Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Görünmez varlıklar yada şu üçharfliler


gugukcuk

Önerilen İletiler

İşin doğrusu şu ki eskiden tanrı kadrosu bayağı bir kalabalık idi. Sonra tanrı teke inince öbür tanrılar işsiz kaldı. Kimine cin kadrosu açıldı, oraya atandı, kimine melek kadrosu açıldı, atamaları o kadroya yapıldı...

 

Konuyu daha sistematik ele alırsak: Batı kültüründe cinler küçük muzip şeylerdir. Doğu kültüründe ise bayağı güçlü, epey işler başarabilen, örneğin insanların inşa edemediği Süleyman mabedini falan yapabilen varlıklardır. Cin kültürü olmayan toplum pek yok gibidir ama onları tasavvur ediş şekilleri çok farklılıklar gösterir. Fakat Doğu-Batı farkı çok belirgindir. Batıda cinler küçük aksaklıklara yol açan muzip yaratıklarken, Doğuda insanları korkutacak işler yapabilirler. İş korkuda düğümleniyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 62
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

 

Cin var..olmazmı..dolu hemde.. :D çıkın caddeye yürürken çarpışırsınız bile..aman cüzdanlara çantalara dikkat..pek severler şişkin cüzdan çarpmayı.. :D

 

 

Hani deriz ya cin gibi çocuk..cin gibi adam..cin gibi kadın..işte karşımızdaki insanlara yaptığımız bu yakıştırma aslında bizim İÇ,imizdeki beynimizdeki gördüğümüz şeklin benzetmesi.. :D bizim için benzetme yapan oluyorsada onlarınkide kendi içlerinde görüp tanıdığı cinliklerinin bizdeki görüntüsü.. :D

 

En büyük cin google bence..her şeyi biliyor..çok hızlı hareket ediyor..bide dumansız bi ateşten..değilmi öyle.. :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cin mi? Ben Google'a "internetin tanrısı" dendiğini biliyorum... Moderatörler de onun kutsal melekleri... Cinler olsa olsa hacker'lar olur...:lol:

 

Buda güzel tarif..yakışır googleye.. :D

 

O halde söyleyelim tanrı googleye sahip çıksın şu hackerlerine.. :D MSN mi çökertmişler yine hainler.. :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ben birşeyi merak ediyorum neden inanan inamayan herkes onları korkunç ürkütücü olarak tasvir ediyor ki?

 

 

Neden olacak..çcukken her evde konuşuldu..filimlerde görüldü..kitaplarda okundu..ehhh sonrada her birimizin kafasında birer korkunç Cin modeli oluştu..sonrada biz kurguladık biz seyrettik ve biz korktuk..korkularımıza ortaklar bulmak içinde ballandıra ballandıra anlattık o kurguladığımız korkuları..ki..karşımızdakide inansın ve korksun..korkan tek biz olmayalım diye.. :D işte bu gün bu korkularımıza ortak olan insanlarla hala kurgulanmış korkuları konuşuyoruz.. :D

 

 

Fakat şuda var yani.. :D yerine göre hepimiz en büyüğünden daha büyük ciniz.. :D cin gibiyiz.. :stuart: değilmi.. :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

CİNLERİN GERÇEK KİMLİĞİ

 

Asrı Sââdet sonrası müslüman din adamlarının idrak edemediği çok önemli bir olay da, birçok din ve kültürlerde olduğu gibi Kur‘an’da da yer alan cinler olayıdır.

 

Kur‘an, birçok din ve kültürlerde yer alan ve zaman içinde çok yanlış bir çerçeveye oturtulan cinler olayına açıklık getirmesine rağmen, müslüman din adamları, Kur‘an’ın cinlerle ilgili âyetlerini, Kur‘an öncesi veya Kur‘an dışı kaynaklardan edindikleri yanlış bilgilerin tesiriyle anlayamamışlardır.

 

Halbuki Kur‘an, daha önce açıkladığımız gibi, Evren’in Kuzeyinde (Mescidi Aksâ’da) ikamet eden Ademoğullarını genel olarak cinler unvanıyla, özel olarak, inananlarını melekler, inkâr edenlerini de şeytanlar unvanıyla adlandırmaktadır.

 

Kur‘an, Evren’in Güneyinde (Yeryüzünde) ikamet eden Ademoğullarını da genel olarak insanlar unvanıyla; özel olarak, inananlarını müslimler (müslümanlar), inkâr edenlerini müşrikler unvanıyla adlandırmaktadır.

 

“Ben cinleri ve insanları sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.”

(51/Zariyat: 56, S. Ateş çev.)

 

Yukarıda verdiğimiz âyet ve benzeri birçok âyet, cinler derken Gökteki Ademoğullarına, insanlar derken, Yerdeki Ademoğullarına dikkat çekmekte ve iki ayrı bölgede yaşayan iki ayrı topluluğa aynı anda hitap etmektedir. Aşağıda vereceğimiz âyet ve benzeri âyetler ise olmuş ve olacak iki ayrı olaya dikkat çekmektedir.

