Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
:) Bence hemen özür dilemeyin.

 

Ben, türban yasağının kamusal alanda yasak olmasının doğru, ama üniversitelerin kamusal alan dışında olabileceğini, dolayısıyla, üniversitelerde türbanın yasak edilmesinin yanlış bir karar olduğunu söylemiştim. Ve bu yasağın, iş inada bindiğinden yani konu inatlaşmaya dönüştüğünden, bu saatten sonra değiştirilmesinin de mümkün olmadığını ifade etmeye çalışmıştım.

o zaman bir yanlışlık da kendime yaptığım için size olan özrümü geri çekiyorum. Zira başkalarının haklarını ihlal etmediği sürece her inanç ve düşünce sahibi düşünce ve inancını özgürce yaşantısına yansıtabilmeli.

Gönderi tarihi:
o zaman bir yanlışlık da kendime yaptığım için size olan özrümü geri çekiyorum. Zira başkalarının haklarını ihlal etmediği sürece her inanç ve düşünce sahibi düşünce ve inancını özgürce yaşantısına yansıtabilmeli.

 

Eğer, siz devletin laik olmasını kabul etmişseniz, devleti temsil eden yasa, kurum ve kişilerin de her dine eşit mesafeli ve dinden bağımsız ( bu dinsiz demek değil ) olmasını kabul etmişsiniz demektir. Dini simgeler, ister istemez insanlar üzerinde müspet yada menfi psikolojik baskı yaratırlar. Bunun hizmet veren bir kurumda olması ise, vatandaşa anayasanın eşitlik ilkesine aykırı işlemler yapılmasına ve diğer çalışanlar üzerinde psikolojik baskı ve ayırım yapılmasına imkan sağlar.

Gönderi tarihi:
Eğer, siz devletin laik olmasını kabul etmişseniz, devleti temsil eden yasa, kurum ve kişilerin de her dine eşit mesafeli ve dinden bağımsız ( bu dinsiz demek değil ) olmasını kabul etmişsiniz demektir. Dini simgeler, ister istemez insanlar üzerinde müspet yada menfi psikolojik baskı yaratırlar. Bunun hizmet veren bir kurumda olması ise, vatandaşa anayasanın eşitlik ilkesine aykırı işlemler yapılmasına ve diğer çalışanlar üzerinde psikolojik baskı ve ayırım yapılmasına imkan sağlar.

Devletin laik olması ile ilgili bir sıkıntımız yoktur. Bunu yanilaiklik anlayışını kendi hobi ve fobileri için kullanmalara karşıyım. Başı kapalı bir bayan neden kamusal hizmetlerde herkese eşit mesafede duruyor olmasın. O zaman sakallı veya başı kapalı biri başı açık bir bayan yargıç veya başka bir kamu hizmeti veren görevliden (bence gereksiz ama) eşit olamayacağını neden beklemesin? Var mı ciddi bir gerekçesi?

Gönderi tarihi:
Devletin laik olması ile ilgili bir sıkıntımız yoktur. Bunu yanilaiklik anlayışını kendi hobi ve fobileri için kullanmalara karşıyım. Başı kapalı bir bayan neden kamusal hizmetlerde herkese eşit mesafede duruyor olmasın. O zaman sakallı veya başı kapalı biri başı açık bir bayan yargıç veya başka bir kamu hizmeti veren görevliden (bence gereksiz ama) eşit olamayacağını neden beklemesin? Var mı ciddi bir gerekçesi?

 

Eğer, bazılarının, '' başı açıklar dinsizdir '' ve '' başı kapalılar müslümandır '' diye bir toplumu kutuplaştırıcı söylemleri amacına ulaşsaydı ( buna doğru gidiyor ama henüz başaramadılar ), bu dediğiniz de olurdu.

 

Baş örtülüler ve sakallılar arasında tabii ki böyle düşünmeyenler de vardır, ama bu şekilde düşünenlerin o eşitsizliği yapma potansiyeli diğerinden çoktur.

Gönderi tarihi:
Devletin laik olması ile ilgili bir sıkıntımız yoktur. Bunu yanilaiklik anlayışını kendi hobi ve fobileri için kullanmalara karşıyım. Başı kapalı bir bayan neden kamusal hizmetlerde herkese eşit mesafede duruyor olmasın. O zaman sakallı veya başı kapalı biri başı açık bir bayan yargıç veya başka bir kamu hizmeti veren görevliden (bence gereksiz ama) eşit olamayacağını neden beklemesin? Var mı ciddi bir gerekçesi?

