Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

PKK'nin yanisira PKK yandasligi yapan dinci cevrelerin asker düsmanligini meslek haline getirmis olduklarinin biliyoruz.Yani Türkiye Cumhuriyeti'nin Silahli Kuvvetleri'ne sadece PKK saldirmiyor ayni zamanda onun ezeli düsmani olan dinci ve devrimci gecinenlerde PKK ile birlikte askerimize saldirmaktadir.

 

Öcalan'la görüsmeyi demokrasi olarak gösterenlerin askere saldiranlar olmasi cok sasirtici olmamalidir.Ülkemizde terörün bitirilememesinin arka planinda o terör örgütünün ic ve dis destekcileri vardir.

 

Sevr planinin suya düsmesi ile neye ugradigini sasiran Ermeni ve bölücü Kürtcü cevrelerin icimizdeki adamlari yedikleri tokadin acisini cikarabilmek icin 90 yildir her yolu denediler ve denemeye devam ediyorlar.Mustafa Kemal'e yapilan saldirilarin ardinda Sevr planinin suya düsmesi yatar ki Sevr planini en cok destekleyen cevrelerde dinci cevrelerle Komünist firkanin üyeleriydi.Bugün de Kürdistan icin mücadele verenlerde ayni cevrelerdir.Dinciler kendilerini saklama geregi duymadan hain mücadelelerine devam ederken,döneklik gibi özelliklere sahip olan Komünist cevrelerde demokrasi kilifina bürünmüslerdir cünkü artik Sovyet Rusya yoktur ki kendilerini Komünist diye adlandirsinlar.En kestirme ve döneklik geregi demokrasi diyerek hain calismalarina devam etmektedirler,bu calismalarin icinde milletin bagrindan cikmis olan Silahli Kuvvetler'de mevcuttur.Bütün gücleriyle iktidarin da acik destegi ile Silahli Kuvvetlere saldirmaktadirlar.

 

Son gülen en iyi gülendir.Bu atasözünün gerceklesecegine eminim.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

TSK,PKK'dan önce Avrupa ve Amerika'nin hedef tahtasidir."AB güdümlü polis devleti"kurulmak istenmektedir.

 

AB Uyum Taslagi'nda önümüzdeki 4 yil icinde AKP Hükümeti'nin yapmayi planladigi degisiklikler yer aliyordu.Taslak'ta TSK ve yüksek yargi hedef alinirken,milli ekonominin tamamen tasfiye edilecegi AB'ye taahhüt ediliyordu.

 

Gayri Milli "ULUSAL PROGRAM TASLAGI" Türk Silahli Kuvvetleri'ni hedef alan taahhütlerle dolu.Taslak'ta Uluslararasi Ceze Divani'na üyelik öngörülüyordu.Bu üyelik TSK'nin terörle mücadelesini sekteye ugratmayi hedefliyor.Zaten bu nedenle ne kadar PKK ile mücadele etmis olan subay ve general varsa, cemaat istihbaratinin hazirlamis ve tahrif etmis oldugu sahte belgeler bahane edilerek tutuklandilar.Bu tutuklamalar özel yetkili savci ve hakimler tarafindan yerine getiriliyor ve tutuklananlara hicbir hak verilmeden ve tutuksuz yargilanmalari bile reddedilerek icerde ceza seklinde tutuklu olarak bulundurulmaktadirlar.Bircok uluslararasi örgütün itirazlarina ragmen AKP hükümetinin vermis oldugu talimat geregi bu insanlar tahliye edilmeyerek TSK'ya karsi yürütülen operasyonlara devam edilmektedir.

 

PKK asker avlarken AKP'de generalleri iceri attiriyordu.

 

Aktütün saldirisinin arkasinda Barzani Barzani'nin arkasinda da ABD oldugu ortaya cikmis olmasina ragmen Türk Silahli Kuvvetleri'nin ezeli düsmani olan bazi cevreler bu saldiriyi TSK'nin bir hatasi olarak kamuoyuna vurguluyordu.

 

AKP'nin iktidara tasinmasinin ve hala iktidarda tutulmasinin asil nedenlerinden biri TSK'ya ihanet taseronlugu yapmak icindir.

 

Satin alinmis medya tarafindan TSK bir suc örgütü olarak gösterilmeye calisilmaktadir.Üstün hizmet madalyasi tasiyan generallerin tutuklanmasi da bu taseronluk görevinin bir geregidir.Ramazan'da gencecik evlatlarimiz ***** PKK mayinlariyla sehit edilirken basbakan Ramazan oldugu icin kan dökmek istemiyoruz ama bicak kemige dayandi Ramazandan sonra cok seyler olacak diyerek,hem dolayli olarak saf insanlarin dini duygularini istismar etmis ama hemde PKK'ya kan dökebilme asker sehit edebilme sansi tanimistir ki bu da ihanet paketinin icindedir.

