Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ayran ve Kaymak / IMF Hakkında Ne Düşünüyorsun ?


Misafir birce

Önerilen İletiler

 

Ayran ve kaymak

 

 

Iki arkadaş bir köşede oturmuş konusuyorlarmiş; biri diğerine sormuş :

 

- IMF hakkında ne düşünuyorsun ?

 

- Bir fıkra ile anlatsam, olur mu ?

 

- Olur.

 

- Birgün iki tane kurbağa ayran bakracına düşmüş. Cırpınmaya başlamışlar.

 

 

Bir tanesi bir süre cırpındıktan sonra kurtuluş olmayacağını anlayıp, kendini salıvermiş. Boğulup gitmiş.

 

 

Diğeri ise cırpınmaya devam etmiş.

 

 

Cırpındıkca, ayranın yağı üstte birikmeye başlamış.

 

Kurbağa, üzerine oturabileceği kadar yağ birikince, cıkıp yağın uzerine oturmuş.

 

- Kurtulmuş mu ?

 

- Hayır. Aksine o zaman yanmış...

 

 

Ayran sahibi kurbağayı diğer bakraca atmış.

 

 

Kurbağa cırpındıkca ayranın üzerinde yağ tabakası oluşuyormuş.

 

 

Kurbağa tam kurtulduğunu zannederken, ayran sahibi, biriken yağları toplayip kurbağayı diğer bakraca atıyormuş.

 

 

Bu böylece sürüp gitmiş.

 

 

- Eeee ?

 

- Ee si şu. Biz cırpındıkca, IMF, 'sizi kurtarıyorum' diye bizi alıyor diğer bakraca atıyor. Ve biriken yağları topluyor.

 

Hepsi bu kadar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çok güzel fıkra, en güzeli daha önce duymamış olmam...

 

Benim de aklıma bir fıkra geldi. ABD'de iki şeye çare yoktur bilirsiniz. Ölüme ve vergi borcuna... Buna rağmen insan ihmalciliği ya, biri vergisini ödememiş. Vergi idaresinden bir çağrı alınca tutuşmuş ve hemen muhasebecisini aramış. Tavsiye istemiş. Muhasebeci:

 

-"Eski püskü giyin, işlerim kötü, iflasın eşiğindeyim de, belki acırlar" demiş. Adam bir de avukatıma danışayım deyip bir telefon daha açmış ve muhasebecinin tavsiyesini de iletmiş. Avukat:

 

-"Sakın ha! Tersine çok iyi giyin, seni güçlü biri sanır, ilişmeye çekinirler belki" demiş. Adam her iki tavsiyenin sonundaki belkilerden ikirciklenip tecrübeli bir dostunu aramayı akıl etmiş. Dostu olayı ve iki tavsiyeyi dinleyince gülmüş:

 

-"Bir kız gerdekte ne giyeceğine karar verememiş. Arkadaşlarını arayıp ne giyse iyi olacağını sormuş. Bir arkadaşı açık giyinmesini tavsiye etmiş. Bir arkadaşını daha aramış, o ise, "tersine kapalı giyin, asıl o tahrik edici olur" demiş." diye anlatırken adam dostunun sözünü kesmiş:

 

-"İyi de bu kızın durumunun benimle ne ilgisi var?" diye sormuş. Dostu yine gülmüş:

 

-"Çok ilgisi var, ne giyerseniz giyin, ikinize de olacak olan aynı..."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çobanın biri dere kenarında koyunlarını otlatıyormuş. Tam o anda, yanına bir Cherokee Jeep yanaşmış. Brioni gömlek,

Prada ayakkabılar giyen, Ray-Ban gözlüklü ve Stefano Ricci kravatlı bir sürücü, aşağıya inip, çobana sormuş.

 

Kaç tane koyunun olduğunu bilirsem, bana onlardan bir tanesini verir misin ?

 

Çoban, bir adama bir de koyunlarına bakmış; "Tamam" diye cevap vermiş.

 

 

Genç adam arabasını park etmiş. Telefonunu bilgisayarına bağlayıp, bir NASA sitesine girmiş, GPS'ini kullanarak yeri taramış, bir database

 

ve logaritma ile doldurulmuş 60 excel tablosunu açmış ve 150 sayfalık bir rapor basmış.

 

Ardından, çobana dönerek;

 

 

"Tam 983 adet koyunun var" demiş.

 

 

Çoban da "Doğru" diye cevap vermiş, "Koyununu alabilirsin" .

 

Genç adam koyunu almış ve jeep'inin arkasına koymuş.

