Φ YARASA Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2009 Şimdi bir de şu geldi aklıma. Mesela başlıkta da anlatıldığı gibi insan geleceği ciddi olarak hesaplamaya ve yönlendirmeye kalksa en sona kadar tüm olayları kontrol etmesi gerekir ki "en doğru" kararı verebilsin. Yani karşımıza başka sınırlar çıkıyor ki isteklerimiz, yönelimlerimiz her zaman doğruya yönelik olmuyor ve biz her şeyi bilemeyiz. Bu da bize haddimizi hatırlatan bir diğer mesele. Satranç öğrenmenizi tavsiye ederim 1 Alıntı
Φ YARASA Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2009 Herkes kendi hesabını verecek. Yaşamak. Herkes yaşadığıyla ölecek ve bunun hesabını verecek. Tekrar soruyorum. Yaşadıklarınız özgür irade mi? Özgür irade ise baştan bilinmesi mümkün mü? Baştan biliniyor ise iradenin anlamı var mı? Kendiniz bu sorunun cevabını nasıl variyoprsanıoz kendinize, bize de anlatın biz de öğrenelim... Çok şey istemiyorum 1 Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2009 Bir sonraki iletinizde sayın Fuzuli'nin yorumuna verilebilecek iki cevaptan bahsetmişsiniz, katılmıyorum. Düşünce faaliyetimizi sizin düşünce dünyanızla sınırlandıramayız. Burada inançtan yola çıkıyoruz; eğer Allah'a inanıyorsanız O kimseyi haksızlığa uğratmaz bunu bilirsiniz, inanmıyorsanız bu bizi ilgilendirmez. Eğer Allah'a inanıyorsanız O'nun bize bir irade ve değerlendirilecek yaşam süresi verdiğini bilirsiniz, inanmıyorsanız bu da bizi ilgilendirmez. Anlatabiliyor muyum? Öncelikle her şeyi bilen ve her şeye hükmedebilen bir Allah inanışından yola çıkıyoruz. Her şeyin yaratıcısı O. Ya siyah ya beyaz diye bir şey yok; tüm renkler O'nundur. Bunlara inanmıyorsanız inanan insanların düşünce dünyasına kendi dünyanızdan sınır getiremezsiniz. O iki görüş kaderci ve kaderci olmayan iki görüşü ifade etmez sadece. Kadere inanıp bunun ne şekilde olduğu konusunda ayrılığa düşmüş farklı düşünceden insanlar mevcuttur İslam dünyasında. Kimisi iradeye fazla önem verir kimisi kadere; buna göre de insanların özgür iradesi ve kötülük meselesi hakkında düşünceler şekillenir. Sebep-sonuç ilişkileri kaderi yok etmez, Allah bir düzen yarattığını ve bu düzende nasıl hareket edileceğini anlatır. Yoksa bugün şeriat hukuku olarak da bilinen onca hüküm neden getirilecekti? Birey hakkında da toplum hakkında da onca tavsiye neden? Peygamberlerin örnek olarak gösterilen hayatları neden? İnsanlara sürekli kendilerini sorgulatma neden? Satranç örneği vermişsiniz; ilk bakışta çok ilgili gözüktü bana da. Hemen yaptım kafada hesapları ve şu sonuca ulaştım. Satrançta kurallar, nasıl hareket edeceğiniz bellidir. Satranç tahtasında at L çizer; gerçek hayatta ne şekilde hareket edebileceğinizi bir yere kadar tespit edebilirsiniz, bir süre sonra işler kontrolünüzden çıkabilir. Trafik kazaları da buna örnektir. Aslında kurallara uyulduğunda sağlıklı bir seyahat mümkündür ancak bunalıma girip içmiş ve yola çıkmış bir ölüm tehlikesiyle karşılaşma ihtimaliniz her zaman vardır. Hayat satranç değildir, satranç da sınırlı insanın sınırlarını çizdiği bir faaliyettir. Ancak bu örneği samimi olarak verdiğinizi düşünüyorum, hepimiz bu tarz yanılgılara düşüyoruz zamanla. İlk baktığımda bana da çok tutarlı geldi ama dediğim gibi tam olarak karşılamaz, karşılayamaz bahsettiğimiz konuyu bu örnek. Bize faydası ise gerçek hayatla sınırlanmış satranç tahtasını karşılaştırma olanağı vermesidir. At gerçek hayattaki atın varlığını tam olarak algılayamaz, onun hareket yeteneğini