Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BENİM KÜCÜK AŞK HİKAYEM


ASKYEMİNİ

Önerilen İletiler

Az önce üye oldum bir yazıdan etkilendim ama şimdi hangi komu başlıgı altındaydı bulamıyorum. Yani oldugumdan sanırım. Umarım bu yazı buraya uygındır

Saygılar

 

Benim Küçük Aşk Hikayem

 

Bugün 24 Mart 2003 soğuk bir gün bedenim titriyor, titremem heycandanmı yoksa üşüyormuyum bilmiyorum, üzüntülüyüm küskünüm ve yanlızım, yani kalbim öyle, nerdeyse iki sene oldu iki uzun sene, acısı ile üzüntü ile.... tatlısı ile de demeyi cok isterdim ama öyle değil sevgisiz aşksız, sanki içinde

boğulduğum kaybolduğum, bir girdap’ın, içinde sürükleniyor karşılığı olmayan bir sevgiyle yaşıyorum yaklaşık iki senedir, acısı ile, üzüntüsü ile, bir

tutkuyla öyle bir tutkuki, bu tutkudan vazgecmeyi bir türlü beceremiyorum.

 

Daha dünmüş gibi hatırlıyabiliyorum iki sene önce başladı herşey......

O zamanlar büyük bir işhanında, bir Bilgisayar Eğitim Merkezinde çalısıyordum, dersahnelerimizin bulunduğu katta, bir muhasebe bürosunda sekreter olarak çalışan bir bayan vardı, tüm erkeklerin rüyasını süsleyecek ulaşılmaz bir kadın. Şımarık burnu havada ukala ve kendini beğenmiş bu kadının elde etmenin mümkün olmadığını hissediyordum o zamanlar. Onu elde etmek, sevgilisi olmak isteyen erkeğin sahip olması gereken bir kaç ufak ayrıntıya ihtiyaçı vardı. Herşeyden önce çok Parası olmalıydı, GÜÇ’ü, bir Jeepi, Karizması, bir yazlığı.Dedim ya ulaşılmaz biri. Çalıştığım şirketeki bir bayan arkadaşım, bu Afroditin yakın bir dostuydu... Bir gün kendisine bu kişiyiye olan hayranlığımdan bahsettim, çalışma arkadaşım boşuna heveslenme onu elde edemezsin demişti. Ben zaten böyle bir şeyi ne düşündüm nede aklımın ucundan geçirdim,hiç bir zaman, onun öyle bir havası vardiki, bana yaklaşmayın benden uzak durun diyordu.

Çok uzun bir süre ona bir şey söyleyecek cesareti kendimde bulamadım, zaten bana kalsaydı ben hiç bir zaman bir şey söyleyemezdimki. Sanki, başıma gelecekleri biliyordum. Bana ilk günaydın diyen, selam veren de o oldu, çay içermisin diyede ilk soran oydu. Bana bir gün selam vereceğini söyleseler gülerdim hatta bana bir gün tanışıcaksınız deselerdi gıdıklayında güleyim derdim. Keske hiç çay içermisin diye sormamış olsaydı, keşke onunla hiç karşılaşmasaydım. Nerden tahmin edebilirdim ki! böylesine duygu yüklü olacağımı, onu böylesine benliğimde kalbimde taşıyacağımı ona farkında olmadan hiç istemeden bu kadar bağlanacağımı, bağlanmam komik aslında çünkü o hiç bir zaman benim olmadı yine de onu suçlamıyorum, Tek suçlu varsa o da benim iflah olmaz kalbim.

Aynı handa calışıyorduk üstelik bürolarımızın karşılıklı olmasından dolayı çalışıyor olmamızdan dolayı her gün göz göze geliyorduk ve ben hiç istemesemde, giderek o gözlerin esiri oluyordum, gün geçtikçe ona Aşık oluyordum, içimden bir ses beni uyarırcasına bunu sakın yapma diyordu

bana, kendine bunu yapma.

Bir gün bana ondan bir SMS mesajı geldi, iki sene içersinde topu topu 5-6 tane cekti zaten. İlk mesajı “Maymun Suratlı sey”idi. Bende ona “ çirkin

şempanze” diye yanıt vermiştim. Sonrasında bu SMS ler devam etti tek taraflı olarak ben bulabildiğim ve kendi türettiğim tüm Aşk mesajlarını ona

göndermeye başlamıstım. Ne yazık bunu yapan bir ben değildim. Her gün onlarca mesaj alıyordu, kalplerine sahip olduğu sadece arkadaşım diye söz

ettiği bir kaç erkekten.

Bende kendimce ona bir taraftan ona kur yapıp mesaj gönderiyordum aynı anda çektiğim mesajlarmı yanlış anlamamasını bunların sadece bir komplimandan ibaret olduğunu belirtiyordum. Bir gün ona kendisine interneten bulduğum onu neden çok sevdiğimi bellirten sözler yazmıstım. ”Sakın yanlış anlama sadece bir kompliman diyerek yazdıklarımı kendisine illetim ” ilk kez o gün elini öptüm, Kirbaca. Kendiside nazikçe tessekür etmişti.

Seni Seviyorum çünkü..

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Her sabah kalktığımda yaşamak için tek nedenim, sen varsın ...

Fakat seni sevmek için binlerce nedenim var ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Bu siyah beyaz dünyada tek renk sensin,

Bir ressamın fırçasından çıkmış gibi ...

Ama alalade bir renk değil,

Gökkuşağının her tonunu gölgede bırakan bir renk ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Bu soğuk günde içimi ısıtan bir esinti gibisin ...

Hafiften esiyorsun, iliklerime işleyerek ...

Sonra da kaybolup gidiyorsun, daha nereden geldiğini

Anlayamadan ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Seni Sevmekten başka bir şey gelmiyor içimden ...

O kadar doğalki bu duygu ruhumun derinliklerinde,

Sanki doğduğumdan beri var ...

Sadece ortaya çıkmak için seni bekliyordu ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Sensiz bir yaşamı artık düşünemiyorum ...

Sensiz bu kuru dünyada yaşamaktansa,

ölümün soğuk nefesini öpmeyi

bir daha hiç seni görmemektense hayata arkamı dönmeyi

tercih ederim ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Ne zaman bir aşk şiiri duysam, mısralardan sen akıyorsun ...

Ne zaman eski bir şarkı gelse kulağıma,

Gitar telleri arasından süzülen notalar, seni getiriyor bana ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Sen hep benimlesin ...

