Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 7 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 7 Temmuz , 2009 Ben cezalandırırım! Belki de "kâğıt parçası"dır hakikaten. Genelkurmay Başkanı'nın dediği gibi. Ama tutun ki "kâğıt parçası" değil; yine dediği gibi... "Ben cezalandırırım." *** Belki birçoğunuza normal geliyordur. Esasında "çok normal" bir durum. "Ben cezalandırırım" esasında işin püf noktası. Püf noktasının cim noktası. Cim noktasının mim noktası. Her işin başı bu. Her işin sonu da. *** Genelkurmay Başkanı "darbeci karşıtı" görünüyor. Bu iyi bir şey tabii. En azından, geçmiş darbelere karşı olduğuna dair hiçbir şey duymasak da, şu anda beyan ediyor: "Önce ben cezalandırırım." Muhtemelen "darbe karşıtı" iktidar ile çok sayıda vatandaşı da "rahatlatan" ifade bu: "Önce ben cezalandırırım." *** Ama işte o yüzden... Yani, iktidar, her cepheden vatandaş, askeriye bunu normal kabul ettikçe, hukuk saydıkça, demokrasi zannettikçe, cumhuriyet sandıkça... "Darbe" zaten hep içimizdedir. Askeri ve hatta sivil... daima. *** Çünkü yok öyle şey. Yok öyle bir şey. Bir memlekette, herkes Anayasa'ya göre hiç olmazsa, "kanun önünde eşit" sayılıyorsa... Hukuk varsa... Cumhuriyet, demokrasi, hukuk devleti gibi ilke, kavram, esaslar kitapta yazıyorsa... Yok böyle bir şey. Kimse kimse için "önce ben cezalandırırım" diyemez. Darbe zanlısı, tasavvur ya da girişim şüphelisi de dahil. *** Ama denebilir. Ve hiç yanlış olmaz. Çünkü fiilen durum bu. Sadece Genelkurmay Başkanı değil, herhangi bir rütbeden herhangi bir "komutan", çok üst olmasa dahi, o an için o koşullarda üst olan herhangi bir rütbeli kişi, öyle savaş durumu filan da yokken, "Önce ben cezalandırırım" yetkisine sahip. Öyle çok ciddi durumlarda bile değil. Hemen her durumda. İki dudağı arasında. Zaten varlığı tartışmalı "Askeri Yargı"ya bile gerek duymadan; "yargısız askeri yargı ve infaz" ile. "Alttaki" askeri, "alttakiler"i, "altındakiler"i, "aşağıdakiler"i. Varsa bir yakınınız, sorunuz; yolda rastlarsanız birine, sorunuz. 20, 25 yıllık profesyonel askerlerin bile, oğulları yaşındaki genç bir "amir"in bazen insafsız infazı, iki dudağı arasındaki "ben cezalandırırım" ı ile düştüğü askeri, insani, manevi, maddi hali bir sorunuz. İçe gömülen bunalımları, dıştan saklanan intiharları, için için kemiren acıları, on yıllarca çoluk çocuk on binlerce ailenin yüreğine, ruhuna kazınan ıstırabı sorunuz. *** "Ben cezalandırırım", iyi niyetle de olsa, bir Genelkurmay başkanının millete ve devlete vaadinden ziyade, bir kültür, bir gelenek, yerleşik, fiili, çokça hukuksuz bir durumun teyidi. "Töre", biliyoruz, geriliktir, cumhuriyet, demokrasi ve hukuk dışıdır; hepimiz hemfikiriz. Ama "Cumhuriyet kurumu"ndaki bu "iki dudak arasında cezalandırma" töresi de, sadece bu kurum "daha ileri" diye "modern, çağdaş, cumhuriyetçi, ileri, aydınlanmacı, laik" bir hal değildir. Hukuk ve demokrasi, hukuk devleti zaten hiç değildir. *** O yüzden... Bunun ayırtına vardıktan sonra ki bu konuda ısrarla yazmaya çalıştım. Bir kez daha iyice inandığımı, on binlerce asker tanıkla, ordunun en az yüzde 80 nüfusuyla kanıtlayabileceğimi yine söylüyorum: Cumhuriyet, demokrasi ve hukukun ordu içindeki konumu tartışılmadan, mesele edilmeden... Ordunun cumhuriyet, demokrasi ve hukuk içindeki konumu üstüne ne deseniz... Boş demeyeyim ama... Doldurmaz. *** Önce tartışılacak olan "Önce ben cezalandırırım" kültürü, hatta hukukudur. Bunun siyasete, sivillere, işyerlerine, okula, aileye de yayılmış, yapışmış halleridir. Lider, amir, müdür, patron, komutan, şef, reis, başkan olanlar ile şürekâsının hukuksuzluğu, saltanatı, imtiyazı, zümre egemenliği, demokrasi ve cumhuriyet ihlali ile iğfalidir. Genelkurmay Başkanı bunu iyi niyetle, kararlılıkla söylemiş olabilir... Hiç fark etmez. Darbecinin milleti, toplumu, siyaseti, solda ve sağda istediğini "cezalandırma" arzu, ihtiras ve alışkanlığının ilk kaynağı budur! Umur TALU-SABAH http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/talu/2009..._cezalandiririm 1 Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2009 Taraf Gazetesi ile ortalığı kasıp kavuran bir belge bilmecesine hep beraber kafa yorarken bizler,galiba Sayın Talu'nun "biz cezalandırırız" ile yakaladığı ironiyi gözden kaçırmışız.Ağır aksak işleyen bir hukukun en acı meyvesi;hukuksuzluk. Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2009 Eee Nerede bu objektif arkadaşlar. Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2009 Umur Talu'nun yazısını yarısına kadar okudum, kalan yarısına ise hiç gerek bile duymadım. Alenen ortada herşey. Genelkurmay Başkanı, başında bulunduğu kurum adına konuşmaktadır. Ve kullanmış olduğu BEN CEZALANDIRIRIM cümlesi, askeri yargıyı işaret etmektedir. Şimdi kimse lafı evirip çevirip, amaca hizmet eder hale getirip "vay efendim darbeciydi şuydu buydu" diyerek TSK'yı ve Genelkurmay Başkanı'nı suçlayıcı olmamalıdır. Ha olursa ne olur, Kimin ne olduğu, neye hizmet ettiği, ne umduğu, ne istediği belli olur. Bunu alkışlayanların da tabii ki... Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2009 Umur Talu'nun yazısını yarısına kadar okudum, kalan yarısına ise hiç gerek bile duymadım. Alenen ortada herşey.Genelkurmay Başkanı, başında bulunduğu kurum adına konuşmaktadır. Ve kullanmış olduğu BEN CEZALANDIRIRIM cümlesi, askeri yargıyı işaret etmektedir. Şimdi kimse lafı evirip çevirip, amaca hizmet eder hale getirip "vay efendim darbeciydi şuydu buydu" diyerek TSK'yı ve Genelkurmay Başkanı'nı suçlayıcı olmamalıdır. Ha olursa ne olur, Kimin ne olduğu, neye hizmet ettiği, ne umduğu, ne istediği belli olur. Bunu alkışlayanların da tabii ki... keşke yazıyı tamamen okusaydınız. Her komutan sıfatındaki kişilerin ceza verme yetkisi olduğunu söylüyor,yani o komutan iyi bir yönetici,iyi bir komutan olmayabilirde fakat ceza verme yetkisi vardır ve bunu kötüyede kullanabilir, keyfiyete'de sebebiyet verebilir.. Çünkü iç hizmet böyle diyor...komutan haklıdır eleştirilemez vs. Ceza verme yetkisi kişilerde olmamalı eğer ceza verilecekse bunu mahkemenin ve hukukcukarın vermesi gerkir. Ayrıca Sayin Umur TALU'NUN FİKRİDE ZİKRİDE BELLİDİR. Kendisi asker karşıtı yada diğerleri gibi bir insanda değildir.Savunulması gereken yerde askerimizide polisimizide savunuruz fakat bu konuda biraz farklı bakmak gerek bence. Sayin Umur TALU'NUN dediği gibi önünüze çıkan askerlere sorun yüzde 80 bu uygulamaya karşıdır diyor... Mantık olarakda doğru. Alıntı
Φ jeune Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2009 darbe ıle devrımın arasındakı farkı ayırt etmek lazım her ıkısındede askerın rolu vardır darbe askerlerın ve emperyalıst guclerın ısbırlıgıyle olur devrım ıse askerlerın ve halkın ısbırlıgıyle askerler zaten darbe nıyetınde degıller tehlıkenın nerden geldıgınını de farkındalar o yuzden emperyalıst guclerle ısbırlıgı yapıp darbe soz konusu bıle degıl ıktıdar ıse devrımın yolunu engellemek ıcın kendı cumhurıyetlerını kurmak ıcın halkı bı sekılde sındırdı sırada askerler var oynanan oyun acıkca ortada Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2009 keşke yazıyı tamamen okusaydınız.. . . Mantık olarakda doğru. Ne kadar ilginc!Bir siyasi partinin basindaki adam parti disiplinini bozuyor diyerek istedigi üyeyi cezalandirabilir ama bir kuvvet komutani bunu yaparsa darbeci olur! saygilarla Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2009 darbe ıle devrımın arasındakı farkı ayırt etmek lazımher ıkısındede askerın rolu vardır darbe askerlerın ve emperyalıst guclerın ısbırlıgıyle olur devrım ıse askerlerın ve halkın ısbırlıgıyle askerler zaten darbe nıyetınde degıller tehlıkenın nerden geldıgınını de farkındalar o yuzden emperyalıst guclerle ısbırlıgı yapıp darbe soz konusu bıle degıl ıktıdar ıse devrımın yolunu engellemek ıcın kendı cumhurıyetlerını kurmak ıcın halkı bı sekılde sındırdı sırada askerler var oynanan oyun acıkca ortada Alkisliyorum sizi sayin jön. saygilarla Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Ne kadar ilginc!Bir siyasi partinin basindaki adam parti disiplinini bozuyor diyerek istedigi üyeyi cezalandirabilir ama bir kuvvet komutani bunu yaparsa darbeci olur! saygilarla Biz bu konu başlığında darbecilikten bahs etmiyoruz Sayin politika. Konu tamamen farklı .Askerin sivil mahkemelerde yargılanmasından bahs ediyoruz.Bu konuda ısrarcı olmaya gerek yok, çıkın sokağa önünüze gelen Askerlere sorun . Nasıl bir cevap alacaksınız daha sonrada bizimle paylaşın daha iyi olur. Bu ceza olayını düşünün isterseniz.Sayin umur talu yüzde 80 diyor ama, benim sorduğum askerlerin yüzde yüzü sivil mahkeme istiyor. Bir uzman ,bir yıl içinde sicil amirininden (sicil amiri 3-4 yıllık astsubayda olabiliyor)30 gün ceza alırsa ilşiği kesiliyor.Sudan sebeplerle istediği gibi zeza verebiliyor. Benim sorduğum insanlar TSK'nın 3/2 belkide daha fazlasını oluşturan astsubay ve uzmalardır ki bu insanların bile sudan bahanelerle ceza verme yetkisi vardır. Bizim Askerimizle bir sorunumuz yok.Olamazda. fakat bu ceza sistemi çok yanlış bir sistemdir yıl olmuş 2009 biz hala 1930-1960 yılların kanunu ile devam ediyoruz. Siyasi parti ile bunu kıyaslamayın.Siyasi parti yanlış yapıyorsa Askerinde yapmasımı gerekiyor. Saygılar. Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Ölüm getiren rütbe ayrımcılığı Meclis gündeminde Uzman Çavuş Ali Uçar'ın 16 yaşındaki oğlu Emrah, babasının rütbesi yetmediği için astsubay ailelerinin yararlandığı askerî tesise alınmadı. Bunun üzerine tesise gizlice girmeye çalışan Uçar, elektriğe kapılarak hayatını kaybetti. Çorlu'yu yasa boğan olay dün Meclis gündemine taşındı. CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün cevaplaması istemiyle hazırladığı soru önergesinde, ölüm getiren rütbe ayrımının ne zaman kaldırılacağını sordu. İddiaya göre Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 5. Kolordu Komutanlığı'nda görevli Uzman Çavuş Ali Uçar'ın 16 yaşındaki oğlu Emrah Uçar, arkadaşlarıyla birlikte Marmara Ereğli'sinde bulunan subay ve astsubay ailelerinin yararlandığı askerî tesislere gitti. Babaları astsubay olan üç genç tesise girerken Uçar, babasının 'uzman çavuş' olması nedeniyle alınmadı. Bunun üzerine Uçar, tesisin tel örgülerinden atlayarak içeri girmek istedi. Lise öğrencisi, elektrik direğindeki akıma kapılarak hayatını kaybetti. Tesisteki rütbe ayrımı, Meclis gündemine geldi. Sevigen, Gönül'ün cevaplaması istemiyle verdiği önergede şu soruları yöneltti: "Rütbe gerekçe gösterilerek sınıf ayrımının eşlere, çocuklara yansıtılmasını ne kadar doğru buluyorsunuz? Aynı devlete hizmet eden, aynı kurum çatısı altında çalışan, aynı lojmanda oturan insanların sosyal tesislerde ayrıştırılmasını hangi sebeple açıklıyorsunuz? Henüz rütme ayrımını kavrayacak yaşta olmayan bir gencin ölümüne sebep olan bu uygulamayı kaldırmayı düşünüyor musunuz?" ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ Emrah'ın öleceğini söylemiştim size! Ben size bir dört yıldır hiç olmazsa işte bunu da anlatmak istedim. Kimse anlatmak istemediği için daha çok anlatmak istedim. Hamaset paçalardan aktığı, hakikatler asla görülmediği, görülmek istenmediği, gizlendiği için daha da çok anlatmak istedim. Şanlı derken, onbinlerce, mevcudun neredeyse yüzde 90'ının nasıl acılar çektiğini öğrendiğim, duyduğum, dinlediğim, binlerce mektuplu, elektronik postalı, sms'li, telefonda canlı sesli tanığım ve tanışım olduğu için çok çok anlatmak istedim. Pohpohlanan ama hep kol kırıp yen içinde bırakıldığı için, insan acıları asla fark edilmek istenmeyen, şehitlerine devlet ve millet törenleri düzenlenirken, onbinlerce görevlisi sık sık yerin dibine sokulan bir kurum, bir durum kavranılsın diye sık anlatmak istedim. Bunalımları, intiharları, acı çeken aileleri, ayrımcılığa uğrayan çocukları, aşağılamaları, yasakları, onca kıdeme iki dudak arasında hakaret veya cezaları bilmezsiniz diye durup durup anlatmak istedim. Bunun da demokrasi, insan hakları, adalet, hukuk meselesi olduğu hiç akıllara gelmiyor diye bir daha anlatmak istedim. Ve esasta... En cumhuriyetçi kurumun... Bize en çok cumhuriyet dersi veren kurumun... Cumhuriyeti en çok koruyup kolladığını iddia eden kurumun... Cumhuriyetin adalet, eşitlik, kardeşlik ilkeleriyle nasıl derinden çeliştiğini... Cumhuriyetin zümre egemenliğine, imtiyazlara, ayrımcılığa karşı idealleriyle nasıl çatıştığını, bizzat kurumun içindeki yüz binlerce insanın tanıklığıyla belki nihayet anlarsınız diye anlatmak istedim. *** Şimdi, birçoğuyla aynı siyasi görüşleri paylaşmıyor olsak da, aynı insani hislerde buluştuğumuz, şu dört yılda birbirimize fikir ve duygu kattığımız onbinlerce asker dostum var. Bazen tehdit, bazen dava, bazen küfürlere, bazen alaylara, bazen sivil ve askeri büyük vaatlere, yalanlara ve dolanlara, ama ille de Meclis'teki, siyasetteki, hükümetteki, medyadaki sessizliğe, tabutlara ve tabulara karşı ısrar ve inatla işte bu yüzden de anlatmak istedim. *** Şimdi siz de düşünün: Liseli genç... Babası profesyonel asker... Asker çocuğu arkadaşlarıyla askeri kamptan denize girmek istiyor... Onu içeri almıyorlar... Çünkü babası uzman çavuş... Çünkü babası şehit düşerse, duruma göre, tabutu başına koşuşuyor komutanlar, bakanlar, başbakanlar... Ama canlı ise, ne eşin dostun sokulduğu orduevi kapısına bir öğün yemek için yanaştırılıyor, ne eş, dost dolu askeri kampın kumuna, denizine kavuşturuluyor... 22 yıllık asker çocuğu gizlice girmek, arkadaşlarının yanına gidebilmek istiyor... Orada elektrik var... Elektrik de biliyor, kim girer, kim giremez... Bedenine çarpıveriyor 16 yaşındaki Emrah'ın... Yere cansız seriveriyor! Kimine göre, derler ya, Emrah zayiat... Lakin ille de Emrah artık askeri kamp şehididir! *** İşe bakın ki ey ahali... Ey hükümet... Ey Genelkurmay... O duvar, o duvarınız, o cumhuriyet, demokrasi karşıtı yasaklarınız... Aynı şehit töreninin sessiz tabutlarında olduğu gibi... Cansız Emrah'a artık vız geliyor... Canlı, hayat dolu, umutlu bir çocuk, bir genç olarak sokmadığınız o kıymetli askeri kampınızın hudutları dahiline, handiyse inadına, ceset olup düşüyor... Hadi kovun o cesedi de oradan... Misal olmasın, emsal olmasın, kuralları, töreleri bozmasın... Rütbeleri çiğnemesin, yerini, haddini, nizamını, babasını bilsin. Hadi bir oda hapsi sallayın 16 yaşında bir cesede. *** Ya da... Yapıyorsunuz ya arada... İşte Ey Türk Gençliği... Şimdi, bu kez utanmadan değil, utanarak, sıkılarak da olsa gidin... Cenazesinde saf tutun... Başı açık ya da kapalı, hiç fark etmiyor ya o anda, annesine, ninesine sarılın... Söz verin millete... Ayrımcılığın, cumhuriyet ve demokrasi ve de insan hakları ihlallerinin bu kadarı da artık yetecek, artık bitecek diye! *** İşte bunları anlatmak istedim en az bir dört yıldır. Yaşayanlar zaten hemen bildi... Ölenler zaten yaşayarak gitti. Günahı... Anlamak, görmek, bilmek istemeyenlerin; saklamak, gizlemek, bastırmak, susturmak, bu düzen böyle gider diye kusmak, kusturmak isteyenlerin boynuna! Sözde yok ama... Bu da bir nevi bedelli askerlik işte! Bedeli evladının canıyla ödeneni. Umur TALU-SABAH Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 keşke yazıyı tamamen okusaydınız. Her komutan sıfatındaki kişilerin ceza verme yetkisi olduğunu söylüyor,yani o komutan iyi bir yönetici,iyi bir komutan olmayabilirde fakat ceza verme yetkisi vardır ve bunu kötüyede