Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2012 Sorum gayet açık. Devrimcilik, emekçilikle nerdeyse özdeşleştirdiğiniz Benim de cevabım açıktı ama anlaşılmadı. Politika ve siyasette her şey sömürü üzerine hesaplanır. Sınıfsaldır. Savaşlar ezilen sınıfın aleyhine, savaşlara karşı olmak ta ezilen sınıfın lehinedir. Askerlik, ezilen sınıfın aleyhine olan savaşmayı öğrenme sürecidir. Ezilenler kendi savaşını sınıfıyla birlikte yaparlar. en çok bir sömürü düzeni olan din mensupları kabul ediyor. % 80 ini yehova şahidi. Bu neyi gösterir ki; temel de din ve bilim de birbirine tam karşıttır. Din mensuplarının %80'i de ateizmle tam örtüşen bilimi kullanıyor. Bu yine şunu gösteriyor ki, yaşam gerçeklerine her ideoloji uymak zorundadır yoksa ayakta kalamaz. Bu tıpkı vicdani retçiliğin temeline sosyalizmi oturtup , sosyalizmin savaşa bakış açısını ,insanlara yanlış aksettirmeniz gibi bir şey olmuş. Sosyalist ideoloji sınıfsaldır. Halklar arası savaşa karşı olmak ta sınıfsaldır. Bir sosyalistin savaşımı sadece hakim sınıfa, emperyalizme, faşist ideolojileredir. Yanlış veya doğru olduğunu bırakalım da insanlar değerlendirsin. Tek tanrılı dinlerin tümü evrime sıcak bakmaz. Ancak dünyada kabul edilen bir görüş vardır artık bunun yanlış olduğu neredeyse ortak fikirdir . O da şudur: Evrimi kabul edenler ateisttir karşı olanlar dindardır. İslam dini haricindeki tüm dinler evrimi kabullendiler. İslam dini kurulu bile evrimi kabullenmek için yoğun çalışmalar içerisindeler. Diyanet yetkililerince, geçtiğimiz bu konuda toplantılar tartışmalar yapıldı. Ayrıca televizyonlarda tartışılldı. İdeolojiler ayakta durmak için gerçekleri kabullenmek zorundadırlar. Temsilcileri bunları bilirler. Acaba bu bilinçli dediğiniz ve vicdani reddi kabul eden sosyalist arkadaşlarınız şunun farkındalar mı? Dünyayı 147 tane şirket yönetiyor. Evrensel hukuk ve demokrasiyi belirleyen BM nin değiştirilmez 5 daimi üyesi. DEĞİŞTİRİLMEZ 5 DAİMİ ÜYE. Yani evrensel hukuk ve demokrasi diye dayatılan bu 5 ülkenin ve dolayısıyla 147 şirketin istekleri. İşin özü vahşi kapitalizmin istekleri. Şimdi mücadele etmeycekler de ne zaman edecekler.? Vicdani retçiler hukukun tekniğini bilmeseler bile, bilimsel hukukun ne olduğunu, ne olması gerektiğini iyi bilirler. Keza emperyalist amaçların işleyiş şeklini de iyi bilirler. Şimdi ben de bu söylemleriyle hukuku iyi bildiğini göstermeye çalışan birisine sormak isterim; Evrensel hukukun içerisinde bireyleri/insanlığı sömürmek için sıkıştırılmış bir madde mi vaR? Gösterilebilirmi? Yoksa bu bilinçli insanlar dünyayı , sadece kitaplardan öğrendikleri ama asla realiteyle birleştiremedikleri ve mantıklı çıkarımları yapamadıkları için dünyayı şöyle mi görüyorlar? Sınıflar yok, sömürü düzenleri yerle bir, kapitalzm dünyadan silindi , o halde savaşa gerek yok , vicdani retçi olalım bizler diğerleri de savaşsın dursun. Tekrarlamaya devam edeyim; Bilinçli insanların ideolojisi sınıfsız ve sömürüsüz dünya ideolojisidir. Savaş sürecine sadece bu açıdan bakar. Vahşi kapitalizmin içinde yaşasa bile, değerlendirmeleri somut durumlara göre ve ideolojiktir. Savaşı yalnızca sömürü ideolojileri ve sömüren sınıf içindir. Alıntı
