Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2008 Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi bugünkü yazısında isim vermeden yine Fethullah Gülen’i suçladı. Eygi, istihbari ve zanni bilgilere dayandığını söylediği yazısında oldukça ilginç iddialarda bulundu. Eygi’ye göre ABD ve Siyonistler İslam’a bir halife adayı öneriyor. Mehmet Şevket Eygi’nin iddiasına göre İslam’ın etkilerinin gelişmesi üzerine ABD ve Siyonistler İslam’ı engellemek yerine kontrol etmeye karar verdiler. Bu nedenle kendi çizgilerine uygun bir İslam anlayışının yayılmasını sağlamak istiyorlar. Bu İslam zararsız, evcil, Protestanlık benzeri hümanizma haline dönüştürülmüş, suya sabuna dokunmayan bir anlayış. Bu anlayış Musevilik ve Hristiyanlık gibi dinleri de hak din kabul ediyor, büyük Ortadoğu Projesi ile parçalanmış İslam coğrafyasında Siyonist ABD ile diyalog yürütüyor. Eygi’ye göre ABD ve Siyonistler İslam’ın başına bu anlayışa sahip bir halife geçmesini uygun görüyor. Halifelik kurumunu yeniden dirilterek İslam’ı halife üzerinden kontrol edecekler. Eygi, Müslümanlar’ı bu halifeye prim vermemeleri konusunda uyarıyor. Bu halifenin hür olmayacağına, küfrün emir kulu olacağına dikkat çekiyor. Halife olarak önerilecek ismin diğer dinler ile diyaloğundan yola çıkan Eygi bu halifenin akidesinin bozuk olduğunu söylüyor. Şimdiden bu halifeye cephe alınması çağrısında bulunuyor. Mehmet Şevket Eygi daha önce de Siyonistler ve ABD ile uyumlu olarak çalışan bir cemaati işaret etmişti. 10 Eylül 2008 tarihinde Milli Gazete’de Eygi: “Türkiye’de çok dehşetli bir trajedi oynanıyor. Bu konuda açık yazamayacağım. Yine de bazı ipuçları vermek istiyorum: OYUNCULAR: ABD, İsrail, Siyasî İktidar ve bir Cemaat. Başka küçük oyuncular ve figüranlar da var. CEMAAT, ABD ve İsrail tarafından manipüle ediliyor. Hattâ onların hesabına çalışıyor.” yazmıştı. Mehmet Şevket Eygi, 7 Eylül 2008 tarihinde ise zekat paralarını yardım malzemesi olarak kullanan cemaati eleştirmiş ve bunun İslam’da yeri olmadığını söylemişti. Mehmet Şevket Eygi’nin isim vermemesine rağmen halife tasviri daha önceki yorumları ile birleştirilirse Fethullah Gülen’i işaret ediyor. Eygi, Siyonistler’in ve ABD’nin Gülen’i halife ilan edeceğini iddia ediyor. İşte Eygi’nin o yazısı: "SORULAR yöneltiliyor, cevaplar isteniyor. Bunlardan biri şudur: “Haçlıların, Siyonistlerin gizlice hazırladıkları Halife adayı kimdir?” Böyle bir soruya alenen veya gizli şekilde cevap vermem mümkün değildir.Bu konudaki bilgilerim zannî ve istihbarî bilgilerdir, delilli, senetli sepetli kesin bilgiler değildir. Binaenaleyh isim vermek doğru olmaz. Bir kısım Amerikalılar, Avrupalılar Türkiye’ye er veya geç İslâm’ın hakim olacağını anlamışlardır ve “Madem ki, gelecek, öyleyse bizim istediğimiz bir İslâm gelsin...” demektedirler. Yine bir kısım Batılılar, ülkemizdeki resmî ideoloji hakimiyetini yıkmaya ahd etmişlerdir. Onların istediklelri İslâm nasıl bir İslâm’dır? 1. Mümkün olduğu kadar fıkıhsız ve Şeriatsız sulandırılmış, light hale getirilmiş, suya sabuna fazla dokunmayan bir İslâm. 2. Ehlî/evcil bir İslâm. 3. Bİr hümanizma, bir çeşit Protestanlık şekline dönüşmüş İslâm. 4. Allah katında tek hak, geçerli, makbul dinin sadece kendisi olduğunu iddia etmeyen; Musevîliğin ve Nasranîliğin de ibrahimî hak dinler olduğunu kabul eden bir İslâm. 5. BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ile İslâm dünyasının parçalanmasını, ortaya bir yığın yetersiz ve birbirleriyle çekişen devlet çıkmasını öngören uysal bir İslâm. İşte Siyonistlerin, Haçlıların, emperyalistlerin Halife adayları yukarıda saydığım maddelere uyacak ve bunlar için çalışacaktır. Onlar bu iş için ortaya milyarlarca dolar koymuşlardır. Zerre kadar şüphe yoktur ki, böyle bir Halife: Gerçek bir Halife olmaz. Müslümanların böyle fantoş/kukla bir Halifeye biat etmeleri beklenemez. Halifelik şartlarından biri, Müslümanların başına imam ve emîr olarak geçecek zatın hür olmasıdır. Siyonistlerin ve Haçlıların adayı hür olmayacak, bağlı, bağımlı, uydu, küfrün emir kulu olacaktır. Müslümanların başına geçecek zatın inançlarının sahih olması gerekir. Sahih inanç ne demektir? Kur’ân’a, Sünnete, icma-i ümmete uygun olacaktır. İslâm’a, hak din olmak konusunda ortak getiren bir kimsenin akidesi bozuktur ve Müslümanların başına geçmesi asla caiz değildir. Çünkü böyle bir inanç Kur’ân’a, Sünnete, icmâya, akla, mantığa aykırıdır. Müslümanlar akıllarını başlarına toplasınlar ve küfrün Halife adayına şimdiden cephe alsınlar." ................ ........... Odatv.com Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2008 M.Şevket Eygi..belkide kendiside adaydır Halifeliğe..zemin yokluyordur..bunların hiç birisine güven olmaz..dikkatli olmak lazım.. İşte Siyonistlerin, Haçlıların, emperyalistlerin Halife adayları yukarıda saydığım maddelere uyacak ve bunlar için çalışacaktır. Onlar bu iş için ortaya milyarlarca dolar koymuşlardır. Zerre kadar şüphe yoktur ki, böyle bir Halife: Gerçek bir Halife olmaz. Müslümanların böyle fantoş/kukla bir Halifeye biat etmeleri beklenemez. Halifelik şartlarından biri, Müslümanların başına imam ve emîr olarak geçecek zatın hür olmasıdır. Siyonistlerin ve Haçlıların adayı hür olmayacak, bağlı, bağımlı, uydu, küfrün emir kulu olacaktır. Müslümanların başına geçecek zatın inançlarının sahih olması gerekir. Sahih inanç ne demektir? Kur’ân’a, Sünnete, icma-i ümmete uygun olacaktır. İslâm’a, hak din olmak konusunda ortak getiren bir kimsenin akidesi bozuktur ve Müslümanların başına geçmesi asla caiz değildir. Çünkü böyle bir inanç Kur’ân’a, Sünnete, icmâya, akla, mantığa aykırıdır. Müslümanlar akıllarını başlarına toplasınlar ve küfrün Halife adayına şimdiden cephe alsınlar." Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2008 Sayın Dayı aynı oyunu Saıdı Kürdi içinde yapmadılar mı?Dinden bihaber ****** neredeyse peygamber yerine koymuyorlarmı,Gelmis gecmis en büyük Kürtcülerden birini yüzleri bile kızarmadan Milli Mücadele kahramanı yapıp cıkmadılarmı. M.S.Eygi daha düne kadar Müslüman demek Osmanlıcı olmak demektir diyordu,Osmanlıcı olmak halıfeci olmakla eşanlamlı olduguna göre neden şimdi halıfelıge karsıymıs gıbı davranıyor.Evet bunların hicbir dedıklerıne ınanılmaz. saygılarla Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2008 Bugün manzara herşeyi ile bir muamma... Çöz çözebilirsen... Her alanda at izi kurt izine karışmış durumda... Ortalık darma duman, karmakarışık, kargaşa, kaos, herkes birbirine girmiş; işin içyüzünü anlamak çok güç... Güç mü?.. Bence hayır... Aslında neyin ne olduğunu anlayabilmek için iki sözcüğün gizemini sökmek gerek: Aydınlanma.. Emperyalizm.. DİPNOT... Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2008 Dinci,yani Din tüccarları,din baronları..din borsasındaki görevliler.. Bunların kabul kapıları tümüyle kapalıdır..hiç bir şeyi göremez ve algılayamazlar..hele hele büyük oyunları anlayabilecek akıl kapasiteleri asla yoktur..olsa olsa büyük oyunlarda figüran olabilirler..tabii bu arada kendilerini oyunun baş rol oyuncusu JÖN,ü zannederler..bunlarla dolu tarihin çöp sepeti..az karıştırın bakın.. Bir süreçten geçiliyor..hem ülkemizde hem dünyada..İNSAN yavaş yavaş gerçek değerlerine dönüyor..hem ekonomide(abartılmış değerlerin gerçek yerlerine dönüşü)hemde inançları yönünde..bakın kilise ve cami cemaatleri vs.vs..sayı olarak hızla azalmakta..saman alevi gibi gel geçlerde olmasa dinler çıkacak ıskartaya..bilgi çok hızla hareket ediyor..mesafeler kısaldıkça kısalıyor..AYDINLANMANIN önüne hiç bir güç geçemiyecek.. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2008 Onların istediklelri İslâm nasıl bir İslâm’dır?1. Mümkün olduğu kadar fıkıhsız ve Şeriatsız sulandırılmış, light hale getirilmiş, suya sabuna fazla dokunmayan bir İslâm. 2. Ehlî/evcil bir İslâm. 3. Bİr hümanizma, bir çeşit Protestanlık şekline dönüşmüş İslâm. 4. Allah katında tek hak, geçerli, makbul dinin sadece kendisi olduğunu iddia etmeyen; Musevîliğin ve Nasranîliğin de ibrahimî hak dinler olduğunu kabul eden bir İslâm. 5. BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ile İslâm dünyasının parçalanmasını, ortaya bir yığın yetersiz ve birbirleriyle çekişen devlet çıkmasını öngören uysal bir İslâm. ................ ........... Odatv.com Sevgili Dipnot, Siz bakmayın onlar çoktan anlamıştır;istenenleri... Ben bile anlamışken BOP için yapılacaklar listesinde daha ne var çok merak ediyorum! Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2008 İyi de İslam dini barışçıl, hümanist, sadece kendini hak kabul etmeyen bir kimliğe bürünürse çağ atlamış olur, bunun nesine kötü diyorsunuz anlamadım. Böyle bir aşama kaydedebilse keşke, nerdeee? Bu aşamayı kaydetmek için bir çok ayetin silinmesi gerek, o da ayrı. Böyle bir şey mümkün de olmayacağına göre, eski tas, eski hamam. Dava başka, dava insanları birbirine düşürmek, "modernist, zındık, din yozlaştırıcı, bidatçı" diye tartışma çıkarmak. Din ekseninde ne yaparsanız yapın, tartışma yaratırsınız. Laiklik bunun için var. Din, tartışılabilir bir şey değildir. Tartışılırsa her kafadan bir ses çıkar. Eygi'nin sesi de bu seslerden biridir, karmaşa ve kargaşaya hizmet eder. Gülen halife olursa o da aynı şeye hizmet eder. O onu suçlar, o onu suçlar, soyut, çözümsüz konularda kısır tartışmalar sürer gider. Olay bu. Laiklik tam olsun ve tam rayında gitsin, diyanet, din dersi filan olmasın da, isterse Vatikan gibi Kudüs'te üç din anlaşır, birer temsilci atarlar, orada otururlar, uluslararası da bir statü verilir onlara. Orda oturur, istedikleri fetvayı keserler, kimse de tınlamaz. İsrail'in olmaz diyeceğini hiç sanmam. BOP tan ben hiç kötü bir şey anlamıyorum. Böyle BOP olursa ben onay verir, destek de veririm... Not: Sayın Dayı, şimdiye kadar okuduğum en iyi yorumundu, gerçekten iyi belirlemeler... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2008 BOP tan ben hiç kötü bir şey anlamıyorum. Böyle BOP olursa ben onay verir, destek de veririm... Not: Sayın Dayı, şimdiye kadar okuduğum en iyi yorumundu, gerçekten iyi belirlemeler... ABD BOP için sizden yardım isteseydi yardım ederdiniz galiba seve seve? MUHABBETLE... Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2008 İyi de İslam dini barışçıl, hümanist, sadece kendini hak kabul etmeyen bir kimliğe bürünürse çağ atlamış olur, bunun nesine kötü diyorsunuz anlamadım. Böyle bir aşama kaydedebilse keşke, nerdeee? Bu aşamayı kaydetmek için bir çok ayetin silinmesi gerek, o da ayrı. Böyle bir şey mümkün de olmayacağına göre, eski tas, eski hamam. Dava başka, dava insanları birbirine düşürmek, "modernist, zındık, din yozlaştırıcı, bidatçı" diye tartışma çıkarmak. Din ekseninde ne yaparsanız yapın, tartışma yaratırsınız. Laiklik bunun için var. Din, tartışılabilir bir şey değildir. Tartışılırsa her kafadan bir ses çıkar. Eygi'nin sesi de bu seslerden biridir, karmaşa ve kargaşaya hizmet eder. Gülen halife olursa o da aynı şeye hizmet eder. O onu suçlar, o onu suçlar, soyut, çözümsüz konularda kısır tartışmalar sürer gider. Olay bu. Laiklik tam olsun ve tam rayında gitsin, diyanet, din dersi filan olmasın da, isterse Vatikan gibi Kudüs'te üç din anlaşır, birer temsilci atarlar, orada otururlar, uluslararası da bir statü verilir onlara. Orda oturur, istedikleri fetvayı keserler, kimse de tınlamaz. İsrail'in olmaz diyeceğini hiç sanmam. BOP tan ben hiç kötü bir şey anlamıyorum. Böyle BOP olursa ben onay verir, destek de veririm... Siz neden bahsediyorsunuz sayın demirefe... Güldürmeyin insanı... Yani içinde din olunca kardeş kardeş olacağız öylemi.. Yapmayın lütfen... Yapmayın... Hemen yukarıda sevgili Arkadaşım FUZULİ güzel bir soru sormuş... Kendisini tebrik ediyorum... Seçenek sizin tabiki ama... Cevanız bu ülke insanı büyük olumsuz sonuçlar yaratabileceğini düşünmelisiniz... Neyse... Size birazcık BOP'tan bahsedeyim... Bunun daha iyi anlaşılabilmesi için hemen yanıbaşımızda Irak'tan... Herkesce bilinen bir gerçek var... Neler oluyor orda... ABD, İngiltere ve İsrail’in yürüttüğü BOP projesi ve AB'de buna destek vermek zorunda... Veriyormu peki... Veriyor... Neden?... Nedeni açık... ABD-AB ortaklığı olmadan Batı kapitalizmi düzenini sürdüremez de ondan... Peki... Ne yapıyorlar... Açık açık şunu yapıyorlar... Mart 2003’ten beri Irak’ta yüzyılın en büyük katliamı sürdürülüyor. Irak’ı parçalayınca diğer prajelerini hayata geçirmek istiyorlar... Nasıl oluyor bu derseniz... Şöyle Ülkemizin içinde bulunduğu bugüngü BOB'sal durumuna bir bakalım... - Türkiye içerden bölünüyor, Irak’taki gibi top sesleri duyulmuyor... - Türkiye’de karanlığın, sessizliğin, baskının, yıldırmanın korkusu yaşatılmak isteniyor... - Devlet kurumları karşı karşıya getirilmiş durumda... Yani... Yanisi şu... Türkiye “gölge boksu” yapan biri haline dönüştürülmüş. Düşman yerine, aynada kendisiyle vuruşuyor... Karşımızdaki düşman kim? Bizi bölüp birbirimize düşürenler ortada, sokaktaki insan görüyor ama “devlet ve vatandaş bunları göremeyecek kadar göremez ve sağır”... - ABD, AB, İsrail Kürdistan’ı kuruyor, bizi bölmek için. Bunu görmezlikten geliyoruz. “PKK ile oyun oynatılıyoruz, sıkıştırılıyoruz.” PKK bir araç, kullananlar arkada... “Devlet ve dine sarılmış vatandaşlar onlarla yüzleşmiyor”, gölge boksu yapıyor, aynada kendisiyle vuruşuyor... - Kendi kendimizi nereye kadar aldatacağız? Sömürgeciler ezip geçtikten sonra yapacak bir şey kalmaz, altında herkes ezilir, işbirlikçiler de kendilerini kurtaramazlar... Oynanan oyun ortada, herkes suçluları görüyor. Kimse gerçek suçluların üzerine gitmiyor. Ülke “Sessiz darbe” ile (BOP projesi için) işgal edilirken, “Postallarla Çimenlere Basmayın” levhası asıyoruz... “Kral çıplak” demekten herkes korkuyor. “Kralın çıplak olduğunu söylerseniz, sizi içeri atarız” diye sindirmek istiyorlar... Biz de “naylon suçlularla” gölge boksu yapıyoruz... 