NAZAR ETME NE OLUR ÇOK İSTE SENİN DE OLUR

[Φ our]

Nazar etme ne olur, çok iste senin de olur

 

Bu muhteşem yazı senlibenli.blogspot.com'dan alıntıdır.

 

 

Parmağınızı bile kıpırdatmaya gerek kalmadan arzuladığınız her şeye mahzar olabilirisiniz… Hem de “Kırk dönüm bostan, yan gel yat Osman” tekniği ile!

 

“The Secret” geçen yıl bu zamanlarda bir televizyon harekâtı olarak başlamış. Sır deyince, “Sır Kapısı”, “Sır Dünyası” adı altında Samanyolu ya da Kanal7 gibi tematik(!) kanallarda Reha Yeprem modelinin sunduğu duygu sömürüsü kıvamındaki ruhani versiyonlardan biri aklınıza gelmesin sakın ha… Hiç alakası yok, inanın bana…

 

 

Orta yaşı biraz aşmış pek muhterem hanım kızımız Rhonda Byrne asırlardan beri dâhilerin, kâşiflerin, büyük düşünürlerin ve baba parası yemeyip de bileğinin hakkıyla kazanan bir kısım zenginlerin bildiği sırrı bir televizyon programında deşifre etmeye karar vermiş. Ne var ki çektiği dokümanter filmle yetinmeyip evrenin oluk oluk akıttığı güzellikten, bilgelikten, sağlıktan, mutluluktan nasibini alamayan fakir fukara takımının daha iyi idrak edebilmesi için bir de kaleme alıp kâğıda geçirivermiş.

 

Vasat bir yaşam sürmekte olan Rhonda Byrne babasının ölümü ve sevgilisinin kendisini terk etmesi akabinde tarifsiz kederlere gark etmiş. Durumu ağır bir depresyona meyleden Rhonda’ya içinde Beethoven’den, Edison’a birçok dâhinin bildiği sırrı ifşa eden bir kitap armağan ederek yardım elini uzatan kızı olmuş. Bu kitap sayesinde Amerikan ahalisini isimlerinin önüne “lider, öğretmen, koç, rehber” gibi titriler ekleyerek fena halde uyutan üç beş kişiyle tanışma fırsatı da bulmuş.

 

Tipler çok enteresan; bir zamanlar sokak çocuğuyken şimdi çok para kazanma konusunda fikir veren bir mesleki danışman, büyük şirketlere finansal yapılarını geliştirmek için çalışan bir butik şirket sahibi, kendisine kariyer öğretmeni değil “yaşam serüvencisi” diye hitap edilmesinden hoşlanan bir müteşebbis, birkaç best-seller kitap yazarı, “Zengin doğdunuz” adlı kitabı yazan ve şirketlere çekim yasasıyla refah dersleri veren modern bilge, başarılı bir borsa yatırımcısı, dünyalılara yardım etmek isteyen Abraham adında ruhani bir varlığın mesajlarını yaymaya çalışan ve zaman zaman saçmalıklarıyla kendini mehdi ilan eden eski Refah Partisi milletvekili Hasan Mezarcı tadı veren karı-koca, bir zamanlar sefalet içinde parklarda yaşayan şimdi dünyanın en iyi pazarlama uzmanı sayılan bir hipnoterapist, “Kazanmanın psikolojisi” adlı kitabın yazarı olan bir bireysel başarı danışmanı…

 

İşte filmi de bu self marketing uzmanlarının neredeyse beni bile inandıracak söylevlerinden kolajlar yaparak çekmiş Rhonda.

 

Amerika’nın bir nevi Hülya Avşar versiyonu sayılabilecek starı Oprah Winfrey'in yekten pompaladığı “The Secret” basit bir dille yazılmış. Aynı cümlenin sekiz kere tekrarlaması bununla da yetinmeyip bölüm sonlarına özet konması sebebiyle meramın anlaşılmaması kabil değil.

 

Her şeyin bireyin zihninde olduğu fikri aslında akıl çelmiyor değil. “The Secret” sayesinde lotoyu tutturan, ölümcül hastalıklardan paçayı kurtaran, multimilyoner olan ve zayıflayanların hikâyeleri ise epey göz alıcı bir hava yaratıyor.

 

“The Secret” içinde para, çok para değil, servet lafı tercih ediliyor... “Ev değil, malikâne isteyin.” imalarında bulunuluyor. “Ekmek aslanın ağzında, para kazanmak için çok çalışmalıyım.” şeklinde düşünenlere, “Hooop dur bakalım bir dakika; yanlış yoldasın” deniyor. Gıcır gıcır bir Ferrari’ye sahip olmak için yapmanız gerekenin çok kolay olduğu vurgulanıyor: “Hemen ellerinizin üzerine bakın. Ellerinizin üzerini dikkatle inceleyin; teninizin rengine, lekelere, damarlarınıza, varsa yüzüklere, tırnaklarınıza, tüm detaylara dikkatle bakın. Şimdi gözünüzü kapamadan önce, bu elleri, parmakları size ait bir Ferrari’nin direksiyonunu kavrarken görün."

 

Haydi, görün bakalım, ne duruyorsunuz? Cemi cümlemize sonsuz refah, sağlık ve ruh eşi vadeden “The Secret” Afrika’daki aç çocuklara da şöyle sesleniyor olabilir mi?“Şimdi büyük seçim bir Big Mac düşünün. Yanında kızarmış patatesler ve buz gibi bir bardak coca cola…”

 

Ne de olsa gözünüzün önüne getirebildiğiniz, zihninizde canlandırdığınız her şeye sahip olabilirmişsiniz, değil mi?

 

Zihninizi korkak alıştırmayın siz de düşünün…

 

“Angelina Jolie, yaşadığınız muhteşem gecenin sabahında yastığından hafifçe doğrularak dudağınıza minik bir öpücük konduruyor ve aşk dolu bakışlar fırlatarak size nefis bir kahvaltı hazırlamak için mutfağa yöneliyor… Kollarınızı başınızın arkasında kenetleyerek Tanrı’ya size sunduğu 50 milyon dolarlık servet, herkesin elde etmek isteyeceği bir kadın verdiği için şükrediyorsunuz.”