Bu kez çoban genç adama dönüp;

 

"Peki... Senin nerede ve ne iş yaptığını bilirsem, koyunumu geri verir misin?" diye sormuş.

 

Adam da "Evet neden olmasın" diye yanıtlamış.

 

Bunun üzerine çoban;

 

"Sen IMF'de uzmansın" demiş.

 

 

Adam hayretle sormuş; "Nasıl oldu da bildin ?"

 

Çoban "Çok basit" diye cevap vermiş.

 

 

"Buraya çağrılmadan geldin, bu bir.

İkincisi benim bildiğim bir şeyi bana söylemek için benden bir koyunumu istedin.

Üçüncüsüne gelince, yaptığın hiçbir şeyden anlamıyorsun çünkü köpeğimi aldın !"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir genç. Kayseri li Maras 'a yerleşmiş ve bir çiftçiden 100 liraya bir eşek satın almış.

Çiftçi bir gün sonra getirmeyi söz vermiş. Bir gün sonra çiftçi gencin evine gelip

 

 

"Oğlum sana kötü haberim var. Dün gece eşek rahmetli oldu."

 

Kayserili, "o zaman 100 liramı geri vereceksin."

 

 

Çiftçi, "Evlat, paranı harcadım. Kalmadı ki vereyim."

 

Kayseri'li, "Pekala bana ölü eşeği getir o halde."

 

 

Çiftçi, "Ne yapacaksın ölü eşeği ?"

 

Kayseri 'li, "bir piyango uyarlıyayıp paramı kazanacağım."

 

 

Çiftçi, "Nasıl yapacaksın öyle olmaz."

 

Kayseri 'li, "olacak. Ben eşeğin ölü olduğunu söylemiyeceğim."

 

 

Bir ay kadar sonra çiftçi genci görünce "o piyango işin nasıl oldu evlat ?"diye sorar.

 

Genç, "ben ikişer liradan 500 bilet sattım ve 998 lira kazancım oldu."

 

 

"Çiftçi, "Kimse ölü eşek diye şikayet etmedi mi ?"

 

Genç, "Tek öğrenen o piyangoyu kazanandı; ben de ona 2 lirasını geri verdim."

 

Bu başarısından sonra son haberde bu genç Türkiye / IMF heyetinde üye olarak Çalışmaktaymış

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çok güzel birce ya... Hiç duymadığım fıkralar... Yalnız ölmüş eşek fıkrasında kazananı susturmak için 2 liradan daha fazlasına gereksinim var sanırım... Bence kazancı fiftiye fifti ister gibi geliyor... 400 lira kazanç... Kabul edilebilir...

 

Ama kötü alıştırdın yalnız... Hep böyle orjinal fıkralar beklerim.

 

Peki sen ölüp öbür tarafta konuşan iki kadının fıkrasını biliyor musun?

 

-"Merhaba, benim adım Sylvia... Senin?"

-"Martha... Kötü görünüyorsun, nasıl öldün?"

-"Yo, aslında hiç acı çekmedim. Donarak öldüm."

-"Şanslıymışsın. Ben kocamın beni aldattığından şüphelenip eve erken geldim ve kan ter içinde kalıncaya kadar her yeri aradım, ama o kadını bulamadım. Sinirimden kalp krizi geçirip öldüm."

-"Keşke derin dondurucuya bakmayı akıl etseydin! Şimdi ikimiz de yaşıyor olurduk!"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dur şimdi... "O kadın" deyince aklıma bir tane daha geldi.

 

Ünlü bir Fransız dedektifi her olayda polislere bağırırmış: "Bana o kadını bulun çabuk!" Gerçekten de her olayın ardından bir kadın çıktığını gören polisler alışmışlar, seslerini çıkarmıyorlarmış. Ama bir gün sıva yaparken balkondan düşen bir işçinin olayında olay yerine gelip yine:

-Bana o kadını bulun hemen!" diye bağırınca:

-"Bu kez olayda kadın filan yok artık!" diye itiraz etmişler. Dedektif küplere binmiş:

-"Çabuk bana o kadını bulun dedim size!"

 

Polisler çaresiz soruşturmuşlar ve işçinin karşı balkona çıkan bir kadına bakarken adımını boşluğa attığını belirlemişler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ve en sevdiğim Temel fıkrası: Temel mutad olduğu üzere iki ecnebi ile uçağa binmiş. (Çoğunlukla trene biner ama, farketmez aslında...)

 

Biri İtalyan, biri Fransızmış yol arkadaşlarının. İtalyan azığını açarken söylenmiş:

 

-"Eğer karım yine İtalyan peynirli sandviç hazırladıysa kendimi aşağı atacağım, bıktım artık!"

