Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TÜRBANINI ÇIKARTANLAR BAŞÖRTÜSÜYLE GİREBİLECEKLER MİDİR GİRMEK İSTEDİKLERİ YERE


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Panteider...

Sorularımın hepsine harika cevaplar vermişsiniz. Apışıp kaldım verecek cevap bulamadım. Söylediklerinizin hepsi harika tespitler, harika doğrular. Evet doğrular zoruma gitti. Ben doğruları zaten kabullenemem. Neyse siz bir harikasınız, sizin cümlelerinize ben laf yetiştiremem. Bu yüzden size cevap veremeyeceğim kusura bakmayın ben öylesine buraya bir fıkra yazayım bari...

 

ECEVİT

 

----Ecevit basbakanliktan ayrildiktan sonra Rahsaniyla artik yuvasinda mütevazi bir hayat sürüyor.... birgün telefonu çaliyor, ortada artik sekreteri vs olmadigi için tabi kendi telefonuna kendi bakmak zorunda.......telefonu açinca bir adam sesi:

- Iyi günler, TC Basbakaniyla görüsebilir miyim?

 

Ecevit gülüyor:

 

- Bayim ben artik TC Basbakani diilim.....

 

Bunun üzerine telefon kapaniyor... derken 5 dakika sonra tekrar telefon......Ecevit açiyor, yine ayni adam..

 

- Iyi günler, TC Basbakani lütfen?

 

Ecevit sasiriyor.....

 

- Az önce arayan siz diil miydiniz? Bakin ben artik TC Basbakani diilim.....

 

Telefon yine kapaniyor....... Ecevit tam yerine oturucakken tekrar telefon çaliyor...

 

- Iyi günler, TC Basbakani orada mi?

 

Ecevit artik çok kiziyor:

 

- SEN LAFTAN ANLAMAZ MISIN????? KAÇ KERE SÖYLEMEM GEREKIYOR, BEN ARTIK TC.BASBAKANI DIILIM...!!

 

Bunun üzerine karsi taraf gülüyor:

 

- BILIYORUM...........BILIYORUM

 

AMA TEKRAR TEKRAR DUYMAK ÇOK HOSUMA GIDIYOR...!!!

 

 

Selam ve saygıyla...Anlayana sesi saz olarak gelecek canlı sayısı oldukça fazladır değil mi!?

  • Cevaplar 219
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Yaa, çok hoşuma gitti müsadenle bir tane daha ekleyim... Kusura bakma...

 

Yüzme bilmiyor

Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememisti. Ne yapsa makbule geçmiyor, basin hergün kendisiyle ugrasiyordu. Nihayet :

-Öyle bir sey yapayim ki, gazeteciler mat olsun, diye düsündü ve ilan etti :

-Pazar günü saat 10da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçecek.

Pazar sabahi saat 10da tüm basin mensuplari toplandilar orada.Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye basladi. Karsi kiyiya kadar da yürüdü geçti. Herkesin gözleri dehsetle açilmisti.

Fakat ertesi günü tüm gazetelerde su baslik okundu :

-Bakan yüzme bilmiyor!

 

Konuyu takip eden arkadaşlardan özür diliyorum... Biliyorum burası bir fıkra formu değil ama....Ne yapayım, apaçık sorulara fıkra gibi cevaplar veriliyor. Sinirden güleceğimize bari esaslı bir şeylere gülelim..

Gönderi tarihi:

"İsteyen başını örtsün, isteyen başı açık gezsin"

"Hiç kimse, devlet ya da din, kadınların saçıyla başıyla uğraşmamalıdır."

"Hiç kimse, devlet ya da din, insanların inancına karışmamalıdır."

"Herkes dini inanç ve düşünce özgürlüğüne sahip olmalıdır"

"Hiç kimse, resmi kurumlarda, kamusal alanlarda, orduda, poliste, hastanede, mahkemede, insanlara hizmet veren yerlerde dini ayırıma neden olacak şekilde bir simge, bir takı, bir işaret,dinsel bir giysi kullanmamalıdır"

 

Bunları kabul etmeyenler, dini hükümleri herkese zorla uygulamayı amaçlıyanlar, bu özgürlükleri haketmiyor.

Gönderi tarihi:

Herkes her manaya muhatap olamaz yazmıştık Elmalılı Hamdi Yazır'dan alıntılayarak...

 

Biz kimseye bir kıyafeti dayatmıyoruz kardeşim. İsteyen örtünür, istemeyen açılır veya sade giyimine devam eder. Bunlar bizim sorunumuz değil. Kim ne kadar örtünür o da mesele değil. Siz bu yasağın kalmasını hangi saikle istiyorsunuz bana onu söyleyin. Başörtülüler görüntü kirliliği mi yapıyor sizin gözünüzde. Laik demokratik Cumhuriyete karşı müslümanlardan topyekün bir saldırı var da onu mu engellemeye çalışıyorsunuz? Yoksa bu ülkede istibdat yanlısı mahfiller mi var? Veya bu ülkeyi çağdaşlığın dışına taşımak isteyen mürteciler mi? Siz neye karşısınız? Siz başörtüsüne niye karşısınız?

 

Herkes her soruya cevap veremez ihtimal ki? Herkese her soru sorulamaz o halde... Ben başörtüsüne karşı olanlara soruyorum... Birçok soru var hiç şüphesiz bu yasakla ilgili. Çok daha derin sorular da var... Ama ben kısaca (eğer istiyorsanız uzunca da açıklayabilirsiniz) Siz başörtüsüne niye karşısınız sorusunun cevabını merak ediyorum. Başörtüsüne karşı olanlar bunu açıklayabilir mi?Tartışmaya o noktadan da devam etmeliyiz. Zira ortada yanlış birşeyler var...Ben sizin aklınızdan geçenleri bilemiyorum. Yani ki bunu manalandıramıyorum. Yani ki manaya muhatap olamıyorum...Bana anlatın... Lütfen...

Gönderi tarihi:

:)

 

bu soruyu ben de çok sormuştum. askeriyeden bi kaç komşumuzla da konuştum bu konuda. başörtüsünün şekil ve madde olarak hangi tehlikeye yol açtığını ve bu şekilde nasıl bertaraf edilebileceğini sordum. cevap, cevap vereni dahi tatmin etmemişti.

 

"başörtülerini takınca tanımıyoruz, insanları ayırt etmek güçleşiyor"

"o halde ikizleri, aynı t-shirtü veya aynı kıyafeti giyenleri, ve dahi askeriye müntesiplerini ayırt edememek riski de yok mu?, hem bu nasıl bi risktir ki?" dedim cevap gelmedi .

 

sayın Bekir biz daha çok cevapsız kalacağız. zira bu olayın mantığı yok, tamamen duygusal. kin ve hırs. bunca cevapsızlıkta bunlardan başka cevap gelmiyor aklıma.

 

saygılarımla...

Gönderi tarihi:

Başörtüsünden hiç kimse rahatsız olmuyor. Çarpıtmayı bırakın.

Sıkmabaş türban siyasi simge olduğu için yasaklanmış.

Ayrıca demokrasiler de, kendisini tehdit eden aoluşumlara karşı tedbir almak zorunda.

Bugün türbanı askeriyeye, polis teşkilatına, hastaneye, mahkemeye sokmaya çalışanlar, yarın kara çarşafı sokmaya çalışacaktır.

Şeriat düzeninde ise, hepsi velerine kapatılacak, çalışmalarına müsaade edilmeyecektir.

Yani geçici bir kullanma söz konusu.

İşi bitince, Gazali'nin deyimiyle "kadın örgü-dikiş öğrensin yeter, okutulmasına-çalışmasına gerek yoktur" denilecektir.

Denilmeyeceğinin garantisi ne? Hangi şeriat ülkesini misal gösterebilirsiniz?

Biz de hiçbirini beğenmiyoruz. "Daha iyisini kuracağız" derseniz eğer, "iyi" lafı her şeriatçiye göre farklılık taşıyor. Öyleleri var ki İran'ı, Arabistan'ı yeterli görmüyor katılıkta.

 

Amacımız şeriat değil diyorsanız, neden değil? Ayeti dahi çarpıtıp, başörtme diye, saçını gizleme diye birşey yokken, amaç yakaların, göğüslerin örtülmesi iken, başörtüsü diye dayatanlar, açık olan ayetlerdeki hükümleri haydi haydi isterler. El kesmeyi, miras hukukunu, evlilik hukukunu, fetva sistemini, antilaik, anti-demokratik dinci teokratik yönetimi vs.

