Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

MAYINLI ALANLAR ÜRETİCİYE VERİLSİN... Bu durumda; 20 Milyon dolarlık tarımsal gelir ve 15.000 kişiye istihdam sağlanılabilir...


MAYINLI ARAZİLER ÜRETİCİYE VERİLSİN...  

9 üye oy verdi

  1. 1. MAYINLI ARAZİLER ÜRETİCİYE VERİLSİN...

    • Yöre Halkı Üreticisine Verilsin...
      8
    • Yabancılara Satılsın...
      0
    • Yerli Sermayeye Satılsın...
      0
    • Hükümet yanlılarına Peşkeş Çekilsin...
      1
    • Terör için öylece bırakılsın...
      0
    • Devlet El Koysun...
      0
    • Hiçbir fikrim yok...
      0


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

maynlaraziler.jpg

Ziraat Mühendisleri Odası’nın, mayınlı arazilerle ilgili hazırladığı raporda, Suriye sınırındaki 216 bin hektarlık mayınlı alanın üreticiye geri verilmesi durumunda yılda 20 milyon dolarlık tarımsal gelir elde edilerek 15 bin kişiye istihdam sağlanabileceğine dikkat çekildi.

 

Raporda ayrıca, arazilerin yabancı şirketlerin denetimine geçmesiyle yöre halkının 1954 yılında kamulaştırılarak kendilerinden alınan topraklara giremeyeceği vurgulandı.

 

Türkiye’nin Suriye sınırındaki 510 km’lik uzunluğa sahip 216 bin dekar mayınlı alanın temizlenmesiyle ilgili mecliste görüşülmekte olan kanun tasarısının yarattığı tartışmalara Ziraat Mühendisleri Odası’da (ZMO) katıldı. ZMO’nun, Suriye sınırında bulunan Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin illerindeki şube ve temsilcilikleri aracılığıyla hazırladığı raporda çarpıcı sonuçlar ortaya kondu. Rapora göre, 49 yıllığına yabancı şirketlerin denetimine girecek olan birinci ve ikinci sınıf tarım arazilerinden oluşan mayınlı alanların bölge üreticilerine verilmesi durumunda yılda 20 milyon dolarlık tarımsal gelir elde edilebilecek ve 15 bin kişiye yeni istihdam sağnacak.

ZMO Genel Başkanı Gökhan Günaydın, yaptığı yazılı açıklamada mayınlanan alanların yeniden üretime dönmesinin sevindirici olduğunu belirtirken, bu arazilerin ülke ve gıda güvenliği açısından stratejik önemine dikkat çekerek tasarının derhal geri çekilmesini istedi.

 

YÖRE HALKI KENDİ TOPRAĞINA GİREMEYECEK!

ZMO Genel Başkanı Gökhan Günaydın, yaptığı yazılı açıklamada yasa tasarısının kabulü halinde yabancı şirketlerin 2014 yılına kadar mayınları temizleyeceğini ve 2058 yılı sonuna kadar bu arazileri tarımsal amaçla kullanacağını ancak bu durumda yöre halkının 1954 yılında kamulaştırılarak kendilerinden alınan topraklara giremeyeceğinin altını çizdi. Sözü edilen mayınlı alanlarda, en büyük oranı birinci ve ikinci sınıf tarım arazilerinin oluşturulduğu belirtilen açıklamada, işlenebilir tarım arazilerinin yanında, daha düşük miktarlarda olmak üzere mera alanları, orman ve makilik alanlar ile leçenik volkanik kayalarla kaplı alanlar bunduğuna dikkat çekildi.

 

15 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLANABİLİR

Mayınlı arazilerin işlemeli tarıma elverişli bölümünün yaklaşık 170 bin dekar olduğu ve bu arazilerin % 70’inin sulanabilir özellikler taşıdığının vurgulandığı açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, üretim deseni önerilerimizde yer alan ürünlerin verim değerleri, mevcut üretim maliyetleri ve piyasa fiyatları yanında destekleme ödemeleriyle birlikte değerlendirildiğinde; bir dekar alandan elde edilen net gelir mercimekte 100, mısırda 150, buğdayda 174, pamukta 190, zeytinde 640 ve Antep fıstığında 650 Lira’dır. Sebze meyve, bağcılık, seracılık, hayvancılık ve organik tarım gibi faaliyetler, yaratılacak katma değeri daha da yükseltmektedir. Bu çerçevede, dekar başına net gelir ortalaması 180 lira olarak değerlendirildiğinde, mayınlı arazilerin tarıma açılması durumunda elde edilecek yıllık net gelirin 20 milyon doların üzerinde olacağı hesaplanmaktadır.

 

Üretim gücünü örneklendirebilmek açısından, tümüyle monokültür tarım yapılması varsayımıyla, sözkonusu alandan yılda 85 bin ton pamuk veya 102 bin ton buğday veya 212 bin ton mısır elde etmek mümkündür. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Türkiye’nin gelişmişlik düzeyi en düşük bölgelerinden olması bağlamında; mayınlı arazilerin temizleme sonrasında yöre çiftçisine tahsis edilmesi durumunda yaratacağı istihdam, Türkiye’nin sosyal dengeleri açısından çok önemlidir.

 

170 bin dekar işlenebilir tarım alanı, Türkiye ortalama işletme ölçeği olan 59 dekarlık işletmelere bölündüğünde, 2881 adet tarım işletmesi doğmaktadır. Her bir hanenin en iyimser tahminle tarım işinde çalışabilecek yaşta olan 5 kişiden oluştuğu düşünüldüğünde, 14,405 kişilik bir istihdam kapasitesi ortaya çıkmaktadır. İşletme başına yıllık net gelir ise 10 bin 621 lira olarak gerçekleşmektedir. Kooperatif yapı altında örgütlenen köylü üreticinin, her işletmede ziraat mühendisleri önderliğinde gerçekleştirecekleri üretim, Türkiye’nin gıda güvenliği ve gıda güvencesine önemli katkılar sağlayacaktır.”

