Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2010 Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2010 Doğru bir mantık yürütmüşsün dostum. Yukarıda analizde bu konuya özellikle değinilmiş. Analizdeki mantığına göre NB'un eşi tarafından çekilen görüntülerle Baykal'a şantaj yapılıp, NB'nin yükselmesi sağlanmış. O arada Baykal'a yakın bir milletvekili kaseti ele geçirmiş daha sonra bir hırsıza kaptırmış, o da Baykal karşıtı bir milletvekiline kaseti ulaştırmış ve olaylar gelişmiş... Şimdi; 1-Bir koca başka bir erkek ile karısının ilişkisini görüntüleyecek ve o adamı, karısının kariyerini yükseltmezse bunu ifşa etmekle tehdit edecek. Kaseti de bir dosta emanet edecek. Diyelim ki, o adam bu şantaja boyun eğmedi, hangi koca bu görüntüleri ortalığa yayma cesaretini gösterebilir. Çünkü, şantaj yapılan adam siyasi kariyerinin son bulması yada zedelenmesi haricinde en nihayetinde çapkın diye nitelendirilir. Ama o koca ne duruma düşer ve karısı ne olarak nitelendirilir bu tahmin edilebilir. Peki bir milletvekilliği için bu risk göze alınır mı ? Hiç sanmıyorum ama hadi öyle olsun diyelim. Bu kadar alçalabilen bir koca var diyelim. 2-Kaseti kocanın dostundan ele geçiren ( profesyonel hırsızlıkla ) Baykal yanlısı ( hadi aynı zamanda sırdaşı diyelim ) milletvekili, onu başka bir adi hırsıza çaldırmış olsun. Peki, bu kasetin ifşaası ile CHP'nin oy kaybedeceği çok açıkken, Baykal karşıtı da olsa hırslı ama aklı başında bir milletvekili, geleceği olmayan bir partide nasıl bir çıkar hedeflesin ? Partinin oyları düşecekse bir daha milletvekili seçilebilme şansı azalmaz mı ? Böyle bir ihtimalin safsatadan öteye gidemeyeceği açıktır. Kişisel görüşüm, bu iftira daha önce yine Vakit gazetesi tarafından Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılmış iftiranın başka bir versiyonudur. Fakat bunun çok daha profesyonelce yapıldığı ortada. Arkadaşım ne kocası ne hırsızlığı ben komplonun nereden geldiğini tahmin ediyorum (açıkça şüphelendiğim sarıgül) Senaryonun içinde kocasının ve hırsızın falan rolünü bilmem. Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2010 Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2010 Sayın kaplan, bunu CHP den birinin yapacağına ihtimal vermiyorum. Baykal tecrübeli kabul, ama hiç bir seçimi kazanamadı; son günlerdeki yükselişte CHP nin yaptığı bir yenilik etken değil ki, AKP nin başarısız politikaları. CHP de bu görevi yapabilecek bir kaç kişi var; mesela K.Kılıçdaroğlu. İstanbul da CHP nin ortalamasının üzerinde oy alması Kılıçdaroğlu nun başarısıdır. Ayrıca Y.Büyükerşen solu birleştirmesi açısından önemli biridir. G.Tekin nin de bu görevi başarıyla yapabileceğine inanıyorum. saygılar... Sevgili yılmaz sizce yerine geçecek olan seçimleri kazanabilecekmi? ben sanmıyorum. Kılıçtar oğlunun o oyları alması tabanından ve akp ye karşı tek rakip olduğundandır,yani her düşünceden mecburan oy almak zorunda kaldı. Tabiki bu benim düşüncem fazla siyastten analamam ama benim gözlemlediğim bu. Alıntı
