Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Bugune kadar hep kurt/turk olaylarinda genelllikle basin medya ve forumdada hep teroristlerin itiraflari yer aldi hep madolyonu bir taraftan dinledik ama hic orada askerlik yapanlardan catismaya girenlerden dinlemedik bugun tesadufen sabah ise gitmeden evvel tvde bir programda gazetelerin basliklarindan birisi dikkatimi cekti gerci her nekadar Taraf gazetesi kimilerine gore yandas gazetesi oldugunu soyleselerde gazetede yazilanlarin bir cogunu ben yakin arkadaslarimin kendi agzindan duydum vede fotograf albumlerinden birebir gordum .. Buyrun..

 

Trabzonlu er, savaşta insani değerlerini nasıl yitirdiğini anlattı: Kürtler’i zaten sevmiyordum Köylerini yaktık, yıktık. Öldürdükçe arkası geldi. 16 yıldır yaşadıklarımı üzerimden atamadım...

 

Ali Altay “Ne varsa geçmişinde öyledir insanlar” diyor. Ali’nin albümünde anne babasının siyah beyaz resimleri, gülümseyen çocukluk fotoğrafları, haşarı liseli fotoğrafları var. Bir de ölü insan resimleri... Güneydoğu’da askerlik yaparken öldürdükleri ve sonra şiddet uyguladıkları PKK’lıların resimleri.

 

Ali Altay “Her katil cinayet mahalline dönmek ister” de diyor; “Bu bir hesaplaşmadır. Ben de Güneydoğu’ya gitmeyi çok düşünüyorum”. Nitekim benimle yaptığı konuşmada Güneydoğu günlerine epey zorlu bir yolculuk yaptı Ali. Hayatında ilk kez gördüğü bir kişiye ‘kulak’lı, bebekli, mayınlı hikayeler anlattı. Geçmişine şimdi sizin elinizde tuttuğunuz bu sayfayı da ekledi.

 

» Ne zaman askere gittin?

 

Kasım 94’te. 94-95 en hareketli dönemdi, ben de o dönem Bitlis’te komandoydum.

 

» Gitmeden önce neredeydin, ne yapıyordun?

 

Ben Trabzon doğumluyum. Ortaokulu bıraktım, 17-18 yaşında İstanbul’a geldim. İstanbul metrokent, orada bir fırsatın varsa, burada bin fırsatın var, ben de özgürlüğüne düşkün bir insanım. İstanbul’a gelirken burada hiç tanıdığım da yoktu. Kendi şartlarımı oluşturdum, geldim. Askere gitmeden önce gündüz kafede gece aynı gruba ait barda çalışıyordum.

 

» Nasıl bir aileden geliyorsun?

 

Babam işçi emeklisi, biz 6 kardeşiz. Kendimi bildim bileli, Trabzonluyuz, milliyetçi insanlarız. Dedem Kurtuluş Savaşı’nı yaşamış bir insan.

 

» Askere gidişin nasıl oldu?

 

Askere severek gittik. İstesem gitmezdim zaten, o dönem İstanbul’da ikametgâhım yoktu. Kurada Isparta Dağ Komando Eğitim çıktı. Yüzde 99 doğuya gitmeye hazırlıklıydım, istiyordum, içimde vardı.

 

» İlk görev yerin neresiydi? Oraya gidene kadar ruh halin nasıldı?

 

İlk görev yerim Bitlis Hizan’dı. Trenle İstanbul’dan çıktık, gidiyoruz. Bir tren düşün, ucu bucağı görünmüyor. Üstünde toplar, tanklar var, askeri mühimmat var. Güvenlik nedeniyle gündüz gidiyoruz, gece duruyoruz. Bingöl Genç’e gelene kadar biz hâlâ olayın dalgasındayız. Orada yaşamamışsın ya bilmiyorsun, hamsın. Askeri anlamda da olmamışsın. Teoride birşeyler öğrenmişsin, kendi kendine olduğun yerde bir şeyler yapmışsın. Macera yaşıyorsun, bir çeşit safariye gitmişsin o âna kadar... Ama ne zaman ki Bingöl Genç’e vardık... Vadinin bir tarafında terörist, diğer tarafından asker var, çatışmanın ortasından geçiyor tren, camlar kırılıyor. Bize çelik başlık vermişler, herkes savurup atmış, ben de benimkini koltuğun altına sokmuşum. Çıkartıp takacağım. Ama takılmış, çekiyorum çekiyorum gelmiyor. Olay koptu artık, sınırdasın. Baktım çıkmıyor. Yemin ederim, yattım kafamı orada içine soktum.

 

» İlk çatışmanı böylece görmüş oldun..

 

Asıl vadiyi geçtikten sonra, yola bomba koymuşlar, bizden bir önceki tren dere yatağına devrilmiş. O anda anladık ki, hiçbir şey sürpriz değil artık.

 

» Nerede kaldınız Hizan’da?

 

Bize Sakıp Sabancı Öğrenci Yurdu tahsis edilmiş. orda kalan az öğrenci varmış, bizim için boşaltılmış. Güzel, konforlu bir yer. Ama binaya girdik, psikolojimiz bozuldu. Orada öğrenciler her yere yazmışlar “Biji Apo” “PKK Büyük” “Yaşasın Gerilla”. Tuvalete gidiyorsun, oturuyorsun, kapıyı çeviriyorsun, arkasında Kürt bayrakları.

 

» “Biji PKK”yi görünce, orada yaşayan Kürtler için ne hissediyorsun?

 

Bizde eskiden beri vardır. Karadeniz insanı Kürtleri sevmez, ciddi anlamda sevmez, ne yalan söyleyeyim. Tabii onları görünce psikolojin bozuluyor. Buradan baktığın zaman; “Orada birkaç tane terörist var, halk ayrı”. Ama dışarıdan gördüğün gibi değil. Aslında hepsi bir. Tarladaki de bir dağdaki de bir. Halk onlara terörist falan demiyor, “Oğlumu askere gönderdim” diyor. Oradaki insanların PKK’ya müthiş desteği var. Eskiden bu çok anlaşılmıyordu da şimdi panellerde, mitinglerde, sanal alemde çok rahat görebiliyorsun. 11 milyon Kürt varsa bunun on milyonu rahat PKK’yı destekliyor. Diğer bir milyon da kişisel çıkarları için ayrı düşmüştür.

 

» Sen de Kürtleri düşman olarak görüp ona göre davranıyorsun o zaman?

 

18-19 yaşında birisin, çok sağlıklı düşünmeyebilirsin. O dönem öyle düşünüyorsun ama aslında öyle değil. O zaman “Herkesten her şeyi beklemen lazım” diye düşünüyorsun. Bekliyorsun da. Sürpriz de olmadı zaten. Ondan sonra olaylar gelişti.

 

» Nasıl gelişti?

 

Dediler ki; âdettendir, buraya gelen her birliğe bir “Hoşgeldin” yaparlar. Biz de “He yaparlar” falan, hâlâ olayın tam ciddiyetinde değiliz. Sonra bir gece “Hoşgeldin” yaptılar. Milli maç var. Herkes gazinoda maç seyrediyor. Biz de bir arkadaşla nöbetteyiz. Yağmur yağıyor, gök gürlüyor. Puslu bir hava. Roket geliyor. Kavak ağaçlarından birine vuruyor, ağaç yarılıyor. Biz yıldırım düştü sanıyoruz.

 

» Sonra?

 

Sonra silahlı tacizler başladı. Telsizden anons geçiyorlar: “Sizin tarafa doğru geliyorlar”. Biz iki kişiyiz orada, 20 yaşına daha yeni girmişiz. Oradan şallı şalvarlı geliyorlar. İki kişi 20 kişiye kahramanlık yapacak durumun yok. Can tatlı. Siperde kim duracak? Siper hedef. O kadar kafamız çalışıyor. Siperi terk ettik, bulunduğumuz yerin yan tarafı bataklıktı, yattık suya boynumuza kadar. Geçtiler, kalktık. Taciz ateşiydi zaten baskın değildi.

 

» Ciddi çatışmalara girdiniz bunun dışında herhalde...

