Φ israil Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 bilimsel düşünen iseniz az inanırsanız ya da hiç inanmazsınız. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Bir başka başlık altında ifade edilen görüş üzerine farklı bir bakış açısıyla konuyu ele almıştım... Her iki başlık bir ölçüde uyum içinde olduğu için o ifadeleri bir kezde burada yazmak istiyorum... *** Tevrat, İncil ve kuran ilahi bir kaynaktan geldiğine inanılan kitaplar. Her biri insanlara nasıl yaşamaları gerektiği ile ilgili birbiriyle çelişen istemlerde bulunmakta. Ve bu kitaplarda ifade edilenlerin tanrı eliyle gönderildiğini söyleyen, Musa, İsa ve Muhammed’in inanç öğretileri onlara inanan iyi niyetli birçok insanın ruhani çabalarına rağmen, her biri birbiriyle çelişen bu dinsel bağlılıklar insanlar arasında hala inanılmaz boyutlarda fikir ayrılıklarına ve çatışmalara neden olmaktadır. Bu çatışma ve fikir ayrılıklarının farkında ve çelişkisi altında ezilen çoğu duyarlı insan, yüz yıllardır süregelen, birbirinin etki alanını ele geçirmeyi hedefleyen inançlar arasındaki kanlı çatışmaların ortaya çıkardığı bu hoş görüsüzlüğün önünü almak için, “dini hoşgörü” olarak adlandırılan bir şeyi savunmakta. Elbette dini hoşgörü, din savaşından daha iyidir ancak hoşgörünün de kendine ait birtakım sorumlulukları vardır. Dinsel düşmanlığı tetiklemeye yönelik korkular, artık mantıksızlığı gün gibi ortada olan ve gittikçe yaşamsal gerçeklerle uyumsuz hale gelen dinsel inançların çağlar öncesinden bu güne taşınan fikirleri eleştirilemez hale getirdi. Bu korku aynı zamanda insanlığı, dini inanç ve bilimsel akılcılığın birbiriyle bağdaştığı konusunda kendimize –defalarca ve fütursuzca- yalan söylemeye mecbur bıraktı. Oysa; Din, ortaya çıkan küresel, sivil bir toplum ile hızlı bir şekilde uyumsuz hale gelmektedir. Ve insanlığın gerçek kurtuluşu bu yalanın ardına gizlenerek değil, Bilim Dini Yok ettiği zaman gerçekleşecektir. Saygı ve sevgilerimle... Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Oysa; Din, ortaya çıkan küresel, sivil bir toplum ile hızlı bir şekilde uyumsuz hale gelmektedir. Ve insanlığın gerçek kurtuluşu bu yalanın ardına gizlenerek değil, Bilim Dini Yok ettiği zaman gerçekleşecektir. Saygı ve sevgilerimle... Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47) Şimdi; sayın gecekuşu'nun temennisinin geçersizliğini gösteren bir delili yukarda "KUR'AN" Ayet'i ile kesinlik kazanmıştır, Neden'i ise Bilimsel gelişmenin en büyük buluşlarından biri olan "EVRENİN GENİŞLEMESİ" bundan 1400 yıl evvel Kur'an da belirtilmiştir,ama zamanımız 21. asır bilgi çağında hala İnsan,orongutan, Evrenin bir sonu ve başlangıcı yoktur teorisine inananlar olduğu müddetçe,ancak İnsanlar ya temenni,yada teori düzeyinde kalan istekler den öteye gidemeyecektir. Şimdi; pozitivst düşüncenin yanlız sovyetlerde ,stalin devrinde katlettiği iNSAN SAYISI belkide gelmiş,geçmiş bütün Din savaşlarında ölen İnsanlardan fazladır,bu itibarla sovyetlerin de bir başka anlamı "DİN KARŞITI VE DİNİ BİTİRMEK ÜZERİNE İDİ" ama şimdi yerinde yeller esiyor.. Kısaca. Muhabbetle. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47) Şimdi; sayın gecekuşu'nun temennisinin geçersizliğini gösteren bir delili yukarda "KUR'AN" Ayet'i ile kesinlik kazanmıştır, Neden'i ise Bilimsel gelişmenin en büyük buluşlarından biri olan "EVRENİN GENİŞLEMESİ" bundan 1400 yıl evvel Kur'an da belirtilmiştir, ama zamanımız 21. asır bilgi çağında hala İnsan,orongutan, Evrenin bir sonu ve başlangıcı yoktur teorisine inananlar olduğu müddetçe,ancak İnsanlar ya temenni,yada teori düzeyinde kalan istekler den öteye gidemeyecektir. Şimdi; pozitivst düşüncenin yanlız sovyetlerde ,stalin devrinde katlettiği iNSAN SAYISI belkide gelmiş,geçmiş bütün Din savaşlarında ölen İnsanlardan fazladır,bu itibarla sovyetlerin de bir başka anlamı "DİN KARŞITI VE DİNİ BİTİRMEK ÜZERİNE İDİ" ama şimdi yerinde yeller esiyor.. Kısaca. İnsanoğlu yüz yıllarca, dini inanç ve bilimsel akılcılığın birbiriyle bağdaştığı konusunda kendini –defalarca ve fütursuzca- yalan söylemeye mecbur bırakmıştır. Aynı şeyi o satırda siz de kendinize karşı mecburiyet yaratıyorsunuz... İfade edilenlerde öne sürülenler ne kadar iyi niyetli olsanızda inanç öğretilerinin insan oğlunun önüne koyduğu engellerin açıklaması olamaz... Saygı ve sevgilerimle.. