Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

HSYK’NIN ESKİ VE YENİ YAPISINA İLİŞKİN KARŞILAŞTIRMALI TABLO


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

HSYK'nin eski ve yeni yapisina iliskin karsilastirmayi asagidaki linkten yapabilirsiniz. Bu karsilastirma sonucunda birisi bana HSYK'nin nasil iktidarin kontrolüne gectigini aciklarsa memnun olurum.

 

-http://www.kgm.adalet.gov.tr/hsyk/4%20HSYK%27NIN%20ESK%C4%B0%20VE%20YEN%C4%B0%20YAPISINA%20%C4%B0L%C4%B0%C5%9EK%C4%B0N%20KAR%C5%9EILA%C5%9ETIRMALI%20TABLO.pdf-

 

Alinti: -http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=1021304&Date=29.09.2010&CategoryID=77-

Gönderi tarihi:

HSYK'nin eski ve yeni yapisina iliskin karsilastirmayi asagidaki linkten yapabilirsiniz. Bu karsilastirma sonucunda birisi bana HSYK'nin nasil iktidarin kontrolüne gectigini aciklarsa memnun olurum.

 

 

 

Alinti: -http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=1021304&Date=29.09.2010&CategoryID=77-

 

Zaten iktidarın kontrolündeydi ve aynen devam edecek. HSYK nın başkanı yine adalet bakanı o olmadığı zaman müsteşarı başkanlık edecek. Başkan olur vermezse hiçbir karar kabul edilmeyecek. yani bu kadar tantana, masraf boşuna yapılmış oldu.

Gönderi tarihi:

Cevap çok basit sayın dominik...

 

Hukukun üstünlüğü ve güçler ayrılığı ilkesinin gerçekten uygulandığı gerçek demokratik ülkelerde Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu ve buna benzer hukuki yapılanmalarda yürütme organının temsilcisi olan Adalet Bakanı'nın ve müsteşarının yeri yoktur. Aynı zamanda yürütmeye de yasama erki ya da yargı erki de müdahalede bulunamaz. Müdahaleden kasıt çıkarılan bir yasanın hukuka uygun olup olmamasını kontrol etmek değil, yetki gaspı yapmamak, bu üç kurumun herhangi bir nedenle birbirlerinin baskı altına almalarına engel olmaktır. Aynı şey yasama erki için de geçerlidir.

 

Değişiklikten önceki Anayasa'ya göre HSYK'nın başkanı, yürütmenin ve yasamanın temsilcisi Adalet Bakanı'ydı (Bakanların yasama erki bünyesindeki milletvekilleri arasından seçildikleri gözardı edilmemelidir). Bu da demek oluyor ki hem yasamanın hem de yürütmenin yargı erkleri üzerinde bir etkisi söz konusudur. Zira HSYK, başkan olmadan toplanamamakta, karar verememektedir.

 

Yapılan yeni Anayasa değişikliikleri HSYK'nın üye sayısını artırmaktadır. Buna lafımız yok. Elbette ki ihtiyaç olduğu zaman bir kurumdaki üye sayısı artırılmalıdır.

 

Öte yandan HSYK'ya üye seçimlerinde 1. derece hakim ve savcılarının da oy kullanması öngörülmekte.

 

Şimdi bunu değerlendirirken bir soru sorma ihtiyacı duyuyorum. Mantıklı bir cevap ver(EBİL)irseniz memnun olurum...

 

Yürütmenin ve yasamanın temsilcilerinden biri olan Adalet Bakanı'nın ve onun emri altında çalışan Bakanlık müsteşarının başkan ve üye olmaya devam ettiği bir ortamda 1. derece hakim ve savcılarının demokratik seçim yapabilme olasılığı nedir sizce?

 

Zaten değişiklikten önceki yapı güçler ayrılığı değil güçler birliğini öngören bir yapıyken ve AKP bile keyfiyetten yakınırken (bakınız Anayasa mahkemesi kararları) HSYK ve Anayasa Mahkemesi üye seçimlerine 1. derece hakim ve savcılarını da dahil etmek iyiden iyiye keyfiyete bağlı hukuka gidildiğinin habercisi değil ni?

