Φ Siyah_Beyaz Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 CUMHURİYETÇİ DEMOKRASİDEN DİNCİ OLİGARŞİYE ... Türkiye Cumhuriyeti Bağımsızlık Savaşı ile kuruldu. Muzaffer Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk (ve birkaç arkadaşı ki bunların arasında komutanlar -İsmet Paşa hariç- yer almıyordu) Cumhuriyet'i, Saltanat'a ve Hilafet'e karşı kurmuştu. Bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti'nde, Cumhuriyet ile Demokrasi birbirinden ayrılamaz iki hedef, birbirinin, "olmazsa olmaz" ön koşuludur. * * * Saltanat ve Hilafet, bir din-tarım devleti olan Osmanlı İmparatorluğu'nun oligarşik yapısını belirliyordu. Osman Bey'in kurduğu devlet, toprak ağaları (asiller) sınıfı içinde tek bir ailenin egemenliğine dayanıyordu. Ailenin bu egemenliği İslam ideolojisi ile bütünleşmiş, Osmanlı Oligarşisi'nin harcı olmuştu.. Devşirme sistemi, (sadrazamlar, vezirler ve tabii yeniçeriler) devlet oligarşisi'nin, Osmanlı Ailesi'ne tehdit oluşturmadan devamı için kullanılmış dahiyane bir düzendi. Osmanlı'nın dehası timar sisteminde de kendini göstermiş, öteki toprak ağalarının gelişmesini ve Osmanlı Ailesine tehdit oluşturmasını önlemek için, toprak mülkiyetini devlete (Osmanlı ailesine) mal etmişti. Osmanlı İmparatorluğu'nun bu ideal oligarşisi, (tarihsel açıdan) eleştirilecek değil, övülecek, hatta hayran olunacak bir nitelik taşır. * * * İstanbul'un fethinden sonra zorlanan Batı'nın Amerika'yı keşfi ile başlayan Endüstri Devrimi, bu devrimin tetiklediği teknolojik ve siyasal gelişmeler ve özellikle milliyetçilik akımları, Osmanlı'nın bu ideal oligarşik yapısını yavaş yavaş bozdu, yozlaştırdı, güçsüzleştirdi ve sonunda, İmparatorluğu çökertti. Mustafa Kemal Atatürk'ün dehası yalnız kazandığı Bağımsızlık Savaşı'nda değil, belki de daha belirgin bir biçimde, "aşağıdan yukarı" oluşamayan çağdaşlaşmayı, "yukardan aşağı", "Cumhuriyet" ekseninde "Demokrasiyi" amaçlayan bir yapıda planlamış ve gerçekleştirmiş olmasında ortaya çıkar. * * * Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü'nün "Cumhuriyeti" kurarken hedefleri hiç kuşkusuz "Demokrasi" idi. Ama ne yazık ki "Demokrasi" gökten zembille inmiyor, Cumhuriyetçi bir anayasa yapmakla ve çağdaş yasalar kabul etmekle de hemen uygulamaya konamıyor. Toplumun "Çağdaş Demokrasiyi" özümlemesi uzun bir süreç: Önce Atatürk Devrimlerinin, Aydınlanmanın gerçekleştirildiği Tek Parti Dönemi. Sonra (ne yazık ki) Demokrat Parti'nin "çoğunluk diktatörlüğü" ile yozlaştırdığı bir Çok Partili Dönem. En sonunda da "çağdaş bir demokratik devlet yapısını" öngören 1961 Anayasası. * * * Bu uzun ve acılı süreçlerden sonra kurulabilen, gerçek ve çağdaş "Cumhuriyetçi Demokrasi Dönemi" Türkiye'de ancak 10 yıl sürebildi: 1961 Anayasası ile nihayet uygulamaya sokulabilen bu dönem, yine toplumun demokrasiyi yeterince özümleyememiş olmasından dolayı, dış dinamiğin de etkisiyle 12 Mart 1971 askeri darbesi ile son buldu. * * * Osmanlı Oligarşisi'ne karşı kurulan Cumhuriyet'in temelleri