 

“Ey cin ve insan topluluğu, içinizden size âyetlerimi anlatan ve bugününüzle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran elçiler gelmedi mi? ‘Kendi aleyhimize şahidiz’ dediler.

Dünya hayatı onları aldattı ve kendilerinin kâfir olduklarına şahitlik ettiler.”

(6/Enam: 130, S. Ateş çev.)

 

Âyet, hemen ölüm sonrası Gök’teki ilk yargılamaya, Kıyamet sonrası Yerdeki ikinci yargılamaya dikkat çekmektedir.

 

Âyet Dünya yaşamı sona erip Göğe dönen Ademoğullarının gökteki ilk yargılanışı ile, Kıyamet sonrası tekrar inecekleri Yerdeki ikinci yargılanışlarını birarada resmetmektedir.

 

Din adamları, Ademoğullarının önce Gökte, sonra Yerde yaşadıklarına, daha sonra tekrar Gökte, en sonunda da tekrar Yerde yaşyacaklarına dikkat çeken Kur‘an âyetlerini tertil edip, formüle edemedikleri için, Kur‘an’ın dikkat çektiği cinlerin, yani melek ve şeytanların Ademoğlu veya dünya öncesi ve dünya sonrası insanlar olduğunu anlayamamışlardır.

 

“And olsun, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık ki KALBLERİ var, fakat onlarla anlamazlar; GÖZLERİ var, fakat onlarla görmezler; KULAKLARI var, fakat onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da sapık.... Ve işte gaafiller onlardır.” (7/Araf: 179, S. Ateş çev.)

 

Âyet, cinlerin de kalpleri, gözleri, kulakları olduğuna dikkat çekerek, cinlerin ve insanların aynı fizyolojik özelliklere sahip olduklarını yani, cinlerin ve insanların esas itibarıyle aynı varlıklar olduğunu vurgulamaktadır.

 

Kur‘an’ın dikkat çektiği cinler esas itibariyle insan oldukları için, Kur‘an, cinlerin neden yaratıldıklarından, ne kadar yaşadıklarından, ne yeyip, ne içtiklerinden, cinsiyetlerinden hiç söz etmemektedir. Din adamı ve rivayetlerin, cinlerin ateşin görünmeyeninden yaratıldığını iddia etmeleri doğru değildir. Çünkü Kur‘an, cinlerin değil, Cann’ın ateşin görünmeyeninden yaratıldığını bildirmektedir.

 

“Halakal can’ne min maricin min nar.”

 

(Yarattı cann’ı görünmez bir ateşten) (55/Rahman: 15)

 

Âyetin dikkat çektiği ve ateşin görünmeyeninden yarattık dediği can, daha önce de açıkladığımız gibi, cin ve insanların veya dünya ve Mescidi Aksâ’da yaşayan Ademoğullarının, ateş menşeli, ışın bir maddeden oluşan astral bedenleridir. Din adamları, âyetin dikkat çektiği cann’ı, ne yazık ki teşhis edemedikleri için, cinleri ateşten yaratılmış, görünmeyen, insan dışı ve fizik ötesi varlıklara yormuşlardır.

 

Din adamları, cinlerin ateşten yaratılmış, görünmeyen, fizik ötesi varlıklar olduğunu iddia etmelerine rağmen, bazı kişilerin, her nasılsa cinleri görebileceğini, onları etki altına alıp, onlardan yararlanabileceğini, hatta bu tür kişilerin, cinlerle evlenebileceğini, istedikleri takdirde cinlerin, bazı kişilerin evlerini yakabileceğini, bazı insanları çarparak, hasta, felç veya kötürüm yapabileceklerini söyleyerek, İslâm ve insanlık dünyasında istismara çok müsait bir konunun oluşmasına, bilinçsizce sebep olmuşlardır. Din adamlarının, söz konusu gafleti yüzünden, her toplumda bulunan, iblisî duyguları tekâmül etmiş, Kur‘an’ın ifadesi ile bazı kancık kişiler (113/4) cinci, falcı vs. adı altında birçok insanı madden sömürdükleri gibi, manen de akılcılıktan, gerçekçilikten alıkoymuş ve alıkoymaktadırlar.

 

Halbuki daha önce de dikkatinize sunduğumuz gibi, cinlerle yani ölülerle, insanlar arasında aşılamayacak bir engel olduğuna ve cinlerin Kıyamete kadar dünya’ya dönemeyeceğine, aşağıda vereceğimiz âyet açıkça dikkat çekmektedir.

 

“Nihayet onlardan birine ölüm geldiği zaman: Rabb’im der, beni geri döndürünüz. Ki terk ettiğim dünya’da iyi işler yapayım.

