Φ dominik Gönderi tarihi: 21 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 21 Aralık , 2009 Genel Kurmay baskani saga sola tehditler savurana kadar, asagida yayinlanan haberin dogrulugunu arastirip sorumlular hakkinda gerekeni yapsin. Öyle sirf cenaze törenlerinde "sehitler ölmez vatan bölünmez" demekle gercek vatanseverlilik belirlenmiyor. TSK kendi avlusunun önünü temizlemedigi sürece cocuklarimiz daha cok "Aktütün, 33 erin öldürülmesi ve Tokat" yasayacak. "Aktütün’ü itiraf edin demiştik... Biz açıklıyoruz Taraf - Istanbul - 14.10.2008 Taraf’ın bugün yayımladığı anlık istihbarat belgeleriyle istihbarat raporları Genelkurmay’ın 17 askerin şehit olduğu Aktütün baskınını, tıpkı Dağlıca gibi, ayrıntılarıyla bildiğini gösterdi. İç Güvenlik Harekât Durum raporları ve İnsansız Hava Araçları’nın ilettiği anlık istihbarat bilgileri Aktütün baskınından Genelkurmay’ı bir ay önce haberdar etti. İnsansız hava aracı saldırı günü 9.35’ten itibaren, aldığı görüntüleri Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığı’na ve İkinci Başkan’a saatlerce ve naklen iletti. Saldırının önceden bilindiğini gösteren temel bir kanıt: Hava aracı, koordinatları Aktütün’e kilitlenmiş olarak saldırı sırasında da görüntü nakline devam etti - Havan atıyor musunuz niye atmıyorsunuz. - Bir dakika atıyoruz. - Mahir Mahir, Rubar Rubar siz de destek verin. - Kemal o bir yere gidiyor. Boşa gidiyor aşağı düzelt. - Azat azat arkasına atın. - O söylediğim istikamete atın, Cia kısa düşürdün. - Doğrudur Heval yeniden atıyoruz. - Çalışın uygun uygun atın senin yerin uygundur vur ordan vur işte. - Boş kalmasın uygun bir şekilde hem orayı hem karakolu vursunlar. - Tamam Heval vuruyoruz her iki tepeyi de takip et. Bu telsiz konuşmaları 3 Ekim 2008 cuma günü 17 askerin şehit olduğu Aktütün saldırısı sırasında baskını düzenleyen PKK’lı grubun arasında gerçekleşti. Telsiz konuşmalarını canlı olarak dinleyenler arasında Aktütün Karakolu’nun da bağlı olduğu Van’daki Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı’na bağlı birimler de bulunuyordu. Beklenen Aktütün saldırısı başlamıştı. BİR AYDIR İZLENİYORDU • Beklenen bir saldırıydı bu. Çünkü ABD ile yapılan anlık istihbarat paylaşımı işbirliği uyarınca bölge üzerinde keşif uçuşları yapan İnsansız Hava Araçları (İHA), bundan bir ay önce, 5 Eylül 2008’de Kuzey Irak’ın İran sınırına yakın bölgelerinden, Hakkâri-Şemdinli bölgesine doğru harekete geçmiş 80 kişilik bir PKK’lı grubun koordinatları ile net görüntülerini geçmişti. Bu hareketlilikle ilgili olarak GES (Genelkurmay Elektronik Sistemler) Komutanlığı, bölgedeki dinleme ve istihbarat birimlerinden gelen günlük raporlarla Genelkurmay’ı ve komutanlıkları sürekli uyardı. UÇAKSAVARLAR GİRDİ • Aktütün baskınından sadece beş gün önce, 29 eylül günü, Van Asayiş Güvenlik Komutanlığı Hareket merkezinde görevli nöbetçi istihbarat Kurmay Binbaşı Zafer Kılıç imzasıyla gizli ve çok ivedi rumuzuyla en başta Genelkurmay’a ve ilgili tüm birimlere gönderilen “HRK.: 3070-69254-08/HRK.MRK.” nolu “İç Güvenlik Hareket Günlük Durum” raporunda PKK’nın “Önümüzdeki günlerde, Yüksekova-Dağlıca Köyü’nde (38s mg 2037) konuşlu bulunan 3’üncü mot.p.tb.k.lığına yönelik bir eylem hazırlığı içerisinde olduğu, bunun için Irak’ın Kuzeyi’nden İkiyaka bölgesine yaklaşık (10) adet uçaksavar silahı getirildiği” bildirilmişti. Aynı çok ivedi raporda PKK’nın Hakkâri Yüksekova’ya bağlı bazı köylere “boşaltın” talimatı verdiği, bu bölgeleri tampon bölge olarak kullanacağı istihbaratı da ilgili mercilere ulaştırıldı. BİR GÜN ÖNCE YENİ RAPOR • Hareketlilik sürüyordu. Aynı birimden 2 ekim günü, yani saldırıdan bir gün önce Nöbetçi Kurmay Yarbay Ferdi Korkmaz imzasıyla tüm birimlere ve en başta Genelkurmay’a geçilen “HRK.: 3070-69254-08/HRK.MRK.” nolu İç Güvenlik Hareket Günlük Durum raporunda ise daha net bilgiler, bir gün sonraki saldırının adeta koordinatlarını veren istihbarat mevcuttu. Yine “Gizli ve çok ivedi” rumuzlu raporda PKK’lıların bölgedeki hareketliliği