Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2010 İstanbul'da tiyatro mühürlendi! Vakit Gazetesinin hedef gösterdiği oyuncular koruma istedi... Vakit Gazetesi tarafından kutsal değerlere hakaret edildiği iddia edilerek hedef gösterilen Yala Ama Yutma oyununun sahnelendiği Kumbaracı 50, Beyoğlu Belediyesi tarafından mühürlendi. Oyunda yer alan sanatçılar valilik ve emniyete başvurarak koruma talep etti.Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (IATC) Türkiye Merkezi Başkanı Üstün Akmen: Bu mühür, tiyatroya balyoz indirilmesiyle, buldozer saldırısıyla eş değerdir. “Yala, ama Yutma” başlıklı tiyatro oyununun gösterimi böylece engellenmiştir, ancak asla ve asla yalanıp yutulacak bir olay değildir. YAZAR Özen Yula’nın kaleme aldığı, Ayça Damgacı, Cem Yanılmaz, Nebil Sayın ve Can Anar’ın rol aldığı Yala Ama Yutma ile ilgili Vakit Gazetesi’nin başlattığı kampanya oyunun sahnelendiği Kumbaracı 50 sahnesinin mühürlenmesiyle sonuçlandı. Oyun ekibi tehdit içeren yorumlar nedeniyle valilik ve emniyete başvurarak koruma talep etti. Vakit Gazetesi, yeryüzüne bir por.no yıldızının bedeninde düşen meleğin hikâyesini anlatan ‘Yala Ama Yutma!” oyununu 2 Şubat tarihinde “Ahlaksız Oyun‘dan tahrik dolu mesajlar” başlığıyla haber yapmış ve “Sağduyulu Müslümanlar, ahlaksız tiyatronun oynanmadan kaldırılmasını istiyor” diye yazmıştı. Haber sonrasında gazetenin internet sitesinde yer alan okur yorumları da ayrıca haberleştirilerek; “Elimize sopaları alıp salonu mu basalım? Bunlar denli densiz ve dinsiz oldukları için cezalarını biz mi verelim? Nerede seçilen ve atanan sorumlular?” gibi yorumlara yer verilmişti. Oyunun prodüktörü Aslı Atasoy yapılan tahriklere karşı koruma talep ettikleri gün Beyoğlu Belediyesi’ne bağlı zabıta ekiplerinin özel emirle gelerek tiyatroyu kapattıklarını belirtip, “Oyun Kumbaracı 50’nin oyunu gibi lanse edildi ama oyun bize ait. Biz de bağımsız bir grubuz, sadece bu proje için bir araya geldik. Kumbaracı 50 bize sahnesini açmış aydınlık bir yer. Ekip olarak biz orada sadece misafiriz” dedi. Ayrıca kuruma karşı bir mahalle baskısı yapılmaya çalışıldığını da belirten Atasoy sahneledikleri eserin tanıtıldığı gibi bir oyun olmadığını da vurguladı ve ekledi: ”Oyun metaforik olarak bir meleğin dünyaya gelip sınanmasıyla ilgili. Oyunda pornografik herhangi bir içerik yok. Hatta pek çok insan için hâlâ anlamlı olan sosyal adaletsizlik, küresel ısınma, eğitimsizlik, açlık ve savaşlarla ilgili eleştirel metinler var. Yani Yala Ama Yutma daha iyi bir dünya için yapılmış bir oyun.” Küçük Fantezi Yala Ama Yutma! (Küçük Fantezi) çağdaş tiyatronun Türkiye’deki en önemli yazarlarından, oyunlarıyla birçok ödül kazanmış Özen Yula’nın yeni bir oyunu. 2008 yılında Mitos Yayınları tarafından basılan İtiraz Oyunları kitabındaki Yala Ama Yutma isimli oyun aslında “kabullenmenin, susmanın erdem sayıldığı topraklarda tam da buraya ait demir leblebi, ağır lokma, çetin ceviz ve susmayı kabullenmeyen bir eser”. Kurala göre yüzyılda bir “sınanma”dan geçmek için yeryüzüne gönderilen bir melek, yirmi dört saat içinde en azından bir insanı “iyilik adına” yola getirmelidir. Başarırsa yeniden yüz yıllığına melek olarak devam edecektir; eğer başarısız olursa dünyada insan olarak kalacak ve eceliyle ölecektir. İşte bu sınanmaya tabi tutulan oyunun başkahramanı Melek, kendini Türkiye’de bir por.no film setinde, oyuncu Leyla’nın bedeninde buluverir? İhsan YILMAZ ‘İslamcılar Türk virtüözü hırpalıyor’ FRANSA’nın en saygın gazetesi Le Monde, Ankara’dan özür beklediği için ülkedeki Türkiye Mevsimi etkinliklerine katılmayan ve Paris’te bireysel konserler veren piyano virtüözü Fazıl Say’ı kültür sayfasının manşetine