Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Jan ben hiç Kürtlerin halay çekemediklerini duymadım da görmedim de.

 

Özür dilerim;

Bu iletinin hemen öncesinde Jan'ın iletisine odaklandığım için, Biji'ye vereceğim yanıtta "Jan"a hitap etmişim.

Kusura bakmayın.

  • Cevaplar 51
  • Görüntü 4,2b
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Sevgili dostum öncelikle yorumladığın yazının sahibi jan değil benim smile.gif

Bununla ilgili hatamı zaten düzeltmiştim.

Türkiyede Kürt müziği eşliğinde halay çekmek uzun yıllar yasaklandı,ayrıca aklıma gelmişken sormak istiyorum Neden 23 nisanlarda kutlama yapılan yöreye ait oyunlar oynanmazda taa azeri oyunları dahi oynanır? (Bunu sadece aklıma geldi diye sordum)

 

Hah şimdi oldu;

Daha net yanıtlar, bulanık sorularınızın daha da netleşmesine neden oldu gördünüz mü?

"Halayın Yasaklanması"ndan "Kürtçe Çalınan Müzik Eşliğindeki Halayın Yasaklanması"na geçmiş bulunduk.

Ama şöyle düşünmek lazım:

Ya orada yasaklanan Halay değil de Kürtçe Müzik ise?

Demek ki halay, Kürtçe çalınmadığı zaman oynanabiliyormuş değil mi?

Önermenizden bu çıkıyor çünkü.

Bu da demek oluyor ki, Halay'ın Yasaklanması gibi bir durum söz konusu değil...

Durum, Kürtçe Müziğin Yasaklanmış olması durumudur demek oluyor bu aynı zamanda.

Peki Halay'ın Yasaklanması nereden çıktı?

Elbette ki, özür dilerim ama, konuyu abarttığınızda daha inandırıcı olacağınızı sandığınızdan olacak sanıyorum!

 

Kürtçe Müziğin Yasaklanması konusuna gelince:

Bakın bu uygulanmamış birşey değildir.

Hesabının da sorulmasının gerektiğini her fırsatta söylediğim, haksız bir uygulamadır.

BreaveHeart'ı izlerken, babasını gizlice çaldıkları İskoç Müziği ile gömen William Wallace geliyor aklıma ve hakikaten kızıyorum.

Fakat devlet bugün bu hatasını anlayıp, Kürtçe'yi yasaklamaktan vazgeçmiş midir?

Evet, vazgeçmiştir.

Gerçi aslına bakarsanız, ben o yasaklı yıllarda bile Batı'da, mesela İzmir'de Kürtler'in Kürtçe Müzik dinlediklerinde ceza görmediklerini

Ve özgürce dinlediklerini de biliyorum.

O yasaklama Doğu'ya özgü olsa da yine de haksızdır, bu elbette böyle...

Fakat bu devlet ne yazık ki Irkçılık ya da Asimilasyon yapabilecek kadar örgütlü, sistematik, idealist ve tutarlı değildir.

Biliyorsunuz, Hitler ne kadar cani de olsa, ırkçılık konusunda son derece tutarlıydı.

Ya da Osmanlı ve onunla işbirliği yapan Şafii Kürtler de Alevileri ve Oğuzları kovuştururken ve asimile ederken tutarlıydılar.

Fakat Türkiye o kadar yetenekli olamamıştır hiç.

Belki de bu açıdan övünmeliyiz aslında.

 

23 Nisan'a gelince;

Elbette ki yerel oyunlar da oynanmalı ve hatta her farklı bölgede, diğer bölgelerin oyunları da sergilenmeli.

Hımmm...

Ama bakalım bu yapılmıyor mu?

19 Mayıslarda her yörenin halayı ve oyunu, en azından benim lise hayatımda 3 sene her 19 Mayıs'ta görev aldığım İzmir Atatürk Stadı'nda oynandığını hatırlıyorum...