Gözümü kapatmam yeterli seni görmem için ...

Tatlı narin tenini ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Belki de ilk defa bir kadının kokusu beni çılgına çeviriyor

içimden Odyseus'a türkü söyleyen deniz kızları da

Onu aynı kokuyla baştan çıkarmaya mı çalıştılar acaba diyorum

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Gözlerinin içinde binlerce yıldız,

Gecenin karanlığını delip geçiyor ...

Bana bakarken kendimi yıldızlara tepeden bakıyor gibi hissediyorum ...

 

Sen Seviyorum,

Çünkü,

Benliğim sana ait ...

Sen onu buruşturup çöpe de atabilirsin,

Kalbine yakın bir yere de koyabilirsin ...

Tanrım !!!

O kalbine yakın bir yerde olmak istiyorum ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Sen sensin ...

Ama sen beni ben olduğum için seviyor musun ???

Onu kim bilir ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Seni Sevmeyi Seviyorum ...

Seni koklamayı seviyorum ...

Sana dokunmayı seviyorum ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Saçların ellerimin arasından kayıp giderken,

Dünyada cenneti bulmuş gibiyim ...

Bir an elimde tutuyorum o cenneti ...

Bir an sonra belki de tamamen ellerimden kayıp gidecek ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Ben hiç bir kadın için şiir yazmadım, bu hep tuhaf gelmişti ...

Ama şimdi senin için şiir yazmamak tuhaf geliyor ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

İçimde bir umut var ...

Bu şiiri belki başucuna koyarsın ...

Kimbilir belki yanına da ''Kırmızı'' bir gül ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Tanrı çiçekleri yaratırken seni de onlarla beraber yaratmış ...

Papatyadan güsel,

Zambaktan asil,

Manolyadan tatlı,

Gülden daha güzel kokulu ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Güselliğine melekler imreniyorlar ...

Dünyada ise,

Ölümlüler arasında galiba bir tek benim gibi bir iki şanslı

Onu farkedebiliyor ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Ölene kadar, yok olana kadar seninle olsam,

Bu herhalde bir ceza gibi gelir,

Daha çok senle olamadığım için ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Senin tarafından Sevilme fikri bile bir insanı hayatı boyunca

mutlu edebilecek kadar güsel ve asil ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü

Seni anlatmak için mısralar yetmiyor ...

Düşünüyorum bir bahar sabahı bunu yazarken,

Acaba kaç kişi senin güzelliğini anlatmak için binlerce mısra yazdı ...

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Senin gülümsemen güneşin doğuşu gibi,

İnsana her şeyi unutturuyor,

Sadece seyredip tadına varma hissi uyandırıyor.

 

Seni Seviyorum,

Çünkü,

Bu kadar nedenden sonra bile SENİ ne kadar SEVDİĞİMİ anlatamadım !!!

Evet seviyordum onu, yukarıdaki yazılanları ona vermiş ve bundan bir mana çıkarmamasını söylemiştim. Aslında olan olmuştu çoktan aşık olmuştum, ama sanırım henüz farkına varmamıştım yada imkansız olan gerçekleşmesi mümkün olmayan bir şeyi hayal etmek istemiyordum. Ona olan ilgimin farkındaydı, belkide daha o zamanlar benimle oynamaya başlamıştı, bana hep yanında ona pervane olan erkek arkadaşlarından, zengin iş adamlarından söz ederdi ve Sevgilim diye bahsettiği sözüm ona birde Mafya babası bir adam vardı, onlardan söz ettiğinde beni inanılmaz derecede kırar, üzer incirtirdi. Çünkü onu sevmeye başlamıştım hemde, hemde deli gibi, gündüzüm gecem her anımda o vardı. Hayalerimi süslüyordu Aşk hikayemin büyük bir bölümü böyle geçti hep incindim kırıldım üzüldüm ağladım.

Ona Bebeğim Aşkım Birtanem diyebilmeyi o kadar çok isterdimki, gerçi zaman zaman dedim ama o hiç benim bebeğim olmadı ne aşkım nede bir tanem, bu sihirli kelimeler onun için hiç bir zaman bir anlam taşımadı bir şey ifade etmedi benim ağzımdan çıktığında. Bebeğim koyu bir Galatasaraylıydı, Galatasarayın sampiyonlar ligi maçlarında. Arkadaslarıyla toplanırlardı. Keşke Galatasaray hiç galip gelmeseydi. Yok, fenerli ya da beşiktaşlı değilim, sadece her golde sıçrayıp etrafındaki, erkeklere sarıldığını ima etmişti kuçaktan kucağa zıplandığını bu durum beni çileden cıkarıyor beni kahrediyordu.

Ve Şampiyonlar ligi... Uzun ve yoğun bir çalışma günü geçirmiştim, galatasarayın şampiyonlar liginde bir maçı vardı o akşam, bebeğimin yanındaydım bürosunda sohbet ediyorduk erken çıkaçaktı o akşam arkadaşları ile toplanıp maçı seyredeceklerdi. Bana seninde davet ederdim dedi sinsi sinsi gülerek fakat sonra beni kıskanırsın demişti goller oldukça. Sonrada çıkıp gitti bürosunu kapatıp, her akşam gidreken olduğu gibi ardından kanayan bir yaralı kalp bırakarak.

O bürodan çıktıktan hemen sonra bende büromu kapattım. Eve gitmek üzere Vapura gidiyordum cep telefonum çalmaya başladı, görünmez numara arayan oydu. Tutuklu olduğum insan bana maçı birlikte izleyebileçeğimizi söylüyordu. Kimbilir! Kim olduğunu çok iyi bildiğim erkek arkadaşıyla belki kavga etmişti belkide o kişinin işi çıkmıştı. Sonuçta yanlızdı ve beni davet ediyordu Oçakbaşına, maçı birlikte izleyecektik ve söylediklerine bakılırsa kendisinin nasıl bir hayat yaşadığını o gün benimle paylaşmak istiyordu.

Koşarak dediği adresse gittim Oçakbaşına ilk şiddetli kavgamız o gün oldu, çalıştığım şirketekten ve onuda tanıyan biri beni aradı bizi görmüş ve

ne işin var senin orda onunla beraber diye bana takılıyordu. Durumu fark etti kimdi arayan diye sordu, öğrenince sinirlendi aşırı tepki verdi ve o

kızgınlıkla bana benimle sadece birilerine nispet yapmak birilerini kıskadırmak öç almak için yemeğe çıktığını söyledi. Hatta bana git başımdan

diye kızdı uzaklaş dedi. Sakinleşti ardından...

