Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

33 ERIN ÖLÜMÜNDE HATALI OLAN TSK MENSUBLARINDAN KIMSE HESAP SORAMADI


dominik

Önerilen İletiler

Alman silahlimkuvvetleri genel kurmayi Afganistanda eylül ayindaki bir hava saldirisinda bilinci olarak Taliban militanlarini öldürmeyi hedefledigi icin görevini kötüye ve yetkis disina ciktigi icin istifa ederken bizim TSK'nin hata yapan yetkilileri aslanlar gibi görevinde kaliyorlar ve birde kamuyounun önüne cikip hic bir suclari yokmus gibi davraniyorlar. 33 erin 1993 te PKK tarafindan kacirilip öldürülmesinde TSK mensuplarini büyük hata yaptiklarini artik kendieride kabul ediyorlar ama kimse kalkipta bunlardan hesap sorma cesaretini bulamiyor. Bizim demokrasimizde böyle, isimize gelirse. Simdi gene birileri hemen savunma kompleksi icerisinde bizleri TSK düsmeni olarak gösterecek. Göstermeseler sasarim zaten.

 

"33 er korkusu orduyu böldü

Taraf / MEHMET BARANSU - Istanbul - 18.12.2009

Share/Save/Bookmark Yazı boyutunu küçült Yazı boyutunu büyült Bu haberi yorumla Arkadaşına gönder Yazdır

 

1993’te OHAL Bölge Komutanı olan Özgen’in ihmalle suçladığı dönemin Malatya Jandarma Komutanı Ercan “Tedbir aldım, asıl sorumlular Bingöl ve Elazığ’da” dedi

 

Bingöl-Elazığ yolunda 16 yıl önce şehit edilen 33 erle ilgili dosyanın Ergenekon kapsamında yeniden açılması tartışmaları da beraberinde getirdi. Olayın gerçekleştiği tarihte bölgeden sorumlu olan Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Necati Özgen, önceki gün katıldığı NTV’de yayınlanan Canlı Gaste programında, 33 erin Malatya İl Jandarma Alay Komutanlığı tarafından eskortsuz yola çıkarıldığını belirterek kendisini savundu.

 

Necati Özgen, 33 erin gönderilmesinden sorumlu olan Malatya Jandarma İl Komutanılığı’nın araçlara eskort sağlamayarak birinci derecede kusurlu olduğunu söyledi. “Acemi eğitimlerini tamamlayan askerler dağıtım için toplanma yerlerinden otobüslere bindirilmiştir” diyen Özgen, o dönem bölgedeki toplanma merkezlerinin Diyarbakır ve Malatya’da bulunduğunu ifade etti. Özgen, “Askerleri Malatya’dan yollayanlar eskort aracı vermemişler. 150 kilometrelik iki, iki buçuk saatlik bir yoldan bahsediyoruz. Havadan takip deniliyor ama dediğim gibi imkanlar kısıtlı. O zamanlar koca Güneydoğu’da 5 Sikorsky ve 2 taarruz” dedi. Askerlerin sevkinde Malatya’da güvenlik boşluğu yaşandığını tekrarlayan Necati Özgen, “Bu yüzden o dönem askerî mahkemede ‘ihmal’den yargılanan subaylar olduğunu ancak beraat ettiklerini” söyledi.

 

‘Örgüt ateşkes yapmamıştı’

PKK’nın o dönemde ateşkes yapmadığını da savunan Özgen,“Hain saldırıya 300-500 arası terörist katıldı. O bölgede o zamanlar 10 bin terörist vardı. Atekeş de söz konusu değildi” dedi.

 

Şoförlerin de PKK işbirlikçisi olduğunu da ileri süren Özgen, “Dikkatimi çeken bir şey var. Şoförler yolda birkaç kez durup telefonla bir yerleri aramışlar. Demek ki şoförler işbirlikçi” diye konuştu.

 

Can Dündar’ın “Olayın JİTEM ile ilişkisi var mı” sorusu üzerine ise Özgen, “JİTEM dedikleri insanlar da subay. Bizim subaylarımız” diyerek, önemli bir ifşaatta da bulunmuş oldu.

 

Emekli Albay Ercan: Sorumlu Bingöl

Necati Özgen’in açıklamalarına yanıt dün Canlı Gaste’ye katılan dönemin Malatya İl Jandarma Alay Komutanı Yaşar Ercan’dan geldi. Ercan, sorumlu olduğu 50 kilometrelik alanda gerekli güvenlik tedbirlerini aldığını belirterek, “Olayın Bingöl il sınırlarında meydana geldi. Sorumluluk Bingöl’de” dedi.

 

Konuşmasına şehit 33 erin ailelerine başsağlığı dileyerek başlayan Yaşar Ercan, kendisini şöyle savundu: “Konvoy o gün 04.55’te yola çıktı. Jandarma Genel Komutanlığı’nın direktiflerine göre biz de bir takım tedbirler aldık. Malatya’dan Elazığ’daki Kömürhan Köprüsü’ne kadarki 50 kilometrelik bir mesafe benim sorumluluk sahamdaydı. Bu mesafede iki (Çolaklı ve Kare) karakolumuz bulunmaktadır. Bu karakollardan beşer kişilik motorlu devriyeler yola çıkardık. Kritik yerlerde devriye yapacak beş kişilik birim ile yine beş kişiden oluşan ayrı bir gözetleme devriyesi görevlendirdik. Bu devriyeler güzergahta dolaşarak emniyeti sağlıyorlardı. Yola çıkarılan araçların plaka ve saatleriyle ilgili bilgileri de kriptolu bir mesajla Elazığ ve Bingöl’e geçtik.”

 

Can Dündar’ın, “Araçların içine neden silahlı asker bindirilmedi ve eşlik edecek eskort oluşturulmadı ” sorusu üzerine de emekli Albay Yaşar Ercan, şu yanıtı verdi: “Bizim sorumlu olduğumuz yolun bir kenarında devlet yanlısı İzol Aşireti, diyer yanında da Karakaya Barajı bulunuyordu. Yani alanımız güvenliydi. Benim bölgemde o güne kadar hiç terör hadisesi meydana gelmedi. Yola çıkardığımız araçlar bölgemden çıktıktan sonra, Elazığ’ı da geçip Bingöl sınırlarına girdiği sırada PKK’lılar tarafından önleri kesilip şehit edildi. ”

Emekli Orgeneral Necati Özgen’in “Malatya’dan eskortsuz gönderilmişler” sözünü ise “Komutanım yanlış bilgilendirilmiş olabilir. Biz, 1992 yılındaki Jandarma Genel Komutanlığı’nın talimatlarına göre tedbirlerimizi almıştık” dedi.

