Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 29 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 29 Haziran , 2009 Her zaman ki gibi mi ? Gerektiğinde doğruya doğru demek, hatadan dönmek, yanlış anlamayı itiraf etmek bir erdemdir. Ama, tartışma adabını bilmeyip, özür dilemeyi bir zaaf olarak görenlerin bu erdeme sahip olmalarını beklemenin de hayal olduğu ortadadır. Çünkü, daha bir kaç ileti öncesi karşısındakinin cümlesini anlayamayıp, karşısındakini suçlayanların, hatası kendine gösterildiği halde ve İnsanlar hızlı okurken yanlış da anlayabilir. Bu doğal ve anlaşılabilir bir şey. denildiği halde kıvırmaya kalkmasının başka bir izahı olamaz. Konuya dönersek, ben Avrupa'daki devletlerdeki etnik kökeni farklı grupları sordum, etnik asılı farklı göçmenlerden bahsetmedim ve sizden tarih istedim. '' Lozana göre azınlıklar bellidir. Bunun dışında bana Almanya veya Fransa gibi ülkelerdeki ( Lozan durumuna benzer olanlar yani Danimarka ile yapılan anlaşmalarla Danimarkalı azınlıkların hakları gibi durumların dışında ) farklı grupların kültürel haklarını hangi tarihlerde elde ettiklerini yazarsanız memnun olurum. '' Bu cümlede, ne Ermeni ve Rumlar gibi, Lozan benzeri antlaşmalarla hakları garanti altına alınmış etnik kökeni farklı gruplardan ne de Almanya’daki Türkler gibi farklı bir ülkeden gelen, etnik asılı farklı göçmenlerden bahsediyorum. ( İp ucu: Almanya’da Sorblar, Frizler, Fransa’da Basklar ) Sorum açık, bilgi ve net tarih bekliyorum, hiç umudum olmasa da…( umarım yanılırım ) Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 29 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 29 Haziran , 2009 Fakat demek istediğim şudur ki;Devlet tek başına sorumlu değildir bu göç ettirme olayından... Göç ettirilenler keyfiyetten göç ettirilmemişlerdir... Devlete başka çare ya da uygulayabileceği başka bir seçenek bırakılmamıştır... Hangi devlette olursa olsun; Bir topluluk, aşiret ya da klan diğer topluluk, aşiret ya da klanlara ve devlete karşı bir karmaşa hareketine devamlı girişiyor ya da bu tür hareketleri her fırsatta destekliyorsa; devletin o topluluk veya aşireti toplu kıymaktan daha insani olan seçeneği kaçınılmaz olarak o aşireti o bölgeden göç ettirmek ve dağıtmaktır... Eğer bir suç varsa bunu yalnızca Devlette aramamak lazım... İnsan ve birey olarak "Kürt" kökenli insanlarda da suç arayamayız... Ancak "Aşiret" veya "Klan" olarak bir "Kürtçülük Hareketi"nde suç arayabiliriz... Birey olarak Kürtler suçlu değildir elbette; Ancak onları gelenek ve yapıları ile suça ve karmaşaya iten Aşiretler ve önde gelenleri suçludur... O aşiretlere ve önderlerine de gözü kapalı destek vermesi yönünde eğitilmiş ve yetiştirilmiş insanlar da Ne yazık ki potansiyel tehlike olarak görülmektedir ya da öyledir... Hep dediğim gibi: O dönemin koşulları çerçevesinde, devletin uygulayabileceği daha uygun ve etkili bir yöntem vardıysa Onu açıkladığınız ya da tarif ettiğiniz takdirde Üstelemeden, o öneriyi ve devletin gerçekten çok gaddarca ve acımasızca davrandığını kabul edeceğim... Sayin Tengeriin boşig, sizin inadina göz ardi ettiginiz nokta, devletin asimilasyon amaci falan olmadiysa ve sadece isyan cikaranlari baska güvenli bölgelere götürerek gelecekteki muhtemel olaylari engellemek olsaydi, o insanlarin dillerini, kültürlerini ve benliklerini unutmamalari icinde önlem almasi gerekmezmiydi? Sizin bildiginiz TSK'deki listelere bakip o yerlesim bölgelerinin bugünki durumunuda herhalde iyi bilirsiniz. O bölgelerdeki Kürt vatandaslarimiz dil, kültür ve benlik bazinda dogu ve güneydogudaki Kürt vatandaslarimizla ayni degiller. Yoksa genemi yaniyliyoruz? Siz olaya sadece düz mantikla bakiyorsunuz. Devletin sorumlulugu altinda zorla yapilan göclerde insanlar bahsettigim konularda asla destek almamislardir, aksine sadece Türklestirlilmeleri icin ellerinden gelen yapilmistir. Dolayisiyla sizin sorunuzun mantikli yönü yoktur. Bu tür olaylar, yani isyanlar dogal olarak asimile politikasi iceren bir devlet icin tabiiki cok iyi bir kozdur. Sizin sorunuzun cevabi aslinda göce zorlanan insanlarin öz kimliklerini, dillerini ve kültürlerini kaybetmemelri icin önlemlerin alinmasi gerekirdi. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 29 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 29 Haziran , 2009 '' Lozana göre azınlıklar bellidir. Bunun dışında bana Almanya veya Fransa gibi ülkelerdeki ( Lozan durumuna benzer olanlar yani Danimarka ile yapılan anlaşmalarla Danimarkalı azınlıkların hakları gibi durumların dışında ) farklı grupların kültürel haklarını hangi tarihlerde elde ettiklerini yazarsanız memnun olurum. '' Sayin Dogrucudavut, sorblarin ve diger azinliklarin ne zaman kültürel haklarini aldiklarini arastirip ögrenebilirsiniz, benim aciklamalarimla sizin sorunuzun ne alakasi var. Aciklamalarimla ilgili sorulara cevap bekleyebilirsiniz, ama diger her konuda da sizin sorularinizi cevaplayacagim diye bir sart yok. Ben Avrupa'da LOZAN bile olmadan sonradan o ülkelere yerlesip azinlik olarak yasamalarina ragmen kültürel haklarini alabiliyorlar. Burada tabiiki Türk göcmenlerde söz konusu. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 29 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 29 Haziran , 2009 Bu cümlede, ne Ermeni ve Rumlar gibi, Lozan benzeri antlaşmalarla hakları garanti altına alınmış etnik kökeni farklı gruplardan ne de Almanya’daki Türkler gibi farklı bir ülkeden gelen, etnik asılı farklı göçmenlerden bahsediyorum. ( İp ucu: Almanya’da Sorblar, Frizler, Fransa’da Basklar ) Sorum açık, bilgi ve net tarih bekliyorum, hiç umudum olmasa da…( umarım yanılırım ) Bakin sayin Dopgrucudavut, önceki yorumumda söyledigim gibi benim aciklamalarimla alakasi olmamasina ragmen ben sizin arastirabilmeniz icin en azindan bir örnek veriyorum. Bu örnek Almanca ama muhakkak türkcesinide bulabilirsin, eger Almanca anlamiyorsan. Önce okuyabilecegin alinti: -http://de.wikipedia.org/wiki/Sorben- Sonra o alintidan bir cümle: "Gemäß § 184 des deutschen Gerichtsverfassungsgesetzes ist das Recht der Sorben, in den Heimatkreisen der sorbischen Bevölkerung vor Gericht sorbisch zu sprechen, gewährleistet." Bunun türkcesi söyle: Almanya hukuk anayasasinin § 184 üne göre Sorblar Sorb toplumunun vatanlarinda mahkemeler önünde sorbca konusma haklari garantilenmistir. Sadece bir örnek, gerisi size ait. Bunun disinda benim esas bahsettigim konu sonradan göc eden toplumlar bile zaman icerisinde bazi kültürel haklarini almistir. Dostum, hic bosuna ugrasmayalim, ülkemizdeki etnik kökenlilere yapilan bir benzerini hic bir demokratik ülkede bulamazsiniz. Birakin kültürel haklari, kendi dillerinde isim almalari bile yasak. Biz onlarin isimlerinden bile rahatsiz oluyoruz. Neden anlamaya calismiyoruzda inadina yapilan yanlislari savunuyoruz? Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 29 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 29 Haziran , 2009 Çünkü, daha bir kaç ileti öncesi karşısındakinin cümlesini anlayamayıp, karşısındakini suçlayanların, hatası kendine gösterildiği halde ve denildiği halde kıvırmaya kalkmasının başka bir izahı olamaz. Bakin ben nasil yanlisimi itiraf edecek bir erdemlige sahibim. Vermis oldugunuz bilgiler isiginda secimleden önce CHP'nin alacagi oy hakkinda ne kadar yanildigimi gördüm. Ilginiz icin tesekkür ederim. Ama siz benden zorla yanlis okuyop anladim dememi bekliyorsunuz. Öyle olsaydi aynen yukaridaki örnekte göreceginiz gibi cekinmeden yanlis anladigimi acikca söyleyebilirdim. Ya siz sayin Dogrucudavut? Alıntı
Φ Taner Bayram Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Beni doyuracak bir yanıt bekliyorum Yarasa Ama dikkat ettimde, hakkaten çok sıkıcı olmuşum yaaa; haklısın... Aynı şeyleri tekrar ettim sanırım gereğinden fazla... Siz bize doyurucu bir kanit verseniz: Ne zaman Kurtler Turkleri ASIMILE etti? Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Sayin Tengeriin boşig, sizin inadina göz ardi ettiginiz nokta, devletin asimilasyon amaci falan olmadiysa ve sadece isyan cikaranlari baska güvenli bölgelere götürerek gelecekteki muhtemel olaylari engellemek olsaydi, o insanlarin dillerini, kültürlerini ve benliklerini unutmamalari icinde önlem almasi gerekmezmiydi? Bir topluluğun dilini unutup unutmaması devletin sorumluluğu değildir. Devlet; hiçbir grubun dilini korumak, yaşatmak ya da yok etmekle ilgili bir politika gütmemelidir. Aksine, devlet bunu sorumluluk olarak addettiği için bugün sorunlar yaşanmaktadır. Aynı zamanda devlet "aman şu topluluk dilini unutmasın, kültürünü yaşasın" diyemez. Devlet yukarıdan bakar; O topluluk, o bölgede karmaşa mı çıkarıyor? O bölgede güvenliği sağlayacak en uygun tedbir, karmaşa çıkaranları sürmek midir? Sürer... Sürdüğü yerde dillerini korurlar mı, halaylarını çekerler mi... Karışmaz... Nitekim batıdan doğuya göç ettirilen Türklere de karışılmamıştır; Türkçeyi unutmuşlardır... Buna hiç ses çıkardık mı? "Devlet onların dillerini neden korumadı" dedik mi? Bu olgudan Diyarbakırlı bahsetmişti; O insanların Türkçeyi unutmasında niçin devleti suçlu addetmiyorsunuz? İşinize gelmiyor diye mi? Burada bir sürü Kürt arkadaşım var ve bende bir sürü Kürtçe sözcük öğrendim... Özellikle küfür etmeyi... Ne yapsaydı devlet; Ağızımıza filtre mi takmalıydı Kürtçe sözcük öğrenmeyeyim diye! Dillerini ve kültürlerini korumak devletin sorumluluğunda değildir. Devlet, göç ettirdiği insanlar için Batıda bir Doğu Anadolu ortamı yaratacak değildir... O imkanlara da sahip değildir. Bu kadar saçma bir soruya, bu kadar uzun bir yanıt verdiğim için Bende pek mantıklı değilim! Sizin bildiginiz TSK'deki listelere bakip o yerlesim bölgelerinin bugünki durumunuda herhalde iyi bilirsiniz. O bölgelerdeki Kürt vatandaslarimiz dil, kültür ve benlik bazinda dogu ve güneydogudaki Kürt vatandaslarimizla ayni degiller. Yoksa genemi yaniyliyoruz? Siz olaya sadece düz mantikla bakiyorsunuz. Devletin sorumlulugu altinda zorla yapilan göclerde insanlar bahsettigim konularda asla destek almamislardir, aksine sadece Türklestirlilmeleri icin ellerinden gelen yapilmistir. Dolayisiyla sizin sorunuzun mantikli yönü yoktur. Bu tür olaylar, yani isyanlar dogal olarak asimile politikasi iceren bir devlet icin tabiiki cok iyi bir kozdur. Sizin sorunuzun cevabi aslinda göce zorlanan insanlarin öz kimliklerini, dillerini ve kültürlerini kaybetmemelri icin önlemlerin alinmasi gerekirdi. Ya hu bunu "koz" olarak adlandırmak o kadar basitçe ki... Sen isyan çıkar, devlet seni sürsün... Sonra çık "devletin eline koz verdik diye bizi sürmesi mi gerekli!" Ya hu hırsızın hiç mi suçu yok! İşe bak yaa; Ben geleceğim sınıfta karmaşa çıkaracağım... Sınıftan atılınca da; "Kavga yaptık diye, bunu koz olarak kullanıp sınıftan atılmam mı gerekir! Sizin amacınız zaten beni sınıftan atmaktı!" diyeceğim.. O zaman karmaşa çıkarmasınlar arkadaşım! Devletin eline koz vermesinler! Ama olayın koz verme olayı olmadığını gayet iyi biliyorsunuz... Sadece laf oyunu yapıyorsunuz... Ayrıca devletin asimile amacı yoktur; saptırmayın... Asimilasyon, baskın olması amaçlanan topluma ayrıcalıklar verilmesi ile olur. "Türklere", Türk olmalarından dolayı verilen ayrıcalıklar nelerdir söyler misiniz? Ayrı bir vergilendirme sistemine mi tabi tutulmuşlardır? Topraklanmaları ya da silahlanmaları mı sağlanmıştır? Ekonomik