Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Çok şükür müslümanım.

İslam dini insanları her türlü kötülüklerden men etmiştir daima sevgiyi ve hoşgürüyü ön planda tutmuştur. Kainat'in Efendisi Hz MUHAMMED (S.A.V) buyurduğu gibi "Sizin en hayırlı olanınız güzel ahlaklı olanınızdır"diyerek bunu dahada pekiştirmiştir şimdi;

İçki içmeyiniz zira içki tüm kötülüklerin anasıdır.

Zina yapmayınız.

Haram yemeyiniz.

Kul hakkı yemeyiniz

Yetimleri koruyun ve gözetiniz.

Cömert olunuz.

Anne ve babanıza saygıda kusur etmeyiniz.

Daima yüzünüzde bir tebessüm olsun.

Bağırarak konuşmayınız.

Hiç kimseye hatalarını herkesin içinde söylemeyiniz.

Gıybet(dedikodu)etmeyiniz.

Fakirleri doyurunuz.

Malınız,ırzınız,dininiz tehdit edilmediği müddetce kimseyi incitmeyiniz.

Karşınızdakinin sözü bitmeden konuşmayınız.

Temizliğinize dikkat ediniz.

Çok uyumayınız,çok yemek yemeyiniz.

Eğer birini seviyorsanız ona söyleyiniz.

Kibirli olmayınız.

Sabırlı olunuz.

Vs.vs. vs. devam eder gider bu sözün kısası dinimiz bize hep güzelliği ve iyiliği öğretmiştir.

bana göre Allah'ın varlığını ve onun hak dinini inkar eden kimseler bu yukarda yazdığım herşeyede muhaliftir kısacası ister inanan olsun ister inanmayan içinde Allah korkusu olmayan herkesten ALLAH'a sığınalım ve onları hidayete erdirmesi için dua edelim.

  • Cevaplar 59
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

100 bin kere şükür müslüman değilim.

 

ISLAM KURTULUS MU?

Islam çagimiza ne verebilir?

 

Türk toplumunun içinde bulundugu durum göz önünde bulunduruldugunda, bir kurtulus projesinin öncelikle toplumda özgürlükleri, adaleti ve esitligi kurumsallastirmasi, demokrasiyi güçlendirmesi; ülkenin egitim, saglik, ve sosyal yasama iliskin sorunlarini çözmesi, sanayilesme ve kentlesme süreçlerini hizlandirmasi, toplumsal huzuru saglamasi beklenir. Birazdan görecegimiz gibi Islamcinin kurtulustan anladigi ise, kitlelerin yasamlarinin Islami esaslara göre düzenlemesi ve devletin de bu esaslara göre yönetilmesidir. Kuran için kurtulus cennete girmektir. Kurtulusa ulasmanin bir yolu da savasmaktan geçer. (Maide 35)

 

Islam, inananlarini "öteki dünya" için sartlandirdigindan sürekli olarak dünyasal yasami asagilama egilimindedir. (Mümin 39/ Saffat 58-61/ Zariyat 56/Ankebut 64/ Enam 32/ Muhammed 36/ Hadid 20/ Kasas 60) Elbette bu yaklasimin ardindan insanlarin karsisina dünyasal kurtulus vaatleriyle çikmanin samimi bir yani yoktur. Dünyasal yasama iliskin getirdigi düzenlemelerde de tek amaç, Islam'i yaymak veya "küfür ortadan kalkincaya kadar" kafirle savasmaktir. Dünya yasamini bu sekilde tanimlayan Islam'dan dünya için bir kurtulus projesi üretmesini beklemek de elbette büyük bir hata olacaktir. Zaten Kuran Tanrisi dünya üzerindeki adaletsizliklerin de kendisi istedigi için var oldugunu iddia eder. (Ali Imran 26,37/ Necm 48) Bunun dogrulugunu savunur. (Sura 27/Alak 6,7)Ve bu adaletsizlige karsi çikilmasini da elestirir. (Zuhruf 32) Üstelik "öbür dünya", esitsizliklerin daha da fazla oldugu bir yerdir (Isra 21). Sartlar böyleyken mevcut adaletsizlikleri degistirmeye çalismak da, Allah'in iradesine karsi çikmaktir. Kuran'in toplumsal bir kurtulus projesi üretememesinin de sebebi budur. Çünkü "Kurtulus"un tanimi geregi toplumsal düzenlemelere gitmek Allah'in iradesine ters düsmek demektir.

 

Islam, bir devlet modeli olarak devrini yüzlerce yil önce tamamlamistir. Islam kurallariyla çagin gereklerinin karsilanmasi mümkün degildir. Örnegin Islam ile demokrasi, kesinlikle yan yana gelemeyecek kavramlardir. Eger dini kisinin tanri ile arsindaki iliskisi olarak algilarsak, bu konuda pek bir sorun yoktur. Ama seriatçinin yaptigi gibi dini bir yönetim metodu olarak görürsek, öncelikle demokrasiden umudu kesmemiz gerekir. Islam, demokrasinin gereklerini karsilamaz. Örnegin demokrasinin en önemli kurali, egemenligin halka ait olmasidir. Seriatçi ise, "hakimiyet Allah'indir" iddiasindadir. Yine demokrasinin en önemli gereklerinden düsünce özgürlügü de Seriatta olmayan bir kavramdir. Hatta Islam'da en büyük suç inanmamaktir. Eger inanmiyorsaniz öldürülürsünüz. (Tevbe 5/Bakara 190-191/Nisa 89,91/Maide 33) Bunun disinda dinin kurallarini sorgulamak da yasaktir. Sorgulamak, kafirlikle esdegerdir. "Ayetlerimizi tartisarak bozmaya çalisanlar, iste onlar cehennemliktir"(Hacc 51) Düsünce özgürlügü olmadigi gibi vicdan özgürlügü de yoktur. Çünkü Islam'da Cennet ve Cehennem kavramlarinin baskisiyla olusmus bir dinsel vicdan vardir. Insan yasamindaki her davranisin karsiligi olarak ödüller ve cezalar belirlenmistir ve sizden sevap kazanmak için iyilik yapmaniz, günaha girmemek için kötülük yapmamaniz istenir. Bu yüzden din içinde kalinarak vicdanin gelistirilmesi de mümkün degildir. Demokrasiden söz ederken din, cinsiyet, irk, ekonomik konum ayrimi yapmamak da unutulmamasi gereken bir kuraldir. Fakat Seriat tüm bu ayrimlari yapar. Hatta bütün sistemi esitsizlikler üzerine kurulmustur. Demokrasinin gereklerinden çogulculuk ve devletin mesruiyetini halktan almasi da Seriata aykiridir. Çünkü seriat birlikçidir (tevhidcilik). Bu nedenle de hakimiyet Allah'in oldugundan devlet yönetme yetkisini Allah'tan alir. Bu saydigimiz nedenlerden ötürü de demokrasi, seriat için "küfür" niteligindedir. Hakimiyeti Allah'tan degil halktan aldigi için açikça "sirk" (Tanriya es kosma) anlamindadir.

 

Islam'in tek eksigi demokrasi degildir. Hukuk sistemi de son derece adaletsizdir. Hirsizlik yapanin elini kesen Islam, ticarette hirsizliktan farkli olmayan davranislari; fahis fiyat uygulamasini veya karaborsaciligi "öbür dünyaya" havale etmekte, kisacasi cezalandirmamaktadir. Zina suçunu taslayarak öldürme gibi vahsete esdeger bir sekilde cezalandirirken, bir taraftan erkege 4 kadin ve sayisiz cariye gibi uygulamalarla, benzer bir ahlaksizligi mesru görmektedir. Kuran'a ve hadislere bakarak bir hukuk sistemi yaratmak ta mümkün degildir. Bu yüzden Islam'in hukuk sistemini Kuran degil, Kuran'in takipçileri oldugunu iddia eden insanlar hazirlamistir. Elbette laikligi "kul ürünü" oldugu için asagilayan seriatçinin bu durumda hakli bir yani yoktur.

 

Getirdigi ayrimci politika da insanlarin baris içinde yasamasini engelleyici niteliktedir. Çünkü Kuran, Baska dinden olanlarla kesinlikle uzlasmaya gitmez. En barisçi tavri, "kitap ehli" denilen Yahudi ve Hiristiyanlara cizye vermeleri kosuluyla dokunmamaktir.(Tevbe 29) Eger bunu kabul etmezlerse öldürülürler.(Nisa 89) Yahudileri dost edinmek bile yasaktir. (Maide 51/82/64) Dinin bu yönü, insanlari birlestirici degil bölücü bir fonksiyona sahiptir. Islam'da Türk düsmanligi da önemli bir yer tutar. Hadis kitaplarinda "Türklerle öldürüsmek" adi altinda bölümler vardir. Kisas, intikam, savas tesviki(Bakara 190/Bakara 216/Maide 35), öldürme tesviki, (Tevbe 5/ Nisa 89/ Tevbe 111) baska dinden olanlara düsmanlik...vb tavirlar, inananlari sürekli olarak bir "biz ve onlar" ayrimina gitmeye zorlar. Günümüzde bile bu ayrim sürmektedir.

 

Islam'in teorik düzeyde eksikleri çok fazladir. Toplum yasamimiza fazladan katabilecegi hiçbir ekonomik ve sosyal düzenlemesi yoktur. Olanlar da çagimiza cevap verebilecek nitelikte degildir. Üstelik 1400 yildir yazilan kitaplari da bir kenara birakip Islam'in özüne yani Kuran'a ve hadislere döndügümüzde bu sayi daha da azalir. Çünkü Kuran'da var olan hukuk kurallarinin sayisi 50'yi bile bulmaz. Bu sayi çagdas hukuk kurallarinin çok altindadir. Bununla birlikte bu kurallar nitelik yönünden de zayiftir. Zaten Islam'da "Icma" ve "kiyas" uygulamalarinin amaci, bu eksiklikleri kapatmaktir. Elbette bu tür yorumlarin katilmasiyla birlikte birbirinden çok farkli seriatlar ortaya çikmistir. Islam dünyasinda 72 tane mezhebin varligi bilinmektedir. Bunlarin kollari ve tarikatlasma gibi egilimlerle birlikte farkli uygulamalarin sayisi yüzlerle ifade edilir duruma gelir. Bu tür farkliliklar günümüze kadar giderilememistir. Bugün seriatla yönetilen ülkelerin her birinde digerlerinden çok farkli uygulamalar vardir. Zaten bu kurallar Muhammed döneminde bile ayni kalamamis, peygamber tarafindan birçok defa degistirilmistir (Nesh edilmistir).

 

Seriatin kadinlar açisindan bir kurtulus olmayacagi da çok açiktir. Bilindigi gibi, Seriatta kadinin hiçbir degeri yoktur. Kuran'a göre kadin ikinci sinif bir varliktir. Tanikligi erkegin yarisina esittir, mirasta payi erkegin yarisidir. Kadindan yönetici olmaz, yaratilis amaci erkege hizmettir. Kadin kocasinin sözünden disari çikamaz, baska erkeklerle bir araya gelemez, gerekirse dövülebilir. Eve kapatilmasi ve taninmayacak sekilde örtünmesi gereklidir. Süslenmek, hatta güzel koku bile sürmek yasaktir. Kocasini üç kadinla ve sinirsiz cariyeyle paylasmak zorundadir. Kadinin kocasindan bosanma hakki bile yoktur. Muhammed'e göre aklen eksiktir, insanlar için en büyük fitnedir, Cehennem kütügüdür. Elbette dinin kadina yaklasimi böyleyken Islam'in kadin için kurtulus oldugunu söylemek de mümkün degildir.

 

Kisacasi, bir yönetim modeli olarak Islam, çagin çok gerisindedir. Kuran'a baktigimizda hep 14 yy öncesinin inançlari, kurallari ve ahlakiyla karsilasiriz. Elimizde köleciligi mesru gören, adaletsizlikleri savunan ve bu konuda çözüm üretmeyen, kadini ikinci sinif varlik gibi gören, hukuktan ekonomiye kadar esitsizlik temeli üzerine kurulu, insan haklarindan, özgürlükten uzak; bilim, sanat ve emek karsiti; hosgörüsüz, gelismeye ve yeniliklere kapali, haksizliga karsi mücadele yerine boyun egmeyi ögreten, böylelikle egemen siniflarin ekmegine yag süren; sessiz kalmayi, boyun egmeyi, ve Allah'in adaletinin gerçeklesmesi için "sabir" göstermeyi fazilet sayan bir sistem vardir.

 

Islam kendi çagina ne vermistir?

 

Aslinda Islam'in kendi çagina ne verdigine baktigimiz zaman, bu gerçekler daha da belirginlesecektir. Islam, ortaya çiktigi toplumun yasaminda önemli degisimlere ve görece ilerlemeye yol açmis olsa bile, bunlar çok sinirli oldugu gibi, hiçbir zaman "kurtulus" niteligi de tasimamistir. Örnegin 6.yy Arap toplumunda, henüz ticari bir sektör haline gelmemis olsa da, kölelik kurumu vardi. "Kurtulus" olan Islam'in köleligi reddetmesi gerekirdi. Ancak böyle olmamistir. Aksine, köleligi tanri katinda kutsayarak toplumsal bir kurtulus olma sansini daha o zaman bile geri tepmistir.

 

Merkezi devletin halifelik çatisi altinda tüm kabileleri birlestirmesi, ilkel de olsa mevcut bulunan kabile demokrasisini tümden yok etmis, yayilmaci ve zor kullanici yapisiyla da bu anti-demokrat tavri pekistirmistir. Kiliç zoruyla Müslüman yapilan kabileler, gece baskinlarinda çocuk-kadin dinlemeyen katliamlar, iskenceler, çevreye büyük korku salmistir.