 

“O boşluğu PKK nasıl biliyordu”

33 er olayının ardından Ankara’dan Bingöl’e giden gazeteci heyetin içinde olan Murat Yetkin de önceki günkü programa telefonla bağlandı. Yetkin, o dönemde askerler tarafından verilen brifingde sorduğu sorunun cevabını alamadığını hatırlatarak sorusunu yeniden Necati Özgen’e sordu. Yetkin, kendisinin askerlerin bir askeri birlikten başka bir askeri birliğe teslimi sırasında yaşanan boşlukta PKK’lıların askerleri kaçırdığını sorduğunu ancak bir cevap alamadığını söyledi. Yetkin’in “sorun mu vardı yoksa istihbarat eksikliğinden mi kaynaklanıyordu” diye sorusunu tekrarlayınca Özgen “Bakın, bu BTR 60’lar var ya. Belli bir yere geliyorlar. Tekrar geri dönüyorlar. Buradan kalkıp oraya gitmiyor. Yolun ortalama yerine geliyor. Tekrar kendi yollarına gidiyorlar. Teröristler bunu görüyorlar. Orada bir boşluk oluşuyor.”

 

Yetkin’in “Bize komutanın anlattığı PKK’nın bu darbeyi bir birliğin diğer birliğe teslimi sırasında doğan boşlukta olduğuydu” açıklamasını hatırlatınca Özgen “Boşluk buydu. Onlar seyretmişler. Yarım saat herhalde fark eder. Bütün bu yolun kontrolüne nasıl asker dizeceğiz. O kadar araç mı var elimizde. Her gün bu olaylar oluyor. Yarım saatten az değildir” dedi. Yetkin’in “Yarım dakikkalık işlerdir bunlar” demesi üzerine Özgen “Doğru orada sivil otobüsler, vatandaşlar da var. Onları ayırıyorlar. İfadeler göre söylüyorum. Bunlar asker. Bu askerleri alıp götürüyorlar” dedi.

 

Yetkin’in “Ben bir sivil olarak bu boşluğun doğal olarak nasılsa olur denilmesini algılayamıyorum” dedi.

 

Askerî yargı: Katliama sebebiyet verdiler

Bingöl’deki 33 erin şehit edilmesiyle ilgili askerî yargı sürecinde dile getirilen iddialar olayın ayrıntıları hakkında çok çarpıcı bilgileri ortaya koyuyor. Olayla ilgili açılan soruşturma sonucu 8. Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesi olayda ihmali olduğu tespit edilen Elazığ İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Hüseyin Yılmaz ve Bingöl İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Özcan Yarat’ın bir buçuk yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Diğer sorumluların ise beraatine hükmetti. Ancak Askerî Yargıtay 4. Dairesi iki Albay hakkındaki hükümleri sübut yönünden bozup, diğerleri hakkındaki beraat kararlarını onadı. Bu gelişme üzerine Askerî Başsavcılık karara itiraz etti. Başsavcılığın itirazını görüşen Askerî Yargıtay Daireler Kurulu iki Albay hakkındaki hapis cezasını bozup, dosyanın tekrar Askerî Mahkemeye gönderilmesine karar verdi. Dokuz sayfalık karar metninde 33 er olayının meydana geliş şekli ve ihmaller tek tek sıralanmasına rağmen, sorumlular hakkında verilen “büyük zararlar veren emre itaatsizlik suçu” değiştirilerek, daha hafif bir suç olan “görevi ihmal suçundan” iki albayın tekrar yargılanmasını istendi. Ancak tekrar görülmeye başlanan davada 10 Şubat 1999 tarihinde sorumluların tamamının beraat etti ve dosya kapandı. Askerî Yargıtay Daireler Kurulu’nun vermiş olduğu dokuz sayfadan oluşan bozma karar metninde, bugüne kadar kamuoyuna yansımayan çok çarpıcı bilgiler yer alıyor. İşte o karar metninden önemli başlıklar:

 

“Teröristler dört gün önce biliniyordu”

Bingöl İl J.K.lığına gelen İsth.Raporlarında 1993 yılı yaz döneminden itibaren terör örgütü tarafından stratejik bir konumda olan Bingöl İli ve çevre illere bağlantıları bulunan karayollarında yoğun eylemler planlandığı, amaçlarının bu yolların üzerinde kontrolü ele geçirmek olduğu... imkanlarına göre eskort vererek ya da araçların içine silahlı personel de yerleştirmek suretiyle bunları gidecekleri yere sevk ettirmesi gerekirken ilave hiç bir tedbir almadığı, bu hususta kendisine bağlı ast birliklerine de herhangi bir emir vermediği, dolayısıyla da yolun teröristlerce kesilip büyük bir katliama sebebiyet verilmesine yol açıldığı kanaatine varılmıştır.

 

“Zırhlı araç isteğine olumsuz yanıt”

Diyarbakır J.Asayiş K.lığının 17.3.1993 tarihli mesaj emri ile yol emniyeti için “açık ve zırhlı koruması olmayan araç gönderilmemesi” emri üzerine, İl J. Komutanı Alb.Özcan YARAT tarafından Bingöl İl Güvenlik K.lığından zırhlı araç isteğinde ve yol emniyeti için önerilerde bulunulduğu, bu isteğe, İl Güvenlik K. lığı tarafından olumsuz yanıt verildiği,

 

“Telefon çalışmıyordu, telsizin aküsü bitmişti”

Kuruca J.Karakolunun büyük telsizinin aküsü bittiğinden kapalı tutulduğu, küçük el telsizi ile muhabere yapıldığı, tanık beyanlarına göre onun da şarjının bitmek üzere olduğu, başka bir irtibat vasıtası olmadığı gibi, jeneratörünün de bulunmadığı, bu nedenle Malatya’dan en son sevkedilen ve teröristler tarafından yolu kesilen iki araç ile ilgili haberleşmenin sağlıklı bir şekilde yapılamadığı, nitekim, Kuruca J.Krk.komutanı tanık Astsb.Kaya YILMAZ’ın ifadesine göre, saat 17.50 sırasında nöbetçi heyeti tarafından durdurulan iki araçta er sevki yapıldığını öğrenmelerine rağmen durumu il merkez jandarma bölüğüne bildiremedikleri..."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben sormustum yine ayni fikirdeyim.Neden hep ayni gazeteler?Bütün mesaisini Orduya saldirmaya atamis olan bir gazetenin amaci ne olabilir?Bunun arastirilmasi gerekir.Zaten bu gazetenin okuyucu sayisinin oranida bu gazetenin kimlere hitap ettigini anlatmaya yetmektedir.Gazete bayilerini rüsvetle Taraf'i sattirmaya ugrasmalari hep bosuna olmus gazete sergilerinin en alt siralarinda bu gazete(ler)layik olduklari seviyeyi bulmuslardir.Yani yere yakin.Inanmayan gider gazete bayilerini gezip görür.