 

Demokrasiyi, cumhuriyeti, laikliği, Atatürk ilke ve devrimlerini, insan haklarını tehdit azaldığında, özgürlükler de artacaktır. Birkaç bin türbanlı için milyonların geleceği mahvedilemez.

Gönderi tarihi:

Sizin için benim bir fıkra formu açmam lazım galiba... :(

 

Biz ne soruyoruz ne cevap alıyoruz. Nasıldı, men çi guyem tamburam çi guyed miydi? Tüh hatırlayamadım. Neyse Ben hatırladığım kadarıyla Türkçesini yazayım. Ben ne söylüyom tamburan ne çalıyor, ne diyor, ni söylüyor..

 

Siz konunun başındakilerin hiçbirisini okumamışınız galiba. Hatta konunun başlığını bile okumamışınız. Bana demokrasilerdeki (hangi demokrasiymiş bu anlamadım ya) kendisine karşı girişilecek oluşumlara karşı alınacak tek bir tane tedbir söyleyin. Veya yolunu söyleyin. Demokrasiyi siz sanırım Anayasa metni zannediyorsunuz. Veya Türk Ceza Kanunu gibi birşey...Fesupanallah..Ortada somut bir tehlike yok, tamamen ideolojik, çarpıtmalara dayalı, ütopik bir düşman algılaması var...Bu ülkede 100 yıldan fazla zamandır bir irtica paranoyası var ama ne hikmetse bu ülkedeki irticacılar bugüne kadar bu ülkeye PKK'nın DHKP-C'nin, yan kesicilerin, düz kesicilerin, sigara satıcılarının, alkol satıcılarının, doktorların, (pardon saçmaladım galiba) V.H.K.İ kadrosuna atanması yapılanların olduğu bela kadar bela olmamıştır. Onlar kadar dahi bu ülkeye zarar vermemişlerdir. O halde nasıl birinci tehdit oluyorlar. Birşey soracağım son 50 yıldır irticacılar ihtilale mi kalkıştı. Topyekün bir ayaklanma göreniniz oldu mu? 100-200 kişiyle yapılan bir ayaklanma gördünüz mü? Bu insanların başörtüsü yasaklanana kadar devletten herhangi bir talepleri olduğunu gördünüz mü? Buluttan nem kapan ne kadar çok insan varmış bu ülkede.

 

NOT:Bana Hizbullah'ı numune olarak sunmaya kalkmayın.. Hizbullah'ı PKK'ya karşı örgütleyen kurum belldir.

 

Bundan sonra daha tutarlı, daha kompleks, daha gerçekçi iyice düşünülmüş cümlelerden, fikirlerden oluşan cevaplar vermezseniz, ilkokul işi cümlelerle savunma yapmaya devam ederseniz cevap verilmemekle karşı karşıya kalabilirsiniz..

 

Selamlar ile...

Gönderi tarihi:

Asıl fıkralık olan sizsiniz.. O yazdığın şöyle;

 

men çi guyem, tamburem çi guyed;

farsça "ben ne diyorum, tamburum ne çalıyor".

 

Size çok daha uygun! Neden mi?

Diyorsun ki irtica ne yapmış?Son yüzyılda ne yaptıklarına bakalım:

31 Mart ayaklanması,

Kürt Teali cemiyeti-İngiliz işbirliği

Şeyh Said isyanı- Kürt-İslam ayaklanması

Menemen olayı-Kubilay'ın katli

Nurcuların faaliyetleri

Kahramanmaraş, Çorum katliamları

Uğur Mumcu'nun katli

Muammer Aksoy'un katli

Bahriye Üçok cinayeti

Ahmet Taner Kışlalı cinayeti

Turan Dursun cinayeti

Hizbullah eylemleri

İbda-C eylemleri

Sivas-Madımak katliamı

 

Arada unuttuklarım, atladıklarım varsa kusura bakmayın..

Gönderi tarihi:

ihtimaller üzerine yasaklamalar getirmenin mantığı da ayrı bir sağlamlık arzediyor.

 

bu bahsettiğimiz yasaklar nerede yaşanıyor: kamu kurumlarında ve okullarda. yani bu bir gelişme hareketi değil, gerileme hareketidir. bahsettiğiniz kadınları evlerine kapatan zihniyetler, bu yasaklarla daha çok besleniyorlar. neden çünkü kadınları evlerine kapanması hususunda devletten tam destek alıyorlar, neden çünkü kadınlar eğitimden ve sosyal çevreden uzak yaşıyorlar.

 

bu şekilde kümelenmeler de oluşuyor. halk kendi içinde kapanıyor, devletten uzak, devletten kopuk ve beklentisiz bir halk oluşuyor.

 

gerçi tüm bu kesimi topluca hiç saymak gerek değil mi? hatta topluca arabistana gönderilmeliler.

 

yazık. gerçekten yazık.

Gönderi tarihi:
O yazdığın şöyle;

men çi guyem, tamburem çi guyed;

farsça "ben ne diyorum, tamburum ne çalıyor"

 

Benim yazdığım neymiş:

 

Nasıldı, men çi guyem tamburam çi guyed miydi? Tüh hatırlayamadım. Neyse Ben hatırladığım kadarıyla Türkçesini yazayım. Ben ne söylüyom tamburan ne çalıyor, ne diyor, ni söylüyor..

 

Arada ne fark var anlamadım... Neyse bunun önemi yok galiba...Oalabilir yanlış da yazabilir/i/dim..

 

Gelelim diğer meselelere...

 

31 Mart ayaklanması,

Kürt Teali cemiyeti-İngiliz işbirliği

Şeyh Said isyanı- Kürt-İslam ayaklanması

Menemen olayı-Kubilay'ın katli

Nurcuların faaliyetleri

Kahramanmaraş, Çorum katliamları

Uğur Mumcu'nun katli

Muammer Aksoy'un katli

Bahriye Üçok cinayeti

Ahmet Taner Kışlalı cinayeti

Turan Dursun cinayeti

Hizbullah eylemleri

İbda-C eylemleri

Sivas-Madımak katliamı

 

Şimdi geldik asıl konuya... Ben ezber bozmak için yazıyorum... Bu forumda birçok kez şartlanmış reflekslerle yazan arkadaşlar gördüm.. Doğruyu araştırma, soruşturma derdine düşmeden... Resmi tarihe itibar edip, gayri resmi tarihten bihaber olanların ezberini bozmaya uğraşıyorum...

 

Teali islam cemiyeti diyebilirdiniz de kürt teali cemiyeti demişiniz..Hele de 31 Mart ayaklanması...Gerçekten 31 Mart ayaklanması hakkında bildiğiniz birşey var mı? Uğur Mumcu Cinayeti.. İki karakol arasında arabasına bomba konulan, tamda PKK=Devlet ilişkisi üstüne araştırma yaparken öldürülen ve hala katilleri bulunamamış olan bu adamın cinayetini de müslümanların üzerine atıyorsunuz ya...Aile avukatı katiller yakalandığında devlette çok büyük taşlar oynar demişti...Böyle bireysel birkaç hadise saymışınız. Ahmet Emin YALMAN'ı vurmuştu Şu anda Akit gazetesi yazarlarından Hüseyin ÜZMEZ, unutmuşsunuz. Bireysel hadise kollektif sorumluluk esası...Kubilay olayı...Gerçekten bir din ayaklanması mıydı? Dine karşı o kadar baskı olduğu halde bir din ayaklanması yaşandı mı? İskilipli Atıf Hoca asılırken neden bir din ayaklanması yaşanmadı? Said Nursi o kadar talebesi varken hapishane hapishane dolaştırılırken neden bir din ayaklanması yaşanmadı?Ayasofya Camii müze yapılırken bir ayaklanma olmadı..Fesleri çıkartılıp şapka taktırılan takmayan (şapka kanunundan dolayı bir sürü insan ahirete yollandı) insanlar neden ayaklanmadı? İstiklal Mahkemelerinde o kadar insan sallandırıldı bir ayaklanma çıktı mı? Halifelik kaldırıldı, Devletin dini dini islamdır ibaresi kaldırıldı hangi ayaklanma çıktı? Ezan Türkçe olurken şeriat hastası akıl yoksunları bir ayaklanma yaptılar mı... Bu ülkeye gerektiğinde komünizmi getirecek olanlar bu ülkede ki irticai sandığımız ayaklanmaların müsebbidirler.Yapıldığı var sayılan bütün ayaklanmalardan sonra (nasıl ayaklanmaysa bu bir iki kişiye karşı bir eylem yapıldığında bütün devlete karşı yapılmış addediliyor) topyekün bir düşman avı, topyekün bir bastırma, kıstırma hareketi, muhalefeti susturacak kanunlar ve parti kapatmalara varan uygulamalar...

