Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ŞERİATIN BİR ÜLKEYE SİNSİCİ GİRİŞİ... (90'lı yıllarda Ülkemize gelen Mısırlı işadamları ve eşlerinin itirafı... Siz bizim 15 yıl önceki izimizi sürü.)


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

.

Şeriat...

 

Türkiye'nin 90'lı yılların başında en üst gelir grubundan 15-20 kişilik sanayici ve işadamı eşleri Mısır'a turistik bir gezi yapıyorlar. Onları Mısırlı arkeoloji profesörü bir kadın dolaştırıyor. Bizim gruba; ''Siz bizim 15 yıl önce yaşadığımız süreçten geçiyorsunuz. Şeriat bir kaplumbağa gibidir. Çok yavaş ve sinsi yürür. Tehlikeyi görünce siner. Olduğu yerde kalıp, başını ve bacaklarını bağasına çekerek tehlikenin geçmesini bekler. Sonra tehlikenin geçtiğini duyumsadığı anda tekrar gideceği yöne doğru yürümeye başlar. Hiçbir zaman geri adım atmaz. (Kaplumbağa geri yürüyemeyen canlılardandır.)

 

Bir gün uyandığınızda, şeriatın bir ahtapota dönüştüğünü ve kolları ile tüm örgenlerinizi sardığını görürsünüz: Ağzınızın, burnunuzun, gözlerinizin, kollarınızın, bacaklarınızın sımsıkı sarılmış olduğunu ve devinemediğinizi görürsünüz ve yapacak bir şey olmadığını anlarsınız. Konuşamaz, yürüyemez, bir şey yapamaz, göremez, hatta soluk alamazsınız'' demiş...

 

''?ZINISIM ADNIKRAF NİNEKİLHET''

.

Gönderi tarihi:

UYDURUK ŞERİAT

 

Mezhepçilerin Şeriatı İktidara Gelirse...

 

3 Nisan 2000 tarihinde Akit Gazetesinde Çeşitli Meseleler başlığı altında yayımlanan aşağıdaki makale Yusuf Kerimoglu'na aittir. Asıl ismi Hüsnü Aktaş olan bu şahis üniversite mezunu bir kişidir. Akit Gazetesinden önce, yıllarca Milli Gazete'de Fikih Köşesi başlığı altinda fikhi sorulara cevap veren Kerimoğlu kaynak olarak Hadis kitaplarini, Ibni Abidin ve Fetavayi-Hindiye gibi uydurma şeriatı içeren kaynakları kullanır. Kuran ayetlerine cok ender referans veren Kerimoğlu, aşağıya alıntıladığım makalesinde mezhebçi şirk dininin despot ve vampir karakterini ortaya koyuyor. Hem de utanmadan "meselenin özü budur; birbirimize dua edelim" diye bitirip Allah'a malediyor. Kendisine yönelteceğimiz soruları onun makalesinden sonra bulacaksınız.

 

 

Çeşitli Meseleler

Yusuf Kerimoğlu

G.ANTEP'den Ramazan EREN/ Mektubunuzda; "Fıkıh köşesinde bir okuyucunuza cevap verirken, 'Her toplum içerisinde farklı inançlara ve değişik düşüncelere sahip binlerce insana rastlamak mümkündür. İnsanların parmak izleri bile birbirinden farklıdır. Allahu Teala (cc), insanların iman veya küfür üzerinde, tek bir millet olmalarını takdir etmemiştir. Kur'an-ı Kerim'de, Resul-i Ekrem (sav)'e hitaben, 'Eğer Rabbin dileseydi yeryüzündeki kimselerin (insanların) hepsi iman ederlerdi. Böyle iken sen hepsi mü'min olsunlar diye insanları zorlayıp duracak mısın?' (Yunus Suresi: 99) hükmünün beyan buyurulduğu sabittir. Kıyamete kadar, değişik inançları ve düşünceleri savunan insanlar olacaktır. İlahi iradeyi (sünnetullahı) değiştirmek mümkün değildir. Hesap gününde insanların, kendi tercihlerine ve amellerine göre muameleye tabi tutulmaları, ilahi adaletin bir sonucudur' tesbitinde bulundunuz. (...) Zihnime bir mesele takıldı. Küfrün lügat ve ıstılahi manası arasında fark nedir? Mürted ile kafir arasında ne fark vardır? İslam toplumunda kafirler; zimmi hukukuna göre yaşayabildikleri halde, mürted olan kimselere müsamaha edilmediğini biliyoruz. Din ve vicdan hürriyeti açısından bunu nasıl izah edebiliriz?" diyorsunuz.

 

CEVAP: Mektubunuzu özetlemeye gayret ettim. Küfrün lügat manası, bir şeyi örtmek veya varlığı sabit olan bir şeyi kasden gizlemektir. Allahu Teala (cc)'nın verdiği nimetleri gizleyen, israf eden veya şükretmeyen kimsenin hali beyan edilirken, "küfran-ı nimet " terkibi kullanılır. İbn-i Abidin, "Küfür, lügatta örtmek manasınadır. Şeriatte ise; Resul-i Ekrem (sav)'in kesin olarak dininden olup, Cenab-ı Hakk (cc) tarafından getirmiş olduğu bilinen şeylerde Resulullah (sav)'ı yalanlamaktır"(3) tarifini esas almıştır. Allahu Teala (cc)'ya iman etmeyen, Resul-i Ekrem (sav)'in tebliğini kabul etmeyen ve dinde inanılması zaruri olan hükümleri inkar eden kimselere kafir denir. Çoğulu "Küffar" veya "Kefere"dir.(4) Mürted ile kafir arasında çok önemli olan bazı farklar vardır. Şöyle ki; mürted, İslam'ın Allahu Teala (cc) indinde yegane din olduğunu bildiği halde; dünya menfaati, hırs, hased, kin veya bunun gibi duygularla İslam'ı terketmiştir. Bu duygular, irtidat eden kimseyi mü'minlere karşı muharip (savaş ehli) durumuna getirebilir. Zira irtidatla birlikte bütün ismet-i şahsiyetini kaybetmiştir. Gayr-i müslim olan kafir ise, davete muhtaçtır. Yani "davet-i ümmet" vasfına haizdir. İslam dini hakkında doğru bir bilgiye sahip değildir. İrtidat eden ve Müslümanlara karşı savaşan (harbi vasfına haiz olan) kimsenin öldürülmesi, dinin muhafazası için zaruridir. Zira dinin muhafazası, maslahatların en üstünüdür."(5) Hanefi fukahası, "İrtidat eden mükellef, kadın ise öldürülmez; sadece ta'ziren hapsedilir. Çünkü kadın, muharib (savaş ehli) durumunda değildir"(6) hükmünde ittifak etmiştir. Dikkat edilirse bu hükümde, şavaş hukuku ön plandadır. Din ve vicdan hürriyetiyle ilgili değildir. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim

 

 

Hanefi, yani Hanifeci bir ehli sunnet mukallidi olan ve bununla onur duyan Kerimoğlu ve mukallitlerine (mukallidin mukallitleri!) aşağıdaki soruları yöneltiyoruz:

 

1. Bir kişinin mürted olmadan önce Müslüman olup olmadığına nasıl karar vereceksin?

 

2. Bir müslüman ana-babanın çocuğu hangi yaşta din değiştirirse mürted kabul edilir ve öldürülür?

 

3. Hristiyanlar sizin kullandiğiniz şeytani mantığı kullanıp Hristiyanlığı terkedenleri mürted ilan edip ölüme mahkum etseler nasil karşılarsın?

 

4. Laik sistem Hanefi şeriatını kabul edenleri sizin mantığınızla hain ve tehlikeli olarak değerlendirip ölüme mahkum ederlerse nasıl karşılarsın?

 

5. Fetvalarınıza Kuran ayetlerini referans göstermediğin için dinde zorlama olmadiğını ve dileyenin iman edip dileyenin de inkar edebileceğini ilan eden ayetleri sana hatirlatmaya gerek görmüyoruz; ancak nasıl olur da bu insan uydurması mezhepleri Allah'ındini diye yutturmaya çalışıyorsun (42:21).

 

6. Yemekte bir adamin "Kabak sevmiyorum" sözlerini işitince celallenip, "bana bir kılıç ve muşamba getirin de peygamberin sevdiği bir bitkiyi sevmediğini söyleyerek peygambere hakaret eden bu adamın boynunu uçurayım" diye hiddetlenen Hanef mezhebinin şanlı imamlarından Imamı Ebu Yusuf'un bu tavrını onaylıyor musun? (Bak Kabak Hazretlerini Sevmemek)

 

7. "Mürtedin katli vaciptir" anlayışıyla hayalini kurduğun Hanefi Şeriati uzerine kurulu bir devletin vatandaşları kısa sürede ölüm korkusuyla sindirilmiş münafıklar topluluğuna dönüşmez mi?

 

8. Sunni Mezhepler arasında kişiyi kafir/mürted yapacak inanışlar veya tavırlar konusunda yüzlerce çelişki varken, hangi mezhebe göre insanların kanını dökeceksin? Hanefi mezhebinin şeriatına göre mürted olan ancak Şafii mezhebine göre mürted sayılmayan birinin öldürülmesini nasıl karşılarsın?

 

9. Allah adına zulmu ve despotluğu egemen kilacak ve inançlarından dolayı insanları katledecek bir şeriatın iktidarı için gayret gösteren senin gibi birisine hayat hakkı tanıyan ve hatta günlük bir gazetede yazı yazmasına izin veren bir devleti eleştirmekten utanmaz mısın?

 

10. Barış ve özgürlük dini olan islamı bir zulum ve terör dini olarak tanıtmaktan dolayı Allah'tan korkmaz mısın?

Gönderi tarihi:

.

Şeriat...

 

Türkiye'nin 90'lı yılların başında en üst gelir grubundan 15-20 kişilik sanayici ve işadamı eşleri Mısır'a turistik bir gezi yapıyorlar. Onları Mısırlı arkeoloji profesörü bir kadın dolaştırıyor. Bizim gruba; ''Siz bizim 15 yıl önce yaşadığımız süreçten geçiyorsunuz. Şeriat bir kaplumbağa gibidir. Çok yavaş ve sinsi yürür. Tehlikeyi görünce siner. Olduğu yerde kalıp, başını ve bacaklarını bağasına çekerek tehlikenin geçmesini bekler. Sonra tehlikenin geçtiğini duyumsadığı anda tekrar gideceği yöne doğru yürümeye başlar. Hiçbir zaman geri adım atmaz. (Kaplumbağa geri yürüyemeyen canlılardandır.)

 

Bir gün uyandığınızda, şeriatın bir ahtapota dönüştüğünü ve kolları ile tüm örgenlerinizi sardığını görürsünüz: Ağzınızın, burnunuzun, gözlerinizin, kollarınızın, bacaklarınızın sımsıkı sarılmış olduğunu ve devinemediğinizi görürsünüz ve yapacak bir şey olmadığını anlarsınız. Konuşamaz, yürüyemez, bir şey yapamaz, göremez, hatta soluk alamazsınız'' demiş...

 

''?ZINISIM ADNIKRAF NİNEKİLHET''

.

 

Sana artık sadece gülüyorum sevgili dipnot...

 

Sundan emin ol Türkiyemde şeriatı bu kadar düşünüp kafa yoran sadece sensin :)

 

Sevgilerle...

Gönderi tarihi:

Sana artık sadece gülüyorum sevgili dipnot...

 

Sundan emin ol Türkiyemde şeriatı bu kadar düşünüp kafa yoran sadece sensin :)

 

Sevgilerle...

 

Siz gülebilirsiniz fakat biz çok ciddiyiz...

Sevgi ve saygılarımla...

.

Gönderi tarihi:

Siz gülebilirsiniz fakat biz çok ciddiyiz...

