Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

  • Cevaplar 477
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Açsam Rüzgara

 

 

Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş

Mavilerde sefer etmek!

Bir sahilden çözülüp gitmek

Düşünceler gibi başıboş.

Açsam rüzgara yelkenimi;

Dolaşsam ben de deniz deniz

Ve bir sabah vakti, kimsesiz

Bir limanda bulsam kendimi.

Bir limanda, büyük ve beyaz...

Mercan adalarda bir liman..

Beyaz bulutların ardından

Gelse altın ışıklı bir yaz.

Doldursa içimi orada

Baygın kokusu iğdelerin.

Bilmese tadını kederin

Bu her alemden uzak ada.

Konsa rüya dolu köşkümün

Çiçekli dalına serçeler.

Renklerle çözülse geceler,

Nar bahçelerinde geçse gün.

Her gün aheste mavnaların

Görsem açıktan geçişini

Ve her akşam dizilişini

Ufukta mermer adaların.

Ne hoş. ey Tanrım, ne hoş,

İller, göller, kıtalar aşmak.

Ne hoş deniz deniz dolaşmak

Düşünceler gibi başıboş.

Versem kendimi bütün bütün

Bir yelkenli olup engine;

Kansam bir an güzelliğine

Kuşlar gibi serseri ömrün.

 

Orhan Veli Kanık

Gönderi tarihi:
Açsam Rüzgara

Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş

Mavilerde sefer etmek!

Bir sahilden çözülüp gitmek

Düşünceler gibi başıboş.

Açsam rüzgara yelkenimi;

Dolaşsam ben de deniz deniz

Ve bir sabah vakti, kimsesiz

Bir limanda bulsam kendimi.

Bir limanda, büyük ve beyaz...

Mercan adalarda bir liman..

Beyaz bulutların ardından

Gelse altın ışıklı bir yaz.

Doldursa içimi orada

Baygın kokusu iğdelerin.

Bilmese tadını kederin

Bu her alemden uzak ada.

Konsa rüya dolu köşkümün

Çiçekli dalına serçeler.

Renklerle çözülse geceler,

Nar bahçelerinde geçse gün.

Her gün aheste mavnaların

Görsem açıktan geçişini

Ve her akşam dizilişini

Ufukta mermer adaların.

Ne hoş. ey Tanrım, ne hoş,

İller, göller, kıtalar aşmak.

Ne hoş deniz deniz dolaşmak

Düşünceler gibi başıboş.

Versem kendimi bütün bütün

Bir yelkenli olup engine;

Kansam bir an güzelliğine

Kuşlar gibi serseri ömrün.

 

Orhan Veli Kanık

 

Süppersin ablacım ya :hug: Tşk ederim :clover: Seni çok seviyorum ben :blushing:

Gönderi tarihi:
Süppersin ablacım ya :hug: Tşk ederim :clover: Seni çok seviyorum ben :blushing:

 

bende seni seviyorum şiirine şiirdir karşılık... :wub:

 

Bizi kandıran o şarkılar, o mavi gece

O sıcaklığı beyaz ellerin, o ilk bakış

Sebepsizliğin sebep olduğu şafak vakti

O çok sevmek gecelerde o çaresiz aldanış.

Uzayan saçlar, alyında avuçlarımızın

İşte o, insanın bir yerde, aşka boyun eğmesi

Kırılmak, bölünmek, o hep bütünlenmek

O çok sevmek, tenin bir başka tene değmesi.

Yanmak mı o eski çağlarda yanmak

Kül olup savrulmak rüzgara karşı

İlk kesilmişliği mağrur ellerimizin

O çok sevmek, kanımızın o ilk akışı.

İşte pınarlar, testiler, ırmaklar, çeşmeler

Kanlı avuçlarla içmek aşkı kanmadan

O kıyılarımızdaki denizin ilk coşkunluğu

O çok sevmek büyütmek onu hep, orada o zaman

Kazımak ulu ağaç gövdelerine adımızı

Yazmak her şeyi bir bir kumların üstüne

O her işkenceye mahkum olmuşluğumuz

O çok sevmek, daha çok sevmek günden güne.

Öyle delicesine, öyle korkunç, öyle çılgın

O çok sevmek o yanardağ, o ateş, o yangın...

