Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2010 Bir ülkede iktidar partisi, seçimlerde daha fazla oy toplamak için halka bulgur, mercimek, un, yağ ve kömür dağıtıyorsa... Elektriği olmayan köylere buzdolabı gönderiyorsa... O ülkedeki diğer kurumlarda yapılacak diğer seçimlerde yönetime talip olanlar, kendi seçmenlerine hangi vaatlerde bulunurlar? Soruyu daha somut bir hale getireyim: Örneğin; böyle bir ülkenin üniversitesinde seçim yarışına giren rektör adayları, daha fazla oy alıp seçilmek için, “yoksul bilim insanlarına” ne vaat eder? *** Sorunun yanıtı dün Sakarya‘dan geldi: Sakarya Üniversitesi‘nde rektörlüğe adaylığını koyan Prof. Dr. Uğur Arifoğlu, rektörlük seçimlerini kazandığı takdirde, üniversitedeki 700 öğretim üyesine “ucuz ve cazip ödemeli” ev yapma sözü verdi. Hoca bununla da yetinmedi; projeyi TOKİ, Sakarya Büyükşehir Belediyesi ve Adapazarı Belediyesi’yle birlikte hayata geçireceğini söyledi! Eğer Prof. Uğuroğlu rektörlüğe gelirse; yardımcı doçent ve araştırma görevlileri, kira öder gibi bir sistemle ev sahibi olabilecekler... Kurulacak sitelerin içinde çocuklar için oyun alanları, parklar, eğlence ve dinlence mekânları, piknik alanları, spor salonu bulunacak... *** Lütfen dikkat edin; bir kooperatif başkanının “seçim vaadi” değil bunlar, bir üniversitenin rektör adayının vaatleri... O, dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasına girmekten... Bilimsel yayın sayısını artırmaktan... Bilimsel kongreler düzenlemekten ve öğretim üyelerini kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili kongrelere göndermekten... Kaliteli bir eğitimden... Laboratuvarlardan, öğretime uygun dersliklerden, özgürce araştırma yapma olanaklarından söz etmiyor... Tıpkı yoksul halka kömür dağıtan siyasi zihniyet gibi, yoksul öğretim üyelerini “ev sahibi” yapmayı vaat ediyor! *** Evet; seçim, demokrasinin ilk koşuludur... Ama bir ülkede ya da kurumda gerçek demokrasiyi sadece seçimle oluşturamazsınız. Bunun için önce “demokrasi kültürünün ve bilincinin” gelişmiş olması, seçmenlerin bireysel değil, kurumsal çıkarlar için oy kullanacak bilince ulaşmış olmaları gerekir. Çünkü o bilince ulaşmış bir seçmen, birkaç kömür torbası için vermez oyunu, “Acaba bu adamlar iş başına geldiklerinde ne yapmak istiyorlar ki, bu kömürü bana veriyorlar” diye düşünür! *** Eğer bir ülkede; o ülkenin yargıçları ve savcıları, kendi atamalarını gerçekleştirecek kurumun üyelerini seçerken yargının bağımsızlığını değil de kendi kariyerlerini düşünüyorsa... Ve yine o ülkenin bir üniversitesinde; rektörlüğe aday olan kişi, “özgür bilim yapma olanağı” yerine, “öğretim üyelerini ev sahibi yapmayı” vaat ediyorsa... O demokrasinin adı, “çıkarcı demokrasi”dir! Ve biz, ne yazık ki; “çıkarcı demokrasi”nin en vahşisinin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Hakkımızda hayırlısı olsun! . . . Mustafa Mutlu/ Vatan Gazetesi/ 18.10.2010 /23.40 Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2010 Umutların tükendiği, çıkarların öne çıktığı bir nokta, sözün tükendiği, çatışmaların çözümsüzlüğün tek töntemi olacağı duruma yol açar... Türbana özgürlük diyenlere arka çıkıp, parasız