 

Şeh Said ayaklanması bir din ayaklanması mıydı? Evet dediğinizi duyar gibiyim..Bu konuda aklıma takılan birkaç soruyu buraya sorayım. Bu ayaklanmayla ilgisi olmadığı halde neden hemen akabinde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı. Yöresel bazda bir ayaklanma olduğu halde neden 2 yıl süreli ve tüm yurtda uygulanmak üzere Takrir-i Sükun kanunu ve istiklal savaşı yıllarına ait olan istiklal mahkemeleri yetkilendirildi. Bakın Fethi Okyar (kim olduğunu sormazsınız umarım) ne diyor: "Şarktaki isyanın hakiki mesulü Recep Bey'dir. Dahiliye vekaletinde bulunduğu devre içindeki idaresizliği dolayısıyla memlekete bir Kürdistan meselesi çıkarmıştır. Recep Bey, şarkta takip ettiği siyaset dolayısıyla burada yaşayan insanları isyan ettirecek hale getirmiştir"

 

Bu eylemlerin tamamı neticesinde kaç kişi öldü.. Toplayın...Ama bunların içerisinden Şeyh Said ayaklanmasını çıkartın...Bu ayaklanmaya sebep olan bizzat devletimizdir ve bu bir aşiret ayaklanmasıdır. Dinle de alakası yoktur.

 

Saydıklarınınz birinci tehdit algılaması için yeterli midir? Doktorların bu ülkenin başına açtığı tehlikelerden daha mı tehlikelidir müslümanlar. Kaç cinayet saydınız. Kubilay, Mumcu, Aksoy, Üçok, Kışlalı, Dursun, Sivas (Hizbullah'ı dahil etmeyin dedim siz saçmalayıp etmişsiniz, Hizbullah Türkiyede Pkk terörüne karşı devlet destekli olarak kurdurulmuş bir örgüttür-Siz şimdi ispatlayın diyeceksiniz, bende Mumcu, Kışlalı Diğerlerini pek bilmiyorum ama cinayetlerini ispatlayın diyeceğim) 5+30=35 Hadi abartalım 1000 diyelim. 100 yılda 1000 kişi hadi 5000 diyelim... 100 yılda 5000 kişi.Bizim yıllık doktor faciası nedeniyle ciromuz 5000 ini geçer. Ben de doktorları iyice kafaya taktım galiba...

 

Siz nasıl oluyor da bunlardan aha, irtica hortladı, cırtladı, patladı diyebiliyorsunuz. Bireysel eylemlere karşı toplumun yarısına denk gelecek kesimi zan altına alabiliyorsunuz. Potansiyel düşman belleyebiliyorsunuz. Ben müslümanın ve islamın gereklerini yerine getiririm diyen insanları gözü dönmüş katiller olarak konumlandırabiliyorsunuz. Buradan hareketle biz de Böyle bir yorumdan hareketle birinci tehdit olarak konumlandıramazmıyız. Hani ne bileyim mesela 80 öncesinde yaşanan hadiselerde soldan ve sağdan bayağı bir kan akıtıldı. Bu kanlardan tespit edilenleri bulduğumuzda mesela sağcılar birinci tehdit niye olmuyorlar veya solcular bu ülkede birinci tehdittir zira şu kadar sağcıyı kesmişlerdir.

 

İbda-C: Örgütü anlatmamın bir anlamı yok...Şu anda bu örgütün neden adını pek hatırlayan yok.. Örgütün başı dediğimiz kişi hapistedir. Bu nasıl örgüt böyle başı hapiste...Bir de ismini duyunca sanki 10000 lerce kişiyi katleden bir örgütten bahsediyoruz. İyi de TKP, THKP/C, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO), Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist (TKP/ML), DHKP/C,TDP,TKP/ML-TıKKO bunlar da örgüt. O halde birinci tehdit sol düşüncedir..

 

Meseleye bakış açımızda bir sorun. 1. si 100 evvel yaşanmış bir 31 mart vakası 80 yıl kadar evvel yaşanmış Menemen, Şeyh Said isyanı gibi şeyler bahane edilerek irtica başlığı altında karşı duruş var.

 

Bu arada Kürt Teali Cemiyetini unutmuşuz...

6 Kasım 1917’de kurulan cemiyet Dahiliye Nezareti’ne 7 Aralık 1918 tarihinde bir yazıyla başvurmuş; Dahiliye Nezareti 19 Şubat 1919 tarih ve 74 sayılı kararla kurulma izni vermiştir.

 

Başta kendisini; “1908 yılında kurulan Osmanlılık idealine bağlı bir hayır cemiyeti görünümünde olan Kürt Teavün ve Terakki Cemiyetinin devamı gibi gösterdiyse de asıl amacı: mütarekenin yarattığı elverişli koşullardan yararlanarak bağımsız bir Kürt Devleti kurmaktı”.

 

“Jin” ve “Kürdistan” dergileri çıkararak, boş yere fırtına koparıp Türk halkından toprak isteyen Kürt Teali Cemiyeti üyeleri, Kürt Şerif Paşa’nın Paris’teki girişimlerini desteklediler. “Barış Konferansına iki muhtıra ve bir Kürdistan haritası sunan Şerif Paşa, Ermeni temsilci Bogos Nubar Paşa ile de bir andlaşma yaptı. Cemiyet üyelerinden Arif Paşa başkanlığında oluşturulan heyet de destek vermek üzere Paris’e gönderildi.”

 

Kürt Teali cemiyetinin bir islam cemiyeti olmadığını, bir kürt devleti kurmanın peşinde olduklarını sanırım ispatlamaya bu yeter. Bu arada kurucuları arasında Said Nursi'nin bulunmasını hemen islama mal etmeye çalışmasanız iyi olur...

 

Hay gözünü sevdiğim internet herşeyi insanın elinin altına seriyor...Google sağolsun..

 

Ne demiş Dostoyevski: "İnsan yeryüzünde olan şeyleri görmezlikten, bilmezlikten gelme hakkına sahip değildir"

 

Tartışılacak çok şey var , kısmetse ...

Gönderi tarihi:

Kusura Bakmayın buraya takıldım... İnternette bu konuda bayağı bir farklılı var.

 

O yazdığın şöyle;

men çi guyem, tamburem çi guyed;

farsça "ben ne diyorum, tamburum ne çalıyor"

 

Benim yazdığım neymiş:

Nasıldı, men çi guyem tamburam çi guyed miydi? Tüh hatırlayamadım. Neyse Ben hatırladığım kadarıyla Türkçesini yazayım. Ben ne söylüyom tamburan ne çalıyor, ne diyor, ni söylüyor..

 

Arada ne fark var anlamadım... Neyse bunun önemi yok galiba...Oalabilir yanlış da yazabilir/i/dim..

 

men ci guyem tamburem ci guyed

 

men çi guyem, tamburem çi guyed;

farsça "ben ne diyorum, tamburum ne çalıyor".

anlaşmazlık surumlarında söyleniyor sanırım.

Hilmi Yavuz'un bir yazısından alıntılanmış.

 

 

ben ne diyorum tanburam ne diyor (ne dedi?) mânâsına geliyor olması da mümkündür.

 

anlasmazlik durumlarinda "ben ne diyorum sen ne diyorsun" anlaminda kullanilan farsca atasozu.

 

turkce muadili bir deyim olarak: ben diyorum hadimim, sen soruyorsun kac cocugun var..

veya "mersine- tersine" kalibi da buna yakin bir anlam cagristirir..

ekşi bir sözlükten alıntıdır...

 

Ulaaa, acaba ci mi çi mi tamburam mı tamburem mi...

Gönderi tarihi:

"Türkiye'de birçok toplumsal sorun çözümsüz olarak duruyor ve toplumu geriyor.