 

Mesele herkese eşit durup duramayacağı meselesi değildir. Kamu görevlileri devleti temsil ederler.

 

Bir devlet laik bir devletse dinsel tarafsızlığa sahiptir. Bir devlet demokratik bir devletse siyasal tarafsızlığa sahiptir. Laik ve demokratik bir devleti temsil eden kamu görevlileri görevleri başında hiçbir dinsel veya siyasi sembolü taşıyamazlar. Bu dünyadaki bütün laik ve demokratik ülkelerde böyledir.

 

Kamu görevlilerinin kılık kıyafetlerine ilişkin hükümetlerin ve diğer idare organlarının düzenleme yetkisi vardır. Fakat idare kılık kıyafetleri düzenlerken yasada kısıtlamalara ve ilkelere uymak zorundadır. Böylece iktidarda hangi siyasi parti olursa olsun, kamu görevlileriyle ilgili devletin siyasal ve dini tarafsızlığına aykırı kılık kıyafet düzenlemesi yapamaz. ,

 

Ne yapamaz ? Üstünde üç hilal, altı ok, ampul, ay ve gül, kelebek, orak çekik vs olan üniformaların giyilmesini zorunlu kılamaz. Üstünde haç, kelime-i tevhid, türban, cüppe, sarık olan üniformalar giymeyi zorunlu kılamaz (din görevlileri haricinde).

 

Yani iktidarda olan partinin kendi ideolojik görüşü, siyasal sembollerini kamu görevlilerin kıyafetlerinde kullanmasının önüne geçilir. Sahip olduğu din veya mezhap veya tarikat ya da cemaatin sembollerini kullanmasının önüne geçilir.

 

Türban bir dini kıyafettir. Dini semboldür. Tüm demokratik ve laik devletlerde olduğu gibi kamu görevlileri görevleri başında, hiçbir siyasal veya dini sembol taşıyamazlar.

Gönderi tarihi:
Eğer, bazılarının, '' başı açıklar dinsizdir '' ve '' başı kapalılar müslümandır '' diye bir toplumu kutuplaştırıcı söylemleri amacına ulaşsaydı ( buna doğru gidiyor ama henüz başaramadılar ), bu dediğiniz de olurdu.

 

Baş örtülüler ve sakallılar arasında tabii ki böyle düşünmeyenler de vardır, ama bu şekilde düşünenlerin o eşitsizliği yapma potansiyeli diğerinden çoktur.

İşte tam da anlaşmazlık bundan kaynaklanıyor. "potansiyel" faraziyeler itham edici, yorumlayıcı ve yargılayıcıdır. Maalesef yaptığınız da budur. İnsanların özgürlüğü bütün marjinal, radikal ve bozgunculukları zararsızlaştırıcı bir güce sahiptir. Eşitlik ise herkes ve herkesim için. Başkalarının haklarını ihlal ederisek yarın bize de reva görüleni kınamamız etik ve dürüstçe değildir. Vesselam.

Gönderi tarihi:
Mesele herkese eşit durup duramayacağı meselesi değildir. Kamu görevlileri devleti temsil ederler.

.

.

.

Türban bir dini kıyafettir. Dini semboldür. Tüm demokratik ve laik devletlerde olduğu gibi kamu görevlileri görevleri başında, hiçbir siyasal veya dini sembol taşıyamazlar.

Laik ve çadaş bir yönetim vatandaşının kıyafetinin dini olup olmadığına bakmaz, bakmamalıdır. Baş örtüsü bir tercihtir, insani bir haktır. Bugün Belçika Parlamentosunda bir türk ve başörtülü olan Bayan Özdemir alkışlanan tek parlamenterdi. Bilmem demokratik ülkelerde bu konuda tek anlayıa sahip uygulama var mı? zannetmiyorum.

Gönderi tarihi:
Laik ve çadaş bir yönetim vatandaşının kıyafetinin dini olup olmadığına bakmaz, bakmamalıdır. Baş örtüsü bir tercihtir, insani bir haktır. Bugün Belçika Parlamentosunda bir türk ve başörtülü olan Bayan Özdemir alkışlanan tek parlamenterdi. Bilmem demokratik ülkelerde bu konuda tek anlayıa sahip uygulama var mı? zannetmiyorum.