 

2014’E KADAR TEMİZLENMESİ GEREKİYOR

Kamuoyunda tartışma yaratan mayınlı arazilerin temizlenmesiyle ilgili Kanun Tasarısı, Türkiye’nin de imza koyduğu Ottowa Sözleşmesine dayanıyor. Anti Personel Mayınların Kullanımının, Depolanmasının, Üretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanması ve Bunların İmhası ile ilgili 1999 tarihli Ottowa Sözleşmesi, TBMM tarafından 12.3.2003 gün, 4824 sayılı Yasa ile onaylanmıştı. Buna göre, Türkiye’de döşeli bulunan kara mayınlarının 2014 yılına kadar temizlenmesi gerekiyor.

İ

ŞTE ZMO’NUN MAYINLI ARAZİLER RAPORUNDAN ÇARPICI BAŞLIKLAR:

- Mayın temizleme masrafının geri dönüş hızı, yıllık 20 milyon dolarlık net tarımsal gelir bazında hesaplanmalıdır. Örneğin 100 milyon dolarlık bir mayın temizleme finansmanı, 5 yıl içinde geri dönmektedir. Bu çerçevede, mayın temizleme işi, finansmanı sağlanarak, denetimli bir şekilde gerçekleştirilmelidir.

- Temizlenen arazi yöre çiftçisine tahsis edilmeli, kooperatif yapı altında ziraat mühendisleri ve köylü üreticilerin birlikte çalışması sağlanmalıdır. Bu durumunda, hem 15 binin üzerinde üretici ve mühendis istihdamı sağlanacak; hem de gerçekleştirilecek yüz binlerce tonluk üretimle, giderek artan tarım ürünü ithalatı (2008 yılında 6.4 milyar dolar) için harcanan kaynak azaltılabilecektir.

- Arazinin Yasa tasarısı’nda olduğu gibi, 5 yıl içinde mayını temizleyen yabancı şirketlere 44 yıllığına tahsisi durumunda, şirketin 2059 yılına kadar elde edeceği toplam tarımsal gelir 880 milyon dolardır. Böylesine stratejik bir bölgede, hiçbir yabancı şirketin, yarım yüzyılda 880 milyon dolar kazanmak, başka bir deyişle yalnızca tarım yapmak peşinde olmayacağı açıktır.

- Yasa Tasarısında bulunan hüküm doğrultusunda, yabancı şirketler, "mayından temizlenecek alanlar ile müstakil kullanımı mümkün olmayan ve bu taşınmazlarla bütünlük teşkil eden Hazineye ait diğer taşınmazların" kendilerine bırakılmasını talep edeceklerdir. Bu durum, "tehdit" altındaki arazilerin yalnızca 216 bin dekar ile sınırlı olmadığının en açık kanıtıdır. Bölgede bulunan TİGEM arazileri de dahil olmak üzere, birçok alan pazarlık konusu yapılmaya aday duruma getirilmektedir.

- Her ne kadar, Yasa Tasarısı’nda Maden Kanunu ve Petrol Kanunu hükümleri saklı tutulmaktaysa da, daha evvel TBMM’ne sevk edilen Petrol Yasa Tasarısı hükümleri düşünüldüğünde, dönem içinde Maden ve Petrol alanında ortaya çıkabilecek yeni Yasalar ile işbu Tasarı‘nın ne denli ulusal çıkarlara aykırı bir içerik taşıyabileceği gözden uzak tutulmamalıdır.

-Orta Doğu’nun en zengin su kaynaklarına sahip olan bölge, bu yönüyle de iştah kabartmaktadır. Avrupa Birliği tarafından 2004 yılında yayımlanan ve kamuoyunda Etki Değerlendirme Raporu olarak bilinen "Türkiye’nin Üyeliği Perspektifinden Kaynaklanan Hususlar" Belgesinde Dicle ve Fırat sularının, İsrail’e özel atıf yapılarak, uluslararası bir su yönetimine devredilmesi gerektiği önerisi, yukarıdaki ifadenin uluslararası politika alanındaki izdüşümü olarak değerlendirilmelidir.

- Nihayet, bölgenin jeo stratejik konumu, 510 km’lik bir hat boyuna yabancıların (en az) yarım yüzyıl için yerleşmesinin ne denli tehdit ve tehlikeler doğurabileceğini herkese düşündürmelidir.

 

_____________________________________________

Kaynak: Ziraat Mühendisleri Odası’nın, mayınlı arazilerle ilgili hazırladığı rapordan...

Gönderi tarihi:

Başbakanlığın özel harcamalarının bir dökümanını çıkartalım ve cumhurbaşkanlığının köşk için yaptığı harcamaları, ayrıca TBMM'nin vekillerinin devlete maliyetini hesaplayalım ve bu rakamları görmeyenlerin sınır temizliğinde neden İsrailde ısrar ettikleri konusunda "devlete maliyeti olur" yalanına inanmayalım...

 

Bu kadar safiyane bir durum değil bu iş, sınırını sicili ve güvenilirliği şaibeli bir devlete 44 yıllığına kiralayacaksın ve bunun devletin ve milletin yararına olduğu sözüne inanmamızı bekleyeceksin ve diyeceksin ki, "devlet kendi aleyhine iş yapmaz" devlet elbette kendi aleyhine iş yapmaz, ama devleti yönetenler yapabilirler...

 

Şer odakları ülkenin güvenliğini yıkmak ve ekonomisi başta olmak üzere bütün milli değerlerine sahip olmak için dışarıdan müdahale ile yetinmez böyle seçilmişlerce karanlık anlaşmalarla halkın gözünü boyayarak her ihaneti yaparlar...

Gönderi tarihi:

Ben zaman zaman kullandığım "Damat Ferit Paşa" benzetmesini acaba fazla mı ağır kaçıyor diye vicdanen rahatsız oluyordum. Son gelişmeler ile vicdanım rahatlamış bulunuyor. Hele bu mayın işinden sonra bir de "azınlıklar" konusu da en kibar tanımlamayla "ortaya atılınca" diyeyim de daha az nezaket kaygısı olan ifadeleri siz tahmin edin...

 

Damat Ferit hazretleri ile müşerref olmakta bulunduğumuzdan hiç tereddütüm kalmadı...

