Misafir yersoy Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2007 Öğrenciye ispat için sınava tabi tutar , bunu kabul edebilirim fakat arada bir fark var, Öğrencinin başarılı olması konusunda Öğretmenin yapabildikleri sınırlı ama Allahın herşeye gücü yeter.İyi bir Öğretmen , Öğrencisinin başarılı olabilmesi için bütün imkanlarını kullanır. Ne ispatı? ne başarısı? Baştan herşey belli... Anlatamadım galiba... Benim cennete gideceğimi biliyorsa bu sınavın anlamı ne? Şimdi açık mı? Alıntı
Φ 16yıldız Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2007 Ne ispatı? ne başarısı? Baştan herşey belli... Anlatamadım galiba...Benim cennete gideceğimi biliyorsa bu sınavın anlamı ne? Şimdi açık mı? Cennetse sorun yok ama Allah seni dünyaya göndermeden , cehennemi hakettiğini söyleyip direk cehenneme atsa itirazın olurdu. Allah dünyada ne yapacağını biliyor ama sen bilmiyorsun bunun için sınava tabi tutmuş olabilir. Bunu anlayabiliyorum yalnız anlamakta zorlandığım şey Allah neden yanlış seçimde bulunacak insanlar yaratıyor. Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2007 Cennetse sorun yok ama Allah seni dünyaya göndermeden , cehennemi hakettiğini söyleyip direk cehenneme atsa itirazın olurdu.Allah dünyada ne yapacağını biliyor ama sen bilmiyorsun bunun için sınava tabi tutmuş olabilir. Bunu anlayabiliyorum yalnız anlamakta zorlandığım şey Allah neden yanlış seçimde bulunacak insanlar yaratıyor. Şimdi biraz daha anlaşıldım sanırım. Cennet yada cehennem farketmez. Cehenneme gideceğimi biliyorsa ne diye sınava sokuyor? "Tamam bu kulumu cehennemlik olacağını bile bile yarattım ama yinede bir deneyelim belki sınavı geçer" diyeyse demekki sonucu bilmiyor. Her halükarda biliyor diyorsunuz e o zaman benimle oyun oynuyor vb vb gibisinden bir sürü soru oluşuyor insanın kafasında. Benim aradığım da bunun cevabı işte. Yok yok kimse bana kaderin ne olduğunu anlatamıcak galiba Ben söyleyeyim: Kader, her nekadar yaşayacak olduğun gelecek zamanı ifade etse de, aslında sadece ve sadece yaşadıklarındır ve seni, senin geçmiş zamanını kullanarak kandırır, gelecekten haber veriyormuşçasına... Bence teorideki en kötü kurgulanmış, en zayıf kalmış kurgu... Alıntı
Φ emre35400 Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2007 (Önce gelenleriniz, sonra gelenleriniz; küçügünüz, büyügünüz; dirileriniz, ölüleriniz; insanlariniz, cinleriniz; en müttekî, itaatli kulum gibi olsaniz, büyüklügüm artmaz. Aksine olarak, hepiniz, bana karsi duran, Peygamberlerimi asagi gören, düsmanim gibi olsaniz, ülûhiyyetimden bir sey eksilmez. Allahü teâlâ, sizden ganîdir, Ona hiçbiriniz lazim degildir. Siz ise, var olmaniz için ve varlikta kalabilmeniz için ve her seyinizle, hep Ona muhtaçsiniz.)" Tarihi inceleyecek olursak, insanlarin, önlerinde Allahü teâlânin gönderdigi bir rehber olmadan kendi baslarina gittiklerinde, hep yanlis yollara saptiklarini görürüz. Insan, kendisini yaratan büyük kudret sahibinin var oldugunu, akli sayesinde anladi. Fakat ona giden yolu bulamadi. Peygamberleri isitmeyenler, Haliki, yani yaraticiyi önce etraflarinda aradi. Kendilerine en büyük faydasi olan günesi, yaratici sandilar ve ona tapmaya basladilar. Sonra, büyük tabiat güçlerini, firtinayi, atesi, kabaran denizi, yanardaglari ve benzerlerini gördükçe bunlari yaraticinin yardimcilari zannettiler. Her biri için bir suret, alamet yapmaya kalktilar. Bundan da putlar dogdu. Böylece, çesitli putlar zuhur etti. Bunlarin gazabindan korktular ve onlara kurbanlar kestiler. Hatta, insanlari bile bu putlara kurban ettiler. Her yeni hadise karsisinda, putlarin miktari da artti. Islâmiyet zuhur ettigi zaman Kâbe-i muazzamada 360 put vardi. Kisacasi insan, bir, ezelî ve ebedi olan Allahü teâlâyi kendi basina bir türlü taniyamadi. Bugün bile günese ve atese tapanlar vardir. Bunlara sasmamali! Çünkü, rehbersiz, karanlikta dogru yol bulunamaz. Kur’an-i kerimde buyuruluyor ki: (Biz, Peygamber göndererek bildirmeden önce azap yapici degiliz.) [isra 15] yüce allah (c.c) isimlerini dikkatlice okuyun ve a1-ALLAH Her şeyin gerçek mabudu 2-RAHMAN Dünyada bütün mahlukatı rızıklandıran 3-RAHİM Ahirette yalnız dostlarına rahmet edecek 4-MELİK Bütün mevcudatın gerçek sahibi ve hükümdarı 5-KUDDÜS C.C. Bütün mahlukatı maddi ve manevi kirlerden arındıran 6-SELAM Her türlü tehlikeden kullarını selamette kılan 7-MÜMİN Kalplerde iman nurunu yakan ve kullarına güven veren 8-MÜHEYMİN Bütün varlıkları ilim ve kontrolu altında tutan 9-AZİZ Sonsuz izzet sahibi olan 10-CEBBAR C.C. İstediğini zorla yaptıran 11-MÜTEKEBBİR Sonsuz büyüklük ve azamet sahibi 12-HALİK Her şeyi yoktan yaratan 13-BARİ Eşyayı ve herşeyin aza, cihazatını birbirine uygun yaratan 14-MUSAVVİR Her varlığa münasip şekil giydiren 15-GAFFAR C.C. Çok affeden 16-KAHHAR Her şeye galip gelen ve bütün düşmanlarını kahreden 17-VEHHAP Bol bol hediyeler veren 18-REZZAK Bütün rızka muhtaç olanları rızıklandıran 19-FETTAH Her şeyi hikmetle açan 20-ALİM C.C. Her şeyi hakkıyla bilen 21-KABİD İstediğinin maddi ve manevi rızkını daraltan 22-BASİT İstediğinin maddi ve manevi rızkını genişleten 23-RAFİD İstediği kulunu şeref sahibi iken rezil rüsvay eden 24-RAFİ Dilediklerinin mertebesini yükselten 25-MUİZZ C.C. İstediğine izzet veren ve şereflendiren 26-MÜZİLL İstediğini zelil kılan 27-SEMİ Gizli açık her sesi işiten 28-BASİR Her şeyi bütün incelikleriyle gören 29-HAKEM Hükmeden hakkı yerine getiren 30-ADL C.C. Tam adaletli, Allah adildir zalimleri sevmez 31-LATİF Lutfu keremi bol olan 32-HABİR Her şeyden haberdar olan 33-HALİM Yaratıklarına son derece yumuşak muamele eden 34-AZİM Kendisine büyük ümitler beslenen 35-GAFUR C.C. Kullarının günahlarını bağışlayan 36-ŞEKUR Rızası için yapılan işleri bol sevapla karşılayan 37-ALİYY Her şeyiyle yüce olan 38-KEBİR Varlığının kemaline hudut yoktur 39-HAFIZ Her şeyi muhafaza eden 40-MUKİT C.C. Her türlü mahlukata münasip rızık veren 41-HASİB Kullarının bütün fiillerinin hesabını gören 42-CELİL Yücelik ve ululuk sahibi 43-KERİM İyilik ve ikramı bol olan 44-RAKİB Bütün varlıklar