anlayamaz. Özgür irade mi? Baştan bilinir mi? Biliniyorsa iradenin ne anlamı var? Biz şu an etken miyiz, değil miyiz? Aynı zamanda edilgen miyiz, değil miyiz? Şöyle düşünelim; bize bir iş veriliyor. Yetki ve sorumluluklarımız belli, bunları yerine getirmek için belirli bir kapasiteye de sahibiz. İşveren diyor ki A'yı buraya getir ama B olmasın. Şimdi B bizim kapasitemizi aşacak şekilde, bize yapacak hiçbir şey bırakmayacak şekilde A'ya bağlıysa nasıl açıklamada bulunuruz? Her şeyden önce akıldan yararlanırız: "Benim kapasitem bu, senin verdiğin iş bu. Yapamıyorum, bir yolu varsa göster." İşveren ne der ne yapar duruma göre değişir. Bu arada bir vicdan hesaplaşması vardır kaçınılmaz olan ne deriz? Benim iradem vardı ama yeterli olmadı, belki de başka iradelere hatta çok daha üst bir iradeye ihtiyaç vardı. Peki bunu yapamayacağımı bilerek oraya gitmek bana ne sağlardı? Ben gitmeye çalıştım, ben irademin de tüm varlığımın da hakkını verdim. Hatta olur ya belki de yapardım. Çok yüzeysel, dünyadan bir örnek. Şimdi Allah'ı düşündüğümüzü hatırlatalım ve dünyayı aşalım. Her şeyi bilir, görür; her işi hikmetlidir. Zaman ve mekanla sınırlanmamıştır. O zaman O'nun tüm zamana hakim olmasını öncelikle tam olarak kavramak mümkün değildir. Kavradığımız kadarı yine O'ndan gelendir. Hani dedik ya yukarıda "bir yolu varsa göster", din de buna benzer. Ve ben bunu kendi bildiğim kadarıyla yorumladığımda şuna ulaşırım: "Sen kendi içini bilirsin; her şeyi bilen bilmeyecek mi sanırsın? Sorarım sana sen kötü bir iş yaptıysan bunu bilirsin kötüniyetliysen; zaten her şeyi bilen de bildiği zaman ne olur da sen üstünden atarsın suçunu? Niyetin iyiyse ama görünen sonuçlar kötüleşirse senin niyetinin, temiz düşüncenin önemini kabul eder zaten İslam." Yani bize düşen kendi dünyamızda en doğru yolda olmaya çalışmaktır. Buhari, Müslim ve Ebu Davud'un Hz. Ömer'den naklettiği belirtilen bir hadis konuyu anlamada çok önemlidir: "Ameller (başka değil) ancak niyetlere göredir; herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur. Kimin hicreti, Allah ve Rasulü (rızası ve hoşnutlukları) için ise, onun hicreti Allah ve Rasulü'ne müteveccih sayılır. Kim de nail olacağı bir dünya veya nikahlanacağı bir kadından ötürü hicret etmişse, onun hicreti de hedeflediği şeye göredir." Sayın Fethullah Gülen'in Sonsuz Nur adlı eserinin birinci cildinden aldım. Şimdi mevzuyu uzatmak mümkün; daha pek çok mesele var konuyla ilgili. İsteyenlere yöntemlerini güvenilir bulduğum Ebu Hanife ve Maturidi'yi tavsiye ederim. Bu konularda sözleri vardır ve önemlidir. Benden daha yeterli oldukları ortadadır. Ama sonuç olarak şunu söyleyebilirim; bizim hayatımızı anlamlandırma sürecinde yeterli olacak kadar kader vb. konularda kavrayış sahibi olmak istiyorsak öncelikle burada bahsettiğimiz ya da bahsedemediğimiz sınırları bilmek gerekir. Tam anlamıyla her şeye hakim olmamızsa mümkün değildir. Alıntı
Φ YARASA Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2009 Düşünce faaliyetimizi sizin düşünce dünyanızla sınırlandıramayız. Öyle bir şey demedik ki? Dİyelim ki dedik. Haydi sınırlandırmayalım o zaman. Dinliyorum... Burada inançtan yola çıkıyoruz; eğer Allah'a inanıyorsanız O kimseyi haksızlığa uğratmaz bunu bilirsiniz, inanmıyorsanız bu bizi ilgilendirmez. Eğer Allah'a inanıyorsanız O'nun bize bir irade ve değerlendirilecek yaşam süresi verdiğini bilirsiniz, inanmıyorsanız bu da bizi ilgilendirmez. Anlatabiliyor muyum? Öncelikle her şeyi bilen ve