 

Bunların başında Türk ve Avrupa hukuk sistemleri tarafından değiştirilmesi mümkün olmayan kesin kararlarla bağlanmış türban sorunu geliyor. Hukuken günümüzde sorun olmaması gerekirken, bazı çevrelerce devamlı gündemde tutularak gerginlik nedeni haline getirilen bu konu artık ülkemizin gündeminden tamamen çıkarılmalı. Kız öğrencilerimiz elbette kamusal alan dışında istedikleri gibi giyinebilir, hareket edebilir. Bunun güvencesi laik, demokratik Cumhuriyetimizdir.

 

Ancak, kamusal alan için alınmış olan yargı kararlarının değişmesi, iç ve dış hukuk süreçleri tüketildiği için mümkün olmadığından, bu kararlar laik ve demokratik toplum yapımızın ayrılmaz unsuru olarak var olacak.

 

Bu nedenle, konunun tartışılması bir daha ülkemizin gündemine gelmemeli ve kesinleşmiş bu kararlar defalarca tartışmaya açılarak gerginlik yaratılmamalı. Bunun sağlanması, gerilimi azaltacak, insanlarımızı birbirine yakınlaştıracak."

 

Alıntı:

(Ankara Üniversitesi (AÜ) Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras'ın 13/06/2006 tarihli AÜ 60. yıl kutlamalarının kapanış töreninde yaptığı konuşma...)

Gönderi tarihi:

Gece Kuşu...

Bu yazıyı alıntıladığınıza göre bu görüşe katılıyorsunuz. Ben ikinize de cevap vereyim bari... Sorun çözümlenmiş midir? Mahkemelerin kararı konuyu kangren haline getirmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararın içeriğinden haberdar mısınız? Türkiye de verilen kararın içeriğinden haberdar mısınız? Neyse bunlara değinmeyeceğim. Bir mahkeme karar verdi diye süreç bitmemiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin benzer konularda süreç içerisinde farklı kararlar verdiği durumlar vakidir ki türbanla ilgili kararı bu yöndedir. Anayasa Mahkemesinin de buna benzer kararları vardır. Mesela Anayasa Mahkemesi geçmişte yürütmeyi durdurma yetkisinin kendine verilmediğini düşünüp karar vermişken son yıllarda bu kararının aksine yürütmeyi durdurma yetkisinin olduğunu anayasa metni değişmeden kabul etmiştir.

 

Mahkemeler karar verdi diye mesela Adnan Menderes'in asılması da doğrudur.(Tehlikeli bir soru sordum galiba) Veya istiklal Mahkemeleri zamanında İskilipli Atıf Hoca'nın şapka kanunu çıkmadan iki yıl evvel yazdığı şapkayla alakalı kitap neticesinde yargılanması ve sonucunda idam edilmeside doğrudur. Yani 2 yıl evvel yaptığınız bir eylem var ve bugün yeni kanunla o eylem suç sayılıp salındırılıyorsunuz... Eeee, bu da bir mahkeme kararı... İşi kökten pardon baştan (hocanın kellesi gitti-asılmıştı diyenler olabilir haklıdırlar) halletti mahkeme...o halde çözümlenmiştir, ses çıkarmayın..

 

Kamusal alan mış... Neresi kamusal neresi kamusal değil..Öyle bir tarif yapıldı ki bazı durumlarda evlerimiz dahi kamusal alan olarak görülebiliyor. Değiştirilmesi mümkün değil de ne demek. Anayasa Mahkemesinin verdiği karar Anayasa aykırı olmadığı yönündeydi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye de uygulanan kanuna göre konuyu çözüme kavuşturdu. Yani ki Eğer Anayasa da bir değişiklik yapılırsa Anayasa Mahkemesinin değiştirilmesi mümkün olmayan dediğiniz kararı değiştirilebilir ve bu Avrupa İnsan Hakları kararlarına da yansıyacaktır.

 

Konunun tartışılması ülkemizin gündemine gelmemeliymiş. Bu kadar mağdur varken bunun nasıl olmasını bekliyorsunuz. Bir örnek verelim .... Mesela ne olsun...Çok mağdurlu bir şey olsun...Aklıma gelmiyor... Acaba başörtüsü meselesinin haricinde çok mağdurlu olup da çözüme kavuşturulmamış hangi mesele var...Neyse çok mağdurlu hah Banka personellerinin diğer kurumlara nakli...eee mahkeme kararı var kanun var o halde susun...Böyle birşey mümkün mü? Demokrasinin ne anlamı var o halde. Seçimin ne anlamı var. Halk kendi tercihlerini yansıtacak partiyi niye iktidara getiriyor. Kendi tercihlerine hitap eden kanunlar çıkarsın diye. Mahkemelerin kararlarını kanunlarla dahi değiştiremeyeceksek bir seçime gitmemizin anlamı yok. O halde oy kullanmak şapşallıktan başka birşey değil.

 

Bir de gerilim meselesi var.. Ne gerilimi. Kim geriliyor.. Niye onlar geriliyor ki...Yasağa maruz kalanlar gerilmeli asıl..Allah Allah...Birşey anlamadım ben bu işten...Ne gerilimi varsa.. Toplumun iki kesimi, inanan ve inanmayanlar arasında bir gerilim mi var? Gerilim, bürokratik oligarşi ile halkın %50'lik (biraz az biraz fazla olabilir) kesimi arasında... Demek ki rektör kendisini bir yerde konumlandırıyor...Rektör kendini nerede konumlandırıyor...o piti piti karamela sepeti...

 

Ne bilelim biz Avrupa da oy kullananların en azından kanunları değiştirebilecek kişileri seçtiklerini sanırdık. Ve hatta biz yargının kanunlara göre hareket ettiğini sanırdık. Yoksa niye seçime gidelim ki...Bilmiyorduk... Sağolsun rektör öğrendik bundan sonra oy da kullanmayız..

 

Özür diliyorum, eğer yanlış bir cümle etmişsem biraz hızlı oldu...Alıntıda olmayınca belki yanlışlıklar olmuştur... Biraz da ironik bir dil kullanıyoruz.. Hoşlanmayan arkadaşlardan da özür diliyorum... Ama gerçekten bu dil hoşuma gidiyor...

 

Selamlar ile...

Gönderi tarihi:

"Türkiye'de birçok toplumsal sorun çözümsüz olarak duruyor ve toplumu geriyor.

 

Bunların başında Türk ve Avrupa hukuk sistemleri tarafından değiştirilmesi mümkün olmayan kesin kararlarla bağlanmış türban sorunu geliyor.

 

"

"

Bu nedenle, konunun tartışılması bir daha ülkemizin gündemine gelmemeli ve kesinleşmiş bu kararlar defalarca tartışmaya açılarak gerginlik yaratılmamalı. Bunun sağlanması, gerilimi azaltacak, insanlarımızı birbirine yakınlaştıracak."

 

 

Elbette katılıyorum Sayın bekir...

 

Ençok önemsediğim iki cümleyide yukarıda alıntıladım.!

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:

Her sorduğunuz soruya verilen yanıtlara karşı müthiş polemik yanıtlar vermişsiniz sayın bekir.!

 

Gece kuşu,

bazen susarak, bazen konuşarak ve bazen fıkra anlatarak cevaplar verilebileceğini tartışmaların müdavimi olarak benden daha iyi biliyorsunuzdur. Her sorduğum soruya keşke yanıt verilseydi ama böyle bir şey mümkün olmadı ve sanırım mümkün de değil...Yukarda belirttiğimiz ve onu da tartıştığımız bir söz var hani söylemeyle çalma arasındaki farkla ilgili.. Sorduğum sorulara ilgisiz cevaplar aldım. Ya da ben o cevapların ilgisiz olduğunu düşünüyorum...Hal böyle olunca da yanıtlarım da belirttiğiniz gibi olabilir...

Bakın konunun başında ne sormuşum. Deniyor ki türban siyasi bir simgedir siyasi simge ile kamusal alana giremezsiniz. O halde diyoruz ki başörtüsüyle girilebilsin.. Ya da belirleyin türbanın şeklini, işte kardeşim başını şöyle örtersen bu siyasi simge türban olur...Şöyle de örtersen bu başörtüsü olur...Onunla girebilirsin...

Bugüne kadar siyasi simge, siyasi simge diye tutturulup duruldu.