Gönderi tarihi:

Damat Ferid Pasa benzetmenizde sizinle hemfikir oldugumu söyleyebilirim.Aslinda Damat Ferid biraz eksik gibi.Vahdettin'i unutuyorsunuz.Kürt sorunu cözülmelidir diyen Abdullah Gül sizce hangi koltukta oturmaktadir.PKK'ya genel aftan tutunda Kuzey Irak Bölgesel Kürt devletini tanimaya kadar varan onlarca direktif artik cok sesli olarak Kürtcüler tarafindan Türk kamuyoyuna ve meclisine duyurulmaktadir.

 

Kürt sorunu diye adlandirilan Türkiye'nin parcalanma sorununun yanisira,mayinli arazilerin Israil'e terkedilmesi tehlikesi basli basina bir sorun halinde gelmistir,iktidarin bu alani Israil'e terketme cabasi ise Davos Fatihligiyle tamamen celiskili bir siyasettir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Öncelikle bir akşam vakti İstanbul trafiğinde 34 plakalı bir ticari aracın çarpması sonucu atmış olduğum taklalardan dolayı aracımın içinde sıkışıp daha yeni yeni kendime geldiğim için çok şanslı; forumdan ve siz değerli forum üyelerinden ayrı kaldığım için çok şanssızım diye düşünüyorum. Yattığım yerden yakın zamanda olan ve beni üzen pek çok olaya değişik açılardan bakma şansım oldu okudum okudum okudum...!ve gördüm ki burda yazdıklarımız ve paylaşdıklarımız 10 cümle ise az da olsa1 cümlesi bile olsa sosyal hayata sızıyor.Bu beni çok mutlu etti

aslında konuyu

MAYINLAR, ZİRAAT VE SİYASET diye 3 e ayırabiliriz...

Mayınlar bugün Afrika’da, Asya’nın çeşitli ülkelerinde, Avrupa’nın ortasında ki Bosna-Hersek ve Kosova gibi ülkelerde hala büyük bir problem teşkil etmekte ve pek çok insanın ölmesine veya sakat kalmasına sebep olmaktadırlar.BM kararları bunların temizlenmesi ve dünya’nın bir an önce mayınlardan arındırılması kararı alınmışsa da bu son derece yavaş işleyen bir uygulamadır.Suriye ile Türkiye arasında uzun yıllar “kapalı sınır politikası” uygulanmış, tel örgüler ve mayın yatakları ile bu yasaklar pekiştirilmiştir. Son yıllarda ki olumlu gelişmeler sonucunda iki ülke arada ki arazinin temizlenmesine ve mayınların kaldırılmasına karar verilmiştir. Ama bu gün daha başka bir problem ortaya çıkmış bulunmaktadır.Bu mayın temizleme konusu teknik bir olay olmanın çok ötesinde önemli etkileri olacak bir olaylar dizisinin ilk adımı olarak görülüp, dikkatle izlenmelidir derim.Bu konuda üzerimize düşen uyarma, aydınlatma, ikaz etme görevlerini yerine getirmeye çalışırken, bu “temizleme işinin” bizatihi kendisinin tam bir gizli mayın yatağı olduğu konusunun da aydınlatılmasına çalışılacaktır.

 

Olayda ki çelişkiler:

Mayın temizleme konusu:

En az 10-15 yıldır fikri alt yapısı yavaş, yavaş hazırlanan bu olayın eriştiği nokta hem Türkiye ve hem de Orta Doğu açısından tehlikeli bir durum ortaya çıkartmaktadır.• Mayın temizleme olayına birçok değişik grup sahip çıkmaya veya elde etmeye çalışmaktadır. İşin en garip yanı ise ellerinde bu konuda en son teknolojiye sahip olan ve her türlü imkanı bulunan ve bu mayınların haritalarına da sahip olan Askeriye’nin, bu konu ile ilişkisi kesilmiş bulunmaktadır.Tekrar ediyorum: elinde teknolojisi ve mevcut mayınların işaretlendiği arazi haritaları bulunduğu halde ve herkesten ve her kurumdan daha ucuza ve daha iyi bir şekilde bu temizleme işini gerçekleştirebilecekleri halde Genel Kurmaya bu görev tevdi edilmemektedir.* Mayınlı arazinin tüm haritaları Genel Kurmayda bulunmakta ve bu işi 35 - 36 milyon Dolara halledebileceklerini söylemektedirler. Ama bu da kabul edilmemektedir. Ayrıca, bu işi özelleştirme idaresinin yapmasının önü de hukuken kesilmiştir.

* Tam bu günlerde, TBMM’de bu konuda yeni bir kanun çıkartılmaya çalışılmakta olup, bu kanunla mayın temizleme işi halledilmeye çalışılmaktadır.

 

Bunun anlamı şudur: kanunda’ki tarife uyan özel şirketlerin bu işi üstlenme hakları doğacaktır. Adeta “şiparişe uygun şartlarda” hazırlanacak gibi görünen bu kanundan kimlerin yararlanacağı BÜYÜK DİKKATLE İZLENMELİDİR.Böyle bir durumda herhangi bir paravan şirket olabilir, hatta görünürde TC uyruklu kişiler olabilir ama onların kimlerle ortak olduğu bilinmelidir. Şu anda bu mayın temizleme işine en çok İsrail devleti ilgi göstermektedir. Bu şirketlerin ortaklarının İsrail uyruklu kişiler olması adeta kesin gibi görünmektedir.Arazi mayından temizlendikten sonra 49 yıllığına da tarım için kiralanmış olacaktır. Burada yapılacak olan tarımdan kazanılacak para çok yüksek bir meblağdır. Bu otomatik olarak, mayını temizleyen kim ise o kimseye gidecek muhteşem bir kar’dır.

Böyle bir “Yabancı İhalenin” Sakıncaları:

Kendi topraklarımızın üstünde, başka bir ülkenin fiili kontrol ve hakimiyetini kabul etme durumunun ortaya çıkmış olacaktır.Mayınlı arazi en az 350,000 dönüm olup, buna Ceylan pınar ve diğer devlet çiftlikleri de eklenince söz konusu kiralanacak arazi yaklaşık 650,000 dekar araziye çıkmaktadır. Kimine göre nerede ise iki KKTC toprakları kadar bir yer. Ama , muhakkak ki Aydın ilinin ekili-dikili topraklarının 2 katı kadar yer olacaktır.