olarak üstünlük sağlamaları mı gerçekleştirilmiştir? Doğu Anadolu'da tek bir tane bile Türk Boyu gösteremezsiniz; Hele hele ekonomik olarak üstün tek bir Türk ailesi gösteremezsiniz... Batıda da Kürt Aşiretlerden gelen aileler hala oldukça zengindir; İzmir'de bile esnafın %50sinden çoğu Kürtlerin elindedir. Pazar sektörü ve ticaret büyük oranda Kürtlerindir. Sebze ve Balık hallerine gidin kendiniz görün; hemen çoğu Kürttür. Bu nasıl akılsızca ve tutarsızca bir asimile politikasıdır ki, Asimile edilecek olan unsurlara Ekonomik açılımlarda bulunmalarına imkan sağlanıyor? Bu nasıl bir Asimile politikasıdır ki, Turgut Özal, devletin Asimile Politikasına karşın Irak'lı göçmen Kürtleri ülkeye alıyor? Devlet bir taraftan asimile etmeye çalışacak; Diğer taraftan da asimile etmek istediği toplumdan göçmenleri ülkeye sokacak, iskan ettirecek! Devlet öyle bir Asimile politikası güdecek ki; Asimile etmek istediği toplumun sanatçıları ekranlarda en çok reyting toplayan insanlar haline getirilecek; Aynı insanlar birde memleketlerinde en güçlü ekonomik unsur olacaklar... Komik yaaa... Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Siz bize doyurucu bir kanit verseniz: Ne zaman Kurtler Turkleri ASIMILE etti? Kürtler, kendileri baştan bir "Türkleri Asimile Politikası" gütmediler. Ancak Osmanlı'nın "Türkmen/Alevi Politikası"ının adamlığını, Sistemin adamlığını yaparak Türkmen/Alevilerin Kürtleşmelerini sağladılar, Buna ön ayak oldular... Zamanını da "Geçen hafta" ya da "üç gün önce" biçiminde tanımlamamı beklemiyorsunuz sanırım. Üç dil bilen birisisiniz; Türkçe yazıyorum... Türkçe biliyorsunuz değil mi? Tarih, bir süreçtir... Umarım bu özeti anlamlandırabilirsiniz... Umarım bu yazdığım da "püf!" olmaz! Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Sevgili Boşig, "Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'daki Sivil Toplum Kuruluşları (STK) temsilcileri ile görüştüğünde, 'demokratik açılım ile anadilinde eğitim' isteyen STK başkanlarına, 'Sadece Kürt kökenli vatandaşlar yok. Çerkesler, Lazlar var. Başkaları isteyince ne olacak? biz de güzel bir laf var: 'Atış serbest, bekara karı boşamak kolay' demiş. (Radikal, 7 Mart 2008) İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na Kürtçe dilekçe verdiği için yargılanan Tevn Yayınları sahibi Mehdi Tanrıkulu, 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. (Evrensel, 8 Şubat 2008) Türkiye'ye William girebilir, Welat giremez. 21. yüzyıl Türkiye'sinden demokrasi manzarası: Yedi yaşındaki çocuk, ismi Welat diye Türkiye'ye sokulmadı. Yedi yaşındaki Almanya vatandaşı Welat Dağ, 'Türkçe olmayan karekter bulunduğu' gerekçesiyle yasak olan ismi nedeniyle Türkiye'ye alınmadı. Annesi Yadigar ve kardeşleri Türkiye'ye giriş yaparken Welat Almanya'ya gönderildi. (Radikal, 21 Haziran 2008) Diyarbakır'ın Kayapınar Belediyesi'nin 5 parka vermek istediği Kürtçe çiçek isimleri, Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu'ya takıldı. Vali Mutlu, Berfin (Kardelen), Nefel (Yonca), Daraşin (yeşil ağaç), Beybun (papatya) ve Gülistan (gül bahçesi) isimlerinden sadece Gülistan'ı kabul etti. Mutlu, 21 Temmuz'da belediyeye gönderdiği yazıda, kabul etmeme gerekçesini 5393 Sayılı Yasa'da yer alan bölücü isimlere dayandırdıÖ' (Alternatif, 14 Ağustos 2008) Cezaevi İzleme Komisyonu'nun hazırladığı rapora göre, tutuklu yada hükümlüler kapalı görüş sırasında yakınlarıyla Kürtçe veya Lazca konuştukları takdirde müdahaleyle karşılaştıklarını, eğer Türkçe yapmazlarsa görüşmenin kesileceği konusunda uyarıldıklarını ifade etmişlerdir. Telefon görüşmelerinde Türkçe konuşma zorunlu kılındığını, Türkçe anlamayan bir yakınıyla Arapça, Ermenice yada Kürtçe konuştuğunda telefon bağlantısının kesildiğini ifade etmişlerdir. (Radikal, 20 Şubat 2008) İçişleri Bakanlığı'nın, belediyecilik hizmetlerini Türkçe'nin yanı sıra, Kürtçe, Zazaca, Arapça, Ermenice, Süryanice gibi yerel dillerde verme kararı alan ve bunu yaşama geçiren Diyarbakır Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ve Belediye Meclisi aleyhine yaptığı başvuru sonuçlandı. Danıştay 8. Dairesi 'Belediye hizmetlerinde çok dilli belediyecilik' kararı alan Abdullah Demirbaş'ın başkanlığının düşürülmesine ve belediye meclisinin feshine oy birliğiyle karar verdi. Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ve Belediye Meclisi görevden alındı. Abdullah Demirbaş Kürtçe kullandığı için, 100 yılı aşkın bir ceza talebiyle karşı karşıyadır. Sur Belediyesi'nin eski başkanı Abdullah Demirbaş ve 12 belediye çalışanı, belediyenin faaliyetlerinde Kürtçe'yi de kullandıkları için yargılanmaya başlandılar. Suriçi'nin Kürtçe tanıtımı, çocuklara yönelik çıkarılan 'Şemamok' isimli dergi ve belediye'de kullanılan Ubuntu isimli Kürtçe yazılımı dava konusu oldu. (Evrensel, 8 Şubat 2008)" size neyi ifade ediyor? Siz mutlaka İHD'nin "anadilde eğitim " talebinden dolayı davalık olduğunu da biliyorsunuzdur.AİHM'de bir utanca dönüşen bu hukuksuzluğa ne dersiniz? Bakınız,Türköne Kürt Sorunun temelinde neyi görüyor; "Tekrarlayalım: Kürt sorunu, özünde bir Kürtçe sorunu. Bütün şikâyetler ve sıkıntılar alt alta sıralandığı zaman, neredeyse tamamının Kürtçe yasağı ile ilgili olduğu görülüyor. Kürtçe sorununu anadilin her alanda kullanımı sorunu olarak kabul etmek lâzım. O zaman Kürt sorununu çözmek için Kürtçe sorununu bütünüyle çözmek gerekir. Bunun ölçüsü ise Kürtçe başlığı altına alınacak hiçbir eksiğin kalmamasıdır."('Kürtçe üzerinde anlamsız baskı ve yasaklar’ 26 February 2009, Thursday-Zaman) İnternet bağlantısında sorun yaşadığımdan şimdilik bunları yazmakla yetineceğim. 