Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ülkü Ocağı'nda dayak iddiası.. Baba´ya dayak


Efendi Türkler

Önerilen İletiler

Bu dediklerinizin doğru olup olmadığı, Türk mlleti tanımını ne olarak gördüğünüze bağlıdır. Nihal Atsız'ın millet tanımı, kana, soya, ırka dayalı Alman millet anlayışı ile aynıdır. Siz bunu kabul ediyor musunuz ?

 

 

 

80 öncesinden bahsetmiştim.

 

Ayrıcaa, Ülkücülerin beni konuşturup konuşturmamasını hangi anlamda sordunuz ?

 

Höt deyip, dizimi titretmeyip tahammül etmeleri anlamında mı ?

 

Yoksa, bir kuyruk acım olduğunu düşünerek mi ?

 

Ya da en vahimi Türk ırkından başka bir ırktan olduğumu mu düşündünüz ?

 

Ama konu bu değildi, ben Nihal Atsız'ın Cyrano'nun yaptığı alıntıda ki sözlerini nasıl yorumladığımı anlatmaya çalıştım. Millet tanımını doğru bulduğumu yada bunu savunduğumu dile getirmedim..

 

Estağfurullah, kuyruk acısı falan değildi kastettiğim yada başka bi ırktan olduğunuz da değil ki olabilirsiniz de buna saygı duyarım.. ben 80 öncesinden bahsettiğinizi anlamamışım, kusuruma bakmayın :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sevgili dostum. baban içtenlikle insanlara faydalı olmak amacıyla birşeyler yapmış olabilir. bu saygıdeğer babanın şahsi tutumudur. ve asıl bu tutum ülkü ocaklarına mal edilemez. çünkü ülkü ocakları insanlara yardımcı olmak ve bilinçli nesiller yetiştirmek için kurulmadı tam tersine bilinçsiz insanlardan bir sürü oluşturup onları sağda solda karışıklık yaratmak için kullandılar.

 

yukarıda dönen konuşmaları görmüyor musun? "höött"ler falan havada uçuşuyor millettin dizleri titretiliyor. bunlar mafya sevdalısı vurdu kırdı kargaşa meraklısı adamlar yahu!

 

yapma allah aşkına ne terbiyesi, ne bilinci,ne birikimi? hangi birikimden bilinçten bahsediyorsun?

 

 

sonuçta ortaya CYRANO'nun dediği gibi kendi fantazi dünyalarında ki karakterlerle politik tartışma yapmaya çalışanların düştüğü ironik durum çıkıyor sadece. ama ben kendi adıma şu trajik halleri gördüğümde ülke adına üzüntü duyuyorum. bu nasıl bir rezillik?

 

Babamı örnek verdim ama ben babam gibi yüzlerce hatta binlerce insan tanıyorum.. Şu an için görülen şeylerin hoş olmadığını sizin gibi bende biliyorum, yada 80 öncesinde yada sonrasında olan olayları irdeleyebiliyorum.. Ama herkesi aynı kefeye koymak kurunun yanında yaşı da yakmak kişilere hiç neden diye sormamak bilinçsizce inanmak sadece ülkücülük yada ülkü ocakları için değil birçok oluşum için kötü oluyor..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ama konu bu değildi, ben Nihal Atsız'ın Cyrano'nun yaptığı alıntıda ki sözlerini nasıl yorumladığımı anlatmaya çalıştım. Millet tanımını doğru bulduğumu yada bunu savunduğumu dile getirmedim..

 

Estağfurullah, kuyruk acısı falan değildi kastettiğim yada başka bi ırktan olduğunuz da değil ki olabilirsiniz de buna saygı duyarım.. ben 80 öncesinden bahsettiğinizi anlamamışım, kusuruma bakmayın :clover:

 

:clover: Sert cevap verdiysem siz kusura bakmayın. Burada, 3'e karşı tek olarak cevap yetiştirmek de zor tabii.

 

Şimdi, meseleyi sakince ele alırsak, 1944'deki şiddet içerikli gösteriler, Nihal Atsız'ın bahsettiği bu çarpışmanın hiç de kalemle sınırlı kalmayacağının göstergesi olmuştur.

 

Nasıl ki, bugün Fethullahçıları, Kürtleri ABD kullanıyorsa, o dönem de Türkçüler, Hitler Almanyası tarafından kullanılmaya müsaitti. Türkiye Nato'ya girdikten sonra ise, yani soğuk savaş döneminde, onları etkin biçimde kullanabilen ABD oldu.

 

Söylemek istediklerimin özeti bu.

 

Nihal Atsızın fikirlerine tekrar dönersek, mesela, Kurtuluş savaşımızda ilk kurşunu atan Hasan Tahsin'den tutun Rauf Orbay'a, Atatürk'ün yakın koruması Kılıç Ali'ye kadar Çerkes kökenlileri düşman ilan etmek tutarsızlıktır. Ya da İstiklal Marşımızın yazarı Arnavut kökenli M.Akif Ersoy için de aynı şeyler söylenebilir.

 

Doğru olan, hangi ırktan olursa olsun etnik milliyetçilik yapanlara iyi gözle bakmamaktır. Zaten, Ermeni meselesi de Kürt meselesi de etnik milliyetçiliğin ürünleridir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

cevap yetiştirmekte zorlanıyorum, daha doğrusu biraz yavaş hareket ediyorum kusuruma bakılmasın :clover:

 

Az öncede dile getirdim, Ermeni ve Kürt meselesinden bahsetme gereği bile duymuyorum dedim, şu an için kabul edilmiş yada edilmemiş bir sürü gerçeğin olduğu iki konu.. burda bahsedilen diğer toplumların da Türkiye'de aynı sorunları yaşamayacağının garantisini veremeyiz.. E bunun üzerinede birşey söylemiyim.. Kimseyi düşman olarak görmüyorum.. Bu raddeye gelinmesini hoş bulmuyorum.. Ben Nihal Atsız'ın söylediklerini sizin gibi yorumlamıyorum.. Özetle bu..