Her neyse konu bu degil.Konu Almanya ile Türkiye'nin karsilastirilmasi ve bunun üzerinden Türk ordusuna satasmak dil uzatmak hatta hakaret etmektir.Taraf'in otobüse molotof atarak 17 yasinda bir kizimizin yanmasina neden olan PKK yandaslarini savunmaya alarak PKK'lar degildi diye yaptigi haber o kizin ailesi tarafindan nefretle kinandi.Bir gazete bu kadar acik acik terörist yandasi olur ve Ordu düsmanligi yapabilir,heralde bunda PKK'nin kurulusundaki Marksist ideolojinin katkisi vardir,cünkü TARAF denilen gazete 70'li yillarin devrimci kirintilari tarafindan organize edilmektedir.

Alman askerlerinin Afganistan'da yaptigi katliam delillerle sabittir ve yüzlerce masum sivil insan öldürülmüstür.Bingöl olayinda ise sadece iddialarin varligi mevcuttur ve bu olayda askerler silahsizdi,telsiz bozuktu gibi hicbir kasit icermeyen iddialara ragmen sorumlu olanlar hakkinda yasal islem yapilmis ama askeri yargitay mahkemenin vermis oldugu cezayi adaletsiz bularak bozmustur.Bunu hangi vicdana siginarak kalkip koca bir orduya mal ediyor,askeri yargitayi suca ortak etmeye calisiyorsunuz.Yani bu amacin üzüm yemek degilde bagciyi dövmek anlamina gelmiyormu.Sucluyla ugrasilacagina koca bir orduya dil uzatmak hakkin aranmasi degildir art niyetle askere saldirmaktir.Ve hic kimsenin halkin Ordusuna saldirma hakki yoktur.Halkin ordusuna saldiran onun mesruieyetini sorgulamis olur ki Türk ordusu mesru bir ordudur.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben sormustum yine ayni fikirdeyim.Neden hep ayni gazeteler?Bütün mesaisini Orduya saldirmaya atamis olan bir gazetenin amaci ne olabilir?Bunun arastirilmasi gerekir.Zaten bu gazetenin okuyucu sayisinin oranida bu gazetenin kimlere hitap ettigini anlatmaya yetmektedir.Gazete bayilerini rüsvetle Taraf'i sattirmaya ugrasmalari hep bosuna olmus gazete sergilerinin en alt siralarinda bu gazete(ler)layik olduklari seviyeyi bulmuslardir.Yani yere yakin.Inanmayan gider gazete bayilerini gezip görür.

Her neyse konu bu degil.Konu Almanya ile Türkiye'nin karsilastirilmasi ve bunun üzerinden Türk ordusuna satasmak dil uzatmak hatta hakaret etmektir.Taraf'in otobüse molotof atarak 17 yasinda bir kizimizin yanmasina neden olan PKK yandaslarini savunmaya alarak PKK'lar degildi diye yaptigi haber o kizin ailesi tarafindan nefretle kinandi.Bir gazete bu kadar acik acik terörist yandasi olur ve Ordu düsmanligi yapabilir,heralde bunda PKK'nin kurulusundaki Marksist ideolojinin katkisi vardir,cünkü TARAF denilen gazete 70'li yillarin devrimci kirintilari tarafindan organize edilmektedir.

Alman askerlerinin Afganistan'da yaptigi katliam delillerle sabittir ve yüzlerce masum sivil insan öldürülmüstür.Bingöl olayinda ise sadece iddialarin varligi mevcuttur ve bu olayda askerler silahsizdi,telsiz bozuktu gibi hicbir kasit icermeyen iddialara ragmen sorumlu olanlar hakkinda yasal islem yapilmis ama askeri yargitay mahkemenin vermis oldugu cezayi adaletsiz bularak bozmustur.Bunu hangi vicdana siginarak kalkip koca bir orduya mal ediyor,askeri yargitayi suca ortak etmeye calisiyorsunuz.Yani bu amacin üzüm yemek degilde bagciyi dövmek anlamina gelmiyormu.Sucluyla ugrasilacagina koca bir orduya dil uzatmak hakkin aranmasi degildir art niyetle askere saldirmaktir.Ve hic kimsenin halkin Ordusuna saldirma hakki yoktur.Halkin ordusuna saldiran onun mesruieyetini sorgulamis olur ki Türk ordusu mesru bir ordudur.

 

 

saygilarla

Sayin politika, devamli soruyorum diyorsnuz ama herhalde verilen cevaplari ya okumuyorsunuz ya da ciddiye almiyorsunuz.

 

hangi gazetenin veya belirli gazetelerin konunun üzerine gitmesi hicte o kadar önemli degil. Su soruyuda sorabilirsiniz kendinize veya bizlere, neden diger gazeteler bu tip haberi yayinlamiyor diye? ama söyledigim gibi önemli olan kimin hangi heberi yayinladigi degil, haberin dogrulugu veya yanlisligidir. Buyurun haberin yalanligini gösteren bilgi veren kaynak gösterin bizde dogrulari bulalim.

Diger taraftan Almanya ile Türkiye'nin silahli kuvvetleri karsilastirilirken yok efendim birisi kanitlanmis digeri kanitlanmamamis gibi basit kacamak kanitlarla bir seyler elde edemeyiz. 33 erimizin katledilisinde TSK'in hatasini soruyoruz, kimlerin katlettigini degil. PKK'nin katlettigini hepimiz biliyoruz. Ama neden 33 erimiz silahsiz sekilde ve korumasiz sekilde PKK'nin kucagina atildi? PKK bu akerlerin nreden ve nasil gececegini nereden biliyordu?

 

Almanya ile Türkiye arasindaki fark burada basliyor. Onlar arastirip hemde mesela Bild gazetesinin haberine dayanarak arastirma yapip hatalari tesbit ederek hem genelkurmay hemde dönemin savunma bakani istifa ediyor. Sizin gibi or neden bazi gazetele bu tip haberi yayinlayipta ordumuzu kücük düsürüyor gibo sorular sorarark gercekleri saklamak istemedi.

Evet soruyoruz, TSK'nin 33 erin katliamindaki sorumlulugu ne kadardir ve bu sorumlular hakkinda hangi silem yapildi?

 

Bu sorulari soranin kim olduguda önemli degil, önemlim olan sorulara TSK'nin topluma karsi sorumlulugunu yerine getirip dogru dürüst cevap aramasidir. TSK ancak kendi hatalarinin üzerine giderek kendisini güclendirir. Dolayisiyla TSK'den hesap sorandan degilde sormayandan korkacaksin. Onlar Türkiye'nin ve TSK'nin iyiligi icin caba harcayanlar degil.

 

Evet kim 333 erimizin katliminin sorumlusu? katledenlerden degil katlettirenlerden bahsediyoruz!!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Olayın yapılacağını Silahlı Kuvvetlerimiz istihbar edebilmeliydi iddiasını anlarım da, askerlerin oradan geçeceğini PKK nereden biliyordu sorusu son derece abes. Terörün işi budur. Nerede güvenlik zaafiyeti var, arar bulur.

