Φ Canraşit Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Dinlerde böyle 3-5 adet bilimsel görüşlerden araklanan deyişler vardır. Bu deyişleri almasaydı zaten ayakta kalamazdı. Gizlenen bir yaratıcıdan mail getiren uçan kanatlılar hilkayesiyle nasıl ayakta kalacaktı? geneli olumsuzdur. Bilimden araklanan araklanan "komşunuzu seviniz"i kullanır ama, arkasından kendi dogmasını söylemeyi de ihmal etmez. "Sizden olmayana pusu kurun, öldürün" Saygılar sunarım. Alıntı
Misafir £vrensel Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gelmiş, geçmiş nice dine inanan bilim insanı acaba neye inandıklarını sorgulamamışlar mıdır? Bunu sorman bile hata dostum. Bilim sorgulanır sınanılır, ama inanç'a sadece inanılır. Kızılderililer Manitu'ya inanırlardı ama, aletleriyle topraklarıyla da uğraşmaktan vazgeçmezlerdi. Bilim insanına bilgisayarlar gibi dijital bilgi yüklenmemiş. Onlar ebeveyinlerinden inanç bilgileri de almışlar sonuçta. Ama sorguladıkça metafiziki bilgiler zayıflamış fiziki bilgiler artmış. Ters oranlı. herhangi bir dine mensup milyarlarca insan sadece inanmış olmak için mi inanıyordur? Milyarlar eskiden dünyanın düz olduğuna, hatta öküz üstü, kablumbağa üstü gibi sallama bilgilere inanıyordu. Sorgulandı ve şimdi inanılmıyor. Felsefede bir deyiş vardır: "Çoğunluğun doğru olduğunu İDDİA ettiği şey doğru olmayabilir." O halde doğru nedir? Sorgulanan, sınanan, gözlemlenen, belgedir, bulgudur. acaba doğaya şöyle bir bakıp bunlar kendi kendine oldu demek mi kolaydır yoksa bunlar nasıl meydana geldi demek mi? Efendim hep söyledik.. "demekle", memekle olmaz böyle şeyler. Bilmek lazım. Demeyle bilgilenecek olsa idik yüzlerce yaratıcı ismi, onlarca yaratılış şekli var. Hangisi doğru diye kavgalar yapılmakta. Ama "nasıl oluştu" bilgisine ulaşmak için milyarlarca dolar harcanıp parçacıklar üzerinde deneyler yapılmakta. Gerçek bilgiler bu denemelerin sonucuyla oluşacak. Mesela Yahudi ve Nasranileri dost edinmeyin manasındaki ayetin ispatlanması için daha ne olması gerekir? İnandığı yaratıcının şerefine canlı bomba olup, günde 50-60 kişi kişiyi öldürenleri dost edinmeyi konuşalım istersen. Yanlışın hepsi yanlıştır. Bunu konuşuyoruz zaten burada. Alıntı
Misafir £vrensel Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Nasıl yani, sayın demirefe din yamuk ve dogmatik demedi mi ve siz de ona katılmadınız mı ? Dini istismar edenler yüzünden hem istismarcıları hem de dini suçlamak doğrudur demedi mi ? Buradaki gördüğünüz veya görmek istediğiniz çelişkiyi fazla uzatmayacağım. Ne Demirefe'nin ne de bendenizin "din yamuktur, bu yüzden onun iyi niyetini istismar edenler de haklıdırlar" anlamında bir görüşümüz/deyişimiz olmadı. Ama şunu söylüyorum: "dinler yamuktur, dinlerin yamukluğu eleştirilir. Bu eleştiriler ise istismar anlaşılır." Söylediğimiz, söylemek istediğimiz bu. Bunu tartışalım. Çelişki yakalamaya çok meraklısınız. Dil bilgimde belki çelişkiler olabilir ama beynimde çelişki barındırmamaya çalışıyorum. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 İnandığı yaratıcının şerefine canlı bomba olup, günde 50-60 kişi kişiyi öldürenleri dost edinmeyi konuşalım istersen. Yanlışın hepsi yanlıştır. Bunu konuşuyoruz zaten burada. İnandığı yaratıcının şerefine canlı bomba olup, günde 50-60 kişi kişiyi öldürenleri dost edinin diyen bir dogma var mı ? Saygılar sunarım. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Buradaki gördüğünüz veya görmek istediğiniz çelişkiyi fazla uzatmayacağım. Ne Demirefe'nin ne de bendenizin "din yamuktur, bu yüzden onun iyi niyetini istismar edenler de haklıdırlar" anlamında bir görüşümüz/deyişimiz olmadı. Peki, sayın demirefe'nin ve sizin, "din yamuktur, bu yüzden onun iyi niyetini istismar edenler de haklıdırlar" dediğiniz gibi bir iddiam oldu mu ? Tekrarlıyorum : Sayın demirefe'nin dini istismar edenler yüzünden hem istismarcıları hem de dini suçlamak doğrudur ve bilim, din gibi dogmatik ve yamuk olmadığından asla dogmatik algılanamaz ve o nedenle bilimi istismar edenler yüzünden bilim değil yalnızca istismarcılar suçlanabilir anlamına gelen yazısını onaylayan sizsiniz, öte yandan algılama açısından din ile bilim arasında bir fark olmayabileceğini belirterek, bilimin de dogma olarak algılanabileciğini ima eden cümlelerle onayladıklarınıza ters düşen de sizsiniz. Ama şunu söylüyorum: "dinler yamuktur, dinlerin yamukluğu eleştirilir. Bu eleştiriler ise istismar anlaşılır." Söylediğimiz, söylemek istediğimiz bu. Bunu tartışalım. Efendim, daha önce de söylediğim gibi, dine yönelik eleştirileri istismar olarak algılayan dindar yoktur ya da en azından ben görmedim, duymadım ve zaten bu dediğiniz mantık dışıdır. Çoğu dindar, dine yönelik eleştirileri saldırı olarak algılar ve tabii bu algı yanlıştır o ayrı. Çelişki yakalamaya çok meraklısınız. Dil bilgimde belki çelişkiler olabilir ama beynimde çelişki barındırmamağa çalışıyorum. Dil ve düşünce ilişkisi lineerdir. Ve ben kişilerin beyinlerindeki düşünceleri okumak gibi bir yeteneğe de maalesef sahip olmadığımdan, yazılanlara bakarım. Dolayısıyla, dil bilgisinde çelişki olanın büyük ihtimalle beyninde de çelişki vardır. Beyninde çelişki barındıranlar da ne dediğini bilmiyor demektir. Ve dolayısıyla, ne dediğini bilmeyenleri ciddiye almamak da bir haktır. Ve farkında olmanız gerekir ki, ben de bu hakkımı saklı tutuyorum halen. Saygılar sunarım. 1 Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 İnandığı yaratıcının şerefine canlı bomba olup, günde 50-60 kişi kişiyi öldürenleri dost edinin diyen bir dogma var mı ? Yok mu? Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Ama şunu söylüyorum: "dinler yamuktur, dinlerin yamukluğu eleştirilir. Bu eleştiriler ise istismar anlaşılır." Dini eleştirmek istismar olarak algılanmaz, istismar nedir, sizin dediğiniz gibi kötüye kullanmak, dini eleştirenler kötüye kullanmıyor tamamen kötülüyor. Dini istismar edenler dine inanıp da onu çıkar için kullananlar, örnek vermek gerekirse, ben çok dürüstüm havasını vermek için hacca gitmek, millet beni görsün diye camide namaz kılmak, ben de sizdenim diyebilmek için eşine, kızına türban taktırmak gibi. İnanca sadece inanılır diye kesin bilgiye nereden ulaşıyorsunuz, acaba kızılderililer manutuya niye inandılar, durup dururken mi, hiç araştırma yapmadan, bilim sorguladığını devamlı vurguladığınız halde din inançlarının kesin sorgulanamayacağı fikrine nasıl ulaşıyorsunuz? İnsanlar Kur'an veya diğer kitaplara bakarak bazı şeylerin gerçekleşmiş olduğunu görerek iman etmiş olamazlar mı? Peki sonradan din değiştiren insanlar neye göre din değiştiriyor? Bu olayları göz önünde bulundurursak asıl dogmatik düşünenler, bilimi alet edenlerdir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Yok mu? Efendim, soruya soru ile karşılık vermek yerine, varsa göstermek daha doğru bir yöntem olmaz mı ? Saygılar sunarım. Alıntı