 

Siyasi olmayan şekliyle okullara girmek serbest mi? Kızlara ve kadınlara ya başınızı açacaksınız okula gireceksiniz veya evlerinize gidin denmesi bir baskı, bir tek tipleştirme değil midir? Ben Üniversiteleri sordum. Burada siyasi herhangi bir simge taşımak yasak mıdır dedim? Yasak mı değil mi? Yasak değilse türban niye yasak...Konunun başında bu sorular var... Cevap veren çıktı mı? Ben bir şey daha sordum bir yerlerde: Kaç yaşındaydı 71 miydi... Bir teyzem yeşilkartındaki resim başörtülü diye hastaneye alınmamış ve dışarda beklerken hayata belki de erken veda etmişti. Bu kadının dikkat edin yeşil kartlı bu kadının siyasi simgeyle, siyasetle ne işi vardı? Yasak sınırlandırılmadan konulmuş bir haldedir.

 

Yasak kanundan doğmamıştır. Yeter...eğer sorularıma kapsamlı, dikkatli cevap verilseydi tartışır konuşur bir orta yol bulurduk. Ama Turan Dursun sitesinin müdavimi panteidar kardeşimiz, düşünmeden motomot ezberlenmiş cevapları, copy paste ettiği alıntıları buraya ekledi ve ardından

Ne o gerçekler işine gelmedi mi Bekir efendi?
gerçek sandığı bazı şeylerle konuşmaya başladı...

 

DÜZELTME EKLİYORUM...

 

Ben yazımı yazdığımda siz cevap vermişsiniz...

 

Konunun tartışılması ülkemizin gündemine gelmemeliymiş. Bu kadar mağdur varken bunun nasıl olmasını bekliyorsunuz. Bir örnek verelim .... Mesela ne olsun...Çok mağdurlu bir şey olsun...Aklıma gelmiyor... Acaba başörtüsü meselesinin haricinde çok mağdurlu olup da çözüme kavuşturulmamış hangi mesele var...Neyse çok mağdurlu hah Banka personellerinin diğer kurumlara nakli...eee mahkeme kararı var kanun var o halde susun...Böyle birşey mümkün mü? Demokrasinin ne anlamı var o halde. Seçimin ne anlamı var. Halk kendi tercihlerini yansıtacak partiyi niye iktidara getiriyor. Kendi tercihlerine hitap eden kanunlar çıkarsın diye. Mahkemelerin kararlarını kanunlarla dahi değiştiremeyeceksek bir seçime gitmemizin anlamı yok. O halde oy kullanmak şapşallıktan başka birşey değil.

 

Ama merak ettim, yazdığınız metinde ısrar mı ediyorsunuz yoksa benim belirttiğim yukardaki gibi şeylere katılıyor musunuz...Zira sizin önemli diye alıntıladığınız yerle benim şu an kendimden alıntıladığım metin zıt... Ben bunu merak ediyorum. Selamlar ile...

Gönderi tarihi:

Birileri türban konusunu kasıtlı olarak kaşıyor ve gündemde tutmaya çalışıyor... Türban tamamen laik dışı bir uygulamadır.

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI

 

B A Ş L A N G I Ç

 

Hiçbir düşünce ve mülahazanın Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı;

 

Bazıları işte bu paragrafa muhalefet ediyorlar. Laikliği içlerine sindiremiyorlar...

 

III. Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması

 

Madde 14 - Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesini veya sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini sağlamak veya dil, ırk, din ve mezhep ayırımı yaratmak veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzenini kurmak amacıyla kullanılamazlar.

 

Bakın Danıştay 8. Dairesi türban ile ilgili bir kararda ne demiş :

 

Danıştay 8 inci Dairenin; Esas No: 1984/636, Karar No: 1984/1574, 13.12.1984 Tarihli Kararında; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde bir öğrencinin başörtülü gelmesi nedeniyle bir ay süreyle üniversiteye devamdan yasaklanmasına ilişkin işleme karşı açılan davayı reddeden İzmir l Nolu idare Mahkemesi kararının temyizen incelenmesi sırasında;

 

 

Yeterli öğretim görmemiş bazı kızlarımız hiç bir özel düşünceleri olmaksızın içinde yaşadıkları toplumsal çevrenin gelenek ve göreneklerinin etkisi altında başlarını örtmektedirler. Ancak bu konuda, kendi toplumsal çevrelerinin baskısına veya gelenek ve göreneklerine boyun eğmeyecek ölçüde eğitim gören bazı kızlarımızın ve kadınlarımızın sırf lâik Cumhuriyet ilkelerine karşı çıkarak dine dayalı bir devlet düzenini benimsediklerini belirtmek amacı ile başlarını örttükleri bilinmektedir. Bu kişiler için başörtüsü masum bir alışkanlık olmaktan çıkarak kadın özgürlüğüne ve Cumhuriyetimizin Temel İlkelerine karşı bir dünya görüşünün simgesi haline gelmektedir. Davacı yükseköğretim düzeyinde eğitim gördüğüne "göre bu ilkelerin Cumhuriyetimizin kuruluşunda ve korunmasındaki önemini bilmesi gerekmektedir.

 

denmektedir.

 

Her konuda kadın haklarını kısıtlayan islamcı beyefendiler de, konu türban olduğunda ne hikmetse "kadına özgürlük" çığırtkanlığı yapmaktadırlar.

 

Türban yasağı, laik bir devletin uygulaması gereken yasaklardan biridir. Ancak laikliği içlerine sindirememiş olanlar, türbanı bahane ederek ortamı germekte, bunu da kendi çıkarları için kullanmakta sakınca görmemektedirler.

 

VI. Din ve vicdan hürriyeti

 

Madde 24 - Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

 

14 ncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini âyin ve törenler serbesttir.

 

Kimse, ibadete, dini âyin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.

 

maddesi açıkken, devleti ve hukuku uygulayanları dine düşman gibi göstererek kendi ideolojilerine katkı sağlamaya çalışanlar, hedeflerine ulaşamayacaklardır.

 

Danıştay'a yapılan saldırı işte bu çabaların eseridir. Ancak bu ülkede laik devletin uygulayıcıları, vurmakla bitmeyecek kadar fazladır. Yalnızca "Kubilay" isminin yanına yazılan isimlere ilaveler yaparak, toplumun bu zihniyete duyduğu nefretin artmasını sağlayacaklardır...

 

İlgililere duyurulur...

Gönderi tarihi:

Birileri türban konusunu kasıtlı olarak kaşıyor ve gündemde tutmaya çalışıyor... Türban tamamen laik dışı bir uygulamadır.

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI

 

B A Ş L A N G I Ç

 

Hiçbir düşünce ve mülahazanın Türk millî menfaatlerinin,

Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının,

Türklüğün tarihi ve manevî değerlerinin,

Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği

ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı;

 

Bazıları işte bu paragrafa muhalefet ediyorlar. Laikliği içlerine sindiremiyorlar...

 

III. Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması

 

Madde 14 -

Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak,

Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek,

Devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesini veya sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini sağlamak

veya dil, ırk, din ve mezhep ayırımı yaratmak

veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzenini kurmak amacıyla kullanılamazlar.

 

Bakın Danıştay 8. Dairesi türban ile ilgili bir kararda ne demiş :

 

Danıştay 8 inci Dairenin; Esas No: 1984/636, Karar No: 1984/1574, 13.12.1984 Tarihli Kararında; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde bir öğrencinin başörtülü gelmesi nedeniyle bir ay süreyle üniversiteye devamdan yasaklanmasına ilişkin işleme karşı açılan davayı reddeden İzmir l Nolu idare Mahkemesi kararının temyizen incelenmesi sırasında;

Yeterli öğretim görmemiş bazı kızlarımız hiç bir özel düşünceleri olmaksızın içinde yaşadıkları toplumsal çevrenin gelenek ve göreneklerinin etkisi altında başlarını örtmektedirler. Ancak bu konuda, kendi toplumsal çevrelerinin baskısına veya gelenek ve göreneklerine boyun eğmeyecek ölçüde eğitim gören bazı kızlarımızın ve kadınlarımızın sırf lâik Cumhuriyet ilkelerine karşı çıkarak dine dayalı bir devlet düzenini benimsediklerini belirtmek amacı ile başlarını örttükleri bilinmektedir. Bu kişiler için başörtüsü masum bir alışkanlık olmaktan çıkarak kadın özgürlüğüne ve Cumhuriyetimizin Temel İlkelerine karşı bir dünya görüşünün simgesi haline gelmektedir. Davacı yükseköğretim düzeyinde eğitim gördüğüne "göre bu ilkelerin Cumhuriyetimizin kuruluşunda ve korunmasındaki önemini bilmesi gerekmektedir.

