Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Engin Çeber ıslatılıp, sopayla dövülmüş

 

Karakol ve cezaevinde gördüğü işkence sonucu öldüğü iddia edilen Engin Çeber’le ilgili hazırlanan iddianamede ayrıntılara yer veriliyor. İddianamede; Çeber’in ilk olarak 1 Ekim’de karakolda 14 dakika ıslatıldıktan sonra sopayla dövüldüğü belirtiliyor.

 

 

Hazırlanan 24 sayfalık iddianamede, Engin Çeber’i ölüme götüren süreçte 3 ayrı suç yeri gösteriliyor. Buna göre; ilk olarak Çeber ve 3 arkadaşına İstinye Muhsin Bodur Polis Merkezi’nde 13 polis tarafından eziyet ediliyor.

 

 

İddianamede, Engin Çeber’in Metris Cezaevi kabul ve arama bölümünde 4 jandarma tarafından tekme, tokat, diz, cop ve kafa atmak suretiyle dövüldüğü; Özgür Karakaya’nın arama odasından çıkarken iki ayağının üzerine basmakta zorlandığına dair görüntüler bulunduğu yer alıyor.

 

1 Ekim’de saat 08.00’de başlayan ve 14 dakika 37 saniye süren sayım süresinin büyük bölümünde, vücudu ıslatılan Engin Çeber’in koğuşa getirilen sopa ile dövüldüğü, bu durumunda kamera kayıtlarında yer aldığı anlatılıyor.

 

İddianamede ayrıca B-8 koğuşunda sayıma katılmadığı için 7 Ekim sabahı infaz koruma memurları Nihat Kızılkaya, Selahattin Apaydın ve Sami Ergazi’nin Çeber’i önce baş ve boyun bölgelerine vurarak dövdükleri ardından Selahattin Apaydın’ın Çeber’in kafasını önce koğuş duvarına ardından da demir kapıya birkaç kez vurduğu yer alıyor.

 

Bu olaydan sonra hastaneye kaldırılan Engin Çeber, 3 gün sonra ölüyor.

 

Dövme olayına karışan 3 infaz koruma memuru ile nöbetçi müdür Fuat Karaosmanoğlu’nun işkence ile adam öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor.

 

3’ü müdür, 42 infaz koruma memuru, 4 jandarma, 1 doktor ve 13 polisin yargılanmalarına 21 Ocak ayında başlanacak.

  • 3 ay sonra...
Gönderi tarihi:

Sabah akşam su döküp ıslatılıp, tahta sopalarla dövüldü.

Ayakta sayım vermeyen, direnen insanlıktı.

Üstelikte bayram boyunca polis gardiyan eşliğinde devam etti bu işkence.

Bir hafta dayanabildi ve döve döve katledildi.

 

Tek suçu devletin izniyle çıkarılmış, gazete ve dergi bayilerinde satan bir yayının satışını yapmaktı.

Muhtemelen de ilk mahkemede serbest bırakılacaktı.

Sağ aldığını öldüren bir adalet sisteminin bakanı devletim ve hükümetim adına özür dilerim dedi.

19 görevli açığa alındı, haklarında soruşturma açıldı.

 

Umarız bu sefer ki soruşturma göstermelik bir yargılamadan ibaret olmaz.

İnsan hakları ve demokratik kitle örgütleri hak ihlallerinin takipçisi olacaklarını ve bu olayın peşini bırakmayacakları yönünde basın açıklamaları yaptılar.

Tek tesellimiz onlardır.

 

Bu sabah Umur Talu, uyuyan insanlığın vicdanına bir çizik atacak kadar acı bir yazı yazmış.

 

 

Mektubun vicdan azabı

 

Tutun ki o sizsiniz.

Kardeşiniz.

Evladınız.

Arkadaşınız.

Şöyle bir tanıdığınız.

Hiç tanımadığınız.

Pazartesi mektup yazıyor.

Savcıya hitap ediyor.

Hukuk arıyor.

İmdat diyor.

Canı acıyor.

Korkuyor.

Siz olsanız, ölmek ister misiniz?

Cezaevi koğuşunda.

Zaten polisler döverek yollamışlar içeri.

Tutuklu.

Daha önce dövülerek felç edilmiş arkadaşı.

Bunu protesto için sokağa çıkmış.

Orada dövülüp alınmış.

Cezaevinde de askerler var.

Onlar da dövüyor.

Pazartesi mektup yazıyor.

Savcıya hitap ediyor.

Hukuk arıyor.

