasulunun önüne geçmeyin. Allahtan korkun .Şüphesiz Allah işitendir,bilendir.” (Hucurat suresi : 1 )

Önemli bir açıklama daha:Allah’ın ve Resulu’nun önüne geçmemek demek, söylenen söz, yapılan iş ve çıkarılan hükümlerde Hz.peygambere aykırı davranmamak, ona karşı saygılı olmak ve ona uyup itaat etmek demektir.

 

28. “ Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamberin sesinden fazla yükseltmeyin ve birbirinizle yüksek sesle konuştuğunuz gibi, ona yüksek sesle hitab etmeyin ki, farkına varmadan amelleriniz değerini kaybetmesin”

(Hucurat süresi : 2 )

 

29. “ Eğer Allaha ve elçisine itaat ederseniz, Allah amellerinizden hiçbir şeyi eksiltmez.”(Hucurat suresi : 14)

 

30. “ Allaha ve peygamberine itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”(Mücadele suresi: 13 )

31. “Peygamber size neyi verdi ise onu alın, neyi yasakladıysa ondan da sakının .”(Haşr süresi : 7 )

Bu ayeti kerime , Peygamber (s.a.v.) a itaat konusunda ki ayetlere açıklık getirmekte,ona itaatin bir sınırı bulunmadığını belirtmekte ve Rasulullahın buyurduğu her şey “başım gözüm üstüne “ diyerek yapmaya mecbur olduğumuzu ve bunu Allah Tealanın emrettiğini hiçbir itiraza yer bırakmayacak şekilde açıkça ortaya koymakta dır.

32.” Allaha itaat edin, Resulune de itaat edin;yüz çevirirseniz, bilin ki , Resulumuzun görevi sadece apaçık bir tebliğdir.”(Teğabun suresi : 21 )

 

Demek olu yor ki, Resulü Zişana itaat etmeyen kimse Allaha itaat etmemiş olur. Allahın Kitabına sarılmak nasıl bir görevse, Resuli Kibriya’nın sünnetine sarılmak da öyle bir görevdir.

 

Bunun böyle olduğunu kabul edip etmemek

 

Yukarıda ki ayetlerde belirtildiği üzere, herkesin kendi bileceği iştir.Bu dünya imtihan ve denenme yeridir.

 

Allaha ve Rasulullaha itaati emreden bu ayetlerin gönlümüzde ki imanı ve itaat duygusunu iyice perçinlemesini niyaz ederiz.

 

 

Saygılarımla

 

Terapi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 66
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

“ SÜNNETE SARILMAK ”

 

 

Tarih tekerrür edip duruyor.Rasulullah efendimizin hadisini ve sünnetini bir yana bırakmaktan bahsedenler yüzlerce yıldan beri eksik olmuyor.Bunların Peygamber’e itaati emreden, O’nun verdiği her şeyi almayı öğütleyen ayetleri anlamadıkları veya anlamak istemedikleri gün gibi aşikar.

 

Bu sebeple bu konuya açıklık getirmekte fayda görüyorum.

 

Yüce Rabbimiz Peygamberleri niçin gönderdiğini açıklarken :

“Biz, her gönderdiğimiz peygamberi, kendisine Allah’ın izni ile itaat edilsin diye göndermişizdir.”(Nisa : 64) buyuruyor.

 

Son Peygamber’ine ve O’nun buyruklarına itaat etmenin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu belirtmek için de Kuran-i Kerimin 10’dan fazla ayetinde Rasulü’nun adını kendi adıyla yan yana zikrederek :

“Allah’a ve Peygamber’e itaat edin” buyuruyor. Bununla da yetinmeyerek yine 10’dan fazla ayette bu defa Rasülünü yalnız anarak O’na itaat edilmesini emrediyor.

 

Acaba “Peygamber’e itaat edin!” ayeti kerimesini nasıl anlamak gerekir ve İslam alimleri bu ayeti nasıl anlamıştır? Sözü uzatmamak için bu alimlerden bir kaçının kanaatini kısaca görelim:

 

İbn Kayyım el- Cevziyye (8.751/1350 ) dört cilt halinde basılan şöhretli eseri İ’lâmü’l–muvakkı’in de (1,49) diyor ki: Bütün alimler şu konuda ittifak etmişlerdir:

 

Peygamber’e itaat edin demek sağlığında kendine,vefatından sonra da Sünneti’ne uyun demektir.

 

Şâtibî (ö.790/1388 ) Türkçe’mize de kazandırılan usul hıkha dair dört ciltten ibaret meşhur eseri el – Muvafakat ta (III, 14 ) diyor ki:

 

Bu ayetin manası, Kuran’da olmayan hususlarda Peygamber’in sünnetine sarılın, demektir.

 

Çağdaş müfessirlerden otuz ciltlik Ruhü’l-me’ani müellifi Âlûsî (ö.1342/1924 ) bu eserinde Rasulullah’a itaat konusunu işlerken (V,65 ) diyor ki :

 

Resulullah’a itaatin Allah’a itaatle birlikte yan yana zikredilmesinde ki incelik, Allah’ın Resulu’nun değerini ortaya koymak, Kuran’da bulunmayan dini emirleri yapmak gerekmez zannını kesinlikle yıkmak ve Peygamber’in Kuran’dan ayrı ve müstakil olarak (hadislerinde) ortaya koyduğu emirlerine itaat etmektir.

 

Size tarihi seyir içinde sünnete dair görüşlerini arz ettiğim bu dört alim, kendi sahalarında otorite olan, eserleri ve şöhretleriyle tarihi yararak günümüze kadar gelen İslam büyükleridir.Onlar, diğer İslam alimleri gibi, Peygamber (a.s)’a itaat konusundaki ayetleri böyle anlamışlardır.

 

Kuranda kısaca temas edilen konularda Peygamberin açıklamalarına bakılması, Kuranda temas edilmeyen konularda da Peygamberin buyruklarına uyulması gerektiğini söylemişlerdir.

 

Şayet Allah (c.c.) “Peygamber’e itaat edin” sözüyle, Peygamber’le gönderdiğim ayetlere itaat edin, ama onun Şahsi açıklamalarına ve yorumlarına bakmayın demeyi murad etseydi bunu açıkça söyleyebilirdi.

 

Mesela “Rasulu’mün getirdiği ayetlere inanın ve onun gereğini yapın”, diyebilirdi. Ama öyle demiyor;

 

 

Tam aksine mutlak ve genel bir ifadeyle “Resulullaha itaat edin” buyruğunun anlamı, Allah Teala’nın O’nunla gönderdiği ayetlere itaat edin demek olsaydı, o takdirde bu ayetin baş tarafındaki “ Allah’a itaat edin “ sözü gereksiz bir tekrardan ibaret olurdu ki , bir müminin bunu düşünmesi bile mümkün değildir. Demek ki Allah’ın emrettiği bu itaat, sadece Resulünün getirdiği ayetleri kapsamıyor, ayetlerle birlikte şahsına itaati de kapsıyor.

 

Peygamber (a.s) şöyle söylediğini düşünüz. Ey insanlar Benim sizlere Allah’tan getirdiğim ayetleri alın, onlara inanın ama benim söylediklerime asla önem vermeyin. Benim sözlerime inanmayın. Ben sadece bir postacıyım. Ayetleri olduğu gibi size okurum. Gerisine karışmam. Ayetleri anlamak, yorumlamak ve nasıl uygulanacağı çözmek ve öğrenmek size kalmış beni karıştırmayın..Başınızın çaresine bakın..