 

Daha o azığını açarken Fransız:

 

-"Eğer benim karım da yine Fransız salamlı sandviç hazırladıysa ben de kendimi aşağı atacağım, ben de bıktım artık!" diye söylenmiş.

 

Önce İtalyan:

 

-"Lanet olsun, yine İtalyan peyniri!" diye bağırıp yerinden fırlamış ve aşağı uçmuş. Arkasından Fransız:

 

-"Lanet olsun, yine Fransız salamı!" diye bağırıp o da peşinden gitmiş. Temel öfkeyle azığını açmış. Azığına bir göz atınca o da bağırarak peşlerinden gitmiş.

 

Üçünün cenaze töreni birlikte yapılıyormuş. Fransızın karısı:

 

-"Aaaah, ah! Bilir miydim, bilsem hiç peynirli sandviç koyar mıydım!" diye dövünüyormuş. İtalyanın karısı da:

 

-"Aaaah, ah! Bilir miydim, bilsem hiç salamlı sandviç koyar mıydım!" diye dövünüyormuş. Fadime ise hiç sesini çıkarmıyormuş.

 

-"Sen niye bir şey söylemiyorsun?" diye sormuşlar. Fadime suratını asmış:

 

-"Temel kendi aziğuni kendi hazirlamiş idi..."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sizinkisi de güzel miş, sayın demirefe :) benimkiler bulabildiklerim..

 

Bir tane de gercek bir olay aktarayım...

 

 

KANGAL VE DÜNYA BANKASI

 

IMF ve Dünya Bankası uzmanlarının yeteneğinin sadece fıkralarla sınırlı olduğunu sanmayın.

 

Anlatacağım bu olay fıkra kitaplarında değil, Sayıştay'ın resmi denetim raporlarında yer alıyor:

 

Dünya Bankası, Türkiye'de kırsal alanda yaşanan sağlık sorunlarını çözmeye karar veriyor.

 

Bunun için de Sivas ili ve çevresi özelinde bir sağlık projesi geliştiriyor.

 

Proje, kırsal kesimde sağlık sorunu yaşayan vatandaşa çabuk

 

ve kolay ulaşılmasını amaçlayan motorize bir proje !

 

Sağlık elemanları motosikletlere atlayacak, sağlık hizmeti talep eden vatandaşa anında ulaşacaklar.

 

Bunun için 50 adet motosiklet alınıyor. Tabi kredi veren Dünya Bankası, borcu ödeyecek olan Türkiye Cumhuriyeti hazinesi...

 

 

Proje davulla zurnayla başlatılıyor.

 

Bir süre sonra anlaşılıyor ki motosiklet, kangal köpekleriyle meşhur Sivas'a hiç uygun değil.

 

Kangal köpeklerinin saldırısı yüzünden motosikletler yerlerinden dahi kıpırdatılamıyor.

 

Üstelik yılın yarıdan fazlasında kış mevsimi yaşanan Sivas'ın ayazında motosiklete binmek ne mümkün ?

 

Proje yatıyor, motosikletler depoda çürümeye terk ediliyor.

 

Antalya Valiliği durumdan haberdar olup, "Bizde ne Kangal var, ne de kış! Projeyi bizim ilimize kaydırın" talebinde bulunuyor.

 

Ancak Dünya Bankası aşılamıyor, motosikletler depoda çürürken, alınan kredi faiziyle ödeniyor...

 

Erdoğan SÜZER

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çok örnekler var buna benzer... Gümrükte işlemleri beklerken açlıktan ölen zavallı devekuşlarından, dört silindirli arabaların pabucunu dama atar korkusuyla gümrükte çürütülen iki silindirli ekonomik arabalara kadar...

 

Neyse bir fıkra daha:

 

Bakanın biri tebdili kıyafet denetime çıkmış. Yolda sıkışıp bir tuvalete dalmış. Tam ibriği kapıp içeri girecekmiş ki, bekçi:

 

-"Hop, o mavi ıbrığı alma, kırmızıyı al" diye bağırmış. Bakan aceleyle ibriği değiştirip içeri girmiş. İçerde bu salaklığı niye yaptığını düşünmeye başlamış. Adamı hiç dinlememesi gerektiğini düşünmüş. Çıkınca sinirinden:

 

-"Niye böyle bir lüzumsuzluk yaptın, hangi ibrik ne farkeder?" diye sormuş. Bekçi gülmüş:

 

-"Eee, müsade et de bizim de o kadar bir hökmümüz yürüsün begim!" demiş.