üzerinde gözcü 45-MUCİB C.C. Kullarının dualarına cevap veren 46-VASİ İlim ve insanı her şeyi içine alan 47-HAKİM Her şeyi yerli yerinde yapan 48-VEDÜD İtaatkar kullarını çok seven 49-MECİD Azamet şeref ve hakimiyeti sonsuz 50-BAİS C.C. Peygamberler gönderen ve ölüleri dirilten 51-ŞEHİD Kullarının her yaptığını gören 52-HAKK Varlığı hiç değişmeden duran, daima sabit 53-VEKİL Kendine güvenen kullarının işini en iyi yoluna koyan 54-KAVİY Güç ve kuvveti sonsuz olan 55-METİN C.C. Hiçbirşey hükmünü sarsmayan ve kendisine güvenilen 56-VELİY Müminlerin dostu olan 57-HAMİD En çok övülen ve en çok övgüye layık olan 58-MUHSİ Her şeyin sayısını bir bir bilen 59-MÜBDİ Mahlukatı örneksiz ve yoktan yaratan 60-MÜİD C.C. Mahlukatı öldükten sonra yeniden dirilten 61-MUHYİ Canlılara hayat veren 62-MÜMİT Canlı bir mahlukun ölümünü yaratan 63-HAYY Gerçek hayat sahibi olan 64-KAYYUM Gökleri yeri ve bütün mahlukatı ayakta tutan 65-VACİD C.C. İstediğini bulan 66-MACİD Sonsuz şan ve yücelik sahibi 67-VAHİD İsimlerinde sıfatlarında ve fiillerinde ortağı olmayan 68-SAMED Her şey kendisine muhtaç, O kimseye muhtaç değil 69-KADİR Sonsuz kudret sahibi olan 70-MUKTEDİR C.C. Her şeye gücü yeten 71-MUKADDİM Dilediğini öne geçiren 72-MUAHHİR İstediğini arkaya bırakan 73-EVVEL Herşeyden önce olan 74-AHİR Herşeyden sonra olan 75-ZAHİR C.C. Varlığı apaçık görünen 76-BATIN Herşeyin iç yüzünden haberdar olan 77-VALİ Mahlukatın işlerini yoluna koyan 78-MÜTEALİ Ali, büyük 79-BERR Herkesten fazla iyilik yapan 80-TEVVAB C.C. Bütün tevbeleri kabul eden 81-MÜNTEKİN Suçluları müstehak oldukları cezaya çarptıran 82-AFÜVY Kullarını çok çok affeden 83-RAUF Kullarına çok şefkat edip esirgeyen 84-MALİKÜLMÜLK Hakiki mülk sahibi O dur. Dilediğine verir, dilediğinden alır 85-ZÜLCELALVELİKRAM Büyüklük, fazl ve kerem sahibi 86-MUKSİT Bütün işleri denk, birbirine uygun 87-CAMİ İstediğini istediği şekilde toplayan 88-GANİY Gerçek zenginlik sahibi ve hiçbir şeye muhtaç olmayan 89-MUĞNİ Mahlukatının ihtiyacını giderip zengin kılan 90-MANİ C.C. İstediği şeyin meydana gelmesine engel olan 91-DARR Hikmeti gereği elem ve zarar verici şeyleri yaratan 92-NAFİ Faydalı şeyleri yaratan 93-NUR Alemleri, istediği simaları ve gönülleri 94-HADİ Kullarına hidayet veren 95-BEDİ C.C. Eser ve insanıyla varlığı apaçık görünen 96-BAKİ Varlığının sonu olmayan 97-VARİS Bütün mülk ve servetlerin hakiki sahibi 98-REŞİD Bütün işlerini ezeli hikmetine göre neticeye ulaştıran 99-SABUR C.C. Asileri hemen cezalandırmayıp çok sabreden C.C.(Celle Celalühü) klınızla düşünün bakalın Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2007 Benim sorularımla ne alakası var şimdi bütün bunların? hatta konu başlığınla? Alıntı
Φ evaporit Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2007 tebrik ederim, ''TANRININ VARLIĞINI İSPAT ETTİĞİNİZ İÇİN'', ne kadar uğraşsam, tanrının varlığını kendime bu kadar iyi anlatamazdım.... BU FORUM TANRININ VARLIĞININ EN BÜYÜK KANITI OLMUŞTUR.... nasıl mı ? OLMAYAN bir şeyin OLMADIĞINI ispat edebilir misiniz ? Ancak VAR OLAN bir şeyin YOKLUĞUNU ispat edebilirsiniz... Demek ki, TANRI VAR ki, siz onu yok etmeye uğraşıyorsunuz.... Nemrut Tanrıyı gökyüzüne ok atarak avlamaya, yok etmeye uğraşmıştı... Firavn yasaklayarak... kendini tanrılaştırarak...Yuri Gagarşn de ilk uzay gezisini yaptığında, ''döndüm dolaştım, ama Tanrı dedikleri şeyi bir türlü göremedim'' demekle, tanrıyı yok ettiğini sanıyordu... çalışın, çalışın, çalışın.....çalışın bakalım..... yok olduğunu iddia ettiğiniz şeyin varlığını ispat edin bakalım.... Alıntı
Φ verdinaz Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2007 Şimdi biraz daha anlaşıldım sanırım. Cennet yada cehennem farketmez. Cehenneme gideceğimi biliyorsa ne diye sınava sokuyor? "Tamam bu kulumu cehennemlik olacağını bile bile yarattım ama yinede bir deneyelim belki sınavı geçer" diyeyse demekki sonucu bilmiyor. Her halükarda biliyor diyorsunuz e o zaman benimle oyun oynuyor vb vb gibisinden bir sürü soru oluşuyor insanın kafasında. Benim aradığım da bunun cevabı işte. Yok yok kimse bana kaderin ne olduğunu anlatamıcak galiba Ben söyleyeyim: Kader, her nekadar yaşayacak olduğun gelecek zamanı ifade etse de, aslında sadece ve sadece yaşadıklarındır ve seni, senin geçmiş zamanını kullanarak kandırır, gelecekten haber veriyormuşçasına... Bence teorideki en kötü kurgulanmış, en zayıf kalmış kurgu... bak arkadasım Allahu teala bize dogruyu yanlısı günahı sevabı bildirmiş ve su anda sen kendi hayatını kendin belirliyosun ahiret günündede hesaba çekileceğiz ama sunuda söylemem gerek ben çok anlatmaya çalıstım ama ya ben anlatamıyorum.... tebrik ederim, ''TANRININ VARLIĞINI İSPAT ETTİĞİNİZ İÇİN'',ne kadar uğraşsam, tanrının varlığını kendime bu kadar iyi anlatamazdım.... BU FORUM TANRININ VARLIĞININ EN BÜYÜK KANITI OLMUŞTUR.... nasıl mı ? OLMAYAN bir şeyin OLMADIĞINI ispat edebilir misiniz ? Ancak VAR OLAN bir şeyin YOKLUĞUNU ispat edebilirsiniz... Demek ki, TANRI VAR ki, siz onu yok etmeye uğraşıyorsunuz.... Nemrut Tanrıyı gökyüzüne ok atarak avlamaya, yok etmeye uğraşmıştı... Firavn yasaklayarak... kendini tanrılaştırarak...Yuri Gagarşn de ilk uzay gezisini yaptığında, ''döndüm dolaştım, ama Tanrı dedikleri şeyi bir türlü göremedim'' demekle, tanrıyı yok ettiğini sanıyordu... çalışın, çalışın, çalışın.....çalışın bakalım..... yok olduğunu iddia ettiğiniz şeyin varlığını ispat edin bakalım.... Elbet birgün inanacaksınız..... Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2007 bak arkadasım Allahu teala bize dogruyu yanlısı günahı sevabı bildirmiş ve su anda sen kendi hayatını kendin belirliyosun ahiret günündede hesaba çekileceğiz ama sunuda söylemem gerek ben çok anlatmaya çalıstım ama ya ben anlatamıyorum.... peki tamam Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2007 BU FORUM TANRININ VARLIĞININ EN BÜYÜK KANITI OLMUŞTUR....nasıl mı ? OLMAYAN bir şeyin OLMADIĞINI ispat edebilir misiniz ? Ancak VAR OLAN bir şeyin YOKLUĞUNU ispat edebilirsiniz... Demek ki, TANRI VAR ki, siz onu yok etmeye uğraşıyorsunuz.... güzel bir bakış açısı ama içi çok boş... a- Bir şeyin olmadığını ispat etmeye çalışınca o şey var olmuş oluyo. b- Aynı mantıkla, bir şeyin olduğunu ispat etmeye çalışmak da onu yokluğunun ispatı o zaman ha? İşte şimdi adama sorarlar: sen, zaten görmediğin varlığına sadece inandığın tanrıyı kendi elinle yok etmişsinde haberin yok... Bu tartışmaları yüzyıllardır yapan sizler değilmisiniz? Milletin beyinlerine çocukluktan itibaren bunları sokan sizler değilmisiniz? Demekki aslında savunduğunuz şey yok... kelime oyunu yapmayın!!! Aynı mantıkla, Bir şeyin yanlış olduğunu ispat etmeye çalışınca da o şey aslında doğru olmalı... Aynı mantıkla, bir şeyin doğru olduğunu ispat etmeye çalışıorsam eğer o şey aslında kendiliğinden yanlış oluyo... yok artık Forumlarda okuduğum en tuaf yazı olmuş... Alıntı