 

Ümit Yaşar Oğuzcan

Gönderi tarihi:

Gece nasılsın bakalım :)

 

bende gecelere karışıp kayboldum gittim.

 

bu gün çıkabildim ancak ne yaparsın :D

 

hazır gelmişken bi uğrayayım dedim .

 

kendine iyi bak görüşmek üzere..........Sevgiler :clover:

Gönderi tarihi:
bende seni seviyorum şiirine şiirdir karşılık... :wub:

 

Bizi kandıran o şarkılar, o mavi gece

O sıcaklığı beyaz ellerin, o ilk bakış

Sebepsizliğin sebep olduğu şafak vakti

O çok sevmek gecelerde o çaresiz aldanış.

Uzayan saçlar, alyında avuçlarımızın

İşte o, insanın bir yerde, aşka boyun eğmesi

Kırılmak, bölünmek, o hep bütünlenmek

O çok sevmek, tenin bir başka tene değmesi.

Yanmak mı o eski çağlarda yanmak

Kül olup savrulmak rüzgara karşı

İlk kesilmişliği mağrur ellerimizin

O çok sevmek, kanımızın o ilk akışı.

İşte pınarlar, testiler, ırmaklar, çeşmeler

Kanlı avuçlarla içmek aşkı kanmadan

O kıyılarımızdaki denizin ilk coşkunluğu

O çok sevmek büyütmek onu hep, orada o zaman

Kazımak ulu ağaç gövdelerine adımızı

Yazmak her şeyi bir bir kumların üstüne

O her işkenceye mahkum olmuşluğumuz

O çok sevmek, daha çok sevmek günden güne.

Öyle delicesine, öyle korkunç, öyle çılgın

O çok sevmek o yanardağ, o ateş, o yangın...

 

Ümit Yaşar Oğuzcan

Canım ablacım :hug: Tşk ederim :wub:

 

Gece nasılsın bakalım :)

 

bende gecelere karışıp kayboldum gittim.

 

bu gün çıkabildim ancak ne yaparsın :D

 

hazır gelmişken bi uğrayayım dedim .

 

kendine iyi bak görüşmek üzere..........Sevgiler :clover:

Canım arkadaşım :) Çok şükür iyiyim ,sen nasılsın :) Sende kendine ii bak görüşürüz ;):clover:

  • 3 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

ÇIPLAK UMUTLAR

 

 

ben çığlık atarak ağlayan

ilk nefesim bahtsız yaşamda

belimi acı hayallere yaslıyorum

derin düşüncelere dalıyorum

ekşî bir ağırlık tüm bedenimi

ve beynimi sarmış

günler bir iskeletin gőlgesi gibi

bakışlerımda yok olur

her gece sinsi bir őlümün hissi

ruhumu kamçılar

ben ise virane yaşamın őnünde

alay ediyor ve halay çekiyorum

tüm yıldızlar hoş ve rengareng

ışıldar gecelerde

ben ruhumun derinliklerinde gizlenmiş

gőkyüzünün coşkulu, keyifli

yıldızını arıyorum yalnızlığımda

insanlığı kantarda tartıyorum

bir gram merhamet bulamıyorum

baharlarda gonca gülümü soldurdular

şafaklarda serçeler acı ve korkumun

sırdaşı oldular

bazen sabah rüzgarının yağmuru

yüreğimdeki hüznü dağıtır

ruhuma yaseminleri serpiştirir

bazen kara bulutlar

gőğsümün penceresine yaslanır

nefesim kesilir, kelimeler yarım kalır

cümleler buruşur

şiir kalemin gırtlağında boğulur

kalem ise şiirin acı bedeninde titrer

kin ve nefret sigaramın dumanında mayalanır

artık yosun tutmuş aşk ve sevgi rakı şişelerimde

senelerdir beynimin ve őmrümün yorgunluğunda

kendimi yaratıyorum

***** feleğin silesi yakama dolanmış

huzur vermiyorki…

nefretim mal ve mülke tapanlar...

cimri ve açgőzlüler...

