Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Tanrı var mıdır ?


yazgan

Önerilen İletiler

Madem Harun Yahyanın adını verdiği ve işine gelen sözlerini yazılarına alıntıladığı genetikçi Collinsi örnek gösteriyorsun onun aşağıdaki sözlerini de onaylıyor musun ?

 

Yazıp, alıntılayıp astığın yazıdaki bir sözünü bende buraya asayım;

 

Yazının İngilizce olan kısmı İngilizce Wikipediadan alınma, Türkçe çevirisi de bendenize aittir.

 

 

tamam, evrim bir teoridir. Bu çok zorlama bir teoridir. ( Colins)

Ve;

gerçek olan, bizim, bir şempanzeyle DNA seviyesinde %98.4 aynı olduğumuzdur. ( İNCELEMEK İÇİN ) Bir fareye geçebilirim ve farenin geniyle %90 aynı olduğumuzu bulabilirim, bu gerçeği yok saymak gerçekten zordur. Bu bilgiler, -tam olarak

KANITLAYAMAMIŞ OLDUĞUMUZ BİR TEORİ OLSA'DA

 

Şimdi, kendimden bir alıntıyı buraya asayım;

 

Öncelikle, senin bilim diyince ne anladığın belli değil. Bilim dediğimiz olay, teorilerden oluşur. Bu teoriler, matematik ve mantık ispatla kurulur. Geçerli olabilmeleri için de deney ve gözlemle doğrulanması gerekir.Eğer, deney ve gözleme uymayan tek bir nokta varsa o teori ya değiştirilir yada çöpe atılır. Bu bağlamda, Kaos, Kuantum, Görelik, Evrim doğrulanmış ve bilim çevrelerinde kabul gören teorilerdir

 

Yani, tam anlamıyla kanıtlanmamış bir teori demek, onun deney ve gözleme uymayan noktaları vardır anlamına gelmemektedir. Eğer, böyle olsaydı, bu teori hiç vakit kaybedilmez derhal çöpe atılırdı. Tam olarak kanıtlanmamış demek, arkeolojik bulgularla bütün sürece ait fosillerin hepsinin henüz bulunmadığı anlamındadır.

 

Evet, evrim teorisi doğası gereği zorlama bir teoridir. Nedeni ise, deterministik bir süreci betimleyen değil kaotik bir süreci betimleyen bir teori olmasındandır.Teorinin dayandığı iki temel yasa vardır. Bakın yasa diyorum, yani deney ve gözlemle ispatlanmış varsayım. Bunlar, doğal seleksiyon ve gen aktarımı (mendel ) yasalarıdır. Evrim denen bu kaotik süreç bu yasalara uygun olarak gerçekleşir. Bunu anlamak için Kaotik süreçlerin nasıl incelendiğini, nonlineer denklem sitemlerinin nasıl çözümlendiğini bilmek, anlamak gerekir.

 

Bu şuna benzer, hava tahmini için hava durumu sürecini, lineer analizle değil, nonlieer analizle inceleriz. İncelememizde kullandığımız yasalar da yerçekimi, elektromagnetik yasaları ve termodinamiğin yasaları vs.dir. Yani, bu da aynen evrim gibi son derece karmaşık bir süreçtir. Başka bir deyişle, evrim matematiksel anlamda nonlieer bir süreç olarak incelendiğinde, doğal seleksiyon ve gen aktarımı (mendel ) yasaları kullanılır. Bu sürecin analitik olarak incelenemeyip, nonlineer analiz ile incelenmesi, o süreçte gizemli bir bilincin iş gördüğünün kanıtı değildir.

 

" Colins "bile itiraf ediyor demek, onun sözlerini Colllins sanki bir ateistmiş de bir itiraf yapıyor gibi sunmak demektir. Oysa, Collins dini bütün bir hristiyandır. İşte, Collins, tam da bu yüzden, bilime kendi inancını eklemlemek, inancını dışlamadan evrimi kendince ve hristiyan kardeşlerince kabul edilebilir bir forma sokmaya çalışarak, kendi deyimi ile teistik evrimci olarak akıllıca bir iş yapıyor. Ama HY gibileri onun bu sözlerini es geçip, bir sözüne dayanıp, bilimi redddip, ne idüğü belli olmayan, bilimsellikten fersah fersah uzak akıllı tasarım safsatasını öne sürüp akılsızca bir iş yapıyorlar.

 

:)

 

Şimdi tekrar sorayım :

 

Madem Harun Yahyanın adını verdiği ve işine gelen sözlerini yazılarına alıntıladığı genetikçi Collinsi örnek gösteriyorsun onun aşağıdaki sözlerini de onaylıyor musun ?

NOT : Çevirideki ilavelerim :

 

I can go to the mouse and find it's the similar gene, and it's 90 percent the same. It's certainly compatible with the theory of evolution, although it will always be a theory that we cannot actually prove.

 

gerçek olan, bizim, bir şempanzeyle DNA seviyesinde %98.4 aynı olduğumuzdur. ( İNCELEMEK İÇİN ) Bir fareye geçebilirim ve farenin geniyle %90 aynı olduğumuzu bulabilirim, bu gerçeği yok saymak gerçekten zordur. Bu bilgiler, -tam olarak

KANITLAYAMAMIŞ OLDUĞUMUZ BİR TEORİ OLSA'DA

 

( İNCELEMEK İÇİN ) ifadesi çevri yaparken anlaşılsın diye benim eklediğim bir ifadedir.