 

Açıkçası Nihal Atsız'ın yazdıklarında farklı yorumlanacak bir yan bulamıyorum. Adam genetik olarak Türk olmayan bütün vatandaşları, Türkiye'nin iç düşmanları olarak listelemiş. Bunun Hitler faşizminden ve ırkçılığından hiçbir farkı yoktur. Ki zaten Nihal Atsız fanatik bir Hitler hayranıdır. Bunuda gizlemez övünür.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz. -_-

 

Şimdi.... sevgili arkadaşım,Türk askerine polisine vatandaşına kurşun yağdıranı düşman cephesinde gibi savaş açanı kahraman ilan eder bölücülerle aynı sloganları atar (ortak paydaları varya büyük devrimleri!!!!) :) örneğin bknz:En son Bostancıda yaşanan hadiseye ve oradakinin sarf ettiği cümlelere..

Sonrada kalkarlar birini öbürünü akıl almaz ithamlarla suçlamaya çalışırlar koyunla keçinin mevzusunu biliyorsundur herhalde..

Bu yüzdendir ki kendini yormana değmez..

 

 

 

 

 

Bu bakış erkeksi bir bakış mı, kadınsı mı çözemedim doğrusu B)

 

:blink:

Aha önce siyasi görüşüm sonra ağız arama taktiğiyle yaşım şimdide cinsiyetim sorgulanıyor bunun arkasında kesin evlenme teklifi var :D

Aslında erkeğim ben bıyıklarım ta çeneme kadar uzanır :yuvarlan:

Ay Allahım ölcem gülmekten hepsini geçtimde şuan içerde uyuyan misafirim kafayı yediğimi sanacak..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:clover: Sert cevap verdiysem siz kusura bakmayın. Burada, 3'e karşı tek olarak cevap yetiştirmek de zor tabii.

 

Şimdi, meseleyi sakince ele alırsak, 1944'deki şiddet içerikli gösteriler, Nihal Atsız'ın bahsettiği bu çarpışmanın hiç de kalemle sınırlı kalmayacağının göstergesi olmuştur.

 

Nasıl ki, bugün Fethullahçıları, Kürtleri ABD kullanıyorsa, o dönem de Türkçüler, Hitler Almanyası tarafından kullanılmaya müsaitti. Türkiye Nato'ya girdikten sonra ise, yani soğuk savaş döneminde, onları etkin biçimde kullanabilen ABD oldu.

 

Söylemek istediklerimin özeti bu.

 

Nihal Atsızın fikirlerine tekrar dönersek, mesela, Kurtuluş savaşımızda ilk kurşunu atan Hasan Tahsin'den tutun Rauf Orbay'a, Atatürk'ün yakın koruması Kılıç Ali'ye kadar Çerkes kökenlileri düşman ilan etmek tutarsızlıktır. Ya da İstiklal Marşımızın yazarı Arnavut kökenli M.Akif Ersoy için de aynı şeyler söylenebilir.

 

Doğru olan, hangi ırktan olursa olsun etnik milliyetçilik yapanlara iyi gözle bakmamaktır. Zaten, Ermeni meselesi de Kürt meselesi de etnik milliyetçiliğin ürünleridir.

 

Siz Nihal Atsız'la ilgili sahip olduğunuz fikirler doğrultusunda konuşuyorsunuz ki benimde buna bi itirazım yok.. kimseyi düşman ilan etmedim söylemeye çalıştığım bugün çarpışmak diye nitelediğimiz durumla, kürtler ve türkler, ermeniler ve türkler olarak karşı karşıya getirildik. bunun o yazıda sözü geçen diğer toplumlarla da olmayacağının garantisi yok.. ve ben Nihal Atsız'in sözlerini ne sizin ne de sevgili cyrano'nun yorumladığı gibi yorumlamıyorum..

 

 

Açıkçası Nihal Atsız'ın yazdıklarında farklı yorumlanacak bir yan bulamıyorum. Adam genetik olarak Türk olmayan bütün vatandaşları, Türkiye'nin iç düşmanları olarak listelemiş. Bunun Hitler faşizminden ve ırkçılığından hiçbir farkı yoktur. Ki zaten Nihal Atsız fanatik bir Hitler hayranıdır. Bunuda gizlemez övünür.

 

Ama burda sizin konuyu getirdiğiniz mecra çok farklı, Nihal Atsız'ın Türklüğe bakışı yada birilerine hayranlığı değil mesele.. ülkücüler sadece Nihal Atsız okur ve onun gibi düşünür demekten farkı yok bunun..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Siz Nihal Atsız'la ilgili sahip olduğunuz fikirler doğrultusunda konuşuyorsunuz ki benimde buna bi itirazım yok.. kimseyi düşman ilan etmedim söylemeye çalıştığım bugün çarpışmak diye nitelediğimiz durumla, kürtler ve türkler, ermeniler ve türkler olarak karşı karşıya getirildik. bunun o yazıda sözü geçen diğer toplumlarla da olmayacağının garantisi yok.. ve ben Nihal Atsız'in sözlerini ne sizin ne de sevgili cyrano'nun yorumladığı gibi yorumlamıyorum..