 

Cevabının hayır ise gerçekten sözün bittiği yerdeyiz demektir... Hayır cevabına karşı düşüneceklerim kesinlikle ve kesinlikle hakaret içermeyecektir emin olun. Kimsenin kimseye hakaret etme lüksünün olmadığı inancındayım çünkü...

 

Ama bir düşünün... Hukuk herkese lazım... Bunu bir tehdit olarak da algılamayın lütfen. Şahsen bir hukukçu olarak Türkiye'deki hukuk sisteminin zaten yeteri kadar sağlam ve demokratik olmadığını düşünürken bu demokrasisizliğin pekiştiriliyor olması beni endişelendiriyor.

 

Düşünün bir. Yarın öbür gün faşist bir parti kurulsa ve bu parti bir şekilde %45'le iktidara gelse... %10 barajı düşürülmediği için meclis üye tamsayısının yarısından fazlasını elinde bulundursa, değişikliklerle beraber Yargı erklerini de avucunun içine alsa... Acaba neler olur...

 

Tekrar ediyorum... Hukuk herkese lazım... Güçler ayrılığı ilkesi göz ardı edilmemelidir. Bu anayasa değişikliğinde sorunlar bellidir... HSYK'nın ve Anayasa Mahkemesinin üye sayısı artırılabilir bunda bir problem yok. Üyeleri seçecekler arasında 1.derece hakim ve savcıları da olabilir bunda da problem yok... Ama Adalet Bakanı ve müsteşarı o koltuklarad oturduğu müddetçe hiçkimse tarafsız hukuk beklemesin.

Gönderi tarihi:

Cevap çok basit sayın dominik...

 

Hukukun üstünlüğü ve güçler ayrılığı ilkesinin gerçekten uygulandığı gerçek demokratik ülkelerde Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu ve buna benzer hukuki yapılanmalarda yürütme organının temsilcisi olan Adalet Bakanı'nın ve müsteşarının yeri yoktur. Aynı zamanda yürütmeye de yasama erki ya da yargı erki de müdahalede bulunamaz. Müdahaleden kasıt çıkarılan bir yasanın hukuka uygun olup olmamasını kontrol etmek değil, yetki gaspı yapmamak, bu üç kurumun herhangi bir nedenle birbirlerinin baskı altına almalarına engel olmaktır. Aynı şey yasama erki için de geçerlidir.

 

Değişiklikten önceki Anayasa'ya göre HSYK'nın başkanı, yürütmenin ve yasamanın temsilcisi Adalet Bakanı'ydı (Bakanların yasama erki bünyesindeki milletvekilleri arasından seçildikleri gözardı edilmemelidir). Bu da demek oluyor ki hem yasamanın hem de yürütmenin yargı erkleri üzerinde bir etkisi söz konusudur. Zira HSYK, başkan olmadan toplanamamakta, karar verememektedir.

 

Yapılan yeni Anayasa değişikliikleri HSYK'nın üye sayısını artırmaktadır. Buna lafımız yok. Elbette ki ihtiyaç olduğu zaman bir kurumdaki üye sayısı artırılmalıdır.

 

Öte yandan HSYK'ya üye seçimlerinde 1. derece hakim ve savcılarının da oy kullanması öngörülmekte.

 

Şimdi bunu değerlendirirken bir soru sorma ihtiyacı duyuyorum. Mantıklı bir cevap ver(EBİL)irseniz memnun olurum...

 

Yürütmenin ve yasamanın temsilcilerinden biri olan Adalet Bakanı'nın ve onun emri altında çalışan Bakanlık müsteşarının başkan ve üye olmaya devam ettiği bir ortamda 1. derece hakim ve savcılarının demokratik seçim yapabilme olasılığı nedir sizce?

 

Zaten değişiklikten önceki yapı güçler ayrılığı değil güçler birliğini öngören bir yapıyken ve AKP bile keyfiyetten yakınırken (bakınız Anayasa mahkemesi kararları) HSYK ve Anayasa Mahkemesi üye seçimlerine 1. derece hakim ve savcılarını da dahil etmek iyiden iyiye keyfiyete bağlı hukuka gidildiğinin habercisi değil ni?