Misafir skydavar Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2012 Benim de cevabım açıktı ama anlaşılmadı. Politika ve siyasette her şey sömürü üzerine hesaplanır. Sınıfsaldır. Savaşlar ezilen sınıfın aleyhine, savaşlara karşı olmak ta ezilen sınıfın lehinedir. Askerlik, ezilen sınıfın aleyhine olan savaşmayı öğrenme sürecidir. Ezilenler kendi savaşını sınıfıyla birlikte yaparlar. Bu neyi gösterir ki; temel de din ve bilim de birbirine tam karşıttır. Din mensuplarının %80'i de ateizmle tam örtüşen bilimi kullanıyor. Bu yine şunu gösteriyor ki, yaşam gerçeklerine her ideoloji uymak zorundadır yoksa ayakta kalamaz. Sizin cevabınız açık değil. Daha doğrusu cevapta değil.Zira siz vicdani retçiliği sadece devrimcilerin ve emekçilerin kabul ettiği bir şey olarak göstermeye çalıştınız işin başından beri. Böyle bir durum olmadığını size gösterdim. Bir çok ülke de politik nedenler ve gerekçeler bile kabul edilmez vicdani ret konusunda. Konu ezilen sınıf falan da değil .Yani bu durum cevap vermek yerine çevresinden dolaşmayı tercih ediyorsunuz. Sosyalist ideoloji sınıfsaldır. Halklar arası savaşa karşı olmak ta sınıfsaldır. Bir sosyalistin savaşımı sadece hakim sınıfa, emperyalizme, faşist ideolojileredir. Yanlış veya doğru olduğunu bırakalım da insanlar değerlendirsin İnsanların değerlendirmesi ayrı bir şeydir. Sosyalizmin prensiplerinde savaşa bakış açısı yukarıda açıkladığım gibidir. 2+2=4 se bu konuda hayır 5 tir diyemezsiniz. Sosyalizmin bakış açısını üst taraflardaki iletimde açıkladım. Sosyalistlerin savaşa karşı bakış açısı halklar arasında yapılan savaşların barbarca ve canavarca olduğu yönündedir. Ancak sosyalistlerin burjuva pasifistlerinden ve anarşistlerden ayrıldığı yönler vardır Sınıflar ortadan kalkmadan savaşların ortadan kalkmayacağını savunurlar ve tarhsel gelişimlere bakıldığında toplumları ileri götüren , gerici kurumların yıkıldığı savaşları onaylarlar. Tıpkı Türkiye ve Rusya da olduğu gibi. Ayrıca sosyalistler saldırı ve savunma amaçlı savaşlar ayrımına da gider. Haklı ve haksız savaş ayrımı da yapar. Bunlar Marks'ın Engels'in ve Lenin'in görüşleri ve çeşitli zamanlarda yayınladıkları, aldıkları kararlardır. Yani kafamdan uydurmuyorum. Yorum değil.Kaynağında bunlar yazıyorsa insanların bunu takdir etme hakkı yoktur. Aksini iddia eden hayır görüşleri böyle değildir der gereken belgeleri koyar önümüze. İslam dini haricindeki tüm dinler evrimi kabullendiler. İslam dini kurulu bile evrimi kabullenmek için yoğun çalışmalar içerisindeler. Diyanet yetkililerince, geçtiğimiz bu konuda toplantılar tartışmalar yapıldı. Ayrıca televizyonlarda tartışılldı. İdeolojiler ayakta durmak için gerçekleri kabullenmek zorundadırlar. Temsilcileri bunları bilirler. Tek tanrılı dinlerin evrime bakışı aynıdır. Yapılan tek şey şudur: Evrimin tanrı evren-tanrı-insan ikilemine zarar vermemesi açısından ayrı tutulmak istenmektedir. Dünyadaki tek tanrılı dinlere mensup kurumlarca bu yapılır. Bu konuda katılmak ve eleştirmek değil aksine çok katı ve şiddetli tartışmalar vardır kiliselerce. Bu konuda bir sürü yazı bulmanız mümkün. Vicdani retçiler hukukun tekniğini bilmeseler bile, bilimsel hukukun ne olduğunu, ne olması gerektiğini iyi bilirler. Keza emperyalist amaçların işleyiş şeklini de iyi bilirler. Şimdi ben de bu söylemleriyle hukuku iyi bildiğini göstermeye çalışan birisine sormak isterim; Evrensel hukukun içerisinde bireyleri/insanlığı sömürmek için sıkıştırılmış bir madde mi vaR? Gösterilebilirmi? Ben şunu ya da bunu iyi bildiğimi iddia etmiyorum.Sadece dünyadaki gelişmeleri iyi takip etmeye çalışıyorum. Aksine siz şunlar bunu kesin biliyorlardır şöyledirler böyledirler diye iddialarda bulunuyorsunuz. Sanki tüm aynı safta yeralanlar aynı bilince ve kültür