 

Bu akla muhaldir. Ve asla tutarlı bir durum değildir. Eğer insanların bütün hayatını etkileyecek söylemlere sahipseniz her şeyinizle ve her yönünüzle tutarlı olmalısınız. Ve çağırdığınız insanların her türlü çıkmazlarına çözüm üretmelisiniz. Yoksa hiçbir inandırıcılığınız olmaz..

 

Ki Peygamber (a.s) yukarda kısaca zikrettiğimiz şekilde asla davranmamıştır. O tam ters bir metod izlemiştir.

 

“GÜZEL ÖRNEK”

 

Rasulullah’ı gören Müslümanlar, ona itaat konusunda ki ayetlere uyarak hem getirdiği Kuran’ı canla başla kabul ettiler hem de bir dediğini iki etmeyecek şekilde şahsına itaat ettiler.

 

Namazın, haccın, zekatın ve benzeri ibadetlerin nasıl yapılacağı konusunda Kuran’da yeterince açıklanmayan hususları ondan öğrendiler ve dediklerine harfiyen uydular; böylece “Rasulullah’a itaat edin!”ayetinin gereğini yaptılar. Peygamber (a.s)’in en önemli görevlerinden birisi buydu. Alın size ayetler ben artık gerisine karışmam demedi O. Bizzat kendisi hayatında ayetlerin nasıl anlaşılması gerektiği gösterdi ve öğretti.

 

Şimdi gelelim Asr-ı Saadet’ten bugüne kadar gelen, bugünden kıyamete kadar gelecek Müslümanların “Rasulullah’a itaat edin!” ayeti karşısındaki durumuna.

 

Bugün Rasulullah hayatta olmadığına göre biz ona nasıl itaat edeceğiz? Bizden sonra gelecek Müslümanlar ona nasıl itaat edecekler? Bu sorunun bir tek cevabı vardır.Yukarıda görüşlerini kısaca arz ettiğim dört alim ile onların dışındaki yüzlerce İslam büyüğün dediği gibi vefatından sonra da Kuran’da olmayan hususlarda Rasulullah’ın sünnetine uymak suretiyle ona itaat edilecektir. Bu sayede Peygamber a.s her çağda evrensel bir görevi üslenmiş bulunmaktadır. Ve öğretisiyle hala aramızdadır. Aramızda olmaya devam edecektir.

 

Böylece, ben Müslümanım diyen herkes,, hangi devirde yaşarsa yaşasın “Allaha ve Resulu’ne itaat edin” ayetinin gereğini yerine getirmiş olacaktır.

 

Ayet böyle anlaşılmadığı, Rasülü Ekrem efendimizin hadis ve sünnetinin devre dışı bırakıldığı takdirde, Peygamber (a.s)’i göremeyen bütün Müslümanlar “Rasulullaha itaat edin” ayetinin gereğini yapmamış olacaklardır.Sadece bu ayetin gereğini mi? Hayır, hadis ve sünnet devre dışı bırakıldığı takdirde, daha nice ayetin gereği yerine getirilmemiş olacaktır.En çarpıcı örneklerden birisi şudur:

 

Allah Teala şöyle buyuruyor: “ Yemin ederim ki- sizin için , Allah’ın huzuruna çıkmayı umanlar, ahiret gününe inananlar ve Allah’ı çokça ananlar için Allah’ın rasulu gözel bir örnektir.” (Ahzab süresi : 21 )

 

Zamanın şu içinde bulunduğumuz çizgisinde yaşayan bizler, Allah’ın huzuruna çıkmayı umuyoruz.Ahiret gününe inanıyoruz. Allah’ı da çok anıyoruz.Biz de ayeti kerimede ki tavsiyeye uyarak Allah’ın Resulu’nu kendimize örnek almak istiyor ve hadis muhaliflerine sesimizin en yüksek tonuyla soruyoruz:

 

“Rasulullah’ın yaşayışı (hayatı) demek olan sünnet ile Müslüman’ın hayatına yön veren hadisler devre dışı bırakıldığı takdirde, bugünün Müslüman’ı Resullah’ı nasıl örnek alacaktır? Allah O sizin için güzel bir örnektir diyor ama? Madem Allah böyle diyor. Burada bir incelik var. Değil mi?

 

İşte bütün mesele bu sorunun cevabında yatmaktadır.

 

Ashabı kiramın Rasulullah’ı hem sağlığında hem de vefatından sonra nasıl örnek aldıklarını ve onun buyruklarına nasıl sarıldıklarını çok iyi biliyoruz.İşte bunun iki örneği :

 

Bir gün Rasulullah efendimiz ashabına hitap etmek üzere minbere çıktığında , ayakta bulunanlara oturmalarını söyledi.O sırada mescide girmekte olan ibn Mesud “oturunuz” emrini duyunca, mescidin kapısına çöküverdi. Onun bu halini ve itaatinin derecesini gören Rasulü Muhterem memnun oldu ve ona : “İçeri gel, Abdullah ibn Mesud “ buyurdu.(Ebu Davud, salat :220)

 

Abdullah İbn Revahanın bana benzer bir davranışı:Onun “ oturunuz!” emrini avluda iken duyduğunu ve olduğu yere çöktüğünü, bu hali Efendimize anlatıldığı zaman memnun olduğunu ve ona “ Allah itaatini artırsın” diye dua ettiğini biliyoruz.

 

 

“KARINDA YAPIYOR!”

 

İlk Müslümanlardan olup Rasulullah’ın vefatından sonra Kufe’ye yerleşen, tefsir ve fıkıh sahasındaki derin bilgisiyle Kufe’de tefsir ve fıkıh mekteplerini kurduğu kabul edilen Abdullah b.Mesud’un “Peygamber size ne verdiyse onu alın; size neyi yasakladıysa ondan sakının “ (Haşr ,7 ) ayetini nasıl anladığını görelim:

 

Bir gün Abdullah b.Mesud, Arap kadınları arasıda pek yaygın olan “dövme” yaptırma, yüzdeki kılları alma ve tedavi için değil de, güzel görünmek için dişleri törpületme adetlerine temasla bunları yapanlara ve yaptıranlara Allah’ın lanet ettiğini söylemişti.

 

Onu bu sözünü duyan Beni Esed Kabilesinden Ümmü Yakup adlı bir hanım kalkıp Abdullah’ın yanına geldi ve ona:- Nedir bu söylediğin sözün aslı? Dövme yapan ve yaptıranlara, yüzünden kıl aldıranlara, güzellik için diş törpüleyenlere, lanet etmişsin, öğle mi? Dedi.

 

Abdullah da:”Rasulullah’ın lanet ettiğine ben niye lanet etmeyecekmişim.Üstelik bu Allah’ın kitabında var, deyince Ümmü Yakub itiraz etti: - Vallahı ben bütün Kuran’ı okudum.Ama bu söylediklerini orada görmedim,dedi.

