Φ dilku Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2006 bak kursatotcu önce mezheplerin din olmadığını öğren sonra gel dinde zorlama var mı yok mu tartışırız olur mu? he Alıntı
Φ kardelya Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2006 sen her şeye niye atlıyorsun ben kursatotcuya yazdım onu dinde zorlama olmadığını söyleyip mezheplerden örnek vermiş de... Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2006 sen her şeye niye atlıyorsun ben kursatotcuya yazdım onu dinde zorlama olmadığını söyleyip mezheplerden örnek vermiş de... yaw sana katılmak da mı suç, iyi bi daha sana katılmıcam işte, küstüm senle... Alıntı
Φ kardelya Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2006 o zaman özür dilerim birine katıldığını bu şekilde ifade ettiğini bilmiyordum . Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2006 şey şu buhari ve müslimde birden çok sayıda ayetin kurana konmadığı yönünde rivayetler vardır. bu konuya nesh" denir yani bazı ayetlerin hükmü devam ederekten lafzı yani söz olarak kurana konmadı. (mesela recm ayeti) bazılarının hükmü kalktı ve yine kurana konmadı. bunları pek söylemezler ama böyle şeylerde var. mesela recm ayetinden bahseden hadis buharidendir. eskiden ben zahirciyken bunları araştırırdım. mesala kuranın hadisi kaldırması ve hadisin kuran ayetinin hükmünü kaldırması bahis konusu edilir. kitaplarda "nesh" meselesi başlıklarında bilgi bulabilirsiniz. Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2006 şey şu buhari ve müslimde birden çok sayıda ayetin kurana konmadığı yönünde rivayetler vardır. bu konuya nesh" denir yani bazı ayetlerin hükmü devam ederekten lafzı yani söz olarak kurana konmadı. (mesela recm ayeti) bazılarının hükmü kalktı ve yine kurana konmadı. bunları pek söylemezler ama böyle şeylerde var. mesela recm ayetinden bahseden hadis buharidendir. eskiden ben zahirciyken bunları araştırırdım. mesala kuranın hadisi kaldırması ve hadisin kuran ayetinin hükmünü kaldırması bahis konusu edilir. kitaplarda "nesh" meselesi başlıklarında bilgi bulabilirsiniz. doğru, Kuran'da olmayan; ama hükmü baki Allah kelamı olduğu gibi, Kuranda bulunan, ama hükmü neshedilmiş ayetler de vardır..ben birinci meseleye dair fazla örnek bilmiyorum, recm konusunu da net hatırlamıyorum..Acaba nedir hikmeti?? Biliyorsan bize söyle.. nesh: şeri bir hükümün, o hükmün delilinden sonra gelen şer'i bir delille kaldırılması demektir. neshin hikmeti insanların yararına olan şeyleri gerçekleştirmektir. Kuran nassı mütevatir sünnetle nesh edilebilir. Zira sünnet de Kuran gibi vahye dayanır. Kuranın sünnet tarafından neshine örnek: necm, 3-4. vasiyet hükmü nesh edilmiş.."mirasçıya vasiyet yoktur" hadisi ile.. Kuranın sünneti neshi zaten tartışılmaz.. Allah'ın iradesi var demek O'nun fiilerini hür bir tercihle meydana getirmesi demektir. Bir fiilin ortaya çıkması için iradenin olması kaçınılmazdır. Eğer biz Allah'ın irade eden sıfatını mutlak değil de göreceli olarak alırsak teist olmamızın bir mantığı kalmaz. Mutlak varlık olan Allah mutlak niteliklere sahiptir. maturidilere göre insanda bir cüz'i irade var. Bunun yanında potansiyel bir külli iradede de var. Cüz'i irade külli iradenin belirli bir yönde kullanılmasıdır. Ve cüz'i irade Allah tarafından yaratılmamıştır. İnsanın dilemesi sınırlıdır, Allah'ın mutlak. İnsanın dileyen bir varlık olması onun yaptıklarından sorumlu olmasını geçerli kılar. Rızık konusuna gelince Ehl-i Sünnet bilginleri genelde rızkı faydanılacak şey olarak tarif ettikleri ve rızkın elde ediliş biçimini göz ardı ettiklerinden haramı rızık kabul ederler. ama bu haramın rızık olduğu anlamına gelmez.. hayrı da şerri de yaratan Allahtır, eğer zıttını idda edersen şirke düşersin: nisa 78 insanın sorumluluğu vardır: Nisa 79. Dua kaderi değiştirir.. Alıntı
