Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 17 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 17 Mart , 2009 Eskiden takmıyordum. Ama şimdi, ‘merkez’ hacıyatmaz şilebinin burnunu ağır ağır çeviriyor. Yeni ‘çıkar rotasını’ çiziyor. Sana bana taktığı isimle, aslında rejime bir isim, dahası bir nişan takmış oluyor. Birileri ‘liberal’ olabildiğine göre, epey ‘demokratik’ bir ortamda yaşıyor olmalıyız. Hile yapıyor. Sahtekârlık yapıyor. Türkiye’de hiçbir yere oturamayan anlamları, hep ayakta sıra beklemeye mahkûm kavramları döküyor masanın üzerine. Bir bakmışsın sen ben o, ‘liberal’ olmuşum. Buna niye bu kadar takıyorsun diyeceksin? Ben anlamıyorum mesela Mussolini İtalyası’nda ‘liberal’ ne demektir? Yani insanın bir hayvan sürüsü gibi ‘birlik’ halinde yönetildiği bir rejimde, ‘liberal’ olmak ne demektir, anlamıyorum. Ne kadar okusam, hiçbir yerde cevabını bulamıyorum. Benim üzerimden, gıyabımda, bana taktığı isimle, rejimi, felaketi parlatıyor, reklamını yapıyor. Ben kendimi altı üstü bir tür ‘direnişçi’ olarak görüyorum. Bir direnişçinin en önemli siyasi organı gözleridir. Gördüğüne tepki verir, direnişçi. Bakınca görülebilir bir felaket vardır çünkü. Bir direniş söz konusuysa, kılavuz gördüğünüzdür. Ve görmüş olduğunuzdur. Hafızanızdır. Ve tepki verme tarzınız da, refleksi andırır. Mesela televizyonu açtınız. Uğur Dündar, Ergenekon’da gözaltına alınmış, sonra nedense alelacele salınmış bir generalle röportaj yapıyor. General sözün bir yerinde, tam bir dakika boyunca, ‘ordunun bağımsızlığından’ bahsediyor. Ve bu bağımsızlığın ‘ne olursa olsun’ korunması’ gerektiğinden. İşte gördünüz. Memlekette hak hukuk kalmamış. Allahtan bir yerlerden telefon konuşmaları dökülüyor. Darbe günlükleri sökün ediyor. Avukat diyor ki halk jürisine, dikkate almayın, ‘özel hayata’ müdahaledir bu deliller. Garip adamın biri konuşuyor, ama her konuştuğu doğru çıkıyor. Avukat diyor ki, kale almayın, dikkate almayın, bu adamın aklı başında değil, örnek bir Türk vatandaşı değil. ‘Örnek Türk’ vatandaşının, mesela İlhan Selçuk’un ifadesi alındığında, hemen soruluyor, ne hakla örnek Türk vatandaşının ifadesini alıyorsunuz diye? Onu da dikkate almayın. Vatandaş jüri olmuş, dinliyor. Önüne gelen her delil, ‘demokrasi’ açısından dikkate alınmaması gereken bir delil. Halbuki orada ‘demokrasinin yokluğu’ yargılanıyor. Peki şahit kim?.. Şahit, yok olan, yok edilmiş demokrasi. Nereden bulup getirmişlerse, getirmişler mahkeme salonuna. Şehadet için özel koruma altında saklıyor olmalılar yıllardır. Ya da mezardan çıkarmış olmalılar. Biraz garip değil mi?.. Deliller dağ gibi yığılıyor. Aralarında halk jürisinin dikkate alması gereken ‘demokrat’ bir delil bir türlü çıkmıyor. Dikkate alırsanız eğer, ‘çakma entelektüeliniz’ sizi yalnızca liberal olmakla değil, bir de üzerine faşist olmakla suçlayacak. O zaman da, direndiğin bu güzel rejimin adı mutlaka ama mutlaka ‘demokrasi’ olmalı. ‘Delillere’ demokrasi getirdiğimize göre, hür ‘deliliğimize’ dönebiliriz, şahidimiz ‘demokrasiyi’ de tekrar mezarına gönderebiliriz. Anlam ithal edilebilir. Çok kolaydır. Amazon’dan ısmarlarsınız kitabı. Yanına da bir sözlük. Kitapla birlikte içindeki kelimeler anlamlarıyla kucağınıza düşer. Ama bir kelimenin referansı, yani o kelimenin işaret ettiği hakikat, 10 dolara gelmez. Bunun için bir bedel ödenir. Merkezin bu memleketteki siyasetinin adı tam bedelsiz siyasettir. Diğer adıyla oportünizm. Ben oportünizmin bu kadar derinleştirildiği, içselleştirildiği, bu kadar entelektüelleştirildiği bir başka yer bilmiyorum. Hayal de edemiyorum. Değişimin bedelini ‘kendi için’ sıfırlamanın adı, değişimin bedelini ‘millet için’ düşük tutmaktır burada. İtidaldir. Öngörüdür. Bilgidir. İnsanlığını bu kadar derine gömmüş okumuşlar sürüsü görmedim ben. Sanki kaç kitap okumuşlarsa, o kadar derine gömülmüş. Ulus’ta bomba patlıyor, 2007 yılında. Genelkurmay başkanı çıkıyor, “Böyle patlamalar olabilir. Olacaktır demiyorum, olabilir diyorum,” diyor. Ne o gün bir tepki var. Ne bugün bir takip. Dikkate almayın. Kayda geçirmeyin. Gözlerinizi bırakmayın ki, baksınlar. Gözlerini bakmaya bırakmanın adı, liberallik. Allahaşkına bedeli ödenmemiş isimlerden vazgeçin artık. Benim bildiğim bir cisme tanımak için isim konur. Burada her cisim, bir çakma isimle yok ediliyor, tanınmaz hale getiriliyor. Büyük bir ‘direniş’ var. Olan biten budur. Direnen, direniyor. Bu direnişin nasıl bir ‘değişime’ dönüşeceği de hâlâ bir muamma. Çünkü direniş, değişime otomatik bir ‘mecra’ yaratamıyor. Zaten şu anda merkezin ve askerin ayıldığı yeni pozisyon bu. Direnişi ister istemez kabul etmek, ama değişimin mecrasının oluşumunu engellemek. Ya da bunu son derece yavaşlatmak. 