Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Ya evinden çıkmayan adama ne baskısı yapacaksın, geçin bir... "Tamam çayımı içmedim, geleceğim" der, "başım ağrıyor, bir saate kalmaz gelirim" der, "kuş uçtu, yandı yürek tutuştu" der, der oğlu der. Dilin kemiği mi var, çıkmaz evden. Çok sıkıştı, sandığa gider gibi yapıp savuşur. Kimseyi zorla oy verdiremezsiniz.

 

Ama sandığa gidip boykotu delmek öyle değil! Sandığın başında görüldün mü işin bitik!

 

Ha, bu bahane mi? Hayır. Bir ülkenin asayiş ve güvenliğinden hükümet sorumludur. Referandum yapmak kadar güvenliğini sağlamak da hükümete düşer. Ne şekilde olursa olsun, boykot çok başarılı oldu. Gönüllü boykotsa bir sıkıntı, tehditleyse iki sıkıntı. Her ikisi de hükümeti sıkıntıya sokar. Her ikisinde de bölgeyi çoktan teslim etmiş, oturmuşsun. Her iki halde de bölgeyi çoktaaan kaybetmişsin zaten...

Gönderi tarihi:

Devletin olanakları, devleti kim yönetiyor? Bu ne perhiz ne lahana turşusu...

Şu anki yetkilerle bu baskıları yapan hükümetin kendi yetkilerini arttırmak için yaptığı anayasa değişikliklerine hayır, yeter artık dur diyerek ders vermek varken boykot ederek aynı ortamdan memnun olduğunuz ve değişmesi için bir gerek olmadığı anlamı çıkmaz mı?

Sizin bu iddiaları dile getirme hakkınız bana göre yok.

 

 

Ya evinden çıkmayan adama ne baskısı yapacaksın, geçin bir... "Tamam çayımı içmedim, geleceğim" der, "başım ağrıyor, bir saate kalmaz gelirim" der, "kuş uçtu, yandı yürek tutuştu" der, der oğlu der. Dilin kemiği mi var, çıkmaz evden. Çok sıkıştı, sandığa gider gibi yapıp savuşur. Kimseyi zorla oy verdiremezsiniz.

 

Ama sandığa gidip boykotu delmek öyle değil! Sandığın başında görüldün mü işin bitik!

 

Ha, bu bahane mi? Hayır. Bir ülkenin asayiş ve güvenliğinden hükümet sorumludur. Referandum yapmak kadar güvenliğini sağlamak da hükümete düşer. Ne şekilde olursa olsun, boykot çok başarılı oldu. Gönüllü boykotsa bir sıkıntı, tehditleyse iki sıkıntı. Her ikisi de hükümeti sıkıntıya sokar. Her ikisinde de bölgeyi çoktan teslim etmiş, oturmuşsun. Her iki halde de bölgeyi çoktaaan kaybetmişsin zaten...

 

Devletin Olanakları Hükümet tarafından kullanılıyor,Hükümet yeşil kartı bilmem neyi millete baskı aracı olarak kullanmıştır,Akp'nin Boykottan bu kadar çekinmesinin ve baskı uygulamasının sebebide 'Ben Türkiyenin heryerinde güçlüyüm'' sinyali vermek istemesidir,bunu göstermek için her türlü zora başvurmuştur.

 

Sayın Demirefe;Geçin bir,çay koydum zaten ne işim var sandıkta deyip gidilemezmi sandığa yani,geçi artık konuşulacak bişey yok bu konuda,işte Hakkari ortada sadece 5 kişi boykot etmedi o mayının patladığı köyde,patlama alanında unutulan askeri malzemeleri halkın elinden almak için asker halka ateş açtı,ne oldu halk direndi ve bu delilleri savcıya ulaştırdı,ha şimdiki G.Kurmay Başkanıda çıkıp tıpkı Büyükanıt gibi ''Tanırım,İyi Çocuklardır'' dermi,savcı kapsamlı bir rapor düzenlerse görevinde kalabilirmi onu bilemiyoruz şimdilik,çünkü geçmişte yaşadık bunları malum Şemdinlide bir kitap evine bomba atan 3 kişi vardı,2'si assubay,1'i itirafçıydı,halk onları suçüstü yakaladı,arabalarında şehir krokisi,patlayıcı ve silahlarla,daha savcı raporunu hazırlamadan Büyükanıt çıktı ne dedi ''Tanırım İyi Çocuklardır'' sivil mahkeme 39 yıl ceza verdi,mahkeme askeri mahkemeye allındı serbest kaldılar,Van Cumhuriyet Savcısına ne oldu Görevden atıldı,daha ne anlatabilirimki....