 

Çarpışma, Türkiye Cumhuriyeti ile PKK'lı teröristleri arasındadır. Türkiye'deki Kürtler ile Türkler arasında değil.

 

Siyasi uyuşmazlık, Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Ermeni diasporası arasındadır. Türkiye'deki Ermeniler ile Türkler arasında değil.

 

PKK bahane edilip, Kürtler potansiyel düşman ilan edilemeyeceği gibi, sözde Ermeni soykırımını iddia eden diaspora ve Ermenistan devleti bahane edilerek, Türkiye 'deki Ermeniler potansiyel düşman ilan edilemez.

 

Nihal Atsız edilir diyor. Yanlış nerede sizce ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ama burda sizin konuyu getirdiğiniz mecra çok farklı, Nihal Atsız'ın Türklüğe bakışı yada birilerine hayranlığı değil mesele.. ülkücüler sadece Nihal Atsız okur ve onun gibi düşünür demekten farkı yok bunun..

 

Ben ülkücülerin "fikir babamız" dedikleri kişinin görüşlerini yazdım. Türkiye'de Nihal Atsız'ın görüşlerini savunan iki çevre vardır. Birisi ülkücüler diğerleri, internet üzerinde faaliyet gösteren aşırı ırkçı bir grup. Başka hiçkimse Atsız için fikir babamız demez. Üyelerine eğitim olarak Atsız'ın kitaplarını okutmaz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında ırka dayalı bir bölücülük ve ayrımcılık yapan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bir kısmını sırf genetik olarak Türk olmadıkları için düşman ilan eden bir adamı milliyetçilik adına sahiplenmek, hem milliyetçiliğe hemde insanlığa aykırı bir anlayıştır.

 

Ben genetik olarak Türk olmadığım için Atsız'a göre bu ülkenin çarpışılması gereken iç düşmanıyım. Bu milliyetçilik mi dostum ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi.... sevgili arkadaşım,Türk askerine polisine vatandaşına kurşun yağdıranı düşman cephesinde gibi savaş açanı kahraman ilan eder bölücülerle aynı sloganları atar (ortak paydaları varya büyük devrimleri!!!!) :) örneğin bknz:En son Bostancıda yaşanan hadiseye ve oradakinin sarf ettiği cümlelere..

Sonrada kalkarlar birini öbürünü akıl almaz ithamlarla suçlamaya çalışırlar koyunla keçinin mevzusunu biliyorsundur herhalde..

Bu yüzdendir ki kendini yormana değmez..

 

Arkadaşım sen karşı fikirde olanları suçlamadan, ''yafta ''lamadan tartışamaz mısın ?

 

:blink:

Aha önce siyasi görüşüm sonra ağız arama taktiğiyle yaşım şimdide cinsiyetim sorgulanıyor bunun arkasında kesin evlenme teklifi var :D

Aslında erkeğim ben bıyıklarım ta çeneme kadar uzanır :yuvarlan:

Ay Allahım ölcem gülmekten hepsini geçtimde şuan içerde uyuyan misafirim kafayı yediğimi sanacak..

 

Yanlış gelmişsin kardeş. Forum oyunları yan tarafta.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çarpışma, Türkiye Cumhuriyeti ile PKK'lı teröristleri arasındadır. Türkiye'deki Kürtler ile Türkler arasında değil.

 

Siyasi uyuşmazlık, Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Ermeni diasporası arasındadır. Türkiye'deki Ermeniler ile Türkler arasında değil.

 

PKK bahane edilip, Kürtler potansiyel düşman ilan edilemeyeceği gibi, sözde Ermeni soykırımını iddia eden diaspora ve Ermenistan devleti bahane edilerek, Türkiye 'deki Ermeniler potansiyel düşman ilan edilemez.

 

Nihal Atsız edilir diyor. Yanlış nerede sizce ?

 

Şimdi bu söylediğiniz, daha medyavari bi bakış oldu gibi geldi bana.. çarpışma ve siyasi uyuşmazlık olarak nitelediğiniz iki durumda yıllardır süregelen durumlar.. pkk ile olan durumda türk gençleri ölüyor, ermenilerle de buna benzer şeyler yaşadık.. bu konu bunları tartışmayı gerektirmiyor o yüzden uzun uzun yazmıyorum.. size göre nihal atsız'ın potansiyel düşman ilan ettiği toplumlar bizim kesinlikle düşmanımızdır tezini savunmadım.. sıra gayet düzgün ilerliyor dedim ki bununda nedenini açıkladım.. diğer toplumlarla ilgili bi fikrim yada böyle bi düşüncem olduğundan değildi o söylemlerim ve ısrarla tekrar söylüyorum ki böyle bi durumda kalınmayacağının garantisini veremeyiz..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben ülkücülerin "fikir babamız" dedikleri kişinin görüşlerini yazdım. Türkiye'de Nihal Atsız'ın görüşlerini savunan iki çevre vardır. Birisi ülkücüler diğerleri, internet üzerinde faaliyet gösteren aşırı ırkçı bir grup. Başka hiçkimse Atsız için fikir babamız demez. Üyelerine eğitim olarak Atsız'ın kitaplarını okutmaz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında ırka dayalı bir bölücülük ve ayrımcılık yapan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bir kısmını sırf genetik olarak Türk olmadıkları için düşman ilan eden bir adamı milliyetçilik adına sahiplenmek, hem milliyetçiliğe hemde insanlığa aykırı bir anlayıştır.

 

Ben genetik olarak Türk olmadığım için Atsız'a göre bu ülkenin çarpışılması gereken iç düşmanıyım. Bu milliyetçilik mi dostum ?