 

Aynen şimdiki Tokat saldırısı gibi güvenli olduğu sanısıyla önem verilmeyen bir alan seçilmiş. Türkiye gibi asker hareketliliğinin çok yüksek olduğu bir ülkede, dakik biçimde her an güvenliğin aksamadan sağlanabilmesi zordur. Bir yerde bir boşluk mutlaka oluşacak ve pusudaki terör o boşluğu kollayacaktır.

 

Yok yani, öğretmeni, mühendisi, işçiyi, sivil halkı, bebekleri acımasızca kurşunlayan bir terör örgütünden, kan içici katillerden söz etmiyor olsak anlayacağım. Durduk yerde böyle menfur bir olay olsa da "bunu yapan da kim?" diye şaşırmış olsak! Amacı, desteği, hamisi, kadrosu apaçık ortada bir terör örgütü var! Küresel ısınmadan ve ozon tabakasının delinmesinden, bu arada PKK eylemlerinden sorumlu hayali bir örgüt yaratma çabasının ardındaki amaç nedir?

 

Olayın Almanya ile ne ilgisi var, bunu çözmek de muamma! Açıkça orduyu zaafa düşürme ve meydanı boşaltma gayretleri sırıtıyor. Aşamayacakları tek kayanın ordu olduğunu çok iyi gördükleri için, Ulusal Kurtuluş Mücadelesini baltalamak için Kuvayı Milliyeyi hedef alan iftiraların daha beteri Silahlı Kuvvetler aleyhinde tezgahlanmakta...

 

Yani şimdi maaşına üç kuruş terör tazminatı ekletmek için asker terörü destekleyecek! Bu mu iddia? Bu değilse nedir, söyleyin! Yoksa "halkı hükümete karşı silahlı isyana teşvik" mi? Ya yeter, kargalar bile bu komediye gülmekten artık vazgeçti. Bu halk, bu hükümete, hem de silahlı ha! Buna Kadir İnanır bile inanmaz!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Olayın yapılacağını Silahlı Kuvvetlerimiz istihbar edebilmeliydi iddiasını anlarım da, askerlerin oradan geçeceğini PKK nereden biliyordu sorusu son derece abes. Terörün işi budur. Nerede güvenlik zaafiyeti var, arar bulur.

 

Aynen şimdiki Tokat saldırısı gibi güvenli olduğu sanısıyla önem verilmeyen bir alan seçilmiş. Türkiye gibi asker hareketliliğinin çok yüksek olduğu bir ülkede, dakik biçimde her an güvenliğin aksamadan sağlanabilmesi zordur. Bir yerde bir boşluk mutlaka oluşacak ve pusudaki terör o boşluğu kollayacaktır.

 

Yok yani, öğretmeni, mühendisi, işçiyi, sivil halkı, bebekleri acımasızca kurşunlayan bir terör örgütünden, kan içici katillerden söz etmiyor olsak anlayacağım. Durduk yerde böyle menfur bir olay olsa da "bunu yapan da kim?" diye şaşırmış olsak! Amacı, desteği, hamisi, kadrosu apaçık ortada bir terör örgütü var! Küresel ısınmadan ve ozon tabakasının delinmesinden, bu arada PKK eylemlerinden sorumlu hayali bir örgüt yaratma çabasının ardındaki amaç nedir?

 

Olayın Almanya ile ne ilgisi var, bunu çözmek de muamma! Açıkça orduyu zaafa düşürme ve meydanı boşaltma gayretleri sırıtıyor. Aşamayacakları tek kayanın ordu olduğunu çok iyi gördükleri için, Ulusal Kurtuluş Mücadelesini baltalamak için Kuvayı Milliyeyi hedef alan iftiraların daha beteri Silahlı Kuvvetler aleyhinde tezgahlanmakta...

 

Yani şimdi maaşına üç kuruş terör tazminatı ekletmek için asker terörü destekleyecek! Bu mu iddia? Bu değilse nedir, söyleyin! Yoksa "halkı hükümete karşı silahlı isyana teşvik" mi? Ya yeter, kargalar bile bu komediye gülmekten artık vazgeçti. Bu halk, bu hükümete, hem de silahlı ha! Buna Kadir İnanır bile inanmaz!

Sayin demirefe, ben sizin konuyu anlamak istemediginiz görüsündeyim. Sebebine gelince:

 

1. Bizim sorguladigimiz bu askerleri terör örgütünün onlari pusuya düsrüp silahsiz ve eskortsuz olduklari icin kolay bir bicimde tavuk keser gibi öldürüleceklerini hesaplamayn ordu görevlilerinden, yani sorumlulardan neden hesap sorulmamasi?

 

2. Sizinde söylediginz gibi terörö örgütü zayif noktayi arastirir ve o noktadan saldiri. Bunu siz ve ben biliyorumda TSK mensuplari bilmiyormu dersiniz? Biliyorlardi ise neden silahsiz sekilde yollandilar? helikoptermi yoktu koskoca TSK'nin? Sorumuz bunlarin arastirilmasi. Hic bir anne ve baba evladini bu tip bir orduya teslim etmek sitemez tabiiki, yani onlari koruyamayan bir orduya.

 

3. Almanya ile alakasi sadece Almanya'nin genel kurmayinin ve savunma bakaninin Afganistan'da Alman silahli kuvettelrinin kendilerine parlemonto tarafindan verilen görevin disina cikmalari. Yani Almanya'da sorumlular gerekeni yaparken malesef ülkemizde tam tersi oluyor birde piskin piskin konusuyorlar.

 

Vallahi bilmem karga marga, ama artik kimse yemiyor!!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eğer bu olayı özenle ısıtanların 33 canımız, yanan ciğerimiz en küçük biçimde umurlarındaysa kalıbımı basarım! Tezgah belli, niyet apaçık belli. Biz tezgahın çok iyi bilincindeyiz sayın dominik, zokayı yeme olasılığımız sıfır, kusura bakmayın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eğer bu olayı özenle ısıtanların 33 canımız, yanan ciğerimiz en küçük biçimde umurlarındaysa kalıbımı basarım! Tezgah belli, niyet apaçık belli. Biz tezgahın çok iyi bilincindeyiz sayın dominik, zokayı yeme olasılığımız sıfır, kusura bakmayın...

Tabiiki belirli cevreler icin söyledikleriniz gecerlidir ama bizler gercegi kendimiz icin bulmamiz gerekmezmi? TSK'nin Türk halkina karsi bir sorumlulugu yokmu? Baskalari sevinecek diye gercekelri saklamamizmi gerekli? Önemli olan bazilarini sevindirecek olaylara firsat verenlerin arastirlip cezalandirilmasi gerekli. 33 askerimizin hicmi degeri yok? Varsa degeri neden sonlari böyle koly oldu?

 

Baskalarinin umurlarini sorgularken kendi düsünce ve niyetimizide sorgulamamiz gerekmezmi?