kullanabilir, keyfiyete'de sebebiyet verebilir.. Çünkü iç hizmet böyle diyor...komutan haklıdır eleştirilemez vs. Ceza verme yetkisi kişilerde olmamalı eğer ceza verilecekse bunu mahkemenin ve hukukcukarın vermesi gerkir. Ayrıca Sayin Umur TALU'NUN FİKRİDE ZİKRİDE BELLİDİR. Yazının tamamını okumaya hiç gerek yok. Niteliksiz, kelime ifrazatı kabilinde değerlendiriyorum. Ceza verme yetkisinin kişilerde olduğunu kim söyledi size? Buna nasıl hüküm getirdiniz? Eğer ki cezayı kişiler verebiliyordu, askeri mahkemeler neydi ki? Bilgileriniz eksik ve dolayısıyla eksikliğinden kaynaklı yanlış yerlere yönleniyor. Komutan haklıdır, eleştirilemez dediğiniz şey doğru olsa idi; komutan dediğiniz kişilerin yargılanmaması gerekirdi. Tekrar soruyorum, o zaman askeri mahkemeler neydi ki? Umur Talu'nun fikrinin de zikrinin de ne olduğunu tabii ki biliyoruz. Ona ne şüphe? Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Yazının tamamını okumaya hiç gerek yok. Niteliksiz, kelime ifrazatı kabilinde değerlendiriyorum. Ceza verme yetkisinin kişilerde olduğunu kim söyledi size? Buna nasıl hüküm getirdiniz? Eğer ki cezayı kişiler verebiliyordu, askeri mahkemeler neydi ki? Bilgileriniz eksik ve dolayısıyla eksikliğinden kaynaklı yanlış yerlere yönleniyor. Komutan haklıdır, eleştirilemez dediğiniz şey doğru olsa idi; komutan dediğiniz kişilerin yargılanmaması gerekirdi. Tekrar soruyorum, o zaman askeri mahkemeler neydi ki? Umur Talu'nun fikrinin de zikrinin de ne olduğunu tabii ki biliyoruz. Ona ne şüphe? Ceza verme yetkisinin kişilerde olduğunu Askeri ceza kanunu söylüyor.ben yada başkası değil. Sudan bahanelerle Astsubaylar 2 yürbaşı rütbesindekiler 7 albay seviyesindekilerde 21 gün ceza verebiliyor. Buna nasıl hüküm getirdiğimi ise ACK. DİSİPLİN CEZALARI: Madde 19 - Disiplin yoluyla aşağıda yazılı olan hapis cezalarından başka hürriyeti tahdit eden hiç bir ceza verilemez. Göz ve oda hapsi olarak dört hafta, (...) olarak üç hafta ceza verilebilir Madde 162 - 1 - Aşağıdaki yazılı fiilleri işleyenler amirleri tarafından salahiyet dairesinde cezalandırılabilirler. A: Disiplin tecavüzü: Askeri terbiyeyi, disiplini bozan ve hiç bir Ceza Kanununun maddelerine uymayan fiiller ve tekasüller; B: Kabahatler: Askeri Ceza Kanununun 18 inci maddesinde yazılı olan fiillerin hafif halleri; 2 - B fıkrasında gösterilen bir kabahatin disiplin cezasiyle cezalandırılması veya mahkemeye tevdii disiplin amirinin reyine ve takdirine bağlıdır. DİSİPLİN CEZALARININ VERİLMESİ : Madde 163 - 1 - Disiplin cezaları fiilin kast veya kayıtsızlıkla vukuu halinde verilebilir. 2 - Disiplin tecavüzlerinde, disiplin amiri ceza verip vermemekte salahiyeti dahilinde takdir hakkını haizdir.(Bu tecavüz kişiye göre değişebilir iyi bir yönetici olmayan keyfiyete sebebiyet verebilir. vs.) 3 - Disiplin kabahatlerinde ceza mutlaka verilecektir DİSİPLİN CEZALARININ NEVİLERİ : Madde 165 - (Değişik madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./32 md.) Askeri şahıslar hakkında verilebilecek disiplin cezaları şunlardır: A) Subaylar, astsubaylar, Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli Devlet memurları, uzman jandarmalar ve uzman erbaşlar hakkında: 1. Uyarı. 2. Aylık Kesilmesi: Ek göstergeler dahil, cezalının brüt aylığından 1/30 - 1/8 arasında kesinti yapılmasıdır. 3. Göz Hapsi: Dört haftaya kadar. 4. Oda Hapsi: Dört haftaya kadar ------------------------------------------------------- 1 - ÖZETİ:Bir yıl içerisinde disiplin amirlerince toplam 30 günden fazla disiplin cezası alan uzman erbaşın sözleşmesinin feshedilmesi işlemi hukuka uygundur. Dergi No:9 Karar Dairesi:AYİM.1.D. Karar Tarihi:12.04.1994 Karar No: E.1993/837 Karar No: K.1994/516 ÖRNEK MAHK KARARI: ÖZETİ:Özlük savunma ve disiplin ceza kararının bulunmaması karşısında, hükümsüz olan bu ceza da dikkate alınarak, 30 günden fazla disiplin cezası olduğu gerekçesiyle tesis edilen sözleşme feshi işlemi hukuka aykırılıkla sakatlanmıştır. Davacı vekili 20.8.1998 tarihinde kayda geçen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 16.9.1996 tarihinde Tunceli 4.Komd.Tug.K.lığı ile 2 yıllık uzman erbaşlık sözleşmesi yaparak, P.uzm.çvş. olarak aynı Tugay 4.Tb.10.Bl.K.lığı emrinde göreve başladığını ve 5.7.1998 tarihinde bir yıl içinde 30 günden fazla (toplam 35 gün) oda hapsi cezası aldığı gerekçesiyle sözleşmesinin feshedildiğini, oysa davacının sözleşmesinin ilk yılı içinde hiçbir ceza almadığı gibi, tam sicil ve olumlu kanaat aldığını, 7 adet takdirname ile taltif edildiğini, gönderildiği iki kursu derece ile bitirdiğini, Ağustos 1997 atamalarında davacının her iki sicil üstünün de değiştiğini, telsizini bir operasyonda düşürdüğü gerekçesiyle Bl.K.ca 26.2.1998 tarihinde verilen 7 gün oda hapsi cezasının isabetli olmadığını, çünkü davacının aynı gün kısa bir süre sonra telsizini karlı arazide arayıp bulduğunu, 4.3.1998 tarihinde bu cezanın infazının sona ermesini takiben bölüğün arazi görevine çıkması ve kışlada bırakılan bir teğmenin de o esnada dışarıya çıkması nedeniyle, ailesine telefon etmek ve para göndermek amacıyla kimseden izin alamayarak Tunceli PTT’sine