Φ kardelya Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 Dua kaderi nasıl değiştirir bir anlatır mısın ? Senin kaderden anladığınne önce onu bir anlayalım. Sana göre galiba herkes elinde bir senaryoyla geliyor dünyaya ve onun bazı yerlerini değiştirebiliyor. Ben böyle düşünmüyorum herkes elinde boş bir defterle geliyor ve onu dünyada dolduruyor.Yani bir şeyin değişmesi falan söz konusu değil. Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 Dua kaderi nasıl değiştirir bir anlatır mısın ? Senin kaderden anladığınne önce onu bir anlayalım. Sana göre galiba herkes elinde bir senaryoyla geliyor dünyaya ve onun bazı yerlerini değiştirebiliyor. Ben böyle düşünmüyorum herkes elinde boş bir defterle geliyor ve onu dünyada dolduruyor.Yani bir şeyin değişmesi falan söz konusu değil. kadere inanmıyor musunuz??? Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 Duanın işlevi: kader ve takdir Kur'an'da iradesiz varlıklar için söz konusudur. İnsan için bunun adı inayettir. İnayet akıllı ve iradesi olan varlıklara yönelik bir yönlendirmedir. takdirde durağanlık, inayette akışkanlık söz konusudur ve takdir hiçbir zaman değişmez. takdir kosmosla inayet insanla ilgili. İnsan için takdir bağlamında zorunlu bir sebep-sonuç ilişkisi söz konusu olmadığından duanın takdiri bozması değil, inayetin akışı içinde sebepleri etkilemesi söz konusudur. "O her an bir iştedir", yani her an bir dilemededir, bu sebeplere dönüktür. İnsan bir işin olmasını ister ama o istek her zaman gerçekleşmez. Dua da sonuçları Allah ile beraber yapma konusunda bir arzu-beyandır.(ŞAD) Hocamızın duaya yönelik bu açıklaması bazı noktalar eksik kaldı ya da kaçırdım ama -belki siz tamamlarsınız- benim hoşuma gitti..Hiç değilse Allahın iradesine bir yer açıyor..kaderi kaldırıp atmıyor, yerine inayet koyuyor, tabi bu benim için nihayi karar değil.. maturidinin -ki o kaza anlamında kullanıyor- kadere verdiği; şeyi hayır-şer, hüsün-kubuh, hikmet-sefeh bakımından taşıdığı mahiyet üzere yaratmaktır, şeklindeki tanım da iyi. kazaya yani kadere de; “nesne ve olayları yaratmak”şeklinde anlam veriyor. "Çünkü yaratma her şeyin yaratılışına en uygun düşecek pozisyonda bulunmasını sağlamaktır." Değerli görüş ve yorumlarınızı bekliyorum.. Alıntı
Φ kardelya Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 inanıyorum ama senin inandığın kadere değil. Heralde sen cebriyeci bir görüşe sahipsin .herkes dünyaya kendi kaderiyle gelir ve onu yaşar .Sen bu fikri savunuyorsun. Ben herkes kendi alın yazısnı kendi yazar bunu savunuyorum . BEnim kader anlayışım bu Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 Dua kaderi değiştirir.. dilku sanki kendin inanıyormuşsun gibi kardelyaya "kadere inanmıyor musun" demişsin. dua kaderi değiştirir öyle mi? söyle bana kulun dua edeceği de allahın ezeli ilminde belli değil miydi? "belliydi" dersen, buna göre kulun, dua etmesi de kader olmuyor mu acaba? ek soru: allah irade ettiklerini bilerek mi yoksa bilmeyerek mi irade etti? "bilerek" derse, peki bunun bilmekten farkı nedir? zira Onun olacağını bildiği şeyin meydana gelmesi zaten zorunludur, aksi halde cahil olması gerekirdi. (bu soru allahın iradesinin olmadığını gösteren delildir.) Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 dilku sanki kendin inanıyormuşsun gibi kardelyaya "kadere inanmıyor musun" demişsin. dua kaderi değiştirir öyle mi? söyle bana kulun dua edeceği de allahın ezeli ilminde belli değil miydi? "belliydi" dersen, buna göre kulun, dua etmesi de kader olmuyor mu acaba? ek soru: allah irade ettiklerini bilerek mi yoksa bilmeyerek mi irade etti? "bilerek" derse, peki bunun bilmekten farkı nedir? zira Onun olacağını bildiği şeyin meydana gelmesi zaten zorunludur, aksi halde cahil olması gerekirdi. (bu soru allahın iradesinin olmadığını gösteren delildir.) yukarıda bu konuya değindim.. Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 inanıyorum ama senin inandığın kadere değil. Heralde sen cebriyeci bir görüşe sahipsin .herkes dünyaya kendi kaderiyle gelir ve onu yaşar .Sen bu fikri savunuyorsun. Ben herkes kendi alın yazısnı kendi yazar bunu savunuyorum . BEnim kader anlayışım bu bilmem belki ben kadere hiç inanmıyorumdur ama yukarıda yazdığını net olarak açıklar mısın? Alıntı
Φ kardelya Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 açıklayacak bir şey yok aslında gayet açık. İnsan dünyaya gelir.Kendi alın yazısını kendisi yazar. Yani elinde oynaması gereken bir senaryo yoktur.O senaryoyu dünyada kendisi yazar. Kader ise insanın yapacaklarını Allahın (c.c) önceden bilmesidir. Burda insanların anlamadığı şey : Allah biliyor diye insan yapmaz insan yapacağı için Allah bilir Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2006 dilku sanki kendin inanıyormuşsun gibi kardelyaya "kadere inanmıyor musun" demişsin. dua kaderi değiştirir öyle mi? söyle bana kulun dua edeceği de allahın ezeli ilminde belli değil miydi? "belliydi" dersen, buna göre kulun, dua etmesi de kader olmuyor mu acaba? ek soru: allah irade ettiklerini bilerek mi yoksa bilmeyerek mi irade etti? "bilerek" derse, peki bunun bilmekten farkı nedir? zira Onun olacağını bildiği şeyin meydana gelmesi zaten zorunludur, aksi halde cahil olması gerekirdi. (bu soru allahın iradesinin olmadığını gösteren delildir.) Allahın bilgisi zamana konu olarak değişen bir bilgi değildir, yani biz teistler Allahın bilgi sıfatının da görece değil, mutlak olduğuna inanırız.. Allahın bilgisi İnsanları fiilerinde zorunlu yapar mı? 2 tür zorunluluk vardır: önermesel ve varlıksal zorunluluk 1- Sokrates oturuyor zorunludur_önermesel zorunluluk 2- sokrates zorunlu olarak oturuyor_varlıksal zorunluluk Allah'ın bilgisi önermenin doğruluğuna eşittir.. Allah bir şeyi ne hal ise o hal üzere bilir ama o halin zorunlu olduğu anlamına gelmez. Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 bakın siz bir rüyadasınız yüzyıllardır dönen bir dolap var. ben bilmiyormuyum sizin bu dediklerinizi? sizden bin kat iyi bilirim bu laf oyunlarını. ama şu var: bunlar bir yalan, yüzyıllar öncesinde (800 yıl) ibn rüşd bunu söylemişti: ilim maluma tabidir lafının yalan olduğunu. sizin bu "allahın olayları önceden bilmesi bizi zorlamaz" demeniz ve kardelenin: "Burda insanların anlamadığı şey : Allah biliyor diye insan yapmaz, insan yapacağı için Allah bilir" demesi ve senin " Allah bir şeyi ne hal ise o hal üzere bilir, ama o halin zorunlu olduğu anlamına gelmez." sözlerin, sizin de bu saçmalığa inandığınızı ve size söylenenleri aynen tekrar ettiğinizi gösterir. ben bunların cevabını yıllar sonra (6 yıl) buldum. tam cevabını bulmam 9 yıl sürdü. artık uyanın! bu konuyu forumda allahın ilmi ve