 

İşte böyle kelime oyunlarına hiç gerek yok. "vatandaşının kıyafetine bakmaz" biz sokakta ki vatandaştan bahsetmiyoruz. Devlet vatandaşların sokakta ne giydiğiyle ilgilenmez. isteyen istediğine giyer, istediği şekilde giyinir. Sokakta şortla terlikle gezmek serbesttir. Ama ayağında terlik, bacağında şort, üstünde penye ile mahkeme salonunda bir hakim olmaz.

 

Biz kamu görevlilerinden bahsediyoruz. Kamu hizmeti veren görevlilerin görevleri başında giydiği kıyafetlerden.

 

Bütün dini kıyafetler, dini semboller, siyasi semboller tercihtir. Tüm vatandaşlar için haktır. İsteyen istediğine inanır, istediği siyasi görüşe mensup olur ve e yasadışı bir örgütün sembolü olmadıkça istediği siyasi sembolü taşır.

 

Ancak kamu görevlileri, kamu hizmeti veren devleti temsil eden kimselerdir. Görevlerini yaparken devletin belirlediği belli kurallar, belli kıyafet tarzları ile görev yaparlar.

 

mesela;

 

Bir hakim istediği siyasi görüşe sahip olabilir. İstediği partiye oy verebilir. Ama hiçbir siyasi partiye üye olamaz. Hiçbir siyasi partinin faaliyetlerine katılamaz. hiçbir siyasi partinin sembollerini taşıyamaz. Şimdi bunu "devlet vatandaşların siyasi görüşlerine karışamaz, vatandaşların siyasi faaliyet göstermesini engelleyemez, siyasi partilere üye olabilmek anayasal haktır" diye yorumlamak ne kadar çarpıtmaysa bu arkadaşımızın yaptığıda o kadar çarpıtmadır.

 

Artı hangi demokratik laik çağdaş ülkede görülmüş. Kamu görevlerinin görevleri başında haç, kippa, musevi yıldızı vb diğer dini sembolleri takarak görev yapabildiği ?

Gönderi tarihi:
Din ve inanc bireyseldir ve dolayisiyla Türban da sahsin bireysel tercihidir. Ama bu tercihlerimizi özel hayatimizda uygulayabiliriz ve diger alanlarda genel kurallar vardir bu kurallarada herkesin uymasi gerekli.

 

Özgürlük ve demokrasi hic bir zaman kendi sahsi inancimi veya düsüncemi her alamda ve ortamda yasayacagim veya uygulayacagim anlamina gelmez.

 

Bir kadin özel hayatinda inanci geregi yasamay özgürdür ama mesela doktor ise, Avukat ise, hakim veya savci ise, milletvekili ise, yani kamuda görev yapiyorsa genel kurallara uymak zorundadir. Nasilki özel sektörde bile kendi kurallari var ise kamu icinde de kendine öz kurallar vardir. Herkesin inancina, yasam tarzina göre kamuda kurallar cogaltilamaz.

 

Seriatci kesimin artik demokrasi ve özgürlük sözcüklarini kendi kötü emellerine alet etmelerine hic te gerek yok. Onlar zaten en keskin demokrasi ve özgürlük karsitidirlar.

 

Ilk defa altina imzami atabilecegim bir iletinizi okuyorum,kutlarim.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
İşte tam da anlaşmazlık bundan kaynaklanıyor. "potansiyel" faraziyeler itham edici, yorumlayıcı ve yargılayıcıdır. Maalesef yaptığınız da budur. İnsanların özgürlüğü bütün marjinal, radikal ve bozgunculukları zararsızlaştırıcı bir güce sahiptir. Eşitlik ise herkes ve herkesim için. Başkalarının haklarını ihlal ederisek yarın bize de reva görüleni kınamamız etik ve dürüstçe değildir. Vesselam.

 

Özgürlük, bütün marjinal, radikal ve bozgunculukları zararsızlaştırıcı bir güce sahip değildir. Buna karşın gereksiz özgürlük kısıtlamaları da insanları radikaleştiricidir.

 

Bu gruplar tarafından, çıkarılan '' başı açıklar dinsizdir '' ve '' başı kapalılar müslümandır '' gibi toplumu kutuplaştırıcı söylemler, üniversitelerde türban yasağı gelmeden önce yerleştirilmeye çalışılan bir anlayıştır. Karşı tarafı radikalleştirici bir eylemdir. Bu yüzden, üniversitelerde de yasak gelmiştir.