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 İnsanoğlu yüz yıllarca, dini inanç ve bilimsel akılcılığın birbiriyle bağdaştığı konusunda kendini –defalarca ve fütursuzca- yalan söylemeye mecbur bırakmıştır. Aynı şeyi o satırda siz de kendinize karşı mecburiyet yaratıyorsunuz... İfade edilenlerde öne sürülenler ne kadar iyi niyetli olsanızda inanç öğretilerinin insan oğlunun önüne koyduğu engellerin açıklaması olamaz... Saygı ve sevgilerimle.. Yukarda yazdıklarınız sizin; " DÜŞÜNCENİZ" ve kimseyi bağlamaz,üstelik "İNANAN" İnsanların da İLİM,BİLİM yapamayacağı nerede yazıyorki. Dolayısı ile "BİLİMİN" geldiği (ulaştığı) yer belli, burada "DİN" ile hiç bir karşıtlığı da olmadığı Big Bang ile de ispatlanmış, bu durumun önüne kimse set çekemez,yani; inanan İnsanlarda bilime katkıları devam edecek, edecek ki karşıtların da doğruya gelmesi,doğru olanı görmesi açısından bu önemli... Zaten görüyoruz;Evrimci olsun, her hangi bir görüşten olsun inanmayanların "DİN'E" yönelmelerini ve yaptıkları itirafları. Muhabbetle. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Yukarda yazdıklarınız sizin; " DÜŞÜNCENİZ" ve kimseyi bağlamaz,üstelik "İNANAN" İnsanların da İLİM,BİLİM yapamayacağı nerede yazıyorki. Dolayısı ile "BİLİMİN" geldiği (ulaştığı) yer belli, burada "DİN" ile hiç bir karşıtlığı da olmadığı Big Bang ile de ispatlanmış, bu durumun önüne kimse set çekemez,yani; inanan İnsanlarda bilime katkıları devam edecek, edecek ki karşıtların da doğruya gelmesi,doğru olanı görmesi açısından bu önemli... Zaten görüyoruz;Evrimci olsun, her hangi bir görüşten olsun inanmayanların "DİN'E" yönelmelerini ve yaptıkları itirafları. Evet nihayet yapılan tartışmalarda işin özü anlaşıldı... Elbette benim düşüncelerim, yazdıklarınızda sizin... Bir başka başlıkta yine size bunu ifade etmiştim... Karşılıklı olarak görüş ve düşüncelerimizi öne sürerken yapmaya çalıştığımız bu öyle değil mi? Amacımız karşıtlıklar yaratarak tartışmak değil. En azından benim amacım bu değil!. Gelelim başlığın konusuna, "Bilimsel düşünen iseniz az inanırsanız ya da hiç inanmazsınız." Ben bu önerme üzerine kendi görüş ve düşüncelerimi yazdım... İsterseniz benim yazdıklarımla birlikte, esas olarak bir de başlığa yanıt verin.. Saygı ve Sevgilerimle... Alıntı
Φ hanif_42 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2009 Biismillahrrahmanirrahim İnsanlık tarihi irdelendiğinde ve dönüp geriye bakıldığında '' KAN '' ve '' VAAD'' lerden başka birşey göremezssiniz...Bugün de böyle. Muhataplar temenni içinde beklemektedler...Kimileri İsa mesihin geri dönüşünü kimileri mehdinin.Kimileride Bilimin Dini bitirişini....Sıklıkça gündeme getirdiğim ve buna ilişkin muhatap bulamadığım insanların ''DİN'' denilince ne anladığı ve asıl olarak kavramın ne olduğudur? Problemlerin en büyüğü ise insanların ''İLAH'' tasavvurlarının ne olduğu ne derece ''DOĞRU'' olduğudur. Doğrular bunları tesbit etmekte ayrı bir problem. Kime ve neye göre...İnsan anlayışı ne kantara girer nede metreyle ölçebilirsiniz...Dolayısıyla herkes kendi bakış penceresinden kendisine bir haklılık payesi düzer...Bu haklılıklar ise gerçekten yani hak olandan bir paye alamaz ve batıl üzere yok olup gider....Baki olan gerçeklerdir...''Bilimsel düşünen iseniz'' Bilimsel düşünelim ve bunu bir örnekle somutlaştıralım...Arzımızın bulunduğu güneş sisteminde kaçtane gezegen vardır?? Bir gözlemleyin kolay bir yöntem sadece ihtiyacınız olan iyi bir teleskop ve görürsünüzki 11 tanedir...Kur an a dönelim...Yusuf suresi 4. ayet ''Hani bir zaman Yûsuf, babasına: "Babacığım demişti, ben (rü'yâda) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm, bunların bana secde ettiklerini gördüm." demişti....Ve yine bir sorun Bilim kisvesi altında dönen dolaplar birileri bu sayıyı 7 e düşürür ve bir başkaları 12 ye çıkarır sonra birileri çıkar bu sayının 8 olduğunu söyler ama gerçek 11 sayısıdır ve nihayetinde bu sayı kabul edilir...Bu bilimselmidir.Bilimsel olmaktan öte bir gerçektir bir ayettir ve bu Allah ın varlığına dair bir delildir...Devamla bilimsel düşünelim meşhur einstein ın büyük patlaması bing bang...