Misafir £vrensel Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Efendim, soruya soru ile karşılık vermek yerine, varsa göstermek daha doğru bir yöntem olmaz mı ? Saygılar sunarım. Senin yöntemin sana göre doğru, benim yöntemim de bana göre doğru. Öyle değilmi? Sen de söylediğimin yanlış olduğu izah yöntemini kullan bir zahmet. Daha doğru olur bence. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Efendim, soruya soru ile karşılık vermek yerine, varsa göstermek daha doğru bir yöntem olmaz mı ? Saygılar sunarım. Olmaz sevgili Raşit; Olmaz çünkü; İddia sizin yanıtlamak ta size düşer... İddia diyorum çünkü; Siz her ne kadar soru olarak sormuş olasanızda ortada böyle bir dogma olmadığını iddia etmiş oluyorsunuz... Bu nedenle bu tür sorulara soruyla karşılık vermenin bir yöntem hatası olduğu söylenemez ... Olmaz çünkü; yazının bütünlüğü içinden o cümleyi alarak, içeriğin anlamını zaten farklı yöne çekmiş olduk... Konu başlığından farklı yönlere sarkmamalı diye düşünüyorum... Saygı ve sevgilerimle Alıntı
Misafir £vrensel Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Dini eleştirmek istismar olarak algılanmaz, istismar nedir, sizin dediğiniz gibi kötüye kullanmak, dini eleştirenler kötüye kullanmıyor tamamen kötülüyor. Evet işte böyle.. Din ögelerinin yanlış olduğunu belirttiğimizde, ya da bunu sorarak yaptığımızda ya kötülemiş oluyoruz ya da istismar etmiş oluyoruz. Mesela "uçan kanatlıların saklanan bir yaratıcıdan mail taşıması masaldır" dediğimizde alay etmiş, kötülemiş ve istismar etmiş oluyoruz. Ama dinler, "bizim dışımızda düşünenleri pusu kurun öldürün", "onlar pisliktirler" dediğinde çok normal oluyor. Tabi her zaman olduğu gibi "doğru"yu sadece imanlılar bilir. İnanca sadece inanılır diye kesin bilgiye nereden ulaşıyorsunuz, acaba kızılderililer manutuya niye inandılar, durup dururken mi, hiç araştırma yapmadan, bilim sorguladığını devamlı vurguladığınız halde din inançlarının kesin sorgulanamayacağı fikrine nasıl ulaşıyorsunuz? Bilginin tanımı yapılırken şöyle denilmektedir. "Gözlemlenebilen, deneylenebilen olgulardan edinilen çıkarımlara 'bilgi' denir. Bunun dışındaki söylemler bilgi değildir." Bilgi olmayan şey nasıl sorgulanacak? İnsanlar Kur'an veya diğer kitaplara bakarak bazı şeylerin gerçekleşmiş olduğunu görerek iman etmiş olamazlar mı? Kutsal kitaplarda yazan dağlar, nehirler, ovalar, çiçekler, böceklerin, faaliyetleri, ne manitu'nun onları yarattığına, ne de bir başka isimdeki mabutun olduğuna bir ispattır. Peki sonradan din değiştiren insanlar neye göre din değiştiriyor? Bu olayları göz önünde bulundurursak asıl dogmatik düşünenler, bilimi alet edenlerdir. Başka bir din de daha çok gizemlilik, vaat, korku, ödül gibi unsurların bulunması din değiştirmek için sebep olabilir. Bilimi bilenler değil bilmeyenler dogmatik düşünerek dine alet ederler. Bilimle dinin, birbirine alet edilecek hiç bir ortak yanı yoktur. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Olmaz sevgili Raşit; Olmaz çünkü; İddia sizin yanıtlamak ta size düşer... İddia diyorum çünkü; Siz her ne kadar soru olarak sormuş olasanızda ortada böyle bir dogma olmadığını iddia etmiş oluyorsunuz... Bu nedenle bu tür sorulara soruyla karşılık vermenin bir yöntem hatası olduğu söylenemez ... Efendim, ortada böyle bir dogma olmadığını iddia etmiş değilim. Soru sormaktaki maksadım yok olduğunu iddia etmek değil, varsa böyle bir dogma, öğrenmektir, ki şaşıran adam ifadesini de boşuna kullanmadım. Dolayısıyla, kanıtlamak böyle bir dogmanın var olduğu iddiasının sahibi olan kişiye düşer. Hayır, bu kadar mantığa takla attırma çabaları acaba böyle bir kanıtın olmayışından mıdır diye de düşünmedim değil şimdi. Olmaz çünkü; yazının bütünlüğü içinden o cümleyi alarak, içeriğin anlamını zaten farklı yöne çekmiş olduk...Konu başlığından farklı yönlere sarkmamalı diye düşünüyorum... O bütünlük içeren yazıyla konu başlığı çoktan farklı yöne sarktı sayın GeceKuşu. Dolayısıyla, bu şekildeki moderatif türden bir müdahale için biraz geç kaldığınızı söyleyebilirim. Saygılar sunarım. 1 Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Evet işte böyle.. Din ögelerinin yanlış olduğunu belirttiğimizde, ya da bunu sorarak yaptığımızda ya kötülemiş oluyoruz ya da istismar etmiş oluyoruz. Mesela "uçan kanatlıların saklanan bir yaratıcıdan mail taşıması masaldır" dediğimizde alay etmiş, kötülemiş ve istismar etmiş oluyoruz. Ama dinler, "bizim dışımızda düşünenleri pusu kurun öldürün", "onlar pisliktirler" dediğinde çok normal oluyor. Tabi her zaman olduğu gibi "doğru"yu sadece imanlılar bilir. Bilginin tanımı yapılırken şöyle denilmektedir. "Gözlemlenebilen, deneylenebilen olgulardan edinilen çıkarımlara 'bilgi' denir. Bunun dışındaki söylemler bilgi değildir." Bilgi olmayan şey nasıl sorgulanacak? Kutsal kitaplarda yazan dağlar, nehirler, ovalar, çiçekler, böceklerin, faaliyetleri, ne manitu'nun onları yarattığına, ne de bir başka isimdeki mabutun olduğuna bir ispattır. Başka bir din de daha çok gizemlilik, vaat, korku, ödül gibi unsurların bulunması din değiştirmek için sebep olabilir. Bilimi bilenler değil bilmeyenler dogmatik düşünerek dine alet ederler. Bilimle dinin, birbirine alet edilecek hiç bir ortak yanı yoktur. Tüm bunlara verilecek cevaplar var ama gerçekten konu başlığı saptı ve itiraf ediyorum buna ben sebep oldum. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Ama dinler, "bizim dışımızda düşünenleri pusu kurun öldürün", "onlar pisliktirler" dediğinde çok normal oluyor. E, n'apmışlar bunu diyen dinlere inananlar, kendileri dışındaki herkesi pislik görerek öldürmüşler mi ? Saygılar sunarım. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Bilginin tanımı yapılırken şöyle denilmektedir. "Gözlemlenebilen, deneylenebilen olgulardan edinilen çıkarımlara 'bilgi' denir. Bunun dışındaki söylemler bilgi değildir." Bilgi olmayan şey nasıl sorgulanacak? Efendim, bilginin tanımı bu kadar dar ve kısıtlı bir çerçevede değildir. Bilgi: (i) bir deneyim veya eğitim sırasında bir kişinin ihtiyaç duyduğu uzmanlık ve yetenekler; bir öznenin teorik veya pratik açılardan kavradıkları, (ii) belli bir alanda veya toplamda bilinen; gerçekler ve malumat veya (iii) bir gerçeğin veya durumun tecrübesiyle kazanılan farkındalık veya aşinalık olarak çeşitli biçimlerde tanımlanmaktadır. (iv) bir şeyin ya da olayın belirli bir özelliğini tanımlar. Felsefenin bilginin doğası, kökenleri ve boyutları ile ilgilenen dalına epistemoloji adı verilir. Bilgi türleri Varlık; çok boyutlu, çok yönlüdür. Bilgi de varlığa ilişkindir. Bu nedenle bilgi, ait olduğu alan, elde edilişi, özne nesne ilişkisi ve bilgi aktı açısından çeşitli türlere ayrılır. Gündelik bilgi Sadece duyu organları aracılığıyla dış dünyanın açıklanma biçimidir. Bu bilginin oluşumunda denemelerin, tecrübelerin ve gözlemlerin etkisi büyüktur. Belirli bir yönteme dayanılarak kazanılmış bir bilgi değildir, genel geçerliliği de yoktur. Örnek: birkaç yeşil elmanın ekşi olduğunu görünce; "elmalar ekşidir" genellemesine ulaşılabilir. Teknik bilgi İnsanın temel ihtiyaçlarını karşılamak ve günlük yaşamını kolaylaştırmak amacıyla araç gereç yapımı ile ilgili bilgidir. Teknik bilginin bilgi aktı yarardır. Teknik bilginin iki türü vardır: Gündelik bilgiye dayalı teknik bilgi: İnsanın gündelip yaşantısındaki tecrübelere dayanarak araç gereç yapmasıdır. Bilimsel bilgiye dayalı teknik bilgi: Bilimsel verilerden yararlanarak araç gereç yapılması ve insan hayatının kolaylaştırılması ile ilgili bilgidir. Mühendislik ve tıp bu alana girerler. "İnsanın temel ihtiyaçlarını karşılamak ve günlük yaşamını kolaylaştırmak amacıyla araç gereç yapımı ile ilgili bilgidir. Teknik bilginin bilgi edimi yararlılıktır. Teknik bilginin iki türü vardır." Sanat Bilgisi Bu kavrama gücü, bilimden ve felsefeden farklıdır, akla dayanmaz. Duyguya, coşkuya ve sezgiye dayanır. Sanat bilgisi; sanatçı ile onun yöneldiği nesne arasındaki ilgiden doğan bir bilgidir. Sanatı diğer bilgi türlerinden ayıran en önemli özelliği sanatçının kullandığı ifade aracının farklı olmasıdır. Diğer bilgi türleri, ifade için kelime ve terimler kullanır. Buna karşı sanatçı; sesi, rengi ve maddenin çeşitli şekillerini de kullanır. Yöneldiği nesneyi özne olarak ifade eder. Dinî bilgi Tanrı'nın insanlara peygamberler aracılığıyla, vahiy yoluyla doğru olan yaşam tarzını bildirmesi şeklindeki bilgidir. Kutsal olanla bunun karşısındaki insanın konumunu ifade eder. Dinsel bilgiye kesin iman ile inanılır, eleştirisi yapılamaz. Bu tür bilgiyi inanç olarak değerlendirmek doğru olur. Bilimsel bilgi Bilimsel yöntem ve akıl yürütme yoluyla varlıklar hakkında elde edilen bilgidir. Bilimsel bilgi nedensellik ilkesini kullanarak olgular üzerinde hipotezler üretir ve bunları deneyle sınar. Deneysel testleri geçen hipotezler bilimsel bilgi dağarcığına katılır. Bilimler üç gruba ayrılır: Formel bilimler: mantık, matematik Doğa bilimleri: fizik, kimya, biyoloji, coğrafya, jeoloji, astronomi, jeodezi, jeomorfoloji, jeomatik İnsan bilimleri: psikoloji, sosyoloji, antropoloji, iktisat Bilimsel bilgi özellikleri: Nesneldir. Bireyden bireye değişmeyip herkes için aynıdır. Evrenseldir. Bilim herhangi bir milletin, ırkın malı değil bütün bir insanlığın malıdır. Akla ve mantığa dayalıdır. Bilimsel olan, akılsaldır. Eleştiriye