 

Bir şeyin potansiyel olması onun bir zan olduğu ile farklıdır. Yüksek bir yere çıkıp, yerçekimi potansiyeli var diyorsak, kesin düşeriz. :)

Gönderi tarihi:
Cryano, yalnız bazıları, başı açıklığı da bir din gibi görüyorlar. Onların bakış açısı ile düşünülürse bu eşitlik meselesi önemli.

 

Dostum bu önyargı ve önkabul olur. Yani ne bileyim böyle bir kriterle ancak başka ülkelerde Türkiye'de ki gündem ve kutuplaşmalarda tam nötr olacağına emin olduğumuz kamu görevlileri getirip onlara görev vermemiz gerekir. Türbanlı bir hakimin, başı açık bir sanık veya müştekiye eşit davranmayabileceği yargısı, Türk bir hakimin, kürt bir sanık veya müştekiye, kürt bir hakimin türk bir sanık veya müştekiye eşit davranmayabileceği yargısından daha yüksek olasalıkta değildir bana göre.

 

Yani, elbette her kamu görevlisinin bir siyasi görüşü vardır, yakın olduğu bir ideoloji vardır. din konusunda inançlı veya inançsız bir tutumu vardır. Bunların bir kısmı din, ister siyasi görüş, ister ideoloji konusunda olsun radikaldir. Bir kısmı değildir. Ama devletin bu konuda ki kriteri birey olarak sahip oldukları görüşler ve ideolojiler değil, hizmet verirken bunlara dayalı ayrımcılık yapıp yapmadıklarıdır.

 

Türbanlı hakim olursa, başı açıklara ayrımcılık yapar, türbanlı doktor olursa başı açık hastalara ayrımcılık yapar şeklinde bir öngörü, pek sağlıklı olmaz kanımca.

 

Siyasi, idelojik ve dini sembolleri taşıyan devlet görevlilerin varlığı, bunlarla örtüşmeyen inanç veya siyasi görüşe sahip vatandaşlar üzerinde baskı unsuru olur. İktidarda olan partilerin yakın oldukları inanç, ideolojilerin devlet eliyle topluma dayatılması olur şeklinde ki öngöre hem mantıklı, hemde doğrudur.

 

Fakat diğer için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Başı açıkların dinsiz olduğunu düşünen türbanlılar var mıdır ? Vardır elbette. Fakat, kürtlerin ve ermenilerin bu ülkenin düşmanları olduğunu düşünen şovenistlerde vardır. Tüm milliyetçilerin faşist olduğunu düşünen marksistlerde, tüm türbanlıların şeriatçı olduğunu düşünenlerde. Bunlar hem toplumda, hem de kenti cihetleri arasında azınlıktadır. Zaten bunların çoğunlukta olduğu durumlarda, devletin yasaları ve kanunlarının geçerliliği, işlerliğide kalmaz. Bir anlamı olmaz.

 

Türbanlı olmanın, başı açıklara karşı ayrımcılık yapma potansiyeli barındırdığı öngörüsünden hareketle, kamu görevlilerinin türban takmaması gerektiğini savunmak ne yazık ki gerçekten geçerli bir neden değil. Erkek kamu görevlilerinde aynı konuda kriterimiz ne olur ? Ya da görev başında başını açıp dışarıda kapayan kamu görevlileri, başını açtıkları görev saatleri içerisinde, normalinden farklı bir düşünce sistematiğine mi sahip olur ?

 

Artı sonu olmaz dostum bunun.

 

Devlet kamugörevlilerin ayrımcılık yapıp yapmama potansiyellerini ancak daha önce ayrımcılığa dayalı bir suçtan sabıkası olduğu durumlarda gözetir. Yoksa böyle bir öngörüde bulunmaz. Kamu görevlileri görevlerini icra ederken, denetim altındadırlar. Yaptıkları her işlem, verdikleri her karara karşı, adli ve idari itiraz yolu açıktır.

 

Bir hakimin, bir doktorun, ya da herhangi bir kamu görevlisinin dini, siyasal, ideolojik temelli ayrımcılık yapmasının önüne geçmenin yolu, öngörülerden öte, adli ve idari denetimdir. Ve buna müsamaha göstermemektir.

