Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Sevgili forumdaşlarım,

 

"Yazarımız,çok da lüks olmayan bir pansiyonda kalmaktadır.Pansiyon işletmesi ve ile haftada bir odasını temizleyen gündelikçi kadın dışında hayatında kimsecikler yoktur.

 

Sanat adamıdır,kalemi dışında hiçbir geçim kaynağı olmayan yazarımız kıt kanaat geçinmektedir.Birgün pansiyonun kapısında içeriye kendini atacakken,gündelikçi kadını karşısında bulur.Kadın soluk soluğadır.Önce hiçbir anlam vermez bu telaşa.Kadına şaşkın şaşkın bakar.Kadın birşey diyecekken susar.O yine anlamaz.Derken dakikalarca birşeyler söylemeye çalışan kadının gözlerinden ne demek istediğini anlar.Yazarımız,kadının ne demek istediğini anladığı andan ittibaren susar.Suskunluğunun gerekçesi çok basit aslında.O da zor durumdadır.Kadın yutkunur,yazar bencilleşir belki de haklı olarak ve yine susar.Kadın gözlerindeki amhçubiyetle birşey demeden gider.

 

Günler geçer.Gündelikçi kadın bir daha ortalıkta görünmez.Pansiyon işletmecisinden gündelikçinin adresini alan yazar soğuk havaya aldırmaksızın yola çıkar.

 

Kapısını çaldığı ev,sadece dört duvar.Kadın kapıyı açar.Donup kalmış gözler,dağınık saçlar.Bir sofya,yanmayan bir soba ve üstü sıkıca ötülmiş bir çocuk.

 

Kadın anlatmaya başlar;"o gün yanınıza geldim,çünkü hava soğuktu,oğlum üşüyordu.Size diyemedim,utandım.Eve geldim,oğlum titriyordu.Yanına sokuldum.Anne üşüyorum diyordu.Ellerinden tuttum,sıkıca sarıldım.Anne üşüyorum diyordu.Titriyordu.Sonra...sonra hiçbirşey söylemez oldu.Ben hala sıkıca sarılıyorum,ama o susuyor.Neden ki...?"

 

Yazar,üstü örtülmüş çocuğa yaklaşır.Battaniyeyi kaldırır.Çocuk ölmüştür.Gündelikçi hala "çocuğum üşüyor mu " feryadında...

 

Yazarımız dona kalır,sorgulamaya başlar vicdanı kendisini.Paylaşacağı çok şey değildi aslında,ama paylaşamadığı bir çocuğun soğukta ölmesiydi.

 

Duyarsızlık dedim ben bunun adına..."

 

Kimliği ve inancını sorgulamaksızın,yeniden karanlığı yaşamamamak için herkesi duyarlı olmaya davet ediyoruz.Hepimizn olan bir ülke diyenler;lütfen sesiniz daha gür çıksın.Unutmayalım,geçmişten sorumlu olamasak da gelecekten sorumluyuz.Duyarsızlığımızı ve tabularımızı ezip geçmenin şimdi tam zamanı...

 

 

 

Sevgili Türkler,

 

Kürt olarak doğmak bizim tercihimiz değildi. Tıpkı Türk olmak da sizin tercihiniz olmadığı gibi.

 

Bu topraklarda yaşamaya biz karar vermedik, tıpkı sizin de karar vermediğiniz gibi.

 

Yanlış anlamayın, Kürt olmaktan gurur duyuyoruz, bu topraklarda yaşamaktan da hayli memnunuz. Niçin? diye sorarsanız bunun bir cevabı yok. Tıpkı bir Japon’un Japonluğundan, bir Kenyalının siyahlığından gurur duyması gibi. Tıpkı bir arabın çölüne, bir Norveçlinin buzullarına aşık olması gibi.

 

Yapmadığımız tercihler, vermediğimiz kararlar neticesinde yan yana düştük. 1000 yıldır birlikte yaşıyoruz. Bu güzel ülkede yaşayan Kürtler olarak mutluluklarda küçük, acılarda büyük ortağız. Ama ortağız işte.

 

Dünyanın en yaşlı topraklarının sakinleriyiz. Kimler geldi, kimler geçti ama hep insanlık, iyi niyet, hoşgörü ve merhamet kaldı. Ta ki son yüz yılda dünyayı bir radyasyon bulutu gibi saran milliyetçilik bizi de hasta edene kadar. Ortaklığımızın kimyası bozuldu, ağızımızın tadı kaçtı.

 

Aramızdaki gerilimi siyasi ve ekonomik ranta çevirenler oldu. Tabii ki; olan yine bizlere oldu.

Yüz yıl sonra bugün önümüzde bir fırsat duruyor. Bu fırsatın etrafı küfeler dolusu hamaset cümleleriyle, dağlar gibi gururla ve kalp kırıklıklarıyla çevrili. Kadim dostların barışmasına mani olan duvarları yıkmak ve fırsatı yakalamak ise bizim elimizde.

 

Sevgili dostlarımız, komşularımız, arkadaşlarımız,

 

Çözümün elimizde olduğunun farkında olan erkekler ve kadınlar beyinlerimiz üzerinde büyük bir iktidar savaşına girişti, duyuyor musunuz?

 

Hiç bir acımızı, çilemizi tatmamış; ırkından, dininden, dilinden, mezhebinden, başörtüsünden hatta Türkçe aksanından dolayı hor görülmenin ne demek olduğunu bir kere bile yaşamamış seçkin köşe yazarları, komutanlar, siyasetçiler, baro başkanları, fabrika patronları biraz daha ölmemiz için bizi ikna etmeye çalışıyorlar, görüyor musunuz?