Çıkmazlarla örülü bir duvar öğretisinin etrafında insanlık cançekişiyor...Bu doğrudur ve gerçektir...Sıfırdan bir şey elde edemssiniz ve yine bu teoriden hareketle genişlemeyi anlatamıyorsunuz..Gerek zariyat suresindeki ifade gerekse ''Yeryüzü ve gökyüzü bitişikti biz onları birbirinden söktük ifadesi'' sizleri en doğruya götürür...Ve bunlar Kur an ın ayetleridir gerçektirler....Bu ve benzeri bilgileri Kur an içinde serpiştirilmiş şekilde bulabilirsiniz...Uyku ve ölüm tasavvuru iyi ve kötü aklınıza gelebilecek her türlü tasavvurla ilgili bilgiyi.Diğer taraftan sayın Gecekuşunun kitaplarla ilgili olan yaklaşımı için birbirleriyle çelişmesi olayına ilişkin bir kaç cümle. Kur an bu saydıklarınızın dışındadır....Ve yine en am suresinde beyan edildiği üzere mevcut eski ahid yeni ahid zebur vs bunların üstünde gözetleyicidir.Kendi dışındaki kitapları tasdik ettiği gibi onlara insanlığın nasıl davrandığını beyan eder.Kur an ı Kerim in kendine has sitemsel bir yapısı vardır ve eğer bu yapı içerisinde gerek kendi içinde gerekse hayattaki pratikle çelişen yönü varsa buyrun getirin üzerinde konuşalım..Başlığa dönecek olursak''İnsanların harek noktaları,onları ulaşacakları durağa götürecektir...Burda sorulması gereken asıl soru hangi aracın gerçek ve doğruya götürdüğüdür'' Bilim başlı başına bir dünya görüşü (tasavvuru) sunamaz. O sadece burda parçalardan bir tanesidir ve önemlidir.Bilimsel düşünmek (ki nasıllığı düşündürücüdür) çıkış noktanıza bağlı bir sonucu sizin elinize verir...İnanmak ise bu biraz keyfi bir durumdur...Siz sadece eşyayı gözlemler ve bir hakikat peşinde dolanırsınız.İşin en önemli kısmınıda ihmal edersiniz..Güçsüzsünüz..Değilseniz karanlığın yapısnı yada boşluğun nelerden meydana geldiğini ortaya koyabilmeniz gerekir...Buyrun bilimsel iki done biraz kafa yorun Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2009 Gelelim başlığın konusuna, "Bilimsel düşünen iseniz az inanırsanız ya da hiç inanmazsınız." Neden? Ya az inanırsınız!! Ya da hiç inanmazsınız?? mış. Bu yazılanların aksi mevcut,hemde milyarlarca... Başlık; polemik bile değil,hele ciddi olması düşünülemez. Ya az inanırsınız,Ya da hiç inanmazsınız??? mış. Bilimsel düşünen "İNANAN" insan çok... İnanmayan da kendini bağlar kimsenin umursadığı yok zaten. (en azından ben) Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2009 bilimsel düşünen iseniz az inanırsanız ya da hiç inanmazsınız. Tam tersine, sırf dini inancım yüzünden bir bilim kadını olmayışımın sıkıntısını inanılmaz hissediyorum.Çünkü Tanrımdan olduğuna inandığım Kitaplarımda,araştırılması gereken çok şey görüyorum.Henüz keşfedilmemiş ve keşfedilebilecek,hatta basitçe keşfedilebilecek bazı şeyler farkediyorum.Mesela sırf bir ayet için yazı(mevsim) bekliyorum çünkü İnşallah İzmir e gidebilirsek nişanlımla güzel denemelerimiz olacak. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2009 İnanç ile bilgi birbirinden çok farklı şeyler, birinin bir şeye inanması ile o şeyi bilmesi karşılaştırılamaz... İnanç ispat edilemez fakat bilgi edilebilir... İnsanlar herşeye inanabilirler, biri kendisinin peygambe olduğuna inanabilir, veya çocuğunun özel biri olduğuna, yarın öleceğine inanabilir, türlü şeylere innabilir, inanan kişi için bunlar mantıklıdır kendisine göre, çünkü inanç zaten kendini ikna etme güdüsüdür... Herkes birşeyler inanabilir ama bilmek başka birşeydir, anlamaksa çok başka birşey... Örneğin, birisi ayın görünmeyen yüzünde farklı türde canlıla olduğuna inanabilir, fakat bilgi sahibi olan orada böyle birşey olmadığını bilir... Neden olamayacağını, olmadığını anlaması için bunu tespit etmesi gerekir... Tespit inançla olmaz... o yüzden topic sorusu yanlış bana göre, çünkü niçin inanılır niçin inanılmaz demek saçma olmuş... Herkesin inanmak ya da inanmamak için farklı nedenler olacaktır! Alıntı
Φ hanif_42 Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2009 Biismillahirrahmanirrahim İnanç ile bilgi birbirinden çok farklı şeyler, birinin bir şeye inanması ile o şeyi bilmesi karşılaştırılamaz... İnanç ispat edilemez fakat bilgi edilebilir... İki soru çıkar yazdıklarınızdan sevgili sardunyam...Bir insan bir şeye inanıyorsa bunun doğuluğuna bakılabilirmi..Sizce cevap hayırdır...Diğer taraftan bilim diye nitelendirdiğiniz fenni bilgiler ise size doğruyu getirdiği gibi sizi aynı zamanda bilgilendirir ve burdan hareketle sizi doğruya eriştirebilir(mi)? Olay sadece bir matematiksel problem olsaydı, elinizdeki formüllerle işi çözümlersiniz ve problem kendiliğinden kalkar....Olayın sıkıntılı alanı o değildir...(Kaldıki izahında insanların güçlük çektiği çoğu cevapsız kalan o kadar problem var ki fenni alanlarda) İnanç il bilgi birbirinen farklı şeylerdir.Bu kısmen doğrudur ama tam bir tanımlama değildir...