Gönderi tarihi:

'Ben Türkiyenin heryerinde güçlüyüm'' sinyali vermek istemesidir,bunu göstermek için her türlü zora başvurmuştur.

 

 

 

Boykot ettiniz fakat yine de bunu demediler mi, normal olanı bu baskıları yapana tepki vererek amaçlarına ulaşmamalarını sağlamak olmalıydı bence. Ama öyle yapılmadığına da sevindim çünkü bizi hep DTP ile aynı yönde oy kullanmakla itham ettiler; eğer %94 hayır çıksaydı vay dı bizim halimize...

Gönderi tarihi:

Boykot ettiniz fakat yine de bunu demediler mi, normal olanı bu baskıları yapana tepki vererek amaçlarına ulaşmamalarını sağlamak olmalıydı bence. Ama öyle yapılmadığına da sevindim çünkü bizi hep DTP ile aynı yönde oy kullanmakla itham ettiler; eğer %94 hayır çıksaydı vay dı bizim halimize...

 

Hayır demememize rağmen bizi Mhp ve Chp gibi kafatasçı partilerin yanındaymış gibi göstermeye çalıştılar farkındaysanız...

Gönderi tarihi:

Bir insanın ortalıklarda görünmemesinin binlerce bahanesinin olabileceğinin, ama sandık başında görüldüğü anda boykotu deldiğinin açık ve net olduğunun hâla anlaşılmayan ve lafı uzatılan nesi olduğunu anlamıyorum.

 

Belli amaçlar için aynı oyunlar ise oynanmaya son gaz devam. Suikast için el bombası gibi en olmayacak silahı kullanıp bir de üstelik bir suikast yapacağı dükkanı öğrenemeyip bagaja kocaman harita konulabileceğine inanan halk, bir suikast yapacağı adamın evini öğrenemeyip elinde tuttuğu krokiyi yutmaya çalıştığına da inandı, askerin bomba koyduğu yerde çantasını unuttuğuna da!!! illa ki inanır. İnanmamış, inanmayacak olsa %58 çıkmazdı değil mi?

 

O halde devam edin, kim tutar sizi... Aynen devam edin.

Gönderi tarihi:

Hayır demememize rağmen

 

O zaman evet dediğinizi kabul ediyorsunuz. Evet diyenler neye hizmet ettiler, kimleri sevindirdiler, evetin sonunda kim kazandı? Biz hayır dedik ve o kafatasçı zihniyetle beraber olduğumuzu kabul ediyoruz. Siz aynı amaca hizmet ettiğiniz halde niye kabul etmek istemiyorsunuz? Evet diyen kişiler zaten kafatasçı zihniyete sahip olamazlar, yani merak etmeyin siz kafatasçı değilsiniz. Yalnız şunu merak ediyorum, Türk olduğu için çetvel, pergel alıp ölçüm yapanlar Kürt olunca nasıl bir tesbit yapacaklar?

Gönderi tarihi:

O zaman evet dediğinizi kabul ediyorsunuz. Evet diyenler neye hizmet ettiler, kimleri sevindirdiler, evetin sonunda kim kazandı? Biz hayır dedik ve o kafatasçı zihniyetle beraber olduğumuzu kabul ediyoruz. Siz aynı amaca hizmet ettiğiniz halde niye kabul etmek istemiyorsunuz? Evet diyen kişiler zaten kafatasçı zihniyete sahip olamazlar, yani merak etmeyin siz kafatasçı değilsiniz. Yalnız şunu merak ediyorum, Türk olduğu için çetvel, pergel alıp ölçüm yapanlar Kürt olunca nasıl bir tesbit yapacaklar?

 

Boykot ne evet'tir nede hayır,Boykot 3. seçenektir,beni ve benim irademi tanımayanı bende tanımam demektir...

Gönderi tarihi:

%58 e en çok sevinenler ise PKK ve BDP. Bir fotoğraf gördüm. Referandum sonucu Kandil'de halay çekilerek kutlanıyordu. Bayağı da rahata alışmışlar, ilişen yok, karışan yok, hepsinde de kalça göbek yerinde! Denilebilir ki o kutlama boykot oranı için. Elbette ama, şöyle düşünelim: Evet hayır oylarının oranları ters olsaydı, yani hayır yüksek çıksaydı... Boykot da aynı yine bu oranda olsaydı. Yine sevinilir miydi? Yani istediği kadar boykot olsun, o boykota anlam katan, ruh ve can veren %58 lik evet değil mi?

