Φ ERBAY Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2007 iyiyiz ahucum kendime rağmen.... ahucum biliyomusun bu sunay akın şiirlerini volkan konak'la canlı canlı söylediğimi.... o söylerken benimde ezbere söylediğimi görünce mikrofonu bana uzatmıştı bende gaza gelmiştim devam ettim şiire bu zamana kadar hedaye ettiklerinin en güzeliydi klip şiir yorum harika gerçekten.... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2007 ooo kimbilir ne güzel anlardı uşağum.. orda olmak isterdim..beğeneceğini biliyordum.. ayrıca kendine rağmen değil..özellikle kendin olduğun için iyi olman gerek..çünkü sen ruhunda pekçok güzel rengi barındırıyorsun.. Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2007 bidencik uşağum..bugün sana bi şarkı sözü seçtim İlhan İrem'den.. konuşamıyorum.. sazlıklardan havalanan bir ördek gibi sesin ürkek şaşkın kararsız duyuyorum ve sen bir gökkuşağı kadar güzelsin rengarenk biraz sonra gidecek görüyorum ve ben yağmurlar altında bir yolcu ıslak yorgun tutkulu yürüyorum sensiz ben yolumu bulamam haykırmak istiyorum konuşamıyorum konuşamıyorum konuşamıyorum konuşursam gözyaşlarım beni boğacak biliyorum görüyorum duyuyorum konuşamıyorum bu ayrılık akşamında sen sustuğuma bakma konuşmaya gücüm yok beni anla söyleyemediklerimi bak gözlerimden anla her zaman yanımda kal hiç bırakma sensiz ben yolumu bulamam haykırmak istiyorum konuşamıyorum konuşamıyorum konuşamıyorum konuşursam gözyaşlarım beni boğacak biliyorum görüyorum duyuyorum konuşamıyorum Alıntı
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2007 evet ahucum biliyorum görüyorum konuşamıyorum bu güzel seçiminden dolayı seni tebrük ediyorum... 3 gündür çok kötüyüm ama ahucum.... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2007 nen var kuzum..? söyle Ahucuğuna.. Alıntı
Φ *NATALIA* Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2007 Mübarek Ramazan Bayramını sevdiklerinizle beraber sağlıklı, neşe ve huzur içinde geçirmeniz dileğiyle.. Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2007 sayın Erbay... huzurlu mutlu olun herbayram.. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2007 bayramın kutlu olsun kardeşim bu şiiri çok sevdim bakalım sende sevecekmisin? Ben Ruhi Bey, nasıl olan Ruhi Bey Nasılım Bir yaz ikindisinden çıktım geldim Diyelim bir pazartesiydi, biraz da şöyle geldim Kapıyı iyice kapadım - Kapadım mı, evet, kapadım - Çitlenbik ağacının altından geçtim Frenk üzümlerinden bir iki salkım kopardım Dişlerimle sıyırdım Sardunya renginde ve sardunya tadında idiler Biri fotoğrafımı çekiyorkenki gibi durdum Azıcık gülümsedim Ve dünya bana gülümsedi Çakılların üstünden yürüdüm Yürüdüm ki, bir sese benziyordum sanki Yüzyıllarca önce kırılmış bir kemik sesi İyice duydum Çıkarken bahçe kapısını açık bıraktım - Çok yüksekti. Deniz dibi renginde ve demirdendi. Üstünde aslan başı kabartmalar vardı. İki yanında çok yüksek iki duvar uzar giderdi. Dışardan çam ğaçları görünürdü. Bir kırbaç gibi görünürdü. Ve ağaçların üstünde kırbaç kılıflarına benzeyen ve evlatlıkların mavi pazen giysilerini andıran kalınlaşmış bir gökyüzü dururdu - On sekiz on beş trenine yetiştim Geniş kadife koltuğa oturdum Puromu yaktım - iki kibrit harcadım - Akşam gazetelerinde pek bir şey yoktu Haydarpaşa'ya kadar bulmaca çözdüm İskelede saçları çok iyi taranmış bir kız bana baktı Bakışından tedirgin oldum Giyimsizdi, boyasızdı, bakımsızdı Vapurla Karaköy'e geçtim Tokatlı'ya uğradım Köprüden aldığım Fransız dergilerini karıştırdım Kirazla bir kadeh rakı içtim Çıkarken boy aynasında kendime baktım Oldukça yakışıklıydım Gömleğim temizdi, beyaz ceketim Tertemizdi ve ayakkabılarım Pantolonum ütülü Yelek cebimde ince altın bir zincir Sarı ve ince bıyıklarım Tam Ruhi Bey bıyığıydı Ve iki parmağın arasında bir çiçek sapı - Zakkum muydu, değil miydi, belki yazpatı - Boynumda menekşe rengi bir papyon Hafifçe sarkık Dudağımda bitti bitecek bir sigara Kenarında dudağımın Dışarı çıktım. Tünele bindim, Asmalımescit'teki Viyana lokantasına geldim. Avusturyalı karı koca beni karşıladılar İkisi de eğilerek ben dimdik durdukça onlar bir kez daha eğilerek beni karşıladılar Benden başka oldukça şişman iki adam daha vardı. Beyaz Ruslardandılar, gözleri necef taşı gibi sert ve parlaktı Tezgahta bir Leh Yahudisi votka içiyordu, yüzündeki ince damarlar fırçayla çizilmiş gibiydi, bir silinip bir canlanıyorlardı. Soğuk et getirdiler bana, omlet, bira filan getirdiler Üstüne kremalı ahududu getirdiler, likörle kahve getirdiler Çıkarken bolca bahşiş bıraktım. Markiz'e uğradım, dört mevsimden süzülmüş bir konyak içtim Düzeltip arada bir bıyıklarımı Uçları hafifçe ıslak Bir ara pencere camında kendime baktım Baktım ki, ben Ruhi Bey Nasıl olan Ruhi Bey Daha nasılım. Alıntı
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2007 Mübarek Ramazan Bayramını sevdiklerinizle beraber sağlıklı, neşe ve huzur içinde geçirmeniz dileğiyle.. sağol efladım el öpenlerin çok olsun nice bayramlara gide gelesin... teşekkürler ablacım seninde bayramını kutlarım şekerlerde pek güzelmiş.... sayın Erbay... huzurlu mutlu olun herbayram.. sağol erdal abi,seninde bayramını kutlarım... bayramın kutlu olsun kardeşim bu şiiri çok sevdim bakalım sende sevecekmisin? Ben Ruhi Bey, nasıl olan Ruhi Bey Nasılım Bir yaz ikindisinden çıktım geldim Diyelim bir pazartesiydi, biraz da şöyle geldim Kapıyı iyice kapadım - Kapadım mı, evet, kapadım - Çitlenbik ağacının altından geçtim Frenk üzümlerinden bir iki salkım kopardım Dişlerimle sıyırdım Sardunya renginde ve sardunya tadında idiler Biri fotoğrafımı çekiyorkenki gibi durdum Azıcık gülümsedim Ve dünya bana gülümsedi Çakılların üstünden yürüdüm Yürüdüm ki, bir sese benziyordum sanki Yüzyıllarca önce kırılmış bir kemik sesi İyice duydum Çıkarken bahçe kapısını açık bıraktım - Çok yüksekti. Deniz dibi renginde ve demirdendi. Üstünde aslan başı kabartmalar vardı. İki yanında çok yüksek iki duvar uzar giderdi. Dışardan çam ğaçları görünürdü. Bir kırbaç gibi görünürdü. Ve ağaçların üstünde kırbaç kılıflarına benzeyen ve evlatlıkların mavi pazen giysilerini andıran kalınlaşmış bir gökyüzü dururdu - On sekiz on beş trenine yetiştim Geniş kadife koltuğa oturdum Puromu yaktım - iki kibrit harcadım - Akşam