her şeye hükmedebilen bir Allah inanışından yola çıkıyoruz. Her şeyin yaratıcısı O. Ya siyah ya beyaz diye bir şey yok; tüm renkler O'nundur. Bunlara inanmıyorsanız inanan insanların düşünce dünyasına kendi dünyanızdan sınır getiremezsiniz. Konumuz bunların hiçbirisi değil ki? O iki görüş kaderci ve kaderci olmayan iki görüşü ifade etmez sadece. Kadere inanıp bunun ne şekilde olduğu konusunda ayrılığa düşmüş farklı düşünceden insanlar mevcuttur İslam dünyasında. Kimisi iradeye fazla önem verir kimisi kadere; buna göre de insanların özgür iradesi ve kötülük meselesi hakkında düşünceler şekillenir. Bize kendi görüşünüzü açıklayınız. Şöyle açıklamalar var, böyle açıklamalar var demeyiniz. Zira mümkün olduğunca hepsini okumaya öğrenmeye çalışıyoruz zaten... Sebep-sonuç ilişkileri kaderi yok etmez, Allah bir düzen yarattığını ve bu düzende nasıl hareket edileceğini anlatır. Yoksa bugün şeriat hukuku olarak da bilinen onca hüküm neden getirilecekti? Birey hakkında da toplum hakkında da onca tavsiye neden? Peygamberlerin örnek olarak gösterilen hayatları neden? İnsanlara sürekli kendilerini sorgulatma neden? Eeee? Sorum hala havada kalmış durumda? Satranç örneği vermişsiniz; ilk bakışta çok ilgili gözüktü bana da. Hemen yaptım kafada hesapları ve şu sonuca ulaştım. Satrançta kurallar, nasıl hareket edeceğiniz bellidir. Satranç tahtasında at L çizer; gerçek hayatta ne şekilde hareket edebileceğinizi bir yere kadar tespit edebilirsiniz, bir süre sonra işler kontrolünüzden çıkabilir. Trafik kazaları da buna örnektir. Aslında kurallara uyulduğunda sağlıklı bir seyahat mümkündür ancak bunalıma girip içmiş ve yola çıkmış bir ölüm tehlikesiyle karşılaşma ihtimaliniz her zaman vardır. Arkadaşım lafı dolandırmadan cevap verecekseniz verin. Sorumu tekrarlayım: Nerede nasıl öleceğin belli midir? İnanıp inanmayacağın belli midir? Bana bunu söyle öncelikle... Bu kadar net ve basit bir cevabı bu kadar uzatmak ne diyedir??? Hayat satranç değildir, satranç da sınırlı insanın sınırlarını çizdiği bir faaliyettir. Sen o örneği neden verdiğimi anlamamışsın. Satrançta örneğin 5 hamle ötesini tahmin edebilen 2 hamle ötesini tahmin edene göre iyi oynar ve kazanır. Ben de biliyorum hayatın satran olmadığını. Ancak içinde bulunduğun koşulları ve olabilecekleri tahmin ederek, akıl yürüterek hayatta kalabilir ve başarılı olabilirsin. Oturup beklemezsin. Sİzin mantığınıza göre, iletinizde altını da çizdiğim gibi, ileri hamleleri düşünmek HADİMİZİ AŞMAK OLUYOR! Bu nasıl bir mantıktır??? Elbette herşeyi bilemeyiz ama ne kadar çok bilirsek o kadar iyi oynarız. Yahu bu kadar zor mu? İlk baktığımda bana da çok tutarlı geldi ama dediğim gibi tam olarak karşılamaz, karşılayamaz bahsettiğimiz konuyu bu örnek. Bize faydası ise gerçek hayatla sınırlanmış satranç tahtasını karşılaştırma olanağı vermesidir. At gerçek hayattaki atın varlığını tam olarak algılayamaz, onun hareket yeteneğini anlayamaz. Bence sen yine ilk baktığın gibi bak Yahu çok sağolasın... Sayende satrançtaki atın gerçek hayattaki at gibi düşünemediğini de öğrendim. Özür diliyorum çok yanlış bir örnek vermişim Özgür irade mi? Baştan bilinir mi? Biliniyorsa iradenin ne anlamı var? Biz şu an etken miyiz, değil miyiz? Aynı zamanda edilgen miyiz, değil miyiz? Şöyle düşünelim; bize bir iş veriliyor. Yetki ve sorumluluklarımız belli, bunları yerine getirmek için belirli bir kapasiteye de sahibiz. İşveren diyor ki A'yı buraya getir ama B olmasın. Şimdi B bizim kapasitemizi