Φ alkanaga Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2009 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2009 Arkadasim yukarida saydiginiz özellikler sadece Kürt'leremi aitte öyle yaziyorsunuz? Türkiye'de yukarida saydiklarinizin aynisini ve hatta bazi yerlerde kat kat daha da fazlasini yapan Türk, Laz, Cerkez veya baska insanlarda var. Hatta bakin meclise bir cok milletvekili hemde vatanperverlikten baska agizlarindan söz duymazsiniz ama memleketin balini yeyip cevresini , esini ve dostunu devletin paralariyla besleyenler cok. Bunlarin bazilari bir dönemler bakan dahi olmuslardi ve isleri gücleri rüsvet ve hileydi. Konuyu sadece Kürt vatandaslar üzerinden tartismak cok yanlis ve tehlikeli. Baskalarida buna benzer örnekleri Türk'ler veya baska milletler icin getirir ve olay karman corman olur. Benzeri suclamalar zaten mesela Almanya'da Türkiyeli göcmenler icin yapiliyor ve bunun ne kadar yanlis ve aci oldugunu o ülkelerde yasayan insanlarimiz biliyorlar. Suc isleyen varsa kanun var gider cezasini verir. Ama onlarin isledigi sucu kimlikleri üzerinden tartisirsak amac baska olur. Arkadaşım,Lafımız şu veya bu şekilde,yakıp yıkıp adına hakkımızı savunuyoruz safsatasına sığınana, lafımız bölücülük edene.Kişilerin Hakları bir başka kişilerin hakkına tecavüz etmeye başlarsa orada dirlik düzen olmaz...Etnik kimliği ne olursa olsun,ekmeğini yediği şu ülkenin insanına,Düzenine,kast edenlere yazıklar olsun. İnsanlık adına hürmet gösteren,Vatanına,Devletine,Bayrağına bağlı tüm herkes başımızın üzerine dir. Daha Önceki ileti de yazdığım örnekler,Duyduklarımdır,seyrettiklerim,Okuduklarımdır.Lakin tüm Örnekler bölücülük adına yapılanlardır.Etnik kimlik adına değerlendirmeyin çünkü bir çok kürt kökenli insan da destek vermiyor bu bölücülere. Hak ,başkalarınında hakkına,hukukuna da saygı göstererek aranır.Yakıp,yıkıp,ortalığı savaş yerine çevirerek değil. Medeni toplumlar,medeni insanlardan oluşur.Medeniyetsizlik ise,Adabını bilmeyen,toplumlardan,kalabalıklardan oluşur. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2009 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2009 Evet, dogru bir tesbit. Türkiye'de sadece kürt'ler haksizliga . . . . haklarin alinmasimi gerekli? Her şeyin bir adabı vardır. İlke bu, bu eksenden hareket ederseniz beni daha iyi anlarsınız. Neyi eleştirdiğim çok açık. Eğer siz dağa çıkıp oradan dağa da ovaya da dehşet saçmayı "haklı mücadele" kapsamında görürseniz yargısız ve usulsüz infaz yapanlarla savaş hukukuna uymayanları da bunun içine sokanlardan çok da farkınız kalmaz. Yazılarınızdan gördüğüm kadarıyla bu fikirde değilsiniz, o yüzden sizi yazımı tekrar okumaya ve PKK gibi her türlü kirli işe bulaşmış örgütlenmeleri "hak arama" kapsamından çıkarmaya davet ediyorum. 1 Alıntı
Φ dominik Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2010 Astsubayın dehşet itirafları “Yakalanan PKK’lıyı helikopterden attılar... Özel harekâtçı polis PKK’lı bir kadının ölüsüne tecavüz etti...” Eski Astsubay Çakan isim, tarih ve yer vererek bunları kitabında yazdı ama, dava ona açıldı Eski Astsubay Kasım Çakan, Doğu ve Güneydoğu’da görev yaptığı sırada şahit olduğu faili meçhul cinayetleri bir kitapta topladı. Çakan’ın kitabının ihbar kabul edilmesini isteyen yayıncısı Mehdi Tanrıkulu, cinayetlerde adı geçen asker ve polislerin yargılanması için suç duyurusunda bulundu. Ancak Çakan ve yayıncısı