Çünkü inanç (iman) bilgiyle edinilegelen bir olgudur.Bilmeden inanmak sözkonusu değildir o anlamdaki bir iman körcehalettir.İşte yanıldığınız noktada tam buradadır...Bilmiyorsanız bilgi sahibi değilseniz imanınız o ölçüler içinde değerlendirilir ve seviyesi tesbit edilir...Bilgiye mecbursunuz...İnancın İspata yönelik olmadığı vurgunuzda bir çok konu açılımı içinde değerlendirilmesi gereken bir durum diye düşünüyorum. Olayın iki boyutu vardır..İlki varoldğumuz bu everen diğeride Gayb (felsefede Metafizik diye nitelendirilen) alanları. Bu atrafa yönelik insanların yaklaşımlarından pek umutlu olmadığım gibi işin açıkçası fazlada problem göremiyorum..Ve yine aynı çevreler üzerinde şunu çok rahat gözlemleyebilirsiniz..Bilmedikleri şey hakkına çok söz söylemey seviyor bu çevreler...İnsanoğlu gizeme gizli olanı bilmeye çok meyilli.Freni patlak yoldan çıkmış bir tır gibi yol alıyor.Etrafında verdiği tahribata hiç dikkat etmeden yeterki arzuladığı noktaya ulaşabilsin...İşte bu olanaksızdır Gayb Allah a ait bir alandır.Ve Allah varlığının delillerini gerek afakta gerekse kendi benliğimizde ayetler olarak bize vermiştir...Ve bu olaylar tıpkı gönderdiği vahiydeki gibi ceryan ediyor.İman etmemek.İnsanlar problem üretir kendilerine problem olamamasına rağmen.. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 1 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 1 Ocak , 2010 İnanç ile bilgi birbirinden çok farklı şeyler, birinin bir şeye inanması ile o şeyi bilmesi karşılaştırılamaz... İnanç ispat edilemez fakat bilgi edilebilir... İnsanlar herşeye inanabilirler, biri kendisinin peygambe olduğuna inanabilir, veya çocuğunun özel biri olduğuna, yarın öleceğine inanabilir, türlü şeylere innabilir, inanan kişi için bunlar mantıklıdır kendisine göre, çünkü inanç zaten kendini ikna etme güdüsüdür... Herkes birşeyler inanabilir ama bilmek başka birşeydir, anlamaksa çok başka birşey... Örneğin, birisi ayın görünmeyen yüzünde farklı türde canlıla olduğuna inanabilir, fakat bilgi sahibi olan orada böyle birşey olmadığını bilir... Neden olamayacağını, olmadığını anlaması için bunu tespit etmesi gerekir... Tespit inançla olmaz... o yüzden topic sorusu yanlış bana göre, çünkü niçin inanılır niçin inanılmaz demek saçma olmuş... Herkesin inanmak ya da inanmamak için farklı nedenler olacaktır! Güzel dost, Güzel bir açıklama olmuş ama, son cümlene katılmıyorum. Açılan başlıkta yanlışlık olmadığı gibi, herkesin inanma ve inanmama nedenlerini, kavramları tanıdığımız oranda bilebiliriz ancak. Önerme: Doğru/yanlış olma kapasitesine sahip fikir/ifade. Doğru: Bir önermenin gerçek dünyaya tekabul etme durumu(ederse doğru, etmez ise yanlış). İnanmak: Bir önermenin doğru olduğunu varsaymak, doğru olduğu kanaatinde olmak. Bilmek: Gerekçelendirilmiş doğru inanç sahibi olmak. Gerekçe: Gerçek dayanak. Gerçek: Evrende, doğada olan herşey. Bu durumda inanmak; sadece doğru olduğu varsayılan(tahmin, zan, sezi) önermeyi kabullenmektir (Özneldir, kişiseldir). Bilmek ise; Gerekçelendirilmiş, gerçekle örtüşen doğruyu kabullenmektir (Evrenseldir). İyi yıllar. Alıntı
Φ alkanaga Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2010 Şu Yaşadığım Dünyaya baktım;bulutlar kuşlar,Dağlar ve Mavi gökyüzü,ne kadar da güzel.Dünya benzeri bir gezegen Daha bulunmadı.Daha sonra şöyle bir komşu gezegenleri düşündüm,kimi çok sıcak,kimi çok soğuk bizim için.Güneşimiz Bile Tam dengede.Ne uzak ne de yakın bize göre.Belki İlerde o da Bir son bulacak,genişleyip,hızla büzülerek bir beyaz cüce olacak.Ardında bıraktıklaarıyla belki başka nice yıldızların Doğmasına vesile olacak.Neyse dedim, Güneşimizde bizim gibi.Şu an yaşıyor işte.Sıcaklığını bize gösteriyor. Daha sonra samanyolunu Düşündüm.Samanyolunda bir zerre kalan bizimm güneş sistemimiz,Olanca güzelliğiyle pırrıltılar saçan Samanyolu Galaksisi.Milyonlarca Güneş var içinde.Adeta bir spiral burgu gibi Dönüp duruyorlar şu karanlık evrende.Bizim galaksimiz gibi Milyonlarca Galaksi olmalı evrende.Kimi Spiral, kimi basık,kimi Darma Dağınık... Vs.. Sonra bu Alemde pulsarlar,Kara delikler olduğunu Düşündüm.Resmen temizlik işçisi gibi,nice yıldızları,Nice gezenleri yutuyor.Işık dahi kaçamıyor,Işığı bir karanlıkla örtüyor.Daha da Düşündüm.Bu kusurzuz kainat nasıl oluştu diye? Big bang olayı ile açıklamış ilim insanları kainatın oluşmasını.Yoklukta bir noktadan çıkmış bunca şey.Tüm evren bir noktadan Dağılıp saçılmış. Sonra terse aldım filmi Döndüm Dünyaya,Alkanagamı buldum orada.Alkanagam da şu Alemde bir nokta.küçücük ama günde yüzlerce An bırakan,yüzlerce söz ile dışarı fışkıran bir nokta.Tanrıya neden inanılmaz derseniz,ötelere kadar gittim bir tanrı göremedim.Neden inanılır derseniz. Alemin her bir parçasını kendimle ve kendimde bildim... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 Güzel dost, Güzel bir açıklama olmuş ama, son cümlene katılmıyorum. Açılan başlıkta yanlışlık olmadığı gibi, herkesin inanma ve inanmama nedenlerini, kavramları tanıdığımız oranda bilebiliriz ancak. Önerme: Doğru/yanlış olma kapasitesine sahip fikir/ifade. Doğru: Bir önermenin gerçek dünyaya tekabul etme durumu(ederse doğru, etmez ise yanlış). İnanmak: Bir önermenin doğru olduğunu varsaymak, doğru olduğu kanaatinde olmak. Bilmek: Gerekçelendirilmiş doğru inanç sahibi olmak. Gerekçe: Gerçek dayanak. Gerçek: Evrende, doğada olan herşey. Bu durumda inanmak; sadece doğru olduğu varsayılan(tahmin, zan, sezi) önermeyi kabullenmektir (Özneldir, kişiseldir). Bilmek ise; Gerekçelendirilmiş, gerçekle örtüşen doğruyu kabullenmektir (Evrenseldir). İyi yıllar. Güzel dost, Farklı şeylerden söz etmiyoruz, sadece kelimeleri kullanış biçimimiz farklı... Tanrıya neden inanılır? Ya da neden inanılmaz? sence buna cevap verilebilir mi? yani en azından doğru bir cevap verilebilir mi? Söz konusu inanç olduğunda insanların çoğunluğu orada bir mantık aramaz, çünkü inanç daha çok ölüm ötesine duyulan korku ile alakalı bir duygudur... İnsanlar ben öyle inanıyorum der ve çıkar işin içinden, inandığında doğru olduğunu varsayarak...! İşte o yüzden topic başlığını saçma buldum tanrıya inanmanın nedeni değişkendir! inanmak değişkendir ikna olabildiğin ölçüdür inançta mantıklı sayılan! sayın hanif 42 Bakın ifadenizin tamamında benim söylediklerimi haklı çıkarıyorsunuz, gayb-ı ancak Allah bilir dediğinizde, (yani açıkçası gayb-ın ne olduğuda tartışılır) otomatikman insanların bugün için bilinmez kabul ettiğini gayb saymış olursunuz ve inancınıza herhangi bir mantıklı açıklama ya da gerçeklere dayanan bilgi ile somut yanıtlar veremezsiniz... Ben böyle inanıyorum, çünkü Kuran böyle söylüyor, çünkü Kuran Allah'tan gelmiştir ben bilemem ancak Allah bilir dediğinizde zaten tartışma bitmiş olur... Bilmeden inananla neyi nasıl tartışabiliriz? İnanç güdüseldir, duyguya dayalıdır bilmek bambaşka birşey... İnsanlık için geçmişin bilinmeyenleri bugünün bilimi haline gelmiştir, bugünün bilinmeyenleri yarının bilinenleri olacaktır, ve insanlar yarında inanmak için kendilerince nedenler bulacaktır... Evrenin bir döngüsü var ve bunu bilimsel dayanaklarla açıklayabiliyoruz atomları, elektronları, canlılığı, cansızlığı bugün açıklıyoruz yani buna göre herşey bir nedene dayalı, mucizeye değil... Alıntı
Φ hanif_42 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2010 sayın hanif 42 Bakın ifadenizin tamamında benim söylediklerimi haklı çıkarıyorsunuz, gayb-ı ancak Allah bilir dediğinizde, (yani açıkçası gayb-ın ne olduğuda tartışılır) otomatikman insanların bugün için bilinmez kabul ettiğini gayb saymış olursunuz ve inancınıza herhangi bir mantıklı açıklama ya da gerçeklere dayanan bilgi ile somut yanıtlar veremezsiniz... Ben böyle inanıyorum, çünkü Kuran böyle söylüyor, çünkü Kuran Allah'tan gelmiştir ben bilemem ancak Allah bilir dediğinizde zaten tartışma bitmiş olur... Bilmeden inananla neyi nasıl tartışabiliriz? Gayb kavramı bilinmeyene karşılık gelir ve hayat içinde sizin benim gıyabımda olan bir yaşantınız vardır ve aynı şekilde benimde size gayb olan bir yaşamım vardır...Bilgiye istinaden kavramı kullandığınızda birşeyi biliyorsanız bu gayb olmaktan çıkar maruf olur...Dolayısıyla insanların bu noktada bilmediklerişeylerde onların gıyabındadır.Bu bilgidir ve bu bilgiden dolayı gayba yönelik bir inanç oluşmaktadır...Mantıklı ve somuttur..