 

NOT: Bir doğa bisiklet turu tutkunu olarak köpeklerden oldukça şikayetçiyim ben de. Bu hayvanların tekerlekli şeylere resmen allerjisi var. Yok artık iyice kızdım, bisikleti atıp ben köpeğe saldırıyorum! :D Ne bu köpeklerin derdi anlamıyorum!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aslında bu fıkrayı başlık doğrultusunda düzenleyip, bakan yerine ülkenin içine etmeye gelen IMF temsilcisini ve tuvalet bekçisi yerine de güya ona zorluk çıkarır gibi yapıp, (mutad alışkanlığı olduğu üzere) millete şov yapmasını ibrik değiştirtme olarak metaforlayıp ve sonra yine de yapacağını yapmasına yol veren malum kişiyi koymak gerekiyor.;)

 

"Hop, vammünüt, o kırmızı ıbrığı değil, maviyi alacaksın!":lol:

 

Ve iş bittikten sonra: "Eee, müsade et de o kadarcık şov yapıp oy toplayalım ki bir daha geldiğinizde başta yine ben olayım!"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kabadayı bir Hıristiyan, günün birinde Müslüman olmaya karar vermiş.

Ve olur olmaz, bunu bir kurban keserek taçlandırmak istemiş.

Kurbanlığı bahçede hazırlamış ama kesmeyi bilmediği için camiye gitmiş;

Elinde bıçak...

İçeri girmiş ve seslenmiş:

"Aranızda salih bir müslüman var mı?"

Kimseden ses yok...

Bir daha bağırmış;

Üsteleyince, cemaatten birisi çıkıp:

"Ben varım" demiş çekine çekine...

Gitmişler...

Yarım saat sonra Müslümanlığa genel eleman bu sefer üzeri kanlı bir biçimde geri dönmüş camiye ve sormuş:

"Aranızda başka bir salih müslüman var mı?"

Yine çıt çıkmamış;

Tekrar üsteleyince, birisi çıkıp:

"Ben varım" demiş...

Eleman yine üzeri kanlı bir biçimde tekrar gelmiş yarım saat sonra

Ve tekrar seslenmiş;

"Aranızda salih bir müslüman daha var mı?"

Cemaat sessizliğe bürünmüş...

Tekrar üsteleyince, cemaatten bir ses duyulmuş:

"İmamda biraz müslümanlık vardır!"

 

İmam dönüp bağırmış:

"Yalancının ... ... ..."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İmam dönüp bağırmış:

"Yalancının ... ... ..."

Anlaşılan ilk giden müslüman kesmeyi biliyor ama, yüzmeyi bilmiyormuş. Herhalde ikinci giden de bağırsakları sarmayı veya işkembeyi boşaltmayı bilmediğinden bir kişi daha lazım olmuştur! :lol: En güldüğüm fıkralardan biridir. Kimisi de şöyle anlatır:

 

İmam: "Ne lan, iki namaz kıldırdık diye hemen müslüman mı olduk?" :lol:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:lol:En güldüğüm fıkralardan biridir. Kimisi de şöyle anlatır:

 

İmam: "Ne lan, iki namaz kıldırdık diye hemen müslüman mı olduk?" :lol:

 

demirefe bende bu versiyonu dinledim anlatan kişiden. 2-3 haftadır işyerinde en büyük geyiklerimizden biridir bu fıkra. bizde onlarca versiyonunu geliştirdik :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Anlaşılan ilk giden müslüman kesmeyi biliyor ama, yüzmeyi bilmiyormuş. Herhalde ikinci giden de bağırsakları sarmayı veya işkembeyi boşaltmayı bilmediğinden bir kişi daha lazım olmuştur! :lol: En güldüğüm fıkralardan biridir. Kimisi de şöyle anlatır:

 

İmam: "Ne lan, iki namaz kıldırdık diye hemen müslüman mı olduk?" :lol:

 

Bana "yalancının..." diye başlayıp küfretmesi de komik geldi ama senin dediğin de sempatik geldi :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

IMF ile ilgili fıkra bulamaz oldum, hepsini sanki saklamışlar :) belki bu da hoşunuza gider..

 

Basbakan Erdogan, dış destek aramak icin Ingiltere'yi ziyarete gitmis. Ziyareti sırasında Kraliçe

tarafindan çay içmeye davet edilen Erdogan, Kraliçe'ye kendi liderlik felsefesinin

ne olduğunu sormus. Kraliçe 'çevremi akıllı insanlarla doldurmak' cevabını vermis.

