Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Bostancı'da çatışma çıktı...

Bostancı'da sabah saat 05.30 sıralarında silahlı çatışmaya giren polisin düzenlediği operasyon sürüyor. Çatışmalarda 1 başkomiser, 1 vatandaş hayatını kaybetti, 6 polis bir gazeteci de yaralandı...

 

Kadıköy'de polis ekibine silahlı saldırı düzenledikten sonra bir eve giren kişi ya da kişilerin polise yönelik direnişi sürüyor.

Çevrede geniş çaplı önlemler alan polis, basın mensuplarının operasyon bölgesine yaklaşmasına izin vermedi.

 

Bu sırada polis telsizinden basın mensuplarına seslenen bir kişi, isminin ''Orhan Yılmazkaya'' olduğunu ileri sürerek, ''teslim olmayacağını, kanının son damlasına kadar savaşacağını, yeteri kadar el bombası ve mermisinin olduğunu'' iddia etti.

Alıntı Sabah

 

 

Devrimci Karargah Örgütü,bunların devlet düşmanlığı bitmedi bitmeyecek..

Bakarmısın kanının son damlasına kadar savaşacakmış kiminle polisle..duyanda vatan müdafasında sanacak..

Çok gitmez bir kaç sene sonra oda kahraman olur daha öncekiler gibi..

 

 

Beykoz Poyrazköy'de kazılarda bulunan el bombalarından yola çıkılarak gerçekleştirilen araştırma sonucu Bostancı'daki

adresin belirlendiği öğrenildi.

 

İddialara göre, İSTEK Vakfı'na ait arazide bulunan silahlarla ilgili soruşturmayı yürüten savcılar, Bostancı'da bu sabaha karşı basılan örgüt evinin adresini belirledi.

 

İddia, çatışmada kullanılan silahların da Poyrazköy'deki kazıda ele geçen silahlarla ilişkili.

 

Bir başka iddiaya göre ise hücre evinde sıkıştırılan Orhan Yılmazkaya, halen Devrimci Karargah Örgütü'nün liderliğini yapıyor. Yılmazkaya, Ergenekon davasında adı geçen dört isimle telefon görüşmesi yaparken teknik takibe yakalandı. Bu isimlerden biri de Ümraniye'deki el bombaları ile ilgili kişilerden Muzaffer Tekin...

Milliyet

 

 

 

tüm bunlarda senaryonun bir parçasımı acaba -_-

Gönderi tarihi:

Sabahtan beri tek temennim, yalnızca isim benzerliği olması. En son bir yıl önce gördüğümde bir derginin editörlüğünü yaptığını öğrendiğim kişiyle sadece isim benzerliği olması.

 

Öyle bir insanın, böyle birşey yapması imkan dahilinde dahi olmasa da. Büyük şok ve acaba içerisindeyim sabahtan beri.

 

Ya temenni ettiğim gibi sadece isim benzerliğidir. Ya da Orhan Yılmazkaya gibi bir insanı eli kanlı terörist haline getirebilen bir yapının olduğu ülke de yaşamak bile bir cezadır.

Gönderi tarihi:
Orhan Yılmazkaya gibi bir insanı eli kanlı terörist haline getirebilen bir yapının olduğu ülke de yaşamak bile bir cezadır.

Sn CYRANO siz daha hayatinizda ilk defami yasiyorsunuz, insanlari terörüst haline getiren yapinin oldugunu ülkemizde?

 

Ben sana yillardan beri binlercesini sayabilirim.

 

Bu ülkenin yöneticileri ve devlet adamlari yillardan beri ortalama en azindan günde 100 kisiyi eli kanli terörüst haline getiriyor. Deniz'lerden, Mahir'lerden baslayin taaki günümüze kadar bir cok genc insan genellikle dogu anadoluda olmak üzere bozuk düzen sayesinde söylediginiz bir hale getiriliyorlar. Binlerce sucsuz insan, yurtsever, devrimci, Kürt kökenli vatandaslarimiz icin bu ülkede yasamak yillardan beri ceza. Ama en azindan sizde fark etmisseniz sevindirici bir durum. Amacimiz ama bu ülkede yasamanin bir ceza degil kivanc oldugu bir ortami yaratmak olmali.

Gönderi tarihi:
Bostancı'da çatışma çıktı...

Bostancı'da sabah saat 05.30 sıralarında silahlı çatışmaya giren polisin düzenlediği operasyon sürüyor. Çatışmalarda 1 başkomiser, 1 vatandaş hayatını kaybetti, 6 polis bir gazeteci de yaralandı...

.

.

.

tüm bunlarda senaryonun bir parçasımı acaba -_-

 

 

Sayin Hemso,sende bu iddialara takildiysan eh diyecek birsey kalmiyor demektir.Illede Ergenekon baglantili olmali dimi?

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Yasasin Devrimciler,iyiki varlar!

 

Evet ayni oyunlari yillar önce de yasattilar bu millete.Devrimcilik adina ülkede kanlar akitildi,sagin ve solun sövalyeleri krallari icin yemin etmis ve savasa cikmistilar sokaklarda okullarda.Ülkeyi yönetenler "sokaklar yürümekle asinmaz"diyordular,sadece seyrettiler,Marx'in gönüllü fedaileri ile Komünist avcilari biribirlerini yerlerken birileride ellerini ovusturarak onlari seyrediyor ve olaylarin olgunlasmasini bekliyordular.