 

Neden TSK'nin (bilerek veya) bilmeyerek yapmis oldugu hatalar sorgulanmasin? Simdi size örnek evrdigim Almanya silahli kuvvetleri yanlsilarini ortaya cikartan "Bild" gazetesi sayesinde zayifladimi? Bence hayir zayiflamadi, tam tersine bizimkiler gibi beyanetler verip saga sola tehdit savurmus olsalardi zayiflayacaklardi. O yüzde derhal sorumlulugu üstlenip gerekeni yaptilar ve sorun orada bitti. Ama bizde öyle degil. Aradan kac yil gecmis hala hic bir yetkili sorumluluk üstlenmiyor. O halde tabiiki digerleri üzerine gelir kardesim. Sen o firsati veriyorsun onlara.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakınız terör ortamı her türlü hatanın yapılmasına zemin hazırlayan çamurlu bir bataklıktır. Terörün amacı budur zaten. Kaypak, ayak kaydıran bir ortam yaratıp hatalar yapılmasını sağlamak ve hatalar üzerinden yılgınlık, bezginlik meydana getirmek. Terörize bir ortamda mutlaka hatalar yapılır. İnsanların yirmidört saat yedi gün diken üstünde olmaları olanaksızdır, olsa bile sinir yıpranmasından yine hata yaparlar. Hataların bilerek yapıldığı iddiaları teröre destek niteliği taşır ve teröre hizmet eder...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakınız terör ortamı her türlü hatanın yapılmasına zemin hazırlayan çamurlu bir bataklıktır. Terörün amacı budur zaten. Kaypak, ayak kaydıran bir ortam yaratıp hatalar yapılmasını sağlamak ve hatalar üzerinden yılgınlık, bezginlik meydana getirmek. Terörize bir ortamda mutlaka hatalar yapılır. İnsanların yirmidört saat yedi gün diken üstünde olmaları olanaksızdır, olsa bile sinir yıpranmasından yine hata yaparlar. Hataların bilerek yapıldığı iddiaları teröre destek niteliği taşır ve teröre hizmet eder...

Bence terörü 30 yili askin cözemeyip günümüze kadar tasiyan devlet yetkilileri en büyük sorumlulugu tasiyorlar. Terör örgütüne "lütfen yapmayin" diyecek halimiz yok. Ama devlet birimlerinin teshisi, mücadeleyi ve politikayi dogru yapmalari gerekir. Onlar bizi temsil ediyorlar ve bize karsi sorumluluklari var. Devlet basimizda bir padisah evya kiral degil, görevi halki temsil etmek. O halde halka karsi sorumlulugu cok büyük devletin. 33 erin katledilmesinde görevi kötüye kullananlarin derhal hesap vermesi gerekir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bence terörü 30 yili askin cözemeyip günümüze kadar tasiyan devlet yetkilileri en büyük sorumlulugu tasiyorlar. Terör örgütüne "lütfen yapmayin" diyecek halimiz yok. Ama devlet birimlerinin teshisi, mücadeleyi ve politikayi dogru yapmalari gerekir. Onlar bizi temsil ediyorlar ve bize karsi sorumluluklari var. Devlet basimizda bir padisah evya kiral degil, görevi halki temsil etmek. O halde halka karsi sorumlulugu cok büyük devletin. 33 erin katledilmesinde görevi kötüye kullananlarin derhal hesap vermesi gerekir.

 

Caydırıcı cezalar , af edilerek serbest bırakılan teröristler olmasa pkk ve sözcüsü dtp ye bu kadar taviz verilmese 30 yıl sürmezdi.

Sorun yine zihniyet sorunu..Kim olursa olsun hangi parti olursa olsun çanak tutanların sayesinde 30 yıl olmuştur.

 

Ayrıca devletin görevi; Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini,

 

Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak milletin huzur ve refahını sağlamaktır.

 

 

 

33 erin katledilmesinde görevni kötüye kullananlarin derhal hesap vermesi gerekirtiğini düşünürken bu 33 şehidin katledilmesinin asıl sorumlusu 35 bin insanın katili teröristbaşı ve bu terörist başına özgürlük diyen çanakçı kalabalık ve dtp gibi yandaşlarının hesap vermesi gerekmiyormu?

 

Bakın ben 33 askerimizin şehit edilmesinde sorumlu olanların hesap verilmesini ve cezalandırılmasını istiyorum.

Ya siz ;Bölücü başı ve bu katile özgürlük diyen çanakçı topluluğa ve sözcülüğünü yapan dtp gibi zihniyetlerinde hesap vermesini ve ceza almasını istiyormusun.

 

Yani bakın;Birgün olsun samimi olun.Uzuz politik cevap vermeyin, samimi cevap verin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Caydırıcı cezalar , af edilerek serbest bırakılan teröristler olmasa pkk ve sözcüsü dtp ye bu kadar taviz verilmese 30 yıl sürmezdi.

Sorun yine zihniyet sorunu..Kim olursa olsun hangi parti olursa olsun çanak tutanların sayesinde 30 yıl olmuştur.

 

Ayrıca devletin görevi; Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini,

 

Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak milletin huzur ve refahını sağlamaktır.

 

 

 

33 erin katledilmesinde görevni kötüye kullananlarin derhal hesap vermesi gerekirtiğini düşünürken bu 33 şehidin katledilmesinin asıl sorumlusu 35 bin insanın katili teröristbaşı ve bu terörist başına özgürlük diyen çanakçı kalabalık ve dtp gibi yandaşlarının hesap vermesi gerekmiyormu?

 

Bakın ben 33 askerimizin şehit edilmesinde sorumlu olanların hesap verilmesini ve cezalandırılmasını istiyorum.

Ya siz ;Bölücü başı ve bu katile özgürlük diyen çanakçı topluluğa ve sözcülüğünü yapan dtp gibi zihniyetlerinde hesap vermesini ve ceza almasını istiyormusun.

 

Yani bakın;Birgün olsun samimi olun.Uzuz politik cevap vermeyin, samimi cevap verin.

Keske sadece 33 erimizin degilde tüm sehitlerin katilleri artik bunlar kimse PKK'mi / DTP'mi, yok baskalarimi. Bunlarin yakalanmamasini isteyenmi var? Veya engelleyenmi var? Kac sefer sinir ötesi harekatlar yapildi. Kim engelledi bu harekatlari? hic kimse. En az yanilmiyorsam 30 u askin olmustur sinir ötesi harekatlar ve her defasinda bizleri uyutmaya calistilar, neymis efendim terörüstlerin gücünü kirmislar ve hatta yok etmisler. 30 kere bizlera yalan söylediler. 30 yili askin askeri harekat var hem iceride hemde disarida. Hangi allahin bir kulu askerin önüne gecipte birakin bunlari dedi.

33 erin hasabi terörüstleri yakalayinca sorarsin, ama onlari bile bile silahsiz ve eskorsuz yola andanlar belli degilmi? Yoksa onlardami dagdalar? Neden onlardan hesap sorulmuyor dersiniz? Neden genel kurmay baskani sorumlulari hala savunuyor.

