Φ dogville. Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2006 "Henüz sekiz yaşımdayken Lüxemburg parkına oynamaya giderdim. Bir adam vardı. Gelip Auguste-comte sokağı boyunca uzanan parmaklığın karşısındaki kulübenin içine otururdu. ...... Bizi korkutan bu adamın ne sefil hali nede boynunda çıkmış olan ve yakasına değen urdu. Bizi korkutan onun yalnızlığı idi." "Madem ki nesneler canlı değiller: İnsanları etkilememelidirler. Nesneler kullanılır, tekrar yerlerine konur, onların içinde yaşanır: Onlar aletten başka bir şey değildir. Ya ben, beni etkiliyorlar. Dayanılır şey değil. Onlarla yaşamaktan korkuyorum, sanki yaşayan hayvanlarmış gibi görüyorum onları." "Şimdi anlıyorum; geçen gün deniz kıyısında bir taşı elimde tutarken, ne hissettiğimi daha iyi hatırlıyorum. Tatsız bir bulantı anıydı. Nede tatsız şeydi öyle! Ve taştan geliyordu, bundan eminim taştan ellerime geçiyordu. Evet böyleydi. Tamamiyle böyle. Ellerin içinde bir çeşit bulantı." "Nesnelerin her biri diğerlerine karşı varlar, gazeteyi bırakıyorum, ev fışkırıyor önüme; o da var önümde, uzayıp giden duvarı geçiyorum, uzayıp giden duvarla varım. " sartre bulantı dan alıntıladım... ve o kitapta çok sevdiğim kısım............. Örneğin şu ben varım diyen acı dolu geveleme: Onu çevreleyen benim. Varım, var olduğumu düşünüyorum. Ah bu var olma duygusu ne uzun bir şerit. Bende yavaş yavaş açıyorum onu. Düşünmeyi engelleyebilsem bari! Deniyorum, başarıyorum: Başım dumanla doldu gibime geliyor... Derken işte yeniden başlıyor. şeytanın fısıldadıkları........... Alıntı
Φ dogville. Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2006 şeytanın fısıldadıkları. "karanlıkla söylemekten kaçındıklarımız bir gün aydınlıkta yankılanacak" vakana nın açtığı bu sayfayı adam gibi okuyup bilincimize atsak yaşamak hiç zor olmayacak ama kitap güzel anlamlı söz takviyesiyle tabi nereye kadar yinede bu adımdır. eyvallah bu eyvallahı herkes üstüne almasın bazı topicleri kapatmıyorum ileti sayımın milyonu bulduğu topicler. ve ben en çok o romana bayılıyorum mitolojik biraz Alıntı
Φ cerenimoo Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2006 1)Caddede yürüyordum. Yolun ortasında derin bir çukur varmış. İçine düştüm. Kayboluverdim...Umutsuzdum. Ama bu benim hatam değil. Buradan çıkacak bir yol bulmam sonsuza dek sürdü. 2)Aynı caddede yeniden yürümeye başladım. Yolun kenarında derin bir çukur varmış. Sanırım onu görmedim. Ve yeniden içine düştüm. İnanmıyorum,gene aynı yerdeyim. Ama bu benim hatam değil. Çukurdan çıkacak bir yol bulmam uzun bir zamanımı aldı. 3)Aynı caddede yürümeye başladım. Yolun kenarında bir çukur vardı. Bu kez onu gördüm. Ama gene içine düştüm... Benimki bir alışkanlık. Gözlerim faltaşı gibi açık. Nerede olduğumu biliyorum. Bu benim hatam. Bu kez hemen dışarı çıktım. 4)Aynı caddede yürümeye başladım. Yolun kenarında derin bir çukur vardı; Çevresinden dolandım. 5)Ve başka bir caddede yürümeye başladım..... Alıntı
Φ dogville. Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2006 neler yapmışım ben ya şarkı üstüne şarkı şarkıyla mesaj vermek ne ********* radyolarda gönül sözlülerine şarkı yollayanlar gibi.. gerçi anlamlı şarkılar eklemişim..ben b.ktan aşk şarkıları değilmiş. Alıntı
Φ dogville. Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 sein sözcüğü almancada iki anlama gelir var olmak ve onun olmak ... sayısız sığınak vardır,ancak kurtuluş yolu tektir ;ama kurtuluş olasılıkları yinede sığınaklar kadar çoktur. bir hedef var ama yol yok,bizim yol dediğimiz şey bir duraksamadır.. franz kafka. Alıntı