düzeyine sahiplermiş gibi. Oysa öyle olmadığı çok açık. Bir hukuk kuralının iyi veya kötü olması uygulamaya bağlıdır. En kötü hukuk kuralı iyi bir uygulayıcı elinde en iyi hukuk şekline bürünebileceği gibi en iyi hukuk kuralı kötü uygulayıcılar elinde en kötü hukuk düzenini oluştururlar. Yapılan uygulamalar zaten bunu göstermektedir. BM nin şu değiştirilemez 5 daimi üyesinin olması bile ne kadar anti demokratik olduklarının bir göstergesidir. Oysa bize dayatılan anayasanın TC nin temel niteliklerini belirten maddelerinin değiştirilmemesinin anti demokratik olduğudur. Yani aynı değiştirilememezlik kendilerine gelince demokratik , başkalarında olunca anti demokratik. Ayrıca BM nin emperyalist amaçlar için ülkelere demokrasi getirme yönünde yapılanlara nasıl kılıf hazırladığını görmemek mümkün değildir. Herhalde vicdani retçiler bunu göremiyor. Çevremizde olanlara göz gezdirmek yeterli. Hadi BM nin gözleri uzağı iyi göremiyor. Yakın zamanda Avrupanın göbeğinde Bosna da 3 GÜNDE 500.BİN insan kesilirken katledilirken nerdeydiler. Ama pardon onlar insan değildi sadece müslümandılar. Evrensel hukuk herkes içindir. Din ,dil, cinsiyet, ırk ayrımı gözetmeden uygulanmalıdır. Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin. Eğer her şeyi insana değilde kendi yandaşlarınıza yontmuyorsanız. BM lerin tüm kararları evrensel hukuka uygundur. Bu 5 daimi ülkenin çıkarları adına, enerji adına, hammadde adına ülkeleri kan gölüne çevirmesine kılıf hazırlamıyor deyin. Sanırım böyle diyorsunuz. Savaşı yalnızca sömürü ideolojileri ve sömüren sınıf içindir. Dünyayı yöneten 147 şirket ve şirketlerin ait olduğu 5 daimi ülke sömüren sınıf ve amaçları sömürü düzenlerini tüm dünyaya yaymak. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2012 Sizin cevabınız açık değil. Daha doğrusu cevapta değil.Zira siz vicdani retçiliği sadece devrimcilerin ve emekçilerin kabul ettiği bir şey olarak göstermeye çalıştınız işin başından beri. Böyle bir durum olmadığını size gösterdim. Kafana göre birşeyler göstermiş olman, benim ve sosyalistler adına "vicdani ret"e bakışımı bağlar mı? Sosyalistlerin savaşa "sınıfsal ve emperyalist amaçlı" tahlilleriyle baktığını söyledim. Bu mu açık değil? O halde neresi açık değil, açık olmadığını ispatla... Dinciler de vicdani retçi imiş... Olabilir. Bu beni bağlar mı? "Ayakta durabilmeleri için doğa gerçeklerine sahip çıkmak zorundadırlar." demiştim. Cevap başka nasıl, açıklık başka nasıl olabilir? Cevap ve açıklık kavramlarının anlamları mı değişti? Konu ezilen sınıf falan da değil .Yani bu durum cevap vermek yerine çevresinden dolaşmayı tercih ediyorsunuz. Peki konu nedir? Söylermisin? Çevresinde dolaştığım nedir? O halde bakalım. Benim söylediklerimle senin sosyalistlerden alıntıladıkların örtüşüyorlarmı.. (Alıntılarda kelime bile değiştirilmedi) Bu senin alıntın: "Sosyalistlerin savaşa karşı bakış açısı halklar arasında yapılan savaşların barbarca ve canavarca olduğu yönündedir." Bu da benim görüşüm: Halklar arası savaşa karşı olmak ta sınıfsaldır. Bir sosyalistin savaşımı; sadece hakim sınıfa, emperyalizme, faşist ideolojileredir. Senin Alıntın: "Sınıflar ortadan kalkmadan savaşların ortadan kalkmayacağını savunurlar." Benim görüşüm: "Savaşları bitirmenin tek yolunun, tüm halkların ezilen sınıflarının, işbirlikleriyle, emperyalizme ve onun yerli işbirlikçileriyle savaşarak mümkün olduğunun bilincindedirler. Bunun başka yolu YOKTUR." Senin alıntın: gerici kurumların yıkıldığı