 

Beni ne PKK ne de DTP ilgilendirir. Teröre karsiyiz diye diye artik yorulduk. Illada bir sefer daha denmemiz isteniyorsa gene söyleyeyim. Ama 33 erin ölümünde sorumlu olan TSK mensuplarindan hesap soranlari neden TSK'ne karsi asimetrik besimetrik savas yapiyorlar diye elestiriyoruz bunu anlayamiyorum.

 

Bilmiyorum bundan daha samimi söylemler olurmu.

 

Ben sadece PKK canak tutan Kürt tarafinin degil, yani sorumlu DTP'lilerin degil Türkiye tarafinda devletin icerisinde canak tutanlarinda hesap vermesi taraftariyim. Ama önce bunlari birer birer aciklayalim kamu oyuna. Ben hatta Apo'yu asmayan ve milyonlarca paralar harcayip ona özel hotel gibi bir hapishane actiran koalisyon ortaklarinin ve dönemin TSK genel kurmayininda yargilanmasini istiyorum.

Tüm kirli camasirlarin artik ortaya cikartilmasindan yanayim. Apo'yu Apo yapan malesef biz kendimiz olduk. Yakalanmadan önce kac sefer MIT ajanlari tarafindan öldürülebilecek imkanlara sahipken neden öldürmediler acaba? Bu konuda sorumlularin bulunup hesap vermesi taraftariyim.

Ben artik ucuz bir bicimde ülke evlatlarinin pusulara düsürülerek sehit edilemelerini sitemiyorum. Bu konuda önlemalmayanlar hesap versin diyorum. Daha ne diyeyimki?

 

Ama bazilarimiz sadece kendimizi madolyoun bir tarafina bakarak avutuyoruz. ben diyorumki lütfen artik madolyonun iki tarafinada bakalimki gercek dostu ve düsmani iyi taniyalim.

 

12 eylül döneminde güya PKK'lilara hic taviz verilmiyordu, ama ne kadar basardilar o dönem? Hic bir ilerleme olmadi, aksine terör örgütü gün gectikce dahada fazla sempatizan ve savasacak insan buldu. PKK'li teröröüstlere taviz veren politikacilardan ne zaman hesap sordukki simdi soracagiz? ben bu konuda sadece kendi kendimizi oyaladigimiz düsüncesindeyim. Birileri bizimle dalga gecer gibi oynuyor ve hem koltugunu saglamlastiriyor hem de cebini dolduruyor. Onlar icin 33 er PKK'ya kurban edilmis ne önemi varki? nsilolsa kimse onlardan hesap mesap sormuyor, soranlarda derhal terörüst destekcisi ve TSK karsiti ilan ediliyor. Bu tuzaga hepimiz cok kolay bir sekilde düsüyoruz.

 

Bundan daha acik yorum varsa lütfen birisi artik benim adima yazsin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Terör örgütüne "lütfen yapmayin" diyecek halimiz yok.

İyi, biz de bunu diyoruz. Terör lütfenden değil, kendi dilinden anlar. Özel yetiştirilmiş askeri birimlere bağlı özel yetkili antiterör timleri aynen terörist gibi davranarak sorgusuz sualsiz suçüstü infaz etmeli. Başka çare yoktur... Bu dünyanın her yerinde böyle yapılır. İş de oraya çaresiz gidecek gibi görünüyor. Eğer teröristler aklını başına alıp vazgeçmezler, silah bırakmazlarsa...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi, biz de bunu diyoruz. Terör lütfenden değil, kendi dilinden anlar. Özel yetiştirilmiş askeri birimlere bağlı özel yetkili antiterör timleri aynen terörist gibi davranarak sorgusuz sualsiz suçüstü infaz etmeli. Başka çare yoktur... Bu dünyanın her yerinde böyle yapılır. İş de oraya çaresiz gidecek gibi görünüyor. Eğer teröristler aklını başına alıp vazgeçmezler, silah bırakmazlarsa...

Dagda devlete silah cekenlere nasil davranilacagi hakkinda herhangi bir görüs belirtmedim, tabiiki gereken yapilmasi gerek ve buna itiraz edende yok. Güvenlik gücleri ve ordu silah birakmak istemeyen terörüstlere gereken samari atmali. Bu olayin askeri kanadi. Siyasi kanadi da tabiiki baska, ama bu konulara girersek basligi asmis olacagiz. Bu onularla ilgili yeteri kadar baslik var, oralarda görüslerimizi belirtebiliriz, eger yoksa yeni bir baslik acabiliriz.

 

Ama konumuz bu degil. Basliga tekrar bakalim lütfen.

 

Konu basligi silahsiz ve korumasizsekilde 33 askerimmizi normal bir otobüs ile kara yolundan sevkiyat edilerek terörüstlerin önüne yem olarak atilmasini sorguluyoruz.

 

Bu olayda TSK mensuplarinin sorumluluklarini konusuyoruz. Baskalarina konu disina ckmayin demekle olmuyor, benimde aynen baskasindan istedigimi yani konu disina cikamamam gerektigidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi, biz de bunu diyoruz. Terör lütfenden değil, kendi dilinden anlar. Özel yetiştirilmiş askeri birimlere bağlı özel yetkili antiterör timleri aynen terörist gibi davranarak sorgusuz sualsiz suçüstü infaz etmeli. .

 

İyi de Pkk bu dediğinizden çekinmiyor ki..

 

Kaldı ki 90 lı yıllarda bin yıl düşünüp hayal bile edemeyeceğiniz uygulamalar yapıldı güneydoğuda..

 

Sizin ''antiterör'' dediğiniz kirli savaş birimleri ''JİTEM'', ''Kontrgerilla'', ''Hizbul-tahrir'' adlarıyla alasıyla uygulandı güneydoğu dağlarında ve mezralarında..

 

Anlaşılan siz hiç parmak ve kulak kolyesi görmemişsiniz komutan boyunlarında....

 

Dediğim gibi sizin bu düşüncelerinizin Allah'ı 30 yıl boyunca onlara karşı uygulandı dağlarda..

 

Olmuyor efenim işte olmuyor..

 

Adamı helikopterden atıyon bana mısın demiyo, gök yüzünde uçarken bile son sözü olarak ''yaşasın özgür Kürdistan'' falan diyo..( 90 lı yıllarda benzer bir olaya tanık bir askerin anlatımıyla)

 

Ee napcaz şimdi..?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi, biz de bunu diyoruz. Terör lütfenden değil, kendi dilinden anlar. Özel yetiştirilmiş askeri birimlere bağlı özel yetkili antiterör timleri aynen terörist gibi davranarak sorgusuz sualsiz suçüstü infaz etmeli.

Hani bir fotoğraf bin kelime derler ya......

 

cizrenewroz1992jitem.jpg

 

Sizin ''antiterör'' timleri, Kürtlerin JİTEM dedikleri binlerce Kürt masumunu işte böyle ölüme götürüyordu çocuklarının, eşlerinin gözleri önünde...