Sevgi ve saygılarımla...

.

 

Herseyin iç yüzü ortada kaç defa söylemek gerek acaba anlaşılmas için?

 

Olmayan bir tehlike için neredeyse ülkeyi müslümanları ateşe verceksiniz...

 

Sevgilerle...

Gönderi tarihi:

Herseyin iç yüzü ortada kaç defa söylemek gerek acaba anlaşılmas için?

 

Olmayan bir tehlike için neredeyse ülkeyi müslümanları ateşe verceksiniz...

 

Sevgilerle...

 

Arkadaşım anlayamıyorsunuz biz sade ve insan sevgiyle ve dünya gerçekçiliğini gören ve bu gerçekçiliği yüreğinde yaşayan müslümana değil...

Müslümanın sinsi tehlikesine karşı mücadele veriyoruz...

Şeriatı amaç edinene...

Ülkeyi karanlığa götürmek isteyene

Dine gerici bir sorumluluk yükleyenlere...

Kan dökücü olana...

En korkuncu da bu caniliği allahın memuru bilinciyle yapana Karşıyız ve sonuna kadar da mücadele etmeye azırız...

 

Dost sevgilerimle...

.

Gönderi tarihi:

Dipnotçum şimdi böyle diyorsun ancak gerici kim desek sakal bırakan başını örten diyeceksin

 

ee kardeşim bunu müslüma olan tabiki yapıcak.

Yani senin dediğin islama karşı müslümana karşı değilim ama beim karşı olduğum müslüman

 

dediğin bu

Gönderi tarihi:

Arkadaşım anlayamıyorsunuz biz sade ve insan sevgiyle ve dünya gerçekçiliğini gören ve bu gerçekçiliği yüreğinde yaşayan müslümana değil...

Müslümanın sinsi tehlikesine karşı mücadele veriyoruz...

Şeriatı amaç edinene...

Ülkeyi karanlığa götürmek isteyene

Dine gerici bir sorumluluk yükleyenlere...

Kan dökücü olana...

En korkuncu da bu caniliği allahın memuru bilinciyle yapana Karşıyız ve sonuna kadar da mücadele etmeye azırız...

 

Dost sevgilerimle...

.

 

 

Sevgili arkadasım tüm içtenliğimle söylüyorum ben sizi anlıyorum...

 

Benim demek istediğim Türkiyede şeriat sistemini getirmeye çalısan bir kesim yok sadece belli işler yapılıyor ve islamı kesimin üzerine atılıp bakın bakın işte şeriat geliyor diye söylemler oratya atılıyor...

 

Ve insanlar uyutulmaya çalışılıyor...

 

Son Danıstay olaynda oldugu gibi...Bazı çıkar çevreleri pis işlerini görüp İslamın üzerine atıyorlar...

 

Anlatmak istedigim bu...

 

Sevgilerle..

Gönderi tarihi:

son danıştay olayında tekbir getirdi iddiası

 

danıştay başkan vekilinin yaptığı iddiaya göre saldırgan tekbir getirerek ve "Allahın askeriyiz türban kararının cezasını çekeceksiniz" ateş açmış ancak görgü tanıkları(olayı bizzat yaşayan üyeler) saldırganın hiç bir şey demeden ateş açtığını açıklamıştır.(Murat aydının haberi Zaman)

Gönderi tarihi:

Şeriat kelimesi Kuranda geçmez bu bile Allaha başlıbaşına bir iftiradır, kendi karanlık düşüncelerini kısa yoldan Allaha yamamak için uydurulan bir terimdir. Kitapta Allah adeleti, sevgiyi, ticarette alın teriyle kazanmayı, şahitlikleri düsürtce yrine getirmeyi, tüm insanlara iyilikte bulunmayı, herkse güzel kelimeler kullanmayı emretmektedir. şuan ülkemizde bunları sağlayan kanunlar var ve Allahın istediği bu yasalara sahip çıkmamız kanunlara saygılı olmamızdır.

Gönderi tarihi:

Herseyin iç yüzü ortada kaç defa söylemek gerek acaba anlaşılmas için?

 

Olmayan bir tehlike için neredeyse ülkeyi müslümanları ateşe verceksiniz...

 

Sevgilerle...

 

Şeriat bir kaplumbağa gibidir.

Çok yavaş ve sinsi yürür.

Tehlikeyi görünce siner.

Olduğu yerde kalıp, başını ve bacaklarını bağasına çekerek tehlikenin geçmesini bekler.

Sonra tehlikenin geçtiğini duyumsadığı anda tekrar gideceği yöne doğru yürümeye başlar.

Hiçbir zaman geri adım atmaz.

(Kaplumbağa geri yürüyemeyen canlılardandır.)

 

Olmaz olmaz demeyin zemin çok müsahit ve gidişat bu yönde....

Boşuna değil tehlikenin farkında olunması için bunca caba sarfetmemiz...

 

Dost sevgilerimle...

Gönderi tarihi:

Şeriat bir kaplumbağa gibidir.

Çok yavaş ve sinsi yürür.

Tehlikeyi görünce siner.

Olduğu yerde kalıp, başını ve bacaklarını bağasına çekerek tehlikenin geçmesini bekler.

Sonra tehlikenin geçtiğini duyumsadığı anda tekrar gideceği yöne doğru yürümeye başlar.

Hiçbir zaman geri adım atmaz.

(Kaplumbağa geri yürüyemeyen canlılardandır.)

 

Olmaz olmaz demeyin zemin çok müsahit ve gidişat bu yönde....

Boşuna değil tehlikenin farkında olunması için bunca caba sarfetmemiz...

 

Dost sevgilerimle...

 

 

Sevgili arkadasım tüm içtenliğimle söylüyorum ben sizi anlıyorum...

 

Benim demek istediğim Türkiyede şeriat sistemini getirmeye çalısan bir kesim yok sadece belli işler yapılıyor ve islamı kesimin üzerine atılıp bakın bakın işte şeriat geliyor diye söylemler oratya atılıyor...