 

Ordusu aciz birakilan bir toplum güclü degildir.

 

ABD'nin öngördügü ve AKP iktidarinin taahhüt ettigi TSK Plani söyledir:

 

-Asker sayisi azaltilarak 250 bine indirilecek,

-Zorunlu askerlik daraltilip,ordunun yüzde 80'i parali hale getirilecek.

-Genelkurmay Baskani Savunma Bakani'na baglanip havasi söndürülecek.

-Milli duruslu subaylarin bir kismi davalarla tasviye edilecek.

-Digerleri yüksek ikramiyelerle özendirilip emekli olmalari istenecek.

-Kalan subaylar sözlesmeli pozisyonuna gecirilecek.

-Bütün subaylarin terfi ve tayini,performansina ve sadakate göre hükümet belirleyecek.

-Üniformalarin rengi ve bicimi degisecek.

-Yeni ordu ic güvenlikmten cekilecek.

-Jandarma ordudan ayrilip tamamen icisleri bakanligina baglanacak.

 

Yani TSK güvercine döndürülecek ( AHMET AKGÜL-BDP'nin Özerklik ezani ve T.C.'nin cenaze namazi)

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

devrimci gecinenlerde PKK ile birlikte askerimize saldirmaktadir.

 

Böyle bir kanaati nereden edinmişsen yanlış sn. politika. Fikrini değiştirmelisin.

 

Devrimciler ideolojik olarak askere, askerliğe karşıdırlar. Zira askeri, askerliği hakim güçlerin koruyucusu olarak bilirler. Bu, sadece Türk askerine değil, diğer bütün dünya milletlerinin askerliğine karşı olan bir duruştur. Askerlik savaşmak, insan öldürmek için vardır. Barış içinde yaşayan milletlerin askere neden ihtiyacı olsun?

 

Eğer böyle bir intiba uyandırmışlarsa, Bu intiba yanlıştır. Devrimciler, siyasetçilerin Türk askerini natonun dolayısıyla emperyalizmin hizmetine sokma gayretlerine, üstlenilen göreve karşıdırlar.

 

Gerçek devrimci kimdir araştırın, fikrinizi değiştirin.

Gönderi tarihi:

Devrimciler demedim,devrimci gecinenler ki bunlar da hergün gazete ve televizyonlarda okuyup gördügümüz liboslardir.Dün Evren'ci bugün Erdogan'ci olanlardir.Erdogan'i devrimci gösterme cabasinda olanlardir,ben bunlardan bahsettim ve devrimciigin ne oldugunu da gayet iyi bilirim bildigim birsey daha varsa gelmis gecmis en büyük ve Uluslarasi devrimcinin Atatürk oldugudur.

 

Savaslara karsi olmak her akli basinda olan insanda mevcut bir özelliktir.Cocuklarin savasa karsi olmalari onlarin savasin ne kadar acimasiz oldugunu biz büyüklerden daha fazla idrak ettiklerindendir,ama kahrolsun PKK diye bagiran bir cocuk PKK'nin ne oldugunu idrak ettigi icin bagirmaktadir.Terör yuva yikar,öksüz birakir,nefret dogurur.Bu nedenle hicbir taviz vermeden terörle mücadele verilmelidir.Avrupali'ninPKK'yi terör örgütü olarak görmeme siyaseti icimizdeki bazi cevrelerede ilham kaynagi olmaktadir.

 

ETA, 40 yil kan döktükten sonra,sartsiz silah birakmaya karar verdi.Cünkü hicbir mesru devlet capulcuyla muhatap olupta ona taviz verme siyaseti gütmez.Terör insanlik düsmanidir ve mücadele edilmesi yöntemleri ne olursa olsun mesrudur.Faili mechul cinayetler diye teröristlerin yok edilmesini bir cinayet olarak gören ve milletin silahli kuvvetlerine saldiran birtakim ne idügü belirsiz güruh insanlik adina degil terör örgütü ve bölücüler adina silahli kuvvetlere saldirmaktadirlar.Insanlik adina hareket ettiklerini söyleyenler ayni hassasiyeti gencecik askerlerin sehit edilmesine göstermiyor tam aksine askerin öldürülmesini mesru bir hakmis gibi savunuyorlar.Eger devrimcilik bu ise yanlis bir devrimciliktir bu. Devrimcilik, 68 kusagi genclerinin Varto depreminde o bölgeye gidip devletin yapmadigi fakat elzem olan calismalari yapmasidir ve devleti yönetenleri geri kalmis bölgeleri kalkindirmasi icin gerekli yatirimlarin yapilmasi yönünde zorlamaktir.Devrimcilik devleti yikmayi amaclayanlara arka cikarak onlarin cinayetlerini alkislamak degildir.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

 

devrimciigin ne oldugunu da gayet iyi bilirim

 

devleti yönetenleri geri kalmis bölgeleri kalkindirmasi icin gerekli yatirimlarin yapilmasi yönünde zorlamaktir.