 

Cevabının hayır ise gerçekten sözün bittiği yerdeyiz demektir... Hayır cevabına karşı düşüneceklerim kesinlikle ve kesinlikle hakaret içermeyecektir emin olun. Kimsenin kimseye hakaret etme lüksünün olmadığı inancındayım çünkü...

 

Ama bir düşünün... Hukuk herkese lazım... Bunu bir tehdit olarak da algılamayın lütfen. Şahsen bir hukukçu olarak Türkiye'deki hukuk sisteminin zaten yeteri kadar sağlam ve demokratik olmadığını düşünürken bu demokrasisizliğin pekiştiriliyor olması beni endişelendiriyor.

 

Düşünün bir. Yarın öbür gün faşist bir parti kurulsa ve bu parti bir şekilde %45'le iktidara gelse... %10 barajı düşürülmediği için meclis üye tamsayısının yarısından fazlasını elinde bulundursa, değişikliklerle beraber Yargı erklerini de avucunun içine alsa... Acaba neler olur...

 

Tekrar ediyorum... Hukuk herkese lazım... Güçler ayrılığı ilkesi göz ardı edilmemelidir. Bu anayasa değişikliğinde sorunlar bellidir... HSYK'nın ve Anayasa Mahkemesinin üye sayısı artırılabilir bunda bir problem yok. Üyeleri seçecekler arasında 1.derece hakim ve savcıları da olabilir bunda da problem yok... Ama Adalet Bakanı ve müsteşarı o koltuklarad oturduğu müddetçe hiçkimse tarafsız hukuk beklemesin.

 

Adalet Bakanı ve müsteşarı yetmedi şimdi de Adalet Bakanlığı bürokratlarının HSYK ya aday olacağı söyleniyor.

Gönderi tarihi:

Cevap çok basit sayın dominik...

 

Hukukun üstünlüğü ve güçler ayrılığı ilkesinin gerçekten uygulandığı gerçek demokratik ülkelerde Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu ve buna benzer hukuki yapılanmalarda yürütme organının temsilcisi olan Adalet Bakanı'nın ve müsteşarının yeri yoktur. Aynı zamanda yürütmeye de yasama erki ya da yargı erki de müdahalede bulunamaz. Müdahaleden kasıt çıkarılan bir yasanın hukuka uygun olup olmamasını kontrol etmek değil, yetki gaspı yapmamak, bu üç kurumun herhangi bir nedenle birbirlerinin baskı altına almalarına engel olmaktır. Aynı şey yasama erki için de geçerlidir.

.

.

.

Degerlendirmeleriniz icin tesekkürlerimi arz ederim. Ben zaten Türkiye'de ne dün ne de bugün demokratik bir sisitemin var olduguna inanmadigim icin demokratiklesme söyzlerine inanmiyorum. Benim buradaki amacim sadece gecmisteki ve su anki HSYK'nin arasindaki farki anlayabilmek adinaydi. O yüzden anlarsinizki yöneltmis oldugunuz soruya daha fazla örneklerinide ekleyebiliz ve ülkede yapilanlarin tümünün halk icin degil halka karsi oldugunu söyleyebiliriz.

Bu anlamda ben sahsi adima bu referandumu boykot edenlerdenim cünki, malesef hayircilarda , yani Hayir kampanyasi yapan siyasiler demek istiyorum, halk icin, demokrasi icin cabalayanlar degiller.

Gönderi tarihi:

Cevap çok basit sayın dominik...

.

.

.

Tekrar ediyorum... Hukuk herkese lazım... Güçler ayrılığı ilkesi göz ardı edilmemelidir. Bu anayasa değişikliğinde sorunlar bellidir... HSYK'nın ve Anayasa Mahkemesinin üye sayısı artırılabilir bunda bir problem yok. Üyeleri seçecekler arasında 1.derece hakim ve savcıları da olabilir bunda da problem yok... Ama Adalet Bakanı ve müsteşarı o koltuklarad oturduğu müddetçe hiçkimse tarafsız hukuk beklemesin.

 

Cok güzel bir aciklama.Ben belki konu disi olacak ama kisaca bir baska örnegi verecegim.

