Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Mini etekle namaz, başörtüsüyle içki

29 Mayıs 2011 Pazar, 11:47:00

 

Doymuyorlar... Poz vermekten... Kendilerinden bahsetmekten... Bıkmıyorlar, bıktırdılar ama yılmıyorlar...

“Ne kılığında çıkacaklar acaba?” mavraları dönüyor arkalarından, tınmıyorlar...

Niye tınsınlar ki... Yıllarca bu ülkeyi böyle uyuşturdular, sahte gündemlerle, sahte başrol oyuncuları yarattılar... Çarşaf çarşaf poz verdirdiler, poz verdiler...

Kendi küçük dünyalarının etrafında bütün memleketi şekillendirdiler...

Gücü, parayı, mevkiyi, bir numara olmanın ağır zalimliğini kullandılar...

Edepsizce, terbiyesizce, hayâsızca yaptılar... Kural mural tanımadılar...

 

Bütün medyayı organize etmeye kalktılar. Zaman zaman tuttu oyun...

Ama sonunda patladı.

Öylesine patladı ki çaresizce eski kuralları geçerli kılmaya çalışıyorlar.

Müthiş bir çırpınma...

Ama öylesine bir örgüt ki, öylesine bir çete ki, öylesine bir megalomani ki, hâlâ borularını öttürüyorlar...

 

Ne yapsalar olay olmalı, ne deseler gündem değişmeli...

Onlar konuşulmalı, onlar tartışılmalı...

Birilerine ayıp edilmiş, birileriyle dalga geçilmiş...

Hayatlar karartılmış? Kime ne?

“Şov devam etmeli”

 

*

 

Dün Hürriyet’in ekini açtığımda bütün kapağı kaplayan Ertuğrul Özkök fotoğrafını gördüğümde önce iyi niyetle “pes!” dedim.

Yine niye söyleşi yapmış ki Ayşe Arman, Özkök ile? Yine neyi söylemesi lazım acaba? Yine niye gündeme gelmesi gerek?

Yarı melek yarı şeytan göndermesi falan, yine uğraşılmış prodüksiyon...

Röportajı okuyunca utandım...

Utandım, çünkü bu zihniyet bir dönemi, bu medyayı şekillendirdi...

Minik Özkökçükler türedi medyada.

 

Aslından değil çakmasından korkun misali, örgüt halini aldılar zamanla...

Bu zihniyetti Hrant Dink’i ölüme götüren...

Yine aynı bakış açısıydı Ahmet Kaya’yı linç eden...

Çünkü özgür fikir demek, saçmalamayı da beraberinde getirebilirdi...

Haklar kişiye göre değişir, orasından burasından çekiştirilebilirdi...

 

Ertuğrul Özkök’ün kendini anlattığı bölümlere takılmadım.

Ne istiyorsa o olsun, hatta lütfen bir gazete verin kendisine kıyıda köşede, bir televizyon programı falan...

İçindeki enerjiyi atıversin, o bitmek tükenmek bilmeyen gündemde kalma arzusunu tatmin etsin, hırslarını bastırsın da biz de bir nefes alalım artık...

 

Gelelim beni öfkelendiren ve belki de bu yazı için ilham olan şu özlü sözlere...

Pardon “hayaller” demeliydim aslında... Sonu yok ki, hayal işte!

 

Diyor ki Özkök: “Mini etekle beş vakit namaz kılınacağını, başörtüsüyle içki içilebileceğini düşünen ve buna cüret edebilen kadınların ülkesini düşlüyorum!”

 

Nedir bu? Zekamızla dalga geçmek mi, gündeme gelmek ki, yoksa Özkök sarhoş muydu?

Ayşe’yle çektirdiği pozda elinde dolu bir şarap kadehi var, ona istinaden soruyorum. Hani röportaj öncesi kafayı mı çektiler?

 

Özkök umutla mini eteklilerin namaz kılmasını, başörtülülerin içki içmesini bekleyedursun,

zekasından kesinlikle şüphe etmediğim bu adam, birilerine fena halde saygısızlık yaptığının farkında mı acaba?

Bir mini etekli namaz kılabilir elbette ama o eteğiyle mi?

Ya da başörtüsü takmış biri niye içsin ki arkadaş?

 

İşin mantığına, doğallığına hatta oluş biçimine aykırı olmanın daha uç derecesi var mıdır?

 

Özkök bu şahane hayalini açıkladıktan sonra soruyor:

“Söyle var mı bunda adaba aykırı, inanca ters düşen bir şey?”

 

Ayşe Arman da susuyor. Oysa var tabii. Buyursun gelsin canlı yayında tartışalım bu muhteşem hayallerini...

Ben anlatayım ona inancı, saygıyı, adabı, insanların hayatlarına karşı duruşu...