O akşam Galatasrayaın maçını birlikete izledik. Uzun uzun konuştuk daha doğrusu o anlattı bende dinledim.

“ Bu gece bana aşık olmayan bir erkekle beraber olmak istiyorum”demiş sen bana aşık değilsin değilmi” diye sormuştu. “Bilmiyorum seni aşık olacak kadar iyi tanımıyorum o halde vücudunumu seviyorum yoksa kişiliğinimi seni sen olduğun içinmi emin ol bilemiyorum demiştim” kendisine o zamanlar.

“Gülümseyerek yok yok sen beni sevmiyorsun öyle diyon ya bana mesajları çekerken demişti tatlı sinsi gülümseyerek.

“İşte bu benim hayatım demişti” Alışkın olmadığım için fazla Alkol almamam gerektiğini öğütlemişti. Olurya kendisi sarhoş olacak olursa onu koruyabilmem için fazla aşırıya kaçmamam gerekiyormuş. O hiç bir zaman sarhoş olmazdı aslında olsada her zaman kendinde olurdu. Galatasaray maçı o gün kaybetti yani sıçrayıp bana sarılmadı. Onu evine kadar bıraktım elini tutarak hayatımda ilk kez bir bayanın elinden tutyordum, elini tutmamın bile bir sebebi vardı arkadaşı olduğumdan değil sadece etraftaki erkeklerin laf atmamaları onun benim kadınım olduğunu anlamaları için bir işaretti, sadece bir işaret, O hiç bir zaman benim kadınım olmadı.

Günler haftalar geçmeye devam ediyordu. Sevgilisinin kim olduğunu biliyordum bunu ona söylediğimde o bunun gerçek dışı olduğunu belirtiyordu. Zaman zaman, handa karşılaşıyordum sevgilisi olduğunu düşündüğüm adamla, zaman zaman... Bu adamla göz göze geliyorduk bana bakışlarından neler demek istediğini çok iyi anlıyordum, benden pek hoşlanmadığı besbelliydi elinde olsa bir kaşık suda boğacaktı.

Sevdiğim kadın kim bilir ona ne söylemisti, çünkü hiç bir zaman hiç bir şey yapmadı. Bazen onunla birlikte büroda kahvaltı yapıyorduk, bazende kavga ediyorduk. Bir gün kendisine onunla birlikte olma şansımız varmı diye soruğumda bana ilerde ne olur bilmiyorum diyordu belki bir gün çıkarız diyordu ama ben senden çabuk sıkılırım seni terk ederim demeyi de ihmal etmiyordu. Bir gün, bana bir Pazar günü evime gelebileceğini söyledi, inanılmaz bir şeydi bu. O gün onu İzmir Konak iskelesinden almaya gittiğimde kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. O güzel narin pamuk altınsarısı saçları

rüzgârla birlikte havalanıyor uçuşuyordu. O heycan o sevinç o duygu o mutluluk, tarif edilemez yaşanması gerek.

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

Üzerine siyah deri ceket, yakalı

bordo V yaklalı bir kazak Jeans ve siyah çizmeler vardı.

Birlikte vapurla Bostanlıya geçtik uzun yıllardır vapura binmediğini söyledi.

(Jeepler, Mercedesler BMWlere binmekten fırsat kalmıyordu çünkü)Eve

gelmiştik sohbet ettik ve birşeyler içtik, bir ara kanepeme uzandığında ona sarılmak istedim kendini geriye çekti ve gülümsedi, bu mümkün değil ben

senin hiç bir zaman ulaşamıyacağın yerlerdeyim dedi. Elbete biliyordum yanımda oluşu bile sadece bir düştü bana yine gelebileceğini söylemişti ve bu kez geceyi benimle geçirip bende kalacaktı söz verdi ama şimdi gitmeliyim dedi. Yıllardır hep hüzünlenirdim otobüs duraklarıda üniversitelileri gördüğümde genç kızların erkek arkadaşlarının omzuna başlarını yaslamalarını izleyerek hep içimi çekerdim ve o gün yıllardır bakıp iç çektiğim hasteretinle yaşadığım şey oldu durakta otobüs beklerken benim omzuma başını yaslamıştı. Bunu hangi kelimelerle tarif etmeliyim bilmiyorum. Çok mutluydum keşke o an dünya dursaydı ve sonsuza dek öyle kalsaydık tek taraflı sevgimin ateşi giderek büyümeye devam ediyordu.

Evet tekrar gelecekti hemde bu kez kalacaktı bunu söylediği andan itibaren inanılmaz bir heycan duymaya başladım acaba söylediği gibi gercekten

gelirmiydi? Acaba acaba acaba saniyelerce dakkiklarca saatlerce günlerce bunu düşündüm durdum taaki o gün gelene kadar. O sözler ağzından dökülünceye kadar.“Bu hafta sonu gelebilirim“ O ilk hafta sonu kendimce çok romantik bir sofra hazılamıştım mum ışıkları ve güller oturduk sohbet ettik daha doğrusu yine her zamanki gibi o anlattı, bende dinledim etrafındaki insanlardan söz etti entrikalardan kim kimi yatağa atmış konuşulan konuların hep aynı şeyler olduğundan bahsetti bizim arkadaşlığımız ise ona liseliler gibi geliyordu Yemek yiyor içki içiyorduk, o rakının tadı o büyülü atmosfer, hiç bir zaman unutamıyaçağım diye korkuyorum bazen, birden ayaklarını bacaklarma koydu delirmek üzereydim dokunma demişti ayaklarıma yoksa geri çekerim.....

O gece ilk ve son kez onunla dans ettik oda bir dakika sürdü belkide daha kısa bir daha hiç dans edemedim onunla. Sonra sabaha karşı yattık o benim yatak odamda yattı ve ben de sabaha kadar yatak odasının kapısının önünde bekledim evimde bir afet vardı ve ben ona dokunmuyordum zaten üzülmemesi için, buda diğerleri gibi dememesi için hiç cinsel anlanmada elimden geldiğinçe yaklaşmamaya çalıştım, ben onun vücüduna sahip değil kalbine sahip olmak istiyordum. Onu manen mutlu etmek istiyordum Korkarım bunu hiç bir zaman beceremedim. Zaten bana bir gün “Sen bir kadını mutlu edemezsin demişti ne manen ne de ruhen. Ama bunada hiç gerek çünkü o her zaman mutluydu her sey onun için çok güzeldi.

