Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2009 Bahsini ettiğiniz gibi. Savaşın nasıl idare edileceği veya topların nereye konulacağı noktasında emir vermesinden bahsetmiyorum zaten. Emri veren meclistir aslında demişsiniz. Bir parti tek başına güvenoyu alabilecek sayıda vekili barındırıyorsa aslında meclis, bir nevi olarak hükümetin kararlarını yerine getiren mercii konumuna gelir. Yani ki; şu anki durumdan örnek verirsek, AKP ne derse Meclis onu demiştir. Ya da AKP neyi istiyorsa Meclisten geçirebilir. Nitelikli çoğunluk şartı aranmayan metinler için diyorum. Aslında emri veren yine Başbakan oluyor... Başbakanın, genel kurmay başkanına vereceği tek emir budur zaten. Savaş açmak, sınır ötesi operasyon yürütmek, ya da sonlandırmak. Herhangi bir ülke ile savaş yoksa ya da sınır ötesi operasyon yapılmayacaksa başbakan genel kurmay başkanına başka bir konuda emir veremez. Yani orduyu şöyle idare et. Şu göreve şunu ata. Şunu görevden al. Askerleri şöyle eğit gibi emirler veremez. Senin bahsettiğin başka birşey. Yasalarda başbakanın genel kurmay başkanına emir vereceği durumlarla ilgili yetki meclise verilmiştir. Başbakan meclis tarafından yasa çıkarılmadıkça, genel kurmay başkanına bir ülkeye saldırılması için emir veremez. Şu anki durumda bile, başbakanın her istediği meclisten geçecek diye birşey yok. 2002 yılında olduğu gibi hükümetin çıkarmak istediği bir teskere, kendi partisine mensup milletvekillerininde red oyu vermesiyle geçmeyebilir. Bu yasal değil, siyasal bir durumdur. Ve başbakanın genel kurmay başkanına emir verip verememesiyle alakasız bir konudur. Kısaca; başbakan genel kurmay başkanına sadece, savaş ve sınırötesi operasyon konularında, meclisten çıkan bir yasaya dayanarak emir verebilir. Bunun haricinde ki hiçbir konuda emir veremez. Bir kurumun başbakanlığa bağlı olması, kurumun idaresi ile ilgili başbakanın kurumun başkanına emir verebileceği anlamına gelmez illa ki. RTÜK'te başbakanlığa bağlıdır, ancak başbakan RTÜK başkanına şunu yasakla, buna izin ver diye emir veremez. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2009 Şaka şaka ile ilgili cümlemde ne bilmemek, ne sıkışmak vardı. Ne de yumuşatarak söyleme ihtiyacı. Mizahi bir sohbeti sen yapmıyor olabilirsin ama ben bütün yazılarım içerisinde mizaha yer vermeye çaba gösteririm göstermesem dahi bir şekilde mizah kendine yer bulur. Salih Tuna, Gökhan Özcan, Mevlan İdris, Murat Menteş, Engin Ardıç, Mehmet Şeker yazılarını fazla okumak da etken olabilir. Burada hiçbirimiz tamamiyle bilimsel bir tartışma yürütmediğimiz gibi dünyanın sayılı dergilerinde yayınlanmak üzere makale de yazmıyoruz. Saydığın kimselerin köşelerinde yazdıklarının adı makaledir. Makale, karşılıklı tartışmadan farklı birşeydir. Biz burada makale yazmıyoruz. Tartışıyoruz. Tanımı ve uygulamaları değişip durun bir tane evrensel laiklik anlayışı. Pek oturmamış ama kabul edelim.din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması. Bu da laiklik sloganı olmuş bir tanım. Her ne ise; her ülke kendi şartlarına göre farklı bir laiklik uygulamasına gidiyor "Laiklik uygulaması" diye bir genel uygulama