 

Kendi oğulları için Ege sahillerinde yazıcı masası ayarlarken, sizin oğullarınızı Hakkari dağlarına kutlama yaparak göndermenizi alkışlıyorlar, anlıyor musunuz?

 

Bıraksanız 150 yaşına kadar yaşamak için herşeyini verecek hayatpereslerin, genç insanların cenazelerinin arkasından düzdükleri şehit ağıtlarının ne kadar sahte olduğunu hissediyor musunuz?

 

Bu insanlara;

 

Türklüğünüz de sizin olsun Kürtlüğünüz de, biz insanız ve insanca birlikte yaşamak istiyoruz demeye var mısınız?

 

Mektubu göndermek isteyen Kürt ve mektubu almak isteyen Türk imzacılar için

 

-http://genckurtsiviller.blogspot.com/-

Gönderi tarihi:

sevgili mavi, mektubun bana ulaştı, güzel mektup olmuş :)

 

fakat üzülerek söylüyorum ki, bütün bunlar çözümün bir parçası ya da çözüme yönelik bir adım olamaz.

 

çünkü bütün bunlar, bu sözler, bu yaklaşım insanlara samimi gelmiyor. ben elbette burada senin samimiyetinden şüphe etmiyorum.

 

ortada yıllar boyu dökülmüş kan var. bu kan böylece dururken insanları ikna etmek çok zor.

 

herkes kürtlerden, teröre karşı olduklarını ve terörü lanetlediklerini duymak istiyor.bu da doğaldır. hergün çok sayıda şehit haberi geliyor ve artık bu ülkede neredeyse herkesin bir şehit akrabası ya da o yoksa bile arkadaşı var. bu herkes için çok vahim bir durum.

 

ortaya birlikte yaşama isteğini samimi bir şekilde koyacak olan adım terör örgütünün ve onun siyasal kanadı dtp nin bizzat kürt vatandaşlarımız tarafından açıkça dışlanmasıyla gerçekleşebilir.

Gönderi tarihi:

..........

Türklüğünüz de sizin olsun Kürtlüğünüz de, biz insanız ve insanca birlikte yaşamak istiyoruz demeye var mısınız?

 

Mektubu göndermek isteyen Kürt ve mektubu almak isteyen Türk imzacılar için

 

-http://genckurtsiviller.blogspot.com/-[/b]

 

Duygusal bir yazı Sayın mavi olmayan gökyüzü.Kırmayan,sevgiye,hoşgörüye,birlikteliğe vurgu yapan bir yazı.Ama Sayın Rua'nın değindiği gibi gerçekler bu duygusal yazıdan daha da acı.

 

Bir yerden başlanacaksa bu duyguyla başlanmalı,samimice,güzel bir dille.

 

Ama PKK kanla kirletiyor bu duyguyu,DTP sözleriyle.

 

Bu ortamda görünen siz değilsiniz mavi olmayan gökyüzü.Bu ortamı işgal eden dağda PKK,Meclis'te DTP sizin adınıza.

 

MUHABBETLE...

Gönderi tarihi: (düzenlenmiş)

Yanılıyorsunuz. Yanılıyorsunuz. Yanılıyorsunuz.

 

Eğer "ben" bugün barış içindeysem kendi içimde, dünya savaşsın birbiriyle farketmez. Ben en azından kendim için "en doğru" olanı yapmışımdır.

 

Anlatabiliyor muyum?

 

Ortada kan falan yok, kan sizin içinizdeyse sorundur; ortada terör yok, bu sizin içinizdeyse sorundur.

 

Bu ortamı kimse işgal etmez; hepimiz kendi yolumuzun işçileri ve yolcularıyız.

 

Önce kendi içinde barış olacak insanın. Sonra diğerleri gelir, sonra görülür dökülen kan; o zaman kan üzerinden sonuçsuz savaşlar yürütmez insan. En doğrusu için mücadele eder. Gerektiğinde en doğru cezalandırmaları usulünce yapmasını da bilir.

 

Bir düşünmek lazım; ben barışın neresindeyim diye.

 

Bırakın partileri, diğerlerini; siz neresindesiniz bu barışın. Düşünülecek olan budur.

Tarih: Düzenleyen: ali0_1
Gönderi tarihi:

Yanılıyorsunuz. Yanılıyorsunuz. Yanılıyorsunuz.

 

Eğer "ben" bugün barış içindeysem kendi içimde, dünya savaşsın birbiriyle farketmez. Ben en azından kendim için "en doğru" olanı yapmışımdır.

 

Anlatabiliyor muyum?

 

Ortada kan falan yok, kan sizin içinizdeyse sorundur; ortada terör yok, bu sizin içinizdeyse sorundur.

 

Bu ortamı kimse işgal etmez; hepimiz kendi yolumuzun işçileri ve yolcularıyız.

 

Önce kendi içinde barış olacak insanın. Sonra diğerleri gelir, sonra görülür dökülen kan; o zaman kan üzerinden sonuçsuz savaşlar yürütmez insan. En doğrusu için mücadele eder. Gerektiğinde en doğru cezalandırmaları usulünce yapmasını da bilir.

 

Bir düşünmek lazım; ben barışın neresindeyim diye.

 

Bırakın partileri, diğerlerini; siz neresindesiniz bu barışın. Düşünülecek olan budur.

 

ben de "uzun zamandır bana kimse itiraz etmiyor ali0 nerelerde acaba?" diye düşünüyordum :)

 

"ben barış içindeysem dünya savaşsın farketmez", ne kadar kolay. keşke o kadar kolay olsaydı.

 

ortada kan yok mu? kardeşim sen tatili kuzey kutbunda geçirdin heralde. teröre kurban giden insanlardan bahsediyorum!

 

ne kadar kolay anlatmışsın: barış bizim içimizde, haydi hep beraber mutlu olalım.

