Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2010 14 yıl 12 Eylül 2010 tarihinde ülkemizde düzenlenecek referandumda evet ve hayır demekten başka seçeneklerimiz de var. Ülkemizde bizim hayatımızı etkileyecek türdeki yasal düzenlemeler konusunda bizim fikrimizin alınması elbette çok olumlu bir uygulama. Ancak bu uygulamanın şekli üzerinde de fikir beyan edebilmeliyiz. Şöyle ki, hepimizin malumu olduğu üzere 12 Eylül 2010 tarihinde bu ülkenin vatandaşları olarak her birimizi ilgilendiren Anayasamızda yapılacak değişiklikler konusunda bizim fikrimize başvurulacak. İlk bakışta hayatımızı doğrudan ya da dolaylı etkileyecek konularda yapılacak değişikliklerin bize danışılması olumlu bir uygulama gibi görünse de ben birtakım hatalı olduğunu düşündüğüm hususlar dolayısıyla bu referanduma katılmayacağım ve sizl12 Eylül 2010 tarihinde ülkemizde düzenlenecek referandumda evet ve hayır demekten başka seçeneklerimiz de var. Ülkemizde bizim hayatımızı etkileyecek türdeki yasal düzenlemeler konusunda bizim fikrimizin alınması elbette çok olumlu bir uygulama. Ancak bu uygulamanın şekli üzerinde de fikir beyan edebilmeliyiz. Şöyle ki, hepimizin malumu olduğu üzere 12 Eylül 2010 tarihinde bu ülkenin vatandaşları olarak her birimizi ilgilendiren Anayasamızda yapılacak değişiklikler konusunda bizim fikrimize başvurulacak. İlk bakışta hayatımızı doğrudan ya da dolaylı etkileyecek konularda yapılacak değişikliklerin bize danışılması olumlu bir uygulama gibi görünse de ben birtakım hatalı olduğunu düşündüğüm hususlar dolayısıyla bu referanduma katılmayacağım ve sizlerden de bu konuda desteğinizi, yani referanduma katılmamanızı talep edeceğim. Gerekçelerimden önce belirtmek isterim ki bu isteğimin AKP, CHP, MHP veya bir başka partinin yandaşlığıyla, kısacası partizanlıkla ya da herhangi bir ideolojik, dinsel yaklaşımla hiçbir ilgisi yok. Hani deriz ya aklın yolu birdir diye, bana hiçbir şekilde doğru gelmeyen birtakım uygulama yanlışları nedeniyle bu referanduma katılmayacağım ve demin de belirttiğim gibi sizlerden de bu konuda bana katılmanızı talep edeceğim. Dilerseniz sözü kısa keselim ve pek çoğu hepimizin malumu olan gerekçelerimi sıralayayım. Anayasa değişikliği gereklidir, bunda sanırım hepimiz hemfikiriz. Ancak böyle bir değişiklik mademki yapılacak, her şeyden önce değiştirilmesi gereken maddeler hususunda tüm halkın, sivil toplum örgütlerinin, partilerin görüşleri alınıp, bu görüşler sıralamaya tabi tutulup Mecliste görüşüldükten sonra değişiklik metni hazırlanmasının daha uygun olacağını düşünmekteyim. Bu ülke halkının Anayasada başka değişiklikler, çıkarmalar, eklemeler yapılması konusunda talepleri varsa bu taleplerin kamuoyuna sunulması ve buradan Meclis görüşmelerine aktarılması kanaatimce doğru olurdu. Örnek olsun diye düşündüklerimden kamuoyunda çok bilinen, çok konuşulan bir tanesini söyleyeyim. Sözgelimi benim, çok tartışılan Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunun lağvedilmesi, hâkimlerin ve savcıların kuruluşlarının ayrılması gibi bir talebim var. Hatta ve hatta savcıların adliyelerden topyekun çıkartılarak karakollarda, emniyet müdürlüklerinde ve ilgili diğer yerlerde görev yapmalarının sağlanması yönünde de bir talebim var. Yine oluşturulacak Hâkimler Kurulu, yüksek yargı ve Anayasa Mahkemesi üyeliği seçimleri de bana göre ülkedeki tüm hâkimlerin, savcıların, avukatların ve hukukçu akademisyenlerin oylarıyla gerçekleşmelidir. Bahsedilen kişilerin bu tür bir oylamaya katılmaları sanırım UYAP sistemi ve elektronik imzayla mümkün olabilecektir. İlgili görevler için yeterliliğe