gazetelerinde pek bir şey yoktu Haydarpaşa'ya kadar bulmaca çözdüm İskelede saçları çok iyi taranmış bir kız bana baktı Bakışından tedirgin oldum Giyimsizdi, boyasızdı, bakımsızdı Vapurla Karaköy'e geçtim Tokatlı'ya uğradım Köprüden aldığım Fransız dergilerini karıştırdım Kirazla bir kadeh rakı içtim Çıkarken boy aynasında kendime baktım Oldukça yakışıklıydım Gömleğim temizdi, beyaz ceketim Tertemizdi ve ayakkabılarım Pantolonum ütülü Yelek cebimde ince altın bir zincir Sarı ve ince bıyıklarım Tam Ruhi Bey bıyığıydı Ve iki parmağın arasında bir çiçek sapı - Zakkum muydu, değil miydi, belki yazpatı - Boynumda menekşe rengi bir papyon Hafifçe sarkık Dudağımda bitti bitecek bir sigara Kenarında dudağımın Dışarı çıktım. Tünele bindim, Asmalımescit'teki Viyana lokantasına geldim. Avusturyalı karı koca beni karşıladılar İkisi de eğilerek ben dimdik durdukça onlar bir kez daha eğilerek beni karşıladılar Benden başka oldukça şişman iki adam daha vardı. Beyaz Ruslardandılar, gözleri necef taşı gibi sert ve parlaktı Tezgahta bir Leh Yahudisi votka içiyordu, yüzündeki ince damarlar fırçayla çizilmiş gibiydi, bir silinip bir canlanıyorlardı. Soğuk et getirdiler bana, omlet, bira filan getirdiler Üstüne kremalı ahududu getirdiler, likörle kahve getirdiler Çıkarken bolca bahşiş bıraktım. Markiz'e uğradım, dört mevsimden süzülmüş bir konyak içtim Düzeltip arada bir bıyıklarımı Uçları hafifçe ıslak Bir ara pencere camında kendime baktım Baktım ki, ben Ruhi Bey Nasıl olan Ruhi Bey Daha nasılım. ablacım teşekkür ederim senin ve aileninde bayramını kutlarım... edip canseverin güzel şiirlerinden biri ilk okuduğumda sen gelmiştin aklıma paylaştığın için teşekkür ederim... Gördün mü hiç suyun yanmasını tuzda Gördüm ben bu yaşam boyu iniltiyi Büyük bahçelerin küçük içinde Saksılardan birinde Gördüm de Uyurken uyandırılmış gibi Beni bir sardunya büyüttü belki..... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2007 canım uşağum.. sana bugün başka türlü bi hediyem var..bir yazı..sonrasında da bir dilek.. Kahrolası bir telaşla, tanımadığım uzak şehirler gezdim hafta sonunda... Caddelerini koşar adım arşınladım; merakla daldım izbelerine; ansızın, umulmadık ama hep bekleyegeldiğim bir şey bulacakmışçasına yürüdüm kaldırımlarında, tarifsiz, arsız, mütemadi bir iştahla... Yolları sordum, yollarda kayboldum. Bir kadını yeni tanırmış gibi, vuslat saatlere sıkışmış gibi, bir başka sefer olmazmış gibi aceleye bulanmış rengarenk bir coşkuyla yükselip konuverdim sokaklarına... Sonra yoruldum ve durdum. Uzak bir şehre vuruldum. * * * Haraptı şehirlerim; yoksul ve mutsuz; yarınından umutsuz. Tanımak zordu ya acul gezmelerde; ben sevdim onları yine de... Zaten bir şehir hemen açmaz kendini size; keşfedilmeyi bekler, dirhemle sunar maharetini; kusurunu gizler. O yüzden aceleye gelmez bir şehri gezmek; bir kadını sevmeye benzer. Telaşsız sohbetler ister, günü birlikte karşılayıp, birlikte uğurlamalar... Uzun yürüyüşler, keyifli molalar... Çünkü tıpkı bir kadın gibi, bir şehrin de sırrı, kuytularında gizlidir; çözmek, emek ister. * * * Lakin bir kez bağlandınız mı