 

böyle duygusal yaklaşımlar sadece lafta kalıyor, meseleye gerçekçi bakın. ben gayet tabi savaşın tarafında değilim. benim onlarca kürt kökenli arkadaşım var. hepsiyle çok iyi görüşürüz. kişisel anlamda benim onlarla bir kavgam söz konusu olamaz. ben büyük fotoğrafa bakıyorum ve gayet tabi barışın tarafındayım. ama burada kürt kardeşlerimizin de biraz empati yapması gerekiyor. artık neredeyse her aileden bir şehit çıkar duruma geldik. kürtler bu durumu kesin bir dille kınamalı, terörü ve terörün destekçilerini kendi içlerinde saf dışı bırakmalıdırlar. bu arada gayet tabi toplumun tüm kesimlerine yapacak birşeyler düşüyor. fakat ilk adım terörün dışlanmasıyla bir samimiyet göstergesi şeklinde olur.

Gönderi tarihi:

O zaman en baştan başlamalıyız her şeye.Var mısınız ''Önce Kendi İçinde Barış Taşı Açılımı''na?

Kim bunun muhattabı?Yasasını çıkarsak gelir mi barış içimize?

 

Ya içinde barışı öldürüp düşmanlık besleyenlere ne yapmalı, onlara ne demeli?Gelin hep beraber barışalım cümlesi yeterli mi?

 

MUHABBETLE...

Gönderi tarihi:

sevgili mavi, mektubun bana ulaştı, güzel mektup olmuş smile.gif

 

fakat üzülerek söylüyorum ki, bütün bunlar çözümün bir parçası ya da çözüme yönelik bir adım olamaz.

 

çünkü bütün bunlar, bu sözler, bu yaklaşım insanlara samimi gelmiyor. ben elbette burada senin samimiyetinden şüphe etmiyorum.

 

ortada yıllar boyu dökülmüş kan var. bu kan böylece dururken insanları ikna etmek çok zor.

 

herkes kürtlerden, teröre karşı olduklarını ve terörü lanetlediklerini duymak istiyor.bu da doğaldır. hergün çok sayıda şehit haberi geliyor ve artık bu ülkede neredeyse herkesin bir şehit akrabası ya da o yoksa bile arkadaşı var. bu herkes için çok vahim bir durum.

 

ortaya birlikte yaşama isteğini samimi bir şekilde koyacak olan adım terör örgütünün ve onun siyasal kanadı dtp nin bizzat kürt vatandaşlarımız tarafından açıkça dışlanmasıyla gerçekleşebilir.

 

Sevgili Rua,

 

"Türklüğünüz de sizin olsun Kürtlüğünüz de, biz insanız ve insanca birlikte yaşamak istiyoruz demeye var mısınız? "

 

diyen ben değil,benim gibi düşünenler.Öncesinde verdiğim yazar ise Sabahattin Eyüpoğlu'nun kaleminden dökülenlerden aklıma gelenler.

 

Sabahattin Eyüpoğlunun bu hikayesini ilk okuduğumda şaşırmıştım.Neden herşeyin farkındayken susmayı yeğler insan.Etrafımız da onca şey yaşanırken,bir parça ekmeğe muhtaç olanlar sayısız iken;biz farkındayken,hergün şahitken susuyoruz;insanlar savaştan,silahtan ve açlıktan ölüyor;biz yine susuyoruz.

 

Yazar da kendisinden istenecek belki de cüzzi bir miktardan olmamak için susmuştu,bir çocuk açlıktan ölmüştü.Sakın kimsecikler "aman efendim bunu kitaplar yaratır,gerçek değil" demesin,dönsün herkes bir etrafına.

 

Duyarsızlık dedim ben bunun adına;samimiyetsizlik,korkaklık ve bencillik.

 

Bugün yaşananların bundan farkı yok.

 

Beni temsil ettiğini sanan vekillerim,beni köşelerinde yazan gazetecilerim,benden habersiz olan aydınlarım...hepsi,benim adıma konuşurken samimiyetsizlikleri ile ölüme çanak tutuyor.

 

Ben ne AKP'yi ne DTP'yi temsilcim olarak görüyorum.CHP,MHP,SHP...hiçbiri artık benim değil.

 

Söylemleri sadece güldürüyor beni,hiçbiri umrumda değil...

 

...

 

Sevgili Rua,

 

Çoğu zaman umutsuzluğa düşsem de,ben yine umut bu ülkenin insanıdır diye düşünenlerdenim.Siyasiler bırakalım alanlarda bağırmaya ,gazeteciler ukalaca tavırları ile bize adam olmayı öğretmeye,aydınlar vızıltıları ile başımızı ağırtmaya devam etsinler;biz yine kendimizden başlayalım.

 

Mavi olmayan gökyüzü,kendisinden başlasın.Rua kendisinden.Annemize,babamıza,kardeşlerimize,komşularımıza,yanında oturduğumuz yol arkadaşlarına anlatalım;biz birbirimize yabancı olmamalıyız,kan emicilere rağmen insan için ortak olan bu ülkede buluşalım.

 

Sevgili Rua,

 

Dökülen kanlar,haddi hesabı olmayan suçlamalar,kırgınlıklar vs;inanın ki yabancılığımızdandır,oyunlara gelişimizdendir yoksa düşmanlıklarımızdan değil.

 

Çünkü nebalananların işine gelen bizim düşmanlığımızdı.Biz daima sürü olacaktık,çobanlar bizden kazanacaktı.Ülke tarihimiz,medyamız,egemenlerimiz,egemenlere dur dediğini düşündüklerimiz...işte bizim gerçeğimiz.