Yaz gelmişti.......... 2002 yılının yazını hiç unutamıyaçağım yaşadığım karşılıksız aşkın bana verdiği keder ve üzüntüyü, seven biri sevdiği insan

için ancak benim kadar üzülebilirdi. Yaz geldiğinden beri hafta sonlarını erkek arkadaşları ile birlikte geçiriyordu Kuşadasında Çeşmede ya da Bodrumda

Yatlarda discolarada en elit yerlerde, cumartesi geceleri artık kabustu benim için başka bir erkeğin kollarındaydı hissediyordum, seviyorum dediği adamın kollarındaydı. Başka bir erkeğin kollarında olabileceği düşüncesi beni öldürüyordu, geceleri defalarca uyanıyordum kâbuslar görüyordum, başımdan aşağıya kızgın yağlar boşalıyordu sanki. Geceleri 3 kişi ağladık ona; ben, kalbim ve gözlerim.

Hep bana tekrar geleceği günü iple çektim. Her defasında aynı heycanı duydum ya bu defa gelmez ise, diye aynı korkuyu onlarca kez yaşadım durdum. Onu hiç bir bir şekilde cinsel bir obje gibi görmedim, değer verdim, onu incitmekten cok korktum, Bana geldiğinde bazen başını omzuma yaslardı sımsıkı sarılır saatlerce saçlarını okşardım, sadece elini öptüğümde eline dokunabildiğimde, gökyüzünün en yüksek yerlerinde bulutların arasında buluyordum kendimi. Kimi zaman boynum tutulur, omzum uyuşurdu yinede bıkmazdım saçlarını okşamaktan bana kalsa sonsuza dek okşardım saçlarını ama genelde o bıkardı ve sıkılırdı. Onunlayken içtiğim rakı mum ışığında yediğimiz yemekler bir masaldı her defasında benim için... Ama tüm bunları ben hep tek taraflı yaşıyordum, onun için hiç bir anlamı olmuyordu tüm bunların, onun sevgilisi vardı sevdiği adam mafya babası olan.

Cevabını bulamadığım kendime sorduğum bir soru var Mademki sevgilisi bu kadar zengindi ve onu seviyordu Neden onun çalısmasına izin veriyordu? Neden dediği gibi birbirlerini seviyorlarsa benim yanıma geliyordu ve saçlarını okşamama müsade ediyordu. Hiç bir kadın kendisine dokunulamasına izin vermez durduk yerde saçlarını oksatmazdı, Öğle değilmi? Ben hiç bir zaman onun yanında tam anlamıyla mutlu olamadım bana gelsede bende kalsada çünkü benim değildi ruhuna sahip olamıyacaktım. Sadece bana gelirdi bazen ben kanepeye uzanırdım oda benim üzerime yaslanır ve saatlerce saçlarını okşardım okşardım okşardım......

Günler haftalar aylar hep böyle geçti. Ben bekledim o geldi bir keresinde göğüsünü öpmeme izin vermişti. Bazen yatakta ona masaj yapardım

omuzlarına. Ben bir akşam onu öpmeye yeltendim öpmeye çalıştım sonra o bana durda ben seni öpeyim şimdi, hiç bir şey yapma dedi ...... söyliyecek bir şey yok inanılmaz öpüyordu öpüşmek. Harikaydı... Ayak fetişistiyim sık sık ayaklarına masaj yapardım ayaklarını öperdim. Koca 1 sene içersinde arkadaşlığımızda ilişki yada cinsel oyun anlamında bunun dışında hiç bir şey yaşanmadı.

 

Küçük kavgalarımız genelde benim kıskançlığım yüzünden olurdu, ona küsüyordum bir süre sonra yine konuşuyorduk kavgalarımız hep hafta

başlarında oluyordu Çünkü hafta sonunu yine mafya babası olan sevgilisi ile birllikte geçirmiş oluyordu. Bende uykusuz bir hafta sonu geçirmiş

oluyordum.Bende kalmadığı günler deli oluyordum. O Her defasında aralarında beni üzecek bir şey olmadığından söz ediyordu. Ben de sırf o incinmesin

diye inanmış gibi görünüyordum.

Bir sabah gülümseyerek büroyu açtı. Erkek arkadaşı ona evlenme teklifi yapmıştı. Evi aramış ve annesineden kendisini istemişti. O da bana kabul

edeyimmi diye sorup duruyordu. Oynuyordu benimle, bile bile hançerini kalbime saplıyordu. Elbette dedim eğer mutlu olacaksan çünkü onun dünyanın

en mutlu insanı olmasını istiyordum. Sonra kendi büroma geçtim üzülmüştüm inanmak istemiyordum. Sonra yanıma geldi yok yok kabul etmiyeceğim dedi güllerek. Bende kendisine aynen şöyle dedim. Ben sana evlilik teklif etsem asla hayır diyemezdin dedim. Ve basladım o an aklıma gelen duygularımı anlatmaya.

 

Eğer ben sevgilin olsaydım ve benim o kadar cok param olsaydı seni alır hafta sonunda istanbula giderdim. Madem zenginim madem o kadar çok param var o zaman cevremde olurdu elbet. Istanbulda beş yıldızlı bir otelin kral dairesini tutardım birlikte güzel bir akşam geçirirdik. Ayrı yatardık çünkü sen öyle isterdin belkide. Sabah uyandığında beni etrafta göremezdin çünkü ben sana yapaçağım süprizin hazırlıklarına başlamış olurdum. Herşeyi organize ederdim Otel görevlileri senin uyanmanı beklerdi ve sen uyanınca seni Suitinden alıp Otel odasının önünde bekleyen Beyaz bir Limuzine bindirirlerdi. Limuzin bir bilinmeyene doğru hareket ederdi. Mademki çevrem var vede param. İstanbul boğaz köprüsünü trafiğe kapatırdım. Köprünün Bir yakasından diğer yakasına kırmızı bir halı döşetirdim. Beyaz limuzin gelip o halının önünde dururdu sana kapıyı gelinlik giymiş boydan yetme iki küçük kız çoçuğu açardı biri bir serçe parmağiından diğeri diğer elinin serçe parmağından tutardı ve sana escortluk ederlerdi köprünün diğer yakasına. Diğer tarafta ben bekliyor olurdum dizlerim üzerinde siyah bir smokin giymiş olurdum ve ellerimde bir gelinlikle gözlerinin içine bakarak, benimle evlenirmisin diye sorardım sana, yanıma geldiğinde bu arada gökyzünde süzülen bir helikopterden kırmızı gül yağardı başımıza.