 

Ve insanlar uyutulmaya çalışılıyor...

 

Son Danıstay olaynda oldugu gibi...Bazı çıkar çevreleri pis işlerini görüp İslamın üzerine atıyorlar...

 

Anlatmak istedigim bu...

 

Sevgilerle..

Gönderi tarihi:

Şeriat bir kaplumbağa gibidir.

Çok yavaş ve sinsi yürür.

Tehlikeyi görünce siner.

Olduğu yerde kalıp, başını ve bacaklarını bağasına çekerek tehlikenin geçmesini bekler.

Sonra tehlikenin geçtiğini duyumsadığı anda tekrar gideceği yöne doğru yürümeye başlar.

Hiçbir zaman geri adım atmaz.

(Kaplumbağa geri yürüyemeyen canlılardandır.)

 

Olmaz olmaz demeyin zemin çok müsahit ve gidişat bu yönde....

Boşuna değil tehlikenin farkında olunması için bunca caba sarfetmemiz...

 

Bizim sözsel ve düşünsel olarak anlatamadıklarımızı aşağıdaki görsel resimler umarım birşeyler anlatabilir...

Sevgi ve saygılarımla...

.

imperiaflex0102kp.jpg

.

look6fb.jpg

.

wwwkadinlaricinorg0032ei.jpg

.

Böyle giderse geleceğin Türkiyesinden manzaralar izlediniz çok hoşlar değilmi...

Hayırlı olsun...

Umarım herkes böyle bir düzende mutlu ve huzurlu olur...

Kızlarımıza cocuklarımıza bırakacağımız dünya işte böyle olacak...

 

Sevgiyle kalın...

.

Gönderi tarihi:

Paylaşım için teşekkürler Dipnot.Bu iktidar şeriatın öncülüğünü yapıyor;

ama başaramayacaktır.

Gönderi tarihi:

Paylaşım için teşekkürler Dipnot.Bu iktidar şeriatın öncülüğünü yapıyor;

ama başaramayacaktır.

 

Sevgiler seyrekler...

Yanınızdayız ve bize güç verdiniz...

Umutla kalın...

Gönderi tarihi:

Bizim sözsel ve düşünsel olarak anlatamadıklarımızı aşağıdaki görsel resimler umarım birşeyler anlatabilir...

Sevgi ve saygılarımla...

 

Böyle giderse geleceğin Türkiyesinden manzaralar izlediniz çok hoşlar değilmi...

Hayırlı olsun...

Umarım herkes böyle bir düzende mutlu ve huzurlu olur...

Kızlarımıza cocuklarımıza bırakacağımız dünya işte böyle olacak...

 

Sevgiyle kalın...

.

 

 

Çok haklısın dip not... Ama kaplumbağalar ben kaplumbağayım derler mi?...

 

Buradaki arkadaşlarda kaplumbağa değil zaten olsalar seni rahatlatmaya çalışırlar mı iyi niyetle..Ham diye yutarlar bence...

 

Gerçek kaplumbağalar... İşinin başında... onlar belediyede... onlar hükümette...onlar amerikada...onlar kurumları zedelemekle meşgul...onlar orduya sızmaya...hukuk kurumlarına saldırmakla meşgul...

onların işi çok... bir sinip bir yürümekle gerekeni yapıyorlar...

 

Ama sen bunları buralara taşıyınaca kaplumbağaların kaplumbağa olmadığını düşünen iyi niyetli arakadaşlar

sana gülüp seni teselli etmeye çalışıyorlar...

 

Ama belirtmeyi unutmuşsun kaplumbağa çeşitlerini anlatmamışsın...

 

çinslerin detayına girmeden...şunu diyebiliriz...yavru kaplumbağalar...tecrübeli kaplumbağalar...belediyeci kaplumbağalar... hükümet kaplumbağalar.. amerikada ikamet eden kaplumbağalar...vs..vs..

 

Kaplumbağalar geriye yürümesini bilemeyen ilerici mahlukattandır...

Taliban gibidir...Bütün tarihi eser putları yıkarlar... molla gibidir kamera görünce ağlarlar...

aslında neyse...dediğin gibi, hani o adamda demişya,

 

Şeriat bir kaplumbağa gibidir.

Çok yavaş ve sinsi yürür.

Tehlikeyi görünce siner.

Olduğu yerde kalıp, başını ve bacaklarını bağasına çekerek tehlikenin geçmesini bekler.

Sonra tehlikenin geçtiğini duyumsadığı anda tekrar gideceği yöne doğru yürümeye başlar.

Hiçbir zaman geri adım atmaz.

 

Aslı böyle olmalı bence KAPLUMBAĞA ŞERİAT GİBİDİR...

 

Yavru kaplumbağalar şeriatı görünce Aaaa bu kaplumbağa derler...bana benziyor...yok canım tehlike yok derler

 

"Türkiyede şeriat sistemini getirmeye çalısan bir kesim yok sadece belli işler yapılıyor"diye teselli ederler..

 

Evet çok Doğru kaplumbağalar hedefe yürümeye devam ediyor...

Gönderi tarihi:

son danıştay olayında tekbir getirdi iddiası

 

danıştay başkan vekilinin yaptığı iddiaya göre saldırgan tekbir getirerek ve "Allahın askeriyiz türban kararının cezasını çekeceksiniz" ateş açmış ancak görgü tanıkları(olayı bizzat yaşayan üyeler) saldırganın hiç bir şey demeden ateş açtığını açıklamıştır.(Murat aydının haberi Zaman)

 

 

Kaynak olarak zaman gazetesini göstermişsiniz.Zaman herzaman olayları saptırarak anlatmıştır.Diyelimki öyle olmuş.Ne farkederdiki;Sonuçta katliam yapılmışmı?Birşryler bağırarak veye sessiz yaptığı neyi değiştirir. Bunu yapanlar, o nzihniyetin fertleri değilmi? Sanıyorumki,bunun arkasında başka birileride var.