 

Zaten devletimizin buna benzer bir konuda çok büyük bir ayıbı vardır ve hala devam etmektedir. Türkiye'de gayri müslimler polis olamaz. Benzer bir önkabul ve önyargıyla alınmış bir karardır ve halen yürürlüktedir.

Gönderi tarihi:
Laik ve çadaş bir yönetim vatandaşının kıyafetinin dini olup olmadığına bakmaz, bakmamalıdır. Baş örtüsü bir tercihtir, insani bir haktır. Bugün Belçika Parlamentosunda bir türk ve başörtülü olan Bayan Özdemir alkışlanan tek parlamenterdi. Bilmem demokratik ülkelerde bu konuda tek anlayıa sahip uygulama var mı? zannetmiyorum.

 

Bu alkışın hesabı kitabı muhakkak yapılmıştır. Kimse boşu boşuna alkış tutmaz birilerine. Hristiyan Demokrat partisinden parlamentoya türbanı ile girişi mi gururlandırıyor sizi anlaşılır gibi değil.

Gönderi tarihi:
Bu alkışın hesabı kitabı muhakkak yapılmıştır. Kimse boşu boşuna alkış tutmaz birilerine. Hristiyan Demokrat partisinden parlamentoya türbanı ile girişi mi gururlandırıyor sizi anlaşılır gibi değil.

İşte farkımız bu...

Siyasi partinin adının hristiyan olmasını sorun olarak görmüyoruz. Mahinur ÖZDEMİR bu tercihi yaparken (bildiğim için söylüyorum) müslüman-hristiyan ayırımına bakmadan siyasi bir tercihte bulunmuştur. Ve müslümanların çoğunlukla yaşadığı ülkenin meclisinden içeri almadığı müslümanlar arasında yaygın olan kıyafeti hristiyanlar alkışlarla meclislerine almışlardır. Kaldı ki ondan ne alıp ne verecekler? Şeffaf siyasetin merkezi olan ülkede ne olabilir ki?

Zaten bizi bu hale düşüren de paranoyalarımız değil mi?

Gönderi tarihi:
Mahinur ÖZDEMİR bu tercihi yaparken müslüman-hristiyan ayırımına bakmadan siyasi bir tercihte bulunmuştur

bu siyasi tercihi Belçikada camii yapına karşı çıkan Hristiyan Demokrat Partiden yana . Bir müslüman olarak umarım bu konuda da bir şeyler yapar ve o zaman da alkışı alır :)

Gönderi tarihi:
bu siyasi tercihi Belçikada camii yapına karşı çıkan Hristiyan Demokrat Partiden yana . Bir müslüman olarak umarım bu konuda da bir şeyler yapar ve o zaman da alkışı alır :)

Cami diyorsunuz da, Brüksel'de muazzam bir camii kendim gördüm. Hristiyan ülkede her önünüze gelen yere cami açılmaz açtırmazlar. Ya biz kiliselere çok mu katlanabiliyoruz?

Kaldığım şehirdeki ona yakın kiliseden sadece bir tanesi faal. Cemaati de koruma altına alınmakta... Zira nesli tükenmek üzere.

Şu kısmete bakın baş örtüsünü savunan biri hristiyanlardan yana... İşte özgürlük herkes ve herkesim için istenince böyle oluyor demekki...

Gönderi tarihi:
Dostum, ben teslim olalım mı demiştim ?

 

Bir şeyi doğru savunmanın yolu, '' yassak hemşerim! '' demek değildir.

 

Mesela, Türkan Saylan bu konuda olumlu çalışmalar yapmıştır. Üniversiteye giden genç kızların bir kısmının parasızlık yüzünden cemaatlere teslim olmamaları yönünde çaba göstermiştir. Ancak, bu insanlara, dinde böyle bir emrin olmadığı, siyasal İslam ideolojisinin İslamla aynı şey olmadığı yeterince anlatılmamıştır. Kazanmak dediğim, yanlış siyaset dediğim de budur. Bir şeyi yasaklayarak ancak insanları radikalizme itersiniz.

 

 

 

Halkımız, Arap İslamı kendilerine çok güzel ve başarılı bir şekilde zerkedildiği ve türban yasağı konusu üzerinden mağdur edebiyatı yapıldığı için, özellikle kentlerde giderek, geleneksel Anadolu İslam anlayışını terkederek Arap milliyetçiliğinin ürünü Emevi İslam anlayışını benimsemektedir. Trend budur.