 

Her zamanki gibi sadece gülümsedi hoşuna gittimi diye sorduğumda bunun cevabını asla öğrenemiyeceksin dedi. Birçok şey var cevabını bulamadığım,

bazende bulmak istemediğim.

28.04.2002 yaşgünüm yaklaşıyordu yaşgünümde geleçeğini söylemiş bana bir süprizi olaçağını belirtmişti ve ben yine ya gelmezse korkusuna kapılmıştım nerdeyse 2 hafta gibi bir zaman vardı yaşgünüme, Üstüne üstelik aramızda soğuk rüzgârlar esiyordu kavga etmiştik yine Artık dostluğumuz bitmişti galiba. İzinede ayrılmıştı. Onu göremiyordum.

 

O günlerde fal baktırdım şirketen bir arkadaşıma ah ah bir de onun söyledikleri yokmu.....Kaleme dökmüştüm o zamanlar duygularımı ona yazdıklarımı,

22 Nisan 2002 Pazartesi Fala inanırmısın, aslına bakarsan ben hiç inanmam, belki bir yada iki kez baktırmışımdır bu güne kadar. Bu gün günlerden 22.04.2002 yoksun günlerdir,

herzamanki gibi kafamı meşgul ediyorsun günlerdir içimden bir ses gelmeyecek diyor. İşin kötüsü ne biliyormusun az önce baktırdığım kahve falı........

Sanki son noktayı koydu. tüm sorularımı cevapladı bir bir..umitlerimi yıktı.

 

Bakan kişi beni tanımıyor, hiç bir şekilde, ilk kez konustuk. Başlarken bana bir dilek tut dedi.Tutum dedim senin gelmeni istemekten başka ne

tutabilirdim “Tanrım lütfen son bir kez gelsin dedim içimden. Dediğim gibi Başlarken bana bir dilek tut dedi ve ben tutum dedikten sonra Ficanı çevirdi ve başladı konuşmaya “Dileğin olmayacak onu söyleyim, olmasını çok istiyorsun ama üzgünüm dedi kötü bir başlangıç oldu ama öyle .......................ve devam etti uzun zamandır beklediğin bir şey bu, olmadığı için ağlayacaksın. Tüylerim o an diken diken oldu. Fakat O dilekle

ilgilli çektiğin sıkıntıları üzerinden çabuk atacaksın dedi. Gelsende gelmesende sanırım iki türlüde unutamıyaçağım bir hafta sonu olacak izini üzerimden atmam bilemiyorum ne kadar sürecek..Elimde bir papatya olsa gelecek gelmeyecek gelecek gelmeyecek Bugünden gelmeyeceğini biliyorum. Çok acı veriyor neden versin bilmem veriyor işte. Sana bu yazdıklarımı daha sonra okutaçağım, okuduğunda ya yanımda olacaksın yada gelmemiş olacaksın eğer geldiysen zaten senin için ne hazırladığımı göreceksin eğer gelmediysen ne hazırladığımı, sanırım söylememin artık hiç bir anlamı yok

 

Günlerdir şirkete gelmedin seni telefonda aramaya korkuyorum sormaya hatırlamaya... Hatırlamak? Aslında hiç unutamıyorumki. Seni Unutmaya çalışmak bile hatırlamak oldu İnsan güzel sözleri kime söyler sevdiğine mi, elbete sevdiğine söyler aksi halde söylenen sözlerin ne önemi varki sevmeyeyince anlamını yitiriyor, sihrini kaybediyor hepsi bir bir. Desene sen beni hiç kazanmadınki kaybedesin. Paylaşmak isterdim seninle günlerdir kalbimin çarpıntısıyla hazırladığım süprizi, kendime şu soruyu soruyorum acaba Hangimizin yaşgünü var onun mu benimmi?

Bir oda düşün bom boş içnde hiç eşya olmayan, klasik şeyler senin için biliyorum, tam ortada bir tane yer yatağı var, kar beyaz yatağın ortasında ise bir gül kırmızı tabiiki ...

Bodyguard tın müziği çalıyor sesiz sesiz I will always love you Seni her zaman seveceğim... 200 tane minik Mumdan yerde bir Kalp şekli oluşturulmuş

yatakta o kalbin ortasında duruyor. Mumları yakıp öylece seyretim biliyormusun bide mumlarla yazılan yazı da var LOVE YOU Şampanya Kremşanti ve çilek... Her gece o mumları yakıp seni düşünerek ümitledim ve duygu seline kapıldım. O gece gelirse sadece seyredecektim doyulmaz güzelliğini, içimde hala bir umud var sen kazandırdın aslında bana bunu biliyormusun ümidlenmeyi oysa şimdi yine tüm umudumu geriye alıyorsun...

Kıraç’ın dediği gibi umudun kaybedip pes etmek olmaz ama ben Kaybettim pes ettim ve yenildim... Biliyordum biteçeğini ama bunu yaşgünümde yapma yanlız gireceğim yeni yaşıma demeki daha uzun bir süre yanlız olaçağım. Etkilenmiyorsun biliyorum boş şeyler yazıyorum belkide gülüyorsundur yada gururlanıyorsun keyif alıyorsun belkide.