açıktır. Aksine kanıt gösterildiği zaman bilimsel bilgi geçerliliğini yitirebilir. Felsefî bilgi Şüphe edilerek başlayan düşünme yolculuğundaki şüphe edilemeyen en son düşüncedir. Felsefi anlamda bilgi, Platon'un Theatetus diyalogundan beri gerekçelendirilmiş doğru inanç olarak tanımlanır. Bilgi, doğru ya da yanlış olma olasılığı olan sanıdan farklıdır. Bilgi, doğruluğu yönünde yeterli gerekçelere sahip olunan inanç veya iddiadır. Felsefî bilgi özellikleri: Her sorunu aklın süzgecinden geçirir. Açıklamalarında bitmişlik ya da kesinlik yoktur. Sistemli, düzenli ve birleştirilmiş bir bilgidir Kaynak : Wikipedia Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Efendim, ortada böyle bir dogma olmadığını iddia etmiş değilim. Soru sormaktaki maksadım yok olduğunu iddia etmek değil, varsa böyle bir dogma, öğrenmektir, ki şaşıran adam ifadesini de boşuna kullanmadım. Dolayısıyla, kanıtlamak böyle bir dogmanın var olduğu iddiasının sahibi olan kişiye düşer. Hayır, bu kadar mantığa takla attırma çabaları acaba böyle bir kanıtın olmayışından mıdır diye de düşünmedim değil şimdi. O bütünlük içeren yazıyla konu başlığı çoktan farklı yöne sarktı sayın GeceKuşu. Dolayısıyla, bu şekildeki moderatif türden bir müdahale için biraz geç kaldığınızı söyleyebilirim. Saygılar sunarım. Öğrenmek için kanıtları başkalarının sunmasına gerek yok sevgili Raşit; Etrafımıza şöyle göz attığımızda, -Dogmalarımız ve dost edinme konusu ile ilgili- hem de bir çok farklı versiyonlarıyla gözlem yapmamız mümkün... Takla konusuna gelince, böyle bir gereksinime ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum. Doğru bildiğimi her zaman inanarak söylerim... Ama yerinde ve zamanında olmak koşuluyla... Ayrıca siz haklıysanız bunu ifade etmektende çekinmem... Ben sadece "yok mu?" diyerek gerisini sizin algılamanıza bırakıyorum... *** "Mod konusunda..," Gereğini moderatör arkadaşlar yerine getiriyor. Bunun yanında bir misyon üstlenmeden, bizlerde bu konuda üzerimize düşeni ve yeri geldiğinde kişileri hedef almadan dolaylı da olsa hatırlatmalar yaptığımızda, ne haddimizi aşmış ne de bir şeyler için geç kalmış oluruz... "..diye düşünüyorum." sevgilerimle Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Öğrenmek için kanıtları başkalarının sunmasına gerek yok sevgili Raşit; Etrafımıza şöyle göz attığımızda, -Dogmalarımız ve dost edinme konusu ile ilgili- hem de bir çok farklı versiyonlarıyla gözlem yapmamız mümkün... Peki efendim, takla sözümü geri alıyorum. Fakat, takdir edersiniz ki, gözlemlerle kanıtlandığını düşündüğünüz olgu, hem gündelik bilgi olması itibariyle evrensel geçerlilik taşımaz, subjektiftir, hem bu başlıbaşına dogmadan bir örnek değildir, hem de bu bilginin '' inandığı yaratıcının şerefine canlı bomba olup, günde 50-60 kişi kişiyi öldürenleri dost edinin '' konseptiyle bir ilgisi yoktur. Saygılar sunarım. Alıntı