 

Türkiye CumhuriYETI Laik bir Cumhuriyettir.ANAYASASINDA böyle yazar.Peki "LAIKLIK VE MÜSLÜMANLIK YANYANA OLMAZ-HEM LAIK HEM MÜSLÜMAN OLUNMAZ"diyen bir basbakan ve bir Cumhurbaskani nasil Laik devleti temsil edebilirler?

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Cok güzel bir aciklama.Ben belki konu disi olacak ama kisaca bir baska örnegi verecegim.

 

Türkiye CumhuriYETI Laik bir Cumhuriyettir.ANAYASASINDA böyle yazar.Peki "LAIKLIK VE MÜSLÜMANLIK YANYANA OLMAZ-HEM LAIK HEM MÜSLÜMAN OLUNMAZ"diyen bir basbakan ve bir Cumhurbaskani nasil Laik devleti temsil edebilirler?

 

 

saygilarla

Demek oluyorki Türkiye gercek anlamda anayasasinda yazildigi gibi laik bir ülke degil. Öyle olmadigini görmek icin profesör olmayada gerek yok. Diyanet ve icerigi zaten bize 90 yildir laiklik aldatmacasini gösteriyor. Hangi laik bir devlette din dersleri mecburdur? Hangi laik bir ülkede devlet dini bir kurulus icin sizin ibadet yerinizi ben belirlerim der? Laik bir ülkede Aleviler neden hala mecburi sunni din dersleri almak zorunda kaliyor, ibadet evleri resmen taninmiyor?

 

Cemaatlarin ve seriatcilarin devlet üzerindeki etkisi ve agirligi yeni degil, bilakis 90 yildir var. Sadece kagit üzerinden laiklik olmaz!!!!!

Gönderi tarihi:

Cok güzel bir aciklama.Ben belki konu disi olacak ama kisaca bir baska örnegi verecegim.

 

Türkiye CumhuriYETI Laik bir Cumhuriyettir.ANAYASASINDA böyle yazar.Peki "LAIKLIK VE MÜSLÜMANLIK YANYANA OLMAZ-HEM LAIK HEM MÜSLÜMAN OLUNMAZ"diyen bir basbakan ve bir Cumhurbaskani nasil Laik devleti temsil edebilirler?

 

 

saygilarla

 

Gömlek değiştirirlerse pek ala temsil edebilir, bu gömlek ya, istediği zaman giyer istediği zaman çıkartırlar.

  • 3 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Adalet Bakanliginin HSYK icin hazirlamis oldugu siyasi liste secimleri kazandi.

 

Adalet Bakani Sadullah Ergin Adalet Bakanliginin liste hazirladigi iddiasina bu gercek degil yanitini vermisti.Halbuki Adalet Bakanligi tarafindan hazirlandigi artik tespit edilmis olan 16 kisilik ekip secimleri kazanarak HSYK'nin yeni asil ve yedek üyeliklerine secildi.

 

Referandumdan önce Basbakan ayagimizda pranga var yargi yolumuzu kesiyor diyerek duygu sömürüsü yapmis ve olaylari asla arastirmayan saf halkimiz bu sömürülere kanarak sözde özgür yargi olacak inanciyla evet oyu vermistir.AKP kendi yargisini yaratiyor diyenler hakli cikmistir.YETMEZ AMA EVET DIYENLER simdi baksinlar eserlerine.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

 

Kılıç'a çok ağır sözler!

 

Kılıçdaroğlu Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ı eleştirerek, “Sayın başkan hülle yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne seçilen bir kişiyi hangi hukuk anlayışıyla, hangi ahlak anlayışıyla savunacak. Şimdi de çıkmış bize hukuk dersi vermeye çalışıyor. Hukuk fakültesinde okumayan bir insan bana hukuk dersi veremez.” dedi.

Kılıçdaroğlu, ‘Statükonun kibirli mensupları’ diyen AYM Başkanı Haşim Kılıç’a sert yanıt verdi: “Tabii, HSYK değişti, bir bakıma sırtını sağlam yere dayadım diye başlayacaksın konuşmaya. Bize hukuk dersi vereceksin, yemezler, senin hukuk dersine ihtiyacımız yok.”