 

newrozserhildanpanzer16.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hani bir fotoğraf bin kelime derler ya......

 

Sizin ''antiterör'' timleri, Kürtlerin JİTEM dedikleri binlerce Kürt masumunu işte böyle ölüme götürüyordu çocuklarının, eşlerinin gözleri önünde...

 

Bi tarafta Jitem gören masum köylüyü örnek vermişsin, önceki mesajda havadan düşerken bile 'bağımsız kürdistan' diye bağıran bi bölücüyü. İki mesajı da aynı mesaja cevap olarak vermişsin. Belli ki iki mesajında birbirini tamamlıyor.

 

Şimdi biz ne yapalım senin mesajına bakıp. Jitem gören masum köylüye üzülüp, uçaktan atılan bölücü katil için de mi üzülelim? Uçaktan atılan bölücü katile kin duyup, Jitem gören masum köylüye de mi kin duyalım? Yoksa senin neden bu iki farklı insanı bir tuttuğunu mu soralım sana?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim söylediğimin bunlarla ilgisi yok ki... Her uygulama hatalardan ders alınarak daha düzgün yapılır. Dünyada hiç bir şey pat diye mükemmel olmaz. Ayrıca terör ortamı bir bataklıktır, herkese hata yaptırır, karşılıklı. Zaman zaman eksiler olabilecek. Bu eksileri artıya çevirmeye çalışmak gerek, vazgeçmek değil...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bi tarafta Jitem gören masum köylüyü örnek vermişsin, önceki mesajda havadan düşerken bile 'bağımsız kürdistan' diye bağıran bi bölücüyü. İki mesajı da aynı mesaja cevap olarak vermişsin. Belli ki iki mesajında birbirini tamamlıyor.

 

Şimdi biz ne yapalım senin mesajına bakıp. Jitem gören masum köylüye üzülüp, uçaktan atılan bölücü katil için de mi üzülelim? Uçaktan atılan bölücü katile kin duyup, Jitem gören masum köylüye de mi kin duyalım? Yoksa senin neden bu iki farklı insanı bir tuttuğunu mu soralım sana?

 

Basit bir cevapla söylediklerine geçiyorum..

 

Köylünün öldürülmesi de, Pkklının helikopterden atılması da savaş suçudur..

 

Bunları yapan tüm askerler, JİTEMliler, özel harekatçılar, dönemin emniyet müdürü, şehrin valisi, ilçenin kaymakamı, dönemin Genel Kurmay başbakanı, dönemin Başbakanı, dönemin Cumhur başkanı savaş suçu işlemiş, uluslar arası hukuk karşısında yargılanmak zorundadırlar..

 

Bunu yapmakta, söylediklerimi anlamakta bu kadar 'basit..'

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ama konumuz bu degil.

Ben konu dışına çıkmaya değil, daha önce bahsettiğim asgari müşterek zemini bulmaya çalışıyorum. Eğer illa asgari müşterek yok diyorsanız ne yapalım, yapacak bir şey yok. Anlaşamamış oluruz.

 

Esas konu ile ilgili, terör bataklığının herkesi hatalar yapmaya ittiğini, kimsenin 7x24 tetikte olamayacağını, boşluklar doğabileceğini anlattım. Yanlış olan, bu hatanın kasıtlı yapıldığı iddiaları. Temel kurumlar üzerinde bu derece yoğun ve art niyetli kampanyaların acı sonuçlarını görmeye başladık, daha göreceğiz. Bu kimseye yarar sağlamayacak. Kaybeden herkes, hepimiz olacağız. Eğer vatanı memeye satanlardan yana değilsek, bundan hepimizin endişe duyması gerekir. Vatanı memeye satanlar için hava hoş... Dalgalar bodoslama da vursa, sancaktan da vursa, sağa da yatsa sola da yatsa farketmez...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Köylünün öldürülmesi de, Pkklının helikopterden atılması..

Terör ortamının çamurlu bataklığı, herkesin ayağını kaydırabilir. Terörün amacı tam olarak budur. Bir köylü öldürülürse PKK buna göbek atar. Militanlarını ölüme sürdüğünde ellerini oğuşturur. Kan dökülsün, acı çekilsin, öfkeler, kinler kabarsın. Terör örgütü bunlardan geçinir. Kan içerek beslenir terör, kansız yaşayamaz.

 

Türkiye devleti, bu derece destekli ve yoğun terörden, yine az zararla çıktı. Bu kadar yoğun terör, herhangi bir ülkeyi çoktan iç savaşa ve bölünmeye sürükleyebilirdi. Halkımız yine de her kesimiyle sağduyuludur. Kürt vatandaşlarımızın çoğu da devletini sever, bağlıdır. Çoğu da zorunluluktan, korkudan sesini çıkaramıyor. Terör tamamen dış destek ve güdümle, propaganda aygıtı ile ayakta durmaya çalışıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Basit bir cevapla söylediklerine geçiyorum..

 

Köylünün öldürülmesi de, Pkklının helikopterden atılması da savaş suçudur..

 

Bunu yapmakta, söylediklerimi anlamakta bu kadar 'basit..'

 

Bak ben sana anlaması basit olan başka bişey söyleyeyim. Her ikisinin de savaş suçu olması, senin terörist ile masum bir insanı aynı kefeye koymanı gerektirmez. Hukukta bile bir savaş suçlusu askeri mahkemede yargılanmaz değil mi, soruşturmasını sivil mahkemeler ya da savcılar yapmaz. Sen burada masum bir insanın Jitem tarafından öldürülmesine veya yakalanmış bi teröristin uçaktan atılmasının haksızlığına odaklanmıyorsun. Konu oraya gelince onu vurguluyorsun sadece. Öyle olmasa ikisini en baştan ayrı ayrı nitelersin. İkisinin savaş suçu mağduru olduğunu söyleyip, kimliklerinin farklı olduğunu söylersin. Bunu yapmıyorsun. Yazına bakınca ben şunu anlıyorum -bak bu masum halk, jitem öldürmüş. bak bu pkk'lı, onu da jitem öldürmüş. Bunların ikisi de aynı- diyorsun, hop bitti. Bende, jitem'in öldürdüğü masum halkın da, o uçaktan atılan terörist gibi -yaşasın kürdistan- dediği izlenimi yaratıyosun. Sorumu o yüzden öyle sordum. Bende Jitem'in öldürdüğü insanların masum olmalarına rağmen, yaşasın kürdistan dedikleri izlenimini yaratmaya hakkın yok. Senin vicdanın, o masum insanları katletmiş bir terörist ile jitem'in katlettiği masum bir vatandaşı aynı kefeye koyabiliyorsa, ben daha bişey demiyorum. Teslim olmuş bi teröristi uçaktan atmak da, masum halkı katletmek de savaş suçu, buna sorun yok. Eli kanlı bir terörist ile jitem'in katlettiği masum vatandaşı daha başka hangi açılardan bir tutuyorsun ben bunu merak ediyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben konu dışına çıkmaya değil, daha önce bahsettiğim asgari müşterek zemini bulmaya çalışıyorum. Eğer illa asgari müşterek yok diyorsanız ne yapalım, yapacak bir şey yok. Anlaşamamış oluruz.