Φ evaporit Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2007 keşke o kadar basit olsaydı değil mi ? ne kadar mutlu olacaktın kimbilir .... tanrının yokluğunu ispatlamaya çalışırken varlığını ispatladığının bile farkında değilsin... bunu kelime oyunu mu sandın ? o zaman bir daha düşün bakalım nasıl kelme oyunu imiş bu ? mantığını doğru kurarsan varlıkla-yokluk arasındaki ontolojik ilişkinin, doğru ile yanlış arasında kurulamayacağını kolaylıkla anlayabilirsin... bu çıkarımı yapabileceğini umarak, sana konuyu açarak yardımcı olayım ... 1- sevgili yersoy, bugün elinle tutup, gözünle gördüğün varlık aleminin ilksel halini düşün bakalım... şimdi tarihi yavaş yavaş geri albakalım... geriye gidelim... 2- geçmişte ne görüyoruz ; 150 yıl önce telefon yok, 500 yıl önce otomobil yok, petrol yok...1000 yıl önce ateşli silahlar yok.... 2000 yıl önce .... yok ... 3- teknolojik ve bilimsel gelişmenin paralelinde kullanmak istediğim terminoloji aslında ''BİLGİ'' dir.. bundan 150-300-500-2000 ve daha önceki zamanlara ait periyodik bir bilgi birikiminden hareket etmek istiyorum.... bu da bir gerçek ki; bugünkü bilgi birikimimiz, geçmişten beri yığıp büyüttüğümüz, geliştirdiğimiz insanoğlunuun ortak malıdır... 4- şimdi bu ortak malımız olan ''BLGİ'' yi irdelemek istiyorum. diyorum ki; ilk insana gidersek bilginin oluşumunu anlamış olacağız... ilk baştan başlarsak, bilgi kuramını oluşturmuş olacağız... eğer bu adımda da sorun yoksa, şimdi bilgi kuramına geçip, onu irdelemek isityorum... 5- bilginin oluşum süreci içerisinde geçirdiği evreleri de gözönüne alarak, diyorum ki; bugünkü bilgi birikimimizi bir ayırımlamaya tabii tutmak istiyorum : mevcut bilgi-kültür birikimimizde (tüm insanlığın) iki farklı kavram görüyorum.... A- birinci tür kavramlarımız mevcut bilgi birikimimizin fizik alan kavramları : ilk insandan başlayarak bunların nasıl oluşup geliştiğini anlamaya çalışıyorum... mesala ''Ateş'' dediğimiz şeyi insan tanımazdı, onu ilk gördüğünde, elini yakmış olmalı, zira insan bir şeyi tanımlamamış ise daha önceden, onu ilkin tanımak ister... algılar, tanır ve tanımlar.... bilginin oluşum formu budur.... algı-tanıma-tanımlama üçlemesi ile karşılaştığı şeyi, önce bütün özellikleri ile tanıyor, sonra tekrar karşılaştığında hatırlaması için hafızasına yazıyor ve bir başkasına anlatabilmek için de ortak formatlarda tanımlıyor ki; buna dil (language) diyoruz... Burada asıl olan tanımlanan şeyin araştırılması, tanınacak özellikleri bilinecek ve kayıt altına alınıp tanımlanacak... burada dikkatinizi çekmek isterim ki, tanımlanan şey, fizik aleme ait, gözle görülüp tutulabilen, deneylenip, gözlemlenebilen şeylerdir... herkesce de malumdur... bu kelime ve kavramlar birkaçbin yıl içinde birikerek bugünkü bilgi birikimine eriştik... B- ikinci tür kavramlarımız mevcut bilgi birikimimizin metafizik kavramlarıdır : Tanrı, cennet, cehennem, melek, şeytan, ruh, akıl gibi metafizik kavramlarıdır ki; bilgi birikimimiz içinde önemli bir yer tutuyor... şimdi ilk insana dönüp bu kavramların oluşumunu anlamaya çalışalım.... önceki bölümde incelediğimiz kavramlarımızın oluşumunda insani algı ve tanımlamalarımız o kavramı belirleyip şekillendiriyordu... oysa bu bölümdeki kavramlarımız insani algı ve kabiliyetlerimizle tanımlayamayacağımız kavramlar...tanrıyı, meleği, şeytenı elle tutup, gözle göremeyeceğinize göre, bunları deneyleyip gözlemleyemeyeceğinize göre, nasıl oldu da bilgi birikimimize girdi bu kelimeler..??? 6- bu kelimelerin ilk terminolojimize girişi bizim ilk dönemlere gerş dönüşümüz, (Paleotopoğrafik durumun ortaya konması diyelim isterseniz) konuyu çözmemizi sağlayacaktır... şimdi nasıl oldu da o ilk insan, melek, şeytan ya da tanrı kelimesini uydurup, tanımladı ? ve bugün siz de bu kavramın varlığını ya da yokluğunu tartışıyorsunuz ??? 7- aklınıza ilk gelen, insanoğlunun korkularından kendi türettiği kavramlar olmalı şeklinde bir görüş olmalı, ama şunu unutmayalım ki, insanoğlu olmayan şeylerden (ki eğer yoksa ) -ilk insan bu - korku üretemez, onun korkularının kaynağı bellidir, gözüyle gördüğü yırtıcı bir hayvan, ateş, yangın ya da açlık olmalı değil mi ? onları da zaten kendisi tanımış ve tanımlamıştı.... 8- aklınıza gelen ikinci görüş, insanın metafizik kavramları hayalleri ile türetmiş olduğudur... oysa insanoğlu olmayan şeyler üzerine hayal edemez, ''insanoğlu ancak bildikleri temelinde hayal edebilir'' mesala ilk insan ruyasında ''bir denizaltıda lazer kılıcıyla öldürüldüğünü göremezdi'' bu mümkün olmayacaktı... hele olamdığını iddia ettiğiniz bu kavramları hayali mümkün olamayacaktı.... 9- sayın yersoy, birbirinden habersiz farklı insan gurupları, dünyanın farklı yerlerinde, aynı ruyayı göremez, aynı hayali, aynı derecede kuramazlar...düşünün dünyanın bir yerinde vukuu bulan bir olayı birbirinden farklı kişilerden dinleyeceksiniz ve bu nsanların herbiri de aynı (x=3a+4b) şeklinde tanımlayacaklar .... bu ne demektir ? bu şu demektir ki ? insanlar gördükleri bir X olayını 5 değişik şekilde aktarabilirler sosyolojik olarak... ya aynen aktarırlar, ya eksiltirler, ya artırırlar, ya tam aksini aktarırlar veyahutta yorumlayıp aktarırlar...hele bir de bu görmedikleri, olmayan bir X olayı ise, nasıl olurda hepsi de aynı derecede eksiltip, ya da artırıp, ya da yorumlayıp aktaracaklar ki? bu mümkün değildir.... bir insanlık tarihi hep tanrıdan ve metafizik kavramlardan aynı şekilde bahsedecek ve aynı şeyleri hayal edip uyduracaklar ha ??? bunu isteseniz ve hatta bir insanlığı örgütleseniz de yapamazsınız ... bilgi birikimimize bu kavramlar insanların kendi istekleri ve tanımlamaları ile girmemeiştir demektir bütün bunlar ..... 