 

Geçen günlerde Diyarbakır'da barış için toplanan insanlarımıza DTP,"Muhattab Öcalan'dır,biz değiliz" dedi.AKP,bırakın Kürt Açılımını;bu ülke için,darbelerin anayasasına devam dedi.CHP,arada parazit olmaya devam ediyor.MHP,zaten söylemleri ile zaten aşina.

 

Ben,bu insanlardan çözüm beklemiyorum.Bu insanlar beni temsil etmiyor.Hiçbirine zerre kadar güvenmiyorum.

 

Kimsenin adına konuşamam,ama ben kendi insanımı çok iyi tanıyorum.Türk'leri,Kürt'leri,kafa karışıklıklarını,tepkilerinde ki tutarsızlıklarını hepimiz çok iyi biliyoruz.

 

Tüm insanlar aynı düşünemez,tüm insanlarda samimiyet beklenemez.Milliyetçiliğe takılanlar da olacak,taraf olma çabalarında savrulacaklarda olacak,birlik için hep beraber alanlara çıkalım diyende...

 

Dökülen kanın vebali hepimizin boynunda,yarına hep beraber hesap vereceğiz.Duyarlı olması gereken bizler,düşman olmayı değil kardeş olmayı becereceğiz.

 

Zor olacak,yaşananlar daima hatırlatılacak ama olacak.Biz başaracağız.

 

Samimiyetse,sadece ben olsam bile değmez mi,sadece siz bana inanıyorsanız bile "biz kazanacağız" demenin tam da sırası değil mi?

 

Kürtler ve Türkler hep beraber biz kanınızı istemiyoruz diyecekler,barış için bedel ödeyenlere hep beraber sahip çıkacaklar.

 

Bakın,altını çiziyorum;hep beraber.smile.gif Çünkü ne günahkarı ne de masumu tek başımıza oynamıyoruz.

 

Sevgili Rua,

 

Keşke elimde olsa da,kalkıp dağa çıksam.Bağırsam;lütfen bırakın silahın,şiddetin dilini.Yettiniz artık diyebilsem.Keşke tüm yasaları ben yazsam da;hepimizin olan yasayı yazsam.

 

Ama değilim işte,tek başına bir hiçim.Bunun için,lütfen bizim için;samimi olanlarımızın cesareti için;herkes sevgiyi yazsın.

 

Herkes,samimiyetle bu çağrımıza ortak olsun.

Gönderi tarihi:

Duygusal bir yazı Sayın mavi olmayan gökyüzü.Kırmayan,sevgiye,hoşgörüye,birlikteliğe vurgu yapan bir yazı.Ama Sayın Rua'nın değindiği gibi gerçekler bu duygusal yazıdan daha da acı.

 

Bir yerden başlanacaksa bu duyguyla başlanmalı,samimice,güzel bir dille.

 

Ama PKK kanla kirletiyor bu duyguyu,DTP sözleriyle.

 

Bu ortamda görünen siz değilsiniz mavi olmayan gökyüzü.Bu ortamı işgal eden dağda PKK,Meclis'te DTP sizin adınıza.

 

MUHABBETLE...

 

Dostum,

 

Ben varım hemen burda.Benim sizin muhattabınız.Geçelim şiddetin dilini konuşanları,çözümsüzlükleri.Biz varız burada.

 

Son okuduğum iletileriniz de ki kırgınlıklarınızı okuabildim,bunun yanında gerçekten de empati kurabilen Fuzuli'yi ilk defa bu kadar yakından tanıdım.

 

Biz,kanın durması için ezberleri ezip geçmeliyiz;DTP benim temsilcim değil.Sadece eksik demokrasinin Kürt temsiliyeti.

Gönderi tarihi:

...

Önce kendi içinde barış olacak insanın. Sonra diğerleri gelir, sonra görülür dökülen kan; o zaman kan üzerinden sonuçsuz savaşlar yürütmez insan. En doğrusu için mücadele eder. Gerektiğinde en doğru cezalandırmaları usulünce yapmasını da bilir.

 

Bir düşünmek lazım; ben barışın neresindeyim diye.

 

Bırakın partileri, diğerlerini; siz neresindesiniz bu barışın. Düşünülecek olan budur.

 

Barışın muhattabı insanlardır,devletler yada düzenler,partiler değil.Partilere bizi temsil hakkı veren bizleriz;kendileri değil.

 

Öğretmenlerimiz öğrencilerine,annelerimiz çocuklarına;bizler kendimize sevgiyi ve empatiyi anlatalım...bakın birler nasıl milyonlara dönüşecek.

 

 

O zaman en baştan başlamalıyız her şeye.Var mısınız ''Önce Kendi İçinde Barış Taşı Açılımı''na?

Kim bunun muhattabı?Yasasını çıkarsak gelir mi barış içimize?

 

Ya içinde barışı öldürüp düşmanlık besleyenlere ne yapmalı, onlara ne demeli?Gelin hep beraber barışalım cümlesi yeterli mi?

 

MUHABBETLE...

 

Muhattabınız benim,başım gözüm üstünesmile.gif

Gönderi tarihi:

Bu ulkeyi ne ingililer, ne fransizlar, ne italyanlar, ne yunan ordusu boldu.. Teror 30 yildir bolmeye calisiyor bolemedi bugunmu bolecek Baris er yada gec dogacaktir ulkemin uzerine belki yarin belki yarindanda yakin.. Yeterki halk el ele verip birlik olsun... Baris dolu nice guzel gunler dilegiyle kalin saglicakla

Gönderi tarihi:

Sayın Mavi olmayan gökyüzü çok güzel demiş.

 

İnsan önce kendisi neyin tarafı ya da değil bunu görecek, anlayacak; yaşayacak.