 

Esas konu ile ilgili, terör bataklığının herkesi hatalar yapmaya ittiğini, kimsenin 7x24 tetikte olamayacağını, boşluklar doğabileceğini anlattım. Yanlış olan, bu hatanın kasıtlı yapıldığı iddiaları. Temel kurumlar üzerinde bu derece yoğun ve art niyetli kampanyaların acı sonuçlarını görmeye başladık, daha göreceğiz. Bu kimseye yarar sağlamayacak. Kaybeden herkes, hepimiz olacağız. Eğer vatanı memeye satanlardan yana değilsek, bundan hepimizin endişe duyması gerekir. Vatanı memeye satanlar için hava hoş... Dalgalar bodoslama da vursa, sancaktan da vursa, sağa da yatsa sola da yatsa farketmez...

Benim icin asgari müsterek önce insana deger vermektir. 33 askerin ölüme yollanasini "terr bir batakliktir ve hataya zorlar" diyerek aciklayip TSK'nin parali kumandanlarini haklamaya calisiyoruz, ama diger traftan catisma sirasinda PKK'lilarin eline gecerek teslim olan askerer hakkinda vatanhainliginden tutun ajana suclamasina kadar sölemeiklerimizi birakmadik. Ve gene bu TSK her ne hikmetse 33 askeri silahsiz ve korumasiz sekilde sevk edenleri savunurken diger teslim olan askerlerimizi tutukladir. Son durumlari ne tam olarak bilmiyorum, ama umarim serbest birakilmislardir.

 

Asgari müsterek burada basliyor, birileri ne yaprsa yanlarina kar kalirken catismaya gönderilen genc askerler esir düsünce derhal tutuklaniyor.

 

Celiski burada basliyor.

 

Konuyu dagitmamiza hic gerek yok. Olay cok basit. Bilerek veya bilmeyerek görevini kötüyekullanan ve himayesindeki askerlerin ölümüne sebeb olan TSK mensuplarindan hesap sormak istiyormuyuz yoksa onlara dokunlmamazlik cübbesimi giydirmek istiyoruz?

 

A veya be simetrik savas gibi hikayeler anlatarak kamuoyunu aldatmaya calisiyoruz.

 

Bence TSK laskalasmistir. Bu 30 yillik teröre karsi mücadele ediyorum derken yasa disi örgütlenmelere basvurmustur ve simdi bu hatalarinin cemereseni cekiyor.

 

Yasa disi örgütlenmelere devlet icerisinde müsaade edersek o yasadisi girisimler sonra silahi devlete cevirir. Ben bu anlamda esrarengiz sekilde göz göre göre ölüme gönderilen askerlerin TSK icerisindeki yasadisi örgütlenmeye artik hakim olamayisinin göstergesi. Genel kurmay baskanida bataga düsen kurumunu kendi yaptiklari hatalardan dolayi savunarak dahada batakligin icerisine itiyor.

 

TSK ancak kendi icerisindeki batakligi kurutursa, tabii bu kurutma isi öyle kolay oamaz cünki, bataklik gene TSK'nin talimatiyla kurulmustu (JITEM, Yesil gibi mafya mensuplariyla, itirafcilarla ve Hizbullah gibi islami terör örgütleriyle beraber faili mechullerin yasanmasina neden olusu)Batakligi temizlemek icin tüm bu pis islerin de itirafi gerekli oldugu icin, genel kurmay batakligi savunma karari veriyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi de Pkk bu dediğinizden çekinmiyor ki..

 

Kaldı ki 90 lı yıllarda bin yıl düşünüp hayal bile edemeyeceğiniz uygulamalar yapıldı güneydoğuda..

 

Sizin ''antiterör'' dediğiniz kirli savaş birimleri ''JİTEM'', ''Kontrgerilla'', ''Hizbul-tahrir'' adlarıyla alasıyla uygulandı güneydoğu dağlarında ve mezralarında..

 

Anlaşılan siz hiç parmak ve kulak kolyesi görmemişsiniz komutan boyunlarında....

 

Dediğim gibi sizin bu düşüncelerinizin Allah'ı 30 yıl boyunca onlara karşı uygulandı dağlarda..

 

Olmuyor efenim işte olmuyor..

 

Adamı helikopterden atıyon bana mısın demiyo, gök yüzünde uçarken bile son sözü olarak ''yaşasın özgür Kürdistan'' falan diyo..( 90 lı yıllarda benzer bir olaya tanık bir askerin anlatımıyla)

 

Ee napcaz şimdi..?

 

 

Aldıkları uyuşturucunun etkisinden ne uçak tanır ne helikopter nede özgürlük.

 

Askerliğimizde teröristlerin terk ettiği yerlere gittiğimizde her yerin uyuşturucu ve enjektörlerle dolu olduğuna şahit olduk..

Başkalarının uydurma sözlerini duyarak konuşmuyorum ben.

 

Ve yine yakaladığında hastane ye götürülen teröriste yarış atlarına vurulan doping iğnesinin yapıldığını da gördük.

 

At’ın bile dayanamadığı uyarıcıya sözde insan nasıl dayansın!

 

Siz bunların inancından dolayımı böyle yapılıyor sanıyorsunuz.?

 

 

Ne mi yapacan şimdi !

 

Bilmediğiniz bu gerçekleri öğrenecen !

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aldıkları uyuşturucunun etkisinden ne uçak tanır ne helikopter nede özgürlük.

 

Askerliğimizde teröristlerin terk ettiği yerlere gittiğimizde her yerin uyuşturucu ve enjektörlerle dolu olduğuna şahit olduk..

Başkalarının uydurma sözlerini duyarak konuşmuyorum ben.

 

Ve yine yakaladığında hastane ye götürülen teröriste yarış atlarına vurulan doping iğnesinin yapıldığını da gördük.

 

At’ın bile dayanamadığı uyarıcıya sözde insan nasıl dayansın!

 

Siz bunların inancından dolayımı böyle yapılıyor sanıyorsunuz.?

 

 

Ne mi yapacan şimdi !

 

Bilmediğiniz bu gerçekleri öğrenecen !

 

Kaplan sen yeryüzünün gördüğü en gözü kara özgürlük savaşçılarından bahsettiğinin farkında mısın? '300 PKKlı' filmi bile çekilecek yakında. Avrupada kürt kongresinde başkanları yüzlerce yıldır özgürlük mücadelesi verdiklerini söylemiş. Kime karşı, ne zaman, hangi gezegende? :blink::wassat: Son mohikan mübarek.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.