 

Kimsenin yapamadığını yaptık, istikrar sağladık bölgede. Mesela Kolludere diye bir yer var. Orada, PKK 300-400 kişilik Jandarma Karakolunu tahliye etmiş, Örgüt, bayrağı çekmiş. Kurtarılmış bölge ilan etmiş orayı. Biz duyduk, şok olduk. O derece gelişmiş olaylar. İlk o bölge kurtarıldı bizim dönemimizde. Yüklü bir çıkarma yapıldı oraya.

 

» Peki bu süreçte psikolojinin yavaş yavaş değiştiğini hissetin mi?

 

Bölgeye gittiğinde insani değerleri olan bir insansın. Gayet nizami davranıyorsun, prosedürü uyguluyorsun. Ama sonra... İlk JİTEM olayını orda gördüm ben. Biz adamları teslim alıyoruz, helikopterle Jandarma İstihbarat binasına getiriyoruz. Helikopter pisti tepede. Nerden baksan 100- 150 basamak var aşağıya doğru jandarma binasının kapısına. Önce adamları kolunda indiriyorsun. Bunu bir kere yapıyorsun, iki kere yapıyorsun. Ama sonra o kadar insanlıktan uzaklaşıyorsun, yozlaşıyorsun ki...

 

» Ne yapıyorsun?

 

Pistin başındasın, adamın kolları bağlı, oradan aşağı yuvarlıyorsun; “Yolluyorum, geliyor, aşağıdan al.” Artık insani değerlerini kaybediyorsun, kontrolden çıkıyorsun. Gerek öldürülme korkusu, gerek onların sana yaptıkları... İlk ben orada anladım bir şeyler kaybettiğimi.

 

» Aşağıya yuvarladığınız adamlar yaralanıyor tabii...

 

Kolu bacağı kırılanlar olur ama ölmez, en fazla kırık çıkık olur. O da çok önemli değil zaten.

 

» Başka neler gördün askerde?

 

Bana “Senin hemşerin var Trabzonlu, terhis oluyormuş, JİTEM binasında. Onun yerine yerleşirsen operasyona çıkmazsın, rahat olursun” dediler. Benim de bir beklentim yok, ama “Gideyim tanışayım” dedim. Gidiyorsun, yerin altında tutuklular var. İçerisi bir pislik kokuyor, rögar yanından geçersin ya, öyle. Yemişler yapmışlar, yedikleri hücrelere yapıyorlar dışkılarını. JİTEMciler orada. Bir şiddet var içerde, bir şiddet var, böyle bir şey yok yani.

 

» Senin arkadaş ne yapıyor?

 

Koridorun sonunda. Çalışıyor, girmiş birine çalışıyor. Kan ter içinde kalmış adam, kalbi duracak nerdeyse. Prosedür gereği, sorgulananın gözü bantlı. Çocuk uyarmış ‘gözbantını açma’ diye. Bu da omzuyla açmaya çalışmış... Bizim Trabzonlu kırmış kafayı zaten. Dolayısıyla fena şiddet var. Ki o dönem herkese... Herkesten şüphelenmek zorundasın, şüpheleniyorsun da zaten. Bizim dönem olağanüstü haldi, belli bir saatten sonra dışarı çıkmak yasak... Vurabilirsin, yolda kimi görürsen gör. Vur emri var çünkü.

 

» Öyle vurduğunuz birileri oldu mu?

 

Bir asker vardı mesela... Çocuk askerliğini batıda yapmış, terhis olmuş. Köyüne gelmiş, akşam yan köye kız arkadaşını görmeye gidiyor. Orada herkesin evinde keleş (kalaşnikof silah) var. Yanına kendini korumak için silahını alıyor. Yan köye giderken bizim görüntüye giriyor, silahlı da görünce hiç sorgusuz sualsiz vurursun, vurduk.

 

» Sen mi vurdun?

 

O anda herkes ateş ediyor. Bunu “sen vurdun” diye kimse diyemez. Sen oradan ateş ediyorsun o oradan ateş ediyor. Bölgeyi komple tarıyorsun. Biz ilk başta ateş etmedik, bayağı yol verdik ona, bu öncü grup diye, arkadakileri bekliyoruz. Arkadan kimse çıkmayınca bari öncüyü kaçırmayalım, dedik. Vurduk. Ondan sonra soruşturma açılıyor, kimliği ortaya çıkarılıyor. Biz terörist vurduk, diye seviniyoruz tabii. Sonra masum çıktı ama olabilir. İş kazası.

 

» Başka ‘iş kazası’ oldu mu?

 

Mesela birini aldık, kamyoncu, kuru gıda getiriyor. Direkt örgüte yardım yataklıktan aldık. Soruşturma bitti, evrakları geldi, bırakıldı adam. Ama bir hafta da arabada yattı, gidemedi. Çünkü o evrakları gelene kadar boş durmuyorsun, adama çalışıyorsun. Bilgi bilgidir diyorsun, taze bilgi istiyorsun, çalışıyorsun.

 

» Askerlikte seni en çok etkileyen olay neydi?

 

Köylerin yakılmasına karşıydık. Yakıyorduk yıkıyorduk ama... 80’e yakın köy boşalttık. İnsanlar çaresiz, diyor ki “Nereye gideceğim?” “Ya nereye gidersen git, umurumda değil kardeşim, boşaltacaksın” diyorsun. Yağmalıyorsun, koyunu keçisi var, onu telef ediyorsun, şiddet uyguluyorsun. İlk yaptığında “Aaa yapamam” diyorsun, ikincide “Yapamam” diyorsun, üçüncüde herkesten güzel yapıyorsun. Ama bunları çaresizlikten yapıyorsun. Devlet o bölgede otoriteyi sağlayamıyor, onun için boşaltıyor, sen olsan sen de yaparsın.

 

» Köy yakmaları sırasında inanılması zor hikayeler anlatıyorlar. Ateşe atılan bebeklerden bahsediliyor. Sen gördün mü böyle şeyler, yaptın mı?

 

Ben yapmadım ama şiddet var tabii. İnsan psikolojisi bozuluyor orda. Bu tür şeyleri çok fazla yadırgamamak lazım. Dışarıdaki insan yadırgayabilir ama orada psikolojisi bozulmuş insan için çok anormal birşey değil o. Arkadaşını vuran bile var orda.

 

» Bir de anahtarlığında PKK’lılardan kestiği kulakları taşıyanlar var...

 

Doktor geliyordu, “Arkadaşlar lütfen ben gittikten sonra kesin kulakları” diyordu. Kestik biz de ama “Anahtarlık yapayım, saklayayım” demedik. Onlar da bizim askerlerin pipisini kesmişlerdi ama öyle deme. Bak mesela buna öldürdükten sonra şiddet uyguladık. (Ölmüş bir PKK’lının fotoğrafını gösteriyor albümünde) Ayaklarından bağlamıştık, sarkıttık yukardan aşağı.

 

» Hiç kopma noktasına geldiğin zamanlar oldu mu?

 

Oluyor tabii. Aylardır oradasın, görev yapıyorsun. Bir tarafta milliyetçi duygularla çatışıyorsun bir tarafta ölen insanlar var.Haberlerde bakıyorsun ki, Hülya Avşar’ın gözlerinin haberi yarım saat, ‘Hakkari’de şehit’ altyazı geçiyor, haber bile olmuyor. O kadar değerin var. Bunun ötesi yok yani. Saçma birşey.

 

» Yanında ölen arkadaşların oldu mu?

 

Biz en az zayiat veren bölüktük. Bir tane şehit verdik.

 

» Nasıl oldu?

 

Telefon hattını kesmişler, tamir etmeye gidiyor, mayın koymuşlar, basıyor o da. Çok kötüydü... Antipersonel mayın... Bastığın zaman kuruluyor, ayağını kaldırdığın zaman da mekanizma çalışıyor, yerden fırlıyor, bel hizana kadar geliyor, orada patlıyor. Dolayısıyla tahrip gücü çok yüksek. Kol bacak... Onu gördük zaten ya... Buradan bakınca film gibi ama orada olunca öyle olmuyor. Kolu kopmuş, bacağı kopmuş, çok hoş bir şey değil.

 

» Şimdi geriye baktığında bu Güneydoğu’da yaşananlar için ne düşünüyorsun?