yoktur. "Laiklik İlkesi" vardır. Bunda da hemfikiriz. Bizdeki bunun baskıcı olanı. Dediğim bundan öte bir şey değil. Öyle ki; Engizisyonu görmüş Avrupa, Fransa; üniversitelerde başörtüsünü yasaklamıyor ama bizde yasak. Niye çünkü İslam dini şiddete en fazla cevaz veren dinmiş. Engizisyonu görmüş avrupa, fransa rönesans ile engizisyon ruhunu ve ideolojisini yok etti değil mi? Engizisyonu görmüş Avrupa ve Fransa'da halen engizisyonu savunan insanlar yok. Engizisyonu geri getirmek için mücadele edenlerde yok. Böyle örgütler veya siyasi partilerde yok. Engizisyonun verdiği ceza türlerinide savunanda kalmadı. Ama bak daha bir kaç ileti öncesinde sen şeriatın verdiği bir cezayı savunuyordun. Herhalde farkı anlamışsındır. Artı, AİHM'in türban yasağı, ve türbanla kamu hizmeti verme ile ilgili kararlarına bir göz at. Hakimler, Türkiye'nin şartlarına göre karar verdiler. Pekiyi devletten uzaklaştırdığınız bu din dışarıda serbest mi? Üniversitenin dışında. Dini engellemediyseniz bu şiddet kısmı ne olacak. O halde dine de müdahale ederek törpülemek şarttır mı? Devleti dinden arındırmak bu şiddet unsurunu durdurmaya yetmediği gibi daha da şiddetlenmesine neden olabilir. Diyanet’in kuruluş gerekçesi olarak islamın Protestan versiyonunu inşa etmek olabilir mi acaba. Bir insanın, bir kesimin, bir cemaatin, bir grubun, bir örgütün başka insanlara din adına baskı ve şiddet uygulamasına karşı bu ülkenin kanunları vardır. Kime ne adına olursa olsun baskı ve şiddet uygularsanız cezalandırılırsınız mahkemeler tarafından. O ülke laik bir ülkeyse, hiçbir vatandaşının hiçkimse tarafından din adına baskı ve şiddet görmesine müsade etmez. Ancak, laik olmayan ve devletin dini emirlere uymayanlara ceza verdiği, vatandaşlarını dini emirlere uymaları için zorladığı bir devlette yaşıyorsanız, size din adına baskı ve şiddet uygulanmasını engelleyecek hiçbir güç yoktur. Devleti dinden arındırmak, dinsel şiddeti devlet gücüyle engellemenin şartıdır. Bu unsurlar bulunduğu için devlet de baskı yapabilir dediğimizde; devletin baskı yapmış olduğunu da kabul etmiş oluyoruz. İslam suistimal edildiği için devletin yapmış olduğu baskıyı baskı olarak görmek doğru olmaz denilmeye varan bir akıl yürütme. Pekiyi İslamı suistimal etmeyenler için baskı ne olarak görülecek… Pardon neye ve kime göre baskı ? Evrensel insan hakları değerlerine göre mi ? Onu gördük, ne türban yasağı, ne laikliğe aykırı siyaset yapmanın engellenmesi , ne de türbanla kamu hizmeti vermenin engellenmesi evrensel insan hakları değerlerine göre ihlal olarak kabul edilmedi AİHM tarafından. Hayır, daha basit değil. Nasrettin Hoca’da doğru söylemiş dünya yuvarlak olduğuna göre. 50-100 kişilik gruplar tarikat değil miydi de onlardan bahsetmiyorsunuz. Pekiyi onların kapatılmaması gerektiğine dair ilgili kanunda bir metin varmıydı da onlardan bahsetmiyorsunuz. Biz, diyoruz ki; o kanunlarda iyi/kötü birbirinden ayrılmadan tamamı kapatılmıştır. Mevlana’nın türbesi kapatılmamış o ayrı. Hoca dünyanın elips olduğunu bilmiyordu. Kutuplarda da yaşamıyordu. Dostum varsa siyasi odak olmayan bildiğin bir tarikat söyle. "Siyasi olmayan hiçbir tarikat olmamıştır bugünde yoktur" derken evrensel bir tanım yapmıştım. 