 

Bu topraklar yarım asırlık bir dönem için ( 49 yıl) başka bir devleti beslemek üzere tarıma açılacaktır. İlaveten içinden (büyük ihtimalle) petrol çıkarsa, bunun da kullanma ve işletme hakları kiralayan devletin veya firmaların olacaktır.

* Zaten Türk devleti GAP projesi ile buraları suladığı için, kiralayan her kim olursa, onların su getirme zahmeti de olmayacaktır. Yani masraf ve zahmet’in tümünü Türk devleti ve sonuçta Türk halkı karşılamış olduğu halde, faydasını ve kar’ını başkaları kullanacak ve yararlanacaktır.

Gözden kaçan büyük tehlikeler:

 

• AB 2004 İlerleme Raporuna bakıldığı takdirde Türkiyen’nin GAP sularının belli bir tarihte “uluslarararası bir su yönetim idaresine” yerleştirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu husus, hernedense hiçbir zaman TBMM de görüşülüp, tartışılmamıştır. (çok garip bir olay ! ) Yine aynı AB raporu’nun su ile ilgili kısmında adeta bu işlemin gerekçesi gibi yazılan bir diğer husus da, bunun İsrail’in ve komşularının eşit su haklarının korunması olduğu hususudur. (bunu yazan AB devletleridir, kısaca niyetlerini belli etmektedirler).( 2004 İlerleme Raporunun Ingilizce metninde, Meseleler Raporu kısmında, sayfa 10 da orjinal hali ile okunabilir)

• Kıbrıs adası da vaktiyle, Ingilizlere , sadece donanmalarının bakım ve ikmali gayesi ile geçici olarak kiralanmış ama ondan sonra da Ingilizler oradan ayrılmamışlardır. İngilizler halen Kıbrıs’ta askeri üs bulundurmaktadırlar. Bu alınacak büyük bir ders olmalıdır.

•Adı geçen alanlar İsrail veya perde arkasında ki İsrail firmalarına kiralandıktan sonra Israil’in hayali ve ideali olan Dicle-Fırat sularına ulaşmış olacağı da gözden kaçmamalıdır. Acaba hükümet bu hususları göz önünde bulundurmaktamı dır?

•Manavgat suyunu “ pahalı “ diyerek almaktan vazgeçen İsrail’in su derdi de böylece halledilirken ilerki yıllarda beklenen “gıda darlığı” sırasında da “gıda derdi” de halledilmiş olacaktır.

• Dünya’nın yakında” gıda kıtlığı ve su sıkıntısı ile “ karşı karşıya kalacağı Dünya Çevre Raporlarında çokça anlatılmaktadır. Böyle bir dönemde yurdumuzda, sınırlarımız içinde gelişeceği açıkca görünen böyle bir durum, vahim bir gelişmedir.

• Diğer taraftan, ilişkilerimizi geliştirmeye çalıştığımız Suriye açısından da son derece zor bir durum ortaya çıkacaktır. Suriye’nin Güneydeki Golan tepeleri( yine su kaynakları ile dolu olduğu için) zaten İsrail’in işgali altındadır. Şimdi de mayın temizleme ve tarım yapma bahanesi ile Kuzeyinde ki topraklar da İsrail kontrol’ü altına girerse ortaya kabul edilemez bir durum çıkacaktır. Kıralanacak araziye katılması düşünülen Ceylan Pınar yöresinin de yer altı suları çok boldur. Bunun da kullanım ve kontrolu yabancıların eline geçmiş olacaktır.Buradan herkes duysun diye tekrarlıyorum: bütün bu şartlar altında ihaleyi yabancılara vermenin hiçbir alemi ve ihtiyacı yoktur hatta sakıncalıdır, tehlikeli sonuçlar doğurabilir.

 

İşimizi, en iyi ve doğru şekilde, kendimiz yapabiliriz.

Neşe ile kalın :)

Gönderi tarihi:

Davos kahramanlığı yalan oldu... Zaten benim için yalandı, da birileri pek mutlu olmuş, Davos fatihini kutlamışlardı...

Ne demişti sayın başbakan "siz çocuk öldürmeyi iyi bilirsiniz"

Şimdi mayınlı arazinin İsraile peşkeş çekilmesine itiraz edenlere ne diyor " yabancı sermaye düşmanları"

Kimse onların vatanseverliğini ölçemezmiş, onlar vatanhainimiymişler!

Eğer gaflet, delalet ve hatta ihanet içerisinde değillerse, bu yaptıkları nedir?

Çocuk katili dediği İsrail'e sınırlarımızı 44 yıllığına kiraya verecekmiş, bunun adıda yatırımmış, ne yatırımı, kime yatırıyorlar?

 

Çocuk katili dediği ülkeyi kendi kutsal sınırlarına nasıl sokacak 44 yıllığına, bizim çocuklarımızıda öldürsünler diye mi? 44 yıl geçtikten sonra kim öle kim kala, İsrail bir daha çıkacak mı?

Yoksa, başbakan ve Akepe zaten bu amaca hizmet için getirildikleri şeyleri mi hayata geçiriyorlar? BOP eşbaşkanı İsrailin projesini mi gerçekleştirecek, kansız ve savaşsız olarak yatırım/anlaşması adı altında teslim mi ediyor?

 

Bir ülkenin sınırını başka bir ülkenin işgalcisi olan savaş suçlusu bir ülkeye 44 yıllığına kiralaması için yöneticilerin aklını kaçırmış olması gerekmez mi? sınırını nasıl koruyacaksın o zaman ve sınırın neresi olacak, namusuna ne olacak?

 

bu arada, tarım ve köyişleri bakanlığının açıkladığına göre Arab ülkelerinede toprak kiralanmış ama adı iyi niyet anlaşmasıymış... nedense bu iyiniyetler hep Türkiye'nin aleyhine ve tek taraflı!