(Bir örgüt olabilir)

Gönderi tarihi:

Çok haklısın dip not... Ama kaplumbağalar ben kaplumbağayım derler mi?...

 

Buradaki arkadaşlarda kaplumbağa değil zaten olsalar seni rahatlatmaya çalışırlar mı iyi niyetle..Ham diye yutarlar bence...

 

Gerçek kaplumbağalar... İşinin başında... onlar belediyede... onlar hükümette...onlar amerikada...onlar kurumları zedelemekle meşgul...onlar orduya sızmaya...hukuk kurumlarına saldırmakla meşgul...

onların işi çok... bir sinip bir yürümekle gerekeni yapıyorlar...

 

Ama sen bunları buralara taşıyınaca kaplumbağaların kaplumbağa olmadığını düşünen iyi niyetli arakadaşlar

sana gülüp seni teselli etmeye çalışıyorlar...

 

Ama belirtmeyi unutmuşsun kaplumbağa çeşitlerini anlatmamışsın...

 

çinslerin detayına girmeden...şunu diyebiliriz...yavru kaplumbağalar...tecrübeli kaplumbağalar...belediyeci kaplumbağalar... hükümet kaplumbağalar.. amerikada ikamet eden kaplumbağalar...vs..vs..

 

Kaplumbağalar geriye yürümesini bilemeyen ilerici mahlukattandır...

Taliban gibidir...Bütün tarihi eser putları yıkarlar... molla gibidir kamera görünce ağlarlar...

aslında neyse...dediğin gibi, hani o adamda demişya,

 

Şeriat bir kaplumbağa gibidir.

Çok yavaş ve sinsi yürür.

Tehlikeyi görünce siner.

Olduğu yerde kalıp, başını ve bacaklarını bağasına çekerek tehlikenin geçmesini bekler.

Sonra tehlikenin geçtiğini duyumsadığı anda tekrar gideceği yöne doğru yürümeye başlar.

Hiçbir zaman geri adım atmaz.

 

Aslı böyle olmalı bence KAPLUMBAĞA ŞERİAT GİBİDİR...

 

Yavru kaplumbağalar şeriatı görünce Aaaa bu kaplumbağa derler...bana benziyor...yok canım tehlike yok derler

 

"Türkiyede şeriat sistemini getirmeye çalısan bir kesim yok sadece belli işler yapılıyor"diye teselli ederler..

 

Evet çok Doğru kaplumbağalar hedefe yürümeye devam ediyor...

Sevgiler Gece Kuşu...

Keşke anlayabilseler...

.

glerm304s304na286larmisin8ac.jpg

.

Gönderi tarihi:

Misirla Turkiyeyi yan yana koyup, analojilerle bir takim sonuclar cikarmak, salcayla pekmezi karistirip ortaya cikan seye limonata demekten daha mantikli birsey degildir. Turkiye ile Misir arasindaki tarihsel, kulturel farklara dokunmuyorum bile... En onemli fark, birinin demokrasi digerinin ise diktatorluk olmasi...

 

Katagorik olarak, demokrasinin nefes aldigi her ulke ayni zamanda laiktir. Bu onermeye ters dusen bir ornek, ne bugunun dunyasinda nede tarihin sayflarinda var olmamistir. Dolayisiyla, eger birileri laikligi gozu gibi sakiniyorsa, onun yapismasi gereken sey demokrasidir. Misir, demokrasinin "d" sinin olmadigi ama devletin laik oldugu bir yerdir. (Bizim bazi kizilelmacilarin ruya ulkesi yani...). Demokrasinin varolmadigi yerde, muhalif dusuncelerin kutsal kavramlar etrafinda toplanmasi sasilacak birsey degildir. Eh, az biraz kafasi calisan herkes hemen anlarki, Mubarek rejimi muhalif partilerin kapisina kilit vurabilir, ama camiilerin kapisina kilit vuramaz. Bu yuzdendir ki, muhalefet camii etrafinda Islamci ideoloji kisvesiyle cikar ortaya...

 

Turkiye'de boyle bir durum yoktur. Bazi arkadalarimizin, gumbur gumbur geliyor diye uykularini kaciran ;) Seriat'in, halk icinde sahip oldugu destek %3.5'dur. Yuzde ucbucuk.

Gönderi tarihi:

Misirla Turkiyeyi yan yana koyup, analojilerle bir takim sonuclar cikarmak, salcayla pekmezi karistirip ortaya cikan seye limonata demekten daha mantikli birsey degildir. Turkiye ile Misir arasindaki tarihsel, kulturel farklara dokunmuyorum bile... En onemli fark, birinin demokrasi digerinin ise diktatorluk olmasi...

 

Katagorik olarak, demokrasinin nefes aldigi her ulke ayni zamanda laiktir. Bu onermeye ters dusen bir ornek, ne bugunun dunyasinda nede tarihin sayflarinda var olmamistir. Dolayisiyla, eger birileri laikligi gozu gibi sakiniyorsa, onun yapismasi gereken sey demokrasidir. Misir, demokrasinin "d" sinin olmadigi ama devletin laik oldugu bir yerdir. (Bizim bazi kizilelmacilarin ruya ulkesi yani...). Demokrasinin varolmadigi yerde, muhalif dusuncelerin kutsal kavramlar etrafinda toplanmasi sasilacak birsey degildir. Eh, az biraz kafasi calisan herkes hemen anlarki, Mubarek rejimi muhalif partilerin kapisina kilit vurabilir, ama camiilerin kapisina kilit vuramaz. Bu yuzdendir ki, muhalefet camii etrafinda Islamci ideoloji kisvesiyle cikar ortaya...

 

Turkiye'de boyle bir durum yoktur. Bazi arkadalarimizin, gumbur gumbur geliyor diye uykularini kaciran ;) Seriat'in, halk icinde sahip oldugu destek %3.5'dur. Yuzde ucbucuk.

 

Evet buraya kadar tamam... Sayın 'Apostol',

 

Şimdi Ülkenin, 1980 yılından bu yana süregelen gelişmeleri de ele alarak şu anda içinde bulunduğumuz durumunda tahlilini yaparmısınız...