 

 

Ben bilirim demeyen insana rastlamak gerçekten zor.

 

Sömürü düzeninde hakim sınıfı sadaka vermeye zorlayarak devrimcilik olmaz. Devrimcilik hakim sınıfın sömürü düzenini yıkarak, emekçinin hakim olduğu, yasaların emekçilerin lehine olan bir düzen kurmakla olur.

 

Feodal düzenden kapitalist sömürü düzene geçiş devrimlerinin tümü tarihsel olarak yaşanmış bitmiştir. çağımızda hedef devrim sömürü düzeninin kaldırılması içindir.

Gönderi tarihi:

Devrimi herkesin kendine göre yorumlamasi ile gercek devrimin ne oldugunun bilincinde olmak farkli seylerdir.

 

Devrim emekci sinifin hakim olmasi demek degildir,eger siniflara karsiysaniz böyle bir tanimlama yanlistir.Devrimci herkesin insanca yasamasi icin mücadele verir. Hicbir sinifin bir digerine hükmetmedigi düzene hizmet vermektir devrimcilik.Sömürü düzenine karsiysaniz önce sömürü düzenine hizmet veren odaklara karsi mücadele vereceksiniz.

 

PKK sömürü düzenine hizmet veren taseron bir örgüttür.Türkiye'yi yöneten kadrolar da emperyalistlere hizmet vermektedirler.Devrimcilik hem PKK'ya hem iktidara karsi mücadele vermekten gecer.

 

Herkesin birseyler bilmesi dogaldir fakat baskalarinin birsey bilmedigini düsünmek ise dogal degildir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Devrimi herkesin kendine göre yorumlamasi ile gercek devrimin ne oldugunun bilincinde olmak farkli seylerdir.

 

Devrim emekci sinifin hakim olmasi demek degildir,eger siniflara karsiysaniz böyle bir tanimlama yanlistir.Devrimci herkesin insanca yasamasi icin mücadele verir. Hicbir sinifin bir digerine hükmetmedigi düzene hizmet vermektir devrimcilik.Sömürü düzenine karsiysaniz önce sömürü düzenine hizmet veren odaklara karsi mücadele vereceksiniz.

 

PKK sömürü düzenine hizmet veren taseron bir örgüttür.Türkiye'yi yöneten kadrolar da emperyalistlere hizmet vermektedirler.Devrimcilik hem PKK'ya hem iktidara karsi mücadele vermekten gecer.

 

Herkesin birseyler bilmesi dogaldir fakat baskalarinin birsey bilmedigini düsünmek ise dogal degildir.

 

 

saygilarla

 

O halde devrimi kendimize göre yorumlamayalım. Senin de söylediğin gibi, şu evrensel doğruyu kabullenelim.

"Hicbir sinifin bir digerine hükmetmedigi düzene hizmet vermektir devrimcilik."

Mutabıksak, böyle bir düzen nasıl sağlanır? İsmi nedir?

 

Ben hiç bir şey bilmediğini yazmadım. Ben bu konuyu iyi bilirim demeyen insana pek rastlamadığımı yazdım. Dediğin gibi herkes devrimi bildiğini sanıyor ama değişik yorumluyor. Lutfen.. tartışmak değil paylaşmak niyetindeyim.

 

Bana göre, çağımız kaçınılmaz sosyalist devrimler çağıdır. Kaldı ki yazında sen de bunu doğrulamışsın.

 

Emperyalizme hizmet veren odaklara elbette karşıyım. PKK nın yanlış yaptığını, ezilen halkların top yekün emperyalizme karşı olması gerektiğini her zaman vurguladım.

Gönderi tarihi:

Eski solcuların, devrimci geçinen liboşların emellerine ulaşmak için emperyalizmle birlik olup barış çığlıkları atarak dünyanın en güçlü ordularından olan TüRK ORDUSU nu parçalanmasına eşitlik, hak, özgürlük adına asker, gazeteci, akademisyen, siyasetçilerin hukuk çiğnenerek hapse atılmasına alkış tutmaları hiç bir şekilde izah edilemez. öyle herkesin eşit olduğu, hakim sınıfın olmadığı, insanların istismar edilmediği bir düzen yok!