Ha bir tek zılgıt çekilmezdi ya da parçalar Kürtçe çalınmazdı.

Fakat ne Lazca, ne Azerice ve ne de Arapça parçalar da söylenmezdi.

Ama bana sorarsanız bu dillerde çalınmasının da hiçbir zararı yoktur;

Keşke çalınca; bizim zenginliğimiz ne de olsa o dillerde...

Zaten Müzik dediğin de evrenseldir aslen.

 

Bölücü amaç taşıyan kişi Türkçe konuşarak bölücülük yapmazmı,yoksa bölücüklük yapmak için illa yaşadığın ülkenin resmi dili dışında bir dillemi konuşmak gerekir? (Örneğin Öcalan'ın Kürtçe konuştuğunu nadiren görürsünüz)

 

Terörle mücadelede İstihbarat çok önemlidir.

Terörist için de bu çok önemlidir.

Asıl önemli olan "Yakalanmamak" ve "Ortaya Çıkmamak"tır.

Bakın ben bir dilin yasaklanmasını haklı gösterecek değilim; ancak örgütlü bir yapıdan söz ettiğimizde işler biraz daha ciddileşir.

 

Örneğin Bilge Köyü Katliamı'nı düşünün.

Kimin yaptırdığı ya da devletin hangi çürük yapılanması sonucunda gerçekleştiği umrumda değil şu an;

Ama asıl önemli olan, yakalanan kişiler nezarethanede tutulurken olanlar.

Ne oldu orada?

Katliamı gerçekleştirenlerin başı, Kürtçe bilmeyen askerlerin yanında

Yandaşlarına Kürtçe talimatlar verirken,

Kürtçe bilen bir askerin farketmesi ile ortaya çıktı bazı şeyler değil mi?

Orada o askerin olmadığını düşünün bir kere...

 

Bakın dili yasaklamak elbette ki çözüm olmamıştır.

Olmuştur ya da haklıdır diyemem.

Fakat bu gibi durumlar karşısında Ordu'nun mantığı biraz mekanik bir biçimde işler.

En azından o kişinin o nezarethanede Kürtçe ile direktifler vermesindense;

Hiç konuşmamasını daha yerinde görür.

Siz olsanız o sistemin içinde ya da en baba Kürtçü de olsa çok farklı düşünmez.

Sizce PKK, bünyesinde bir karar sürecinde, bu türlü kimsenin anlamayacağı bir dilde konuşmalara müsamaha gösteriyor mudur?

Üstelik içerisinde sürüyle casus varken!

 

Bu açıdan düşünmek lazım Kürtçe'nin yasaklanmasını.

Haklı değildir; fakat başka bir çare de düşünülememiştir.

Ha var idiyse başka bir çaresi, bana söyleyin.

 

Yerel yasaklama dediğiniz neredeyse Türkiye Cumhuriyetinin yarısını kapsayan bir coğrafyadır,isyan edenlerin aileleri ve yakınları Konya,Kırklareli gibi şehirlere sürülmüşlerdir ancak halen benliklerini kaybetmemişlerdir.

 

Biji, ondan önce de Türkmenleri Balkanlara sürenler Kürtlerdi?

"İsyan edip sürülen Kürtlerin hesabını soruyorsun da;

Balkanlara Kürtler rahat etsin diye sürülen Türkmenlerin hesabını neden sormuyorsun" diye bir gereksizlik elbette ki yapmayacağım;

Kimsenin memleketinden sürülmesini,

Başka bir kimsenin sürülmesini örnekleyerek haklılaştıracak değilim.

Fakat bir bölgede bir kesim huzursuzluk çıkarıyorsa, devletin ilkelerine ters düşüyorsa;

Sonucu ne yazık ki bu oluyor.

 

Bakın ben bu türlü konularda araştırma yaparken,

Popüler raflarda bulunan kitapların görmezden geldikleri bir takım yorumları çok severim.