Φ VAKANA Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 "Dünyanın kirine pasına bulanmış gözlerle bakınca, bir tünelde kaza geçirmiş trenin yolcularına benziyoruz; kaza yerinden artık tünelin girişindeki ışık görülemiyor, çıkıştaki ışık ise henüz öylesine küçük ki onu seçebilmek için bakışların sürekli arayışta olması gerekiyor ve hatta, bir girişin ve çıkışın olduğu da kesin değil..." FRANZ KAFKA Alıntı
Φ dogville. Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 toz olmaktansa kül olmayı yeğlerdim! kıvılcımımın çakmasını isterdim parlak bir ışıkta . boğulmasındansa bir kerestenin çürük oyuğunda . muhteşem bir göktaşı olmak isterdim, varlığımın her zerresinin görkemli bir ışıltıda olmasını ,uykulu ve hareketli bir gezegendense. insanın işlevi yaşamaktır,sadece var olmak değil. harcayamayacağım günlerimi onları uzatmaya çabalayarak kullanacağım her anını zamanımın. jack london. Alıntı
Φ VAKANA Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 ......... mahvolmuş hayatlar olağandır bilgeler için de ahmaklar için de. ancak o mahvolmuş hayat bizimki olduğunda, işte o zaman farkına varırız intiharların, ayyaşların, hapishane kuşlarının, uyuşturucu müptelaları ve benzerlerinin varoluşun menekşeler kadar, gökkuşağı kasırga ve tamtakır mutfak dolabı kadar olağan bir parçası olduklarının..... BUKOWSKİ Alıntı
Φ dogville. Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2006 sonsuzdur yolne kısaltılacak ne de eklenecek bir şey vardır ama yinede herekes kendi çocuksu karışını tutar yolun üstünegerçektende bu bir karışlık yolu gitmen gerekir , bu senden esirgenmez. kafka. bukowski=81 + art Alıntı
Φ dogville. Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2006 alber camus tan: sevilmemek şanssızlıktır salt.hiç sevmemekse mutsuzluk.biz hepimiz bugün bu mutsuzluktan geberiyoruz. kan ve kinlerdir yüreği zayıf düşüren doğruluğu armak onu doğuran aşkı kurutuyor. içinde yaşadığımız uğultuda aşk olanaksız doğruluk yetersiz kalıyor. Alıntı
Φ fantastico Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2006 alber camus tan: sevilmemek şanssızlıktır salt.hiç sevmemekse mutsuzluk.biz hepimiz bugün bu mutsuzluktan geberiyoruz. kan ve kinlerdir yüreği zayıf düşüren doğruluğu armak onu doğuran aşkı kurutuyor. içinde yaşadığımız uğultuda aşk olanaksız doğruluk yetersiz kalıyor. Senin doğrun nedir? Doğruyu şiirlerde yada şarkılarda mı aramak lazım! seni görmek güzel bu arada !gittiğin gibi dönmedin.. Alıntı
Φ VAKANA Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2006 her kabus sonrası, sakinleşmeyi beklerken tek bir cümle vardı sarılacağımız "Ateş yiyen çocuklar yirmisine varmadan ölürler.." Metin Celal Alıntı
Φ dogville. Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2006 her zaman sarhoş olmalı.her şey bunda biricik mesele bu.omuzlarınızı ezen sizi toprağa doğru çeken zamanın korkun ağırlığını duymamak için durmamacasına sarhoş olmalısınız ama neyle?şarapla şiirle ya da erdemle nasıl isterseniz.ama sarhoş olun. baudelaire den yazdım içki ve edebiyat alemi kitabından alıntıladım. fantastico sanada cevap olmuşur. ben niye senin gözünde ağustos böceğiyimki saz çalar şiir şarkı Alıntı
Φ marti_name Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2006 üf bu topicden başka bi yerde buluşamazmıyız ne oldunuğunu bilmiyorumda yokustan yukari cikarken yolu görürsünüz, ama asagi inerken manzarayi seyredersiniz.. Alıntı
Φ fantastico Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2006 her zaman sarhoş olmalı.her şey bunda biricik mesele bu.omuzlarınızı ezen sizi toprağa doğru çekenzamanın korkun ağırlığını duymamak için durmamacasına sarhoş olmalısınız ama neyle?şarapla şiirle ya da erdemle nasıl isterseniz.ama sarhoş olun. baudelaire den yazdım içki ve edebiyat alemi kitabından alıntıladım. fantastico sanada cevap olmuşur. ben niye senin gözünde ağustos böceğiyimki saz çalar şiir şarkı Evet cevabımı aldım sen bir numarasın benim gözümde Alıntı