ancak 1923-1945 arasındaki 22 yıllık çok kısa bir dönemde atılabilmiş, 1945'ten sonra başlayan Soğuk Savaş bağlamındaki Anti-Komünizm, "Cumhuriyetçi Demokrasi"nin gelişmek için attığı her adımı ve tabii bu arada Çok Partili Düzeni, kendi oligarşik yapısını oluşturmak için (din, sermaye ve nihayet dinci sermaye bağlamında) yozlaştırmaya başlamıştı. * * * AKP'nin dinci oligarşisinin tohumları, "Cumhuriyetçi Demokrasi"nin Çok Partili Rejimle gelişmeye çalıştığı 1945 yılından itibaren atılmaya başlandı. Birbirinin devamı olan Menderes, Demirel ve Özal'ın oluşturduğu çizgide, dinci oligarşinin hem siyaseti, hem eğitimi, hem sermayesi, hem ideolojisi, hem entellektüel desteği sadece iç dinamikle değil, Soğuk Savaş ve sonradan onun yerini alan Küreselleşme bağlamındaki dış dinamikle de gelişti, 2002 seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan ile iktidara oturdu. 2007 yılı ise bu "Dinci Oligarşinin" (hem de demokrasi adına) kayıtsız şartsız egemenliğini ilan ettiği tarihtir... Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 T.C saltanat ve hilafete karşı kurulduğu fikrine ben katılmıyorum. Fiilen Osmanlı Devleti ve saltanat zaten bitmişti. Yerine yeni bir devlet olarak T.C kuruldu. Biz halk olarak demokrasinin ne anlama geldiğini, ne gibi haklarımız olduğunu idrak edemedikçe demokrasi bize hiçbir şey sağlamaz. Yahu böyle demokrasi nasıl olur? Düşününce insan inanamıyor. Başkan delegeleri seçecek delegeler de başkan seçecek. Bir çocuk oyununda çocuklar bunu kabul etmez. Başkan milletvekili listeleri hazırlayacak, halka ben seçim yaptım yaşasın demokrasi diyecek. Buna da milli irade, ben bütün yetkiyi aldım diyerek ülkenin altını üstüne getireceksin. Çok geniş ve üzerinde düşünülüp acil birşeyler yapılması gereken çok çok önemli bir konu. Saygılarımla... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Bu dinci oligarsi,yavas yavas hem Atatürk ilkelerini,demokratiklesmeyi de ortadan kaldiracak adimlari atarken hep Atatürk'ün resimlerinin veya heykellerinin altinda önünde durmaya dikkat ettiler.Laiklik ilkesi,demokrasinin olmazsa olmazidir.Devlet hicbir dine dayali olmadan Laik bir düzen icinde,herkesin inanclarina saygili olacaktir.;Kisilerin özel yasamlari bu kapsamin disindadir.Laikligin özünde,herkesin bir digerinin inancina saygi göstermesi vardir.Devletin dini yoktur fakat devlet inanc kesimlerinin inanclari geregi yasama imkanlarini saglayacaktir.Din Devletin icine girmeyecektir.1950 yili itibariyle bu yavas yavas asindirilmaya baslandi.Zaten Ordunun yapmis oldugu darbeler,(mesruiyetini savunmuyorum)hep bu nedenlerle olmustur.Bu darbelerden 12 Eylül'ü haric tutmaliyiz.12 Eylül darbesi tartisilmaya acik ve de zaten tartisilan bir darbedir. Imam-Hatip okullari bir meslek okulu olarak kuruldu.Insanlar dinlerini daha iyi ve dogru ögrensin amacini tasiyordu bu okullarin kurulmasi.Ülkeye yeterli din uzmani,din islerinden görevli insanlarin yetismesi gerekiyordu.Amac dogruydu,lakin dinci oligarsi,bu okullari kendilerinin arka bahceleri,oy makineleri olarak kullanmaya basladilar.