 

Akepe kuruluş amacına hizmet ediyor, Türk Ulusunu kandırarak, oyalayarak, sömürerek yıllarca propagandasını yaptığı dini ve din unsurlarını siyaset malzemesi olarak kullanıp halkın güvenini boşuna kazanmadı ve Filistin halkına bağış toplamak için boşuna gözyaşı dökmediler...! Ne de olsa, Filistin toprakları kutsaldı değil mi? Acıdan para kazanmaksa kolaydı ama toprak satmak daha kolaylaştı...

 

Bir ülkede öncelikler değişmiş, değerler anlamını yitirmişse, herşey sözde kalmış özde her zaman para kazanma hırsı hakim olmuşsa o ülke yaşayan bir ölüye dönmüş demektir... Haksızlıklara göz yumuluyor, kolay yoldan para kazanmak daima itibar görüyor, maddiyat herşeyi üstünde tutuluyor, "vatan, namus ve ahde vefa" yok sayılıyorsa, milli ve manevi değerler çiğneniyorsa orası bitmiş demektir...

 

Türkiye yaşayan ölüler ülkesi olmuştur, her yol mübah sayılmaktadır... Ve kimse kimsenin kuyruğunada basmamaktadır...

Gönderi tarihi:

Bildigim kadariyla 1960larda mayinlanan o arazilerin zaten sahipleri yokmu cogu araziler tapulu degilmi ellerinden alinip guvenlik gerekcesi ile mayinlanip tel orgulerin arkadasinda birakilmadimi... Simdi mayinlardan aritilmak istenilen o topraklar dolayisi ile o bolgede tapusu bulunan sahislarin veyahut mirascilarinin degilmidir.. Eger oyleyse kimin topragini kime vermekte hukumet.. ?! Bir digeri ise bugun oturup kalkip Turkiye dunya devleri arasinda yer alabilecek kapaasitede bir ulke deyipte halen kendi mayinlarini kendisi temizleyecek tesiklati yok ise ozaman birakin dunya devleriyle yarismayi afrika ulkeleriyle dahi yarisacak duzeyde deyiliz demektir... Peki Mecliste Hukumet bu karari alirken halk tepkisini nasil gostermekte cok merak ediyorum.. Gercekten halk el ele verip tepki gosteriyormu ?! Tvden ve dis basindan gordugum kadar 22 martta tum turkiye ayaklanmisti.. Peki ya simdi ayaklanmasi gerekirken herkes nerede cok merak ediyorum acaba Ekonomik krizmi vurdu.. Tam zamani degilmi Tum Turkiyede insanlarin kardes olup el ele verip tepkilerini gostermenin zamani degilmi simdi degilse nezaman ?!

Gönderi tarihi:

Bir toprak bir şahısa ait olsun olmasın, eğer şahısa aitse bir kişinin hakkı gaspedilmiş olur ama devletin arazisi ise o zaman tüm milletin hakkı gaspedilmiş olur...

 

Vatan toprağı hükümetlere ait değildir, vatanın her karışı orayı vatan yapanlara aittir... Satılamaz, kiralanamaz...

 

bu ülkenin para kazanması için kaynakları çok, iş toprak satmaya mı kaldı, bu ülkenin kaynaklarını bağımsızca kullanalım, özgürce işletelim, denizinden, karasına, derelerinden, madenlerine, paralı yollarından, alına vergilerine kadar Türkiye'de dönen sermaye hiçte küçümsenecek kadar az değil...

 

Bir ülke para kazanmak için toprağını kiralamaz... bu kadar haysiyetten uzak bir tutum olamaz, hani en ayıp şeyler geliyor aklıma, para kazanma için mübah görülen... hiç bir farkı yok yani...

Gönderi tarihi:
Bir toprak bir şahısa ait olsun olmasın, eğer şahısa aitse bir kişinin hakkı gaspedilmiş olur ama devletin arazisi ise o zaman tüm milletin hakkı gaspedilmiş olur...

 

Vatan toprağı hükümetlere ait değildir, vatanın her karışı orayı vatan yapanlara aittir... Satılamaz, kiralanamaz...

 

bu ülkenin para kazanması için kaynakları çok, iş toprak satmaya mı kaldı, bu ülkenin kaynaklarını bağımsızca kullanalım, özgürce işletelim, denizinden, karasına, derelerinden, madenlerine, paralı yollarından, alına vergilerine kadar Türkiye'de dönen sermaye hiçte küçümsenecek kadar az değil...

 

Bir ülke para kazanmak için toprağını kiralamaz... bu kadar haysiyetten uzak bir tutum olamaz, hani en ayıp şeyler geliyor aklıma, para kazanma için mübah görülen... hiç bir farkı yok yani...

 

Sayin sardunyam

 

Benim topraklarin sahislara ait olmasindaki kastim acikcasi suydu gecenlerde haberlede dinledigim kadariyla bolge halkiyla roportajlar yapiliyordu ve adamlarin elinde tapulari ve zamaninda yanilmiyorsam istimlak edilmis bugun basbakan basbakanda meclis konusmasinda bedavaya halka arsa vermem diyor... bu durumda kimin malini kime vermiyor ?!.. Ayrica bir diger soruda yillardir o bolgede mayin oldugunu biliyorduk o bolgenin hicmi birgun mayinlardan arinacagini dusunmeyipte ona gore tespitimizi almadik yani kendi gobegimizi kendimiz kesemiyorsak artik Turkiye Cumhuriyetinin basinda olanlar ne ise yaramaktalar .. Banka hortumlamak, yemek icmek yan gelip yatmakmidir Calmaktan baska bir ise yaramazmi ...

 

Saygilar

Gönderi tarihi:

Ben sizi anladım sayın yakışıklı,

 

demek istediğim elbette mülk öncelikle vatandaşlık bağı ile bağlı olup üstelik resmi tapusu olana aittir... Ama bütüne baktığımızda aslında Türkiye'nin her karışı hepimize aittir...

 

Halka bedava yok ama yandaşlara bedava çok, güzel iş valla... Bunlar satmayı, para kazanmayı meslek edinmiş anladıkta, bazı şeyleri satmaya onların gücü yetmez, her şeyin bir sınırı var, Türkiye'nin de var, Türkiye'ye ihanetinde bir sınırı var!