 

Abdullah: - Kuranı gerçekten okumuşsan, onu mutlaka görmüşsündür,diyerek “Peygamber size ne verdiyse onu alın; size neyi yasakladıysa ondan sakının” ayetini okudu.Ümmü Yakub bu yaygın adetlerden birinin mutlaka İbn Mesud’un evinde de bulunacağını düşünerek:

 

-Yasak olduğunu söylediğin bu şeylerden birini şu anda senin karının da yaptığından kesinlikle eminim, dedi.O zaman İbn Mesud: - Öğle ise git bak dedi. Kadın kendinden emin bir şekilde kalkıp Abdullah b.Mesud’un evine gitti ve karısı Zeynep’i kendi açısından incelemeye başladı.Fakat sözü edilen hususlardan hiçbirinin onda bulunmadığını görünce tekrar ibn Mesudun yanına geldi ve : - Baktım ama bir şey göremedim, dedi. O zaman Abdullah b. Mesud insanı yıldırım gibi çarpan şu sözleri söydi:

 

- Bana bak ! Eğer Rasulullah’ın yasakladığı şeylerden biri karımda bulunsaydı, biz onunla bir arada olamazdık,dedi.( Müslim, Libas 120 )

 

Hz.Peygamber (a.s.)sünnetinin canlı tutulmasını önerirdi.Bir gün Medineli Sahabi Bilal b.Haris’e:”Bilal şunu öğren “dedi. Efendimizin adeti böyleydi. Önemli bir şey söyleyeceği zaman önce muhatabının dikkatini çekerdi.Bilal :-Neyi öğreneyim Ya Rasulellah! Dedi.Bu diyalog tam üç kez tekerrür etti.Sonunda Efendimiz, kendisinin vefatından sonra uygulamadan kalkan bir sünneti kim yeniden hayata geçirir, insanların onu yapmasına vesile olursa, o sünneti uygulayan her bir şahsa verilecek sevabın bir katı da ona verilir, buyurdu.(Tirmizi,ilim 16;İ.Mace, Mukaddime 15 )

 

Diğer bir hadisi şerifte Efendimiz (s.a.v.) :”Benim sünnetimi kim canlı tutarsa, beni seviyor demektir.Beni kim severse, cennette benimle beraber olur.”(Tirmizi:İlim, 16 )

 

Rasulullah’a itaatin nasıl anlaşılması gerektiğini ve onun hadislerinin hayatımızdaki yerini ve önemini bu olayların pek güzel açıkladığını görüyoruz. Şu hususu da her zaman göz önünde bulundurmak gerektiğine inanıyoruz:

 

Ashabı Kiram hem Allah’ın ve hem de Rasulullah’ın övdüğü kutlu insanlardır. Hem Kur’an-ı Kerim hem de Rasulullah’ın sünnetini ve hadisini bize getiren onlardır.Kuranın inişini gözleriyle gören ,Rasulullah’ın sözlerini kulaklarıyla duyan ve dinin nasıl anlaşılıp yaşanması gerektiğini bizzat ondan öğrenen bu yıldızlara şükran borçluyuz.Bize düşen onları kendimize örnek almak, peşlerine takılıp izlerince yürümek ve Rasulullah’a itaati olanlardan öğrenmektir.

 

Evet Sevgili Arkadaşlar Artık Bu konuya cevabımız burada son bulmaktadır.

 

Saygılarımla

 

Terapi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Terapi;

Benim anlamadığım şeyde bu zaten ben müslümanım diyorlar ama Peygamber gerçeğini kabul etmek istemiyorlar ne tuhaf değilmi dini kabul ediyorum ama dini tebliğ edeni kabul etmiyorum bu nasıl bir çelişkidir?sizce burdaki niyet nedir?müslüman ama peygamberi tanımayan nasıl iş bu bir türlü aklım almıyor??

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sağda solda başlık açanlara sesleniyorum.

 

Yukarda tüm iddialarınıza tutarlı bir tezle cevap verdik.

 

Önce verdiğimiz cevapları iyi okuyunuz. Ve sorduğumuz sorulara cevap veriniz.....

 

Beklemekten bir hal olduk...

 

Sevgili Suheda bunlar ne ilk neden son. Cevap istediler cevapladık. Ama gene birşeyin değişeceğini sanmıyorum. Çünkü okumuyorlar bile. İncelemiyorlar bile..Samimi değiller..Maksatları başka...

 

Samimi bir inananmış gibi görünüp İslamın inanç esaslarını inkar ediyorlar...

 

Herkes vazifesini yapıyor. Kısacası...

 

Sevgiler

 

Terapi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Suheda bunlar ne ilk neden son. Cevap istediler cevapladık. Ama gene birşeyin değişeceğini sanmıyorum. Çünkü okumuyorlar bile. İncelemiyorlar bile..Samimi değiller..Maksatları başka...

Terapi

 

:clover:

 

PEYGAMBER VE SÜNNETE OLAN İHTİYAÇ

 

Yüce yaratıcı insanoğlunu mükerrem ve mükemmel bir varlık olarak yaratmıştır. Fakat bu mükemmelliğine rağmen insan, ilahî hitaba doğrudan muhatap olacak yapıya sahip değildir. Bu sebeple dünyada insan hayatının başladığı günden beri, Allah Teala, onların arasından seçtiği "Nebî" veya "Resul" denilen peygamberleri kendisiyle kulları arasındaki irtibatı kurmak ve açıklamakla görevlendirmiştir.

 

Bütün peygamberler, Allah'ın emir ve nehiylerini O'nun kullarına ulaştırmak ve onlara doğru yolu göstermekle görevlendirilmiş hidayet elçileridir. Peygamberler bu kutsal elçilik görevlerini hakkıyla yerine getirmeye çalışmışlardır. Bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem de ümmetine Allah Teala'nın istediği şekilde yaşamaları için gerekli bilgileri uygulamalı olarak vermiştir. Her peygamber gibi bizim peygamberimizin de iki temel görevi vardı: Tebliğ ve beyan.

 

"Ey Peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan, O'nun elçiliğini yerine getirmemiş olursun". 1

 

"İnsanlara, kendilerine ne indirildiğini açıkça anlatasın diye sana da Kur'an'ı inzal ettik". 2

 

Peygamber Efendimiz vahiy yoluyla Allah'tan aldığı Kur'an ayetlerini, görevi gereği, İnsanlara sadece ulaştırmakla kalmıyor aynı zamanda onları açıklıyor ve anlatıyordu. Tebliğ ettiklerini açıklamak ve anlatmak onun aslî göreviydi. Hemen işaret edelim ki Peygamberimiz'in tebliğ görevi evrensel olduğu için, açıklamaları da ona uygun bir çerçeve ve nitelikte gerçekleşiyordu. Yani sünnet, Kur'an'ın evrensel planda Hz. Peygamber tarafından yorumlanması demek oluyordu.

 

Mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerîm'in eksiksiz, yeterli, açık ve her şeyi açıklayıcı olmasına ve dinimizin de ikmal edilmiş bulunmasına rağmen, sünnetin ifade ettiği bir yorum ve anlatıma gerçekten ihtiyaç var mıdır, şeklinde bir soru aklımıza takılabilir. Gerçek şu ki, yüce kitabımızın yeterli, açık ve açıklayıcı oluşu elbette bir hakikattir. Ancak onun bu niteliklerine rağmen, muhatapları olan insanların anlayış seviyeleri farklı olduğu için onu tek tek doğru olarak anlayıp kavramaları mümkün değildir. Öte yandan sorumluluk için duymak değil, anlamak gerekmektedir. insanları anlamadıkları şeylerden sorumlu tutmak mümkün değildir. Bu sebeple kim, neyi anlamak ihtiyacında ise, ona onu anlatmak lazımdır. En iyi, en güzel, en doğru ve en doyurucu açıklamayı da elbette Kur'an ayetlerini getirip tebliğ eden Peygamber yapacaktır. Peygamber'in açıklamaları, hiç bir zaman Kur'an'ın eksik, yetersiz ve kapalı olduğu anlamına gelmez. "Allah'a kul olmak"tan başka görevi bulunmayan insanlar, ancak bu açıklamalar sayesinde O'na nasıl kulluk edeceklerini öğrenmiş olacaklardır. Bu sebeple sünnetsiz bir müslümanlık düşünmek mümkün değildir.

 

Hayatın ilahî irade doğrultusunda şekillenmesi konusunda Sünnet, Kur'an ile birlikte hemen onun yanıbaşında birinci dereceden bir görev üstlenmiş bulunmaktadır. Bunun böyle olduğunu hem Peygamber'e itaati emreden Kur'an-ı Kerîm, hem de Hz. Peygamber'in bizzat kendisi ifade ve ilan etmektedir.