 

denmektedir.

 

Her konuda kadın haklarını kısıtlayan islamcı beyefendiler de, konu türban olduğunda ne hikmetse "kadına özgürlük" çığırtkanlığı yapmaktadırlar.

 

Türban yasağı, laik bir devletin uygulaması gereken yasaklardan biridir. Ancak laikliği içlerine sindirememiş olanlar, türbanı bahane ederek ortamı germekte, bunu da kendi çıkarları için kullanmakta sakınca görmemektedirler.

 

 

VI. Din ve vicdan hürriyeti

 

Madde 24 - Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

 

14 ncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini âyin ve törenler serbesttir.

 

Kimse, ibadete, dini âyin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.

 

maddesi açıkken, devleti ve hukuku uygulayanları dine düşman gibi göstererek kendi ideolojilerine katkı sağlamaya çalışanlar, hedeflerine ulaşamayacaklardır.

 

Danıştay'a yapılan saldırı işte bu çabaların eseridir. Ancak bu ülkede laik devletin uygulayıcıları, vurmakla bitmeyecek kadar fazladır. Yalnızca "Kubilay" isminin yanına yazılan isimlere ilaveler yaparak, toplumun bu zihniyete duyduğu nefretin artmasını sağlayacaklardır...

 

İlgililere duyurulur...

 

Teşekkürler yam yam...Konuyu tam bir netlikle ortaya koyup özetlemişsin...

 

Başlıkta ele alınan sorunun en net yanıtıda bu olmuş...

 

 

Bence yazmış olduğun bu iletinin,

 

Kendilerince samimi olarak türbanı destekleyen ve

 

türban konusuna karşı olup hala kafalarında karışıklıklar bulunan arkadaşların,

 

Düşüncelerindeki bazı acaba sorularının yanıtlarını açıkca verdiğini düşünüyorum...

Gönderi tarihi:
Yeterli öğretim görmemiş bazı kızlarımız hiç bir özel düşünceleri olmaksızın içinde yaşadıkları toplumsal çevrenin gelenek ve göreneklerinin etkisi altında başlarını örtmektedirler. Ancak bu konuda, kendi toplumsal çevrelerinin baskısına veya gelenek ve göreneklerine boyun eğmeyecek ölçüde eğitim gören bazı kızlarımızın ve kadınlarımızın sırf lâik Cumhuriyet ilkelerine karşı çıkarak dine dayalı bir devlet düzenini benimsediklerini belirtmek amacı ile başlarını örttükleri bilinmektedir. Bu kişiler için başörtüsü masum bir alışkanlık olmaktan çıkarak kadın özgürlüğüne ve Cumhuriyetimizin Temel İlkelerine karşı bir dünya görüşünün simgesi haline gelmektedir. Davacı yükseköğretim düzeyinde eğitim gördüğüne "göre bu ilkelerin Cumhuriyetimizin kuruluşunda ve korunmasındaki önemini bilmesi gerekmektedir.

 

yeterli eğitim görmemiş kızlarımızın yeterli eğitim görme haklarını ellerinden alarak onlara yardımcı olan bu mahkeme, aynı zamanda yeterli yetkinliğe sahip olmadıkları aynı yaşlardaki vatandaşların, seçtikleri okullar nedeniyle bazı fakültelere mahkum olmalıdırlar'ı imzalayan bir mahkemedir. örtüye gelince eğitim noksanlığı olan bu çocuklar gelecek kariyerlerini belirlemede gayet olgun bir iradeye sahip kabul ediliyor.

 

çelişkinin dahası da var, kararın sonunda "Davacı yükseköğretim düzeyinde eğitim gördüğüne göre bu ilkelerin Cumhuriyetimizin kuruluşunda ve korunmasındaki önemini bilmesi gerekmektedir." deniyor. ilk cümleyi tekrar okuyalım "Yeterli öğretim görmemiş bazı kızlarımız hiç bir özel düşünceleri olmaksızın içinde yaşadıkları toplumsal çevrenin gelenek ve göreneklerinin etkisi altında başlarını örtmektedirler."

 

kılıf minareye kısa geliyor, beyler.

 

arkadaş anayasayı aktarmış. fakat yine sağlam bi mantık ortaya konulmamış.

 

bu yasağın sistemi neyi kurtarıyor ve kimden? (bayanlar neden bu kadar tehdit unsuru ve evlerine gönderilmeleri nasıl bir çözüm mantığıdır?)

 

bu yasağın sonuçları onu amacına ters düşürüyor (ilerlemek tıpkı cahil din yorumcuları gibi kadınları evlerine hapsetmekle mümkün olmuyor), madem öyle bu yasağın asıl amacı nedir?

Gönderi tarihi:

laikliği içlerine sindirememiş olanlar

 

Laiklik nedir? Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması mı? O halde ben çok masumane bir soru sorayım. Bu uygulamanın iki ayağı olmalı değil midir? 1. si hiçbir din devlet işlerine karışmayacak, 2. si devlet hiçbir dinin işine karışmayacak...Bu ne perhiz ne lahana turşusu anlayan var mı? Bu ülkede devletten maaş alan imamlar var... eee devlet kendi işlerine inananları karıştırmıyor da niye inananların işine karışıyor. Türkiye de hiç bir kesim laikliği içine sindirememiştir, zira Türkiye de laikliğe zemin hazırlayacak bir yapı asla olmamıştır... Siz laikliğin çıkışının temeli öğrenin önce... Cevaplarınıza cevap vermek arzusundayım, ama yok danıştay saldırısı, yok Kubilay olayı gibi kavramlara biz müslümanları köşeye sıkıştırmaya çabalamazsanız.. Ve ayrı bir başlık açacağım, irticayla ilgili... Bakalım kimler ne kadar laikliği, demokrasiyi, hukuku içine sindirmiş..

 

Birileri türban konusunu kasıtlı olarak kaşıyor ve gündemde tutmaya çalışıyor...

 

Ula, yukarda bir ton cümle ettik bu durumla ilgili olarak, adamlar hiç dikkate almadan, bir ezberi hop buraya yazıyorlar oldu da bitti maşallah... Kardeşim bu kadar mağdur varken tabiki gündemde olacak.Siz diyorsunuz ki hem mağdur olun hem de ses çıkartmayın...

 

Anayasanın metnini alıntılamışsınız. Bakın kardeşim Anayasalar çıkartılacak kanunlara yol gösteren metinlerdir. O yüzden anayasalarda az madde olur.Anayasa kanuna yol açar. Türban veya başörtüsünü yasaklayan bir kanun var mı? Ama mesela Bazı kisvelerin giyilemeyeceğin dair biz de bir kanun vardır? Bu kanun da türban yasaklanmış mıdır? Hayır... Yukarda ben mahkeme kararlarının işleyişiyle ilgili, demokrasinin ve seçimin gerekleriyle ilgili bir ton şey yazayım siz Danıştay'ın kararını yapıştırın...

 

Ancak bu konuda, kendi toplumsal çevrelerinin baskısına veya gelenek ve göreneklerine boyun eğmeyecek ölçüde eğitim gören bazı kızlarımızın ve kadınlarımızın sırf lâik Cumhuriyet ilkelerine karşı çıkarak dine dayalı bir devlet düzenini benimsediklerini belirtmek amacı ile başlarını örttükleri bilinmektedir.Bu kişiler için başörtüsü masum bir alışkanlık olmaktan çıkarak kadın özgürlüğüne ve Cumhuriyetimizin Temel İlkelerine karşı bir dünya görüşünün simgesi haline gelmektedir

denmektedir.

 

Merak ettim, nerden bilinmektedir... Nasıl bilinmektedir. Bu kızlar bir din devleti kurmaya mı uğraşıyorlar, bu konuda 1000 lerce tutuklama mı var? Haaa, bakın ne oldu türban değil simge olan başörtüsü...Allah Allah nasıl oldu bu yaa... Türban kelimesi bir aldatmacadır diyordum da beni dikkate almıyorlardı. Türbandan kalkılınıp başörtüsü de yasak oldu. Sayın yam yam, buraya benimle tartıştığınız bir konudan alıntı ekleyeceğim müsadenizle...