Hayır, bu onun söylediği bir sözdür. Arkasında, geri gönderileceği güne kadar (dönmesine engel olan) bir perde vardır.” (23/Müminun: 99, 100, Yazar)

 

Âyetin dikkat çektiği, perde diye anlaşılan ve anlamlandırılan kelimenin orijinali berzah kelimesidir. Âyetin anlattığı olayın geçtiği mekân düşünüldüğünde, berzah kelimesinin, Mescidi Aksâ ile dünya arasındaki çok uzun mesafeye, yani Uzay boşluğuna dikkat çektiği anlaşılmaktadır. Yukarıda verdiğimiz âyetin vurguladığı olayı, aşağıda vereceğimiz âyet de değişik bir ifade ile ve değişik bir açıdan vurgulamaktadır.

 

“Ey cinler ve insanlar topluluğu, göklerin ve yerin bucaklarından geçip gitmeğe gücünüz yeterse geçip gidin.

Ancak delil ile gidebilirsiniz.” (55/Rahman: 33, Yazar çev.)

 

Âyet, cinler derken Mescidi Aksâ’daki Ademoğullarına hitap ediyor ve bir delil olmadan, onların yeryüzüne inemeyeceğine dikkat çekiyor.

 

Âyet, insanlar derken de, yeryüzündeki Ademoğullarına hitap ediyor ve bir delil olmadan, onların da Mescidi Aksâ’ya dönemeyeceğine dikkat çekiyor.

 

Âyetin dikkat çektiği delilden maksat, öncelikle daha önce de açıkladığımız gibi, ölüm meleği ve ölüm emridir. Yani eceldir, ölüm zamanıdır.

 

Din adamlarının anlattığı ve halk arasında anlatılagelen ve birçoğu da yalana dayanan cinlerle, Kur‘an’ın tanıttığı cinlerin çok ayrı şeyler olduğuna aşağıda vereceğimiz ayet de dikkat çekmekte ve cinlerin, insanlar gibi mekânda yer tutan ve belli ağırlıkları olan, fizyolojik varlıklar olduğunu vurgulamaktadır.

 

“Ey iki SEKAL (yani yere ağırlık veren, yahut bir ağırlığı, şerefi olan iki toplum) sizin (hesabınızı görmek) için de boş vaktimiz olacak (sizin de hesabınızı göreceğiz).” (55/Rahman: 31, S. Ateş çev.)

 

Baştan sona, hem cinlere hem insanlara birlikte ve aynı anda hitap eden Rahman Suresi’nin, yukarıda verdiğimiz âyetinin dikkat çektiği sekal ağırlık demektir. Âyet, daha önce dikkatinize sunduğumuz Araf Suresi’nin 179. âyeti gibi, iki topluluğu birlikte resmederek, her iki cinsin de fizyolojik varlıklar olduğunu vurgulamaktadır.

 

Dikkatinize sunduğumuz âyetlerden, cinlerle (ölülerle) insanların ayrı ayrı gezegenlerde oldukları sürece, birbirleri ile irtibat kuramayacakları veya birbirleri ile haberleşemeyecekleri, daha önce dikkatinize sunduğumuz zikir ehli, yani peygamberler dışında mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Bize göre; bazı kişilerin, cinlerle irtibat kurduğunu veya ruhlardan haber aldığını iddia etmesi, insanları aldatmaya yönelik büyük bir yalan ve ölülere yapılan büyük bir iftiradır.

 

Birçok müslümanın, halk arasında anlatılagelen cinlere, cincilere inanmasına veya itibar etmesine, bazı insanların, bilhassa çocukluk dönemlerinde ve özellikle de yalnız kaldıkları sıralarda gördükleri bazı halüsinasyon(hayâl)lara makul ve mantıklı bir cevap verilememiş olmasındandır. Halbuki halüsinasyon görmek, tıpkı rüya görmek gibidir. Çünkü insanlar sadece uyurken rüya görmezler. İnsanlar, uyanıkken de rüya görebilirler. Ancak insanlar, uyanıkken de rüya görülebileceğini bilmedikleri için, sözümona cincilerin yalanlarına inanmak zorunda kalmışlardır.

 

Yeni Yorumlar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi bunlar ikiye ayrılır. Çarpıcı cinler ve de çırpıcı cinler.

Çarpıcı cinlerden sakınmak gerekir. Adamı yamultmak için fırsat kollar bunlar. Fırsatını buldular mı öyle bir çarparlar ki Hugo'nun yanlış kutuyu açtığı zamanki haline döner, yıldızları saymaya başlarsınız Sila aşüftesi kahkahalar atarak orgazm olurken...

Gelelim çırpıcı cinlere. Bunlar özellikle siyasete atılan örümcek kafalı insanları kurban seçerler kendilerine. Onları ele geçirip memleketi bir güzel soydurtup müslüman evladını baldırı çıplak, karnı aç, başı kabak bırakabilmek üzerine tüm mesailerini yoğunlaştırırlar.

 

Bunlarla birebir iletişim kurmak isterseniz bırakın linkleri minkleri , bir tencere zeytinyağlı dolma yapıp yatmadan önce götürün. Sabaha kadar alayı etrafınıza sökün edecektir. Bayılır bunlar zeytinyağlı dolmaya...

