Φ Canraşit Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2011 Yani gülmeli mi, ağlamalı mı, ne demeli şaşırdık. Söz bitti artık, eleştirecek bir şey kalmadı, devenin eğri yerini söylemekten beter oldu iş! Son YGS rezaletiyle artık benim nutkum tutuldu, söz bitti ya! Söz bitti yani, bitti... Evet efendim, yani artık bu YGS rezaletinden sonra bile bu millet, dönen dolaplara uyanamayacaksa, dilim varmıyor ama herşeye müstehak diyeceğim ! Saygılar sunarım. Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2011 Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2011 bu nükleeri tabiki kullanmamak ve enson çare olarak görmek lazım ama dünyanın enerji ihtiyacı çok fazla dolayısıyla bunun için nükleer şart ama bizim yapmamız gereken temiz enerji bulmada teknolojilere hız vermek verebildiğimiz kadar bunlara destek vermeliyiz. Allah bize bolca vermiş güüüneeeeşşş, haaaavaaaaaa, suuuuuuuu! Biz bunlardan yeterince faydalanmayı denedik mi? Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2011 Başımıza Küller... Koyu bir karanlığın içine girmek üzereyiz. Dünya bir kırılma noktasına gelmek üzere değil, geldi. Gökyüzü kirlendi. Gördüğünüz bulutlar Nâzım Hikmet’in yıllar önce anlattığı bulutlardır. Japonya’ya uzaktan bakıp teselli bulmayın, tehlike hemen yanı başınızda, içinizdedir. Geçmişini ve geleceğini yok etmekte insandan daha ustası yok, gururdan çatlamak üzereyiz. Tarih, artık tarih olmaktan çıktı, çanak çömlekten ibarettir. Kazdığımız tünellerin içinden çıkan tarihe bir baksak, belki de dünya daha az kirlenir, ama kime ne ki bundan... Ekonominin yalnızca genel değerlerinden yola çıkarak uydurulan “büyüme” kavramıyla idare edip gidiyoruz işte. Eskiden “kalkınırdık” ve kalkınırken gelir dağılımının durumunu sorgulardık. “Neden” dediğimiz anda ütopyamız başlardı yeşillenmeye. Ama şimdi bize sorunun da, yanıtın da demode olduğunu söylüyorlar. *** Savaşın siyasetin bir biçimi olduğunu biliyorduk da, siyasetin tümüyle savaşa dönüştüğünü, her silahın mubah sayıldığını yeni öğrendik. Bulduğumuz her şey, tüm icatlarımız kötülüğün eline geçti. Seslerimizi dünyanın öbür ucuna aktaran harikulade şey artık korkulu rüyamızdır. Bütün zamanların hiç eskimeyen, insanı insan yapan, insanın kendiyle birlikte hayat bulan can suyunu, müziği sakladığımız çoğalttığımız CD’lerimizi bile “suç aletine” dönüştürmeyi başardılar. Toplayıp götürüyorlar. *** Kirlenme her yerdedir. Göklerden üstümüze inmiyor, bizden gökyüzüne yükseliyor. Ve en sonunda doğa ayaklandı işte. Doğa, kendine ihanet eden insana isyan ediyor. Orasını burasını dürtükleyip duran insana, “artık yeter!” demesinin nedeni bellidir. Doğayla barışık olmayanların birbirleriyle de barışık olamayacağını unuttuk. Savaşı barış sanıyoruz. Hayatı tüketen tuhaf bir savaşın yüksek adrenalini ile kendimizden geçmiş durumdayız. İkiyüzlülüğümüz tarih kadar eskidir, ama artan bilgi ve görgümüzle, yükselen “uygarlığımızla” onda da harikalar yaratıyoruz. Devletler ikiyüzlülüklerini gerekçelere sığınmadan ifşa ediyorlar artık. Ortadoğu’da giriştikleri pespaye savaşı “çıkarlarımızın ve değerlerimizin gereğidir” diye savunan ABD Başkanı Obama en son, çıplak örneklerden biri değil mi? *** İnsanlığın bu hale gelmesinin, ikiyüzlülüğe teslim olmasının nedeni rüyasını, ütopyasını yitirmesidir. Yaptığı, yarattığı iyi ne varsa elinden alındı, kahramanları unutturuldu. Aptal kutusunun içinde erittikleri beyinlerimiz artık çalışmıyor. “Dikkat tehlike” diye bağıranı, “tehlikelidir” diye damgalayıp bunun için zindana tıkıyorlar. *** Çare ütopyayı yeniden canlandırmaktan başka bir şey olabilir mi? Yeniden devrim için uğraşmak, yurtseverliği devrim için harekete geçirmekten; siyasal iktidarı gökyüzünü, hayatı kirletenlerin elinden almaktan başka çare var mı? İkiyüzlülüklerini yüzlerine çarpmak istiyorsak, demokrasilerinden, bu en büyük yalanlarından başlamak zorundayız. İnsana değmeyen “büyümelerinden” yola çıkmak durumundayız. Nasıl bir dünya istediğimizi amasız, fakatsız anlatmak ihtiyacındayız. *** Zaman daralıyor, kısalıyor. Boyutları istila edilmiş zamanın kendi diyalektiğine dönebilmesi için hemen harekete geçmezsek çok, ama çok geç olacak. Bunun için bir an önce ütopyamızın, insanoğlunun kurguladığı en mükemmel hayatın ateşini yeniden yakmalıyız. Külün altında kalan korları üfleyip canlandırmanın zamanıdır. Yoksa kirlenen gökyüzünden daha başka küller de yağacak, derin, ölümcül bir uyku inecek üstümüze. ________ Güray Öz... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.