aşacak şekilde, bize yapacak hiçbir şey bırakmayacak şekilde A'ya bağlıysa nasıl açıklamada bulunuruz? Her şeyden önce akıldan yararlanırız: "Benim kapasitem bu, senin verdiğin iş bu. Yapamıyorum, bir yolu varsa göster." İşveren ne der ne yapar duruma göre değişir. Bu arada bir vicdan hesaplaşması vardır kaçınılmaz olan ne deriz? Benim iradem vardı ama yeterli olmadı, belki de başka iradelere hatta çok daha üst bir iradeye ihtiyaç vardı. Peki bunu yapamayacağımı bilerek oraya gitmek bana ne sağlardı? Ben gitmeye çalıştım, ben irademin de tüm varlığımın da hakkını verdim. Hatta olur ya belki de yapardım. Lafı dolandırmanın son noktaları artık! Arkadaşım, soru çok basit tekrar edeyim ve cevap vereceksen ver, vermeyeceksen lafı dolandırma... Bize verilen A işini yapıp yapmayacağımızı işverenemiz baştan biliyor mu bilmiyor mu? BANA BUNU SÖYLE... Yani bize düşen kendi dünyamızda en doğru yolda olmaya çalışmaktır. Yani diyorsun ki, uğraşma böyle şeyleri ve teslim ol... Doğru yla gir sorgulama ama... İslam mantık ve akıl dinidir! Ben de akıl ve mantığımı kullanarak soruyorum. Benim ne olacağım baştan belli midir değil midir? Buna cevap verecekseniz verin! Artık sıkıldım! Buhari, Müslim ve Ebu Davud'un Hz. Ömer'den naklettiği belirtilen bir hadis konuyu anlamada çok önemlidir: Sen bana hikaye anlatma. Sen benim soruma cevap vereceksen ver. Vermeyeceksen de hiç uğraştırma... 1 Alıntı
Φ fittirik Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2009 bilim kaderi kanıtlamış.demek kader var.kaderin kanıtlanmasıda kaderde varmış.ilk kader hangisiymiş öyleyse.çok saçmaymış. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2009 Söyleyeceklerim bu kadar şimdilik. Fazlasını gerekli görmüyorum. Alıntı
Φ Turnusol Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2009 Bu klasik determinizmin günümüze taşınma çabalarından bir yenisidir. Klasik determinizm ise bitmiştir, modern determinizm onu tarihteki yerine bırakmıştır. Bu neye benzer? Lamarkçı evrim anlayışı ile Darwinci evrim anlayışı gibi... Laplace'dan beri klasik determinizmi ortaya atan hiç bir filozof olmamıştır. Artık determinizm deyince modern determinizm anlaşılır, kimse aklına klasik determinizmi getirmez. Ama zaman zaman bu ayrımı hatırlatmak gerekecek kadar tarihsel savları canlandırmak isteyenler çıkabiliyor. Bu determinizmi savunan bizleri de zor durumda bırakıyor sık sık. Biz determinizm deyince klasiğini söz konusu bile etmezken, onu kastetmişiz gibi tavırla karşılaşabiliyoruz... anlamadım şimdi bu buluş klasikmi modernmi hangisi oluyor Alıntı
Φ Turnusol Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2009 Geleceğin insan için belirli hale gelmesini bilimsel olarak tartışmayacağım. Yeterli değilim. Eksiklik olarak gördüğüm ve dikkat çekmek istediğim yerlerse şunlar: 1) Denmiş ki: Ancak bu cümle daha sonra insanın bilimsel faaliyetiyle ilişkilendirilerek ele alınmış; halbuki biz zaman ve mekan üstü bir yaratıcıdan bahsediyoruz; dolayısıyla kader dediğimizi insanın bilmem kaç saniye sonrasında ne yapacağına indirgeyemeyiz. Zamanı aşkın düşünmek gerekir; burada Allah'dan bahsediyoruz. Kadere dair fikir verebilir size ama kaderi buna indirgerseniz bazı önemli problemlerle karşılaşabilirsiniz ki burada(bahsedilen deneyde) geleceği bilme durumunda olan insan yine de zamanla sınırlanmıştır mesela. Son paragraftan anladığım kadarıyla eksiklik kabul edilmiş: 2) Kader ve irade çokça tartışılmıştır; din ve özellikle İslam doğrudan "sen ne yaparsan yap" demez. Sen zaten her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten Allah'a inanmışsındır, bundan sonrasını yine onun sana bildirdiği ölçütlere göre onun yarattıkları içinde yaşarsın ve yargılanır sonuca ulaşırsın. Yine de çok çeşitli görüşler var tabi; bence aşırı kaderci veya iradeci anlayışların sebebi biraz da Allah'ı sınırlı algılama; bu çok önemli. Sınırlı olan bizlerin sınırlandıramayacağı Allah'dan bahsediyoruz. Çok zorlu bir konu ve bence konuşanların olduğu kadar dinleyenlerin de algı farklılıkları iyice içinden çıkılmaz hale getirebiliyor konuyu. Yani aslında belki de iki insan aynı şeyi düşünüyor ama yöntem ve terminoloji farklı; bunun kraldan çok kralcılarca anlaşılamaması yüzünden dallanıp gidiyor tartışmalar. Ve daha pek çok neden. Özetle söylemek istediğim şu ki bu konuları öncelikle bilimin kendi iç disipliniyle, sonra da doğru bir düşünme faaliyetiyle daha sağlam bir biçimde dini görüşlerimizle ilişkilendirirsek yine bizzat kendi dini algımızı yanlış alış-verişlerden koruruz. Lütfen bu kadar iddialı yorumlardan önce iyice öğrenelim ve düşünelim. ama insanın beyini atomlardan mütelevellit bir yapı olduğu için seçim tercihlerimiz kuantum fiziğine göre olması lazım.Allah bu şekil bizi yönetiyor zannedersem bu yazıda öyle yazıyor. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2009 ama insanın beyini atomlardan mütelevellit bir yapı olduğu için seçim tercihlerimiz kuantum fiziğine göre olması lazım.Allah bu şekil bizi yönetiyor zannedersem bu yazıda öyle yazıyor. Tam olarak anlayamadım neyi niçin söylediğinizi; biraz açarsanız sevinirim. Alıntı
Φ BABÜR Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2009 Kader'in fiziksel kanıtı New Scientist dergisinde yayınlandı . . . var" diyerek konunun zamana bırakılması gerektiğine işaret etti. Burda kader i değil aksine özgür iradeyi (cüzzi iradeyi) ispatlamış. Kaza ve Kader olayını hep tersinden anlıyoruz. Kaza:Bir şeye kendi cüzzi irademizle verdiğimiz kararlardan oluşan olaylardır. Örneğin garsondan çay veya başka bişey istemek.Bunu kendi cüzzi irademizle istedik. bu Kader değildir... Kader:Bir olaya kendi cüzzi irademiz dışında mahsur kalmaktır. Örneğin garsonun getirdiği cayı üzerimie dökmesi.Bunu biz cüzzi irademizle istemedik.. Bu Kader dir... Alıntı
Φ BABÜR Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2009 İslam mantık ve akıl dinidir! Ben de akıl ve mantığımı kullanarak soruyorum. Soruyu baskasına sormussun ama cevap vermemde bi mahsur olmaz herhalde...İslam akıl ve mantık dinidir diyorsun amaşeytanların akla ve mantığa da hükmetdiğini unutmamanı istiyorum..İslam bir sistemdir... [quote name=YARASA' date='04 Eylül 2009 - 15:29' timestamp='1252070952' post='815726]Benim ne olacağım baştan belli midir değil midir? Buna cevap verecekseniz verin! Artık sıkıldım! ALLAH ın yanın da hepimizin ne olacağı bellidir.Kuranda ki ayetler de cehenneme girmiş ve "Allah ım bizi tekrar dünya ya gönder sana ölene kadar ibadet edelim" diye yalvaranlar vardır.Demek ki kiyamet kopmuş herkes cennete ve cehenneme gitmiştir... Ne olacağımız neyi seçeceğimizin ALLAH tarafından biliyor olması ALLAH ın müdahale edeceği anlamına gelmez.ALLAH c.c. sonsuz hız sahibidir ve aynı anda zamanın hem başında hem sonunda bulunabilir.Sahip olduğu hız sayesinde zaman onun için durmuştur... Herşey de yaşanıp bittiğine göre zamanda istediği herşeyden haberdardır... Alıntı