Neler diyorum ki ben, kime ne anlatıyorum... Bakın yine gündem yarattılar...

Bu köşeye bile malzeme oldular.

 

Tek bir tesellim vardır, o da Özkök’ün artık genel yayın müdürlüğü koltuğunda oturmaması...

Neme lazım, Türkiye’yi anlamaya yönelik yeni bir yazı dizisinde Ayşe’yi mini etekle namaz kılarken görebilirdik.

 

Kaynak:habertürk

Gönderi tarihi:

İnsanların fikirlerini söylemesine bu tanımlamalarla yüklenmektir asıl: "ağır zalimlik... Edepsizce, terbiyesizce, hayâsızca... Kural mural tanımama. Bütün medyayı organize etmeye kalkışma, çırpınma... örgüt, çete, megalomani, borusunu öttürme..."

 

Bu suçlamaların hepsi Balçiçek hanımefendiye geri döner. İnsanlar kendi fikir ve inançlarını serbestçe söyleyebilirler. Bunun söylenmesinin böyle ağır suçlamalarla baskı altına alınmaya çalışılmasıdır asıl bu tanımlamalar...

 

Balçiçek hanım nasıl da despotluktan, zalimlikten, çeteden, organize işlerden, megalomaniden yana olduğunu beyan etmiş... Ona kalsa insanlar düşüncelerini ifade edememeli, ederlerse kendilerini kodeste bulmalı... Ellerinden gelse ülkeyi açık cezaevine çevirecek, stadyumları esir kampları yapacaklar.

 

Faşist otokratların şakşakçılarına mı kalmış insanların nasıl düşündükleri ve inandıklarına bakarak olmadık suçlamayı sıralamak? Bütün tanımlamaları en çok kendisine yakışıyor...

 

İlla insanları kategorize etme, illa ayrıştırma, illa ötekileştirme. Kim sana mı soracak neye nasıl inanacağını? Kimse hiç kimseye sormak zorunda değil de Balçiçek hanım kendisine sormadan neye inanacağını kimsenin açıklamamasını, yoksa ağır hakaretler etme hakkını neye, kime dayanarak kendinde buluyor acaba?

 

Şakşakçılığını yaptıklarına mı? Kimse deveyim diye övünmesin, karşısına bir gün fil çıkar. Gün olur devran döner, keser döner sap döner... Hoş çıkar sağlayan her kim ise ona şakşak tutan rüzgar gülleri için sorun değil...

Gönderi tarihi:

Secime 3 gün kaldi,Balcicek fena yagliyor,ne kadar cok yaglarsa o kadar rahat olur diye düsünüyor saniyorum.

 

Basbakan mitinglerde,Balcicek gibileride sigindiklari köselerde edepsizligin, ahlaksizligin örneklerini vererek son günlerde birkac oy daha AKP'ye kazandirmak telasina düstüler.Nasil düsmesinler ki Kilicdaroglu tarayip gidiyor.Balcicek ve onun gibilerinin hali ne olacak Tayyib giderse...Ya gazete patronlari yeni hükümetten ihale koparamazlarsa kime yagdanlik olacaklar.Balcicek son bir gayretle yagliyor.

 

Ajda'nin sesi kulaklarimda:Sayin Bagis "SIZLER ICIN CANIMIZI VERIRIZ".Sanatci gecinen birisinin bu kadar alcalmasi onun sanatci olmadigini ifade etmez mi?Balcicek, iktidar degismesin avantamiz sona ermesin gayretiyle yagliyor,Ajda'da belki birkac yil daha sahnede kalirim cabasinda.

 

IHD dernegi HOPA'ya gitti,orada yapilan zulmü yerinde inceledi.Ölen emekli vatandasin ailesini ziyaret ettiler.Balcicek'in basbakani o emkliyi adam yerine koymadi ama onu adam yerine koyan milyonlar var.AKP'nin zulmü bu milyonlari susturamayacaktir.Hopa bir baslangictir,Balcicek gibi tahrikciler PKK'ya da sahip ciksalar,Ahmet Kaya'ya da sahip ciksalar bu baslangic son olmayacaktir.

 

Iktidarin kucaginda gazetecilik haysiyetini unutmus olanlar birgün o kucaktan düstüklerinde onlari kucagina alacak kimsenin olmamasina sasirmasinlar,haysiyet kucakta oturarak degil kucaga tükürerek kazanilir.

 

Edepsizlik,ahlaksizlik,haysiyetsizlik aynen dünkü isgal basini gibi bugünkü yandas basinda zirve yapmaktadir.Kurduklari satolarin yikilmasindan korkanlarin nasilda son bir gayretle saldirdiklarini görüyoruz.Ümitleri tükeniyor,ya AKP giderse diye.

 

 

saygilarla

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.