sabırım fişek oldu namlunun ucunda

yine haylaz günler beni

virane gecelerin yalnızlığına sürgün ettiler

bir karayel rüzgarının sesi kulağımda çınlanır

serseri düşüncelerim zalimlerin pençeleri altında

hırpalanır ve tırmalanır

çaresiz dőrt duvar arasında yüreğimin tırnaklarıyla

umutlar kazıyorum geleceğe

güzelim baygın bakışlarının nehirlerinden

bir yudum su ver kurumuş dudaklarıma

ben acıların deryasında yőnünü kaybetmiş

geminin kaptanıyım

yüreğinin aynasında ve pusulasında

kendimi buluyorum

isyankar yüreğimi boş çabalarla susturuyorum

deli divane olmuş hisslerim

kendi sessizliği içinde gőçebedirler

ruhumun toprağı üzerinde

gel kirpiklerinle ruhumun terini sil güzelim

damla damla alnımın emeğini emdiler soytarılar

gençliğimi ve dürüstlüğümü

esir aldılar kalleş mevsimler

acı ve korku yüreğimde evcilleşti

aşkın esirlik takkesini başımdan indirdim

şahin ve kartallar gibi hazırım gőklerde uçmaya

erdemli bir yolda yolculuk yapıyorum

gecelerimin yalnızlığında

karanfilleri bir dilberin gőzyaşlarıyla suluyorum

kederli uçurumlarda

Gönderi tarihi:

Gece canım arkadaşım şiir için çok teşekkürler :clover:

Sağol ben iyiyim . sen Gece sin ama gündüzleri takılıyon :P

bende aksine bu aralar gece takılıyom :w00t:

görüşmek üzere kendine çok iyi bak arkadaşım :clover::clover::clover:

 

Dost

 

öyle bir şiir yazmak istiyorum ki içten

yar değil bütün sevenler duysun

öyle uzaklara bakmak istiyorum ki gözden

uzaklar bile dayanamayıp durmasın koşşun

sonzuzluk kapımda dursun tüm sevenler buyursun

dedim ya 3 günlük dünya bu ,kimse boşuna yanmasın

değilmi mutluluk sevgi , dostluk ,kardeşlik

neden kimse kırılsın ,birbirine darılsın

isterim bende , herkez mutlu olsun

kalpleriniz sevgiyle dolsun

umutlarınız yarınlarınızdan büyük olsun

bütün sıkıntılar , dertler unutulsun

bırak benim gönlümde boş dursun

sizler mutlu olun, bu bende sevinç diye dursun

tüm sevenler sevilenler yaşamaşını bilenler

bu şiir hepinize hediye olsun

ağlamak yok ona göre ağlatmakta yok ...!

Gönderi tarihi:

Ne zaman içinde yağmur sözcüğü geçen bir yazı okusam aklıma sen geliyorsun gönüldaşım...

 

Çiçekleri açtıran yağmur

Hoşgeldin gönlüme

Hangi mevsimin yağmurusun ki düştün tenime,

Düştün de,

Dönülmez sevdalara bağladın yüreğimi.

Artık ölüm bile ayıramaz bizi,

Biz ki, öğrenmişiz sevmeyi.

Gönderi tarihi:

Gecem canım arkadaşım...

bana yapıştırdığın psiko etiketine rağmen çok seviyorum kız seni :hug: psikoluğu bile ne güzelde sevdirdin bana,sanki psiko deyince bi havaya giriyom kızz sanki prenses demişsin gibi :grin:

görüşmek üzere kendine iyi bak canım :clover:

Gönderi tarihi:

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi

Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten

Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

 

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne

Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa

Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır

Kopmaz kökler salmaktır oraya

 

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını

Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin

Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara

Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

 

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine

Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

 

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın

Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

 

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar

Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın

Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu

Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

 

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle

Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı

Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına

Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe,bütün evrene karışırcasına

Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır

Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

 

doğum günün kutlu olsun gece'm :clover:

Gönderi tarihi:
ÇIPLAK UMUTLAR

ben çığlık atarak ağlayan

ilk nefesim bahtsız yaşamda

belimi acı hayallere yaslıyorum

derin düşüncelere dalıyorum

ekşî bir ağırlık tüm bedenimi

ve beynimi sarmış

günler bir iskeletin gőlgesi gibi

bakışlerımda yok olur

her gece sinsi bir őlümün hissi

ruhumu kamçılar

ben ise virane yaşamın őnünde

alay ediyor ve halay çekiyorum

tüm yıldızlar hoş ve rengareng

ışıldar gecelerde

ben ruhumun derinliklerinde gizlenmiş

gőkyüzünün coşkulu, keyifli

yıldızını arıyorum yalnızlığımda

insanlığı kantarda tartıyorum

bir gram merhamet bulamıyorum

baharlarda gonca gülümü soldurdular

şafaklarda serçeler acı ve korkumun

sırdaşı oldular

bazen sabah rüzgarının yağmuru

yüreğimdeki hüznü dağıtır

ruhuma yaseminleri serpiştirir

bazen kara bulutlar

gőğsümün penceresine yaslanır

nefesim kesilir, kelimeler yarım kalır

cümleler buruşur

şiir kalemin gırtlağında boğulur

kalem ise şiirin acı bedeninde titrer

kin ve nefret sigaramın dumanında mayalanır

artık yosun tutmuş aşk ve sevgi rakı şişelerimde

senelerdir beynimin ve őmrümün yorgunluğunda

kendimi yaratıyorum

***** feleğin silesi yakama dolanmış

huzur vermiyorki…

nefretim mal ve mülke tapanlar...

cimri ve açgőzlüler...

sabırım fişek oldu namlunun ucunda

yine haylaz günler beni

virane gecelerin yalnızlığına sürgün ettiler

bir karayel rüzgarının sesi kulağımda çınlanır

serseri düşüncelerim zalimlerin pençeleri altında

hırpalanır ve tırmalanır

çaresiz dőrt duvar arasında yüreğimin tırnaklarıyla

umutlar kazıyorum geleceğe

güzelim baygın bakışlarının nehirlerinden

bir yudum su ver kurumuş dudaklarıma

ben acıların deryasında yőnünü kaybetmiş

geminin kaptanıyım

yüreğinin aynasında ve pusulasında

kendimi buluyorum

isyankar yüreğimi boş çabalarla susturuyorum

deli divane olmuş hisslerim

kendi sessizliği içinde gőçebedirler

ruhumun toprağı üzerinde

gel kirpiklerinle ruhumun terini sil güzelim

damla damla alnımın emeğini emdiler soytarılar

gençliğimi ve dürüstlüğümü

esir aldılar kalleş mevsimler

acı ve korku yüreğimde evcilleşti

aşkın esirlik takkesini başımdan indirdim

şahin ve kartallar gibi hazırım gőklerde uçmaya

erdemli bir yolda yolculuk yapıyorum

gecelerimin yalnızlığında

karanfilleri bir dilberin gőzyaşlarıyla suluyorum

kederli uçurumlarda

Bir ablam olsaydı eğer şu hayatta,inan ablacım sana olan sevgimle eş değer olurdu... :clover: Seni çok seviyorum :hug:

 

Gece canım arkadaşım şiir için çok teşekkürler :clover:

Sağol ben iyiyim . sen Gece sin ama gündüzleri takılıyon

bende aksine bu aralar gece takılıyom

görüşmek üzere kendine çok iyi bak arkadaşım

 

Dost

 

öyle bir şiir yazmak istiyorum ki içten

yar değil bütün sevenler duysun

öyle uzaklara bakmak istiyorum ki gözden

uzaklar bile dayanamayıp durmasın koşşun

sonzuzluk kapımda dursun tüm sevenler buyursun

dedim ya 3 günlük dünya bu ,kimse boşuna yanmasın

değilmi mutluluk sevgi , dostluk ,kardeşlik

neden kimse kırılsın ,birbirine darılsın

isterim bende , herkez mutlu olsun

kalpleriniz sevgiyle dolsun

umutlarınız yarınlarınızdan büyük olsun

bütün sıkıntılar , dertler unutulsun

bırak benim gönlümde boş dursun

sizler mutlu olun, bu bende sevinç diye dursun

tüm sevenler sevilenler yaşamaşını bilenler

bu şiir hepinize hediye olsun

ağlamak yok ona göre ağlatmakta yok ...!

 

Canım arkadaşım güsel dost...Şiirin için çok tşk ederim :clover:

217resimli_siirler30.jpg

Gönüldaşım beni o kadar çok mutlu ediyorsun ki...İnan söyleyecek söz bulamıyor insan..İyi ki varsın :hug:

Gönderi tarihi:
Ne zaman içinde yağmur sözcüğü geçen bir yazı okusam aklıma sen geliyorsun gönüldaşım...