 

Ben ülkücüler Nihal Atsız okumaz demedim, ama bu bahsi geçen ocaklar, geçen yıllarda çoğu kez düzenlemeye tabi tutuldu.. bu şekilde bir milliyetçiliği savunduğumu söylemedim.. arı türk ırkı yaratmaya çalışılmasını doğru bulduğumu da dile getirmedim.. ama ülke içinde, tek bir bayrak altında yaşayıp sorun çıkaran toplumlarda "ermeniler ve kürtlerdir kastettiğim" alıntı parçadaki sıraya gayet uyuyor dedim..

size milliyetçilik tanımı yapmayacağım ki bu konuda bilgiye sahip olduğunuza emin olduğumdan dolayıdır. Ama nasıl ki genetiğini aldığınız toplumun iç düşman olarak görülmesi sizi rahatsız ediyorsa, ben de Türklerle beraber yaşayıp aynı bayrağı paylaşıp, üstelik hiçbir haktan mahrum bırakılmazken sorun çıkaran toplumlarında beni son derece rahatsız ettiğini söyleyebilirim.. umarım anlaşılabilmişimdir..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu ülkü ocaklarının populer olduğu 90'lı yıllarda, bir semtin bütün çakalı, torbacısı bilmemnesi buralarda toplanırdı. En son polisin kovaladığı hırsızlar Kasımpaşa'da ki ülkü ocağına sığınınca kapatmışlardı. Daha doğrusu adını değiştirmişlerdi bu ocakların.

Ben bunlarin Türkiye icin birsey istediklerini hic duymadim..

 

Ben bunlarin Demokrasi adina da birsey istediklerinide duymadim..

 

Bunlarin ne isteye bilecegini bile bilmiyorum..

 

Bu ülke icin birsey istedin mi? Hain dediklerini biliyorum.

 

Bu dönemde Aktüel olarak AKP nin önünü sadece onlarin kesebilecegi VE... O dolaydan dolayi Arapliga, Arap milliyetciligine onlarin daha iyi soyunmalari gerektigini biliyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Piyasa da ne kadar ünlü silah kaçakçısı, uyuşturucu kaçakçısı, mafya, çakal takımı varsa, ülkü ocaklarına ya üye, ya da resmi olarak üye değil ama candan ciğerden öte idi, kapatılana kadar.

 

Mehmet Gül, "Ülkücüden mafya, mafyadan ülkücü olmaz" demişti bir kere. Arkadaş ülkücü olmayan mafya duymadık ki. Duyduklarımızda PKK'lı idi.

 

Susurluk'tan sonra ortaya çıkan; Ülkücü mafya ile, PKK'lı mafya ne güzel ortaklıklar yapmış, beraber ne güzel işler yapmışlar. Uyuşturucu, silah, kadın satışına gelince hepsi can ciğer kuzu sarması. Kardeşten öte :)

Bunca yalan ve iftiralara rağmen kaynak ne diyercekisn ,alakasız konulardan bahs edecekler her zamanki gibi.

 

Susurlukta ülkücüler ile pkk arasında nasıl bir bağ kurdunuz ?

 

Bu konyda yazabileceğiniz tek konu vardır o'da uyuşturucu başka varmı .

 

Silah ve kadın satışı ne alaka...Bunlar sizin bilinç altınızdakiler olmasın !

 

Bu konunu'nun özünü arştırsanız gerçeği görürsünüz fakat bunu yapmasınız ,bu gerçeği görmek işinize gelmez.

 

Yoksa acınız hafifler.

 

Yanlış hatırlamıyorsam fransada uyuşturucu yüzünden yakalanmıştı ÇATLI.

 

Birde o dönemde bulunduğu devlette ermenilere karşı yaptıkları eylemler ve bazı olaylara bakın ve çanakçılarını gözlemleyin !

 

Ama işinize gelmez,bazı insanlarımız acıdan zevk alırlar,her zaman acıları hatırlayarak bu güne bakıp tatmin olurlar.

 

İşte bundandır bu gerçeği görmemek.

 

Gerçeği görmek acıyı azaltır...!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunca yalan ve iftiralara rağmen kaynak ne diyercekisn ,alakasız konulardan bahs edecekler her zamanki gibi.

 

Susurlukta ülkücüler ile pkk arasında nasıl bir bağ kurdunuz ?

 

Bu konyda yazabileceğiniz tek konu vardır o'da uyuşturucu başka varmı .

 

Silah ve kadın satışı ne alaka...Bunlar sizin bilinç altınızdakiler olmasın !

 

Bu konunu'nun özünü arştırsanız gerçeği görürsünüz fakat bunu yapmasınız ,bu gerçeği görmek işinize gelmez.

 

Yoksa acınız hafifler.

 

Yanlış hatırlamıyorsam fransada uyuşturucu yüzünden yakalanmıştı ÇATLI.

 

Birde o dönemde bulunduğu devlette ermenilere karşı yaptıkları eylemler ve bazı olaylara bakın ve çanakçılarını gözlemleyin !

 

Ama işinize gelmez,bazı insanlarımız acıdan zevk alırlar,her zaman acıları hatırlayarak bu güne bakıp tatmin olurlar.

 

İşte bundandır bu gerçeği görmemek.

 

Gerçeği görmek acıyı azaltır...!