 

( İncelemek için ) Bir fareye geçebilirim ve farenin geniyle %90 aynı olduğumuzu bulabilirim, bu gerçeği yok saymak gerçekten zordur. Bu bilgiler, -tam olarak kanıtlayamamış olduğumuz bir teori olsa da-evrim teorisi ile kesinlikle uyumludur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kitaba itiraz başka bir konudur. Sorduğum soru, neden daha önceki kitaplar Kuran gibi allah tarafından korunmamış da, korunacak kitabın gönderilmesi için neden 610 yılı beklenmiştir. Korunacak bir tane kitabın insanlığın başlangıcında gönderilmesi çok mu mantıksız olurdu sence ?

KUR'AN'dan önceki kitapların İsmi varmı var, Bu kitapları tebliğ eden Peygamberler gerçekmi, gerçek, nedir bunlar Hz Musa ve Tevrat. Hz Davut ve Zebur, Hz İsa ve İncil şimdi

buradan hareketle Kitapların varlığı (var olduğu) korunmuş olarak karşımızda ama İnsan'ın

Kutsal kitaplarda yaptığı tahrifat yine İnsan'ın imtihan olması dolayısı ile (cüzi iradesi ile) Kutsal kitapların korunmamış olduğu varsayımı geçerli değildir, bu itibarla İnsanlığın başlangıcında kitap gönderilip,gönderilmediği savı'da Hz Adem'in Peygamber olarak ve ilk İnsan olması dolayısı ile ALLAH c.c. In İnsanları ikaz ettiğinin bir belgesidir...

 

Şimdi, Kuranın iddiası nedir ? '' Allah, Kuranı Ademe öğretmiş ama daha sonra insanlar içeriğini tahrif etmişler Allah da tekrar tekrar aynı içerikli başka kitaplar göndermiş, fakat insanlar yine tahrif etmişler, en sonunda M.S. 610 yılında Kuranı göndermiş ve onu koruma altına almış '' değil mi ?

 

Ben diyorum ki, neden koruma altına almak için 4610 sene ( Yazının bulunuşu M.Ö. 4000- MS 610 ) beklemiş ?

 

En başından Ademe verdiği bilgilerin korunmasını sağlasa idi, imtihan gene geçerli olmaz mıydı ? Olurdu. Daha önceki kitapları koruyamamış mı yada niye korumamış ?

 

 

Şimdi; 610 yıl niye beklenmiştir iddiası, İnsanoğlunun var oluş serüveninde 610 yıl çok kısa bir süredir,bu itibarla Hz İsa ve İncil'in gerçekliğinde İnsanların bilerek isyan etmeleri ve imtihanda olmaları sebebi ile eğer ALLAH c.c. Müdahale etmiş olsa bu sefer'de ateistlerin her zaman yaptıkları gibi bir durum ortaya çıkar, “madem müdahale edilecekti niye imtihan var”

dolayısı ile Hz Kur'an ve Peygamberimiz (a.s.v) son Kitap, son Peygamberdir, ve Hiçbir kimsenin itirazıda geçerli değildir...

 

610 yıl değil, 610 yılına kadar demiştim. Yani, yazının bulunuşundan itibaren 4610 yıl neden beklemiştir korumak için demek istedim.

 

Korumak her ne kadar müdahale olsa da kitap göndermek de bir müdahaledir. Onun için, Kurandan önce ateistlerin ( Kurandan önce ateist falan da yoktu bu arada putperest diyelim ) itirazları korunsa da korunmasa da sürecektir. Daha önce söylediğim gibi bu tamamen ayrı bir konu.

 

Sorum açık ve net : Allah gönderdiği bir kitabın korunduğunu ilan etmek ve korumak için neden 4610 yıl beklemiştir ?

 

Deneme yanılma mı yapıyor ona göre karar veriyor yani ? Hani, önceden her şeyi bilirdi ?

 

Kurandan önceki korunmayıp, tahrif edilmiş kitaplara uymayanların suçu olabilir mi ? Madem tahrif edilmiş o kitaplar, o kitaplara inanmayan adamların suçu ne ?

 

M.S.610 yılından sonra, öyle olduğu iddia olunan Kuran gibi, '' korunmuş '' olan bir kitap önlerinde dursaydı ancak o zaman imtihan sorumluluğu geçerli olurdu, değil mi?

 

:)

 

Bu noktada, şimdi, sen bana allahın bunları nasıl bilebileceğini ve nasıl müdahale yapabileceğini mevcut bilimsel teorilere göre açıkla bakalım.

 

Madem bilim ile tanrıyı ispat etmeye soyunmuşsun, bunu da yapabilmelisin. Ama öyle, '' Allah bilir biz bilemeyiz '' gibi yan çizmelere girişmeden.

 

Ayrıca, sadece bilmekle kalmayıp, belirliyorsa, özgür iradenin ne anlamı kalır ?

 

Bunun da cevabını dürüstçe, konuyu kaynatmadan, çorba haline getirmeden isterim!

 

Haydi bakalım kolay gelsin.

 

İnstantkarma,

soruna yine senin yazınla karşılık vereceğim;

Bu sanal kütleli varlıkların bulunduğu Hilbert uzayında, boyutlar Planck sabitinin de altında yer alır. Evreni oluşturan Tradyonların karşıtı olan Takyonlar bu aşırı küçük boyutta bulunur. Bu boyutta her şey mümkün olur. Zaman geriye de akabilir, geçmiş de yaşanabilir, hatta daha da alt uzay olan süper uzayda ise geçmiş ve gelecek iç içedir.