Tanrıkulu hakkında dava açıldı. ASTSUBAYKEN ER OLMAK • Doğu ve Güneydoğu’da astsubay olarak görev yapan Kasım Çakan, ordudan ihraç edildikten kısa bir süre sonra başına gelen olayları ‘Astsubayken Er Olmak’ adlı kitabında topladı. Çakan kitabında anlattığı olayların ihbar kabul edilerek soruşturmasını isterken İstanbul Başsavcılığı, Çakan ve yayıncısı hakkında ‘terör progpagandası yapmak’ suçundan soruşturma başlattı. Çakan ve Tevn Yayınları’nın sahibi Mehdi Tanrıkulu’nun bu suçtan yargılanmasına devam ediliyor. SUÇ DUYURUSU • Yayıncı Mehdi Tanrıkulu, kitapta yazılanlar hakkında suç duyurusunda bulundu. Tanrıkulu, soruşturma başlatılması halinde çok sayıda faili meçhul cinayetin de aydınlatılabileceği gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Tanrıkulu’nun başvurusunda, Çakan’ın kitabında yer şu iddialara yer verdi: HELİKOPTERDEN ATTILAR • 1992’nin temmuz ayında, Kars-Kağızman’daki 7. Mekanize Tugayı 1. Mekanize Taburu 1. Mekanize Bölüğü’nde yeni görevime başladım. 04.04.1993 günü öğle saatlerinde iki Ağrı Dağı arasında, PKK militanları ile tabura ait askerler arasında çıkan çatışmada yaralı olarak ele geçen aslen Malatyalı, İnönü Üniversitesi 2. sınıftan terk, Doğan isimli militan, Erzurum’a götürülmek üzere çatışmanın ertesi günü bir helikopterle askeri yetkililer tarafından alındı. Fakat hem sivil hem askeri kaynaklardan öğrendim; Doğan çözülmediği için Tendürek Dağı’nda helikopterden atılmış, ölmüştü. CESEDE TECAVÜZ • 7. Mekanize Tugayı 1. Mekanize Taburu’nda görevliydik. 27 mayıs 1994 günü sabah saat 09.20 civarı askeri yol devriyesine PKK tarafından pusu atıldı. Sekiz asker ve bir astsubay hayatını kaybetti. Bir kadın ve bir erkek PKK’lı da hayatını kaybetmiş ve cesetleri de vadide kalmıştı. Ertesi gün çatışma bölgesine özel harekat birlikleri girdi. Arkasından da bizim askeri birlikler. Yanlarına geldiğimizde, özel harekât polisleri iki ölünün başındaydılar. Erkeğin vücudu isabet eden mermilerle parçalanmış; kadınsa kafasından vurulmuştu. Benim tim yanlarına gittiği zaman büyükçe bir taşın arkasında Adanalı polis Ramazan duruyordu. Bizim Bölük Komutanı Yüzbaşı Mehmet Özpolat sordu; ‘ne yapıyorsun’ diye. Polis Ramazan bağırdı; ‘Gelme Ben ölen teröristi hallediyorum’. Yüzbaşı, “Ne demek, aptal olma, ölüye yapılır mı’ dedi. Yüzbaşı, ‘Olamaz, sizler kafayı yemişsiniz, bu kadar aptallık olmaz’ dedi. Kendimi kaybettim. Ramazan’a küfrettim. Ramazan tabancasını çekerek yüzbaşıya hücum etti. Tam o sırada ben tüfeğin emniyetini açarak havaya doğru iki el ateş ettim. ER HÜSEYİN’İN ÖLÜMÜ • Demirköy 3. Hudut Taburu’nda 18.09.1989 tarihinde göreve başladım. Bu birimde Bölük Komutanı Tuncay Baydur’du. Bölükteki askerlerle futbol oynarken Ağrı Doğubeyazıtlı Hüseyin isimli asker maç esnasında Baydur tarafından dövüldü. Aynı gece Hüseyin firar etti, üç gün sonra da cesedi bulundu. “Şırnak’taki görev yerime ise 1993 yılının Nisan ayı başında ulaştım. 7 temmuz 1993 tarihinde sabah saat 10.00 civarı Kayseri Komando Birliği görevden üs alanına döndü. Yanlarında elleri kelepçeli dört köylü vardı. Üs bölgesindeki yer altı sığınaklarında sabaha kadar tutulmuşlardı. 8 temmuz 1993 tarihinde Kayseri Komando Birliği dört köylüyü yanlarına alıp göreve gittiler. 