Gönderi tarihi:

Dostum,

 

Ben varım hemen burda.Benim sizin muhattabınız.Geçelim şiddetin dilini konuşanları,çözümsüzlükleri.Biz varız burada.

 

Son okuduğum iletileriniz de ki kırgınlıklarınızı okuabildim,bunun yanında gerçekten de empati kurabilen Fuzuli'yi ilk defa bu kadar yakından tanıdım.

 

Biz,kanın durması için ezberleri ezip geçmeliyiz;DTP benim temsilcim değil.Sadece eksik demokrasinin Kürt temsiliyeti.

 

Sayın mavi olmayan gökyüzü içinde CHP,MHP,AKP,DTP veya başka bir kalıp düşünce olmayan muhabbette,muhattaplık da meydan bizde, zemin bizde,insan olmak ortak nokta bu muhabbette.Siyaset insana özgü,içinde insanın olduğu kalıpların belirginleştiği bambaşka bir arena.O arenaya çıktığınızda, çıktığımızda zeminler çıkar karşımıza.Taraf belirleriz ister ister kendimize zoraki.Bu kaçamayacağınız bir gerçekliktir artık hepimize.Sevgiyi,hoşgörüyü,muhabbeti,insanı bu zeminden belirlersiniz artık.Her zeminde farklı tanımlanır, sevgi,hoşgörü,muhabbet insan, eğri,doğru v.s...

 

İnsanın çıkmazı burda.Kalıplara girmeden insan olmak, kalıp belirlemeden kendin olmak şu dünya arenasında yarı gerçek bir ütopya maalesef.

 

Bu arenayı ya hayatınınzdan çıkaracaksınız ki kendiniz gibi kalacaksınız ya da dünyaya yeni bir arena kuracaksınız dünyayı yeniden oluşturmak,insanın özünü yeniden kotlamak mümkünse.

 

MUHABBETLE...

Gönderi tarihi:

Bu ulkeyi ne ingililer, ne fransizlar, ne italyanlar, ne yunan ordusu boldu.. Teror 30 yildir bolmeye calisiyor bolemedi bugunmu bolecek Baris er yada gec dogacaktir ulkemin uzerine belki yarin belki yarindanda yakin.. Yeterki halk el ele verip birlik olsun... Baris dolu nice guzel gunler dilegiyle kalin saglicakla

 

Değil mi ama,bunca oyuna rağmen biz hala biriz.Doğrularımızı,yanlışlarımızı kendimizle ölçeceğiz.Biz kazanacağız.

 

 

Sayın Mavi olmayan gökyüzü çok güzel demiş.

 

İnsan önce kendisi neyin tarafı ya da değil bunu görecek, anlayacak; yaşayacak.

 

Siz dediniz,ben de evet dedim.Çok teşekkür ederim.

Gönderi tarihi:

Sayın mavi olmayan gökyüzü içinde CHP,MHP,AKP,DTP veya başka bir kalıp düşünce olmayan muhabbette,muhattaplık da meydan bizde, zemin bizde,insan olmak ortak nokta bu muhabbette.Siyaset insana özgü,içinde insanın olduğu kalıpların belirginleştiği bambaşka bir arena.O arenaya çıktığınızda, çıktığımızda zeminler çıkar karşımıza.Taraf belirleriz ister ister kendimize zoraki.Bu kaçamayacağınız bir gerçekliktir artık hepimize.Sevgiyi,hoşgörüyü,muhabbeti,insanı bu zeminden belirlersiniz artık.Her zeminde farklı tanımlanır, sevgi,hoşgörü,muhabbet insan, eğri,doğru v.s...

 

İnsanın çıkmazı burda.Kalıplara girmeden insan olmak, kalıp belirlemeden kendin olmak şu dünya arenasında yarı gerçek bir ütopya maalesef.

 

Bu arenayı ya hayatınınzdan çıkaracaksınız ki kendiniz gibi kalacaksınız ya da dünyaya yeni bir arena kuracaksınız dünyayı yeniden oluşturmak,insanın özünü yeniden kotlamak mümkünse.

 

MUHABBETLE...

 

Değerli forumdaşım,

 

Şimdi başka bir başlıkta yazdıklarınızı okudum.Benim ne demek istediğimi çok iyi anlamışsınız,treşekkür ederim.Yarın sabah işe gitmek zorunda olduğum için şimdi cevap veremedim.Ama yarın mutlaka tüm samimiyetimle ne düşündüğümü yazacağım.

 

Kalıplar sizi taraf olmaya zorlar.Taraf olmak da gerekir belki.En çok leştiri aldığım nokta bu.Taraf olmamam tüm tarafları mübah kılıyor sanki.Benim tarafım insan demek yetmiyor bazen:(

 

Sevgi,saygı,anlayış,beraberlik...ideoloji,parti vs sadece araçtır;amaç insan.

 

Dilerim ki insanın ortak olan dilinde biz kazanırız.

Gönderi tarihi:

DTP benim temsilcim değil.Sadece eksik demokrasinin Kürt temsiliyeti.

 

Sayın Mavi, başka bir başlıktaki şu iletimi cevaplamamışsınız.

 

Hem çözümü katılımcı demokrasinin temininde, mücadelenin bu zeminde olmasını görmek , bu konuda bana hak vermek, hem de yok sayıldığı iddia edilen Kürtlerin etnik temsiliyet hakkının olduğunu iddia etmek, üstelik gerçekten yok sayılan Alevilerin bile mezhepsel temsiliyetini onaylamamama rağmen…

 

Mavi, sizinle ayrıştığımız nokta, bugüne kadar devletin yada ''Türkler''in, Kürt etniğini hedef alan bir tutumu olup olmadığı konusu :

 

Eğer, Kürt etnik kimliği hedef alındı diyorsanız, bence bu yanlıştır ve bunun savunulmasının sebebi PKK orjinli slogan ve çarpıtmalardan etkilenilmiş olmasıdır.