 

Bu konu siyasete malzeme yapılırken neredeydiniz? Neden ninelerimiz türban takmıyorlar? Neden kırsal kesimde rastladığım insanlarda türban yok da belirli bir kesmin başında türban var? Takiyye yapan bizler miyiz? Yoksa sırf türbanla okula sokamadığı kızını, "onlarla dostluk kurmayın" emrine rağmen abd deki üniversitelere gönderenler mi?
Kimsenin günlük hayatta başörtüsüne karşı bir söylemi yok. Ama siz böyle bir söylemle başörtüsü takanları provake ediyor, sanki devlet dine tamamen karşıymış gibi, günlük yaşamdan dini tamamen kaldırmaya niyetliymiş gibi devlet erkine karşı bir antipati oluşturmaya çalışıyorsunuz. Zaten türban konusunda yapılmak istenen buydu.

 

Hani türban ve başörtüsü aynı değildi... Ninelerimizin başörtüsü de yasaklanıverdi birden...

Ve iddianızı ispat edin de (eğer edebilmişseniz) önce ki söylediklerinizin bir önemi yok...Ne de olsa hatırlanılmaz... Hatırlanılırsa da ben değiştim deme hakkınız var..Ama siz yinede hatırlanılamayacağına güvenin...

 

Her konuda kadın haklarını kısıtlayan islamcı beyefendiler de, konu türban olduğunda ne hikmetse "kadına özgürlük" çığırtkanlığı yapmaktadırlar.

 

Ne olur... Yani özgürlük çığırtkanlığı yapsa ne olur.. Hem kuzum eskiden az hak vermişiz diye böyle devam mı etmemizi istiyorsunuz. Siz kadın haklarının yılmaz savunucusu...

 

Türban yasağı, laik bir devletin uygulaması gereken yasaklardan biridir. Ancak laikliği içlerine sindirememiş olanlar, türbanı bahane ederek ortamı germekte, bunu da kendi çıkarları için kullanmakta sakınca görmemektedirler.

Emin misiniz bu dediğinizi. Yani laik bir devletin uygulaması gerekli bir yasak olduğuna. Fransa da durum nasıl. Hemen atlamayın. Fransada başörtüsü-türban üniversitelerde serbesttir. Türkiye nedense kraldan çok kralcı.. Kamusal bütün alanlarda yasak...Hem de burası müslüman bir ülke... Allah Allah...

 

VI. Din ve vicdan hürriyeti

 

Madde 24 - Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

14 ncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini âyin ve törenler serbesttir.

Kimse, ibadete, dini âyin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.

 

maddesi açıkken, devleti ve hukuku uygulayanları dine düşman gibi göstererek kendi ideolojilerine katkı sağlamaya çalışanlar, hedeflerine ulaşamayacaklardır

 

Bu bu, nasıl olacak merak ettim. Ben hem din hürriyetine sahip olacağım ama hem de bu hürriyetin gereğini yerine getiremeyeceğim. Anayasada iki hüküm birbirine aykırı galiba... Neyse konumuz bu değil. Dini inanç ve kanaatinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz... Danıştay'ın kararı neydi: Cumhuriyete karşı... Eeee, ben merak ediyorum, maden bu insanlar cumhuriyete karşı bir eylem yapıyorlar, neden hapse atılmıyorlar. Yani ne bileyim, laik demokratik cumhuriyete karşı bir eylem varsa o kişilerin mevcut kanun hükümleri gereğince ya tımarhaneye veya hapishaneye yollanmaları lazım..Türkiye de hukuku uygulamak. Hukuk nedir kardeşim. Hukuk hak kelimesinin çoğuludur. Hukuk hak dan türemiştir. Hakkı tanımlamaya uğraşmayalım. Hakkı engelleyen bir yargı kararı vardır. Yargının kararı kanuna değil, kanun hükmünde kararnameye değil, Anayasa daki çok açık bir hükme değil, kişilerin kafasındaki irtica, mürteci, şeriat devleti kurma yanlısı, terörist fenomenine bakılarak verilmiştir...Ve sizler, sırf dindarlara karşı olduğunuz için bunların hukuka uygun olduğunu vehmetmektesiniz. Hukuk birgün herkese lazım olur...

Gönderi tarihi:

Sayın arkadaşlar anayasayı bir şekilde yorumlayıp önümüze getirerek bu işi çözdük mü?

 

Okullarımızda başörtüsünü yasaklayarak muasır medeniyet seviyesine eriştik mi?

 

YÖK başörtüsü ve ülke gündemini takip ederek siyaset yaptığının %1 kadar bilimsel bir gelişme ve çalışma ortaya koyabildimi?

 

Cumhuriyet dönemi boyunca 2001 yılına kadar geçen süre içersindeki zihniyet ülkemizi dünyanın en büyük ekonomilerinden birisi yaptı mı...?

 

Sorular.....Sorular.....Sorular...

 

Ne oldu şimdi elimize ne geçti neyi başardıkda bizden sonraki nesillerin önünü açtık...

 

Yasakları savunanlar bir de kalkıp İslamın özgürlükleri kısıtladığından dem vurmaz mı ?

 

 

İstimdatın her türlüsüne HAYIR!!!!!

Gönderi tarihi:

Sayın bekir hala aynı tas aynı hamam...

 

http://www.belgenet.com/merve1.html

 

Bakın bakalım sayın bekir.... Bu linkte yazılanları bir okuyun... Burada yapılmak istenen nedir? Basit bir inanç özgürlüğü mü? Hiç sanmıyorum...O kadar da saf değiliz...

 

Bekir efendi türban yasağının kanunsuz olduğundan dem vurmuş...

 

II. Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması

 

MADDE 13. – (Değişik: 3.10.2001-4709/2 md.) Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

 

Demek ki neymiş : Özgürlükler anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak sınırlandırılabiliyormuş. Peki türban neye dayanarak sınırlandırılıyor : Laiklik ilkesine...

 

Hazretler neye itiraz ediyorlar :L A İ K L İ K İ L K E S İ N E

 

Neden: Çünkü laiklik ilkesi, onların özgürlüklerini (!) sınırlandırıyormuş.

 

Anayasa Mahkemesi din, vicdan ve kanaat özgürlüğünün çiğnenemeyecek yapıda olduğunu, herhangi bir dine ait bir kıyafetin giyilmesi hakkını verdiği şeklinde yorumlanamayacağını vurgulayarak, bu özgürlüğün bir dine inanma veya inanmama özgürlüğünü de öncelikle içerdiğini ifade etmiştir. Bir kimsenin ibadetini yapma özgürlüğü ve kişisel inancının özel alan dışında laiklik ilkesini korumaya yönelik olarak kamu düzeni gerekçesi ile sınırlanabileceğini açıklamıştır.

 

Karara göre herkes dilediği şekilde giyinme özgürlüğüne sahipti ve sosyal ve dini değerler, toplumsal geleneklere de saygı gösterilmek zorundaydı. Ancak, bir dine atıf yaparak kişiler belirli bir şekilde giyinmeye zorlanıyorsa, bu bahsedilen dinin, çağdaş toplumla çatışan bir değerler dizisi olarak algılanmış ve takdim edilmiş oluyordu. Bunlara ek olarak nüfusunun büyük bir çoğunluğu Müslüman olan Türkiye’de, başörtüsü takmayı zorunlu bir dini görev haline getirmek, dini vecibelerini yerine getiren ve getirmeyen Müslümanlar ile inanmayalar arasında, başörtüsünü takmayı reddedenlere giyim nedeniyle dine karşı veya dinsiz oldukları kabul edilerek ayırımcılığa neden olacaktı.

 

Anayasa Mahkemesi öğrencilerin eğitimlerini, sakin, hoşgörülü ve karşılıklı olarak destekleyici bir atmosferde, dini bağlılık gerekçesiyle eğitimin bu amacından sapmayarak yapmaları gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme, başörtüsün İslamın bir gereği olmasından bağımsız olarak, bu tür bir dini simgeye yasal bir tanıma sağlanmasının Devlet eğitiminin tarafsız olması gerektiği ilkesi ile bağdaşmaz olduğu ve Devletin böyle bir durumda değişik din ve inanca sahip öğrenciler arasında uyuşmazlık çıkarmaktan dolayı sorumlu olacağı sonucuna varmıştır.