 

Ohoo o kadar çok var ki yazacak :)

 

Alaattin Çakıcı

Nuri Ergin

Yaşar Öz

Sedat Şahin

Sedat Peker

Kürşat Yılmaz

Tevfik Ağansoy

Yakup Süt

Ali Yasak

Abdullah Çatlı

Oral Çelik

 

Ünlü Ülkücü mafyaziler

 

Beraber iş yaptıkları PKK'lı mafyoziler ;

 

Behçet Cantürk

Savaş Buldan

Hüseyin Baybaşin

Urfi Çetinkaya

 

Uyuşturucan Susurluk'a Mehmet Eymür

Ülkücü - PKK Uyuşturucu İşbirliği Mehmet Eymür

Susurluk Raporu Kutlu Savaş

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yok tanımadığım için yazmadım.

mehmet eymürle ilgili bilgilerin ışığında bunları yazmış olmanıza şaşırdım..

 

Bunlar Mehmet Eymür'ün kişisel görüşleri veya tespitleri değil. Daire başkanı olduğu MİT'in araştırma, istihbaratları sonucu ortaya koyduğu bilgilerdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunlar Mehmet Eymür'ün kişisel görüşleri veya tespitleri değil. Daire başkanı olduğu MİT'in araştırma, istihbaratları sonucu ortaya koyduğu bilgilerdir.

 

Mehmet Eymür'ün Abdullah Çatlı yurtdışında kaçak olarak yaşarken yaptığı son derece destekleyici açıklamalar da vardır. Daha sonrasında Abdullah Çatlı beni koltuğumdan etmek istiyordu şeklinde tutarsızlıklarıda mevcuttur. O sebeple yazdığınız bilgiler çok sağlam bi kaynakla desteklenmiyor bence

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gerçek ülkücüler kim peki ???? biri bana bunu anlatsın.

 

Yasin Hayal, Erhan Tuncel, Ramazan Bay gibi gençler( ki bunların ülkü ocakları ve alperen ocaklarıyla olan bağlantıları herkes tarafından biliniyor)... veya bize üniversitede neden oruç tutmuyoruz, erkek arkadaşlarımız neden cuma namazına gitmiyor, neden harçları protesto ediyoruz, neden 18 martta biz derslere girdik diye bize bıçaklı taşlı sopalı saldırılar düzenleyenler soluğu ülkü ocaklarında aldılar. diyeceksiniz ki onlar ülkücü değil. peki..onları o ocaklarda saklayanlar kim... onlarda gerçek ülkücü değil. tamam...Çakıcı, Peker, Ergin kardeşler gibi adları Türkiye genelinde herkes tarafından bilinen kişilerde gerçek ülkücü değil. bunların hepsi ülkücülük kisvesi adı altında pis işlere bulaşanlar diyelim mesela.

 

tamam da kim bu gerçek ülkücüler.nerdeler.ne yaparlar.

 

çoğunun fikir babamız dediği Atsız'ın o görüşünü savunmuyorum, bu görüşü bana göre mantıklı değil diyorsunuz, veya Başbuğumuz dediğiniz kişininde karşı olduğumuz bir çok fikri var diyorsunuz . Tamamda kimin görüşlerini kesin olarak savunuyorsunuz. Neyi savunuyorsunuz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mehmet Eymür'ün Abdullah Çatlı yurtdışında kaçak olarak yaşarken yaptığı son derece destekleyici açıklamalar da vardır. Daha sonrasında Abdullah Çatlı beni koltuğumdan etmek istiyordu şeklinde tutarsızlıklarıda mevcuttur. O sebeple yazdığınız bilgiler çok sağlam bi kaynakla desteklenmiyor bence

 

Ben anlatamıyorum galiba dostum. Mehmet Eymür'ün birini destekleyici, övücü, yerici konuşmalarından bahsetmiyoruz.

 

Eymür, kişilerin meclis araştırma komisyonunda, polis sorgusunda, mit sorgusunda verdikleri ifadeleri, Mit'in çeşitli kurumlar için hazırladığı raporları vs yayınlamaktadır. Bu yüzden "devlet sırrını ifşa etmek" suçundan hakkında tutuklama kararı vardır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gerçek ülkücüler kim peki ???? biri bana bunu anlatsın.

 

Mesela bir GÜN SAZAK vardı adı bir şey çağrıştırdımı?

 

Yada

DURSUN ÖNKUZU

 

Peki ya şu isimler

 

AYŞE ÇETİNKAYA

ABDULLAH GüLBAHAR

ADEM PEKMEZCİ

AHMET ADİL OKUR

ALİ ÇAKIROĞLU

ALPARSLAN GüMüŞ

ALPER TUNGA UYTUN

BEKİR ÇİFTER

BAKİ YEŞİLOĞLU

BEKİR ÇON

CEMAL GüLBAY

EFRAHİM ŞEKER

FAHRİYE ALTINOK

FERİDUN BAŞ

BüLENT ALP

 

Bunlar sadece bir kaçı,oturup yazmaya kalkasak sonu gelmez..

Yazılanların ülkücü camiadan olduklarını biliyormuşsunuz nereden biliyorsunuz,kesin bir dille red edilmemişmiydi?

Bu arada Erhan Tuncel polis muhpiriydi onuda belirteyim :) ne dedik en başta gerçek dava adamları vardır birde onların etiketlerinin ardına sığınıp mangalda kül bırakmayanlar vardır.

Peki bu kimin suçu?Ülkücü adını duyunca dizlerinin bağı çözülenlerin suçu

Karşıdaki ne kadar korkak olursa diğerinin o kadar cesareti artar.Sonrada sırf keyfine çıkar adamı eften püften sebelerden dolayı pataklar..

Öyle geçmişte olduğu gibi 30-40 kişi bir araya gelip 17 yaşındakini yalnız yakalayıp anlına kurşun sıkmaya benzemiyor bu işler..