50-100 kişilik gruplardan bahsetmiyorum derkende, batıda mevcut dinlerden bağımsız metafizik öğretiler geliştiren küçük grupları kastetmediğimi söylemek istemiştim. Yani, Scientology gibi. Batı'da Hristiyan ve yahudi tarikatlar, batı tarihi boyunca önemli siyasi odaklar olmuşlardır. Fakat, ufoları tanrılaştıran, reenkarnasyona inanan, kuyruklu yıldız geçerken topluca intihar eden, uçuk kaçık ayinler düzenleyen gruplar vardır. Türkiye'de bunlardan var mu yok mu onu bilmiyorum. Ancak bunlar siyasi odak değildir, siyasetle ilgilenmezler. Yazar aklında kalan kısmında böyle başlamasa iyi olurmuş. Başladılar diyerek Yoktur tapacak diye giriş yapınca işlerde karışıyor. Bizi ilgilendiren yazarın nasıl başladığı değil. Cumhuriyet öncesinde de camilerde türkçe ezan okunduğudur. "Eşhedü ella ilahe illallah" ın 13 yy türkçe ile söylendiğidir minareden. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2009 Neyi yapamayacak, ne recm yapabiliyor, ne içki içene meydan dayağı atabiliyor, ne halka açık vinçle idam infaz edebiliyor, ne el kesebiliyor, ne ayak... Böyle işkence olur, insan bu en doğal!!! haklarından mahrum edilir, bunları yapmak yasaklanır mı hiç? Kızlarını başları örtülü olarak okula gönderen koca koca adamlar, o kızları başka hiç bir yere göndermiyor! Aslında eğer kızlar başları örtülü olarak okuyabilseydi bence çok az baş örtülü okula giderdi, aslında amaçları eğitim almak veya aldırmak değil laik ünivetsitelere saldırmak için zemin hazırlamak! İşte bunu yapıyorlar! Düşünsene, Profesör olmuş bir adam RTÜK'ün başına getiriliyor üstelik... Ve bu adam laikliğe sapkın ideoloji diyebiliyor, İslam profesörü olsa böyle söyleyemezdi, İslama karşı oluşturulan şey laiklik değil aksine İslama karşı başka bir İslam oluşturuldu! Müslümanların düşmanı laikliği benimseyenler değil kendilerine İslamcı diyenler ve onlarla işbirliği halinde bulunan Hristiyan misyonerler! Tıpkı İran ve Afganistan'da olduğu gibi (ve şimdi Irak'ın bazı bölgelerinde) Siyasal İslam ve sponsorluğunu yapanlar insanların özgürlüklerini ve yaşamlarını dini tekellerine alarak kısıtlıyorlar... Bunun adı Allah'ın yolundan gitmek oluyor, aksini söyleyende Allah'a karşı gelmiş oluyor! Laiklik Allah ile aranıza başka birini koymamaktır... Atatürk militansa eğer bunu söyleyen profesör ne oluyor acaba? Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2009 CYRANOAma bak daha bir kaç ileti öncesinde sen şeriatın verdiği bir cezayı savunuyordun. Herhalde farkı anlamışsındır. Artı, AİHM'in türban yasağı, ve türbanla kamu hizmeti verme ile ilgili kararlarına bir göz at. Hakimler, Türkiye'nin şartlarına göre karar verdiler. Şeriatin verdiği ceza odur diyordum. Herhalde farkı anlarsın… AİHM’in türban yasağıyla ilgili vermiş olduğu kararlara birkaç kez göz attım. Yasaklamanın da yasaklamamanın da mümkün olabileceği yönünde bir kararı vardı. Başından beridir aynı şeyi söylüyoruz; burada siz sadece İslam böyle böyle bir din olduğu için bu şekilde bir uygulama mümkündür ve haklıdır diyorsunuz. Biz de hayır İslam böyle bir din değildir