zorunluluk" başlığında anlattım. sizin dediğinizi diyenler, yani hür iradeyi savunanlar, bu lafın peşine şunu da derler: "ilim maulma tabidir" malum, bilenen olaylar demektir, yani allahın bilgisinin, ilminin bizi zorlamadığını anlatmak için, allahın ilmi olaylara tabidir, yani onları etkilemez, aksine onlardan etkilenir demeye getirerek, ezeli ilim, sonradan olan hadiselere tabidir diyorlar ve bunu siz de yuttunuz işte! ve kader konusunda açıklama istenen biri eğer böyle bir izah yaparsa sizce bu kişi bilgili, bu işleri bilen biri olarak görüldü değil mi? ama cebirci biri ise size şöyle görüldü: "aaa daha bunun ne demek olduğunu bile bilmiyor! hiç ilim bizi zorlarmı ya hahaha, deyip o kişiye hemen takvim örneğini sorarsınız değil mi? güneş tutulması örneğinde, takvime yazıldığı için mi güneş tutuldu yoksa güneşin tutulacağını önceden bildikleri için mi takvime yazdılar? ve benzeri bir sürü örnek mesela tren örneği gibi: "yüksek bir tepede biri varmış ve karşılıklı iki trenin gelmekte oldularını görmüş, ama trenler bunu görmemişmiş, eee adam trenlerin çarpışacağını biliyor diye mi bu trenler çarpışacak yani" diyerek, allahın önceden bilmesinin olaylara etkisi olmadığı anlatılmak istenir. 50 kere dedim bir daha diyorum: tabi olan ve tabi olunan ifadeleri düşünüldüğünde, tabi olan mı yoksa tabi olunan mı zaman olarak sonra gelir? iyi düşünün. ben söyleyeyim: tabi olmaktan bahsetmek için önce tabi olunanın varlığı gerekir. yani önce tabi olunan, sonra tabi olan zaman olarak gelir. halbuki buna karşılık, bunlar ne dedi? "ilim maluma tabidir" lafıyla kasdettikleri ilim, ezeli bir ilimdir, malum ise sonradan olacak olaylardır. yani bunlar çelişkiye düştüler. ezeli bir ilim, sonradan olan olaylara mı tabidir yoksa sonradan olan olaylar ezeli, öncesiz ilme mi tabidir? iyi düşünün. sonradan gelenin önce olana tabi olması gerekir demiştik ya, o halde mantıken malum ilme tabi olması icab eder. bu ise cebrden başka bir şey değildir. bu konuda detaylı bilgi için "metin özdemir" diye biri var. ilahiyat hocası sivastamıydı tam hatırlamıyorum. onun "iz yayıncılık" tan kitabı var. allahın ilmi ve zorunlulukla ilgili. onda bilgi çok var. işin garibi şu: bu adam, sizin gibi özgür iradeyi savunmasına rağmen, allahın ezeli ilminin maluma tabi olmasının savunulamayacağını anlatıyor ve işi şu noktaya taşımaktan çekinmiyor: "allah bizim yaptığımız fiilleri ancak bu fiiller olduğu anda bilir, olmadan önce bilmez" fikrini imalı olarak savunuyor. hem de bu konuda kurandan örnekler bile veriyor. hala bir rüyadasınız! uyanın ve düşünün: allahın öncesiz ilmi mi olaylara tabi yoksa olaylar mı allahın değişmez, ezeli ilmine tabi? ikincisini seçerseniz bu cebr olur. yorumunuzu bekliyorum. Alıntı
Φ kardelya Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 Allahın zamandan münezzeh olduğunu bende kabul ediyorum ama şu kader meselesini kendi yorumunla bir anlatır mısın dua kaderi değiştirir mi? kaderden anladığın nedir? bu sorulara senin kendi cevabını merak ediyorum . Sokratesi falan bir kenara bırak vekendin ne düşünüyorsun onu söyle Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 ya anlattım ya forumlarda özgür irademiz yok diyom allahın iradesini de inkar ediyom peygamber özgür değiliz dedi size bunu demiyolar Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 bakın siz bir rüyadasınız yüzyıllardır dönen bir dolap var. ben bilmiyormuyum sizin bu dediklerinizi? sizden bin kat iyi bilirim bu laf oyunlarını. ama şu var: bunlar