Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 ''Müstevliler ve onların mütecaviz orduları kendilerini hiç bir vakit tazyikten hali kalmadı. Fakat bu tazyik ne kadar kuvvetli olursa olsun bu büyük fikir hareketine karşı duramayacaklardır. İnsanlığa müteveccih fikir hareketi ergeç muvaffak olacaktır. Bütün mazlum milletler zalimleri bir gün mahv ve nâbut edecektir. O zaman dünya yüzünden zalim ve mazlum kelimeleri kalkacak, insanlık kendine yakışan bir haleti içtimaiyeye mazhar olacaktır.'' ............ ''Bugün, günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan, bütün Şark milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum. İstiklâl ve hürriyetine kavuşacak olan çok kardeş millet vardır. Onların yeniden doğuşu, şüphesiz ki terakkiye ve refaha müteveccih vuku bulacaktır. Bu milletler bütün güçlüklere ve bütün mânilere rağmen muzaffer olacaklar ve kendilerini bekleyen istikbale ulaşacaklardır. Müstemlekecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiç bir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı hâkim olacaktır.'' .......... Atatürk'ün "Mazlum Milletler" olarak adlandırdığı, yüzlerce yıldır emperyalizmin kuşatmalarından ve zulmunden bir güne soluk alamamış ülkelerin durumunu dinleri ve kültürleriyle açıklamak. Ucuz ırkçı propagandadan başka birşey değildir. Tıpkı Atatürk'ün altını çizdiği gibi. Ekonomik ve siyasi bağımsızlığını kazanamamış ülkelerin huzur ve barış içinde yaşaması nasıl mümkündür? Sonra bu halkları kültürleri ve dinleriyle yargılamak ? Atatürk milletlerin din ve ırkı farkı olmadan huzur içinde yaşıyabilmeleri için emperyalizmin mahvını şart olarak görmektedir. Aynı zamandır bu şekilde yaşıyamamalarının suçlusununda dinleri ve kültürleri değil emperyalizm olduğunun altını çizmektedir. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Say bakalım bana o cihat hevesiyle dünyada örgütlenen örgütleri. Bir tanesi NATO tarafından kurulmamış olsun. Ne örgütü benim kardeşim, köşedeki caminin imamı söylüyor, konuştuğum bir çok arkadaşım söylüyordu, sonunda papaz olduk, aramız bozuldu, görüşmez olduk. Otobüste karşılaştığım sakallı adam dik dik etrafına bakarken aleni söylüyor, kaseti koyuyorlar vaaz veren hoca bangır bangır anlatıyor, amma da eli uzunmuş bu NATO'nun ha! Ayrıca da yani, kömür madeni olmadan kömür çıkarabilir misin? Ben kırıcı olmayayım, yine haydi tabularının üzerine gidip incitmeyeyim dedim ama, artık yazacağım, buyur sana ayet: "Müşrikler pisliktir.(*) Bundan böyle Mescidi Haram'a yaklaşmasınlar." (Kurân 9/28) Bu ifadeyi en yumuşatmak isteyecek olan Yaşar Nuri Hoca bile bu şekilde vermek zorunda kalmış. Çünkü anlam nettir. (*)Kelime önce senin tarafından kullanılmamış olsa ben kullanmak istemezdim. Ama bir kez kullanıldı ve açıklamak için istemeye istemeye kullanmak zorundayım. Moderasyon tümünü yıldızlarsa itirazım olmaz... Hatırlatırım, o pislik dediği, müşrik dediği insanlar, mülümanların Hudeybiye anlaşması ile barış içinde Kabe'ye girmelerine ve tavaf etmelerine izin vermişlerdi. Tevbe suresi ile müslümanlar ise onları gördükleri yerde öldürme emri almışlardır ve bundan kurtulmak için üç yol önermişlerdir: Ya müslüman olmak, ya İslam toprağını terk etmek, ya ehli kitap olup küçülerek eliyle (bununla egemenliğe boyun eğmek kastedilir) cizye ödemek... İkinci konu, evet farklı açılardan bakma olabiliyor. Süheyla arkadaşımın Saddam'ı Irak halkı seçti demesi yanlış bir ifade olmuş. Yani adı üstünde diktatör, seçilmemiştir. Ama yani demek istediği, hiç diktatörden başka bir yönetici üretememiş bir kültür. Bir tek ülkesinden başka, demokrasiyi deneyememiş bir kültür. Yani bu kadar mı çorak bu tarla? NATO gelip bu insanların beynine kadar mı giriyor? Bu kadar mı ümüğüne çökmüş bu insanların bu NATO, beyinlerine oksijen gitmesini, düşünmelerini mi engelliyor? Daha hala şu ülkede niye bağnazlık kol geziyor, NATO beyinlerimize bağnazlık dalgaları mı gönderiyor uydulardan? Dediğim gibi, insanları eleştir, "insanlar hata yapabilir" ey peki, kültürü eleştir "İslam bu değil" ey ona da peki, ama yani temel olan, kutsal olan, değişmez, Allah tarafından denilen kitaba kadar dayandı eleştiri, apaçık yazıyor kardeşim, biz yazmadık. Müşrikler müslüman olmazsa öldür ya da sür diyor! Pistirler, Mescidi Haram'a pis ayaklarını basmasınlar diyor! Biz mi ekledik bunları Kurâna? Kaçacak başka yer kalmadı, temel artık bu, kutsal sayılan kitap! Yani eğri otursak da doğru konuşmak lazım. En temelde bu varsa, neyi tartışıyoruz ayrıntıda? Kurânın tüm ruhu budur. Yeryüzüde din Allahın oluncaya kadar savaş. Nerde bir Allaha inanmayan kavim var, önce tebliğ edeceksin. Kabul etmedi, savaş açacaksın. Bu anlayış Kurânın her yerindedir. Süleyman peygambere Hüdhüd güneşe tapan bir kavim haberi getirir, "vay, güneşe tapmak mı? Hazırlayın orduları" Bunu masal olsun diye mi anlatıyor? Örnek olsun, siz de böyle yapacaksınız diye anlatıyor. İslam'ı yaymak farzdır, kabul ederlerse anlatarak, etmezlerse savaşarak. Hayır yani, kendisine inanmayanların cehenneme doluşacağını öğreten bir öğretiden başka ne bekliyorsunuz, ben onu anlamıyorum... Orda da işkencenin dersen bini bir para. Ateş mi ararsın, kemiklere kadar yakan, lav mı içersin, irin mi, dikenli yiyecek mi ararsın, kızartılmış demir bukağılar mı, ne ararsan, yok yok... Alıntı
Φ lastottoman Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 evet yaşadılar, "bu geri müslüman memleketini ne kurtaracağız ya, keyfine bak" ve aynende bunu söylüyorlardı. Batının askeri himayesi, falanjı, mandası olmadan müslüman memleketlerin gelişemeyeceği kendi kendine yetemeyeceğini söylüyorlardı. Atatürk onlara çok güzel cevaplar vermişti. Suheyla arkadaşımızın bugün söyledikleriyle aynı şeyleri söylüyorlardı yani. Batı'nın doğu üstündeki işgallerini, kırımlarını böyle anlamlandırıyorlardı. İngiliz Muhipleri Cemiyeti'ni sadece halife yanlısı yobazlardan mı ibaret sanıyorsunuz ? Bugün emperyalist devletler niyetlerini gizleme dahi ihtiyacı duymadan müslüman coğrafya dediğimiz coğrafyada gelecek planları yaparken. Suheyla arkadaşımızın ortaya koyduğu argümanlarla kendilerine meşruluk aramaktalar. nedir dayanak nokaları ? -Dünyada şiddetin ve terörün kaynağı ortadoğudur, islam dinidir. -Biz müdahele etmezsek ortadoğuda şiddet durmayacak, bu şiddet ve terör dünyaya yayılacaktır. -Ortadoğu ülkelerine müdahele ederek, gelişmelerini ve demokrasiye sahip olmalarını sağlamalıyız. Müslüman toplumlar oldukları için bunu kendi başlarına yapamazlar. Yarattıkları işgaller, ambargolar, bombardımanlar, katliamlar, ajan faaliyetleri, kontgerilla yöntemleri ile. Ortadoğuyu kan gölüne çevirenler. Şimdi kendi eserleri olan tabloyu, islama ve müslüman halkların kültürüne mal ederek. Bu gerekçeyle toplu bir müdaheleye zemin hazırlamaya çalışıyorlar. Biz bu ağızları ilk defa mı duyuyoruz. Irak'taki insanlık suçuna, katliama "Irak'lılar kanlı bir diktatörü kendilerine lider olarak seçtiler" diyerek aklama getirme ve gerekçe bulma zırvalarını ilk defa mı duyuyoruz ? Artık yazarken, fransa ve ABD'nin desteğiyle kanlı bir darbe düzenleyip iktidara gelen. Son muhalifi yok olana kadar katleden Saddam'ı "Iraklılar seçmiş" diyecek kadar göz karatmayı geçtim. Burada niyet beni tiksindiriyor. Geçin bunları. Bu mantık, Irak'a bakıp. İşgali, katliamları, açlığı yok sayıp "Bakın müslümanlar birbirini kırıyor" propagandası gibidir. Fransa'nın 60'lara kadar iliğini kemiğini kuruttuğu, ne kadar aydını varsa ya giyotine gönderdiği, ya yok ettiği. Bir enkaz halinde çekilirken bile, kendine bağlı paramiliter örgütler aracılığıyla iç savaş çıkarttığı Cezayir'i "neden sağlıklı bir demokrasileri yok" şeklinde eleştirmesi gibi. ABD'nin kendi iradeleriyle seçtikleri liderler işine gelmeyince, Kanlı darbelerle indirdiği, inanılmaz kırımlar yaşattığı Latin Amerika ülkelerini geri kalmışlıkla suçlaması gibi. Sanki bu coğrafyalar birgün kendi haline bırakılmışta. asagıdaki satıra itiraz ediyorum cok mantıksız.. İngiliz Muhipleri Cemiyeti'ni sadece halife yanlısı yobazlardan mı ibaret sanıyorsunuz ? Anglosakson medeniyetinin bize kaldırttığı butun degerleri hala su an birebir yasadıgını goremiyormusun? Bizden aldıkları, bize yok ettirdikleri her kurum onlarda hala yokmu? Papalık ilgamı edildi? Yuzlerce yıl haclı seferleri ile yapamadıkları Islamı temsil eden makamın yıkılmasını Kendi subayına yaptırtmadılarmı en sonunda??? Avrupada su an 26 kral ve kralice var:)))))))ne kadarda gericiler,yobazlar yahu)))) cumleniz o kadar tezatki mantıkla ve yapılanlarla bagdasmıyor. o cemiyete uye olsa olsa jöntürkler uye olabilir hani muassır medeniyet yalanı ile butun sahip oldugumuz degerlerimize tecavuz eden zihniyet ingilizlerin yapamadıgını onlar gittikten sonra bir bir yapan hemde zorla cebirle. basına ingiliz melonunu takmadıgı icin kafasına surulmek uzere her mahallede zabitlerin bir koca zifti vardı Alıntı