23 Nisan 2002 Salı Dayanamadım seni aradım az önce ama telefonunu açmadın tepki vermemen beni endişelendiriyor telefonumda calmıyor çünkü beni normalde pek arayan olmuyor 11.15 te telefonun calmaya başlayınca bir titremeyle korkuyla telefona bakmak çağrı mesajını görmek ve sesini duymak bir parca mutlu etti beni, sevindim yüzümde bir tebesüm oluştu, çok az gülüyorum beki farketmişindir ben senin için ulaşılmaz biriyim demiştin hatırlıyormusun. Belki de yanında iken gülümseyemiyorum. Keşke tanımasaydım seni omuzlarıma bu kadar yük binmezdi, gözlerim ağlamayı bilmezdi belki o zaman, bu kadar sık kalbim çarpmazdı böyle delicesine, geceleri asla bu kadar uykusuzluk cekmezdim sabaha kadar rüyalarım kabusa dönüşmezdi

 

27.04.2002 Saat 01:35

 

Merhaba

2 hafta - 13,12,11 gün derken saatler kaldı. Erkenden yatmıştm 10:15 sırf zaman çabuk geçsin diye sonra uyandım yine birşeyler yazıyorum Yatığımda üşüyordum, havalar hala soğukmu ne? Ve az önce uyandım sırılsıklam olmuşum kabuslar gördüm rüyamda. Sinir krizleri geciriyordum. Tamam be biliyoz salakça, sanırım kalbime hükütmeyi bilseydim çok daha güçlü olurdum. Ama Öyle değil işte Ne yapayım. İnanılmaz korkuyorum günlerdir biliyormusun, sanki tüm hayatım bir şeye bağlıymış gibi, neden mi korkuyorum bilmiyorumki bir çok şeyden aslında. Seni kaybettiğimden. Her sözünde duruyormusun sen? Galiba durmuyorsun.......

02/04/2002 de bana altın balıktan çektiğin bir mesajı sildirdin “Bir bayanda ayaklardan çok tatlı daha güzel yerler var“demiştin mesajı silerken sen bana daha mesaj da cekmesin dediğimi hatırlıyorum çekeriz diye yanıtlamıştın. Ama bir daha hiç bir mesaj alamadım senden artık çağrı bile bırakmıyorsun. İsmini tekrar değiştirdim cep telefonumda sana yakışır bişi oldu.... artık beni aradığında ; ( işareti cıkıyor ağlayan bir yüz, ama ; ( ,, dan mesaj gelmiyor. Korkuyorum Eski günlerle mi avunmam gerekecek keşke zamanı geriye alabilsem, telefondaki ilk aramaların hatırımı sorman. İlk mesajın Maymun suratlı şey.....

Sana bir kersinde bir soru sormuştum beni bir gün telefonda aramayacaksın demiştim sende sen aradığın sürece ben ararım diye yanıtlamıştın?

Asıl korkum ne biliyormusun, senden rica ediyorum lütfen yarın gelmek için elinden geleni yap benim bu benim için çok önemli bir gün eğer hala bir

arkadaş olarak bana bir parça değer veriyorsan sözünde dur lütfen. Çünkü içimden lanet olası bir ses gelmiyeceğini fısıldıyor. Hatta daha korkunçu

bir keresinde dediğin gibi sadece o gün bana saat 12 de mesaj çekip mutttlu yıllar dersen offfff offf offf saat 3 oldu allahım lütfen gelsin.

Şu an Gündüzümün seninle, Gecem seninle fakat, sana söz veriyorum sana olan Aşkımı sevgimi bir sır gibi senelerce saklayacağım, belki o tatlı ismini

geceleri rüyalarımda sayıklarım ama sana bunları artık hissetirmem, inan sana olan Aşkımı hiç kimsenin bilmediği bir adrese, kalbimin en derin üçra

köşesine gömeceğim, Hiççç bir gücün cıkaramayaçağı derin bir yere ebediyen sonsuza dek orada kalacaksın. Takiiii Son nefesimi verene kadar...

 

YETERKİ GEL GEL Saat 03:30 oldu belki uyurum biraz

Neden bu kadar .........................acı verir insana aşık olmak. Aşkı nasıl tanımlardın. Aşk herşeydir,Acı, ıstırap, hasret,mutluluk, bazen

heyecan ve sevinç, bazende üzüntüdür. Aşk, acı verir sevipde sevilmeyene sevip de terk edilene. Aşk.... Aşk hayatın tadıdır, sevip de kazanana

ayrılığı hiç atmamış olana. Beklenti, keşif macera sanırım birde sabırdır. Sabrettim 27.04.1969 gelmişti. Bazen korkuyorum onunla birlikteyken o

hissetiğim heycan, o korku, nefesimi kesen kalbim duracakmış gibi olan o anlar, acaba bunları başka biriyle yaşayabilecekmiyim. Beni seven karşılıklı

sevgi olan bir aşk olacakmı. Acaba diye Gelmiş olması bir rüyaydı benim için, yer sofrası yapmıştım şark köşesi gibi sohbet ettik konustuk ben gözlerine bakıp bulutların üzerinde ucuyordum 1001 gece masaları bile bu kadar güzel olamazdı Büyüleyiciydi bana hep öyle geliyordu. Saat gece yarısına geldiğinde gözlerini bağladım I will always love you calmaya basladı yan odaya geçip bir bir bütün mumları yaktım 5 dakika sürüyordu hepsini yakmam. Sonra onun yanına gittim onu alıp büyülü odaya götürdüm gözlerini açtmı. ”Sana inanmmıyorum dedi” sadece oturduk yatağın üzerine belki 30 dakika belkide 45 dakika çilek yedik krem şanti şarabı içtik ve o sonra beni öylece bırakıp uyumaya gitti benden sabaha kadar mumların olduğu odada kalmamı istemişti öyle yaptım o gece ağladım aşık olduğum kadın yine yanımda değildi. Gitarımda amatörce bir şeyler tıngırdatım sonrada uyuya kaldım. Sabah kalktığımda hala mumların bazıları yanıyordu. Gül mevsimiydi sabah erken uyanıştım hemen gidip 30- 40 tane gül aldım ve ve çok romantik bir kahvaltı sofrası hazırladım bütün güleri o masaya serpiştirdim..... Güllerin bir tanesinin yapraklarını koparıp başına serpiştirdim uyurken, uyanmıştı Meleğim Ve o gün de bitti yine ayrıldık. Mumlarla yaptığım süprizin hoşuna gidip gitmediğini sorduğumda bunu asla öğrenemiyeceksin demişti.

Bir çok şeyi öğernmedim anlamamazlıktan geldim saf numarası yaptım. Ondan ayrılmak en büyük kabustu eve döndüğümde evin duvarları başıma yıkılıyordu inanılmaz bir yanlızlık hissediyordum her defasında. Ona karşı yaşadığım duygular, kabullenemediğim olaylar hayatımı olumsuz yönde etkiliyordu, onu sevdiğim için kendime çok kızıyordum, o ise bana sen benim sevgimi haketmiyorun diyordu bana. 28-30 yaşalarında olduğunu düşünüyordum. Bir gün cüzdanını bende unutmuştu, elbette dayanamadım ve baktım kimliğini gördüm 06.03.1964....... Benden büyüktü umrumda bile değildi büyük oluşu ne fark ederdi sorun beni hiç sevmemesi değer vermemesiydi, geçmişi de beni zırnık kadar ilgilendirmiyordu. Fakat hiç bir zaman benimlede olmayacaktı. Işten ayrılmak zorunda kaldım, onu görmek e onun kalbini kazanamamak beni kahrediyordu. Artık dayanacak gücüm kalmamıstı.