bir yalan, yüzyıllar öncesinde (800 yıl) ibn rüşd bunu söylemişti: ilim maluma tabidir lafının yalan olduğunu. sizin bu "allahın olayları önceden bilmesi bizi zorlamaz" demeniz ve kardelenin: "Burda insanların anlamadığı şey : Allah biliyor diye insan yapmaz, insan yapacağı için Allah bilir" demesi ve senin " Allah bir şeyi ne hal ise o hal üzere bilir, ama o halin zorunlu olduğu anlamına gelmez." sözlerin, sizin de bu saçmalığa inandığınızı ve size söylenenleri aynen tekrar ettiğinizi gösterir. ben bunların cevabını yıllar sonra (6 yıl) buldum. tam cevabını bulmam 9 yıl sürdü. artık uyanın! bu konuyu forumda allahın ilmi ve zorunluluk" başlığında anlattım. sizin dediğinizi diyenler, yani hür iradeyi savunanlar, bu lafın peşine şunu da derler: "ilim maulma tabidir" malum, bilenen olaylar demektir, yani allahın bilgisinin, ilminin bizi zorlamadığını anlatmak için, allahın ilmi olaylara tabidir, yani onları etkilemez, aksine onlardan etkilenir demeye getirerek, ezeli ilim, sonradan olan hadiselere tabidir diyorlar ve bunu siz de yuttunuz işte! ve kader konusunda açıklama istenen biri eğer böyle bir izah yaparsa sizce bu kişi bilgili, bu işleri bilen biri olarak görüldü değil mi? ama cebirci biri ise size şöyle görüldü: "aaa daha bunun ne demek olduğunu bile bilmiyor! hiç ilim bizi zorlarmı ya hahaha, deyip o kişiye hemen takvim örneğini sorarsınız değil mi? güneş tutulması örneğinde, takvime yazıldığı için mi güneş tutuldu yoksa güneşin tutulacağını önceden bildikleri için mi takvime yazdılar? ve benzeri bir sürü örnek mesela tren örneği gibi: "yüksek bir tepede biri varmış ve karşılıklı iki trenin gelmekte oldularını görmüş, ama trenler bunu görmemişmiş, eee adam trenlerin çarpışacağını biliyor diye mi bu trenler çarpışacak yani" diyerek, allahın önceden bilmesinin olaylara etkisi olmadığı anlatılmak istenir. 50 kere dedim bir daha diyorum: tabi olan ve tabi olunan ifadeleri düşünüldüğünde, tabi olan mı yoksa tabi olunan mı zaman olarak sonra gelir? iyi düşünün. ben söyleyeyim: tabi olmaktan bahsetmek için önce tabi olunanın varlığı gerekir. yani önce tabi olunan, sonra tabi olan zaman olarak gelir. halbuki buna karşılık, bunlar ne dedi? "ilim maluma tabidir" lafıyla kasdettikleri ilim, ezeli bir ilimdir, malum ise sonradan olacak olaylardır. yani bunlar çelişkiye düştüler. ezeli bir ilim, sonradan olan olaylara mı tabidir yoksa sonradan olan olaylar ezeli, öncesiz ilme mi tabidir? iyi düşünün. sonradan gelenin önce olana tabi olması gerekir demiştik ya, o halde mantıken malum ilme tabi olması icab eder. bu ise cebrden başka bir şey değildir. bu konuda detaylı bilgi için "metin özdemir" diye biri var. ilahiyat hocası sivastamıydı tam hatırlamıyorum. onun "iz yayıncılık" tan kitabı var. allahın ilmi ve zorunlulukla ilgili. onda bilgi çok var. işin garibi şu: bu adam, sizin gibi özgür iradeyi savunmasına rağmen, allahın ezeli ilminin maluma tabi olmasının savunulamayacağını anlatıyor ve işi şu noktaya taşımaktan çekinmiyor: "allah bizim yaptığımız fiilleri ancak bu fiiller olduğu anda bilir, olmadan önce bilmez" fikrini imalı olarak savunuyor. hem de bu konuda kurandan örnekler bile veriyor. hala bir rüyadasınız! uyanın ve düşünün: allahın öncesiz ilmi mi olaylara tabi yoksa olaylar mı allahın değişmez, ezeli ilmine tabi? ikincisini seçerseniz bu cebr olur. yorumunuzu bekliyorum. ilim maluma tabidir demek, Allah'ın ilmi bilinene bağlı olarak değişir demek.Ama biz İbn Rüşd gibi Allah'ın ilminin değişmeye konu olacağını savunmuyoruz..