 

Şimdi; yukardaki yazın bir şeyin nasıl belirleneceğinin “bilimsel” kanıtı,yani geçmiş ve gelecek iç içe.

Mevcut bilimsel teoriler vasıtası ile takyon boyutunda her şeyin bilinebileceğini yazıp Big Bang'ın ispatladı üzere Evrenin tasarlanıp meydana getirildiği ve bu oluşum (big bang) neticesinde takyon ve benzeri maddelerin yaratıldığı,yaratılan madde'nin her şeyi bileceğini ama onu meydana getiren ALLAH c.c. Bilipte belirleyemeyeceği tam bir ABSÜRT iddiadır...

Şimdi; İnsan “bilinci” ile ve özgür iradesi ile (cüzi) takyonlar alemini keşfediyor biliyor, ve bu takyonlar aleminde ise her şey belirlenmiş vaziyette...

Şeç şeç al,kaderini yaşa...

Değilmi instantkarma.

 

(IMG:http://www.turkish-media.com/forum/style_emoticons/default/smile.gif)

 

:) Değil, senin ısrarla anlamak istemediğin konu, takyonların da, süper uzayın da teorik fiziğin konusu olması. Ne demiştim;

 

Matematik diyorum. Karmaşık sayı diyorum. Sanal sayı diyorum. Soyut diyorum. Deneyle kanıtlanmamış diyorum. Oysa, meleklerin takyon boyutunda olduğunu iddia eden sensin ben değilim. Ben diyorum ki, fizik kurallarına uyan bir tanrı varsa, ancak, bu şekilde yani soyut anlamda, deneyle kanıtlanmamış, teorik düzeyde ışık hızının üstüne çıkıp geleceği görebilir. Deneyle kanıtlanmadığı için zaten bu mümkün değil.

 

:)Yani, bilime dayanarak, Tanrının varlığının ispatlanmasının olanaksızlığı bir yana, onun evrene müdahale edebileceği de teorik bir gerekliliğin ( matematikte sanal-karmaşık-imajiner sayılar kullanılması ) dışında mümkün değildir.

 

Sarıgöl, sen bilim ile Tanrının varlığını ispatlamayı bıraktığın anda, ben de bilim ile Tanrının varlığının ispatlanamayacağını göstermekten vazgeçeceğim.

 

Şeç şeç al,kaderini yaşa...

 

:)

 

Onun dışında neye inanırsan inan. Buna kimse bir şey demez. Yanlış bir şeyle uğraşıyorun, yoksa, ben senle neden uğraşayım ki ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşlar bu siteye yeni üye oldum ciddi Görüşlerim Var Ve Sizlerle Paylaşmak İstiyorum

 

öncelikle herşeyi aşıp 2 soruyu sormalıyız allah kimdir

 

1)gerçekten bi allah varmı?

2)sizce bizi yaratan o mudur?

 

1) gerçekten bir allah evet vardır çünkü bizi o yaratmıştır..... bu lafı her duyuşumda kendimi öldüresim geliyor

evet mantıksa mantık bu kadar düzeni birisi yapmalı birisi bişeyleri başlatmalı dimi?

yargı sonsuzdur

peki yoktan bizi var eden sevgili dostumuz bizi neden yarattı demiycem

diyorumki

 

seni kim yarattı ?

 

yoktan hiç bişey var olamazsa Sende Yoktan Var Olamazsın

hiç bir şans hiç bir tesadüf senin gibi bir mahlukatı doğuramaz

 

ancak seni birisi yaratabilir

şimdi bir soru daha var?

 

allahı kim yarattı

allahı yaratanı kim yarattı

allahı yaratanı yaratan kişi neden onları yarattı

 

yada bu bir görevse bir sürü allah varsa bir sürü allahı yaratanı kim yarattı

işte bu yüzden hiç bişey yoktan var olamaz ve herşey sonsuzdur bizi hiç kimse yaratmadı ilk madde hiç olmadı yaşadığımız herşeye bir isim koymuşuz bir madde bir patla biz hiçbişeyin kendisiyiz hiç kimse hiç kimseyi yaratmadı allah sonsuz olandır demeyin hiç bişeyi ne görebiliyosunuz nede duyabiliyosunuz masallara inanmayın :D

 

bu durumda allah yok bunu bi anlayalım öldükten sonra ne olur bilemiyorum ölmeyi çok istiyorum ama burada yaşamadan gidiceğim bi çok şey olucak mademki burdayım bunları yaşamalıyım

 

ve buda benim bir tespitimdir

 

ve bir büyük tespit daha

 

sevgili müslümanlar söyleyin bakalım siz allahı nerenizle bulursunuz :)

ateistler akıllarıyla mantılkarı ile allah ın olmadığını kanıtlarlar ama müslümanlar derlerki dua okuyorum içime bişey oluyo namaza gidiyorum rahatlıyorum herşey psikolojiktir sizler kalbinizle inanıyorsunuz ve dine körü körüne aşıksınız ve aşık bir insan ne yapar

kalbi neye bağlıysa onun yolunda gider kördür ona allah yokta o varder

müslüman beynini yormaz çünkü doğduğundan beri allah masallarıyla kandırılmaya alışmıştır

heee bi güç varmış çok şükür bize bu yemeği nasip etti ***** gibi çalıştın ve o yemeği kendin kazandın sen kazandın sana kimki ödülünü o vericek kaldıki sana birisinin bişey verdiğini gördünmükü çok şükür o bu gün yaşamamı sağladı o canımı bağışladı bu gün işe gidemeyebilirdimde hayırdır seni işe giderken birisimi uğurladı gördünmü hissettinmi duydunmu saf gibi evinden çıktın tarih öncesi bi boka yaramayan dualarını okudun o saf temiz kalbini rahatlattın kan dolaşımın içine bi huzur kattı tamam rahatsız ama ateist nedir?