savaşları onaylarlar. Tıpkı Türkiye ve Rusya da olduğu gibi. Ayrıca sosyalistler saldırı ve savunma amaçlı savaşlar ayrımına da gider. Haklı ve haksız savaş ayrımı da yapar. Benim görüşüm: Kurtuluş savaşındaki mücadele özünde emperyalizme karşı mücadeledir. Görüşler örtüşüyormu? Yoksa çevresinde mi dolaşılıyor? Sosyalistlerin bu konuda söylediklerini, kelimesi kelimesine aynısını ezberleyip yazamam. Sosyalist görüşten anladıklarımı, kavradıklarımı, benimsediklerimi kendi dilimce yazıyorum. Not: Vaktim bu kadardı. Diğerlerine bilahare cevap vereceğim. Alıntı
Misafir skydavar Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2012 Benim alıntıladığım bölüm hakkında söylediğim" çevresinden dolaşma " deyimini hiç kullanmadığım konulara da cevap olarak vermişsiniz.Söylediğim cümle ancak bu kadar çarpıtılabilirdi. Dincilerin tavrının sizi bağlayıp bağlamamsının önemi yok. Benim söylediğim şu: Başından beri aydın ve devrimci grup olduğunu söylediğiniz insanları vicdani retçi olduğunu vurguluyorsunuz. Bende size diyorum ki o aydın ve devrimci dediğiniz kısımdan çok dindarlar vicdani retçi. Ve soruyorum bunu nasıl değerlendiriyorsunuz. Verdiğiniz cevapların bununla alakası yok ve sınıf indirip, sınıf kaldırıyorsunuz. Yani çevresinde dönenip duruyorsunuz. Sosyalizmin savaşa bakış açısı ile söyledikleriniz konusunda böyle bir cümle kullanmış mıyım? Hayır. O zaman bu konuyla alakalı söylediğimi nasıl iddia ediyorsunuz? Ayrıca vicdani retçilerin oranı kafama göre gösterdiğim değil istatiki bilgilere dayanarak verdiğim şeylerdir. Mesela bir humanist görüşü, bir sosyalist ideolojiyi ele alalım. Bu ve buna benzer görüşteki insanlar diğer insanlarla savaşmayı reddederler. Zorla mı savaştıracaksın? Onların asıl düşmanı, savaşların da asıl nedeni sömürü zihniyettir. Bu cümle size ait. Bende bunun üzerine size sosyalizmin savaşa bakış açısını yazmışım. Sosyalistler savaşa karşıdır. Ancak sınıflar kalkmadığı sürecede savaşın zorunluluğunu kabul eder demişim. Ayrıca haklı -haksız savaş ve saldırı-savunma amaçlı savaş ayrımı yapar demişim.Şu andaki sınıflar kalkmış mıdır ki ;insanların zorunlu halde savaş olmalıdır "demeleri savaş çığırtkanlığı olsun. Burada yazı yazan hiç bir arkadaşım savaş çığırtkanlığı yapmıyor zorunlu kalınması durumunda savaşı kabul ediyor. . Sömürü düzenin farkında olan insanlar, savaşları bitirmenin tek yolunun, tüm halkların ezilen sınıflarının işbirlikleriyle, emperyalizme ve onun yerli işbirlikçileriyle savaşarak mümkün olduğunun bilincindedirler. Bunun başka yolu YOKTUR . Bunu söyleyen biri dünyanın düzenine baktığında ben vicdani retçiyim diyemez .Ya da savaş çığırtkanları olmasa biz gül gibi geçiniriz gidp onlar savaşsınlar diyemez. Çünkü dünyada artık tek bir amaç var tüm dünyaya kapitalizmin hakim olması. Hem yukarıdaki cümleyi kurup hem de ben savaşmak istemiyorum demek biraz " bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" oluyor. Dönenip durmakla alakalı verdiğiniz cevaplar benim bu cümleyi kullanarak sorduğum konu ile alakalı değil. Boşuna yorulmuşsunuz. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2012 1- Sosyalist görüşlüyüm. Emperyalizmin bir şekilde oyununa gelerek halkları karşılaştıran savaşlarda asla yer almam. Bu görüşlerimin sosyalist görüşle örtüştüğünü biliyorum. 2- Bu nedenle savaşmak yerine, emperyalizmin oyunlarını halklara anlatarak bölünmleri ve getirileri olan savaşları engellemeye çalışırım. 