 

Bizim dönemizde Çevik Bir, biz bölgeye gittiğimizde “Hayırlı olsun”a geldi. Bize dediği şuydu: Orada iki tane g... boklu Kürt var, siz dört buçuk ay eğitim aldınız, göz bebeğimizsiniz, çok iyi eğitildiniz. Gerillaya “iki tane g... boklu Kürt” dedi adam. Şimdi de aynı şeyi söylüyorlar. “Vatan sana canım feda”. Üstünde yaşamadıktan sonra, vatan nereye kadar, neye yarar. Tamam vatan uğruna öl ama bu saçmalık. Diyorlar ki 30 yılda 50 bin insan kaybettik. Komik! Ortada hiçbir şey yokken. Ortada harbiden hiçbir şey yok. Abdullah Öcalan bizim toprak talebimiz yok diyor, Türkiye sınırlarını değiştirmek gibi bir talebimiz yok, diyor.

 

» Askerden sonra devletin sana sahip çıktığını düşünüyor musun?

 

Burada öncelikle Güneydoğu gazisi arkadaşımla benden iki yıldır tek kuruş kira almayan ev sahibime selam ederim. Ondan gördüğümüz duyarlılığı TSK’mızdan göremedik. Senin yaptığın bir iş vardır, hakkıyla yapıyorsundur, dolayısıyla karşılığını beklersin. Devlet sana bir misyon vermiş, keyfine gitmemişsin ki oraya, safariye de gitmemişsin. Hayatını ortaya koymuşsun. Şu anda Vietnam gazilerine davranışa bak, aldıkları paraya bak, yaşama standartlarına bak, buradaki insanlara bak. Adam karısını asıyor, hızını alamıyor, aileyi komple katlediyor, kayınpeder. baldız, kayınço. Kontrolünü kaybediyor. Çocuk hepsini pusuya düşürüp öldürmüş, asker taktiğini uygulamış. Onu yaşamış orada, öğrenmiş biliyor.

 

» Senin için tanıdık bir hikaye mi bu?

 

Tanıdık. Sürpriz de olmadı. Oradan gelen insan ciddi anlamda yaşamışsa, iyi bir askerlik eğitimi almışsa, bir sorun yaşadığında bu sorunu mutlaka şiddetle çözer. Orada görev yapan askerlerin televizyonda konuşmalarına bak, konuşma tarzları çok farklıdır, sert konuşurlar, şiddet vardır onların içinde. Orada görev yapan herkes, subayından erine kadar herkeste vardır bu.

 

Bir insan uykusuz ne kadar durabilir ki. Maksimum 24 saat durabilirsin. Bizde gece uyuyamazsın. Gündüz uyuyorsun, ama uyuyamıyorsun. Dala kuş konuyor hemen fırlıyorsun. Sonra yatıyorsun, çıt, tekrar kalkıyorsun. Müthiş bir şey, acayip bir psikoloji, 16 sene oluyor. Atamıyorsun hala. Ben hâlâ, yemin ederim, uyurken odama gir, seni nefesinden hissederim, yataktan bir kalkışım vardır ışık hızıyla...

 

» Demin anlattığın, Zonguldak’taki tüm ailesini öldüren çocuğun ruh haline senin de girdiğin zamanlar oldu mu hiç?

 

Düşün, kendine bile yapabiliyorsun. Bak (göğsünde karın bölgesinden kalbine uzanan dikiş izlerini gösteriyor).

 

» Nasıl yaptın?

 

Bir gece alkol aldım, yaptım. O sırada evdeyim, , bazı özel problemler de var. Dokunsan ağlayacak moddaydım, haberleri izliyorum, “Adam cinnet geçirdi, çocuğunu vurdu kendisini vurdu, karısını vurdu” diyor. Ben de kendimi moda sokmuşum; sıkayım bir tane gideyim. Kalbime sıktım. Büyük de bir silahtı. Sıkınca sekti, buradan girdi, arkadan çıktı. Dolayısıyla kendine bile yapabiliyorsun, o anda gözün görmüyor. Gönül’ü vurmuşsun, Ahmet’i vurmuşsun, çocuğu var, ailesi var. Hiçbir şey umurumda olmuyor.

 

» Bu intihar girişimin özel sorunlarınla ilgili görünüşte...

 

Ama orada yaşadıkların var, psikolojin var. Bu şuna benzer: Sen çok iyi resim yapmayı biliyorsundur ama eline fırça almazsan onu hissetmezsin ya, sonuçta sana resim yapmayı öğretmişler orada. Bize resim yapmayı öğrettiler. İçinde yoksa da resim yapmayı öğreniyorsun.

 

» Resim yapmak dediğin?

 

Şiddet... Şiddeti öğreniyorsun orada. Normalde içinde yoktur, kursa gider öğrenirsin. Biz sonuçta orada resim yapmanın kursuna gittik. Sivildeyken şiddet yapan bir insan değildik. Silahı alıp kafana sıkmak çok zor bir şey gibi gelmiyor artık. Çünkü yapmışsın, sıkmışsın.

 

» Asker dönüşünde kabus görüyor muydun?

 

O zaman görüyordum ama uzun zamandır görmüyorum. Mayına basan arkadaşımız vardı ya, onu çok gördüm. Kolu bacağı kopmuş, gözünün önünden gitmiyor, bunlar kalıyor hafızanda. Ne yaparsan yap geçmişinden kurtulmazsın. Ne varsa geçmişinde artık öyledir insanlar. Hani derler ya “Her katil mutlaka cinayet yerine gelir”, insanın kendiyle hesaplaşmasıdır o. Ben Güneydoğu’ya gitmeyi de çok düşünüyorum.

 

» Askerliğin bittiğinde ne hissettin?

 

Bittikten sonra da enteresan bir şey var; boşlukta kalıyorsun. Havaalanına gelmişsin, sivilsin. Artık arınmışsın, silahını falan herşeyini bırakmışsın. Spor ayakkabılarını, kot pantolonunu giyiyorsun, o anda bir şey hissediyorsun, bir boşluk hissediyorsun. Sanki üzerinden bir yük kalkmış, çok hafifsin ama bir acayip... Ayakların gelmiyor. Oradaki yaşam tarzını benimsemişsin artık bir şekilde.

 

» İstanbul’a geldikten sonra nerede çalıştın?

 

O sırada doğuda komando görevi yapan askerlere çok güzel para veriyordu güvenlik şirketleri. Ben de güvenlik şirketinde çalışmaya başladım.

 

» Bir şekilde silahla bağın kopmadı yani...

 

Kopmadı. Birgün şöyle bir şey oldu. Beşiktaş’ta yemeğe çıkmışız, iş arkadaşları falan. Birkaç tane abla var yanımızda, evli. İki tane maganda laf attı. Ben “Nasıl laf atarsın ha” diye bir girdim. Bir dayak yedim kırolardan, bir dayak yedim. Beşiktaş’ta güzel bir kafedeyiz, şemsiyelikler falan var. Artık gözüm dönmüş, şemsiyenin borusu vardır, metal ve ağır bir boru, vurdun mu düşüyor. Bir tanesine bir vurdum, dağıldı, yıkıldı. Ötekine bir tane, olayı iki dakikada çözdüm.

 

» İşyerinden ne dediler bu duruma?

 

Oradan değil de ikincisinden benzer bir olay yüzünden atıldım. Beni simit almaya gönderen doktoru vuracaktım. Mesele çıkmasın diye simidi aldık, demesen mi ‘Bu sabah simidi, git öğle simidi al.’ Psikolojin bozulmuş bir kere, her şeyi şiddetle çözmeye çalışıyorsun. İhtilafa düşmüş olabiliriz, medeni insanlar ne yapıyorlar, ya mahkemeye gider ya da konuşur hakkını arar. Ben “mahkeme, konuşayım, falan, filan, amaaan...”

 

» Kadınlarla ilişkilerin değişti mi?

 

Askere gitmeden önce çok duygusaldım, mektuplar yazıyordum, şiirler yazıyordum. Ben şiir yazıyordum kızlara.

 

» Şimdi?

 

Şimdi nerdeeee. Pat pat. Askerden sonra bitiyor artık.

 

» Evlendin mi?

 

İki kere evlendim, iki kere boşandım, bir tane oğlum var.

 

» Niye bitti evliliklerin?

 

Hep antisosyalliğimden. “Bugün dışarı çıkalım.” Ay niye çıkalım, ben istemiyorum.

 

» Şiddet var mıydı ilişkilerinde?