 

Yani, öncelikle bu argümanların tartışılması gerekir ki doğru mu yanlış mı anlaşılsın. Ama siz bunu tartışmaya bile yanaşmıyorsunuz. Bu durumda ne demem gerekir ?

Gönderi tarihi:

Ne güzel,herkes baristan bahsediyor,sanki savas isteyenler dagdan inmisler,silahlari´ni birakmislar ve biz artik kardes kardes yasamaya karar verdik,Kürdiye istemiyoruz,hep birlikte ülkemizin kalkinmasi icin caba gösterelim,yaralarimizi saralim demisler de herkeste burada baris istiyor.Barisi bende istiyorum,muhatabim kim olacak?Mavi diyor ki muhatap benim!Allah Allah nasil oluyor simdi.Mavi Kürt oldugunu söylüyormu?söylüyor.Devlet Kürtleri ezdi diyor mu?diyor.Kürtlere Demokratik hak diyor mu?diyor,e peki Kürtlerin özel olark ezilmedigi,mevcut demokrasiden herkes kadar onlarda pay aldigina göre ben neden Mavi'yi (Kürtleri)muhatap almam gerekiyor.Benim muhatabin Kürtler olamaz.Eger Kürtler kendilerini baris icin Türklere muhatap olarak görüyorlarsa bu ayrimciliktir ve Kürtler tarafindan yapilmaktadir,Ayrimcilik yapanlar muhatap alinamaz.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Sevgili forumdaşlarım,

 

"Yazarımız,çok da lüks olmayan bir pansiyonda kalmaktadır.Pansiyon işletmesi ve ile haftada bir odasını temizleyen gündelikçi kadın dışında hayatında kimsecikler yoktur.

.

.

 

 

 

Sevgili forumdaşım, kardeşim, 100 yıllık kadim dostum, acımı da sevincimi de benimle paylaşan güzel insan Mavi;

 

Söylediklerin gerçekten çok güzel... Bir olduk 1000 yıldır ve olmaya da devam ediyoruz kendi içimizde... İnancım odur ki sade vatandaşın birbiriyle hiçbir problemi yok... Tartışırız, konuşuruz, belki sinirlenir bağırır çağırırız ama girmeyiz birbirimize... Giremeyiz... Derinlerden ta içten bağlanmışız bir kere... Oturduğumuz masaya iner en fazla yum ruğumuz Ama daha fazlası değil...

 

İnancım odur ki bu 30 yıllık iç savaş (gerçekten de terör değil bu artık... Bir iç savaş) emperyalistlerin hain böl-parçala-yut taktiğinin bir sonucu... Yoksa ne Kürdün Türkle ne Türkün Kürtle sorunu yok... Zaten Türk nedir ki? Kürt nedir ki... Hepimiz insanız, kardeşiz sonuçta...

 

Ama dev sermayeli kapitalist emperyalist ülkelerin ve onların komprador işbirlikçilerinin oyuncağı olduk... Kürdü de oldu Türkü de oldu...

 

Lakin sonlandırabiliriz bu durumu... Hem de basit biçimde...

 

Şu an kablosuz internetinden yararlandığım çay bahçesinin çalışanları, bana çay getiren o garsonlar hepsi Kürt kökenli... Ayan beyan belli... Ben de Türk kökenliyim? E PKK gerçeği de var? Peki nasıl sorun yaşamıyorum ben bu insanlarla? Hem de 3 gün içinde 11 tane şehit vermiş olmamıza rağmen?

 

Yaşamıyorum çünkü onlar benim abilerim kardeşlerim... Ay havayı soluyor, aynı bayrak altında aynı topraklar üstünde yaşıyor, aynı çayı kahveyi içiyoruz.. Onlar beni kurdukları mütevazı iftar sofrasına davet ediyor, ben de sağolasın ustamn afiyet olsun Allah kabul etsin diyorum onlara...

 

Demem o ki sorunumuz problemimiz yok, gül gibi geçinip gidiyoruz... O halde... O halde bu kardeş kavgası, bu ********* iç savaş bitebilir...

 

Herkes üstüne düşeni yapacak kardeşim Mavi...

 

Kandil'dekiler silahlarını bırakacak artık... Onlar silah bırakmazsa, kolluk kuvvetleri operasyona maalesef devam edecek...

 

Devlet Kürt kökenli Türk vatandaşlarına kültürel, ekonomik ve sosyal haklarını sağlayacak... Ama üniter yapıyı bozmadan... İmralı'nın yol haritasını beklemeden... Onu muhattap almadan... Kandil muhattap alınmayacak... Kendiliğinden yapılacak bunlar... Kendiliğinden yapılması gerekir zaten... Kimseyle istişare gerekmez, gerekmemeli...

 

Ama illa ki istişare gerekiyorsa, illa ki Kürt kökenli Türk vatandaşlarımızı temsil eden bir grupla kafa kafaya verilip "ne yapmalı, nasıl düzenlemeler olmalı" sorularının cevabı bulunmalıysa, ve bu grup da Demokratik Toplum Partisi (DTP) ise, onlar da terörü, teröristi övmeyi bırakacak! Terörle işi olmayacak... Onu lanetleyecek... Adına açılım denen bu düzenlemelerin muhattabı olarak İmralı'yı Kandil'i göstermeyecek... Gerçekten samimiyse gerçekten bu kanın durmasından yanaysa oturup üniter yapıyı bozmayacak, bizi birbirimize düşürmeyecek projeler üzerine kafa yoracak... İkide bir terörü öne sürmeyecek...