 

Bugünde yine devrimciler is basinda,izinsiz sokak gösterileri ile polisle catisirken cocuklari ilerde istismar etmek icin kalkan olarak kullananlar,bugünde 16 yasinda taptaze bir fidanin canina kiydilar.Yasasin devrimcilik oyunlari!Devrim ugruna ölmek sereftir diyenler olabilir.Devrim sonucta illde baris icinde olmaz devrimler gerekirse silahla olur,evet 16 yasindaki gencecik fidan devrim ugruna sehit edildi.Yasasin devrim!diyenler faili mechullerden zaman bulabilirlerse lütfen 16 yasindaki gencecik hayatin neden söndürüldügününde nedenini aciklasinlar.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Sabahtan beri tek temennim, yalnızca isim benzerliği olması. En son bir yıl önce gördüğümde bir derginin editörlüğünü yaptığını öğrendiğim kişiyle sadece isim benzerliği olması.

 

Öyle bir insanın, böyle birşey yapması imkan dahilinde dahi olmasa da. Büyük şok ve acaba içerisindeyim sabahtan beri.

 

Ya temenni ettiğim gibi sadece isim benzerliğidir. Ya da Orhan Yılmazkaya gibi bir insanı eli kanlı terörist haline getirebilen bir yapının olduğu ülke de yaşamak bile bir cezadır.

 

Malesef isim benzerliği değilmiş...

 

Derin üzüntü ve şaşkınlık içerisindeyim.

 

Sabah saatlerinden, yayın yasağının kaldırılıp telsiz konuşması ile kimlik bilgilerinin açıklandığı akşam saatlerine kadar, telefon rehberimde kayıtlı bütün ortak tanıdıklarımızla konuştum telefonla. Hepsinin ortak tepkisi "imkansız" ve "acaba" idi.

 

Türkiye'de sol üniversite gençliğinin en radikal fikirlere sahip olduğu dönemlerden birisi olan 96 yılıydı. Türk solunun latin amerika'nın en ücra ülkelerinde ki işgaller için bile sokağa çıkıp, yanıbaşında ki birinci çeçen-rus savaşı ve işgaline karşı kayıtsız, tepkisiz kalmasını beş arkadaş, Galiyev posterleri açarak protesto ettiğimiz bir öğrenci meclisi forumunda, salonda bize aşırı tepki gösteren bir grup öğrenciyle aramıza girmiş , bizi öğrenci kulubüne davet etmiş, saatlerce sohbet etmiştik.

 

"Düşünce ve Eylem" adlı dergi etrafında toplanmış öğrencilerin liderlerindendi. radikal sol çevreler tarafından "düzeni barışçıl yollarla değiştirmeyi amaçlayan" , "reformist" , "küçük burjuva", "düzen içi" şeklinde adlandırılan yasal bir sol partinin üyesiydi.

 

Vakfımızın gençlik teşkilatı içerisinde onunla aynı partiye üye gençler aracılığıyla o günkü tanışmamızın arkası gelmiş ve bizim için "Orhan Abi" olmuştu. Oldukça kültürlü, eğitimli, akıllı, kibar, saygılı mantıklı bir insandı. Yani dilini dinini bilmediği bir ülkeye paraşütle atsanız, yarım saat sonra en az yüz kişiyle yakın arkadaş olabilecek bir insandı. Tartışmalarımız da biz ona "sovyetik olduğunuz için kapitalist Rusya'ya da karşı çıkamıyorsunuz" diye laf atar, O da bize "beyaz ordu artıkları" diye takılırdı.

 

Çevirmenlik, editörlükten, radyo yayıncılığı gibi işler yapıyordu. 2000 yılında üyesi olduğu partiden ayrılıp yeni bir parti ve sendika kurduğunu vakfımıza gönderdikleri protokol yayın ve bildirilerle öğrenmiş, ilk karşılaşmamızda uzun uzun konuşmuştuk.

 

İleri ki yıllarda ise, siyaseti bırakmış, yazarlık ve gazeteciliğe kendini vermiş bir insandı.

 

-http://www.kitapyurdu.com/yazar/default.asp?id=26270-

 

 

 

linkte görüleceği gibi, artık siyasi bir kimliği olmayan, Türk hamamlarının tarihçesi üzerine çalışamlar yapan. sanayi ve ticaret sektöründe sektörel yayın yapan dergilerde yayın yönetmenliği, editörlük yapani üst düzey yöneticilik yapan. Klasik, öğrencilik ve gençlik yıllarında aktif siyasetle ilgilenip, daha sonra siyaseti bırakıp iş hayatına atılan bir insandı. Benzeri onbinlercesi gibi. En son gördüğümde, ne siyasetle ne ideolojiyle bir alakası kalmayan bir insandı.

 

Böyle bir insanı, bir hücre evinde, profesyonel yöntemlerle polisle çatışan bir terörist olarak görmek tek kelimeyle büyük bir şok. Ne aklım alıyor bunu ne mantığım.

 

Gençliğinde sol kanadın ılımlı kesiminde bulunmuş. Daha sonra siyaseti bırakıp, iş ve ticaret dünyasında ki dergilerde yöneticilik yapmış, hamamlar üstüne kitap yazmış bir insan. Ve pazartesi sabahı polis telsizinden konuşan o insan...

 

Doktor Jykll ve Mr. Hyde gibi. Söyleyecek söz bulamıyorum....

Gönderi tarihi:

Sayın cyrano sizin adınıza üzüldüm.Aslında bu tür değerlerin harcanması adına da üzüldüm. Telsiz konşmalarını dinlediğimde tv de son derece düzgün ve akıcı bir Türkçe ile konuşuyordu. Eğitimli biri olduğu belliydi. Maalesef düşünce bazında fikirlerin iözgürce tartışılamadığı antidemokratik ortamlarda bu tür emeller için gençlerin kullanılması da kaçınılmaz oluyor.