 

İçimiz ferahlıyacaktır umarım..

Yuzde üç buçukluk bu desteğin sessizliğini abartıp boşuna uykularımızı kaçırdık sanırım...

Her nekadar kaplumbağalar ses çıkartmadan yürüselerde dedikleriniz doğru olabilir...

 

Bizim ülkemizde var olan demokrasisinin tespitini yapabilirsek,

muhalif dusuncelerin kutsal kavramlar etrafinda toplanmasi bizim ülkemizde söz konusu olamaz diye rahatlar

ve zamanımızı demokrasinin dahada gelişmesi için vatandaşlık görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam edebiliriz...

 

Ama bana kalırsa, o kaplumbağalar şuanda çoktan iktidar koltuğunda oturuyorlar bile

allahtan Mısırda olmayan demokrasi bizde varda kutsal kavramlar,demokrasi ve Cumhuriyetin ilke ve değerlerinin önüne geçemiyor...

Örneğin fetva makımına sormalıyız gibi kaplumbağa sesleri duyulamıyor ülkemizde...

Hakimiyet duvarda yazıyor diyenler, Millet İsterse laiklik kalkar diyen kaplumbağalarda yok bu ülkede,

sonra hani tehlikeyi sezen kaplumbağalar gibi laiklik nutku çekenler...

O millet kavramı % 3.5 değil herhalde değilmi...

Hani o % 3.5 lara zamanında adnan menderes siz isteseniz şeriatda getirsiniz demesi filan Eh, az biraz kafası çalışsa böyle demezdi değil mi?

Neden dedi?...sebep neydi?...Kaç yıl geçti demi...geldimi...gelmedi...

Kaplumbağalar nekadar yavaş ilerliyor değil mi?...Ah..Ah..Ah..birde başlarını kavuklarına sokmak zorunda kalmasaydılar...

 

Neyse Bırakalım bunlarıda sizin nezdinizde "Eh, az biraz kafasi calisan herkes hemen anlarki, "ifadesiyle daha da akılsız duruma düşmeyelim...

 

Siz;Var olduğunu ifade ettiğiniz,akılcı yaklaşımınızla; Bırakın öncesini,

 

Şimdi Ülkenin, 1980 yılından bu yana süregelen gelişmeleri de ele alarak şu anda içinde bulunduğumuz durumunda tahlilini yaparmısınız...

 

Eh, az biraz kafasi calismayan herkes hemen anlayıp rahatlasınlar...

 

 

:excl:

Gönderi tarihi:

@Gecekusu

 

Guzelkardesim, ben sana degil 1980'den bu yanayi, cok partili demokratik cumhuriyetin miladi 1950'den bu yanayi bir paragrafta ozetliyeyim. Senin 1950 deki kisi basi milli gelirin, Italya ile esit, Ispanyanin iki kati, Korenin dort katiyken, senin 4 kez yol kazasina ugrayarak bugune ulasan ulkendeki kisi basi gelir, Italya'nin 1/5'i, Ispanyanin 1/4'u, Koreninde 1/3'dur. Ha, birilerine gore bir Turk dunyaya bedeldir, amma velakin yasam kalitesi acisindan 3 turk bir yunana bile denk degildir. Hah, burda isteyen gider; hazinenin yada merkez bankasinin'nin websyaflarindan acar blur; Turkiye hangi donemde buyumus, hangi donemde kuculmus bakar. Bakmakla kalmaz, demokraside 4 kesintiyle bu gerileyis donemleri artasinda ne tur bir sekronizasyon vardir, ogrenir. Dava budur, ozette budur. 2006 Turkiyesinde, sistem geri donulmeyecek sekilde ,demokrasidir. Amma velakin, demokrasimiz 5,000 dolarlik demokrasidir. Henuz, Isvec demokrasisi degildir.

 

Haa, diyorsaniz ki, hersey para degil, dogrudur herkesin benim kadar materyalist olmasi gerekmez. Bu arkadaslarda acar bakar; imam-hatip lisesi acma sampiyonu kimdir? Zamaninda Turkiyeyi yesil kusaga sokmak icin ugrasanlar kimdir? Deniz Gezmisi asanlar kimdir? Bankerlerin halki soymasini seyreden kimdir. Bankalarin icinin bosaltilmasina goz yuman kimdir, bakar ogrenir. Oynanan oyunlari genis pencereden anlamaya calisir.

 

Efendim, Menderes sunu demiste, Erdoganda sunu demis, Kamplubaga sessiz ilerlermis, vs... Demokraside herkesin sacmalama hakki vardir. Basbakan'inda hakki vardir. Amma, herseyin bir bedelide vardir. O bedelide, millet sandikta odetir. Seriat istyenlerinin oranin %3.5, Turbana ozgurlugu memleket meselesi gorenlerinin oranin %1.5 oldugu ulkede, her kim iktidar olmak ya da kalmak istiyorsa milletin sessiz cogunlugunu meselerini kendine mesele etmesi gerekir. AKP'nin bugun %30-40 oy oranini koruyabiliyorsa, bu Turban sayesinde degil, milletin AKP iktidarini genel hatlariyla basarili bulmasindan dolayidir, bir. Derdine derman olacak baska alternatifin olmamasidir, buda iki...

 

Demokrasinin, ya da Ataturk'un degisiyle hakimiyetin kayitsiz sartsiz milletde olmasinin, avantaji burdadir. Milletin ozgur iradesi, her zaman dogru olan yolu bulur. Bundan suphe duyanlar olabilir, olmustur da. Amma velakin, ne kendi tarihimizde, nede bugunun dunyasinda bu supheyi dogrulayan tek bir ornek yoktur. Iktidari, milletten degilde, alavera-daleveryla yada darbeyle gasp edenlerle, Din dersini ortaogretimde zorunlu kilanlar yada Tum Turkiye'yi nahiyelerine kadar imam-hatip liseleriyle donatanlar ayni kisilerdir. Ondan sonra, darbe saksakcisi bir takim entellektuellerimiz "aaaa, Sari Kenan bize oyun etti" diye safca hayiflanmistir, amma Sari Kenan'in yapacabilecegi bir sey yoktur. Milleti efendi kabul etmeyen her iktidarin kacinilmaz sonudur bir takim dis guclerin elinde oyuncak olmak...