Φ dogville. Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2006 üf bu topicden başka bi yerde buluşamazmıyız ne oldunuğunu bilmiyorumda yokustan yukari cikarken yolu görürsünüz, ama asagi inerken manzarayi seyredersiniz.. clover clover clover.. fantastico sana çelenk valla. Alıntı
Φ fantastico Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2006 clover clover clover.. fantastico sana çelenk valla. ne anlamadım !ha tamam ya ne gerek vardı ,buda benden size armağan olsun Sana Mektup 1(SULA Özprodomos ) İliklerimin çekildiğini hissediyorum her aklıma düştüğünde.Ne tuhartır ki;daha ne veya kim olduğunu bilmeden,düşüncen bir yumruk gibi çöküyor mideme.Lanet telefonsa hala çalmadı... Belki sesini duyarım diye kulaklarımı kitledim ben bugün.Sırf senle olmak seni hissetmek istiyorum.İçime nefes diye çektiğimse senden başkası değil.Şu an seni yazarken bile içimde bir kelebek gibi gülüşünün çırpındığını hissediyorum.Kanatların yanlızlığımı usul usul örtüyor,acı vermeden,yavaş yavaş ve ben şu an sarı odaları dinliyorum böyle garip ve sensiz.Oysa biliyorum ki kelebeklerin ömrü kısa olur.Biliyorum ki ben sana gelmedikçe sen bana gelmeyeceksin ama yinede yokluğunla başa çıkmak öyle zorki;Senden hiçbir şey beklemiyorum sen gülümse yeter.Şu an parmaklarımın sadece senin ismini yazmak istiyor,tıpkı içimin seni istediği gibi. Alıntı
Φ dogville. Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2006 attığımız her çığlık yitiyor sınırsız boşluklar içinde uçup gidiyor.ama günden güne rüzgarlarla taşınan bu çığlık sonunda dünyanın ezgin bir ucunda kıyıya ulaşacak kar kabuğunda bi yerlerde yitmiş bi adam işitinceye mutlulukla gülümseyip algılayıncaya dek çınlayacak uzun uzun buzlu duvarlar önünde alber camus düğün ve yaz dan Alıntı
Φ marti_name Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2006 şu topiği biri bana anlatsın Alıntı
Φ dogville. Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2006 şu topiği biri bana anlatsın neyi anlayamadın tam olarak marti yapmaya çalıştığım ız diyemem bakış açıları yaklaşma biçimleri işte ne biliyim adını sen koy Alıntı
Φ rudya Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2006 Son olarakta karakterler üzerinde kısa bir gezinti yapıp rudyayada son cevabımızı verelim.Ha birde öğrenmiş olduk baron rudyaymış,yani sarakla çarpık ilişkiler yumağı içinde üstte olanın rudya olduğunu öğrendik böylece. Biz rudyayı bizimle birşeyler paylaşmaya hevesli bir arkadaş olduğunu zannederken,sarağın yanan ateşini birlikte söndürmeye karar vermiş cansiperane bir arkadaşı olduğunuda anladık.Ama öyle görülüyorki bir közde rudyaya sıçramış olacakki oda tutuşmaya,lanlı lunlu konuşmaya başladı.Malzeme herzaman kendini belli eder,ve nitekim etmişde zaten üstte.Ne yaptığımı ya da ne yapacağımı söylerek övünmeyeceğim ama benim horoz misali polimiğe girmeyede niyetim yok açıkcası ama kaşınıyorsanız eğer hallederiz onlar kolay şeyler ama hakaret edesin varsa aynı zamanda bunu yiyesinde vardır.Saygı ceketimizi çıkartalım şimdi. Madem açıyorsun kaseyi doldururuz bizde meraklanma, ki korkusu olan kan aldırırım diye düşünür bende yok ne burda ne orda ne de yaşadığım hayat çerçevesinde ama pısırıklar da buralarda aslan kesiliyor görüldüğü üzere.Biraz kaba olabilirim ama gayet açık sözlüyüm, ama lafı koyarken bile hatalıyım biliyorum ama sizi insan yerine koyup düzgün kelimeler yazıyorum. Biliyorum ki cevap gelicek rencide etmim yine de saygı budur.Galiba kriminal sonuçlar doğuracak bu gidişat ama kaseyide,ağzınıda doldurtmaya hevesli bu insanlar oldukça bizimde bundan kaçacak halimiz yok tabiki.... eee burda kesilmiş sara ben bu noktada susuyormuyum cevap vermiyormuyum niye susturdun beni rolümü yazmamışsın eğlen biraz biraz eğlenmiyceksek deli olmanın ne anlamı var akıl oyunlarında john nash böyle demişti aynı anda sara k ve rudyayı online yapmıştık bile kanıtlayamadık işte ne diycektik şu tarihte beraber online olduk falan mı Alıntı