Örneklendirirsek evreni genişlediği alan itibariyle kısıtlıda olsa insan gözlemleyebiliyor ve merak ediyor onun bittiği yerde ne başlıyor ve arkasında ne var? Biliyormusunuz? Hayır bilmiyorsunzu ve bu sizin için bilinmeyendir (gayb). Sizin için sanırım yeterli bir gerçeklik taşımaktadır bu örnek. Bu konuyla ilişkin Kur an bana bunun cevabını veriyor. gerek bilimsel doneler bilumum ne varsa bunuda teyid ediyor ki etmek zorunda çünkü evren genişliyorsa genişlemesi için bir alana ihtiyacı vardır ve bu kendi dışında olan olması gerek onun bu ihtiyacına cevap verecek olan bir yer. Kur an da bunu ncevabı var ve bu bile inanmak için yeterli bir gerekçedir....Asıl son yazdıklarınızla ilgili Ben biliyorum bilmeyen sizsiniz.Dolayısıyla aynı cümleye mukabil ben sizinle neyi tartışabilirim ki???? Ve bildiklerim bu bildiklerimden dolayı beni bir inanca imana yönlendirir...Sizde aynısınız bildikleriniz sizi bir inanca yönlendiriyor farklı inanıyorsunuz.İnandığınızın farklılığından dolayı kendinizi inançsız olarak tanıtıyorsunuz. Siz Allah a iman etmiyorsanız bunun anlamı inançsızlık değildir.Siz bilime inanıyor ve onu Allah yerine koyma gayesi içindesinizi.Siz tabiata iman ediyorsunuz. İşte aramızdaki temel fark budur...Selamlar Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2010 Bilmeden hüküm vermek ne kadar yanlış... Ben ne tabiata ne bilime ne de evrene tapınmıyorum, anlayamadığınız durum bu sayın hanif, Allah'ın yerine herhangi birşey koymaya çalışmak mı, bu mümkün değil kendimi inançsız olarak tanımlamıyorum, sadece ve sadece sizin inandığınız ya da yorumladığınız gibi değilim, olaylara toplumsal öğretilerden uzak bakmaya çalışıyorum, bağımsız bir düşünce ile tamamen kişisel fikirlerim bunlar... Gayb (bilinmeyen) meselesi (Türkçesini kullanırsak daha iyi olur anlaşılması bakımından) dünün bilinmeyeni bugünün bilineni bugünün bilinmeyeni yarının bilineni olabilir, ki öyle olagelmiştir... Evrenin bittiği yerde ne başlar sorusu benim en çok merak ettiğim sorudur çünkü evrende bir şeyin bitiş noktası başka birşeyin başlangıç noktasıdır, bugün için bunun yanıtını bilmiyoruz belki binyıl sonrasında insanlık bunuda çözümleyecek işte o zaman bilinmez olmaktan çıkacak, eğer öyle ya da böyle birgün bilinmesi mümkün olan şeyi Allah'ın biliyor olması mıdır onu üstün kılan yoksa başka birşey midir? Bilinmeyeni ancak Allah bilir denildiğinde bunun insanlık için asla bilinemez olması gerekmez mi? Asıl bilinmezinde bu olması gerekmez mi? Yarın öğrenmemin mümkün olduğu şey bilmezken sırken bildiğimde kavram olmaz mı? Sizin verdiğiniz örnekler çok basit bana göre siz, size göre ben şuan için bilinmezlik içeriyor olsakta bizi bilen başkaları var etrafımızda, yani aslında ortada bir bilinmezlik ve sır yok sadece size göre bana göre durumu var... İşte Allah'a inanmak durumuda böyle size göre bana göre ona göre... Peki bu durumda hangimize "göre" kesin doğru olur? Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2010 Gayb (bilinmeyen) meselesi (Türkçesini kullanırsak daha iyi olur anlaşılması bakımından) dünün bilinmeyeni bugünün bilineni bugünün bilinmeyeni yarının bilineni olabilir, ki öyle olagelmiştir... Evrenin bittiği yerde ne başlar sorusu benim en çok merak ettiğim sorudur çünkü evrende bir şeyin bitiş noktası başka birşeyin başlangıç noktasıdır, bugün için bunun yanıtını bilmiyoruz belki binyıl sonrasında insanlık bunuda çözümleyecek işte o zaman bilinmez olmaktan çıkacak, eğer öyle ya da böyle birgün bilinmesi mümkün olan şeyi Allah'ın biliyor olması mıdır onu üstün kılan yoksa başka birşey midir? Ünlü İngiliz matematikçi, Roger Penrose, (Hawking'in yakın çalışma arkadaşı) hesaplamıştır ki; Tüm fiziksel değişkenleri hesaba katmış, bunların kaç farklı biçimde dizilebileceğini dikkate almış ve içinde canlıların yaşayabileceği bir ortamın oluşmasının, Big Bang'in diğer muhtemel sonuçları içinde kaçta kaç ihtimale sahip olduğunu tespit etmiştir ve Penrose'un bulduğu ihtimal şudur: 10123 de bir ihtimal! Bu sayının ne anlama geldiğini düşünmek bile zordur. Matematikte 10123 şeklinde yazılan bir rakam, 1 sayısının yanına 123 tane sıfır gelmesiyle oluşur. (Bu evrendeki tüm atomların sayısının toplamından, yani 1078'den bile büyük, astronomik bir sayıdır.) Ama Penrose'un bulduğu sayı, bunun çok çok daha üstündedir. Çünkü Penrose'un bulduğu sayı, 10123 tane sıfırın 1 rakamının yanına gelmesiyle oluşmaktadır. Bu sayıyı birkaç örnekle de açıklayabiliriz: 103, 1000 sayısını ifade eder. 10103 ise, 1 rakamının yanına 1000 tane sıfır gelmesiyle oluşan sayı demektir. 1 rakamının yanına 9 tane sıfır gelse, bu bir milyar yapar. 