Misafir £vrensel Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Efendim, bilginin tanımı bu kadar dar ve kısıtlı bir çerçevede değildir. Bilgi: (i) bir deneyim veya eğitim sırasında bir kişinin ihtiyaç duyduğu uzmanlık ve yetenekler; bir öznenin teorik veya pratik açılardan kavradıkları, (ii) belli bir alanda veya toplamda bilinen; gerçekler ve malumat veya (iii) bir gerçeğin veya durumun tecrübesiyle kazanılan farkındalık veya aşinalık olarak çeşitli biçimlerde tanımlanmaktadır. (iv) bir şeyin ya da olayın belirli bir özelliğini tanımlar. Alıntı yapmak özellik değil, onun ne söylediğini anlamak önemlidir.. Yukarıdaki tanımın her dört maddesinde de bilginin gözlemlenebilecek deneye, olaya ve gerçeğe ait olduğu söyleniyor. Masalsı, dogmatik bilgilerle(!) gerçeklerden elde edilen pozitif bilgileri karştırmamak gerek. Yoksa, Van Şehrindeki "Van Gölü Canavarı" veya "Lambadan çıkan dev" bilgileri de var belleklerde. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Alıntı yapmak özellik değil, onun ne söylediğini anlamak önemlidir.. Yukarıdaki tanımda dört maddede de bilginin gözlemlenebilecek deneye, olaya ve gerçeğe ait olduğunu söyleniyor. Masalsı bilgilerle(!) gerçeklerden elde edilen pozitif bilgileri karştırmamak gerek. Yoksa, Van Şehrindeki "Van Gölü Canavarı" veya "Lambadan çıkan dev" bilgileri de var belleklerde. Evet okunanı anlamamak da iyi bir özellik değildir. Gündelik bilgi Sadece duyu organları aracılığıyla dış dünyanın açıklanma biçimidir. Bu bilginin oluşumunda denemelerin, tecrübelerin ve gözlemlerin etkisi büyüktur. Belirli bir yönteme dayanılarak kazanılmış bir bilgi değildir, genel geçerliliği de yoktur. Örnek: birkaç yeşil elmanın ekşi olduğunu görünce; "elmalar ekşidir" genellemesine ulaşılabilir. Ayrıca, değer yargılarının da evrensel geçerliliği olmadığı halde, bir '' bilgi '' olduğu inkar edilemez. Bir objeyi güzel bulmak gibi... Saygılar sunarım. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Peki efendim, takla sözümü geri alıyorum. Fakat, takdir edersiniz ki, gözlemlerle kanıtlandığını düşündüğünüz olgu, hem gündelik bilgi olması itibariyle evrensel geçerlilik taşımaz, subjektiftir, hem bu başlıbaşına dogmadan bir örnek değildir, hem de bu bilginin '' inandığı yaratıcının şerefine canlı bomba olup, günde 50-60 kişi kişiyi öldürenleri dost edinin '' konseptiyle bir ilgisi yoktur. Ben böyle bir şey söylemiyorum sevgili Raşit; "Ben sadece "yok mu?" diyerek gerisini sizin algılamanıza bırakıyorum..." Ben sizi '£vrensel' ile baş başa bırakayım... Saygı ve sevgilerimle Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 "Ben sadece "yok mu?" diyerek gerisini sizin algılamanıza bırakıyorum..." Efendim, etrafımızda elbette '' var '' ama bunun dogma ile ilgisi var mı işte onu bilmiyorum. Yani, '' var mı ? '' derken, açıkçası bombacı, katliamcı Hizbullahçıları, El-Kaidecileri, Taliban'ı vs.yi dost gören Müslümanlar vardır, fakat, onları dost görmelerinin Kuran'da bir karşılığı olup olmadığını bilmiyorum demek istedim. Saygılar sunarım. Alıntı
Misafir £vrensel Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Fakat, takdir edersiniz ki, gözlemlerle kanıtlandığını düşündüğünüz olgu, hem gündelik bilgi olması itibariyle evrensel geçerlilik taşımaz, subjektiftir, hem bu başlıbaşına dogmadan bir örnek değildir, hem de bu bilginin '' inandığı yaratıcının şerefine canlı bomba olup, günde 50-60 kişi kişiyi öldürenleri dost edinin '' konseptiyle bir ilgisi yoktur. Saygılar sunarım. Zaten evrensel geçerliliği olmayana bilimsel bilgi değildir demiştik. Gözlemlenen bu olaylar