Gönderi tarihi:

öyle herkesin eşit olduğu, hakim sınıfın olmadığı, insanların istismar edilmediği bir düzen yok!

 

Yılmaz dostum;

 

O halde senin/sizin mantığınızla yola çıkarsak, insanların eşit olmadığı, hakim sınıfların sömürdüğü, insanların istismar edildiği düzenlerde sürünüp gideceğiz. Bunu diyorsun.

 

Kaderinize razı iseniz, neden şikayetçisiniz o zaman? Bırakınız emperyalizm şikayetçi olduğunuz her şeye kendi çıkarına göre ayarını versin.

 

Bu da dogmacılığın bir başka türü.. Dogamalar yalnızca dinlerde olmaz ki.. Ortaçağ dogmacılarının kafaları, köleciliğin kaldırılmasına bir türlü basmazdı, anlayamaz, idrak edemezlerdi.. Şimdi de ücretli köleciliğin kaldırılması kafalara yatmıyor. Kölecilik bir kader, bir dogma beyinlerde, benimsemişler..

 

Sizin şikayetçi olduğunuz tüm olgular, sömürü düzenin kuralları.

Gönderi tarihi:

Sunu bilmek gerekir ki,bir ülkede,mutlulugun ve huzurun gerceklesmesi ve yerlesmesi,halkin her kesiminde sosyal garantinin saglanmasina ve refahin yayginlasmasina baglidir.Bu ise EMEK ile ANAMAL arasinda adaletli bir denge kurulmasi ve ulusal gelirin hakca bölüsülmesi ile saglanir.Sosyal demokrasi veya özgürlükcü sosyalizm bu erege yönelik bir ögretidir.

 

Biz 27 Mayis 1961 Anayasasina sahip cikamamis bir toplumuz,halbuki bu anayasa Atatürk devrimi ilkelerinin ileri bir asamasiydi,Türkiye bu anayasa ile kisa bir süre de olsa demokrasi yönünde yol alabilmisti.

 

Hak ve Hukukun yilmaz savascisi olan merhum Muammer Aksoy,özgürlükcü sosyalizmin komünizm olmadigini ve bu yönde bilgisiz ve demagojik savlari cürüten cok önemli calismalar yapmistir.

 

Demokrasi,alisilmis tanimiyla,"halkin,halk tarafindan halk icin yönetilmesidir."Buradaki 'halk 'kavrami belirli bir sinif ve zümreyi degil köylüsü,kentlisi ile ,bütün halk yiginlarini icerir.

 

Bu noktaya kolay ulasilmamistir.'Magna Carta'dan sonra yaklasik yedi yüz yildan beri,kimisi cok kanli yöntemlerle gelisen devrimler,halkin kendi hak ve özgürlükleri ve devlet yönetimine katilmalari ugruna verdikleri sürekli savasim lar sonucunda gerceklesmis ve bu devrimlerle mutlakiyet yönetimleri birer birer yikilarak demokrasi yolunda ilerlemeler saglanmistir.

 

1789 Fransiz devriminin ana ilkeleri:özgürlük,adalet,esitlik ve kardeslikti.Devrimle bunlarin gerceklesecegi amaclaniyordu,ne var ki bu ümitler bir düsten öteye gecememistir.Batidaki sanayi devriminin gerceklestigi döneme rastlayan Fransiz devrimini yapanlar,BABEUF'ün ekonomik esitlik ilkesi ugrundaki savasimini bastirarak mülkiyet hakkini 'kutsal 'ilan etmislerdir.Hal böyle olunca da bir fabirkada calisan her türlü sosyal garantiden yoksun olan isci ile o fabrikanin milyoner patronunun yasalar önünde esit olmasinin hicbir anlami kalmiyordu.Eski feodal ayricaliklardan dogan esitsizligin yerini simdi sanayilesmis ülkelerde korkunc servet farklarindan dogan esitsizlik aldi.

 

Zengin ülkelerin fakir ve gücsüz ülkeleri ezmeleri ile devam eden sömürü düzeni i fakir ülkelerin yeralti zenginliklerini sömürmede kendilerine yardim edecek olan yerli yöneticilerle isbirligi yapmalari sonucu ülkeler arasinda korkunc bir esitsizlik olusmus ve o ülkelerin halklari sömürü düzenine boyun egdirilmistir.