Gönderi tarihi:

Danıştay baskınının yarattığı sonuçlardan birisi, AKP yönetiminin durup düşünmesi oldu galiba:

 

Devletin kurumlarıyla kavga ederek,

'Laiklik yeniden tanımlanmalıdır'
diyerek, belediyeler aracılığıyla şeriatçılık yaymaya çalışarak varacağımız nokta belli, diyenler var anlaşılan.

 

Erdoğan'ın, Gül'ün, Şener'in laikliğe övgü yağdıran mesajları kadar, Bülent Arınç'ın en azından şimdilik susuyor olması da önemli.

 

'AKP bir durum değerlendirmesi mi yapıyor' diye düşünmeye sevk ediyor insanı.

 

Nitekim dünkü Radikal'de AKP'li belediyelerin yaptığı dini yayınların AKP yöneticilerini de bıktırdığı haberi yer alıyordu.

 

AKP Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in şu sözleri de ilginçti:

"Yaptırdığımız anketlere göre türbanın Türkiye'de halkın sadece yüzde 1.5'i için sorun olduğu görülmektedir.

 

Bizim önceliğimiz türban değil, işsizliktir.

 

Bizim gündemimizde halkın sadece yüzde 1.5'ini ilgilendiren bir konu öncelikli olarak yoktur.

 

Olması siyaseten de yanlıştır."

 

Şahin'in bu sözleri AKP yönetiminde ve hükümette yeni bir tutumun habercisiyse, yeni bir durumla karşı karşıyayız demektir.

 

İlginç olan bir nokta, türbanı öncelikli sorun olarak görenlerin, halkın sadece yüzde 1.5'ni oluşturması.

 

Şaşılacak şey doğrusu.

 

Halkın sadece yüzde 1.5'inin isteği Türk siyasetini senelerdir kilitledi,

 

Diğer konuları unutturdu, pek çok olumlu gelişmeye de engel oldu.

 

Merak ettiğim bir hususu sormadan edemeyeceğim: Bu anket sanırım dün yapılmadı.

 

AKP yöneticilerinin elinde uzun zamandır bulunan bilgiler olmalı bunlar.

 

Neden bu bilgileri daha önce açıklayarak ortamı rahatlatma yolunu seçmediler de

 

tam tersine türbanı bir savaşım simgesi haline getirmeyi tercih ettiler?

 

Hatta uluslararası mahkemelere başvurarak bu konuda TC'yi mahkûm ettirmeye kalkıştılar?

 

Neden? Yoksa kendilerini yüzde 1.5'lik radikallerden mi sayıyorlardı?

 

Yoksa siyaseti germek işlerine geldiği için mi bu bilgiyi gizlediler?

 

Bu arada yapay olarak yaratılan bu gerginliğin nasıl sonuçlar verebileceğini Danıştay baskınında gördük.

 

Keşke AKP yönetimi, tansiyonu düşürme, rejimle ve kurumlarla barışma girişimi konusunda bu kadar geç kalmasaydı.

 

'Türban sorunu halk çoğunluğunun öncelikli sorunudur' diye hepimizi daha düne kadar işletmeseydi.

 

 

Kaplumbağalar, yine Tehlikeyi görünce sindiler.

 

Oldukları yerde duruyorlar ama,

 

başlarını ve bacaklarının bağasına çekerek tehlikenin geçmesini bekliyorlar.

 

KAPLUMBAĞALAR ŞERİAT GİBİDİR...

 

Onlar, yüzde 1.5'lik radikaller gibi,

 

Çok yavaş ve sinsi yürürler.

 

Tehlikeyi görünce sinerler.

 

Olduğu yerde kalıp, başını ve bacaklarını bağasına çekerek tehlikenin geçmesini beklerler.

 

Sonra tehlikenin geçtiğini duyumsadıkları anda tekrar gidecekleri yöne doğru yürümeye başlarlar.

 

Hiçbir zaman geri adım atmazlar.

 

Kaplumbağaları tanımayanlara DUYURULUR...

 

  • 1 ay sonra...
Gönderi tarihi:

Şeriat bir kaplumbağa gibidir.

Çok yavaş ve sinsi yürür.

Tehlikeyi görünce siner.

Olduğu yerde kalıp, başını ve bacaklarını bağasına çekerek tehlikenin geçmesini bekler.

Sonra tehlikenin geçtiğini duyumsadığı anda tekrar gideceği yöne doğru yürümeye başlar.

Hiçbir zaman geri adım atmaz.

(Kaplumbağa geri yürüyemeyen canlılardandır.)

 

Olmaz olmaz demeyin zemin çok müsahit ve gidişat bu yönde....

Boşuna değil tehlikenin farkında olunması için bunca caba sarfetmemiz...

 

Dost sevgilerimle...

Paylaşım için teşekkürler Dipnot.Bu iktidar şeriatın öncülüğünü yapıyor;

ama başaramayacaktır.

Çok haklısın dip not... Ama kaplumbağalar ben kaplumbağayım derler mi?...

 

Buradaki arkadaşlarda kaplumbağa değil zaten olsalar seni rahatlatmaya çalışırlar mı iyi niyetle..Ham diye yutarlar bence...

 

Gerçek kaplumbağalar... İşinin başında... onlar belediyede... onlar hükümette...onlar amerikada...onlar kurumları zedelemekle meşgul...onlar orduya sızmaya...hukuk kurumlarına saldırmakla meşgul...

onların işi çok... bir sinip bir yürümekle gerekeni yapıyorlar...

 

Ama sen bunları buralara taşıyınaca kaplumbağaların kaplumbağa olmadığını düşünen iyi niyetli arakadaşlar

sana gülüp seni teselli etmeye çalışıyorlar...