 

Vardı. Bir kız arkadaşımla olan olayı anlatayım: Sinemaya gitmiştik. Onu harbiden çok seviyordum ama. Kavga çıktı kıskançlık yüzünden. Otoparkta kavga ediyoruz. İki tane vurdum zaten, yüzü gözü dağıldı. Öyle çok uzun bir şiddet değildi ama dozu yüksekti.

 

» Askerden önce de öyle kavgalara karışan bir tip miydin?

 

Kavgaya karışmak falan hiç yoktu, askerden önce çok sakin bir insandım ben. Şiddete meyilli değildim ama şimdi şiddete meyilliyim yani. O yüzden pek fazla dışarı çıkmamakta yarar var.

 

» Şimdi nedir ruh halin?

 

Üç aydır depresyondayım, içime kapanıyorum, evden dışarı çıkmıyorum. Evliliklerimi bitirdikten sonra da kapatmıştım kendimi. Askerden önceki halimle kıyaslıyorum, hiç kopmazdım böyle. Şimdi o kadar bağlı değilim hayata. Bedavadan yaşıyoruz.

 

» Niye bedavadan?

 

Depresyona girdiğin zaman hiçbir şey umurunda olmuyor ya. Yakıyorsun her şeyi. Bir boşluktasın artık. Hiçbir şeyden zevk almıyorsun.

 

 

Masa değil tabut çakıyoruz

» İlk çatışma gördüğünde koltuğun altında kafana başlığı geçirdiğini anlattın. Sonra kulak kestiğinden bahsediyorsun. Bu iki resim arasındaki karelerde neler var?

 

Sürekli bombalıyorsun abi, sürekli sıkıyorsun, attığın silahın haddi hesabi yok. Namlu bitiyor silahta, namlu değişiyorsun. Takılıyorsun. 100 bin mermide namlu bitiyor, o derece asılıyorsun, takır takır. Gece çatışmalarını izliyorsun ya televizyonda ışıklı ışıklı. Önde giden ışıklı mermiyle arkada giden ışıklı mermi arasında 5 tane de gözükmeyen var. O derece çalışıyorsun.

 

» Süreç içinde olanları sorguluyor musun?

 

İlk gittiğinde batıda gördüklerin var: “Vatan Millet Sakarya”. “Allah Allah” saldırıyorsun. Ama bir süre sonra “Biz burada ne yapıyoruz abi ya?” diyorsun. Saçma sapan bir şey: İki kişi onlar vuruyor, üç kişi sen vuruyorsun. Eskiden Trabzon’da vardı, tavuğun bizim bahçeye girdi, küt. Seninki bizim bahçeye girdi, küt. Doğuda savaş hala öyle devam ediyor. Benim şu andaki düşüncelerimle o zamanki düşüncelerim arasında dağlar kadar fark var. Savaşarak bitecek birşey değil bu...

 

» Orada yaşadığın, sana “Abi biz burada ne yapıyoruz” dedirten somut bir olay oldu mu?

 

Hergün bir olay yaşıyorsun. Sürekli cenazeler geliyor. Sürekli... Düşün, meslek soruluyor; “Marangoz var mı?”. Marangoza ne yaptıracaksın, masa sandalye yapacak değil ya tabut çakıyor insanlar sürekli. Bunu anlayacak kadar zekisin, o bile senin psikolojini bozuyor. Sivildeyken hiçbir zaman ölümle yaşam arasındaki sınırda değilsin, orada kaldığın gece ya da gündüz sürekli o sınırdasın. Dolayısıyla bir gün, iki gün, üç gün... Üzerinde sürekli o baskıyla yaşamaya başlıyorsun.

 

 

Kimse yaşadığı herşeyi anlatmaz...

Şimdi 19 yaşında olsan, askere aynı heyecanla gider misin?

 

Gitmem valla, gidersem namerdim.

 

» Oğluna askerlikte Güneydoğu çıkarsa ne yaparsın?

 

Güneydoğu’ya askere gitmesini tabii ki istemem, belki de askere hiç yollamam.

 

» Kime oy veriyorsun?

 

Ben BDP’ye vereceğim vallahi. Türkiye’nin partisi olsunlar artık.

 

» Ciddi mi söylüyorsun?

 

Ciddi söylüyorum. Kürtleri sevmezdim, nefret ediyordum. Kürtleri de seviyorum artık.

 

» Güneydoğu’da askerken yaşadığın herşeyi birilerine anlattın mı, yoksa hiç anlatamadığın şeyler var mı?

 

Kimse yaşadığı herşeyi anlatmaz ki. Kadın kocasından şiddet görür, mahkemeye gider bir kısmını anlatır, bir kısmını anlatmaz. Anlatamıyorsun... Sonuçta yaşıyorsun, sonra hesaplaşıyorsun. Amerikan filmlerini izlersen Vietnam filmlerinde adam geliyor, kendisiyle hesaplaşıyor. “Ben yaptıklarımdan hiçbir zaman gurur duymadım” diyor. “Benim hatam düşünmeden gitmek oldu” diyor, “Şu anda olsa gitmem” diyor, “Siz de gitmeyin” diyor. Bugüne kadar Güneydoğu’dan gelen kimse çıkıp da “Gitmeyin” demedi.

 

» Sen diyorsun şimdi...

 

Ben diyorum.

 

 

O çevreyle Facebook’ta yazışıyorum

» Askerdeyken yaptıkların için kendini suçluyor musun?

 

Öyle bir suçluluk duygusu yok içimde. Orada bir görev verildi, sen kendi başına yapmadın bunu. Zaman zaman şiddet de gördüm, şiddetin dozunu da artırdım, işin kuralı o. Ama sonuçta devlet oraya götürüyor seni, ‘Haydi haydi haydi’ diyor, ondan sonra salıyor topluma. Rehabilitasyon merkezleri olması lazım, devletin bu insanları rehabilite etmesi lazım.

 

» Tedavi görmek için devlet kurumlarına başvurdun mu?

 

Niye ben başvurayım ki? Bu devletin yapması gereken bir şey. Ben kendi inisiyatifimle gitmedim ki Güneydoğu’ya. Ben bunu kendimle ilgili söylenmiyorum, bu toplumsal bir sorun, kendimle ilgili birşey istediğim yok. Oraya gidip gelen binlerce insan var.

 

» Kendin psikologa gittin mi?

 

İhtiyar bir psikologum vardı. Ucuz diye gidiyorum, adamın kulakları duymuyor, bağıra bağıra anlatıyorsun. Bir seans parasına üç seans gidiyorsun. En son kız arkadaşımla ilgili mevzuda gitmiştim. Geçen bir gittim, Beyoğlu’nda ofis mofis kalmamış.

 

» Öcalan’ın geçmişinden, PKK’nın kuruluşundan falan bahsediyorsun. Bu konularda çok okudun mu?

 

Tabii. Orada birşeyler yaşadın, o birşeyler senden birşeyler aldı. Ben niye kaybettim bunları diyorsun ve araştırma içine giriyorsun. Okuyorsun. O çevreden yazıştıklarım var nette artık, öyle düşün.

 

» Nasıl buldun onları?

 

Face’den (Facebook) dostluk kuruyorsun, birini ekleyince diğerleri “ A bunun arkadaşıymış” diyor, onlar da seni ekliyor. Tabii ben orada görev yaptığımı falan söylemedim, “Tarafsızım” dedim. Onların ideoloji tarzı ne, düşünceleri ne, kafalarındaki ne, onu anlamaya çalışıyorum. “Aptalca bir şey sizin davanız” diyorum, “Yok öyle değil” diyorlar.

 

 

 

*******

Güneydoğu’da savaşırken 1984’ten bu yana ölen asker, polis ve korucuların sayısının altı bini aştığından bahsediliyor. Yaralananlardan ise pek bahsedilmiyor.

 

“Medya ‘3 şehit, 6 yaralı’ der. İsmini söylemez ama yaralanmış dediğinin kesin bir yeri kopmuştur, ya kolu yoktur, ya bacakları ya da gözü.” Böyle özetliyor durumu kendisi de gazetede ufak bir habere konu olmuş, iki bacağını Güneydoğu’da kaybetmiş Faruk Baştürk.