 

Cok partili sisteme gecildikten sonra kurulan ve secimi kazanan DP'nin ilk yaptigi icraat Türkiye'yi disa bagimli bir ülke konumuna getirip Atatürk'ün atmis oldugu sanayi adimlarini tek tek ortadan kaldirmak olmustur.

 

1980 askeri darbesi ile Türkiye sömürü düzenine hizmet veren yönetimlerle yönetilmektedir.Yapilmis olan gayri milli anlasmalarla ülkenin bütün yeralti zenginlikleri ve de topraklari yabancilara peskes cekilmekte ve Türk halki yoksulluga itilmektedir bu da yetmezmis gibi,olusturduklari taseron terör örgütü ile Türkiye devamli mesgul edilerek kendine gelmesi ve dogrulmasi engellenmekte ve dolayisiyla Türkiye hem taseron terör örgütü ile mücadele veriyor ayni zamanda taseron bir iktidar tarafindan adim adim bölünmeye zorlaniyor.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Hayalperest olmaya gerek yok, bu nedenle çağımızın en adil yönetimi olan demokrasiyi tüm kurallarıyla işletmek için tüm çabamız. Yoksa ben de şeriat derim, Hz. ömer in Adaleti derim... Bunlar, hiç bir zaman olamayacağını bildiğim için hayalden öteye gitmeyen istekler olarak kalır. Bana göre sizin hiç kimsenin sömürülmediği bir düzen isteğiniz de aynı. Bir şey isterken bir örneğinin olması gerek bilimsel olarak, böyle bir modeliniz var mı?

Gönderi tarihi:

Hayalperest olmaya gerek yok,

 

Orta çağda da böyle olmuştu. Kölecilik kaldırılsın mücadeleleri başladığında, dogmacılar; "hayalperest olmaya gerek yok" diyerek zengin kesim mallarına, kandırılmışlar da dogmalarına sarılarak köleci düzeni korumaya çalıştılar. Sömürenlerle, kan emicilerle birlikte.. O zamanın liboşları da köle sahiplerine arka çıkan halkın bazı kesimi dogmacılardı.

 

bu nedenle çağımızın en adil yönetimi olan demokrasiyi tüm kurallarıyla işletmek için tüm çabamız.

 

çabanıza şaşmıyorum. Aksi olsaydı şaşardım zaten. Sömürü düzenden demokrasi mi olurmuş? Sömürenlerin gerek dışta, gerekse içte nasıl demokrasi dağıttığı ortada. üzerine bir söz söylemeye gerek varmı?

 

Sosyologlar "iktisadi özgürlüğü olmayanın sosyal/siyasi özgürlüğü olmaz" derler. Sen demokrasiyi korumuyorsun ki. Gerçek demokraside kişilerin özgürlükleri de eşittir. Sen sömürü düzenini yani vahşi, köleci kapitalizmi koruyorsun.

 

Yoksa ben de şeriat derim, Hz. ömer in Adaleti derim...

 

Ne dersen de.. Sermaye, artı değer sömürenlerin elinde olduğu sürece, değil ömer, onun efendisi de olsa, sömürü düzenini ortadan kaldıramaz. Nitekim kaldıramamış, "hiç köleyle hür bir olurmu" diyerek köle düzenine devam etmişlerdir.

 

Sömürü ve düzenleri hakkında el kadar yazı/bilgi okumayanlar, adil düzeni sadece ömer ve bazı padişahların düzenleri sanırlar. Ezberlenmiş dogmalar ancak bilgiyle geriletilebilir.

 

Bunlar, hiç bir zaman olamayacağını bildiğim için hayalden öteye gitmeyen istekler olarak kalır. Bana göre sizin hiç kimsenin sömürülmediği bir düzen isteğiniz de aynı. Bir şey isterken bir örneğinin olması gerek bilimsel olarak, böyle bir modeliniz var mı?

 

Zaten bilimsel mantığa karşı çıkılırken, "bunlar hayaldir" le başlanır. Bu düşünceler yüzyıllar süren dogmalardan, önyargılardan gelmedir.

 

Cevap çok basit aslında. İki düzen düşünün. Birinde sömürü var diğerinde yok. Hangisi bilimseldir? Bunu artık çocuklar bile biliyor. Ama ne yazık ki global sömürü ve kurallar, sömürenler ve yardakçılarınca korunuyor. çocuklar bunu da biliyorlar.

Gönderi tarihi:

Orta çağda da böyle olmuştu.

 

Orta çağda değiliz, dünya nüfusu 10 milyara dayandı, komünist denen ülkeler kapitalist düzene geçti... Sizi ideallerinizle başbaşa bırakarak, gerçekleri görmenizi umuyorum.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.