Gönderi tarihi:

Bakarmısın :)

ben bir kaç yıl dedim,ama daha ertesi gün başlandı teröristtin nasıl biri olduğuna dair methiyeler..

Bu tıpkı Diyarbakır bombacısının arkasından ağıt yakan dtp eş başkanı Emine Ayna'nın açıklamasına benzedi hani en çok bombayı patlatan katile üzülmüştü ya onu bu hale getiren sistemi suçlamıştı..

Tabi ya katilin hiç suçu yok!!! bütün suç sistemin..

Nasıl eğitimliymiş nasılda düzgün Türkçe'si varmış...zaten tüm teröristler okuma yazma bilmeyen kişiler değilmi?

34 yaşında iki bebe sahibi parlak bir kariyer sahibi polis devrilmiş,tüm suçu sokaktan geçmek olan 16 yaşında bir fidan..

Kim kıydı onlara?Sistem,öyle ya..

Sistemin kokuşmuş olduğunu her zaman söylemişimdir,ama bu herkesi eli kanlı katil yapar anlamına gelmez..

Asıl kokuşmuşluk ideoloji kölesi olmaktır,kendinden olmayan herkesi öldürülmeye mahkum düşman görmektir.

Dün askere kurşun sıkmış bugün polise devrim yapacaklar ya sıka sıka..

Telsiz konuşmasına bak kimlerin davasını savunuyor kimlerin isimlerini haykırıyor yetmiyor pkk yada bir selam çakıyor pkk nın dünün dhkpc sinin uzantısı olduğunu söylediğimde algılayamayanlara bir selamda ben çakıyorum..

Türk Kürt hakların kardeşliğini haykırırken 16 yaşında bir çocuk düşüyor kanlar içerisinde kaldırıma..Kürt asıllı..

Ama bizim her zaman ki gibi bizden olanı savunmak zorundayız değilmi?bütün kanlı olayların suçlusu bulundu..Sistem..

Aslında pkk da masum geldikmi şimdi o lafa "dağa çıkan boşuna çıkmıyor"hadi bir alkışta onlara bakayım..

Onun bir suçu yok o evi cephaneliğe çevirmesininde nedeni aslında oyun oynamaktı..Çok iyi niyetliydi kanın son damlasına kadar savaşacaktı..

Tıpkı yolunda yürüdükleri gibi...

Gönderi tarihi:

Sayın süheda ne yapmaya çalıştığınızı anlamam mümkün değil. Benden cümleler aldığınıza göre cevap benim yazdıklarıma. Öncelikle bu forumdaki yazılarımı takip ediyorsanız ve eğer okuduklarınızı da doğru algılayabiliyor ve yorumlayabiliyorsanız ; teröre karşı olduğumu ve bunun bir çözüm olmadığını bir çok başlıkta da şu şekilde cevaplar verdiğimi biliyor olurdunuz.

 

Bu ülkede sorun olmaya müsait yerler , kimi zaman "din elden gidiyor "diyerek , kimi zaman "vatan elden gidiyor " diyerek sürekli kaşınır . Bunun içinde bu ülkenin evlatları kullanılır ve birbirine kırdırılır.

 

Aynen şu cümlemde anlatmaya çalıştığım gibi;

 

Maalesef düşünce bazında fikirlerin özgürce tartışılamadığı antidemokratik ortamlarda bu tür emeller için gençlerin kullanılması da kaçınılmaz oluyor.

 

Şöyle demişsiniz;

 

Türk Kürt hakların kardeşliğini haykırırken 16 yaşında bir çocuk düşüyor kanlar içerisinde kaldırıma..Kürt asıllı..

Ama bizim her zaman ki gibi bizden olanı savunmak zorundayız değilmi?bütün kanlı olayların suçlusu bulundu..Sistem..

Aslında pkk da masum geldikmi şimdi o lafa "dağa çıkan boşuna çıkmıyor"hadi bir alkışta onlara bakayım..

 

"Bizden olan demek "ne demek bu terör mantıklı mıdır dediğimi algıladınız iletimden . Kullanılmaktan bahsediyorum bunun anlamını biliyor musunuz. Y a da her sorunu olan devlete silah çekmeli midir diye algılıyorsunuz yazdıklarımı. İsterseniz şu linkte yazdığım yazıyı bir kez okumayı deneyin ne demeye çalıştığımı anlabileceğinizi ummaya çalışacağım.

 

http://www.turkish-media.com/forum/index.p...55262&st=75

Gönderi tarihi:

Hayır arkadaşım sırf sizinle alakalı değil,ama böyle bir olayda en ufak bir haklılık aranmasını dahi hazmedemiyorum..

Ben bu ülkenin vatandaşıyım bu ülkede huzursuzluk çıkartan toplumu tehdit eden sırf kendi ideolojisi için cana kıyan ve onları haklı bulan kim olursa olsun hep söylüyorum hangi görüşe mensup olursa olsun affedemiyorum..

Gönderi tarihi:

Sayın süheda teröriste methiyeler kimse düzmemiş. Sadece cyrano arkadaşımız kişisel olarak tanıdığını söylüyor ve bu duruma gelmesine şaşırdığını ve bende gerçekten konuşmasını telsizde duyunca yazık dedim bu kadar düzgün bir cümle kurabilen birinin orda değil mesleğine göre olması gereken yerde olması gerektiğini düşündüm ve gerçekten gencecik insanların kullanılmasına bir kez daha çok üzüldüm.