Φ Zehir Hafiye Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2010 Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2010 Arkadaşım ne kocası ne hırsızlığı ben komplonun nereden geldiğini tahmin ediyorum (açıkça şüphelendiğim sarıgül) Senaryonun içinde kocasının ve hırsızın falan rolünü bilmem. Ben ne tahmin etmişim arkadaşım ? Başlığı açan arkadaşın yazdıklarını okumadın mı ? O arkadaş komployu düzenleyenler CHP içinden demiş. Ben olamayacağını gösterdim. O konuda zaten hem fikiriz. Sen yazdıklarımda komployu yapan AKP olabilir dedim diye mi tepki gösteriyorsun bana ? Sarıgül dersen olabilir ama zayıf ihtimal derim. Çünkü, farkettiysen Erdoğan bu olayı kullanıp, ahlaktan falan dem vurarak CHP'ye yüklenmeye başladı. Bir de Sarıgül'ün de AKP'nin desteğini alan bir lider olduğunu unutma. Senin dediğin de sonuçta aynı kapıya çıkar. Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2010 Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2010 Sevgili yılmaz sizce yerine geçecek olan seçimleri kazanabilecekmi? ben sanmıyorum. Kılıçtar oğlunun o oyları alması tabanından ve akp ye karşı tek rakip olduğundandır,yani her düşünceden mecburan oy almak zorunda kaldı. Tabiki bu benim düşüncem fazla siyastten analamam ama benim gözlemlediğim bu. Sayın kaplan, ne güzel söylemişsiniz; Kılıçdaroğlu o oyları AKP karşıtı olduğu için aldı diye. Aynı şartlar yine mevcut, Kılıçdaroğlu yine bir rüzgar estirecektir. CHP li değilim, MHP li de değilim, AKP li hiç değilim. Ama benim bölgemde anketlerde AKP karşısında en kuvvetli kim görünüyorsa bu sefer oyumu ona vereceğim. Geçen sefer barajda takılan birine oy verdiğim için bizim oylar malesef AKP ye sayıldı; buradan 7 milletvekilini de aldılar. Muhalif her vatandaşın da bilinçli hareket etmesi gerekiyor, yoksa şikayet etmeye kimsenin hakkı kalmaz. Biz partilere bakarsak onlar koltuk kavgasında, CHP şu günlerde bile ne yapacağını bilemiyor. Madem demokrasi diyorsunuz, herkesi serbest bırakın isteyen istediği adayı göstersin ve desteklesin. AKP de parti içi demokrasi olmadığını söylüyorlar, peki sizin yaptığınız ney? saygılar... Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2010 Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2010 Ben ne tahmin etmişim arkadaşım ? Başlığı açan arkadaşın yazdıklarını okumadın mı ? O arkadaş komployu düzenleyenler CHP içinden demiş. Ben olamayacağını gösterdim. O konuda zaten hem fikiriz. Sen yazdıklarımda komployu yapan AKP olabilir dedim diye mi tepki gösteriyorsun bana ? Sarıgül dersen olabilir ama zayıf ihtimal derim. Çünkü, farkettiysen Erdoğan bu olayı kullanıp, ahlaktan falan dem vurarak CHP'ye yüklenmeye başladı. Bir de Sarıgül'ün de AKP'nin desteğini alan bir lider olduğunu unutma. Senin dediğin de sonuçta aynı kapıya çıkar. Bu komplo Sarıgül e hiçbir kazanç sağlamaz. Daha önceden Sarıgülü beğenmeme, çalışmalarını desteklememe rağmen AKP ye hiç muhalefet etmemesi nedeniyle bu işin içinde birşeyler olduğunu tahmin ediyorum. CHP lilerin de aynı durumda olduklarını düşündüğümden CHP seçmeni Sarığül e oy vermez diye düşünüyorum. Bu komployu da iktidar veya onu destekleyenler tarafından yapıldığını sanıyorum. F.Gülenin çıkıpta bu olayın bizle ilgisi yok demesi de çok manidardır. Demek ki bundan önceki olaylarda rolleri var. saygılar... Alıntı