 

Kuran'in her seyi anlattigini iddia etmesiyle toplumda bilimsel ve teknik gelismelerin önü tikanmis, bu içine kapanma ile birlikte çagin gereklerine göre degisim de imkansizlasmistir. Sadece bu inanç yüzünden Iskenderiye Kütüphanesi gibi bir hazine, halife Ömer tarafindan "Buradaki kitaplarin içindeki bilgiler Kuran'da varsa bunlara gerek yok, eger yoksa bunlar dogru degil. O halde yakilsin" diye yakilmis, tüm Müslüman dünyasina büyük faydalar saglayabilecek bir birikim, bu yobaz düsüncenin kurbani olmustur. Akil bile dinde "din için düsünme" anlamindadir. Bu yüzden de Islam'da gerçek anlamda akilci bir düsünceye rastlamak mümkün degildir.

 

Elbette içinde bulundugu topluma görece bir fayda saglamistir. Siyasal birlikten yoksun kabilelerden ibaret olan Arap toplumu Islam ile tek çati altina toplanmis, gösterdigi yayilmaci ve merkeziyetçi siyaset ile de sürekli bir gelisme sürecine girmistir. Ama ürettigi çözümler kisa vadeli olmus, uzun vadede büyük sorunlar yasanmistir.

 

Islam'in ilk dönemlerinde Yunan biliminin alinip dogu bilimiyle birlikte yeniden sentezlenmesi ile Rönesans'a bile bir altyapi olusturabilecek birikim saglandi. Fakat bu süreç 11.yy'dan sonra aksadi. Gazali ile birlikte de bilim karsiti bir hareket basladi ve büyük bir gericilik bas gösterdi. Felsefe alaninda ise hiçbir pozitif gelisme yasanmadi. Kuran disinda bir dogru kabul edilmedigi için felsefe alaninda düsünceyi gelistirici hiçbir çalisma yapilamadi. Islam dünyasindan yetisen ve düsünce alaninda büyük adimlar atabilecek Farabi, Ibn Rüsd, Ibn Haldun gibi bazi degerli filozoflar da dinsizlikle suçlandi. Bu dönemin ardindan Islam devleti büyük sorunlar yasamaya basladi.

 

Gazali'nin baslattigi gericilik hareketi ile bilimsel gelismenin önü tamamen tikandi. Ögrenmeyi yalnizca din konusunda tesvik eden, dahasi "ilim" olarak da yalnizca dini bilgiyi gören Kuran, bilimsel hiçbir veri içermez. Bununla birlikte, insanlar için gerekli her bilgiyi içerdigini iddia eder. (Yusuf 111) Kuran'in yazildigi dönemde hakkinda hiçbir sey bilinmeyen konular, Allah'in takdiri ile açiklanmistir. Kuran'a göre günesin hareketinden yagmurun yagmasina kadar tüm dogal olaylar, insanin üreyisi, hastaliklar, hatta gemilerin yüzüsü ve kuslarin uçusu bile Allah'in istegiyle olmaktadir. "Kurtulus" olacak bir hareketin; birakin gerekli toplumsal düzenlemeleri, o dönemde kitlesel ölümlere yol açan salgin hastaliklar hakkinda bile hiçbir sey yapamamasi elbette ki düsünülemez. Ama Islam gerçegi budur. Islam'in ilmi Muhammed'in bile isine yaramamis, hep erkek çocuk istedigi halde dogan erkek çocuklari ölmüstür. Benzer bir durum halife Ömer döneminde yasanmis ve komutan Ebu Ubeyde'nin ordusu veba salgininda yok olmustur. Allah'in ceza olarak gönderdigi hastaliklar, Allah'in ordusunu yok etmistir.

 

Özetleyecek olursak, Islam'in ilk birkaç yüzyillik yükselisi ve bu dönemde bilime yaptigi katkilar disinda kendi çaginda da kazandirdigi pek bir sey yoktur.

 

Osmanli gibi büyük bir imparatorlugun, hem de çok kültürlü yapisinin avantajlarina karsin bilim ve teknolojide geri kalmasinin ve 19.yy'da "hasta adam" konumuna düsmesinin en büyük nedenlerinden biri de seriattir . Çünkü din adamlari, seriatin geregi olarak bilime ve özgür düsüncenin ilerlemesine hep karsi olmuslardir. Bu yüzden matbaa ülkeye üç yüz yil geç (üstelik dini konuda bir sey yayinlamama sartiyla) sokulmus, Ulug Bey ve Ali Kusçu gibi astronomlarin çalismalarina izin verilmemis, Ibn Sina gibi büyük bir bilim adamina kadavra ile çalisma izni verilmemis, Hezarfen Ahmed Çelebi Cezayir'e sürülmüs, bilim adina hiçbir çalisma hos karsilanmamistir. Sanat da ayni sekilde asagilanmis, medreselerde resim ve siir alaninda hiçbir egitim verilmemistir. Özellikle etkinlik sahibi din adamlarinin kiskirtmalari çok etkili olmus, sirf bu yüzden savaslara girilmis, önemli bilim ve devlet adamlari öldürtülmüs, gerileme ve çöküs döneminde hiçbir islahat hareketi hos karsilanmamistir. Kurtulus savasinda Mustafa Kemal'in karsisinda gerici din adamlari ve onlarin destekledigi padisah, isgalci devletler kadar engel teskil etmistir. Elbette "kafirlik" sayilan laiklik de uzun süre devletten uzak tutulmus, Tanzimat fermani ile baslayip Islahat fermani ve mesrutiyet hareketleriyle devam eden bu laiklesme egilimi hep bastirilmis, ancak Kemalist devrimle hayata geçirilebilmistir.

 

Tarihteki uygulamalara baktigimizda, Islamiyet'in ilk dönemlerinden itibaren çeliskilerin ve karmasanin ortaya çiktigini görüyoruz. Islam belki içinden çiktigi kosullar için hatiri sayilir bir ilerlemeydi ama, o zaman bile çagin gereklerini karsilayamiyordu. Bu eksiklikler Peygamber ölünce iyice su yüzüne çikmistir. Daha peygamber ölür ölmez kargasa baslamis, Peygamberin cesedi ortada birakilip yerine kimin geçecegi konusunda büyük tartismalar yasanmistir. Sonunda da siyasi oyunlar ile Ebubekir halife ilan edilmistir. Ebubekir'en sonra Ömer halife olmus ve biriken siyasi çeliskiler sonucunda katledilmistir. Kiliç tehdidiyle halife seçtirilen Osman da halkin artan adaletsizlikler sonucu ayaklanmasi sonucunda linç edilerek öldürülmüstür. Ali ile Ayse'nin yasadigi anlasmazlik on binlerce Müslümani birbirine düsüren bir savasla noktalanmis, daha sonra Ali de katledilmistir. Ardindan Muhammed'in torunlari Hasan ve Hüseyin öldürtülmüs, halifeligi Muaviye gasp etmis, Müslüman'in Müslüman'i katletmesi yüzyillarca sürmüstür. En sonunda halifelik, Yavuz'un Misir'dan silah zoruyla almasiyla Osmanli'ya geçmistir.

 

Islam'in Muhamed döneminde bile uygulama sorunlari vardi. Muhammed'in el kesme cezasina sinirlama getirmesi, Ömer'in kitlik döneminde bu cezayi uygulamamasi, Muhammed döneminde zekat toplamada çikan sorunlar, Ebubekir döneminde bu zorluklarin çatismaya dönüsmesi, Ömer'in Irak'i isgalinde topraklarin 4/5'ini savasçilara dagitmamasi, hep Islam'in uygulamasindan sapmalara örnektir. Elbette Allah tarafindan gönderildigine inanilan bir sistemde böylesine karmasanin hüküm sürmesi mümkün degildir.

 

Günümüzde de, Islam'in bazi kurallarinin yok sayildigi, ya da aykiri davranislarin Islam'a uygunmus gibi gösterildigi görülmektedir. Faiz yasagina karsi ortaya atilmis olan "kar ortakligi" uygulamasi, bu duruma iyi bir örnektir. Her dinde oldugu gibi, Islam'da da insanlar çikarlarina ters düsen yasaklari yok saymaktadir. Seriatin müzik yasagi da en az uygulanan yasak olmus, halife saraylarindan çalgicilar hiçbir zaman eksik olmamistir.

 

Sonuç.

 

Görüldügü gibi, Allah'a dönerek ulasilacagi iddia edilen kurtulus, Kuran'in ekonomiden siyasete, insan haklarindan sosyal yasama kadar her konuda çagin gerisinde kalmis oldugu gerçeginden dolayi mümkün degildir. 1400 yil öncesinin farzlari, vacipleri ve mekruhlari günümüzün hiçbir ihtiyacina cevap verememektedir.

 

Seriatçiligin öz kaynaklariyla üretebilecegi bir kurtulus projesi olamaz. Ortaya çikarilan Islam modelleri de zaten Islam'dan kaynaklanan degil, Islam disi ekonomik modellerden türetilmis sistemler olmaktadir. Daha sonra bu modeller Islam'da varmis gibi gösterilip halka sunulmaktadir. Seriatçinin "Kurtulus Islam'da" slogani da aslinda toplumsal bir kurtulusu degil, sistemin ezdigi kitleleri cennet umudu ile kendine çekip Seriatçi ideolojiye yedeklemeyi hedeflemektedir. Bu noktada Seriatçinin yenilikçi tavri da aldatici olmamalidir. Çünkü bu yenilikçilik, yalnizca Seriata hizmet etme amacini tasir. Kitlelerin yararina sunulacak hiçbir yenilik Seriatçiyi ilgilendirmez.

 

Allah korkusuyla sürekli olarak insanlari kontrol altinda tutan, onlari yalvarmaya, dua etmeye, adaletsizliklere boyun egmeye iten; cihat emriyle kitleleri ölüme sürükleyen, bunu sürekli kilabilmek için cennet vaatlerini eksik etmeyen, demokrasi ve insan haklarini "kafirlik" olarak gören; 4 kadin, cariyeler, geçici nikahlar ile erkegin zevki için çalisan, bu arada kadini yerden yere vuran, özellikle hadislerle desteklenen hurafelerle cahil insanlarin beynini uyusturan, her seyin Tanrinin iznine bagli oldugu fikriyle kitleleri tepkisizlestiren, insanlarin kafasini seytanlar, periler,cinler, büyü, üfürükçülük...vb fikirlerle dolduran, bilimle uzaktan yakindan ilgisi olmayan birçok fikri ilahilik adi altinda yayan, sürekli "öbür dünya" için yasamayi ögütleyen ve bu nedenle insanlara bu dünya için hiçbir sey vermeyen Islam seriati, tartismasiz biçimde insanliga zararli bir kurumdur ve hiçbir sekilde "kurtulus" olamaz.

Gönderi tarihi:

Çok şükür müslümanım.

İslam dini insanları her türlü kötülüklerden men etmiştir daima sevgiyi ve hoşgürüyü ön planda tutmuştur. Kainat'in Efendisi Hz MUHAMMED (S.A.V) buyurduğu gibi "Sizin en hayırlı olanınız güzel ahlaklı olanınızdır"diyerek bunu dahada pekiştirmiştir şimdi;

İçki içmeyiniz zira içki tüm kötülüklerin anasıdır.

Zina yapmayınız.

Haram yemeyiniz.

Kul hakkı yemeyiniz

Yetimleri koruyun ve gözetiniz.

Cömert olunuz.

Anne ve babanıza saygıda kusur etmeyiniz.

Daima yüzünüzde bir tebessüm olsun.

Bağırarak konuşmayınız.

Hiç kimseye hatalarını herkesin içinde söylemeyiniz.

Gıybet(dedikodu)etmeyiniz.

Fakirleri doyurunuz.

Malınız,ırzınız,dininiz tehdit edilmediği müddetce kimseyi incitmeyiniz.

Karşınızdakinin sözü bitmeden konuşmayınız.

Temizliğinize dikkat ediniz.

Çok uyumayınız,çok yemek yemeyiniz.

Eğer birini seviyorsanız ona söyleyiniz.

Kibirli olmayınız.

Sabırlı olunuz.

Vs.vs. vs. devam eder gider bu sözün kısası dinimiz bize hep güzelliği ve iyiliği öğretmiştir.

bana göre Allah'ın varlığını ve onun hak dinini inkar eden kimseler bu yukarda yazdığım herşeyede muhaliftir kısacası ister inanan olsun ister inanmayan içinde Allah korkusu olmayan herkesten ALLAH'a sığınalım ve onları hidayete erdirmesi için dua edelim.

 

 

suheda kardeş

 

Yukarda İslamlığın yada HZ Muhammedin öneri ve tavsiyeleri kendini bilen tüm mantıklı insanların düşünebileceği/söyleyebileceği şeylerdir.

Bu tavsiyler,öneriler islam dininden öncede vardı.

İnsanlardan, insanlara bilgelerden, bilgelere dinlerden dinlere hep taşınageldi..

Hatta zamana ve ortama göre değiştide.

İşte buna düşüncenin diyalektiği diyoruz.

Filozofların daha fazla önerileri, tavsiyeleri de var.

Bunların sadece islami tavsiyeler olduğu diyalektiğede uymaz.

Ama gel görki kimileri yanlış kimileri doğru.

Yukardaki islami önerilerinde doğal olarak doğru ve yanlışlarıda var.

"Karşınızdakinin sözü bitmeden konuşmayınız" vs. tavsiyesi doğru.

"Yetimleri koruyun ve gözetin" vs. yanlış.

Hemen karşı çıkmayın evet yanlış.