Φ lastottoman Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Ne örgütü benim kardeşim, köşedeki caminin imamı söylüyor, konuştuğum bir çok arkadaşım söylüyordu, sonunda papaz olduk, aramız bozuldu, görüşmez olduk. Otobüste karşılaştığım sakallı adam dik dik etrafına bakarken aleni söylüyor, kaseti koyuyorlar vaaz veren hoca bangır bangır anlatıyor, amma da eli uzunmuş bu NATO'nun ha! . . . Hayır yani, kendisine inanmayanların cehenneme doluşacağını öğreten bir öğretiden başka ne bekliyorsunuz, ben onu anlamıyorum... Orda da işkencenin dersen bini bir para. Ateş mi ararsın, kemiklere kadar yakan, lav mı içersin, irin mi, dikenli yiyecek mi ararsın, kızartılmış demir bukağılar mı, ne ararsan, yok yok... aman kardesim bazı ifadelerinde dikkat et:) Saddam'ı Irak halkı seçti demesi yanlış bir ifade olmuş. Yani adı üstünde diktatör, seçilmemiştir. gibi laf edersen zulfi yare dokunur cunki bizde secilmemiş her kararı birebir masa basında vermis ve cebren uygulatmıs bir zata bunu dersen adamı iceri alıyorlar da:) Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 asagıdaki satıra itiraz ediyorum cok mantıksız.. İngiliz Muhipleri Cemiyeti'ni sadece halife yanlısı yobazlardan mı ibaret sanıyorsunuz ? Anglosakson medeniyetinin bize kaldırttığı butun degerleri hala su an birebir yasadıgını goremiyormusun? Bizden aldıkları, bize yok ettirdikleri her kurum onlarda hala yokmu? Papalık ilgamı edildi? Yuzlerce yıl haclı seferleri ile yapamadıkları Islamı temsil eden makamın yıkılmasını Kendi subayına yaptırtmadılarmı en sonunda??? Avrupada su an 26 kral ve kralice var:)))))))ne kadarda gericiler,yobazlar yahu)))) cumleniz o kadar tezatki mantıkla ve yapılanlarla bagdasmıyor. o cemiyete uye olsa olsa jöntürkler uye olabilir hani muassır medeniyet yalanı ile butun sahip oldugumuz degerlerimize tecavuz eden zihniyet ingilizlerin yapamadıgını onlar gittikten sonra bir bir yapan hemde zorla cebirle. basına ingiliz melonunu takmadıgı icin kafasına surulmek uzere her mahallede zabitlerin bir koca zifti vardı İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nin ünlü üyelerinden bazıları ; * İngiliz rahip Robert Frew * Kâmil Paşazade Şevket Bey * Sait Molla * Mustafa Sabri Efendi * Dahiliye Nazırı, gazeteci Ali Kemal * Filozof, şair Rıza Tevfik * Sultan Vahdettin * Sadrazam Damat Ferit Paşa * Gümülcineli İsmail kaynak ; wiki Tarih yaşanmış bitmiş olaylardır. Şöyle olsaydı böyle olsaydı pek geçmez tarihte. İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nde Lord Curzon'un kucağında oturanlarda bellidir. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Ne örgütü benim kardeşim, köşedeki caminin imamı söylüyor, konuştuğum bir çok arkadaşım söylüyordu, sonunda papaz olduk, aramız bozuldu, görüşmez olduk. Otobüste karşılaştığım sakallı adam dik dik etrafına bakarken aleni söylüyor, kaseti koyuyorlar vaaz veren hoca bangır bangır anlatıyor, amma da eli uzunmuş bu NATO'nun ha! Ayrıca da yani, kömür madeni olmadan kömür çıkarabilir misin? Ben kırıcı olmayayım, yine haydi tabularının üzerine gidip incitmeyeyim dedim ama, artık yazacağım, buyur sana ayet: " "Müşrikler pisliktir.(*) Bundan böyle Mescidi Haram'a yaklaşmasınlar." (Kurân 9/28) Bu ifadeyi en yumuşatmak isteyecek olan Yaşar Nuri Hoca bile bu şekilde vermek zorunda kalmış. Çünkü anlam nettir. (*)Kelime önce senin tarafından kullanılmamış olsa ben kullanmak istemezdim. Ama bir kez kullanıldı ve açıklamak için istemeye istemeye kullanmak zorundayım. Moderasyon tümünü yıldızlarsa itirazım olmaz... Hatırlatırım, o pislik dediği, müşrik dediği insanlar, mülümanların Hudeybiye anlaşması ile barış içinde Kabe'ye girmelerine ve tavaf etmelerine izin vermişlerdi. Tevbe suresi ile müslümanlar ise onları gördükleri yerde öldürme emri almışlardır ve bundan kurtulmak için üç yol önermişlerdir: Ya müslüman olmak, ya İslam toprağını terk etmek, ya ehli kitap olup küçülerek eliyle (bununla egemenliğe boyun eğmek kastedilir) cizye ödemek... Keşke mümkün olsada yeniden bir tarih yazsak bu arkadaşları memnun etmek için. Milyonlarca insanı müslüman ülkeler katletmiş olsa. Nazizim, falanjizm, sosyal darwinizm, ırkçılık, apartheid, kolonicilik müslüman toplumlarda doğmuş olsa. Dünyayı kasıp kavuran savaşları müslüman toplumlar başlatmış olsa. Azteklerin, mayaların kökünü müslüman toplumlar kurutmuş olsa. Bir kıtayı komple kılıçtan geçirip kendi dinleri tek din olana kadar on küsür etnik kimliği dna ları bile kalmayacak şekilde soykırıma uğratmış olsa. Kuzey Batı Avrupa'da bir medeniyeti komple müslüman toplumlar yok etmiş olsa. 8 milyon insanı cadı diye meydanlarda müslümanlar yakmış olsa. Engizisyon ve ortaçağ karanlığı müslüman toplumlarda yaşanmış olsa. Bugün her on yılda bir , bir ülkede savaş çıkarıp milyonlarca insanı müslüman toplumlar öldürse. Ama malesef bu arkadaşlar öyle arzu ediyor diye tarihi değiştiremiyeğimiz için. Arkadaşlarımız bize hayali bir dünya tarihi sunma çabasındalar. Arkadaşım dünyanın yakın tarihide uzak tarihide ortada. Sizin müslüman toplumlara isnat ettiğiniz daha doğrusu "böyle olmalıdır" dediğiniz hangi şeyi yaptılar ? Müslüman coğrafyada semavi dinlerden, totemist dinlere kadar yüzlerce dini kimlik binlerce yıldır yaşamıyor mu? Dünyada inanç ve dini kimlik açısında müslüman coğrafyadan başka hangi coğrafyada bu kadar renk var ? 21. yy da avrupa'da cami inşa edilmesine karşı oluşan tepkiye bak. Sizin o ne isnatlar sunduğunuz müslüman toplumlarda binlerce yıldır , kiliselerin, havraların, sinagogların haline bak. Hiç mi tarih bilginiz yok. Bakın bakalım bir müslüman toplumların hüküm sürdüğü coğrafyaların tarihine, birde batı avrupalıların hüküm sürdüğü toprakların tarihine ? Hangisinin sicili katliamlar, soykırımlar, yok edişlerle dolu. Bizimi bilmez sanıyorsunuz? Yoksa yeniden bir tarih yazabileceğinizi mi ? Hadi tarihi geçtim.Bugün dünyayı müslüman toplumlar mı kana buluyor ? İkinci konu, evet farklı açılardan bakma olabiliyor. Süheyla arkadaşımın Saddam'ı Irak halkı seçti demesi yanlış bir ifade olmuş. Yani adı üstünde diktatör, seçilmemiştir. Ama yani demek istediği, hiç diktatörden başka bir yönetici üretememiş bir kültür. Bir tek ülkesinden başka, demokrasiyi deneyememiş bir kültür. Yani bu kadar mı çorak bu tarla? NATO gelip bu insanların beynine kadar mı giriyor? Bu kadar mı ümüğüne çökmüş bu insanların bu NATO, beyinlerine oksijen gitmesini, düşünmelerini mi engelliyor? Daha hala şu ülkede niye bağnazlık kol geziyor, NATO beyinlerimize bağnazlık dalgaları mı gönderiyor uydulardan? "hiç diktatörden başka bir yönetici üretememiş bir kültür" Diyorum ya dert islam falan değil aslında. Daha öncede bahsettik ama, sanırım işe gelmiyor. Demokrasinin beşiği Avrupa, yıkıcı bir savaştan sonra. Bu savaşın yarattığı tahribat. Ve savaş sonra oluşan bunalımda. 10 yıl içerisinde en güçlü kaleleriyle Faşizme teslim oldu. Belli başlı Avrupa ülkeleri ya faşist diktatörler tarafından yönetilmeye başlandı. Ya da parlamentoların yetkileri ortadan kaldırıldı. 50 milyon civarında insanın öldüğü kanlı bir ikinci savaştan sonra ancak demokrasiyi yeniden tesis edebildiler. Ortadoğu ise, Avrupa'nın 10 yıl maruz kalıp faşist diktatörlüklerin eline düştüğü şartları yüz yıldır yaşıyor. 50 yıl öncesine kadar İngiliz, Fransız, İtalyan'lar eliyle. 50 yıldır NATO ve lider ülkeleri eliyle. Demokrasi için ne gereklidir ? Bundanda daha önce bahsettik, güçlü ve bağımsız bir ekonomi, siyasal bağımsızlık, barış, iç huzur. Diğer bir deyişe bu şartların olmadığı bir demokrasi var mı dünyada ? İşgal, ambargo, saldırı, bağımlı ekonomi altında hangi ülke demokratik bir yapı oluşturabilir ? Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığı kazanmasının ardından sağlıklı bir demokrasi kurma süreci kaç yılda gerçekleşmiştir ? Kurucu önderi bu ortamı görebilmiş midir ? Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlığını kazanır kazanmaz çağdaş bir demokratik siyasal sistem kurabilmiş midir ertesi günü ? Ne aşamalar ne süreçlerden geçmiştir bu ülke, demokratik bir parlamenter sisteme kavuşmak için ? Diyorum ya düşmanlık mantıksızlığıda getiriyor. Fransızların Cezayir'i, İngilizler'in Afrika ülkelerini yargılaması gibi. Evet NATO bu insanların ümüğüne çöküyor. Ümüğüne çökmeklede kalmıyor. Kendi istediklerini yapmayacak bir lideri seçtiklerinde, ambargodan, silahlı müdaheleye kadar tüm silahlarını kullanıp saldırıyor o ülkeye. Yetmezse bombalıyor, oda yetmezse işgal ediyor. En basiti bu ülke halkı Bülent Ecevit'i lider olarak seçtiği için. On yıllar boyu ambargo yemiş. NATO operasyonlarıyla ülke iç savaş günlerini yaşamıştır. Ecevit'in iktidardan düşürülmesi için yapılmayan kalmamıştır. Dediğim gibi, insanları eleştir, "insanlar hata yapabilir" ey peki, kültürü eleştir "İslam bu değil" ey ona da peki, ama yani temel olan, kutsal olan, değişmez, Allah tarafından denilen kitaba kadar dayandı eleştiri, apaçık yazıyor kardeşim, biz yazmadık. Müşrikler müslüman olmazsa öldür ya da sür diyor! Pistirler, Mescidi Haram'a pis ayaklarını basmasınlar diyor! Biz mi ekledik bunları Kurâna? Kaçacak başka yer kalmadı, temel artık bu, kutsal sayılan kitap! Yani eğri otursak da doğru konuşmak lazım. En temelde bu varsa, neyi tartışıyoruz ayrıntıda? Kurânın tüm ruhu budur. Yeryüzüde din Allahın oluncaya kadar savaş. Nerde bir Allaha inanmayan kavim var, önce tebliğ edeceksin. Kabul etmedi, savaş açacaksın. Bu anlayış Kurânın her yerindedir. Süleyman peygambere Hüdhüd güneşe tapan bir kavim haberi getirir, "vay, güneşe tapmak mı? Hazırlayın orduları" Bunu masal olsun diye mi anlatıyor? Örnek olsun, siz de böyle yapacaksınız diye anlatıyor. İslam'ı yaymak farzdır, kabul ederlerse anlatarak, etmezlerse savaşarak. Hayır yani, kendisine inanmayanların cehenneme doluşacağını öğreten bir öğretiden başka ne bekliyorsunuz, ben onu anlamıyorum... Orda da işkencenin dersen bini bir para. Ateş mi ararsın, kemiklere kadar yakan, lav mı içersin, irin mi, dikenli yiyecek mi ararsın, kızartılmış demir bukağılar mı, ne ararsan, yok yok... Diyorum ya keşke mümkün olsada yeni bir tarih yazıp bu arkadaşlarımızı mutlu etsek. Ama yok böyle birşey mümkün değil. Tarih yaşandı ve yaşanıyor. Tarih ortada, bugün olan biten ortada. siz ne anlatıyorsunuz ? Bizim mi gözümüz kör. Yoksa siz başka bir dünyadan mı bahsediyorsunuz ? Kim bugün dünyayı kana buluyor? Dünyanın en iyi üniversitelerinden batılı gençler bile gerçeğin farkında olup. Her yıl dünyayı kana buladıkları , insanlık suçu işledikleri için. Nato zirvelerinin olduğu şehirlerde dev gösteriler düzenliyor. Tek tesellim artık İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nin olmaması. Gerçi resmi olarak yok. Bazı zihinlerde o cemiyetin fikirleri hala işliyor. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Anglosakson medeniyetinin bize kaldırttığı butun degerleri hala su an birebir yasadıgını goremiyormusun? Bizden aldıkları, bize yok ettirdikleri her kurum onlarda hala yokmu? Papalık ilgamı edildi? Yuzlerce yıl haclı seferleri ile yapamadıkları Islamı temsil eden makamın yıkılmasını Kendi subayına yaptırtmadılarmı en sonunda??? Avrupada su an 26 kral ve kralice var:)))))))ne kadarda gericiler,yobazlar yahu)))) Öncelikle hoş geldin diyelim. Bir son Osmanlımız eksikti, o da, sen geldin, tamamlandı çok şükür. Arkadaşım, Osmanlı zamanındaki 300 kadar misyoner okulunun Cumhuriyette kapatılmasından mı bahsediyorsun ? İngilizlerin her fırsatta kullandığı ( bkz. Şeyh Sait olayı ) hurafelerin üretildiği, Kuranın özüne aykırı Tekke ve Zaviye gibi çürümüş kurumların kapatılmasından mı söz ediyorsun ? Emperyalizmin son oyunu ‘Medeniyetler İttifakı’ yalanını, Papa’yı ortaya atıp kullananlar ve buna boyun eğen ülkemizdeki iktidar sahipleri dışında, Papa denilen şahısı o diyarlarda takan var mı zannediyorsun,? Halife zannettiğin şahısı, müslüman Arapların 1. Dünya Savaşında taktığını mı zannediyorsun ? Çanakkale'de, Churchi'li yenmiş bir insana mı, İngilizlerin subayı iftirası atıyorsun ? Vahdettin'in torunlarının bile takdir ettiği ve haklı bulduğu bir insanı, sen nasıl yabancı ajanı ilan edersin ? Batı'da, o Kral ve Kraliçe'leri, takanlar olsa yerlerinde kalacaklarını mı zannediyorsun ? Onların sembolik ve tarihi olarak bir kültürel, müzelik, turistik unsur oldukları gerçeğini neden çarpıtıyorsun ? “Garplılaşmak demek, içimizdeki o her şeyi kötürüm eden “menfi köhne Şark’ı” öldürmek ve Ortaçağa has dünya görüşünü, ve o ortaçağa has hayat sistemini yıkmak, ilimde ve sanatta bütün eski ve yeni prejüjelerden, düne ve bugüne ait her türlü fikir ve ruh esirliğinden kurtulmak, tabiatı, hayatın, ilimlerin ve sanatların kafaları ve vicdanları ihtilale veren mukaddes ateşini tutuşturmak demektir “ "Şu anda batıl itikatlardan oluşan ikinci bir din mevcuttur.Fakat bu cahiller sırası gelince aydınlatılacaktır. " "Türkiye bir maymun değildir. Ne Amerikanlaşacak ne de Batılılaşacaktır. Türkiye yalnızca özleşecektir." "Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır." "Milletimizin içinde hakiki, ciddi alimler vardır. Milletimiz bu gibi alimleriyle iftihar eder. Bu gibi alimlere gidin, bu efendi bize böyle diyor, siz ne diyorsunuz deyin. Fakat umumiyetle buna da ihtiyaç yoktur. Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Eğer bizim dinimiz akla mantığa uygun bir din olmasaydı mükemmel olamazdı, dinlerin sonuncusu olmazdı". "Bütün zorba hükümdarlar hep dini alet edindiler; Hakiki ulema, dini bütün alimler hiçbir vakit bu zorba hükümdarlara boyun eğmediler. Fakat gerçekte alim olmamakla beraber, sırf o kılıkta bulundukları için alim sanılan, çıkarına düşkün haris ve imansız bir takım hocalar da vardır. Hükümdarlar işte bunları ele aldılar ve işte bunlar dine uygundur diye fetva verdiler. Gerektikçe yanlış hadisler uydurmaktan çekinmediler. Gerçek ve imanlı ulema her vakit her devirde bunların kinine hedef oldu. " "Milletimiz daha da dindar olmalıdır diyorum.Ama bütün sadelik ve güzelliği ile.Dinime,bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum.Şuura aykırı ilerlemeye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor." ” Biz Garb ( Batı ) medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz, onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz ” “Dünya’nın bize saygı göstermesini istiyorsak, önce bizim kendi benliğimize, ulusal varlığımıza, bu saygıyı duyguda, düşüncede, açıkça bütün davranış ve tutumumuzda göstermemiz gerekir. Bilelim ki ulusal benliğini bulamayan uluslar başka uluslara av olurlar ” Mustafa Kemal hiçbir yerde Garp demez, muasırlaşmak der. Muasırlaşmak demek çağdaşlaşmak demek, Garplılaşmak demek Batılılaşmak demek. Mustafa Kemal Batılılaşmayı düşünmüyor. Mustafa Kemal çağdaş bir ülke olmayı düşünüyor. Sana tavsiyem, bu sözleri iyi düşün öyle yorum yaz! Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 aman kardesim bazı ifadelerinde dikkat et:) Saddam'ı Irak halkı seçti demesi yanlış bir ifade olmuş. Yani adı üstünde diktatör, seçilmemiştir. gibi laf edersen zulfi yare dokunur cunki bizde secilmemiş her kararı birebir masa basında vermis ve cebren uygulatmıs bir zata bunu dersen adamı iceri alıyorlar da:) Atatürk diktatör değildi Bütün gücün Atatürk'ün elinde toplandığı bir an bile olmadı. Meclisi var, hükümeti var, yargıları var. Söyleyip de yaptıramadıklarını konuşalım mı? 3 kere toprak reformu için neredeyse yalvarıyor ama yapılmıyor. Meclisin fesih yetkisinin Cumhurbaşkanı'nda olmasını istiyor, 'Diktatörlük olur, hayır' diyorlar. Veto hakkını kullanmak istiyor, 'Hayır' diyorlar. Birinci Büyük Millet Meclisi'nde de İkinci Büyük Millet Meclisi'nde de Ortaçağ galip gelmiştir. Atatürk keşke diktatör olsaydı da şu toprak reformunu getiritip bizim köylümüzü çiftçi yapabilseydi. ( Turgut Özakman ) Atatürk cepheye giderken Meclis’te, “Benim Başkumandan olmamı kabul eden var mı?” diye oylama yapıyor. Böyle bir diktatör olabilir mi? ( Mustafa Balbay ) Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Çanakkale'de, Churchi'li yenmiş bir insana mı, İngilizlerin subayı iftirası atıyorsun Çanakkale'de komutan kimdir, o zamanki Osmanlı genelkurmay başkanı kimdir ve neden olmuştur... Garplılaşmak demek, içimizdeki o her şeyi kötürüm eden “menfi köhneŞark’ı” öldürmek ve Ortaçağa has dünya görüşünü, ve o ortaçağa has hayat sistemini yıkmak, ilimde ve sanatta bütün eski ve yeni prejüjelerden, düne ve bugüne ait her türlü fikir ve ruh esirliğinden kurtulmak, tabiatı, hayatın, ilimlerin ve sanatların kafaları ve vicdanları ihtilale veren mukaddes ateşini tutuşturmak demektir “ Yukardaki alıntı bir görüşü ifade ediyor diyelim... Mustafa Kemal hiçbir yerde Garp demez, muasırlaşmak der. Muasırlaşmak demek çağdaşlaşmak demek, Garplılaşmak demek Batılılaşmak demek. Mustafa Kemal Batılılaşmayı düşünmüyor. Mustafa Kemal çağdaş bir ülke olmayı düşünüyor. Sana tavsiyem, bu sözleri iyi düşün öyle yorum yaz! Bu ne perhiz,bu ne lahana turşusu, Bari, Mustafa kemali yazdığınız yazılara ortak etmeyin.** Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Ben burada İslam dinini eleştirenlerin ırkçı olduğu tezini tartıştığımızı sanıyordum. Bu konudan tarihi tartışmaya geçeceksek dini konu başlığını bırakalım. Çünkü o zaman konu din olmaktan çıktığında, ırkçılığı eleştiren, bu kez başka bir ırkçılık gündeme getirmiş olur. "Pis Avrupalılar herkesi öldürdü katletti" ye gelir. Bu da ırkçılık olur. Tarihte hep birileri birileri ile savaşmış, birileri birilerini öldürmüştür. Şimdi de savaşlar oluyor, yine birileri birilerini öldürüyor. Biz bu konuları sayfalarca tartıştık. Yeniden başlamanın alemi yok diye düşünüyorum. Sonuca gidecek gibi de gözükmüyor bu tarih tartışması. "Pis Ruslar Orta Asya'yı sömürdü" de diyen çıkar, "Pis Türkler neredeyse tüm Avrupa'yı haraca bağlayacaktı" ya da gider, "Pis Türkler çıktı geldi Orta Asya'dan, dünyayı birbirine kattı" ya da gelir. Ona pis buna pis demekle bir yere varılmaz. Ermenisi Rumu "çıktı geldiler, stepten bozkırdan, talan edip yurdumuzda bizi esir durumuna düşürdüler, üstelik güzelim orman memleketi geldikleri bozkır yere çevirdiler" de der, demelerin suçlamaların sonu gelmez. Ne isteniyor yani, birinin çıkıp Avrupa avukatlığı yapması ve "hah, zokayı yuttu" deyip veryansın ederek nefret tatmini yapmak mı? Irkçılığı, talanı, zorbalığı hepimiz kınıyoruz, kim yaptıysa. "Tencere dibin kara, seninki benden kara" tartışmasında kesinlikle Batı'nın tenceresi daha karadır da yani, inkar eden yok. Ama yani pastanın küçük, uzanan ellerin çok olduğu her yerde çatışmalar olmuştur. "Allahın arzının geniş olduğu" Asya coğrafyası ile kaynakların kıt, dar alanda bir sürü farklı kavimin cirit attığı ve rekabetin çok keskin olduğu Avrupa coğrafyası evet birbirinden çok farklı olmuştur ve hâlen de öyle olmaya devam da ediyor yani! Bu din tartışması değil, tarih, coğrafya, kültür, emperyalizm tartışması. Buna Çin gibi, Hindistan gibi, Japonya gibi karşı çıkarsınız. Siz de uzaya araç gönderir, siz de robot yapar, siz de teknolojide söz sahibi olursunuz. Yaptırmak istemiyorlarsa onlara da yaptırmak istemiyorlar, ama onlar yapıyor, beceriyorlar. Başarana da herkes saygı duymak zorunda kalır yani, bükemediği eli sıkar, tebrik eder, "gel bundan sonra ortak olalım" der her güç. İngilizler Hindistan'da tuz, Çin'de afyon ticaretini tekellerinde tutmak için baskılar, katliamlar yapmıştır, ABD Japonya'ya "sınırlarını dış ticarete açacaksın" diye kapitülasyonlar dayatmıştır. Emperyalizmi inkar eden yok. Ama Çin, Hindistan ve Japonya iyice güçlenince ırkçılık el değiştirir de "haaa, şimdi geldi mi sıra bize, biraz da biz sömürelim bakalım" olayına gelirse, filler tepişirse olan çimlere olur. Bu işlerin sonu yok. Kimseye "bizim dinimiz cici, biz işgal ettiğimiz yerlere çok ama çok iyi davrandık, biz çok ciciyiz, gelin dünya hakimiyetini kendi elinizle bize teslim edin, valla billa bak çok rahat edersiniz!" diye yeminler etseniz kimse takacak değil. Ne yani şimdi, dert Asya ırklarının dünyaya hakim olup Avrupa ırklarında öcünü koymaması mı? Böyle bir çatışma çıkacaksa zaten çıkacaktır, dünya belki yeniden kutuplanacaktır, belki artık Doğu-Batı diye değil, Kuzey-Güney diye... Aman yine Batı kazansın, Batı cici canım, ne o öyle eciş bücüş Ye'cüc Me'cüc gibi Asyalılara mı kalacak dünya? desek kimin umurunda? "Dünyaya kim hakim olsun, gönlünüz kimi çekiyor?" diye bize mi soracaklar? Yani bizim burda lafla bir gücü savunmamız veya kınamamız, ne işe yarayacak, "hakkaten ya! Bunlar baksana Kudüs'ü aldıklarında katliam yapmadıydı, yine verelim gitsin, iyidir buncağızlar yine de, yazııık, kıyılmaz bunlara yaaa!" mı diyecekler, nedir yani? "Nazar etme ne olur, çalış senin de olur" dünyası. Ha bakın, herkesin her şeyi de olmuyor, rekabet dünyası. Kaynaklar pek öyle yeterli de değil, giderek daha da yetersizleşecek! Hayır yani, Avrupalılar "tokat atana öbür yanağını dön" diyen İncil'i takmamış, durduğu yerde durana tokat atmışlar, "ne oluyor yahu?" dediğinde bir tokat da öbür yanağına atmışlar. Müslümanlar "müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün" diyen Kurânı okuyunca "olur mu yahu, puta tapan tüm Budistleri Şintoistleri nasıl katledelim, öyle şey mi olur?" demişler, yani teorik, pratiğe pek uymamış, ne olmuş yani? "Yahu aslında en doğrusu, en insancılı İncil'miş, biz bu İsa öğretisini hayata yeniden geçirelim" mi dememiz gerekiyor? Yok isterseniz Budist olalım. En barışçıl din Budizm. Ya da Şintoist olsak? Biz "bizim dinimiz cici" teraneleriyle uyumayalım, gözümüzü açalım, dünya rekabet dünyası diye dogmaları eleştiriyoruz. Din bağlamları bizi bir yere götürmez diye dine karşı çıkıyoruz zaten. "Dine sarılırsak yine dünyaya hükmederiz" yutturmacasına karşı çıkıyoruz. Din de tüm kültür argümanları gibi bir argümandır, yerine göre kullanılır, yerine göre karşı çıkılır. Ama kesin olan, dogmatik, kutsal olduğu varsayımlarıyla kilitlenen beyinlerden bir şey çıkmaz. Yoksa biz "bu din kötü, biz dini bırakıp Batı'nın sömürgesi olalım, onlar neye inanın diyorlarsa ona inanalım, neye inanmayın diyorlarsa ona inanmayalım" diye bir sav öne sürmüyoruz. Tarihte en büyük, en onurlu direnişlerden birincisi Çanakkale ise, ikincisi Leningrad savunmasıdır. Hitler Moskova'ya gidemediyse, bunu Leningrad başarmıştır. Bu insanlar din bağlamıyla direnmediler. Uğruna savaştıkları devlet, Marksistti. Din bağlamına karşı çıkan, din afyondur diyen bir ideolojiydi. Ben Marksist değilim. Ama vatansever olmak için din şart değil, bunu söylüyorum. Yok yani, "iyi ki böyleleri Kurtuluş Savaşında yokmuş" filan diye suçlandım da, o bakımdan. Hatta Kurtuluş savaşında hatırı sayılır sayıda Bolşevizm yanlısı subay vardı, ama Atatürk bu ideolojiye izin vermedi... Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Çanakkale'de komutan kimdir, o zamanki Osmanlı genelkurmay başkanı kimdir ve neden olmuştur... 19. Tümen komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal çıkartma başladığı sıralarda 57. Alay ve bir topçu bataryasıyla Conk Bayırı’na hareket etmişti. Karargahta, 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa’ya (Albay Mehmet Esat Bülkat Bey’e) kararını anlatmıştır. Esat Paşa, bu kararı onaylamış, Albay Halil Sami Bey’in 27. Alay’ını da yarbayın komutası altına vermiştir. Esasen 19. Tümen, ordu ihtiyatıdır, ancak Mareşal Sanders’le halen temas kurulamamış olması nedeniyle Esat Paşa, kendi inisiyatifini kullanarak tümeni komutası altına almış ve Mustafa Kemal’in görüşü yönünde görevlendirmiştir. Bu arada Kılıçbayır yönüne sevk edilen Avustralya birlikleri, bölgeye ulaşır ulaşmaz muharebeye sürülmektedir. Çünkü Türklerin sırtlardan aşağı akıp cephe hattını kırmaları an meselesi olarak görünmektedir. 19. Tümen’e bağlı dört alayın bölgeye intikali ardından Türk Arıburnu Kuvvetleri Yarbay Mustafa Kemal Bey emriyle saat 15:30 dolaylarında yeniden bu kez toplu olarak taarruza geçmişlerdir. General Hamilton anılarında şöyle anlatır. “Gebe dağlar Türk doğurmakta devam ediyor. Bizim mevzilerimizin en yüksek ve en merkezi yerine birbirini kovalayan dalgalar halinde yükleniyorlar.” (Vikipedi ) Çanakkale Boğazını gemilerle geçemeyeceklerini anlayan düşmanlarımız, topraklarımıza karadan girmeyi denediler. İngiliz, Fransız, Avustralya, Yeni Zelanda ve diğer bazı sömürge ülkelere ait askerler 25 Nisan 1915 günü karadan çıkarma yapmaya başladılar. Kara savaşları, 9 Ocak 1916 tarihinde son düşman birlikleri de geri çekilene kadar devam etmiştir. 