10 - şimdi nasıl oluyorda insanlar görmedikleri şeyleri hayal edip tanımladılar ? olmayan şey hayal edilemeyeceğine göre nasıl olduda bu kavramlar bilgi birikimimizin temeline girebildiler ? bunun cevabını ben kuranda buldum arkadaş..... tanrı ilk insanı yarattığında - siz ona isterseniz homosapiens diyebilirsiniz - ona ''Eşyanın isimlerini öğrettik'' demektedir... yani insan kendisi bu kavramlara ulaşmadı, bizzat tanrının kendisi öğretti demektedir... yani varlık aleminin bilgsi tanrı tarafından verildi... Sayın Yersoy; ''Var olan zaten vardı'' demektir bu, ezelde vardı, zamandan ve mekandan kayıtsız olarak vardı... doğru ise, yanlışı zaten içinde barındırır, onunla kaimdir, oysa mutlak varlık yokluğa muhtaç değildir, o olmassaydı varlığını tartışamayacaktınız ki !!! şimdi söyledklerimi bir kez daha düşününüz .... forumun en ilginç yazısı mı imiş ???? siz bu yazdıklarımı bir açılım yapasınız diye söylemek istiyorum, bir de dil bilimi açısından test edermisiniz ? ilk insana gidin ve dillerin oluşumunu test edin !!! bir deneyin bakalım neler çıkacak ??? Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2007 Sayın evaporit yine döktürmüşsünüz ama bu sefer sabırla okudum Yazınızı iki ana başlık altında özetleyebiliriz: insanın (a) maddeyi öğremesi, (B metafizik kavramları türetmesi Halbuki o kadar güzel bir başlangıç yapmışsınız ki aha dedim şimdi elle tutulacak birşeyler okuyacağım. Örneğin: mesala ''Ateş'' dediğimiz şeyi insan tanımazdı, onu ilk gördüğünde, elini yakmış olmalı, zira insan bir şeyi tanımlamamış ise daha önceden, onu ilkin tanımak ister... algılar, tanır ve tanımlar.... çok doğru sayın evaporit. İnsan nasıl öğrendi sorusunun cevabı bu şekilde başlayabilir yani... ve devam ediyorsunuz: algı-tanıma-tanımlama üçlemesi ile karşılaştığı şeyi, önce bütün özellikleri ile tanıyor, sonra tekrar karşılaştığında hatırlaması için hafızasına yazıyor ve bir başkasına anlatabilmek için de ortak formatlarda tanımlıyor ki; buna dil (language) diyoruz... buraya kadar yine her şey güzel... gelelim (B deki kavramların türemesine: Diyorsunuz ki: ...tanrıyı, meleği, şeytenı elle tutup, gözle göremeyeceğinize göre, bunları deneyleyip gözlemleyemeyeceğinize göre, nasıl oldu da bilgi birikimimize girdi bu kelimeler evet güzel bir soru sormuşsunuz her şey iyi gidiyor ama benim adıma verdiğiniz bir cevabı içeren şu cümleye bir bakalım: ama şunu unutmayalım ki, insanoğlu olmayan şeylerden (ki eğer yoksa ) -ilk insan bu - korku üretemez, onun korkularının kaynağı bellidir, gözüyle gördüğü yırtıcı bir hayvan, ateş, yangın ya da açlık olmalı değil mi ? onları da zaten kendisi tanımış ve tanımlamıştı.... Burada büyük bir çelişki yokmu? İnsanı her türlü korkusunun kaynağı bellimidir? Örneğin dini korkular? "gözüyle gördüğü yırtıcı bir hayvan" diyorsunuz. Hangi insan tarih boyunca Allahı, Şeytanı, cini meleği cenneti cehenemi görmüşte korkmuş? ve bu korkuyu diğerlerine salık vermiş çok merak ettim... Şimdide yine benim adıma verdiğiniz bir cevap: aklınıza gelen ikinci görüş, insanın metafizik kavramları hayalleri ile türetmiş olduğudur... oysa insanoğlu olmayan şeyler üzerine hayal edemez, ''insanoğlu ancak bildikleri temelinde hayal edebilir'' Hayrola yoksa insanlar rüyasında mı görüpte dine sarılıyor? Hangi insan rüyasında Allahı, Şeytanı, cini meleği cenneti cehenemi görmüşte korkmuş ve ondan sonra dine bağlanmış??? Şimdi asıl çarpıcı nokta: sayın yersoy, birbirinden habersiz farklı insan gurupları, dünyanın farklı yerlerinde, aynı ruyayı göremez, aynı hayali, aynı derecede kuramazlar... Hayrola ya! her hangibir din öğretisi, allah kavramı vb. dünyanın heryerinde aynı şekilde ve yaklaşık aynı anda mı ortaya çıkmış? Bunu da ilk kez sizden öğrendim... İşte son çelişki: şimdi nasıl oluyorda insanlar görmedikleri şeyleri hayal edip tanımladılar ? Ne demek istiyorsunuz anlamadım. Kim ne görmüş ve üstüne bir de tanımlamış? Siz değilmiydiniz bu tür kavramları insanın tartışabilecek bir kafası yoktur beynimizi aşar diye? Ne oldu da bir anda tanımnlandı bunlar? Kuranda tanımlandığının dışında kim cenneti tanımlamış? Allahı kim tanımlamış? çok şaşırdım... umarım yanlış anlamışımdır... Her ne ise. Burada büyük bir yanılgı seziyorum. Öncelikle, insanın bilgi birikiminin nasıl geliştiğini çok güzel açıkladınız ama dini bunun dışında tutup bir anda oldu bittiye getirdiniz. Dinlerin de bilgi gibi bir tarihi vardır. Dİnler de zaman içinde gelişmiş değişmiştir. Dinlerin de bir evrimi vardır sayın evaporit. Siz yeryüzünde bilinen tek dinin İşlam olduğunu yada tek tanrılı dinler olduğunumu sanıyorsunuz? Oh, bir anda herkes rüyasında gördü öğrendi tanımladı o sıra kuran geldi... Bumu? Benim bildiğim öğrendiğim tarih bana şunu gösteriyor: İnsanın bilgisini neye borçludur biliyormusunuz? Ellerini kullanmasına. Ellerinin gelişmesiyle insan bilgi birikimini geliştirebilmiştir. Öğrenen insan aynı zaman da soru soran ve sorusunun cevabını arayan bir varlık haline gelmiştir. Görmediği şeyden korkmaz diyorsunuz: yahu bunca adam zamanında nelere nelere tapmış... İlk tapılan şeyleri bir düşünün neydi onlar? Maddi şeylerdi. Örneğin güneşe örneğpin ateşe... Yanlışmıyım? İnsan ateşin ne olduğunu öğrenince, onla başetmesini öğrenince ona karşı korkusu kaldımı? hayııırrr onu kendi yararı için kullanmaya başladı değil mi? E o zaman artık o tanrı olmaktan çıktı.... Ama insan yine soru sormakta ve merak etmekteydi değilmi? Kendine yeni tanrılar buldu. Ama o tanrılar bugünkü tanrılarla aynımıydı? hayır değillerdi. Yalnızca cezalandırıyor yada mükafatlandırıyordu, bugünkü gibi yaratan konumunda değillerdi. Ölünce