 

Çiçekleri açtıran yağmur

Hoşgeldin gönlüme

Hangi mevsimin yağmurusun ki düştün tenime,

Düştün de,

Dönülmez sevdalara bağladın yüreğimi.

Artık ölüm bile ayıramaz bizi,

Biz ki, öğrenmişiz sevmeyi.

Biz ki öğrendik sevmeyi,hemde gönülden..Lakin öğretemedik karşımızdakine be gönüldaşım...

Rabbim aklından hiç çıkarmasın o vakit beni,çünkü sende benim an gibi aklımdasın gönüldaşım... :clover:

 

Gecem canım arkadaşım...

bana yapıştırdığın psiko etiketine rağmen çok seviyorum kız seni :hug: psikoluğu bile ne güzelde sevdirdin bana,sanki psiko deyince bi havaya giriyom kızz sanki prenses demişsin gibi

görüşmek üzere kendine iyi bak canım

Kıs tabe psiko prenses gibim bişey -_- Şimdi tam hatırlamıyorum ama ekvator ülkelerden birinde öyle deniliyor :ermm::w00t:

Seviyorum kıs seni psikom :hug:

 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi

Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten

Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

 

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne

Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa

Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır

Kopmaz kökler salmaktır oraya

 

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını

Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin

Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara

Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

 

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine

Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

 

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın

Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

 

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar

Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın

Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu

Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

 

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle

Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı

Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına

Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe,bütün evrene karışırcasına

Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır

Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

 

doğum günün kutlu olsun gece'm :clover:

 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim birşey var...Ve bu öğrendiklerim arasında senin yerin daha bir ayrı Egso...Çok tşk ederim... :clover:

Gönderi tarihi:

Akşamlar yorgun hergün

Yıldızlar bana dargın

Düşer gözüm yollara

Eletmez gületmez

Senden haber getirmez

Dargın oldum kuşlara

Kar yağar üzerime

Soğuk denizler

Kaldı kara kışlara

Karlar yere serilmiş

Benim yavrum sürülmüş

Buzdan sarkık kuşlar

Gelir diyorlar gözlerim

Yollarda dağlar tuzak olur

Mayınlar pusudadır

Aylar yıllar geçti

Yavrum gelmez oldu

Yokluğun inan cehennemin öbür adıdır

Böyle gelmiş işte

Böyle gelmiş gider

Büyüdün sende büyüdün peşimden

Tam herşeyi atsam

Yerin dibine batsam

Sana nasıl anlatsam

Bilsem sana ne oldu

Anladım bir bir tamam

Yüce dağlar başında

Kör kuyu içindeler

Ağlama küçüğüm

Ağlama artık yeter

Ağlama gözyaşım

Ağlama bana ölümden beter

Böyle gelmiş işte

Böyle gelmiş gider

Gönderi tarihi:

Bu bir veda bu bir ölüm uykusu

Bu bir aşkın yarım kalan türküsü

Gözlerimde bir intihar korkusu

Ben bir deli ben bir gözü karayım

Bu yarayı ateşlemi sarayım

Bir geçmişi alnındanmı vurayım

 

Başıma bir bela sardı geri dönmedi

Ömrüme bir mühür vurdu geri dönmedi

 

Hikayemiz ayrı ayrı yazılmış

Üzerimiz bir kalemde çizilmiş

Sayfalara benim kanım süzülmüş

Fırtınayla devrilmişim dal gibi

Ziyan oldum sonbaharda gül gibi

Kalakaldım bu şehirde el gibi

 

Unuttu mu hor mu gördü geri dönmedi

Hatırımı tel tel kırdı geri dönmedi

Gönderi tarihi:

Ellerin buz

Yüzün soğuk

Sesin boğuk

Rengin kaçmış

Karmı yağdı sokaklara

Üşüdünmü...

Sen de mi sahipsiz yorgun

Boynu bükük kaldın söyle

Ben kaçarım kuralsızca

Sen yanarsın...

Ne olur bir sabahta silahsız süngüsüz uyansak

Uzansak yağmurlara baharları ıslatsak

Takılmasa peşimize adımlar

Sıradan insanlar olsak...

 

Tastaki su

Gökteki kuş

Paylayan mermi

Gülen kız

Hepsi yalanmış

Yalan...

Yar hayal meyal aklımda

Yollar uzun

Gelmez diyorlar

Ciğerlerim paramparca

Vakit tamam

Tamam...