 

Daha da sevindikleri, terörle alamadıkları bu sonucu, tüm umutları tükenmişken siyaseten kazanmaları. Bu umudu referandumla da onaylanan hükümet sağlamadı mı? Büyükanıt bbg gibiler, kıpırdayamazlar dedi, Başbuğ bittiler, kıpırdayamıyorlar sandıydık demedi mi? AKP de üç yıl soluk alsın, toparlansın, askere Kuzey Irak'a adım attırmayalım diye anlaşma yapmadı mı? Bu anlaşmayı meclise getirmedi, ayrı. Getirmemesi anlaşmanın olmadığı anlamına gelmiyor. Hükümet uluslararası hukukta vazgeçilmez hak olan sıcak takip hakkını askere "aman ha, sınırı bir adım geçmeyin, cısss! ABD!" diye öcü yapmadı mı? Maliki gelip "sıcak mıcak takip yapamazsınız, izin vermiyorum" diye hava basmadı, Barzani "kedi bile alamazsınız, sıkıysa gelin alın" demedi mi? Barzani arkasına Irak bayrağı koymaya gerek duymadan gelip görüşmeye oturmadı mı?

 

Şimdi tüm bunlar onaylandı, yetki verildi. Muhatap tamamen Erdoğan. Onun muhatabı da İmralı. Buyursunlar görüşsünler, ayak sürünmesin.

 

Fakat şimdi bunları "vebal korkusu" sardı. Bu ülkenin bütünlüğüne, bu halkın kardeşliğine nasıl kıyacaklarını kara kara düşünmeye başladılar. Acımasızca, kıyasıya istismar edilebilecek her şeyi istismar ettiler. İstismar ettikleri diğer hiç bir şeyden zerre pişman değiller. Yandaş zengin etmeler, ülkenin varlıklarını yabancılara satmalar, yandaş derneklerin cukka paralarını örtbas etmeler, yandaş cemaatin soruları çaldığını örtbas etmeler hepsi unutulacak. Ama bu ülkeyi bölünmeye götürecek adımların çıkan faturasından ürkmeye başladılar. Sovyetlerin parçalanmasının Gorbaçov'un sırtına inmez bir vebal olarak yapışması gibi, bu vebali yüklenmeye, tarihe "Türkiye'yi parçalayan parti" olarak geçmeyi göze alamıyorlar.

 

Ne oldu hani yirmi gündür bir evi gözetleyen suikastçi!? hâla adresi aklında tutamayıp krokiye bakıyor, sonra da polis gelince krokiyi yutmaya çalışıyordu? İşte minibüsün yanına atılmış asker çantası bulundu. Askeri hırpalamak için her zaman aradıkları bulunmaz ganimet! Niye ihaleyi PKK ya bırakmakta ısrarcılar? O da Apo'nun melaikeleri!!! de değilmiş ha! Onu da aklamaktan geri durmuyorlar. Öbürünün, Fehman'ın cellatlarıymış! Sanki terör kan öğüten bir makine, bunların hepsi de dişlileri değil. Makineyi yağlayan, bakımını yapan, benzinini dolduran dünyanın belli başkentleri değil sanki!

 

Cemaatin adamı çıktı, cemaatin kendisine öğretmen olmakta yardımcı olacağını söylediğini, "sana bir hediyem var" diye soruların maille geldiğini, maille cemaate yakın kişiler arasında yayıldığını çıkıp itiraf etmedi mi? Bunlar tamamen cemaat farelerinin soruları önceden çaldığının kanıtı değil mi? Şimdi neymiş, sınavda fotoğrafı çekilmiş, dışarı çıkarılmış, biri hızla çözmüş, cep telefonlarına göndermişmiş. Biz enayi miyiz, çocuk muyuz yahu? Kimi kandırıyorlar? Haliç'te Yaşayan Simonların örtbas edilecek yanı mı kaldı?

 

Yok tabii, allah için çalınca hırsızlık olmuyor. Allah için öldürünce cihat olduğu, allah için nefret edince cennete gidildiği gibi...

 

Ama ülkeyi bölmek için terör olunca sıkıntı başlıyor. Onca istismarın faturasını ödemeye, ülkeyi bölmeye iş gelip dayandı mı terler boşanıyor enseden değil mi?

Gönderi tarihi:

 

Fakat şimdi bunları "vebal korkusu" sardı. Bu ülkenin bütünlüğüne, bu halkın kardeşliğine nasıl kıyacaklarını kara kara düşünmeye başladılar.