taşıdı. Say’ın, “laik ve üçüncü nesil Kemalist olduğu için İslamcı hükümet tarafından baskı ve sansür gördüğünü” öne süren Le Monde, “Türk virtüöz İslamcılar tarafından hırpalanıyor” başlığını kullandı. Gazete haberinde Say’ın görüşlerine de yer vererek şunları yazdı: “Konser anındaki dizginlenemez gücüyle müziği de aşan bir performas sergileyen Fazıl Say ile röportaj sırasında sandalyesinde oturan soğukkanlı adamın hiçbir benzerliği yok. Say, Boğaz üzerinde, Asya ve Avrupa arasında önemli bir köprü. ABD’den Japonya’ya tüm dünyada tanınan büyük bir sanatçı. Fransa’da 400’ün üzerinde konser verdi. Bütün bunlara rağmen bir Türk sanatçı olmanın ne dünyada ne de Türkiye’de kolay olduğunu aktarırken şöyle diyor: ‘Sansür ediliyorum. Türkiye’de yükselen radikal dincilik karşısında halk endişe içinde. AKP politik nedenlerle pek çok konserimi iptal etti. 21. yüzyılda böyle bir mantığı açıklayabilir misiniz? Sanattan anlamıyorlar. Antidemokratikler. Bütün bunlara rağmen konserlerime türbanlı kadınlar da geliyor. Ama kızım asla türban takmayacak.” Arzu Ç. MORİN/PARİS Kaynak: haber.kanald.com 10.02.2010 10:30 Bu Gelişmelerin, özellikle böyle bir 'mühürlenme' surecinden sonra, halk ve duyarlı sanatçılar tarafından her şekilde protesto edilmesi gerekiyor. Biz uyurken zaten kısıtlı olan ifade özgürlüğümüz bu iktidarın elinde eriyip gidiyor. Sansürsüz bir hayatın asla iktidar/güç odaklarından gönderilen iyi niyet zarfının içinden çıkmayacağını artık anlamak ve gittikçe muhafazakârlaşan dini bir atmosferin boğucu kısıtlamalarını istemiyorsak, medeni cesaretimizi sergilediğimiz zamanın ve faaliyetin televizyon önünde mayıştığımız zamanla bir mukayesesi de gerekiyor. Yıl 2010 ve bu yaşananlar üzerine, Yüce Önderimiz, ATA'mızın şu sözünü hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor. Ve anlaşılmasını dilemek... " SİZ; BAŞBAKAN, CUMHURBAŞKANI, GAZETECİ OLABİLİRSİNİZ AMA SANATÇI OLAMAZSINIZ. " Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Eğitim , sanat derken her alana din eksenli bir yaşam biçiminin, dayatılmasının örneklerini her geçen gün, biraz daha dozu arttırılarak görüyoruz. Aynı şey spor konusunda da var. Örneğin benim kızım yüzme sporu ile uğraşıyor.Çalıştığımız havuzlarda zaman zaman sorun oluyor ve dışarda havuz kiralamak gerekiyor. Belediyelere ait havuzlara başvurulduğunda ; kızların ve erkeklerin bir arada çalışılması istenmiyor.Kızlar gidecekse bayan hoca ,erkekler gidecekse erkek hoca isteniyor. Özellikle kızların yaşları soruluyor. Doğal olarak ta bu havuzlarda antreman yapma şansımız olmuyor. Sadece o kadar da değil ,havuzlar standart ölçülerde olduğundan, yarışlarda federasyon kullanmak istiyor bu havuzları, ancak izin vermiyorlar.Yarın öbür gün yüzücü kızlara da ,"cıbıl cıbıl erkeklerle bir arada yüzüyorlar" diye tehdit gelirse hiç şaşırmam. Yani anlayacağınız her alanda adım adım, din eksenli bir yaşama doğru kayıyoruz."Ben senin yaptığın herşeyi yapacağım ama bu benim kurallarıma göre olacak ". Söylenen ve dayatılan bu. Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 '' İstanbul, 2010 Avrupa Kültür Başkenti! '' Tiyatroya yapılan bu çağ dışı hareketle, yukarıdaki cümle büyük bir uyum gösteriyor gerçekten. Sadece sanata değil, laikliğe, çağdaşlığa, Atatürk devrimlerine de indirilmiş bir balyozdur bu! Şu an kapatıyorlar, yarın eli sopalı bir güruhun basmayacağını kim garanti edebilir? Yıl 2010, İst. Avrupa Kültür Başkenti vee '' Vurun Kahpeye '' ... İnanılır gibi değil! Bu olayı yalayıp yutmamak lazım. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 "Balyoz Darbesi"ni kimler yapiyormus bir bilen var mi? saygilarla Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.