1 Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 "Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'daki Sivil Toplum Kuruluşları (STK) temsilcileri ile görüştüğünde, 'demokratik açılım ile anadilinde eğitim' isteyen STK başkanlarına, 'Sadece Kürt kökenli vatandaşlar yok. Çerkesler, Lazlar var. Başkaları isteyince ne olacak? biz de güzel bir laf var: 'Atış serbest, bekara karı boşamak kolay' demiş. (Radikal, 7 Mart 2008) .... .... size neyi ifade ediyor? Maviolmayangökyüzü... Sen ve Diyarbakırlı Benim Kürtçenin yasaklanmasını haklı bulduğumu ima ediyorsunuz... Kürtçenin yasaklanması ile bir kısım Kürtlerin sürülmesi olgusunu aynı kefeye koyuyorsunuz... Konu ile ilgili olarak sürüldüğünün sözünü ettiğim Kürtler; 1920-1930 sürecinde, Doğuda isyan çıkardıkları Ya da çıkan isyanlara devlet karşısında destek verdikleri için sürülen Kürtlerdir. Kürtçenin yasaklanması "yanlış uygulaması" ise 1980 sonrası dönemdedir... Aradaki 50 yıl bir Asimile politikası için oldukça uzun değil mi? Ayrıca sürülen Kürtlerin neden sürüldükleri bellidir. Kayıtları vardır arşivlerde. Adam her isyana destek veriyor; Devletin en sonunda "Ee yeter yani, abarttın artık; git başka yerde iskan bari!" demek hakkı vardır sanırım... Değilse bölgedeki kargaşadan rahatsız olan Aşiretler bu sefer sorun çıkartmaya başlıyor; Çünkü onlar isyan etmedikleri halde, bölgedeki olumsuzluklardan zarar görüyorlar. İsyan eden aşiretler, onların köylerini basıyor ya da hayvanlarını çalıyorlar... Ağrı Dağı Olaylarında bu görüldü... Adamlar isyana katılmayanların hayvanlarını çalmaya başlıyorlar; çatışmaya giriyorlar... Düşünür müsünüz azıcık: İsyan etmeyen aşiretler, isyan edenler sürülmediği takdirde Devlete karşı başka bir tepki vermeye yönelmezler mi? Şu da olabilirdi: Devlet o aşiretleri sürmezdi... İsyan çıkarmayan aşiretler rahatsız ve huzursuz olurdu... Bir haksızlık olduğunu düşünürlerdi... İsyan çıkararak onlara zarar veren ama ceza görmeyen aşiretlere karşı savaşıma girerlerdi, Ki kan davası alışılmadık bir şey değil... O zaman da siz bugün çıkar ve bu sefer derdiniz ki; "Devlet isyan çıkaran aşiretleri bilerek sürmedi, çünkü bölgedeki Kürtlerin birbirlerine düşüp düşman olmalarını istedi!" Yani elinizde her türlü mantık var Maviolmayangökyüzü... Ve gerçekten bu konularda samimiyetinize hiç güvenmiyorum artık; Ne sizin, ne de diğer muhatapların... Sabit ve tek taraflı bakıyorsunuz... Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 İçişleri Bakanlığı'nın, belediyecilik hizmetlerini Türkçe'nin yanı sıra, Kürtçe, Zazaca, Arapça, Ermenice, Süryanice gibi yerel dillerde verme kararı alan ve bunu yaşama geçiren Diyarbakır Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ve Belediye Meclisi aleyhine yaptığı başvuru sonuçlandı. Danıştay 8. Dairesi 'Belediye hizmetlerinde çok dilli belediyecilik' kararı alan Abdullah Demirbaş'ın başkanlığının düşürülmesine ve belediye meclisinin feshine oy birliğiyle karar verdi. Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ve Belediye Meclisi görevden alındı. Abdullah Demirbaş Kürtçe kullandığı için, 100 yılı aşkın bir ceza talebiyle karşı karşıyadır. Bunun bana neyi ifade ettiğini sormuşsunuz... Bu bana; Kürt Etnik-Milliyetçi bir belediye başkanının, Türkiye Devletinin tapusu olan Lozan antlaşmasını delme girişimini açık açık yapmasını ifade ediyor... Uluslararası Lozan Antlaşmasına göre; Türkiye'de Resmi Dil "Türkçe"dir... Resmi belgelerde Türkçe kullanılır... Bir kimse, resmi bir işlemi tercüman aracılığı ile yaptırabilir... Buna karşın resmi bir kurum olan belediyede, Belediye başkanının Kürtçeyi resmi dil ilan etmesi Lozan'ın belkemiğinini kırılmasına teşebbüstür. Ayrıca benim bildiğim hiç bir gelişmiş ve sömürge olmayan ülkede iki ya da daha fazla Resmi Dil yoktur. Avrupa'da da yoktur... Ama sömürge ülkelerde vardır; Üçüncü dünya ülkelerinde vardır... Lozan sizin için neyi ifade ediyor peki? Ona göre tartışmaya devam edelim... Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Vermis oldugunuz bilgiler isiginda secimleden önce CHP'nin alacagi oy hakkinda ne kadar yanildigimi gördüm. Ilginiz icin tesekkür ederim. Bakin ben nasil yanlisimi itiraf edecek bir erdemlige sahibim. Ama siz benden zorla yanlis okuyop anladim dememi bekliyorsunuz. Öyle olsaydi aynen yukaridaki örnekte göreceginiz gibi cekinmeden yanlis anladigimi acikca söyleyebilirdim. Ya siz sayin Dogrucudavut? Eğer, ' kıvırmak ' bir erdemse, kişinin erdeme sahip olduğunu söylemesi kabul edilebilir. Bakın,CYRANO bu kıvırma çabasına nasıl cevap vermiş ve siz ona herhangi bir cevap verememişsiniz.( Yanlış anlaşılmasın; haksız olduğu konuda ısrarcı olmayıp en azından susmayı tercih edip, cevap vermemek de bir erdemdir en azından bunu takdir ederim. ) Ben sana o bilgileri gazi mahallesinde CHP'nin alacağı oy hakkında ne kadar yanıldığını göstermek için vermedim. Gazi Mahallesi'nde CHP lilere yönelik linç girişimini "halk tepkisi" "gazi halkının tepkisi" diye meşrulaştırmaya çalışıyordun. CHP'lileri linç etmeye kalkanlar bölücüler değilde "Gazi Halkı" ise %60 küsür oy veren kim ? Bir kere daha soruyorum. Kendi mantığınla, Trabzon'daki linç girişimi için "halk tepkisi" diyen, Sivas Katliamı için "halk tepkisi" diyen mantık arasında bir fark görebiliyor musun ? Sana herhalde demokratlığı, sadece senin gibi düşünenlere demokrasi diye öğretmişlerdir. Nereden böyle öğrendiysen yanlış öğretmisler. Bizim meseleye gelince, Öncelikle, Kürtler azınlık değildir, bu ülkenin asli unsurudur. Bunun dışında, dönem dönem özellikle 12 Eylül dönemi, sadece Kürtlere değil, her siyasi ve etnik gruba yanlış uygulama ve haksızlıklar yapıldığını daha önce de söyledik. cümlemde, önce sadece 12 Eylülden bahsettiğimi