isim isim, silah ve katır sayılarına kadar yerleri bildirilerek birimlere gönderilmişti. Sınırdan içeri giren PKK’lılar, içeriye sokulan ağır silahlar, saldırı kararlarının alındığı toplantılar askeri yetkililerin takibi altındaydı. KATIRLAR BİLE TAKİPTE • Türkiye ve Irak’ın kuzeyindeki kaynaklara dayandırılan bir gün önceki bu istihbarat raporlarında Hakkâri-Şemdinli bölgesinde bir saldırının gelmekte olduğu anlatılıyordu. Öyle ki bu raporla Genelkurmay, Aktütün’ün hemen karşısında, sınırın öteki tarafındaki Mezi deresi içerisinde saldırıda kullanılan ağır silahları taşımak üzere bekletilen 25-30 katırın varlığından bile haberdardı. KARE KARE GELEN BASKIN • Saldırının yapıldığı 3 Ekim 2008 cuma günü erken saatlerden itibaren ise bu kez ABD’nin anlık istihbarat desteği kapsamında İnsansız Hava Araçları (İHA), Aktütün’ün hemen karşısında, 10 km Irak sınırları içinde kalan tepelerde bazı PKK’lı grupların saldırı hazırlıklarını görüntüleyip askeri yetkililere ulaştırdı. Genelkurmay’ın ve ilgili birimlerin anında canlı olarak izlediği bu görüntülerde sayıları hızla artan PKK’lılar tepelere mevzileniyor, ağır silahlarını konuşlandırıyor, araziyi mayınlıyor. Ama sabah saatlerinden itibaren başlayan bu hazırlıkları, saniye saniye canlı yayında izleyen askeri yetkililer, koordinatları açıkça belli olan bu hedeflere üç buçuk saat sonra müdahale ediyor. Bu da zaten Aktütün’de çatışmanın yoğunlaştığı öğleden sonraki saatlere denk geliyor. Anlık istihbarat görüntüleri içinde belki en önemli ve en dikkat çekici olanı PKK’lı grupları gösteren görüntüler sürerken bir anda İnsansız Hava Aracının yer değiştirerek Aktütün’ü göstermeye başlaması oluyor. İnsansız Hava Aracı’ndan gelen görüntülerin sağ üst köşesinde araca önceden yüklenmiş koordinatlar belirtiliyor. 5C ve 6C hedeflerinin koordinatları incelendiğinde iki nokta arasında yaklaşık 25 km’lik bir mesafe olduğu görülüyor. Bu noktaların İHA’nın uçuşu esnasında rastgele görüntülenmiş noktalar olmadığı anlaşılıyor. Bu noktalar sistem hafızasına girilmiş noktalar. Bu ise Aktütün ve çevresinde saldırı öncesinde bir olay beklentisi istihbaratı olduğuna açık bir kanıt. CANLI YAYIN BAŞLIYOR • Saat 09.35.35’de başlayan (insansız uçağın çektiği görüntülerde kullanılan GPS saati Greenwich’e göre ayarlandığı için saat Türkiye yaz saatinden üç saat geride) görüntülerde koordinatlarından Aktütün’e yakın olduğu anlaşılan bir tepenin üstünde görünen PKK’lı grup, güneyden gelecek bir çevirme ihtimaline karşı bölgeyi mayınlıyor, mevzi hazırlıyor, havan topu konuşlandırmaya çalışıyor. Burası Aktütün’e 25 km mesafede. ÜÇ BUÇUK SAAT SONRA MÜDAHALE • Saat 13:59:02. (GPS: 10:59:02) Kuzey 37 15.33, Doğu 44 21.40 noktasından güneydeki tepelere mevzilenmiş PKK’lı gruba ilk görüntüden yaklaşık üç buçuk saat sonra ateş açılıyor. (Fotoğrafta parlayan yer) Ama Genelkurmay koordinatları belli olan bölgeye karada konuşlandırılmış silahlarla saldırmayı tercih ediyor. İstihbarat görüntülerine rağmen Genelkurmay, Hava Kuvvetleri’ni kullanmıyor. İNSANSIZ HAVA ARACI AKTÜTÜN’Ü İZLİYORMUŞ • Görüntüler uzun süre 5-C olarak adlandırılan bir bölgeden PKK’lı grupları çekmeyi sürdürürken, saat 13:57:26’da kamera (GPS 10.57.26) 6-C olarak adlandırılan yeni koordinattan görüntü vermeye başlıyor. 6-C olarak adlandırılan yer ise Aktütün Köyü. Uzmanlar Aktütün koordinatının belli bir adla aracın hafızasına önceden kaydedilmiş olmasının ve Aktütün üzerinde İHA uçurulmasının, bu bölgede bir faaliyet beklendiğinin başka ve önemli bir delili olduğunu söylüyor." Kaynak: -http://www.taraf.com.tr/haber/19121.htm- Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 21 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 21 Aralık , 2009 Düzmece haberler haber degildir. saygilarla Alıntı