 

Abdullah Gül, o tuhaf gülümsemesi yüzünde Irak'tan geliyor, sanki yeni bir keşif yapmış, acele etmezsek tren kaçacakmış, büyük ve tarihi bir fırsat yakalanmış dedi, altından çıka çıka pkk talepleri çıktı, fakat zaten bu söylediklerini Collin Powel'a 9 maddelik gizli anlaşma ile sözünü vermişti, işte o anlaşmanın gereğini yerine getirmenin adı "TARİHİ FIRSAT"

 

Filistin üzerinden dünyanın parasını toplayıp, İsrail'i kınayamayan, Davos'ta kahraman kesilip İsrail'le yeni anlaşmalar yapan, yetmiyormuş gibi sınırını pazarlayan başkaban da açıklama yapıyor "TÜRKİYE BÜYÜK BİR KÜLFETTEN KURTULACAK VE KAZANÇLI ÇIKACAK" fakat asıl yapılmakta olan BOP'un Mezopotamya ayağını anlaşma adı altında tamamlamak!

 

Türkiye'nin politikaları günlüktür ama yaptığı anlaşmalar yıllara dayanır... Türkiye'nin yarına dair bir planı, projesi hatta tedbiri yoktur... Türkiye'yi bu anlayışa sahip politikacılar yönetmemektedir... Batı sermayesine hizmeti şiar edinen hükümetler yine batının desteği ile güçlenmektedir...

Gönderi tarihi:
Gönderi tarihi:

Mayın bahane... (İsraile su, Barzani'ye liman (boru hattı) lazım)

 

600 bin adet mayın temizlenmesi karşılığında 44 yıllığına birinci sınıf tarım arazisi, üstelik suyu da mevcut�

 

Stratejik derinlik uzmanı Dışişleri Bakanı Davutoğlu, geçen hafta açıkladı;

 

"Suriye ve Irak"ı susuz bırakmayız."

 

Suriye ve Irak ile Türkiye arasında İsrail yer alırsa, suyun ne zaman ve nasıl kullanılacağına acaba biz mi karar veririz, yoksa mayınları temizleyen İsrail mi?

 

Günlerdir kamuoyunu meşgul eden mayınlı arazilerin temizlenmesi karşılığında, temizlenen toprakların İsrail"e kiralanması konusunu, maalesef, yine, her zamanki gibi yüzeysel bir şeklide tartışıyoruz.

 

Saçma sapan sorular gündemi işgal ediyor. İşin özünü ya anlamak istemiyoruz ya da anlamakta güçlük çekiyoruz.

 

Soru 1:

Mayınları neden biz temizlemiyoruz? Ordu neden, kendi döşediği mayınları, gerekli teçhizatı satın alıp, kendisi temizleyemiyor. Gazetelerdeki 'TSK, burada 2 yıl önce mayın temizlemesi yaptı" haberleri yalan mı? Genelkurmay neden susuyor?

 

Soru 2:

Bu toprakları neden İsrail"e bu kadar uzun süre kiralıyoruz? 3 yıl yetmez mi?

 

Soru 3:

Bu konu yoksa "van minut"un faturası mı?

 

Soru 4:

Obama neden gelmişti?

 

Soru 5:

Stratejik derinlik! sahibi Türkiye, tam da merkez ülke olacakken, acaba birileri merkezin gücünü mü kıskanıyor?

 

Soru 6:

Suriye"nin kuzeyini kuşatacak 510 km. uzunluğundaki bu arazi, kontrolü İsrail"in elinde bir bölge olarak, Türkiye ile Suriye arasında daha az mı "mayınlı" bir bölge olacak?

 

Soru 7:

Meclis"deki bu yasa tasarısından stratejik derinlik uzmanı Dışişleri Bakanı Davutoğlu"nun haberi var mı ?

Misafir Hakan Bohemian
Gönderi tarihi:
Soru 1:

Mayınları neden biz temizlemiyoruz? Ordu neden, kendi döşediği mayınları, gerekli teçhizatı satın alıp, kendisi temizleyemiyor. Gazetelerdeki 'TSK, burada 2 yıl önce mayın temizlemesi yaptı" haberleri yalan mı? Genelkurmay neden susuyor?

 

 

Bende en çok bu sorunun cevabını merak ediyorum. :unsure:

Gönderi tarihi:

Komsularla sifir problem diyen iktidar,önce toprak verme ile bu siyasete baslayacak gibi görünüyor.

 

Mecliste ki cogunlugu despotluga cevirenler,ben cogunlugum herseyi yaparimi 'demokrasi'sananlar maalesef bizi yönetmektedir.

 

Yasar Kemal;"AKP,Demokratiz deyip dünyayi bile kandiriyor"diyerek belki de Erdogan'in canakciligini yapan birtakim aydinlara da gerekli dersi vermistir. Eminim ki o aydinlar simdi de Yasar Kemal'i tefe koyacaklardir.

 

Verin bana 3-5 tabur asker mayinlari temizleyeyim diyen emekli yarbay,Türkiye'nin Kasimpasali Basbakanindan 'SANA NE OLUYOR YAHU,OTUR OTURDUGUN YERDE'cevabini aldi.

 

"Dünya Prestij Limited'in "Genel Müdürü Ali Ihsan Ulusoy 5 yil önce tartisilan bölgede TSK'nin ihalesine girip bölgeyi mayinlardan temizlemek istediklerini belirterek söyle konustu:"Türkiye'de bizimle beraber en az 5 firma daha o bölgede ki mayinlarin metrekaresini '1DOLAR'dan'temizlemeye hazir.Bu isi yaklasik 216 milyon dolara iki yil icinde bitiririz.NAMSA da güvenligini raporlar.O bölgede metre kare basina 2 Dolara birakin mayin temizlemeyi köylüden dogrudan tarim alani satin alirsiniz"

 

Basbakan anlasilmaz bir nedenle,bu isi Israil'e vermeye calisiyor,hadi onun belki kisisel nedenleri var diyelim de e peki onu takip eden ve Türk milletinin yüksek menfaatlerini korumak icin yemin ederek milletvekili olan 300'ün üzerindeki insaninda mi kisisel nedeni var bu isin Israil'e verilmesi icin?.Bu ne demektir;Hangi ülke hangi bagimsiz bir devlet,topragini bir is karsiliginda 50 yil baska bir devlete kiralamistir varmi bunun bir örnegi? Bunun adi teslimiyet degildir de nedir?

