Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2009 Böyle bir taraflaşma yapmanızı kabul etmiyorum. Öyle bir anlatmışsınız ki, tüm solcular vatanseverdi, tüm sağcılar NATO uşağıydı, sağcılar solcuları katliam yaptı! Böyle bir şey yoktur. Duvarlara "kan gölü üzerinden kızıl devrim güneşi doğacak" yazanlar, kansız devrim olmayacağını savunanlar kimdi? Sağcı mı solcu mu? Ben bu sağ sol tanımlarını kabul etmiyorum. Ben bilmem sağı solu. Bu ülkede Varşova paktına girme yanlısı olanlar ve bunu istemeyenler vardı. CIA'dan bahsettiğiniz oranda, hatta iki katı KGB'den de bahsetmelisiniz. Boğazlarda gözü olan, Stalin zamanında resmen ve alenen talep eden Sovyetler'di. Türkiye NATO'ya kendini savunmak için girdi, yeşillik olsun diye değil! Kurtuluş Savaşı ve Atatürk'ten beri Türkiye'yi Sovyet eksenine sokmak isteyenler vardı, ne Atatürk izin verdi, ne sonra izin verildi. Az kalsın başaracaklardı, 12 Eylül oldu. Olay budur. Bu sağcılar solcular söylemlerini bırakın artık. Sağcı solcu diye bir şey yoktur... Hic sasmamak gerek, bazilarimiz neyi ne zaman ve nicin yazdigimizi hatirlamiyoruz, dün yok dedigimize bugün var diyoruz, sorarsan ciddiye almiyormusta ondan dolayi cevap vermiyormus. Bana vermiyorsa diger yorumcularada mi saygisi yok acaba. bazi arkadaslarin düsünceleri berrak olmadigi icin, söylemleriyle sadece kafa karistiriyorlar, bir bakiyorsun en keskin solcu oluyorlar bir de bakiyorsun en keskin sol karsiti. Anlamak zor biraz. En iyisi sizde idare edin derim. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2009 Lozan Antlaşmasını imzalamamış bie devlettir ABD. Bi dakka, aklım karıştı. ABD Lozan'ı niye imzalasın? Taraf değildi ki Lozan'a? Dünyada imzalanan tüm anlaşmalara imza koyuyor mu ABD? Lozan'da taraflar Osmanlı Devleti topraklarını işgal etmiş olan Avrupa devletleriydi. Bu işgale katılmamış olan, örneğin Norveç de imzalamamştır sanırım. ABD Lozan'ı tanır, aksine bir şey hiç duymadım... ABD Türkiye'nin ve Osmanlı'nın hiç savaşmadığı nadir ülkelerden biridir. Savaşmadığı bir yana, müttefik olmadıkları bir Körfez savaşı var yanılmıyorsam... Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2009 ABD sadece bugün için değil, Türkiye için her zaman bir tehlikenin adıydı aslında. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ve bağımsızlığını tescil eden Lozan Antlaşmasını imzalamamış bie devlettir ABD. Ayrıca daha o yıllarda Anadoluda bir Kürdistan kurulması için o zamanki kürtçülere verdiği sözler de yzaılı belgelerde mevcuttur. AKP'ye bırakılan harabe değildi ama ülkemizin o zaman da çözemediği sorunları vardı. Bugün ise AKP'den önce Türkiye'nin olan bazı haklarımız, Kıbrıs'lı rumlara, bölücü kürtçülere kaptırılmış durumdadır. Ermeni diyasporası ile İsrail arasında işbirliği yapılması da başarıyla sağlanmıştır; bu başarı AKP lideri sayın Erdoğan'a aittir. Dış ticaret açığı ile cari açığın katlanarak büyümesi, dış-iç/kamu-özel sektör borcunun 220 milyar dolardan 610 milyar dolara çıkması ile kredi kartı borçlularının 29 kat artmasında herhalde AKP'nin ve Erdoğan'ın hiçbir payı yoktur. Ama bu hükümetin 2002'de işbaşına gelmesi için, kimseye sormadan ve baraj altında kalacağını bile bile "erken seçim" isteyip bu emeline ulaşan sayın Devlet Bahçeli de üzerine düşen görevi EKSİKSİZ yerine getirmiştir. Sayın Deniz Baykal ise, R.Tayyip Erdoğan'ın başbakan olabilmesi için anayasa değişmeden imkansız olan milletvekili seçilmesinin önündeki tüm engelleri KAHRAMANCA kaldırmıştır. Sadece AKP'nin değil suç veya başarılar, diğer iki muhalefet partisi de aynı