gitmek amacıyla çarşıya çıktığını ve aynı gün 11.00 - 13.00 sıralarındaki bu çıkışını takiben, durumun Bl.K.na iletilmesi sonucu, bu fiilinden dolayı da Bl.K.ca 7 gün oda hapsi cezasiyle tecziye edildiğini, güvenlik operasyonları nedeniyle taburun Bingöl’e intikalinden sonra 10.5.1998 gecesi davacının banyo yapma ihtiyacı duyduğunu ve saat 05.00 sıralarında banyonun bulunduğu yolun sağındaki kışla kesimine geçip banyosunu yapıp kendi yattığı koğuşa dönerken, uzaktan tabur komutanı tarafından görüldüğünü ve mazeretini beyan etmesine rağmen Tabur Komutanınca usulen savunmasının alınarak 21 gün oda hapsi cezası ile cezalandırıldığını, verilen disiplin cezalarının hepsinde de ortada ceza verilmesini gerektirecek herhangi bir disiplinsizlik mevcut değilken ceza tayini karşısında, bu cezaların yok hükmünde sayılması gerektiğini, bu nedenle sözleşmenin feshi işleminin sebep unsuru açısından hukuka aykırı düştüğünü, sözleşmesinin ilk yılında son derece başarılı olduğu aldığı siciller ve takdirlerle sabit olan davacının, sözleşmesinin ikinci yılında sicil üstlerinin değişmesi ve bu şahısların özellikle uzman erbaş personele şartlanmış şekilde karşı olması nedeniyle kısa bir süre içinde harcandığını, nitekim bu sicil üstlerinin tabura gelmesinden sonra 47 uzman erbaştan 34 ünün ya sözleşmelerini yenilemeyerek ya da feshedilerek kısa bir süre içinde TSK’den ayrıldıklarını, dolayısıyla sudan bahanelerle ve arka arkaya verilen cezalarla davacının sözleşmesinin feshinin aynı zamanda amaç unsuru yönünden de hukuka aykırılıkla sakatlandığını belirterek; söz konusu menfi işlemin iptalini talep ve dava etmiştir.Biran için, sebep ikamesi yoluyla 14 gün oda hapsi cezasının davacının Uzman Erbaş Yönetmeliğinin 13 ncü maddesinde öngörülen görevde başarısızlığını ya da kendisinden istifade edilemeyeceğini ortaya koyduğu düşünülerek, sözleşmenin feshine ilişkin işlemin sonuçta hukuka uygun olduğu düşüncesi akla gelebilirse de; davacının kısa bir süreye sıkıştırılmış söz konusu disiplin cezaları dışındaki hizmet safahatının çok parlak bir düzeyde olduğu, OHAL bölgesindeki operasyonlardaki başarıları, üstün cesaret ve feragatı, eğitim ve atıştaki üstün performansı nedeniyle toplam 7 adet yazılı takdirle taltif edildiği, sözleşmesinin ilk yılında her üç sicil üstünce mükemmel düzeyde davacıya sicil verildiği maddi vakıaları karşısında, davacının görevde başarısız olduğunu söylemek ya da kendisinden istifade edilemeyeceğini kabul etmek yaşamın olağan gerçeklerine ters düşer. Dolayısiyle, bu yönden de işleme hukukilik atfetmek mümkün bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacının sözleşmesinin feshine ilişkin işlem sebep ve maksat unsurları yönünden hukuka aykırı görüldüğünden, İŞLEMİN İPTALİNE Dergi No:14 Karar Dairesi:AYİM.1.D. Karar Tarihi:12.01.1999 Karar No: E. 1998/641 Karar No: K. 1999/44 -------------------------------- DİĞER BİR ÖRNEK İSE 22 Aralık 2005 tarihli karara konu olan dava, 1967 doğumlu bir astsubay üstçavuşun görev yaptığı kıtada yarbay Ö.Ç. tarafından 14 Ekim 1994'te emre itaatsizlikle suçlanması üzerine gelişti. Yarbay, astsubayı Askeri Ceza Kanunu'nun (ACK) 171. maddesi gereğince emre itaatsizlikten 21 gün oda hapsi ile cezalandırdı. Astsubay bu cezasını subay cezaevinde çekti. Astsubay ilk olarak tabur komutanlığına başvurdu ve yarbayın ceza yetkisine itiraz etti. Tabur komutanlığı 'oda hapsi Askeri Ceza Kanunu'na uygundur' gerekçesiyle itirazı reddedince astsubay, konuyu Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne (AYİM) götürdü. Bu başvuru da reddedilince Ocak 1996'da AİHM'ye başvuran astsubay Türkiye'den 400 bin avro tazminat istedi. Bunu ne ben nede başkası söylüyor. Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Bunu ne ben nede başkası söylüyor. Askeri ve sivil hayatın farklarını anlatmaya hiç gerek yok. Ancak kesişen ve kesişmeyen yönleri mevcut. Birisi emir-komuta zincirine mahsus kurallar ile işler, diğeri tamamen kişisel insiyatifleri içerir. Askeri alan sayılan yerlerde sivil insiyatif ile hareket etmek mümkün değildir, mantıklı da değildir. Vatandaş olarak mecburiyetlerimiz vardır, nasıl ki askerlik yapmak erkekler için bir zorunluluk ise beraberinde getirdiği kurallara uymak da zorunluluktur. İşe buradan bakarsak, kişisel özgürlüklerin kısıtlanmasını da örnek veriyorsunuz. Bir erkek vatandaşın askerlik yaptığı süre, kişisel özgürlüğünün kısıtlandığı süre değil midir esasen? Buna herhangi bir itirazınız yok anlaşılan. Olmalı aslında. Neyse. Mesleğini asker olarak devam ettiren veya vatani görevini tamamlamaya çalışan herkesin uymak zorunda olduğu kurallar, askeri mekanlar için bellidir. Garnizon dışındaki vukuatlar için zaten sivil mahkemeler her zamanki gibi yetkilidir. İş bu halde, birbirinden doğası itibariyle farklı olan iki yaşam tarzı, iki farklı meslek grubu, iki farklı yargı sistemini, aynı göbekten doğmuş gibi kesiştirip aynı değer yargıları ile değerlendirmek mantık dışıdır. Mantığı da vardır bir şekilde, askeri gücü kurcalamak istersek, evet mantıklıdır. Sayın Talu da buna hizmet etmektedir. Ancak bu Sayın Talu'yu da aşan, O'nu buna yönlendiren yerlere kadar gider. Talu bizim çıkış noktamızdır, cerahatin pörtlediği yerin yandaş medyadaki yansımasıdır. Sivil hiyerarşide sorgulama-yargılama-cezalandırma yönündeki arızalara hiç değinmiyorsunuz nedense. Çok güncel örnek, RTÜK başkanını yargılayamıyoruz. Sebep? Başbakana bağlı ve o zat buna izin vermiyor. E hani nerde şimdi kişisel yetki mevhumu? Kaymakamı, valiyi, emniyet müdürünü cart diye alıp sorgu-yargı-ceza üçgenine sokabiliyor musunuz? Sokamıyorsunuz. Buna lafınız yok ama. Sizin lafınız askere. Sebebini de.... Herkes biliyor. Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Yazının tamamını okumaya hiç gerek yok. Niteliksiz, kelime ifrazatı kabilinde değerlendiriyorum. Ceza verme yetkisinin kişilerde olduğunu kim söyledi size? Buna nasıl hüküm getirdiniz? Eğer ki cezayı kişiler verebiliyordu, askeri mahkemeler neydi ki? Bilgileriniz eksik ve dolayısıyla eksikliğinden kaynaklı yanlış yerlere yönleniyor. Komutan haklıdır, eleştirilemez dediğiniz şey doğru olsa idi; komutan dediğiniz kişilerin yargılanmaması gerekirdi. Tekrar soruyorum, o zaman askeri mahkemeler neydi ki? Umur Talu'nun fikrinin de zikrinin de ne olduğunu tabii ki biliyoruz. Ona ne şüphe? Yazının tamamını okumaya hiç gerek yok. Niteliksiz, kelime ifrazatı kabilinde değerlendiriyorum. Genelkurmaybaskanin cezalandirmasini bekliyor zannnedersem.. Askeri alanin disiplin degil siyaset alanina cevirme taktikleri.. siyaseti olmayan asker ülkesini peskes cekemez ama siyaset girerse disiplin kaybolur Stratejileri kaybolur curcuna gelir.. istenilende budur. Disiplinin kaybolmasi.. Ceza verme yetkisinin kişilerde olduğunu kim söyledi size? Askerde en ufak olay kayitlara gecer en üst düzeye kadar bilgi ulasir.. ulasiirkende gereken neysede yapilir disiplin bozulmaz bozdurmazlar sirk alani degildir.. kimse sorumluluk kabuletmez en ufak vukaat zincirleme sekilde bilgi en üst düzeye cikar.. Herkesin bozulmayan bir alani vardir.. Siyasiler haric siyasiler hep bozdurur amirleri tarafından salahiyet dairesinde cezalandırılabilirler. diyormus eee ne yapacakdi ögretmen müdüre mi tanisacakdi ögrencisine ceza verirken yoksa anasini babasini mi cagiracakti asker ocagina. Askerlik nedir birde yurtdisinda yapsalar ana kuzununu ne hale getiriyorlar bir görsünler. yok islemmis yok bilmem neymis bir sinek viziltisi bile yeter derhal postalanir.. ates olmayan yerden duman cikmaz misali: yasin yaninda kuruda yanmis önemi yoktur disiplin disiplindir amac sifirin üzerinde fire vermektir.. 22 Aralık 2005 tarihli karara konu olan dava, 1967 doğumlu bir astsubay üstçavuşun görev yaptığı kıtada yarbay Ö.Ç. tarafından 14 Ekim 1994'te emre itaatsizlikle suçlanması üzerine gelişti. Yarbay, astsubayı Askeri Ceza Kanunu'nun (ACK) 171. maddesi gereğince emre itaatsizlikten 21 gün oda hapsi ile cezalandırdı. Astsubay bu cezasını subay cezaevinde çekti. Astsubay ilk olarak tabur komutanlığına başvurdu ve yarbayın ceza yetkisine itiraz etti. Tabur komutanlığı 'oda hapsi Askeri Ceza Kanunu'na uygundur' gerekçesiyle itirazı reddedince astsubay, konuyu Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne (AYİM) götürdü. Bu başvuru da reddedilince Ocak 1996'da AİHM'ye başvuran astsubay Türkiye'den 400 bin avro tazminat istedi. Askerlik yapmak icin iltica etseydi beyefendi! Alıntı
Φ YARASA Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Yazının tamamını okumaya hiç gerek yok. Niteliksiz, kelime ifrazatı kabilinde değerlendiriyorum. Yazıyı yarıda bırakıp iletilere bakıyordum ki ne kadar normal davrandığımı gördüm ıktıdar ıse devrımın yolunu engellemek ıcın kendı cumhurıyetlerını kurmak ıcın halkı bı sekılde sındırdısırada askerler var oynanan oyun acıkca ortada Eee Nerede bu objektif arkadaşlar. Kağıt parçasından birşey çıkmayınca "ben cezalandırırım" lafına mı takılıp "darbeci" etiketini vuruyorsunuz şimdi de? Ne farkınız kaldı TARAFtarlardan? Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Askeri alanin disiplin degil siyaset alanina cevirme taktikleri.. siyaseti olmayan asker ülkesini peskes cekemez ama siyaset girerse disiplin kaybolur Stratejileri kaybolur curcuna gelir.. istenilende budur. Disiplinin kaybolmasi.. Olay şudur, hepimiz (yaşı kemale ermişler ve taze 21'lik erkekler) askerlik yaptık biliriz. Olay, DİSKO (Disiplin Koğuşu) denen cezalandırmadan yola çıkıp, TSK'ya saldırmak! Kraldan çok kralcı olanlar işte bunlar. Oğlu toplam 28 gün askerlik yapar, babası 21 güne kadar olan cezalar için adalet sistemini ve askeri yargı sistemini karşı karşıya bırakır. Arkaya da AİHM'yi alır, al allah ver allah... Kurumlar çatışsın, vatandaş gerilsin ne önemi var? Sorarsan "devletin kurumları uyum içinde" derler. Sizin uyumdan anladığınız ne? Uyumun kelime anlamı ne? Önce bunu yeniden konuşmalı. Seçtikleri Cumhurbaşkanı'nın eşi de bizi malum AİHM'ye şikayet etmişti, bunların müritleri de aynı yolda ilerliyorlar. Sonuçta devlete girsin de, ne olursa olsun. Maksat askeri, genelkurmayı yıpratmak olsun da, her yol mübah. Askeri yıpratabilmek için açıp mahkeme kararı didikliyorlar görüyorsunuz. Sonuç ne? Fıs. Laf