Φ dominik Gönderi tarihi: 21 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 21 Aralık , 2009 Düzmece haberler haber degildir. saygilarla Keske düzmece olsa. Neye dayanarak öyle emin konusuyoruz? Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 21 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 21 Aralık , 2009 Keske düzmece olsa. Neye dayanarak öyle emin konusuyoruz? Dağlıca ve Aktütün olayında sorumlu olanların cezalandırılması ve hesabının sorulması konusunda hem fikiriz. İçimizdeki hainlerin yaptıklarını koca orduya mal edemeyiz. Yeterki sizde bu konuda samimi olun ve bu olaya sebep olanlar gibi bu katil teröristleri de kınayın. Aktütütün ve Dağlıca olayı ile Tokatta yapılan hain pusunun hiçbir benzer tarafı yoktur çünkü Tokatta böyle bir olayın olabilecek ihtimali çok az,ancak böyle hain pusu ile olay yaratabilir. Alıntı
Φ kgurleyen Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2009 TSK ne uygulanmakta olan yıpratma kampanyalarının sonu gelmiyor... Bu kampanya her köşebaşında...her ağaç kovuğunda sistematik bir şekilde...irili ufaklı ''taraf''tarlar kullanılarak yürütülüyor... Yeni malzeme bulunmayınca eski mevzuular servis edilmeye başlanıyor... TSK....Aktütün olayına son noktayı aylar önce koymuştu...işte o yanıt; TSK`dan Aktütün`e son nokta Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Aktütün soruşturmasını tamamladı.. TSK adına açıklamayı Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işın Koşaner yaptı... Peki, TSK`ya göre Aktütün saldırısında önemli bir zaafiyet var mı? İşte cevabı...Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Aktütün olayına ilişkin Bayraktepe ve diğer bölgelere kuvvet tahsisi, ateş planları, sevk ve idarenin askeri esaslara uygun şekilde yapıldığını, İkinci Ordu Komutanlığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında herhangi bir eksiklik saptanmadığını bildirdi.Orgeneral Koşaner, Genelkurmay Başkanlığı İnönü Salonu`nda Aktütün Jandarma Sınır Bölüğü`ne gerçekleştirilen terörist eylemle ilgili 2. Ordu Komutanlığınca yapılan inceleme sonuçlarını açıkladı. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Koşaner, Aktütün olayına ilişkin Bayraktepe ve diğer bölgelere kuvvet tahsisi, ateş planları, sevk ve idarenin askeri esaslara uygun şekilde yapıldığını, İkinci Ordu Komutanlığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında herhangi bir eksiklik saptanmadığını bildirdi. Orgeneral Koşaner, basında yer alan ``insansız hava aracı`` görüntülerinin hiçbirinin Aktütün olayına ilişkin emare teşkil etmediğini ifade etti. Orgeneral Bayraktepe`de görevli birliklerin vazifelerini üstün bir cesaretle yerine getirerek, canları pahasına mevzilerini savunduklarını belirterek, ``Bayraktepe teröristlere terk edilmemiştir`` dedi. Üs Komutanlığı tarafından bölgenin takviyesinin zamanında düşünülerek birliklerin risk altında Aktütün bölgesine indirildiğini, Bayraktepe de önemli bir aksaklık yaşanmadığını anlatan Orgeneral Koşaner, bölücü terör örgütü açısından olayın adeta bir intihar saldırısı olduğunun görüldüğünü vurguladı. Orgeneral Koşaner, bölgede tertiplenme ve diğer konuların, askeri teknik ve taktiğe uygun olduğunun görüldüğünü ifade etti. Orgeneral Koşaner, ``Bayraktepe olayı gibi taktik seviyede meydana gelen olayların değerlendirilmesi ancak görev başındaki askerlerce doğru şekilde yapılabilir`` diye konuştu. Terörle mücadelenin psikolojik bir savaş, süreç olarak değerlendirilmesini isteyen Orgeneral Koşaner, ``Vuku bulan şiddetli bir terör eylemi örgütün etkinliği olarak değerlendirilemez. Bu olaylar sağduyulu ve soğukkanlı değerlendirilmelidir. Ülkeyi sarsacak boyutlara taşınması örgütün istediğidir`` dedi. AA Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2009 Bülent Arinc'a suikast düzmecesinde Taraf gazetesinin nasil yalan haber yaptigi bir kez daha belegelendi.Mahalle Muhtari ile röportaj yaparken Muhtarin görevi geregi gitmesini yalan haber olarak ve sözde Muhtarin agzindan verir gibi "GENEL KURMAYDAN CAGIRIYORLAR GITMEM GEREK"diye insan haysiyetine yakismayan etik disi bir yalan haberi kamu oyuna sunarak sadece kendi kirli ideolojisini tatmin etmekle kalmiyor ayi zamanda serefli insanlara leke sürüyor.Taraf'in hicbir haberi gercek degildir. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2009 Bu iftiracı ve besleme gazetelerin yalanları artık öyle sırıttı ki, yüzleri apaçık ortaya çıktı. Her sayfalarını çevirişinizde ayrı bir çirkin surat sırıtıyor. Neymiş Tokat saldırısından kurtulan asker ateş edenlerin "Türkçe" konuştuklarını söylemişmiş! Mertseniz açıkça söyleyin, dolambaçlı imalara ne gerek var? Çok ama çok çirkin ve mide bulandırıcı bir duruma büründüler. Sanki PKK elemanlarının aralarındaki telsiz konuşmaları bile Türkçe değil! Yine bu gazete denmez ama, o adı almış kağıt parçalarının Kılıçdaroğlu'na sözde yanıt diye yayınladıkları ve birinin diğerinin isim kısmı örtülmüş hali olarak sundukları belgelerin birbirini tutmadığı, küçük bir inceleme ile anlaşılıyor!!! Bu nasıl ismi kapatılmış faks yahu? Fotokopide aslından farklı imza olduğu nerde görülmüş? Katibin imzasına bakın, farklı! Hakimin imzası da farklı, çaktırmamak için bir kısmını örtmüşler, yine de farklı olduğu anlaşılıyor! Yani rezaletin böylesi! Hiç bu kadar açıktan çirkefleşmemişlerdi. Çırpındıkça foseptik çamura bulanıyorlar, farkında değiller... Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2009 Bülent Arınçta amma kuruluyor kurum kurum.. mağduru oynatıyorlar ya el birliğiyle basın.. pek hoşlarına gider mağduru oynarken takındıkları maske..helede muhatap askerse helede Genel Kurmaysa..değme keyiflerine.. bugün iktidarda en üstte olan kişiler Erbakan hocalarına ihanet edip F tipine geçtiler.. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2009 Eee, boşuna "ağlama işlerinden sorumlu devlet bakanı" dememişler... Bence artık kategori ifadesi için alfabe harfleri yetersiz kaldı. F tipi değil Z tipi bile desen, yüksek gelir... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2009 Taraf'in hicbir haberi gercek degildir. Valla ben Dünya'nın uydusu Ay diye yazsa, ona bile inanmıyorum artık... Kırk yılda bir doğru yazsa, niye yazdı diye şüphelenirim, vardır bir çıkarı... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2009 "ağlama işlerinden sorumlu devlet bakanı" Şimdi de "o kadar suikastten döndük, muhalefet bir geçmiş olsun bile demedi!" buyurmuşlar! "Sayın bakan, bu gün ayağınız kaymış, az daha düşüyormuşsunuz, çok geçmiş olsun!" "Aman sayın bakan, siz de bugün merdivenlerde tökezlemişsiniz, size de çok geçmiş olsun!" "Vaay, sayın bakan, siz de bugün anahtarlığınızı düşürmüşsünüz, size de çok çok geçmiş olsun!" Kabine kaç kişiydi? İşi bulduk biz valla... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2009 Bu gazeteler 7 yil icersinde böyle palazlanip meydana sürüldüler,bunlar AKP'nin damizlik olarak yetistirdigi gazete ve TV kanallari,seyh babalari amerika'da ense yapiyor,meydanin acilmasini ve gelip meydan agaligi yapacagi günü bekliyor.Türkiye'de ki velinimetleri olan Erdogan tahtindan inene kadar bunlar meydanlarda boy göstereceklerdir.Hicbir demokrat ülkede basin özgürlüg adi altinda böyle ahlaksiz yayin anlayisi yoktur.Bu Türkiye'ye ve AKP medyasina özgü bir anlayistir ve günümüzde gecerli bir anlayistir.301.MADDENIN kaldirilmasi icin bunlar azmi yirtindilar,Ermeni yandasi Pamuk ve ona benzerlerini yanlarina alarak Türk ulusuna,Türk ordusuna,Türkiye Cumhuriyetine,kurucusuna küfredebilme özgürlügüne kvusabilmek icin azmi baski yaptilar Erdogan'a.Bunlari biz unutmadik hala.Bugün eger Türk ordusuna,Türkiye Cumhuriyetine,Türk ulusuna küfrediliyorsa bunlari küfrettiren Erdogandir.Deniz FENERIN'de adini yazdi diye Dogan Medya'ya yapmadigini birakmayan bu despot anlayis.Gerisi teferruttir. saygilarla Alıntı