oranda sorumlu. Sadece iktidar mı,sadece muhalefet mi? Ben hiç şaşırmıyorum yapılan hesaplara,biz de bir zihniyet sorunu var herşeyden önce.Nedir efendim;başkalarına göre adım atmalar,aynı sorunlarla yıllarca uğraşmalar,ciddiyetsizlik,değersizlik...ben şaşırmıyorum,sadece yazık diyorum. ABD,AKP ve bırakılan harabeler hakkında düşündüklerimi bir önceki ileti de yazdım. Ben,ABD'NİN NASIL DA SAVAŞ UÇAKLARI İLE KENDİSİNDEN ÇOK UZAK DİYARLARA DEMOKRASİ GÖTÜRDÜĞÜNÜ ÇOK İYİ BİLİYORUM. Ve yine ben; KENDİ ÜLKEMİN YAPTIĞI HATALARIN BİZE NELERE MAL OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLİYORUM. Her daim sorun,herşeyi ile sorun. AKP değil,anlayış...Bugün CHP iktidar da olsa ne olur? Söyleyeyim hemen;sadece ibrenin yönü değişir. ABD ve dengeleri değil,kendimizi konuşalım.Biz,kendimize dönemdikçe komşular bizim üzerimizden hesap yapmaya devam edecektir. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2009 sizin ortaya koydugunuz gerceklerin varligina bende inaniyorum.Ben o yazida Türkiye'de genclerin nasil kullanilmis oldugunu anlatmaya calistim biraz. O halde mutabıkız, sorun yok, ben de bir yanlış anlama olmasın diye konuyu açayım dedim zaten. Selam ve saygılar... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2009 bir bakiyorsun en keskin solcu oluyorlar bir de bakiyorsun en keskin sol karsiti. Yok canım, böyle keskin kontrastlar yaratmayalım bence derim. Konuşalım, anlaşalım. Forumun amacı bu değil mi? Herkesin haklı olduğu bir yan, en azından bir yan vardır diye inanırım. Örneğin siz de belirtin sağ - sol ayrımı hakkındaki görüşlerinizi Sayın dünya... Maksat tartışma, suçlamak değil, dayatmak zaten mümkün olamaz. Hani demiş ya kahve bahane diye. Şurada yani tepki ölçmek, bakalım ne tepki gelecek diye uç bir fikri savunan bile çıkıyor. Germeyin fazla hadi, Sayın politika genel çizgide onayladığım bir forumdaştır. Size gelince sayın dünya, şu Ergenekon'u, ha bir de yapay Kürt sorununu bu kadar çok savunmasanız, sizinle de anlaşırdık... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2009 Her daim sorun,herşeyi ile sorun. Bu çok doğal Sayın gökyüzü, bu ülke üç kıtanın kavşağında kilit bir ülke. Tarihin hiç bir döneminde kendi haline bırakılmamış. Bence dünyanın en keskin çelişkilerinin yaşandığı, yetmişiki milletin karşılaşıp bir arada yaşadığı ender bir coğrafya. Bu coğrafyada sorun bitmez, söyleyeyim. Alpaslan çıkmış gelmiş Anadolu kapılarını açmış, başına iş almış. Bana inanın tarihin akışını değiştiren en kilit olaylardandır bu. Kendi yaşadığınız bölgeyi sakın küçük görmeyin, bana inanın dünyanın merkezinde yaşıyorsunuz. Eski CIA başkanlarından birinin sözü: "Ne zaman Dünya haritasına baksam, gözüm Türkiye'ye takılıyor!" Daha ne diyeyim? Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2009 Yok canım, böyle keskin kontrastlar yaratmayalım bence derim. Konuşalım, anlaşalım. Forumun amacı bu değil mi? Herkesin haklı olduğu bir yan, en azından bir yan vardır diye inanırım. Örneğin siz de belirtin sağ - sol ayrımı hakkındaki görüşlerinizi Sayın dünya... Maksat tartışma, suçlamak değil, dayatmak zaten mümkün olamaz. Hani demiş ya kahve bahane diye. Şurada yani tepki ölçmek, bakalım ne tepki gelecek diye uç bir fikri savunan bile çıkıyor. Germeyin fazla hadi, Sayın politika genel çizgide onayladığım bir forumdaştır. Size gelince sayın dünya, şu Ergenekon'u, ha bir de yapay Kürt sorununu bu kadar çok savunmasanız, sizinle de anlaşırdık... Sn demirefe, sizin söylediginiz gibi Kürt sorunu yapay degil. Inaninki öyle degil. yapay sorunlarin ömrü az olur, ama bakin yapay diye nitelendirdiginiz konu, cumhuriyetin kurulusundan beri karsimiza sorun olarak cikiyor. Bizlere gecmiste devamli birileri önümüzdeki sorunlari görmemek adina inkarciligi asiladilar. Yapay bir sorun bize yillardan beri milyarlarca mal ve binlerce can kaybi verdi. Biraz konuya ciddi bakarsak anlayacagiz. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2009 Bu çok doğal Sayın gökyüzü, bu ülke üç kıtanın kavşağında kilit bir ülke. Tarihin hiç bir döneminde kendi haline bırakılmamış. Bence dünyanın en keskin çelişkilerinin yaşandığı, yetmişiki milletin karşılaşıp bir arada yaşadığı ender bir coğrafya. Bu coğrafyada sorun bitmez, söyleyeyim. Alpaslan çıkmış gelmiş Anadolu kapılarını açmış, başına iş almış. Bana inanın tarihin akışını değiştiren en kilit olaylardandır bu. Kendi yaşadığınız bölgeyi sakın küçük görmeyin, bana inanın dünyanın merkezinde yaşıyorsunuz. Eski CIA başkanlarından birinin sözü: "Ne zaman Dünya haritasına baksam, gözüm Türkiye'ye takılıyor!" Daha ne diyeyim? Peki,siz neden olduğumuz yerden saymaya devam ediyoruz,dengeler de bir ülke mi sadece neden? Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2009 Asagida alintilanan habere göre Cumhuriyet gazetesine yapilan bombali eylemin arastirmasi sonuclandi ve zanlilardan birisinin vermis oldugu mektuba göre olayi yaptiranlarin ERGENEKON oldugunu ve hatta gene ayni suctan tutuksuz yargilanan gazetenin imtiyaz sahibi Ilhan Selcuk'un dahi öldürülecegini söylüyor. Olay gercek olarak sonuc bulursa demek oluyorki bu derin devlet öyle bir pislikki devletin en keskin savunucularini bile kendi kötü emelleri icin kurban edebilecek durumdalar. Danistayi bile onlar yapip sucu baskasina atmak istediler. Hirant Dink olayi bile onlarin plani. Ergenekon'dan her türlü pislik umulur. "Cumhuriyet'e saldırı iddianamesinde bomba iddia! Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılmasıyla ilgili soruşturma tamamlandı. Eylemin Ergenekon tarafından gerçekleştirdiği belirtilen iddianamede zanlılardan Bedirhan Şinal'in mektubu da yer aldı: Önce molotof atıp sonra İlhan Selçuk'u öldürecektik. Ergenekon soruşturmasında Cumhuriyet gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk Ergenekon davasında 'çete lideri' olmakla suçlanıyor İSTANBUL - Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılması olayını ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma tamamlandı. Olayın çıkar elde etmeye yönelik bir faaliyet olmayıp siyasi bir amaç doğrultusunda gerçekleştirildiğinin anlatıldığı iddianamede,"Bu eylemin Ergenekon terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda, örgüt ile irtibatlı kişiler tarafından gerçekleştirildiği kanaatine varılmıştır" denildi. İddianamede ayrıca 8 şüpheli hakkında 8 yıldan 42 yıla kadar değişen yıllarda hapis cezası istendi. 23 SAYFALIK İDDİANAME İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık tarafından hazırlanan 23 sayfalık iddianamede, 29 Mart 2008'de Cumhuriyet gazetesi binasının bahçesine kimliği belirsiz 3 kişi tarafından molotof kokteyli atılmasının ardından soruşturma başlatıldığı anlatıldı. Bölgede bulunan güvenlik ekiplerinin olaya ilişkin olarak yaptıkları yakalama çalışmalarında 15 yaşından küçük U.E.'yi yakaladıklarının diğer iki şahsın ise yakalanamadığının ifade edildiği iddianamede, U.E.'nin olayı Bedirhan Şinal'in yönlendirmesiyle O.A. ile birlikte yaptıklarını anlattığı belirtildi. Olaydan bir gün sonra da Bedirhan Şinal ve O.A'nın yakalandığının kaydedildiği iddianamede, Cumhuriyet Gazetesi avukatı Bülent Utku