Açıkçası o bilgilere sahip olmadan kafa yormaya çalışanları da ciddiye almam.

Örneğin 1930 Ağrı Olayları'nda devlet bölgeye, özellikle ikinci Ağrı İsyanı'nda iki nedenden dolayı müdahale ediyor;

Birincisi; elbette ki isyanı bastırıp, otoritesini sağlamak...

İkincisi de; bölgede, isyan eden Kürt Aşiretlerinin saldırısına uğrayan Kürt Aşiretlerinin müdahale talepleri ve onların da tahammül edememeleri.

 

Yani oraya müdahale yapılmasını talep eden ve isyan çıkaranlarca saldırıya uğrayan Kürt Aşiretleri var.

Ve bunlar müdahalelere tam destek veriyorlar.

Hepsi kayıtlarda var bunların.

 

Örneğin Şeyh Sait isyanı, Kürt Aşiretlerin destekleri olmasa belki de bastırılamazdı;

Bunu çok ciddi söylüyorum...

Sorgulamak lazım...

 

Yani bakın bu Aşiret sisteminin içinden geliyorsunuz, Kürt olmanız sebebiyle.

Kan davasını benden iyi bilirsiniz.

 

Eğer devlet oraya müdahale etmeseydi ve aşiretler birbirlerine girseydi;

-Ki zaten belli ölçüde girmiştir- bu seferde çıkıp "Devlet bilerek müdahale etmedi; onları birbirlerine kırdırttı" diyecektiniz.

 

Sizce o isyan edenler o bölgelerde kalsalardı;

Bugün o birbirlerine giren Kürt Aşiretlerin durumu ne olurdu?

Bilge Köyü Katliamı'nda bile katledenlerin aileleri göç ettirilmedi mi?

Hem de bu gizli olarak yapılmak istenmedi mi?

Neden göç ettirildiler peki?

Öldürülenlerin akrabaları ile aralarında kan davası çıkmasın diye değil mi?

 

Daha sonra biliyorsunuz PKK sempatizanlarının yaptıkları gösteride

Bir esnaf çıkıp, silah kullanarak bir iki kişiyi öldürdü ve onun ailesi de göç etti oradan.

Neden?

Kan Davası...

 

Tekrar soruyorum;

O bölgede isyan edenler, yine Kürtlere saldırıyorlardı;

Kendilerine katılmaya Kürtlere saldırıyorlardı.

Eğer onların aileleri göç ettirilmeseydi,

O saldırıya uğrayan aileler, saldıranların ailelerine saldırmayacak mıydı?

Bana bunu lütfen sağduyu ile söyler misin Biji?

 

Ben niye yırtınıyorum bu "Aşiret Sistemi ve Kültürü Yok Edilmelidir" diye?

Çünkü bu kültürde "Suç Bireysel Değildir" de ondan.

Kendi ilkel dinamikleri, hukuk sistemi, kafa yapısı vardır ve onu sürdürür.

O kültürü terketmedikçe de bu sürülmeler kaçınılmaz olarak olacaktır.

Zamanında o ailelerin sürülmelerinin en önemli nedenlerinden birisi de budur.

 

Ama ben de Kürtler için "Sütten çıkmış ak kaşın" koşullanmasında bulunacak noktada olsaydım;

Sanırım ben de göç ettirmelerin ardında hep devletin cehennem zebanisi gibi kendini kötülüklerden alamayan bir canavar olduğu düşüncesine kapılırdım.

 

Ayrıca isyan edenlerin talepleri de hep Aşiret sistemlerinin ve toprak ve vergi taleplerinin karşılanması için olmuştur.

Ama hala diyorsanız ki "Ben Aşiret yapısına karşı değilim";

O zaman Türkiye'yi haksız bulmakta elbette ki tutarlısınız ama ne yazık ki Devrim'in Feodalizm'e alerjisi vardır.