sahip her bir adayın ayrı ayrı ülkemizin tüm hukukçuları tarafından seçildiği bir sistem seçilen kişiyi onun bunun ya da iktidarın hukukçusu olmaktan kurtaracak ve bağımsızlık, tarafsızlık gibi konularda düşünülebilecek en makul çözüm olacaktır. Yine aynı hususta ilk anda aklıma gelen Anayasanın 90. maddesinin değiştirilmesi ve 5 yıllığına seçilen hükümetlerin kendilerinden sonra gelecek tüm hükümetleri mutlak bağlayacak uygulama yapma haklarının belli oranlarda kısıtlanması, cumhurbaşkanlığı makamının kaldırılması, Meclisin veya bir başka makamın Anayasada değişiklik yapma hakkının madde iptali yetkisi dahil iptal edilmesi, seçim barajının yüzde 5’e indirilmesi gibi uzayıp giden pek çok talebim var. Muhakkak ki hepimizin Anayasadan çıkarılması, eklenmesi, değiştirilmesi gereken maddelere ilişkin pek çok görüşü olacaktır. Bunların konuşulmadığı, tartışılmadığı, Meclisimize aktarılmadığı bir ortamda Anayasa değişikliği için referanduma gitmenin pek de mantıklı olmadığı açıktır. Şimdi denilebilir ki Meclise gitmesi, Mecliste görüşülmesi ne işe yarayacak, sonuçta iktidarın dediği olmayacak mı? O konuda da bir talebim var, halk oyuna sunulacak maddelerin seçilmesi için Meclis çoğunluğu değil, 100-150 milletvekilinin ilgili maddeye evet demesi yeterli olmalıdır. Böylece halkoyuna neyin sunulacağı yalnızca iktidarın tekelinde kalmayacaktır. En çok itiraz ettiğim konulardan birisi blok halinde maddelerin oya sunulması. Hepimizin bu maddeler içerisinde onaylayacağımız maddeler olduğu gibi onaylamayacağımız maddeler de var. Bu sistem bizi öyle bir durumda bırakıyor ki ya yapılmasını çok istediğimiz bir veya birkaç değişikliğe hayır diyeceğiz ya da yapılmasını son derece sakıncalı ve yanlış bulduğumuz bir veya birkaç değişikliğe evet diyeceğiz. Böyle bir zorlama uygulamanın neticesinde insanlar eninde sonunda partizanca, ideolojik yaklaşımlarla oy vermek zorunda kalacaklardır Yani bizler aklımızın, mantığımızın kabul ettiği bir şeyi dahi reddetmek ya da yine aklımızın ve mantığımızın reddettiği bir şeyi kabul etmek zorunda bırakılmaktayız. Anayasa değişiklik paketi her yerde tartışılıyor, konuşuluyor, ama sadece konuşan kişilerin aidiyetleri ve belki ağır olacak, ama daha da çok çıkarları doğrultusunda. Benim gözlemlerim elbette ki dar bir çevrede gerçekleşmektedir, ama birazdan söz edeceğim gözlemlerimin ülke genelinde de farklı olduğunu düşünmüyorum. Çevremdeki pek çok insana bu değişiklik hakkında görüşünü sordum, evet diyenler olduğu gibi hayır diyenler de var. İkinci soru olarak yine aynı kişilere bu değişiklik paketini ve Anayasanın önceki halini ayrıntılı olarak okuyup bir değerlendirme yaptınız mı diye sordum. Şu ana kadar sorduğum kişiler arasında böyle bir karşılaştırmayı ayrıntılı olarak yapmış olan hemen hiç kimse yok ve ben bu sonucun ülke genelinde de çok fazla değişmeyeceğini düşünüyorum. Yani bu değişiklik hakkında yeteri kadar bilgilendirilmemiş bir toplum olarak referanduma gidiyoruz ve yine hepimiz gayet iyi biliyoruz ki herkesin ne oy vereceği aslında önceden belli. Sözün özü ister kabul edelim, ister etmeyelim referandumda oylanan Anayasa değişikliği olmayacak bu şartlar altında. Kanaatimce ancak ve ancak ülkemizde böyle bir referandum için daha uzun süre ayrılması ve özellikle ulusal medyaya tarafsız bilgilendirme konusunda bu süreçte görev yüklenmesiyle sağlıklı olmaya yaklaşan bir referandum gerçekleştirilebilecektir. Kasıtlı olarak seçildiğini hemen herkesin bildiği referandum tarihinden tutun da başka daha pek çok konuda referandumun yapılma şekline yönelik itirazlarım var. Ancak