 

Ama belirtmeyi unutmuşsun kaplumbağa çeşitlerini anlatmamışsın...

 

çinslerin detayına girmeden...şunu diyebiliriz...yavru kaplumbağalar...tecrübeli kaplumbağalar...belediyeci kaplumbağalar... hükümet kaplumbağalar.. amerikada ikamet eden kaplumbağalar...vs..vs..

 

Kaplumbağalar geriye yürümesini bilemeyen ilerici mahlukattandır...

Taliban gibidir...Bütün tarihi eser putları yıkarlar... molla gibidir kamera görünce ağlarlar...

aslında neyse...dediğin gibi, hani o adamda demişya,

 

Şeriat bir kaplumbağa gibidir.

Çok yavaş ve sinsi yürür.

Tehlikeyi görünce siner.

Olduğu yerde kalıp, başını ve bacaklarını bağasına çekerek tehlikenin geçmesini bekler.

Sonra tehlikenin geçtiğini duyumsadığı anda tekrar gideceği yöne doğru yürümeye başlar.

Hiçbir zaman geri adım atmaz.

 

Aslı böyle olmalı bence KAPLUMBAĞA ŞERİAT GİBİDİR...

 

Yavru kaplumbağalar şeriatı görünce Aaaa bu kaplumbağa derler...bana benziyor...yok canım tehlike yok derler

 

"Türkiyede şeriat sistemini getirmeye çalısan bir kesim yok sadece belli işler yapılıyor"diye teselli ederler..

 

Evet çok Doğru kaplumbağalar hedefe yürümeye devam ediyor...

Evet buraya kadar tamam... Sayın 'Apostol',

 

Şimdi Ülkenin, 1980 yılından bu yana süregelen gelişmeleri de ele alarak şu anda içinde bulunduğumuz durumunda tahlilini yaparmısınız...

 

İçimiz ferahlıyacaktır umarım..

Yuzde üç buçukluk bu desteğin sessizliğini abartıp boşuna uykularımızı kaçırdık sanırım...

Her nekadar kaplumbağalar ses çıkartmadan yürüselerde dedikleriniz doğru olabilir...

 

Bizim ülkemizde var olan demokrasisinin tespitini yapabilirsek,

muhalif dusuncelerin kutsal kavramlar etrafinda toplanmasi bizim ülkemizde söz konusu olamaz diye rahatlar

ve zamanımızı demokrasinin dahada gelişmesi için vatandaşlık görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam edebiliriz...

 

Ama bana kalırsa, o kaplumbağalar şuanda çoktan iktidar koltuğunda oturuyorlar bile

allahtan Mısırda olmayan demokrasi bizde varda kutsal kavramlar,demokrasi ve Cumhuriyetin ilke ve değerlerinin önüne geçemiyor...

Örneğin fetva makımına sormalıyız gibi kaplumbağa sesleri duyulamıyor ülkemizde...

Hakimiyet duvarda yazıyor diyenler, Millet İsterse laiklik kalkar diyen kaplumbağalarda yok bu ülkede,

sonra hani tehlikeyi sezen kaplumbağalar gibi laiklik nutku çekenler...

O millet kavramı % 3.5 değil herhalde değilmi...

Hani o % 3.5 lara zamanında adnan menderes siz isteseniz şeriatda getirsiniz demesi filan Eh, az biraz kafası çalışsa böyle demezdi değil mi?

Neden dedi?...sebep neydi?...Kaç yıl geçti demi...geldimi...gelmedi...

Kaplumbağalar nekadar yavaş ilerliyor değil mi?...Ah..Ah..Ah..birde başlarını kavuklarına sokmak zorunda kalmasaydılar...

 

Neyse Bırakalım bunlarıda sizin nezdinizde "Eh, az biraz kafasi calisan herkes hemen anlarki, "ifadesiyle daha da akılsız duruma düşmeyelim...

 

Siz;Var olduğunu ifade ettiğiniz,akılcı yaklaşımınızla; Bırakın öncesini,

 

Şimdi Ülkenin, 1980 yılından bu yana süregelen gelişmeleri de ele alarak şu anda içinde bulunduğumuz durumunda tahlilini yaparmısınız...

 

Eh, az biraz kafasi calismayan herkes hemen anlayıp rahatlasınlar...

:excl:

:clover:

Gönderi tarihi:

.

Şeriat...

 

Türkiye'nin 90'lı yılların başında en üst gelir grubundan 15-20 kişilik sanayici ve işadamı eşleri Mısır'a turistik bir gezi yapıyorlar. Onları Mısırlı arkeoloji profesörü bir kadın dolaştırıyor. Bizim gruba; ''Siz bizim 15 yıl önce yaşadığımız süreçten geçiyorsunuz. Şeriat bir kaplumbağa gibidir. Çok yavaş ve sinsi yürür. Tehlikeyi görünce siner. Olduğu yerde kalıp, başını ve bacaklarını bağasına çekerek tehlikenin geçmesini bekler. Sonra tehlikenin geçtiğini duyumsadığı anda tekrar gideceği yöne doğru yürümeye başlar. Hiçbir zaman geri adım atmaz. (Kaplumbağa geri yürüyemeyen canlılardandır.)

 

Bir gün uyandığınızda, şeriatın bir ahtapota dönüştüğünü ve kolları ile tüm örgenlerinizi sardığını görürsünüz: Ağzınızın, burnunuzun, gözlerinizin, kollarınızın, bacaklarınızın sımsıkı sarılmış olduğunu ve devinemediğinizi görürsünüz ve yapacak bir şey olmadığını anlarsınız. Konuşamaz, yürüyemez, bir şey yapamaz, göremez, hatta soluk alamazsınız'' demiş...

 

''?ZINISIM ADNIKRAF NİNEKİLHET''

.

 

Pardon kaynağınızı verir misiniz???

 

Belki vermişsinizdir de ben görememişimdir...

 

:zorro:

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.