 

Çanakkale savaşı yenilgisinde Churchill İngiliz senatosunda kıyasıya eleştirilirken şöyle cevap vermiş:

 

Biz sadece savaşı kaybettik. Amam onlar bir nesil kaybetti ve çoğu okumuş nesildi.Tıp fakültesi 1925 senesine kadar yeni mezun verememişti.

 

İşte biz de nesillerimizi kaybediyoruz ve bununla birlikte hepimiz kaybediyoruz , bu ülke kaybediyor. Her zaman bir bahane bulunuyor ve her zaman bu oyuna geliyoruz.

 

Sağ--sol

 

Dinci - laik

 

Alevi-sünni

 

Türk- kürt

 

Kürdistanı kurdurduktan sonra Ermenistan, lazistan yani oyunlar bitmez.

Gönderi tarihi:

Sevgili arkadaşım,bu ülkede daha dün askere kurşun sıkan aynı tarz çatışma ile ele geçirilen terörsitler kahraman ilan edilmedimi bazı gerçekleri görmek istemeyen zihniyetler tarafından?Bu adam dünkü telsiz konuşmasında tek tek onların isimlerini sayarak işin içerisine pkk yıda ekleyip aynı dava için mücadele ettiğini söylemedimi?

Katilin,devlet düşmanının iyisi olmaz onu kimsede zorla kötü yapmaz kullananlar kimleri kullanacaklarını iyi bilirler suça meyilli ruh hastası kişiler özenle seçilir böyle durumlarda,iyilik çoğu zaman müthiş bir maskedir..

Gönderi tarihi:
Sistemin kokuşmuş olduğunu her zaman söylemişimdir,

 

Bir de ucuz çözümcülük yapılmazmı...

Neymiş; aslında biliyormuş vatandaşımız sistemin kokuşmuş olduğunu.

 

Acaba bu vatandaşımız kokuşmuş sistem yüzünden günde onlarca vatandaşın yoksulluktan intihara, hastalıktan ölmeye, bilinçsizlikten cinayete, yanlış yönlendirilmeden cezaevlerine düştüklerini biliyormu? Bunlar ölümler değilmi?

 

Acaba bu vatandaşımız kazanılmış değerlerin teker teker, bilinçli olarak yok edildiğini biliyormu?

 

Acaba bu vatandaşımız sistemin kokuşmuşluğuna en demokratik karşı çıkışların bile teker teker içeri tıkıldığındandan

haberi varmı?

 

Doğrusu vatandaşımızın "sistem kokuşmuştur" olayından başka bir formülü varsa bilmek isteriz.

Gönderi tarihi:

Sistemin kokuşmuş olduğunu ifade ederek buna karşı bir ses bir soluk olarak kalemini ve nefesini tüketen insanlarıda terörist ilan eden aynı sistem değil mi?

 

Peki bu kokuşmuş sistemden nasıl kurtulacağız?

 

İşin özü madalyonun öteki yüzüne bakabilmektir. Sistem kimlerle ve nasıl besleniyor, kimleri kullanıyor, kimleri cezalandırıyor ve kimleri itham ediyor?

 

Türkiye'de şuanda olmakta olan herşey şüphe götürür, devletin yöneticileri büyük çoğunlukla güven kaybetmiştir... Hrant Dink'in katilleri ile gurur duyan ve onlarla fotoğraf çektirmek için çabalayanlarda bu kokuşmuş sistemin parçasıdır, demek ki devletin içerisinde kamu yöneticiliği yapan alt ve üst düzeyde kişiler negatif ayrımcılık yapmaktadırlar, ve herkes bizden sizden ayrımı yapmaya zorlanmaktadır...

 

Bütün demokratik hakların elden alındığı, en demokratik tepki yolu olan mitinglerin dahi bir terör suçu ilan edildiği ortamda hangi haklardan ve hangi sistemden söz edilebilir? Peki öyleyse insanlar rahatsızlık duydukları uygulamaları ve haksızlıkları nasıl dile getirecekler? Yargısız infazların meşrulaştırıldığı ortamlarda doğrulardan nasıl söz edicez?

 

Beni asıl korkutan birilerinin emri ile yaratılan ve şuana kadar vuku bulmuş bir suç ile yaftalanamayan Akp muhaliflerinin fiile geçirilmiş düzmece çatışmalarla açıkça hedef gösterilmesidir... İşte bu faşizanlığın kendini meşru kılacağı bir zemindir ve orada haklı haksız kavgası yapılamaz...!

Gönderi tarihi:
Bir de ucuz çözümcülük yapılmazmı...

Neymiş; aslında biliyormuş vatandaşımız sistemin kokuşmuş olduğunu.

 

Acaba bu vatandaşımız kokuşmuş sistem yüzünden günde onlarca vatandaşın yoksulluktan intihara, hastalıktan ölmeye, bilinçsizlikten cinayete, yanlış yönlendirilmeden cezaevlerine düştüklerini biliyormu? Bunlar ölümler değilmi?

 

Acaba bu vatandaşımız kazanılmış değerlerin teker teker, bilinçli olarak yok edildiğini biliyormu?

 

Acaba bu vatandaşımız sistemin kokuşmuşluğuna en demokratik karşı çıkışların bile teker teker içeri tıkıldığındandan

haberi varmı?

 

Doğrusu vatandaşımızın "sistem kokuşmuştur" olayını başka bir formülü varsa bilmek isteriz.

 

çokta severim ya ben böyle üstü kapalı bir sürü imalarda bulunan sözcükleri..

yok intihar edenlermiş yok yoksullukmuş falanmış fişmanmış sanki dünyanın her yerinde çözümü bulunmuşta bunların bir bizim ülkemizde çözülmemiş..