cennet cehennem kavramının olduğunuda sanmıyorum ilk dinlerde... İnsanlar birşeyin ters gittmesi durummunda, örneğin kuraklık, fırtına, deprem, yanardağ patlaması.. hep bir korku içindeydiler değil mi? Bunları açıklaması gerekiyordu çünkü merak ediyordu değilmi? Diyorsunuzki korku yoktu. E bu adamlar açıklayamıyorudu işte bu doğa olaylarını? Arkasında hep bir gizli el olduğunu düşünmedilermi? Bir anda bereket tanrısı, deprem tanrısı bilmem ne tanrısı çıkmadımı piyasaya? Gelelim bilgiye, bilgi arttıkça ne oldu? Bu tanrılar da öldü. Dİkkat ederseniz sayın evaporit, çok güzel bir bağıntı var tarihte: Eğerki bilginin gelişmesini dinlerin gelişmesiyle bu şekilde paralel geliştiğini düşünürseniz ters bir orantı kurarsınız. Bilgi elde edildikçe tanrılar ulaşılmaz ve görünmez bir hal almak zorunda kaldılar değilmi? yani din geriledi... Yanisi sizin dediğiniz gibi hiç bir dinsel inanç da (bilgi gibi) bir anda ortaya çıkmadı. Peki en sonunda ne oldu? Putlardan bişe çıkmayacağını anladılar mesela. Tanrı öyle bir hal almak zorundaydı ki ulaşılmaz görünmez her şeyi yaratmış herşeye gücü yeten bir varlık olmalıydı. Bir anda tek tanrılı dinler çıktı galiba... Peki ölüm? İnsan görmediğinden korkmaz diyorsunuz. Dİni ayakta tutan en önemli faktör ölüm korkusudur. Öyle değilmi? Sorgulayan insan ölümü de sorguladı... Neye inanmak zorunda kaldı? Bir çok dinlerde karşımıza çıkan öteki dünya kavramı... Gördüğünüz gibi islamdaki dini kavramlarda islama has olaylar değiller. Bir sürecin sonuçlarıdırlar... Bunda museviliğin hristiyanlığın payı yok mu sanıyorsunuz? İşte sayın evaporit. Tarihsel gelişim süreçleri özetlenecekse bunun gibi paralel özetlenmeli. Bir taraftan bilgiyi biriktirip diğer taraftan dini bir anda ortaya çıkmış gibi göstermeyin lütfen... Alıntı
Φ evaporit Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2007 siz hakikaten okuuğunu anlamakta güçlük çeken birisiniz... size nasıl yardımcı olabilirim bilemiyorum ama, yazdıklarımı yeniden buraya alıntı yapmak da istemiyorum... yazdıklarım açık ki, eğer bilgi birikiminizde kullandığğınız, metafizik kavramlarınız varsa ve bunları kullandığınız zaman, herkesin zihninde aynı şeyleri uyandırıyorsa, bu kelime ve kavramlar, insanın bilgi üretme yöntemleriyle tanımladığı türde bir bilgi sistemi olmadığını gösterir.... bu da bu bilgilerin kaynağının ilahi olduğunu, tanrıdan, metafizik alemden, fizik alemine geldiğini ispatlar.... demek ki, siz ne kadar tanrı yok deseniz de, kullandığınız materyaller bile inkarınızın boş olduğunu ispat ediyor.... şimdi anlamadıysanız daha yazacak değilim bu husuta... ortada çelişki yok yani, siz okuduğunuz şeyleri anlamamışsınız... bunu hep yapıyorsunuz ya, ona bozuluyorum... Alıntı
Φ verdinaz Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2007 siz hakikaten okuuğunu anlamakta güçlük çeken birisiniz... size nasıl yardımcı olabilirim bilemiyorum ama, yazdıklarımı yeniden buraya alıntı yapmak da istemiyorum... yazdıklarım açık ki,eğer bilgi birikiminizde kullandığğınız, metafizik kavramlarınız varsa ve bunları kullandığınız zaman, herkesin zihninde aynı şeyleri uyandırıyorsa, bu kelime ve kavramlar, insanın bilgi üretme yöntemleriyle tanımladığı türde bir bilgi sistemi olmadığını gösterir.... bu da bu bilgilerin kaynağının ilahi olduğunu, tanrıdan, metafizik alemden, fizik alemine geldiğini ispatlar.... demek ki, siz ne kadar tanrı yok deseniz de, kullandığınız materyaller bile inkarınızın boş olduğunu ispat ediyor.... şimdi anlamadıysanız daha yazacak değilim bu husuta... ortada çelişki yok yani, siz okuduğunuz şeyleri anlamamışsınız... bunu hep yapıyorsunuz ya, ona bozuluyorum... Ben daha önce bu konuyu çok anlatmaya çalıstım ama olmuyo ya ben ablatamıyorum yada anlamak istemiyolar daha dogrusu anlıyolarda kimsenin işine gelmiyo bunu anlamak neden bilmiyorum...Bunun içinde ben kendimi çok üzdüm ama fark ettim ki elime hiçbirşey geçmiyo üzülmekle......... Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2007 Ben daha önce bu konuyu çok anlatmaya çalıstım ama olmuyo ya ben ablatamıyorum yada anlamak istemiyolar daha dogrusu anlıyolarda kimsenin işine gelmiyo bunu anlamak neden bilmiyorum...Bunun içinde ben kendimi çok üzdüm ama fark ettim ki elime hiçbirşey geçmiyo üzülmekle......... Sayın "verdinaz", Burada mesele birbirimize bir şeyleri ispat etmek ya da düşüncelerimizi değiştirmek değil. Anayan çok iyi anlıyo merak etmeyin siz. Hem ilgili forumları baştan aşağı takip ederseniz daha iyi anlayacaksınız kimin ne anlatmak isteyip kimlerin ne anladığını ve kimlerin neleri anlayamadığını... Sonuç olarak bunda üzülecek bir şey yok. Burada, saygı çerçevesinde fikirler çatışır ve elbette herkes herkesten birşeyler almaktadır. Öğretileri körü körüne savunmak ise başka bir şeydir. İşte o zaman anlamamalar ve anlayamamalar ortaya çıkar. Ben şahsen şunu savunurum: neye inanırsan inan sorgula, neye güevenirsen güven sorgula, neyi eleştirirsen eleştir ama önce eleştirilerini sorgula, her şeyini sorgula ama önce sorgulamalarını sorgula... Bilmem anlatabilim mi... Size bir örnek: ben dogmatik felsefelerin (yerine göre bilimsel gerçeklerin, ama burada söz konusu diye bunu diyorum) doğrumu yanlışmı olduğunu sorguluyorum, arkadaşlarım kalkıp beni derdimin tanrı kavramını yıkıp yerine geçmek olduğunu sanıyorlar. İnançların nereden geldiğini güzel güzel tartışırken ben fikirlerimi sçylüyorum, gördüğüm eksiklikleri dile getiriyorum, bazı arkadaşlar kalkıp alaycı tavırlarla tartıştıklarını ve bu şekilde galip geldiklerini sanıyorlar. Bunu izleyen diğerleri de, sizin gibi umutsuzluğa kapılıp üzülüyorlar... Böyle olunca tartışma tartışma olmaktan çıkıyor maalesef. E o zaman hiç tartışmayalım girmeyelim bu forumlara... Saygılar efendim... Alıntı