Bu ülke Tikko yuda Devsolu da Dhkpc yide ve bunların uzantısı olan pkk yıda iyi bilir.Tüm yaptıklarını katlettikleri insanları "hakların kardeşliği"sloganını atıp polise askere vatandaşa düşman cephesindeki gibi kurşun yağdırmalarını...

Sonrada kalkıp ülkücü mafyalardan bahsedilir,güleyim bari bende diyorum ki Aleattin Çakıcının ülkü ocaklarıyla bağlantısını bulsun iddiada bulunan kişi dişlerimi sökeceğim,bizzat en yakın arkadaşlarıyla konuşmuşumdur..

Ama Çakıcının eski kayınpederi Dündar Kılış ın sol görüşlü bir mafya babası olduğunu bilmeyen yoktur..Çünkü onunda akrabalarından tanıdığım var..

Bu ülkede Türkçülük davasına öncülük eden iki isimden biride ZİYA GÖKALP tir hani ATATÜRK ün "fikirlerimin babası" dediği :)

 

Mesel burada ülkücülük davası değildir,mesel kendi ideolojisini kutsallaştırıp bir diğerini tü kaka gösterme çabasıdır,başından beridir yazılanlar bu..

Benimde anlatmak istediğim aynayı önce bir kendine tut bakalım..

Yoksa şuan ülkücülerin davasını güden parti nazarımda diğerlerinden farksızdır..

Bilinen bir diğer gerçek ülkücülerin bir çoğunun devlet tarafından kullanıldığıdır..

Dönemin başbakanın sözü" vatan icin kursun atan da yiyen de sereflidir"

bende altına imzamı atarım.

 

 

Bu bakış erkeksi bir bakış mı, kadınsı mı çözemedim doğrusu B)

 

Forumun en zeki dişilerinden birine böyle lakayt bir uslupla yorum yazarsan alacağın cevap bundan farklı olmayacaktır..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi, "höööyt" diyen vakur duruşlu "ağır abi" lere ve nasıl "höööyt" diyorlarmış ona biraz bakalım :

 

9 Ekim 1978 günü Ankara Bahçelievler'de 6 Türkiye İşçi Partisi üyesi üniversite öğrencisi evlerini basan "ağır abiler" tarafından katledilir;