beynini yoran insandır ateist ben peygamberim saçmalıklarını yok etmeye çalışan allah die bişey olduğunu kanıtlayan insandır ama kalbi olanın beyni olmadığı için ne desen boş şimdi kalpsizsiniz anlayamazsınız diceksiniz ama pardonda kalbini allaha bağladığını nerden biliyosun boş suya olta atmak gibi bişey :D işte size allahın olmadığının kanıtı ve size bir kanıt daha

 

insan oğlu big bang ten itibaren ne zaman var olduysa hep şunu demiştir

bu el ne bunu kim yarattı bu ayak ne bu taş ne demiştir zamanla herşeyi öğrenmiştir bunları ben yapmadım kim yaptı demiştir bunları birisimi yptı sizcee

eminmisiniz?

düşünün gerçi siz müslümanlar anlayamazsınız kalbiniz den geleni yazarsınız yada bi kaç ayet sure adında maslları yazarsınız sanki gerçek olduğunuz gördünüz yada biliyosunuz ya neyse peki biz neden var olmuş olalım neden varız die düşünüyoruz biz hiç bişeyde olabiliriz bunu kanıtlayabilirim çünkü insan oğlu doğdu günden itibaren ne demeye alışmış biz nasıl var olduk demiş peki ya biz hiç var olmadıysak

 

(müslümanlık)

 

mantık 40 yaşına kadar hiç bir dine bağlı olmadan yaşayan bir insan hz kimse adı lazım değil kendini nasıl hz ilan etmiş bu adamı allahla tanıştı dağa kadar neden kovalamışlar bu yazılanlar doğrumu beyn böle bişeyin olduğuna inanmam peki ya bu o hz nin masalıysa düşünün onu o mağarada kim görücek tek başına olan bi insan birisiyle konuştuğunu sölyüo ve kendini peygamber ilan ediyo yok suyu yarıyo yok şunu yapıyo yok bunu yapıyo massallarla çizgifilm çok çekildi ama bu masslarda en desteklisi ilk hz denilen kişi çok zekiymişki oltayı hiçbişeye atmış ne duyarsın ne dokunursun ne hissedersin nede onu kimse görebilir ama o adam ordan çıkar ve derki ben peygamberim bana inanın hahahaha :D bu güne kadar gelmeyi başaran dinlerden bitanesi o zamanlar dünya savaşları yoktu ama din savaşları vardı bir sürü savaş oldu ona buna hz lik devretti o kadar herşey çok basit biraz mantık.. kur an die bişey vardır ama içindeki herşey saçmalıktır :) yemeyin bunları gözlerinin üstündeki et yığınını çalıştır azcık müslüman

 

 

(ölüm)

 

sonsuz

gözlerinizi kapattığınızda tıpkı her ölenin yaptığı gibi sadece karanlık görmekten evrenin yada sonrasının bundan farkı varmı fakat gözünüzü açtığınızda sonsuz bile bir anlıktır görücekleriniz sizi şaşırtmayabilir daha birçok şey düşünüyorum fakat onları burada şimdilik paylaşamam

 

 

 

umarım faydayı olmuştur

 

bu arada beni birisi çarpıcak olsaydı çarpardı ama sıkar çünkü hiç bişey yok

 

bu arada sorusu olan varsa yada bana karşı çıkacak olan daha anlatıcağım çok şeyim var ama hepsini kafamda toparlayamıyorum hepsini birden buraya yazamam

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...
Şimdi, Kuranın iddiası nedir ? '' Allah, Kuranı Ademe öğretmiş ama daha sonra insanlar içeriğini tahrif etmişler Allah da tekrar tekrar aynı içerikli başka kitaplar göndermiş, fakat insanlar yine tahrif etmişler, en sonunda M.S. 610 yılında Kuranı göndermiş ve onu koruma altına almış '' değil mi ?

 

Ben diyorum ki, neden koruma altına almak için 4610 sene ( Yazının bulunuşu M.Ö. 4000- MS 610 ) beklemiş ?

 

En başından Ademe verdiği bilgilerin korunmasını sağlasa idi, imtihan gene geçerli olmaz mıydı ? Olurdu. Daha önceki kitapları koruyamamış mı yada niye korumamış ?

 

 

İnstantkarma,

Siz dersinizki ALLAH c.c. Kur'an ı Adem'e öğretmiş! Bir kere bu yazdığın balon,yani

Adem a.s.'a öğretilen Kur'an değil.

Sonra; İlahi emirler içerik olarak aynıdır,nasılmı Şirk, Canlı öldürmek, (cinayet) Fuhuş, Hırsızlık,

Haksız kazanç (faiz), zararlı maddeleri kullanmak (içki,uyuşturucu) vs vs...

Ve; sizinde 21. yüzyılda yaptığınız gibi İnsan her devirde itiraz edip gönderilen her Peygamber ve Kitaba kendi istekleri doğrultusunda karşı çıkmış, yaptığıda ya tahrif,yada inanmamak buda bir gerçek...

Dolayısı ile var olandan hareketle en başından Adem a.s. Bildirilenler ile Son Peygamber Hz

Muhammed'e, a.s.v. Bildirilenin arasında yukarda yazdığım gibi içerik olarak fark yoktur...