 

Bir de bir yerleri kopmayanlar ama kopmuş parçaları görenler var. Mermiler başının hemen üzerinden geçenler ya da ölen arkadaşları için tabut çakanlar. İntikam duygusuyla kulak kesenler, istemeye istemeye köy yakanlar, kurşun vızıltıları arasında ne hissedeceğini bilemeyenler.

 

Ve sonra gazetelerin siyaset sayfalarından üçüncü sayfalarına düşen haberler: “Şırnak’ta mayına basıp iki bacağını iki gözünü kaybeden 26 yaşındaki Hüseyin Ümit tedavi sürecinde intihar etti.” “Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde Şafak Köksal adlı genç, şiddetli geçimsizlik yaşadığı karısıyla birlikte aynı aileden 6 kişiyi öldürdü. Askerliğini Hakkari Çukurca’da yapmış olan Köksal, aileyi yolda pusu kurarak katletti”

 

Rakamlar kesin değil ama şu anda Güneydoğu’da aktif çatışma bölgesindeki operasyonel birliklerde 200 bin asker var. 1984’ten bu yana bölgede çatışmış askerlerin sayısı kaba hesapla 5 milyonu buluyor.

 

Devletin ilgi alanına bu gençlerden sakatlık oranı yüzde 40’ın üzerinde olup da ‘vazife malülü’ sayılanlar giriyor. (Güneydoğu’da bir savaş olduğu kabul edilmediği için orada sakatlanan askerlere ‘harp malülü’ değil ‘vazife malülü’ deniyor.) Vazife malüllerine sakatlık derecelerine göre artan oranda tazminat veriliyor, emekli maaşı bağlanıyor. Şansı yaver gidenler işyerlerinde gazi kadrosunda kendilerine bir yer bulabiliyorlar.

 

Güneydoğu’da savaşmış askerler arasında “Bu vatan için canım feda” diyenler de var, “Bir daha gidersem namerdim” diyenler de... Bir kısmı “Askeriye bize sahip çıktı” diyor, bir kısmı kendisini “kullanılıp bir kenara atılmış” gibi hissettiğini söylüyor. Ama hemen hemen hepsinde bir haksızlığa uğramışlık duygusu var: “Biz orada öldük öldürdük, burada televizyonda ‘üç şehit, beş yaralı’ kapat geç. Bu kadar mı değersiz”

 

Bu yazı dizisinde Güneydoğu’da savaşmış askerlerin orada ve sonrasında neler yaşadıklarını kendilerinin ve yakınlarının ağzından aktarmaya çalışacağız. [Taraf Gazetesi]

Gönderi tarihi:

İnsan zayıftır. Stres sonrası travma bozukluğu yaşamak bir çok insan için geçerli olmaktadır.

 

Terörün amacı da zaten budur. Güvenlik güçlerini yasal çerçeveden çıkarmak. Bunu da yer yer ve zaman zaman tabii ki başarırlar. Çünkü aşırı stres her canlının muhakeme yeteneğini köreltir ve tutarsız davranmasına yol açar. Bu doğanın bir kuralıdır. Doğadan yararlanmak en birinci taktikleri olan terör örgütlerinin amaçları şiddetin karşılıklı tırmanıp yasaların ortadan kalkması, iç savaş çıkması ve ülkenin kaosa sürüklenmesidir. Başka türlü bir ülke nasıl bölünecek ki?

 

Yok yani, kendi militanlarını da baskı altında ve stres altında tutarlar ki vahşi davransınlar. Vahşet vahşeti davet etsin isterler. Örgüt içi infazlar, ihanetle suçlama yaygın baskı ve stresi tırmandırma araçlarıdır. Eylem zamanı ise cesaret hapı verip biriken stresi salarlar. Terörün başta gelen taktiği hiç bir zaman kimseye rahat huzur vermemek, aralıklarla ani ataklarla gerilimi tırmandırmaktır. Siner, pusar, bekler, zaaf gördüğü anda vurup kaçar. Bu yüzden terörle, karakollarda hareketsiz donmuş ve sinirleri gergin bekleyen, ağır teçhizatlı hantal nizami birliklerle değil, antiterör timleriyle mücadele edilmesi gerekiyor.

 

Her şeye rağmen Türk askeri dünyada en insancıl davranan askerdir. Stres sonrası travma bozukluğu örneğin bir Vietnam veya Irak sendromu kadar yaygın olmamıştır. Fakat terörle nizami birliklerin savaşması yanlıştır. Osman Pamukoğlu'nun sistemi olan gönüllü esasına dayalı jandarma komando asayiş timleri kurulmalıdır.

 

Kuruluş amacı çok kesin şekilde bağımsız bir devlet kurmak olan terör örgütünün son bir yıldır yaptığı siyasi manevralar gereği bu amacını kamufle etmesine kanmak ise her türlü saflığın ötesinde tam bir Elmor'a rahmetler okutma olayıdır...

 

Son olarak Taraf'tan beklenen tek şey düzmece ve saptırmacadır...

Gönderi tarihi:

Bazilari vardir,okumus olmak icin okurlar.

Bazilari vardir,karsi olduklari konularla ilgilenen yazilari okurlar.

Bazilari inanmak istedikleri konulari anlatan yazilari okurlar.

Bazilari da akil ve vicdan sahibi kisilerin yazdiklari yazilari okurlar.

 

Okumus olmak icin okuyanlar,sadece ne olup bitiyor amaciyla alirlar bir gazete onu okurlar.

 

Karsi olduklari konularla ilgili yazilari okuyanlar,hangi gazeteyi okuyacaklarini önceden bilirler.

 

Inanmak istedikleri konulari anlatan yazilari okuyanlarla karsi olduklari konulari anlatan yazilari okuyanlar ayni kategoridedir.Yani yanlismi dogrumu degil ayni görüste olduklari icin o yazilari tercih ederler.

 

Akil ve vicdan sahibi kisilerin yazdiklari yazilari okuyanlar siyahi ve beyazi daha iyi ayirt edebilenlerdir.

 

Simdi mansetine "FATIH CAMIINI BOMBALAYIP BINLERCE INSANI ÖLDÜRECEKTILER"diye yazan bir gazetenin yazdiklari hicbir akil ve vicdan sahibinin inammayacagi yazilardir.Bu yazilari yazan gazeteleri okumak aslinda inanmak istedikleri konulari anlatan veya karsi olduklari konulari anlatan yazilari okumak demektir.

 

Askerler hakkinda yazilan yüzlerce makale ve gercek hikayeler var.Bu makale ve gercek hikayelerde ne PKK'nin ve ne de cemaatlerin parmagi vardir.Yani bunlar askere karsi psikolojik savas veren kesimlerin yazilari olmadigi icin kelimesi kelimesine dogrudur.Eger PKK ve cemaat yandasi bir gazete asker hakkinda yaziyorsa bunlari okuyan veya bunlari referans verenler ancak inanmak istedikleri ve karsi olduklari konularin bu sekilde anlatilmasindan mutluluk duyanlardir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Bazilari vardir,okumus olmak icin okurlar.

.

.

.

saygilarla

 

 

Rahmetlinin dediği geldi yine aklıma. BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİKİR SAHİBİ OLMAYINIZ.

 

Herkesin kendini dünyanın merkezinde gördüğü ve Rambo olduğunu söylediği biraz da yalan yanlış şeyler ifade ederek hazırlanmış bir metni kullanmanız

 

ciddi hata.

 

Metinin içerisinde bir çok mantık hatası bulunan bölüm varki bu durum işin ciddiyetini sulandırıyor.

 

Size kolay gelsin.

Gönderi tarihi:

Rahmetlinin dediği geldi yine aklıma. BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİKİR SAHİBİ OLMAYINIZ.

 

Herkesin kendini dünyanın merkezinde gördüğü ve Rambo olduğunu söylediği biraz da yalan yanlış şeyler ifade ederek hazırlanmış bir metni kullanmanız

 

ciddi hata.

 

Metinin içerisinde bir çok mantık hatası bulunan bölüm varki bu durum işin ciddiyetini sulandırıyor.

 

Size kolay gelsin.

 

Kusura bakmayin pek anlayamadim ne demek istediginizi,biraz daha acarsaniz sanirim anlamama yardimci olursunuz.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Bazilari vardir,okumus olmak icin okurlar.

.

.

.