Araba çalışır durumda ve farları sönük halde TİP üyeleri yoldan uzaktaki tarlaya doğru götürülür ve 600m ötede Faruk Erzan ve Salih Gevence kafalarına sıkılan üçer kurşunla Haluk Kırcı ve Kürşat Poyraz tarafından öldürülür. Arabadakiler son hızla Bahçelievler’deki eve dönerler. Çatlı’nın planına göre evde bayıltılmış olanlar ikişer ikişer Eskişehir yoluna götürülecektir. Uyanmaya başlayan Serdar Alten’i arabaya taşırlarsa da Çatlı, geçmekte olan polis arabasından şüphelenerek içeridekilerin işlerini dairede bitirmelerini Eskişehir yolundaki cesetlerin bulunmuş olabileceğini söyler. Saldırganlar ellerindekileri nasıl öldüreceklerini tartışmaktadırlar. Haluk Kırcı Osman Nuri Uzunlar’ı mutfağa alarak tel askıyla boğmaya çalışır, başarılı olamayınca yüzüne havluyla bastırarak zorlukla boğar. Haluk Kırcı TİP’lileri böyle öldüremeyeceğini anlar ve içerideki saldırgan arkadaşlarından dışarı çıkmalarını ister, kendisi hepsini teker teker tabancayla öldürecektir. Az önce Eskişehir Yolu cinayetlerinde kullanılan silahı alır. Ercüment Gedikli, Kürşat Poyraz ve Mahmut Korkmaz daireden dışarı çıkarlar. Ercüment Gedikli gözcüler Ömer Özcan ve Duran Demirkan’a görevlerinin bittiğini bildirir. Sonra Çatlı arabayla gelir ve arabanın geldiğini duyan Kırcı yerde yüzükoyun elleri bağlı yatan gençlerin üzerine tabancasını boşaltır ve koşarak dışarıya çıkar. Serdar Alten karın ve barsaklarından 3 kurşunla, Hürcan Gürses kalp ve böbreklerinden 3 kurşunla, Efraim Ezgin başından 4 kurşunla, Latif Can akciğerlerinden 2 kurşunla vurulur. Tam karşı binada oturan polis memuru Tuncay Özkul silah seslerini duyup balkona çıktığında binadan koşarak uzaklaşan uzun ve ince birisini görür. Yine aynı apartmandaki meslekdaşı Seyfi Eroğlu’nu uyandıran polis silahınıda alarak karşı binaya geçerler. Kapıyı kırarak içeri girince dehşet görüntüleriyle karşılaşırlar. Gençlerden Serdar Alten ise hayattadır. Serdar Alten saldırganları tarif eder ve Hacettepe Hastanesine kaldırılır. Haluk Kırcı ise ertesi sabah Talatpaşa Bulvarı Numara 154/9 adresindeki Çatlı’nın dairesine gelir. Silahı ona teslim eder. Haberlerden 1 kişinin ölmediğini öğrenince korkuya kapılırlar ve Ankara’yı terk etmeye karar verirler. Çatlı Nevşehir’e, Kırcı da Erzurum’a gider. Serdar Alten ise savcı Mehmet Bağış’a ifadesini verebilmiş ve saldırganları ayrıntılı şekilde tarif etmiştir. Ülkücülerin saldırısına uğradıklarını belirten Alten kendisine “Reis” diye hitap edilen birisinin varlığından bahseder ve 34 PD plakalı bir araca bindirildiğini söyler. Alten 8 gün boyunca ölümle savaşacak ve sonunda 17 Ekim 1978 günü hayata veda edecektir. Polis bu plakalı bir aracı bulamaz. Buna rağmen olayın çözülmesini iki tesadüf olay sağlayacaktır. Nevşehir-Avanos yolundaki Kozaklı Petrol İstasyonundamavi Amerikan bir araç şüpheli olarak polise bildirilince aracın 34 PD 137 olan plakasının 34 yazan kısmının kartonla yazıldığı anlaşılır ve kartonun altında 06 sayısı görülür. 06 PD 137 plakalı araç araştırıldığında aracın Ülkücü Mustafa Mit’e ait olduğu ve örgüt adına bu kişi üzerine alındığı anlaşılır. Mustafa Mit gözaltına alınır ve Deniz Kuvvetleri Savcısı Yüzbaşı Enis Tunga dava dosyasında Mustafa Mit ile yapılan görüşmeyi detaylı yazar. Aracın örgüt için alındığını ve Ali Şerit tarafından sürüldüğünü, sürekli olarak ise Muhsin Yazıcıoğlu ve Abdullah Çatlı’nın emrinde olduğu belirtilir. Mustafa Mit ayrıca Bahçelievler Katliamının yapıldığı gün aracı Abdullah Çatlı’nın kullandığını öğrendiğini bildirir. Mustafa Mit, ülkücü camianın bilinen isimlerinden olduğu için Cebeci’de Acem Çayevinde yine örgüt üyesi Şevkat Çetin ile yaptığı konuşmada Bahçelievler olaylarıyla ilgili soru sorduğunda cevap olarak Şevkat Çetin’den “Bizim Çatlı’nın işi” cevabını aldığını açıklar. Abdullah Çatlı 8 Kasım 1978 günü Adapazarı’nda yakalandığında aracın Sivas’da cezaevinden salıverilen Muhsin Yazıcıoğlu’nu almak için kullanıldığını söyleyecektir. Bu açıklamaya inanan devlet yetkilileri Ankara yerine İstanbul Emniyetine götürülecek ve kısa süre sonra Gayrettepe’den salıverilecektir. Aracı Sivas’a götüren şoför Selahattin Sarı ise aracı Sivas’tan getirdikten sonra anahtarları 9 Kasım 1978 akşamı Ülkücülerin derneğine bıraktığını söyler. Olayın aydınlanmasında etken olan diğer bir olay ise tamamen şanstır. Bahçelievler Katliamından 2 ay sonra Semiha Üstündağ adlı bir ev kadını dostlarıyla konuşurken ortaya çıkacaktır. Bahçelievler semtinde oturan ve alışverişe giden kadın iki kişiyi konuşurken duyduğunu ve birbirlerine 5-6-2 sayılarını söyleyip onaylaştıklarını söyler. Ertesi gün Bahçelievler Katliamının yapıldığı dairenin numarasının 56/2 olduğunu görünce olayla bağlantısını anladığını bildirir. O grup içerisindeki polis memuru Recep Oktay durumu meslekdaşı Selami Ünal’a aktaracak o da polis komiseri Dürüst Oktay’a bildirince saldırganlar teşhis edilebilecektir. Teşhis edilen kişi ünlü ülkücü Duran Demirkıran’dır. Demirkıran 18 Aralık 1978 günü yakalanacak ve Bahçelievler Katliamı çözülecektir. Ayrıca Numune Hastanesi başhekimi Dr.Turhan Temuçin yaptığı açıklamayla olayda kullanılan eterin ülkücü İbrahim Çiftçi’nin talimatıyla hastanede çalışan bir sempatizan tarafından çalındığını belirtecektir.

 

Evlerinde arkadaşlarıyla televizyon seyreden silahsız 6 tane genci, vahşice barbarca katleden bu insan bozuntuları. Ne büyük mertlik, babayiğitliktir elleri kolları bağlı gençleri çeşitli öldürme yöntemleri deneyerek katletmek. Gerçekten insan böyle yiğitlik karşısında ne söyleyeceğini bilemiyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Maraş Katliamı. Katliam davasında mahkemeden saklanan yıllar sonra ortaya çıkan devlete ait gizli rapor

 

DEVLETE GİZLİ BİR RAPOR

İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı, Maraş Katliamı’nın gün ışığına çıkartılması için özel bir ekibi görevlendirir Özel ekip ayrıntılı raporunu İçişleri Bakanı’na sunar. Ancak raporun içeriği gizli tutulur. Gündem Dergisi , bu raporu elde etmiş, bazı bölümlerini yayınlamıştır. Raporun yayınlanan bölümü şöyle:

“18.12.1978 günü, ÜGD Maraş şubesi ikinci başkanı Mustafa Kanlıdere, Ökkeş Kenger ve üçüncü başkan Mustafa Tecirli’ye “Halkı kışkırtmak, tahrik etmek ve isyanını sağlamak için solcuların attığı süsü verilmek kaydıyla, tahrip gücü az bir dinamit atılmasını” emretmiştir. Atılacak dinamit için Başkan Mehmet Leblebici ile görüşür ve bir köye gelir, aynı gün birinci başkan Leblebici Ankara’ya hareket eder...

“15 gün öncesinden itibaren, gelecek program olarak “Zeynel ile Veysel” filminin parçası gösterilmişken ve ayrıca yedek olarak sırada iki film daha bulunurken, Adana Maraş ÜGD Şubesi’ne gelen iki şahsın getirdiği bu film (‘Güneş Ne Zaman Doğacak’), 16 Aralık’ta aniden gösterime sokulmuştur...