 

 

Düşündüklerini hiç sanmıyorum, bunu düşünebilecek olanlar Habur un nasıl bir sonuç doğuracağını da hesap edebilmeliydi. Ülkücüyüm diyenler bile bu olayları hazmedip destek olabiliyorsa ben bu millete güvenmiyorum. Yarın özerklik veriyoruz bir referandum yapalım dense bu millet bir bildikleri vardır diyerek EVET i basar.

 

Ya arkadaş bu genekonducular, derin devlet ne kadar da beceriksiz, darbe yapacak, süikast yapacak, mayın döşeyip katliam yapacak ne hikmetse acemi insanlar seçiyorlar yüzlerine gözlerine bulaştırıyorlar. Galiba bu eylemleri eğitim amaçlı yapıyorlar.

Gönderi tarihi:

Ya arkadaş bu genekonducular, derin devlet ne kadar da beceriksiz, darbe yapacak, süikast yapacak, mayın döşeyip katliam yapacak ne hikmetse acemi insanlar seçiyorlar yüzlerine gözlerine bulaştırıyorlar. Galiba bu eylemleri eğitim amaçlı yapıyorlar.

 

Hatta o kadar beceriksizler ki.Eylem yapmak için eğitimde kullanılan pimi çekilmiş el bombası kullanacaklarmış.(bildiğim kadarıyla bu el bombaları patlamaz eğitim amaçlı kullanılır).

Neden bahsediyorum diye sorabilirsiniz.

Bundan aylar önce vefat etmiş emekli albayın evinde mermilerle pimi çekilmiş eğitimde kullanılan el bombaları bulunmuştu.İsmini zikretmeye bile gerek duyulmayacak bazı kanal ile yayın organları "albayın evinden cephanelik çıktı nerede kime karşı kullanılacaktı" diye "haber" yapmışlardı.Albay ölmüş gitmiş el bombaları deseniz pimi çekilmiş.

 

O gündür bu gündür bu tarz kanalları da yayın organlarını da takip etmiyorum.

Gönderi tarihi:

Boykot ne evet'tir nede hayır,Boykot 3. seçenektir,beni ve benim irademi tanımayanı bende tanımam demektir...

Hayır! bir dakika çarpıtmayın.

Boykot demek ben bu ülkenin yasalarını tanımıyorum.

Boykot demek ben güneydoğuda askeri de poliside,devletide istemiyorum.

Boykot demek Ben çocuklarımı Türkiye Cumhuriyet'inin okullarına göndermiyorum.

Boykot demek benim derdim Kürdistan demektir.

Boykotun ardındaki gerçek budur.

Dedim ya daha önce pkkyla yapamadılar.Şimdi de boykottu,özerklikti diye insanlara yutturmaya çalışıyorlar.Bir taraftan da pkk boş durmayacak tabiki eylemlerini devam ettirip baskı kurmaya devam edecek.

Gönderi tarihi:

Hayır! bir dakika çarpıtmayın.

Boykot demek ben bu ülkenin yasalarını tanımıyorum.

Boykot demek ben güneydoğuda askeri de poliside,devletide istemiyorum.

Boykot demek Ben çocuklarımı Türkiye Cumhuriyet'inin okullarına göndermiyorum.

Boykot demek benim derdim Kürdistan demektir.

Boykotun ardındaki gerçek budur.

Dedim ya daha önce pkkyla yapamadılar.Şimdi de boykottu,özerklikti diye insanlara yutturmaya çalışıyorlar.Bir taraftan da pkk boş durmayacak tabiki eylemlerini devam ettirip baskı kurmaya devam edecek.

Yok daha neler.

Gönderi tarihi:

Hayır demememize rağmen bizi Mhp ve Chp gibi kafatasçı partilerin yanındaymış gibi göstermeye çalıştılar farkındaysanız...

 

Az önce Habertürk de Korkut Özal vardı, babalarının Kürt olmadığını kökeninin Arabistan dan gelen ilk müslümanlara dayandığını söyledi. Türklük etnik kökende değil kalp ve beyindedir, biz Türküm diyen herkesi Türk olarak kabul ediyoruz; yani pergel ve cetvel almaya hiç gerek yok. Pergel ve cetvelle ölçüldüğünde Türk diyebileceğimiz nice bilim adamları, enteller var; onlar kendilerini Türk olarak kabul etmiyorsa bize saygı duymak düşer. Bölgede yaşayan insanların Kürt mü, Arap mı olduğunu nasıl anlayacağız; acaba orada mı pergel, cetvel gerekecek çünkü bu etnik bir kimlik yani secerenin bilinmesine dayanan bir olgu. Biz Özalları Kürt asıllı olarak biliyorduk ama Korkut Özal olmadıklarını söyledi.