6-7 Ağustos 1915 gecesi Anafartalara yapılan çıkarma harekatını Mustafa Kemal komutasındaki birliğimiz durdurmuştur. 25 Nisan 1915 ve 9 Ocak 1916 tarihleri arasında , yaklaşık sekiz ay boyunca şiddetli kara savaşları olmuştur. ( cafesiyaset ) 1908’de Genç Türkler İhtilali ile yıldızı parlayan Enver’in hızlı yükselişi 1913’te Yarbayken yine aynı senenin sonlarında Albaylığa, 19 gün sonra 1 Ocak 1914’te Paşalığa yükselmesi ile başlar. Kabineye Harbiye Nazırı olarak girer; Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir süre sonra da Başkumandan Vekilliği yetkilerini de elinde toplar. Naciye Sultanla evlenip, saraya, Padişaha damat oluşu da bu safhaya rastlar. Enver Paşa kendini zirveye ulaştıran basamakları yine kendi elleriyle döşemişti.Web Siteme Git Bu ne perhiz,bu ne lahana turşusu, Bari, Mustafa kemali yazdığınız yazılara ortak etmeyin.** Kelime oyunları ile nereye varacağınızı sanıyorsunuz ? Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Teşekkür eder,saygılar sunarım... Alacağım yanıtı aldım... Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Teşekkür eder,saygılar sunarım...Alacağım yanıtı aldım... Güzel İttihatçı Jön Türk Enver Paşa tarafından yükselmesi önlenen, Çanakkale savaşındaki, Kurtuluş Savaşımıza nüve teşkil eden kararlardaki dehasıyla Mustafa Kemal Atatürk'ün değerini anladığınıza memnun oldum. Ben de teşekkür eder, en derin saygılarımı sunar, başarılarınızın devamını dilerim. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Forumumuzun bu bölümü en ilginç bölümlerden birisidir. Bu bölüm benim yazdığım bölümler arasında yazmaktan en çok kaçındığın bölümdür. Zira bu bölümde anlamsız bir cepheleşme görürsünüz. Oturup dünya meseleleri hakkında tartışsalar birbirleriyle taban tabana zıt görüşleri savunan insanlar. Bu bölümde birbirinin her söylediğini onaylar, ve cephe mantığıyla "kendisinden" gördüğüne yapılan her eleştiriye net bir karşı duruş sergilerler. Bu yüzden bu bölümde tartışmak zordur. Hatta çoğu zaman, forumun başka bölümlerinde savunduğu şeyleri yazsanız dahi, cephe mantığıyla bu bölümde aynısına karşı çıkanları dahi görebilirsiniz. O yüzden çoğu zaman vakit kaybına yol açtığı hissiyatı uyandırır bu bölümde tartışmak. . . . Irkciligin bana göre dini, irki, rengi ve milleti olamaz. Her dinden, renkten ve milletten irkci insanlar ve siyasetrciler var. Bizim ülkemizde dahi hala irkcilik yapilmakta. Irkcilik genelde dini, vatani ve milleti koruma adı altinda yapilir. Amac aslinda kendisinden olmayan halklari asagilamak ve onlarin üzerinde hakimiyet sürdürmek. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Benim en başından beri savunduğum tez şu: Din hiç bir zaman yok edilmesi gereken bir olgu değildir. Bir dini inanç şekli insan toplumlarında bir şekilde hep var olmaya devam edecektir. Dinsizlik üzerine kurulu bir devlet yapılanması kurgulamak gerçekçi değildir. Ayrıca insani de değildir. Din binlerce yıla dayanan bir insanlık kültürü. Pek bir alemi de yok yani kazıyalım, yok edelim demenin. Yapılacak iş, kutsallık bağlamlarını gevşetmek, yumuşatmaktır. Hele hele en birincil bağlama asla koymamaktır. "Anayasa insan yapımı, değişir, ama Kurân Allah kelamı, harfiyen uyulması gerekir" diye bir bağlam kabul edilemez. Bu varsayımla laikliği kesinlikle topluma mal edemezsiniz. Kurân kesinkes Allah kelamı olarak alındığında, laiklik filan biter yani, olamaz elbette öyle laiklik maiklik. Yani dinciler bu savı doğru kabul ettikleri zaman haklılar, ne demek, senin beyninin her hücresini, her atomunu sonsuz gücüyle yaratan, sana bir emirname göndermiş, sen onun harfinden dışarı çıkıp ayrı bir yasa elbette yapamazsın. Bu varsayımın sonu elbette başka yere çıkmaz. Böyle bir varsayıma inandığında ne diyorsa harfiyen elbette yapmak ve başka yasa tanımamak zorundasındır, başka yolu yoktur, olamaz da yani. Bilgisayar, programından başka işlem yapar mı? Makine, kullanım klavuzunda belirtilen kuralların dışında kullanılır mı? Hayır. Ne yazıyorsa odur. Mutlak, kutsal din varsayımı buna çıkar, laikliğe filan geçit vermez. Ama dersin ki Muhammed evreni yaratan güce ulaşmaya çalışmış, onun dileklerini içinde duyumsamış ve sözlere dökmüş. Yanlışı ve doğrusu olabilir. Yani vahiy kelime kelime, harf harf gökten inmemiş. Buna da, Muhammed'in tamamen kendi fikriyle yazdığına da inanabilir bir insan. Budistler de böyle inanıyor, Buddha'yı seçilmiş bir elçi değil, bilge ve akıllı, evrenin gerçeklerini sezinlemiş biri olarak görüyorlar. Bu seçilmiş ve kutsanmış, hata yapmaz, mucizevi kişilik anlayışı Semitizmde var ancak. Başka dünya dinlerinde pek yok. Yani diyeceğim ortadaki din varsayımı değişebilir, kişiye göre yorumlanabilir olacak. Belli bir standart kalıbı olmayacak. Buna bağlı olarak da devletin resmi din anlayışını temsil ve icra eden diyanet kurumunun tabii ki olmaması gerekiyor. Din dersi olmaması gerekiyor. Bu açılımlara hazırlık yerine hükümetin Alevilere de cemevi, dede maaşı ve imamlara okullarda din dersi verdirme hazırlıkları son derece yanlıştır. Devletin resmi bir din formatı olamaz. O zaman Süryani din adamlarına da maaş vereceksin, yarın biri atıyorum Suttarama dini kurar, ona da maaş vereceksiniz. Din dersi de veremezsiniz, "din kültürü" dür zaten bu ders. Ayet sure ezberletemez, namaz öğretemezsiniz. Bunları isteyen zaten öğrenir. Ders olarak öğretilemez. Din kültürünü, din düşüncesinin tarihsel gelişimini verebilirsiniz. Biz bu din bağlamını mutlak, kutsal, eleştirilemez, farklı formatta kabul edilemez, ellenmez tabu olarak algılamaya devam edersek çok bocalarız, benden söylemesi... Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 "Anayasa insan yapımı, değişir, ama Kurân Allah kelamı, harfiyen uyulması gerekir" diye bir bağlam kabul edilemez. Yani diyeceğim ortadaki din varsayımı değişebilir, kişiye göre yorumlanabilir olacak. Belli bir standart kalıbı olmayacak. Buna bağlı olarak da devletin resmi din anlayışını temsil ve icra eden diyanet kurumunun tabii ki olmaması gerekiyor. Kuran'in Tanrıdan gelen sozler olmasına inanmak en buyuk problemdir Islam Dunyasında. Bu kitab insanların fikir ozgurlugunu ve inanc ozgurlugunu siliyor. Bakin bu Islam ülkelerine: Sudan - Dinini Terkeden idam oluyor Iran - Dinini Terkeden idam oluyor Suudi Arabistan - Dinini Terkeden idam oluyor Nijerya - Dinini Terkeden idam oluyor Pakistan - Dinini Terkeden idam oluyor Moritanya - Dinini Terkeden idam oluyor Katar - Dinini Terkeden idam oluyor Yemen - Dinini Terkeden idam oluyor Afganistan - Dinini Terkeden idam oluyor Diger bazi ulkelerde (ornegin Mısır) - Hapis cezasi veriliyor. Boyle bir cezalar olmayan ulkelerde, toplum baskısı altında dinini terkedenler toplumdan ceza alıyorlar (Ornegin Malatya, Turkiye) Bu ne biçim bir dindir? Bu din niye insanoglunun hurriyetini elden alıyor? Kominist ulkelerde (eski Rusya, Cin, Kuba gibi ) insanların hurriyetleri kısıtlanmastı. Bu ulkelerde insanlar hayatlarını tehlikeye alip kacmak zorunda kalmıslardı. Zamanımızda bile insanlar Kuba'dan kacmak icin bir kayıgı doldurup Amerikaya kacmaya calısırlar. Kuba hukumeti onları yakalayınca cezalandırır. Bumu Islami dini? Kominist sistemi gibimi? Muhammedin dedigi "Dinini terkedini oldurun".... Iste olduruyorlar. Ve bize "Islam Inancimiza saygı gosterin derler ..... ve bizi IRKÇIlıkla suçlarlar " -- Mamafih kendileri insan haklari olan fikir ve inanc ozgurlugune hic saygi gostermezler! Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Evet arkadaşımız dilinin altındaki baklayı çıkarıyor. Arkadaşımızın kafasındaki müslüman tipi bu. dönüp dolaşıp "pis müslümanlar" , "pis ortadoğulular" a geliyoruz. görüldüğü gibi Malatya'da misyonerleri katleden üç şeriatçının eylemini bu arkadaşımız "Türk toplumunun verdiği ceza" olarak yansıtıyor. Tabi bu vahşet karşısında aynı zamanda müslüman olan Türk toplumunun gösterdiği tepki, duyduğu öfke, duyduğu acı önemli değil. Zaten mesele bunun ayrımına varmak değil. Amaç bu coğrafyanın insanlarını itham etmek. Bu coğrafyanın insanlarına yapılanlara bu argümanlarla kılıf bulmak. Gezin bakalım şu forumda. O vahşi eylem gerçekleştiği zaman, burada kendisini müslüman olarak tanıtan üyeler, ateist olarak tanıtanlardan farklı bir tepki mi vermiş ? Boyle bir cezalar olmayan ulkelerde, toplum baskısı altında dinini terkedenler toplumdan ceza alıyorlar (Ornegin Malatya, Turkiye) İşte benim başımdan beri bahsettiğim buydu aslında. Irkçı ve nefret içeren argümanlar bunlar. Bu argümanların sahiplerini siz birde yabancı forumlarda görün. Bakmayın burada daha yumuşak olduğuna söylemlerinin. Sanırım demirefe arkadaşımızda ne demek istediğimi anlamıştır. Hegomonyalarını dinsel temele dayandıran diktatörlükle, despotimzle, otokrosiyle yönetilen ülkelerin egemenleri. İslam dinini kendi egemenliklerinin meşruluğu işleviyle kullandıkları için, din değiştirenlere acımasız cezalar vermeye çalışırlar. Siz ülkeyi faşist diktatörlükle yönetiyorsanız ve diktatörlüğünüzün veya despotizminizin dayanağı faşist ideolojiyse. Bu ideolojiyi terkeden, ve terkettiğini beyan eden insanlara en ağır cezayı verirsiniz. Ya da pol-pot gibi komünist bir diktatörlükle yönetiyorsanız, komünizmi reddeden ve reddettiğini beyan edenlere en ağır cezayı verirsiniz. Kaldıki bu cezayı veren ülkelerde verilen cezanın ne kadar siyasal olduğu şuradan bellidir; Ceza "Dini terkedenlere" verilmemektedir. Yani ateistlere de verilmemektedir ceza. Ceza hristiyanlara geçenlere verilmektedir. Çünkü bu ülkelerin liderleri, misyonerlerin etkin faaliyetleri sonucu özellikle yoksul kitleler arasında hristiyanlığa geçenlerin artmasının kendi egemenliklerini, diktatörlükleri ve despotizmlerine dayanak olarak kullandıkları avantajın zayıflayacağı için böyle vahşi bir yönteme başvurmaktadırlar. Bu ülkelerin liderleri misyonerliği salt dini bir olaya olarak görmemekte. İdeolojik olarak rejimleri için ciddi bir tehlike olarak görmektedirler. Bu yüzden toptan tüm tanrı kavramını reddeden ateistler için böyle bir ceza yazmadıkları halde. Din değiştirenlere karşı ağır yaptırımlar uygulamaktadırlar. O insanların hürriyetini ellerinden alan. Ülkelerini yöneten diktatörlerdir. Hz Muhammed'e isnat edilen o hadisin kendisi böyle bir hadis veya uygulamanın olamayacağını gösterir yani ;"kim dinini değiştirirse onu öldürün". Böyle bir hadis, hristiyanlıktan, putperestlikten, budistlikten müslümanlığa geçenleride öldürün gibi bir manaya gelirki. Bu da islam dinini musevilik gibi apar. Yani ne islamdan çıkılır, ne islama girilir şeklide Ne akıl ne mantık alır böyle birşey olmuş olsun. Burada asıl mesele söylediğim gibidir. Suheyla arkadaşımızında odaklandığı nokta islam dini değil, müslümanlar ve müslüman toplumlar. Bir grup sapkın vahşinin misyonerleri katletmesi ,"türk toplumunun din değiştirenleri cezalandırması" oluverir. Yapılan propaganda budur. Ki bu daha, dış forumlarda ve dışarıya yayın yapan sitelerinde söylenenlerin yanında hiçbirşey değildir dediğim gibi. Yaratmaya çalıştıkları gerek Türkiye ve Türk toplumu resmi gerekse genel olarak ortadoğulu resmi böyle birşeydir. Her yıl Avrupa ülkelerinde şiddetle sonuçlanan AB Irkçılıkla mücadele birimlerine göre onbinlerce ırkçı saldırı vakası yaşanırken, bir vahşi cinayet üzerinden tüm türk toplumu, o cinayete ortak edilir. Ben havadan konuşmuyorum arkadaşlar yabancı dili olan varsa kendi okusun , yoksa ben tercüme edeyim. Bakın bakalım ırkçı forumlarda, sitelerde farklı birşey mi söyleniyor ? Savaşlar, işgaller, kıtlık, kuşatmalar, ambargolar üstüne birde tepelerine çöken diktatörlerin , despotların yaptıklarıda o insanların suçu olur. Saddam gibi halkının anasını ağlatmış kanlı bir diktatörün yaptıklarını bile Irak halkına maletme gayretinde olduğu gibi. Afganistan, her insan tarihinin 50 yılı bir gün bile durmayan savaşlarla geçmiş, dünyanın süper güçlerinin satranç tahtası haline dönmüş. aşağı yukarı her büyük ülkenin silahalandırdığı ve desteklediği bir silahlı grubun bulunduğu, üstüne defalarca işgal edilmiş, yerle bir edilmiş bir ülkede siz nasıl bir demokrasi bekliyorsunuz ? Böyle şartlarda yaşıyan halklardan nasıl bir irade bekliyorsunuz? Savaşlar, kıtlık, açlık, ambargolar, hepside emperyalist devletler eliyle işlenen suçlar bu ülkeleri yıkım, bitiş noktasına getirmiştir. Ben bir müslüman olarak değil. Gerek bir Türk vatandaşı, gerekse bir ortadoğulu olarak konuşuyorum. Bu ırkçı söylemlerin kaynağı olan siteleri dikkatle takip eden birisi olarak. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Benim en başından beri savunduğum tez şu: Din hiç bir zaman yok edilmesi gereken bir olgu değildir. Bir dini inanç şekli insan toplumlarında bir şekilde hep var olmaya devam edecektir. Dinsizlik üzerine kurulu bir devlet yapılanması kurgulamak gerçekçi değildir. Ayrıca insani de değildir. Din binlerce yıla dayanan bir insanlık kültürü. Pek bir alemi de yok yani kazıyalım, yok edelim demenin. Yapılacak iş, kutsallık bağlamlarını gevşetmek, yumuşatmaktır. Hele hele en birincil bağlama asla koymamaktır. "Anayasa insan yapımı, değişir, ama Kurân Allah kelamı, harfiyen uyulması gerekir" diye bir bağlam kabul edilemez. Bu varsayımla laikliği kesinlikle topluma mal edemezsiniz. Kurân kesinkes Allah kelamı olarak alındığında, laiklik filan biter yani, olamaz elbette öyle laiklik maiklik. Yani dinciler bu savı doğru kabul ettikleri zaman haklılar, ne demek, senin beyninin her hücresini, her atomunu sonsuz gücüyle yaratan, sana bir emirname göndermiş, sen onun harfinden dışarı çıkıp ayrı bir yasa elbette yapamazsın. Bu varsayımın sonu elbette başka yere çıkmaz. Böyle bir varsayıma inandığında ne diyorsa harfiyen elbette yapmak ve başka yasa tanımamak zorundasındır, başka yolu yoktur, olamaz da yani. Bilgisayar, programından başka işlem yapar mı? Makine, kullanım klavuzunda belirtilen kuralların dışında kullanılır mı? Hayır. Ne yazıyorsa odur. Mutlak, kutsal din varsayımı buna çıkar, laikliğe filan geçit vermez. Ama dersin ki Muhammed evreni yaratan güce ulaşmaya çalışmış, onun dileklerini içinde duyumsamış ve sözlere dökmüş. Yanlışı ve doğrusu olabilir. Yani vahiy kelime kelime, harf harf gökten inmemiş. Buna da, Muhammed'in tamamen kendi fikriyle yazdığına da inanabilir bir insan. Budistler de böyle inanıyor, Buddha'yı seçilmiş bir elçi değil, bilge ve akıllı, evrenin gerçeklerini sezinlemiş biri olarak görüyorlar. Bu seçilmiş ve kutsanmış, hata yapmaz, mucizevi kişilik anlayışı Semitizmde var ancak. Başka dünya dinlerinde pek yok. Yani diyeceğim ortadaki din varsayımı değişebilir, kişiye göre yorumlanabilir olacak. Belli bir standart kalıbı olmayacak. Buna bağlı olarak da devletin resmi din anlayışını temsil ve icra eden diyanet kurumunun tabii ki olmaması gerekiyor. Din dersi olmaması gerekiyor. Bu açılımlara hazırlık yerine hükümetin Alevilere de cemevi, dede maaşı ve imamlara okullarda din dersi verdirme hazırlıkları son derece yanlıştır. Devletin resmi bir din formatı olamaz. O zaman Süryani din adamlarına da maaş vereceksin, yarın biri atıyorum Suttarama dini kurar, ona da maaş vereceksiniz. Din dersi de veremezsiniz, "din kültürü" dür zaten bu ders. Ayet sure ezberletemez, namaz öğretemezsiniz. Bunları isteyen zaten öğrenir. Ders olarak öğretilemez. Din kültürünü, din düşüncesinin tarihsel gelişimini verebilirsiniz. Biz bu din bağlamını mutlak, kutsal, eleştirilemez, farklı formatta kabul edilemez, ellenmez tabu olarak algılamaya devam edersek çok bocalarız, benden söylemesi... benim burada ne dinin eleştirilmesi, ne inancın eleştirilmesi, nede benzer birşeyedir itirazım. Ki bu forumda yaklaşık dört yıldır yazan birisi olarak. Benim her türlü özgürlüğü savunduğum. Artı ister din adına yapılsın, ister başka birşey adına, her türlü özgürlüğü kısıtlamaya dönük, ve hertürlü baskıcı uygulamaya , davranışa karşı çıktığım bilinir. Ki bu yüzden bu forumda defalarca ; Hem faşist, hem milliyetçi, hem vatan haini, hem komünist, hem ateist, hem şeriatçı ilan edilen tek kişiyim. Bu forumda şeriatçılık, dini despotizm, dini şovenizm gibi konularda en çok tepki gösteren ve yazan kişilerden birisiyim. Şurada CYRANO şu dini şovenizme, şu gericiliğe, şu din adına işlenen suça veya yapılan baskıya tepki göstermemiş, onaylamış, desteklemiş diyebilen olur ve gösterirse o saniye yazmayı bırakırım. Ancak; Ben şovenizmin her türlüsüne karşıyım. Ben sadece bu forumda tartışmıyorum. tüm dünyadan kullanıcıların katıldığı forumlardada tartışıyorum. Bizzat beyaz ırkçıların forumlarındada tartışıyorum. Hatta bazen aylarca burada yazmıyor oralarda tartşıyorum. Oralarda karşıma ırkçıların çıkardığı argümanların, tercüme edilmiş, kopyalanmış versiyonlarını görünce tıpkı orada olduğu gibi buradada sessiz kalmıyorum. bu argümanları ilkkez duyanlar belki ayrımına varamasada. benim karşıma defalarca çıktığı için. ne şekle sokulmuş ve nasıl saklanmış olursa olsun tanıyorum... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 En argüman; dünyada şiddetin kaynağı müslüman toplumlardır. Çünkü kuran şiddet çağrısı yapmaktadır. Cevap; el insaf kardeşim. Dünyadaki şiddete bakalım, kim tarafından işleniyor. Rakam sayı diye birşey icat etmiş insanoğlu. Sizinki çok bizimki azında mantıkta bir insanda değilim. Ancak aradaki rakamsal büyük farka rağmen. "Dünyada şiddetin sebebi" üzerine yapılan hangi bilimsel çalışmanın sonucunda bu sonuç çıkmıştır ? Argüman ; Ortadoğuda islam yüzünden bir gün bile kansız geçmemektedir. Cevap ; Ortadoğu'da işgalsiz, bombardımansız, yaptırımsız, ambargosuz, bir gün bile geçmemiştirde ondan. Ortadoğu birinci dünya savaşına kadarda müslümandı, artı her inançtan yüzmilyonlarca insanın bir arada yaşadığı tek coğrafya olarak, Ortadoğu'daki şiddetin miladı nedir? Argüman ; Müslüman ülkeler müslüman oldukları için geri kalmıştır. Cevap , O kıtada ister müslüman, ister başka bir dinden olsun, gelişmiş bir ülke var mı ? O kıtanın neden geri kaldığını, tez konusu olarak işleyen yüzlerce bilim adamı var. okumanız yazmanız yok mu? Hangisi bilimsel çalışmasında bunu dinle açıklamış ? Argüman ;Müslüman toplumlar diğer dinlerden olana karşı hoşgörüsüz ve acımasızdır Cevap; Yine şu güzel icat olan rakamlara başvursak? Her yıl dünyada sivil etnik veya dinsel ayrıma dayalı şiddet olayı yaşanıyor. Ve bunun ne kadarı ortadoğuda ne kadarı avrupa'da gerçekleşiyor. Hadi BM'yi geçtim. AB raporlarına baksak. Yok sizinki çok bizimki azda değilim. Bir tane bile yaşanması kabul edilemez. Avrupa'da ırkçı saldırıların yaygın olması, ortadoğudakileri meşru yapar gibi bir mantıktada değilim. Ancak radikalizm nerede yoktur? Argüman değişmiş haliyle ; İslam şiddetin kaynağıdır. Radikal islamcılar tarafından şiddet eylemleri yapılmaktadır. Cevap: Şiddet barındırmayan bir tane radikal görüş söyleyebilir misin? Mesele radikalizmin ne kadar taraftar bulduğu. Ve radikallerin elini güçlendirecek şartların neler olduğu. Radikallerin hangi şartlarda taraftar bulup güç kazandığınıda. Ve bu şartların kimler tarafından oluşturulduğunuda. Evinin üstüne bomba yağdırılan, plajda oynarken çocukları füzeyle vurulan. İşgal edilip halkı gerçek bir katliamdan geçirilen. Kocaları öldürülen kadınları, uluslararası fuhuş mafyasına, kimsesiz kalan çocukları uluslararası organ mafyasına satılan. Ulusal onurları aşağılanan toplumlarda, radikal görüşlerin taraftar toplaması ve güçlenmesinden daha doğal ne olacağı? En basiti bir insan olarak empati yapalım. Ellerimiz kollarımız bağlanıp, gözümüzün önünde akrabalarımız kurşuna dizilse, yakınlarımıza tecavüz edilse. Plajda oynayan çocuğumuzun üstüne füze düştükten sonra vücut parçaları yüzümüze yapışsa Bu yaşanandan sonra dünyaya makul bir gözle mi bakarız. Yoksa bize silahla intikam vaadedenlere mi prim veririz? Evet el-kaide gibi örgütler bolca intihar komandosu bulmaktadır. Ancak bu intihar komandoları tarlada yetişmemektedir. Huzurlu, güvenli müreffeh bir ülkede rahatça yaşıyan insanlar arasındanda çıkmamaktadır. Hepsi şahit oldukları, bizzat yaşadıkları , gördükleri bu ve benzer olayların psikolojilerinde yarattığı tahribatla, bu tür örgütlerin elinde birer intihar komandosuna dönüşmektedir. Siz bu yaşananları yok sayıp direk kitapla, dinle açıklamaya çalışırsanız işi. Ne çözüm bulunur, nede asıl sorun. İstanbul'da işinde gücünde yaşıyan bir insana. Bak cihat ilan edicez, gidip kafirleri bedenimize bağladığımız bombayla cezalandırıp cennete gideceğiz dersen, en fazla ; " hadi canım dükkanın önünü kapatma " der sana. Ancak bağdatta pazar yerinde bir bombardımandan sonra kafa, kol, böbrek, bacak ve bilumum vucut parçalarından oluşmuş bir öbeğin önünde duran bir adama aynı şeyi teklif ettiğinde, cevap farklı olabilir. Ya da istanbuldaki adama, onun "kardeş" olarak manen gördüğü kimselerin başına bunların geldiğini anlatarak yaklaşırsanda şansın artar. Meselenin özü buradadır. Dünyada her zaman radikal görüşler olmuştur. Her düşüncenin ve ideolojinin mutlaka radikal biçimi ve yandaşları vardır. Hiçbir zamanda yok olmayacaklardır. Ancak onlara fırsat vermeyecek olan. Fırsat bulacakları ortamları yaratmamak bunun önüne geçmektir. Hitler dünyanın en eğitimli, en kültürlü halklarından birisi olan, içilerin bile öğlen paydoslarında günlük felsefe gazeteleri okuduğu Alman halkını, versailless'in getirdiği aşağılamalar ve haksızlıkları kullanarak "intikam" naralarıyla Faşizm gibi bir şeye ikna edebildiği gibi , ortadoğu'da işgallerin, kırımların, ambargoların getirdiği yıkımda, radikaller hep güçlü kalacaklardır. İşte "cevap" başlığıyla son yazdığım önemlidir. Yıkımlar ve felaketler radikalleri güçlendirir. İnsanların normal şartlarda itibar etmediği radikal görüşler. Kriz, yıkım, felaket zamanlarında güçlenirler. Bu sadece ortadoğu için geçerli değildir. Daha önce de bahsettiğim gibi. Ortadoğuda radikalizmi güçlendiren şartlar 10 yılda Avrupa'yı faşizmin kucağına itmiştir. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Hz Muhammed'e isnat edilen o hadis Hadis isnat etmeye ne gerek var, koskoca ayet dururken: "88. Size ne oldu da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Halbuki Allah onları kendi ettikleri yüzünden baş aşağı etmiştir. Allah'ın saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimse için asla yol bulamazsın! 89. Sizin de kendileri gibi inkar etmenizi istediler ki onlarla eşit olasınız. O halde Allah yolunda hicret edinceye kadar onlardan hiçbirini dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün ve hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin." (Sure:4) Bilmem bir şey eklemeye gerek var mı? Ben burada Süheyla'nın söylediği her sözün arkasında dururum. Kendisi ırkçı filan değildir. Sadece zihni dogmalardan arınmış, aydın görüşlü ve fikri hür, vicdanı hür bir insandır. Saddam'ı halkın seçtiği gibi ifade hataları olması bunu değiştirmez. Ben onun ne demek istediğini anlıyorum. Ben zaten ne kelimelere, ne cümlelere takılırım. Hepimizin yanlış anlaşılabilen, kastını aşan veya yerli yerince ifade edemeyen beyanlarımız olabilir. Bir anlatımda anafikri ve amacı görmek gerekir. İslam dini neye sebep olsun veya olmasın, tarih nasıl akmış olsun veya olmasın, bugün ortada gördüğümüz sonuçları teorik planda hazırlamış bir dindir. Artık gerçekten hazırladığı teorik pratiğe mi yansımış, yoksa nedensel koşullar öyle mi denk gelmiş orasını bilemem... Süheyla kendisi yanıt verir sanırım ama, Malatya olayı sadece cımbızla seçilmiş bir örnek. Daha fazlası olmuyorsa bu ülkede asayiş diye bir şey var olduğu içindir, bir... İkincisi ortaya çıkıp "ben İslam'dan çıktım, haberiniz ola" demek biraz değil, mangal gibi yürek ister, kimse diyemiyor ondan... Ortam bulsa binlerce Malatya sanığı çıkacağını hepimiz çok ama çok iyi biliyoruz. Forum ortamlarına da fazla güvenmemek lazım. İnsanlarda takiyye diye bir gelenek olduğunu herkes bilir. Hayır şimdi, bir varsayımsal ülke düşünelim. Biri diyor ki bu ülke çok hür, çok barışçıl bir ülkedir. Ha, öyle mi diyor, bir harfinin bile değiştirilmesinin teklif edilemeyeceği anayasasını bir açıyorsunuz ki "bu ülkede bizim gibi inanmayan yaşayamaz" yazıyor. Kazara yaptırmış bulunduğunuz o ülkeye uçuş rezervasyonunuzu iptal ettirir misiniz, ettirmez misiniz? Benim rezervasyon iptal, lütfen... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Hz Muhammed'e isnat edilen o hadisin kendisi böyle bir hadis veya uygulamanın olamayacağını gösterir yani ;"kim dinini değiştirirse onu öldürün". Böyle bir hadis, hristiyanlıktan, putperestlikten, budistlikten müslümanlığa geçenleride öldürün gibi bir manaya gelirki. Bu da islam dinini musevilik gibi apar. Yani ne islamdan çıkılır, ne islama girilir şeklide Ne akıl ne mantık alır böyle birşey olmuş olsun. Bu yapılan demagoji ve kelime oyununun daniskasıdır. Böyle bir iddia, ancak tırnak içine alınmış ifade bir ses kaydıyla belirlenmiş, ya da bir şekilde ağızdan çıktığı gibi aynen alındığının kesin olduğu durumlar için ortaya atılabilir. Din değiştirmekten kastın ne olduğunu hepimiz bal gibi, buz gibi net ve açık biliyoruz. Kaldı ki yapılmamış, duyulmamış bir uygulama olsa, dinden çıkana "paşa gönlün bilir" denmiş olsa da böyle bir ifade ele geçmiş olsa, bu iddia geçerli olurdu. Böyle demagojik kelime oyunlarıyla hiç ama hiç bir şey kanıtlanamaz veya çürütülemez. Şu an sayfa numarası veremeyeceğim ve aynen alıntı yapamayacağım. "Hadislerle müslümanlık" adlı bir kitapta şöyle bir olay anlatılır: Müslümanlığı kabul eden bir kabile reisi Kabeyi tavaf ederken biriyle münakaşa eder ve ona bir yumruk vurur. Halife Ömer, bu olay üzerine kısasa hükmeder. Reis kısası reddeder. Ömer: "o halde dinden çıktın, o zaman da boynunu vurdururum" der. Reis ertesi güne kadar mühlet isteyip gece kaçar. İslam'dan çıkma konusunun İslam'ın kaynağında, kökeninde ne şekilde ele alındığı çok kesindir, su götürmez. Sonraki uygulamaları ister yargılayın, ister onaylayın, kaynak ve köken bellidir... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Hem faşist, hem milliyetçi, hem vatan haini, hem komünist, hem ateist, hem şeriatçı ilan edilen tek kişiyim. Bu konuda seni anlayabiliyorum. Çünkü ne İsa'ya ne Musa'ya yaranamayışı ben de bilirim. Bu, insanların tektip kalıplar görme ve kafalarında kalıp şablonları bulunmasından kaynaklanıyor. Şablon kalıpları belli: A şablonu faşistlerin, B şablonu komünistlerin, C şablonu ateistlerin, D şablonu dincilerin kalıbını çıkarıyor. Senin fikrini alıyor, içine koyup bakıyor, "Ha şu kalıba pek sığmadı ama, bak şu kalıba sanki uyuyor gibi... Tamam... Vay seni gidi filan kalıbın elemanı seni... Hiç kimsenin fikirlerinin silindirik a çaplı b yükseklikte nesneler olmadığını anlatabilirsen anlat bu şablon beyinlilere... Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Bu konuda seni anlayabiliyorum. Çünkü ne İsa'ya ne Musa'ya yaranamayışı ben de bilirim. Bu, insanların tektip kalıplar görme ve kafalarında kalıp şablonları bulunmasından kaynaklanıyor. Şablon kalıpları belli: A şablonu faşistlerin, B şablonu komünistlerin, C şablonu ateistlerin, D şablonu dincilerin kalıbını çıkarıyor. Senin fikrini alıyor, içine koyup bakıyor, "Ha şu kalıba pek sığmadı ama, bak şu kalıba sanki uyuyor gibi... Tamam... Vay seni gidi filan kalıbın elemanı seni... Hiç kimsenin fikirlerinin silindirik a çaplı b yükseklikte nesneler olmadığını anlatabilirsen anlat bu şablon beyinlilere... Hiç kimsenin fikirlerinin silindirik a çaplı b yükseklikte nesneler olmadığını anlatabilirsen anlat bu şablon beyinlilere... insanlarin hür iradesine hürriyetine şablon gecirmek olmaz.. olmadi sayin 'demirefe bu nakaratina kendime yakin bulmadim Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Güzel İttihatçı Jön Türk Enver Paşa tarafından yükselmesi önlenen, Çanakkale savaşındaki, Kurtuluş Savaşımıza nüve teşkil eden kararlardaki dehasıyla Mustafa Kemal Atatürk'ün değerini anladığınıza memnun oldum. Ben de teşekkür eder, en derin saygılarımı sunar, başarılarınızın devamını dilerim. Konfüçyus un bir sözü var; "fikir sahibi olmadan bilgi sahibi olmak gereksiz, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak tehlikelidir..." Ben teşekkür ederim,alakanıza ve ilginize... Not. Bize en uzak olan tarihimiz, (......) tarihimizdir. Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2008 En argüman; dünyada şiddetin kaynağı müslüman toplumlardır. Çünkü kuran şiddet çağrısı yapmaktadır. Cevap; el insaf kardeşim. Dünyadaki şiddete bakalım, kim tarafından işleniyor. Rakam sayı diye birşey icat etmiş insanoğlu. Sizinki çok bizimki azında mantıkta bir insanda değilim. Ancak aradaki rakamsal büyük farka rağmen. "Dünyada şiddetin sebebi" üzerine yapılan hangi bilimsel çalışmanın sonucunda bu sonuç çıkmıştır ? Sayin Cyrano, sizin argumani degisik şekilde yazip bunu bize mal etmek, size yakişmiyor. Islam şiddet kaynagidir demek şiddetin yalniz bir tane kaynagidir demek degildir. Sizden baska, bunu kimse soylemedi ve yazmadi. şu bir gercekki, siz Kuranin Allahin sozleri oldugunu yazdiginizi ve dediginizi hic gormedim. Zannedersem bunu diyemiyorsunuz. Onun yerine konuyu dagitmaktan başka bir çare bulamiyorsunuz! Savunabilemiyeceginiz ayetlere de dokunmuyorsunuz. Onunda farkina vardim. Argüman ; Ortadoğuda islam yüzünden bir gün bile kansız geçmemektedir. Cevap ; Ortadoğu'da işgalsiz, bombardımansız, yaptırımsız, ambargosuz, bir gün bile geçmemiştirde ondan. Ortadoğu birinci dünya savaşına kadarda müslümandı, artı her inançtan yüzmilyonlarca insanın bir arada yaşadığı tek coğrafya olarak, Ortadoğu'daki şiddetin miladı nedir? Evet, Ortadoğu birinci dünya savaşına kadarda müslümandı. Dogru! Osmanlilardan bahsediyorsunuz. Kardeşim, Osmanlilarin 5 yuz yil almiş oldugu halifelige ragmen hiç bir Osmanlı padişahının hacca gitmediğini biliyormusunuz? Osmanlilar Muhammedin Islaminimi yaşadilar yoksa Islam dinini bir alet olarak kullanarak, azinlik milletlerden hristiyanlardan, yahudilerden cizye almaya devam etmeyi uygunmu gorduler? Cevap cizye. Benim bahsettigim Islam şiddeti, Kurani (Allahin sozu olarak kabul eden) takip eden ve Muhammedin Sunnetini izleyenlerden bahsederim. Sayin Cyrano, kendine Musluman diyen cogunluk Turk Milletinin Kurani okudugu yok, Sunneti bildikleri yok. Osmanli zamaninda, Ataturkun kendi elleriyle yazdigi gibi, Arapca Kurani okuyanlarda, okuduklarini anlayamiyan, "beyinleri sulanmis hafizlara" donmuslerdi... Bunu Ataturk dedi ben demedim. Argüman ; Müslüman ülkeler müslüman oldukları için geri kalmıştır. Cevap , O kıtada ister müslüman, ister başka bir dinden olsun, gelişmiş bir ülke var mı ? O kıtanın neden geri kaldığını, tez konusu olarak işleyen yüzlerce bilim adamı var. okumanız yazmanız yok mu? Hangisi bilimsel çalışmasında bunu dinle açıklamış ? Sayin Cyrano, Okumam yazmam var. Dort dilde. Turkceyide sayenizde biraz dahada ogreniyorum. Sordugunuz için tesekkurler. Son 100 yil icinde, 12 Milyon Yahudiler, Dunyada 184 Nobel Mukefatlarini aldilar. Ayni zamanda 1.4 MILYAR Muslumanlar 9 tane aldilar. Muslumanlarin sayisi Yahudi sayisindan 117 kere daha fazla. Bu yuzden eger istatistik veya matematik biliyorsaniz; 117:1 Musluman - Yahudi oranina gore, sizin Muslumanlarin ve 24,920 Nobel odulleri almalari gerekirdi. Fakat alldiklarinin sayisi "9". Sizin yukarda dediginiz gibi "Rakam sayı diye birşey icat etmiş insanoğlu" . Bunuda bana ogrettiginiz icin tesekkurler. Argüman ;Müslüman toplumlar diğer dinlerden olana karşı hoşgörüsüz ve acımasızdır Cevap; Yine şu güzel icat olan rakamlara başvursak? Her yıl dünyada sivil etnik veya dinsel ayrıma dayalı şiddet olayı yaşanıyor. Ve bunun ne kadarı ortadoğuda ne kadarı avrupa'da gerçekleşiyor. Hadi BM'yi geçtim. AB raporlarına baksak. Yok sizinki çok bizimki azda değilim. Bir tane bile yaşanması kabul edilemez. Avrupa'da ırkçı saldırıların yaygın olması, ortadoğudakileri meşru yapar gibi bir mantıktada değilim. Ancak radikalizm nerede yoktur? Evet Kardesim "...güzel icat olan rakamlara başvursak", haydi rakam kullanalim. *Siz bana Gayri-Musliman Toplumlarindan, bir ornek verin, dinini terkedini olduren toplumlarda. Yalniz bir tane yeter. Ben size istediginiz kadar ornek verebilirim, Islam Dunyasinda. *Siz bana Hristiyan ve Yahudi kitaplarindan bir tane ornek verin , Allahin kadinlari dovmeye emir vermesine. Ben size bir kac kadinlara mahsus ornek veririm Islam Dininde * RECM diye bir şeyi duydunmu. Bu Yahudi dininden kopya edilmiş bir adettir. Siz bana yahudilerin insanlari taslayarak oldurmelerine bir tane ornek verin. Ben size Islam ulkelerinde bir cok ornek veririm. Siz bana bu seneryolarda bir tane bile ornek veremezsiniz. Ben size sayisiz ornek veririm, Islam dininde. Bu yuzden her gun kullanilan "Kafir" "Gavur" kelimeleriyle dolu Islam dini hoşgörüsüz ve acımasızdır. Sayin Cyrano, ben sizi ikna etmek icin yazmiyorum. Sizi göğün mavi, suyun yaş, taşin sert olduğunda bile ikna edemem. Diger okurlar icin yaziyorum. Islam dininin gerçeklerini gostermek icin yaziyorum. Hoşca Kal Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.