 

 

Arkadaşlar ben buranın 'dini konular' bölümü olduğunu ıskalamışım. Kimsenin inancıyla dalga geçmek gibi bir niyetim yok, sadece bir tebessüm edelim diye yazmıştım. Sevgi ve dostlukla kalın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birçok yorum yapıldı.Fikirler üretildi ama çözemedik.Büyük bir olasılıkla sevgili godzilla'nın frekans kayma ihtimali daha akılcı gibi geldi bana.

Neticede orjinal bir kayıttır.İleride kullanabileceklere açıktır.

Enazından böyle bir kayıtla karşı karşıya kalacak kişiler için ölçebilecekleri yada mukayese edebilecekleri bir örnektir.

Fakat şunu kabul etmek gerekiyor.

İnançlılar, bunu inancın kabul ettiğini inanmayanlarda bunu inancın bir unsuru olarak reddediyor.

Sanırım hata bu meyanda gerçekleşiyor.

Belki de galaksilerde bulmaya çalıştığımız yaşam formu değişik bir modda bu dünyada da yaşanıyor olabilir.

Aradaki o sınır yada bilinmezlik duvarı bazen hiç umulmadık bir şekilde açılmış olabilir.Binlerce bu konuda üretilen senaryolar var değil mi?

Halisinasyonlar görmek,olmayan sesler duymak bir sağlık bozukluğudur.Ancak hem akıl sağlığınız normal olacak ve birden bunları duyacaksınız sonra yeniden akıl sağlığınız normal olacak böyle bir şey olmaz.

Farklı bir frekansta var olabilirler.Yüzlerce yıl önceleri mikrop yada virüs bilinmiyordu çünkü görünemiyorlardı inandırıcılıkları yoktu ama şimdi reddedenin inandırıcılığı yok.

Sanırım mesele teknik bir mesele.

Sevgilerimle,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ben birşeyi merak ediyorum neden inanan inamayan herkes onları korkunç ürkütücü olarak tasvir ediyor ki?

yani düşünsene odanda oturyorsun ve arkandan biri "burada sigara içme şuheda git açık alan bul kendine" dese ve sonra " kusura bakma sana üye isminle hitap ediyorum.Cin gibi adamım ama daha ismini öğrenemedim " dese :D korkarsın dimi.hep sessiz korkutucu yaklaşıyolar da ondan korkuluyor sanırım :unsure:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yani düşünsene odanda oturyorsun ve arkandan biri "burada sigara içme şuheda git açık alan bul kendine" dese ve sonra " kusura bakma sana üye isminle hitap ediyorum.Cin gibi adamım ama daha ismini öğrenemedim " dese :D korkarsın dimi.hep sessiz korkutucu yaklaşıyolar da ondan korkuluyor sanırım :unsure:

 

:D:yukari:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yani düşünsene odanda oturyorsun ve arkandan biri "burada sigara içme şuheda git açık alan bul kendine" dese ve sonra " kusura bakma sana üye isminle hitap ediyorum.Cin gibi adamım ama daha ismini öğrenemedim " dese :D korkarsın dimi.hep sessiz korkutucu yaklaşıyolar da ondan korkuluyor sanırım :unsure:

 

hatta gelip usulca enseme bir tokatta şaplatıverir bakarsın?

Yahu adam/kadın bir topic açtı maf etmişsiniz bari konuyu havadan sudan kısmına taşısaydınız..

Ciddiyet -_- godiziciğim ben gördüm diyorum sana ister inan ister inanma hiç korkulacak bir yanı yoktu benim gördüğümün..ama ben korktummu evet korktum çünkü kim olduğuna anlam veremediğim biriyle burunburuna geldim üstelik hiç aklımda öyle bir şey yokken :unsure:

Kısacası senin anlayacağın ben pek tekin biri değilimdir sen dalaganı geçmeye devam edersen salarım üstüne onları

 

 

:D:yukari:

 

sende gülme bakiyim ordan...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hatta gelip usulca enseme bir tokatta şaplatıverir bakarsın?

Yahu adam/kadın bir topic açtı maf etmişsiniz bari konuyu havadan sudan kısmına taşısaydınız..

Ciddiyet -_- godiziciğim ben gördüm diyorum sana ister inan ister inanma hiç korkulacak bir yanı yoktu benim gördüğümün..ama ben korktummu evet korktum çünkü kim olduğuna anlam veremediğim biriyle burunburuna geldim üstelik hiç aklımda öyle bir şey yokken :unsure:

Kısacası senin anlayacağın ben pek tekin biri değilimdir sen dalaganı geçmeye devam edersen salarım üstüne onları

 

 

 

 

sende gülme bakiyim ordan...

 

Tatlım benimmm :hug: Sen bugün alıngan günündesin galiba :(

 

Biz birbirimizin sözlerine gülüyoruz sadece :blushing:

 

Yoksa ben var olduklarına inanıyorum.Ama en başta dediğim gibi iki ayaklılar kadar tehlikeli bulmuyorum onları...