12 tane sıfır gelse, bu kez 1 trilyon olur. Ama burada 1 rakamının yanına, 10123 tane sıfır gelmektedir ki, bunun matematikte bile bir tanımı, adı yoktur.Matematikte 1050'de 1'den daha küçük olasılıklar, "sıfır ihtimal" sayılır. Ama sözünü ettiğimiz sayı, 1050'de 1'in trilyar kere trilyar kere trilyar katından bile çok daha büyüktür. Kısacası bu sayı bizlere, evrenin tesadüfle açıklanmasının kesinlikle imkansız olduğunu göstermektedir.Roger Penrose, akıl sınırlarını çok aşan bu sayı hakkında şu yorumu yapar:Bu sayı, yani 10123 de bir ihtimal, Yaratıcı'nın amacının ne kadar keskin ve belirgin olduğunu bize göstermektedir. Bu gerçekten olağanüstü bir sayıdır. Bir kimse bunu doğal sayılar şeklinde bile yazmayı başaramaz, çünkü 1 rakamının yanına 10123 tane sıfır koyması gerekecektir. Eğer evrendeki tüm protonların ve tüm nötronların üzerine birer tane sıfır yazsa bile, yine de bu sayıyı yazmaktan çok çok geride kalacaktır. Roger Penrose Yukardaki alıntı "bilimsel" olarak bazı şeyleri açıklamış,varsa "AKSİ BİR BULGU,BULUŞ,DELİL" yazılır bizde öğreniriz yine şuradan alıntı (H.Y. vs vs) buradan,aparma yazılması,durumunda ben buradan diyorumki (cevap yazacaklara) alıntıladığınız her yazı kabulümdür,yeterki Penrose'ye cevap teşkil etsin,bu itibarla "ALLAH c.c." Ezel'dir,Ebed'dir SüphanALLAH,mümkün olan her şeyin sahibi,yaratıcısı ve "BİLENİDİR" aksi bir durumu iddia eden,iddiasını İSPATLA mükelleftir. Muhabbetle. Alıntı
Φ ser-kan Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2010 yüce yaratan bu fani dünyada çok kısa bir zaman vermiş dünya nimetlerinden faydalanırken şükürmü edicez yoksa nankörlükmü.. rahman ve rahim olan allah'ın varlıgına birligine büyüklüğüne imanmı edicez yoksa inanmayıp kaybedenlerdenmi olucaz.. tamam dünyada bunun için seçme hakkı insanda isteeyen inanır isteyen inanmaz ama ahirette kıyamet günü isteyen cennete istemeyen cehenneme denmicek... Yûnus 60 (Mekkî 51) Allah'a karşı yalan uyduranlar kıyamet gününü ne zannederler? Doğrusu Allah'ın insanlara olan nimeti boldur, fakat çoğu şükretmezler.* Neml 73 (Mekkî 48) Doğrusu Rabbin, insanlara karşı lütuf sahibidir. Fakat onların çoğu şükretmezler. Mü’min 61 (Mekkî 60) İçinde dinlenesiniz diye geceyi, göz açıcı bir aydınlık olarak da gündüzü sizin için yaratan Allah'tır. Gerçekten Allah insanlara karşı bir lütuf sahibidir. Fakat insanların çoğu şükretmezler Alıntı
Φ Buckminster Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2010 Ünlü İngiliz matematikçi, Roger Penrose, (Hawking'in yakın çalışma arkadaşı) hesaplamıştır ki; Tüm fiziksel değişkenleri hesaba katmış, bunların kaç farklı biçimde dizilebileceğini dikkate almış ve içinde canlıların yaşayabileceği bir ortamın oluşmasının, Big Bang'in diğer muhtemel sonuçları içinde kaçta kaç ihtimale sahip olduğunu tespit etmiştir ve Penrose'un bulduğu ihtimal şudur: 10123 de bir ihtimal! Bu sayının ne anlama geldiğini düşünmek bile zordur. Matematikte 10123 şeklinde yazılan bir rakam, 1 sayısının yanına 123 tane sıfır gelmesiyle oluşur. (Bu evrendeki tüm atomların sayısının toplamından, yani 1078'den bile büyük, astronomik bir sayıdır.) Ama Penrose'un bulduğu sayı, bunun çok çok daha üstündedir. Çünkü Penrose'un bulduğu sayı, 10123 tane sıfırın 1 rakamının yanına gelmesiyle oluşmaktadır. Bu sayıyı birkaç örnekle de açıklayabiliriz: 103, 1000 sayısını ifade eder. 10103 ise, 1 rakamının yanına 1000 tane sıfır gelmesiyle oluşan sayı demektir. 1 rakamının yanına 9 tane sıfır gelse, bu bir milyar yapar. 12 tane sıfır gelse, bu kez 1 trilyon olur. Ama burada 1 rakamının yanına, 10123 tane sıfır gelmektedir ki, bunun matematikte bile bir tanımı, adı yoktur.Matematikte 1050'de 1'den daha küçük olasılıklar, "sıfır ihtimal" sayılır. Ama sözünü ettiğimiz sayı, 1050'de 1'in trilyar kere trilyar kere trilyar katından bile çok daha büyüktür. Kısacası bu sayı bizlere, evrenin tesadüfle açıklanmasının kesinlikle imkansız olduğunu göstermektedir.Roger Penrose, akıl sınırlarını çok aşan bu sayı hakkında şu yorumu yapar:Bu sayı, yani 10123 de bir ihtimal, Yaratıcı'nın amacının ne kadar keskin ve belirgin olduğunu bize göstermektedir. Bu gerçekten olağanüstü bir sayıdır. Bir kimse bunu doğal sayılar şeklinde bile yazmayı başaramaz, çünkü 1 rakamının yanına 10123 tane sıfır koyması gerekecektir. Eğer evrendeki tüm protonların ve tüm nötronların üzerine birer tane sıfır yazsa bile, yine de bu sayıyı yazmaktan çok çok geride kalacaktır. Roger Penrose