 

Yaz tatiline çıkacağımı söyledim ve onunla vedalaştım. Ne yazık perde burda kapanmıyacakmış. Her gün her saniye aklımdaydı. Iki ay dayandım aramadım Sonra Eskimeyen güzelik diye bir mektup yazdım ona. Ben eskimeyen tek güzeliği sende gördüm, sende buldum erişilmez hazları,

duyguların en ölmezini tattım, susuzluğum dudaklarında dindi yanlızlığım ise ellerinde, var olduğumu anladım her nefes alışta seninle geçtim tüm

zamanlardan seninle var oldum. Bilmiyorum ne zaman başladı, ne zaman bitti. Başlayan neydi ve ne oldu, şu an yüreğimde bir aşkın acısı ile yanlızım,

yattağıma uzanıp gözlerimi tavana dikiyorum, ne aptalım hala seni arıyorum, seni düşünüyorum gecelerde, geceler bana daha yakın daha dost nerden bilebilirdim bir gün böyle olacağını seni gördüğüm için bir gün geceleri bırakmak isteyeceğimi. Yanlızım yine bu gece ve yine aklımda hep sen varsın dinlediğim müzikte hep sen içtiğim rakıda hep sen sevdiğim özlediğim hep sen gözlediğim arzuladığım yine sen. O güzel gözlerin o gülüşün......

 

Geceler bitmeyen bir kabus oldu artık, bin kere daha öldüm bu gece bilmesende görmesende geceleri üstüme yürüyor yıldızlar savaşıyorum onlarla

ve kazanıyorum çoğu zaman çünkü ben sevgiyi billiyorum sen yıldızlara karşı her zaman kaybedeceksin çünkü sevgiyi bilmiyorsun aşkı hiç tatmamışsınki Ne bir duygu bıraktın ne de bir sevgi beni başbaşa bıraktığın bir karamsarlık var sadece, kendini kahreden benim kalbini söküp sana veren yine benim anlayamadın bilemedin ben senin kara gün dostunum arkadaşınım bilinmez görünmez aşığınım Anlayamadım zor olan mutlu olmakmı yada sevgiyi tatmakmı, yoksa sevgi uğruna savaşıp kaybedip yine savaşmakmı, yılmadan usanmadan yıllarca. Galiba zor olan ne biliyormusun hayatta kalmak ve sensiz yaşamak.

 

Bugün 07.05.2003 yaklaşık 5 ay önce ona aşağıdakileri yazıp verdim her sey biter ümidi ile ama bitmedi bitmedi bitmedi bitmiyor... bitmiyor.

Kurtulamıyorummmm

 

 

 

Üçüncü bölüm

 

 

 

Biricik Rüyam

Sanırım gönderdiğim kısa mesajlarla sana kendimi ifade edemiyeceğim. Akşam uyandım gece yarısı,yani belkide senin henüz yattığın bir saatte hemcecik aklıma sen geldin mesaj cekecektim ama yazık kontürüm bitmiş.Bu faksın sonuna o an hissederek yazdıklarımı eklerim artık. Ahhhhh ahhhh ahh ki ne ahhh. (bunları okurken kıracı dinle endamın yeter) Düşünüyorumda, sanki bazen, her ne kadar aksinide söylesen,beni üzmek

incitmek hoşuna gidiyor. Bizim küçük aşk hikayemiz, dikkat edersen her buluşmamızda, her sohbet edişimizde bana ne kadar beğenildiğini, ortalığı

nasıl karıştırdığını, iltifatlar aldığını söyledin hemde üstüne basa basa, Herkesin gözleri üzerimdeydi, ve tüm bunları seni seven bir insana söyledin.

Şöyle bir maziyi hatırla Göztepe Ocak başı restauranta bulustuğumuzda yakışıklı bir genç sana iltifatlar yağdırmıştı ben yanına gelmeden az önce

seni durdurup ne kadar güzel olduğunu söylemişti. Ve sen de bana bunu sanki ben hemcinsinmişim gibi anlatıyordun. Seni o kadar

cok seviyorumki masadan kalkıp gidecek gücü kendime bulamadım. O akşam ama içimden geciyordu. Beni sevmiş olsaydın asla bana böyle bir sey söylemezdin o kadar umrunda değilimki bana bunu bile söylemekte bir sakınca görmüyorsun. Her bulusmamızda birileri yolunu kesiyor iltifat ediyor. Simdide sana gül gönderen biri vardı iki ay önce dedin yani henüz biz görüşürken....Yakışıklı ve genç bir hayranın. Belkide taktığın kolye ondan böyle bir şeye tahamülüm yok kusura bakma. Tüm bunlarla beni üzdün kırdın, bundan büyük bir zevk ve haz alarak. Güçlü olmalı bir erkek diyorsun güçlü olmayı senden öğreniyorum, sevdiğinden ayrı kalmayı öğreniyorum,yanlız olmayı, üzülmemeyi öğrendim, sevip de sevilmemenin kalbime verdiği acıya alışmayı da senden öğrendim ve o acıyla sevdiğimi yanlızca kalbimde yaşatmayı öğrendim, sadece sesini duyduğumda sana olan sevgim karşısında, hayır demeyi öğrenemedim başaramadım henüz.