 

Öncelikle "Kürtler tümden haklıdır" demekten vazgeçmek lazım.

Devlette tümden haklı değil elbette;

Hatalarını da telafi etmelidir.

Sizin kabul edemediğiniz ise, toplumunuzun kusurlarıdır...

Bunu kabul edemediğiniz sürece de zaten ortası yoktur bu işin...

 

1938 Dersim katliamından sonra Kürt hareketi durulmuştur, sadece siyasi ve kültürel hareketlerle hak aramayı denemiştir ancak her seferinde önüne barikatlar örülmüş, gazeteleri kapatılmış, siyasetçileri tutuklanmış, aydınları, işadamları infaz edlmiştir, 1980'e kadar bu böyle gelmiştiryani aradan geçen onlarca yıla rağmen bu sorun görmezden gelinmiştir, 1980 Darbesinde Diyabakır cezaevinde (o Dönem oranın komutanı olan kişinin deyimiyle Türklük okulunda) yapılanlar akla hayale sığmayacak işkencelerdir, aynı dönemde Kürt dili yasaklanmış, Kürtler yerlerinden yeniden sürülmüştür, Pkk'de bunlara tepki olarak destek görmüştür.

 

Birincisi Dersim Kürt Değildir; Zazadır.

Sen bir Zaza olarak kendini Kürt olarak adlandırabilirsin;

Herhangi bir KızılDerili çıkıp, illa ki kendisini Afrikalı olarak adlandırırsa, kendisini öyle görmek istiyorsa;

Ona da birşey diyemem...

Fakat o nasıl ki aslen KızılDerilidir;

Dersim'de Kürt değil, Zaza'dır.

Kürt olmadığının bilincinde olan bir sürü Zaza ile tanıştırabilirim sizi;

Çünkü ben de tanıştım..

 

Ayrıca Dersim, toplumsal yapısı itibarıyla bir Kürt hareketi olmadığı gibi;

Daha öncesinde de bir "Kürt Hareketi" yoktur.

Ne Koçgiri, ne Şeyh Sait ve ne de Nasturi ayaklanmaları Kürtçü/Kürt Ayaklanmaları değildir.

Kürtlerin gerçekleştirdikleri ayaklanmadırlar; o kadar.

O ayaklanmaları Kürtlerin gerçekleştirmiş olmaları;

O ayaklanmalara "Kürt Hareketi" adını vermez.

"Kürt Hareketi" diyebilmeniz için bir "Kürtçülük Bilinci"nin olması lazımdır ve isyanlar, hangi bilinç ile ortaya çıkmışlarsa; o adı alırlar.

 

Örneğin İran'daki "Karşı Devrim"e "Fars Karşı Devrimi" diyemeyiz.

Çünkü o Karşı Devrim, "Fars olmak ya da olmamak" çerçevesinde ortaya çıkmamıştır.

"İslam olup olmamak" çerçevesinde çıkmıştır.

Talepleri bu yöndedir.

Biz buna çıkıp da "Fars Karşı Devrimi" dersek, bu abes bir adlandırma olur.

 

Kürtlerin yaşadıkları bölgelerde çıkan ayaklanmalar da bu yöndedir.

Ya arazi, ya vergi ya da dini nedenlerle çıkan isyanları Araplar da çıkarsa "Arap İsyanı" denmez, Türkmenler de çıkarsa "Türkmen İsyanı" denmez, Kürtler de çıkarsa "Kürt Hareketi" denmez...

Yanlış bir adlandırma olur.

 

Örneğin çok basit bir örnek vereyim;

Osmanlı'nın, sonradan İttihat ve Terakki'yi oluşturacak 18nci yüzyılda oluşmaya başlamış gençlik hareketine bugün "Jön Türk" hareketi deriz.

Oysa bu, İttihat ve Terakki kurulana kadar yanlış bir adlandırmadır.