Yanlış çünkü bu öneri böyle bir mefhumu korumak için söylenilmiş.

Ucu taa emperyalizmin sömürüsüne dayanır.

Doğru olan "yetimliği,fakirliği,köleliği tamamen kaldıralım" önerisi.

Doğru olan sosyal adalet, sosyal eşitlik.

Yetimliğin, fakirliğin, köleliğin kalmaması.

Asıl doğru düşünce bu değil mi?

Böyle bir alternatif önerinin de olmayışı yanlışlık değilmi?

 

Doğru yada yanlış, fikirler/inançlar insanlığın doğaya karşı mücadelesinin ürünü.

Bilimsel tahlili yapılmadığı zaman ortaya çıkış şeklide yanlış oluyor.

Asıl yanlışta, bunları bir dine, bir topluma, bir inanca sahiplendirmek.

Fikir ve teknolojiler tüm insanlığa, tüm çağlara aittir.

Aksi bilimle, diyalektikle bağdaşmaz.

İyi dileklerimle.

Gönderi tarihi:

Kuzey kurtları ve Focal ALLAH sizdende razı olsun

Bilimselci lütfen bir zahmet İslamın 5 şartından biri olan zekatı okuyunuz.

Ve siz doğrucu davud

Aslında bilgisayarda çok uzun yazıları okumak ve yazmaktan sıkılırım o yüzden yazınızı sıkılarak okudum gördüğüm kadarıyla çokda bişeyler bilmiyorsunuz İslam hakkında okuduğunuz bir iki ayeti kafanıza göre yorumlamış ve kendince fikirler edinmişsiniz.Daha derinlemesine araştırın bence.Bende uzun ağdalı cümleler kullanıp sizi sıkmak istemem kısa kesicem.

 

Dünyada serbest piyasa ekonomisini ilk savunan kişidir Hz peygamberimiz, demekki ilk liberalde odur.

 

Dünyada eşitliği ilk savunan kişi gene odur "Arabın Aceme Acemin Araba bir üstünlüğü yoktur zira ALLAH tüm insanları eşit yaratmıştır"hadisi şerifinde olduğu gibi hakların eşitliğini savunmuştur demekki ilk komüniste odur.

 

Ondan önceki devirde yani cahiliye devrinde kız çocuklarının diri diri gömülmesinine karşı çıkıp "cennet anaların ayaklarının altındadır"diyerek kadını yülcelten yine kendisidir demekki ilk feministe odur.

 

Tüm insanlara verdiği değer bir tarafa sarığının üzerinde uyuyan kediyi uyandırmamak için sarığının bir kısmını kesip alan hayvan sevgisini doğa sevgisini sürekli savunan yine kendisidir demekki ilk hümanistte odur.

 

vs.vs devam edip gidebilirim,19.yy çöken Osmanlının çöküş sebebi bence İslamın sancaktarlığını bırakmasındandır zaten dikkat edin Osmanlı Kanuni den sonra çökmeye başladı nedenlerini araştırın.

Peygamber efendimiz erkek çocuk istememiştir bunuda nerden çıkardınız doğmuştur fakat çok küçükyaşta ölmüşlerdir.Sebebi kendisine sorulduğunda verdiği yanıt "İslam dini saltanata karşıdır halk kendi istediğini kendisi seçmekte özgürdür şayet benim erkek çocuklarım yaşasaydı bunun tam tersi olurdu"işte ilahi adalet buyurun, demokrasinin en alası.

Şeriat hükümlerine gelince bu konuda çokda derinlemesine bilgim yok açıkcası ukalalık yapıcam diye fetva pozisyonuna düşüp günahkar olmaktan korkarım açıkcası.

Ama bildiğim bazı şeyler hırsızlık yapınca kol kesme olayı sizin anladığınız kadar basit değil biliyorsunuz şeriatta mahkemeye çıkmak için en az 3 şahit olması lazım hadi diyelim adam hırsızlık yaptı 3 tanede şahit var mahkeminin ona soracağı ilk şey;

Neden çaldın?

Yanıt "açtım ve çaldım

Hüküm suçsuz

Çünkü orda devlet kendini yargılanmaya başlanır neden aç zekatlar ödenmiyormu?

Haa yoksa adam kalkıpta "keyfimden çaldım varmı bir diyceğiniz "derse durum değişir bence en güzeli kessinler ülkemizde onda tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyip zevk sefa içinde yaşayan devlet millet düşmanı adamın kolunu değil bence başınıda kessinler....Zira zina içinde aynı şeyler söz konusudur,yine 3 şahit yine nedenler ama ölüm emri sadece evliler için geçerli bekarlar için ceza yaptırımları var.

 

Neyse daha uzatıp canınızı sıkmayayım hepiniz sevgiyle kalın, o gün o büyük gün geldiğinde aynı sancak altında buluşuruz inşaallah,sevgiyle kalın.

Gönderi tarihi:

Sayın suheda; yukarıdaki yazınızda pek çok yanlışlıklar mevcut. Muhammed'in serbest piyasa ekonomisini ilk savunan kişi olduğunu neye dayanarak söylüyorsunuz. "Rızkın onda dokuzu ticarettedir. Ticaret yapın ve cesur olun" hadisine dayanarak mı? Peki herkes ticaret yaparsa, işçi sınıfını kim oluşturacak? Malum, günümüzde Muhammed dönemindeki gibi köleler ve cariyeler yok.

 

Eşitliği savunan kişinin kendi düzeninde kölelerin ve cariyelerin de bulunması ne kadar doğrudur?

 

Bir defa kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi hadisesi, islam'ın bunu kaldırdığını iddia ederek sempati toplaması için abartılmış bir durumdur. Bu güne kadar hiç bir kaynakta bu işi yapan kabile ismine rastlamadım. Hemen hepsinde "bazı kabileler" diye geçer. Aksini iddia eden varsa açıklasın da biz de öğrenelim. İslam'da kadın yüceltilmemiştir. Kadın hep bir mal olarak görülmüş, sosyal hayatta ikinci plana itilmiştir. Kocalarına "tarla" görevi yapmak, en büyük görevleridir. Hiç bir İslam ülkesinde kadınlar olması gereken yerde değildir. Çünkü sadece seks objesi olarak görülürler.

 

İlk hümanist Muhammed mi? :wacko: Sanırım siz hümanistin anlamını bilmiyorsunuz. Hümanizm insancılıktır. Muhammed hümanizmin kıyısından geçmez. Sırf başka dinden oldukları için (üstelik aynı tanrıya inandıkları halde) onları aşağılayan, dost olunmamasını emreden öğretinin müsebbibidir. Üstelik her yıl hayvan boğazlanmasını emreden de o dur. Üstelik kan akıtılmasından başka geçerliliği yoktur.Bu nasıl hümanizm, bu nasıl hayvan sevgisi?

 

Hiç bir tarih kitabı Osmanlı'nın çöküşü için İslam'dan uzaklaşmasını sebep olarak göstermez. Ama siz din dışında kaynakları okumadığınız için bunları bilmiyorsunuz. O kaynaklarda da sizlerin sıkı sıkıya İslam'a sarılmanız için böyşe uyduruk şeylerden bahsediliyor.Halbuki elinizin altında dünyanın en büyük kütüphanesi var. Açın bakın Osmanlı neden çökmüş...

 

Aslında buraya o çok savunduğunuz şeriat hükümlerinden birinin uygulandığı linki ibret olması için verecektim. Ancak daha sonra uygun olmadığı için vazgeçtim. İsterdim ki bir şeyi körü körüne savunmayın. Hiç eli ve ayağı çarpraz olarak kesilen birini gördünüz mü? Onun o an yüzündeki korku ifadesini ve çaresizliğini gördünüz mü? Siz diyeceksiniz ki "İşte efendim adam eşine kızına tecavüz etmiş, onları öldürmüş ne yaparsın?" Evet bir insan çok kötü bir suç işlemiş olabilir. Ancak buna mukabil vahşet uygulandığında o suçu işleyenden ne farkın olacak? Kısasa kısas en ilkel infaz şeklidir. Üstelik hiç de pratik değildir. Ne yani 3 tane şahit değil de, 2 tane bulursanız ceza vermeyecek misiniz? Bugün için en ideal infaz şekli hürriyeti kısıtlayıcı cezadır. Geri dönüşü de, daha kolaydır. Hiç bir hümanist ne olursa olsun insana fiziksel şiddet uygulanması taraftarı değildir. Söylediklerimi bir düşünün isterseniz...

Gönderi tarihi:
Sayın suheda; yukarıdaki yazınızda pek çok yanlışlıklar mevcut. Muhammed'in serbest piyasa ekonomisini ilk savunan kişi olduğunu neye dayanarak söylüyorsunuz. "Rızkın onda dokuzu ticarettedir. Ticaret yapın ve cesur olun" hadisine dayanarak mı? Peki herkes ticaret yaparsa, işçi sınıfını kim oluşturacak? Malum, günümüzde Muhammed dönemindeki gibi köleler ve cariyeler yok.

 

Eşitliği savunan kişinin kendi düzeninde kölelerin ve cariyelerin de bulunması ne kadar doğrudur?

 

 

Cümlelerine çelişki ile başlamışsın. Bir yandan herkes ticaret yaparsa kim işçi olacak diyorsun diğer taraftan köle ve cariyelerin neden varolduğunu sorgulamaya çalışıyorsun… Niyetimiz nedir?

 

 

Bir defa kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi hadisesi, islam'ın bunu kaldırdığını iddia ederek sempati toplaması için abartılmış bir durumdur. Bu güne kadar hiç bir kaynakta bu işi yapan kabile ismine rastlamadım. Hemen hepsinde "bazı kabileler" diye geçer. Aksini iddia eden varsa açıklasın da biz de öğrenelim. İslam'da kadın yüceltilmemiştir. Kadın hep bir mal olarak görülmüş, sosyal hayatta ikinci plana itilmiştir. Kocalarına "tarla" görevi yapmak, en büyük görevleridir. Hiç bir İslam ülkesinde kadınlar olması gereken yerde değildir. Çünkü sadece seks objesi olarak görülürler.

 

 

Öncelikle kız çocuklarının cahiliye devrinde diri diri gömüldüğünü bütün tarih kitapları kabul etmişken sen hangi birikimine dayanarak bunu inkara kalkışıyorsun merak ettim doğrusu.

 

Ikincisi kadının İslam dininde seks objesi olarak göründüğünü söylemende kusurabakma ama ayrı bir cahilliğini ortaya koymuş… İslam dini Arap yarımadasına gelene kadar o güne kadar gelmiş geçmiş hiçbir medeniyet kadına miras hakkı tanımıyordu. O dönemlerin en büyük imparatorluğu olan roma imparatorluğunda bile kadına mirastan pay hakkı verilmezdi. İstersen eski uygarlıklarda kadına bakış açısına bir göz atalım…

 

Roma'da Kadın

Babanın kendi kız ve erkek çocuklarını ailesine kabul etme mecburiyeti yoktu. Çocuk doğumdan sonra, babasının ayakları önüne bırakılır, baba eğer onu kucağına alırsa çocuğu kabul etmiş sayılırdı. Kaldırmazsa onu kabul etmediği anlamına gelirdi.

Çocuk erkek ise isteyen onu alıp götürürdü, kız ise açlık ve susuzluktan ölüp giderdi.

Aile reisi çocuklarından dilediğini satar, istediğini aileden ihraç ederdi

Koca isterse karısını öldürebilirdi

Boşanma sistemi 520 yılına kadar bilinmiyordu

Kadınlar vatandaş değildir

 

Eski Hind'de Kadın

Kadın köledir

Kadın kocası öldüğü zaman hayat hakkı yoktu, o gün ölmeliydi

Kadın 17.yüzyıla kadar kocasının cesediyle beraber yakılırdı.

Tanrıların hoşnut edilmesi için kadın kurban edilirdi

Hind hukukuna göre felaket, tafun, ölüm, cehennem, zehir, ejderha, ateş hiç bir zaman kadından daha kötü değildir.

Buda: "Eğer kadınları dinime kabul etmeseydim Budizm çok uzun zaman temiz bir şekilde devam ederdi. Bugün artık bu dinin uzun zaman yaşıyacağını zannetmiyorum. Zira bu dine kadın girmiştir."(Edyanu'l Hind 72)

 

Eski Mısır'da Kadın

Firavular devrinde kız kardeşlerle evlenirdi. Firavunlar tahtlarını başkalrıyla paylaşmamak için çoğu kez kız kardeşleriyle evlenmişler. Mısır halkı da Firavunlar gibi yapmışlardır.

 

Bâbil'de Kadın

Kadın evcil hayvanlar mesabesindedir

Biri bir adamın kızını öldürdüğü zaman o da kızını diğerine teslim ederdi. Teslim alan kişi kendi malı gibi kullanır isterse öldürürdü.

 

Eski İran'da Kadın

Mecusilerin devrinde kız kardeş ve anne gibi kan yakınlığının bir saygınlığı yoktu. Onlar kızkardeşleriyle evlenir ve bunuda teçvik ederlerdi.

 

Eski Rusya'da Kadın

Erkek ve kadına farklı hukuki muamele yapılırdı.

Fuhuış yapan, zina eden kadına çok ağır ceza verilirdi .Cinsel organları oyularak çıkarılırdı. Erkeklere böyle bir ceza verilmezdi.

 

Eski Çin'de Kadın

Kadın insan değildir.

Kadınlara isim verilmezdi, numara konulur, iki üç diye seslenilirdi.