Φ Ufuk_efe Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2009 Bunlar dün de vardı bugünde varlar .. Dedeleri ile aynı kafada olan Torunlar 86 yıl sonra aynı şeyleri denemiyorlarmi mı? Bunların hedefi herzaman hep aynı olmuştur: Müslüman halkı aldatarak,millet ve vatan için çalışanları yok etmek. -İslam dini kullanılarak iktidar olundu. -Başörtüsü kullanıldı. -Müslüman Cumhurbaşkanı seçtirmediler denildi. -Cami dernekleri,mimberler ve kürsüler siyasi amaç uğruna işgal edildi. -Dini merhamet duygusu yardım dernekleri ile sömürülerek yeni yolsuzluk kapıları oluşturuldu. -Cemaat ve tarikatlar,dini işler yerine iktidarın müritleri haline getirildi. Utanma duyguları olmayan bunlar yüzülerine maske takıp dışta halkı kandırır, için için ise halkla alay ederler. Atatürk’ün bileğini bükemeyen Dedeleri bugün Torunları vasıtasıyla halkın çoğunu dinle aldatmayı başarmışlardır. asıl tehlike ise ,,, ipin ucunu kaçıracak kadar kendilerinden geçmiş olmalarıdır... ********* Saygılar Alıntı
Φ dominik Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2009 Dağlıca ve Aktütün olayında sorumlu olanların cezalandırılması ve hesabının sorulması konusunda hem fikiriz. İçimizdeki hainlerin yaptıklarını koca orduya mal edemeyiz. Yaniliyorsunuz bu konuda hepimiz hemfikir degiliz. Öyle olsaydi daglica olsun, Aktütün olsun, 33 erin ölüme yollanis olayi olsun bu konuda acikca TSK'nin olayin üzerine gitmesini talep ederdik ve gidenleri de TSK'ne karsi teget veya beget bir sekilde saldiri yapiyorlar diye elestirmezdik. Aradan kac yil gecmis hala bahsettigimiz olaylardan sorumnlu TSK mensuplari gereken hesabi vermediler. Genel kurmay hala sorumlulari savunuyor. Bu nasil hem fikirlikmis. hangi bir yorumunuzda acikca tüm sorumlularin , bu soru´mlular TSK'nin yüksek rütbelileri dahi olsa, hesap vermesini talep etmisssiniz? Sözde degil özde talep etmemiz gerekli. Eger TSK bu olaylari aydinlatmiyorsa suc ortagidir ve kuruma mal edilir. Bu her yerde her birim icin gecerlidir. nasil Daglica'da ölmeyipte esir olan askerler mahkeme önüne cikartilip ceza alabiliyorlarsa ölümlerinden sorumlu komutanlarinda yargi önüne cikarilmasi gerekir, hemde hic vakit kaybetmeden. Sorumlulari yargi önünen cikartmayanlarda art niyet arayacagimiza hesap soranlardan art niyet umuyoruz. Alıntı
Φ dominik Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2009 Seriatci ve Türkcü kavgasi son hiziyla edvam ediyor. Al birini vur ötekine. Her ikiside bizlere masumu oynuyorlarya.600 yil seriatcilarin neler yaptigin biliyoruz, 85 yildirda Türkcüleri taniyoruz. Aralarindaki tek fark taptiklari. Birise her konusmasinin dini kalkan yapar ve onun icin din elestirilemez bir tabudur, digeride kendisine Atatürkü kalkan yapr ve onun icinde Atatürk elestirilemez ve sirf dogrular icerendir. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 28 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 28 Aralık , 2009 Seriatci ve Türkcü kavgasi son hiziyla edvam ediyor. Al birini vur ötekine. Her ikiside bizlere masumu oynuyorlarya.600 yil seriatcilarin neler yaptigin biliyoruz, 85 yildirda Türkcüleri taniyoruz. Aralarindaki tek fark taptiklari. Birise her konusmasinin dini kalkan yapar ve onun icin din elestirilemez bir tabudur, digeride kendisine Atatürkü kalkan yapr ve onun icinde Atatürk elestirilemez ve sirf dogrular icerendir. Bu iletinize bir yanit vermistim ama demek ki göndermemisim bari simdi kisa bir yanit vereyim.Atatürk kendisini sevenlerin taptigi bir timsal degildir.Bu saviniz gercekten sizin Atatürk ve Atatürkcüler hakkindaki daha dogrusu,Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran o serefli insan hakkindaki görüslerinizide ifade etmektedir.Sizi görüslerinizle basbasa birakiyor ve madem ki taptiklari diyerek biz Atatürkcüleri putperest olarak yorumlama zahmetine katlanmis oldugunuz icin size ayrica tesekkür ediyorum. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Konu gerçekten kabak tadı vermeye başladı ama; ben yine bir toparlama yapmak istiyorum: Atatürk'ün bir put olduğu ve ona tapınıldığı iddiaları, dinci, gerici ve şeriatçi iddialardır. Onlar Atatürk'ü Lat, Menat ve Uzza ile; onun yolundan gidenleri de müşriklerle özdeşleştirme çabasındadırlar. Tabii bu durumda kendilerini kim ile özdeşleştirme çabasına girdikleri çok açık! Türkiye tarihi boyunca da töre denilen abuk inanışlara, ki temelleri çok ilkel çağlara, Hammurabi'ye kadar uzanır bu törelerin, aşırı bağlılıkları bilindiği için Kürtler hep bu kesim tarafından çağdışı emellerine alet edilmektedir. Yapılan bu kullanmaların devam ettirilmesidir. AB Kürtleri birliği içine almak istemiyor. Hem Türkiye'yi kolay yutulacak küçük bir lokma haline getirmek, hem de Kürtleri dışarda tutmak için Türkiye'nin bölünmesini istiyor. Bu yönde AB birilerini kullanıyor, onlar da Kürtleri kullanıyor. Güneş çarığı, çarık ayağı sıkıyor. En akıllı yorumu getiren Hülya Avşar açılıma en net teşhisi koymuştur. Kadınlar bazen hisleriyle gerçeği çok net biçimde görürler. Kürtlerin ağzına bala batırılıp bir emzik sokulduğunu, bu emzik çekilince düşmanlık, kin ve öfkelerin tahrik olacağını ifade etti. İşin garibi, bu en net ve en akılcı gözlem söylemine soruşturma açılmasıydı. Bu soruşturma girişimi, şeriatçıların gitmek ve ülkeyi götürmek istedikleri dogmatik faşizmin en net göstergesiydi. Geldiğimiz noktada bunun tamamen ısmarlama, düzmece ve AB telkinleri ile tezgahlanan bir senaryo olduğunu Osman Baydemir de anladı. Emzik çekilince takke düştü, kel sırıttı. Sen tut "Türk adlandırması yapamayız, Türk de bir etniktir" sözleriyle bir açılım mı saçılım mı ne ise bir şey başlat, tut emziği "ne mutlu Türküm diyene" söyleminden ilköğretim andı eleştirisine kadar bir çok sahte, afyonlu ballara batır, Potomya açılımından gir Harran açılımından çık, Habur rezaletlerinini, Eruh soytarılıklarını kotar, sonra belediye başkanlarının ellerine kelepçe takıp sıraya diz, fotoğraflarını çek! Resmi görün millet, resmi görün, suratları iyi teşhis edin! Bu suratlar, sizi birbirinize Türk-Kürt diye kırdırmak isteyen, insanlar birbirine ateş edip öldürürken, halkın otobüslerine molotof atılıp halkın gencecik evlatları yanarak can verirken saatlerce seyreden, hiç bir şey yapmayan, tek dahiyane fikri: "medya görüntüleri vermesin!" gibi insanüstü bir deha eseri!!! olan, sonra belediye başkanı gibi kaçma olasılığı hiç bir şekilde bulunmayan insanları kelepçeleyerek basına teşhir eden sırıtkan suratlardır. "Onlar da kızlarına sahip olsaydı" pişkin ve sırıtkan zihniyetidir. Belediye başkanlarının suçu yok demiyorum. O ayrı bir konu; ama kelepçe, kaçma olasılığı için bir önlemdir. Bir belediye başkanının ise kaçmayacağı aşikardır. Adam gibi götürür, yargılarsın. AB efendilerinden direktif böyle geliyor: Kürtleri kışkırtın. Önce ballı emzikle ayağa kaldırın, acılar depreşsin, düşmanlıklar canlansın! Efekti güçlendirmek için çıkıp bir iki "Dersimli analar!" tripleri sallayın, ki bunların Dersimli anaların bir damla gözyaşı zerre kadar umurlarındaysa kalıbımı basarım! Öte yandan da tezgahın Silahlı Kuvvetlerin itibarını aşındırmak ve böylece bölünmenin önündeki en güçlü engeli aşmak olan öbür ayağını götürmek için askerlere komplo kur, orduyu suikastçı göstermek için düzmece oyunlar tertiple, çık basının karşısına günlerce Berlusconi havası bas, ağla, zırla, mızıkla, "az daha götürüyorlardı, son anda önledik" tripleri ile artistlik raconu kes, tiyatro oyna! Bu kadar utanmazlık, bu kadar ucuz düzenbazlık, bu kadar üst düzeyleri ele geçirmiş kişilerce hiç bu kadar sırıtkanca sergilenmemişti... Kürt kardeşlerimizin oyunu görme zamanı geldi, kimlerin ezgisine oynatılmaya çalışıldıklarını anlama zamanı çoktan geçiyor... Alıntı
Φ Misakçı42 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Son yıllarda özellikle TSK ya muadil bir yapılanmanın olduğu düşünüldükçe nasılda karapropaganda ile ordumuzun yıpratılmaya çalışıldığı aleni görülmektedir. Bu görevide özellikle Taraf ve kankası Zaman fazlasıyla yüklenmiş ve gönüllü olarak yapmaktadır. Vatanı bir çift kadın memesine satmaya meyilli,vatana tecavüz etmekte sınır tanımayan satılık kalemlerin ve onları baş tacı eden iktidarında katkılarıyla ülkemizde karıştırmadıkları tek kurum TSK kalmıştı şimdi onada türlü sebeplerle en mahremine bile dalma cüretiyle el atıyorlar. Kendisinin ak kaşık sana bir iktidarın ve uzantılarının bu millete türlü nedenlerle TSK yı darbe gibi palavralarla öcü göstermeye çalışması ECELİNİN YAKINLIĞININ bir işaretidir. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Böyle bir rezalet dünyanin hicbir ülkesi demiyorum hicbir demokratik ülkesinde görülmez.ABD'yi yöneten Pentagon'dur yani asker.Beyaz Saray sadece bir semboldür.Talimati Pentagondan alir ve ona göre stratejik dis iliskilerini gelistirir,tasarlar.Gerek CIA olsun gerek ABD EMNIYETI OLSUN PENTAGON'a birakin girip arama yapmayi kenarindan bile gecemezler.Türkiye'de üc gündür en büyük ihanet perdesi sahneye konmus,Ülkenin savunmasi icin en hayati kararlarin istihbaratin barindirildigi KOZMIK ODALAR talan edilmektedir.Ellerini ogusturanlari görüyorum.Basta TARAF denilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun kurucusu ve ordusunun bir numarali düsmani ile Amerikanin kucaginda hayatini yasayan Seyh efendinin medyadaki kollarindan biri olan ZAMAN gazetesi.Bunun disinda kuyruk sallamaya cok merakli olan STAR gazetesi ile yobaz kesimin bazi gazeteleri. Arinc'a suikast senaryosu üretilmis ve tehlikeli bir amaca yönelik bir komplodur orduya karsi.Daha dogrusu SIVIL DARBE'dir.Fatih Altay'li ve daha bazi henüz kimliklerini kaybetmemis olan gazetecilerin ve siyasilerin de ifade ettigi gibi ARINC OLAYI ORDUYA YÖNELIK BIR OPERASYONDUR.ORTADA SUIKAST HAZIRLIGI FILAN DIYE BIRSEY YOKTUR.BU TAMAMEN GIRILEMEYEN KOZMIK ODALARA GIRILEBILMESI ICIN ERDOGAN-BASBUG-ARINC ve emniyet tarafindan hazirlanmis olan bir plandir.Erdogan ve Basbug'un acilen biraraya gelerek suikast ile ilgili görüsmelerinin ardinda yatan gercek budur.Ve zaten bu görüsmeden sonra Seferberlik dairesinde aramalar baslatilmis kozmik odalara girilmistir.Bu operasyon orduyu dize getirip AKP'nin ve ABD'nin istedigi yere cekmektir.Baykal'in 'TÜRKIYE BÖLÜNÜYOR'demesini kimse yabana atmasin.Türkiye halihazirda bölünmüstür. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Bu filmler daha önce de oynadı. 6 Ağustos 1924 de İngiltere Musul sorununu Milletler Cemiyetine götürdü. 7 Ağustosta sivil giyimli İngiliz subayları Hakkari'de ayaklanma çıkardı. Hakkari valisi Halil Rıfat, esir alındı. Ayaklanma kısa sürede Çukurca, Beytüşşebap ve Habur'a kadar yayıldı. 14 Eylül sabahı saat 08:00 de Zaho istikametinden gelen üç İngiliz uçağı, ayaklanmayı bastırmaya giden Türk birliklerini bombaladı. 20 Eylülde Bisbin yakınlarında 62. Alayımızın 2. Taburu yine İngiliz uçaklarınca tekrar bombalandı. 21 Eylülde Türk ordusu isyancıları kuşattı. Yine İngiliz uçakları yardıma yetişti ve tekrar bombalama yaptı. İngilizlerin sürekli hava ateşine karşı hava savunmamız yetersiz olduğu için isyancılar yok edilemedi. 13 Şubat 1925 te İngilizlerin desteğine güvenen Şeyh Sait şansını tekrar denedi. Ladini? devlete isyan etmenin farz ve bir Türk askerini öldürmenin 70 gavur askerini öldürmekten sevap olduğu fetvasını yayınladı. Ayaklanmanın bastırılmasından sonra olaydaki İngiliz parmağı ile ilgili tüm belgeler açığa çıkmış ve hain Sait idam edilmiştir. Yönetmen, senaryo hep aynı... Aktörler ve figüranlar da neredeyse klonları kadar benzer... Ha, yok eğer hâla birileri ergene çayında konaklama ve orada senaryo üretme sevdasındalarsa, bu tarihi iyi bilenler bu senaristler hakkında ne düşüneceklerini de bilirler... Ha, bir de not: İngilizler bu işi Kürtlerin kara kaşını kara gözünü çok sevdikleri için değil, Milletler cemiyetinden kararın Türkiye aleyhine çıkması amacıyla düzenlemişler, Kürtleri bir güzel tepe tepe kullandıktan sonra kaderleri ile yüz yüze bırakmışlardır. Alıntı