 

Öldür, öldür beni, hergün senin derdindeyim

Yüreğinden sök at beni hergün seni düşünmekteyim...

Gönderi tarihi:

Sevda gözünü gül korur

Sağ yanımı dar ağacında,

Bir yanıma ferman vurur

Hilal yıldızlar kucağında...

Şu sevdamı Allah bilir

Sağ yanımı hal nazarında

Asın beni kim ne bilir

Çamlıbel'in Mal Pazarında...

Çıkma benim bahtı karam GECE yarısı,

Yağar YAĞMUR rüzgar söyler, Ölüm Şarkısı...

Gönderi tarihi:

Ruhunmu ateş yoksa o gözlermi alevden

Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu

Pervane olan kendini gizlermi alevden

Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu

 

Gün senden ışık alsada bir renge bürünse

Ay secde edip çehrene yerlerde sürünse

Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan

Yanlız o güzel gözlerinin nuru görünse

 

Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince

Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince

İçimdeki azgın devi rüzgarlara attım

Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım

 

Gözlerki birer parçasıdır sende ilahın

Gözlerki senin en katı zulmün ve silahın

Vur şanlı silahınla gönül mülküm düzelsin

Sen öldürüyorkende vururkende güzelsin..

Gönderi tarihi:

Ey benim uğruna vebal aldığım

Müebbetin bu bedeni yıkar mı söyle ?

Bir paslı ranzaya nikah kıydığım

Taş duvarlar birgün benden bıkar mı söyle ?

Sırma belik saçlarına güller taktığım

Elim hala ellerini tanır mı söyle ?

Ak göğsün üzerine başım koyup yattığım

Bu haftada görüş günü gelir mi söyle ?

Bir bardak demli çaya uyku sattığım

Yarım sigaram sabahı eder mi söyle ?

Boynuma hasretini ilmeğ yaptığım

Acep ölüm ayrılıktan beter mi söyle ?

Beni bilirsin ya gülüm yalnızsızım

Hani beni tanırsın ya maralım kuralsızım

Ben ki; senin için canımdan geçtim

Ben ki; namusuma pranga seçtim

Ben ki; bir laf için bir kefen biçtim

Sana Dünya ahret nikah kıydım, ant içtim

Bu müebbet senin için yeter mi söyle ?

Üç beş sene senin için

Bir kaç infaz benim için

Bu voltada bizim için

Yeter mi söyle ?

Gönderi tarihi:

Gidişimde tıpkı gelişim gibi çok sessiz olacak

Çıt bile çıkarmadan çekip gideceğim lanet olası hayatından

İlk günlerde yokluğumun farkına bile varmayacaksın belki ama

Sana yemin ediyorum,

Sana yemin ediyorum öyle bir an gelecek ki

Yokluğum boğazına düğümlenecek

Bensiz nefes bile alamayacaksın

Çaresizlik içinde kıvranarak

Beni arayacaksın

İşte, işte o an evlat acısı gibi

Yüreğinin tam orta yerine oturacağım

Aklın bende, fikrin bende kalacak

Düşüneceksin

Aklından geçen sorulara cevap bulamayacak

Acaba şimdi nerde, kiminle diyeceksin

Beni düşünmekten,

Beni düşünmekten kafayı yiyeceksin

 

Sensiz batan her güneş

Ömrümden bir asır götürse de

Sensizliğin acısı beni damla damla bitirse de

Telefonumda kalan son bir mesajını silmeye kıyamadığımı

Yerine kimseyi koyamadığımı

Ve lanet olsun, lanet olsun ulan en acısı

Sana, sana doyamadığımı bilmeyecek

Bilemeyeceksin

Beni düşünmekten kafayı yiyeceksin

 

Ey benim yürek sızım

Ey benim hayırsızım

A benim kınalı kuzum

A benim imkansızım

Bu şiir sana, bu şarkı sana

Ama sen bunu bilmeyeceksin

Yaşadıkça ve nefes aldıkça

Acaba, acaba bir gün döner mi diye

Bekleyeceksin boşuna

Boşuna, boşuna bekleyeceksin

Ben sensiz öleceğim

Sen, bensiz sürüneceksin

 

Ve bir gün, çok gereksiz bir anda

Çok gereksiz bir yerde

Ve çok gereksiz birinden duyacaksın

Bu yalan Dünya’dan

Pılımı pırtımı toplayıp çekip gittiğimi

 