ünüversite isteyenleri saçlarından tutup yerlerde sürükleyenlerin... Bu ülkede dindarlara baskı yapılıyor deyipte, cem evlerini ibadet haneden saymadıklarını dile getirip alevilere her türlü baskıya göz yumanların... Vs...Vs.. Kimlerin umutlarını tüketip nasıl bir çatışma içinde olacaklarını öngörüyorlar mı acaba? Ancak insanlık tarihi boyunca olduğu gibi, bugün de ince hesaplar yapılmadan bu tür zorlu mücadelelere girilmez. Önümüzdeki seçim sonrası okyanus ötesi ziyaretçilerin yeniden ikamet etmek üzere ülkeye döneceğini de göz ardı etmeden... Gelişmeleri sakince değerlendirirsek eğer... Baskıdan şikayet eden bir kesimin, hesabını kitabını yaptığı, erki elinde tutmak ve korumak için her türlü çatışmayı göze aldığı, Hele ellerinde tuttukları "Din" argumanın onlar taraflarından en etkili silah olarak kullanacaklarını biliyor olmaları Ve bu konuda sergiledikleri yetenekler, artık takiye bile yapmalarına gerek duymadan, Bu tutum ve stratijilerini pervasızca uygulamaya devam edecekleri yeni bir dönem içine girildiği anlaşılıyor... Oysa yıllar önce Erbakan şunu dile getirmemiş miydi?.. "..... kanlı mı olacak, kansız mı?" Bugünlere gelineceğinin ip uçlarını ve müjdesini vermemiş miydi? O dönem erki ve gücü elinde bulunduranlar, geçici çözüm yöntemlerinde bulunup "Erbakanı" tasfiye etti... Ama şu gerçeği gözden kaçırdılar değil mi? Asıl olan... Toplumun her anlamda eğitimi ve kültürel gelişimini sağlamak yolunda ne kadar adım atıldı ki? Kendi kültürel ve siyasi amaçları için bu yöntemi her alanda etkili bir şekilde uygulayan gülen hareketini göz ardı ettiler. Yeri geldi demokrasiyi bizler adına en iyi uygulayanlar olarak kabul ettiklerimiz bile onları baş tacı etti... Ve adım adım "Hakkımızda hayırlı olsun" temennileriyle bugünlere kadar geldik... Yaşanan bu koşulların oluşturduğu ortamda, bu koşullara taraf olanların yaşamın her alanında etkili olmak adına... Yarattıkları “çıkarcı demokrasi” nin her türlü yöntemini uygulayacakları da çok doğal elbette... Önemli olan bu durum karşısında diğerlerinin ne yaptığı ve ne yapacağıdır... Uzun lafın kısası, yazıda anlatılanlar yaşanan gerçekleri dile getiriyor. Katılmamak görünen gerçekleri anlamamak, kavramamak demektir. Ancak şahsıma katılmadığım bir son cümle var orada "Hakkımızda hayırlısı olsun!". Bu tür ifadeler çok farklı anlamları ifede eder. Çoğunlukla da mücadeleden kaçan, korkan, geri çekilmeyi tercih eden bir yaklaşıma yol açar. Bunlardan biri, kişisel gelişimini "salt kendi çıkarları söz konusu olduğunda nara atan bir zihniyet" olarak tamamlamış kişiler için, günü kurtarmak adına geleceğinin ne kadar etkilendiğini değerlendirmeye bile almadan, şükür halimize bu da hayırdandır bakış acısı... Bir diğeri de "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" anlayışıdır... Oysa bu çıkarcı çarpık zihniyetlerin gelecek nesillerini de etkileyecek kazanımları, her zaman tutarlı, kararlı düşünce ve davranışlar içinde olanlar sağlar... Olara ne mi olur? Yaptıklarını ve insanlığa kazandırdıklarını, öyle çok uzatmadan tek bir çümle ifade etmek istersek... Gelecekte de yaşarlar... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.