Ülkede müthis bir dincilesme akimi baslamisti.Demokrat Partinin kazanmasi ile ülkede baslayan fakat aslinda hic olmayan bir demokratiklesme havasi estiriliyordu.Ama diger taraftan DP'ye karsi yazi yazan gazetlerin kapisina erstesi gün kilit vuruluyordu.O günleri yasayanlar veya o günlerlle ilgili yazilanlari okuyanlarin bun lari bilmesi gerekir.Hemen hergün bir veya birkac gazete kapatiliyordu.Menderes'ekarsi yazdi veya karikatürize etti diye.Kapanmayan biriki gazete vardi ki onlarda DP yanlisi gazeteler,örnegin:SON HAVADIS gazetesi.Bugün gazeteler kapatilmiyor cünkü gazetelerin geneli AKP yandasidir.Olmayanlara karsida bu yandas medya tarafindan cok müthis bir karalama ve hedef gösterme gayretleri vardir. Menderes'in ucagi Londra'da düsüp muize eseri olarak Menderes sag kurtuldugunda,ülkede öyle bir hava estirildiki,bugün nasilki Erdogan'a peygamber deniyorsa Menderes icinde peygamber diyenler vardi.Muhalefete bugünkü gibi baski ama ayni zamanda mecliste CHP'ye karsi bir "TAHKIKAT KOMISYONU"kurduruldu.Bugün tahkikat komisyonunun yerini ERGENEKON almistir.Ne büyük benzerlik degilmi? Özal,Kürtlere özerklikten bahseden ilk siyasetci olmustur Türkiye'de.Kenan Evren bir konusmasinda özerkligi savunmustur. Erbakan ve Ciller döneminde Atatürk ilkeleri artik resmen cignenmeye baslamisti Türkiye'de.Erbakan Güneydogu gezilerinde Türklükle kavga ediyor,Türk'üm demeye karsi cikiyordu.Onun talabeleri olan Gül ve Erdogan tabiiki baska türlü olamazlardi.Özal federasyondan bahsetmisti,Erdogan Kürt Sorunundan bahsetmeye baslamisti.Devlet baskanlarinin ve basbakanlarin törenle ve koruma cemberinde Cumalara gitmesi Özal'la baslatildi.Bu tamamen Laiklige karsi bir davranisti.Özal sonucta Laik bir ülkenin Cumhurbaskani veya basbakaniydi.BUNA GÖRE DAVRANMASI GEREKIYORDU.Ama din sömürüsü rahat birakmiyordu.Amaclar farkliydi.Erdogan ve Gül Özal'i takip ettiler ve bugün onlarda törenle padisahim sen cok yasa tarzi CUMA NAMAZLARINA gitmektedirler.Demokrasi bizim icin bir tramvaydir demisti basbakan Erdogan ve de ilave etmisti:Incegimiz duraga gelince ineriz.Bu sözler hala tazeligini korumaktadir.Ben Istanbul'un imamiyim diyende Erdogandir.Laiklik nedirki millet isterse o da kalkar diyende Erdogandir.Laiklik bitmistir diyende bugünkü Cumhurbaskani Gül'dür.Bugün Laiklige saldiranlarla dün bizden olmayanlar PATATES DINIDENDIR diyen Erbakan ayni hamurun mamülleridir.Kürdistan icin can atan Saidi Nursi icin konferanslar düzenleyen ve konusmaci olarak bu konferanslarda hazir bulunanda Erdogandir. DINCI OLIGARSI COK MESAFE KATETMISTIR.VE BIR NEBZE OLSUN MEVCUT OLAN DEMOKRASI YOK OLMAK ÜZEREDIR. saygilarla Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2010 Sn.Politika, hitap biraz abes oldu ama ne yapalım... Ben İmam Hatip Mezunuyum. Öğrencilik dönemlerinde askere kızgınlığım vardı, o konularda hala aynı fikirdeyim. O günlerde de bunları desteklemedim( Erbakan, Erdoğan). Bugün