Gönderi tarihi:

Referandum bitti halen evet/hayir tartisiliyor :) gel vatandas bir evet verene yaninda hayir bedava.. Bir hayir verene iki evet bedava :)

 

Daha çooook tartışılacak.

Gönderi tarihi:

Az önce Habertürk de Korkut Özal vardı, babalarının Kürt olmadığını kökeninin Arabistan dan gelen ilk müslümanlara dayandığını söyledi. Türklük etnik kökende değil kalp ve beyindedir, biz Türküm diyen herkesi Türk olarak kabul ediyoruz; yani pergel ve cetvel almaya hiç gerek yok. Pergel ve cetvelle ölçüldüğünde Türk diyebileceğimiz nice bilim adamları, enteller var; onlar kendilerini Türk olarak kabul etmiyorsa bize saygı duymak düşer. Bölgede yaşayan insanların Kürt mü, Arap mı olduğunu nasıl anlayacağız; acaba orada mı pergel, cetvel gerekecek çünkü bu etnik bir kimlik yani secerenin bilinmesine dayanan bir olgu. Biz Özalları Kürt asıllı olarak biliyorduk ama Korkut Özal olmadıklarını söyledi.

 

Bende Turgut Özal'ı Kürt olarak biliyordum ancak değilsede farketmez,kendisi bu ülke için güzel işler yapmış değerli bir yöneticimizdi,kendini Türk,Arap,kürt vs.vs olarak gören herkese saygımız vardır,ancak kendini Türk olarak görmeyenlere zorla ''Ne Mutlu Türk'üm Diyene'' dedirtmenin yanlış olduğu söylüyoruz.

 

Sayın ilker; Bu ülkede seçimle,bizlerin tercihleri ile meclise yollanmış vekillerimizi tanımayan,onlarla görüşmeyen,onların fikirlerini dinlemeyenlere atılmış bir tokattır Boykot ve Anlaşılan bu tokat sadece Akp'nin kulapında patlamamış Mhp ve Chp'de nasibini almış :) bizi tanımayanı bizde tanımıyoruz,bu bu kadar basit...

Gönderi tarihi:

BDP liler İmralı daki için önderimiz dedi mi, onunla görüşmek için girişimde bulundular mı; koca bir EVET. Devlet görüşür, biz görüşmeyiz diyenler bugün alenen görüştüler mi, bu da EVET. Madem görüşüyordunuz niye milletten saklama gereği duydunuz, onlar görüştük, pazarlık ettik dedikleri halde niye inkar etme ihtiyacı duydunuz? Bu yapılanlar evet diyen bazılarının pişman olmasına sebep olmuş mudur? Referandumun üzerinden daha 10 gün geçti, yaptıkları yapacaklarının teminatıdır.

Gönderi tarihi:

BDP liler İmralı daki için önderimiz dedi mi, onunla görüşmek için girişimde bulundular mı; koca bir EVET. Devlet görüşür, biz görüşmeyiz diyenler bugün alenen görüştüler mi, bu da EVET. Madem görüşüyordunuz niye milletten saklama gereği duydunuz, onlar görüştük, pazarlık ettik dedikleri halde niye inkar etme ihtiyacı duydunuz? Bu yapılanlar evet diyen bazılarının pişman olmasına sebep olmuş mudur? Referandumun üzerinden daha 10 gün geçti, yaptıkları yapacaklarının teminatıdır.

BDP'lilerle değil görüşmek,TBMM kapısından içeri alınmaması gerekir.Ama bakıyoruz birileri pazarlık bile yapıyor.

Gönderi tarihi:

Tabii referandumdan çıkan sonucu doğru ve objektif bir biçimde çıkarsamaya çalışmak gerekiyor. Benim kendi payıma çıkarsadıklarım şunlar:

 

İlk belirlemek gereken konu, çok ezici bir farkın çıkmış olmadığı. Çok kıtı kıtına az bir fark çıktığını da söyleyemesek bile, iktidar olanaklarını, ilaveten çeşitli maddi ve sözel iç ve dış destek ve baskıları ve çok fazla konunun istismar edildiğini de hesaba katarak çok belirgin ve ezici bir sonuç çıktığını söyleyemeyiz. Bunu belirttikten sonra: Ortaya koyacağım saptamaları halkın bir kesiminin görüşü ve kanaati olarak ortaya koymak zorundayım, bunun nedeni ezici bir fark çıkmamış olduğu yolundaki ilk belirlemem. Bu yüzden baştan “halkın bir kesimi” tabirimin yadırganmaması gerektiğini belirtiyorum. Yani bir 27 Mayıs bile halk çoğunluğu ile seçilmiş bir başbakanın idamı gibi trajik bir olay yaşandığı halde %62 almıştı! 12 Eylül 1980 in %90 ı aşmasını saymıyorum bile…

 

Bu ön saptamadan sonra: Görünen o ki; evet diyen kesim Türkiye’nin bölünebileceğine ihtimal vermiyor. Bu konuda ya bir özgüven söz konusu, yani ne olursa olsun sonuçta iş bölünmeye gelirse buna izin vermeyiz diye düşünüyor. İş oraya gelinceye kadar bir olabilecekleri denemek istiyor.