Φ hoppa Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2007 güzel bir bakış açısı ama içi çok boş...a- Bir şeyin olmadığını ispat etmeye çalışınca o şey var olmuş oluyo. b- Aynı mantıkla, bir şeyin olduğunu ispat etmeye çalışmak da onu yokluğunun ispatı o zaman ha? İşte şimdi adama sorarlar: sen, zaten görmediğin varlığına sadece inandığın tanrıyı kendi elinle yok etmişsinde haberin yok... Bu tartışmaları yüzyıllardır yapan sizler değilmisiniz? Milletin beyinlerine çocukluktan itibaren bunları sokan sizler değilmisiniz? Demekki aslında savunduğunuz şey yok... kelime oyunu yapmayın!!! Aynı mantıkla, Bir şeyin yanlış olduğunu ispat etmeye çalışınca da o şey aslında doğru olmalı... Aynı mantıkla, bir şeyin doğru olduğunu ispat etmeye çalışıorsam eğer o şey aslında kendiliğinden yanlış oluyo... yok artık Forumlarda okuduğum en tuaf yazı olmuş... Gülmekten yıkıldım valla Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Allah'ın senin neyi seçeceğini bilmesi, senin seçim yapmana engel değildir. O senin neyi seçeceğini biliyor ama sen kaderinde ne var bunu bilmiyorsun. Allah olacaklar bilgisini biliyor; Bir adam ve bilgisayar düşünelim. Kişi bilgisayarın açma tuşuna bastı ve bilgisayarı açtı (olacak bilgisi) --> Kişi bilgisayarın açma tuşuna basacak ve bilgisayar açılacak. Sen diyebilirsin ki bende açma tuşuna basmam bilgisayar açılmaz. Böylece kaderimdeki olmaz. Fakat sen kaderinde neyin olup neyin olmadığını bilmiyorsun o yüzden böyle bir şey söylemen mantığa aykırı bir kere ... O senin seçimini biliyor. Fakat sen kaderinde ne var ne yok bunu bilmiyorsun ama mantık yürüterek gelecek hakkında planlar yapıyorsun. Ama gerçekleşiyor ama gerçekleşmiyor onu kesin olarak bilebiliyor musun gerçekten... Fakat sen kaderinde ne var ne yok bunu bilmiyorsun bu yüzden seçimin senin için önemli... bir bilgisayar düşünelim, onu yapan mühendis test aşamasındayken birden bire voltajı çok yükseltmek istiyor ve bilgisayarın düğmesine basınca bilgisayarın cayır cayır yanacağını biliyor, çünkü yüksek voltajda bilgisayarın yanmasına sebep olacak teknolojiyi ve bilgisayarı tasarlayan kişi mühendis, şimdi , bu durumda! Mühendis bilgisayarın açma düğmesine basınca, kim suçlu olur ? bilgisayarın suçu varsa nedir ? Alıntı
Φ verdinaz Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Sayın "verdinaz",Burada mesele birbirimize bir şeyleri ispat etmek ya da düşüncelerimizi değiştirmek değil. Anayan çok iyi anlıyo merak etmeyin siz. Hem ilgili forumları baştan aşağı takip ederseniz daha iyi anlayacaksınız kimin ne anlatmak isteyip kimlerin ne anladığını ve kimlerin neleri anlayamadığını... Sonuç olarak bunda üzülecek bir şey yok. Burada, saygı çerçevesinde fikirler çatışır ve elbette herkes herkesten birşeyler almaktadır. Öğretileri körü körüne savunmak ise başka bir şeydir. İşte o zaman anlamamalar ve anlayamamalar ortaya çıkar. Ben şahsen şunu savunurum: neye inanırsan inan sorgula, neye güevenirsen güven sorgula, neyi eleştirirsen eleştir ama önce eleştirilerini sorgula, her şeyini sorgula ama önce sorgulamalarını sorgula... Bilmem anlatabilim mi... Size bir örnek: ben dogmatik felsefelerin (yerine göre bilimsel gerçeklerin, ama burada söz konusu diye bunu diyorum) doğrumu yanlışmı olduğunu sorguluyorum, arkadaşlarım kalkıp beni derdimin tanrı kavramını yıkıp yerine geçmek olduğunu sanıyorlar. İnançların nereden geldiğini güzel güzel tartışırken ben fikirlerimi sçylüyorum, gördüğüm eksiklikleri dile getiriyorum, bazı arkadaşlar kalkıp alaycı tavırlarla tartıştıklarını ve bu şekilde galip geldiklerini sanıyorlar. Bunu izleyen diğerleri de, sizin gibi umutsuzluğa kapılıp üzülüyorlar... Böyle olunca tartışma tartışma olmaktan çıkıyor maalesef. E o zaman hiç tartışmayalım girmeyelim bu forumlara... Saygılar efendim... Herkesin düşüncesi kendine kimsenin düşüncesini değiştirme gibi bir niyetim yok... Alıntı
Φ evaporit Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 gülmekten yıkılacağınıza mantığınızı zorlayın biraz, yokun tersi varsa eğer, o halde yanlışın tersi de doğrudur..... ya bu kadar mı basit algılamanız var sizin.... eğer algıladığınız şey yukarıdaki yazıdan bu ise eğer... gülmekten yıkılabilirsiniz.... birlikte güleceğiz ağlanacak halinize... bilim yapaccaksanız eğer, önce MANTIK beyler....Mantığı doğru kuracaksınız... burada iki ayrı önerme var ve bu iki önerme de birbirinden bağımsız olaylar içermektedir.. biber acıdır, gerçekler de acıdır, o halde biber gerçektir basitliği sizin mantığınızı oluşturmasın, sizin gülmekten yıkılmanıza sevinirim, amam yukarıdaki anlatmaya çalıştığım özü örtmeye yönelik bu tavrınızı kınıyorum.... Mantık aleminde olaylar böyle cereyan etmiyor.... akıl böyle demiyor.... kurallar böyle değil.... tanrının yokluğu ispatlanamadığı için ya da varlığı ispatlandığı için var değildir ki; o var olduğu için vardır... var olduğu için tartışmasını yapıyorsunuz... oysa bir şeyin yanlışlığı ya da doğruluğu her zaman tartışılabilir, yanlış da olsa, doğru da olsa.... yanlışlığı ve doğruluğu bizatihi önermenin içerisindedir ve her iki durumuda içinde barındırır... yanlış ise, doğrusunu önermektedir, doğru ise yanlışını nakzetmektedir zaten.... bilgi hem doğrusunu hem yanlışını içerdiği için, onu her iki halde de tartışıp ispatlayabilirsiniz.... mantığınızı doğru kurun, ama yanlış mukayeseden kaçının.... oysa VAR olma durumu, yok olma durumunu ortadan kaldırırken, YOK olma durumu, var olmayı yaratmıyor işte.... YOK sa eğer bir şey, VAR olma durumunun nasıllığını bilemiyorsunuz.... iki farklı önerme, iki farklı durum... önce mantığınızı ve aklınızı zorlayın, sonra yıkılacaksanız da yıkılın, sizin bileceğiniz iş.... Alıntı