Siz ne anlatmakm istiyorsunuz güzel kardesim? Yorumunuzla baslik arasinda hic bir iliski olmadigi gibi mantiga ters bir aciklama yapmissiniz. Umarim yazarken gercekten bilgi sahibisiniz. Sadece is olsun diye yapilan yorum ve elestiri bu derim.

Gönderi tarihi:

Bir askerin "savas itiraflarina" arastirmadan düzmece demek bence itiraf eden askerin askerdeyken pisigolojik ruh durumuna düsmüs olmak demektir. Vijdani olan, güneydoguda olan bitenleri biraz gercek yönüyle görmek isteyenlerin o kadar büyük capta arastirma yapmasinada hic gerek yok. O böylegeye giden ve askerlik yapan insanlarla dogrudan konussalar zaten her seyi net bir sekilde görecekler. Bölgede askerlik yapmis sayisiz insan yapilan muameleleri hakli gördügü icin eksisiz bis sekilde ve övünerek anlatiyorlar. Yani ekleme yapmadan anlatiyorlar ve bu anlatimlar dahi gercekleri biraz olsun görmek icin yeterli. Ama gercekleri görmek istemeyenler icin pisman olupta yapilan insanlik disi olaylari itiraf edenler ya vatanhaini ya da anlattiklari düzmece oluyor. Bu zihniyetle her iki taraftanda daha cok gencin cani yanacaga benziyor. Nasilolsa kendileri asker degil.

Gönderi tarihi:

Bir askerin "savas itiraflarina" arastirmadan düzmece demek bence itiraf eden askerin askerdeyken pisigolojik ruh durumuna düsmüs olmak demektir. Vijdani olan, güneydoguda olan bitenleri biraz gercek yönüyle görmek isteyenlerin o kadar büyük capta arastirma yapmasinada hic gerek yok. O böylegeye giden ve askerlik yapan insanlarla dogrudan konussalar zaten her seyi net bir sekilde görecekler. Bölgede askerlik yapmis sayisiz insan yapilan muameleleri hakli gördügü icin eksisiz bis sekilde ve övünerek anlatiyorlar. Yani ekleme yapmadan anlatiyorlar ve bu anlatimlar dahi gercekleri biraz olsun görmek icin yeterli. Ama gercekleri görmek istemeyenler icin pisman olupta yapilan insanlik disi olaylari itiraf edenler ya vatanhaini ya da anlattiklari düzmece oluyor. Bu zihniyetle her iki taraftanda daha cok gencin cani yanacaga benziyor. Nasilolsa kendileri asker degil.

Tabiki düzmece, bir düsün her sene izine giden vatandaslarimiz doguya ve ordan tekrar Almanya´ya geri döndüklerinde bir kac pkk linin nasilda dogunun imajini bozduklarini anlatiyor neden? ee bu travma yada düzmece askere göre dogunun hepsi pkk li bu nasil oluyor !!!

 

Gurbetci vatandaslarimiza göre bu kisiler Irak göcerleri dogunun yerli halki olmuyor diyebiliyorlar rahatlikla bu nasil oluyor Bakin burada mahalle baskisi yok insanlar rahatlikla konusabiliyor...

 

Doguda ki terörist gurup dogunun gercek yerli halki degildir. Olay bundan ibaret!

Gönderi tarihi:

Kusura bakmayin pek anlayamadim ne demek istediginizi,biraz daha acarsaniz sanirim anlamama yardimci olursunuz.

 

saygilarla

 

 

Alıntı metin ve metin içinde bahis konusu olan şahıslar için yazdım, konunun sizin ile ilgisi yok.

 

Sevgi ile kalın.

Gönderi tarihi:

Yapilan yorumlar hic ama hic tatmin edici degil, nedir efendim sirf taraf gazetesi yayinladigi icin yalan haber olmakta. Eee bugune kadar kactane gazete boyle yazi yazmaya cesaret edebildiki sifir koca bir sifir yani o donemlerde guney doguya askere gidipte saglam donen kimse yoktur siz halen hayatin tospembe oldugunu kendi dogrularinizin dogrulugunu inatla savunmaktasiniz haa egerki haber yalan ise arastirir belgelerle gelirsiniz ama yok sirf sizin dusuncelerinizle uyusmuyor diye her yazilan yaziya uydurmaca demek kendinizi kandirmaniz demektir.. Ben sahsen taraf gazetesinin bu yayinlamis oldugu yaziyi okumadan evvel buna benzer hatta dahada fazlasini dinledim askerlerden dinlediklerimden birisi mesela komsum albumdeki resimlerini dahi gordum bir digeride dayi oglu gerci o album yapmamis ama piskolojisi normal degil. Sizler daha masal anlatmaktan bahsediyorsunuz bir seyin yalan veyahut dogru oldugunu anlamak icin bol okuma ve arastirmak gerek sadece kendi dusuncemizin dogrulugunu kanitliyan yazilari okumak degildir cunku dunya sizin dogrularinizdan ibaret degildir.. Size soyleyecegim her yaziya on yargili yaklasmamanizdir biraz duvarlarinizi yikmayi deneyin :)

Gönderi tarihi:

Dünyada her yönüyle mükemmel, kusursuz hiç bir şey olmadığı malum. Bir de bahsedilen olay bir terör ortamıysa, terör de adı üstünde, amacı da belli...

 

Kara propaganda ve düzmece habercilik için bulunmaz ortam! Bire bin katılacak, ama elde bin katmak için elbette bir değil, üç de var, beş de var. Çünkü ortam terör ortamı, insanların sinirleri çelikten değil, aşırı stres herkesi hata yapmaya nasıl olsa sürükleyecektir.

 

Terör kullanabildiği tüm araçları kullanarak çalışır. Siyasi uzantıları, medyası, destekçisi, finansörü... Tümü paslaşarak amaçlarına ulaşmaya çalışırlar.

 

Kaldı geriye bu kara propagandalara inanacak saftirik Elmorlar... Onun kıtlığı ise bu ülkede hiç çekilmiyor, bol bol var. Ötesinde, her ülkenin bir hain kontenjanı illa vardır, çünkü insan bu, çiğ süt emmiş. Ama bu ülkenin hain kontenjanı düşmanlarına hiç beşinci kol bulma sıkıntısı çektirmemiştir.

Gönderi tarihi:

Yapilan yorumlar hic ama hic tatmin edici degil, nedir efendim sirf taraf gazetesi yayinladigi icin yalan haber olmakta. Eee bugune kadar kactane gazete boyle yazi yazmaya cesaret edebildiki sifir koca bir sifir yani o donemlerde guney doguya askere gidipte saglam donen kimse yoktur siz halen hayatin tospembe oldugunu kendi dogrularinizin dogrulugunu inatla savunmaktasiniz haa egerki haber yalan ise arastirir belgelerle gelirsiniz ama yok sirf sizin dusuncelerinizle uyusmuyor diye her yazilan yaziya uydurmaca demek kendinizi kandirmaniz demektir.. Ben sahsen taraf gazetesinin bu yayinlamis oldugu yaziyi okumadan evvel buna benzer hatta dahada fazlasini dinledim askerlerden dinlediklerimden birisi mesela komsum albumdeki resimlerini dahi gordum bir digeride dayi oglu gerci o album yapmamis ama piskolojisi normal degil. Sizler daha masal anlatmaktan bahsediyorsunuz bir seyin yalan veyahut dogru oldugunu anlamak icin bol okuma ve arastirmak gerek sadece kendi dusuncemizin dogrulugunu kanitliyan yazilari okumak degildir cunku dunya sizin dogrularinizdan ibaret degildir.. Size soyleyecegim her yaziya on yargili yaklasmamanizdir biraz duvarlarinizi yikmayi deneyin :)

 

Yazinin icerisinde ki bölgesel ayrimciligin,Kürt-Trabzon karsitligi yapildigini ve bunu yapanin TARAF oldugunu eger hala kavrayamadinizsa benim size yazacak baska sözüm olmaz.Yaziyi degil vermeye calistigini anlamaya calisin bence daha olumlu sonuclara varirsiniz.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Kaldı geriye bu kara propagandalara inanacak *****... Onun kıtlığı ise bu ülkede hiç çekilmiyor, bol bol var.

Bu tesbitinize katiliyorum, zira 90 yildir hakim sinifin ve dolayisiyla resmi ideolojinin uyduruklarina inanan sayisiz **** ..... var.