3- Tüm savaşların asıl nedeninin hakim sınıfların kazanımları için yapıldığını bildiğimden, asıl savaşımın sömüren sınıfa karşı yapılmasını savunur, anlatırım. 4- Bugünün savaş güçlerinin hemen hepsinin Nato emperyalizminin güdümünde olduğundan, Nato güçlerinde görev almayı hakim sınıf ve emperyalizmle işbirlikçilik yapma olarak kabul ederim. 5- Dinciler de dahil olmak üzere tüm uluslardaki "vicdani ret"çi görüşleri desteklerim. Sosyalist ideoloji dışındaki görüşleri beni bağlamaz. 6- Bilimsel görüşü temel alan insan haklarındaki "vicdani ret hakkı"nın temel hak olduğunu savunanlardanım. 7- Bunu da algılanması için özellikle söylüyorum, değerlendirdiğim her olguya sınıfsal bakarım. Zira savaşların tek nedeni sınıfsaldır, sömürü amaçlıdır. Görüşlerimin özeti bunlardır. Başarılar dilerim. Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2012 1- Sosyalist görüşlüyüm. Emperyalizmin bir şekilde oyununa gelerek halkları karşılaştıran savaşlarda asla yer almam. Bu görüşlerimin sosyalist görüşle örtüştüğünü biliyorum. 2- Bu nedenle savaşmak yerine, emperyalizmin oyunlarını halklara anlatarak bölünmleri ve getirileri olan savaşları engellemeye çalışırım. 3- Tüm savaşların asıl nedeninin hakim sınıfların kazanımları için yapıldığını bildiğimden, asıl savaşımın sömüren sınıfa karşı yapılmasını savunur, anlatırım. Mesela Irak ın işgal edilmesi sırasında vicdani retçiler ne yaptı, savaşmayı reddettiklerinden ülkeyi işgalcilere teslim etti. İşgalden sonra ne oldu, tecavüzler, zevk için katliamlar olduğunu, o insanları insan olarak görmediklerini kendi haber kaynaklarından öğrendik. Kurtuluş Savaşı nın sömürüye karşı yapılan bir savaş olduğunu söyleyip ben askerliği reddediyorum demek hiç de tutarlı olmayan bir sav. Kurtuluş savaşı verilmeseydi veya vicdanen savaşmak reddedilseydi sizin, bizim dünyaya gelişimiz de reddedilirdi. Evet savaşsız bir dünya, kimsenin sömürülmediği eşit haklara sahip olunan, hukukun tam anlamıyla uygulandığı bir düzeni herkes ister ama gerçekler maalesef böyle değil. Emperyalizmin oyunları anlatılıyor ama ne hikmetse sosyalizm çöküyor. Ülkemiz açısından bakarsak, tüm yapılmak istenenler halka bir bir anlatılıyor ama gel gör ki herkes anladığı şekilde anlıyor. Senin ne anlattığın değil, karşıdakinin ne anladığı önemli derler. Yani artık anlatmak yetmiyor, propaganda, yayın organları istediğini empoze edebiliyor. Yine maalesef emperyalizm herkesin elini kolunu bağlamış, işte gerçek olan bunlar. Bu egemen güçler bir gün iştahlarını kabartıp senin ülkene saldırdığında ben savaşmayacağım, bu savaşın yanlış olduğunu anlatacağım diyerek nasıl zafer kazanılır? KURTULUŞ SAVAŞI VİCDANİ RETÇİLERİN DEĞİL, GÖNÜLLÜLERİN ZAFERİDİR. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2012 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2012 Yılmaz dostum, Verdiğin Irak misalinde haklısın. Emperyalizme yem oldu kocaman devlet. Diğerleri de Arap baharı adı altında yem olmaya devam ediyorlar. Neden böyle oldu biliyormusun? Halkların tarihten gelen dogmaları sahiplendiğinden, bu nedenle de sınıf bilincinin gelişmemiş olduğundan. Dogmalar sadece dinlerde olmuyor. Sömürenlerin imtiyazlı olduğunu kabullenmek, etnisite ayrıcalığından kurtulamamak, ortaçağdan gelen dikta, feodal, teokratik düzeni kader saymak ve sınıfsal bilincin gelişmemiş olması. Irak halkının ve onlara destek olacak kardeş komşu devletlerin halklarında asıl düşman kim olduğunun bilinci olsa idi, yukarda saydığım dogmalardan kurtulur, asıl düşmanı bırakıp