Φ tugra3 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2006 Ebû Hanife’nin yöntemine benzer bir şekilde tabiatta gözlenen değişikliği esas alan anlatımlar, Ebü’l-Hasan el-Eş’arî’nin Tanrı’nın varlığını ispatlamak için kullandığı delillerde de görülmektedir. Eş’arî, insanın yaratılış delilini sunarken şu şekilde bir örnek vermektedir : “En mükemmel bir yaratılışa sahip olan insanı ele alalım. Ana karnında önce bir damla meni halinde bulunuyordu. Sonra bir kan pıhtısı şekline girdi, daha sonra da et, kan ve kemikten teşekkül eden bir insan oldu. Şimdi düşünelim, onun, bu merhaleleri kendiliğinden katetmiş olması mümkün müdür? Değildir. Çünkü görüyoruz ki maddî ve mânevî istidatların kemâl devresinde bile kendisi için ne göz, ne kulak, ne de her hangi bir uzuv icad edebiliyor, kemâl devresinde bunları yapmaktan âciz olan insan, ilk çocukluk gibi en zayıf ve en âciz devresinde nasıl yapsın?” Bu hakikati izah eden diğer bir misâl de şudur : “İşlenmemiş bir pamuk kendiliğinden iplik, sonra da dokunmuş kumaş haline gelebilir mi? Pamuğu alıp da, herhangi bir usta ve dokumacı olmaksızın, onun kendiliğinden iplik ve kumaş haline gelmesini bekleyen adam akıl dışı hareket etmiş olur. Yine bomboş bir araziye gidip toprağın, ustası ve yapıcısı olmadan, kendiliğinden tuğla ve bina haline gelmesini bekleyen adamın durumu da aynıdır.” Alıntı
Φ BilincArkeolojisi Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2006 Ebû Hanife’nin yöntemine benzer bir şekilde tabiatta gözlenen değişikliği esas alan anlatımlar, Ebü’l-Hasan el-Eş’arî’nin Tanrı’nın varlığını ispatlamak için kullandığı delillerde de görülmektedir. Eş’arî, insanın yaratılış delilini sunarken şu şekilde bir örnek vermektedir : “En mükemmel bir yaratılışa sahip olan insanı ele alalım. Ana karnında önce bir damla meni halinde bulunuyordu. Sonra bir kan pıhtısı şekline girdi, daha sonra da et, kan ve kemikten teşekkül eden bir insan oldu. Şimdi düşünelim, onun, bu merhaleleri kendiliğinden katetmiş olması mümkün müdür? Değildir. Çünkü görüyoruz ki maddî ve mânevî istidatların kemâl devresinde bile kendisi için ne göz, ne kulak, ne de her hangi bir uzuv icad edebiliyor, kemâl devresinde bunları yapmaktan âciz olan insan, ilk çocukluk gibi en zayıf ve en âciz devresinde nasıl yapsın?” Bu hakikati izah eden diğer bir misâl de şudur : “İşlenmemiş bir pamuk kendiliğinden iplik, sonra da dokunmuş kumaş haline gelebilir mi? Pamuğu alıp da, herhangi bir usta ve dokumacı olmaksızın, onun kendiliğinden iplik ve kumaş haline gelmesini bekleyen adam akıl dışı hareket etmiş olur. Yine bomboş bir araziye gidip toprağın, ustası ve yapıcısı olmadan, kendiliğinden tuğla ve bina haline gelmesini bekleyen adamın durumu da aynıdır.” teşekkürler arkadaşım Allah razı olsun. umarım okuyanlar derslerini alır bu yazıdan. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.