ile gazetenin idari işler müdürü Reşat Torun müşteki sıfatıyla yer aldı. Olaya dair 6 tanık ile 8 şüphelinin ifadelerine de iddianamede yer verildi. Hakkında İstanbul 3. Çocuk Mahkemesi'nde dava açılan U.E.'nin verdiği ifadede , Şinal'in kendisine silah verdiği ve 'İlhan Selçuk kapıdan çıkınca bu silahla vuracaksın' dediğini söylediği belirtildi. -PAMUK'A SUİKAST KONUŞULUYORDU- Bedirhan Şinal'in emniyette verdiği ifadede, cezaevinde bulundukları sırada Bora Ballı, Seyhun Zayim ve Sinan Çetin'in bulunduğu ortamda Robert Hatemo'nun İstiklal Marşı'nı kötü okuması nedeniyle cezalandırılmak için ayağına sıkılması konusunda konuşulduğunu anlattığı iddianamede yer aldı. Yine Bayram Demir grubunun Eyüp Belediye Başkanı Ahmet Genç'i vurmak konusunda konuştuğunu ve Bora Ballı'nın sürekli olarak Orhan Pamuk'u öldürmekten bahsettiğini anlatan Şinal'in cezaevinden çıktıktan sonra kendisinin İlhan Selçuk olayını unuttuğunu ancak Seyhun Zayim'in kendisini arayarak İlhan Selçuk'un gözaltına alındığını ve olayı gerçekleştirmediği için Zayim tarafından tehdit edildiğini anlattığı kaydedildi. Savcılık ve mahkeme sorgusunda susma hakkını kullanan Şinal'in cezaevinden olaya ilişkin bilgi vereceğini belirterek mektup yazdığı ve 2 Nisan 2008'de savcılık tarafından ifadesinin alındığı anlatıldı. -ŞİNAL'İN CEZAEVİ HESABINA PARA YATIRILDI- Bedirhan Şinal'in Bayrampaşa Cezaevi'nden 4 Aralık 2007 tarihinde tahliye olduğu ve C-27 numaralı koğuşta kaldığı, aynı koğuşta Seyhun Zaim, Bora Ballı, Sinan Çetin ve Bayram Demir isimli şüphelilerin de kaldıkları, şüpheli Boğaç Kaan Murathan'ın da 19 Temmuz tarihinden 23 Ekim 2007 tarihine kadar C-7 numaralı koğuşta kaldığının belirlendiği kaydedildi. Şinal'in cezaevinde kaldığı süre içerisinde Yüksel Özdoğan ve Av. Ertuğrul Yılmaz tarafından ziyaret edildiği ve hesabına bu şahıslar ile Fatma Şinal tarafından değişik tarihlerde paranın yatırıldığını anlatıldığı iddianamede, Yüksel Özdoğan'ın 12 ve 18 Mayıs 2008 tarihlerinde kendisini ziyaret ettiği ve Şinal'in iddiaları arasında geçen hususlardan biri olan Sedat Peker'in Ergenekon soruşturması kapsamında 19 Mart 2008 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ifadesi alınmak üzere gönderildiğinin cezaevi kayıtlarından belirlendiği ifade edildi. Bedirhan Şinal'in Bayrampaşa Cezaevi'nden tahliye olduktan sonra Seyhun Zayim'i dayısının oğlu sıfatıyla ziyaret ettiğinin ifade edildiği iddianamede, "Bedirhan Şinal'in Bayrampaşa Cezaevi'nden tahliye olmadan önce suça konu olaya dair alınan kararların yerine getirilmesi için şüpheliler Seyhun Zayim ve Bora Ballı ile koordine içerisinde olduğunu, şüphelilerin Bedirhan'ı talimat verip azmettirdiklerine dair iddialarını doğrular nitelikte olduğu değerlendirilmiştir" denildi. -ADRES ERGENEKON SANIĞINA AİT- Bedirhan Şinal'in Edirne F Tipi Cezaevi'nde arkadaşı Tufan Yüce'ye bir mektup gönderdiğinin anlatıldığı iddianamede, Şinal'in mektupta Şişli'de Cumhuriyet Gazetesi binasının bulunduğunu İmtiyaz Sahibinin İlhan Selçuk olduğunu, bu şahsın öldürülmesinin kendisine verildiğini fakat bu işi gerçekleştiremeden paket olduğunu, bu yüzden kendisine işi veren ağabeylerinin canının sıkkın olduğunu ve kendisine güvendiğini söyleyerek İlhan Selçuk'u öldürmesini paket olma işini kafaya takmamasını anlattığı ve bir telefon numarası vererek aramasını ve aradığı şahsın konuyu detaylı olarak kendisine anlatacağını söylediği belirtildi. Mektubun gönderildiği adresin yapılan incelemelerde Muhammet Yüce isimli Ergenekon şüphelisi olan tutuklu şahsa ait olduğu, adreste