 

Düşünce buysa, yanlış. Bölünme bugünden yarına hızlı biçimde gerçekleştirilmeyebilir. Zaten Basra körfezinden petrol çıkmaya devam ettiği sürece bir Kürt devleti kurulmasının öyle aciliyeti yok. Alıştıra alıştıra gideceklerdir. Belki bu hükümet dönemi sadece bir hazırlık ve geçiş dönemi olacak, bölünme ihalesi bu hükümete kalmayacaktır. İşler bir gün öyle bir noktaya gelir ki “biz o zaman neye evet demişiz meğer” diye pişman olunur ama atı alan üsküdarı geçmiş olabilir. Şimdiki iktidar sahiplerini o gün ortalıkta bulamayabilirsiniz.

 

Ya da bu kesim ne olursa olsun yine de tabbak sevdiği deriyi yerden yere vurur misali ordusuna güveniyor, ordu hırpalansa da bu hırpalanmaya sesini çıkarmıyor, nasılsa ülkesini korumaktan asla vaz geçmeyeceğine inanıyor. Bir bölünme gündeme gelirse ordunun yine çıkıp duruma el koyacağına ve izin vermeyeceğine inanıyor.

 

Bu da yanlış. Ordu biziz, halkın çocukları. Gökten zembille inmiyorlar veya fabrikalarda üretilen robotlar değiller, sinirleri çelikten yapılmıyor. Morali çöken, halkını arkasında görmeyen en güçlü ordular yenilgiye uğrayabilir. Yine hatırlatayım, süreç yavaş işleyecek. Öyle bugünden yarına hop diye bölünme dayatılmayacak. Belki de bir sonraki nesil ancak bu tehditle yüz yüze kalacak. Belki bu kadar da gecikmeyecek, bilemem…

 

Bir diğer çıkarım konusu: Evet diyen kesim din diktası kurulacağına da ihtimal vermiyor. Buna hevesli marjinalleri saymıyorum. Evet oylarıyla destek veren halktan bahsediyorum. Bakıyorlar her açtıklarında televizyonu, açık giyimli hatunlar gülüyor, oynuyor, hatta dini bilinen kanallarda bile, “bu ülkeye mi şeriat gelecek?” diye hiç inanasıları gelmiyor.

 

Bu zan da yanlış… Hatunların serbestçe gülüp oynaması ile şeriat gelip gelmeyeceği konusunun hiç alakası yok. Hatun dediğin kapanır da açılır da, her iki işlem birkaç dakikasını ancak alır! “Beş dakkada değişir bütün işler” diye bir şarkı vardı. Toplumun tamamı bu kadar hızlı değişmese de, gidişat aldatıcıdır. Değişmez sanılan şeyler yavaşça değişmektedir. Bir de değişmeye hız veren etkenler varsa, toplamda oluşacak etkiyi hiç de küçümseyemezsiniz. Marjinallere destek veren evetçi halk türbanı bir dinci simge olarak görmek de istemiyor. Bunun artık bir din diktası özlemciliği simgesi olduğunu kabul etmekten kaçınıyor.

 

Bu da yanlış. Ortam olgunlaşır ve oluşursa, böyle bir kanı halkta yaygınlaşabilir evet. Bir normalleşme olur ve türban takılması hiç de din devleti özlemi olarak görülmeyebilir, çok normal karşılanabilir. Hiçbir tartışmaya yol açmayabilir. Ama o gün henüz gelmedi! Tersine Avrupa bile “türban yetmez peçe, burka” talepleri ile şaşkın durumda. Dinci dogmatizm yükseliyor, bu kesinlikle göz ardı edilemez bir gerçek.

 

Son ihtimaller, halkın bunların hiç biri umru değil, “ne olursa olsun, bir kilo pirincimi gelip veriyorlar ya, bana ne ülkeye ne olacağından” dediği. Buna ihtimal vermek istemem. Kimse bu kadar umarsız olmaz. En azından bu kadar büyük bir kitle bu kadar umarsız olamaz.