9 temmuzda döndüklerinde genç köylülerden biri yoktu. Diğer üç köylü, bir komando çavuş, iki er, bir asteğmen, hem dövüyor hem getiriyorlardı. Gençlerden birine, diğerinin nerede olduğunu sordum. ‘O teröristlerin yerini söyle’ diye ona yüklendiler. O da ‘bilmiyorum’ dedi. Komando Yüzbaşı Mustafa, ‘açın elini kaçsın’ dedi. ‘O kaçmayınca yirmi mermi sıktılar. Babasının yanında oğlunu kurşuna dizdiler’ dedi. Ertesi sabah geriye kalan diğer üç köylüyü alıp götürdüler ve bir daha geri getirmediler. Mehdi Tanrıkulu, suç duyurusunda, kitapta isimleri verilen asker ve polislerin ‘birden fazla nitelikli adam öldürme, görevi ihmal, işkence, ölünün maneviyatına hakaret, ordu içerisinde yasadışı silahlı çete kurmak’ suçlarından yargılanma-sını istedi. Tanrıkulu, yapılacak soruşturma ile birçok olayın da aydınlatılabileceğine işaret etti. Kaynak: -http://www.taraf.com.tr/haber/15481.htm- Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2010 Adam zaten ordudan atılmış normal olsaydı atılmazdı,Sorun etrafınızdaki askerlere ordudan atılmak o kadar kolay mı diye ! Yüz kızartıcı ve terör suçu olmadığı sürece bir Astsubayı görevinden atamazlar. Bir çok Astsubay mecburi hizmet süresini doldurmadan görevini bırakmak istiyor,onun için bir çok suç işliyor yinede atılamıyor. Astsubayın atılması için Yüksek Askeri Şura kararı gereklidir o nedenle de bu Eski atılmış Astsubayın zihniyetine bakıp öyle inanmak gerekir. Şimdi bilmek lazım bu konuyu bu gündemde ortaya çıkarmak için kimden ne kadar para aldı diye. Şimdi bu tür zihniyetlerde vicdan’da yoktur ki vicdanına göre gerçekleri yazsın diyelim. Bizde o yıllara yakın zamanda askerlik yaptık ne hikmetse bu olaylar bizde hiç olmadı. Bu tür iftira atan münafıkları kınıyor Allah’a Havale ediyorum. Alıntı
Φ dominik Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2010 Adam zaten ordudan atılmış normal olsaydı atılmazdı,Sorun etrafınızdaki askerlere ordudan atılmak o kadar kolay mı diye ! Yüz kızartıcı ve terör suçu olmadığı sürece bir Astsubayı görevinden atamazlar. Bir çok Astsubay mecburi hizmet süresini doldurmadan görevini bırakmak istiyor,onun için bir çok suç işliyor yinede atılamıyor. Astsubayın atılması için Yüksek Askeri Şura kararı gereklidir o nedenle de bu Eski atılmış Astsubayın zihniyetine bakıp öyle inanmak gerekir. Şimdi bilmek lazım bu konuyu bu gündemde ortaya çıkarmak için kimden ne kadar para aldı diye. Şimdi bu tür zihniyetlerde vicdan’da yoktur ki vicdanına göre gerçekleri yazsın diyelim. Bizde o yıllara yakın zamanda askerlik yaptık ne hikmetse bu olaylar bizde hiç olmadı. Bu tür iftira atan münafıkları kınıyor Allah’a Havale ediyorum. Siz askerliginizde bazi olaylara sahit olamdiniz diye veya bir astsubayin ordudan atilmasi yasadiklari ve gördüklerinin yalan dolan oldugunu mu gösterir? Illa da her askerin mi her seyi görmesi ve yasamasi gerekli ki iddaalar dogru olsun? Nasil bir mantik bu anlasilir degil. Baska bir baslikta uzman cavuslara yapilan haksizliklardan bahsediyorsunuz ama burada da iddaa sahibini sucluyorsunuz. Neden kendinize sormuyorsunuz, ya dogruysa anlatilanlar? Yalansa zaten sorun yok. Ama ya dogruysa? Buna verebilecek bir cevabiniz var mi acaba? Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2010 Cinsiyetimiz, kimliğimiz, statümüz ne olursa olsun; '' önce insan '' olabilmemiz gerekiyor. Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2010 Siz askerliginizde bazi olaylara sahit olamdiniz diye veya bir astsubayin ordudan atilmasi yasadiklari ve gördüklerinin yalan dolan oldugunu mu gösterir? Illa da her askerin mi her seyi görmesi ve yasamasi gerekli ki iddaalar dogru olsun? Nasil bir mantik bu anlasilir degil. Baska bir baslikta uzman cavuslara yapilan haksizliklardan bahsediyorsunuz ama burada da iddaa sahibini sucluyorsunuz. Neden kendinize sormuyorsunuz, ya dogruysa anlatilanlar? Yalansa zaten sorun yok. Ama ya dogruysa? Buna verebilecek bir cevabiniz var mi acaba? Bakın sevgili dominik,bilmeden,yalan yanlış birşeyleri burada doğruymuş gibi anlatmak hiç doğru değil..Hele, hele bu olayları bilmeden uzaktan yakından hiç bir alakası yokken bu olayları gerçekmiş gibi göstermeye çalışmak. Burada yanlız askerlik yapan ben değilim,bu başlığı yazan arkadaşda belki askerliğini o bölgelerde yapmıştır yada diğerleri yazsınlar o zaman ben şahit oldum desin yalan söylemeden. Çünkü böyle birşey olmaz bir propagandadır almış başını gidiyor. Ha burada benim iddia ettiğim ölmüş bir teröriste tecavüz ve bu astsubayın normal olmadığıdır. Bu haberi yazan arkadaş birde bu astubayın neden atıldığını bir araştırsada buradan bizimle paylaşsa !Yapamaz gerçeği bilsede bu gerçeği buradan yazamaz. Yine alkasız bir benzetme. Şimdi Uzman çavuşlara yapılan haksızlık ile ile bu konunun ne alakası var? Ayrıca ya doğruysa anlatılanlar derken sorun yok.Ne güzel değilmi?(ya) doğruysa.....Yanlışsa zaten sorun yok.Öylemi? Asıl sorun burada zaten...Senin için sorun olmayan bu iftira benim için sorun oluyor....O kadar basitmi öyle devletin kurumlarını ve yüzlerce insanı zan altında bırak sonrada, zaten sorun yok de.Bu kadar kadar basitmi sanıyorsun ?Bana göre değil... Bu haberin kaynağınıda merak ettim aslında kaynak yine tarafmıydı ? Alıntı
Φ dominik Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2010 Cinsiyetimiz, kimliğimiz, statümüz ne olursa olsun; '' önce insan '' olabilmemiz gerekiyor. Zaten önce "insaniz" diyebilsek sorunlarimizi cok rahat sabilecegiz ama, malesef diyemiyoruz. Önce "devlet" diyoruz ve devleti yönetenlerin her yaptigina sahip cikiyoruz. Devletin bizleri icin gene bizler tarafindan yaratildigini unutuyor, bizim devlet icin yasadigimizi ve her seyin devlete ait olduguna inaniyoruz. Tüm mesele burada. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2010 Valla şimdi yerde patlamadan kalmış bir tüfek bombasına ne yazık ki elindeki bir cisimle vuran zavallı bir kız çocuğuna askerin havan mermisi attığı iddiaları ile bir bardak suda fırtına koparılan bir ülkede, hiç bir iddiaya inanmak olası değil. Herkes bilir, askerlik bilgisine ihtiyaç yoktur: Havan ile o kadar isabetli bir nokta atışı yapılamaz. Havan, bir alanı ateş altında tutmaya yarayan bir silahtır. Bir personel havan mermilerini ardarda fırlatır, bir personel de dürbünle mermilerin patlamalarını izleyerek açı düzeltir. Böylece belli genişlikte bir alan, ateş altına alınmış olur. Basit bir savaş filmi izleyen herkes bunu görür. Bu kadar geri zekalı olunmayacağına göre, sorun niyette gizli... Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2010 Zaten önce "insaniz" diyebilsek sorunlarimizi cok rahat sabilecegiz ama, malesef diyemiyoruz. Önce "devlet" diyoruz ve devleti yönetenlerin her yaptigina sahip cikiyoruz. Devletin bizleri icin gene bizler tarafindan yaratildigini unutuyor, bizim devlet icin yasadigimizi ve her seyin devlete ait olduguna inaniyoruz. Tüm mesele burada. SİZİN İÇİN ÖYLE OLABİLİR AMA BİZİM İÇİN Öyle değil. ! Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.