birbirlerine düşmezlerdi. Keza işgal edilen diğer devletlerin durumu da buna benzer. Sosyalist ideoloji dogmaların karşıtıdır. Dünya halkları dogmalarına sahip çıkıyor diye emperyalistler ellerini ovuşturuyorlar. Dünyada, "insanlar tabiki eşit olamaz" dogmasına sahip çıkanlar bile yarıdan fazla. Bu durumda sosyalist ideoloji nasıl başarılı olacak? Ordu kutsaldır diyerek, Emperyalist Nato ordusunda sömürünün isteği doğrultusunda görev yapmayı kutsallık sayan halkla ne yapılabilir? Gelişmemiş ülkelerin bu ordularla işgali bile uyandırmıyor bizleri dogmalarımızdan. Asıl savaş ve savaş gücü oluşturma, tüm diğer halklarla birlikte sömüren sınıfa karşı olduğunda ancak savaşsız, kardeşçe, sömürüsüz bir dünya oluşacaktır. Tabi ki dogmalar izin verirse... Alıntı
Misafir skydavar Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2012 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2012 1- Sosyalist görüşlüyüm. Emperyalizmin bir şekilde oyununa gelerek halkları karşılaştıran savaşlarda asla yer almam. Bu görüşlerimin sosyalist görüşle örtüştüğünü biliyorum. 2- Bu nedenle savaşmak yerine, emperyalizmin oyunlarını halklara anlatarak bölünmleri ve getirileri olan savaşları engellemeye çalışırım. 3- Tüm savaşların asıl nedeninin hakim sınıfların kazanımları için yapıldığını bildiğimden, asıl savaşımın sömüren sınıfa karşı yapılmasını savunur, anlatırım. 4- Bugünün savaş güçlerinin hemen hepsinin Nato emperyalizminin güdümünde olduğundan, Nato güçlerinde görev almayı hakim sınıf ve emperyalizmle işbirlikçilik yapma olarak kabul ederim. 5- Dinciler de dahil olmak üzere tüm uluslardaki "vicdani ret"çi görüşleri desteklerim. Sosyalist ideoloji dışındaki görüşleri beni bağlamaz. 6- Bilimsel görüşü temel alan insan haklarındaki "vicdani ret hakkı"nın temel hak olduğunu savunanlardanım. 7- Bunu da algılanması için özellikle söylüyorum, değerlendirdiğim her olguya sınıfsal bakarım. Zira savaşların tek nedeni sınıfsaldır, sömürü amaçlıdır. Görüşlerimin özeti bunlardır. Başarılar dilerim. Ülkemizde yaşanan ve tüm dünyada yaşanan savaşların emperyalistlerin istediklerini ele geçirmek için halkı halka kırdırmak olduğunu hepimiz söylüyoruz. Burada ve diğer başlıklarda yazan arkadaşların , size göre savaş çığırtkanları olanların hepsi insanları bu oyuna gelmemeleri için dilleri döndüğünce uyarıyor.Ülkemiz açısından örnek vermek gerekirse ; burada hiçbir arkadaşım" bütün Kürtleri asın kesin" demiyor sadece emperyalizme maşa olup halk arasına nifak sokanlarla mücadele isteniyor. Bunu anlamak bu kadar zor mu da. Direk insanları savaş çığırtkanlığı ile suçlama yolunu seçiyorsunuz? Savunanlar vardır belki ancak ben kendi adıma söylüyorum. Natoya girmek zaten emperyalizme boyun eğmekti ordumuzu emperyalizmin emrine vermekti dün Kore deydi Afganistan da , Bosna daydı belki yarın Suriye de olacak. Bugünkü koşullar itibariyle söylüyorum.Halkın %90 nı ne Irak'a yapılana ne Suriye ile yapılacak olan bir savaşa sıcak bakmıyor. Savaşmak ve mücadele etmek sadece silahla olmaz. Ama gerektiği zaman kullanılır. Başından beri söylediğimizde o zaten kapitalizmin dünyaya egemen olması adına sömürü düzeninin yerleştirilmesi farklı bir şey iddia etmiyorum. Ve bunun içinde mücadelenin şart olduğundan söz ediyorum. Zaten sınıflar ortadan kalktığında vicdani ret diye bir şey kalmayacak . Çünkü savaş olmayacak. Vicdani ret keşke samimi duygular içinde savunulsa ya da dayatılsa ama emperyalistler bunu insan hakları kılıfında dayatırken