bu yukarıda saydığım maddelerin düşünen her akıl sahibi insan için yeterli olacağına inanıyorum. Sonuç, yukarıda belirttiğim gerekçelerden ötürü referanduma katılmıyorum, evet ya da hayır demek zorunda değilim. Daha makul, daha mantıklı, bizim de katılımımızın sağlanabildiği, irademizi her bir maddede ayrı ayrı ortaya koyabileceğimiz bir referandum mümkünken, tamamen aidiyetlerimiz doğrultusunda oy vermek zorunda bırakıldığımız böyle bir referanduma katılmak zorunda değiliz. Geliştik diyoruz, çağ atladık diyoruz, ilerliyoruz diyoruz, okuma yazma oranımız arttı diyoruz ve bunları ben kendimi bildim bileli bizi yönetenler söylüyor. Söylediklerinizde samimiyseniz böyle ancak güdülecek bir toplumda gerçekleştirilecek türden bir referandumdan çok daha iyisini hak ediyoruz ve bunu talep ediyoruz. Siz de daha iyi, bizlere daha çok saygı gösterilen bir referandumu hak ettiğinizi düşünüyorsanız bunu talep edin ve referanduma katılmayın. Bu bir boykot değildir, sadece daha iyi bir referandum talebidir. Gelin bize katılın ve daha iyi bir referandum için referanduma katılmayın.erden de bu konuda desteğinizi, yani referanduma katılmamanızı talep edeceğim. Gerekçelerimden önce belirtmek isterim ki bu isteğimin AKP, CHP, MHP veya bir başka partinin yandaşlığıyla, kısacası partizanlıkla ya da herhangi bir ideolojik, dinsel yaklaşımla hiçbir ilgisi yok. Hani deriz ya aklın yolu birdir diye, bana hiçbir şekilde doğru gelmeyen birtakım uygulama yanlışları nedeniyle bu referanduma katılmayacağım ve demin de belirttiğim gibi sizlerden de bu konuda bana katılmanızı talep edeceğim. Dilerseniz sözü kısa keselim ve pek çoğu hepimizin malumu olan gerekçelerimi sıralayayım. Anayasa değişikliği gereklidir, bunda sanırım hepimiz hemfikiriz. Ancak böyle bir değişiklik mademki yapılacak, her şeyden önce değiştirilmesi gereken maddeler hususunda tüm halkın, sivil toplum örgütlerinin, partilerin görüşleri alınıp, bu görüşler sıralamaya tabi tutulup Mecliste görüşüldükten sonra değişiklik metni hazırlanmasının daha uygun olacağını düşünmekteyim. Bu ülke halkının Anayasada başka değişiklikler, çıkarmalar, eklemeler yapılması konusunda talepleri varsa bu taleplerin kamuoyuna sunulması ve buradan Meclis görüşmelerine aktarılması kanaatimce doğru olurdu. Örnek olsun diye düşündüklerimden kamuoyunda çok bilinen, çok konuşulan bir tanesini söyleyeyim. Sözgelimi benim, çok tartışılan Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunun lağvedilmesi, hâkimlerin ve savcıların kuruluşlarının ayrılması gibi bir talebim var. Hatta ve hatta savcıların adliyelerden topyekun çıkartılarak karakollarda, emniyet müdürlüklerinde ve ilgili diğer yerlerde görev yapmalarının sağlanması yönünde de bir talebim var. Yine oluşturulacak Hâkimler Kurulu, yüksek yargı ve Anayasa Mahkemesi üyeliği seçimleri de bana göre ülkedeki tüm hâkimlerin, savcıların, avukatların ve hukukçu akademisyenlerin oylarıyla gerçekleşmelidir. Bahsedilen kişilerin bu tür bir oylamaya katılmaları sanırım UYAP sistemi ve elektronik imzayla mümkün olabilecektir. İlgili görevler için yeterliliğe sahip her bir adayın ayrı ayrı ülkemizin tüm hukukçuları tarafından seçildiği bir sistem seçilen kişiyi onun bunun ya da iktidarın hukukçusu olmaktan kurtaracak ve bağımsızlık, tarafsızlık gibi konularda düşünülebilecek en makul çözüm olacaktır. Yine aynı hususta ilk anda aklıma gelen Anayasanın 90. maddesinin değiştirilmesi ve 5 yıllığına seçilen hükümetlerin kendilerinden sonra gelecek tüm hükümetleri mutlak bağlayacak uygulama yapma haklarının belli oranlarda kısıtlanması, cumhurbaşkanlığı