Φ sabahyıldızı Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2010 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2010 Soruyu baskasına sormussun ama cevap vermemde bi mahsur olmaz herhalde...İslam akıl ve mantık dinidir diyorsun amaşeytanların akla ve mantığa da hükmetdiğini unutmamanı istiyorum..İslam bir sistemdir... ALLAH ın yanın da hepimizin ne olacağı bellidir.Kuranda ki ayetler de cehenneme girmiş ve "Allah ım bizi tekrar dünya ya gönder sana ölene kadar ibadet edelim" diye yalvaranlar vardır.Demek ki kiyamet kopmuş herkes cennete ve cehenneme gitmiştir... Ne olacağımız neyi seçeceğimizin ALLAH tarafından biliyor olması ALLAH ın müdahale edeceği anlamına gelmez.ALLAH c.c. sonsuz hız sahibidir ve aynı anda zamanın hem başında hem sonunda bulunabilir.Sahip olduğu hız sayesinde zaman onun için durmuştur... Herşey de yaşanıp bittiğine göre zamanda istediği herşeyden haberdardır... cevabı başkasına vermişsin ama soru sormamda bir mahzur olmaz herhalde... Müddessir Suresi'nin 31. ayeti : "31- ...Böylece Allah, dilediğini şaşırtır, dilediğini doğru yola iletir. ..." bu ne anlama geliyor, müdahale ederim anlamına gelmezmi?? bunun dışında Allah müdahale edermi, Allah biliyormudan başka birde şu soru var: Allah bilmenin ötesinde baştan kimin ne olacağını belirlemişmi? belirlememişmi? Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2010 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2010 Allah bilmenin ötesinde baştan kimin ne olacağını belirlemişmi? belirlememişmi? Belirlemiş. Mesela, çocuk büyüyünce ebeveynlerine karşı asi olacak diye öldürtmüş(Kehf 80). Alıntı
Φ lc1d18 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2010 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2010 İnanan bi kişi inanmaması halinde cehennemle; inanmayan bi kişi inanması halinde cennetle; tehdit ediliyor... Yani; Belirlemiş... Acaba biz bütün herşeyi zorlamı yapıyoruz? Alıntı
Φ sabahyıldızı Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2010 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2010 Belirlemiş. Mesela, çocuk büyüyünce ebeveynlerine karşı asi olacak diye öldürtmüş(Kehf 80). buda belirleme anlamına gelmez. sadece bilmekle alakalı olabilir. belirlemek, bir makinayı imal ettikten sonra istediği şekilde çalışmaya ayarlayıp start vermek gibi. makinanın 1 saat sonra türüne göre kaç tane, kg... gibi mamül vereceğini belirleyerek bilmek, ne kadar enerji vereceğini, çekeceğini baştan belirleyerek bilmek gibi birşey. bilmek derken bir saat sonra gelip ölçerek sayarak bilmek gibi değil yani ikisi aynı şey değil. Alıntı
Φ sabahyıldızı Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2010 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2010 İnanan bi kişi inanmaması halinde cehennemle; inanmayan bi kişi inanması halinde cennetle; tehdit ediliyor... Yani; Acaba biz bütün herşeyi zorlamı yapıyoruz? bizim bu seçimi(düşünceyi) cehennem veya cennnet yönünde yapmamıza yol açan, o seçimimizi o yönde yapmamız için gereken kişilik özelliklerimizi oluşturan çevre, genetik gibi tüm koşulları Allah belirlemiyor mu? o koşullar, düşüncemiz kendi kendinemi, tabii olarakmı gelişiyor? Allahın bir müdahalesi olmuyormu bu koşulları değiştirmek yada baştan belirlemek için? mesela peygamber kendi kendinemi peygamber olmuş. yok o seçilmiş diyorsan o zaman peygamberin özgür iradesi yok, peygamber için sınavda yok demektir. o zaman bizden nasıl üstün olabilir? yok o seçilmiş ve özgür iradesi ile bu fırsatı doğru yönde kullanmış diyorsan, ya yanlış yönde kullansaydı ne olacaktı? islamın doğuşu başka biri vasıtasıyla ve başka tarihtemi olacaktı? peki bizi seçmemesi bizim suçumuz olabilirmi? Alıntı