pembe gözlük kullanmıyor. Bu ve bunun gibi şeyler yaparak ulusal orduları zayıflatıp kolay lokma olmaları için yapıyorlar. Yoksa dediğim gibi kim savaşların olmadığı bir dünyada yaşamak istemez? Dinciler de dahil olmak üzere tüm uluslardaki "vicdani ret"çi görüşleri desteklerim. Sosyalist ideoloji dışındaki görüşleri beni bağlamaz Bu da ayrıca ilginç bir cümle ; dincilerin ret sebepleri tamamen tanrıları öyle istediği içindir. Sınıfsal değildir yani. Hem bunu destekleyip hemde sosyalist ideolojiler dışındaki görüşler beni bağlamaz demek ilginç! Demek ki vicdani ret konusunda dincilerin görüşleri sizi bağlıyor. Neyse uzatmaya gerek yok. Başarılar dilediğinize göre tartışma bitmiştir. Size de başarılar dilerim. Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2012 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2012 Yılmaz dostum, Verdiğin Irak misalinde haklısın. Emperyalizme yem oldu kocaman devlet. Diğerleri de Arap baharı adı altında yem olmaya devam ediyorlar. Neden böyle oldu biliyormusun? Halkların tarihten gelen dogmaları sahiplendiğinden, bu nedenle de sınıf bilincinin gelişmemiş olduğundan. Sosyalizmin kalesi SSCB ye ne oldu, onlar da mı aynı nedenle tarihe karıştılar? Bu işler laboratuvarda yapılan deneyler gibi birebir beklenen sonucu vermez, yani evdeki hesap çarşıya uymaz. Eğer bu ülkeler sağlam bir orduya sahip olsalardı kimseye yem olmazlardı. Şu an bizde olduğu gibi halkın ordusuna güvenini sarsıp planlarını uygulamaya başlıyorlar. Küçücük İsrail Arap Ülkelerine nasıl meydan okuyor, hem kendi gücüne hem de Arapların güçsüzlüğüne bakarak değil mi? dediğim gibi temenniler başka gerçekler çok daha başka. Hele bugün ilke diye bir şey kalmamış bilhassa bizim için, dün başka bugün başka şeyler söyleyebiliyoruz ve bu kimse tarafından sorgulanmıyor aksine bir kılıf uyduruluyor. Ha diyorsunuz ki, " dincilerin de aynı şeyi savunmuş olması beni bağlamaz". Eğer şu anki iktidarla aynı şeyi düşünüyorsam şahsen ben bir kaç kez daha düşünürüm, bunda bir hata ararım çünkü amaçlar çok farklı. Ben ülkede bir hukuk devrimi yapılmasını isterim eğer onlarda bunu söylüyorsa bir dakika diyerek tereddüt ederim. Niye diyecek olursanız yaptıkları yapacaklarının teminatı derim. Onun için vicdani reddi sizin de bir kez daha düşünmenizi tavsiye ederim. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2012 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2012 Hayir bu idealin gerceklesemeyecegi bilindigi halde bir avuc insanin bu ideali kullanarak savastan kacmasi savasa karsi olmakla alakali degildir.Gerceklesemeyecek diyorum cünkü bu tam bir utopyadir.Bazilari oturuyor "herkes savasa karsi olsa kimse ölmez"diye düsünüp "önce ben savasa karsi olayim gerisi önemli degil"tarzi düsüncelerle bir utopyayi kendi üzerinde gerceklestirmeyi denerken buna birde baska bir siyasi ideolojinin damgasini vurarak bunu bilimsellestirmeye calisiyorlar.Sosyalistler savasa karsi gibi.Halbuki tarih sahifelerine baktigimizda savasan taraflardan bircogunun sosyalistler oldugunu görürüz. Tabiiki insanlarin ölmemesi gibi insancil olan bir inanc yoktur,bunu kiminle gerceklestireceginiz önemlidir.Yoksa ülkeniz saldiriya ugruyor siz kalkip ben savasa karsiyim diyerek o saldiriya karsi hicbir tepki koymazken birileri sizin icin savasip canini veriyor. Ütopik düsüncelere sahip olanlarin cogunlukta olmamasi büyük bir sanstir,cünkü eger cogunlukta olsalardi,tüm ülkeler zorbalarin boyundurugu altinda