Kız çocukları uğursuzluk sebebidir

 

Kadın İslam dininde değil, şu an senin ve benim, bizim yaşadığımız toplum ve kültür içinde seks objesi olarak görünmektedir. Çıplak ve dekolteli olmayan, kadınlığını deşifre edici unsurlarla dolaşmayan ne kadar kadın var? Kadının, erkek açısından şehvet uyandıracak ve kadınlığını farketmesini sağlayacak birtakım şekilsel özelliklere bağlı kalarak toplum içine çıkmak zorunda bırakılması mı, yoksa, toplum içinde “”kadın”” kimliğiyle değil insan olarak varolmasını, muamele görmesini, yaşamasını sağlayacak niteliklere bürünmesimi kadını seks objesi olarak göstermektedir?

 

Kadının sadece tarla olarak görünmesi gerektiğini İslam’ ın hiçbir anlayışı kabul etmez. Kur-an’ da geçen ayet bir benzetmedir. Bu doğru bir benzetme değilmidir? Fiziksel açıdan bana yanlış olduğunu ispat edermisin öncelikle? Ondan sonra bu ayet üzerinde tartışalım istersen… Ama önce ayetin benzetme, tanımlama anlamında olduğunu kabul edip, fiziksel anlamda yanlış bir konuya değinildiğini ispatlamak zorundasın…

 

 

İlk hümanist Muhammed mi? Sanırım siz hümanistin anlamını bilmiyorsunuz. Hümanizm insancılıktır. Muhammed hümanizmin kıyısından geçmez. Sırf başka dinden oldukları için (üstelik aynı tanrıya inandıkları halde) onları aşağılayan, dost olunmamasını emreden öğretinin müsebbibidir. Üstelik her yıl hayvan boğazlanmasını emreden de o dur. Üstelik kan akıtılmasından başka geçerliliği yoktur.Bu nasıl hümanizm, bu nasıl hayvan sevgisi?

 

Hümaniz… Orta çağ avrupasında kilise baskılarına ve zulme daha fazla dayanamayan ve başkaldırmak zorunda kalan zavallı insanların üstlerine bürüdükleri kılıf… Hümanizm eğer insancıllık ise – ki öyle değil bugün tam olarak tanımını yapabilen ve sınırlarını ölçütleyen kimse yoktur- tek hümanistler müslümanlardır. Mevlana okumanı ve Mevlana’ nın bu güzelliği nerden aldığını, kaynağını araştırmanı öneririm…

 

Evet bir cahilliğin daha ortadadır ki Ehli kitap ve müslümanlar aynı tanrıya tapmazlar. Öyle olmadığını bil. Ortak yön her iki din mensuplarınında bir yaratıcı olduğunu kabul etmeleridir. Tapılan yaratıcı aynı yaratıcı değildir. Zira biz bir ve tek olan Allah’ a taparken ve O’ na kulluk ederken, hristiyanlar İsa (as) a taparlar ve yaratıcının 3 şahsiyette olduğunu savunurlar… Bir yanda tevhid, diğer yanda teslis vardır. Ortak fikir bir yaratıcının olduğu kanaatindedir ama tapılan yaratıcı aynı yaratıcı değildir.

 

Hal böyle iken nasıl olurda bize göre sapmış olan bu insanlarla dostluk kurabiliriz? Lütfen daha kapsamlı düşünelim, sloganik ve kalıplaşmış iddia ve düşüncelere hayatınızda yer vermeyin…

 

 

Aslında buraya o çok savunduğunuz şeriat hükümlerinden birinin uygulandığı linki ibret olması için verecektim. Ancak daha sonra uygun olmadığı için vazgeçtim. İsterdim ki bir şeyi körü körüne savunmayın. Hiç eli ve ayağı çarpraz olarak kesilen birini gördünüz mü? Onun o an yüzündeki korku ifadesini ve çaresizliğini gördünüz mü? Siz diyeceksiniz ki "İşte efendim adam eşine kızına tecavüz etmiş, onları öldürmüş ne yaparsın?" Evet bir insan çok kötü bir suç işlemiş olabilir. Ancak buna mukabil vahşet uygulandığında o suçu işleyenden ne farkın olacak? Kısasa kısas en ilkel infaz şeklidir. Üstelik hiç de pratik değildir. Ne yani 3 tane şahit değil de, 2 tane bulursanız ceza vermeyecek misiniz? Bugün için en ideal infaz şekli hürriyeti kısıtlayıcı cezadır. Geri dönüşü de, daha kolaydır. Hiç bir hümanist ne olursa olsun insana fiziksel şiddet uygulanması taraftarı değildir. Söylediklerimi bir düşünün isterseniz...

 

Batı dünyası günümüzün en humanist insanlarını barındırır içinde ve islam ülkeleri ise “”ilkel şeriat anlayışlarına”” sahip insanları barındırır… ve her nedense bütün zulmet batının humanist insanlarından kaynaklanırken, aciz kalan “ilkel şeriat anlayışlı” müslüman insanlardır…

 

Üstün humanist anlayışlı batı dünyasının şekilcilikten başka nesi vardır? Hiçbir vicdan yasası işlermi acaba kurallarında? Duygu ve his kavramlarını kaybedeli ne kadar oldu? Ne büyük tesadüf ki batı dünyasının %80 i “”Ateist”” dir…

 

Istersen biraz sen düşün… Sloganik ve kalıplaşmış fikirleri hayatından çıkar ve daha objektif bak…

 

 

Doğru olan "yetimliği,fakirliği,köleliği tamamen kaldıralım" önerisi.

Doğru olan sosyal adalet, sosyal eşitlik.

Yetimliğin, fakirliğin, köleliğin kalmaması.

Asıl doğru düşünce bu değil mi?

Böyle bir alternatif önerinin de olmayışı yanlışlık değilmi?

 

 

"Yetimleri koruyun ve gözetin " cümlesinden nasıl olduda ""yetimliği ortadan kaldırmayın, yetimler hep varolsun, fakirlik çoğalsın, sakın ola yok etmeyin, sadece varolan yetimleri koruyun yeter..."" gibi bir anlayış çıkardın anlayamadım ben...

 

böyle bir alternatifin olmadığını düşünen sana göre evet yanlışlık, fakat böyle bir alternatifin ( sosyal eşitlik ve adalet ) olduğuna bütün kalbiyle inanan bana göre herhangi bir yanlışlık yok...

Gönderi tarihi:

Sayın suheda; yukarıdaki yazınızda pek çok yanlışlıklar mevcut. Muhammed'in serbest piyasa ekonomisini ilk savunan kişi olduğunu neye dayanarak söylüyorsunuz. "Rızkın onda dokuzu ticarettedir. Ticaret yapın ve cesur olun" hadisine dayanarak mı? Peki herkes ticaret yaparsa, işçi sınıfını kim oluşturacak? Malum, günümüzde Muhammed dönemindeki gibi köleler ve cariyeler yok.

 

Eşitliği savunan kişinin kendi düzeninde kölelerin ve cariyelerin de bulunması ne kadar doğrudur?

 

Bir defa kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi hadisesi, islam'ın bunu kaldırdığını iddia ederek sempati toplaması için abartılmış bir durumdur. Bu güne kadar hiç bir kaynakta bu işi yapan kabile ismine rastlamadım. Hemen hepsinde "bazı kabileler" diye geçer. Aksini iddia eden varsa açıklasın da biz de öğrenelim. İslam'da kadın yüceltilmemiştir. Kadın hep bir mal olarak görülmüş, sosyal hayatta ikinci plana itilmiştir. Kocalarına "tarla" görevi yapmak, en büyük görevleridir. Hiç bir İslam ülkesinde kadınlar olması gereken yerde değildir. Çünkü sadece seks objesi olarak görülürler.

 

İlk hümanist Muhammed mi? :wacko: Sanırım siz hümanistin anlamını bilmiyorsunuz. Hümanizm insancılıktır. Muhammed hümanizmin kıyısından geçmez. Sırf başka dinden oldukları için (üstelik aynı tanrıya inandıkları halde) onları aşağılayan, dost olunmamasını emreden öğretinin müsebbibidir. Üstelik her yıl hayvan boğazlanmasını emreden de o dur. Üstelik kan akıtılmasından başka geçerliliği yoktur.Bu nasıl hümanizm, bu nasıl hayvan sevgisi?

 

Hiç bir tarih kitabı Osmanlı'nın çöküşü için İslam'dan uzaklaşmasını sebep olarak göstermez. Ama siz din dışında kaynakları okumadığınız için bunları bilmiyorsunuz. O kaynaklarda da sizlerin sıkı sıkıya İslam'a sarılmanız için böyşe uyduruk şeylerden bahsediliyor.Halbuki elinizin altında dünyanın en büyük kütüphanesi var. Açın bakın Osmanlı neden çökmüş...

 

Aslında buraya o çok savunduğunuz şeriat hükümlerinden birinin uygulandığı linki ibret olması için verecektim. Ancak daha sonra uygun olmadığı için vazgeçtim. İsterdim ki bir şeyi körü körüne savunmayın. Hiç eli ve ayağı çarpraz olarak kesilen birini gördünüz mü? Onun o an yüzündeki korku ifadesini ve çaresizliğini gördünüz mü? Siz diyeceksiniz ki "İşte efendim adam eşine kızına tecavüz etmiş, onları öldürmüş ne yaparsın?" Evet bir insan çok kötü bir suç işlemiş olabilir. Ancak buna mukabil vahşet uygulandığında o suçu işleyenden ne farkın olacak? Kısasa kısas en ilkel infaz şeklidir. Üstelik hiç de pratik değildir. Ne yani 3 tane şahit değil de, 2 tane bulursanız ceza vermeyecek misiniz? Bugün için en ideal infaz şekli hürriyeti kısıtlayıcı cezadır. Geri dönüşü de, daha kolaydır. Hiç bir hümanist ne olursa olsun insana fiziksel şiddet uygulanması taraftarı değildir. Söylediklerimi bir düşünün isterseniz...

Yazdıklarınıza, Şüheda'nın affına sığınarak paragraf paragraf cevap vermeye çalışayım:

Kölelik ve cariyelik düzeni Peygamberimizin(S.A.V) döneminde çıkmamış önceden gelen bir düzendi ve Peygamberimiz bu düzeni olabildiğince yoketmeye çalışmıştır.En büyük örnek köle olan Hz.Bilal-i Habeşi'dir.Yaşarken cennet ile müjdelenen mübarek insan.Hadislerde örneklerini bulabilirsin.

Kadınlara mal deme cahilliğini gösteren sizin gibi birsürü insan var.Bu tüm insanları kapsıyor(din ve inanç gözetmeksizin).Sen aklındakini söyledin sanırım.Kadınların toplumda biryerlere gelemeyişinin sebebi ise dinimiz değil kültürümüzdür.Zira kahvelerin kütüphanelerden dolu olduğu,akşam saatlerinde yalnız bir kadına edepsiz sıfatlar yakıştırılan,erkek ve kadının yalnızca arkadaş olabileceği fikrini kabul edemeyenlerin olduğu ve işte yükselmenin patronun yatağından geçtiği düşünülen bir ülkede kadınlar nasıl sivrilsin?Dini bunun neresine oturtuyorsun.Var sen düşün...

Daha önce başka birine kullanmıştım sana da söylemek farz oldu ''Bilgin yok fikrin var''.İnsanları sevme konusunda bu dünyaya Hz.Muhammed'ten(S.A.V)daha iyi biri gelmemiştir.O hiçbir menfaat gözetmeksizin sevgisini gösterebilen ve sunabilen yegane insandır.Allah'ın(C.C)emrini tebliğ etmekle görevli Peygamberimizin(S.A.V) isyan konusunda başı çeken yahudileri ki Kuran'da o kavim israfiloğulları diye geçer,dost edinmeyin,onlara benzemeyin diye ümmetine tembihlemesinde hiçbir yanlış yoktur.Hayvan boğazlamaktan bahsetmişsin(Kurban).Yediğin biftekler,köfteler,butlar vs...öylece çıkmış sanıyorsun herhalde.Hergün mezbahalarda binlerce hayvan kesiliyor.Yılın 4 gününde(kurban bayramı süresince)Allah rızası için kurban kesilincemi yanlış oluyor.Ayrıca bu peygamberimizin emri değildir iyi öğren.Bu etler boşamı gidiyor sanıyorsun.Belki sadece kubandan kurbana et gören kaç insan yaşıyor senin haberin var mı?Yoktur herhalde senin karnın doysunda gerisini boşver.....Benim dinim bana sadaka vermeyi düşküne yardım etmeyi açı doyurmayı emrediyor,bu mu seni rahatsız eden?

Osmalının çöküşü elbette yanlış dış politikalar sonucudur.Bu tamam ama dinden başka kitap okumadığımız senin art niyetli uydurmandır.Dilediğin konuda tartışmaya hazırım ve diğer arkadaşlarımında kültürünün seni ezebileceğinden eminim.Zira yazdıkların bilgisizliğini gözler önüne seriyor.

Senin derdin İslamiyetle olduğundan şeriate kitlenmişsin.Bu yazdıklarını gözünün önünde tecavüz edilerek öldürülen kızını seyreden anneye anlatsana.Dini bir yana ayır bu anne o kişileri eline verseler sence ne yapar.Tamam bende şeriat taraftarı değilim ama kapkaç yaparak birçok insanı yaralayan ve ölümüne sebep olanlar 2-3 sene sonra elini kolunu sallayıp gezerken,o salladıklarını kopartmak baya bi caydırıcı olurdu,yanlışmıyım.Muhtemelen yanlışsın diyeceksin ya neyse.O verecektimde vermedim dediğin linkte şeriat uygulanan bir ülkede verilen cezanın infazı var herhalde.İstersen ben sana bir link vereyimde şintoist veya budist çinliler nasıl adam öldürüyorlar gör.Ya ateist gençlerin kurban ettiği kediler(hayvan sevgisi!!) ve genç kızlara ne demeli?