yapılan hukuksuzlukları görünce demokrasi ile ilgileri olmadıklarını anlamak hiç de zor değil. Ama burda İmam Hatipten daha fazla Fetullah Gülen in rolü var. Yıllardır askeri destekler görünerek dersaneler, yurtlar açıldı. Oradan yetişenler devlet kurumlarında görev aldılar. Katsayı falan İmam Hatipin önünü kestin diyelim. Öbür tarafta kendi Liselerinden yetişip devletin çeşitli kurumlarında görev alan bir tarikat mensupları var. Üstelik demokratik düzende de bunun önüne geçilemez. Görüldüğü kadarıyla buralardan yetişenler orduya da sirayet etmiş durumdalar. İhbarlar, sızan evraklar, konuşmayan subaylar bunun kanıtı. Saygılarımla... Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2010 Başlığa bakınca bu ülkenin 80 yıllık geçmişinin demokrasi abideleri ile dolu olduğunu sanıyor insan,neyseki bu ülkede yaşıyoruz ve yaşananları araştırıyoruzda 80 yıllık yönetim şeklinin korku imparatorluğu üzerine kurulu olduğunu biliyoruz... Alıntı
Misafir zates Gönderi tarihi: 4 Mart , 2010 Gönderi tarihi: 4 Mart , 2010 DAVULCU davul çalarken sağ ayağını kaldırıp tokmağı ayağının altında davula vurması, Samuel Morse'nin elektrikli telgrafı icat etmesine denk gelir... (.........) Kütahya köylülerinin bir keçinin sırtına yazılmış "ayeti" görmeleri ve keçiyi kaptıkları gibi kaymakama götürmeleri, kaymakamın da bunu "Adı geçen keçiye ne gibi bir işlem yapılmasını" bir yazıyla merkeze sorması ise Çinlilerin pirinçteki gen sıralamasını bulmalarına rastlar... (.........) Şıh Hakkı Hazretleri'nin, müminlerin oval bir cismi okşamaları ya da ortasında delik olan yuvarlak bir cisme "manalı" fazla bakmalarının imanı bozacağını tebliğ etmesi de İskoç asıllı John Baird'in televizyonu icat etmesiyle eşzamanlıdır... Sene 2010... - Son bir yılda insan epigenomunun şifresi çözüldü... - Görme engelliler için göz yerine geçen mikroçip yapıldı... - Bilim adamı robot, Aberystwyth Üniversitesi'nde çalışmaya başladı... - NASA, Ay'da su bulunduğunu açıkladı... - Maryland Üniversitesi'nde, atomun içindeki veriyi bir metre uzaklıktaki kabın içine ışınlayarak taşıdılar... - Büyük Hadron çarpışması ile yerkürenin sırrı aralandı... - Subaru teleskobu, komşumuz yeni bir gezegen buldu... - Başta Alzheimer ve kemik erimesi olmak üzere 27 hastalığa çare buldu elin adamı... Tüm bunlar ise; Türklerin "imam" yetiştirip, onlardan bilgisayarcı, matematikçi, fizikçi, kimyacı, bilim adamı, vali, doktor, mühendis, yargıç yapmak istemelerine denk gelir... İşte siz kaç gündür "üniversiteye girişte katsayı kavgası" ile bunu izliyorsunuz... Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakan'ı, Milli Eğitim Bakanı, yandaş YÖK Başkanı, kimi profesörleri, kimi aydınları... Hâlâ çocuklara "imam" eğitimi verip, onlardan "her şey" yapmak için kavga ediyorlar... Ama ne yapacaksınız... Dünyanın en gözde, en cennet toprakları üzerinde, durup dururken "çağdışı" kalmaz insan... Kalmışsa bir sebebi olmalı... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.