Φ Zehir Hafiye Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2010 Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2010 Bu komplo Sarıgül e hiçbir kazanç sağlamaz. Daha önceden Sarıgülü beğenmeme, çalışmalarını desteklememe rağmen AKP ye hiç muhalefet etmemesi nedeniyle bu işin içinde birşeyler olduğunu tahmin ediyorum. CHP lilerin de aynı durumda olduklarını düşündüğümden CHP seçmeni Sarığül e oy vermez diye düşünüyorum. Bu komployu da iktidar veya onu destekleyenler tarafından yapıldığını sanıyorum. F.Gülenin çıkıpta bu olayın bizle ilgisi yok demesi de çok manidardır. Demek ki bundan önceki olaylarda rolleri var. Kusura bakma dostum ama ben Sarıgül'ün konuşmalarını biraz yapay buluyorum. Melih Gökçek'le de kanka muhabbeti yapıyordu TV'lerde. Ama benim gördüğüm Sarıgül'e meyil anlamında bir bölünme var CHP'nin tabanında. Komplo ile ilgisi var veya yok onu bilemem ama FG'nin bir din adamı kimliği ile siyasetin içinde olması ayrı bir garabet. Baykal'a bizle ilgisi yok demiş mi bilmiyorum ama demişse gerçekten söylediğin gibi, çok komik. Lider sultası meselesi için diyeceğim çok şey var ama buna her ne kadar uyum yasaları ile biraz düzeltilmiş olsa da 12 Eylülden kalma siyasi partiler kanunu yol açıyor. Kanun ön seçimle merkezi seçimi tercihe bıraktığı için olay liderlerin insafına kalıyor. Bir de tabii bizde de suç var. Niye dersen, içimizde eski devirlerden kalma padişaha, ağaya, beye boyun eğme güdüsü hala var. İlaveten Katılımcı Demokrasinin en önemli ayaklarından biri olan, tabanda siyasetle uğraşmak için Sivil Toplum Kuruluşlarına üye olanlar, siyaset toplumda fazla hoş görülmediği için azınlıkta olunca, parti yönetimlerine herhangi bir konuda halkın istekleri doğrultusunda baskı yapmak mümkün olmuyor. Arada bir iyi bir icraat yapsalar o da padişahın lütfu oluyor. Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2010 Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2010 Ben ne tahmin etmişim arkadaşım ? Başlığı açan arkadaşın yazdıklarını okumadın mı ? O arkadaş komployu düzenleyenler CHP içinden demiş. Ben olamayacağını gösterdim. O konuda zaten hem fikiriz. Sen yazdıklarımda komployu yapan AKP olabilir dedim diye mi tepki gösteriyorsun bana ? Sarıgül dersen olabilir ama zayıf ihtimal derim. Çünkü, farkettiysen Erdoğan bu olayı kullanıp, ahlaktan falan dem vurarak CHP'ye yüklenmeye başladı. Bir de Sarıgül'ün de AKP'nin desteğini alan bir lider olduğunu unutma. Senin dediğin de sonuçta aynı kapıya çıkar. yazımı tepki olarak algılamayın,daha öncede yazmıştım okudunuzmu bilmiyorum hiç kimse kendi uydurduğu senaryoda kendisne böyle rol vermez diye. Yani bende size hak veriyorum.Farklı düşündüğüm konu akp (tavanından desem daha doğru olur)den çok kendisine rakip olan ve zamanında kendisine ve çevresine yakın olanlardan birinin yapmış olduğu düşüncesindeyim dedim. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2010 Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2010 Kaset olayi Erdogan'in bilgisi dahilindedir.Erdogan kendini siyirmak icin ahlak boyutlarini asan bir tavir icerisine girmistir.Ben sahsen onun yetisme sartlari ve cevresine bakarak bu tavirlari ona yakistiriyorum.Erdogan hükümetin basi olarak bu komplonun ortaya cikarilmasi icin calismasi gerekirken,komployu daha da güclendiriyor ve bir basbakana yakismayacak tarzda dünya kamuoyu önünde laflar ediyor.Böylece Baykal'in Erdogan'a;"Komplocu ve entrikaci"tanimlamasida yerini bulmus oluyor. Ama asil önemli olacak olan savcinin calismalaridir.Savci ciddiyetle bu isin üzerine gidecek mi yoksa Adalet Bakanligindan ona "fazla üzerine egilme"talimatimi alacak bunu da ilerde görecegiz. saygilarla Alıntı