kokusuna, havasına, tadına, o, sevdanızın başkentidir artık... Gecenin kollarına birlikte dalar, sabahı beraber karşılarsınız; Pazarları mahmur ve gergin Pazartesileri... Bir kadınla birlikte uyanmaya benzer, bir şehri günün ilk ışığında görmek... Sade, süssüz, tabiidir... Ve hakikidir, yine de güzelse... Bir şehre tutulmak, bir kadına bağlanmak gibidir; bir gün kopsanız da sızısı her daim asılı kalır yüreğinizde... Nereye gitseniz, bağlandığınız şehri de götürürsünüz yanınızda; tıpkı sevdiğiniz kadını kalbinizde taşıyacağınız gibi... ölene kadar... Bir kadını olduğu gibi, bir şehri de tanımak bir ömre sığmayabilir bazen... unutmak da... Ve unutamadığınız şehirler, geri çağırır sizi bir gün... vazgeçemediğiniz kadınlar gibi... * * * Kahrolası bir telaşla, tanımadığım kadınlar sevdim ömrüm boyunca... Ansızın, umulmadık ama hep bekleyegeldiğim bir şey bulacakmışçasına yürüdüm onlarla, tarifsiz, arsız, mütemadi bir iştahla... Sonra birine bağlandım. Ve hep öyle kaldım. Can Dündar senin için ne dilediğimi anlamışsındır çekirdek babam.. Alıntı
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2007 ahucum harikasın biliyosun dimi... mükemmel bi yazı çok ama çok beğendim... evet ahucum benim için ne dilediğini biliyorum ve AMİİİİİİNNNN diyorum... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2007 uşağum ruhumuzda şu çiçekler gibi açsın inşallah.. Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2007 kapalı çarşı dudakların, kalabalık ve renkli susma. Dilimde kurur kelimeler biliyorum, olmayacak bir şey sana dirilmem çocuk aklıma uyup da yürüdüm meydanlarında kapını çalıp kaçmaktı niyetim bir satır başında birden karşına çıkmak, ve düşürmek kolunun altındaki cümleleri olmadı. Ezberimde kaldın karıştırırken gülüşlerini yoldan çıktım, sana düşüyorum kurtarma beni.. Alıntı
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2007 kapalı çarşı dudakların, kalabalık ve renkli susma. Dilimde kurur kelimeler biliyorum, olmayacak bir şey sana dirilmem çocuk aklıma uyup da yürüdüm meydanlarında kapını çalıp kaçmaktı niyetim bir satır başında birden karşına çıkmak, ve düşürmek kolunun altındaki cümleleri olmadı. Ezberimde kaldın karıştırırken gülüşlerini yoldan çıktım, sana düşüyorum kurtarma beni.. ahucum teşekkür ederim şiir hedaye etmeni özledik ama seni daha çok özledik haberin olsun... jöncüm teşekkür ederim.... ALLAH rahmet eylesin Kazım KOYUNCU'yu dinlemek izlemek ayrı bir zevkti... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2007 Sigaram gibisin En tutkulu keyfimsin Yanımdayken özlüyorum Dumanın yakıyor Kalbim hızla hızla atıyor Ellerim seni arıyor Müptelayım sana Zarar versen de bana Katlanıp acılara Seni içime çekiyorum Dudaklarım alışık Ellerimle barışık Duygularım çok karışık Tadın kokunla geliyor Kalbim hızla hızla atıyor Ellerim seni arıyor Müptelayım sana Zarar versen de bana Katlanıp acılara Seni içime çekiyorum Alıntı