Sonuç olarak birini vey birşeyi eleştireceksen önce o konu hakında gerekli bilgiyi donanmalısın.Sen benim dinim ve peygamberim hakkında ne biliyorsun ki eleştirme hakkını kendinde görüyorsun.Önce öğren sonra karşımıza çık....

Gönderi tarihi:

Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sâbiîlerden Allah'a ve âhiret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar.(BAKARA SURESİ 62.AYET).

 

Yukarda Doğrucu Davut arkadaşımız yazmışta yazmış.Benim bu söylediklerinin hepsine cevap vermem şu anki dini bilgimle imkansız yanlız yukarıda yazdığım ayeti okuyunca çok şaşıracağına eminim ve biraz kafası çalışıyorsa ne kadar cahilce laflar ettiğini anlıyacaktır.Şimdi konuş bakalım doğrucu davud kardes buna ne diceksin.İşin ayrıntılarını bilmeden kıt bilgilerle yorum yaparsan olacağı budur zaten.

Gönderi tarihi:

 

 

Evet bir cahilliğin daha ortadadır ki Ehli kitap ve müslümanlar aynı tanrıya tapmazlar. Öyle olmadığını bil. Ortak yön her iki din mensuplarınında bir yaratıcı olduğunu kabul etmeleridir. Tapılan yaratıcı aynı yaratıcı değildir. Zira biz bir ve tek olan Allah’ a taparken ve O’ na kulluk ederken, hristiyanlar İsa (as) a taparlar ve yaratıcının 3 şahsiyette olduğunu savunurlar… Bir yanda tevhid, diğer yanda teslis vardır. Ortak fikir bir yaratıcının olduğu kanaatindedir ama tapılan yaratıcı aynı yaratıcı değildir.

 

 

Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sâbiîlerden Allah'a ve âhiret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar.(BAKARA SURESİ 62.AYET).

 

Okuyun okuyun diyorsunuz ama galiba sizler okumuyorsunuz.

Yukardaki hangi bilgiye de inandığınızı söyleyebilirmisiniz?

Yoksa allah onların rablerini de kabulleniyormu?

Gönderi tarihi:

"Yetimleri koruyun ve gözetin " cümlesinden nasıl olduda ""yetimliği ortadan kaldırmayın, yetimler hep varolsun, fakirlik çoğalsın, sakın ola yok etmeyin, sadece varolan yetimleri koruyun yeter..."" gibi bir anlayış çıkardın anlayamadım ben...

böyle bir alternatifin olmadığını düşünen sana göre evet yanlışlık, fakat böyle bir alternatifin ( sosyal eşitlik ve adalet ) olduğuna bütün kalbiyle inanan bana göre herhangi bir yanlışlık yok...

 

"fakirlik çoğalsın, sakın ola yok etmeyin," Abartısını sen yapmışsın, bu şekilde bir ifadem yok.

Medenice tartışmalarda biraz daha dürüst olmak gerekiyor.

Galiba buna çarpıtma yada demagoji deniyor.

Anlayamadığın konuya gelince çok basit.

Cümlenin birinde nesnenin var olduğundan,

diğerinde ise yok edilmesi gereğinden bahsediliyor.

Bunda anlayamayacak bir şey yok.

Gönderi tarihi:

Okuyun okuyun diyorsunuz ama galiba sizler okumuyorsunuz.

Yukardaki hangi bilgiye de inandığınızı söyleyebilirmisiniz?

Yoksa allah onların rablerini de kabulleniyormu?

 

 

sanıyorum iki iletide çelişki bulduğunuzu sandınız.

 

hearten arkadaşımız gayet güzel yazmış. Bakara 62 ile nasıl bir bağlantı kurdunuz anlayamıyorum, ayette iman eden, Allah'a inananlardan bahsediyor. haşa Allah'ı üçlemek iman etmek midir?

 

"Allah onların rablerini de kabulleniyor mu?" kasıtlı olarak ne kadar çirkin bir soru sormuşsunuz.

elbette ki buna cevap vermek bile yanlış olur ama ben yine de cevap vermek istiyorum.

 

Rabbimiz tektir. haşa rabler diye birşey sözkonusu olamaz.

Gönderi tarihi:

sanıyorum iki iletide çelişki bulduğunuzu sandınız.

 

hearten arkadaşımız gayet güzel yazmış. Bakara 62 ile nasıl bir bağlantı kurdunuz anlayamıyorum, ayette iman eden, Allah'a inananlardan bahsediyor. haşa Allah'ı üçlemek iman etmek midir?

 

"Allah onların rablerini de kabulleniyor mu?" kasıtlı olarak ne kadar çirkin bir soru sormuşsunuz.

elbette ki buna cevap vermek bile yanlış olur ama ben yine de cevap vermek istiyorum.

 

Rabbimiz tektir. haşa rabler diye birşey sözkonusu olamaz.

 

Şüphesiz, inananlar (Müslümanlar) ile, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden*13 (her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükafat vardır; onlar korkuya uğramayacaklar, mahzun da olmayacaklardır” (diye hükmedilmiştir).*14 Bakara62

 

13 - Sâbiîler, bazı tefsir bilginlerine göre, Yahudilik ile Hıristiyanlık arasında bulunan ve tevhid inancına dayanan bir dinin mensuplarıdır. İslam âlimlerinin çoğunluğu ise bunların, kitap ehlinden olmadığını söylemektedirler. Bir rivayete göre ise Sâbiîler, Hz. İbrahim’in dinine mensup kimselerdir.

14 - İslâmiyet kendinden önceki dinlerin hükmünü kaldırmıştır. Bu itibarla, hangi dine mensup bulunursa bulunsun, tüm insanlar İslam’a girmekle yükümlüdürler. İslâm gelmeden önceki semavi dinlere mensup olanlardan Allah’a ve ahirete inanıp iyi işler yapanlar, tıpkı İslâmiyette olduğu gibi, kurtuluşa ermişlerdir. Bu genel bir kuraldır. Bu âyet bu noktayı vurgulamaktadır. Yoksa İslâmiyet geldikten sonra, İslamı kabul etmeden, kendi ölçüleri içinde “Allah’a ve ahirete inanıp, iyi işler yapmak” kişiyi kurtuluşa erdirmez.

Gönderi tarihi:
Okuyun okuyun diyorsunuz ama galiba sizler okumuyorsunuz.

Yukardaki hangi bilgiye de inandığınızı söyleyebilirmisiniz?

Yoksa allah onların rablerini de kabulleniyormu?

 

Saptırmada üstünüze yok maşallah....

 

Her biriniz biliyorsunuz ki Hristiyanlık bozuntuya uğramış bir dindir, bunu nerdeyse samimi hristiyanlar bile itiraf edecekler... Hristiyanlıkta ""tevhid"" inancı üzere başlamıştır. Hz. İsa tevhid peygamberi olarak gönderilmiştir, aynı şekilde Hz. Musa da tevhid peygamberidir. Fakat zaman içinde Musevilik türlü sapıklıkları içinde barındıran, Hrisityanlıkta Allah' ı üçleyen bir din anlayışına büründü. Dolayısı ile her iki dinin mensupları en başta kendilerine son derece temiz bir din anlayışı gönderen Rablerinin hükümlerini unutup kendi nefsi iradelerinin yarattığı tanrılara taptılar. Sonuç itibarı ile bir yaratıcı olduğunu kabul ettiler fakat Tevhid anlayışından uzaklaştılar. Yani İslam ile Hrisityanlık ve Yahudilik aynı yaratıcıya inanmaz. Kaldı ki hristiyanlık ve musevilik bile aynı tanrılara tapmaz. Biri İsa nın üçlendiğinden bahsederken diğeri yehovadan bahseder... Neticede ortak yön şudurki bir yaratıcı olduğu kesindir 3 din mensuplarına göre... Zannedersem yeterince açık anlatıldı... Anladığın için teşekkür ederim...

 

"fakirlik çoğalsın, sakın ola yok etmeyin," Abartısını sen yapmışsın, bu şekilde bir ifadem yok.

Medenice tartışmalarda biraz daha dürüst olmak gerekiyor.

Galiba buna çarpıtma yada demagoji deniyor.

Anlayamadığın konuya gelince çok basit.

Cümlenin birinde nesnenin var olduğundan,

diğerinde ise yok edilmesi gereğinden bahsediliyor.

Bunda anlayamayacak bir şey yok.

 

 

Haklısın medenice tartışmalarda daha dürüst davranmak gerekiyor. Şimdi tekrar gözatalım;

 

""Yetimleri koruyun ve gözetin...""

 

cümle bu... Ve sen diyorsun ki bu cümle yanlış, doğru olan ""yetimliği fakirliği ortadan kaldıralım"" olmalıydı...Ve senin bu ifadenden anlaşılıyorki bu cümle, yetimliğin ve fakirliğin ortada bulunması gerektiği, asla kimsenin yetimlik ve fakirlik statülerine müdahale etmemesi gerektiği fakat ortada bir fakir ve yetim göründüğü zaman onları korumamız gerektiğini anlatıyor... ki sen kalkıpta " hayır bu cümle yanlış, doğru olan bu statülerin ortadan kaldırılmasıdır." diyebiliyorsun. Senin ifadene zıt bir anlayış olacakki sende hayır demiş olasın öyle değilmi? ***Dikkatini çekiyorum cümle, yapısı itibariyle anlatım bakımından eksik bile demiyorsun direkt olarak yanlış...***

 

Şimdi tekrar başa dönüyoruz, sen nasıl oluyorda "Yetimleri koruyun gözetin" cümlesinden, yetimliği ve fakirliği ortadan kaldırmayın o hep varolsun anlayışını çıkarabiliyorsun? Cümlenin neresinden bunu çıkardığını anlatabilirmisin?

 

Dürüstçe ve cesurca olursa sevinirim... Teşekkürler...

Gönderi tarihi:

Bazı kendini bilmezler yine beni cahillikle suçlamaya kalkmışlar... Hem de kendi kısır bilgilerine dayanarak..

 

Muhammed döneminde işçi sınıfını oluşturan kimlerdi? Köleler ve cariyeler ne iş yaparlardı? Muhammed ticaret ile uğraşın demiştir, çünkü nasıl olsa halihazırda köleler ve cariyeler vardır.

 

Kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğünü tarih kitapları neye göre yazıyorlar dersin? Tabii ki islami kaynaklara göre. Eğer bu bilinen bir gerçek ise neden bir çok kabileye ayrılmış arap toplumunda kabile ismi verilemedi? Neden hep "bazı kabileler" diye anıldı? Kadınların sayısı neden erkeğe oranla çok daha az değildi? Ama siz kim, bunları düşünmek kim...

 

Hiç bir toplum kadına miras hakkı tanımıyormuşmuş...Hatice'nin zenginliği nereden geliyordu? Kadınlar seks objesi olarak görülmüyorlar ise neden saçının telinin bile görülmesini yasaklıyor? Neden 4 tane kadına kadar izin veriliyor? Neden peygamberine tanrın tarafından (!) harem bağışlanıyor? Kur'an kadının sosyal yaşamı adına neyi emretmiştir söyleyebilir misiniz bana? Kadına erkeğine hizmet ve ibadet etmek dışında neyi emretmiştir? Sosyal yaşam adına ne vadedmiştir?

 

Bakın eski türklerde kadının yeri nasılmış..

 

"Gökalp’e göre İslâm öncesi Türk toplumunun en önemli özelliklerinden biri feminizmdir. Eski Türklerde kadın ve erkek arasında mutlak bir eşitlik söz konusudur; kadınlar da at binebilir ve kahramanca savaşabilirler. Eski kavimler arasında sadece Türklerde kadınlar her alanda erkeklere eşit olmuş ve saygı görmüşlerdir; yani bu millî bir özelliktir. Gökalp’e göre bozulmuş İslâm’ın olumsuz etkileri Türklerin aile yapısına ataerkil yapıyı, ve dolayısıyla eşitsizliği getirmiştir. Gelecekte hem demokrasinin hem de feminizmin ilk defa Türklerde görüldüğü kabul edilecektir demektedir."

 

Muhammed hümanistmiş... Hadi oradan be... Sırf dini inancı için karşındakini aşağılayacaksın, ondan sonra da ben hümanistim diyeceksin... Hümanizm o kadar alçalmadı daha. Önce kavramları öğrenin...

Daha benim ne anlattığımı bile anlamaktan uzaksınız, kalkmış beni cahillikle suçluyorsunuz. O kadar saçmalamışsınız ki, o kadar olur... Kur'an'ın hangi bölümünde hristiyanların farklı bir Allah inancı olduğunu yazar? Neden o zaman hristiyanları da cennetine alacağından bahseder? Madem öyleydi de, Muhammed'i neden İncil'i koruyucu ve gözetici olarak göndermiştir? Demek hristiyanlar İsa'nın tanrı olduğunu düşünüyor öyle mi?

 

 

"Sapmış insan" demişsiniz... Neye göre sapmıs insan?Sırf sizin inandığınıza inanmıyor diye mi? Ve hala hümanizmden bahsedebiliyorsunuz...

 

Batı dünyasının %80 ateist değil, hristiyandır... Daha neyin ne olduğunun farkında dahi değilsiniz...

 

Birisi de kalkmış "Ya ateist gençlerin kurban ettiği kediler(hayvan sevgisi!!) ve genç kızlara ne demeli?" demiş... Biz de bu adamla burada fikir tartışması yapmaya kalkıyoruz. Muhterem daha ateizm ile satanizmi birbirine karıştırıyor, sonra da beni cahillikle suçluyor... Peah...

