Misafir birce Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Ümit Yaşar Oğuzcan, (22 Ağustos 1926, Tarsus - 4 Kasım 1984) Babasının adı Lütfi, annesinin adı Güzide'dir. Anakara İncesu Lisesi’nden mezun oldu. Türkiye İş Bankası’na girerek Adana, Ankara ve İstanbul’da çalıştı, otuz yılını doldurunca Halkla İlişkiler Müdür Yardımcısı görevinde iken, emekliliğini istedi, ayrıldı (Haziran 1977). İstanbul’da kendi adını taşıyan sanat galerisi kurdu. Şiire 1940’da Yedigün şairleri arasında başlayan şairin 33 şiir, 4 düzyazı kitabı, 13 antoloji ve biyografik eser, toplam 50 eseri yayınlandı. Şiir plakları, şarkı sözleri ve yergileriyle tanınan Oğuzcan, günümüzün en popüler şairlerindendir. Genellikle Faruk Nafiz Çamlıbel duyarlılığında ve aşk, ayrılık, özlem temaları ekseninde çoğalttığı şiirini, 1973’te büyük oğlu Vedat’ın intihar etmesi üzerine, hayatın boşluğu, ölüm ve acı gibi derinliklere, öz ve biçim yoğunlaştırmalarına yöneltti. Kendisinin hayatı boyunca 24 kez intihara kalkıştığı söylentileri olsa da sadece üç kez intihara teşebbüs etmiş, büyük oğlu Vedat ise 1973 yılında Galata Kulesi'nden atlayarak intihar etmiştir. Bu olay, şairin ruh dünyasında tamiri mümkün olmayan hasara yol açmıştır ve o zamandan sonra kendini "Acılar Denizi" olarak tasvir etmiştir.. Galata Kulesi adlı şiirini oğlunun intiharı üzerine yazmıştır. Şairlik başarısını, daha etkili, aruzla yazdığı rubailerinde gösterdi. İşte, bestelenmiş olan örnek rübailerinden biri ARAYIŞ Bir tas zehir verin bana içeyim Tek unutmak için acılarımı Baksana; kırdılar kapılarımı Yağmalandı kalbim, ömrüm, herşeyim Kurşuna dizdiler anılarımı Yenik düştüm bu savaşta neyleyim Bir mezar nasılsa işte öyleyim Unuttum en güzel şarkılarımı Gündüzü yok upuzun bir geceyim Yitirdim umut kırıntılarımı Sevgimi, neşemi, bütün varımı Çaresiz bir yokluğun içindeyim Gömdüm içime yıkıntılarımı Arıyor bir yarım öbür yarımı ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 BEYAZ GÜVERCİN Süzülüp mavi göklerden yere doğru Omuzuma bir beyaz güvercin kondu Aldım elime, usul usul okşadım Sevdim, gençliğimi yeniden yaşadım Bembeyazdı tüyleri, öyle parlaktı Açsam ellerimi birden uçacaktı Eğildim kulağına; dur, gitme dedim Hâreli gözlerinden öpmek istedim Duydum; avuçlarımda sıcaklığını Duydum; benden yıllarca uzaklığını Çırpınan kalbini dinledim bir süre Ve uçmak istedim onunla göklere Ak güvercinin iri gözleri vardı Güzelliğinden fışkıran bir pınardı Soğuk sularından içtim, serinledim Çağlayan bir nehrin sesini dinledim Belki buydu sevmek hayat belki buydu Işıl ışıldım, gözlerim dopdoluydu Bir nağme yükseldi sevinçten ve hazdan Bir nağme yükseldi, güzelden beyazdan Uzattı sevgiyle pembe gagasını Birden öğrendim hayatın mânâsını Kaderde sevgiyi sende bulmak varmış Seninle bir çift güvercin olmak varmış ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 DİYEBİLSEYDİM Anladım diyemem ki! Suçluyum Belki ben anlatamadım sana kendimi Tutuştum, yandım da yokluğunda her gece Yine gözyaşlarımla söndürdüm kalbimi Her gün her dakika seni özlerdim Bitmezdi kederim senin yanında bile Susardım, gözlerime baktığın zaman Mermer bir heykelin çaresizliğiyle Oysa neler düşünürdüm sen yokken Sana kavuşunca neler söylemek isterdim Dakikalar bir ışık hızıyla geçerdi Ayrılık başlayınca ben biterdim En kötüsü beni koyup gitmendi O öyle bir yalnızlıktı anlatılmaz Hep yarım kalmış heyecanlar hazlar içinde Biterdi bir kış, geçerdi bir yaz Ve nice yıllar kovalardı birbirini Gözlerimde gitgide büyürdü mesafeler Bütün teselliler uzaklarda kalırdı Bütün çiçekleriyle solardı bahçeler Ne olurdu saadetlerin en büyüğü İşte ellerimde al, diyebilseydim Anlardın, ve hiç gitmezdin, değil mi Bir gün duyduğum gibi kal diyebilseydim. ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 UNUTULMAYANLAR Biliyorum, unutamayacaksın! Ağır ağır geçecek mevsimler, Bir bir ağaracak saçının telleri Solacak albümde eski resimler. Beni hatırladıkça için ürperecek, Boşanan gözyaşlarını tutamıyacaksın. Boşuna zorlama kendini, sevdiğim; Biliyorum, unutamayacaksın. Ve biliyorsun, ben de unutamayacağım, Eskimeyecek içimde sana ait ne varsa Şöhretmiş, servetmiş herşey geçiyor, inan Dostluklar ve sevgiler kalıyor, kalırsa. Sen benim gökyüzümdün, denizim, toprağımdın, Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan İşte öyle imkansız birşey seni unutmak. Zannetme ki herşey bitti sevdiğim; Birgün yeşerecek şu sararmış yapraklar. Ve bundan sonra kim severse dünyada; Seni ve beni hatırlayacaklar ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ birkumtanesi Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Sahibini Arayan Mektuplar Serisi'nden... Aramak... Ömür boyunca aramak... Yalnız seni aramak... Paslı teneke kutularda, küf kokan dolaplarda, çerçevelerde, tenhalarda, ağaç diplerinde, Sonra vapurlarda, trenlerde hep seni aramak. Belki bu şehirde değilsin. Ne çıkar? Seni arıyorum ya. Belki de ayni sokakta evlerimiz, sabahları beni görüyorsun işime giderken. Sonra akşamı bekliyorsun, alacakaranlığı... Beni bekliyorsun ya da bir başkasını, bir başkasını... Hiç gel demiyeceğim sana. Aramak neredeyse ben oradayım. Ayaklarım ne güne duruyor? Yok yok birden karşıma çıkma. Kaç, saklan. Seni aramak istiyorum. Git bu şehirden haydi git. Dağlara çık, o uzak dağlara. Rüzgârların krallığında hüküm sür. Baktın ki oraya da geldim, yine kaç. Başını al, açıl denizlere. Gemilerin en güzeli, en büyüğü dilediğin limana götürmeli seni, dilediğin yere demir atmalı. ben küçük bir balıkçı kayığı ile peşinden gelsem yeter. Seni arıyorum ya ! Bir yıl, beş yıl, on yıl değil; beşikten mezara kadar aramalı insan ama ne aradığını bilmeli. yaklaşıp uzaklaşmalı aradığından. Okyanus dalgaları üstünde bir küçük tekne gibi alçalıp yükselmeli. Yalınayak koşmalı yollarda, ayaklarını sivri taşlar kesip kanatmalı. Çöllerden geçmeli yolu, yanmalı kavrulmalı. Sonra gözün alabildiğine ak, soğuk ülkelere düşmeli. Buzlar kırılmalı ayaklarının altında, üstüne kar yağmalı. bir gün bulacaksam bile parça parça bulmalıyım seni. Ayaklarını Afrika'dan getirip bir kâğıt üzerine yapıştırmalıyım, saçların Sibirya'da bir mabudun gözleri olmalı, ellerin İtalya'da bir heykelin elleri. Bulsam da seni parça parça bulmalıyım. Yine de bir yerin eksik kalmalı. yeniden yollara düşmeliyim, onu aramalıyım. Ve tam seni tamamladığım anda ölmeliyim. Ümit Yaşar OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ birkumtanesi Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Umit Yasar OGUZCAN - Sahibini arayan mektuplar -1- Bir kurt bir geyiği kovalıyordu yüreğimde. Geyik soluk soluğaydı yorgundu bitkindi. karların üzerinde akıp giden bir yıldız gibiydi. Koşuyordu. Koşmak kurtuluş değildi belki ama bir ümitti. Koşmalıydı. Oysa birer namlu ağzındaydı kurdun gözleri. Avına güvenle şehvetle yaklaşıyordu. yeni bilenmiş sedef saplı bıçaklara benziyordu dişleri. Bütün dileği et ve kandı. İstese geyiğe hemen yetis¸ebilirdi ama uzasın istiyordu bu şehvetli koşu bu bütün damarlarına yayılan sarhoşluk bitmesin istiyordu. Ben seni düşünüyordum çünkü geceydi. Sevişme zamanıydı insanların. yalnızdım. beni kuşatan duvarlar birer beyaz çarşaftı bu saatte. kapılar tüylü yumuşak battaniyelere benziyordu. Ben seni düşünüyordum. Kimbilir ne güzeldin soyunduğun zaman? Nasıl kadındın? Nasıl öpüşürdün kimbilir? Nasıl kadın kadın kokardı her yerin? tutup avuçlarıma sığdırıyorum seni gözlerime dudaklarıma sığdırıyorum. Sensiz kahrolmak vardı. Seninle yaşamak vardı dolu dizgin. Seninle hergece birbirimizi yenilemek vardı odalarda. Odalara sığmamak vardı. Bir sel gibi taşmak vardı gecelerden. Elimi uzatsam tutabilirdim seni öyle yakındın. Zamana kokun sinmişti. Tuttum resmini