Kokuşmuş sistemin daha dorğusu sistemi kokutanların temizliği yapılıyor bu ülkede şuan,belki dikkatinizden kaçtı yada görmezden gelmişsiniz bilemiyorum ama bu işin ucu sizin o tenkit ederek bahsettiğiniz gözaltılara uzanıyor..

Ayrıca yalnızca bostancıda baskın yapılmadı,ülkenin bir çok şehrinde bir çok baskınlar yapıldı hizbullahtan tutunda adını hiç duymadığımız din kisveli terör örgütlerine..

Demokratik çıkışlarmış yalnız kendilerine demokrasi diyenlere öylemi,ben bilmem demokrasiyi hiç tanımadım tanıştırılmadım onunla..Herkes kendine demokrat bu ülkede ama vatandaşa sıra geldimi yok öyle bir hak..

Kökü nereye uzanıyorsa uzansın gidilsin bakalım kim bu ülkenin altını oymaya çalışanlar..

 

Fakaaatt benim en çok merak ettiğim bu işin siyasi kanadına ne zaman ulaşılacak,meclisteki ama eski ama yeni destekçiler **** ve bu işin içerisindekiler kimler?

Gönderi tarihi:
Yasasin Devrimciler,iyiki varlar!

 

Evet ayni oyunlari yillar önce de yasattilar bu millete.Devrimcilik adina ülkede kanlar akitildi,sagin ve solun sövalyeleri krallari icin yemin etmis ve savasa cikmistilar sokaklarda okullarda.Ülkeyi yönetenler "sokaklar yürümekle asinmaz"diyordular,sadece seyrettiler,Marx'in gönüllü fedaileri ile Komünist avcilari biribirlerini yerlerken birileride ellerini ovusturarak onlari seyrediyor ve olaylarin olgunlasmasini bekliyordular.

 

Bugünde yine devrimciler is basinda,izinsiz sokak gösterileri ile polisle catisirken cocuklari ilerde istismar etmek icin kalkan olarak kullananlar,bugünde 16 yasinda taptaze bir fidanin canina kiydilar.Yasasin devrimcilik oyunlari!Devrim ugruna ölmek sereftir diyenler olabilir.Devrim sonucta illde baris icinde olmaz devrimler gerekirse silahla olur,evet 16 yasindaki gencecik fidan devrim ugruna sehit edildi.Yasasin devrim!diyenler faili mechullerden zaman bulabilirlerse lütfen 16 yasindaki gencecik hayatin neden söndürüldügününde nedenini aciklasinlar.

 

 

saygilarla

Her dönem bildik operasyonlar ve yargisiz infaz. Polisin görevi terörüst veya kikm olursa olsun yakalayip yargiya tslim etmektir. Ama polis belliki herzamanki amaci cok farkliymis. Amaci yakalamak degil resmen linc etmek. Amac yakalamak olsaydi yasananlar olamayacakti ve büyük ihtimal kimsenin burnu bile kanamadan aranan sahis yakalanacakti. Yakalanmasi icin sayisiz cözüm yollari var. Birde operasyonun gelisimine bakalim ve 16 yasindaki cocuk nasil ölmüs ögrenelim. Operasyon yapilan yerde öyle güvenlik önlemleri aliniyorki, cocuklar bile seyrediyor ve bu sayede biride malesef ölüyor. Buradaki ölümlerin sorumlusu emniyettir. Aranan sahis cok rahatca izlenerek , bekleyerek, akilla, mantikla ve sabirla sag olarak silahsiz sekilde ele gecirilebilirdi. Ama Türkiye'de söz konusu devrimciler oldugu zaman yakalanim yargiya cikarilmasina gerek kalmadan operasyonlarda öldürüldükleri icin, sorumlular devlet gücleridir.

 

"BİLDİK POLİS TAKTİĞİ

02:30 28 Nisan 2009

 

 

Polisin Bostancı’daki operasyonunda skandal üstüne skandal yaşandı. Güvenlik çemberi içinde biri polis üç kişi öldü, gazeteciler yaralandı, 6 saat dehşet yaşandı

 

SADECE 1 KİŞİ ÇIKTI

İstanbul polisin “Devrimci Karargah Örgütü’nün ana karargahı” diye bastığı ve içerde 3 kişinin olduğunu açıkladığı İstanbul Bostancı’daki evde bir kişi öldürüldü. Çatışma 6 saat sürerken operasyon Amiri Başkomiser Semih Balaban çatışmada öldü. Polis onlarca sokakta güvenlik önlemi aldığını açıklamasına rağmen, çatışmanın olduğu sokakta trafik işledi. Sokakta olup bitenleri seyreden 16 yaşındaki M.fi. adlı aşçılık yaptığı belirtilen çocuk vurularak yaşamını yitirdi.

 

1 MAYIS ÖNCESİ PANİK

Bostancı semtindeki çatışma televizyonlardan canlı yayınlandı. Yüzlerce polis sanki içerde büyük bir güç varmış gibi yığınak yaparken polis helikopteri de havadan yerdeki polis ekiplerine destek verdi. Naklen yayındaki çatışmada, evden isminin Orhan Yılmazkaya olduğunu belirten kişi, polis telsizinden Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’la görüşmek istediğini belirtti. Yılmazkaya devrimci sloganlar da attı. Cerrah yine büyük eylemlerden söz etti.

***

notlar

Cerrah’tan klasik açıklama

» İstanbul Valisi Muammer Güler, baskın yapılan yerlerin “eylem hazırlığında” olduğunu iddia etti. Baskınların 1 Mayıs öncesi yapılması, operasyonların “asıl amacı” konusunda soru işaretleri uyandırdı.