 

Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurulmaktadır:

 

"Peygamber size ne verirse onu alın, neyi yasaklarsa ondan da kaçının!" 3.

"De ki: Allah'ı seviyorsanız, bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın" 4.

"Allah'a ve kıyamet gününe kavuşacağını uman sizler için Allah'ın Resülü'nde güzel bir örnek vardır" 5.

"Allah'a ve Resülü'ne inanıyorsanız, anlaşmazlığa düştüğünüz konulan Allah'a ve Resülü'ne arz ediniz!" 6.

"Hayır Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem tayin edip verdiğin hükmü, içlerinde hiç bir sıkıntı duymadan kabul edip teslim olmadıkları sürece tam mü'min olamazlar" 7.

"Gerçekten sen, doğru yola, Allah'ın yoluna çağırıyorsun" 8.

"Peygamber'in emrine muhalefet edenler, fitneye ya da can yakıcı bir azaba uğramaktan çekinsinler" 9.

"Kim Peygamber'e itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur" 10.

 

Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır:

 

"...Kim benim sünnetimden (yaşama tarzımdan) yüz çevirirse benden değildir" "12.

 

Bütün bu ayet ve hadisler, müslümanların ancak sünnete sarılmak ve ondan ayrılmamaya çalışmak suretiyle İslami kimliklerini koruyabileceklerini ifade etmektedir. Zira açık bir gerçektir ki, sünnetin terkedilmesiyle doğacak boşluk, sünnetin tam zıddı demek olan bid'atla doldurulacaktır.

 

Sünnet, en kısa ve genel anlatımıyla "İslam kültürü" demektir. Bid'at ise, İslam kültürüne ters düşen, onda yeri olmayan ve fakat ondanmış gibi görülmeye ve gösterilmeye çalışılan yabancı unsur demektir. Muhtelif kıta ve iklimlerde yaşayan müslümanlar arasında çağlar boyu görülegelen ortak değerler ve uygulama benzerlikleri, sünnetin belirleyiciliği, birleştiriciliği, bütünleştiriciliği yani evrenselliği sayesinde olmuştur. Açıkça söyleyecek olursak, ümmet sünnetle vardır, onunla yaşar. Yozlaşma sünnetten ayrılmakla başlar.

 

1 Maide süresi (5), 67

2 Nahl süresi (16), 44

3 Haşr süresi (59), 7

4 Al-i İmran süresi (3), 31

5 Ahzab süresi (33), 21

6 Nisa süresi (4), 59

7 Nisa süresi (4), 65

8 Şura süresi (42), 52

9 Nur süresi (24), 63

10 Nisa süresi (4), 80

11 Buharî, Nikah l; Müslim, Nikah 5

12 Darimî, Mukaddime 16

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:clover:

 

 

biz Peygamberimiz Hz. Muhammed’e niye uyarız? çnkü O Allah’ın elçisidir. Yani Allah’ın mesajını alıp da getiren kişidir. Elçinin mesajı Allahın gönderdiği mesajdır. O mesaja uyulunca hem Allah’a, hem de o mesajı getiren elçiye uyulmuş olur. Böyle düşünmekle Elçiye Elçi dememmizin nedeni kendisine ait olmayan mesajı taşımasıdır. peki kimin bu mesaj? Rabbimizin değil mi?

 

13.38Andolsun ki, biz senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah'ın izni olmadan herhangi bir ayet getirmek ise hiçbir peygamberin haddi değildir. Her ecel için bir yazı vardır

 

demek ki Allahın izni olmadan elçi mesaj getiremiyor. sonrada Allah şerefli peygamberimize diyor ki:

 

46.09De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyuyorum. Ben, sadece açık bir uyarıcıyım

 

o yuce peygamber sadece vahiyedilene uydu, bizde vahiy edilene uymakla peygamber efendimize uymaz miyiz

 

peygamberlerin gorevi su ayetde acik degil mi ?

 

36.17 «Bizim vazifemiz, açık bir şekilde Allah'ın buyruklarını size tebliğ etmekten başka bir şey değildir» dediler.

 

şimdi Allah Peygamber sadece mesaji tasidi ve degistirmedi diyor ve eger degistirirse neler olacagini su ayetlerde anlatiyor.

 

69.43 Kuran, Alemlerin Rabbinden indirilmedir.

69.44] Eğer (Peygamber) bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı

69.45.46 Elbette ki onu sağ tarafından yakalardık. Sonra O'ndan şah damarını kesiverirdik.

 

ELÇİ BİLE MESAJI DEĞİŞTİRMEMİŞKEN SİZE NE OLUYORDA ALLAHIN MESAJINA YAMA YAPIYORSUNUZ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ELÇİ BİLE MESAJI DEĞİŞTİRMEMİŞKEN SİZE NE OLUYORDA ALLAHIN MESAJINA YAMA YAPIYORSUNUZ?

 

Agzından çıkan lafı kulağın duysun!

 

Hadisleri yalan yanlış Efendimize isnad eden ve ayetleri çarpıtan sana ders olacak bir kaç hadis...

 

Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Benim hakkımda yalan söylemeyin. Zira benim üzerime yalan uyduran cehenneme girer."

 

 

İbnu'z-Zübeyr radıyallahu anhüma anlatıyor: "Babama dedim ki: "Ben niye senin Resülullah'tan hadis rivayetini işitmiyorum. Halbuki falan ve falandan çokça işitiyorum?" Bana şu cevabı verdi:

 

"Evet ben, müslüman olduğum günden beri Aleyhissalâtu vesselâm'ı hiç terketmedim. Hep beraber olduk. Ancak O'nun şöyle söylediğini de işittim:

 

"Kim bile bile bana yalan nisbet ederse ateşteki yerini hazırlasın."

 

 

 

Muğire İbnu Şu'be radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

 

"Benim üzerime söylenen yalan, bir başkası üzerine söylenen yalan gibi değildir. Öyleyse kim bile bile bana yalan nisbet ederse cehennemdeki yerini hazırlasın!"

 

 

Ayet ve hadisleri yanlış yorumlayan varsa oda sensin..

 

Sen ne kadar bilgiye sahipsin bu konular hakkında ne kadar bilgin var acaba ki böyle konusuyorsun..Burada hiç kimse sahih olmayan hadisleri Efendimize isnad etmedi...

 

Alemin aklıısı sen misin? Kendine göre hadisleri , ayetleri alıp youmlayamazsın...Bu işinde bir egitimi okulu var..Bilmiyorsan git ögren!

 

Sizi bir kaç kişi haricinde kale alan yok..Anlayın artık..Siz bu komik tespitlerinizle bilen kişilerin karsısına çıkarsanız sadece insanları güldürürsünüz...

 

Sadece bilmeyenler size destek verirler..

 

Haddinizi bilin artık...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Alemin aklıısı sen misin? Kendine göre hadisleri , ayetleri alıp youmlayamazsın...Bu işinde bir egitimi okulu var..Bilmiyorsan git ögren!

 

Sizi bir kaç kişi haricinde kale alan yok..Anlayın artık..Siz bu komik tespitlerinizle bilen kişilerin karsısına çıkarsanız sadece insanları güldürürsünüz...

 

Sadece bilmeyenler size destek verirler..

 

Haddinizi bilin artık...