Koruma altına almak için 4610 sene beklenmiş olması (sizin deyiminiz) diye bir şey yok bu görüşünüzde fasarya sebebi İnsan'da “HAFIZA” denen bir olay var bu itibarla ne kadar tahrifat yapsalar, ne kadar itiraz etseler bildiğimiz kitapların Tevrat, Zebur,İncil'den bazı gerçekleri örtemeyip birde İnsan'ın “ZİHNİN'DE” kalan gerçekler bir araya geldimi her şey meydana çıkar,bu durum'da Kur'an ile perçinlendimi hem gerçeklerin korunması hemde İMTİHAN olayının olması doğal bir sonuç olur...

Seç seç al kaderini yaşa...

 

610 yıl değil, 610 yılına kadar demiştim. Yani, yazının bulunuşundan itibaren 4610 yıl neden beklemiştir korumak için demek istedim.

 

Korumak her ne kadar müdahale olsa da kitap göndermek de bir müdahaledir. Onun için, Kurandan önce ateistlerin ( Kurandan önce ateist falan da yoktu bu arada putperest diyelim ) itirazları korunsa da korunmasa da sürecektir. Daha önce söylediğim gibi bu tamamen ayrı bir konu.

 

Sorum açık ve net : Allah gönderdiği bir kitabın korunduğunu ilan etmek ve korumak için neden 4610 yıl beklemiştir ?

 

Deneme yanılma mı yapıyor ona göre karar veriyor yani ? Hani, önceden her şeyi bilirdi ?

 

Kurandan önceki korunmayıp, tahrif edilmiş kitaplara uymayanların suçu olabilir mi ? Madem tahrif edilmiş o kitaplar, o kitaplara inanmayan adamların suçu ne ?

 

M.S.610 yılından sonra, öyle olduğu iddia olunan Kuran gibi, '' korunmuş '' olan bir kitap önlerinde dursaydı ancak o zaman imtihan sorumluluğu geçerli olurdu, değil mi?

 

 

“ Korumak her ne kadar müdahale olsa da kitap göndermek de bir müdahaledir.” Yazdığın yazıdan hareketle bir kere Kitap göndermek bir müdahale değil “İKAZDIR” İnsanların “CÜZİ İRADESİNE” hatırlatma,ister uyar ister uymaz bu itibarla esas olan bu durumdur...

Kur'an'dan önce ateist yok lafı'da geçersiz ha putperest, ha ateist...

Kur'an'dan önce gelen Kitapların tahrif edilmesi sonucu,onlara inanmayanların durumu, aynen o Kitapların Yine senin yukarda yazdığın gibi gönderilmesi “KORUMAK” amaçlıdır, ve Kitap göndermek'te İnsanların yaşadığı devirdeki ilim,bilim algılamalarına göredir, bu itibarla Kitapların tahrif olması dolayısı ile onlara inanmayanlar şuçlumudur diye sormak!, evet şuçludur denir, sebebi; ne kadar tafrifat yapılsada ortada hem Peygamber, hemde Kitap gerçeği olduğundan Üstelik Din'in emirleride (içerik olarak) ortada iken, ve birde Kur'an'ı Kerim'de apaçık varken inanmayan adam veya adamlar “DİN'E” göre şuçludur...

Şeç seç al kaderini yaşa...

Önceden her şeyi bilmek! Deneme yanılma olayı değil bilakis Cüzi İrade sahibi “BİLİNÇLİ” İnsanın ben bilmiyordum itirazının geçersizliğini göstermektir, dolayısı ile ALLAH c.c. Her şeyi Ezeli,Ebedi İlmi ile bilir Kul olan İnsan şeçtiği kaderi yaşar...

Şeç seç al, kaderini yaşa...

Bak 4610 yıl beklenmemiş daima bir HATIRLAMA VE HATIRLATMA VAR...

 

Değil, senin ısrarla anlamak istemediğin konu, takyonların da, süper uzayın da teorik fiziğin konusu olması. Ne demiştim;

ALINTI(instantkarma @ 12-07-2009, 11:34)

Matematik diyorum. Karmaşık sayı diyorum. Sanal sayı diyorum. Soyut diyorum. Deneyle kanıtlanmamış diyorum. Oysa, meleklerin takyon boyutunda olduğunu iddia eden sensin ben değilim. Ben diyorum ki, fizik kurallarına uyan bir tanrı varsa, ancak, bu şekilde yani soyut anlamda, deneyle kanıtlanmamış, teorik düzeyde ışık hızının üstüne çıkıp geleceği görebilir. Deneyle kanıtlanmadığı için zaten bu mümkün değil.

 

 

:)Yani, bilime dayanarak, Tanrının varlığının ispatlanmasının olanaksızlığı bir yana, onun evrene müdahale edebileceği de teorik bir gerekliliğin ( matematikte sanal-karmaşık-imajiner sayılar kullanılması ) dışında mümkün değildir.

 

Senin benimle uğraşıp uğraşmaman Hiçbir şeyi değiştirmez,çünkü her şey meydanda ve sana yazdıklarım'da hep senin yazdıklarından hareketle yazılmış cevaplar olması, dolayısı ile senin yazdıkların senin sui zannındır bu itibarla, itibar edilmez...

Şimdi; yine yazdığından hareketle; Matematik demişsin, Karmaşık sayı demişsin,sanal demişsin, soyut demişsin birde deneyle kanıtlanmamış dersin peki;” rasyonel sayıların ihtiyaca cevap vermediği alanlarda sanal sayılar kullanılarak çözüme ulaşılırmı “evet” kuantum fiziğindeki tünelleme hâdisesi nedir uzaya gönderilen araçlara kadar ve birçok denklemde sanal sayılar kullanılıyormu.(evet)” ve mademki matematikte sanal sayılar vardır fizikte niye olmasın (Feinberg ) değilmi...