İmdat diyor.

Canı acıyor.

Korkuyor.

Siz olsanız, ölmek ister misiniz?

Savcıya merhabalar diyor.

Muhtemelen kolu acıyor.

Parmağı acıyor.

Yine de merhabalar diyor.

Başı acıyor.

Bedeni acıyor.

İçi kanıyor.

Yüreği kanıyor.

Siz olsanız ölmek ister misiniz?

Siz orada olmak ister misiniz?

Mektup yazıyor.

Gereğinin yapılmasını istiyor.

Ama mektup koğuşa düşüyor.

Mektup yazan eli, imdat isteyen yüreği, yaralı bedeni, morarmış kafası aynı gün ve sonraki gün darbe üstüne yine darbe yiyor.

Devlet bunun için midir...

Savunmasız insanları yere yıkmak...

Gönderilmemiş mektupları yakmak...

İdam kalksa da döverek öldürmek için midir...

Mektupta bunlar yazmıyor.

Zimmetli sopa, kapı demiri, insafsız yumruklar, imansız tekmeler...

Kafası duvardan duvara vuruluyor...

Duvar, duvarınız vız gelmiyor...

Öldürüyor.

Adı Engin, Soyadı Çeber, devlet elinde ve görevli tekmesinde ölüyor.

Morga giderken bedeni, aklının, fikrinin, bedeninin son çığlığı mektubu düşüverdiği yerden bir başka tutuklu alıyor.

Ölmemek için can havliyle yazılmış son mektup öldürülmüş gencin kan kokulu dosyasına uçuyor.

O mektubu gazeteci İsmail Kaymaz bulup duyuruyor.

Gazeteciliğin o iyi hali en çok böyle insan acıları, insanlığa ihanetler için zaten.

Çığlık çığlığa bir mektubun geç kalmaktan dolayı kurumuş pınarlarının tanıklığını duyurmak için.

Hangi kâğıt, tek sayfada savcıya hitap, merhabalar ve gereğinin yapılması arasında titreyip duran, yerine ulaşmayan, sahibini koruyamayan bir mektup olmak ister ki...

Hangi kâğıt, üç beş satırla kendisine tutunabilmek isteyenin sille tokat ölümüne seyirci kalmayı hafızasından silebilir ki!

 

 

Umur TALU

Gönderi tarihi:

"Bizler burada olması gerektiği gibiyiz, özgür tutsaklığı temsil ediyoruz."

 

Metris'te, defterine karaladığı satırlarda, "Güzel günler göreceğiz" diyordu inançla, "Karamsarlık, durgunluk yok" diyordu kararlılıkla. Umutla bakıyordu hayata.. O umuttu işkenceciler karşısında direnmesinin sebebi... Zulmün onu katledeceği Metris'ten yazdığı son mektubu, anısına yayınlıyoruz:

 

Merhaba!

 

... Orada bulunan tüm canlara kucaklar dolusu selam ve sevgilerimi sunuyorum. Ben neredeyim? Vallahi 80'lerde tarihte tek tip elbiselere karşı, 12 Eylül cuntasına karşı direnişlerle sözedilen, tarih sayfalarına geçen yerdeyim. Metris'deyim. Bizi, bayram arifesi aldılar buraya getirdiler. Pazar günü istanbul (Derbent'de) Ferhat Gerçek'le ilgili bir basın açıklaması yaptık. Ondan sonra da Yürüyüş dağıtalım dedik. Pat polisler geldiler, benim ve Özgür Karakaya'nın aranması olduğu gerekçesiyle, biz derhal saldırıya uğrayarak yaka paça hiçbir şey anlamadan gözaltına alındık. Bizlen beraber (Okmeydanı'ndan Cihan Güz ve Aysu abla (Baykal) toplam 4 kişiyiz.

 

Ben, Özgür Karakaya, Cihan Metris'de yatıyoruz. Aysu Baykal ablayı da... Bakırköy'e yolladılar. Üçümüzü de ayrı ayrı koğuşlara koydular. Ya abi, şimdi sen de, oradaki arkadaşlar da şimdi beni merak etmişsinizdir. Ne deseniz haklısınız. Gerçi geçenlerde ... abilere gittim... onunla da görüştüm, sizlere de selamlarımı ilettim. Tam çıktım dışarının havasını aldım, dediler sana bu kadar yeterlidir. 20 aylık bir aradan sonra... Bu kadar uzunca bir ara anlaşılan. Tutuklanışımda hemen siz aklıma geldiniz, hemen bu boşluğu doldurayım, sonra demeyin bu Engin nerelerde kaldı.