Gönderi tarihi:
Muhammed döneminde işçi sınıfını oluşturan kimlerdi? Köleler ve cariyeler ne iş yaparlardı? Muhammed ticaret ile uğraşın demiştir, çünkü nasıl olsa halihazırda köleler ve cariyeler vardır.

 

İslam öncesi köle anlayışı ve İslam sonrası köle anlayışı diye ikiye ayırmak zorundasın. Zira iki anlayış birbirinden son derece farklı. Sana bir link vereyim kölelik konusunda genişçe bir anlatım sözkonusu. Islam öncesi kölelik, İslam ın köleliğe bakışı, kölelerin topluma kazandırılması vs…

 

Senin ifade etmeye çalıştığın kölelik kavramı horgürelen, dışlanan, insan olarak kabul edilmeyen bir anlayıştırki bu anlayış İslam öncesi döneme aittir. İslam sonrası kölelik anlayışı kölenin de insan olduğu ve bütün insanlarla eşit olduğu bilincini topluma yaymaya çalışır.

 

Bu düzen içinde köle neden vardır dersen sana günümüzü sormak zorunda kalırım. Zira insan yaşamını sürdürmek için “”işçi”” sıfatıyla çalışmak zorundadır. Yaşam sürdürme zorunluluğunu bile ortadan çıkaralım. Ben çalışıyorsam öyle yada böyle sebep yüzünden, mutlaka bağlı bulunduğum bir kişi, kurum vardır değilmi? Bana bir işveren vardır. Ben bu kurumun yada kişinin – horgörülen, dışlanan, insan muamelesinden yoksun olan manasında- kölesimiyim? Hayır… ama onlar ile eşitim, toplumda ve devlet düzeni içinde aynı hak ve hürriyetlere sahibim ve bu çerçevede onların kölesiyim ( İnşallah bu cümleyide saptırmazsın) … İslam’ ın kölelere ve köleliğe kazandırdığı sıfat budur.

 

Kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğünü tarih kitapları neye göre yazıyorlar dersin? Tabii ki islami kaynaklara göre. Eğer bu bilinen bir gerçek ise neden bir çok kabileye ayrılmış arap toplumunda kabile ismi verilemedi? Neden hep "bazı kabileler" diye anıldı? Kadınların sayısı neden erkeğe oranla çok daha az değildi? Ama siz kim, bunları düşünmek kim...

 

Gerçekten ilginç bir soru. Neden tarih kitaplarında bu kabilelerin ismi yok? İsmi olsa inanacaksın ve iman edeceksin yani öylemi? Herşey kabile ismine bağlı…

 

Al bir isim vereyim ben sana Kureyş kabilesi… Peygamber Efendimiz bu kabileden idi… dolayısı ile kendi kabilesindende kızçocuklarını diri diri gömen kimseler vardı. Ne oldu şimdi inandın mı? Eminim kabile ismini öğrendiğine göre Hac’ a bile gideceksin. Allah yardımcın olsun…

 

Öncelikle şunu iyice idrak et, diri diri gömme olayı bir yasa değil, kural değil, mecburiyeti yok, hukuki bir değeri yok. Cahiliye araplarının adetlerine dayanan bir gelenek sadece. Günümüzde uygulanan kürtaj cinayetinin aynısı. Kürtaj ile diri diri gömmenin arasındaki tek fark, kürtajın kurban olarak kız erkek ayrımı yapmamasıdır… Aynı sebepler aynı sonuçları doğuruyor…

 

Şimdi diyelimki 200 yıl sonra kürtajın artık bir insanlık ayıbı olarak kabul gördüğü düşünülse tarih kitaplarında ““kürtaj, en çok Trabzonun of ilçesinde uygulanıyordu, ara ara Van tatvan ve almanyanın kasabalarından Gandersum ve Nendorp tada uygulanmaktaydı… kimi zamanlarda japonyanın ilçeleri Çiba ve İbaraki dede rastlanmaktaydı”” şeklinde yazmasımı gerekir? 21. yüyılda kürtja denen illet o dönemin bütün topluluklarında uygulanıyordu denilse ve kendini bilgiç zanneden cahil vatandaşın biri çıkıp “banana kardeşim hangi ilde ülkede ise ismi yazsın ben kürtajın o zamanda varolduğuna inanmam” derse ne dersin?

 

Hiç bir toplum kadına miras hakkı tanımıyormuşmuş...Hatice'nin zenginliği nereden geliyordu?

 

Hz. Hatice’ nin zenginliğinin mirastan geldiğini kim söyledi acaba? Benim bildiğim kadarıyla, İslam kaynaklarının gösterdiğine göre Hz. Hatice ticaretle uğraşan bir kadındı ve zenginliğide kendi uğraşından geliyordu.

 

Kadınlar seks objesi olarak görülmüyorlar ise neden saçının telinin bile görülmesini yasaklıyor?

 

Bu yasak kadının seks objesi olduğunun göstergesimidir? Biraz daha beyin jimnastiği yapmalısın…

Bu yasak erkeğin şehvetine olan düşkünlüğünün göstergesidir ki bunun uzantısında kadının rahatı ve toplumun ahlak ve huzurunun korunması için emredilmiştir. Eğer bir seks objesi olarak düşünülseydi kadına kapanmak yerine açılmayı emretmesi gerekirdi. Hem kadının mahrem yerlerini kapatması ve sakınmasını emredip, hemde kadının seks objesi olduğunu düşünmek akılalmaz bir çelişki olur.

 

Üstelik kadına kapanma emir verilirken erkek başıboş bırakılmaz. Kadına kapatın derken erkeğede bakmayın diye emir verir. Kadın kapandığı için seks objesi olarak tanımlandığına göre, erkekte saldırgan sapık olarak tanımlanmalı herhalde… Çek nereye istersen…

 

30. Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.

 

31. Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.

 

( Nur suresi…)

 

Merkeze kadını alıp onun etrafında birşeyler anlamaya çalışmayın. Aslında siz bu şekilde kadın ve erkek ayrımını onaylamış oluyorsunuz. Kadın ve erkeğin eşitliğini savunan aklıselim kişi bu ayet karşısında erkeğe verilen hüküm nedir diye merak edip araştırır…

 

Neden 4 tane kadına kadar izin veriliyor?

 

Birçok sebebi var bunun. Önemli olan şudur; kadın istemediği takdirde erkek elindeki izni kullanamaz. Evet dört kadınla evlenebilme izni vardır fakat erkeğin eşi buna karşı çıkarsa bu evlilikler yapılamaz. Kadının rızası önemlidir. Bir diğeri, erkeklere eşler arasında adaletli davranmaları emredilmiş ve eğer erkek kendinden adalet konusunda emin değilse, bu işten vazgeçmesi gerektiğide söylenmiştir. Elbetteki bu ayetler müslümanlara farzdır ve müslüman olan bu ayetler ışığında hareket etmelidir. “ben kendimden emin değilim ama olsun evlenirim” demek yok. Müslüman olan bunu düşünmez zaten…

 

Neden peygamberine tanrın tarafından (!) harem bağışlanıyor?

 

Herbir evliliğin ayrı ayrı tecellileri vardır. Bir evliliğinde toplumda olan kötü bir adet ortadan kalkar, diğerinde evlilik sayesinde bir topluluk müslümanlığı seçer… bunun için ilk önce bütün evlilikleri iyice okuyup incelemen gerekiyor. Eğer inceledim diyorsan neden hala “ peygambere dört eş” diye soru soruyorsun anlamadım?

 

 

Kur'an kadının sosyal yaşamı adına neyi emretmiştir söyleyebilir misiniz bana?

 

Kadına erkeğine hizmet ve ibadet etmek dışında neyi emretmiştir? Sosyal yaşam adına ne vadedmiştir?

 

Madem çok biliyorsun şöyle yapalım. Kur-an erkeğin sosyal yaşamı adına ne emretmiş, kadının sosyal yaşamı adına ne emretmemiş ve ne emretmesi gerekirdi? Engin bilgilerinle aydınlatırsan bizi seviniriz…

 

 

 

Bakın eski türklerde kadının yeri nasılmış..

 

"Gökalp’e göre İslâm öncesi Türk toplumunun en önemli özelliklerinden biri feminizmdir. Eski Türklerde kadın ve erkek arasında mutlak bir eşitlik söz konusudur; kadınlar da at binebilir ve kahramanca savaşabilirler. Eski kavimler arasında sadece Türklerde kadınlar her alanda erkeklere eşit olmuş ve saygı görmüşlerdir; yani bu millî bir özelliktir. Gökalp’e göre bozulmuş İslâm’ın olumsuz etkileri Türklerin aile yapısına ataerkil yapıyı, ve dolayısıyla eşitsizliği getirmiştir. Gelecekte hem demokrasinin hem de feminizmin ilk defa Türklerde görüldüğü kabul edilecektir demektedir."

 

 

Eeeee nasılmış eski türklerde kadının sosyal statüsü? Yukarıdaki cümlelerde sadece ata binip savaşabildiğinden bahsetmiş bunu bir hak olarak görüyorsan bilgin olsun İslam dinide kadınlara savaşmayı yada ata binmeyi araç kullanmayı kati olarak yasaklamamıştır. Böyle bir hüküm mü vardı?

 

Feminizm ile türk kadınını nasıl olduda birleştirdin bravo. Feminizm tıpkı hümanizm gibi kadınların kiliseye olan tepkilerinin sonucu ortaya çıkmıştır ve amaç kadının toplum içinde yer edinmesi ve eşitliğin ön plana çıkması değil, kilisenin etkisinin yok edilmesidir. Feminizmde kadın ilk olarak “ben özgürüm” mantalitesi güder. Ben özgürüm saplantısı halinde bütün sorumluluklarından istediği şekilde vazgeçer. Hiçbir insan için geçerli olmayan “kendi hayatımı dilediğim gibi yaşamak hakkımdır” anlayışını bütün değerlerin üstünde bir değer olarak tutar. Kadın ailenin kurucusu ve ayakta tutucusudur. Istediğim gibi istediğimi yaparım sorumsuzluğuyla hareket eden kadın, belli ahlaki değerler ve kurallar ile kutsallık kazanmış olan aile yapısınında yıpranmasına sebep olur. Hal böyleyken sorumlu, vefakar türk kadınlarının, sorumsuzluk bilincine sahip feministlerle ne gibi bir ilgisi var pek anlaşılır birşey değil. Ha eğer illede uzuuuuunnn yıllar önce feministlermiş diyorsan iyiki islamla şereflenip etkilenmişler yoksa avrupa aile yapısından hiçbir farkımız kalmayacaktı…

 

 

Muhammed hümanistmiş... Hadi oradan be... Sırf dini inancı için karşındakini aşağılayacaksın, ondan sonra da ben hümanistim diyeceksin... Hümanizm o kadar alçalmadı daha. Önce kavramları öğrenin...

Daha benim ne anlattığımı bile anlamaktan uzaksınız, kalkmış beni cahillikle suçluyorsunuz. O kadar saçmalamışsınız ki, o kadar olur... Kur'an'ın hangi bölümünde hristiyanların farklı bir Allah inancı olduğunu yazar? Neden o zaman hristiyanları da cennetine alacağından bahseder? Madem öyleydi de, Muhammed'i neden İncil'i koruyucu ve gözetici olarak göndermiştir?

 

Aklın yolu birdir. Diyelimki Kur-an’ da bahsedilen koruma ve gözetme şu anda hristiyanların ellerinde bulunan incil için olsun. Incili bildiğini kabul ederek soruyorum sence bu bir çelişki olmaz mı? Zira incil isayı tanrı olarak ve tanrının oğlu olarak görür ve birde kutsal ruhtan bahseder. Ilginç bir şekilde isa tanrıdır aslında ama aynı zamanda tanrının bedene bürünmüş insan şeklidir… isa hem tanrı hemde insan özelliklerine hakimdir aynı zaman ve an içinde… halbuki Kur-an Allah’ ın bir ve tek yaratıcı olduğundan, doğurmamış ve doğrulmamış ve bu özelliklerden münezzeh olduğundan bahseder. Diğer yazan bütün öğretişleri, ibadet şekillerini anlatımları geçelim… sadece tanrı anlayışları bile “günümüz” de varolan incil ile Kur-an’ ın zıt görüşler içerdiğini göstermez mi? demekki Allah Resulunu senin şu anda okuduğun incili koruyup gözetsin kollasın onaylasın diye göndermemiş. Farklı birşeyler olmalı öyle değilmi? Işte onlarıda sen araştır bul… ama birşey iddia ederken biraz daha mantıklı düşün…

 

 

Demek hristiyanlar İsa'nın tanrı olduğunu düşünüyor öyle mi?

 

Öyle değil mi?

 

 

"Sapmış insan" demişsiniz... Neye göre sapmıs insan?Sırf sizin inandığınıza inanmıyor diye mi? Ve hala hümanizmden bahsedebiliyorsunuz...

 

Haklısın biz humanist değiliz, gerçek hümanistler sizler ateistlersiniz, inancımıza küfürler yağdırdığınız için… Hristiyanların sapmış olduklarını düşünüyoruz fakat inançlarına küfür edip, hakaret etmeyiz…

 

Batı dünyasının %80 ateist değil, hristiyandır... Daha neyin ne olduğunun farkında dahi değilsiniz...

 

Avrupanın %80 i hristiyan mı? hadi din isimlerini bırakıpta soralım. Avrupanın % de kaçı inançlıdır? Bir yaratıcının varlığına inanır?