 

Erdogan bunun uzerine kraliceye çevresindeki insanların akıllı olup olmadığını nasıl ayırt ettiğini sormuş.

Kraliçe,'onlara doğru soruları sorarak ayırt ediyorum' diye yanıtlamış ve 'izin verin göstereyim' demis.

 

Kraliçe hemen Tony Blair'i aramış ve: 'Sayın Basbakan, lütfen bu soruya cevap verin: Annenizin bir çocuğu

var, babanızın bir çocuğu var ve bu çocuk, sizin ne kız ne de erkek kardeşiniz.Kimdir bu? ' diye sormus.

 

Tony Blair: 'Bu benim majesteleri' diye yanıtlamış.

Kraliçe 'Doğru.Teşekkürler,iyi çalışmalar Blair' demiş ve

Erdogan'a dönerek: 'Gordünüz mü Sayın Erdogan?'

 

'Evet majesteleri, çok teşekkür ederim, bu metodunuzu kesinlikle kullanacağım' diyerek oradan ayrılmış.

Yurda dönünce de hemen Unakitan'ı yanına çağıran

Erdoğan, 'Kemal abi sana soracağım bir soruyu cevaplamanı istiyorum'

demiş. Unakıtan : 'Tabii efendim, nedir?' Erdogan:'Annenin bir çocuğu

var, babanın bir çocuğu var ve bu çocuk, senin ne kız ne de erkek kardeşin.Kimdir bu?'

 

Unakıtan sağa bakmış sola bakmış düşünmüş taşınmış ve en sonunda:

'Efendim bunu biraz düşünüp sonra size cevap versem?' demiş.

Erdoğan kabul etmiş ve Unakıtan oradan ayrılmış.

Vakit kaybetmeden Bakanlar Kurulunu toplantıya cağırmış saatlerce bu soru uzerinde düşünmüşler ama kimse bir cevap bulamamış.

 

En sonunda Kemal Unakıtan Kemal Derviş'i aramış ve durumu aktardıktan sonra

'Annenizin bir cocuğu var, babanızın bir cocuğu var ve bu çocuk sizin ne

kız ne de erkek kardeşiniz. Kimdir bu?' Derviş: 'Bunda bilemeyecek ne var,tabii ki benim!' diye yanıtlamış.

 

Cevabı alan Unakıtan hemen Tayyip'i arayarak: 'Cevabı buldum efendim, kim olduğunu biliyorum, Sayın Kemal Derviş' demiş.

Tayyip büyük bir hayal kırıklığı ile cevap vermiş:

'Yanlış cevap Kemal Abi, Doğru cevap Tony Blair idi.'

 

 

Özlem Özdil

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bunu duymuştum birce biggrin.gif

 

süper zekalar laugh.gif

 

 

 

Bir Hıristiyan, bir Yahudi ve bir Müslüman'a, yani Temel'e, hatta Oflu Hoca'ya sormuşlar. "Kazandığınız paranın ne kadarını Allah'la paylaşır, ne kadarını siz kullanırsınız" diye...

 

Hıristiyan, "Bir metre ileriye bir çizgi çizerim, havaya paraları fırlatırım. Çizginin ötesine düşen Allah'ın, diğeri ise benimdir" demiş.

 

Yahudi bir çukur kazdığını, paraları havaya fırlattığını, çukura düşenleri cebine attığını, dışında kalanların ise Allah'ın parası olduğunu söylemiş.

 

Sıra bizim Oflu Hoca'ya gelmiş. Hoca cevap vermiş: "Ula uşaklar, ben paraların hepsini havaya fırlatırım. Allah ihtiyacı olanı zaten alır, düşenler ise benumdur."

 

 

Halim Mete

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yanlış cevap Kemal Abi, Doğru cevap Tony Blair idi.

:lol: :lol: :lol::iyi:

 

Mükemmel ya! Çoktandır hiç bir fıkraya bu kadar gülmedim. Birce, sen bu fıkraları lütfen bulup yazmaya devam et, ne olursun! :forgiveme:

 

Tengeriin dostum, iki versiyon da hoş ve komik... Senin versiyon daha doğal aslına bakarsan... Yani tanık olunabilecek de bir durum! :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Oflu Hoca

:DOflu hocanın "muhterem muslimanlar..." (işaret parmağını yere çevirerek) "namazunuzi kilun..." (Başparmağını kendine çevirerek de "zekatunuzi verun..." dediği meşhurdur.

 

ABD nin İngilizce adında bile "United States of America" geçer... -_-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar harikasınız bende keyifle takip ediyorum...:D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.