28 Şubat süreci ancak ve ancak ‘değişimin mecrası’ tam olarak oluştuğu anda biter. Mahkûm bir siyasi parti de tek başına bir ‘değişim’ mecrası değildir. Hele hele ‘bizim Çalık’ın partisi’. Olsa olsa büyük bir direnç ‘noktası’ olabilir. . Evet değişim hâlâ bir muamma, ama direnmeyip de ne yapacaksın? Bunun dışında her ahlaki tartışma, tuhaf bir şekilde pek turfanda geliyor bana. Bunun adına basitçe ‘direniş’ denmezse, bu nasıl ‘hakiki’ bir siyasete dönüşebilir, nasıl karşısına aldığı ‘rejim’ gibi, nüfuz etme kabiliyeti olan her yere nüfuz edebilir, benim aklım havsalam almıyor. Gökhan Özgün.... Tüm hesaplarının demokrasinin yokluğunda beslenmesi,şahitliğin yok olan demokrasi ile tartılması...Özgün'ün bu cümlelerini okurken kendi adıma düşünmekten vazgeçtim. Olmayan demokrasiden öte her daim benliğimde sarsıntılar oluşturan "olmayan hukuk" a direniş adını verdim bende.Yanlış yada doğru,gerçek yada ütopya.Onaylarsanız yada onaylamazsınız! Kavramlar,anlamlar...zaman ve mekan kavramı kendi içinde törpülüyor.Kavramın kaderi bu.Kaderi kendi olamamak olan kavrama bir de ithal edilen anlamları ekleyin.Vay halimize. Vatanı "vatansever-vatanhaini" ile resmetmek oldukça basit.Uymadı mı kritere,basarsınız etiketi. Asıl zor olan,törpülenmiş de olsa kavramın özünü görebilmek,onu kendisiyle ifade edebilmek... "hey,ideal vatandaş sınırını aşan,sen bir suçlusun..." diyebilmek basit,"direnişe direniş diyebilmek.." ise gerçekten basit değil. arada ki farkı bana anlatan böylesi güzel bir kalemin varlığı bana "herşeye rağmen umut" dedirtiyor,teşekkürler Sevgili Özgün! Alıntı
Misafir direniş Gönderi tarihi: 17 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 17 Mart , 2009 zihinlerin uyanık gözlerin hesap sorduğu unutmayan unutturmayan insan olmanın bilincinde varlığıyla anlam katan yozlaşmamış DİRENEN VE YILMAYAN BİR HALK OLSUN ARTIK.. DUR DENSİN BU KAHROLASI VURDUMDUYMAZLIĞA... Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 17 Mart , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 17 Mart , 2009 zihinlerin uyanık gözlerin hesap sorduğu unutmayan unutturmayan insan olmanın bilincinde varlığıyla anlam katan yozlaşmamış DİRENEN VE YILMAYAN BİR HALK OLSUN ARTIK.. DUR DENSİN BU KAHROLASI VURDUMDUYMAZLIĞA... Sevgili Direniş, "memleket isterim" demiştin ya,tam o sırada bu yazıyı okuyordum. o an dedim,ekleyeyim. Direnişe direniş diyebilmek...okurken,yazarken aklıma düşenlerdendi.Onun için Direniş'e diyecektim ki;sonra öm ile belirtmem gerekliliğini hisettiğimden vazgeçtim. Madem,direnişe direniş diyenlerdensiniz;direnişe dair tüm özel duygularla selamlar...sevgiler! Alıntı
Misafir direniş Gönderi tarihi: 17 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 17 Mart , 2009 Selam olsun güzel yürekli insan.. Selam olsun benden sana, en derin maviliklere... Alıntı
Φ Evlin Gönderi tarihi: 17 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 17 Mart , 2009 Caniçi Mavi direnmek hep kazandırmasa insanlaştırır.İşte bunun için direne direne insan kalabildik :clover: Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 17 Mart , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 17 Mart , 2009 Caniçi Mavi direnmek hep kazandırmasa insanlaştırır.İşte bunun için direne direne insan kalabildik :clover: Sevgili Evlin,galiba haklısın. Ödenen bedeller bize herşeyden önce hala yaşayayabileceğimiz bir dünya bıraktı.Bedel ödeyenleri,direnenleri unutmuş olsak da. sevgiler. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.