70 milyonun, “********” diye haykırması gerekiyor, sömürgecinin suratına *************... Biz birlik olduğumuz zaman onlar kendiliklerinden kaçmaya başlarlar, içimizdeki ortaklarıyla birlikte... Şimdi... Bir FUZULİ arkadaşımın sorusuna bakıyorum... Birde sizin din ile soslandırılmış düşünce biçimine... Kısacası birilerinin ne olduğu bile bilinmeden desteklenen Ilımlı İslam ile soslandırılmış BOP projesi tıkır tıkır işliyor... Saygılar... DİPNOT... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2008 Hani Türkiye'nin adım adım şeriata doğru götürülmeye çalışıldığını söylediğimizde ve İran örneğini verdiğimizde söylenen bir klişe vardır: "Türkiye İran olmaz" diye. Ben de buna benzeyecek ama, "Türkiye Irak olmaz" diyeceğim. Kendimize olan güvenimizin bu kadar eksik oluşuna bir anlam veremiyorum. Türkiye bölgesinde aktif rol oynayabilecek güçlü bir aktördür. Bunu söylerken ABD'nin dolduruşlarına gelip "ceddin deden ceddin baban" diye İran'a sefer düzenlemeliyiz anlamında söylemiyorum. Böyle bir şey yaparsak bu bizim suçumuz olur, ABD'nin değil. Bedava askeri kim istemez? Ben biçilen role boyun eğmekten, BOP ne öngörüyorsa kabullenip itiraz etmemekten elbette söz etmiyorum. Ortadoğu'nun bir şekillenmeye ihtiyacı var mı? Var. Böyle teokratik monarşik diktalarla nereye kadar bu çağda? Bir dönüşüm yaşaması zorunlu. Yani BOP olmasa MOP olacak, ama bir değişim olmalı. Bu değişimin bizim de aktörü olduğumuz bir süreçte gerçekleşmesine çaba göstermeliyiz. Örneğin Körfez savaşında ABD ile paralel hareket etseydik, Irak'ın bölünmesine kesinlikle izin vermezdik. Yapacağımız da gidip Bağdat'a ABD ile birlikte girmek değildi. Kuzey Irak'ta ABD ile işbirliği içinde etkin bir denetim sağlayacaktık sadece. Türkiye'nin çıkarları daima ABD ile koşut gider. Yanıbaşındaki büyük bir güçle değil, uzak bir büyük güçle daha iyi uzlaşılır. Çünkü yanıbaşındaki büyük güce uydu olmaktan ve sömürülmekten kurtulmak çok zordur. Ama uzak güç, senin daha güçlü olmanı ister ki onunla koşut gidebilesin. Küba ABD yanlısı olsa, küçük, önemsiz ve sömürülen bir ülke olurdu. Güney Kore de Sovyet ya da Çin yanlısı olsa öyle olurdu. Ama ikisi de uzak güç ile ittifak etti. Güney Kore ABD ile, Küba Sovyetler ile. Türkiye de aynı nedenle yanıbaşındaki Sovyetlerle değil, ABD ile müttefik olmuş ve doğruyu yapmıştır. Fakat Koreliler kadar dürüst ve çalışkan olmadığımız için onlar kadar ileri bir ülke olamadık. Küba da çok ileri bir ülke olamadı ama, ABD'ye ezilmediği için en azından bir popülaritesi var. Kuzey Kore yanıbaşındaki güçle ittifak etti ve dünyanın en silik, en geri ülkelerinden biri. Din konusunda ise Dipnot, seninle aynı şeyi söylüyoruz, yanlış anlaşma var. Benim din yaklaşımımda bir parça ironi olduğu için farklı anladın sanırım. Ben ılımlılaşmanın din bünyesinde oluşturacağı çelişkileri vurgulamaya çalıştım sadece. Yok yani, bu kadar derin çelişkiler giderilebiliyorsa buyursun ılımlılaşsınlar da yani, kendi bilecekleri iş. Ben karışmam. "Yok ılımlılaşamazsınız, radikal kalın" mı diyecektim? Ben yalnız dini şirin gösterip taraftar toplamaya ve şeriata doğru sürüklemeye karşı çıkarım. Radikaller yumuşamış, ılımlı olmuş. Buna karışamam. Bundan kastım, örneğin Suudi