kaldı ki İslam böyle bir din olsa dahi laiklik böyle uygulanmamalıdır diyoruz. Herkes kendine uygun bir laiklik anlayışını sergilerse herkes kendine has bir demokrasiye, herkes kendine has bir hukuk devletine gider. Evrensellik denilen çılgınlığı kimse tınlamaz o zaman. O zaman aynı Avrupa’nın da hukuk devleti hukuk devleti demesinin bir manası kalmaz… Pardon neye ve kime göre baskı ? Evrensel insan hakları değerlerine göre mi ? Onu gördük, ne türban yasağı, ne laikliğe aykırı siyaset yapmanın engellenmesi , ne de türbanla kamu hizmeti vermenin engellenmesi evrensel insan hakları değerlerine göre ihlal olarak kabul edilmedi AİHM tarafından. AİHM’in verdiği her kararı evrensel olarak görmek büyük bir açmazla sonuçlanmasın CYRANO…Türbanla kamu hizmeti verilmesinden filan bahsetmiyorum. Aynı Avrupa’nın başka bir ülkesinde bir kız türbanla girmek istediği üniversiteye girebildi. Bu da yasak kabilinden olmadığı için böyle oldu. AİHM’in ilgili kararına (Türkiye’deki uygulamayla ilgili)istersen bir göz at. Batı'da Hristiyan ve yahudi tarikatlar, batı tarihi boyunca önemli siyasi odaklar olmuşlardır. Fakat, ufoları tanrılaştıran, reenkarnasyona inanan, kuyruklu yıldız geçerken topluca intihar eden, uçuk kaçık ayinler düzenleyen gruplar vardır.Türkiye'de bunlardan var mu yok mu onu bilmiyorum. Ancak bunlar siyasi odak değildir, siyasetle ilgilenmezler. Hah şöyle. Sadede gelelim. Bunlardan var mı yok mu bilinmiyor. Ya varsa. Ya tutarsaya döndü. Ya varsa. Pekiyi bunlar hiç siyasete bulaşmamış olsalar dahi yasaklılar grubuna girmiyorlar mı? Ne oldu bizim yasa savunuculuğumuz. Suçluyu suçsuzu ayırma prensibimiz. Türkiye’de dini kullanan bazı siyasiler var diye din yasaklanır mı? Ya da türbanı siyasi simge olarak takanlar var diye Türbanı takanlar tamamen yasak kapsamında değerlendirilir mi? Oluyor işte.Haaa, bu arada biz batıdaki tarikatlerden değil Türkiye’dekilerden bahsediyoruz…Unutulmasın… 1 Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2009 Sevgili Deniz Kızı,üzülerek söylüyorum ki; Türkiye de ki devrimler tepeden inme oldu,Laiklik ise devlet dini haline geldi.Laikliğe sapkın diyemem,değildir.Sapkın olan Laikliği din haline getirendir.Konu başlığını okuduğumda aklıma gelenleri yazdım sadece,sevgiler. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2009 Şeriatin verdiği ceza odur diyordum. Herhalde farkı anlarsın… a ben bilgisayar hırsızlığı olayında "şeriatın verdiği ceza odur" dan ötesini hatırlıyorum. AİHM’in türban yasağıyla ilgili vermiş olduğu kararlara birkaç kez göz attım. Yasaklamanın da yasaklamamanın da mümkün olabileceği yönünde bir kararı vardı. Başından beridir aynı şeyi söylüyoruz; burada siz sadece İslam böyle böyle bir din olduğu için bu şekilde bir uygulama mümkündür ve haklıdır diyorsunuz. Biz de hayır İslam böyle bir din değildir kaldı ki İslam böyle bir din olsa dahi laiklik böyle uygulanmamalıdır diyoruz. Herkes kendine uygun bir laiklik anlayışını sergilerse herkes kendine has bir demokrasiye, herkes kendine has bir hukuk devletine gider. Evrensellik denilen çılgınlığı kimse tınlamaz o zaman. O zaman aynı Avrupa’nın da