 

Bir görüşün, felsefenin yayılması için sermaye gücü şarttır. Gazeteler, TV'lerve onları finanse eden sermaye, ağırlıklı olarak hangi kesimin elindeyse, o kesimin görüşleri ivme kazanır. Doğanın yasası böyle işler. Bu sermayenin nereden geldiğini söylememe gerek yok sanırım. Anladın sen onu...

Sayin Dogrucudavut ben teslim olalim demedim demek istedigim senin güzel herzaman yerinde olan düsüncelerini görebilmek acisindan yoksa teslim mi oluyoruz diye panik atak yaratmis olabilirim..

 

Türbana karsi etkin bir siyaset üretilemediginden yola cikarsak ben gene üstüne basa basa söylüyorum burda en etkin siyaset geleneklerimiz göreneklerimizdir halkin kendisidir? karari verecekde onlardir bunu zamana onlara birakalim bu konuda zaman en iyi ilactir bunu net bir sekilde görmemekde imkansizdir?..

 

zaman onlari fes edecektir..

 

bu yaziyi yazdiktan sonra ertesi gün neyle karsilasmistim tv de mezuniyet gecesinde bir bakanin bütün ögrenciler tarafindan nasil protesto edildigini.. O ögrencilerin arka planda ki ailelerine bakarsak cogunlugunda benim bahsettigim örf ve adetlerimiz vardir? onlar istedigi kadar bilimsel olmayan felsefeye yatirim yapsin dogasina aykiridir..

 

Gene mecaze anlaminda ülkemizi karanliga gömmek isteyen bir avuc olusuma bu konuda teslim olmanin anla mi yok diyorum...

 

geleneklerimiz göreneklerimizden olan bir kolbasti bakin belki bir tebessüm olacak fakat geldigi nokta yakaladigi cosku ortada..

 

Halkimizin gelenekleri görenekleri onlari her gecen gün eritecektir.

 

 

Öncelikle Türban ve Dini kavrami öne alirsak.islam tesirinden sonra türban tesiri diyelim

 

Dinimizde kilik kiyafet diye bir kavram var mi? var ise dedelerimiz ninelerimiz ilk önce hangi giyim kusam kavramla karsi karsiya kalmistir..

yada insanlarin varligindan beri doga sartlarina göre vede icinde bulunduklari ortama göre kilik kiyafetleri gelisim degisim mi göstermistir

 

Bildigim kadariyla bu Türban Ne bilimde yeri olan nede örf ve geleneklerimizde yeri olan vede dinimizde yeri olmayan bu örtüyü doga üstü bir örtü gibi sunanlara evet doga üstüdür tescilini onlara teslim etmek ne anlama gelir yoksa bu bir nevi bir maniviyat i teslim etmek mi oluyor hosgörü yoluyla.. metafizik felsefeye adapte olabilmek icin. artik islam aleminde bundan sonra hic bir kuskuda kalmiyor onlarin gelmek istedigi noktayi bizler bütün kazanimlari silerek o noktadan ele alip dogaüstü bir basariyla sözüm ona diyalektik yasalara göre ters bir sicramayla yani dogaüstü sicramayla büyük zafer kazanacagiz felsefe vede materyalist düsünceleri bir kenara atarak.. olabilirmi böyle sey?

 

madem cagdas olmak istiyoruz dünyaya entegre olmak istiyoruz dünya insani olmak istiyoruz.. insanlarin bilimsel buluslarindan ve o nimetlerden faydalanmak istiyoruz. O zaman dogaüstü bu türbani okula sokmayacagiz aksi takdirde hitler mezarindan kalkip bir okulda egitim vermek isterse o uni formasiyla onuda saygiyla karsilamak zorundayiz. iste bu noktada avrupada hitlerin o formasina izin verilse bugün avrupa kitasi kisa zamanda halki o tek formayla dolasir!

 

madem bilimsel cagdas olmak istiyoruz o zaman dogaüstü bu tip formalardan uzak duracagiz!

 

yoksa bu tip formalarin sınırlarını koyamayiz?

 

Sayin Dogrucudavut bizim örf ve geleneklerimiz geleneksel Anadolu İslam anlayışını terkederek Arap milliyetçiliğinin ürünü Emevi İslam anlayışını benimseyen Trend i kolbastiyla tarihin karanligina gömecegiz.. Trend basladigi noktada tekrar o noktada kendini fes edecektir.