dogmatik bilgilerin getirdiği eylemlerdir. Çok yabancı kalmışsınız. Bir devlete savaş açanlar dogmalar adına "haçlı seferlerini başlattık" diyebildikleri gibi, bombanın pimini çekenler ise "Allahü ekber, Allahın hükümleri bir gün tüm dünyaya hakim olacaktır" sloganını atmaktalar. Kimisi de kalkıp mahkemede dinleri ve kurucularını yargılayıp zezalandırmak istemektedirler. Bunlar hep dogmatik bilgillerin ürünleri değilmi? onları dost görmelerinin Kuran'da bir karşılığı olup olmadığını bilmiyorum demek istedim. Ali imran 28: Müminler, müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmesin. Neyse ikaz edildiği gibi bu bilgileri her yerde bulmak olası. İsteyen, merak eden pek ala ulaşabilir. Benden bu kadar. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gözlemlenen bu olaylar dogmatik bilgilerin getirdiği eylemlerdir. Çok yabancı kalmışsınız. Ama yine başa döndük anlaşılan. Hangi dogma ? Bir devlete savaş açanlar dogmalar adına "haçlı seferlerini başlattık" diyebildikleri gibi, Sebep ekonomiktir, dogma işin kılıfıdır. Hatta, bir sosyalist olarak egemen sınıfların sömürüsü kaynaklıdır demeniz gerekir, dini değil. Her neyse, idam olmaz falan derken dini idam etmeye kadar getirdiniz işi, tebrikler ! Saygılar sunarım. Alıntı
Misafir £vrensel Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Evet okunanı anlamamak da iyi bir özellik değildir. Gündelik bilgi Sadece duyu organları aracılığıyla dış dünyanın açıklanma biçimidir. Bu bilginin oluşumunda denemelerin, tecrübelerin ve gözlemlerin etkisi büyüktur. Belirli bir yönteme dayanılarak kazanılmış bir bilgi değildir, genel geçerliliği de yoktur. Örnek: birkaç yeşil elmanın ekşi olduğunu görünce; "elmalar ekşidir" genellemesine ulaşılabilir. Ayrıca, değer yargılarının da evrensel geçerliliği olmadığı halde, bir '' bilgi '' olduğu inkar edilemez. Bir objeyi güzel bulmak gibi... Saygılar sunarım. Güzel kardeşim inatla uzatıyorsun. Anlamamak diyorsun ama, gündelik bilginin orada evrensel olmadığı, genel geçer bilgi olmadığı ifade ediliyor. Yani kişilere ait olduğu söyleniyor. Obje sana göre güzel bana göre kötü olabilir. Van gölü canavarı da kişiye, kişilere özel bir bilgi. Yani pozitif, bilimsel bilgi olmadığı kesinleşmiş. İnsanlığa evrensel, bilimsel olan bilgiler gerek. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2011 Ali imran 28: Müminler, müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmesin. Ha şöyle işte, dogma örneğimizi sonunda alabildik. Şimdi, dost edinmesinler, düşman edinsinler, öldürsünler diyor değil mi, dogma ? Arada bir derece yok yani, öyle mi ? Ne demişti, sayın demirefe : Şimdi bu bir şeyleri toplayıp bir kefeye doldurma kolaycılığı nereden kaynaklanıyor biliyor musunuz, hep ak - kara mantığından, dogmadan. İnsanların bir bölümünü cennete doldurup sonsuz zevkler, bir bölümünü cehenneme doldurup sonsuz işkenceler vaadeden bir düşünce yapısının esiri beyinlerden başka bir tavır bekleyemezsiniz. O hep iki varsayım tahayyül eder. Her şeye ikili bakar. Ve ayrıca, bunun '' inandığı yaratıcının şerefine canlı bomba olup, günde 50-60 kişi kişiyi öldürenleri dost edinin '' konseptiyle ne ilgisi var ? Saygılar sunarım. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.