Φ dogville. Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2006 evet vakana sen alay olduğunu oyun olduğunu düşünsen de bana güvenmesen de seviyorum yapacağım son sey seni kırmak ama hep yanlış anladın beni herkesin aklına gelenden daha çok seviyorum en çok seviyorum karşılıksız seviyorum yaptığım bir şeye kırıldıysan kırdıysam seni özür dilerim dogville. adı hiç kırmadı seni kıramazda yanlış anladın beni ve kırdın taşra kızının aşk ilanı oneginden her ne olursa ben seni seviyorum baudelaire den yazdım alber camus düğün ve yaz dan bunu dogvilleden alıntıladım.gülen yüz(suratda değil çünkü surat yüz arasındaki fark gülmekle sırıtmak arasındakini andırıyor) ters kafa. Alıntı
Φ fantastico Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 SANA MEKTUP II İçimden böyle kopup giderken sessizce, adımlarının Yavaş yavaş uzaklaştığını hissediyorum yüreğimden. Oysa ardına kadar açılabilirdi o kapılar, ama sen sadece aralamakla yetiniyorsun.Kimbilir belki sen bana hiç gelmemeliydin, bende seni hiç hissedememeliydim. Seninle hissederken hiç sorgulamadım kendimi. Seni yaşarken de hiç düşünmüyorum doğruları ya da gerçekleri. Uzaklarda olmak isterdim şu an çok uzaklarda, yanımda yalnız sesin olsa yeter zamanın zulmüne... Tuhaf bir şekilde özlüyorum seni; neyini özlediğimi bilmeden... Seni kendime göre tanımaya çalışıyorum; İçimdeki çocuğa göre şekillendiriyorum. Eğer düşlediğim gibi gülmüyorsan gözlerime, yalnız hayallerimi kaybetmem ben, içimdeki kelebeklerde ölür... kimbilir kaç bahar geçecek sesini duyana kadar, ve sen; Benim seni bıraktığım bahardamı olacaksın? (sula özprodomos) Alıntı
Φ dogville. Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2006 ARTHUR RIMBAUD CEHENNEMDE BİR MEVSİM Aldanmıyorsam bir zamanlar hayatım,önüne bütün gönüllerin açıldığı, yoluna bütün şarapların döküldüğü bir şölendi. Bir akşamdı dizimi oturttum Güzelliği-Terslik edecek oldu-İler tutar yerini bırakmadım ben de. Bayrak açtım adalete karşı. Aldım başımı kaçtım. Ey büyücüler, size ey bahtsızlık, ey nefret, hazinem size emanet. Azmettim, söndürdüm içerimde insan ümidi adına ne varsa. Bir yırtıcı hayvan amansızlığıyla atıldım üzerlerine boğayım diye cümle sevinci. Cellatlara seslendim, ısırayım diye ölürken mavzerlerin kabzalarını. Seslendim salgınlara, boğsunlar istedim, kan içinde, kum içinde beni. Tanrı bildim musibeti. Gırtlağıma kadar battım çamurlara. Cürümün ayazında kurundum. Hop oturup hop kaldırdım çılgınlığı. Bana baharın getirdiği ********* bir budala kahkahasıydı. Derken az önce işte, bir de baktım ki kıkırdamak üzereyim; aklıma eski şölenin anahtarlarını aramak geldi, dedim belki de yeniden heveslenirim. Hayırmış meğer o anahtarın adı-Anlaşıldı ben bir düşteymişim. "Sen canavar kalacaksın..." falan filan... atıp tutmaya başladı başıma bu şirin hasırları ören şeytan. "Ölümüne sürsün cümle iştahın, bencilliğin, cümle bağışlanmaz günahın." Ah, canıma yetti arttı-Kuzum şeytan, ne olur daha bir öfkesiz bakıver de benden yana ufak tefek, yolda kalmış alçaklıklar vara dursun, sen ki yazarda tasvir, öğreticilik vergilerinin yokluğuna vurgunsun, senin için kopardım lanetli gün defterimden Yıkımlara seslendim doldurup kum ve kanla ağzımı boğulmak için tek tanrımdı mutsuzluk çamurlara bataklara uzandım suç güneşinde kuruttum kendimi çılgınlığı oynadım... sevidir bu anahtar.. istediğim sadece daha az kızgın gözler.. ben devam edeceğim. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.