Ve;

NEW YORK - Önceki çalışmalar ışığı yavaşlatmayı başarmıştı, ancak University of Rochester bilim insanları, ışığı teorik ışık hızının üstüne çıkararak, ışık demetine negatif hız kazandırdı. Deneyde teorik hız limitini aşan ışık, geriye dönüyor.

Araştırmayı yürüten University of Rochester uzmanı Robert Boyd deneyin alışılmadık sonucunu şu sözlerle tanımlıyor, “Dünyanın önde gelen bilim insanları dahi bu deneyin sonuçları karşısında şaşkınlığa kapılıyor, hepimiz anlamaya çalışıyoruz, gerçekten ilginç.”

Einstein’ın hiçbir kuvvetin ışık hızını aşamayacağı hatırlatıldığında ise Dr. Byod şu yanıtı veriyor: “Einstein bilgi ışık hızını geçemez demişti, bu deneyde de ışık bilgiden hızlı davranarak öne geçiyor.”

ALINTI.

Ha duyamadım instantkarma,

Bak ışık hızı labaratuar deneyi ile test edilmiş ne dersin...

Yine ve şimdi; matematikte sanal-karmaşık-imajiner sayılar kullanılması ile hem deney hem pozitif bilim yapılır bu itibarla; “ Bilaniuk denklemlerinde, takyonların ışık hızını aşmalarının rölativite teoremine aykırı olmadığını da göstermiştir. İki evrenin hızları birbirine bakışıktır ve bu simetri rölativiteye aykırı değildir. Buna göre, Takyonlar ışıktan milyonlarca kez hızlıdır ama bizim, maddenin ışık hızını geçemeyişimiz gibi, Takyonlar da hızlarını ışık hızının altına düşüremezler. Işık hızı iki taraf için de sınırdır. Böylece rölativiteye olan aykırılık ortadan kalkmış olur. “

alıntı.

 

Ne dersin instantkarma,

Seç seç al kaderini yaşa.

 

 

Onun dışında neye inanırsan inan. Buna kimse bir şey demez. Yanlış bir şeyle uğraşıyorun, yoksa, ben senle neden uğraşayım ki ?

 

Farkı, farkedenler anlar. Onun dışında kalanlar neye inanırsa, inansın yanlış yaparlar dolayısı ile benimle uğraşman,benim için teferruattır...

Dolayısı ile sen uğraştığını zannet...

İdraksizliği, idrak, idraktır. Hz. Ebu Bekir...

 

:)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 yıl sonra...

Tanrının Varlığı Konusunda Ortaya Atılan Ontolojik Kanıtlar

 

Buna varlıkbilimsel kanıt da denir. İlk kez Aziz Anselm (1033-1109) tarafından kullanılmıştır. Tanrı burada "mutlak olarak mükemmel varlık"tır. Varlığı zorunludur. Kendisinden daha mükemmeli tasavvur edilemeyen varlıktır. Bu durumda düşüncenin en mükemmel konusu Tanrı'dır. Ontolojik kanıt denilmesi, Tanrı'nın varlığının Onun var olmasıyla kanıtlanmasından ötürüdür. Düşüncede özü itibarıyla varlığı zorunludur, bir an için bile yok sayılması mantıksal olarak imkansızdır. Çünkü Tanrı'nın var olmadığını düşünmek, onun en mükemmel bir varlık olmadığını söylemek anlamına gelir, bu ise var olmak niteliğinin eksilmesi demektir. Noksan bir varlığın Tanrı olması düşünülemez bile. Onun dışındaki var olan şeyler de ona katılarak ondan pay alarak, "varlık" kazanırlar. Tanrı, mutlak varlık, mutlak iyidir.

 

O, Platon'un ideasına; yani tümel kavramları gerçek varlık sayan kavram realizmine dayanarak Tanrı'nın varlığını ispatlamaya çalışmıştır. Bu doğaldır; çünkü ona göre bilmek, düşünmektir. Hakikat de ispat edilerek bilinir. Bu anlamda, bilgi, gerçeğe uygunluktur.

 

R. Descartes Düşünceler (Meditations)[1] isimli eserinde bu kanıtı şöyle açıklamaktadır:

 

Ben, en yüce derecede yetkin varlık olan Tanrı fikrini zihnimde taşıyorum. Mükemmellik niteliklerinin birinden mahrum olan bir varlık, en yüce yetkin varlık olamaz. Öyle ise Tanrı'nın, yani en yüce derecede olgunluğa sahip varlığın, mükemmellik niteliklerinden mahrum olduğunu düşünmek çelişki ortaya çıkarır.

 

Varlık, bir yetkinlik niteliğidir. Öyle ise varlıktan mahrum olmak, yetkinlikten mahrum olmak demektir. En yetkin varlık olan Tanrı'nın varlıktan mahrum olacağını söylemek, çelişki doğurur. O halde, Tanrı'nın var olması, Tanrı kavramının ayrılmaz bir parçasıdır.

 

Sonuç olarak, Tanrı gerçek anlamda vardır.

 

Descartes'in bu kanıtı, bütün maddelerin önüne yerleştirilmesi gerekli olan şu kanıta dayalıdır: Eğer A'nın B'yi mantıken içerdiği açık ve seçik olarak görülürse, A'nın B'yi hakikatte de içerdiği anlaşılır.