 

Arkadaşım bilgiçlik taslamak zorunda değilsin. En çok sen biliyorsun diyerek sana kimse ödül vermeyecek. Bildiğini zannedip kendini ispat etmeye çalışırken saçmalıyorsun…

Gönderi tarihi:
B)

BBirisi de kalkmış "Ya ateist gençlerin kurban ettiği kediler(hayvan sevgisi!!) ve genç kızlara ne demeli?" demiş... Biz de bu adamla burada fikir tartışması yapmaya kalkıyoruz. Muhterem daha ateizm ile satanizmi birbirine karıştırıyor, sonra da beni cahillikle suçluyor... Peah...

Doğru ya afedersin,satanistler enazından bişeye inanıyorlardı değil mi?Fikir tartışması diyorsun ya,bilgin kısıtlı olduğundan tartışman pek yavan oluyor.E insan kendini veremeyincede böyle ufak tefek ayrıntıları kaçırıyor....Peah too..

Gönderi tarihi:

"Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sâbiîlerden Allah'a ve âhiret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar."BAKARA 62

 

 

BU KADAR AÇIK AYETİ PARANTEZLER AÇIP GARİP GARİP ANLAMLAR ÇIKARMAYA ÇALIŞMAK BOŞUNA YAPILAN BİR UĞRAŞTIR.ALLAH'A İMAN ,AHİRETE İMAN ,BARIŞA VE HAYRA YÖNELİK İŞYAPMAK.BUNU YAPAN ALLAH TARAFINDAN ÖDÜLLENDİRİLECEKTİR.AYET ÇOK AÇIK.

 

ALLAH'A ŞİRK KOŞMAK İSE EN BÜYÜK GÜNAHTIR.BURDA HERHALDE ALLAH'A ŞİRK KOŞANLARDAN BAHSEDİLMEDİĞİNİ HERKES ANLAMILŞTIR.TEVHİD; YANİ ALLAH'IN BİRLİĞİNE İNANMAK ,ONA HİÇ BİR ŞEYİ ORTAK KOŞMAMAK , DİNİN TEMELİDİR. ALLAH'IN YANINDA HZ.İSA 'YI DA RABLEŞTİRMEK AÇIKÇA ŞİRKTİR.ALLAH'A İMAN DERKEN ALLAH'A ŞİRK KOŞULAN BİR İMANDAN DEĞİL SADECE ALLAH'I İLAH OLARAK KABUL EDEN, HİÇBİR ŞEKİLDE ŞİRKE BULAŞMAMIŞ BİR İMANDAN BAHSEDİLİYOR.

 

MERYEM SURESİ (88-93)

88. Rahman çocuk edindi." dediler.

 

89. Yemin olsun ki siz, çok çirkin bir iddiada bulundunuz.

 

90. Bu söz yüzünden neredeyse gökler çatlayacak, yer parçalanacak, dağlar yıkılıp çökecek;

 

91. Rahman için çocuk iddia ettiklerinden ötürü.

 

92. Rahman'a çocuk edinmek yakışmaz.

 

93. Göklerde ve yerde bulunan herkes, Rahman'a kul olarak gelecektir.

Gönderi tarihi:

Sevgili Sardunyam

Bende sana teşekkür etmek istiyorum hiç yorulmadan sıkılmadan tüm bu ALLAH ve DİN düşmanı insanlara yazıyorsun mücadelende yalnız değilsin.

Aslında bu foruma ilk yazımı bunlara cevap vermeyelim diye yazmıştım fakat biraz düşününce susmanın aslında bişey ifade etmeyeceğine karar verdim ne kadar acıdır ki bu kavgalar dünya kurulduğunda beri taaa Habil ve Kabilden beri devam edegelmektedir böylede sürüp gidecek gibi Ebu Cehil öldü ama yandaşları hala yaşıyor ama birşeyi görmüyorlarki biz yalnız değiliz,bizim inandığımız RABBİMİZ her yerde her zaman bizimle beraber.

Gönderi tarihi:

Sevgili Sardunyam

Bende sana teşekkür etmek istiyorum hiç yorulmadan sıkılmadan tüm bu ALLAH ve DİN düşmanı insanlara yazıyorsun mücadelende yalnız değilsin.

Aslında bu foruma ilk yazımı bunlara cevap vermeyelim diye yazmıştım fakat biraz düşününce susmanın aslında bişey ifade etmeyeceğine karar verdim ne kadar acıdır ki bu kavgalar dünya kurulduğunda beri taaa Habil ve Kabilden beri devam edegelmektedir böylede sürüp gidecek gibi Ebu Cehil öldü ama yandaşları hala yaşıyor ama birşeyi görmüyorlarki biz yalnız değiliz,bizim inandığımız RABBİMİZ her yerde her zaman bizimle beraber.

 

:clover::clover::clover:

 

ALLAH size şah damarınızdan daha yakındır.

Gönderi tarihi:

İslam öncesi köle anlayışı ve İslam sonrası köle anlayışı diye ikiye ayırmak zorundasın. Zira iki anlayış birbirinden son derece farklı. Sana bir link vereyim kölelik konusunda genişçe bir anlatım sözkonusu. Islam öncesi kölelik, İslam ın köleliğe bakışı, kölelerin topluma kazandırılması vs…

 

Senin ifade etmeye çalıştığın kölelik kavramı horgürelen, dışlanan, insan olarak kabul edilmeyen bir anlayıştırki bu anlayış İslam öncesi döneme aittir. İslam sonrası kölelik anlayışı kölenin de insan olduğu ve bütün insanlarla eşit olduğu bilincini topluma yaymaya çalışır.

 

Tabii canım... Köleler de bütün insanlarla eşittir. Ama senin tanrın bile seninle aynı fikirde değil.. Bknz :Nahl 75

 

"75. Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının malı olmuş bir köle ile, kendisine güzel bir rızık verilen ve o rızıkdan gizli ve açık olarak harcayan hür bir insanı misal verdi. Hiç bunlar eşit olur mu? Bütün hamd Allah'a mahsustur. Doğrusu insanların çoğu bilmezler. "

 

"Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. " (Bakara 178)

 

Bu düzen içinde köle neden vardır dersen sana günümüzü sormak zorunda kalırım. Zira insan yaşamını sürdürmek için “”işçi”” sıfatıyla çalışmak zorundadır. Yaşam sürdürme zorunluluğunu bile ortadan çıkaralım. Ben çalışıyorsam öyle yada böyle sebep yüzünden, mutlaka bağlı bulunduğum bir kişi, kurum vardır değilmi? Bana bir işveren vardır. Ben bu kurumun yada kişinin – horgörülen, dışlanan, insan muamelesinden yoksun olan manasında- kölesimiyim? Hayır… ama onlar ile eşitim, toplumda ve devlet düzeni içinde aynı hak ve hürriyetlere sahibim ve bu çerçevede onların kölesiyim ( İnşallah bu cümleyide saptırmazsın) … İslam’ ın kölelere ve köleliğe kazandırdığı sıfat budur.

 

Köleliğin ne demek olduğunu iyi biliyorum.. Karşınızda kandırabileceğiniz saf bir müslüman yok. Tanrın neden köleliği ve cariyeliğin kaldırılmasını emretmemiş?

 

Gerçekten ilginç bir soru. Neden tarih kitaplarında bu kabilelerin ismi yok? İsmi olsa inanacaksın ve iman edeceksin yani öylemi? Herşey kabile ismine bağlı…

 

Al bir isim vereyim ben sana Kureyş kabilesi… Peygamber Efendimiz bu kabileden idi… dolayısı ile kendi kabilesindende kızçocuklarını diri diri gömen kimseler vardı. Ne oldu şimdi inandın mı? Eminim kabile ismini öğrendiğine göre Hac’ a bile gideceksin. Allah yardımcın olsun…

 

Öncelikle şunu iyice idrak et, diri diri gömme olayı bir yasa değil, kural değil, mecburiyeti yok, hukuki bir değeri yok. Cahiliye araplarının adetlerine dayanan bir gelenek sadece. Günümüzde uygulanan kürtaj cinayetinin aynısı. Kürtaj ile diri diri gömmenin arasındaki tek fark, kürtajın kurban olarak kız erkek ayrımı yapmamasıdır… Aynı sebepler aynı sonuçları doğuruyor…

 

Kureyş mi? :wacko: Sen benimle dalga mı geçiyorsun ? Sallayacaksan , hakkını ver de adam gibi salla.. Kureyşmiş.. Kureyş, arapların en asil kabileleri arasında sayılır. Kureyşin kız çocuklarını diri diri gömdüğünü iddia eden kaynağı merak ettim (!) doğrusu.. Yoksa ilk aklınıza gelen kabile ismini mi yazdınız?

 

Şimdi diyelimki 200 yıl sonra kürtajın artık bir insanlık ayıbı olarak kabul gördüğü düşünülse tarih kitaplarında ““kürtaj, en çok Trabzonun of ilçesinde uygulanıyordu, ara ara Van tatvan ve almanyanın kasabalarından Gandersum ve Nendorp tada uygulanmaktaydı… kimi zamanlarda japonyanın ilçeleri Çiba ve İbaraki dede rastlanmaktaydı”” şeklinde yazmasımı gerekir? 21. yüyılda kürtja denen illet o dönemin bütün topluluklarında uygulanıyordu denilse ve kendini bilgiç zanneden cahil vatandaşın biri çıkıp “banana kardeşim hangi ilde ülkede ise ismi yazsın ben kürtajın o zamanda varolduğuna inanmam” derse ne dersin?

 

Sanırım bu ifade de elinizde kaynak olmadığından bahane olarak yazılmış... Kürtaj ile, diri diri gömmenin aynı şey olduğunu iddia etmeniz gaflettir. Bugün bile bazen ana-babalar'ın bebekleri çöp varillerine attıklarına rastlayabiliyoruz. Bu yaygın bir uygulama ve toplumun olağan karşıladığı bir durum mudur? Yoksa akli melekelerinin yerinde olmadığı anlaşılan bazı insansıların istisnai uygulamaları mıdır? İslam'da yapılan, en iyi ihtimalle buna benzer durumları cahiliye diye tabir edilen dönemde olağan ve sık karşılaşılan bir durum olduğunu iddia edip, İslam'ın bunu yasakladığından dem vurarak prim yapma çabasıdır. Aksini iddia ediyorsanız, bana o dönem kadınların neden erkek nüfusa oranla önemli ölçüde az olmadığını açıklayın. Bu arada bana neden kız çocuklarını diri diri gömme gibi bir vahşeti yasaklayıp da, insan onuru ile bağdaşmayan köleliği ve cariyeliği yasaklamadığını da açıklarsanız memnun olacağım...

 

Hz. Hatice’ nin zenginliğinin mirastan geldiğini kim söyledi acaba? Benim bildiğim kadarıyla, İslam kaynaklarının gösterdiğine göre Hz. Hatice ticaretle uğraşan bir kadındı ve zenginliğide kendi uğraşından geliyordu.

 

Tabii tabii... Hatice zengin ve asil bir aileden geliyordu, zenginliğinin ailesinin zenginliği ile hiç alakası yoktu değil mi? Hem Hatice'nin ticaret yapacağını iddia edeceksiniz, hem de o ticaret için gereken sermayenin miras dışında nereden gelmiş olabileceğini sorgulamayacaksınız... Acaba o dönemde de piyango falan mı vardı acaba?

 

Bu yasak kadının seks objesi olduğunun göstergesimidir? Biraz daha beyin jimnastiği yapmalısın…

Bu yasak erkeğin şehvetine olan düşkünlüğünün göstergesidir ki bunun uzantısında kadının rahatı ve toplumun ahlak ve huzurunun korunması için emredilmiştir. Eğer bir seks objesi olarak düşünülseydi kadına kapanmak yerine açılmayı emretmesi gerekirdi. Hem kadının mahrem yerlerini kapatması ve sakınmasını emredip, hemde kadının seks objesi olduğunu düşünmek akılalmaz bir çelişki olur.

 

Üstelik kadına kapanma emir verilirken erkek başıboş bırakılmaz. Kadına kapatın derken erkeğede bakmayın diye emir verir. Kadın kapandığı için seks objesi olarak tanımlandığına göre, erkekte saldırgan sapık olarak tanımlanmalı herhalde… Çek nereye istersen…

 

Tabii kadının saçının telini bile göstermesinin yasak olmasının seks ya da şehvet ile ne alakası olabilir ki? Kesin bilimsel bir açıklaması vardır. Mesela kadın saçı ve teninin erkeğe oranla havadaki oksijenden daha fazla etkilenmesinden olabilir değil mi? O yüzden bu yasak konmuş olabilir. Ama bu konular H.Y'nın uzmanlık alanı.

 

Tavşana koş, tazıya tut... Hem erkeğe şehvet vereceksin, hem de kadına bu şehvet için gereken malzemeyi.. Ondan sonra da, kadına kapanmasını emredeceksin, erkeğe de bakmamasını. Emin ol ki, benimde 4 tane eşim ve yenileyebileceğim onlarca cariyem olsaydı, ben de kimseye bakmazdım(!)..

O zaman erkeğin şehveti yüzünden kadını kara çarşaflara mahkum etmeyeceksin. Amaç imtihan ise, yasaklarsın erkeğe bakmamasını, bakarsa günahkar olur, bakmazsa kazananlardan. Hem "kadının kapanmasını erkeğin şehveti için" diyeceksin, hem de "kadının seks objesi olması ile ne alakası var" diyeceksin. Sen önce kendi içindeki çelişkilerini çöz.

 

30. Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.

 

31. Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.