 

Konuyu istemeden sulandırdıysak özür dileriz -_-:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tatlım benimmm :hug: Sen bugün alıngan günündesin galiba :(

 

Biz birbirimizin sözlerine gülüyoruz sadece :blushing:

 

Yoksa ben var olduklarına inanıyorum.Ama en başta dediğim gibi iki ayaklılar kadar tehlikeli bulmuyorum onları...

 

Konuyu istemeden sulandırdıysak özür dileriz -_-:clover:

 

hahaha üzerinize salmakla tehdit edince nasılda korktun dimiii ;)

Hayır şekerim ne alınması yok öyle bir şey :) gayette keyifle yazmıştım o iletiyi :wub:

 

Bu arada sen yırttın ama Godzinin hiç şansı yok :devil:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

varlar ben gordum hemde tvde su medyumlardan birisi onlarin sayesinde sarkici olduyduya onlar olmasaydi nasil sarkici olacakti ama yasik oteki medyumdan cok kotu dayak yemisti emrindekileri yemek yemeye gitmislerdi herhalde koruyamadilardi adamcazi :):lol: hehehe

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bukadar yorum yazıldı,yine geldi dayandı inanç meselesine..:)

 

Yanlış bilmiyorsam ateist arkadaşlarımız da var yarumlayanlar içinde..Şimdi,yaradanına inamayan,yarattığına nasıl inanır,ianamaması çok doğal..

 

Ha diyorsa;''Olur mu yahu,ben müslümanım'' o halde Allah'ın kelamında açıkça var denilene inanmamak sadece dini bilgi eksikliğinden olabilir..

 

Hadi bunları bırakalım biryana..Varsa ne oluur,yoksa ne oluur..İşte burada bilinmeze olan merak giriyor devreye..Benim birkaç tecrübem oldu onlarla ve hatta diyaloğum..Zarar görmedim,fayda da sağlamadı bana..İlkinde korktum,zira amacı korkutmaktı..Onun korkuttuğu kadar hepinizi korkutabileceğimi inanıyorum,bunun için gecenin 2'sinde,karanlık bir sokakta karşınıza korkunç bir maskeyle çıkmam yeterli gelecektir..Ha bu birde maske yerine,normal bir yüzden,o şekle girişine tanıklık olunca,hakverirsiniz ki korkmam ayıplanacak birşey olmaktan çıkar.. Ki onu korkmadığıma inandıracak gücü kendimde bulmam da dini inançlarımın gücüyle alakalıdır..

 

Var olana yok demek veya yok olanı var saymak kişinin özgür iradesindedir..Benim takıldığım,var olduğunu ve buna tanıklık ettiğini söyleyenlere rağmen hala yok olduğunda ısrar etmek ne demek..? Bu bizleri yalancı durumuna düşürmüyor mu..Yada bazı arkadaşların şizofreniye varan psikolojik rahatsızlık durumuna..:D

 

Saygılar..:clover:

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ha diyorsa;''Olur mu yahu,ben müslümanım'' o halde Allah'ın kelamında açıkça var denilene inanmamak sadece dini bilgi eksikliğinden olabilir..

Yeri geldikçe tekrarladığım bir görüşümü yine burada belirteyim: İnancı kalıplara sokamaz ve standart sınırlar içerisinde inanılmasını isteyemezsiniz. Bir insan İslam dinininden çıktığını, bu dine inanmadığını açıklamak zorunda olmaksızın, onda belirtilen kalıplara uymadan bu kimliğini sürdürebilir. İslam dinini kültürel bir bağlam olarak ele alır, içeriğine uymak zorunda hissetmez. Verili bilgileri gökten inmiş kutsal kalıplar olarak görmeyebilir. "Senin bu inanma şeklin kabul değil" diye bir argüman süremezsiniz. Onun o şekilde inanma özgürlüğüne hiç bir halel verilemez. Kurân'da yazılı olanları yanlış da bulabilir, eleştire de bilir. Çünkü kültürel bir olay olarak görüyor, gökten inmiş motamot değişmez doğrular olarak görmüyor. Dinden çıktığını iddia edemezsiniz. Onun inancına şekil biçemez, şablon uygulayıp yanlışlayamazsınız.

 

İnanç özgürlüğü tam olarak budur. Çünkü "din standartları enstitüsü" diye normatif bir kurum yok evrende. İnancın kalıpları, biçimi, zorunlulukları yoktur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İletimin neresinde;''Senin bu inanma şeklin kabul değil'' demişim..Veya düşünce özgürlüğüne laf etmişim..Hadi onu da geçtim,dinden çıktığını söylemişim..

 

Okuyun ve okuduğunuzu anlayın lütfen..

 

Dinin standartlarıda vardır,ayet der,siz onu yok sayarsanız,tıpkı anayasanın filan sayılı filan bendindeki maddeyi yok saymış gibi aykırı bir duruma girersiniz..Yine de dediğim gibi,bu kişinin özgür iradesidir..Hesabını soracak merci ben değilim..

 

Benim sorumu atlamışsınız,gördüğümü/gördüğümüzü iddia ediyoruz..Şu durumda biz yalancı mıyız,şizofren mi..?