 

http://www.yargitay.gov.tr/aihm/tcyaleylasahin.html

 

Laik bir devlet hiç bir dine taraf olamaz. Kamu görevi gören memur da devleti temsil ettiğinden, herhangi bir dine taraf olması söz konusu değildir. Türban ya da herhangi bir dini sembol takamaz, taşıyamaz.. Öğrenciler ile ilgili gerekçe de yukarıda belirtilmiştir.

 

Türkiye'nin, çoğunluğu müslüman olan bir halktan oluştuğu doğrudur. Ancak "Türk" lük kimliği bir din ile bağdaştırılamaz. Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. Laik bir devlette çoğunluğu temsil eden bir dine ayrıcalık gösterilemez. O yüzden "Türkiye'nin büyük çoğunluğu müslümandır. Yapılanlar müslümanlara zulümdür" gibi söylemlerde bulunanlar, laiklik ilkesini içlerine sindirememiş, dine dayalı bir devlet özleminde olanların takiyyeci yaklaşımlarından ibarettir. Bu kişiler, istemlerini gayet masum olarak nitelendirerek, kendilerini "mağdur kesim" gibi gösterme çabasındadırlar. Sözde kanun karşısında mağdur durumda görünenler, konuyu AİHM ne taşımış, ancak oradan da olumsuz sonuç alınca asıl niyetlerini ortaya koyarak "bu konuda karar verecek olan ulemalardır" deme cesaretini kendilerinde görebilmişlerdir.

 

Asıl hedef laiklik ilkesidir. Asıl hedef "Devletin dini İslamdır" ibaresini geri getirmektir. Asıl hedef dine dayalı bir devlet yönetimidir. Bunu açıkça (sayın bekir de bir kaç kez telaffuz etmiştir) "Halka rağmen" diyecek cüreti göstererek ifade etmişlerdir. Bugün bu söylemlerde bulunanlar, yarın uygun bir ortam oluştuğunda söylemlerini eyleme dönüştürmekten çekinmeyeceklerdir.

 

Sayın bekir, ortada sanki bir irticai tehlike yokmuş gibi davranmaktadır. Yalnızca aşağıda verdiğim link bunun cevabını açıkça ortaya koymaktadır.

 

http://www.belgenet.com/dava/gulendava_01.html

 

Zamanında, bu konuda bazılarının ne kadar ileri gidebilecelerini gösteren ibret tablosu da aşağıdadır..

 

http://www.belgenet.com/1930/kubilay-12.html

 

 

Bu oyuna gelmeyeceğiz.

 

İlgililere duyurulur....

Gönderi tarihi:
Asıl hedef laiklik ilkesidir. Asıl hedef "Devletin dini İslamdır" ibaresini geri getirmektir. Asıl hedef dine dayalı bir devlet yönetimidir. Bunu açıkça (sayın bekir de bir kaç kez telaffuz etmiştir) "Halka rağmen" diyecek cüreti göstererek ifade etmişlerdir. Bugün bu söylemlerde bulunanlar, yarın uygun bir ortam oluştuğunda söylemlerini eyleme dönüştürmekten çekinmeyeceklerdir.

 

uhahaha... Böyle mi gülünüyordu...hahaha diye mi... Yahu göbeğimin çatlaması lazım. Yahu yam yam bu kadar güzel saçmalanmaz ki... Kardeşim halka rağmen halka karşı tabiri benim kullanınım değil. Biz müslümanların asla değil. Bu CHP'nin tavrıdır. İnkılaplar bu tavırla yapılmıştır. Ancak inkılapların yapıldığı yıllardaki ortamla şu anki ortam birbirinden ayrıdır, tamamen farklıdır. Bu sebeple bu zamanda böyle bir demokrasi anlayışı yanlıştır. Gidip benim cümlemi alıntılamaya kalkmışınız bari doğru alıntılayın...Bırakın devletin dinin biz müslümanlardan bazıları başlarını dahi örtemiyor.. Ne demiştik. Zaten biz müslümanların bugünkü en önemli derdi Mars'a gidecek uzay mekiğine Türbanla binmektir. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz. Devam etmeyelim isterseniz, birşey hatırlıyorsunuz ama bu hatırladığınız kendi tavrınız isterseniz gidin arayın bulun ve o cümlelerimi nakledin veya ben daha sonra nakledeyim... Siz bilirsiniz..Bir dogma olduğu söylenen inancımdan fevkalade memnunum başlığı altındaydı galiba...

 

Bu arada Kanunla anayasayı aynı kefeye koyup değerlendirmişsiniz. İsterseniz yukarda ben ayrım yapmıştım bir daha okuyun... Hatta ne demiştim, bazı kisvelerin giyilemeyeceği hakkında bir kanun var ama türbanın giyilemeyeceği hakkında bir kanun yok... Bana bir tane kanun metni gösterin... Kanun hükmünde kararname gösterin.

 

Ne uğraşıyorum ki, anlamak ve anlamlandırmak gibi bir niyetiniz yok. Evet bazı şeriat devleti kurma peşinde olanlar olabilir. İyi de kardeşim onlara karşı kocaman TCK var. Hem hangi kanunda yazar ben merak ettim, şüpheyle tutuklama yapılır, şüpheyle ceza verilir. Soyut tehlike suçu var mıdır? Eğer somut bir tehlike varsa devletin bunu engelleyecek polisi yok mudur? Son bir yıl içerisinde Devletin dini islamdır maddesini geri getirmek için çabalayan kaç kişi hapishanenin taşlı yollarında kendisini bulmuştur. Yani bu çabadan kastımız devlete karşı kalkışma...

 

Ne demiştik, bir sol örgüt var diye bütün solcular mı örgüt militanıdır. Sağcı bir örgüt silahlı bir eylem yaptı diye bütün sağcılar zan altına mı alınmalıdır. Bir sosyalist bombalı bir eylem gerçekleştirdiğinde bütün sosyalistler devletin dini sosyalizm dir maddesini getirmeye çabaladıkları için sosyalistçi mi ilan edilmelidir. Bir ateist, bir camiye bomba koyduğunda ben sayın yam yam ilk önce sizi ve bilimselciyi mi suçlamalıyım. Yoksa maddi olayın müsebbibi olan, maddi olayın azmettiricisi,faili, şeriki bunlara mı ceza verilmelidir?

Gönderi tarihi:

 

Ne demiştik, bir sol örgüt var diye bütün solcular mı örgüt militanıdır. Sağcı bir örgüt silahlı bir eylem yaptı diye bütün sağcılar zan altına mı alınmalıdır. Bir sosyalist bombalı bir eylem gerçekleştirdiğinde bütün sosyalistler devletin dini sosyalizm dir maddesini getirmeye çabaladıkları için sosyalistçi mi ilan edilmelidir. Bir ateist, bir camiye bomba koyduğunda ben sayın yam yam ilk önce sizi ve bilimselciyi mi suçlamalıyım. Yoksa maddi olayın müsebbibi olan, maddi olayın azmettiricisi,faili, şeriki bunlara mı ceza verilmelidir?

 

 

Zaten sürekli söylediğimiz şey bu işte :clover:

Yani suçluları belirli bir vasıf içerisine sokmaya çalışmak ne kadar ucuz bir yol üstelik bu şeklide adaletin doğru tecelli etmesini nasıl bekleyeceğiz.Katil şu görüşü savunuyormuş bakın demekki o görüşteki herkes katil öylemi?falan doktor hastasını öldürmüş bütün doktorlar katil öylemi?Önceki akşam tv haberleri küçük coçuklara şantaj yaparak internet üzerinden ***** yayın yapan bir çeteden bahsediyordu çete elemanlarından biri lise öğretmeniymiş demekki bütün öğretmenler böyle öylemi ?bu örnek böyle uzayıp giderrr..Bir kişiden sebep tüm insanları dehdit unusuru görmek o zaman nasıl yaşayacağız bir arada hoş zaten amaçta buya bu şekilde insanları bölmek.İşin en acı yanıda bunu şiddetle kabul edip savunanları görmek,demekki ellerinde yetki olsa topyekün hepimizi imha edecekler.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.