Gönderi tarihi:

Yazinin icerisinde ki bölgesel ayrimciligin,Kürt-Trabzon karsitligi yapildigini ve bunu yapanin TARAF oldugunu eger hala kavrayamadinizsa benim size yazacak baska sözüm olmaz.Yaziyi degil vermeye calistigini anlamaya calisin bence daha olumlu sonuclara varirsiniz.

 

saygilarla

Basliktaki yorumdan sadece Kürt-Trabzon karsitligi ve dolaysiyla bölgesel bir ayrimcilik yapildigini cikartmak sadece niyetimizi ortaya koyar. Ayrimciliga, bölgesel ayrimciliga, insan ayrimina karsi gelenler önce "Kürt'lere soruyorum" basligi altindaki ayrimci ve irkci söylemlere karsi gelmesi gerekirdi. Karadeniz bölgesinden bir cok gencin isteyerek güneydoguda askerlik yapmak ve bölgede savasmak istedigide ayri bir gercekki, bunu söylemek ve bilmek neden ayrimcilik olsun anlasilir degil. Zaten bu bölgenin insanlari bunu kendileri her daim övünerek söylüyorlar. Kendileri söylüyor, yazanlarda ayrimci oluyor.

 

Türkiye'nin dört kösesinden basliktaki örnege benzer anlatimlar duyabiliriz ve öylede nitekim.

 

Ayrimciligi yapan dogu, güneydogu halkini ülkenin diger bölgelerinde yasayan insanlarla karsi karsiya getiren savas kiskirticilari, devlet ve irkci fasistlerdir. Bölgesel ayrimciliga karsi gelmek demek Türkiye'nin bati kesimlerinde Kürt kökenli vatandaslara karsi sadece Kürt olduklarindan dolayi linc girisiminde bulunan zihniyete alkis tutarak ve dogal tepki diyerek desteklemekle degil karsi durmakla ve her türlü irkci eylemleri kinamakla olur.

 

Bölgesel ve etnik kökenli karsitliga sözde degil özde karsi durmak gerek. Özde karsi duranlarida Samsun'daki ve diger bati sehirlerinde yasanan olaylara karsi tutumlarinda net olarak gördük.

Gönderi tarihi:

Bebekler atese atiliyormus!!!

 

Dogunun hepsi pkk liymis mis..

 

Ya bebekler atese atilacak dogunun hepsi pkk li olacak oraya cin seddi gibi askerde yigsan da bu vahseti kapatamazsin..

 

Herseyden önce duyarli Türk vatandaslarimizi kim tutabilir..

 

O gazte birisinin agzindan yazacagina simdiye kadar bir olayi neden görüntüleyememis ? gaztecilik nedir diye adama sorarlar !!!

 

Bakiyoruz bir baydemir etrafinda iki üc borazanci etrafta sözleriyle gözleriyle firil firil dört dönüyorlar peslerine takilan olacak mi diye..

 

AMA Nafile bir avuc o avucda Avrupanin oraya yigdigi diyarbakira yigdigi lojistik destekle yürütülüyor vakif altinda yardimlar baydemiri orada firil firil dönmesini sagliyor ama diyorum ya bir avuclar o bir avuc hep bir avuc kalacak.

 

Koca diyarbakirin icinde bir avuc o gücüde, o bir avucun nereden aldigi ortada. Bu Amerikan raporlarinda dahi geciyor.. biri buzdolabi dagitir biride silah bu kadar basit.

 

Vakiflardan gecinenlerde ortalikta proganda icin cirit atar Batililarin hayeli icin ama diyoruz ya nafile bir avuc bir avucdur..

 

fasistleri uzakta aramaya gerek yok hersey ortada beslenen fasistler ortada !

 

Kendi askerini kursun sıkanlar ortada.. uzaga gitmeye gerek yok ordalar.

 

Vatansiz ellerinde belgesiz dolasanlar bir itiraf´´a kadar düsenler bu kadar destege ragmen ciddi seyler pesinde olun..

Gönderi tarihi:

Herseyden önce duyarli Türk vatandaslarimizi kim tutabilir..

 

Sakin bu "duyarli Türk vatandaslarimiz" Samsun'da, Izmirde ve diger bati sehirlerinde Kürt kökenli insanlari sadece Kürt olduklarindan dolayi linc etemek isteyenler olmasin.

Gönderi tarihi:

Sakin bu "duyarli Türk vatandaslarimiz" Samsun'da, Izmirde ve diger bati sehirlerinde Kürt kökenli insanlari sadece Kürt olduklarindan dolayi linc etemek isteyenler olmasin.

Yine aynı şeyi yapıyorsunuz yine anlamamazlıktran geliyorsunuz.Kürt olduğu için değil pkklı oldukları için olmasın sakın...

Hiçbirşeyden haberiniz yok taraf ve benzeri pkk yanlısı kuruluşları takip etmekten gerçekleri göremiyorsunuz.

Gönderi tarihi:

Bolgesel ayrimcilikmi ?! :) Bunu gazetemi soyluyor ?! bunu gazetenin soylemesine gerek yokki zaten bunu bilmeyen yok karadeniz bolgesinin kurtlere karsi bir ayrimciligi var bunu herkes biliyor ama bu hemen butun karadenizlinin ayni tutum icinde oldugunu gostermez.. Gazetede bolgesel ayrimciligidegil Turkiyedeki tum insanlarin birbirine karsi bir on yargisi oldugunu gozler onune sermektedir bu on yarginin yok olmasi icinde ic ice olmalari ve birbirlerini anlamalari gerektigini anlatiyor bir diger vurgulamaya calistigi ise o donemde askerlik yapan insanlarin tezkereden sonra askerlerin kendi kaderlerine terkedilgini ve devletin sahip cikmadigini bir pacavra gibi kullanilip isi bitikten sonrada firlatip atildigini gostermekte.. bir cogunun ruhsal bunalimda oldugunu anlatmakta.. bolge halkininda o askerlerden hic bir farki yoktur.. Olan kime oluyor koylulere ve gencecik acemi askerlere egerki gercekten terorle mucadele etmek istiyorlarsa acemi askerlerle degilde daha profosyonel askerlerle hem daha basarili olunur hemde daha az zahiyat verilir ve boylelikle bolge halkin can guvenligi daha kolay ve emin bir sekilde korunur.. Yanlis bunun neresinde simdi soylermisiniz :angry:

Gönderi tarihi:

Bu ülkede yillardir Kürt'ü-Laz'i-Cerkez'i birlikte yasamaktadirlar.Bunlar ülkenin en ücra köselerine kadar gidip yerlesmislerdir.Kimse kimseye gözünün üzerinde kasin var dememistir.Birileri kalkiyor,bilmem kimlerin taseronluguna soyunup bu ülkeyi bölmek icin üzerine misyon aliyor kan döküyor,kan döktügü yetmezmis gibi birde sehir sehir dolasarak kanli terör örgütünün propagandasini yapip bayragini salliyor sonra da efendim Kürtlerin linc edilmesinden bahsedilip Kürtlere agit yakiliyor.Bu yaklasim bölücülere tepki koyan o insanlarin ne kadar hakli olduklarini anlatmaya yetiyor.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

İnsanlarla şöyle bir konuşsanız Kayserililer ile Konyalıların, Rizeliler ile Trabzonluların da birbirlerini sevmediklerini hemen duyabilirsiniz. Hemen her il, bir diğer il ile rekabet halindedir ve "sevmediğini" söyler. Hatta bir ilin ilçeleri bile neredeyse düşmanlığa varır ölçüde birbirlerini "sevmezler."

 

E, ortada bir ağalık, isyanlar tarihi var ve son olarak da bir terör var. Ortalık güllük gülistanlık değil. Ne yapalım yani, terörün ekmeğine yağ sürüp "işte bakın birbirinden nefret eden etniklere bölündük, oldu olacak en iyisi ülkeyi bölmek!" mi diyelim?

 

Bunlar doğrudan doğruya emperyalist taşeronluğu ve kendi ülkesinin, kendi ulusunun düşmanlığıdır.