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

AKP NİN İSTEDİĞİ OLDU ...12 MAYISDA BAŞLAYAN MAYIN MESAİSİ :) GEÇEN GECE SONA ERDİ TBMM GENEL KURULDAN GEÇTİ.ARAZİ 44 YILLIĞINA KİRALANACAK :excl:

AKILDA KALANLAR :

1)bölgede yaşayan topraksız köylülere Arazinin bırakılması önerileri reddedildi :angry:

2)bu Milletin vekili dediğimiz insanlardan sadece 91 Bu Milletin vekili imiş gerisini kayıp ettik

3)yoğun tartışmaların arkasından yasalaşan tasarı neticesinde DTP CHP ve MHP adlı partilerin 15 saat muhalefetine rağmen sert tartışmalara rağmen geçti.

4)Yasaya göre, mayın temizlemeyi öncelikle Milli Savunma Bakanlığı yaptıracak. Bakanlık, Kamu İhale Yasası’nda savunma ve güvenlik hizmetleri için tanınan istisnadan yararlanarak davet usulüyle ihalesiz olarak işi yaptırma yoluna gidecek. Bu gerçekleşmezse, ihaleye Maliye Bakanlığı hizmet satın alarak çıkacak. Mayınlı araziler bu iki şekilde de temizlenmezse, tarımsal amaçlı kullandırılmak karşılığında ihale edilecek. Arazilerin temizlenmesi 5 yılı, temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullandırılması ise 44 yılı geçemeyecek.

5)Yeni yasada topraksız köylülerimiz de kayıp etti.. :unsure:

6)Tüm-Köy Sen ve Ziraat Odaları olmak üzere bir çok kesimin bu yönlü taleplerine Başbakan, “Kusura bakmayın. Böyle bir niyetimiz yok” dedi ve bu gibi odalarımızı da kayıp ettik.

7)Düzce kongresinde “Bu ülkeden azınlıkları kovduk. Bu faşizan bir yaklaşımın ürünüydü” sözleri ile faşizm gündeme oturdu.

8)ihanet ve peşkeş kavramını biraz daha yakından tanıdık.

KAFAYA TAKILANLAR -_-

Bakalım Cumhurbaşkanlığı ile noterlik makamı aynı mı değil mi ? onu öğreneceğiz :)

Anayasa Mahkemesi mi diye bir kavram kaldı mı var mı yok mu onu da öğreneceğiz

Öğrenemediğimiz tek şey TSK lerinin bu konuda ki hassasiyeti.. :wub:

Neşe ile kalın ;)

Gönderi tarihi:

· “Yahudi devletinin sınırları, sonsuza dek kesinleşmeyecektir.” David Ben Gurion, İsrail Başbakanı

 

· “Terörün bir savaş yöntemi olarak kullanılması engellenemez…Bizim için terör, bugünkü koşullarda siyasi bir savaşın bir parçasıdır.” İzhak Şamir, İsrail Başbakanı

 

· “Filistinli Müslüman Araplar, iki ayaklı ********* hayvanlardır.” Menahem Begin, İsrail Başbakanı

 

· “Zaman içinde Filistin’in tamamına yayılacağız.” Prof. Dr. Haim Weizmann, İsrail Devlet Başkanı

 

· “Eğer ben sıradan bir İsrail vatandaşı olsaydım ve bir Filistinliyle karşılaşsaydım, yemin ederek söylüyorum ki, ben o Filistinliyi yakarak öldürür ve öldürmeden önce ona eziyet ederdim.” Ariel Şaron, İsrail Başbakanı

 

· “Siyonizm, bir tür ırkçılık ve ırkçı ayrımcılıktır. Dünya barışına tehdit oluşturan Siyonizmi şiddetle kınıyor ve tüm ülkeleri bu ırkçı ve emperyalist ideolojiye karşı çıkmaya çağırıyoruz.” Birleşmiş Milletler Genel Kurul Kararı No: 3379, 10 Kasım 1975

 

· “Hiçbir ülkenin hiçbir biçimde kesin toprak mülkiyetini kabul etmiyoruz.” David Ben Gurion, İsrail Başbakanı

 

· “Ben askerlerimi, Arap kızlarının ırzlarına geçmeleri yolunda cesaretlendirdim. Çünkü, Filistinli kadınlar Yahudilerin köleleridir ve biz bu kölelere istediğimizi yaparız ve kimse de bizden hesap soramaz. Asıl biz herkesten hesap sorarız.” Ariel Şaron, İsrail Başbakanı

 

· “Siyonist teröristler, Filistinli Müslüman çocukları, kafalarına sopalarla vura vura öldürdüler.” Prof. Dr. Walid Khalidi, Yazar

 

· “Parayla toprak almayacağız. Toprakları işgal edeceğiz.” David Ben Gurion, İsrail Başbakanı

 

· “Yüz yıla yakındır, yalnız Filistin halkının değil, Yahudi halkının da çektiği acıların, dökülen kanların sorumlusu, Siyonistlerdir. Siyonistler, dünya çapında antisemitizm üreten en büyük fabrikadır.” Haham Yisroel David Weiss, Washington, 14 Nisan 2004

 

· “Günümüzün Arap dünyası, barbarların dünyasıdır.” Prof. Benny Morris, İsrailli Tarihçi, 24 Eylül 2001

 

· “Yahudi dininin temel ilkesi, ‘Haşmadat goyim’ yani Yahudi olmayanların imhasıdır.” Haham Rav Leor, 18 Mayıs 2002

 

· “Filistinliler, tıpkı çekirgeler gibi öldürülmelidir…kafaları kayalara ve duvarlara çarpılarak parçalanmalıdır.” İzhak Şamir, İsrail Başbakanı, 1 Nisan 1988