hukuk devleti hukuk devleti demesinin bir manası kalmaz… Öncelikle siz biz kim onu anlamadım. İkincisi, defalarca belirttiğim gibi farklı laiklik anlayışları yoktur. Bir tane laiklik anlayışı vardır. Ve her ülke kendi nesnelliği doğrultusunda bu ilkeyi mümkün kılacak uygulamalarda bulunur. Yine defalarca söylediğim gibi eğer Avrupa'da da din için adam öldürmek üzere silahlanmış milyonlarca militan olsaydı. Dini gerekçelerle toplu katliamlar işlenseydi onlarda buna göre uygulamalara giderlerdi. AİHM’in verdiği her kararı evrensel olarak görmek büyük bir açmazla sonuçlanmasın CYRANO…Türbanla kamu hizmeti verilmesinden filan bahsetmiyorum. Aynı Avrupa’nın başka bir ülkesinde bir kız türbanla girmek istediği üniversiteye girebildi. Bu da yasak kabilinden olmadığı için böyle oldu. AİHM’in ilgili kararına (Türkiye’deki uygulamayla ilgili)istersen bir göz at. AİHM kararı tıpkı laiklik gibi neresinden çekilirse çekilsin net bir karardır. AİHM Türban yasağını insan hakkı ihlali olarak görmemiş. Türban yasağının insan hakları beyannamesinin hiçbir maddesini ihlal etmedini söylemiştir. Hah şöyle. Sadede gelelim. Bunlardan var mı yok mu bilinmiyor. Ya varsa. Ya tutarsaya döndü. Ya varsa. Pekiyi bunlar hiç siyasete bulaşmamış olsalar dahi yasaklılar grubuna girmiyorlar mı? Ne oldu bizim yasa savunuculuğumuz. Suçluyu suçsuzu ayırma prensibimiz. Türkiye’de dini kullanan bazı siyasiler var diye din yasaklanır mı? Ya da türbanı siyasi simge olarak takanlar var diye Türbanı takanlar tamamen yasak kapsamında değerlendirilir mi? Oluyor işte.Haaa, bu arada biz batıdaki tarikatlerden değil Türkiye’dekilerden bahsediyoruz…Unutulmasın… Bu ne şimdi dostum ? Ya varsa, ya tutarsa senin yaptığın. Varsa, olsaydı onlarda onlarda yasak kapsamına girecek miydi vs. Sana siyasi odak olmayan tarikat varsa bildiğin ver örnek demiştim. Bu kadar basit. Din yasaklanmaz. Ama demokrasilerde yer olmayan siyasi yapılar yasaklanır. Demokrasilerde siyasi yapılar, siyasi partiler, dernekler, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, mesleki organizasyonlar vsdir. Her biri yasalara göre kurulan ve faaliyet gösteren. Mali açıdan denetlenen. Yönetim organlarını seçim belirleyen yapılardır. Peygamberin sahip olmadığı süper yeteneklere sahip kerameti kendinden menkul "şeyh" lerin "kerameti"ne inandırdığı insanlar kullandığı yapılar değil. Osmanlı'da da Türkiye Cumhuriyeti'nde de varolan bütün tarikatlar siyasi odaktır. Din ile siyaset yapılan odaklardır. İnsanların hem dini hemde mali olarak istismar edildiği odaklardır. Ben yazarken yorulmam. İstersen Türkiye'de ki tarikatları,hangi siyasi hareketle hangi siyasi ilişki içinde olduklarını. İnsanlarla, Allah arasında "aracılık" yaparek nasıl servetlere kavuşup, nasıl yaşadıklarını yazayım. Bazıları böyle yapıyor diye hepsi yasaklanır mı? Bu yapıların olayı bu zaten. Bunu kimse islama yamamaya çalışmasın. İslam'da tarikatta yok. Şeyhte yok. Aracıda yok. Sonra bu nasıl çelişki ? Bir yandan dostum "İslamda ruhban sınıfı yoktur" diyeceksin. Öbür yandan tarikatları islama dahil edeceksin. 1 Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.