Yaşam hakkı hiçe sayıldı

» Operasyondaki skandallar “İnsanların yaşam hakkı hiçe sayıldı” tepkisine yol açtı. Operasyonla ilgili ÖDP, EMEP, İHD ve TİVH açıklama yaptı.

Üst düzey yöneticiymiş!

» İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Bostancı’da öldürülen Orhan Yılmazkaya'nın "Önceden izlenen önemli 3 kişiden biri" olduğunu açıkladı.

Çatışmanın olduğu binada ikamet eden Senem Kandemir, ‘daireye 15 gün önce taşındılar, tanımıyoruz’ diye konuştu.

Çatışmada ölen Orhan Yılmazkaya'nın Çanakkale doğumlu olduğu ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olduğu bildirildi.

 

Saatlerce süren çatışma sırasında yolun araç trafiğine kapatılmaması ve belediye otobüslerinin çatışmanın yaşandığı binanın yanındaki yoldan gelip geçmesi dikkat çekiciydi.--

İstanbul Bostancı'da dün sabah erken saatlerde polis “hücre evi” olduğunu iddia ettiği bir apartman dairesine baskın düzenledi. Çıkan çatışmada evde bulunan bir kişinin yanı sıra bir başkomiser ve sokaktan geçen bir yurttaş da öldü. Ayrıca evde bulunup polisle çatışmaya giren ve isminin Orhan Yılmazkaya olduğu açıklanan bir kişi de öldürüldü.

Polisin yeterli güvenlik önlemi almadan gerçekleştirdiği operasyonun görüntülerini çekmeye çalışan NTV kameramanı İlhan Kandaz da kafasından yaralandı. Başbakanlık, çatışmayla ilgili yayın yasağı kararı aldığını Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na (RTÜK) gönderdiği bir yazıyla kamuoyuna duyurdu.

İstanbul’daki operasyona Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Emek Partisi (EMEP), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Derneği (İHD) “yurttaşların yaşam hakkı hiçe sayıldı” şeklinde tepki gösterdi.

İstanbul dün 90’lı yıllarda olduğu gibi polisin “hücre evi” operasyonlarından birine daha tanıklık etti. Bostancı Emanet Sokak'ta sabah saat 05.30 sıralarında bir apartman dairesine operasyon düzenleyen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polislerle evde bulunan kişiler arasında çatışma çıktı. Polisin eve attığı göz yaşartıcı bombalara karşı içeriden polislere el bombaları atıldı. Bu el bombalarının patlamaları sonucu apartman girişindeki polislerden 7’si yaralandı. Karşılıklı ateş sırasında sokaktan geçen 18 yaşında olduğu öğrenilen Mazlum Şeker isimli bir genç başına isabet eden bir kurşun nedeniyle yaşamını kaybetti. Mazlum Şeker’in Bostancı’daki bir restoranta garson olarak çalıştığı öğrenildi. Yaklaşık 6 saat süren Bostancı’daki çatışma sonucunda operasyonun yürüten polis ekibinin Amiri Başkomiser Semih Balaban ölürken, ev içerisindeki 1 kişinin de hayatını kaybettiği açıklandı. Yaşamını yitiren kişinin isminin Orhan Yılmazkaya olduğu açıklandı.

 

HANİ GÜVENLİK ALINMIŞTI

Bostancı’da düzenlenen operasyon sırasında yaralanan 6 polis memurunun çeşitli hastanelerdeki tedavileri sürdüğü belirtildi. Operasyon sırasında yaralanan polis memurları İ.T. (45), A.K. (42) ve M.G. (42) Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde, 2 polis memuru Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde, 1 polis de Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi görüyor.

Çatışmanın hemen ardından İçişleri Bakanı Beşir Atalay "Güvenlik çemberi zamanında alındı" açıklamasını yapmıştı ancak Bostancı'daki polis operasyonunda yapılan hatalar dikkat çekiyor.

 

BİR YANDA KURŞUN DİĞERİNDE OTOBÜS

Saat 05.30'da başlayan operasyonun başlangıcında hiçbir önlem alınmadı. Saatlerce süren çatışma sırasında yolun araç trafiğine kapatılmaması ve belediye otobüslerinin çatışmanın yaşandığı binanın yanındaki yoldan gelip geçmesi dikkat çekiciydi. Çatışmada vurularak yaralanan NTV kameramanı İlhan Kandaz, çatışma bölgesinin araç trafiğine kapatılmamasını eleştirerek "Sokakların trafiğe kapalı olduğu söylenmişti ama vatandaşlar var. Burada çatışma var, cadde kapalı değil. Son derece tuhaf bir durum. Ben kulağımdan yaralandım. Yanımdaki insan kafası delindi" diye konuştu. Kandaz, İstanbul Valisi Muammer Güler'e dava açacağını da söylemişti.

 

VALİ: TÜM TEDBİRLERİ ALMIŞTIK

Toplam 6 polisin yaralandığı ve tedavilerinin çeşitli hastanelerinde sürdüğü Bostancı’daki çatışmaya ilişkin İstanbul Valisi Muammer Güler, klasik bir açıklama yaparak apartman dairesinde öldürülen kişilerin “Sansasyonel eylem hazırlığında olduğunu” söyledi. Güler, “Daha önceden de takip edilen örgüt elemanlarından birinin bugün evine yapılan baskında, ilk aşamada bomba atarak karşılık verdi. Toplam 7 memurumuz yaralı. Evin içinden telsizle bize seslenen kişi söylemlerinde aşırı sol örgüt mensubu olduğunu söylüyor. Örgütün üst düzey yöneticisi olduğunu sanıyoruz. Polisi gördüğü her noktaya ateş ediyor. Tüm tedbirleri aldık. Emniyet Müdürü operasyonu bizzat takip ediyor. Önümüzdeki günlerde yapacakları eylemleri önlemeye yönelik operasyonlar yaptık" dedi.