İlmin fiileri zorunlu olarak yapmak demek olmayacağını söylüyoruz, bunu söylememiz ilim maluma tabidir çıkarımıyla nasıl sonuçlanır?? Ki ben insan yapacağı için Allah bilir ya da Allah bildiği için insan yapar sözlerinin ikisini de reddediyorum..ve Allahın ilmiyle insanın fiileri arasındaki köprüleri kaldırıyorum ve biri diğerini etkilemez diyorum.. sen cebri savunursan bir çok şey askıda kalır sorumluluğu asla izah edemezsin...Bunu izah edemediğinde küfretmenin sorumluluğunu Allah'a atfedersin..hatta aslında insanın bütün fiilerini Allah yapmış olur, o zaman ceza ve mükafatı Allah kendi kendine teklif etmiş demektir, sonra kendi kendine emreder, kendi kendini uyarır.. O zaman Allah kendi yaptıklarından insanı sorumlu tutarak, insanı cezalandırarak adaletsizlik yapmış olur..adaletli olabilmesi için kendi kendisini cezalandırması ya da mükafatlandırması gerekir.. Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 mustinet bak anlayacağın bir şekilde sölim: burda yazman kader mi? evet dersen, demek mecbur yazdın buraya ölemi? hayır mecbur değildim dersen, söle bakalım neden bu soruya evet kader dedin; eğer burada yazmam kader değildi dersen, bak kadere sen de inanmıyon. Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 ya anlattım ya forumlarda özgür irademiz yok diyom allahın iradesini de inkar ediyom peygamber özgür değiliz dedi size bunu demiyolar bari Allahın iradesini kabul et de ondan sonra özgür irademiz yok de, iki iradeyi birlikte reddetmene ne gerek var.. Allahın iradesi yoksa insan daha özgürdür İnsanın özgür iradesi yoksa Allahın mutlak iradesi insanı yönetiyor demektir ikisini birden inkar etmekle çelişkiye düşüyorsun..İnsanın özgür iradesi yoksa, insanın iradesini yönlendirecek başka bir irade olmalı... Ayrıca iradesiz fiil olmaz diyerek iradesiz varlıkların hareketlerini fiil olarak nitelendirmeyen alimler var... Bütün sıfatları ilim sıfatı adı altında toplayıp açıklayamazsın.. ya da irade sıfatını reddetmekle Allahın fiilerini zorunlu olarak yaptığını kabul etmiş olursun..Bunu mu kabul ediyorsun.. ayrıca iradeye atfedilen özellikleri sen ilim sıfatına ilave ediyorsun, bu sefer insanı fiilerinde zorlayan Allahın iradesi değil ilmi oluyor....ya Allahın iradesini reddetmendeki mantık insan fiilerini özgürleştirmek değilse ne???Alemdeki kötülükleri Allaha atfetmemek mi? O zaman bu kötülüklerin nedeni insan da değil ki insan da özgür değil ve bu kötülükler Allahtan zorunlu olarak sudur ediyo.. Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 dedi: bari Allahın iradesini kabul et de ondan sonra özgür irademiz yok de, iki iradeyi birlikte reddetmene ne gerek var.. cevap:başka çare yok ezeli ilim kabul edilince allahın iradesine yer kalmaz dedi: ya da irade sıfatını reddetmekle Allahın fiilerini zorunlu olarak yaptığını kabul etmiş olursun..Bunu mu kabul ediyorsun.. cevap: evet dedi: ayrıca iradeye atfedilen özellikleri sen ilim sıfatına ilave ediyorsun, bu sefer insanı fiilerinde zorlayan Allahın iradesi değil ilmi oluyor.... cevap: evet dedi:ya Allahın iradesini reddetmendeki mantık insan fiilerini özgürleştirmek değilse ne??? cevap: gerçekçi olma ve ezeli ilmi kabul etme sonrası iradesine yer kalmaması yönündeki akli deliller. dedi: Alemdeki kötülükleri Allaha atfetmemek mi? cevap: alemdeki kötülüklerin kaynağı allahtır, bilmesidir. dedi: O zaman bu kötülüklerin nedeni insan da değil ki insan da özgür değil ve bu kötülükler Allahtan zorunlu