kalirdi. saygilarla Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2012 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2012 Sosyalizmin kalesi SSCB ye ne oldu, onlar da mı aynı nedenle tarihe karıştılar? Bu işler laboratuvarda yapılan deneyler gibi birebir beklenen sonucu vermez, yani evdeki hesap çarşıya uymaz. Eğer bu ülkeler sağlam bir orduya sahip olsalardı kimseye yem olmazlardı. Şu an bizde olduğu gibi halkın ordusuna güvenini sarsıp planlarını uygulamaya başlıyorlar. Küçücük İsrail Arap Ülkelerine nasıl meydan okuyor, hem kendi gücüne hem de Arapların güçsüzlüğüne bakarak değil mi? dediğim gibi temenniler başka gerçekler çok daha başka. Hele bugün ilke diye bir şey kalmamış bilhassa bizim için, dün başka bugün başka şeyler söyleyebiliyoruz ve bu kimse tarafından sorgulanmıyor aksine bir kılıf uyduruluyor. Ha diyorsunuz ki, " dincilerin de aynı şeyi savunmuş olması beni bağlamaz". Eğer şu anki iktidarla aynı şeyi düşünüyorsam şahsen ben bir kaç kez daha düşünürüm, bunda bir hata ararım çünkü amaçlar çok farklı. Ben ülkede bir hukuk devrimi yapılmasını isterim eğer onlarda bunu söylüyorsa bir dakika diyerek tereddüt ederim. Niye diyecek olursanız yaptıkları yapacaklarının teminatı derim. Onun için vicdani reddi sizin de bir kez daha düşünmenizi tavsiye ederim. Yılmaz dostum bunu uzatmaya ne gerek var. O kadar açık ki tartışmaya gerek bile yok. Emperyalizme karşı olan insanlar, emperyalizmin yönettiği güçlerde olmak istemezler. Ne zaman var olma nedeni emperyalizme karşı olan bir güç kurulur orada görev alırız. Bizim mücadelemiz daha kutsal. Hak, hukuk, adalet, eşitlik, kardeşlik için. Sosyalizmin başarısına gelince, bunlar defalarca söylenildi. Emperyalizmin gücü ve sosyalist kültür devriminin yapılamayışı geri dönüşlere neden oldu. Yoksa sosyalist düşünceli insanlar her geçen gün bilinçlenip çoğalmakta. En azından tek bilimsel ideoloji sosyalist ideolojidir. Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2012 Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2012 Yılmaz dostum bunu uzatmaya ne gerek var. O kadar açık ki tartışmaya gerek bile yok. Emperyalizme karşı olan insanlar, emperyalizmin yönettiği güçlerde olmak istemezler. Ne zaman var olma nedeni emperyalizme karşı olan bir güç kurulur orada görev alırız. Bizim mücadelemiz daha kutsal. Hak, hukuk, adalet, eşitlik, kardeşlik için. Sosyalizmin başarısına gelince, bunlar defalarca söylenildi. Emperyalizmin gücü ve sosyalist kültür devriminin yapılamayışı geri dönüşlere neden oldu. Yoksa sosyalist düşünceli insanlar her geçen gün bilinçlenip çoğalmakta. En azından tek bilimsel ideoloji sosyalist ideolojidir. Uzatmaya gerek yok tabi yalnız gerçekten samimi olmak gerekir. Biz bazı şeylerin bilhassa bu gün mümkün olmadığını belki de imkansız olduğunu söyleyerek bir itirafta bulunuyoruz ama siz sanki mümkünmüş de bizim bunları istemediğimiz fikrine sarılmışsınız. Siz de, biz de ister istemez emperyalizmin taşeronluğunu yapıyoruz. Şu an kullandığınız şu klavye emperyalizmin ürünü, vaz geçemediğimiz telefonlar emperyalizmin ürünü, enerji sektörü emperyalizmin kontrolünde ama yeterli görmüyorlar ki hala işgaller devam ediyor. İşte bunları göz önünde bulundurursak maalesef savlar lafta kalıyor. En azından teknoloji bilimle geliştiğine bu gelişimin de emperyalistler tarafından gerçekleştirildiği görüldüğüne göre sosyalizm hiç de bilimsel değil, gerçekler böyle diyor. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.