Gönderi tarihi:
Sayin Dogrucudavut ben teslim olalim demedim demek istedigim senin güzel herzaman yerinde olan düsüncelerini görebilmek acisindan yoksa teslim mi oluyoruz diye panik atak yaratmis olabilirim..

.

.

.

Sayin Dogrucudavut bizim örf ve geleneklerimiz geleneksel Anadolu İslam anlayışını terkederek Arap milliyetçiliğinin ürünü Emevi İslam anlayışını benimseyen Trend i kolbastiyla tarihin karanligina gömecegiz.. Trend basladigi noktada tekrar o noktada kendini fes edecektir.

 

Cagdasligi kilik kiyafetle degil, beyninizle, ufkunuzla, bilgiyle olcun lutfen? Aksi taktirde sizin yaptiginiz UCUZ CAGDASLIK olur! Sahte olur!

Turkiye nufusunun yarisindan cogu turbanin yasallasmasini isterken siz 'yasaklansin" diye dayatiyorsunuz?

Bir de kalkmis kulturden hakltan bahsediyorsunuz.

Halkin iradesine saygi gosterin lutfen! :angry:

 

Diyarbakirli...

Gönderi tarihi:
......

madem bilimsel cagdas olmak istiyoruz o zaman dogaüstü bu tip formalardan uzak duracagiz!

 

yoksa bu tip formalarin sınırlarını koyamayiz?

 

Sayin Dogrucudavut bizim örf ve geleneklerimiz geleneksel Anadolu İslam anlayışını terkederek Arap milliyetçiliğinin ürünü Emevi İslam anlayışını benimseyen Trend i kolbastiyla tarihin karanligina gömecegiz.. Trend basladigi noktada tekrar o noktada kendini fes edecektir.

 

Sorunu dini olarak görebilirsiniz, ancak bir insan hakkı olarak düşünmek çok mu zor? Her ne olursa olsun bu bir tercihtir ve asla kimseye, hiçbir şeye zararı olmayan bir tercihtir. Böyle kabul etmek neden mümkün olmasın?

Gönderi tarihi:
Sayin Dogrucudavut bizim örf ve geleneklerimiz geleneksel Anadolu İslam anlayışını terkederek Arap milliyetçiliğinin ürünü Emevi İslam anlayışını benimseyen Trend i kolbastiyla tarihin karanligina gömecegiz.. Trend basladigi noktada tekrar o noktada kendini fes edecektir.

 

Dostum inşallah diyelim. Umarım dediğin gibi olur.

Gönderi tarihi:
Türbanlı olmanın, başı açıklara karşı ayrımcılık yapma potansiyeli barındırdığı öngörüsünden hareketle, kamu görevlilerinin türban takmaması gerektiğini savunmak ne yazık ki gerçekten geçerli bir neden değil.

 

Evet, abartı bir genelleme olabilir ve ben bu genellemeyi, toplumun tamamen siyah-beyaz misali kutuplaştırıldığı ya da böyle bir trendin varlığı varsayımına dayandırmıştım. Bir de, daha öncesinde olmayan üniversitelerde türban yasağının, bu tip kutuplaştırıcı söylemlerin artması nedeniyle, bir potansiyel tehdit olarak algılanıp konulduğunu söylemiştim. Yani, senin Ermeni Polis örneğinden pek farklı değil bu açıdan.

 

Yani, düşünüyorum da, bu forumdaki görüşleri, Türkiye’deki görüş çeşitliliğinin bir yansıması olarak ele almak mümkün ise ve forumda bir anket yapılsa, eminim bir çok konuda büyük bir ağırlıkla siyah-beyaz kutuplaşması anket sonucu olarak çıkar gibi geliyor. Tabii bu forumdaki görüş ağırlıklarını, Türkiye’deki görüş çeşitliliğinin bir yansıması olarak ele almak da belki çok sağlıklı olmaz ama…neyse

 

Erkek kamu görevlilerinde aynı konuda kriterimiz ne olur ?

 

Çember sakal olabilir.

 

Siyasi, idelojik ve dini sembolleri taşıyan devlet görevlilerin varlığı, bunlarla örtüşmeyen inanç veya siyasi görüşe sahip vatandaşlar üzerinde baskı unsuru olur. İktidarda olan partilerin yakın oldukları inanç, ideolojilerin devlet eliyle topluma dayatılması olur şeklinde ki öngöre hem mantıklı, hemde doğrudur.