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2007 öff ahucum öfff alıp başımı gitcem... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2007 öff ahucum öfff alıp başımı gitcem... nereye gidiyormuşsun bakalım.. hemi de ahuucunsuz.. ya uşağum diyorum ki hani bi zamanlar yaptığımız gibi (hawai ) tropikal iklimli bir beldeye doğru firar eylesek.. ne demiş atalar;tebdil-i mekanda ferahlık vardır..ne dersin..?? Alıntı
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2007 ahucum artık beni ne tropikal meyve bahçeleri nede yeşil erik bostanı ferahlatır... ben gül bahçesinde onca gül varken dikene sevdalandım... ben avatarımdaki yere gidiyorum istersen gel sende yoksa buralarda durmam namümkün... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2007 Canım uşağum..nerelere kaçarsın bi başına..ahucuun izin verirmi sanırsın.. bak sana bir şarkı getirdim..belki keyfin yerine gelir.. Pencerem boşluğa açılır, göremem gidişini Camlar buğulanmaz arkandan ve silinmez sevdan Pencerem boşluğa açılır, göremem gidişini El sallayamam hiç sana ve yuvarlanır dünya O son noktanın öncesinde, sonrasında sonra Olmadığın zamanlara bak tepetaklak Sana 'git' diyen kimdi, milyonlarca benden birisi mi Gözlerime baksana gözlerime,gözlerimize Sana 'bitti' diyen kim, ben sadece git demiştim Hangi yıldızı görüp seçersen göklerden ona git Gül kokulu odamda kim gülümser uyanışıma İpek geceliğinde kaç çığlığını duyarım daha Daha kaç gün dayanır bu köhne yürek sürgitlere Nereye gidersen git ama sakın 'bitti' deme Pencerem boşluğa açılır, göremem gidişini El sallayamam hiç sana ve yuvarlanır dünya Pencerem boşluğa kapanır, yüreğim dolu dolu Camlar buğulanmaz bir zaman , hatıra olur sevdan Sana 'git' diyen kimdi, milyonlarca benden birisi mi Gözlerime baksana gözlerime,gözlerimize Sana 'bitti' diyen kim, ben sadece git demiştim Hangi yıldızı görüp seçersen göklerden ona git Gül kokulu odamda kim gülümser uyanışıma İpek geceliğinde kaç çığlığını duyarım daha Daha kaç gün dayanır bu köhne yürek sürgitlere Nereye gidersen git ama sakın 'bitti' deme Gün batar usul usul kararır gece Bardaktan boşanır yağmur sel olur gider. Gündüzler geceler ne zaman biter? Şu batan güneş nereye gider? Buharlaşır yeniden dökülen su, Bulutları sil pencerenden sevgi devrialemi bu, Yeniden doğar herşey, 'Herşey bitti' dediğin anda bir gül kök salar damarlarında, Herşey biter bir şey bitmez Herşey biter bir şey bitmez BİTTİ Alıntı
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2007 ahucum ara sıra kaçmak lazım bu şehirden ben misisipi'ye yerleşmeyi düşünüyorum... sen iyice bi araştır bakalım nası bi yermiş yemekleri nasıl portföy durumları nasıl bi fizibilite raporu bekliyorum senden... bu arada şarkı güzel kim söylüyo bu uzun şarkıyı ahucum... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2007 Missisipi.. kulağa hoş geliyor..lakin portföy olarak pek çeşitli olceğini sanmıyorum.. benim sana önerim Honolulu olucektir..Hawai adalarının başkenti..Ahucuun'a bu hususta sonuna kadar güvenebilirsin.. aşağıya eklediğim Honolulu'da akşam hali sana bir hayli fikir vericektir.. yalnız gitmezden önce Honolulu'nun kıvrak danslarından bir kısım öğrenmen seni boynunda çiçeklerle karşılıycek kızlar için hoş bir sürpriz olur..bak.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.