Φ lc1d18 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2010 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2010 Özgür iradesi olmayanlar -insan- olabilir mi? İnanırsanız Kur'an'da -peygamberinde- insan olduğu yazılır. Eğer "Özgür İradesi" olmasaydı ona biz -melek- derdik. Vahy... Bilgisayar monitörüne kim klavye diyebilir? Amaç peygamber olmak olmamalı... Amaç Peygambere komşu olmak olmalı! kisi yaratici-ya yönelecekse o kisi nerde olursa olsun mesaj ona ulasir ama niyeti yoksa peygamber soyundan bile gelse kisi iman etmeyecektir.. zaten sorun hristiyan yahudi budist schaman bir ailede/ortamda dünyaya gelmek degildir.. zira yaratici o kullarindan kendisine yönelene zaten hidayet eder.. evet insan dünyanin neresinde dogarsa dogsun "iman ve inkar" noktasinda esittir.. cünkü iman/inkar yasanilan yerle yada zamanla SINIRLI olmayip insanin O´na meyletmesiyle iradesiyle alakalidir.. VE dileyen ya kitaba uyar yada kitabina uydurur.. slm. Alıntı
Φ bizimozelders.com Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2012 Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2012 Kader bize anlatılan ile Kuranda geçen arasında ciddi bir sorun var. Kuranda Kader, ölçüt , kriter anlamına gelir. Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 8 Mart , 2012 Gönderi tarihi: 8 Mart , 2012 kader kesindir arkadarlar, bilim kaderi ispatlamistir ; cunku dis alemde zaman yoktur bilinc alti ise zaten meydana gelmemis olan birsey icin butun tepkileri ve disa vurumlari ile bellidir o halde Allah katinda hersey bellidir .. biz ise yasayarak goruruz Adim deniz yeniyim herkese meraba .. Alıntı
Φ Aries Gönderi tarihi: 8 Mart , 2012 Gönderi tarihi: 8 Mart , 2012 Adim deniz yeniyim herkese meraba .. Hoşgeldin dennise Biz kendimizi tanıtmak için aşağıdaki başlığı kullanıyoruz http://www.turkish-media.com/forum/forum/39-ben-geldim-buradan-baslayabilirsiniz-birbirimizi-taniyalim/ Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 8 Mart , 2012 Gönderi tarihi: 8 Mart , 2012 ommm ciceksiz geldim yaa PArdonn Alıntı
Φ Aries Gönderi tarihi: 8 Mart , 2012 Gönderi tarihi: 8 Mart , 2012 ommm ciceksiz geldim yaa PArdonn Link düzeltildi .. mausun azizliği Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 8 Mart , 2012 Gönderi tarihi: 8 Mart , 2012 evet konuya donelim ; kader bilimseldir havaya atilan bir tasin nereye dusecegi daha havada iken belli olmustur ; anca o noktaya dusebilir ne ileri ne geri eger tam o anda bi ruzgar esicekse ne kadar kuvvet ile tasi ne derecede saptiracagi kesisme noktasindan once bellidir butun dis etkenlerin tek bir planda hesaplanabiliyor olmasina kader diyoruz kader ise Allah katindan baska hicbir yerde desifre edilmis olarak durmaz cunku insan butun dis etkenleri tek bir planda hesaplayabilicek kadar yetenekli degildir ama hikmet gozu ile bakarsa kaderin belirlenmis bir netice oldugunu gorur Alıntı
Φ Murat Çakal Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2012 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2012 kaderi ben sınava hazırlanan sorular gibi görüyorum insanın görevi bu soruları cevaplamak . Bu da herkezin eşit bir sınava girmesi için şart . Mesela fakir,kör sağ savaş halinde olsanız bile her zaman bazı seçimler yapmak zorunda kalırız . Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.