Φ Nesta_Mert Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Cennetse sorun yok ama Allah seni dünyaya göndermeden , cehennemi hakettiğini söyleyip direk cehenneme atsa itirazın olurdu.Allah dünyada ne yapacağını biliyor ama sen bilmiyorsun bunun için sınava tabi tutmuş olabilir. Bunu anlayabiliyorum yalnız anlamakta zorlandığım şey Allah neden yanlış seçimde bulunacak insanlar yaratıyor. Allah yanlış seçimde bulunacak insanlar yaratmıyo bilader Allah herkesi saf bebek haliyle yaratıyo insanlar daha sonradan kişilik sahibi oluyo Kuran-ı Kerimde sizin şurda çözmeye çalıştıklarınızın hepsi var ama siz kendinizi çok üstün gördüğünüz için bi böbürlenme içersindesiniz.Sizi yaratan bir Allah var kendinizi bişey sanmayın o herşeyi en doğrusuyla bilendir bunun bilimsel bi açıklaması kimseyi entrese etmez.Sizler hiç kuran okumadığınız belli işte Allah'a dua ediyosunuz ertesi günü kabul olmasını bekliyosunuz olmadığı zamanda yha Allah yok işte ben o kadar dua ettim hiç kabul olmadı diyosunuz sizdeki düşünce bu bence.Biladerler Allah herkese bi hak veriyo kuran okursanız bunu anlarsınız sizin dışarda cehennemi seçmiş olarak gördüğünüz adamlara Allah c.c mutlaka hayatlarında bir fırsat vermiştir.Siz hep ezbere iş yapıyosunuz.İşte göremiyoruz madem her şey onun elinde neden bize var olduğunu ispatlamıyo neden bizlere acı çektiriyo deyip işin içinden sıyrılıyosunuz.Peki hanginiz Allah'ın söylediklerini biliyo.Allah diyo ki kullarım gayba inanıyo görünmeyen Allah'a yani onu gördükten sonra işte her isteyene istediğini verdikten sonra bide bize görünüp o zaman bizim ona ibadet etmemizin ne anlamı kaldı bu resmen Allah'ım bende az önce senin için namaz kıldım hadi bana bi villa ver böyle bi inanış olur mu sizce hadi buna cevap verin.Madem Allah yok diyosun diğer taraftanda bize hep acı veriyo diyosun.Eee bu acıyı veren olarak kimi tarif ediyosun.Biladerlerim Allah bize acıyı veriyo savaşı veriyo kazanma ve kaybetmeyi veriyo neden çünkü bu dünyanın düzeni öyle sağlanıyo.O düzen olmasaydı o zaman Allah c.c peygamber efendimiz Hz.Muhammed S.A.V efendimize bütün savaşlarını kazandırmaz mıydı_?_ ya da ne bilim Allah istese şu anda bile bütün dünyaya islam dinini yayıp ona ibadet edilmesini sağlayamaz mıydı_?_ Elbette yapabilir ama bunu neden yapmıyo bize neden karışmıyo çünkü bizleri deniyo herkese irade düşünme yeteneği vermiş bakalım hangisi bunu iyi kullanıcak diyo ama siz hep herşey olsun istiyosunuz.Sizin şimdi Allahtan bişey isteseniz Allahta size bunu hemen yarın verse diceniz tek kelime Aaaaa Allah varmış bea ben bi namaz daha kılayımda bu seferde bi araba istiyeyim olucaktı onun için sabırlı olmaz çok güzel.Allah bizleri deniyo şu forumda sizlerin şunları yazmanıza dahi izin veriyosa elbet bir bildiği vardır belkide beni deniyodur bakalım bu Nesta_Mert adlı kullanıcıda bunlara uyacak mı.Neyse bilader siz bilimsel araştırmanıza devam edin kalbinizin sesine hiç kulak vermeyin Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 bir bilgisayar düşünelim, onu yapan mühendis test aşamasındayken birden bire voltajı çok yükseltmek istiyor ve bilgisayarın düğmesine basınca bilgisayarın cayır cayır yanacağını biliyor, çünkü yüksek voltajda bilgisayarın yanmasına sebep olacak teknolojiyi ve bilgisayarı tasarlayan kişi mühendis, şimdi , bu durumda! Mühendis bilgisayarın açma düğmesine basınca, kim suçlu olur ? bilgisayarın suçu varsa nedir ? Sevgili TARAFSIZ, senin bu güzel örneklemelerini ve mantıklı irdelemelerini özlemiştim. Saygılar. Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Allah yanlış seçimde bulunacak insanlar yaratmıyo bilader Allah herkesi saf bebek haliyle yaratıyo insanlar daha sonradan kişilik sahibi oluyo Kuran-ı Kerimde sizin şurda çözmeye çalıştıklarınızın hepsi var ama siz kendinizi çok üstün gördüğünüz için bi böbürlenme içersindesiniz.Sizi yaratan bir Allah var kendinizi bişey sanmayın o herşeyi en doğrusuyla bilendir bunun bilimsel bi açıklaması kimseyi entrese etmez.Sizler hiç kuran okumadığınız belli işte Allah'a dua ediyosunuz ertesi günü kabul olmasını bekliyosunuz olmadığı zamanda yha Allah yok işte ben o kadar dua ettim hiç kabul olmadı diyosunuz sizdeki düşünce bu bence.Biladerler Allah herkese bi hak veriyo kuran okursanız bunu anlarsınız sizin dışarda cehennemi seçmiş olarak gördüğünüz adamlara Allah c.c mutlaka hayatlarında bir fırsat vermiştir.Siz hep ezbere iş yapıyosunuz.İşte göremiyoruz madem her şey onun elinde neden bize var olduğunu ispatlamıyo neden bizlere acı çektiriyo deyip işin içinden sıyrılıyosunuz.Peki hanginiz Allah'ın söylediklerini biliyo.Allah diyo ki kullarım gayba inanıyo görünmeyen Allah'a yani onu gördükten sonra işte her isteyene istediğini verdikten sonra bide bize görünüp o zaman bizim ona ibadet etmemizin ne anlamı kaldı bu resmen Allah'ım bende az önce senin için namaz kıldım hadi bana bi villa ver böyle bi inanış olur mu sizce hadi buna cevap verin.Madem Allah yok diyosun diğer taraftanda bize hep acı veriyo diyosun.Eee bu acıyı veren olarak kimi tarif ediyosun.Biladerlerim Allah bize acıyı veriyo savaşı veriyo kazanma ve kaybetmeyi veriyo neden çünkü bu dünyanın düzeni öyle sağlanıyo.O düzen olmasaydı o zaman Allah c.c peygamber efendimiz Hz.Muhammed S.A.V efendimize bütün savaşlarını kazandırmaz mıydı_?_ ya da ne bilim Allah istese şu anda bile bütün dünyaya islam dinini yayıp ona ibadet edilmesini sağlayamaz mıydı_?_ Elbette yapabilir ama bunu neden yapmıyo bize neden karışmıyo çünkü bizleri deniyo herkese irade düşünme yeteneği vermiş bakalım hangisi bunu iyi kullanıcak diyo ama siz hep herşey olsun istiyosunuz.Sizin şimdi Allahtan bişey isteseniz Allahta size bunu hemen yarın verse diceniz tek kelime Aaaaa Allah varmış bea ben bi namaz daha kılayımda bu seferde bi araba istiyeyim olucaktı onun için sabırlı olmaz çok güzel.Allah bizleri deniyo şu forumda sizlerin şunları yazmanıza dahi izin veriyosa elbet bir bildiği vardır belkide beni deniyodur bakalım bu Nesta_Mert adlı kullanıcıda bunlara uyacak mı.Neyse bilader siz bilimsel araştırmanıza devam edin kalbinizin sesine hiç kulak vermeyin Merhaba arkadaşım, Kader konusunda sanırım bana yardımcı olacaksın. Çünkü kimse bana yardımcı olamadı ve kafam bi hayli karıştı. Şimdi, Bir arkadaş şunu söylemiş: Kader;tanrı nın önceden sana bahşettiği,zaten hazırlanmış bir hayatın tanımı degıldır..Kader;tanrının zaten senin tamamen kendi iraden ve seçimlerinle yaşacağın ve sekillendirecegin hayatı ezelden bilmesidir.. Ben de dedim ki: Birisi bana bu ikisi arasındaki farkı somut olarak anlatabilr mi lütfen?Eğer hatalarımızla doğrularımızla baştan biliniyorsak neden geldik buraya? Eğer tasarlanmadıysa seçim bize brakıldıysa