Φ Ahmet AY Gönderi tarihi: 16 Mayıs , 2010 Gönderi tarihi: 16 Mayıs , 2010 BAYKAL: PERSONA NON GRATA BAYKAL-Nesrin BAYTOK kaseti ile ortaya çıkanları “derin proje” olarak görenlerdenim. Ve devamının geleceğini düşünüyorum. Ancak beni asıl ilgilendiren kısım BAYKAL’ın yaptığı basın açıklamasında “iktidarın samimiyetine güvenmiyorum” demesidir.Hem de; “Olayla ilgili elimizde bilgi ve belge var. Zamanı gelince ortaya konur. Ancak bu aşamada bir açıklama olmaz. Belgeler iş başındaki bu iktidara teslim edilmez. Hukuki bir değerlendirme yapılacağı yönünde kuşkularım var” demiş. Ne var Sayın BAYKAL? Şerefin, haysiyetin ile ilgili bir şey demeyeceğim ama siyaseten pert olmuşsun, 80’e varmakta olan yaşınla seks kasetlerinle gündem olmuşsun kalkıp güvenden, kuşkudan söz ediyorsun. Bu gün itibariyle güven sözcüğünü ağzına alacak en son kişi sensin. Biz şimdi “acaba BAYKAL” daha başka hangi cevizleri kırmış” diye kuşkulansak yeridir. İnsaf ya… Güvenilir olabilmen için elindekilerini acilen açıklamalısın. Dedim ya artık olan oldu ve daha da olacak şeyler var; Bu sebeple elinde ıslak-kuru, imzalı-imzasız ne bilgi belge varsa hukuka teslim et. Et ki seninle ilgili yazdıklarımızdan nedamet duyalım. İnsanlara sarsılan güvenimiz geri gelsin. İktidara güvenmiyormuş? Komploymuş; Peki sizi o eve götüren kim? Orada uygunsuz hale getiren kim? İnsan ve izan… Elindeki bilgi ve belgeleri hukuka teslim etmezsen aynı zamanda müfterisin de. Haydi bakalım. Ve demiş ki BAYKAL; “Olay daha da farklı boyutlara giderse, kavga başlarsa bildiklerimizi kamuoyuna ilan ederim.” Ne kavgası? Kim başlatacak? Neden kavganın başlamasını bekliyorsun? Önlemek daha yeğ değil mi? Önleyemiyor isen ne demek istiyorsun? Yine seni anlamaya zekâmız yetmedi! Evet, işin içinde çok derin güçler var; şimdilik “persona non grata” BAYKAL . Ama başkalarına da sıta gelirse şaşmayın. Zira projenin içinde başta MOSSAD olmak üzere yabancı servisler var. Unutmayalım ki bu operasyon ülke siyasetine ciddi yön verme gücündedir ve başka projeler de gelir diye endişe ediyorum. Bütün içtenliğimle söylüyorum ki; Böyle bir durumun yaşanmamış olmasını, yaşanmışsa bu şekilde ortalıklarda dolaşmamasını dilerdik ve mevcut hali de asla doğru bir iş olarak kabul etmiyoruz. Beyan esastır ve hükümet üzüntülerini dile getirmiş, olayın duyulmasıyla beraber el koymuş ve kasetin içeriğinin doğru olmamasını temenni etmiştir. Siz samimiyetsizliği nerede arıyorsunuz? Bildiğiniz bir şey varsa söylersiniz biz de iktidara en uygun dille sitemde bulunalım. Kendisi mi kaseti servis etmiştir? Onlar mı yayınlayın diye talimat vermişlerdir? Onlar önceden bildikleri halde göz yumarak yayınlanmasına izin mi vermiştir? Ne biliyorsanız söyleyin de gereken tepkiyi ortaya koyalım. Ama yok eğer sadece “ben gidiyorum bu çamurdan iktidar da