 

BAKAN: BİR YURTTAŞIMIZ DA ÖLDÜ

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, İstanbul Bostancı’da yaşanan çatışmaya ilişkin bilgi verdi. Atalay, çatışmada Emniyet Amiri Semih Balaban ile birlikte Mazlum Şeker’in hayatını kaybettiğini, bundan büyük üzüntü duyduklarını söyledi. Atalay, “Burası da tespit edilen hücre evlerinden birisi. Ve evde lider kadrolarından birisi de bulunuyor. Şu anda ölü olarak yakalanan kişi. İsmi var kimliği var bizde.” Atalay, gazetecilerin öldürülen kişinin ismini sorması üzerine, “Orhan Yılmazkaya diye bir isim. Önemli izlenen 3 kişiden biridir” dedi. Atalay, bölgede yeterli tedbir alınıp alınmadığına ilişkin değerlendirmeyi ise kendilerinin yapacağını söyledi.

***

Örgüt, AKP ve 1. Ordu’yu daha önce bombalamıştı!

BostancI'da 6 saati aşkın polisle çatışan kişinin “Devrimci Karargah” üyesi olduğunun öne sürülmesi gözleri yeniden ismi geçen örgüte çevrildi. Örgüt ilk olarak AKP İstanbul İl Başkanlığı’na ve İstanbul'da 1. Ordu Komutanlığı'na düzenlediği eylemle dikkatleri üzerine çekmişti. Aralık 2008'de AKP İstanbul İl Binası’na kurye görünümde giren örgüt üyesi bombalı bir paket bırakmış, zaman ayarlı bombanın patlamasının sonucunda binada bulunan 10 kişi yaralanmıştı. Örgütün elektronik postayla gönderdiği açıklamada saldırının amacı "AKP hükümetini ve Türk Genelkurmayını uyarmak" olarak açıklanmıştı. Aynı örgüt 2008 Ağustos başında Üsküdar’da 1. Ordu Komutanlığı’na yönelik havanlı saldırıyı da üstlenmişti. Karacaahmet Mezarlığı’ndan ateşlenen el yapımı havandan çıkan şarapnel parçaları 1. Ordu Komutanlığı yakınındaki Selimiye Astsubay Orduevi’nin bahçesine düşmüştü.

***

Son slogan: Yaşasın devrim ve sosyalizm

BostancI’da 5 saati aşkın süren operasyon sırasında evdekilerin çatışma sırasında vurdukları başkomiser Semih Balaban'ın telsizini alarak, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve basın mensuplarına seslendiği ortaya çıktı. Bostancı'da polis ile evde bulunanlar arasında baskın sırasında yapılan telsiz konuşmasında şu ifadeler kullanıldı:

"Teslim olmayan bir özel devrimci kuşağına layık olmaya çalışacağım. İsminin Orhan Yılmazkaya. “Devrimci Karargah savaşçısıyım. Yaşasın devrim ve sosyalizm. Yaşasın hakların kardeşliği. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının mücadele birliği. Biz düşeceğiz fakat bizden sonra bu kavga mutlaka sürecek. Nasıl binlerce yıldan beri sürdüğü gibi. Thomas Murchel'den, Şeyh Bedrettin'den, Mahir Çayanlardan, İbrahim Kaypakkaya'lardan ve Deniz Gezmiş’lerden beri sürdüğü gibi.”

***

Örgüt, ‘Ergenekon’ bağlantısı iddialarını yalanlamıştı

Son haftalarda Samanyolu TV ve Zaman Gazetesi Devrimci Karargah’ın Ergenekon'la ilişkisi olduğu iddialarını ortaya atmıştı. 20 Mart 2009 günü "S Haber" kanalı ve internet sitesinde kim olduğu belli olmayan “gizli” tanık adı altında yer alan ifadelerde Devrimci Karargah’ın “uyuşturucu mafyası tarafından finanse edildiği” öne sürülmüştü.

Devrimci Karargah örgütü ise kendi internet sitesinde yaptığı açıklamada Ergenekon'la ilişkilendirmesi iddialarını yalanlamıştı. Örgüt açıklamasında, “Burjuva medya uzun yıllardır ısrarlı bir çabayla devrimci hareketi özellikle uyuşturucu mafyasıyla iç içe göstermeye büyük bir çaba sarf etmiştir. Devrimci Karargah ise örgüt yaşının gençliği nedeniyle henüz böyle bir propagandanın nesnesi olmamıştı, ta ki Fethullahcı medyanın kampanyası ortaya çıkana dek. Bu yüzden hemen Devrimci Karargah’ı da uyuşturucu tüccarlarıyla düzmece ilişkilere sokarak, uyduruk ‘itirafçıların itirafları’ üzerinden akıllarınca ‘kirletme’ye kalkıyorlar. Amerikancı-siyonist beslemesi Fethullahcı medya organları, devrimci mücadeleye karşı bir beyaz propaganda kampanyası sürdürüyor” denilmişti."

 

 

 

Alinti: -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1240875045&day=28&month=04&year=2009-

Gönderi tarihi:

Bazı televizyon kanalları ve internet siteleri, dün bir emniyet görevlisinin ve bir vatandaşın ölmesine, 7 kişinin de yaralanmasına neden olan baskında adı geçen örgütü anında Ergenekon ile ilişkilendirdiler.