ola beri gele, alakasız örnekler veriyorlar. Sen disiplinsiz olacaksın, kendi başına vatan görevindeyken ahkam kesip, verilen görevi layıkıyla yerine getirmeyeceksin, kabahat işleyeceksin, sonra çıkıp AİHM'ye gideceksin. Gidersin tabi. Gitmemen anormal. Oraya gidecek adam, vatan görevi başında kurallara karşı da gelir veya kabahat de işler, kendini de haklı görür. Normaldir. Üstelik 400.000 Euroluk davada Türkiye 2000+1500=3500 Euro tazminata mahkum olurken Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5. maddesine göre başvuranın esasen hakkaniyetinden değil, Türkiye'nin savunmasının yeterli görülmediğinden mahkum olmuştur. Herhangi bir vatani meselede "bu bizim iç meselemiz" diye atıp tutanlar (ki bu iletide karşı fikirde bize yazanlardır), gerekçeli karara zerre atıfta bulunmuyorlar. İşine gelince "iç mesele", işine gelmeyince "insan hakkı". Allah bu memleketi ikiyüzlülerden korusun. Alıntı
Φ YARASA Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Sonuç ne?Fıs. Laf ola beri gele, alakasız örnekler veriyorlar. olay budur... Allah bu memleketi ikiyüzlülerden korusun. Bir çiçekte Taylan abimize Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Kraldan çok kralcı olanlar işte bunlar.Oğlu toplam 28 gün askerlik yapar, babası 21 güne kadar olan cezalar için adalet sistemini ve askeri yargı sistemini karşı karşıya bırakır. Arkaya da AİHM'yi alır, al allah ver allah... Kurumlar çatışsın, vatandaş gerilsin ne önemi var? Sorarsan "devletin kurumları uyum içinde" derler. Sizin uyumdan anladığınız ne? Uyumun kelime anlamı ne? Önce bunu yeniden konuşmalı. Sayin Taylan Abi' farkindaysan dünyadaki sayili ülkeler kendi ülke icindeki vede disindaki bütün eylem güvenlik vede gerekli olan bütün Stratejileri o ülkenin askeri belirler.. Asker bir tümen daha gönderecegim der siyaside cikar bir tümen daha gönderiyoruz der.. bu budur.. uyum budur. bizde siyasi curcunacilar belirler aradaki fark budur.. Birde tekrar belirteyim yurtdisinda ayni Koğuşu paylasan arkadasi dahi bir askerin isine son verebilir? bunu anlayan anlar.. anlamayanida acariz gerekli görürlerse? Merak ediyorum vede anlamiyorum bu ülke nasil peskes cekiliyor askeri harcamalarla mi yoksa askeri ihalelerle mi yoksa arazi rantcilarla mi? Askerin elindeki araziyi dahi göz koyanlar kim? Ülkemizdeki: barborosun kulaklari cinlasin deniz, denizlerimiz deniz kenarlari yakinda bizim diyebilecekmiyiz benim Türk halkima tavsiyem daire alma senden uzak olsun önemi yok arsa al dagda olsun bayirda olsun deniz kenarinda olsun önemi yok al ve.. cocuguna teslim et? gelecek nesline yapabilecegin en büyük armagan bu olacaktir.. yoksa birileri yemin etmis bu topraklardan bizi silecekler. Allah bu memleketi ikiyüzlülerden korusun. Avrupada milliyetcinin iki yüzü olmazda bizde malesef Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Askeri ve sivil hayatın farklarını anlatmaya hiç gerek yok. Ancak kesişen ve kesişmeyen yönleri mevcut. Birisi emir-komuta zincirine mahsus kurallar ile işler, diğeri tamamen kişisel insiyatifleri içerir.Askeri alan sayılan yerlerde sivil insiyatif ile hareket etmek mümkün değildir, mantıklı da değildir. Vatandaş olarak mecburiyetlerimiz vardır, nasıl ki askerlik yapmak erkekler için bir zorunluluk ise beraberinde getirdiği kurallara uymak da zorunluluktur. . . . Bakın dostum Sivil hiyerarşide sorgulama-yargılama-cezalandırma konumuz değil. Bu konu dikkatimi yıllardan beri çekiyordu gündem oluncada yazmak istedim...Bu gerçeğe istediğiniz kadar politik yön verin fark etmez . Söylüyorum size yoldan geçen askere yada varsa akrablarınız sorun ne diyorlar. Zaten her yerde her durumda problem var demiyoruz. İyi bir yönetici olmayan amirin astına, botun boyasız,geç kaldın,düzgün selam vermedin gibi keyifi ceza verebileceğini-verdiğini düşünün.Her komutan iyi bir yönetici değildir-olmaya bilir. Sivil hiyerarşide başka bir kurumda böyle hürriyeti kısıtlayıcı ( 2-7-21 gün oda hapsi diyebiliyorlarmı?) ceza varmı bilmiyorum duymadım. Sorgulama ve yargılamalarda her kurumun kendi hakimi savcısı'da yoktur. Hukuk tek'dir.Herkes için geşerlidir. Bu sivilde olsa Askerde olsa fark etmez. Bu gün polis teşkilatı kendi yargılamasını neden yapamıyor ,yada öğretmenler,işçiler vs? Yapmasıda doğru olmaz zaten. Biz hukuk devletinde yaşıyoruz ve her ne sebeple olursa olsun yaptırımlar hukuksal ehliyeti olan insanlar tarafından ve insan haklarına uygun şekilde verilmelidir. Bu insanlar terörist değildir,katil değildir . Şimdi o cezayı veren kişi nedir hakimmidir savcımdır ,ceza alan kişiyi kim savunmuştur savunmasını kendimi yapmıştır savunma yapması için imkan verilmişdir. Yoksa Savunmanız yetersiz görülmüz 7 gün göz hapsi uygun görülmümü denilmiştir. Yoksa bu cezayı veren makam bütün bunların hepsi midir, hem hakim hem savcımıdır. Unutmayın hukuk olmazsa hiçbir şey olmaz hukukun ilkelerini kabul edersek sorunların altından en kolay şekilde kalkarız. yıl 2009 garip bir uygulama değilmi. AYRICA BU GERÇEĞİ GÖRMEK ''TARAF'CI OLMAK DEĞİLDİR. TAM AKSİ BEN ''YENİÇAĞ''CIYIM Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2009 