 

senin hakaret lisanınla konuşmak benim gibi kuranın mesajına uyan birine yakışmaz. sadece doğru olanı kuranın mesajını iletir sonra sizi aklınızla mantığınızla başbaşa bırakmaya bakarım. şimdi bakın ki kim komik ben mi yoksa tabi olduğunuz uyduruk hadisler mi hemde hepsi buhari muslim gibi Allahın hükmüne ortak koştuğunuz kişilerin hadis kitaplarından.

EN BÜYÜK AZAP RESSAMLARA MI

Kuran: "Gerçekten Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise dilediğini bağışlar.”

4Nisa Suresi 48

 

Hadis: Cehennemde en şiddetli azaba uğratılacak kişiler ressamlardır.

BuhariTesavir, 89

 

ALTIN TAKILIR MI, İPEK GİYİLİR Mİ?

Kuran: "De ki; ‘Allah'ın kulları için çıkardığı süsü ve temiz rızıkları kim haram etmiş? De ki: ‘ Bunlar dünya hayatında iman edenler için, kıyamet gününde ise yalnızca onlarındır. Bilen bir topluluk için biz ayetleri böyle detaylı anlatırız'” ARAF:32

 

Hadis: "Altın ve ipek ümmetimin kadınlarına helal, erkeklerine ise haramdır.”

Müslim 2/16

 

 

DEPREMLERİN SEBEBİ OLAN BALIĞIN CİNSİ NE?

Kuran: "Bundan sonra yeri yumurta biçimine soktu.” Naziat Suresi 30

 

Hadis: "Dünya balığın üzerindedir. Balık başını sallayınca Dünya'da depremler olur.” İbni Kesir Tefsiri 2/29 68/1’in açıklamaları

 

Dünyayı balığa oturtan, depremleri balığın kuyruğunun sallanmasına bağlayan bu zihniyete bir soralım: Bu balık palamut mudur, yunus mudur, lüfer midir? Lütfen bir hadis daha bulup, bizi aydınlatın!

Kuran, mucizevi bir şekilde dünyanın yumurta biçiminde elipsoid olduğunu bize gösteriyor. Siz yinede balığın cinisni bulun

 

ZALİM KİM? SöYLEYİN BAKALIM

Kuran: "Zulmedenler dedi ki: Siz olsa olsa büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz.” Furkan Suresi 8

 

Hadis: “Peygamber Medine’de bir Yahudi tarafından büyülendi. Günlerce ne yaptığını bilmez durumda ortalıkta dolaştı.” Buhari 76/47 Hanbel 6/57,4/367

 

NEDİR BU KADIN DüŞMANLIĞI?

Kuran: "Ben sizden erkek olsun, kadın olsun hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım. Hepiniz birbirinizdensiniz.” Ali İmran Suresi 195

 

Hadis: Kadınlar arasında iyi kadın, yüz tane karga arasında alaca bir karga gibidir. Buhari 9/1391

 

VE BUNA BENZER BİNLERCE KURANLA ÇELİŞEN HADİSLER VARDIR. BU GÖSTERİYOR Kİ ŞEREFLİ ELÇİ HZ MUHMMED2E İSNAD EDİLEN HADİS ADI ALTINDAKİ SÖZLER BİRER UYDURMACA VE İFTİRADIR. KURANI KENDİLERİNE KLAVUZ ALANLAR DOĞRU BİLGİYE MUHATTAB KİŞİLERDİR... HERKESE SELAMLAR SAYGILAR

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

madem bu iddianda doğrusun madem beni müslüman gibi gözüküp sinsice planlar yapıp islamiyeti çökertmeye çalışan biri olarak niteledin hadi gel lanetleşelim. milletin huzurunda ne dersin.

 

lanet cümlemizde şu olsun

 

EĞER BEN MÜSLÜMAN OLMADIĞIM HALDE MÜSLÜMANMIŞ GİBİ DAVRANIYOR VE SİNSİ PLANLARLA İSLAMİYETİ ÇÖKERTMEYE ÇALIŞIYORSAM ALLAHIN, MELEKLERİNİN VE BÜTÜN LANET EDİCİLERİN LANETİ BENİM VE AİLEMİN ÜZERİME OLSUN, YOK SEN BANA İFTİRA ATIYORSAN SENİN VE AİLENİN ÜZERİNE OLSUN MU?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bak kardeşim elbette ki sahih olmayan hadisler var ama sen de her önüne gelene sahih değil diyemezsin...

 

Hadislerinde sahih olup olmadıgını arastırmak lazım...

 

bunu zaten herkes bilir...

 

Sen kime ne diyorsun şimdi???

 

iyide işte yazdım doğru hadiler dediğiniz buharinin müslimin kitabında yer alan hadisleri hani diyordunuz ya kütübi sitte doğrudur diye sahihse gördünüz akıl dışı saçmalıkları... hala dünya hangi balığın sırtında cevabı gelmedi ey hadisciler, palamut mu lüfer mi hamsi mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ayrıca senin nasıl bir aile anlayışın vardır ki en ufak bir tartışmada bile hemen aileni ortaya sürüp onlar üzerinde hemde Lanetlemeyle ilgili bahislere girebiliyorsun..Senin aile sevgini bilemem ama benim ailem iddalara konu olmayacak kadar değerlidir..

Elbette sahih olmayan hadislerde vardır ve elbette bunlar ayıklanmaktadır.. Ancak hadislerin tümünü ve peygamberimizin sünnetini inkar etmeye kalkışanın mümkünü yok müslüman olduğuna inanmam..Kimsede inanmaz..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

EĞER BEN MÜSLÜMAN OLMADIĞIM HALDE MÜSLÜMANMIŞ GİBİ DAVRANIYOR VE SİNSİ PLANLARLA İSLAMİYETİ ÇÖKERTMEYE ÇALIŞIYORSAM ALLAHIN, MELEKLERİNİN VE BÜTÜN LANET EDİCİLERİN LANETİ BENİM VE AİLEMİN ÜZERİME OLSUN, YOK SEN BANA İFTİRA ATIYORSAN SENİN VE AİLENİN ÜZERİNE OLSUN MU?

 

 

Yukarda 3 adet tutarlı (consistent) ve gayet açık (obvious) makale varken. Herşeyi bir güzel anlatmışken hala kafamıza göre cevaplar yetiştirme derdini bir kenara bırakalım da.

 

Bunlara aynı şekilde makaleler le cevaplar yazalım oldumu evrensel_mesaj. senden bunu bekliyoruz.

 

Eğer makale yazacak kadar bilgimiz yoksa şöyle yapalım istersen...

 

Mesela :

 

6. “ Hayır, Rabbine yemin ederim ki , aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem kabul edip sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan onu kabullenmedikçe , iman etmiş olmazlar.” (Nisa suresi: 65)

 

Kim yeni bir din farklı alternatifler getiriyormuş buyur açıkla bakalım. Olayları çarpıtmadan dosdoğru bir şekil de....

 

Bekliyoruz..Önce buna bir cevap ver sonra teker teker yeni sorularımız olacak oldumu...

 

Terapi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mesela :

 

6. “ Hayır, Rabbine yemin ederim ki , aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem kabul edip sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan onu kabullenmedikçe , iman etmiş olmazlar.” (Nisa suresi: 65)

 

Kim yeni bir din farklı alternatifler getiriyormuş buyur açıkla bakalım. Olayları çarpıtmadan dosdoğru bir şekil de....

 

Bekliyoruz..Önce buna bir cevap ver sonra teker teker yeni sorularımız olacak oldumu...

 

Terapi

 

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yukarda 3 adet tutarlı (consistent) ve gayet açık (obvious) makale varken. Herşeyi bir güzel anlatmışken hala kafamıza göre cevaplar yetiştirme derdini bir kenara bırakalım da.