 

Acaba bu bilgiyi kimlerden aldılar?

 

***

 

Yukarıdaki soruyu bugünkü Vatan Gazete'sinde gördüm. Dikkatimi çeken şey, koyu renkle belirttiğim kelimeydi.

Tahminimce bu konu başlığı da operasyonun devam ettiği saatlerde oluşturuldu.

 

Bu bilgiler, bu iddialar nasıl oluyor da operasyon devam ederken aynı anda internet sayfalarında çıkabiliyor? Kim kime neler servis ediyor? Neden yapılıyor? Kim/ler yapıyor?

Gönderi tarihi:

Sayın taylan Abi ;

 

Daha iddaname bile açıklanmadan bunlarla ilgili bilgileri almıyor muyduk , ya da alınması gereken adamlar hedef gösterilmiyor muydu malum basın organlarında , kimin kimlere hizmet ettiği çok açık değil mi?

Gönderi tarihi:
Sayın taylan Abi ;

 

Daha iddaname bile açıklanmadan bunlarla ilgili bilgileri almıyor muyduk , ya da alınması gereken adamlar hedef gösterilmiyor muydu malum basın organlarında , kimin kimlere hizmet ettiği çok açık değil mi?

 

Bunu defalarca dile getirdik, herkes söyledi.

 

Ancak hala hiçbirşey olmamışcasına, tüm bunlar hiç gündeme gelmemişcesine nasıl böyle davranıyorlar?

 

Soruşturma sürecinde acemilik ettiler, heyecan yaptılar, amatör davrandılar diye düşünüyordum. Aptalca olabilir ama onların bu kadar aptalca davranabileceklerine ihtimal veremiyordum. Fakat bugün hala korkusuzca ve ısrarla devam edildiğine göre, bu servisin arkasında çok güçlü dayanaklar olmalı.

 

Gözümüzün içine baka baka devam ediyorlar bu tuhaf işlere, bu acayip oyunlara...

 

Nerede bu devlet diye popüler bir soru vardı bir zamanlar, yeniden sormanın tam zamanı.

Gönderi tarihi:
Nerede bu devlet diye popüler bir soru vardı bir zamanlar, yeniden sormanın tam zamanı.

 

Devlet , kendi derin devletini yaratmakla meşgul. İşi var şimdi bakamaz.

Gönderi tarihi:

Bu açıklamaların tek anlamı var: Bu terörist katil hiç de zannedildiği gibi "değerli" birisi değilmiş. Son derece "değersiz" birisiymiş.

 

Diğer yandan polis daha profesyonelce hareket etmeliydi, operasyon fazlasıyla alaturka... Galiba bu profesyonel bir katil olan teröristi, şu adı var kendi yok "ERGinleşmemiş" terör!? örgütü mensubu sandılar, kuzu kuzu teslim olacak diye düşündüler anlaşılan...

Gönderi tarihi:

Bulunan silahlarla ilgili olarak tutuklanan biri emekli 4 subayin parmak izleri alindi.Subaylarin parmak izleri silahlarin üzerindeki parmak izlerine uymadigi aciklandi.

 

Ama asil büyük bombayi GenelKurmay Baskani patlatti bugün:"Bulunan silahlar Türk Silahli Kuvvetlerine ait degildir.Bu silahlar sadece Türk Silahli Kuvvetlerinde bulunmuyor,Emniyet Genel Müdürlügünde de ayni silahlardan mevcuttur."

 

Gercekten simdiye kadar herkes sanki agiz birligi etmis gibi Türk Silahli Kuvvetlerini bu senaryonun icine cekmek icin yaristi,Emniyetin icindeki Fetulahci örgütlenmeden bahsettikde kimse ilgilenmedi.Emniyet bu bulunan silahlar konusunda ne kadar masum acaba,bunu hic düsünenimiz oldumu?Sanki sihirli bir el Emniyet teskilatini bu senaryonun disinda tutmaya caba gösteriyor gibi geliyor bana.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Elbette sayın politika, zaten cephanelik diye bulunan bu gömüler üzerinde çok şüpheler var. Bunları zamanında da dile getirdik. Bir kere çok amatörce, uyduruk şekilde ambalaj kolisinde filan gömülmüş. Buna rağmen de pırıl pırıl parlıyorlar. Sonra silahı olmayan çok sayıda mermi var. Tüfek yok, mermisi çıkıyor. Bu son çıkanlar da son derece sığ şekilde gömülmüş. Üstelik boş law silahları da var. Boş bir law silahının bir plastik su borusundan hiç farkı yoktur.

 

Bu gömü cephanelikler de polisin Bostancı operasyonu kadar alaturka...

Gönderi tarihi:
Elbette sayın politika, zaten cephanelik diye bulunan bu gömüler üzerinde çok şüpheler var. Bunları zamanında da dile getirdik. Bir kere çok amatörce, uyduruk şekilde ambalaj kolisinde filan gömülmüş. Buna rağmen de pırıl pırıl parlıyorlar. Sonra silahı olmayan çok sayıda mermi var. Tüfek yok, mermisi çıkıyor. Bu son çıkanlar da son derece sığ şekilde gömülmüş. Üstelik boş law silahları da var. Boş bir law silahının bir plastik su borusundan hiç farkı yoktur.

 

Bu gömü cephanelikler de polisin Bostancı operasyonu kadar alaturka...

 

:clover: Tam bir sir perdesi,gizli eller operasyonu.O kadar ilginc ki Bostancidaki teröristi hemen bir kisim medya Ergenekon'la iliskilendirdi.Bence bulanik sularda balik avlaniyor,sizce de öyle degil mi?

 

 

saygilarla

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.