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İletimin neresinde;''Senin bu inanma şeklin kabul değil'' demişim..Veya düşünce özgürlüğüne laf etmişim..Hadi onu da geçtim,dinden çıktığını söylemişim..

Sorunun bana sorulduğundan emin olduğum için yanıt veriyorum: Ben bunların hiçbirini söylediğinizi iddia etmedim. Açıkladığım, sadece bahsettiğiniz durumun "bilgi eksikliğinden" kaynaklanmadığı idi. Yani pekala bir insan bilgi eksiği olmadığı, pekala da bildiği halde inanmıyor olabilir. "Allah'ın kelamında açıkça var denilen" konusunu bir bağlam olarak kabul etmeyebilir, kaldı ki Allah'ın kelamı olduğunu da kabul etmeyebilir. Aforoz mu edeceksiniz, yoksa vatandaşlıktan mı çıkaracaksınız, yoksa "mürted" hükmü mü uygulayacaksınız? Bunu söyledim.

 

Okuduğum ve okuduğumu iyi anladığım anlaşılmıştır sanırım.

 

Dinin standartlarıda vardır,ayet der,siz onu yok sayarsanız,tıpkı anayasanın filan sayılı filan bendindeki maddeyi yok saymış gibi aykırı bir duruma girersiniz.

İyi ama hani "senin bu inanma şeklin kabul değil" iddianız olmadığını söylemiştiniz? İşte yine inancın bir bütün olduğunu, bir kısmına inanıp bir kısmına inanmamazlık olmayacağını söylüyorsunuz? Demek hiç de haksız değilmişim, doğru bir belirleme yapmışım. Ben bir kısmına inanıyorum, bir kısmına inanmıyorum, bunun olamayacağı kuralını koyan da kim? Hangi "din standartları enstitüsü"? Anayasa somut bilimsel ve evrensel kabullere göre yapılmış toplumsal bir mutabakattır, elbette delinemez. Soyut inançlarla kıyaslanamaz. Soyut adı üstünde, herkesin duygu ve düşüncesine göre sayısız biçimleri olabilir. Kayda, sınıra, şablona sokamazsınız.

 

Benim sorumu atlamışsınız,gördüğümü/gördüğümüzü iddia ediyoruz..Şu durumda biz yalancı mıyız,şizofren mi..?

Yo, atlamadım da, bunun bu kadar önemli olduğunu hiç düşünmemiştim. Benim için önemi yok, şizofren olayım, hatırın kalmasın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sorunun bana sorulduğundan emin olduğum için yanıt veriyorum: Ben bunların hiçbirini söylediğinizi iddia etmedim. Açıkladığım, sadece bahsettiğiniz durumun "bilgi eksikliğinden" kaynaklanmadığı idi. Yani pekala bir insan bilgi eksiği olmadığı, pekala da bildiği halde inanmıyor olabilir. "Allah'ın kelamında açıkça var denilen" konusunu bir bağlam olarak kabul etmeyebilir, kaldı ki Allah'ın kelamı olduğunu da kabul etmeyebilir. Aforoz mu edeceksiniz, yoksa vatandaşlıktan mı çıkaracaksınız, yoksa "mürted" hükmü mü uygulayacaksınız? Bunu söyledim.

 

Okuduğum ve okuduğumu iyi anladığım anlaşılmıştır sanırım.

 

Üzgünüm ki anlamadığınızdan emin oldum..İletimin hiçbiryerinde bir yaptırım talebim veya baskım olmadığı halde,hala vatandaşlıktan çıkartma,afaroz,mürted gibi terimleri benden gelmişçesine kullanıyorsunuz..

 

 

sözümün şukadarını alıp:

 

''Dinin standartlarıda vardır,ayet der,siz onu yok sayarsanız,tıpkı anayasanın filan sayılı filan bendindeki maddeyi yok saymış gibi aykırı bir duruma girersiniz..''

 

İyi ama hani "senin bu inanma şeklin kabul değil" iddianız olmadığını söylemiştiniz?

 

Bunu diyorsanız,burada anlamamazlıktan öte birşeyler ararım..Oysa o alıntıladığınız sözümün ardından şu geliyordu:

 

''..Yine de dediğim gibi,bu kişinin özgür iradesidir..Hesabını soracak merci ben değilim..''

 

...Ben bir kısmına inanıyorum, bir kısmına inanmıyorum, bunun olamayacağı kuralını koyan da kim? Hangi "din standartları enstitüsü"? Anayasa somut bilimsel ve evrensel kabullere göre yapılmış toplumsal bir mutabakattır, elbette delinemez. Soyut inançlarla kıyaslanamaz. Soyut adı üstünde, herkesin duygu ve düşüncesine göre sayısız biçimleri olabilir. Kayda, sınıra, şablona sokamazsınız.