 

Buna göre Descartes, mükemmel varlık kavramıyla başlıyor, sonra böyle bir varlık için "varlığını zorunluluğu"nu öne sürüyor; yani bir bakıma "zorunlu varlık"ı orta terim olarak takdim ediyor ve sonunda kavramdan gerçekliğe geçiyor. Demek ki Descartes'e göre Tanrı adeta her yarattığı insanın ruhuna "mükemmel varlık" fikrini mühürlüyor.

 

Spinoza ise ontolojik kanıta Ahlak[2] isimli eserinde yer veriyor. Ona göre Tanrı hakkında bir fikre sahip olmak bir cevheri algılamaya çalışmak gibi bir olaydır. Varlık cevherin anlamına aittir. Öyle ise, Tanrı varlığı zorunlu olan bir cevherdir.

 

Leibniz'e göre ise, kudret, ilim ve irade sıfatları varlık kavramı ile tutarlılık oluşturmaktadır. Tanrı'yı kendi kendisiyle tutarsız kılacak, yani O'nun bilgi, kudret ve iradesini zorlayacak hiçbir sınırlama bulunamaz. O halde, Tanrı fikri mantıken sağlam ve tutarlıdır. Buradan "Tanrı zorunlu olarak vardır" tarzında çelişki oluşturmayan bir sonuca gidilir.

 

İslam filozofu Farabi'ye baktığımızda varlığı "vacib" ve "mümkün" şeklinde ikiye ayırarak bu kanıtı Tanrı'nın varlığını ispat için kullandığını görürüz. Varlığı zorunlu (yani vacibu'l vucud) olan Tanrı, ilk nedendir. Varlığını başka bir varlıktan almadığı için inkar mümkün değildir. Mükemmel Tanrı saf düşünce(akıl-intellectus), saf düşünen (akil, intellegens) ve saf düşünülen (makul, intellectum)dir. Bu niteliklere sahip olmak O'nu her şeyden ayrı tutmaktadır.

 

Klasik Felsefeciler tarafından savunulan ontolojik kanıt yani varlık bilimsel kanıt yirminci yüzyıl düşünürler olan Charles Hartshorne, Norman Malcolm ve Alvin Plantinga tarafından da savunulmuştur.

 

Anselm'in bu kanıtı geliştirmesi aslında Kutsal Kitap'ta Mezmurlarda var olan Akılsız içinden, "Tanrı yok!" der (Mezmur 14:1) sözü üzerinde yazdıkları ile ortaya çıkmıştır. Bu yazıların bulunduğu Anselm'in kitabının orijinal adı Proslogion'dur.[3] Bu yazılarında özetle ifade etmek istersek Anselm;

 

1. Tanrı en yüce mümkün olan varlıktır.

 

2. Tanrı en azından her kesin aklında ya da anlayışında vardır.

 

3. Akılda olan en yüce varlık gerçekte olan en yüce varlık kadar yüce olamaz.

 

4. Eğer Tanrı yalnızca akılda en yüceyse o zaman varlığı mümkün olan en yüce varlık olamaz.

 

5. O zaman Tanrı akılda olduğu gibi gerçekte de vardır.

 

Klasik ontolojik kanıta yöneltilen bir takım eleştiriler olmuştur. İlk itiraz Thomas Aquinas'tan gelmiştir. Ona göre Tanrı'nın varlığını Tanrı'nın etkinliklerinden anlamak gerekir. Alemden yola çıkmak gerekir. Bir anlamda psikolojik veya analitik değil, sentetik açıdan bakmak gerekir demektedir.

 

Kant'ta Aquinas'ın bıraktığı yerden devam etmiştir. Bu tarz eleştirileri önceden gören Descartes "Tanrı'yı düşündüğüm için o var değildir. O var olduğu için ben onu düşünüyorum." Tanrı'nın varlığını düşünüyorum o halde O vardır değil. O var olduğu için Tanrı'nın varlığını düşünüyorum şeklinde karşı eleştirilere adeta bir ön cevapta bulunmuştur.

 

Yirminci yüzyıl düşünürü Norman Malcolm'a göre şöyle bir akıl yürütme bu tarz eleştirilere adeta bir cevap oluşturmaktadır:

 

1. Eğer Tanrı varsa onun varlığı gereklidir.

 

2. Eğer Tanrı yoksa, onun varlığı imkansızdır.

 

3. O zaman Tanrı ya vardır ya yoktur.

 

4. Tanrı'nın varlığı ya gereklidir ya da imkansızdır. Yani çelişki vardır.

 

5. Tanrı'nın varlığı mümkündür. İmkansız değildir. Yani çelişki ispatlanamamıştır.

 

6. O zaman Tanrı'nın varlığı gereklidir.

 

Karl Barth'a göre Anselm'in ontolojik kanıt görüşü bir kanıt değil iman açısından kabul edileni daha derinden anlamaya çalışmaktır.

 

Bütün bunlara bakarak aslında Anselm'in "Ontolojik Kanıtının" gerek Tanrı'nın varlığının kanıtı açısından gerekse imanın daha derinden anlaşılması açısından çok büyük rol oynadığı hiç kuşkusuz ortadadır. Özellikle Teist görüşün karşısında yer alan Ateistler için oldukça zorlayıcı bir yaklaşımdır; çünkü p'nin varlığının inkarının gerçekleşmesi için p'nin gerçekten söz konusu bile edilememesi gerekir.