olarak sudur ediyo.. cevap: evet zorunlu olarak sudur ediyor. ancak bir fark var: Onu bunu yapmaya zorlayan olmaksızın allah yaptıklarını yapmak zorundaydı. bundan sonra yapacak olduğu şeylerden başkasını da yapamaz. bunu anlamak çok mu güç? (aslında güç) ezeli ilimden bahsettiniz bunun ne demek olduğunu iyi düşünün. allah bu ilme muhalif bir şeyi yapamaz, dolayısıyla zatı gereği zorunludur ( mucibun bizzat) hür iradesiyle seçmedi yaptıklarını. filozofların çoğu bu görüştedir. kelamcılar allahın iradesini kabul ettiler, onlar çok geride kaldı. filozofların bazı dahiyane sözlerini anlayamadılar, anlayınca karalama yoluna gittiler. sizin bana yaptınız gibi Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 mustinet bak anlayacağın bir şekilde sölim: burda yazman kader mi? evet dersen, demek mecbur yazdın buraya ölemi? hayır mecbur değildim dersen, söle bakalım neden bu soruya evet kader dedin; eğer burada yazmam kader değildi dersen, bak kadere sen de inanmıyon. sizin kaderden anladığınız ne ya...sizin anladığınız manada bir kader yok..İnsanın yapacaklarını önceden takdir eden bir kader yok, değişmez bir kader yok, isterseniz buna kader demeyin, ben hala bu ismi tercih ediyorum... insan bu dünyaya kukla olmak için gelmedi..Ama Allahın ezeli ilmi vardır, yapacaklarımızı da bilir; ama bu bizi fiilerimizde zorlamaz, çünkü Allah zamandan münezzehtir, bizim gelecekte yapacağımız onun için gelecek ifade etmez..Zaman ifade etmez.. yani kader meselesi "ilim sıfatı" meselesidir, dönüp dolaşıp aynı yere varacağız.. takdir edilmiş fiiler anlamında bir kader söz konusuysa bu kader değişmez; ben böyle bir kaderi duanın değiştireceğini savunmuyorum, hatta o zaman duanın hiçbir anlamı kalmaz..benim kader inancım hiçbir zaman cebircilik olmadı; ama kesinlikle açıklayamayacağımız olayların var olduğunu herkes kabul ediyor, kaderi inkar edenler bile..her şey insanın elinde değil, kesinlikle her şeyin insanın elinde olduğunu kabul etmiyorum.. insanın yapıp etmeleri tek başına yeterli değil, bunun için dua var diyorum ve dua bazen kabul edilmeyebiliyor ya da ertelenebiliyor.. Zira "sizin hayır bildikleriniz de şer, şer bildikleriniz de hayır vardır" ayeti(?) insan her zaman kendisi için hayırlı bildiği şeyi ister ama Allah onu ona vermez.. Bir de hastalık, trafik kazası ya da diğer kazalar dikkatsizlik hariç insanın elinde olmayan şeyler.. Bişi sorcam: "kaderden konuşulduğunda susunuz" hadisinin sıhhat derecesi nasıl?? Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 o soruların izahları forumlarda ve kitapta parça olarak çokça geçti allaha zalim dedim zaten bir de özgür iradeciler sanki çocuk, ya etmeyin eylemeyin. eşari mezhebi hak mı diye sordum. yanıt vermedin. yanıt ver bak iş nereye gelcek Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 o zaman alemin Allah'la birlikte ezelde yoktan yaratıldığını kabul ediyorsun.. "ilahi fiil ilahi cevherden zorunlu olarak çıkmıştır" o zaman alemde bir determinizm var, sebep-sonuç aynı anda var oluyor ve sebep-sonuç arasındaki ilişki zorunlu.. ama sebep ile sonuç arasındaki ilişki her zaman aynilik arz etmez, bunlar arasında zorunlu bir bağ yoktur..Allah'ı eserini meydana getiren bir illet olarak tanımlıyorsunuz..Allah'ın fail-i muhtar oluşunu reddediyorsunuz.. su, güneş, toprak gibi tüm sebepler olsa da tohumum filizlenmesi sonucu gerçekleşmeyebilir...peki tabiatta zorunlu kozal bir bağın varlığı gözlemlenebilir mi? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.