 

· “Bizim vereceğimiz her bir kurban karşılığı, 1000 Filistinli öldürülmelidir.” Michael Kleiner, İsrail Herut Partisi Genel Başkanı, 23.10.2002

 

· “ABD’li her politikacı, ister New York eyaletinin kuzeyinde küçük bir bölgede kampanya yürüten birisi olsun, isterse bir başkan adayı olsun, kendisini İsrail’in koşulsuz destekçisi ilan etmek durumundadır…” Prof. Edward Said, ABD Colombia Üniversitesi, Kasım 2000

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Mayınlı arazide 4 trilyon dolarlık petrol var

 

 

 

A.A 24 Haziran 2009

 

Mayın temizliği konusunda Birleşmiş Milletler “Başarı Sertifikası”na sahip olan Pekkan Şirketler Grubunun Başkan Yardımcısı Adnan Volkan Pekkan, Suriye sınırındaki mayınlı arazide en az 4 trilyon dolarlık petrol rezervi bulunduğunu öne sürdü.

 

 

Petrolün derinde ancak kalitesinin çok yüksek olduğunu ifade eden Pekkan, “Bu petrol çıkartılırsa bölgede terör kalmaz” dedi.

 

Türkiye-Suriye sınırı boyunca yapılacak mayın temizleme faaliyetlerine ilişkin kanunun Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından CHP'nin de Mayın Yasası'nın iptali için Anayasa Mahkemesine dava açacağını açıklaması, konuyu yeniden gündeme getirdi.

 

Yurt dışında Specialist Gurkha Services Şirketi ile ortak anti tank, anti personel, mayın arama, tarama, imha etme ve patlamamış mühimmatların imhası projelerini yürüten Pekkan Şirketler Grubunun Başkan Yardımcısı Adnan Volkan Pekkan, mayın temizleme konusunda toplumda bilgi kirliliği oluştuğunu söyledi.

 

Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi konusunda 7 yıl önce Genelkurmay Başkanlığı tarafından çağrıldıklarını ve brifing verdiklerini anlatan Pekkan, Türk şirketi olarak bu işe talip olduklarını belirtti.

 

Sınırdaki mayınlı arazide en az 4 trilyon dolarlık petrol rezervi bulunduğunu savunan Pekkan, “Petrol oldukça derinde ama kalitesi çok yüksek. Bu petrol çıkartılırsa bölgede terör kalmaz. Diyarbakır İstanbul'dan güzel olur” diye konuştu.

 

Mayının temizlenmesinden ziyade oradaki petrolün peşine düşülmesi gerektiğini anlatan Pekkan, şöyle konuştu:

“Biz İngiliz partnerimizle birlikte orayı temizlemeye talibiz. Şirketimiz mayın temizleme konusunda BM'den sertifika almış dünyadaki 5-6 şirketten biridir. Biz burayı son teknolojik cihazlar yardımıyla 3 yıl içinde temizleriz. Bu işin maliyeti konusunda telaffuz edilen rakamların çok daha aşağısında temizleriz.

 

“MAYINLARI 4 AŞAMADA TEMİZLİYORUZ”

 

Mayın temizlemenin 4 aşaması bulunduğunu anlatan Pekkan, birinci aşamada mayınların yerlerini tespit etmek için özel donanımlı helikopterlerle arazinin mayın haritasının çıkarıldığını, ikinci aşamada da araziye özel donanımlı mayın temizleme araçlarının sürüldüğünü belirtti.

 

Bu araçların, önünde zincir bulunduğunu ve saatte 40 kilometre hızla giderken önündeki mekanizma ile bu zincirleri sabit bir güçle araziye vurduğunu anlatan Pekkan, bu şekilde mayınların patlatıldığını ifade etti.

 

Pekkan, mayın patlatan özel donanımlı bu araçların arazide ikisi önde diğeri arka çaprazda olmak üzere 3'lü gruplar halinde çalıştığını belirtti.

 

TOPRAĞIN ORGANİK OLMASI İSTENİRSE

 

Toprağın organik tarıma elverişli olması için patlatılan mayın parçalarının büyük konteynırlar aracılığıyla temizlendiğini anlatan Pekkan, “Mayınlar patlatıldığı zaman parçaları temizlenmediği sürece toprak organik olmaz. Toprak filtreleme işleminden geçirilir. Parçalanan kimyasal kalıntılar, üstte bırakılacak şekilde elenir. Böylece toprak organik tarıma hazır olur” dedi.

 

Üçüncü aşamada özel eğitimli köpekler ve uzmanların teknik cihazlarla araziyi taradığını ifade eden Pekkan, son olarak helikopterlerin yeniden arazinin üzerinden geçirilerek mayın kalıp kalmadığının kontrol edildiğini kaydetti.

 

“MAYIN PATLATILMADAN ÇIKARILAMAZ”

 

“Mayın temizlemenin tek yolu onu patlatmaktır” diyen Pekkan, bir mayının patlatılmadan çıkartılamayacağını, bunun sadece filmlerde olacağını belirtti.

 

BM'nin bir çok ihalesinde mayın temizliğinde anti personel mayın için 15-20 dolar, anti tank mayını için ise 45-50 dolar fiyat öngörüldüğünü anlatan Pekkan, şunları kaydetti:

“Suriye-Türkiye sınırında, bazılarının dediği gibi 300 bin-400 bin değil 1,5 milyondan fazla mayın var. Bunun yarısı anti tank, yarısı anti personel mayını. Bazı ülkelerde arazinin büyüklüğüne göre fiyat belirlenir bazılarında ise mayın başına anlaşma yapılır. Suriye sınırı çok büyük bir alan olduğu için mayın başına anlaşma yapılmalı. Genelkurmay'ın tahsis ettiği görevliler gözetiminde günlük patlatılan mayınlar rapor halinde tutulur.”

 

Türkiye'nin, Ottawa Sözleşmesi'ne göre, 1 Mart 2008 tarihine kadar depolarında bulunan mayınları imha etmesi, 1 Mart 2014 tarihine kadar da topraklarında döşeli mayınları imha etmesi gerekiyor.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.