nasiplensin” düşüncesindeyseniz yanıldınız bayım. Evet, bunun yayınlanmasını engelleyebilir de engellememişler ise son derece yanlış ve etik olmayan bir iş yapılmıştır. Çünkü siyasi rakiplerle siyasi mücadele verilir. BAYKAL’ın yaptığı gibi asker, yargı, darbe tehditleri ve “gericilik” şarkılarıyla değil. Siyasi arena siyasi söylemlere, siyasi projelere ve siyasi eleştirilere açık bir alandır. Bu sebeple siyasiler söylem ve projeleriyle rekabeti sürdürmelidirler. BAYKAL nefsine yenilmiştir. Hepimizin nefsimize, zevkimize, sevgi ve aşklarımıza yenildiğimiz olmuştur. BAYKAL’ın ömründe yaptığı en doğru iş istifa etmesidir. Bu kaset olayı başka bir vatandaşa ait olsaydı kişisel bedel dışında bir şey istenmezdi. Nesrin Hanım bekâr olsa yine hafif atlatılırdı; “Birbirimizi seviyoruz, ülkemizde iki kadınla evlilik yasak, ne yapalım biz de böyle sürdürüyoruz” denecek ve belki de “kahraman” olacaktı. Nasıl kahraman dediğinizi duyar gibiyim. Ne bileyim niye kahraman? Ama netice de “gönül ferman dinlemiyor” biliyoruz. Ama onurlu ise, duygularına kul-köle olmamış ise anlayışla karşılarız… Kimse bizden böyle bir durumda da BAYKAL ve Nesrin BAYTOK’u kahraman yapmamızı beklemesin. Hani filmlerde bazen kirli ilişkide bulunan Erol TAŞ ise kalleş, hain, ırz düşmanı, ama eğer aynı işi Cüneyt ARKIN, Tarık AKAN, Behlül olup yengesiyle yatınca “ayyyy birbirine çok yakıştılaaaar” diye en geri zekâlı ve de namussuzca yorumlara düşeriz ya, ondan yani… Neyse, BAYKAL yapılabileceğin en iyisini yaptı ve bundan böyle de aktif siyasete bulaşmamalıdır. Zaten bu güne değin siyasete bir katma değeri olmadı. Piyasalar istifayı görmedi bile. Mızıkçılık ve tehdit dışında hiçbir özelliği yoktu. Yani CHP bundan sonra büyüyebilme fırsatı yakaladı. İyi değerlendirilirse hem CHP hem de herkes kazanacak. Zira iktidarların güzelliği ve verimliliği kaliteli muhalefetle mümkündür. Alternatiflerin yarışması… Ama Allah aşkına ortada muhalefetin bir projesi, hükümeti zorla doğru ve faydalıya sevk edici siyasi program ve söylemi var mıydı? Yapma, yaptırmam, etme ettirmem. Olmam, oldurmam, oldurulmasın… Konumuza dönersek; Her şey ortada, olanları kimse inkâr etmiyor. Nesrin Hanım; “20 yıldır dişi(liği)mle, tırnağımla zar zor* buralara geldim istifa etmem demiş. BAYKAL ise siyaseten gerekeni yapmıştır. Siyasi kişilik bunu siyasi kimliğiyle ödemek zorundadır. BAYKAL da siyasi bedeli ödemiştir. Bundan sonrasını evinde “geçmişi sigaya çekmekle” geçirse ömrünün geri kalan kısmını ülke ve insanlık için daha verimli halde sürdürecektir, âcizane ve naçizane tavsiyem bu. Yoksa “uçkurdan”kahraman yaratmak beyhude bir uğraştır. ______________________________ * Bu paragraftaki italik vurgular bana aittir (A.AY). Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 16 Mayıs , 2010 Gönderi tarihi: 16 Mayıs , 2010 Yukaridaki yazi bir AKP dilidir,siradan bir vatandas bunu böyle düsünmüyor.Baykal belki yanlis yapmistir,yapmamasi gereken birsey yapmis olabilir.Bu ortaya cikacaktir.Bunu alipta siyasete tasimak bence asil yanlistir.Bir siyasi lidere onun siyasi hayatini bitirebilmek amaciyla hazirlattirilan komplo var ortada.Herkes birseyden bahsediyor.Peki o kasetteki evin,Baykal'in evi olmadigini Basbakan nerden biliyor.Ona bunu kim fisildadi.Bence evet basbakan bu komplonun icindedir. Ahlak erozyonundan bahsedenler önce kendi normlarina bakmalidirlar.Muhafakazar Demokrat diye gecinen bir iktidar,ZINA'yi suc olmaktan cikarirken toplumun ahlak degerlerine ne kadar saygiliydi.Kizlarin evlenme yaslarini asagi ceken yasayi cikartirken imam nikahina göz yumarken bu iktidar halkin ahlak degerlerine normlarina ne kadar uygun hareket etmistir.Hakkinda kalpazanlik ve yolsuzluk dosyalari olan bir basbakan ne kadar AHLAKI DEGERLERE öNEM VERMEKTEDIR.Siirt'te kücük cocuklara yapilan tecasvüzler karsisinda agzini bile acamayan bir basbakan ahlaktan bahsedemez.Kendini milletvekili yapan il'e göz kirparak ahlak bekciligi olmaz. Kimse karnindan konusmasin,Baykal eger gercekten böyle bir yanlis yapmissa bu onun özel hayatini ilgilendirir ve de partisini.Ama Baykal hakkinda zamanlamasi gayet özenle ayarlanmis bir olayi siyaset olarak kullanmak ise ahlaksizliktir.Basbakanin görevi Baykal'inda dedigi gibi "DEDIKODU YAPMAK DEGIL OLAYIN FAILLERINI BULUP YARGIYA TESLIM ETMEKTIR."Dedikodu delikanlilara yakismaz eger delikanliyim diyen birisi varsa.Adam gibi adam olamayanlar ancak dedikodu yaparlar. saygilarla Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 17 Mayıs , 2010 Gönderi tarihi: 17 Mayıs , 2010 Her şey ortada, olanları kimse inkâr etmiyor. Nesrin Hanım; “20 yıldır dişi(liği)mle, tırnağımla zar zor* buralara geldim istifa etmem demiş. BAYKAL ise siyaseten gerekeni yapmıştır. Böyle bir olay var mı, bu görüntüler montaj mı bütün bunlar açığa çıkmadan bu yazıları yazmak ne kadar doğrudur? Görüntüler montaj ise bu iftira olmuyor mu? Hükümetin elinden geldiğini yaptığı söyleniyor; peki eşini aldatanları mağdur kabul edemeyiz ne demektir, bu siyasi ahlaka yakışıyor mu? Almanya da deniz feneri davasından tutuklamalar oldu, asıl failler Türkiye de dendi; Türk Halkı iki yıl oldu hala suçlulrın cezalandırılmasını bekliyor. Bu olayın üzerine gitmemek bundan daha az mı ahlak dışı davranıştır? İki evli, üç evli olup, o kadınlarla birlikte olmak bu olaydan daha mı farklıdır? Bu tip insanların TBMM de var olduğunu duyuyoruz. Bu komployu yapanlar bunları da ifşa etsinler. Tekel yolsuzluğu, çocuklara gemicikler almak, haklarında fezlekeler olduğu halde dokunulmazlıklara dokundurmamak bundan daha mı ahlaklı bir davranıştır? Ahlaksızlığın değerlendirmesini hangi kriterlere göre yapacagız? Baykal ın bütün olumsuzluklarını ortaya dökmüşsünüz; diğer taraf pür-i pak mı, gerçi isimler AK ama... saygılar... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 19 Mayıs , 2010 Gönderi tarihi: 19 Mayıs , 2010 Aynı konu ile ilgili bir alıntıyı aktarmakta fayda görüyorum: Baykal'ı bu kadar acımasızca suçlamak vicdana sığar mı? Günlerdir son derece acımasız suçlamalar arka arkaya devam ediyor, hangi gazeteyi açsam, hangi televizyon kanalını açsam hep aynı konu: Baykal’ın istifası ve buna neden olan videodan bahsediliyor. Tüm basın adeta ölmek üzere olan birinin üzerine üşüşen akbabalar gibi saldırıyorlar. Hepsinin yüzünde sinsi bir gülümseme, bir insanı siyasetten silmenin verdiği derin heyecan var. Şimdi materyalist zihniyetin ne kadar acımasız olduğunu görüyorsunuz değil mi? Bir insanı nasıl da bir anda bitiriliyor görüyorsunuz değil mi? Ki bu insan yıllardır siyasette emek veriyor, yıllardır özveriyle çalışıyor. Ama materyalist zihniyet hiçbir zaman affetmeme, en ufak bir açık gördüğünde saldırma, kanıt olmasa da suçlama ve sonuna kadar baskı yapma ve yıldırma üzerine kuruludur. Son olarak Baykal’da yaşanan da bu acımasızlığın ne kadar ürkütücü boyutta olabileceğini tüm Türkiye’ye göstermiştir. Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki hiç kimse bir videoya bakarak Baykal’ı suçlama hakkına sahip değildir. Bir video bir insanın suçlu olduğunu hiçbir şekilde kanıtlamaz. O video tamamen farklı insanlar tarafından, çok farklı kasıtlarla hazırlanmış olabilir, bir Müslüman gözüyle görmediği hiçbir şeye inanmaz. Çünkü Kuran’a göre bir insanın zina yaptığını söylemek için tam olarak dört şahit gerekir. Dört kişinin böyle bir olayı gözleriyle görmüş olmaları şarttır. Üstelik bir insan hakkında zina iddiasında bulunan bu dört kişinin hiçbir şekilde yalan söylemeyen tam anlamıyla Allah’tan korkan mümin kimseler olması gerekir. Onu işittiğiniz zaman, erkek mü'minler ile kadın müminlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: "Bu, açıkça uydurulmuş iftira bir sözdür" demeleri gerekmez miydi? (Nur Suresi, 12) Ona karşı dört şahitle gelmeleri gerekmez miydi? Şahitleri getirmediklerine göre, artık onlar Allah Katında yalancıların ta kendileridir. (Nur Suresi, 13) O durumda siz onu (iftirayı) dillerinizle aktardınız ve hakkında bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla söylediniz ve bunu kolay sandınız; oysa o Allah Katında çok büyük (bir suç)tür. (Nur Suresi, 15) Açıkça görüldüğü gibi Kuran’a göre bir insana zina iddiasında bulunulacaksa mutlaka dört şahit gerekir. Allah “hakkında bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla söylediniz” diyerek bir insana iftira atmanın ne kadar büyük bir suç olduğunu bildirir. Bir Müslüman daima Kuran’la düşünür ve Kuran’la hüküm verir. Allah’tan korkar ve hiçbir şekilde gözüyle görmediği bir konuda peşin hüküm vermez ve konuşmaz. Materyalist insanların yaptığı gibi bir insanın zor duruma düşmesinden zevk almaz, bir köşeye çekilip onun sıkıntıya düşmesini seyretmez. Kuran’da daima şefkat ve merhamet esastır. Ayrıca bir insan günah işlemişse bile, her ne günah işlerse işlesin tövbe eder ve hayatına devam eder. Tekrar aynı hataya dönmedikçe, samimi bir kalple Allah’a yöneldikçe o insan tertemiz bir Müslüman’dır. Bir insanın daima son hali önemlidir. Baykal’a bu şekilde, toplumun her kesiminden son derece acımasızca saldırılması çok ama çok yanlıştır. Bir insanın tüm toplum tarafından bu kadar mağdur edilmesi vicdana yakışmaz. Dört şahit getirilmediği takdirde kimsenin bu sözlere ehemmiyet vermemesi, bu insanların konuşturulmaması gerekir. Baykal’da iddiaların tamamını görmezden gelip görevine devam etmelidir. Hiç kimsenin yıllarca verdiği emek böyle bir çırpıda yerle bir edilmemelidir… Ben dürüst yaklaşım diye buna derim. Demek ki insanlar inancında ne yazıyorsa aynen ifade etmeli ve politika uğruna inançlarını çarpıtmamalı. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.