 

Diğer zayıf ihtimal, bu kadar büyük bir kesimin “düzen bir çöksün, kaostan bakalım ne çıkar” diye düşünmesi. Yine bu kadar büyük bir kitlenin bu kadar endişesiz olacağını sanmıyorum.

 

Fakat bir memnuniyetsizlik olduğu kesin. Niye bir şeylerin değişmediği, değişimin önünde kimin ve neyin durduğu ve önünü tıkadığı şeklinde bir memnuniyetsizlik var. Toplum değişim için bir risk almak istiyor, fakat bu riski düşük tutmak, uzak görerek rahat olmak ve umarsız olmak da istiyor. Acil ve radikal bir risk almak istemiyor. Zaten riskler de bugünden yarına hemen tepemizden boşalmayacak. Süreçler çalışacak.

 

Canlıların temel düşünce biçimi: En az riskle en fazla kazancı nasıl sağlarım? Böyle düşünmeyi daha okula sıralarında öğreniriz: “En az ders çalışma zahmetine katlanarak en yüksek notu nasıl alırım?”

 

Bakalım bu strateji böyle gidecek mi ve ne sonuç verecek, göreceğiz. Fakat Irak ve Yugoslavya’nın başı keldi, bizim başımız okunmuş şerbetli sanmazsak çok iyi ederiz derim. Trafik kaza haberlerini ekranda izlerken de bunların hep başkalarının başına geldiği zannına kapılırız. Başına gelenler de bir gün öncesinde ekranın başında kaza haberlerini izlerken öyle sanıyorlardı…

 

Bu şuna benzer: Asker karakola kapanır, yanıbaşındaki dağda ne oluyor hiç ilgilenmez, tek amacı karakolunu korumak ve zayiat vermemektir. Rahat da eder, arada bir saldırı olursa çabuk unutulur, şehitler ölmez, vatan bölünmez diye geçiştirilir. Ama bir gün bir bakılır ki o karakolun koruyacağı bir sınır kalmamış olabilir.

 

Sonuç: Badireleri ucuz ve umarsız atlatmak insanları gevşetir. Yok öyle onca yirmi yaşında delikanlı terörün pençesinde can verirken vur patlasın çal oynasına ara bile vermemek. Karar alındı, destek verildi. Sonucunu görelim, hiç bir adımdan kaçınılmasın, ayak sürünmesin. Bedeli neyse ödensin...

 

 

Gönderi tarihi:

Bence görüşülmeyecek, konuşulmayacak hiç kimse yoktur. Hepimiz insanlarız ve hepimizi konuşarak iletişim kurarız.

 

Fakat yanlış olan ve eleştiri konusu yapılan pazarlık yapılmasıdır. Fakat oyalama taktikleri uygulanacaktır. Daha baştan ayak sürünmesi bunun şaşmaz belirtisidir. Oyalamalar yapılacak ve sonra da zaten seçim kampanyaları tekrar başlayacak, içeriği kozmik sır gibi saklanan açılım daha ertelenecektir. Biz de diyoruz ki ajandada ne yazıyorsa gereği yapılsın, referandumdan yetki çıktı. Ama herkes boşa bekler. Emperyalistlerin öyle çok acelesi yok.

 

ABD çöktü çökecek, bölünecek, can çekişiyor, çıkmazda filan diye propagandalar yapılmakta ve Türkiye'nin dünya imparatorluğuna hazırlandığı propaganda edilmektedir. Bunlar maksatlı şaşırtmacalardır. ABD nin elinde korkunç bir savaş makinesi vardır ve hiç bir çıkmazı yoktur. ABD istediği gün İran'ı soluksuz bırakır. Şu an petrol trafiğinde bir değişiklik yok, sorun da yok. ABD yi harekete geçirecek bir neden yok. Aceleye de neden yok.

 

Türkiye bölgenin kalbi, dünyanın gözü üzerinde olan bir ülkedir. Daha armut olgunlaşmadı. Çok kısa vadeli planlar ve hızlı gelişmeler, ani değişimler bekleyen yanılır. Daha pehlivanlar peşrev çekiyor, cazgırlar maniler okuyor, daha bir şey yok. "Türk gibi başla, Alman gibi sürdür, İngiliz gibi bitir" diye bir söz vardır. Daha bitirmeyi bırakın, sürdürme safhası bile gelmiş sayılmaz, Türk başlangıcındayız daha. Sanki hop diye dünya değişecek sanmak bu halka mahsus bir özelliktir. Endişe verici olan da bu, yavaş ve alıştırarak gidecekler. Seçime kadar ısınma ve alıştırma hamlelerinden başkasını beklemeyin. Ama yargıyı ve kurumları ele geçirme operasyonları tam gaz sürecek tabii, o ayrı. Seçimden sonrasını bilemem. O kadar da müneccimleri işsiz bırakmaya çalışmayayım! :)

 

Ha, bir de kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez, Türkiye'nin bir parasal krize girip halkın uyanmaması için dış parasal destekler sürecektir. Para dediğin elinin kiri, emperyalistler için lafı bile olmaz. Boyalı kağıttır. Önemli olan enerji ve kaynaklardır. Yani plan iyi hazırlanmış ve adım adım uygulanıyor.