iddia edip; Konuyu bayagi dagitmisiz ama sizin sadece 12 eylül döneminí hatalar yapilan iktidar olarak degerlendirmeniz bile gercekten cok ilginc. Konu gayet toplu da anlamak yada anlamak istemek biraz kişiye kalmış. Bu arada, hatalar ile ilgili cümlemde '' sadece '' kelimesinin var olduğunu iddia etmek te ilginç olmuş. cevabıma; Sn Dogrucudavut ben yukaridaki yorumu yazarken böyle bir tepki göstereceginizide biliyordum. Ben bilerek "sadece" yazdim, cünki siz sadece 12 Eylülü kesin tarih olarak yazmissiniz, "zaman zaman" bir tarih degildir. . Dolayisiyla acik ve kesin yazmayanlara bu tür cevaplar verilebiliyor ve konuyu anlamamakla alakasi yok diyerek, Böyle kıvırma çabalarına da hiç gerek yok. İnsanlar hızlı okurken yanlış da anlayabilir. Bu doğal ve anlaşılabilir bir şey. denildiği halde kıvırmaya kalkmasının başka bir izahı olamaz. Kivirma cabam olamaz, cünki size sebebni aciklamisim, isterseniz tekrar bakin Yanlış da ısrarın erdemle uzaktan yakından ilgisi olamaz. Gerektiğinde doğruya doğru demek, hatadan dönmek, yanlış anlamayı itiraf etmek bir erdemdir. Ama, tartışma adabını bilmeyip, özür dilemeyi bir zaaf olarak görenlerin bu erdeme sahip olmalarını beklemenin de hayal olduğu ortadadır. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Bakin sayin Dopgrucudavut, önceki yorumumda söyledigim gibi benim aciklamalarimla alakasi olmamasina ragmen ben sizin arastirabilmeniz icin en azindan bir örnek veriyorum. Bu örnek Almanca ama muhakkak türkcesinide bulabilirsin, eger Almanca anlamiyorsan. Önce okuyabilecegin alinti: -http://de.wikipedia.org/wiki/Sorben- Sonra o alintidan bir cümle: "Gemäß § 184 des deutschen Gerichtsverfassungsgesetzes ist das Recht der Sorben, in den Heimatkreisen der sorbischen Bevölkerung vor Gericht sorbisch zu sprechen, gewährleistet." Bunun türkcesi söyle: Almanya hukuk anayasasinin § 184 üne göre Sorblar Sorb toplumunun vatanlarinda mahkemeler önünde sorbca konusma haklari garantilenmistir. Sadece bir örnek, gerisi size ait. Bunun disinda benim esas bahsettigim konu sonradan göc eden toplumlar bile zaman icerisinde bazi kültürel haklarini almistir. Dostum, hic bosuna ugrasmayalim, ülkemizdeki etnik kökenlilere yapilan bir benzerini hic bir demokratik ülkede bulamazsiniz. Birakin kültürel haklari, kendi dillerinde isim almalari bile yasak. Biz onlarin isimlerinden bile rahatsiz oluyoruz. Neden anlamaya calismiyoruzda inadina yapilan yanlislari savunuyoruz? Sorum açık, bilgi ve net tarih bekliyorum, hiç umudum olmasa da…( umarım yanılırım ) Maalesef yanılmamışım. Sorum açık ve netti ve tarih istemiştim. Konuya dönersek, ben Avrupa'daki devletlerdeki etnik kökeni farklı grupları sordum, etnik asılı farklı göçmenlerden bahsetmedim ve sizden tarih istedim. '' Lozana göre azınlıklar bellidir. Bunun dışında bana Almanya veya Fransa gibi ülkelerdeki ( Lozan durumuna benzer olanlar yani Danimarka ile yapılan anlaşmalarla Danimarkalı azınlıkların hakları gibi durumların dışında ) farklı grupların kültürel haklarını hangi tarihlerde elde ettiklerini yazarsanız memnun olurum. '' Şimdi bakalım, Almanya’daki Sorblar ne zaman azınlık haklarını alabilmiş : Almanya'daki Sorblar'ın azınlık hakları Doğu ve Batı Almanya'nın birleşmesini öngören 31 Ağustos 1990 tarihli anlaşmada Sorblar'ın durumuna da açıklık getirilmiştir. Anlaşmanın 35'nci maddesinin 14'ncü fırkasında, "Sorblar'ın Almanya sınırları dışında bir anavatana sahip olmadıklarına dikkat çekilerek Sorb halkına karşı Alman devletinin destek yükümlülüğü" vurgulanmıştır. Almanya dışındaki Sorblar Yukarı Sorb dilinin bir ağzı, Amerika Birleşik Devletleri'nin Teksas eyaletine bağlı Serbin'de konuşulmaktadır. 1848 – 1860 yılları arasında Avustralya'ya 400 dolayında Sorb aile göçmüştür. Polonya'da Sorau (Leh dili: Żary) kenti çevresinde bulunan Sorblar'ın büyük kısmı II. Dünya Savaşı sonrasında Alman olarak kabul edildiklerinden Batı'ya göçmek zorunda kalmış, kalanlar ise Polonya'nın asimilasyon politikası sonucu etnik özelliklerini kaybetmişlerdir. ( Vikipedi ) Fransadaki Basklara gelince, V-Fransa Bask Bölgesi; Dil Ayrıcalığı ve Eğitim durumu: (3) 1-Fransada Dilin Konuşulduğu Bölge: Bask dili daha ziyade tarihi Labourd, Bas-Navarre Soule bölgelerindeki batı Pyrénées-Atlantiques kısmında konuşulur. Fransada Baskça konuşulan topraklar (Euskal Herria); Zuberoa, Lapurdi ve Behe-Nafarroa bölgeleridir. 2-Bölgede yaşayan nüfus ve Bask Dili konuşanların Sayısı: 1996 yılında Ulusal İstatistik Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmaya göre (INSEE); nüfusun %27 sinin Bask dilini konuştuğunu, %9’unun çok az konuştuğunu ve anladığını belirtilmektedir. 258.000 kişi olan toplam nüfusun 70.000 kişisinin Bask dilini konuşabildiği ve 23.000 kişinin ise sadece anlayabildiğini anlaşılmaktadır. 3-Bask Dili Statüsü: Bask dilinin; herhangi bir yasal statüsü bulunmamaktadır, Ancak 1789 Bildirgesinin 11. maddesinde “serbestçe yazma ve konuşma hakkı” şeklinde ifade edildiği belirtilmektedir. 4-Bask Dilinin Kamu Hizmetlerindeki durumu: Dil gerek kamu yönetiminde ve adli sistemde temsil edilmemektedir (kullanılmamaktadır). Bazı yerel otoriteler ve kamu hizmetleri kısmen turistlerle irtibata geçtiklerinde kullanmaktadırlar. Yerel topluluklar yavaş yavaş çift dilde yol işaretlerini kullanmaya başlamıştır. 5-Bask Dilinin Eğitimdeki durumu: 1951 tarihli Deixonne Kanunundan itibaren; bölgesel diller ve kültürler seçmeli ders olarak anaokul döneminden üçüncü seviye eğitime kadar öğretilebilmektedir. Geçerli olan 4 model bulunmaktadır. a- (Model X) : Tamamiyle Fransızca eğitim: Bu sistem genel kullanılan sistemdir. b-(Model A) : Başlangıç Eğitiminde Bask Dili; haftada 1-3 saat arasında verilmektedir. c-(Model B ) : Çift Dilde yapılan Eğitimde Bask Dili; kamu ya da özel okullarda Haftada 12 saat verilmektedir. d-(Model D) : Bask Hazırlık Eğitiminde; uygulamalı Fransızca dili topluluk okullarında tanıtılmaktadır. 