nasıl baştan bilinebiliyor? Diceksiniz ki O bilir. Peki biliyorsa seçimimin ne önemi var? Ben bu işin içinden ilkokuldan beri çıkamadım... Onca dini kitap okudum Hacılar Hocalar ile sohbet ettim ama bir türlü algılayamadım... Kelime oyunumu var yoksa kaçırdığım ince bi noktamı var? Anlayamadığım için açık ve net bir şekilde, somut olarak anlayabileceğim şekilde anlatırmısınız? Kısa olursa sevinirim kafam hemen karışıyo Tatmin etmeyen bir cevaptan sorna şunu söyledim: Yataktan kalktığında, kaderinde "yataktan kalkmanın" var olduğunu öğrenecektir değil mi?Yada karşıdan karşıya geçerken araba çarpma ihtimali: eğer çarparsa, bu kaderinde zaten vardır ve öğrenmiştir ama biraz geç olmuştur. Onun yerine biz deriz kaderinde bu varmış... eğer çarpmazsa kaderinde yokmuş.. Yani geçmiş zaman olması lazım ki biz kaderimizi öğrenelim. Ancak bunu Tanrı baştan beri biliyor değil mi? Yani biz neyi seçersek seçelim seçimimizi yapana kadar kaderimizde o seçimi yapıp yapmayacağımız belli, ancak yaptıktan sonra görüyoruz değil mi? Ve bizim bu seçimimizin kaderimiz olduğunu öğrendiğimizde zaten geçmiş zaman oluyor ki öyle olması lazım... Bunu bilen tek kişi de Tanrı... E peki seçimlerimizi baştan biliyorsa, biz oyuncakmıyız? A yı seçmek yerine B yi seçtik kaderimiz de B varmış cehenneme gideceğiz... B yi seçmek yerine A yı seçtik kaderimizde A varmış cennete gideceğiz... A ya da B baştan Tanrı tarafından bilinen seçenekler. Biz sadece seçim anını bekliyoruz. Ve onun baştan bildiği nihai sona eriyoruz... Ama her ne hikmetse bu bizim seçimimiz oluyo... Ve her ne hikmetse baştan bilindiği halde sınava tabi tutuluyoz... Ve her ne hikmetse baştan cennetlik yada cehennemlik olduğumuz bilindiği halde burda bi sürü şeyle uğraşıp kaderimizi öğreneceğimiz anı bekliyoz... ve bunun adı bu oluyo ha? Tam bir kelime oyunu gibi... Size bir soru. Bir öğrenciyi sınavdan alacağı tam notu bildiğiniz halde sınava sokarmısınız? Öğrencinin sınav hakkı varmı yani şimdi? Çalışıp geçecek ise de biliyosunuz kalacak ise de biliyosunuz. Siz bu öğrenciyle gönül mü eğlendiriyosunuz? Uzun lafın kısası bana bu konyu anlatamadınız... Lütfen tekrar deneyin kafam daha da karıştı ve öğrenmek için yanıp tutuşuyorum... Sonrasını yukardan takip edersin zaten. Şimdi sen, bana bu kader olgusunu mantıklı bir şekilde açıklayabilirmisin? Yukarda sorduğum soruları gözönünde bulundurarak anlatabilirmisin rica etsem? Alıntı
Φ Nesta_Mert Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Arkadaş sana çok güzel bi biçimde açıklamış zaten olayı cümleyi anlayarak okursan işin içinden çıkarısın ikinci cümlesi çok doğru.Arkadaş ne demiş Allah'ın bizlere önceden hazırladığı bi hayat yok o hayatı bizler şu an kendimiz kuruyoruz.Allah sadece yapıcaklarını biliyo.Sen diyosun ki Ben kötü işler yapıyorum cehennemlik yaratılmışım zaten o zaman neden yaşıyorum.Eee madem bunun farkındasın ya da farkında olan insan neden hala bunun için yaşasın cehenneme gitmek için kötü işler yapsın o onun elinde değil mi iyi işler yapsa cennete gidicek.Eee sonuç kader yine bizim elimizde.Sen şimdi kendinin cehennemlik olduğunu düşünüyosan kalktığında namaz kılmak aklına geliyo ama kılmıyosan bu senin seçimin deil mi sana karışan biri var mı kılma diye_?_Eee ne oldu Allah sana şu anda bi kader yazmış mı kılıcan ya da kılmıcan diye bak bu senin kararın ya kılmak istersin ya da kılmak istemezsin.Bak yine iki seçeneğin var yani tek bi seçeneğe bağlı deilsin tek bi seçeneğe bağlı olsan derimki tamam kader ama yok seçenekler içindesin. Cevap bekliyorum Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Cevabın için teşekkür ederim ama benim soruma karşılık herhangi bir şey bulamadım maalesef... Oysa net kısa cümleler beklerdeim kaderin ne olduğunu açıklayan... Her neyse... Gavurlarda Kuran-ı Kerim i okudu ve böyle bir şeyin mümkün olabilceğini düşündüler.Diğer bütün telefon olsun,araba olsun kuranda yazıyodur.Peki Kuran bunu tv çıkmadan veya araba çıkmadan önce yazmıyo muydu ki o zaman böyle bişeyin varlığından insanların haberi bile yoktu. Bu açıklayıcı cümlelerini biraz da kaynak göstererek yapsan daha iyi olmaz mı? Net bir şekilde mesela. Bana bir örnek verebilir misin? Kuranda geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman dair herşeyi. Nitekim ben Kuran'ı okuyan birisiyim ve böyle birşeyle karşılaşmadım da. Belki gözümden kaçmıştır. Sende şimdi sabit bi fikir saplanmış kafana kendini buna inandırmaya çalışıyosun ve insanlar sana bunun yanlış olduğunu söyleyince altta kalmamak için hep bi cevap arayışı içindesin ve kendinde verdiğin cevapların doğru olduğunu düşünüyosun ve kendini buna inandırmaya çalışıyosun. Böyle diyorsun ama beni anlamamışsın. Ben kendimi bir şeye inandırmak ve kandırmak istemiyorum. İnanacağım ve uğrunda savaşacağım (hani köskös oturmak diyorsun ya o bana göre değil yani) öğretiyi tanımak bilmek ve anlamak isterim. Bu ne olursa olsun böyle. İster din olsun ister bilim. Sadece sorgulamak... Bir de varsayımlar üzerinden konuşayalım istersen. Somut şeyler üzerinen konuşmak bizi sonuca daha çabuk götürür. Bİrbirimizi daha iyi anlayabiliriz mesela. Ben şu an kaderi sorguluyorum. Yukarda yazdığım iletilerdeki sorularımı düşündün mü? Bu konuda ne diyorsun mesela? Alıntı
Φ Nesta_Mert Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 ben sana yazdım cevabımı onu oku Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2007 Allah'ın bizlere önceden hazırladığı bi hayat yok o hayatı bizler şu an kendimiz kuruyoruz. Ok kabul. O zaman kader diye birşey yok. Baştan yazılan birşey yok... Allah'ın bilgisi sonsuz değil, o da bekliyor ve görecek. Allah sadece yapıcaklarını biliyo. Biliyorsa neden gönderiyo beni? O zaman kader var... Allah'ın bilgisi sonsuz öyleyse. Beklemesine gerek yok. Eee sonuç kader yine bizim elimizde. O zaman kader yok. Baştan bilinmiyor. Allah'ın bilgisi sonsuz değilmiydi? İyice kafamı karıştırdın ama umarım senin de kafan karışmıştır. Bu soruları umarım kendine de sorarsın... Saygılar Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.