Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2006 Hem düşünmezmisin ki madem kaptan kustodan o kadar zaman önce bilen olmuş denizin piri olması rağmen gelipte senden asırlar önce kuranda yazıyo diyince müslüman olsunmuş hadi diyelimki ondan önce bulan var koskoca kustonun haberi yok hem çölde hem cahil olan bir kişnin nasıl haberi olsun işte sizin dediklerinizi biiznillah böyle çürütürüz.Bak kardeşim yalanlamak kolaydır ama bu ayetlerin üzerine bilemiyorum yani bak kardeşim inkaredenlerde biliyorlardı ki o Allahın resülüdür yanlız onlarda nefis vardı gururvar dı Hz.Muhammed(sas) dini yaymaya başladığında ne demiştir bu tepenin ardından size bir ordu yaklaşıyor desem inanırmısınız diyinci hep birazdan evet dediler çünkü o muhammedeul emindi ancak işlerine gelmedi ve üstelik gelen peygamber zenginlerden değil o öksüz ve yetimdi.Onun için buna anlam verewmediler kendilerine göre Bak kardeşim sana sylediğim sözde zamanda yapılan şair yarışmasını kazanan kişi söylemiştir. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2006 Hem düşünmezmisin ki madem kaptan kustodan o kadar zaman önce bilen olmuş denizin piri olması rağmen gelipte senden asırlar önce kuranda yazıyo diyince müslüman olsunmuş hadi diyelimki ondan önce bulan var koskoca kustonun haberi yok hem çölde hem cahil olan bir kişnin nasıl haberi olsun işte sizin dediklerinizi biiznillah böyle çürütürüz.Bak kardeşim yalanlamak kolaydır ama bu ayetlerin üzerine bilemiyorum yani bak kardeşim inkaredenlerde biliyorlardı ki o Allahın resülüdür yanlız onlarda nefis vardı gururvar dı Hz.Muhammed(sas) dini yaymaya başladığında ne demiştir bu tepenin ardından size bir ordu yaklaşıyor desem inanırmısınız diyinci hep birazdan evet dediler çünkü o muhammedeul emindi ancak işlerine gelmedi ve üstelik gelen peygamber zenginlerden değil o öksüz ve yetimdi.Onun için buna anlam verewmediler kendilerine göre Bak kardeşim sana sylediğim sözde zamanda yapılan şair yarışmasını kazanan kişi söylemiştir. Kardeşim Cousteau asla ve asla müslüman olmamıştır. Bu tamamen uydurmadır. http://www.turkish-media.com/forum/index.p...indpost&p=37162 Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2006 emin misin biaraştır yanlız kendş yazdığın kitaplardan değil ki olmamış olsabile sonuçda bu onun o konudaki ccahilliğini değiştirmez madem kusto da durum buysa efendimizin bunu duyması imkansızdır. Ayrıca bu bu gül vakasın a nediyeceksin bunun resmide vardıda bulamadım malesef. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2006 emin misin biaraştır yanlız kendş yazdığın kitaplardan değil ki olmamış olsabile sonuçda bu onun o konudaki ccahilliğini değiştirmez madem kusto da durum buysa efendimizin bunu duyması imkansızdır. Ayrıca bu bu gül vakasın a nediyeceksin bunun resmide vardıda bulamadım malesef. Her duyduğunuza inanmayın... Custeau'nun müslüman olduğu, yine müslümanlar tarafından uydurulmuş bir yalandır. Cousteau öldüğünde cenazesi bir camiden değil, kiliseden kaldırılmıştır. "Olmamış olsa bile" ifadeniz bu konudasadece duyumlarla hareket ettiğinizi gösteriyor. Öyleyken bile nasıl olur da bana "bir araştır" diyebilirsiniz? Araştırmadığımı nereden biliyorsunuz? Biliyoruz da konuşuyoruz... Muhammed'in bunu duyması neden imkansız olsun? O bölgedeki insanlar bunu tat alma duyuları sayesinde biliyorlardı. Özellikle kendisine yakın bir coğrafyada ise ve ticaret ile uğraştığı için çok geziyor ise neden duymasın? Her şeyi sığ bir mantıkla değerlendirmeyin... Alıntı
Φ Fade to Black Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2006 Burda olsa olsa dünyanın dönüşünden bahsediliyordur.yılda 1-5cm kıta hareketini dağların hareketi veya süzülmesi olarak yorumlamak çok yanlış.HY burda çuvallamış o zamanki insanlara dünya kendi çevresinde şu kadar hızla dönüyor gibi veya buna benzer bir bilgi verilmek istenmemiş insanların dağlar nasıl hareket edebileceği konusunda düşünmeleri için sadece bu şekilde söylenmiş benim düşüncem. Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 1 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 1 Haziran , 2006 PARMAK İZİNDEKİ KİMLİK Kur'an'da,insanları ölümden sonra diriltmenin Allah için çok kolay olduğu anlatılırken, insanların özellikle parmak uçlarına dikkat çekilir: Evet;onun parmak uçlarını dahi derleyip(yeniden )düzene koymaya güç yetirenleriz.(kıyamet suresi,4) ayette parmak uçlarının vurgulanması,son derece hikmetlidir.çünkü parmak izindeki şekiller ve detaylar, tamamen kişiye özeldir.