 

Terörle nizami birliklerle değil, jandarma komando antiterör timleri ile mücadele edilmesi gerektiğini söylüyorum. Osman Pamukoğlu'dan kopye çekiyorlar ama gerçekleştirecek siyasi irade yok! Ayrıca yanlış kopye çekiyorlar. Profesyonel sınır birlikleri diye bir şey olmaz. Şimdikinden beter olur, alır maaşını, karakoldan adım kıpırdamaz. Askerlikte gönüllülük esastır. Pamukoğlu yirmi bin kişilik gönüllü tim gerektiğini söylüyor. İktidar olup gerekli yasayı çıkarıp timi kursun, ikiyüz bin müracaat olmazsa ben de neyim!

 

Ayrıca terörle mücadelede sınır diye bir algı yoktur. Siyasi irade tam olacak, uluslararası sıcak takip hakkını en etkin şekilde kullanacak. Önce kendi dağlarını didik didik aynen teröristlere denk şekilde arazide konuşlanarak, karakolda sabit kalmayarak temizleyecek. Dışardan gelen olduğu anda sıcak takip hakkı doğacak. Arkasında siyasi irade olmadan hiç bir general sınırı aşıp harekat yapamaz. Bir helikopteri komşu ülkenin ordusunun bir uçağı tarafından düşürülse, ağır sorumluluk altına girer. Böyle bir durumda muhatap olacak olan, hükümetler, diplomasidir.

 

Askerlik herkese dokuz ay olacak diye Pamukoğlu zaten hep söylüyor. Işık Paşa da iyi bir komutandır. Ama arkasında dirayetli hükümet olmadan yapamaz. Antiterör jandarma komando timini kuracak, terörle bu tim mücadele edecek de öyle askerlik dokuz aya inecek. Çünkü o zaman asker terörle mücadele etmeyecek, temel savunma eğitimini alıp ihtiyata ayrılacak. Bu anlamda sekiz ay da yeterlidir. Bir savaşçı dünya standartlarında dört ayda yetişir. İki ay da doktriner eğitim olsa altı ay asgarisidir. Duruma göre altı aya kadar inebilir askerlik. Yeter ki hükümette dirayet ve işten anlayan general olsun...

Gönderi tarihi:

Yapilan yorumlar hic ama hic tatmin edici degil, nedir efendim sirf taraf gazetesi yayinladigi icin yalan haber olmakta. Eee bugune kadar kactane gazete boyle yazi yazmaya cesaret edebildiki sifir koca bir sifir yani o donemlerde guney doguya askere gidipte saglam donen kimse yoktur siz halen hayatin tospembe oldugunu kendi dogrularinizin dogrulugunu inatla savunmaktasiniz haa egerki haber yalan ise arastirir belgelerle gelirsiniz ama yok sirf sizin dusuncelerinizle uyusmuyor diye her yazilan yaziya uydurmaca demek kendinizi kandirmaniz demektir.. Ben sahsen taraf gazetesinin bu yayinlamis oldugu yaziyi okumadan evvel buna benzer hatta dahada fazlasini dinledim askerlerden dinlediklerimden birisi mesela komsum albumdeki resimlerini dahi gordum bir digeride dayi oglu gerci o album yapmamis ama piskolojisi normal degil. Sizler daha masal anlatmaktan bahsediyorsunuz bir seyin yalan veyahut dogru oldugunu anlamak icin bol okuma ve arastirmak gerek sadece kendi dusuncemizin dogrulugunu kanitliyan yazilari okumak degildir cunku dunya sizin dogrularinizdan ibaret degildir.. Size soyleyecegim her yaziya on yargili yaklasmamanizdir biraz duvarlarinizi yikmayi deneyin :)

 

 

Bugüne kadar senin ifade ettiğin gibi bu tür saptırma ve iftiraları sadece TARAF GAZETESİ yazmadı. Çok kişi söyledi, yazdı ve birileri de ******

 

****bunlara inandı.

 

Okumaktan bahsediyorsunuz ya alın size TARAF gazetesi istikametinde bir örnek. ''MEHMETİN KİTABI'' baştan sona okuyun.

 

O kitapta ne palavralar atıldığını görmeyi becerebilirseniz o zaman konuşalım değerli kardeşim.

 

Ha, kitap bittikten sonra bir de yazarını araştır olmaz mı?

 

Bir diğer hususta sağlam dönme meselesi. Değil o dönemde sonraki dönemlerde de güneydoğuya sağlam gidip dönen çok asker var emin olmadan yazmayınız.

 

Öte yandan güneydoğu coğrafi bölgesini de sanki Afrika'da işgal altında sömürülen bir bölge gibi telaffuz etmekten de vazgeçiniz.

 

Eğer buna gerçekten inanıyorsanız bölgeden çıkan bu kadar iş adamı, milletvekili, iş ve kariyer sahibi insanlar ile aşiret ağaları diye bilinen

 

insanların o bölge için ne yaptıklarını, devlet tarafından yapılanların korunması ve geliştirilmesi için niçin çaba harcamadıklarını veya çabalarını

 

arttırmadıklarını anlatınız.

 

Bunları hayatının bir bölümü bu bölgede geçmiş birisi olarak soruyorum. Orada yaşayan insanlarla ekmeğini, suyunu ,sigarasını paylaşmış birisi

 

olarak soruyorum.

 

Aynı havayı teneffüs edip aynı kar altında üşümedikçe hiç kimse hariçten gazel okumasın.

 

Gittiysen, yaşadıysan birini veya birilerini kucakladıysan konuş ama bunları bilmiyorsan herşeye inanıp doğru olarak kabul etme. ( Görmüş olsan

 

zaten böyle yazmazdın ya o da başka bir şey )

 

 

Sonuç olarak;

 

İster içeriden ister dışarıdan yapılan tahrik ve olumsuz diğer etkiler ne olursa olsun o coğrafi bölge Türkiye'nindir ve öyle de kalacaktır.

 

O bölgede halkımın vergileri ile yapılan yatırımlar ve milletimin kanı ile sulanan topraklar pazarlık konusu yapılamaz ve üzerinde hiç kimse

 

bölünme, ezilme ve daha bir çok mesnetsiz,saçma sapan ve ucube düşüncelere sahip olarak barınamaz.

 

Yıllardır bu türevdeki adamlar ve çıkardığı dedikodu kaynaklı yayınlar üfürüyor bizlerden bazıları da inanıyor.

 

Allah ıslah etsin. Yolunuz açık olsun.

Gönderi tarihi:

Yine aynı şeyi yapıyorsunuz yine anlamamazlıktran geliyorsunuz.Kürt olduğu için değil pkklı oldukları için olmasın sakın...

Hiçbirşeyden haberiniz yok taraf ve benzeri pkk yanlısı kuruluşları takip etmekten gerçekleri göremiyorsunuz.

Tabii canim, Kürt kökenli vatandaslarin agirlikli yasadigi bölgelerde terörö estirmenin yegane nedeni onlarin tümünün PKK'li olusu. Bu bakis acisi sadece irkci fasist zihniyete aittir.

Gönderi tarihi:

Tabii canim, Kürt kökenli vatandaslarin agirlikli yasadigi bölgelerde terörö estirmenin yegane nedeni onlarin tümünün PKK'li olusu. Bu bakis acisi sadece irkci fasist zihniyete aittir.

Türkiye ülkesinde huzur icinde yasayan bütün vatandaslarini kucaklayan nadir ülkelerden bir tanesidir.

 

Öylemi sayin dominik bakin Avrupa´da merkez bankasinin baskani bile ne haltlar karistiriyor aciktan kafatascilik yapiyor öylemi..

 

Bu durum dünyanin kanina dokunmasi gerekir ne demek bir ülkenin merkez bankasinin basinda bulunan birisi televizyon televizyon dolasip irkcilik yapacak gaztelere beyanatlar verecek üstelik kitap yazim yayinlayacak ne ilginc degil mi?

 

Diyelim ki !!!

 

Hukuk evrensel normlarda yasayan bizim gibi ülkelerde demek ki istenmeyen seyler oluyormus..Ama bizde kafatasicilik yok hak hukuk arama var ama teröre müsade yok..

 

Soruyorum hangi ülke terörle demokrasiyi yakalamis, varmi bildigin bir örnek terörle kurulan gelisen varmi öyle bir medeniyet ?

 

Avrupa demokrasisini bu seviyeye getirmesinin tek yegane nedeni ´´icerde´´ teröre sifir taviz tanimistir hapise düsenleri bile kendi evlatlarida olsa gaz vermismidir vermemnismidir.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.