indirdim duvardan. Duvar ağlamaya başladı… Umit Yasar OGUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Ne diyeyim bilemiyorum, birkumtanesi sen anladın beni BİR FOTOĞRAFTA SEN Dün bir fotoğrafta gözlerini gördüm İki uzak yıldız gibiydiler, dalgın Bilsen neler anlattı bana, sessizce Bir sevgiyle derinleşen bakışların. Orda değildin sanki, bir başka yerde Ötelerde, uzakta benimle vardın Güzellikler bahçesi ayna gibi Yansıdığını gördüm yüzünde aşkın. Bir ara çıktın resimden usulca, ürkek Bir ceylan gibi kollarıma atıldın Özlemli dudaklarınla yangın yangın Seni gördüm, yaşadım bir fotoğrafta Her zamankinden daha çok bana yakın Gelecek o mutlu günleri anlattın. ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN ÇOK GEÇ Israrına kandım diyemezsin, çok geç. Bir anda inandım diyemezsin, çok geç! Kor nerde ki? Bir baksana küller soğumuş... Ateş gibi yandım diyemezsin, çok geç! ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN DEĞER Mİ ? Bir rüya görür gibi Seninle bulutlara uçtuğumda Bir ateş yakar beni Sevginle tutuştuğumu sanırdım Yağmur olur damla damla Öperdim öperdim dudaklarından Bir nehir gibi çağlar Akardım akardım damarlarından Değer mi hiç değer mi hiç Değer mi değer mi söyle Bir rüya ömür boyu Sürer mi sürer mi böyle Değer mi hiç değer mi hiç Değer canım değer elbet Değer birtanem Aşk için herşeye Ne hayal ne de gerçek Engel mi kanatlanmadan uçmaya Değer canım değer birtanem ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ birkumtanesi Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Umit Yasar OGUZCAN - Sahibini arayan mektuplar -3- Gelme diyecektim geldin. iyi ettin geldiğine. nerdeyiz? bir şehir yanıyor dikkat et. Tutuşabiliriz. İşte ilk ateş gözlerine düştü sonra dudaklarına saçlarının arasına kıvılcımlar doldu ışıl ışıl. Yanıyorsun yanıyorum yanıyoruz… Aramakla yetinsek bunlar gelmeyecekti başımıza. yine de memnunum. İyi ettin geldiğine. Taş olup kalmaktansa ağaç olup yanmak iyi. Ellerini ver ellerini. Öpüşmeye susadım. Tırnak uçlarından öpmeye başliyacağım seni. Titreme yanıyorsun… Koluma yat sağ koluma güçlü erkek koluma. dağılsın saçların bırak. Nasıl olsa onları da öpeceğim tutam tutam. Kulak memelerini gür kaşlarını dudaklarını öpeceğim. Dolgun dudaklarını seven sevdiren dudaklarını. Dişlerim dişlerine değecek. Yum gözlerini artık yaşamıyoruz. Belki de yaşamak bu bizim bilmediğimiz. Öyleyse yeni yeni başlıyoruz yaşamalara derin nefes almalara o ölümsüz olmalara… Bir ekşi elma ısırıyordum dişlerim kamaşıyordu omuzbaşlarını gördükçe ve biraz sen oluyordum sevdikçe seviştikçe. "Işığı Söndür" diyordun inadına yakıyordum. Yalvarıyordun çıldırıyordum. Hiç ağlamadın. Ağlasan ne değişecekti. Ama ağlamadın işte yükseldin yüceleştin Tanrılaştın bir yerde. Öyle güzeldin anlatılamaz… Alnımdan ter boşanıyordu saçlarım yapış yapış olmuştu. Dakikada 1000 merdiven inip çıkıyordum. Karanlıklar içinde birbirimizi aydınlatıyorduk. Sağır bir zamandı yaşadığımız. sağır ve merhametsiz. Kör bir geceydi yumruklayan kapıyı kör ve dilsiz. Artık sönmeyecektik biliyordum… Ümit Yaşar OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ birkumtanesi Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Umit Yasar OGUZCAN - Sahibini arayan mektuplar -4- Senden hiç ayrılmamak vardı. Zamanı durdurmak bütün saatleri parçalamak vardı. İsyan içindeydim. Neydi bu çaresizlik? Bizi çepçevre saran bu dört duvar neydi? Bir ara Tanrıyı düşündüm peygamberleri dinleri kitapları düşündüm. Boş inançlarımız mıydı çaresizliği yaratan? O bizim eserimiz miydi? Öyleyse neden bizden büyüktü güçlüydü? Bunca yıl neyi aramış kimi özlemiştim? Madem ki benim olmayacaktın neden seni karşıma çıkardılar? Kim yaptı bunu? Bu kötülükler kimin eseri? Tanrının işi yokta bizi mi görsün? Öyleyse kime inanacağız? O kitaplar ki sabırdan bahsediyor. Ama ne kadar? Nereye kadar? O dinler ki duadan bahsediyor. Kime niçin ve ne zaman? O peygamberler hiç sevmediler mi? Ben sana inanıyorum kitaplara değil. Ben seni istiyorum. Dua değil. Sabır değil. Artık gideceksin biliyorum vakit geç oldu. Yatakta izin kalacak havada kokun ve yastığın üzerinde bir iki tel saçlarından. Telaş içinde giyinmeye başlayacaksın. <çoraplarında eğrilik var> diyeceğim düzelteceksin. Dudaklarını boyarken eğilip ensenden öpeceğim. İçin sevgiyle dolacak. Gözlerin ışıl ışıl < üzülme üzülme diyeceksin yine geleceğim.