şu an dünya üzerinde yaşayan ve tarih boyunca yaşamış olan tüm insanların parmak izleri birbirinden farklıdır.dahası,aynı dna dizilimine sahip tek yumurta ikizleri dahi farklı parmak izlerine sahiptirler. parmak izi doğumdan önce cenin üzerinde son şeklini alır ve kalıcı yara olması dışında ömür boyu sabit kalır. işta bu nedenle parmak izi,herkese özel çok önemli bir "kimlik kartı"sayılmakta ve parmak izi bilimi ise insanlar tarafından bilinen tek değişmez ve yanılmaz kimlik tespit yöntemi olarak kullanılmaktadır. ancak önemli olan,parmak izi özelliğinin 19.yüzyılın sonlarına doğru feşfedilmiş olmasıdır.ondan önce,insanlar parmak izini hiçbir özelliği olmayan çizgiler olarak görmüştür.fakat Kur'an'da, o dönemde kimsenin dikkatini dahi çekmeyen parmak izleri vurgulanmakta ve bu izlerin ancakçağımızda fark edilen önemine dikkat çekilmektedir. Önce vermiş olduğunuz ayetin bir önceki ayetine bakalım... Kıyamet Suresi 3 : "İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır?" Sonrasında da karşılaştırmalı olarak 4. ayete bakalım... DİYANET VAKFI Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter. DİYANET İŞLERİ Evet, Biz onu, parmak uçlarına varıncaya kadar bütün incelikleriyle yeniden yapmaya kadiriz. SUAT YILDIRIM 4 – Evet, toplarız, hem de parmak uçlarına varıncaya kadar eski halinde düzenleriz! ALİ BULAÇ Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetirenleriz. Y. NURİ 4 Hayır, sandığı gibi değil! Biz onun parmak uçlarını da tam bir biçimde düzenlemeye gücü yetenleriz. ELMALILI Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter. E.YÜKSEL Evet; parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter. * MUHAMMED ESED Hayır, kesinlikle! Onu parmak uçlarına kadar yeniden var etmeye kâdiriz! ÖMER NASUHİ Evet... Parmaklarının uçlarını da düzeltmeye kâdirleriz. S.ATEŞ Evet, toplarız, onun parmak uçlarnı düzenlemeğe gücümüz yeter. GÖLPINARLI Evet, değil kemiklerini, parmak uçlarını bile düzüp koşmaya gücümüz yeter. ŞABAN PİRİŞ Evet, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter. G. ONAN Evet onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetırenleriz. yam yam kardeşim senin de aktardığın meallerin genelinde görüldüğü gibi "bile", "dahi" anlamları vardır yani onlar diğerlerine göre çok zor göründüğü ancak onların DAHİ yeniden yapılacağı açıklanmıştır. yani bir burun başkasının burnuna benzeye bilir aynı durum bu konuda geçerli değildir. Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 1 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 1 Haziran , 2006 Demir Demir, Kuran'da dikkat çekilen elementlerden biridir. Kuran'ın "Hadid", yani "Demir" adlı suresinde şöyle buyrulur: “... Ve kendisinde çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik.. (Hadid Suresi, 25) Ayette, demir için özel olarak kullanılan "indirme" kelimesi, mecazi olarak insanların hizmetine verilme anlamında düşünülebilir. Fakat kelimenin, "gökten fiziksel olarak indirme" şeklindeki gerçek anlamı dikkate alındığında, ayetin çok önemli bir bilimsel mucize içerdiği görülmektedir. Çünkü modern astronomik bulgular, Dünyamız'daki demir madeninin dış uzaydaki dev yıldızlardan geldiğini ortaya koymuştur. "El-Hadid" Kuran'ın 57. suresidir. "El hadid" kelimesinin Arapça'daki sayısal değeri, yani ebcedi hesaplandığında karşımıza çıkan rakam da aynıdır: "57" Sadece "hadid" kelimesinin sayısal değeri 26'dır. 26 sayısı ise demirin atom numarasıdır Üstün kudret sahibi olan Allah, Hadid Suresi'nde indirdiği ayetle hem demirin nasıl oluştuğuna dikkat çekmekte hem de ayetin içerdiği matematiksel şifreler ile bilimsel bir mucizeyi bize göstermektedir. Ayetin tamamını yazalım önce ; "And olsun ki peygamberlerimizi belgelerle gönderdik; insanların doğru (adaletli) hareket etmeleri için peygamberlere kitap ve ölçü indirdik; pek sert olan ve insanlara birçok faydası bulunan demiri de indirdik. Bu, Allah'ın dinine ve peygamberlerine görmeksizin yardım edenleri meydana çıkarması içindir. Doğrusu Allah kuvvetlidir, güçlüdür." Kur'an'ın pek çok yerinde Tanrının göklerde (!) olduğunu ima eden, dahası açıkça söyleyen ayetler vardır. "İndirdik" ifadesi de bu imalardan biridir. Bakın ayette; " "And olsun ki peygamberlerimizi belgelerle gönderdik; insanların doğru (adaletli) hareket etmeleri için peygamberlere kitap ve ölçü indirdik; pek sert olan ve insanlara birçok faydası bulunan demiri de indirdik. " ifadesi var. Yani Tanrı, kendi katından peygamberlere kitap ve ölçü indirdiğini, demiri de indirdiğini söylüyor. yam yam ağzındaki sigarayı yak sonrada bizahmet sobayı yak hava çok soğuk oldu. yam yam daha önce bir çok keez kuranın çok vazla sanat içerdiğini söylemiştim şimdi ben gelipte yukarda yakmak ile ilgi yazdığım cümlede sobayı yakmak anlamını sobanın içindekilerini değil sobayı yakmak olarak algılamam benim yanlış algılamamdır benim yanlış algılamamda yazdığım cümlenin anlamı bozuk olduğunu göstermez. gördüğün gibi aynı kelime bir cümlede farklı anlamlarda buluna biliyor. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 Demir Demir, Kuran'da dikkat çekilen elementlerden biridir. Kuran'ın "Hadid", yani "Demir" adlı suresinde şöyle buyrulur: “... Ve kendisinde çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik.. (Hadid Suresi, 25) Ayette, demir için özel olarak kullanılan "indirme" kelimesi, mecazi olarak insanların hizmetine verilme anlamında düşünülebilir. Fakat kelimenin, "gökten fiziksel olarak indirme" şeklindeki gerçek anlamı dikkate alındığında, ayetin çok önemli bir bilimsel mucize içerdiği görülmektedir. Çünkü modern astronomik bulgular, Dünyamız'daki demir madeninin dış uzaydaki dev yıldızlardan geldiğini ortaya koymuştur. "El-Hadid" Kuran'ın 57. suresidir. "El hadid" kelimesinin Arapça'daki sayısal değeri, yani ebcedi hesaplandığında karşımıza çıkan rakam da aynıdır: "57" Sadece "hadid" kelimesinin sayısal değeri 26'dır. 26 sayısı ise demirin atom numarasıdır Üstün kudret sahibi olan Allah, Hadid Suresi'nde indirdiği ayetle hem demirin nasıl oluştuğuna dikkat çekmekte hem de ayetin içerdiği matematiksel şifreler ile bilimsel bir mucizeyi bize göstermektedir. yam yam ağzındaki sigarayı yak sonrada bizahmet sobayı yak hava çok soğuk oldu. yam yam daha önce bir çok keez kuranın çok vazla sanat içerdiğini söylemiştim şimdi ben gelipte yukarda yakmak ile ilgi yazdığım cümlede sobayı yakmak anlamını sobanın içindekilerini değil sobayı yakmak olarak algılamam benim yanlış algılamamdır benim yanlış algılamamda yazdığım cümlenin anlamı bozuk olduğunu göstermez. gördüğün gibi aynı kelime bir cümlede farklı anlamlarda buluna biliyor. Sayın ahirzaman; tamamen geçersiz kelime oyunları yapıyorsunuz. Tıpkı H.Y'nin yaptığı gibi. "Üzerlerine bulutu da gölgelik yaptık ve onlara kudret helvası ve bıldırcın indirdik" Peki bunu nereden indirmiş? Yıldızlardan mı? Peki size bir soru daha... "İndirmek" fiili, görece aralarında yükseklik mesafesi bulunan bir yer için ve yukarıdan aşağıya doğru kullanılır... Peki dünya için hangi yıldızlar yukarıda, hangileri aşağıdadır? Buyrun cevap verin... Alıntı
Φ nedennasıl Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 Sayın ahirzaman; tamamen geçersiz kelime oyunları yapıyorsunuz. Tıpkı H.Y'nin yaptığı gibi. "Üzerlerine bulutu da gölgelik yaptık ve onlara kudret helvası ve bıldırcın indirdik" Peki bunu nereden indirmiş? Yıldızlardan mı? Peki size bir soru daha... "İndirmek" fiili, görece aralarında yükseklik mesafesi bulunan bir yer için ve yukarıdan aşağıya doğru kullanılır... Peki dünya için hangi yıldızlar yukarıda, hangileri aşağıdadır? Buyrun cevap verin... bende birkac yıl oncesine kadar cok dindar birisiydim surekli okur ve arastırırdım ta ki icimde süpheler filizleninceye kadar ... oysa simdi kafam okadar karısıkkı zaman zaman bunalıyorum... degerli yam_yam yazdıklarınız yabana atılır seyler degil ve benzeri bircok konuda farklı insanlara sorular sordum ama aldıgım cevaplar genelde isine geliyorsa veya o kadarını biz bilemeyiz gibi caresizlik ifadeleri oldu ben ne zaman supheye dustum biliyormusunuz dindar bir kisi olarak degilde dısardan bakan biri olarak dusunmeye baslayınca eskiden muslumandım simdi kurana inanamıyorum ama allahı da inkar edemiyorum yani arada kaldım galiba neyse arastırmaya devam... Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 bende birkac yıl oncesine kadar cok dindar birisiydim surekli okur ve arastırırdım ta ki icimde süpheler filizleninceye kadar ...oysa simdi kafam okadar karısıkkı zaman zaman bunalıyorum... degerli yam_yam yazdıklarınız yabana atılır seyler degil ve benzeri bircok konuda farklı insanlara sorular sordum ama aldıgım cevaplar genelde isine geliyorsa veya o kadarını biz bilemeyiz gibi caresizlik ifadeleri oldu ben ne zaman supheye dustum biliyormusunuz dindar bir kisi olarak degilde dısardan bakan biri olarak dusunmeye baslayınca eskiden muslumandım simdi kurana inanamıyorum ama allahı da inkar edemiyorum yani arada kaldım galiba neyse arastırmaya devam... sayın nedennasıl çoğumuz başlangıçta aslında imanı bir özgür tercih olarak seçmedik...içine doğduk...ama tembelliğimizden dinimizi kaynaklarından öğrenmek terine hep çevremizde gördüğümüz insanları taklit ederek yaşamaya çalıştık....kurana sadece anlama çabasıyla yaklaştığınızda size güzelliklerin manasını açacaktır....belki de bulunduğunuz nokta arada kalmak değil ...belki de imanınızı ilk defa kendinize maletmek için güzel bir başlangıç olacaktır...başkası öyle anladığı için değil siz öyle doğru bulduğunuz için inanmış olacaksınız... bilgi kirlenmelerinden başka nasıl arınılır ki...okumaya araştırmaya herzaman devam.... ne olursanız olun en azından kendiniz olun..taklit değil.. selamlar... Alıntı