 

''Şart'' ne bilir misiniz sayın demirefe..? Ben ona inanırım,buna inanmam argümanı islamiyet için geçerli değildir..İslamiyetin şartları vardır..5 ana başlıkta toplanmış ve açılımı ayrı bir tartışma konusu olabilecek bu şartlar,dediğiniz gibi duygu düşüncelere göre değil,değiştirilemez kurallarla sabittir..''Ben inançlıyım ama yorumum farklı'' demek kendini aldatmaktan öteye gidemez..Yani enazından ben aldanmam..Soyut diye adlandıran sizsiniz,sizin kendinize göre esnetmeye çalıştığınız yorumlardan biri de bu..

 

Yo, atlamadım da, bunun bu kadar önemli olduğunu hiç düşünmemiştim. Benim için önemi yok, şizofren olayım, hatırın kalmasın...

 

Anladığınızı söyleyip bunu yazıyorsunuz demek..:grin: Buna gerekli cevabı verirsem,tartışma kişiselleşeceğinden yorumu okuyan arkadaşlara bırakıyorum..

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hahaha üzerinize salmakla tehdit edince nasılda korktun dimiii ;)

Hayır şekerim ne alınması yok öyle bir şey :) gayette keyifle yazmıştım o iletiyi :wub:

 

Bu arada sen yırttın ama Godzinin hiç şansı yok :devil:

Benim şansımın olmadığını nereden biliyon sen hııı :P

 

Yafuu iletilerdsen de anlaşılacağı gibi burada en mantıklı yaklaşımı ben yaptım.Gugukcuk da benim önerimi mantıklı buldu zaten

 

Ben Cin e de inanırım Votka ya da :lol: ikiside fena çarpar ...(nasıl kızacak bana şimdi :D )

 

Kesinlikle konuyu sulandırma gibi bir durum yok (konunun suyundan gitme durumu var).Gerçekten inanırım.Korkarım da.Korkmaktan başka bir çare veya durum sözkonusu olabilir mi Şuheda?

Cin geliyor arkadan ilginç sesler gülüşler bağırışlar...Oooo sen mi geldin iki dakka bekle geliyorum diyemeyiz dimi veya niCİN geldin burayaaaa diye saçma sorular soramayız :deli: ...naparız??? korkarız :crying: .

 

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben ona inanırım,buna inanmam argümanı islamiyet için geçerli değildir..İslamiyetin şartları vardır..5 ana başlıkta toplanmış ve açılımı ayrı bir tartışma konusu olabilecek bu şartlar,dediğiniz gibi duygu düşüncelere göre değil,değiştirilemez kurallarla sabittir.

İyi ya işte, ben de böyle dediğiniz için ne yaptırım uygulayacağınızı soruyorum. Böyle dediğiniz zaman din dogmalaşıyor, bir baskı unsuru haline geliyor. Siz istediğiniz kadar "ben ne yurttaşlıktan çıkarılsın, ne afaroz edilsin demiyorum" diye savunun. Böyle uygulamaları açıkça savunmaktan tabii ki kaçınacaksınız, çünkü onaylanmayacağını biliyorsunuz. Ama kutsal dogmaları, değişmez tabuları savunduğunuz sürece, tarih boyunca uygulanagelmiş "mürted" hükümlerinin günümüzde sürdürülmesini dolaylı desteklemiş oluyorsunuz. Dini değişmez kuralları olan bir anayasa gibi düşündüğünüz sürece, bu bütünlüğü kabul etmeyen insanlara her zaman için bazı yaptırımların öne sürülmesine destek vermiş oluyorsunuz. Bu desteği doğrudan, açıktan vermekten kaçınıyorsunuz. Ama dogma savununuz, baskıcı despot zihniyetler hesabına yazılıyor.

 

"Ilımlı İslam" yutturmacası tam olarak budur. Siz istediğiniz kadar radikal yanlarını gözden uzak tutun ve gizleyin, onlar ortadan kalkacak, yok olacak değiller. Dogmaları beslediğiniz sürece onlar ortaya çıkmak için hep fırsat kollayacaklar. Yapılması gereken, dogmalara prim vermemektir.

 

Beş şart açılımınızın altında ne tehlikeli despotik uygulamalar yatabileceğini görmenizi dilerim. Ben dogmalardan bahsederken tam da bunu söylemekteyim. Bu açılım, insanlara "inancını açıklama zorunluluğu" yüklüyor. "Niye beş şarttan birini yerine getirmiyorsun?" diye sorma ve baskı yapma aracı oluyor. Ve üstelik bu, sadece "şimdilik" böyle. Siz tıpkı anayasa gibi delinmez bütünlüğü savundukça, her an despotik uygulamaların yönetime yansıyabilmesine ve totaliterleşmeye zemin hazırlıyorsunuz.

 

Yani konu, bizim burada "sen şöyle dedin" "ben öyle bir şey demedim" muhabbeti yapmamızdan çok öte ve ileri.

 

Bu böyle olunca, kişiselleştirme konusu tabii mevzu bile değil. Konu açılmasını bile yadırgadım. Bu tür kişisel ithamlar zaaf belirtisidir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Neden benim bir yaptırım uygulayacağım saplantısına girdiğinizi anlamıyorum..Ben kendi sınırlarım içinde,kendi fikirlerimi ve inançlarımı ayrıca inançlarıma bakış açımı sunuyorum size..Siz öyle dediniz diye değiştirilebilir mi görmem gerekiyor inandığım dinin kurallarını..?