> Ya gelmezsen? Hayır hayır geleceğine inanıyorum. Yine gideceğini bilmek kötü. Dayanılmaz bir şey bu. Hatırlıyorum; elini uzattın dedin ve gittin. Gözden kayboluncaya kadar baktım arkandan sonra kapıyı kapattım bir başka kapı açıldı yalnızlığa. Yürüyemiyordum oturamıyordum. Yattım uyuyamadım. Sanki yerçekiminden kurtulmuştum boşluktaydım ağırlığım kalmamıştı. Elimde tam nabzımın üzerinde bir saat işliyordu her şeyden habersiz. Çıkardım duvara çarptım parçalandı ve durdu. Fakat sadece saatin sesiydi kaybolan. Yoksa zaman ilerliyordu.. Umit Yasar OGUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ birkumtanesi Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Umit Yasar OGUZCAN - Sahibini arayan mektuplar -5- Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında özlemek var beklemek var. Şimdi nerdesin? Ne yapıyorsun? Güneş çoktan doğdu. Uyanmış olmalısın. Saçlarını tararken beni hatırladın değil mi? Öyleyse ayrılmadık. Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum. Önce beklemekten. Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan. İkisi de kötü ikisi de hazin tarafı yaşantımızın. Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar sonra yürümesini konuşmasını büyümesini.. Zaman ilerliyor bu defa para kazanmasını kanunlara saygı göstermesini insanları sevmesini aldanmasını aldatmasını bekliyorlar. Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun. Ya o? Ya o? İnsanlardan dostluk bekliyor sevgilisinden sadakat çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor saadet bekliyor yaşamaktan. Zaman ilerliyor bir gün o da ölümü bekliyor artık. Aradıklarının çoğunu bulamamış beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak göçüp gidiyor bu dünyadan. İşte yaşamak maceramız bu. Yaşarken beklemek beklerken yaşamak ve yaşayıp beklerken ölmek! Özleme bir diyeceğim yok. O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası. O nefes alışı sevgimizin kavuşmalarımızın anlamı. O tek güzel yönü bekleyişlerimizin. İnsanlığımız özleyişlerimizle alımlı yaşantımız özlemlerle güzel. Özlemin buruk bir tadı var hele seni özlemenin. Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem. Bir ışığı var. bir rengi var seni özlemenin anlatılmaz. Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam; seni özlediğim içindir. Beklemenin korkunç zehiri öldürmüyorsa beni; seni özlediğim içindir. Yaşıyorsam; içimde umut varsa yine seni özlediğim içindir. Seni bunca özlemesem; bunca sevmezdim ki! Umit Yasar OGUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ birkumtanesi Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Umit Yasar OGUZCAN - Sahibini arayan mektuplar -6- Bugün bir yalnızlığa düştüm yine.. Başımı ellerimin arasına aldım sessizce ağlamaya başladım. Önümde yarıya gelmiş bir konyak şişesi ”Beni iç” diye fısıldıyordu ”Beni iç” Sonra yalvarmaya başladı: ”Ne olur” dedi ”Ne olur haydi iç beni.” Bir bardak doldurdum tepeme diktim. Şişe rahatladı sustu. Hani ellerimiz birbirine değince nasıl oluyorduk? İşte öyle oldum. Hani bakışlarımız buluştuğu zaman bir başka türlü atması vardı yüreklerimizin onu hatırladım. Sonra bir tren hareket etti. Sabahtı. Karşı karşıyaydık. Konuşuyorduk. Ben sevmek diyordum durmadan. Gözlerim gözlerine soruyordu. ”Seviyor musun?” diye. Hep evet diyordu gözlerin ellerin dudakların hep evet