Φ hoppa Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 bende birkac yıl oncesine kadar cok dindar birisiydim surekli okur ve arastırırdım ta ki icimde süpheler filizleninceye kadar ...oysa simdi kafam okadar karısıkkı zaman zaman bunalıyorum... degerli yam_yam yazdıklarınız yabana atılır seyler degil ve benzeri bircok konuda farklı insanlara sorular sordum ama aldıgım cevaplar genelde isine geliyorsa veya o kadarını biz bilemeyiz gibi caresizlik ifadeleri oldu ben ne zaman supheye dustum biliyormusunuz dindar bir kisi olarak degilde dısardan bakan biri olarak dusunmeye baslayınca eskiden muslumandım simdi kurana inanamıyorum ama allahı da inkar edemiyorum yani arada kaldım galiba neyse arastırmaya devam... Sayın nedennasıl, Dinlerden bağımsız bir tanrı inancı masumdur,hiç bir zararı yoktur. Bu şekilde kalmaya devam edin. Kuranı anlamak istiyorsanız tersinden okuyacaksınız,yani kuranın haklı dediğini haksız,haksız dediğini de haklı göreceksiniz. Bir misal vereyim.Günümüzde yıllarca emek vererek Muazzez İlmiye Çığ adlı bir profesör Kur'an İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki Kökeni"ni sümer tabletlerinden yaptığı araştırma ile belgeledi. Bundan 1400 sene önce kuranın inkarcılar diye haksız yere suçladığı o insanlar bu gerçeği o zaman dile getirmişler. En’âm 25 Onlardan seni (okuduğun Kur'an'ı) dinleyenler de vardır. Fakat onu anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne perdeler, kulaklarına da ağırlık verdik. Onlar her türlü mucizeyi görseler bile yine de ona inanmazlar. Hatta o kafirler sana geldiklerinde: "Bu Kur'an eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diyerek seninle tartışırlar Nahl 24 Onlara: Rabbiniz ne indirdi? denildiği zaman, "Öncekilerin masallarını" derler Neml 68 Andolsun ki, bu tehdit bize yapıldığı gibi, daha önce atalarımıza da yapılmıştır. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir Kalem 15 Ona ayetlerimiz okunduğu zaman o, "Öncekilerin masalları!" der. Furkan 4 İnkâr edenler: "Bu Kur'ân Muhammed'in uydurmasıdır, ona başka bir topluluk yardım etmiştir" diyerek haksız ve asılsız bir söz uydurdular Furkân 5 Yine onlar dediler ki: (Bu ayetler), onun, başkasına yazdırıp da kendisine sabah-akşam okunmakta olan, öncekilere ait masallardır Herşey o insanların gözünün önünde cereyan ediyor. Elbetteki inanmayacaklar. Kuran bu doğru tesbiti yapan insanların söyledidklerini çürütemiyor,sadece asılsız diyor. Ben bu insanları saygı ile ayakta alkışlıyorum. Onlar o dönemin şartlarında bu gerçeği anlayabildikleri halde günümüzde ki bilim ve bilgisayar çağında hala bu masalın peşiinden gidenlere ne demeli bilemiyorum. Alıntı
Φ nedennasıl Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 Sayın nedennasıl,Dinlerden bağımsız bir tanrı inancı masumdur,hiç bir zararı yoktur. Bu şekilde kalmaya devam edin. Kuranı anlamak istiyorsanız tersinden okuyacaksınız,yani kuranın haklı dediğini haksız,haksız dediğini de haklı göreceksiniz. Bir misal vereyim.Günümüzde yıllarca emek vererek Muazzez İlmiye Çığ adlı bir profesör Kur'an İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki Kökeni"ni sümer tabletlerinden yaptığı araştırma ile belgeledi. Bundan 1400 sene önce kuranın inkarcılar diye haksız yere suçladığı o insanlar bu gerçeği o zaman dile getirmişler. En’âm 25 Onlardan seni (okuduğun Kur'an'ı) dinleyenler de vardır. Fakat onu anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne perdeler, kulaklarına da ağırlık verdik. Onlar her türlü mucizeyi görseler bile yine de ona inanmazlar. Hatta o kafirler sana geldiklerinde: "Bu Kur'an eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diyerek seninle tartışırlar Nahl 24 Onlara: Rabbiniz ne indirdi? denildiği zaman, "Öncekilerin masallarını" derler Neml 68 Andolsun ki, bu tehdit bize yapıldığı gibi, daha önce atalarımıza da yapılmıştır. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir Kalem 15 Ona ayetlerimiz okunduğu zaman o, "Öncekilerin masalları!" der. Furkan 4 İnkâr edenler: "Bu Kur'ân Muhammed'in uydurmasıdır, ona başka bir topluluk yardım etmiştir" diyerek haksız ve asılsız bir söz uydurdular Furkân 5 Yine onlar dediler ki: (Bu ayetler), onun, başkasına yazdırıp da kendisine sabah-akşam okunmakta olan, öncekilere ait masallardır Herşey o insanların gözünün önünde cereyan ediyor. Elbetteki inanmayacaklar. Kuran bu doğru tesbiti yapan insanların söyledidklerini çürütemiyor,sadece asılsız diyor. Ben bu insanları saygı ile ayakta alkışlıyorum. Onlar o dönemin şartlarında bu gerçeği anlayabildikleri halde günümüzde ki bilim ve bilgisayar çağında hala bu masalın peşiinden gidenlere ne demeli bilemiyorum. aklımdan gecenleri satırlara dokmussunuz...daha oncede yazdıgım gibi islamı bu haliyle kabullenemiyorum . bir de sadece biz dogruyuz gerisi yalan ve bos anlayısını kabul etmek birtakım dogmatik fikirlere arastırmadan anlamadan koru korune inanmak İMAN OLMASA GEREK...saygılar... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 Sayın nedennasıl, soru sormanızı ve tereddüt yaşamanızı kesinlikle bir bunalım haline getirmemelisiniz. Biz buradayız, algılarımız var ve sorular soruyoruz. Bu en doğal hâlimiz. Bunun bunalım yapacak hiç bir yanı yok. Bir şeyleri kabul etmenin ya da etmemenin öyle önemsenecek ve korkulacak hiç bir yanı yok. İnsanlık var olduğu günden beri yanıtların peşinde. Bu yanıtların öyle ya da böyle verilmiş olmasının olduğu kadar, verilememiş olmasının da hiç bir önemi yok. Her zaman verdiğim bir örnektir: Bundan bin yıl önce ilkel bir kabilede tanrıların gazabını dindirmek amacıyla bir sunakta öldürülen bir insan olsaydınız... Ne kaybetmiş olacaktınız? Olmayarak ne kazandınız? İçinde devindiğimiz belirsizlikler, çok büyük ve kapsamlı bir belirliliğin küçük süreçleridir. Biz o küçük süreçleri küçük nedensellikler biçiminde algılıyoruz. Algılarımızın yanılıyor olması hiç bir şeyi değiştirmez. O büyük sürece her biçimde yapacağımız katkı çok küçük kalacaktır. O yüzden katkının miktarının bir önemi yok. Fakat biz elimizden gelenin en fazlasını yapmaya çalışırız. Toplamda akışın işleyişinin kapsamını bilmiyoruz. "Kişiye özel bir ruh" kavramının sakıncası bu sonsuz döngüyü bir kalıp içinde hapsetmesidir. Hani madde ruhu bir kalıpta hapsediyor denir ya, ilgisi yok. Tam tersine her ferde bir ruh tayin ederseniz bir kişiliği, bir geçmişi, bir bilinci bir kalıpta hapsediyorsunuzdur. Böyle bir kısıtlama bütüncül evrensel bilinç kavramına aykırıdır. Bir insanın hayat deneyimi asla bir ruh kalıbı ile sınırlanamaz ve o hayatın sorgusu ile ölçülemez. Gerçek kavramı hiç bir kısıtlı kalıp ile algılanacak bir süreç değildir. Sonsuzluk bir durulma ve ulaşma olamaz. Ancak döngüler sonsuzdur. Şöyle düşünelim: Akarsuyun denize dökülmesi sona eriş ve duruluş değil, daha büyük bir döngünün başlangıcıdır. Bizler hep gerçeği ararız. Gerçek o kadar büyük ve sonsuzdur ki hiç kimse ifade edememiştir. Din de bir yanıt arama çabasıdır. Ne var ki verilebilen en cılız yanıt dinden gelmiştir. Yanıtların din tarafından verilenler ile sınırlı olduğunu sanmak en büyük yanılgıdır. Dini yanlışlamak da bir anlam ifade etmez. Çünkü yanıtı vermiş değildi ki, sadece çabalamıştı. Hepimiz çabalıyoruz. O yüzden bunalımın hiç bir anlamı yok. Bilmiyorum anlatabildim mi. Sen A'sın ben de B'yim. A ve B olarak farklı kaderleri yaşayıp farklı sonlara ulaşacağız. Sonra sonsuza kadar A ve B olarak kalacak, x ve y ortamlarında yaşadığımız kısıtlı hayatın ve kısıtlı bilincin ürünlerini devşireceğiz. Böyle bir şey olamaz. Dinin cennet-cehennem kavramları budur. Evren hakkında yapılmış en tekdüze ve yüzeysel yorumdur. Evrenin boyutlarını ve zaman ölçeklerini, içinde yaşadığımız boyut ve zaman dilimi ile kıyaslayarak işe başlayın. Ne demek istediğimi anlamaya başlayacaksınız. Bu sizi ürkütüp korkutmamalı. En küçük süreçler ve birimler bile bütünün çok küçük de olsa bütünleyici parçalarıdır. Hiç bir şey tesadüf değildir. Hint okyanusunda Seyşel adalarının yakınında yüzen minik bir planktonun orada olup olmamasının hiç bir önemi olmadığını düşünebilirsiniz. Bir balığın midesinde moleküllerine ayrışacak birazdan. Ama çok önemli bir döngünün parçası. Moleküllerine ayrışıncaya kadar atmosfere sayılamayacak kadar oksijen molekülü bıraktı ve o oksijen moleküllerini soluyup yaktığımız şekerden aldığımız enerjiyle beynimizin içinde evren hakkındaki soruları yanıtlamaya çalışıyoruz... Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 sayın demirefe neden bilmem ama yazdıklarınız bende yeniden doğuş fikrini çağrıştırdı....fikirlerinizi bilmesem reenkarnasyona doğru gidiyoruz diyeceğim.... dinin verdiği gerçeği cevabın cılız bir cevap olduğunu söylüyorsunuz ama şunu da eklemeniz lazım ki ondan başka da adamakıllı bir cevap verebilen olmadı insanlık tarihi boyunca... selamlar... Alıntı
Φ nedennasıl Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 Sayın nedennasıl, soru sormanızı ve tereddüt yaşamanızı kesinlikle bir bunalım haline getirmemelisiniz. Biz buradayız, algılarımız var ve sorular soruyoruz. Bu en doğal hâlimiz. Bunun bunalım yapacak hiç bir yanı yok. Bir şeyleri kabul etmenin ya da etmemenin öyle önemsenecek ve korkulacak hiç bir yanı yok. İnsanlık var olduğu günden beri yanıtların peşinde. Bu yanıtların öyle ya da böyle verilmiş olmasının olduğu kadar, verilememiş olmasının da hiç bir önemi yok. . . . Evrenin boyutlarını ve zaman ölçeklerini, içinde yaşadığımız boyut ve zaman dilimi ile kıyaslayarak işe başlayın. Ne demek istediğimi anlamaya başlayacaksınız. Bu sizi ürkütüp korkutmamalı. En küçük süreçler ve birimler bile bütünün çok küçük de olsa bütünleyici parçalarıdır. Hiç bir şey tesadüf değildir. Hint okyanusunda Seyşel adalarının yakınında yüzen minik bir planktonun orada olup olmamasının hiç bir önemi olmadığını düşünebilirsiniz. Bir balığın midesinde moleküllerine ayrışacak birazdan. Ama çok önemli bir döngünün parçası. Moleküllerine ayrışıncaya kadar atmosfere sayılamayacak kadar oksijen molekülü bıraktı ve o oksijen moleküllerini soluyup yaktığımız şekerden aldığımız enerjiyle beynimizin içinde evren hakkındaki soruları yanıtlamaya çalışıyoruz... sayın demirefe beni anlamışsınız... benim sıkıntı yaptıgım sey aslında din değil . gercekten cok baglandıgım ve inandıgım inancımın aslında hayatıma hic bir katkısının olmadıgı gercegiyle yuzlesmem oldu. en cok yardıma ihtiyac duydugum en zor zamanlarımda bana yardım edeceginden oyle emindim ki ... heyhat zamanla baktım ki benim cagrılarımla kimse ilgilenmiyor...ister istemez acı bir yalnızlık hissettim . önceleri ,var olan sevgilimin beni terkettigi hissi sonraları yerini aslında o sevgili HİC YOKTU ya bıraktı... ben ve milyarlarca insan sanki bir paranoya yasıyordu. benim icin mucize varmı yokmu cok onemli degil inanmak icin mazeret arayanlar mutlaka bulurlar ama inkar oyle degildir ... Alıntı
Φ nedennasıl Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 sayın demirefebeni anlamışsınız... benim sıkıntı yaptıgım sey aslında din değil . gercekten cok baglandıgım ve inandıgım inancımın aslında hayatıma hic bir katkısının olmadıgı gercegiyle yuzlesmem oldu. en cok yardıma ihtiyac duydugum en zor zamanlarımda bana yardım edeceginden oyle emindim ki ... heyhat zamanla baktım ki benim cagrılarımla kimse ilgilenmiyor...ister istemez acı bir yalnızlık hissettim . önceleri ,var olan sevgilimin beni terkettigi hissi sonraları yerini aslında o sevgili HİC YOKTU ya bıraktı... ben ve milyarlarca insan sanki bir paranoya yasıyordu. benim icin mucize varmı yokmu cok onemli degil inanmak icin mazeret arayanlar mutlaka bulurlar ama inkar oyle degildir ... yukarıdaki yazımdan Allah yoktur dedigim manası cıkarılmasın lutfen. benim inandıgım seklıyle komple bir sistem olarak DİN olgusunu sorgulamamdır... Allah yok diyebilmek icin sanırım önce var olan bunca seyin mantıklı bir acıklamasını bulmak gerekiyor... dedim ya inanmak kolaydır alıskanlıktır adettir vs. ama inkar zordur once alternatifini bulmak gerekir... bir kısır dongu yada totoloji... yaratıcı yoksa bunca sey nasıl oldu varsa mevcut dinlerin hepsindede celiskiler cevapsız sorular vs. of oooooooof...........varmı alternatifi bulan bi de bana anlatsa... Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 yukarıdaki yazımdan Allah yoktur dedigim manası cıkarılmasın lutfen. benim inandıgım seklıyle komple bir sistem olarak DİN olgusunu sorgulamamdır...Allah yok diyebilmek icin sanırım önce var olan bunca seyin mantıklı bir acıklamasını bulmak gerekiyor... dedim ya inanmak kolaydır alıskanlıktır adettir vs. ama inkar zordur once alternatifini bulmak gerekir... bir kısır dongu yada totoloji... yaratıcı yoksa bunca sey nasıl oldu varsa mevcut dinlerin hepsindede celiskiler cevapsız sorular vs. of oooooooof...........varmı alternatifi bulan bi de bana anlatsa... sayın nedennasıl bütün yazdıklarınız bir yana şu of ooooooooooof ifadeniz varya o beni bitirdi işte....samimiyetin arayışın fikir çilesinin net bir ifadesi....bir şarkı vardı ''denizler durulmaz dalgalanmadan''diyordu....doğruların arayışı hiçbitmez...allah yar ve yardımcınız olsun... selamlar... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 4mevsim, reenkarnasyonu iddia etmek için de ruh'u kabul etmek gerekiyor. Ben ruh kavramını benimsemiyorum. Bir ruh olduğunu ve o bedenden o bedene gezdiğini düşünmek ayrı bir çok soruna yol açar. Bedenden bağımsız havada uçan ve girecek beden arayan bir ruh kavramı bana en antipatik gelen fikirlerdendir. nedennasıl, sizin düşün serüveninin henüz çok başında olduğunuzu görüyorum. Ekleyecek bir şeyim yok, düşünmeyi bir bunalım haline getirmeyin yeter. Her olgunun bir NEDENİ vardır. Nedenler sizde veya dışınızda olabilir. Çok önemli ve her şey olduğunu sandığınız kaybettiğiniz şeyler pek bir öneme sahip değiller. Baştan bir daha düşünün. Kendinizi hiç bir şeyi kabullenmek ya da reddetmek zorunda bırakmadan... Esasen inkar diye bir şey yoktur. Ne kadar bildiğimiz bizi biz yapar. Bilmediklerimizin bir sınırı yok ki? Neyi inkar edeceğinize değil, neyi benimseyeceğinize dikkat edin. İnkar etmenizi isteyen varsa, peşinden neyi kabul etmeniz gerektiğini söyleyecektir. İlahları inkar et, sadece Allah kalsın! gibi. Aklımıza nerede duracağının söylenebileceği de nereden çıktı ki? Polis barikatı bedenimize "burada dur" diyebilir. Aklın polisi yoktur! Bakın tekrar belirteyim: Aklına geleni inkar et demiyorum. Tersine. İnkar ile bir yere varılamaz. İnkar gerekli değildir. Sadece Hansel ile Gratel gibi kırıntıları izleyin. Ne cadıyı inkar edin, ne korkunç büyülerini. Olsunlar veya olmasınlar. Yapacağınız şey kırıntıları izlemek. Kırıntılar bir yöne gittiğinde öbür yönü bırakmak "inkar" değil, "tercih" tir. Ola ki kırıntılar kesilir, geri döner yeniden kırıntı ararsınız. Kırıntılar hakkaten kırıntıdır. Bilimin bize sunduğu küçük bilgi parçaları... Alıntı
Misafir maraba Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2007 yukarıdaki yazımdan Allah yoktur dedigim manası cıkarılmasın lutfen. benim inandıgım seklıyle komple bir sistem olarak DİN olgusunu sorgulamamdır...Allah yok diyebilmek icin sanırım önce var olan bunca seyin mantıklı bir acıklamasını bulmak gerekiyor... dedim ya inanmak kolaydır alıskanlıktır adettir vs. ama inkar zordur once alternatifini bulmak gerekir... bir kısır dongu yada totoloji... yaratıcı yoksa bunca sey nasıl oldu varsa mevcut dinlerin hepsindede celiskiler cevapsız sorular vs. of oooooooof...........varmı alternatifi bulan bi de bana anlatsa... Sayın neden nasıl, arkadaşlarımız arayışlarını samimi görerek kendilerince yardımcı olmak için cevap verdiler sağolsunlar. Bilhassa Sayın demirefe'nin çok teknik açıklamaları olmuş. Ama senin "arayış" halin bana biraz plansız programsız geldi. Bu arayış işini mutlaka planlı ve programlı yapmalısın. Kendine yardımcı olamadığını keşfettiğin dinsel inançların doğru alternatifleri var; Bilim. Yaşamındaki "doğru olabilme"nin, doğru düşünebilmenin, diğer gereksinmelerinin tüm çözümlerini bilim dallarında bulabilirsin. Ama bilim dalları kimsenin doğa üstü fantezilerine cevap vermeyecektir. Sosyal bilimler, davranış bilimleri, etik ahlak bilimi sana genel kabul görmüş ahlakı, kişiliği sağlayacak, doğa bilimleri varlığın, felsefesi de nedeni hakkındakı en somut bilgileri verecektir. Aldığın bu bilgilerle, özlemlediğin doğru yapılanamayı elde etmiş, en doğru olanı, "insana hizmet" görevini yerine getirmiş olacaksın. Ötesi insanların boş fantezileridir. Selamlar. Sosyal bilimler ahlak için, pozitif bilimler de evren için yeterince açıklamaları getirmiş. En güzel sığınma, kişiliğe doğru referans olacak bilgileri bilimde bulabilirsin. Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2007 yaratıcı yoksa bunca sey nasıl olduvarsa mevcut dinlerin hepsindede celiskiler cevapsız sorular vs. of oooooooof...........varmı alternatifi bulan bi de bana anlatsa... Neden birşeyleri "yoktan var edilme" yani "yaratılma" derdine düşersiniz anlamam. Aslında haklısınız adettir görenektir ve inkar için alternatif gerekir. İnkarı yada inancı bir kenara koyun bence. Herşeyin zaten hep var olduğunu ve hep bir değişim içinde olduğunu, bizim gördüklerimizin bildiklerimizin (ve nasıl olur yaa deyip de akıl erdiremediklerimizin) aslında sonsuz bir evrende, bu değişimlerin çoook küçük bir sonucu olduğunu kabullenmek bence... Belki zor gelebilir ama... Ben böyle düşünüyorum. Arkadaşımız maraba çok güzel açıklamış Bilimi araştırırsan ufkun genişler, düşünce biçmin değişir. Herşeyin cevabını bulabilir, bulamadıklarının da zamanla çözülebileceğinin ayrımını yapabilirsin... Alıntı
Φ Beldegah Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2007 Sosyal bilimler ahlak için, pozitif bilimler de evren için yeterince açıklamaları getirmiş. En güzel sığınma, kişiliğe doğru referans olacak bilgileri bilimde bulabilirsin. Doğrudur. Alıntı