“Patlama sesinden sonra ilk kaçan Salman Ilıksoy’un peşine düşülür. 40 metre sonra yakalanır ve çarşı karakoluna götürülür. Bu sırada patlama olayını ve bombayı atanı gördüğünü ve tanıdığını ifade eden Cuma Avcı isimli şahıs da karakola getirilir... Salman Ilıksoy, polis memuru Mahir Güney ve polis memuru Hasan Aydın, ‘Bombayı atanı tanırım’ diyen Cuma Avcı’nın karşısına çıkarılır. Cuma Avcı ortada bulunan polis memuru Hasan Aydın’ı göstererek, tanıdığını bildirir. Emniyet Müdür Yardımcısı Hüsnü Işıklı’nın ikazı üzerine ikinci kez polis memuru Hasan Aydın’ı göstererek tanıdığını bildirir. Teşhise katılan dışarı çıkartılır. Konu için zabıt tutulmaz. Bu arada tanık Cuma Avcı’ya, ‘o polis memuru idi. Suçlu o değil. Bombayı atanlar parkalı olur. Onlar uzun bot giyerler, sakallıdırlar, bıyıklarına dikkat ettin mi?’ gibi şeyler söylenir. Sonra Salman Ilıksoy yine amir odasına teşhis için alınır. Ve tabii Cuma Avcı bombayı atan şahsı ısrarla tanır ve teşhis eder. Son olarak, Emniyet Müdürü Kamuran Korkmaz’ın emriyle aynı karakolun bir başka odasına geçilerek, dosyada bulunan teşhis zaptı düzenlenir...

“Olaylardan önce, Ankara İli Bahçelievler, Karşıyaka ve Keçiören semtlerinde oturdukları bilinen Hüseyin Yıldız, Ünal Ağaoğlu, Haluk Kırcı, Mustafa Özmen, Mustafa Dülger, Remzi Çayır, Mustafa Demir, Bünyamin Adanalı, Ahmet Ercüment Gedikli, Mustafa Korkmaz ve İsmail Ufuk ile Mehmet Gürses isimli şahısların Kahramanmaraş iline gittikleri öğrenilmiştir. Yine İskenderun Demir Çelik İşletmesi’nde Fabrika Stok Kontrol Müdür Muavini olan Hayri Kuşçu, Çelik-İş Sendikası yetkililerinden Tuncay Terekli...isimli şahısların olaylardan önce ve olaylar sırasında Maraş’a gittikleri öğrenilmiştir.

“19-25 Aralık 1978 tarihleri arasında Kahramanmaraş ili otellerinde kalan kişilerin günlük kayıtlardaki isim listesine göre (..) aynı isme sahip kimi kişilerden, meslekleri bir seferinde terzi, bir seferinde çiftçi gibi değişik kayıtlar alınmıştır. Bunun dışında raporda, o günlerde herkesin dikkatini çeken Milli Piyangocularla ilgili ilginç bilgiler vardı. ‘Adıyaman ilinden gelerek Çelik Palas Oteli’nde 19-20 Aralık 1978 günlerinde yatan ve kendilerini Milli Piyangocu olarak tanınan 26 değişik isimli şahısların Milli Piyango İdaresinden alınan, 26 Ocak 1979 gün ve 013/653 sayılı yazıları ve ekinde bulunan belgelerden, ne sabit ne de seyyar bayii olmadıkları anlaşılmıştır. Yine ekte bulunan 013 sayılı yazıdan, yalnız 9 ve 31 Aralık günlerinde çekiliş yapıldığı anlaşılmıştır. Kahramanmaraş ilinde de yeteri kadar Milli Piyango bayii vardır. Ve 19-22 Aralık günlerinde çekiliş olmayacağına göre, sahte meslek göstererek kalan bu kişilerin, olaylardan haberdar olarak gelmiş militanlar oldukları kanısı uyanmaktadır.

“Milli Piyangocuların Kahramanmaraş’a doluştuğu bu günlerde bazı evler ve işyerleri üç hilal çizilerek, bazıları ise üzerlerine çarpı konularak işaretleniyor, şehirde çeşitli yerlerde solcular, Aleviler ve hükümet aleyhine slogan yazılıyordu.

“22 Aralık 1978 günü Maraş’ta olaylar patlak verdiğinde iki ayrı telefon görüşmesi daha yapılmıştır.

“İskenderun Demir-Çelik İşletmesi’nde çalışan Alaattin Eryaman isimli şahıs, Kahramanmaraş İli 3050 numaradaki şahıs ile konuşurken, 3050 numaradaki kişinin, ‘Benzinlikte toplandık, mahallelere saldırdık’ dediği öğrenilmiştir.

“Adana ilinden bir şahıs, Malatya Özel Doğu Kliniği Doktoru Muhittin Turgut’u telefonla aramıştır. Yapılan bu telefon konuşması sırasında, Adana’daki şahıs, ‘Kahramanmaraş’tan oraya yaralılar gelecek, dikkatli olun’ demiştir. Muhittin Turgut, ‘Orasını bana bırakın. Malatya olaylarında bir açık verdim mi ki bunda vereyim. Malatya olaylarında ne şekilde çalıştığımı siz de bilirsiniz’ karşılığını vermiştir”

 

Yeni doğmuş bebekleri bacaklarından ikiye ayırmak, hamile kadınların karınlarını deşmek, masum insanları akıl almaz işkencelerle katletmek. Gerçekten ne büyük yiğitlik böyle.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.