Çünkü İ.T.'ye kadar o kadro Türkçülük fikrinden ziyade "Osmanlılık" fikrini benimsemişler ve o uğurda çaba göstermişlerdir.

Namık Kemal mesela Osmanlıcıdır...

Ama biz Jön Türkler deriz;

Fakat adamların Türkçülük gibi bir ağır basan bilinçleri ya da talepleri yok ki!

Yanlış bir adlandırmadır yani.

Doğrusu ise "Genç Osmanlılar"dır aslında...

 

İşte sözünü ettiğiniz "Kürt Hareketi"de "Kürt Hareketi" değildir.

Çünkü Kürtçülükle ilgili talepleri ve kişilikleri yoktur.

Devletin Kürt dilini yaşatmasını isteyen olmadı zaten sayın Boşig

TRT 6 gibi bir kana işte bu yüzden yanlıştır. Olmaması gerekir. Fakat DTP'nin talepleri arasında Kürtçe'nin Anayasal olarak ayrıca tanınması talebi vardı ve bu tam olarak da "Devlet Kürtçe'yi Yaşatsın" demektir.

 

devlet Türkiye Cumhuriyeti Çatısı altında yaşayan bütün Kültürlere yaşama ve yaşatma hakkı tanımalıdır,devletin resmi dili Türkçe olmalıdır ve herkesin öğrenmesi zorunlu kılınmalıdır diyoruz zaten,ancak isteyen kendi anadilinide özgürce öğrenmeli ve öğretmelidir,rahatça Kürt olan Kürdüm,Alevi olan Aleviyim diyebilmelidir.

 

Birebir katılıyorum; aynen...

 

Verdiğiniz seçeneklere gelecek olursak:

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her etnik öğenin kendi Kültürünü yaşama yaşatma ve geliştirme hakkı vardır,kendi etnik ismi ile vakıf dernek Kültür merkezi Siyasi Parti vs. kurabilmeli, radyo, tv, gazete, dergi çıkarabilmelidir.

"Siyasi Parti" konusu hariç, diğer hepsine katılıyorum.

Fakat iş "Siyasi Parti" konusuna gelince yani Etnisiteyi Siyasetle Tanımlamak meselesine gelince iş değişir.

Bu türlü bir eğilim, dünyanın neresine giderseniz gidin tam olarak Irkçılıktır.

Ve demokrasi ile bağdaşmaz.

Sadece Kürtler için değil;

Türkmenler, Aleviler, Çerkezler, Lazlar ve diğerleri için de böyledir.

Birisi çıkıp, ırk adı olduğuna gönderme yaparak, "Türk" adını siyasi parti adı olarak tanımlasa

Emin olun ona da karşı çıkardım.

Etnik Kökeni, Siyasete bulaştırdığınız an;

Çıkacağınız kapı:

Irkçılıktır.

 

Diğer söyledikleriniz Kültürel örgütlenmelerdir ve o açıdan düşüncelerinize katılıyorum...

 

Kanunda Türk'lüğe hakaret nasıl suçsa diğer etnisitelerede, dinlere, mezheplerede hakaret suç sayılmalıdır...

"Türk" adı Türkiye'de bir "Irk Adı" olarak tanımlanmamaktadır hukuki ve anayasal olarak.

Irk adı olarak tanımlamak isterseniz; Orta Asya'ya bakmanız gerekecektir.

Çünkü Bilimsel olarak da Türkiye'de Türk Irkından gelen ya da öyle kalan kişi sayısı çok çok azdır.

Türk adı, Türkiye'de yaşayan ve Türkiye'yi kuran kitlenin ortak tarihsel adıdır.

Ha ama bir kimsenin Etnik-Kökenine ya da dini tecihine hakaret elbette ki suç kapsamına alınmalıdır.

Kimse, kimseyi etnik kökeninden ya da inancından dolayı hakir göremez, aşağılayamaz ve dışlayamaz.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.