Φ serhat_blackmore Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2009 Kopyalama yüce dinimiz İslam'a aykırıdır ve etik dışı yanlış bir uygulamadır. Fakat genetik biliminin ve embryolojinin olmadığı bir çağda yani 1400 yıl önce indirilen Kuranı Kerim'de sanki bilim adamlarının kopyalama yapacakları haber verilirmişcesine işaretler bulunmaktadır. Kur'an-ı Kerim'in bu ayetinde Şeytan'ın kötü faaliyetleri vurgulanmaktadır. Kopyalanmış bir hayvandan çok sayıda kopya hayvan üretme (ikinci nesil kopyalama) deneylerinde Kulak Dokusundan hücreler alınarak kopyalama gerçekleştirilmiştir. Yani yakın tarihte yapılan ilk deneylerde hayvanların kulağı kesilip hücre alınarak kopyası üretilmiştir. Kuran-ı Kerimin bir ayeti şöyledir: "...(Şeytan dedi ki) Mutlaka onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını kesecekler ve yine mutlaka onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler..." (Nisa Suresi 119.ayet) Az önce tarihteki ilk 2.nesil kopyalamaların hayvanların kulakları kesilerek alınan hücrelerle gerçekleştirildiğini vurgulamıştık. Ayrıca bu hücrelerin genetik yapısıyla oynayarak yaratılış kanunlarına müdahelede bulunmaya çalışan kimseler de vardır. Dolayısıyla genetik biliminin olmadığı bir çağda yani 1400 yıl önce indirilen ayetteki ifadelerle mucizevi benzerlikler vardır. Yapılan bazı kopyalamalarda meme dokusundan da hücreler alınmıştır fakat Tarihteki ilk 2.nesil kopyalamalarda hücreler kulaktan alınmıştır.(Japonya'daki Kagoşima Enstitüsünde ve Brezilya'daki Vitoria ineği) ömer çelakıl. inanmak istemeyen arkadaşlar buna ne diyecekler bilmiyorum Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2009 Arabistan'da putlara adanan kurbanların kulakları putlara kurban edileceklerinin bir nişanesi olarak kesilirdi. Bunu eleştirmek için "yaratanın verdiği kulağı kesip niye yaratıldığı şekilden çıkarıyorsunuz" denmiş... Klonlamayla filan en küçük ilgisi yoktur... Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 MERHABA SİZLERE KURAN'I KERİMDEN ÇOK İLGİNÇ BULACAĞINIZ BİR KAÇ MUCİZEVİ İŞARETTEN BAHSETMEK İSTİYORUZ (KELİME UYUMLARINDAKİ MATEMATİKSEL MUCİZE) KURAN'DA (GÜN) YANİ (YEVM) KELİMESİ 365 KEZ geçtiğini biliyormuydusunz ? KURAN'DA GÜNLER YANİ (EYYAM YEVMEYN) KELİMELERİNİN 30'ar KEZ geçtiğini biliyormuydusunz ? KURAN'DA (GÜNEŞ) (BİR IŞIK) (GÖLGE) KELİMELERİNİN 33'ER KEZ YANİ EŞİT ORANDA geçtiğini biliyormuydusunz ? KURAN'DA BAZEN AYNI AYET İÇERİSİNDE BAZENDE FARKLI FARKLI AYETLER'DE (DÜNYA) VE (AHİRET) KELİMELERİNİN 115'er KEZ YANİ EŞİT SAYIDA geçtiğini biliyormuydusunz ? KURAN'DA (MELEKLER) VE (ŞEYTAN ) KELİMELERİNİN 88'er KEZ YANİ EŞİT SAYIDA geçtiğini biliyormuydusunz ? KURAN'DA SICAK (HARE) SOĞUK (BERD) KELİMELERİNİN TÜM TÜREVLERİYLE 4'er KEZ geçtiğini biliyormuydusunz ? KURAN'DA YAKIN VE UZAK KELİMELERİNİN 10'AR KEZ geçtiğini biliyormuydusunz? KURAN'DA ZARAR KELİMESİ (DARRAN) YARAR KELİMESİ (NEFAN) İSE 9'ar KEZ EŞİT SAYIDA geçtiğini biliyormuydusunz ? KURAN'DA ADALET VE ZULÜM KELİMELERİNİN YİNE EŞİT SAYIDA 15'er KEZ geçtiğini biliyormuydusunz ? KURAN'DA ŞÜKÜR VE AZ KELİMELERİNİN EŞİT SAYIDA YANİ 75'er KEZ geçtiğini biliyormuydusunz? KURAN'DA AKIL SAHİPLERİ (EL-ALBAB) VE DELİ (MECNUN/CİNNET) KELİMELERİNİN İSE EŞİT SAYIDA 16 KEZ geçtiğini biliyormuydusunz ? KURAN'DA SIKINTI (DAYG) VE HUZUR (TAMANİYYE) KELİMELERİNİN YİNE EŞİT SAYIDA 13'ar KEZ geçtiğini biliyormuydusunz ? KURAN'DA YAKIN KELİMESİNİN 10 KEZ UZAK KELİMESİNİN DE YİNE EŞİT SAYIDA 10 KEZ geçtiğini biliyormuydusunz ? KURAN'DA SIKINTI (daygın) 13 KEZ HUZUR (tetmeinne) 13 KEZ YİNE EŞİT SAYIDA GEÇTİĞİNİ BİLİYORMUYDUNUZ ? KURAN'DA İBLİS (11) SIĞINMAK KELİMELERİNİNDE (11) KEZ EŞİT SAYIDA geçtiğini biliyormuydusunz ? KURAN'DA CİNSEL SUÇ HADDİ AŞMAK GAZAP KELİMELERİNİNDE YİNE EŞİT SAYIDA (24) KEZ GEÇTİĞİNİ BİLİYORMUYDUNUZ ? amacımız kuran'ı kerimi şifreler kitabı haline getirmek değildir ( KURAN'I KERİM İNSANOĞLUNA ) - Bir kurallar kitabı - Bir dua kitabı - Bir hikmet kitabı - Bir kulluk kitabı - Bir emir ve davet kitabı - Bir zikir kitabı - Bir fikir kitabıdır ... SİZLERDE BU OLUŞUMDA YER ALMAK İSTERSENİZ LÜTFEN SİZDE AŞAĞIDAKİ LİNK'İ TIKLAYIP ARKADAŞLARINIZI DAVET EDİNİZ .. ARKADAŞLARINIZA KURAN'I KERİM FACEBOOK HAYRAN SAYFASINI HEDİYE EDİNİZ .. HER ŞEY GÖNLÜNÜZCE OLSUN (ARKADAŞLARINIZI LÜTFEN DAVET EDİNİZ) Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Bu iddiaya kaç kere yanıt verdik. Küçük bir arama, yevm kelimesinin 365 defa filan geçmediğini hemen gösterir: ARAMA SONUÇLARI Aradığınız kelime : يوم Bulunan Sonuç : İçinde يوم kelimesi geçen 415 adet ayet bulunmuştur. Arapça yazmasını biliyorsanız bir arama motorundan hemen bu sonucu çıkarırsınız. Ayet listesi çok uzun olduğu için buraya alamadım. Bu tür iddialar arama motorları yokken ortaya atılıyor, kimse de oturup sayamayacağı için "nasılsa doğrudur" deyip inanılıyordu... Devir değişti... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.