Yukardaki alıntı "bilimsel" olarak bazı şeyleri açıklamış,varsa "AKSİ BİR BULGU,BULUŞ,DELİL" yazılır bizde öğreniriz yine şuradan alıntı (H.Y. vs vs) buradan,aparma yazılması,durumunda ben buradan diyorumki (cevap yazacaklara) alıntıladığınız her yazı kabulümdür,yeterki Penrose'ye cevap teşkil etsin,bu itibarla "ALLAH c.c." Ezel'dir,Ebed'dir SüphanALLAH,mümkün olan her şeyin sahibi,yaratıcısı ve "BİLENİDİR" aksi bir durumu iddia eden,iddiasını İSPATLA mükelleftir. Muhabbetle. Matematikten sözetmiyoz. Matematiğe bakarsan, hedefe sıktığın kurşunun hiçbi zaman hedefine ulaşmaması lazım. Kurşun ne kadar hızlı giderse gitsin, hedefle arasındaki mesafe her zaman için ikiye bölünebilir. Aynı şekilde mutlak soğukluğun altına inmekde matematiksel olarak mümkün. -273.15'ten 1i her zaman çıkarabilirsin di mi? Ama maddeyi bundan daha fazla soğutamazsın. Yine sıcaklığa +1 sıcaklık ekleyebilirsin ama o ısının kaynağının verebilceğinden daha fazlasını veremezsin. Matematikte herşey mümkün olabilir ama fizikte biraz işler farklı. Şimdi canlılığın oluşabileceği olasılıkları sıralarken 1in yanında kaç tane sıfırın olduğunun hiçbi önemi yok. O olasılık, bu canlı doğasının ortaya çıkması için gerekli olan olasılık ama diğer olasılıklar meydana geldiğinde hangi başka yaşam koşulunun oluşacağını bilmiyoruz. Belki o olasılıklardan ilk ortaya çıkanı, bizi var eden yaşam koşullarını dayatan olasılıktı ve önce gerçekleşen olasılıklar böyle başarılı değildi. Eğer bizi ortaya çıkaran olasılıktan önce diğer bir başka olasılık başarılı olsaydı çok farklı yaşam doğası ortaya çıkacaktı. Belki ortalıkta Na'vi'lerin dolaştığı bi dünyada yaşıyo olacaktık ve ben de Neytiri'ye aşık olacaktım. Tsu-tey'le kapışır mıydım bilmiyorum ama saçlarımı çok seveceğimden eminim. Toruk Macto bile olabilirdim devlet baba bana fırsat verirse. Yani diğer olasılıkların yaşamı doğurmayacağını nereden biliyorsun? Biz bu doğanın parçası olduğumuz için 'yaşam' dediğimizde sadece bu formu algılıyoruz ve o olasılıkları o yüzden küçümsüyorsunuz. 1 sayısının yanına 123 tane sıfır gelmesiyle oluşan sayının tümünden 1i olasılığı, sadece bizim yaşadığımız doğanın ortaya çıkabileceği yaşam olasılığı. Diğer olasılıkların başka bi yaşam biçimini ortaya çıkarmayacağını iddia edemezsiniz. Ya da o olasılıklardan kaç tanesinin evrende ortaya çıkmış ve başarısız olduğunu bilemezsiniz. 'Demek ki tüm olasılıklar gerçekleşmiş ve hepsi başarısız olmuş' derseniz haksızsınız. Çünkü demek ki hiçbiri işe yaramadıysa, olabilecek olasılıklardan bizim işimize yarayacak olanı nedense en sona kalmış olsa bile sonuçta sıra ona gelmiş ve gerçekleşmiş. Olasılığın kaçta kaç olduğu önemli değil, sıra ona gelmiş mi gelmiş. Gerçekleşmiş mi gerçekleşmiş. Bitti. Eğer 1 sayısının yanına 123 tane sıfır gelmesiyle oluşan olasılıklardan en az yarısı yine de bi yaşam formuna neden olabiliyosa yine farketmez, demek ki bizim işimize yarayacak olan olasılık ilk önce ortaya çıkmış ve bunu da değerlendirmiş! Diğerlerinin ortaya çıkma fırsatı olamamış. Bu yüzden o matematiksel olasılıkların hiçbir değeri, hiçbir önemi yok. Ha ama bi matematikçi ya da fizikçi çıkar ve 'yaşamın ortaya çıkması 1 sayısının yanına 123 tane sıfır gelmesiyle oluşan sayının tümünde sıfırdır' derse o zaman iş değişir. Sonuçta 1 sayısının yanına değil 123 tane, 123456789 tane sıfır koysanız ve bizim yaşam formumuzun ortaya çıkması için 0,5 olasılık da verseniz yine hiç farketmez. Yine bi şekil ya da başka bi yaşam ortaya çıkardı. Unutmuşsunuzdur diye söylüyorum, olasılık hesabı evrim kuramını güçlendiren bi hesaplamadır. Tüm evrimciler bunu göz önünde bulundururlar zaten. Sizin evrimi çürütüyo diye kullandığınız şeylerle, evrimin varlığını kabul eden bilim adamları evrimi ortaya koyuyorlar. Sizinki televizyonun prizini fişten çıkarıp 'bakın bu televizyonun prizi var ama çıkardığınızda televizyon kapanıyo. Fişten de bişey akmıyo. Demek ki televizyon elektrikle çalışmıyo' demek gibi oluyo. Evrimin kullandıklarını, kanıtlarını alıp sonra da 'Evrim yok' diyorsunuz. Espri yapıyosunuz böyle sık sık, güzel oluyo. Kanıt istiyosanız bilime ve evrime, gidip bilim kitapları okuyun, H.Y. ve C.T. değil. Sen islamiyeti öğrenmek için gidip İncil mi okuyosun? Hayır, kuran okuyosun di mi? Evrimi de gidip kitabından okuyun, misyonerlerden değil. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.