 

Abi oralar nasıl, bıraktığım gibi mi? Dolaşmalara da yeni yeni başlamıştım. (...) Yorum konserine de gittim. .... Haberiniz ola yeni tahliyeler heyecanla bekleniyor... Sincan'dan bir tahliye daha var idi, onu da görmeden geldik. Ya abi bu arada unutmadan sen kimin yanındasın? Senin yanına en son duyduğuma göre Sinan ve inan kardeşleri getirmişlerdi değil mi. Bizim Hüseyin'i ne yaptılar, ne vaadler etmiştik. Bir sürpriz onu da ilyas'ların yanına götürmüşler, çok iyi olmuştur. Benim ismim okunduğunda ben ilkin anlayamadım, sonra askerin bize saldırması mahkeme çıkışı ringlere götürülürken Cengiz abi bir yandan kafasını ovuyor, sonra da mahalle ile ilgili arkadaşların selamlarını iletiyor, ufak çocukların fotoğraflarını çekip bana yolla diyordu. Onun dediklerini aynen ilettim arkadaşlara, onlar da göndereceklerdi. işte bu abi.

 

Başka da abi vallahi benim de yatmadığım cezaevi kalmadı. Tekirdağ, Bayrampaşa, şimdi de Metris'deyim, adli tutukluların arasındayım. Fazla kalmayız, bir bakmışsın mektup sana gelmeden pat dışarıdayım. Burda zamanımı şu an, kitap okuyarak değerlendiriyorum. Nazım Hikmet [okuyorum] gazetelerden de Sabah, Hürriyet geliyor. Daha bize Avukat, ziyaretçi vs. gelen olmadı. Bakalım gelecekler mi?

 

Adlileri de hiç sorma onların yaşantılarını, burada gün sayıyorlar. Her dinden, memleketten insan manzaraları, her memleketten var. Hepsi de kapıdan, mazgaldan gelecek seslere bağlanmışlar.

 

Sizin o tarafları da özlemedim değil, şimdi deseler gider misin, koşa koşa giderim gelirim.

 

Sen arkadaşlara benden taraf selam söylersin, iyi olduğumuzu. Ha unutmadan şu bizim Hüseyin de gönderebilirse, bizim defterleri fotoğrafları yollasın...

 

Abi ben de kaçmadan son olarak ne diyeyim, herkese sevgiler selamlar, yürek dolusu selamlar. Unutmadan komüncü kimse, benden taraf herkese çikolata dağıtsın. Herkesten mektuplar bekliyorum. Bizler burada olması gerektiği gibiyiz, özgür tutsaklığı temsil ediyoruz.

 

Kendinize çok iyi bakın!

Sıkıca kucaklayıp öpüyorum.

Sevgilerimle.

Engin ÇEBER

Metris T Tipi Kapalı Ceza infaz Kurumu / 2 Nolu B-8

 

 

Ben bu uzun yolu bildim bileli

Kalbim özgürlük için çırpındı

Düzenin kötü gidişine

Ellerimi açıyorum

Göğsümü siper ediyorum

Nice zalimler vurdu bedenime.

Yılmadan

Elimde bir pankart

Daldım emekçilerin

ezilenlerin arasına...

insanlar ölüyor

Mapus denen yerde

Birileri duymalı

burada yaşanan gerçekleri

Ölüm nasılsa

elbet bir gün gelecek

Varsın

özgürlük için

aksın kanım.

 

28 Ağustos 2008

Engin ÇEBER

 

Yürüyüş

Gönderi tarihi:

Mahkeme de ki polisin işkencede ki ölümle ilgili ifadesi...Sadece bir örnek;

 

"Sanık polis memuru Mehmet P. de polis merkezinde Çeber ile gözaltına alınan ''Özgür'' adlı kişinin üstünü aramaya çalıştığını belirterek, ''Çağırdım, kalkmadı. Kolundan tutup kaldırdım, direndi. Sağa sola rastgele tekme savuruyordu. Amacı kendini yaralamaktı. Biz de kademeli ve orantılı olarak güç kullandık. Başka bir polis memuru arkadaşımla kol ve ayaklarından tutarak nezarete götürdük. Bu sırada sağ gözüme yumruk attı. Kendimi geri çektim. O sırada ayağım havaya kalktı. Şahsı bıraktık, ama yumruğu yedik'' dedi."

 

Siz inandınız mı :excl:

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.