diyordu. Oysa ki bir çok hayır diyen insanlar vardı çevremizde. Örneğin: bir çocuk hayır diyordu bir kadın bir adam bir başkası hayır diyordu. Hayır`lar arasında ezilmeye mahkumdu evet`lerimiz. Tren ilerliyordu. Gözlerin gözlerime soruyordu ne olacak diye. Sigara üstüne sigara yakıyordum kadeh kadeh içki içiyordum; fakat bilmiyordum ben de ne olacağını. Bizi sürükleyen bir akıntıydı. Durduramazdık onu hükmedemezdik ona. Bir anafora rastlayıp yok oluncaya kadar akıp gidecektik işte. Peki anafor nerdeydi? Uzak mıydı? Belki çok yakındı kim bilir. Biz onu göremeyecektik. O gözlerimizi kör ettikten sonra saracaktı bizi buz gibi kollarıyla. Tren ilerliyordu. Pencereden deniz görünüyordu. Denize akşam güneşi vurmuştu. Renk renk kayıklar gördük kıyılarda. Denize taş atan çocuklar gördük. Uzakta bir balıkçı ağlarını topluyordu. Ve tren ilerliyordu. Kadere yaklaşıyorduk. Bir alacakaranlık bastı zamanı. Gözlerim gözlerindeydi. Ellerini tuttum. titredin. Acı acı bir düdük öttü. Bir şeyler koptu içimizden. Sonra tren durdu indik yollarımız ayrı ayrıydı. Şimdi o gün verdiğin yalnızlığı yaşıyorum… Umit Yasar OGUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ birkumtanesi Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Umit Yasar OGUZCAN - Sahibini arayan mektuplar -7- Burası büyük şehir günahkar şehri o vurdum duymaz o deli dolu şehir. Ben bu şehirde sensiz yaşayamam. Bir gün kanıma girer şu kalabalık şu caddeler şu tıklım tıklım gazinolar. Burası şarkılar şehri resim gibi kadınlar kadın gibi erkekler şehri. Ben bu şehirde yaşayamam İnsan bir vapur olmalı bu şehirde bir tramvay olmalı bir otomobil olmalı. En iyisi bir bulut olmalı gelip evinin üstünde durmalı. Madem ki bulut değilim; ben bu şehirde sensiz yaşayamam. Şehirlerde insanlara benzer. Gövdeleri ayakları dudakları gözleri vardır yürekleri vardır kocaman kocaman elleri vardır. Bu şehrin yüreği sende çarpıyor. İnsan sana kan taşıyan bir damar olamayacaksa; bu şehirde yaşamamalı. Çekip gitmeli. Şehirlerde insanlara benzer. Duyguları açlıkları uykuları vardır kinleri ve nefretleri vardır aşkları vardır büyük. İnsan aşık değilse bu şehirde yaşamamalı çekip gitmeli. Şehirlerde insanlara benzer. İnsan bir şehir olmayacaksa senin içinde yaşadığın; artık yaşamamalı buralarda çekip gitmeli. Bir gününde dört mevsim var bu şehrin. Her sokağında bir dünya var. Bütün sefaletiyle bütün çirkinliği ile bütün .... bu şehir baştanbaşa sevgi. Bu şehir baştanbaşa sen. Bu şehirde sevmeyen ya da seni tanımayan yaşadım demesin. Ölüler susmasını bilmeli…. Umit Yasar OGUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ birkumtanesi Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Umit Yasar OGUZCAN - Sahibini arayan mektuplar -8- Bana çılgın diyorsun seni sevdiğim için. Yanılıyorsun sevmek çılgınlık değil. Sevmek insan tarafımızı bulmamızdır bence. Biraz da yaklaşmamızdır Tanrıya zaman zaman. Dünyada sevmeyenlere sevemeyenlere acımalı. O ot gelip ot gidenlere acımalı. Sevebilen insan kendini keşfetmiş insandır. Talihli insandır. Çektiği bütün acılara rağmen; mutlu kıvançlı insandır o. Aşktır yücelten bizi ve derinliğimiz aşktandır. Gerisi boş yalan. Aşksa sevmektir. Durmadan nefes alırcasına sevmektir. Sevmekle sevilmek ayrı şeyler…Sevilmeyi çoğaltmak ona bir başka şekil vermek daha da yoğunlaştırmak onu elimizde değil. Oysa ki sevgimizi dilediğimiz gibi yoğurabilir dilediğimiz şekli verebiliriz ona.. Derinlikse derinlik yükseklikse yükseklik genişlikse genişlik. Sevmekte gücümüz var irademiz var aklımız var. Biz varız sevmekte. Sevmek yaratmaktır bir bakıma. Sevilmekse yaratılmak.. Demek ki biz seninle birbirimizi yaratıyoruz durmadan. Sen beni yarattıkça güzelsin işte ve ben seni yarattıkça güçlüyüm daha bir insanım. Beni sevmeseydin yine bir şey değişmeyecekti benim için. Sen biraz eksik kalacaktın biraz