 

 

 

Terapi

madem ettiğin iftiranın altında ezildin lanetmeşmeye yanaşmadın. bence Allahtan hemen bağışlanma dile..

 

şimdi gelelim soruların cevabına bak ki kuran ne diyor neyi hakem kabul edeceğimize. resul hayatta olsa aramızda olsa elbette onun ağzından çıkan tek harf başımızın tacı olacaktı. ama artık resul yok resul istsimarcıları var.şimdi resul/elçi bozulmadan aramızda duran kitaptır. bakalım kuran ne diyor.

 

Enam 114- Allah, size Kitab'ı (Kur'ân'ı) detaylandırılmış olarak indirdiği halde, ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, o Kur'ân'ın, gerçekten Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O halde sakın şüphe edenlerden olma

 

 

kamer 17. Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

 

bu kadar açık ayetlere rağman anlamıyorsunuz o zaman şu aşağıda ki ayetlerin muhatabı olacğınızı unutmayınız...

 

İsra 46..Ayrıca, onu anlamamaları için kalplerine bir kapalılık ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Sen, Kur'an'da Rabbini tek olarak andığında onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisin geri dönüp giderler

 

Cuma 5- Kendilerine Tevrat/Kuran yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, kitaplar taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini yalanlayanların durumu ne kötüdür. Allah zalim toplumu doğru yola iletmez.

Kehf 57..Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatılıp da ona sırt çevirenden, kendi elleriyle yaptığını unutandan daha zalim kim vardır! Biz onların kalplerine, bunu anlamalarına engel olan bir ağırlık, kulaklarına da sağırlık verdik. Sen onları hidayete çağırsanda artık ebediyen hidayete eremeyeceklerdir.

 

eğer hala da anlmadıysanız

 

Araf..179 Cinlerden ve insanlardan çoğunu cehennemlik kıldık. Çünkü onların kalpleri vardır. Onunla anlayış göstermezler. Gözleri vardır, onunla görmezler, kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta onlardan da aşağıdırlar. İşte onlar gafillerdir

bu arada insanların çoğunun sünni/şii oldunuda unutmayın

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kuranın tavsiyedir lanetleşmek, madem o kadar söylediğin iddialrında ciddiyseydin eminseydin lanetleşmeyi kabul etseydin, bak herkes senin ne kadar geçrçekten uzak nitelemelerde bulunduğunu anladı. Allah hesabını soracak bu iftiraların. şimdi lanetleşmeyle ilgili ayeti yazıyorum.,

 

Ali-imran 61: Sana bu ilim geldikten sonra seninle bu konuda çekişenlere de ki: Geliniz, sizler ve bizler de dahil olmak üzere, siz kendi çocuklarınızı biz de kendi çocuklarımızı, siz kendi kadınlarınızı, biz de kendi kadınlarımızı çağıralım, sonra da dua edelim de Allah'tan yalancılar üzerine lânet dileyelim.

 

 

evet olsun mu Alalhın laneti gazabı ve ateşi yalancıların üzerine. var mısın lanetleşmeye?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ali-imran 61: Sana bu ilim geldikten sonra seninle bu konuda çekişenlere de ki: Geliniz, sizler ve bizler de dahil olmak üzere, siz kendi çocuklarınızı biz de kendi çocuklarımızı, siz kendi kadınlarınızı, biz de kendi kadınlarımızı çağıralım, sonra da dua edelim de Allah'tan yalancılar üzerine lânet dileyelim.

Bakara161: (Âyetlerimizi) inkâr etmiş ve kâfir olarak ölmüşlere gelince, işte Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların lâneti onların üzerinedir.

 

nisa46: Yahudilerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden değiştirirler, dillerini eğerek, bükerek ve dine saldırarak «İşittik ve karşı geldik», «dinle, dinlemez olası», «râinâ» derler. Eğer onlar «İşittik, itaat ettik, dinle ve bizi gözet» deselerdi şüphesiz kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olacaktı; fakat inkarları sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Artık pek az inanırlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Alalhın ayetlerini analiz etmeyi ufak gördüğünüde dilinle söyledin, işte siz ve sizin gibilerin anlayışında kuran bir aksesuardır, ufaktır, tebrik kartıdır, kulağa hoş gelan melodidir/müzikaldir. Bana göreyse kuran başımın tacı, hayatın gerçek anlamı, insanlığın klavuzudur.

Artık elçi aramızda yok, onun bize Allah tarafından indirilen öğütü Kuran var, o kurana uyun ki kurtuluşa eresiniz. Şerefli elçi sizden hepinizden şikayetci olacak,

 

Furkan30: Diriliş günü Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler.

 

sizden hesap bile soracak Kuran'ı terkedip onu müzikal bir name gördüüğnüz için, süslü bezlere sarıp duvara astığınız için..

 

Kuran çok büyüktür ve herşeyin üstündedir. Ufak diyenlerin gerçek yüzlerini gösterdiğin için Allahım sana şükürler olsun...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Bunlara aynı şekilde makaleler le cevaplar yazalım oldumu evrensel_mesaj. senden bunu bekliyoruz.

 

Eğer makale yazacak kadar bilgimiz yoksa şöyle yapalım istersen...

 

Mesela :

 

6. “ Hayır, Rabbine yemin ederim ki , aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem kabul edip sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan onu kabullenmedikçe , iman etmiş olmazlar.” (Nisa suresi: 65)

 

Kim yeni bir din farklı alternatifler getiriyormuş buyur açıkla bakalım. Olayları çarpıtmadan dosdoğru bir şekil de....

 

Bekliyoruz..Önce buna bir cevap ver sonra teker teker yeni sorularımız olacak oldumu...

 

Terapi

 

 

olmuyor olmuyor beklediğimiz cevaplar bir türlü gelmiyor.

 

Dersine iyi çalışmamışsın evrensel_mesaj...Yoksa cevap veremeyecek misin? Sorum gayet NET:

 

Eğer öyleyse bize daha fazla vakit kaybettirme evrensel_mesaj ve seviyesiz zeminlere beni çekmeye çalışma boşa kürek çekersin...

 

Bekliyoruz.....

 

Terapi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

olmuyor olmuyor beklediğimiz cevaplar bir türlü gelmiyor.

 

Dersine iyi çalışmamışsın evrensel_mesaj...Yoksa cevap veremeyecek misin? Sorum gayet NET:

 

Eğer öyleyse bize daha fazla vakit kaybettirme evrensel_mesaj ve seviyesiz zeminlere beni çekmeye çalışma boşa kürek çekersin...

 

Bekliyoruz.....

 

Terapi

defalarca yazdım ama anlayabilmek için akletmek gerek, yine yazayım

biz Peygamberimiz Hz. Muhammed’e niye uyarız? çnkü O Allah’ın elçisidir. Yani Allah’ın mesajını alıp da getiren kişidir. Elçinin mesajı Allahın gönderdiği mesajdır. O mesaja uyulunca hem Allah’a, hem de o mesajı getiren elçiye uyulmuş olur. Böyle düşünmekle Elçiye Elçi dememmizin nedeni kendisine ait olmayan mesajı taşımasıdır. peki kimin bu mesaj? Rabbimizin değil mi?

 

13.38Andolsun ki, biz senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah'ın izni olmadan herhangi bir ayet getirmek ise hiçbir peygamberin haddi değildir. Her ecel için bir yazı vardır

 

demek ki Allahın izni olmadan elçi mesaj getiremiyor. sonrada Allah şerefli peygamberimize diyor ki:

 

46.09De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyuyorum. Ben, sadece açık bir uyarıcıyım

 

o yuce peygamber sadece vahiyedilene uydu, bizde vahiy edilene uymakla peygamber efendimize uymaz miyiz

 

peygamberlerin gorevi su ayetde acik degil mi ?