 

Soruyorum Allahıma olmayacak bir şeyi neden tekrar tekrar başlatıyor diye. Neden son noktayı koyup bu masalın bitmesini sağlamıyor diye masal hep devam ediyor her sözçüğün ardından konulan bir virgül’le. Eskimeyen güzellik kim bilir belki, içindeki 20 yaşındaki kız peşini bırakmıyordur. Kendi arkadaslarımdan hatırlıyorumda, o yaşlarda terkedilmeyi gurur meselesi yaparlardı. Beni kimse terk edemez ben terk ederim derlerdi. Beni hiç ama hiç sevmediğini cok iyi biliyorum. Bana karşı içinde az da olsa güzel seyler besliyorsan lütfen beni terk et. Bana “Sana tekmeyi koydum” de Beni arama sana tekmeyi koydum de.... Beni sevdiğini söylüyorsun insan sevgisini nasıl belli eder. Sevgi anlayışımız cok farklı, Bence öpüşmek ilaki cinselik değildir öpüşmek sevgiyi anlatma sanatıdır. Öpüşmeyi bilmek yada bilmemek de cok önemli değil hissler ve duyguların yoğunluğu önemli bence. Sen bana karsı ne hissediyorsun, hiç bir şey hatta sana yaklaştığımda seni öpeceğimi sanıp kendini geriye cekiyorsun.Inan aklımın ucundan bile gecmemişti son gelişinde seni öpmek. O kadar önemli değil. Ben ne şairim ne yazar nede köşe yazarı. Hep soruyorsun bana....

Ben tutkumuyum diye. Evet tutkusun. Ben Şampiyonmuyum. Evet Şampiyonsun. Ne yazık anlayamadığın bir şey var 1 senedir sen sevdiğimsin. Fakat sen bana ait değilsin, sen benim zavallı kalbimin bir köşesinde sonsuza dek yaşayacaksın. O yüzden ne olursun git beni bırak ben sarkılarla anılarla

avunurum çünkü ayrı kaldığımızda seni hep en güzel anlarımızla hatırlıyorum. Biliyormusun Hatice gözlerin sen bana gülümsereken bana hep beni sevmediğini söylüyordu Simdide kendin söyle beni ara ve beni terkettiğini söyle istediğin bu değilmi. Ben olsam ne olur olmasan ne olur Bak bu akşam yine keyfin yerinde olacak birşeyler içeçeksin, bensiz de keyfin yerinde oluyor. Yaz geliyor hafta sonları yanımda olmayacaksın aynı şeyleri bir kez daha yaşamak aynı acılara katlanmak istemiyorum. Sensizliğin verdiği üzüntüye katlanamam. Belki bir gün sana istediğin hayat standartdını yaşatabilecek güçte olurum.... O zaman yanına gelip aynı duygularımla sana yaklaşırım. Eğer bana ihtiyacın olursa gözlerinden beni sevdiğini okuyabilirsiem, çünkü 10 senede gecse 100 senede gecse gözlerin değişmeyecek hiç bir zaman Tabii bu arada karsıma bana değer veren bana hasretini cektiğim duygusallığı, sıcaklığı veren biri cıkmasa, bu olasılık da cok uzak görünüyor şu an pek inanmıyorum artık.

Seni çokk ama çokk seviyorum Ve sana aksam göndermeye calıştığım mesaj saat 00:16 da konturüm yoktu gönderemedim.

SMS -Başladı yine uykusuz geceler, bir gün KAMBERden farkım kalmayacak! Ama sen beni sevseydin, AŞKIMIZI ağaçlara değil en sert betonlara ellerimle kazırdım, askımızı dağlara değil uzay boşluğuna haykırırdım. Bak akşam bu hafta sonu gel beni sevindir dedim sesin cıkmadı.........-SMS

Saat 09:04 2 dakkika önce senden faxs numaramı aldım. Ne güzelsin sesinle, kalbinle.....

tekirdağ rakısı bozulmaz demiştin değilmi, ağzını iyice kapatıp saklarım 2 duble cıkar 10 sene sonrada olsa 1 gün sonrada olsa sana hayır diyemem belki içeriz ikimiz. Evet Sampiyon sensin zaten istediğin sadece bu değilmi. Hep şampiyon kalacaksın.Bu kalp daha uzun bir zaman senin için çarpacak dediğim gibi 1 senedir seni aklımdan gecirmediğim bir gün dahi olmadı, beni terk ettiğinde sensiz olmanın verdiği acıya sensizliğin özlemine alışacağım sesini duyamamak daha önce yaşadım hiç kolay değil. Ama yanımda olduğunda gözlerinden ve hareketlerinden beni sevmediğini

anlamak ve sadece bir rüya olduğun gerçeği hepsinden zor. ANLIYORMUSUN......

 

08,05,2003

 

5 aydır onu aramıyorum ve beş aydır ben onda tutuklu kaldım onu sevdim, heryerde onu hatırladım.., Nerde Güzel bir yer görsem, orada onu hayal

ediyorum bir ayakabı görsem ayağın, yüzük görsem parmağın velhasıl her güzel şeyde o geldi aklıma. Telefonunu bekledim gelmedi sesine hasret

kaldım aramadı ve yine ağladım ağladım ağladım her hafta sonu, ona olan sevgim hiç değişmiyordu. Bu yüzden kendime hep kızdım durdum

 

Beş ay sonra dayanamadım aradım onu 15.04.2003 te tersledi beni konuşmak istemiyorum dedi benim de istediğim buydu zaten. Buydu değilmi arama

demiştim oda aramamıştı. 05.05.2003 te ona bir mesaj cektim. Eğer seni bir gün unutmak zorunda kalırsam bu sevgimin küçüklüğünden değil çaresizliğimin büyüklüğündedir diye o gün akşam beni aradı. 20:30 da sözleştik ve buluştuk ne o değişmişti nede ben o halen bir melek kadar güzeldi. Kendisine araba almıştı, ev almıştı elit bir yerden, sevgilisi ile çok mutluydu, ve ben şansımı artık kaybetmiştim onun arkadaşlığını bile haketmiyordum artık öyle diyordu. Bundan sonra değil elini tutmak ona dokunmamı bile istemiyordu. Hiç dokunmadımki ona. Bende kaldığı gecelerin birinde bir gün yanyana yattık basını göğsüme koydu alkollüydük ikimizde ve ben ona dokunmadım sadece sarıldım.Öylece uyuduk Sorarım sizlere dünyada kaç erkek var acaba yada dünya üzerindeki yasayan canlılarda kaç erkek dişisine bu kadar yaklaşıp sadece sarılmaktan mutlu olur?

 

Bende ona karşı hiç kahpelik yoktu, hainlik yoktu sırf o vardı sevdası vardı, şimdiyse o yok ama hala sevdası var. Gülüşü geliyor aklıma gülüyorum,

kızışı geliyor yine gülüyorum. Gidişi geliyor aklıma suratım asılıyor burnum düşüyor maziye dalıyorum sonra sövüyorum kendi kendime ağlıyorum ağlıyorum ağlıyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.