sen kaybedecektin. O kadar.. Şimdi insanların en güzeliyiz en iyisiyiz elbette. Seviyoruz seviliyoruz. Sevgimi anlamadığın ve ona saygı göstermediğin anda ölebilirim .Karşılık vermediğin anda değil. Birbirimizi yeniden yaratmaya devam edelim. Umit Yasar OGUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ birkumtanesi Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Umit Yasar OGUZCAN - Sahibini arayan mektuplar -9- Kimdi o ? Yanındaki kimdi? Ne konuşuyordunuz? İşte buna dayanamam. Kahrolurum. Dün gece ne yaptın? Nereye gittin? Ah otursaydın beni düşünseydin ya? Eğlenebildin mi bari? Yatarken ne okudun? Sonra iyi uyuyabildin mi? Rüyanda neler gördün? Söylesene.. Anladım artık beni sevmiyorsun. Sevdiğini sanmakla yanılmışım. Zaten çirkin bir adamım ben sinirliyim. kıskancım. fazla hisliyim. Suçluyum. Kendimi sevgilerimin bencilliğinden kurtaramadım. Zayıf bencil bir adamım öyleyse. Sonra yalancıyım iki yüzlüyüm. Seninle konuşurken seninle yatmayı düşünüyorum. Sevgiyle elini tuttuğum zaman aslında kalçalarını tutuyorum. bilmiyorsun. Kendime göre hesaplarım var benim. Yanımda olman gurur veriyorsevinç veriyor bana. Fakat sana kimse bakmasın istiyorum kimse konuşmasın seninle. Hep benim ol. Günün her saatinde ve ölünceye kadar benim ol. Beni seviyor musun? Evet mi? Öyleyse söyle. Kimdi o? Yanındaki kimdi? Nereye gidiyordunuz? Seven zalimdir biliyorsun aşk egoisttir. Sen zalim olma. Anlamıyorsun anlamıyorsun…. Biraz anla beni. Sana sitem etmeyeceğim artık. Bütün suç benim. Seni bu kadar sevmemeliydim. Şu köhne ve utanmaz dünyada ne bir kimse bu kadar sevilmeye değer ne de bir kimsenin bu kadar sevilmeye hakkı var. Kendimizi ne sanıyoruz? Biz kimiz? Sus cevap verme. Teselliye ihtiyacım yok. Seni bu kadar sevmenin cezasını kendime ödeteceğim. Göreceksin… Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ birkumtanesi Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Umit Yasar OGUZCAN - Sahibini arayan mektuplar -10- Dün bir şiir daha yazdım senin için. Önce tuttum karşıma oturttum seni konuşturdum güldürdüm ağlattım. Her halin hoşuma gidiyordu. Kadındın ama önce insandın. Güzeldin ama önce iyiydin. Elbette seni yazacaktım senin için yazacaktım. Bana ”çok yazıyorsun” diyorlar. Bir insana ‘’sen çok yaşıyorsun öl artık!” denir mi? Benim yaşamam ve şiirim birbirinden ayrı şeyler değil ki! Yaşarken şairliğimi yaşıyorum ben. Yürürken konuşurken sevişirken hep şairliğimin içindeyim o da benim içimde. Birbirimizi tamamlıyoruz durmadan. Sen hiç denize baktığın zaman bir orman gördün mü? Dağların gökyüzüne en yakın olduğu yerde yeraltı nehirlerini düşündün mü hiç? Öpüşürken sevişirken açların yoksulların yüreği çarptı mı sende? Güldüğün zaman Afrika`da isimsiz bir zenciyi hatırlayıp onun büyük acısını duydun mu derinden? Senin o güzel gözlerin bende yalnız seni görüyor. Seviyorsan beni seviyorsun beni istiyorsun benden. Oysaki ben sende bütün insanlığı güzelliği seviyorum. Al gözlerimi de kendine bir benim gözlerimle bak. Gör ne kadar erişilmez ne kadar yüce olduğunu. Her maddenin bir atomu olduğu gibi bir şiiriyeti de vardır. Bilgin atomu parçalayan sanatçı ise şiiriyeti bulan işleyen ve onu sanat haline getiren insandır. Şiir bir köprüdür madde ile ruh arasında. Şiir güzelliğin en yoğun ifadesidir ve nefes alışıdır duygularımızın. Atom gücü elektik gücü gibi bir de şiir gücü vardır dünyada. Sanatçı bu gücü ellerinde tutan kimsedir işte. Onu şiir müzik heykel ve resim haline getiren mutlu kişidir o.. Her zaman her yerde söylemişimdir. ”Hayatımdan şairliğimi çıkarırsanız geriye önemli bir şey kalmaz” diye. Yazmamı bana çok görmeyin…. Umit Yasar OGUZCAN Ah ben de bir yazabilsem. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 . . Ah ben de bir yazabilsem. :lol: Senin varlığın bir şiir Senin ictenliğin bir gercek Hiç solmasın icinde büyütügün çicek Yaprakları yeşersin, ümit dolu Atığın her adım da, mutluluk dolu BİRAZ GELİR MİSİNİZ ? Bir gün çağrıyı duyar, insan ölür çaresiz Ölür kuşlar, ağaçlar, ölür sahil ve deniz Silinir bütün renkler, dağılır koku, ışık Yeni bir alem başlar karanlıklarda sessiz Kemik çürür, kaybolur parıltısı gözlerin Kımıldamaz orada ayağımız elimiz Öyleyse neden bunca düşmanlıklar, savaşlar Er geç çağrıyı duyup gidecek değil miyiz? Er geç kulağımızın dibinde çınlayacak Ölümün soğuk sesi 'Biraz gelir misiniz? ' ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 BU ŞEHİR Bir sabah evden çıktım Sokaklar ışıl ışıldı. Dört yanım günlük güneşlik Tertemiz bir hava ciğerlerimde Nereye baksam mutluluk, umut, sevgi Nereye gitsem bir uçarılık yüreğimde Alışmadığım iyimser duygular Gökyüzü inadına mavi Yaşamak inadına güzel Bu nasıl şehirdir böyle Bütün sokaklar Utrillo'nun ellerinden çıkmış Bütün evlerde Dufy'nin renkleri Beyaz beyaz güvercinler damların üzerinde Hava ılık mı serin mi belli değil Kadife gibi Gözleri namuslu namuslu parlar insanların Gökyüzü inadına mavi Yaşamak inadına güzel Bu şehirde sen varsın... ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 BEN SENİN EN ÇOK Ben senin en çok sesini sevdim Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren Bana her zaman dost, her zaman sevgili Ben senin en çok ellerini sevdim Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak Nice güzellikler gördüm yeryüzünde En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak Ben senin en çok gözlerini sevdim Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil Ben senin en çok gülüşünü sevdim Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran Unutturur bana birden acıları, güçlükleri Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman Ben senin en çok davranışlarını sevdim Güçsüze merhametini, zalime direnişini Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim Tüm çocuklara kanat geren anneliğini Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini Ben senin en çok bana yansımanı sevdim Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni... ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 BİR GÜN KALDI BİZE YAŞANACAK Dün kopan bir yapraktı,düşen bir kuru daldı Bugünden güzel değil bulacağın yarında Aç ellerini bir bak yanan avuçlarında Dün gitmiş yarın yok bize bir bugün kaldı Bir bugün kaldı bize birlikte yaşanacak Bir bugün öyle güzel ve dopdolu özlemli Dalından yeni kopmuş tomurcuk güller gibi Bir bugün herşeyiyle taptaze ve sımsıcak ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2009 BEYAZ GÜL seni arıyorum kalabalık caddelerde, tanımadığım insanlar geçiyor, sen yoksun.. perişan hayallerimin başladığı yerde, sana sesleniyorum, duyuyor musun? beyaz güller açtı bahçelerde , sevdiğin.. ya o karanfil , baygın kokulu çiçek. gel yalnızlık bahçeme beyazlar giyin, anladım ki bu ömür sensiz geçmeyecek. odamı süsleyen ellerini uzat, hazzından dile gelsin bastığın halı.. açılsın sevincinden perdeler kat kat.. ışık ve ateş senin için yanmalı.. sonra çevir düğmesini, radyonun sevdiğin musiki dolsun odama, dinle şarkısını büyük koronun, beni düşün! beni düşün ağlama.. içimden bir ses diyor ki sabret.. sonu gelecek bu yalnızlığın, bütün aynalar gülecek elbet, açılacak kapılar ansızın.. yalnız sen varsın beyaz gülüm, evde bahçede ve sokakta, bir eylül akşamı gördüğüm , o beyaz hayalsin uzakta.. yakınsın yalnızlık kadar, uzaksın yakınmış gibi, sensiz yaşadığım yıllar bu kadar güzel değildi. yeter.. gel artık yeter.. karanfiller açtı gel kış bahçesinde , güller beyaz güller açtı gel ! ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ birkumtanesi Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2009 Senin varlığın bir şiir Senin ictenliğin bir gercek Hiç solmasın icinde büyütügün çicek Yaprakları yeşersin, ümit dolu Atığın her adım da, mutluluk dolu Sevgili Birce, Çok teşekkürler, bunu senmi yazdın Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2009 evet dün buraya yazmaya başladığim da, nedeni beli.. pek kimsecikler yoktu..yani demek istediğim, bir ihtimal gelip te burada şiir yazacak.. ama sayfamı güncelediğim an... seni görüverdim ve yazmış olduğunu bu benim icin gercekten büyük bir süpriz olmuşdu, anlatamam o anı.. yazmış olduğun cümleni de görünce.. icimden ne geldi ise, yazıverdim... ve aynen şimdi ki gibi.....yine güzel bir süpriz oldu..... BİLİR MİSİN Tam sınırdan kaçarken vurulmak nedir bilir misin? Nöbetçiler ha gördü, ha görecek Parmaklarının ucu dikenli tellere değdi değecek... Ama... Bir adım daha atamazsın. Uzanıp tutamazsın; Göz pınarlarında donup kalır hayallerin Planların, kaçışın, kurtuluşun Ve deler sevgi dolu yüreğini Sevgi bilmeyen bir kurşun. Bir okyanus da boğulmak nedir bilir misin? Batan bir gemiye el sallayamamak, Oturup ağlayamamak, Birkaç kulaç ötedeki Bir tahta parçasını tutamamak, Nedir bilir misin? Sevmek nedir bilir misin? Bir şeyler tutuşur yüreğinde kıpır kıpır Bütün benliğini sarar, ısıtır. Her gülüşte yeniden doğarsın Ve bin kere ölürsün her iç çekişte Nasıl anlatsam bilmem ki. Yani 'sevmek' işte. Duymak nedir bilir misin? Duymak, ama anlatamamak Çemberini kıramamak kelimelerin. Tam dilinin ucuna gelmişken söyleyememek 'Seviyorum' diyememek Yani ölümü yaşamak nedir bilir misin? ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ birkumtanesi Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2009 Sevgiyle kuçaklıyorum . Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2009 Sevgiyle kuçaklıyorum . DAĞ RÜZGARI Kaderde senden ayrı düşmek te varmış Doğrusu bunu hiç düşünmemiştim.. Seni tanımadan Hele seni böyle deli divane sevmeden Yalnızlık güzeldir diyordum Al başını, kaç bu şehirden Ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara Rüzgarın iyot kokularını taşıdığı denizlere git Git gidebildiğin yere git diyordum Oysa ki, senden kaçılmazmış Yokluğuna bir gün bile dayanılmazmış. Bilmiyordum. Yine de dayanmağa çalışıyorum işte Bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen Geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye Rüzgar güzel bir koku getirmişse Saçlarını okşayıp gelmiştir diyerek avunuyorum Yaşamak seninle bir başka zamanı Bir başka zamanda seni yaşamak Her şeyden önce sen Elbette sen Mutlaka sen İster uzaklarda ol İster yanı başımda dur Sen ol yeter ki bu zaman içinde Ben olmasam da olur Seni bir yumağa sarıyorum yıllardır Bitmiyorsun Çaresizliğim gün gibi aşikar Su olup çeşmelerden akan güzelliğin İnceliğin ışık yüzüme vuran Sen güneş kadar sıcak Tabiat kadar gerçek Sen bahçelerde çiçekler açtıran Sudan, havadan, güneşten yüce varlık Sen, o tek sevgi içimde Sen görebildiğim tek aydınlık Bir nefeste benim için al Havasızlıktan öldürme beni Bulutlara, yıldızlara benim için de bak Susadım diyorsam Bir yudum su içmelisin Ben yorulduysam sen uyumalısın Ellerim sevilmek istiyor Saçlarım okşanmak istiyor Dudaklarım öpülmek istiyor Anlamalısın. Ağaçların yeşili kalmadı Gökyüzünün mavisi yok Bu dağlar o dağlar değil Rüzgarında kekik kokusu yok Kim bu çaresiz adam Bu kan çanağı gözler kimin Kaç gecedir uykusu yok Gündüzü yok Gecesi yok Yok Yok Anladım Sensiz yaşanmaz bu dünyada İmkanı yok. ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2009 AYNA Bana benzeyen bir gözlerim kaldı Bir de kederli bakışlarım Düşüncemin olmadığı Aynalarda ben varım Yalan değil değiştiğim, yalan değil Şimdi her şarkı beni ağlatır Deli eden insanı zaman değil Zamanı unutmamak kahırdır Zamandı avuçlarımdan uçup giden Hayallerimin olmadığı yerde Zamandı düşünceme hükmeden İlk sevdiğim şimdi kimbilir nerde? Önce hatıralarımı götürdü ölüm Zaman aynasında ölümü gördüm ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.