 

Herkes birbirine karşı hoşgörülü olacak... Herkes birbirini sevecek... Kimse kimseyi kırmayacak üzmeyecek... Herkes çalışacak... Herks üretecek

 

Ancak böyle durur bu kan, ancak böyle sona erer bu iç savaş, ancak böyle biter bu kardeş kavgası

Gönderi tarihi:

Sayın Mavi, başka bir başlıktaki şu iletimi cevaplamamışsınız.

 

 

 

Cevapladım.

 

Çok özür dilerim,zamanım olmadığımdan geç cevaplıyorum.

 

Çok üzgünüm.Tüm yazılanları okuyor,aklımın bir köşesine yazıyorum.Tüm düşünceler çok özel ve cevaplanacak kadar değerli.

 

saygılar.

 

 

...

 

 

Herkes birbirine karşı hoşgörülü olacak... Herkes birbirini sevecek... Kimse kimseyi kırmayacak üzmeyecek... Herkes çalışacak... Herks üretecek

 

Ancak böyle durur bu kan, ancak böyle sona erer bu iç savaş, ancak böyle biter bu kardeş kavgası

 

Dostum,

 

Geçen günlerde,işte alalecele okuduğum bu düşüncelerinize helal demiştim.

 

Teşekkür ederim.

 

Her cümleniz samimiyetinizi,çabanızı gösteriyor.

 

İnanıyorum ki;gün gelecek emperyalizm ve onunla şahlanan kapitalizm bu coğrafyalarda alması gereken cevabı alacak.

 

Diliyorum ki;benim ben olduğum,hepimizin biz olduğu bir ülkeyi yarına bırakabilelim.

 

Başım gözüm üstüne,tüm yapılması gerekenleriniz.

 

Teşekkür ederim.

Gönderi tarihi:

Ne güzel,herkes baristan bahsediyor,sanki savas isteyenler dagdan inmisler,silahlari´ni birakmislar ve biz artik kardes kardes yasamaya karar verdik,Kürdiye istemiyoruz,hep birlikte ülkemizin kalkinmasi icin caba gösterelim,yaralarimizi saralim demisler de herkeste burada baris istiyor.Barisi bende istiyorum,muhatabim kim olacak?Mavi diyor ki muhatap benim!Allah Allah nasil oluyor simdi.Mavi Kürt oldugunu söylüyormu?söylüyor.Devlet Kürtleri ezdi diyor mu?diyor.Kürtlere Demokratik hak diyor mu?diyor,e peki Kürtlerin özel olark ezilmedigi,mevcut demokrasiden herkes kadar onlarda pay aldigina göre ben neden Mavi'yi (Kürtleri)muhatap almam gerekiyor.Benim muhatabin Kürtler olamaz.Eger Kürtler kendilerini baris icin Türklere muhatap olarak görüyorlarsa bu ayrimciliktir ve Kürtler tarafindan yapilmaktadir,Ayrimcilik yapanlar muhatap alinamaz.

 

 

saygilarla

 

 

...!

 

(avukatım olmadan konuşmayacağım)

Gönderi tarihi:

Açılım yanlılarından hiç bir somut öneri, akıllı uslu mantıklı bir veri, buna benzer hiç bir ciddiye alınır elle tutulur bir şey göremiyoruz.

 

Görebildiğimiz sadece bol edebiyat, hamaset, duygu sömürüsü, üstü kapalı ne anlama geldiği belli olmayan söylemler, barış gibi bazı herkese güzel gelen kavramların içini boşaltıp ne olduğu belirsiz şeylerle doldurma görüyoruz.

 

Düne kadar bu etnik işlerle hiç ilgilenmeyen dinci kesimlerin bu işin piri kesilmelerini hayret ve ibretle izliyoruz. Aynı şekilde Marksist bir temelde kurulan PKK nın sözcülerinin dine kur yapmalarını da aynı şekilde izliyoruz. Bizzat bölücübaşı bile Gülen'i takdirle okuduğunu beyan etti!

 

Bir kaldı Gülen'in de onun affını istemesi! O da yakında olabilir herhalde!

 

Bu arada "ortada kan filan yok" sözüne Sayın Rua'nın "sen tatili galiba Kuzey Kutbunda geçirdin" yanıtını vermesi enfes olmuş. İyi de sayın Rua, bunun için sadece tatil yetmez, yirmi yıldan fazladır ayakta uyumak gerek! Hatta bu ülkede değil, Ay'da yaşıyor olmak gerek. En küçük yerleşim biriminin mezarlığına bir uğrayın, en az bir kaç mezarın başında ayyıldız dalgalanıyor. Hepsi de terör kurşunuyla veya mayın tuzağıyla yirmi yaşında toprağa düştüler. Teröre fidanını kurban vermemiş en küçük köy kalmadı! Onlara "ne işleri vardı dağda terörist peşinde" mi diyeceğiz??? Albayrakları üstlerinden indirip "ölmeseydiniz, boşuna öldünüz" mü diyeceğiz??? "Vatanı savunmak size mi düşmüştü, savunmayaydınız, ölmeyeydiniz" mi diyeceğiz??? Ya kalleş mayınla bacakları kopanların yüzüne nasıl bakacağız??? Onlar rafting yaparken kayalara çarpıp da mı kollarını, bacaklarını kaybettiler???

Gönderi tarihi:

İnsan psikolojisini çözümleyen batı emperyalizmi "ajitasyonu ve duygu sömürüsünü" en hat safhada kullanmayı düstur edinmiştir... Bakınız "demokrasi, barış, güvercin, zeytin dalı, hoşgöü, analar ağlamasın" demagojilerini en çok kullananlar en çok kan dökenler olmuştur/olmaktadır!

 

Bunun adına ağzını dilini tatlı dille bağlamak ve alttan alta istediğini yapma derler...