 

Peki, '' şeytanın avukatlığı '' nı yapayım biraz ( yanlış anlaşılmasın bu bir deyimdir ), ilgili kanuna, '' Kamu görevlilerinin genel ahlaka, meslek etiğine aykırı olmaması şartıyla dini, siyasi simgeler taşıma ve kıyafet serbestiyeti, iktidara gelen partilerin siyasi görüşüne göre değiştirilemez '' gibi bir madde konulursa, bu sakınca önlenemez mi ?

 

Ya da sorduğum soruyu kendim cevaplarsam, Türkiye gerçeğinde kamu görevlilerinin tayininde, iktidara yakın olanların öncelik olacağı kesinken bu da çözüm olmaz gibi geliyor bana.

 

Belki bunun da çaresi, kamu görevlilerin seçiminin, tamamen objektif kriterlerle ( mülakat olmadan yazılı sınavla ) yapılmasıdır. Ancak, bu durumda da sınavı kazananlardan belli bir siyasi ya da dini görüşe sahip olanlarının dönem dönem çoğunlukta olabileceği varsayımı da bu görüşün de geçerliliğini çürütür diye düşünüyorum.

 

Aslında, sen de fark etmişsindir, beni, kıyafet düzenlemesi mantığını kurarken bu eşitlik varsayımına götüren, daha çok, bazı vatandaşların '' Çağdaş kıyafetli olmak da bir dini simgedir çünkü laiklik de bir dindir, zira din yaşama biçimidir '' mealindeki iddiaları olmuştu. Böyle düşünenler için bu yasağın açıklaması ne ile ve nasıl olacak ? Çünkü, ne yapsanız da Laiklik'in '' bir tür din '' olamayacağını bazılarına anlatabilmek mümkün olmuyor.

Gönderi tarihi:
Dinimizde kilik kiyafet diye bir kavram var mi? var ise dedelerimiz ninelerimiz ilk önce hangi giyim kusam kavramla karsi karsiya kalmistir..

yada insanlarin varligindan beri doga sartlarina göre vede icinde bulunduklari ortama göre kilik kiyafetleri gelisim degisim mi göstermistir

 

Evet, bu da ilginçtir ki, bugün dini bir emir olarak düşünülen bu tip giysiler mesela '' Çarşaf '', Suriye'deki manastır rahibelerinden etkilenilerek İslam'a girmiştir. Osmanlı'da 19.yy’ın ikinci yarısına kadar çarşaf giyen yoktu. Çarşaf Suriye'den gelmiştir. O zamanlarda İstanbul'da, Ferace, Yaşmak denen aşağıdaki gibi giysiler varmış.

 

a127.gif10.gifg244gs.jpg

 

 

Daha da ilginç olanı Abdülhamit döneminde çarşaf giyilmesinin yasaklanmış olması. :)

Gönderi tarihi:
İşte farkımız bu...

Siyasi partinin adının hristiyan olmasını sorun olarak görmüyoruz. Mahinur ÖZDEMİR bu tercihi yaparken (bildiğim için söylüyorum) müslüman-hristiyan ayırımına bakmadan siyasi bir tercihte bulunmuştur. Ve müslümanların çoğunlukla yaşadığı ülkenin meclisinden içeri almadığı müslümanlar arasında yaygın olan kıyafeti hristiyanlar alkışlarla meclislerine almışlardır. Kaldı ki ondan ne alıp ne verecekler? Şeffaf siyasetin merkezi olan ülkede ne olabilir ki?

Zaten bizi bu hale düşüren de paranoyalarımız değil mi?

 

Temel siyasları başta ortadoğu olmak üzere müslüman ülkelerden gelen göçmenlere yönelik düşmanlığa oturtmuş bir anlayışın bu hareketi sadece, bir konu mankeni ile imaj tazeleme çabasıdır. Mahinur Özdemir gönüllü bir konu mankeninden öte konumda değildir.

Gönderi tarihi:
Temel siyasları başta ortadoğu olmak üzere müslüman ülkelerden gelen göçmenlere yönelik düşmanlığa oturtmuş bir anlayışın bu hareketi sadece, bir konu mankeni ile imaj tazeleme çabasıdır. Mahinur Özdemir gönüllü bir konu mankeninden öte konumda değildir.

Sadece evhamlarınızı dile getiriyorsunuz.

Hiç mi iyi tarafından bakamıyorsunuz?

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.