rejiminin şeriat hukuku uygulamaktan vazgeçmesi olabilir. Ne diyelim şimdi, "yok siz şeriat uygulamaya devam edin" mi diyelim? Kürdistan kurulmak istendiğine ise pek inanmıyorum. Ha yarın bir konjonktür oluşur, kurulmasını da isteyebilirler. Kesin bir deklere vermiyorum. Ama inanıyorum ki Kürt kartı sadece koz olarak elde tutulan ve masaya açmakla tehdit edilen bir kart. Blöfün blöf olduğu kesin olsa, zaten blöf olmazdı. Neyse, diyeceğim, güçlü ortağın elini gücü olan herkes sıkar. Biz güçlü olalım, bizimle ortak olmak için onlar talep etsinler. BOP'sa da, COP'sa da bizim irademiz dışında yapamasınlar. Biz de güçlü bir şekilde müdahil olalım. Söylediğim budur... Yalnız eklemem gerek: ABD basbayağı açık açık Türkiye'den ılımlı bir İslam kimliği bekliyor. Buna ben bozuluyorum. Bunu görmemek mümkün değil, çok açık ediyorlar. Bunu ne düşünerek istiyorlar diye düşünüyorum, varabildiğim sonuç, Ortadoğu ve Ortaasya'da ancak böylelikle ABD'ye kılavuzluk eder, ABD'yi müslüman halklara ortak olarak benimsetiriz diye düşünüyor olmalılar. ABD konusunda bu beni çok rahatsız ediyor. Yani bunlar açık açık laiklikten umudu kesmişler, "siz laik kimlikle oralarda dışlanırsınız, biz de sizinle ortak olamayız" diyorlar. Yani resmen kendi menfaatleri için bize kaftan biçiyorlar. Ilımlı dinci hükümete de bu yüzden destek veriyorlar. Ben bu ABD'ye sırf bu yüzden bozuluyorum. Ama biz bu oyunu çok rahat bozarız, bozabilmeliyiz. Bozamıyorsak zaten beceremeyiz, ABD ile ortak olsak da sömürülür, kullanılırız. Güçlü olmadın mı, o yana da dönsen olmaz, bu yana da dönsen olmaz... Yani bir komplo teorisi de aklıma gelmiyor değil. Hristiyan dünyasında Evangelist anlayışlarla Hristiyan fanatizmini, İslam dünyasında da ılımlı ayaklarından gidip sonra İslam fanatizmini canlandırıp medeniyetler çatışması mı hazırlıyorlar, ya da yeni bir "yeşil kuşak projesi" mi? Her şey olabilir. Politika, kaotik bir zemindir. Belirlenimci düşünmek hayli zor... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2008 Hani Türkiye'nin adım adım şeriata doğru götürülmeye çalışıldığını söylediğimizde ve İran örneğini verdiğimizde söylenen bir klişe vardır: "Türkiye İran olmaz" diye. Ben de buna benzeyecek ama, "Türkiye Irak olmaz" diyeceğim. . . . Her şey olabilir. Politika, kaotik bir zemindir. Belirlenimci düşünmek hayli zor... Determinizm ne diyor bu konuda Sayın Demirefe?Her şey olabilir olduğunda görürsünüz mü diyor? MUHABBETLE... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2008 Determinizm ne diyor bu konuda Sayın Demirefe? Şunu der: Nedenleri belirli olan olgularda sonuç kesin olarak kestirilir. Suyun kaç derecede kaynayacağını belirleyen iki etken vardır: Saflık derecesi ve basınç. Bu iki parametreye göre kesin bir kaynama noktası belirleyebiliriz. Fakat yarın havanın yağışlı olup olmayacağı gibi bir konuda, çok daha fazla değişken var. Bugünkü teknoloji ile % birkaç yanılma payımız olabilir. Ama krizde önce Lehman mı batacak başka banka mı konusunda çok fazla değişken var. Öngörü çok daha zor. Ne kadar köfte, o kadar ekmek. Ne kadar değişkenlere hakimiyet, o kadar geleceği kestirim. Determinist dille, ne kadar nedensellik, o kadar belirlenimcilik... Çünkü böyle gerekir-cilik... Nedensellik, gerekircilik, belirlenimcilik... Tripod gibi. Türkçesi sacayak... Bir ekleme yapmak isterim: Küresel konjonktür ibresi çok yakında Ortadoğu'dan Ortaasya'ya kayacak. İsrail bile önemini bir ölçüde yitirecek. ABD yeni ve güçlü bir stratejik ortak arayışında. Kim olabilir aday acaba? Hayret, hiç sır gibi gelmedi bu sorunun yanıtı... Sanırım ABD şunun hesabını yapıyor: Laik bir Türkiye'yi kullanamam. Ama İslamcı bir Türkiye, oraların abisi, ağababası olma hevesine soyunur, Osmanlı damarı kabarır, racon kesmeye kalkar. Arayıp da bulamayacağı lejyoner... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2008 Şunu der: Nedenleri belirli olan olgularda sonuç kesin olarak kestirilir. Suyun kaç derecede kaynayacağını belirleyen iki etken vardır: Saflık derecesi ve basınç. Bu iki parametreye göre kesin bir kaynama noktası belirleyebiliriz. Fakat yarın havanın yağışlı olup olmayacağı gibi bir konuda, çok daha fazla değişken var. Bugünkü teknoloji ile % birkaç yanılma payımız olabilir. Ama krizde önce Lehman mı batacak başka banka mı konusunda çok fazla değişken var. Öngörü çok daha zor. Ne kadar köfte, o kadar ekmek. Ne kadar değişkenlere hakimiyet, o kadar geleceği kestirim. Determinist dille, ne kadar nedensellik, o kadar belirlenimcilik... Çünkü böyle gerekir-cilik... Nedensellik, gerekircilik, belirlenimcilik... Tripod gibi. Türkçesi sacayak... Bir ekleme yapmak isterim: Küresel konjonktür ibresi çok yakında Ortadoğu'dan Ortaasya'ya kayacak. İsrail bile önemini bir ölçüde yitirecek. ABD yeni ve güçlü bir stratejik ortak arayışında. Kim olabilir aday acaba? Hayret, hiç sır gibi gelmedi bu sorunun yanıtı... Sanırım ABD şunun hesabını yapıyor: Laik bir Türkiye'yi kullanamam. Ama İslamcı bir Türkiye, oraların abisi, ağababası olma hevesine soyunur, Osmanlı damarı kabarır, racon kesmeye kalkar. Arayıp da bulamayacağı lejyoner... Peki Sayın Demirefe Determinizm bu konuyla ilgili bir duruş sergilememiz anlayış geliştirmemiz bağlamında ne söylüyor?Gördüğüm kadarıyla yaşayalım görelim onun öncesinde ön yargılı bir duruş,tavır Determinizme ters diyor galiba? MUHABBETLE... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2008 Determinizm bu konuyla ilgili bir duruş sergilememiz anlayış geliştirmemiz bağlamında ne söylüyor? Değişkenleri belirlemenin ardından gelen, değişkenleri istediğimiz biçimde düzenleyip istediğimiz sonuçları almaya çalışmaktır. Bunu söyler... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2008 Değişkenleri belirlemenin ardından gelen, değişkenleri istediğimiz biçimde düzenleyip istediğimiz sonuçları almaya çalışmaktır. Bunu söyler... Hayat, şartlar tamamen bizim kontrolümüzde olan bir labaratuar içinde midir de değişkenleri biz belirleyip istediğimiz sonuçları alabilmeyi öngörelim? MUHABBETLE.... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2008 Hayat, şartlar tamamen bizim kontrolümüzde olan bir labaratuar içinde midir de değişkenleri biz belirleyip istediğimiz sonuçları alabilmeyi öngörelim? Değildir. Ama, hedeflenen nihai amaç o. Amacın ulaşılabildiği kadarı hedeflenirsa amaç olmaktan çıkar. Yüzde yüzü hedeflersin ama, ulaşamazsın, o ayrı... Sen yine yüzde yüzü hedefine alacaksın... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2008 ABD basbayağı açık açık Türkiye'den ılımlı bir İslam kimliği bekliyor.... Bunu görmemek mümkün değil, çok açık ediyorlar. Bunu ne düşünerek istiyorlar diye düşünüyorum..... ABD'yi müslüman halklara ortak olarak benimsetiriz diye düşünüyor olmalılar. Bu düşünceye paralel olarak, şimdi de Obama'nın kesinlikle başkan seçileceğine inanıyorum. Bu da ABD'nin dünyada sempati kazanmasının bir yolu olacak çünkü. Daha önce Mc Cain'e şans veriyordum. Fakat konjonktür değişti. Şu an ibre çok daha büyük olasılıkla Obama'yı gösteriyor. Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2008 'Bana kötülük yapabilirler, uyarıldım'... 'Müslümanlar içinde İsrail ve ABD ile sıkı işbirliği yapanlar var' diyen İslamcı yazarı kim uyardı? Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi dünkü köşesinde “Uyarıldım” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Hatırlanacağı gibi, Eygi son dönemde Fethullah Gülen Cemaati’nin uluslararası ilişkilerini eleştiriyor ve cemaati ABD ve İsrail ile ilişkili olmakla suçluyordu. İslami kesimin sevilen yazarı Mehmet Şevket Eygi son yazısında da yazdıklarından ötürü kendisine gelen bir uyarıyı kaleme aldı. Yaşanan bazı suikastleri hatırlatan Eygi, 'Bana kötülük yapabilirler' dedi. İşte o yazı: Uyarıldım... BİR uyarı (tehdit değil) aldım. Bazıları yazılarımdan rahatsız oluyormuş. Bendenize kötülük yapabilirlermiş. Türkiye, casusların cirit attığı bir ülke haline geldi. CIA, MOSSAD ve ötekiler... İsrail’i tenkit etmek, o tenkitler yüzde yüz doğru olsa da antisemitizm olarak algılanıyor. Müslümanlar içinde İsrail ve ABD ile sıkı işbirliği yapanlar var. Filistinliler, Iraklılar, Afganlar, Somali halkı eziliyormuş... Müslümanlara yapılan zulümler birilerini fazla ilgilendirmiyor. Onların kendi dünyaları, kendi hesap ve menfaatleri, kendi stratejileri var. Bu memlekette Başbakan bile güvende değil. Etrafında çelik bir ağ gibi korumaları var. Yollardan eskortlarla geçiyor. Son bir yıl içinde onbeş kadar suikast atlatmış. Birçok gazetecinin, iş adamının, önemli VIP şahsiyetin gorilleri var. 1950’li yıllarda Başbakan (eskiden Başvekil denilirdi), bazen bir arkadaşı ile sokağa çıkar, yürüye yürüye konuşa konuşa gezerlerdi. Korumaları onu çok uzaktan takip ederdi. Beyoğlu’nda okuduğum sıralarda duymuştum. Başbakan İstiklâl Caddesi Kanzuk eczahanesi yanındaki Abdullah lokantasında tek başına yemek yemiş, garsona, o zamanın parasıyla beş lira bahşiş bırakmış... Artık o günler mazide kaldı. Ülkemizde güvenlik yok. Korku, endişe, tedirginlik hakim. Onların, birilerinin, bazılarının hışımlarından nasıl koruyabilirim kendimi? Bazı konularda yazmam gerekiyor galiba. Muhataplarımın çok kindar olduklarını biliyorum. Kinleri ayaklarına dolaşır inşaallah. Bu devirde bir insana zarar vermek ne kadar kolaylaştı. Turgut Özal’ı, Adnan Kahveci’yi bile esrarengiz şekilde öldürdüler. Ergenekon’un büyük aktörlerinden biri -rivayete göre- Başbakanın öldürülmesini istemiş. “Bir Numara” bunu kabul etmemiş, o bize lazımdır demiş. Bir Müslümanın korunma konusunda yapacağı ilk iş Allah’a iltica etmektir. Bu konuda müstecab ve müessir dualar vardır. Temiz niyetle verilen sadakalar belâ ve musibetleri savar. Korktuğum için mi yazıyorum bu satırları? Kesinlikle hayır: Bir gazete yazarı bazı hususları okuyucularıyla paylaşmalıdır. (Not. Benim, sizin, hepimizin telefonları dinleniyor. Günün 24 saatinde devamlı kontrol altındayız. Megakentin her yeri (tekrar ediyorum her yeri) dijital kameralarla gözleniyor, bilgiler elektronik hafızalarda depolanıyor. Vatandaşların gizli halleri, mahrem hayatı didik didik inceleniyor. Kimse bu durumdan ****** olmasın.) Mehmet Şevket Eygi / Milli Gazete Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.