 

Benim yaklaşımım despotizmle yargılanıyorsa,dönüp birde kendi yaklaşımınıza gözatmanızı öneririm..

 

Bakın;Başlık konusu ne ve biz ne konuşuyoruz..Dağıtmadan ve dolaştırmadan ve tabi dilerseniz şuna cevap verin lütfen:

 

Konumuz cinler..Bu başlık altında onları birebir gördüğünü,onlarla ilgili deneyimleri olduğunu söyleyen ben dahil arkadaşlar var..Siz ve birkaç arkadaşımız ise olmadığında ısrarcısınız..Bu bizi şu noktaya getiriyor:

 

Gören bizler yalancı mıyız..?

 

Çok basit bir soru,kolayca ve lafı dolandırmadan cevaplayabileceğinize inanıyorum..

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Siz öyle dediniz diye değiştirilebilir mi görmem gerekiyor inandığım dinin kurallarını..?

Ne demek, öyle şey mi olur? İnançlara karışmamayı savunuyorum zaten. Ben sadece görüşümü söylüyorum. Görüşlerimin kabul görmesini elbette isterim. Ama kabul görmemesine lafım olamaz. Benim yapmak istediğim, dogmatik baskılara dikkat çekmek. Dünya giderek dogmaların etkisi altına gidiyor, benden söylemesi. Bir yanda ırkçı, bir yanda dinci dogmalar dünyayı bir çatışmaya hızla götürüyor. Bu ortamda bir kaç dogma karşıtı ses çok cılız kalıyor. Aydınlanma çağı sona erebilir, söylemedi demeyin... :) Ben söylemiş olayım sadece...

 

Madem konu içinde kalmakta ısrar ediyorsunuz, tamam: Cin ve UFO olayları halisünasyon olarak değerlendirilmekte. Tabii ki yalancı ithamı yapılamaz. Çünkü halisünasyonu ben de anlattığım gibi deneyimledim. Halisünasyon uyanıkken görülen rüyalar olarak tanımlanabilir, kabaca. Sağlıklı bir durum değildir. Derinleşmesi psikolojik bakımdan sakıncalıdır. Başlangıçta uykuya dalma öncesi görülür, buna halk arasında karabasan denir. Çok ciddiye alınırsa uykudan tamamen bağımsız da görülür. Eğer tam bilinç halinde, hiç uyku belirtisi yokken halisünasyon görülüyorsa, bunu çok ciddiye almak ve tedavi yoluna gitmek gerekir.

 

Bu konuda yakın bir gözlemim var: Eşi askere ve Güneydoğuya giden genç bir kadın tanıdığım, stres ve endişe yüzünden ciddi bir bunalım geçirdi ve halisünasyon görmeye başladı. Eşinin şehit haberini alma stres ve endişesine dayanamayan zihni, onun askerde olduğunu kabullenmeme, reddetme yolunu seçti ve eşini evde görmeye başladı. Kızcağızın psikolojisini çok iyi anladım: Hayatta tek dayanağı eşiydi, o olmadığı anda yabancı bir evde, baba evine geri dönmek zorunda kalan biri olacaktı. Halbuki büyük umutlarla baba evinden çıkmış, yeni bir ortama adım atmıştı. Fakat hemen arkasından eşi askere gitmişti. Hayali kocasına çay demleyip getiriyor, çayını boş kanepeye koyup onunla sohbet ettiğini sanıyormuş. Kadını cinlendi, cinler kocası kılığında görünüyor diye hocalara okutmaya götürmelerini son anda durumu öğrenince önledim. Bir psikiyatra yönlendirdim ve tedavi oldu. Kocasının askerde olduğunu kabullenince halisünasyonları geçti. Fakat asker sayısı ve şehit sayısı ile ilgili bir oranlama, kocasının şehit olma olasılığının çok yüksek olmadığına, büyük olasılıkla geri döneceğine ikna edebilir ve endişe (buna anksiyete deniyor, ciddi bir psikolojik problemdir) gidermeye yönelik bir telkin tedavisi yeterince yapılabildi mi, emin değilim. Fakat bunu tabii ki ben üstlenemezdim. Uzmanlık yetkisi olmadan genç ve eşi askerde bir kadına ne kadar yakın olunup ne kadar psikolojik destek sağlanabilir, takdir edersiniz. Yani şimdi kendimi abartıyor olmayayım, hoca yerine psikiyatra gitme konusunda öyle kurtarıcı rolü filan oynamış değilim, sadece yakınlarına tavsiye niteliğinde söyledim. Ancak hocaya götürseler durum çok kötüleşebilirdi. Çünkü hoca cinlere inandıracaktı ve halisünasyonlar kalıcılık kazanacaktı.

 

Bir daha bir problem kulağıma gelmedi, sanırım sorun tekrarlamadı ve asker terhis olup döndü sağ salim... Yaşamak zor zenaat bazen...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.