 

ANKARA- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, “Değişime karşı çıkan, statükonun kibirli mensupları artık halkı ikna edememektedir” sözüne sert tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis grup toplantısında şöyle konuştu:

 

* YARGIDA TUZ KOKTU: Kısa bir süre önce bu parlamente Anayasa Mahkemesi’ne üye seçti. Burada bu seçimde yargıcın birikimi, özgeçmişi değil, listede aldığı numara önemliydi. O numara da AKP’nin oy çokluğu ile seçildi. Tuz kokar diyoruz ya, yargıda tuz koktu, kokular gelmeye başladı. Değişime hiç itirazımız yok ama geriye doğru değişimi savunanlar böyle konuşurlar, ileriye doğru değişimi savunanlar demokrasiyi, hakları ve özgürlükleri savunurlar. Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi’nin, AKP’nin sizin daha önce verdiğiniz karara dayanarak yaptığı atamaların hukukluluğunu vicdanına sığdırıyor mu sığdırmıyor mu? Hukuktan, demokrasiden söz edeceksiniz, AKP atamaları bitirsin, yapsın, önemli değil, yeri gelince karar verilir diyeceksin. Anayasa Mahkemesi Başkanı herhalde sosyal hukuk devletinin ne olduğunu biliyordur. Klinik şef ve yardımcıları sınavı ile ilgili Anayasa Mahkemesi’ne gittik. Şu ana kadar yürürlüğü durdurma kararı vermediler. Şimdi sormak istiyorum; Anayasa Mahkemesi AKP’nin sizin daha önce verdiğiniz karara dayanarak yaptığı atamaların hukukluğunu Sayın Haşim Kılıç vicdanına sığdırıyor mu?

 

* HUKUKTA OKUMADIN: Anayasa Mahkemesi’nde düzenlenen yemin töreninde, AKP, Anayasa Mahkemesi gibi bir görüntü oluştu. Anayasa Mahkemesi Başkanı çıkıyor bu tablonun tam ortasında şöyle diyor: ‘Değişime karşı çıkan, çağın nabzını tutamayan, statükonun kibirli mensupları, artık halkı ikna edememektedir.’ Hukuk; ahlaktır. Ahlakın olmadığı yerde hukuk olmaz, konuşanların da ahlaktan nasip alması lazım. Ben Anayasa Mahkemesi Başkanı’yım diyelim, birisi hülle yoluyla üye olarak atanıyor, içime sindiremem, o üyeyi geri gönderirim. Kılıç, hülle yoluyla Anayasa Mahkemesi üyeliğine atananı, hangi gerekçeyle, ahlakla kabul ettiriyorsunuz? Bütün bunları içine sindireceksin, ’HSYK da değişti, biraz daha sırtını sağlam yere dayadım’ diye başlayacaksın konuşmaya, bize hukuk dersi vereceksin. Yemezler. Senin hukuk dersine ihtiyacımız yok, hukuk dersi değil, hukuk fakültesinde bile okumadın sen. Hukuk fakültesinde okumayan adamın bana hukuk dersi vermeye yetkisi de olmaz. Başkan, öyle anlaşılıyor ki hukukun Haliç bölümünde yaşıyor, kokulara alıştı.

 

* HSYK ÜYELERİ SEÇİMİNE TEPKİ: Defalarca AKP’nin gizli gündemi olan bir parti olduğunu söyledik. Sonucu somut bir biçimde ortaya çıktı. Yeni HSYK üyesinin yükselişi de çok enteresan. 2002-2004’te Personel Genel Müdürlüğü’nde Daire Başkanı. 2004-2007’de Personel Genel Müdür Yardımcısı oluyor. 2007-2008’de Personel Genel Müdürü oluyor. Müsteşar Yardımcısı oluyor, sonra HSYK’da yer alıyor. Deniz Feneri davasının savcısı da HSYK üyeliğine seçildi. Bundan sonra da herhalde daha da zor işimiz ama takip edeceğiz. Bizi yıldıramazlar. Bu ülkenin talihsizliği ne? Ali Dibo’cudan Adalet Bakanı olur mu? Bunları söyleyince kızıyorlar. Hatay’da gittin ihale dağıtımında kendi el yazınla yazdın senin milletvekilin aynı partiden arkadaşın götürdü notere onaylattı bunu. Uygar bir toplumda Adalet Bakanı değil milletvekili olamazsın. Seçim iradesine saygısızlık olan o listeyi hazırlamaktır Sayın Bakan.