 

36.17 «Bizim vazifemiz, açık bir şekilde Allah'ın buyruklarını size tebliğ etmekten başka bir şey değildir» dediler.

 

şimdi Allah Peygamber sadece mesaji tasidi ve degistirmedi diyor ve eger degistirirse neler olacagini su ayetlerde anlatiyor.

 

69.43 Kuran, Alemlerin Rabbinden indirilmedir.

69.44] Eğer (Peygamber) bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı

69.45.46 Elbette ki onu sağ tarafından yakalardık. Sonra O'ndan şah damarını kesiverirdik.

 

ELÇİ BİLE MESAJI DEĞİŞTİRMEMİŞKEN SİZE NE OLUYORDA ALLAHIN MESAJINA YAMA YAPIYORSUNUZ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Konuyu saptırmaya hiç gerek yok!!!!

 

Tekrar edeyim istersen...

 

Tarih tekerrür edip duruyor.Rasulullah efendimizin hadisini ve sünnetini bir yana bırakmaktan bahsedenler yüzlerce yıldan beri eksik olmuyor.Bunların Peygamber’e itaati emreden, O’nun verdiği her şeyi almayı öğütleyen ayetleri anlamadıkları veya anlamak istemedikleri gün gibi aşikar.

 

Bu sebeple bu konuya açıklık getirmekte fayda görüyorum.

 

Yüce Rabbimiz Peygamberleri niçin gönderdiğini açıklarken :

“Biz, her gönderdiğimiz peygamberi, kendisine Allah’ın izni ile itaat edilsin diye göndermişizdir.”(Nisa : 64) buyuruyor.

 

Son Peygamber’ine ve O’nun buyruklarına itaat etmenin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu belirtmek için de Kuran-i Kerimin 10’dan fazla ayetinde Rasulü’nun adını kendi adıyla yan yana zikrederek :

“Allah’a ve Peygamber’e itaat edin” buyuruyor. Bununla da yetinmeyerek yine 10’dan fazla ayette bu defa Rasülünü yalnız anarak O’na itaat edilmesini emrediyor.

 

Acaba “Peygamber’e itaat edin!” ayeti kerimesini nasıl anlamak gerekir ve İslam alimleri bu ayeti nasıl anlamıştır? Sözü uzatmamak için bu alimlerden bir kaçının kanaatini kısaca görelim:

 

İbn Kayyım el- Cevziyye (8.751/1350 ) dört cilt halinde basılan şöhretli eseri İ’lâmü’l–muvakkı’in de (1,49) diyor ki: Bütün alimler şu konuda ittifak etmişlerdir:

 

Peygamber’e itaat edin demek sağlığında kendine,vefatından sonra da Sünneti’ne uyun demektir.

 

Şâtibî (ö.790/1388 ) Türkçe’mize de kazandırılan usul hıkha dair dört ciltten ibaret meşhur eseri el – Muvafakat ta (III, 14 ) diyor ki:

 

Bu ayetin manası, Kuran’da olmayan hususlarda Peygamber’in sünnetine sarılın, demektir.

 

Çağdaş müfessirlerden otuz ciltlik Ruhü’l-me’ani müellifi Âlûsî (ö.1342/1924 ) bu eserinde Rasulullah’a itaat konusunu işlerken (V,65 ) diyor ki :

 

Resulullah’a itaatin Allah’a itaatle birlikte yan yana zikredilmesinde ki incelik, Allah’ın Resulu’nun değerini ortaya koymak, Kuran’da bulunmayan dini emirleri yapmak gerekmez zannını kesinlikle yıkmak ve Peygamber’in Kuran’dan ayrı ve müstakil olarak (hadislerinde) ortaya koyduğu emirlerine itaat etmektir.

 

Size tarihi seyir içinde sünnete dair görüşlerini arz ettiğim bu dört alim, kendi sahalarında otorite olan, eserleri ve şöhretleriyle tarihi yararak günümüze kadar gelen İslam büyükleridir.Onlar, diğer İslam alimleri gibi, Peygamber (a.s)’a itaat konusundaki ayetleri böyle anlamışlardır.

 

Kuranda kısaca temas edilen konularda Peygamberin açıklamalarına bakılması, Kuranda temas edilmeyen konularda da Peygamberin buyruklarına uyulması gerektiğini söylemişlerdir.

 

Şayet Allah (c.c.) “Peygamber’e itaat edin” sözüyle, Peygamber’le gönderdiğim ayetlere itaat edin, ama onun Şahsi açıklamalarına ve yorumlarına bakmayın demeyi murad etseydi bunu açıkça söyleyebilirdi.

 

Mesela “Rasulu’mün getirdiği ayetlere inanın ve onun gereğini yapın”, diyebilirdi. Ama öyle demiyor;

 

 

Tam aksine mutlak ve genel bir ifadeyle “Resulullaha itaat edin” buyruğunun anlamı, Allah Teala’nın O’nunla gönderdiği ayetlere itaat edin demek olsaydı, o takdirde bu ayetin baş tarafındaki “ Allah’a itaat edin “ sözü gereksiz bir tekrardan ibaret olurdu ki , bir müminin bunu düşünmesi bile mümkün değildir. Demek ki Allah’ın emrettiği bu itaat, sadece Resulünün getirdiği ayetleri kapsamıyor, ayetlerle birlikte şahsına itaati de kapsıyor.

 

 

6. “ Hayır, Rabbine yemin ederim ki , aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem kabul edip sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan onu kabullenmedikçe , iman etmiş olmazlar.” (Nisa suresi: 65)

(Demek ki: Allah’ın Rasulu’de hüküm verebiliyor değil mi? Ayet isteyenlere cevabımızdır.)

 

Ayrıca Peygamberin koyduğu hükümlerin Allah'ın izni olmadan yapıldığınıda nerden çıkarıyorsun ..?Bu çok tutarsız bir iddia..Bunlara cevapları detaylıca verdik...

 

 

Haydi artık konuyu başka yerlere çekme ne dediğim açık istedeiğim cevapta açık...

 

Cevap vereceksen ver artık.....

 

terapi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bir yerden kopyalayıp getirmekle ne kazanıyorsunuz

resul hayyatta olsa amenna onun ağzından çıkan her harfi başımıza tac olur artık resul yok resulun misyonunu artık Allahın kitabı yapmaktadır... son olrak bu konuya yazıyorum artık yazmayacağım.. bir ayetle bitiriyorum

 

anlayana sivrisinek az anlamayana davul zurna az demişler. ne güzel demişler...

 

Enam 114- Allah, size Kitab'ı (Kur'ân'ı) detaylandırılmış olarak indirdiği halde, ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, o Kur'ân'ın, gerçekten Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O halde sakın şüphe edenlerden olma

 

 

artık söylenecek herşeyi söyledim

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bir yerden kopyalayıp getirmekle ne kazanıyorsunuz

resul hayyatta olsa amenna onun ağzından çıkan her harfi başımıza tac olur artık resul yok resulun misyonunu artık Allahın kitabı yapmaktadır... son olrak bu konuya yazıyorum artık yazmayacağım.. bir ayetle bitiriyorum

 

anlayana sivrisinek az anlamayana davul zurna az demişler. ne güzel demişler...

 

Enam 114- Allah, size Kitab'ı (Kur'ân'ı) detaylandırılmış olarak indirdiği halde, ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, o Kur'ân'ın, gerçekten Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O halde sakın şüphe edenlerden olma

artık söylenecek herşeyi söyledim

 

 

 

Bunların hiçbirisi kopyala yapıştır. Değil. Hepsi senin gibi düşünenler için hazırlanmış çalışmalar..