makamının kaldırılması, Meclisin veya bir başka makamın Anayasada değişiklik yapma hakkının madde iptali yetkisi dahil iptal edilmesi, seçim barajının yüzde 5’e indirilmesi gibi uzayıp giden pek çok talebim var. Muhakkak ki hepimizin Anayasadan çıkarılması, eklenmesi, değiştirilmesi gereken maddelere ilişkin pek çok görüşü olacaktır. Bunların konuşulmadığı, tartışılmadığı, Meclisimize aktarılmadığı bir ortamda Anayasa değişikliği için referanduma gitmenin pek de mantıklı olmadığı açıktır. Şimdi denilebilir ki Meclise gitmesi, Mecliste görüşülmesi ne işe yarayacak, sonuçta iktidarın dediği olmayacak mı? O konuda da bir talebim var, halk oyuna sunulacak maddelerin seçilmesi için Meclis çoğunluğu değil, 100-150 milletvekilinin ilgili maddeye evet demesi yeterli olmalıdır. Böylece halkoyuna neyin sunulacağı yalnızca iktidarın tekelinde kalmayacaktır. En çok itiraz ettiğim konulardan birisi blok halinde maddelerin oya sunulması. Hepimizin bu maddeler içerisinde onaylayacağımız maddeler olduğu gibi onaylamayacağımız maddeler de var. Bu sistem bizi öyle bir durumda bırakıyor ki ya yapılmasını çok istediğimiz bir veya birkaç değişikliğe hayır diyeceğiz ya da yapılmasını son derece sakıncalı ve yanlış bulduğumuz bir veya birkaç değişikliğe evet diyeceğiz. Böyle bir zorlama uygulamanın neticesinde insanlar eninde sonunda partizanca, ideolojik yaklaşımlarla oy vermek zorunda kalacaklardır Yani bizler aklımızın, mantığımızın kabul ettiği bir şeyi dahi reddetmek ya da yine aklımızın ve mantığımızın reddettiği bir şeyi kabul etmek zorunda bırakılmaktayız. Anayasa değişiklik paketi her yerde tartışılıyor, konuşuluyor, ama sadece konuşan kişilerin aidiyetleri ve belki ağır olacak, ama daha da çok çıkarları doğrultusunda. Benim gözlemlerim elbette ki dar bir çevrede gerçekleşmektedir, ama birazdan söz edeceğim gözlemlerimin ülke genelinde de farklı olduğunu düşünmüyorum. Çevremdeki pek çok insana bu değişiklik hakkında görüşünü sordum, evet diyenler olduğu gibi hayır diyenler de var. İkinci soru olarak yine aynı kişilere bu değişiklik paketini ve Anayasanın önceki halini ayrıntılı olarak okuyup bir değerlendirme yaptınız mı diye sordum. Şu ana kadar sorduğum kişiler arasında böyle bir karşılaştırmayı ayrıntılı olarak yapmış olan hemen hiç kimse yok ve ben bu sonucun ülke genelinde de çok fazla değişmeyeceğini düşünüyorum. Yani bu değişiklik hakkında yeteri kadar bilgilendirilmemiş bir toplum olarak referanduma gidiyoruz ve yine hepimiz gayet iyi biliyoruz ki herkesin ne oy vereceği aslında önceden belli. Sözün özü ister kabul edelim, ister etmeyelim referandumda oylanan Anayasa değişikliği olmayacak bu şartlar altında. Kanaatimce ancak ve ancak ülkemizde böyle bir referandum için daha uzun süre ayrılması ve özellikle ulusal medyaya tarafsız bilgilendirme konusunda bu süreçte görev yüklenmesiyle sağlıklı olmaya yaklaşan bir referandum gerçekleştirilebilecektir. Kasıtlı olarak seçildiğini hemen herkesin bildiği referandum tarihinden tutun da başka daha pek çok konuda referandumun yapılma şekline yönelik itirazlarım var. Ancak bu yukarıda saydığım maddelerin düşünen her akıl sahibi insan için yeterli olacağına inanıyorum. Sonuç, yukarıda belirttiğim gerekçelerden ötürü referanduma katılmıyorum, evet ya da hayır demek zorunda değilim. Daha makul, daha mantıklı, bizim de katılımımızın sağlanabildiği, irademizi her bir maddede ayrı ayrı ortaya koyabileceğimiz bir referandum mümkünken, tamamen aidiyetlerimiz doğrultusunda oy vermek zorunda bırakıldığımız böyle bir referanduma katılmak zorunda değiliz. Geliştik diyoruz, çağ atladık diyoruz, ilerliyoruz diyoruz, okuma yazma oranımız arttı diyoruz ve bunları ben kendimi bildim bileli bizi yönetenler söylüyor. Söylediklerinizde samimiyseniz böyle ancak güdülecek bir toplumda gerçekleştirilecek türden bir referandumdan çok daha iyisini hak ediyoruz ve bunu talep ediyoruz. Siz de daha iyi, bizlere daha çok saygı gösterilen bir referandumu hak ettiğinizi düşünüyorsanız bunu talep edin ve referanduma katılmayın. Bu bir boykot değildir, sadece daha iyi bir referandum talebidir. Gelin bize katılın ve daha iyi bir referandum için referanduma katılmayın. İbrahim Şahin
Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2010 14 yıl Anayasa değişiklik paketinin hazırlanmasından tutun da halk için hiçbir şey getirmediğine kadar gerekçelerimiz aynı, HSYK da yapılan değişiklik, maddelerin blok olarak sunulması, dokunulmazlık, % 10 barajı gibi demokrasi adına hiçbir adımın olmadığı söylendiği halde, bu paket beğenilmediği halde oy kullanmayacağım demek bence bir çelişkidir. Etraf yanarken bir kova su da sen dökmezsen, herkes birbirinden yangını söndürmesini beklerse o yangın birgün herkesi sarar, bir daha da söndürülemez. saygılar...
Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2010 14 yıl Referanduma katilmamak eger topyekün bir eylemse muhakkak ki cok yerinde olur.Fakat bu sartlarda referanduma kismi olarak katilmamak AKP'nin ekmegine yag sürmek anlamina gelir.Katilim oraninin düsük olmasi AKP'nin cikarinadir.Cünkü tüm AKP secmeni oy kullanacaktir. BDP'nin boykotu ise AKP ile anlasmali bir eylemdir.AMAC KATILIMIN AZ OLMASIDIR. saygilarla
Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2010 14 yıl En azından benim açımdan ara seçenek kesinlikle söz konusu olamaz. "Hayır" demeyi vatan borcu olarak kabul ediyorum. Hatta evet diyeceğini söyleyen arkadaşlarım artık arkadaşım değiller. Orta yolculara da aynı tepkiyi göstermem işten bile değil...
Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2010 14 yıl Bu referandum paketinin hazirlanisindaki hinoglu hinlik bir tarafa,ne kadar yandas,seriatci,cemaatci,AB-ABD ci Devlet ve üniter yapi karsitlari,baska bayraklara özlem duyanlar var ise hepsi degisik metotlarla EVET oyu cikartma pesindedir.EVET oyunun cikmasi ancak Türkiye karsitlarinin hesaplarina uyar.Evet coyunun cikmasi icin günlerdir ne dolaplar cevrilmekte,ne tehditler savrulmaktadir(BERTARAF OLUNUR GIBI).Devlet gücünü sirf kendi kisisel zevkleri ugruna kullanmaktan kacinmayan iktidar ve onun girdabina kapilmis olan yandaslarin hedefinde Türkiye'nin üniter yapisinin bozulmasi vardir.AB-ABD bunlara böyle direktif vermektedir.Referandumda EVET cikmasi Türkiye'nin birlik ve bütünlügüne HAYIR anlamina gelir ki bu da VATANA IHANETIN Türkcesidir. saygilarla
Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2010 14 yıl Yok yani, tüm oylamaların sonuçlarını kararsızlar belirler. Kemikleşmiş oylar adı üstünde. Kemikleri hareket ettiren ve sonuca götüren, üzerlerini kaplayan kaslardır. Atalet, durağanlık ve nötürlük, tepkisizlik tavsiye etmek, "uyu uyu yat uyu" demektir. Bundan kim yararlanır? Bilenmiş ve hedefe kilitlenmiş olan. Hedefi olmayan şaşkınları uyuttun mu, onların işleri kolaylaşır. Söylenen sözlerin neye, kime hizmet ettiğini bir kaç kez tartmak gerek. Kediye et atmakla tavşana et atmak da farklıdır, kediye ot atmakla tavşana ot atmak da farklıdır. Tavşanın eti, kedinin otu yemeyeceği besbelli iken, kim kime ne atıyor iyi dikkat etmeli. BDP nin boykot çağrısı ile başkasınınki kesinlikle bir değildir!
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.