Gönderi tarihi:

12 Eylül Referandum'u Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapisinin uzun vadede degistirilmesinin oylanmasiydi.Bu oylamada birtakim ittifaklar kuruldu.Bu ittifaka AHMET HAKAN Hürriyet gazetesinde "ISTE KUTSAL ITTIFAK"diye yer verdi.Yüzde 58 EVET oyu cikmasinda Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük Sünni muhafazakar ittifaki gerceklesti.

 

Bu referandumda kimler bir araya geldi okuyup görelim:

 

Milli Görüscüler ile Fetullahcilar hic anlasamazdilar bir araya geldiler.

 

Akincilar ile Büyük Birlikciler hic anlasamazlardi bir araya geldiler.

 

Iskenderpasa ile Ismailaga hic anlasamazdilar,bir araya geldiler.

 

Vakit ile Zaman hic anlasamazdilar bir araya geldiler.

 

Radikal Islamcilar ile Ilimli Islamcilar hic anlasamazdilar,bir araya geldiler.

 

Türk Islam sentezcileri ile Müslüman solcular hic anlasamazdilar,bir araya geldiler.

 

Mazlum-Der ile Neo-Osmanlicilar hic anlasamazdilar,bir araya geldiler.

 

Geleneksel Dindarlar ile Modern Islamcilar hic anlasamazdilar,bir araya geldiler.

 

Islamci Burjuvazi ile genc Islamcilar hic anlasamazdilar bir araya geldiler.

 

Riza Zelyut Alevi yazar su anda yargilaniyor.Bakin Kürtler nasil oy kullandi arastirmasini yapmis.

 

MUSTAZAF-DER: EVET.

Mustazaf-Der BÖLGEDE DTP'den sonra en ciddi agirligi olan yapilarin basinda yer alir ve eski Hizbullahcilardan olusur.

 

ÖZGÜR-DER: EVET Diyarbakir basta olmak üzere bölgede etkin olan Özgür-Der kendi Haber sitesi HAKSÖZ'de EVET diyecklerini aciklamisti.

 

ADIYAMAN MENZIL GURUBU:EVET Menzil seyhi Seyyit Abdülbaki efendi ve vekilleri bu aciklamayi yapmistilar.

 

FETULAH GÜLEN CEVRESI:EVET, bunlar kendilerini cemaat olarak degil GÖNÜLLÜLER HAREKETI olarak adlandiriyor.EVET icin müthis bir kampanya yapmislardi.

 

KIRKINCI HOCA:EVET Erzurum Kümbet Medresesinde calismalarina devam eden Mehmet Kirkinci Hoca ZAMAN gazetesi araciligiyla evet vereceklerini duyurmustu.

 

SIIRTILLO SEYHLERI:EVET

 

NORSIN SEYHLERI:EVET

 

HAK-PAR:EVET

 

KADEK:EVET

 

DEMOKRATRIK KÜRTLERIN ARAYISI:EVET

 

KÜRT DEVRIMCI DEMOKRAT HAREKETI:EVET

 

DICLE-FIRAT DIYALOG GRUBU:EVET

 

VE BU TABLOYA DIGERLERINI ILAVE EDEBILIRIZ.

 

 

VURAL SAVAS-YARGITAY ESKI CUMHURIYET BASSAVCISI

 

 

saygilarl

Gönderi tarihi:

İşte asıl bölücülük bu tarz yazılardır...

Tabi pkk ve yandaşları bölücülük yapmıyor.

Ama ona karşı çıkanlar bölücü oluyor.

Varın bölücü deyin.

 

Ben uzun yazmayı beceremiyorum.Kısa ve öz.

Gönderi tarihi:

Düna tersine döndü galiba...!Bölücülerle oturup ülkenin birlik ve bütünlügünden hangi tavizleri veririz müzakereleri yapiliyor bu bölücülük degil ama bölücüleri meclisten iceri sokmamak lazim demek bölücülük oluyormus...ne diyelim ki buna.Yavuz hirsizin ev sahibini bastirmasina benziyor bu.

 

 

saygilarla

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.