İşte o an,

İşte o an

Belki hiç kimse hiçbir şey bilmeyecek ama

Sadece sadece sen bil yeter

Sebebim sensin, sebebim sensin

Gönderi tarihi:

Çok sevdiğim bir üstad olan Nurullah GENÇ'in bu güzel şiirini sana armağan ediyim dedim yağmur teyzecim... :P biraz uzun ama her kıtada ayrı bir anlam var üstad döktürmüş :clover:

 

 

Yağmur

 

 

Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur

Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından

Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur

Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından

Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat

En müstesna doğuşa hamiledir kainat

 

Yıllardır bozu bulanık suları yudumladım

Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

 

Hasretin alev alev içime bir an düştü

Değişti hayel köşküm, gözümde viran düştü

Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde

Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü

 

İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin

Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla

Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin

Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla

Evlerin arasına dikilir yesil bayrak

Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak

 

Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım

Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydim

 

Yağmur, gülsenimize sensiz, baldiran düştü

Düşmanlik içimizde; dostluklar yaban düştü

Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe

Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü

 

Bir güzide mektuptur, çağlarin ötesinden

Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına

Yayılır o en büyük mustu, pazartesinden

Beyazlik dokunmuştur gecenin siyahina

Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin

Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin

 

Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım

Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamiş, mazide

Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydim

 

Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü

Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü

Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin

En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü

 

Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan

Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar

Mutluluk nağmeleri işitirler Hiradan

Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar

Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri

Paramparça, ateşler sahinin hayalleri

 

Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım

O mücella çehreni izleseydim ebedi

Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

 

Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü

Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü

Katil sinekler deldi hicabın perdesini

İstiklal boşluğunda arılar nadan düştü

Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında

Tablosunu yapardim yıkılan her kulenin

Ebedi aşka giden esrarlı yollarında

Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin

Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü

On asırlık ocağın savururdum külünü

 

Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım

Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak

Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

 

Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü

Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü

Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara

Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü

 

Badiye yaylasında koklasaydım izini

Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar

Seninle yıkasaydım acılar dehlizini

Ne kaderi suçlamak kalırdı ne intihar

Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya

Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya

 

Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım

Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu

Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

 

Haritanın en beyaz noktasına kan düştü

Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü

Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi

Hakların temeline sanki bir volkan düştü

 

Firakınla kavrulur çölde kum taneleri

Ahuların içinde sevdan akkor gibidir

Erdemin, bereketin doldurur haneleri

Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir

Şemsiyesi altında yürürsün bulutların

Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların

 

Devlerin esrarını aynalara sorsaydım

Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler

Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

 

Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü

İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü

Güvenilen dağlara kar yağdi birer birer

Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü

 

Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini

Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir

Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini

Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir

Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından

Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından

 

Madeni arzuların ardında seyre daldım

Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini

Senin için görülen bir düş de ben olsaydim

 

Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü

Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü

Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali

Hazindir ki; dertleri asmaya umman düştü

 

Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır

Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur

Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır

Sesini duymayanlar girdabında boğulur

Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin

Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin

 

Saatlerin ardında hep kendimi aradim

Bir melal zincirine takıldı parmaklarım

Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

 

Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü

Sensiz kıtalar boyu uzayan vatan düştü

Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül

Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü

 

Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde

Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay

Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde

Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray

Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin

Mekanın fırçasında solmayan resim senin

 

Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım

Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme

Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

 

Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü

Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü

İniltiler geliyor doğudan ve batıdan

Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü

 

Islaklığı sanadır ahımın, efgahımın

İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler

Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın

Nazarın ok misali karanlıkları deler

Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin

Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin

 

Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım

Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar

Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

 

Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü

Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü

Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün

Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü

 

Nefsinle yeniden çizilecek desenler

Çehreler yepyeni bir degişim geçirecek

Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler

Anneler çocuklara hep seni içirecek

Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin

Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin

 

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım

Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

 

Kardeşler arasında heyhat, su-i zan düştü

Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü

Şarrkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın

İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü

 

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

Dokunduğun küçük bir nakiş da ben olsaydım

Sana sırılsıklam bir bakiş da ben olsaydım

Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

Senin için görülen bir düş de ben olsaydım

Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım

Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım...

 

 

Nurullah Genç

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.