Biz bu konu başlığında darbecilikten bahs etmiyoruz Sayin politika. Konu tamamen farklı .Askerin sivil mahkemelerde yargılanmasından bahs ediyoruz.Bu konuda ısrarcı olmaya gerek yok, çıkın sokağa önünüze gelen Askerlere sorun . Nasıl bir cevap alacaksınız daha sonrada bizimle paylaşın daha iyi olur. Bu ceza olayını düşünün isterseniz.Sayin umur talu yüzde 80 diyor ama, benim sorduğum askerlerin yüzde yüzü sivil mahkeme istiyor. Bilmiyorum bu fikirler nerden toplaniyor böyle seyi sordugunuzu inanmiyorum fakat inandik diyelim.. birde sor askerlik gönüllümü olsun diye.. sonra merak et askerlik gönüllü olsa kac kisi askerlik yapar. sonra asker kalkacak yaptigi sucu bilecek suctan yirtmak icin sivil yargilama diyecek.. sonra suc islememis asker durup dururken böyle gereksiz tartismanin icinde neden yer alsin..yok sormuslarda? Askere yasadişi maddeyle geleni askerden atmislar.. eger sivil görüs olsaymis birseferlik icim selbestmis hesabi Anlasilan birileri Milliyetcilik ayagiyla tekbir getirerek icmek istiyor.. Deniz sekide kapanmis gözünü sevdigimi sivil ceza özel kogus. birseferlik icim selbest.. Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2009 Bu ceza olayını düşünün isterseniz.Sayin umur talu yüzde 80 diyor ama, benim sorduğum askerlerin yüzde yüzü sivil mahkeme istiyor. Bilmiyorum bu fikirler nerden toplaniyor böyle seyi sordugunuzu inanmiyorum fakat inandik diyelim.. Bizim bir arkadaşa sordum ile başlayan sözde referandum sonuçlarının niceliği/niteliği hakkında yorum yapmak bile gereksiz. Araştırmaların içerisinde "Kim sormuş, kaç kişiye sormuş, ne sormuş, ne cevap almış, katılımcı sayısı, katılımcıların kategorilerine dağılımı" vs vs bin türlü detay vardır. Sizin sorduğunuz askerler sizin olsun sayın kaplan200. Bize nitelikli, bilimsel, akılcı ve mantıklı yorumlar lazım. Bize laf lazım değil. Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2009 Bizim bir arkadaşa sordum ile başlayan sözde referandum sonuçlarının niceliği/niteliği hakkında yorum yapmak bile gereksiz.Araştırmaların içerisinde "Kim sormuş, kaç kişiye sormuş, ne sormuş, ne cevap almış, katılımcı sayısı, katılımcıların kategorilerine dağılımı" vs vs bin türlü detay vardır. Sizin sorduğunuz askerler sizin olsun sayın kaplan200. Bize nitelikli, bilimsel, akılcı ve mantıklı yorumlar lazım. Bize laf lazım değil. Sizden zor birşey istemiyorum... Çıkın ve sokakta gördüğünüz astsubay ve uzmanlara sorun bakalım nasıl bir cevap alacaksınız! Araştırmayı kendiniz yapın ,Siz sorun,istediğiniz kişilere sorun,Sivil yargıyı istiyormusun diye sorun ve cevabını kendiniz alın bizimle paylaşın. Bu kadar basit. Askeri kendine kalkan olarak kullanarak uzuz politika yapmaya gerek yok. Asker hepimizin Askeridir. Askeri savunuyormuş gibi gözüküp karşı görüşü taraf olarak göstermenizde ucuz politikadı.Eğer bu sistem yanlız subaylar için işliyorsa ve bu teşkilatta 4/3 oluşturan ast'lar rahatsızlık duyuorsa bu yanlışı kabul etmek Asker düşmanlığı değildir... Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2009 Sizden zor birşey istemiyorum... Çıkın ve sokakta gördüğünüz astsubay ve uzmanlara sorun bakalım nasıl bir cevap alacaksınız! Araştırmayı kendiniz yapın ,Siz sorun,istediğiniz kişilere sorun,Sivil yargıyı istiyormusun diye sorun ve cevabını kendiniz alın bizimle paylaşın. Bu kadar basit. Askeri kendine kalkan olarak kullanarak uzuz politika yapmaya gerek yok. dir... Çıkın ve sokakta gördüğünüz astsubay ve uzmanlara sorun bakalım nasıl bir cevap alacaksınız! Hayatinizda kactane astsubayla tanismisliginiz var merak ediyorum eger birtane bile olsaydi bu gercegi tam bilrdiniz asker disarda konusmaz. konusdu diyelim? hangi mehmetcik kendi ilkelerine ters düsen böyle bir konuda aksi düsünsün? Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2009 Hayatinizda kactane astsubayla tanismisliginiz var merak ediyorum eger birtane bile olsaydi bu gercegi tam bilrdiniz asker disarda konusmaz. konusdu diyelim? hangi mehmetcik kendi ilkelerine ters düsen böyle bir konuda aksi düsünsün? Asker dışarıda istihbarat bilgileri yada devlet sırrını açıklamıyor. en az 3-5 astsubay -uzman arkadaşım var yeterlimi? Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2009 Asker dışarıda istihbarat bilgileri yada devlet sırrını açıklamıyor. en az 3-5 astsubay -uzman arkadaşım var yeterlimi? Özellikle son yillarda artarak devam eden TSK’ya yönelik saldirilari bu arkadas subaylariniz bilmiyormu? en azindan sizin bilmeniz lazim? Türkiye Cumhuriyetine yönelik silahlı terör saldirilari ile mücadele eden Türk Ordusuna nasil psikolojik savasla saf disi birakmak istediklerini.. en azindan bizim bilmemiz lazim degil mi? bizim bildigimizin fazlasini bilen sözde ne kadar gercek subay olduklari mechul ya onlar daha fazlasini bilmiyor mu? Bilen bir subay.. nasil böyle zirvalar isledikleri suc neki bu kadar sizlanmaya gerek duduyuyorlar.. Söyleyin vatan sever arkadaslariniza? Söyleyin bu dönemde cephede tatli yemek sofrasi olmaz dayanikli olsunlar biraz. Orasi banka sübesi degil.. Asker ocagi Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.