1997-1998 yıllarındaki öğrencilerin yukarıda belirtilen modellere gore eğitimi aşağıdaki şekildedir. İlkokul Eğitimi: Yaş Grubu: 3-11; Öğrenci sayısı: 24.500; Model X: %73 - A:%11 - B: %11- D:%5. Orta Eğitim: Yaş Grubu: 11-18, Öğrenci sayısı: 26.400; Model X:%95 - A: %1 - B:%1,4 - D: %1,5; Yüksek Öğretim: Üniversite seviyesinde Bayonne’daki Inter-University bölümündeki Bask çalışmaları kısmında 116 (1998) öğrenci bulunmaktadır. Bask dili ve edebiyatı kursları bu üniversitelerde ve Toulouse Üniversitesinde öğretilmektedir. Coordination AEK: gençler için Bask dilindeki sınıflar ve gelişim kursları için koordinasyon kurumudur. (20 merkez,100 öğretmen ve 1250 öğrenci – 1998 yıl (Fransa Bask Bölgesi-Bölgedeki Dil Ayrıcalığı Ve Eğitimi K.Yücel Tutkun ) Ayrıca, AB’nin kurduğu azınlık haklarını koruma amaçlı türlü örgütlerin arasında yer alan Eurolang’a göre Avrupa’da Türkçe ve Boşnakça konuşulmuyor. Rue St Josse,B 1210, Brüksel/Belçika adresindeki Eurolang’ı Dr Davyth A. Hicks yönetiyor. Eurolang zayıflatılan ve az konuşulması için uğraşılan dillere destek vermeyi amaçlıyor. Ulusal azınlıkları destekliyor. Bu amaçla STK?lara, medyaya, Avrupalılara, devletlere ve üniversitelere bilgi servisi yapıyor. Eurolang bu konuda en çok EBLUL ile işbirliği yapıyor. 40.000 sadık okuyucusu ve aylık bir milyona yakın site ziyaretçisi ile övünüyor. 19 kişilik ekip baskı altında olan ve giderek daha az kullanılan lisanları şöyle tespit etmiş; ;İtalya’da Arnavutça, İspanya ve Fransa’da Baskça, Fransa’da Bretonca, İspanya, İtalya ve Fransa’da Katalanca, İngiltere’de Kornişçe, Fransa’da Korsikaca, Hollanda’da Frizyanca, İtalya’da Friulca, İngiltere’de Galce, İspanya’da Galiçce, İngiltere ve İrlanda’da İrlandaca, İtalya’da Ladince, Lüksemburg’da Lüksemburgca, Fransa’da Oksidanca, Finlandiya ve İsveç’te Samice, İtalya’da Sardunca, Avusturya ve İtalya’da Slovence, Almanya’da Sorbca ve Finlandiya’da İsveçce. Ne Türkçe ne de Boşnakça. ( Yok Hükmünde Bir Millet: Boşnaklar...Sayfa: (1/1) Rane Moje ) Şimdi bu bilgilerden nereye gelmek istediğim anlaşılmıştır belki ama ben yine de kısaca vurgulayayım. Demokratik Ulus-Devlet kavramı siyaset biliminde yeni bir kavramdır. Demokratik Ulus devleti anlayışı yavaş yavaş gelişmektedir. Hatta azınlık hakları konusunda AB’nin de net kriterleri yoktur. Bu nedenle, bugünkü kavramlarla tarihi değerlendirmek, yani, tarihe anakronik bakmak hatalıdır. Tarihte yaşanmış olaylar yaşandığı günün koşul ve kavramları ile incelenir. Yeni gelişen Demokratik Ulus-Devlet kavramına göre düşünerek, Türkiye dahil bir çok Avrupa devletinin Ulus Devlet bağlamında eski uygulamaları ‘ asimilasyon ‘ olarak nitelendirilemez( Bu arada, Türkiye’ye Ulus-Devlet anlayışının Avrupa'ya göre en az 130 yıl sonra geldiğini de hesaba katmak gerekir ) . Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Maalesef yanılmamışım. Sorum açık ve netti ve tarih istemiştim.. . . Yeni gelişen Demokratik Ulus-Devlet kavramına göre düşünerek, Türkiye dahil bir çok Avrupa devletinin Ulus Devlet bağlamında eski uygulamaları ‘ asimilasyon ‘ olarak nitelendirilemez( Bu arada, Türkiye’ye Ulus-Devlet anlayışının Avrupa'ya göre en az 130 yıl sonra geldiğini de hesaba katmak gerekir ) . Madem sorunuzun cevabini kendiniz biliyorsunuz bana neden soruyorsunuz? Imtihan ediyorsunuz herhalde. Vermis oldugunuz bilgiler isiginda en azindan bahsettiginiz ülkeler gecte olsa kendi azinliklarina belirli kültürel haklari vermisler. O halde biz neden hala direniyoruz? Mesele bu. Hangi ülkenin hangi tarihte kendi azinliklarina kültürel haklari tanidigini imtahan edercesine sorana kadar, kendi ülkemizin neden kendi etnik kökenlilerine kültürel hakki vermedigini sorgulayalim. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Bir topluluğun dilini unutup unutmaması devletin sorumluluğu değildir. Devlet; hiçbir grubun dilini korumak, yaşatmak ya da yok etmekle ilgili bir politika gütmemelidir. Demokratik olmayan ülkeler icin söylemis oldugunuz savlar tam gecerli. Haliyle burada kimin gercek demokratik ve özgür düsüncelere saygili oldugu gözler önüne serilmekte. Birazda demokratik sistemi olan ülkelere bakin ve oradaki devletin koriúma görevlerini görün. Arastirmak yerine örnek isteyeceginizide biuliyorum. Ama umarim arastirirsiniz. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Eğer, ' kıvırmak ' bir erdemse, kişinin erdeme sahip olduğunu söylemesi kabul edilebilir. Bakın,CYRANO bu kıvırma çabasına nasıl cevap vermiş ve siz ona herhangi bir cevap verememişsiniz.( Yanlış anlaşılmasın; haksız olduğu konuda ısrarcı olmayıp en azından susmayı tercih edip, cevap vermemek de bir erdemdir en azından bunu takdir ederim. ) Sn Dogrucudavut, istediginiz kadar etik disi iddaalarda bulunun, CHP'ye karsi yverilen tepki sadece sizin iddaaniz gibi bölücülerin degil gercektende gazi mahallesinin. Ben o yazimda baska bir noktaya daha isaret ettim, ama ne siz nede saksakladiginiz arkadas o konuyu ciddiye almis ve buradanda gözüküxorki, CHP ve onun destekcilerinin bu kafayla gün gectikce dahada fazla oy kaybedecegidir. Siz hala Gazi mahallesi halkini ciddiye almamakda direnin ve orada yapilan katliama bu sayede ortak olun. Ben sadece alinan oy bazi´nda yanildigimi itiraf ettim. Dogru olan benim icin hala dogrudur. O arkadasin sorusu dolaysiyla önceki yorumlarimda cevaplanmis durumda. Biz papagan degilizki herkese ayni sorulari tekrarlayalim. Siz isterseniz herkese ayni sorulari teker teker´cevaplayabilirsiniz, ama benden beklemeniz dogru degil. Takrarliyorum, ben kendi acimdan yanildigim noltayi itiraf ederim ve size göstermisim, ama ya siz? Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Demokratik olmayan ülkeler icin söylemis oldugunuz savlar tam gecerli. Haliyle burada kimin gercek demokratik ve özgür düsüncelere saygili oldugu gözler önüne serilmekte. Birazda demokratik sistemi olan ülkelere bakin ve oradaki devletin koriúma görevlerini görün. Arastirmak yerine örnek isteyeceginizide biuliyorum. Ama umarim arastirirsiniz. Süper... Hem bir sav ortaya atın; Hem de onu örneklemeden araştırmamı söyleyin! Oooldu! Hemen gideyim kaç tane devlet varsa hepsinin anayasalarını inceleyeyim; bekleyin! Nasrettin hocaya sormuşlar; "Gökte kaç yıldız var" diye... "Eşeğimin üzerindeki kıl kadar yıldız var" demiş... "İnanmazsanız, sayın!" diye eklemiş... Demokratik olduğunu iddia ettiğiniz devletler hangileridir? Ermeni Sözde Soykırımını kabul etmeyenleri hapse atan Fransa mı? Irak'ı "demokrasi" adına katleden Amerika mı? Bu politikalara peşkeş çeken İngiltere mi? Almanya mı? Rusya mı? Hem niçin ben araştırayım? Siz, Türklerin Asimilasyonu hakkında sizi o kadar yönlendirdiğim Ve hatta ayrıntılı bir biçimde nasıl ele almanız gerektiğini söylediğim halde Bunu yaptınız mı ki benden sizin imlediğiniz şeyi araştırmamı isteyebiliyorsunuz? Bunu isteyebilecek bir durumda mısınız sizce? Biraz adaletli olur musunuz? Alıntı
Φ YARASA Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Hem niçin ben araştırayım?Siz, Türklerin Asimilasyonu hakkında sizi o kadar yönlendirdiğim Ve hatta ayrıntılı bir biçimde nasıl ele almanız gerektiğini söylediğim halde Bunu yaptınız mı ki benden sizin imlediğiniz şeyi araştırmamı isteyebiliyorsunuz? Bunu isteyebilecek bir durumda mısınız sizce? Biraz adaletli olur musunuz? Yahu ben sana ne dedim??? Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2009 Süper...Hem bir sav ortaya atın; Hem de onu örneklemeden araştırmamı söyleyin! Oooldu! Hemen gideyim kaç tane devlet varsa hepsinin anayasalarını inceleyeyim; bekleyin! Nasrettin hocaya sormuşlar; "Gökte kaç yıldız var" diye... "Eşeğimin üzerindeki kıl kadar yıldız var" demiş... "İnanmazsanız, sayın!" diye eklemiş... Demokratik olduğunu iddia ettiğiniz devletler hangileridir? Ermeni Sözde Soykırımını kabul etmeyenleri hapse atan Fransa mı? Irak'ı "demokrasi" adına katleden Amerika mı? Bu politikalara peşkeş çeken İngiltere mi? Almanya mı? Rusya mı? Demokratik oldugunu iddia eden ülkelerde.. 40.sene yasasanda kendini yabancilikdan soyutlayabilirmisin izin verirler mi? dünyahepimizin yasadigi ülkede kendini ne kadar demokratik ortamda yasadigini iddia edebilir? cok merak ediyorum.. hic bir gün kalbinden gecirmismidir benim memleketim bir baska benim milletim bir baska diye.. Bir yabanci avrupada kendini ne kadar hür hisseder? oda benim icin merak konusudur.. Suç işleyene sınır dışı 30 Haziran 2009 / Ahmet KÜLAHÇI/BERLİN Almanya'da CDU/CSU'nun seçim programında Almanya'da suç işleyen bir yıldan fazla hapis cezasına çarptırılan yabancıların sınır dışı edilmelerinin kolaylaştırılması da yer aldı. ALMANYA'da Hıristiyan Birlik Partileri'nin (CDU/CSU) 27 Eylül'de yapılacak seçim programında, güvenliğe de geniş yer verildi. Programda, “Bizim için şu geçerli: Almanya'da yaşayan bizim kurallarımıza uymalıdır Seçim hakkına hayır CDU/CSU göçmenlere yerel seçim hakkı verilmesine de karşı çıktı. Programda çok açık bir biçimde, “Biz yabancılara yerel seçim hakkı verilmesini reddediyoruz. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2009 Süper... Hem bir sav ortaya atın; Hem de onu örneklemeden araştırmamı söyleyin! Oooldu! Hemen gideyim kaç tane devlet varsa hepsinin anayasalarını inceleyeyim; bekleyin! Nasrettin hocaya sormuşlar; "Gökte kaç yıldız var" diye... "Eşeğimin üzerindeki kıl kadar yıldız var" demiş... "İnanmazsanız, sayın!" diye eklemiş... Demokratik olduğunu iddia ettiğiniz devletler hangileridir? Ermeni Sözde Soykırımını kabul etmeyenleri hapse atan Fransa mı? Irak'ı "demokrasi" adına katleden Amerika mı? Bu politikalara peşkeş çeken İngiltere mi? Almanya mı? Rusya mı? Hem niçin ben araştırayım? Siz, Türklerin Asimilasyonu hakkında sizi o kadar yönlendirdiğim Ve hatta ayrıntılı bir biçimde nasıl ele almanız gerektiğini söylediğim halde Bunu yaptınız mı ki benden sizin imlediğiniz şeyi araştırmamı isteyebiliyorsunuz? Bunu isteyebilecek bir durumda mısınız sizce? Biraz adaletli olur musunuz? Siz beni ve diger arkadaslari Türk'lerin asimilasyon konuusnda cok yönnlendirdiginizi zannediyiorsunuz, ama anlattiklariniz o kadar gercege uzakki Türk'lerin Kürt'ler tarafinbdan asimile edildigine sizden baska inanan bile yok gibi. Tek bir dogru dürüst kaynak gösteremediniz, sadece hikayeye benzeyen tarih anlattiniz. Argumentinizin ne kadar gecerli oldugu gerceklerden cok uzak. Kürt'ler Türk'leri hemde Alevi-Türkmen'leri asimile etti diyorsunuz, Osmanli dönemindeki baskilar yüzünden Alevi-Türkmenler korkudan ya sunnilesti yada Kürtler tarafindan Kürtlestirildi. Madem Kürtlestirildi neden Kürt degilde Zaza oldular? Bazilarina göre Zazalar Kürt degil. Diger taraftan sunni olan Zaza da var. onlar nasil ve kimler tarafindan zaza yapildi dersiniz? Sizin bu iddaninzi önceden de söyledigim gibi hic bir Alevi kurulus dile getirmiyor ve asimile edilen vatandaslarin tekrar türklesmesi icinde adimlar atilmasi gerektigini söylemiyorlar. Anlayacaginiz ne Alevi kesminden ne Zaza'lardan sizin iddaniz dogrulaniyor nede Türkiye cumhuriyeti bu iddanizi dogrulayan bir siyaset izliyor. Sizin gibi düsünen insanlarin varligi dogru, ama onlarínda hangi amaca yardim ettikleri cok düsündürücü. Diger taraftan kendi ülkenizde yapilan anti demokratik tutumlari, yok efendim devlet kimsenin dilini korumakla yükümlü degildir, diye destekler durumdasiniz. Sonrada bizden adaletli olmamizi bekliyorsunuz, hangi adaletten bahsediyorsunuz o bile anlasilir degil. Adalet bekleyen önce karsisindakine adaletsizlikte bulunmamali, yani Kürtlerin zorla göc ettirilmesiyle dillerini, kültürlerini ve benliklerini yitirmelerini ve sonunda türklesmesini dogru bulmamali. Asimile politikasi izleyen bir devlet icin tabiiki zorla Türk bölgelerine yerlestirilen etnik kökenlilerin dilleriyle, kültürleriyle ve benlikleriyle ilgilenmemesi gayet normal ve söylediginiz gibi ilgilenmek görevi degildir. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2009 Demokratik oldugunu iddia eden ülkelerde.. 40.sene yasasanda kendini yabancilikdan soyutlayabilirmisin izin verirler mi? dünyahepimizin yasadigi ülkede kendini ne kadar demokratik ortamda yasadigini iddia edebilir? cok merak ediyorum.. hic bir gün kalbinden gecirmismidir benim memleketim bir baska benim milletim bir baska diye.. Bir yabanci avrupada kendini ne kadar hür hisseder? oda benim icin merak konusudur.. Kendi ülkemizde binlerce yildan beri yasayan etnik kökenlilerimiz hala korku icerisinde yasiyorlar. Bunu neden sorgulamiyoruz? Sizin demokratik ortamdan ne anladiginikzi bilemiyorum ama yasadigim ortami kendi ülkem ile karsilastirdigim zaman en az 100 kati bir fark görebiliyorum ve sadece ben degil yasanlarin cogu ayni hisse sahip. Aksi taktirde cogumuz yasadigimiz ülkeleri terk ederdik veya en azindan halaa gelmek icin caba harcamayiz. Ama malesef durum öyle degil. Kimse terk etmek istemedigi gibi ülkemizdende hala binlercesi her türlü firsatlari degerlendirip gelmek istiyorlar. Demekki avrupanin "anti-demokratik" sistemi bizim icin kendi "demokratik" sistemimize ragmen cazip. Kendi ülkemizdeki etnik kökenlilere soruyormuyuz, kendilerini nasil hissettiklerini? Cevabi koskoca bir HAYIR!!! Biz onlarin adina onlarin hislerini tesbit ettigimiz gibi birde onlari potantiyel düsman olarak ilan ediyoruz. Benim kalbimden gecen sizinki gibi degil tabiiki. Ben ülkemin demoktariklesmesini, insanlarinin özgürlesmesini, kardesce, korkmadan, baska gözle bakilmadan, agzini acanin fislenmede konusabilecegi bir ülke olmasini kalbimden geciriyorum. Aramizdaki farkta bu. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2009 ALMANYA'da Hıristiyan Birlik Partileri'nin (CDU/CSU) 27 Eylül'de yapılacak seçim programında, güvenliğe de geniş yer verildi. Programda, “Bizim için şu geçerli: Almanya'da yaşayan bizim kurallarımıza uymalıdır Türkiye'de kimin kurallari gecerli sayin Efenditürkler? Burada ön plana cikarmamiz gereken kimin kurallari gecerli olmasi degil, o kurallarin ne kadar demokratik olup olmadigini sorgulamamiz. Her ülkede dogal olarak o ülkenin kendi kurallari gecerlidir ve burada yargilanacak durum neymis anlamis degilim. Diger taraftan bir partinin secim programi o ülkenin devlet siyasetinide belirlemez, secim programlari her dönem her ülkede tüm partilerin yaptigi bir calismadir. Yoksa ülkemizdeki partilerin tümünün secim programlari aynimi? Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2009 Süper...Hem bir sav ortaya atın; Hem de onu örneklemeden araştırmamı söyleyin! Sayin Tengeriin boşig bahsettigim olay bir sav degil bilakis sizin yorumunuza karsilik bir cevap. Sizin devletin etnik kökenli vatandaslarin zorla göc ettirilmelerinden sonra onlarin dillerini, kültür ve benliklerini korumakla yükümlü olmadigini söylediginiz anti-demokratik yaklasima karsilik verilen bir cevaptir. Dolayisiyla konuyu istediginiz yöne cekmeye calismayin. Ben sadece sizin iyi buldugunuz devletin tutumu ve görevleri icerisinde olmayan noktalari anti-dmokratik sistemlerle yönetilen ülkelerde yasandigini ve demokratik ülkelerde bunun yasanmadigini söyledim ve dogruluk derecesini de arastirarak göreceginizi söyledim. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2009 Sayin Tengeriin boşig bahsettigim olay bir sav degil bilakis sizin yorumunuza karsilik bir cevap. Sizin devletin etnik kökenli vatandaslarin zorla göc ettirilmelerinden sonra onlarin dillerini, kültür ve benliklerini korumakla yükümlü olmadigini söylediginiz anti-demokratik yaklasima karsilik verilen bir cevaptir. Dolayisiyla konuyu istediginiz yöne cekmeye calismayin. Ben sadece sizin iyi buldugunuz devletin tutumu ve görevleri icerisinde olmayan noktalari anti-dmokratik sistemlerle yönetilen ülkelerde yasandigini ve demokratik ülkelerde bunun yasanmadigini söyledim ve dogruluk derecesini de arastirarak göreceginizi söyledim. Konuyu kaynatmayınız... Demokratik olduğunu iddia ettiğiniz devletler hangileridir?Ermeni Sözde Soykırımını kabul etmeyenleri hapse atan Fransa mı? Irak'ı "demokrasi" adına katleden Amerika mı? Bu politikalara peşkeş çeken İngiltere mi? Almanya mı? Rusya mı? Siz, Türklerin Asimilasyonu hakkında sizi o kadar yönlendirdiğim Ve hatta ayrıntılı bir biçimde nasıl ele almanız gerektiğini söylediğim halde Bunu yaptınız mı ki benden sizin imlediğiniz şeyi araştırmamı isteyebiliyorsunuz? Bunu isteyebilecek bir durumda mısınız sizce? Ayrıca daha önceki iletilerime de bir yanıt vermediniz kaç iletidir... Görmezden geliyorsunuz... Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2009 Konuyu kaynatmayınız... Ayrıca daha önceki iletilerime de bir yanıt vermediniz kaç iletidir... Görmezden geliyorsunuz... Avrupa ülkelerini demokratik sistem olarak niteleyebiliriz. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.