 

Dipnotlar

 

[1] Descartes, Philisophical Works of Descartes, s.180

 

[2] Ethics, s.78

 

[3] Ontolojik kanıt tartışması kitabın iki ve üçüncü bölümünde yer almaktadır

 

Derleyen: Sosyolog Ömer YILDIRIM

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

GAYBETTEN GELEN ADAM :)

 

...aleviliğe en yakın doğru sosyalizm sosyalizme en yakın doğru aleviliktir? keza islama en yakın doğru komünizm komünizme en yakın doğruda islamdır? bunu neden örnek veriyorum? amerikan askerleri ırakta bir yıkık camide şunu yazmıştır:"no islam no mehdi" ve brown isminde bir avrupalı uzman da derki:"size komünizmden daha tehlikeli olan şeyi haber vereyim? o islamdır?" ve ...bendeniz "sosyal-kapitalistim?" ve diyorum ki islamın ekonomi modeli budur? bekir, ömer, osman ve hatta bizim atatürkte sosyal-kapitalisttirler.ama bunun adı konmuş değildir biz şimdilerde tayyi zaman ve mekan ile zaman tünelinden biraz geriye gelerek tüm duygu ve düşünce cehaletinin necasetinden, ifrazatından vede cerahatından sıyrılarak dillendiriyor sırrı faş ediyoruz?

 

...BAKIN NE ENTERESANDIR Kİ:

 

İRANDA KABUL EDİLMİŞ EKONOMİ-MODEL İÇİN SOSYALİSTLER "KAPİTALİST" BİR MODEL DERKEN? YİNE İRONİKMAN BİR ŞEKİLDE KAPİTALİSTLERDE "SOSYALİST" BİR MODEL DEMİŞLER? HZ.ALİNİN BİR SÖZÜ VARDIR:"BİZ HER ŞEYİN ORTA YOLUNU SEÇERİZ? YANİ TEZ, ANTİ/TEZ, SENTEZ OLAYI? AKIL VE GÖNÜL İTTİFAKI? İSLAM VE TASAVVUF? DİN VE BİLİM KARDEŞLİĞİ? RUH VE BEDEN İLİŞKİSİ? ATEŞ VE BARUT? İSLAMIN BARIŞ OLUŞU BİZCE BU SENTEZDEN İLERİ GELİYOR? MECZEDİYOR? BİRLEŞTİRİYOR.MELEZLEŞTİRİYOR.KARMA YAPIYOR...ATEİST OLAN ASLINDA NEFS-İ EMMAREDİR? NEMRUT VE FİRAVUN MEGALOMANİSİDİR? BU GERÇEKLER SENİ KIZDIRA BİLİR BİLİYORUM? AYNI EMPATİLERİ YAŞADIM BENDE BENDE BİR ZAMANLAR ATEİST/AGNOSTİK DÖNEMDEN GEÇTİM.AMA ŞU VAR GERÇEK OLAN MUTLAK GERÇEK OLAN...RUH RABBİ İLE SÖZLEŞTİĞİ İÇİN İLLAKİ BİLİNÇALTINDA BİR İNANCI SAKLIDIR.VE HERKES BUNU BİR ŞEKİLDE ZİHİN VE KALB GÜNDEMİNDE TUTAR VE BİR ŞEKİLDE İBADETVARİCE TATMİN MUTMAİN YOLUNU SEÇER.İŞTE İBRAHİM ÖNCE YILDIZA SONRA AYA VE SONRA GÜNEŞE TAPTI GEÇİCİ OLARAK.NEDEN RUH SÖZ VERMİŞTİ Bİ KERE VE BİLİNÇ ALTINDA GİZLİ FTRATINDA DNASINDA BAĞIŞIKLIK SİTEMİNDE MEVCUTTU.VE SONRA GERÇEĞİ BULDU HAKKI BULDU YALNIZ OLMADIĞINI ANLADI? HZ.HAMZADA ÖYLE OLDUDA DAĞDAN DÖNDÜDE YİĞENİNİ DESTEKLEDİ HEMEN.

 

ATEİST OKULU RUMUZLU KARDEŞİM? MERAKIM ŞU? ACABA YEDİ SEFER HER CUMA AKŞAMI BİR YASİN-İ ŞERİFİN TÜRKÇE MEALİNİ BİR KEZ OLSUN TÜM ÖN YARGILARDAN SIYRILARAK SADECE YEDİ SEFER HİÇ ÖNYARGISIZ BİR OKU YADA EN DİREK ŞEKSİZ ŞÜPHESİZ YEDİ SEFER BİR HAFTA BİR HAFTADA YEDİGÜN VAR YEDİ GÜN HİÇ ÖNYARGISIZ VE ŞEKSİZ ŞÜPHESİZ SESSİZCE BİR OKU BAKALIM ZİHNİNDE VE KALBİNDE NELER İŞİTECEKSİZN.BEN SANA SÖYLEYEYİM O İŞİTECEĞİN ŞEYLERİ...ZİHNİNDE VE KALBİNE NEFSİN FISILTILARINI VE ŞEYTANIN VESVESESİNİ İŞİTECEKSİN BUNA İNAN AMA KORKARSIN? BİLİYORUM? O KORKU SENİ RAHMANDAN KOPARAN ŞEYTANIN TEHDİDİDİR..KORKMA? ALLAHTAN KORK...

 

BU BİR BİLİMSEL DENEYDİR? BUNA CESARETİN VARSA YAP VE SENİN GİBİ OLANLARI BU YOLDA KURTAR?

 

ŞİMDİ BENİ MERAK MI ETTİN? KİM BU ADAM DİYE? BEN GAYBETTEN GELEN ADAM :)"

– .................................................?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.