 

Sezen Aksu hanımefendi hazretleri bile (kendisi dini bütün bir ablamızdır, yaşayan Rabia olduğunu iddia etmektedir) ne dedi analar ağlamasın, bu açılıma karşı duran herkes iki dünyada lekelidir, ben üzerime düşeni yapacağım hazırım emret komutanım demiştir!

 

Analar ağlıyor ama kim ağlatıyor ey minnacık serçe, şehit olan bizim evlatlarımız, şehit edenler terörist... Gerçek bu, ve diğer gerçekte artık sizlerin bu tatlı sözlerinize kulaklarımız ve gönlümüz tok...

 

Kürtçeden başka derdi yok mu bu milletin? En çokta Kürdün? Tek kelime bile Türkçe bilmeyen, okula gitmemiş, karnı tam doymamış, evine su gitmemiş, köylü kadınlar karın altında doğum yaparlarken hanginiz onların yaşam haklarını savundunuz? Kaçınız orada bir tek okul ya da sanat merkezi kurdunuz? Fabrikaları yakıp yıkan pkklılar mı savunuyor Kürt halkının haklarını?

Gönderi tarihi:

Benim sözlerimi anlayan anladı. Ben tarihsel süreçten bahsetmedim yazımda, merak etmeyiniz biz biliyoruz kimler öldürüldü kimler yaralandı. Konu bu değil. Bunları herkes biliyor. Barış mücadelesi verilirken barışla aramızda kan yoktur! Bunu anlatabilmek için uğraştık ama hala başka başlıkların hırsıyla yazılıyor buralara. Evet, burada edebiyat var çünkü bu başlık günlük siyasi sorunlar için değil asırları aşacak yüksek bir değere vurgu yapmak için açılmış ve bizim bu değerle aramızda ne kan var ne terör. Yine "ben" var. Biz de bunu vurguladık.

Gönderi tarihi:

İyi güzel bir hayalde, gerçekler değişmiyor ki bu sözlerle...

 

Yine, yeni ve yeniden şehit...

 

Ölüm, acı, ayrılık ve hep bildik hikaye...

 

Ve en önemlisi hayal değil gerçek...

 

Vuran belli, vurulan belli, vuruş nedeni belli değil...!

 

Ama biz bütün bunları unutalım mı?

Gönderi tarihi:

İyi güzel bir hayalde, gerçekler değişmiyor ki bu sözlerle...

 

Yine, yeni ve yeniden şehit...

 

Ölüm, acı, ayrılık ve hep bildik hikaye...

 

Ve en önemlisi hayal değil gerçek...

 

Vuran belli, vurulan belli, vuruş nedeni belli değil...!

 

Ama biz bütün bunları unutalım mı?

 

Her şeyi aynen devam mı ettirelim? Yoksa biz üzerimize düşeni yapalım da ondan sonra mı mücadele edelim?

Başlığa yazdığım iletileri bütün olarak okuyun lütfen, bunlardan birinden yapılan "kes, parçala" usulü bir alıntıya cevap vermek için yazdım sonuncusunu.

Biz de biliyoruz unutulması zor şeyler olduğunu. En doğru yolu izlediğimiz konusunda içimiz rahat mı ama? Ya da gelecekte ne yapacağımızı net bir biçimde biliyor muyuz? Ben bunlara olumlu cevap göremiyorum ülkemde. Bir taraf kendisine çözüm için gelindiğinde dağı gösterirse diğeri de çözüm yerine dağdakiyle dağlı olmayı önerirse düşmanlık bitmez. Daha çok "unutulmaz"larla karşılaşırız.

Bakın burada bazıları bizleri kalıplayarak cevap yazıyor. Açıkça söylemiyorlar ama bizi düşman yerine koyuyorlar. Saf değiliz anlıyoruz ama sabrediyoruz, demiyoruz kötü bir şey! Ben de zamanında hiçbir şeyi sorgulamadan "devletim, milletim" deyip dururdum. Kendimi geliştirdikçe anladım sorgulamanın önemini. Böyle olmaz. Gerçekleri göz ardı edemeyiz. Biz de çok değil bir kaç yıl öncesine kadar az bilgi çok nefretle "iç ve dış" düşmanlara sövdük kendimizce. Sövdük de ne oldu? Koca bir hiç. Şimdi kendimi geliştirip kendimi sorguladıkça çözümler üretiyorum kendime. Toplum da devlet de bunu yapmalı. Sen çözmezsen sorununu, bu işte çıkarı olanlar çözerler. Çünkü sorun var, belli; kabul etseniz de var etmeseniz de. Başka başlığı hatırlatayım size; Osmanlı. Osmanlı tükendiğini ne kadar geç algıladı, noldu? Geri dönülemeyen bir sürece girdi. Biz dünyaya hakimiz diyorlardı ama bugün dünyaya onların doğru düzgün bilemediği coğrafyadan bir ülke hakim. Dünya böyle.

Gönderi tarihi:

bu değerle aramızda ne kan var ne terör.

Hâla aynı ezberler. Arkadaşım bu ülkede kimse Kürtlere karşı bir mücadele vermiyor. Herkes teröre karşı mücadele veriyor. Kürt asıllı askerimiz de, korucumuz da. Terör yüzünden can verenlerin çoğu da Kürt.

 

Terör sona ermeden, son terörist silahını bırakmadan ne barışından bahsediyorsun? Elli defa yazdık. Terör bu terör! İnsanlık suçu! Hırsızlık gibi, soygun gibi, cinayet gibi insanlık suçu, topluma karşı işlenen organize bir suç!

 

Hırsızlık, soygun, cinayet olmasın diye polisin suçlularla barış yapıp silah bıraktığı nerde görülmüş?

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.