 

Hiçbirşey söylemedin ki söylenecek birşey kalmadı diyorsun. Bencede cevap yazma artık. Delillerinin hepsi havada kaldı..Evrensel_mesaj

 

Son olarak bir ilavem olsun...

 

İyi okuyalım...

 

Nur suresi 65:

 

 

"Hayır hayır, Rabbine andolsun ki, onlar aralarında çıkan anlaşmazlıklarda senin hakemliğine başvurmadıkça, sonra da vereceğin karara, gönüllerinde hiçbir burukluk duymaksızın, kesin bir teslimiyetle uymadıkça mümin olamazlar."

 

Kendimizi bir kere daha iman şartı ve İslâm'ın tanımı ile karşı karşıya buluyoruz. Bu şartı ve bu tanımı bizzat yüce Allah ortaya koyuyor ve onu yüce zatı üzerine yemin ederek perçinliyor. Artık bundan sonra imanın şartı ve İslâm'ın tanımı konusunda hiç kimsenin söyleyebileceği bir söz, hiç kimsenin getirebileceği bir yorum olamaz.

 

Bundan sonra ancak demogoji yapılabilir ki, ona da kulak asılmaz, değer verilmez. Bu konuda ortaya konabilecek bir demogoji örneği şudur: "Yüce Allah'ın bu sözü belirli bir zamana bağlıdır ve sadece belirli bir grup insan hakkında geçerlidir!"

 

Bu iddia, İslâm'ı hiç kavramamış olanların, Kur'an-ı Kerimin üslubu hakkında hiçbir şey bilmeyenlerin sözüdür. Bu yüzeysel yorumun tersine, yüce Allah'ın bu sözü İslâm'ın genel karakterli gerçeklerinden biridir, yeminle perçinlenerek ifade edilmiştir, hiç bir kayıtla sınırlı değildir. Peygamberimizi hakem tutma zorunluluğu, sadece sağlığında O'nun kendisini hakem tutma zorunluluğudur diye bir kuruntuya kapılma ya da bu kuruntuyu başkalarının zihinlerine aşılamak tamamen yersiz ve gerekçesizdir. Söz konusu olan Peygamberimizin şeriatını ve sistemini hakem tutma zorunluluğudur. Yoksa öyle olsaydı Peygamberimizin ölümünden sonra Allah'ın şeriatine ve Resulullah'ın sünnetine hiç yer kalmazdı. Bu görüşü Hz. Ebu Bekir döneminde en sapık dönekler (mürtedler) ileri sürünce Hz. Ebu Bekir bu gerekçe ile onlara karşı savaş açmıştı. Hatta bundan çok daha azını yapanlara, yani Peygamberimiz ölünce zekât verme zorunluluğu konusunda Allah'a ve Peygambere itaat etmekten vazgeçmeye kalkışanlara, Peygamberimizin bu konudaki hükmüne karşı çıkanlara karşı savaş açmıştı.

 

"İslâm"ın varlığını kanıtlayabilmek için yüce Allah'ın şeriatının ve Peygamberimiz tarafından verilen hükmün hakemliğine başvurmak yeterlidir. Ama bu kadarı "iman"ın varlığını kanıtlamaya yetmez. İmanın varlığını kanıtlayabilmek için bu şartın beraberinde gönül hoşnutluğu, kalb teslimiyeti ve iç rahatlığı da bulunmalıdır.

 

İşte "İslâm" ve "İman" budur. Buna göre herhangi bir kimse müslüman ve mümin olduğunu iddia etmeden önce kendisi nerede, İslâm nerededir ve yine kendisi nerede, iman nerededir, buna iyi bakmalıdır.

 

Bu ayetlerin akışı ïçinde Peygamberimizin hakemliği kabul edilmedikçe, arkasından vereceği karara gönül hoşnutluğu ile teslim olunmadıkça mümin olunamayacağı vurgulanıyor

 

Terapi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nisa suresi 65:

 

 

"Hayır hayır, Rabbine andolsun ki, onlar aralarında çıkan anlaşmazlıklarda senin hakemliğine başvurmadıkça, sonra da vereceğin karara, gönüllerinde hiçbir burukluk duymaksızın, kesin bir teslimiyetle uymadıkça mümin olamazlar." (terapi)

 

Bu arkadaş bu ayete dayanarak güya hadisleri hakem yapmanın Allahın emri oldugunu söylemek istiyor

 

zaten hadiscilerin işi gücü kuranı parça parça ederek cımbızlama metodu ile hadislere malzeme bulmaktır.Şimdi bakalım bu ayetin öncesine ve sonrasına acaba hadislerden mi bahsediyor

 

60- Şunları görmüyor musun? Kendilerinin sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını ileri sürüyorlar da tağuta inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, tağut önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Şeytan da onları bir daha dönemeyecekleri kadar iyice sapıklığa düşürmek istiyor.

 

Burda kast edilen ehli kitaptan bir takım iki yüzlüler.İndirilen kitaplara inandıklarını söyledikleri halde aslında inanmıyorlar

 

 

61- Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve Peygambere gelin!" denince, münafıkların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün.

 

62- Ya nasıl, elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felaket gelince, hemen sana geldiler de: "Biz sadece iyilik etmek ve arayı bulmak istedik." diye Allah'a yemin ediyorlar.

 

63- Onlar, Allah'ın kalblerindekini bildiği kimselerdir; Onlara aldırma, onlara öğüt ver ve onların içlerine tesir edecek güzel söz söyle!

 

64- Biz hangi elçiyi gönderdikse, sırf Allah'ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan günahlarının bağışlanmasını dileselerdi ve Resul de onların bağışlanmasını dileseydi, elbette Allah'ı affedici, merhametli bulurlardı.

 

65- Hayır! Rabbine andolsun ki iş bildikleri gibi değil, onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olamazlar.

 

terapiye ve hadisciler göre bunlar kuran ve hadis diye ikiya ayırıyorlarya.Dolayısıyla bu münafıklar ey Muhammed kuranla hükmedersen başımız gözümüz üstüne ama hadislerle hükmedersen kusura baka biz senin sünnetine gıcık kapıyoruz demişler,Yüce Aallahta bunları azarlamak için bu ayetleri indirmiş

 

Bunlara göre aslında 1500 sene öncesininin azılı inkarcıları kuranı baş tacı eden ama buna rağmen hadisleri kabul etmeyen insanlardı. Kuranda bunları azrlamak için iindi.

 

Allaha ve resulüne itaat ayrı ayri hüküm kaynağını değil tek hüküm kaynağının geliş yollarını anlatan bir ifadedir.Zira insanlar Allahın emirlerini direk Allahtan değil elçisinden duymaktadırlar.daha vahiy tamamlanmadığı için, ölünceye kadar elçi Muhammedir. Ondan sonra Allahın elçisi Kurandır.

 

 

Tevbe 1- Allah'dan ve Resulü'nden bir ültimatomdur bu, kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklere:

 

Yüce Allah vereceği karar hakkında elçisine danışmaz o bundan münezzehtir.Ama buna rağmen ayette Allah ve resulü ibareleri vardır. Bunun hikmeti ise gayet açıktır. İnsanlar Allahın bu emrini direk Allahtan değil elçisinden duymaktadırlar

 

Hadisleri ne pahasına olsun savunanların,peygamber sevgiisi söylemine sıgınmaları , hadisleri kabul etmeyenleri peygambere karşı gelmekle suçlamalrı ,sadece bir aldatmacadır.Savundukları sadece ve sadece elçi adına isnad edilerek kurana alternatif olarak uyudurulan bir dindir

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.