Φ dominik Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Bu iletinize bir yanit vermistim ama demek ki göndermemisim bari simdi kisa bir yanit vereyim.Atatürk kendisini sevenlerin taptigi bir timsal degildir.Bu saviniz gercekten sizin Atatürk ve Atatürkcüler hakkindaki daha dogrusu,Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran o serefli insan hakkindaki görüslerinizide ifade etmektedir.Sizi görüslerinizle basbasa birakiyor ve madem ki taptiklari diyerek biz Atatürkcüleri putperest olarak yorumlama zahmetine katlanmis oldugunuz icin size ayrica tesekkür ediyorum. saygilarla Dikkat ettiyseniz ben herhangi birisine "tapmaktan" veya "putpereslikten" falan bahsetmedim. Ama tapiyo olarak göstersekte evya abska bir sekilde tarif etsekte gercekler degismiyor. Dolayisiyla cevabinizi keske beni bahsettigim noktalar üzerine yogunlastirsaydiniz daha saglikli olurdu. "tapmak" veya "putperest görmek" sizin kendi kendinize cikardiginiz hir konu ve bunlar benim icin sadece yüzeysel. Ben yorumumda seriatcilar ile Türkcülerin amansiz savasindan ve bunu yapanlarin hangi degerleri kendilerine kalkan yaptigindan bahsediyorum. Katilmadiginiz noktalari bu noktadan cevaplarsaniz sevinirim. Bana benim söylemedigim iddalarla itham yapmaniza gerek yok. Ama söyledigim gibi "tapmak" veya "putperest" olarak görmek yasanangercekleri saklayamaz. Seriatcilar kendi siyasi düsüncelerini hayata gesirmek icin her zaman Íslami kendilerien kalkan yapmislardir ve Türkcülerde Atatürkü. Kou bu kadar acik ve net. unun neresinde tapmak veya putperestlik iddaasi var? Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2009 tek fark taptiklari. "tapmaktan" .... bahsetmedim. Alıntı
Φ dominik Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2009 Haklisiniz bir yorumumda bahsetim, ama buradaki anlatilmak istenilen her yaptiklarini Atatrürke veya digerlerininde islama mal etmeleri ve kendilerine kalkan yapmalari. Diger taraftan kim neyi nasil tanimlarsa tanimlasin deyimler ve tanimlamalar yasanan gercekleri degistirmez. Konunun icerigine bakalim ve nelerin elestirildigini irdeleyelim. Agzini acan Atatürk ile vaslayip Atatürk ile bitiriyorsa ve ne yaptiysa tümünü Atatürk'e bagliyorsa, diger taraftan Islam ila baslayip Islam ile bitiriyorsa ve her yapilani ve istenileni islama dayandiriyorsa artik siz söyleyin bunun ismini. Söyledigim gibi isimlendirmek hic te o kadar önemli degil, bilakis yapilanlar önemli. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2009 Haklisiniz bir yorumumda bahsetim, ama buradaki anlatilmak istenilen her yaptiklarini Atatrürke veya digerlerininde islama mal etmeleri ve kendilerine kalkan yapmalari. Diger taraftan kim neyi nasil tanimlarsa tanimlasin deyimler ve tanimlamalar yasanan gercekleri degistirmez. Konunun icerigine bakalim ve nelerin elestirildigini irdeleyelim. Agzini acan Atatürk ile vaslayip Atatürk ile bitiriyorsa ve ne yaptiysa tümünü Atatürk'e bagliyorsa, diger taraftan Islam ila baslayip Islam ile bitiriyorsa ve her yapilani ve istenileni islama dayandiriyorsa artik siz söyleyin bunun ismini. Söyledigim gibi isimlendirmek hic te o kadar önemli degil, bilakis yapilanlar önemli. Öcalan'la mi,yoksa Lenin'le mi yoksa Sah Meral'lami acalim agzimizi.Önce tanimlamalariiza dikkat edin,baskalarini Islam'la Atatürk'le elestirirken birazda kendinize baksaniz gercekten cok yararli bir is yapmis olursunuz.Bir millete karsi olmanin bu kadari gercekten ibret vericidir. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2009 Sayın dominik, "haklısınız" diyebildiğiniz anda, tüm sorunlar hallolur, tüm buzlar erir. Başım üstüne, derhal başka bir şey anlatmaya çalıştığınızı kabul ediyor ve anında sözümü geri alıyorum. Konuyu sürdürürsek: Dogma ile Atatürk birbirine tam zıt konulardır, hiç bir kıyas ve benzeştirme yapılamaz. Bunun "benim naçiz vücudum..." dan başlayan ve "size hiç bir ayet, dogma bırakmıyorum" ile süren çok kesin kanıtları vardır. Kötüye kullanma konusunu dile getiriyorsanız, bundan kurtulmanın bir yolu yok. İnsanlığın en büyük ve en önemli varlığı bilim bile kötüye kullanılıyor. Ateş insanlığın en önemli ilk buluşudur, ne kadar kötüye kullanılabildiğini hepimiz biliyoruz. Yapacağımız, bizim inadına iyiliğe kullanmamız. Ama yani Atatürk kötüye kullanılıyor diye bir durum da yok. Atatürk ilkeleri ülkenin birliği, esenliği için kullanılmaya çalışılıyor. Kurucu temeller vazgeçilmezdir. Çünkü yapının varlığı o temellere dayalı... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.