 

Niye gizli gündemi olduğunu bilmiyorsunuz?

 

* Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı da dayanamamış artık. Ne diyor? ’Adalet Bakanlığı kendi bürokratlarının da içinde olduğu listeyi seçtirmek için 2 bin kişiyle sahada çalışma yürüttü.’ Günaydın, demek ki fark etmişler. Bunların gizli gündemleri olduğunu niye bilmiyorsunuz? Niye sorgulamıyorsunuz? Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı’nın “12 Eylül’deki halk oylamasına kadar sivilleşme, demokratikleşme diyenlerin şimdi bürokratları eliyle bu sivilleşme ve demokratikleşme adımlarını boğmaya çalıştıklarını, bunun 2 aydır devam ettiğini” söylüyor. Bizse bunu en başından bu yana dile getirdik.

Gazetevatan.com 19.10.2010 / 13.50

 

Bana göre bu tarihe geçecek bir konuşma. Kılıçdaroğlu, yolsuzluğu araştıran savcıya bir AKP milletvekilinin bu olayı ben araştırdım yolsuzluk yok dediğini açılan davada da yolsuzlık yapıldığının tesbit edildiğini ve o milletvekilinin hala TBMM de olduğunu da söyledi. Hakikaten tuz koktu, haliç pis kokuyor ama simonlar yaşamaya devam ediyor.

Gönderi tarihi:

Türkiye'ye ileri demokrasi getirecegiz vaatleri ile referandum tertibini gerceklestiren iktidar ileri demokrasiyi degil ILERI TOTALIRIZM'i getirmektedir.Anayasa Mahkemesi Baskani olan sahsin özgecmisi zaten bilinmektedir.Onun neci oldugu artik kundaktaki bebeler tarafindan bile bilinmektedir.Kim aksini iddia ederse etsin, Canan Aritman'in AKP'nin Cumhurbaskani'nin özgecmisini acikladigi gibi Anayasa Mahkemesi Baskaninin da kim oldugu biliniyor.AKP'nin kapatilmasini engelleyen o degilmiydi?Simdi de muhalefet icin söyledigi sözler onun kimin adami oldugunuda aciklamaya yetiyor.

 

Hukuktan nasibini alamamis kisilerin Anayasa Mahkemesi gibi bir yüksek yarginin basina getirilmis olmasi ayri bir talihsizliktir Türkiye icin.Ayrica göbekten ideolojik baglari olanlarin yargida görev almalari kadar insan haklarina ters düsen hicbir sey olamaz.Insan haklari diyorum belki ya ne alaka diyenler olabilir ama yargi demek insan demektir.Yargi insanlar icin vardir.Bagimli yargi insan haklarinida cigneyen bir yargidir.Bugün yani referandumdan sonra olusturulmaya calisilan yargi insan haklarina degil ancak AKP'lilerin yani yandaslarin haklarina saygili olabilir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Bu kıvrım kıvrım rulocu anlayışın bir dediğinin arkasında durabildiğini bir görebilsem gam yemeyeceğim. Her yaptıkları atak sonrası itirazlar karşısında taktik belli: Geri adım atma, bel omurlarının kıvrak esnekliği... Ben bu zihniyetten gına getirdiğim için artık eleştirmek bile istemiyorum.

 

Elli sefer söyledik: HSYK da adalet bakanının ve müsteşarının yeri yoktur, yer veren bir düzenleme havaya bir düzenlemedir. Milletvekili dokunulmazlığını kürsü dokunulmazlığı ile sınırlamayan bir düzenleme havaya bir düzenlemedir. YÖK, MGK gibi kurumları kaldırmayan bir düzenleme istediği kadar 12 eylülü kaldırıyoruz desin, külahım bile dinlemez dedik.

 

Bu iktidarın etnik konularda fena halde sömürü ve istismar yaptığı gün gibi ortaya çıktı. Benim beklentim, stratejisinin temel ayaklarından diğeri olan dini konularda da sömürünün, istismarın en berbatını yaptığının halk tarafından görülmesi...

 

Daha da bir şey demiyorum...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.