 

 

Merkeze kadını alıp onun etrafında birşeyler anlamaya çalışmayın. Aslında siz bu şekilde kadın ve erkek ayrımını onaylamış oluyorsunuz. Kadın ve erkeğin eşitliğini savunan aklıselim kişi bu ayet karşısında erkeğe verilen hüküm nedir diye merak edip araştırır…

 

 

Birçok sebebi var bunun. Önemli olan şudur; kadın istemediği takdirde erkek elindeki izni kullanamaz. Evet dört kadınla evlenebilme izni vardır fakat erkeğin eşi buna karşı çıkarsa bu evlilikler yapılamaz. Kadının rızası önemlidir. Bir diğeri, erkeklere eşler arasında adaletli davranmaları emredilmiş ve eğer erkek kendinden adalet konusunda emin değilse, bu işten vazgeçmesi gerektiğide söylenmiştir. Elbetteki bu ayetler müslümanlara farzdır ve müslüman olan bu ayetler ışığında hareket etmelidir. “ben kendimden emin değilim ama olsun evlenirim” demek yok. Müslüman olan bunu düşünmez zaten…

 

Mazerete bakar mısınız yahu? Hırsızın hiç mi suçu yok yani?

 

"Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, kadınlar arasında adaleti yerine getiremezsiniz. Öyle ise (birine) büsbütün gönül verip ötekini (kocası hem var, hem yok) askıda kalmış kadın gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir. " (Nisa 129)

 

Hem "adaleti sağlayamazsınız" diyecek, hem de "adalet konusunda emin isen 4 taneye kadar alabilirsin" diyeceksin. Yok öyle şey...

 

Herbir evliliğin ayrı ayrı tecellileri vardır. Bir evliliğinde toplumda olan kötü bir adet ortadan kalkar, diğerinde evlilik sayesinde bir topluluk müslümanlığı seçer… bunun için ilk önce bütün evlilikleri iyice okuyup incelemen gerekiyor. Eğer inceledim diyorsan neden hala “ peygambere dört eş” diye soru soruyorsun anlamadım?

Madem çok biliyorsun şöyle yapalım. Kur-an erkeğin sosyal yaşamı adına ne emretmiş, kadının sosyal yaşamı adına ne emretmemiş ve ne emretmesi gerekirdi? Engin bilgilerinle aydınlatırsan bizi seviniriz…

Eeeee nasılmış eski türklerde kadının sosyal statüsü? Yukarıdaki cümlelerde sadece ata binip savaşabildiğinden bahsetmiş bunu bir hak olarak görüyorsan bilgin olsun İslam dinide kadınlara savaşmayı yada ata binmeyi araç kullanmayı kati olarak yasaklamamıştır. Böyle bir hüküm mü vardı?

 

Feminizm ile türk kadınını nasıl olduda birleştirdin bravo. Feminizm tıpkı hümanizm gibi kadınların kiliseye olan tepkilerinin sonucu ortaya çıkmıştır ve amaç kadının toplum içinde yer edinmesi ve eşitliğin ön plana çıkması değil, kilisenin etkisinin yok edilmesidir. Feminizmde kadın ilk olarak “ben özgürüm” mantalitesi güder. Ben özgürüm saplantısı halinde bütün sorumluluklarından istediği şekilde vazgeçer. Hiçbir insan için geçerli olmayan “kendi hayatımı dilediğim gibi yaşamak hakkımdır” anlayışını bütün değerlerin üstünde bir değer olarak tutar. Kadın ailenin kurucusu ve ayakta tutucusudur. Istediğim gibi istediğimi yaparım sorumsuzluğuyla hareket eden kadın, belli ahlaki değerler ve kurallar ile kutsallık kazanmış olan aile yapısınında yıpranmasına sebep olur. Hal böyleyken sorumlu, vefakar türk kadınlarının, sorumsuzluk bilincine sahip feministlerle ne gibi bir ilgisi var pek anlaşılır birşey değil. Ha eğer illede uzuuuuunnn yıllar önce feministlermiş diyorsan iyiki islamla şereflenip etkilenmişler yoksa avrupa aile yapısından hiçbir farkımız kalmayacaktı…

 

O cümleden kadın için sadece "ata binmek ve savaşmak" hakkını algılamanız çok yazık.. Erkekler ile bir arada bulunamayacak olan kadının ne çeşit bir sosyal statüsü olmasını bekliyorsunuz? Daha kadın ile erkeğin yan yana namaz kılmasına bile tahammül edemiyor iken, İslam'ın kadına ne tür bir sosyal yaşam öngördüğünü düşünüyorsunuz? Önce bunlara cevap bulun, ondan sonra kadın-erkek eşitliğinden dem vurun... Sırf şu "feminizm" ile ilgili görüşleriniz bile kadına bakış açınızı göstermeye yetiyor. Demek feministler sorumsuzdur ha? Size göre kadın sadece aile ile ilgilenmeli,vefakar olmalı, kocasının rızasını almaya çalışmalıdır. Aksi olursa o kadın "kötü"dür (!)... Tabii canım, kadın ile erkek hiç eşit haklara sahip olur mu?

 

Aklın yolu birdir. Diyelimki Kur-an’ da bahsedilen koruma ve gözetme şu anda hristiyanların ellerinde bulunan incil için olsun. Incili bildiğini kabul ederek soruyorum sence bu bir çelişki olmaz mı? Zira incil isayı tanrı olarak ve tanrının oğlu olarak görür ve birde kutsal ruhtan bahseder. Ilginç bir şekilde isa tanrıdır aslında ama aynı zamanda tanrının bedene bürünmüş insan şeklidir… isa hem tanrı hemde insan özelliklerine hakimdir aynı zaman ve an içinde… halbuki Kur-an Allah’ ın bir ve tek yaratıcı olduğundan, doğurmamış ve doğrulmamış ve bu özelliklerden münezzeh olduğundan bahseder. Diğer yazan bütün öğretişleri, ibadet şekillerini anlatımları geçelim… sadece tanrı anlayışları bile “günümüz” de varolan incil ile Kur-an’ ın zıt görüşler içerdiğini göstermez mi? demekki Allah Resulunu senin şu anda okuduğun incili koruyup gözetsin kollasın onaylasın diye göndermemiş. Farklı birşeyler olmalı öyle değilmi? Işte onlarıda sen araştır bul… ama birşey iddia ederken biraz daha mantıklı düşün…

 

Ben bu konu hakkında ne demişim, sen konuyu hangi noktaya getirmişsin... "Senin peygamberin sırf dini inancı yüzünden diğerleriyle (hem de aynı tanrıya inandıkları halde) dost olunmamasını emretmiştir. Bu yüzden hümanizmin yanından geçmez" demiştim.

 

Öyle değil mi?

Haklısın biz humanist değiliz, gerçek hümanistler sizler ateistlersiniz, inancımıza küfürler yağdırdığınız için… Hristiyanların sapmış olduklarını düşünüyoruz fakat inançlarına küfür edip, hakaret etmeyiz…

Avrupanın %80 i hristiyan mı? hadi din isimlerini bırakıpta soralım. Avrupanın % de kaçı inançlıdır? Bir yaratıcının varlığına inanır?

 

Büyük çoğunluğu... Bununla ilgili bir arkadaşımız daha önce forumda rakamlar vermişti. Forumu araştırırsanız bulabilirsiniz.

 

Arkadaşım bilgiçlik taslamak zorunda değilsin. En çok sen biliyorsun diyerek sana kimse ödül vermeyecek. Bildiğini zannedip kendini ispat etmeye çalışırken saçmalıyorsun…

 

Hiç bir zaman "en çok ben biliyorum" iddiasında bulunmadım.. Neden böyle düşündüğünüzü de anlayamadım.. Saçmaladığım konusunu ise şimdilik ciddiye almıyorum. Ta ki karşıt fikirleriniz ile beni ikna edinceye kadar...

Gönderi tarihi:

Tabii canım... Köleler de bütün insanlarla eşittir. Ama senin tanrın bile seninle aynı fikirde değil.. Bknz :Nahl 75

 

"75. Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının malı olmuş bir köle ile, kendisine güzel bir rızık verilen ve o rızıkdan gizli ve açık olarak harcayan hür bir insanı misal verdi. Hiç bunlar eşit olur mu? Bütün hamd Allah'a mahsustur. Doğrusu insanların çoğu bilmezler. "

 

 

Bu ayet ancak bu kadar çarpıtılabilir...

Şimdi bu ayetin öncesine ve sonrasına bakalım ne diyor...

 

73- Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine göklerden ya da yerden hiçbir rızık veremeyen buna asla gücü yetmeyen düzmece ilahlara taparlar.

 

74- Allah'a benzerler yakıştırmaya kalkışmayınız. Çünkü Allah bilir, siz bilmezsiniz.

 

75- Allah, özgürlüğünden yoksun, hiçbir şey yapmaya gücü yetmeyen, bir köle ile kendisine bağışladığımız güzel nimetlerin bir bölümünü başkalarına veren kimseyi size örnek veriyor. Hiç bunlar bir olur mu? Allah'a hamdolsun ki, gerçek meydana çıktı. Fakat onların çoğu bunu bilmez.

 

76- Allah bir de şu iki adamı örnek verir: Adamlardan biri dilsizdir, hiçbir;ey yapamaz efendisine yüktür, gönderildiği hiçbir yerden başarı ile dönmez. Şimdi bu adam hiç doğru yolda olan ve adalete uygun emirler veren bir kimse ile bir olur mu?

 

Birinci örnek onların günlük hayatlarından alınmıştır. Onların hizmetçileri, köleleri bulunuyordu. Bu kölelerin hiçbir şeyleri yoktu. Ve hiçbir şeye de güçleri yetmezdi. Onlar hiçbir şeye gücü yetmeyen zavallı köle ile dilediğini yapabilen mülk sahibi efendiyi bir tutmazlardı. O halde nasıl olur da kulların efendisi ve sahibi olan Allah ile hepsi de O'nun kulu olan birini veya bir nesneyi bir tutabilirlerdi?

 

İkinci örnek hiçbir şey bilmeyen ve başarı elde edemeyen zayıf, dilsiz ve geri zekâlı bir adam ile konuşabilen, güçlü, adaleti emreden, doğruluk, iyilik yolunda çalışan bir adamı tasvir ediyor... Akli dengesi yerinde olan biri, bu iki örneği aynı tutamaz. Nasıl olur da bir put veya taş ile her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, iyiliği emreden, doğru yola ileten yüce Allah bir tutulabilir?

 

İşte bu iki örnek, yüce Allah'ın insanların iki ilah edinmemelerine ilişkin emri ile başlayan bölümün sonu olmaktadır. Bölümün sonu da iki ilah edinen bir topluluğun işine akıl erdiremediğini dile getiriyor...

 

Siz hep böyle misiniz Allah aşkına...Dedikodu yapan kadınlar gibisiniz işiniz gücünüz yok mu sizin?? ayetleri çarpıtmakta üzerinize yok...yetmiyor inanmadığınız Allah nasıl böyle yapar diyorsunuz...ee madem inanmıyorsun ne diye bunları söylüyorsun...Hayır ben inanıyorum ama bunlar hiç adil değil diyorsan o zaman sana bu vücudu veren, bu vücudun yaşayabilmesi için uygun şartları yaratan Allah'a neden isyan edersin...Sana verdiği bunca nimet az mı??Normal bir üniversite sınavında dahi doğru şıkkın yanında dört tane yanlış cevap var...Sen doğruyu bulamıyorsan suç soruyu soranda mı olacak??Niye diğer şıkları koydunuz diyebilir misin?Koymazlarsa imtihanın bir anlamı kalır mı??Koskoca Dünya senin emrine amade kılınmış...Bunlara karşılık 3-5 yasak koyulmuş çok mu üstelik bunların karşılığını katbe kat vereceğini vadediyor Allah...ama sizde bunu idrak edecek beyin olsaydı zaten ateist olmazdınız...o yüzden ne desem boş...Allah size hidayet nasip etsin....

Gönderi tarihi:

Çok şükür müslümanım.

İslam dini insanları her türlü kötülüklerden men etmiştir daima sevgiyi ve hoşgürüyü ön planda tutmuştur. Kainat'in Efendisi Hz MUHAMMED (S.A.V) buyurduğu gibi "Sizin en hayırlı olanınız güzel ahlaklı olanınızdır"diyerek bunu dahada pekiştirmiştir şimdi;

İçki içmeyiniz zira içki tüm kötülüklerin anasıdır.

Zina yapmayınız.

Haram yemeyiniz.

Kul hakkı yemeyiniz

Yetimleri koruyun ve gözetiniz.

Cömert olunuz.

Anne ve babanıza saygıda kusur etmeyiniz.

Daima yüzünüzde bir tebessüm olsun.

Bağırarak konuşmayınız.

Hiç kimseye hatalarını herkesin içinde söylemeyiniz.

Gıybet(dedikodu)etmeyiniz.

Fakirleri doyurunuz.

Malınız,ırzınız,dininiz tehdit edilmediği müddetce kimseyi incitmeyiniz.

Karşınızdakinin sözü bitmeden konuşmayınız.

Temizliğinize dikkat ediniz.

Çok uyumayınız,çok yemek yemeyiniz.

Eğer birini seviyorsanız ona söyleyiniz.

Kibirli olmayınız.

Sabırlı olunuz.

Vs.vs. vs. devam eder gider bu sözün kısası dinimiz bize hep güzelliği ve iyiliği öğretmiştir.

bana göre Allah'ın varlığını ve onun hak dinini inkar eden kimseler bu yukarda yazdığım herşeyede muhaliftir kısacası ister inanan olsun ister inanmayan içinde Allah korkusu olmayan herkesten ALLAH'a sığınalım ve onları hidayete erdirmesi için dua edelim.

 

AMİN

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.