ailesinin oturduğu, Tufan Yüce isimli bir şahsın da bulunmadığı belirtilerek, Şinal'in mektupta yazdığı telefon numarasının ise Emin Gürses'a ait olduğunun belirlendiği anlatıldı. MEKTUBA CEZAEVİ YÖNETİMİ EL KOYDU Yine Şinal'in Edirne F Tipi Cezaevi'nden İlhan Selçuk'a da bir mektup göndermek istediği ancak cezaevi yönetiminin el koyduğu mektupta, aslında gazeteye bomba atıp ardından kendisini öldürmesi gerektiğini ama kendisinde öldürme arzusu olmadığı için eylemi basit bir eylem haline getirdiğini, isteseydi kendisini kolaylıkla öldürebileceğini, elinde Selçuk'a ait bilgi ve belgelerin bulunduğunu öldürülmemesinin öldürülemeyeceği anlamına gelmediğini, düğmeye basıldığında öldürüleceğini belirttiği kaydedildi . Mektupta ayrıca, Selçuk'un kendisine dikkat etmesi gerektiği, hala yaptığı gibi yanlış yolların peşinden gitmekten vazgeçmesi gerektiği şeklinde anlatımların yer aldığı ve bu mektuptan kimsenin haberinin olmamasının istendiği ifade edildi. Her iki mektubun değerlendirilmesinde İlhan Selçuk ve Muhammet Yüce isimli şahısların Ergenekon soruşturmasında şüpheli olan şahıslar olduğu, mektuplardaki adresler ile şüphelilere ait adres kayıtlarının Ergenekon soruşturması kayıtlarındaki adreslerle aynı olduğu ve yine Emin Gürses'e ait telefon numarası ile Bedirhan Şinal'in Yüce'ye mektupta bildiği numaranın aynı olduğunun belirlendiğine iddianamede yer verildi. TALİMATIN MURATHAN'DAN OLDUĞU İDDİA EDİLDİ İddianamenin değerlendirme bölümünde eylemin, suç tarihi öncesinde Bayrampaşa Cezaevi'nde tutuklu bulunan Bedirhan Şinal'in, tutuklu diğer şüpheliler Bora Ballı, Seyhun Zayim ve Bayram Demir'in azmettirmesi sonucunda 15 yaşından küçük şüpheli U.E. ve O.A. ile birlikte gerçekleştirmiş olduğu ve talimatı ise Boğaç Kaan Murathan tarafından verildiği belirtildi. Eylemin, ilk önce İlhan Selçuk'un öldürülmesi şeklinde planlandığı, ancak Bedirhan Şinal'in cezaevinden çıkmasından sonraki süreçte beyanlarında da belirttiği gibi Murathan ile yaptığı ses getirecek farklı bir eylem yapılması yönündeki görüşmelerden sonra molotoflu saldırı olarak gerçekleşmiş olduğu kaydedildi. SEDAT PEKER'İN ADI DA İDDİANAMEDE Murathan'ın arşiv kayıtları incelendiğinde çıkar amaçlı suç örgütü lideri Sedat Peker ile alakalı olduğu, yine şüpheliler Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim'in de çıkar amaçlı suç örgütü üyesi olmak ve örgüt faaliyetleri çerçevesindeki eylemlerinden dolayı suç kayıtlarının bulunduğu, Bedirhan Şinal'in daha önceden Bora Ballı ve Seyhun Zayim'in talimatlarıyla değişik eylemler gerçekleştirdiği anlatıldı. Şinal'in, Ballı ve Zayim'in tetikçiliğini yapan bir konumda olduğu, diğer şüphelilerin beyanlarında da Şinal'in Bora, Seyhun ve Hasan'a reis olarak hitap ettiğinin anlatıldığı iddianamede, şüpheliler Fatih Derdiyok ve Murat Aplak'ın da suça konu olayda kullanılan molotof kokteylinin hazırlanması aşamasında Şinal, U.E, ve O.A. ile birlikte hareket ettiği ve molotofun bu şahıslarca hazırlandığı ifade edildi. SAVCIYA GÖRE EYLEMİN AMACI SİYASİ Olay öncesi Cumhuriyet Gazetesi ve çalışanlarına yönelik herhangi bir haraç ya da tahsilat amacıyla tehdit edildiğine dair bir şikayetin bulunmadığı, bu durumda suça konu eylemin çıkar elde etmeye yönelik bir faaliyet olmayıp siyasi bir amaç doğrultusunda gerçekleştirildiği belirtildi. Şinal'in cezaevinde bulunduğu sırada devamlı ve gizli olarak cezaevi hesaplarına para aktarıldığı, bu konuya ilişkin Şinal'in beyanda bulunmak istemediği ve soruşturma sırasında iletişim tespit tutanaklarına yansıdığı şekliyle Şinal'in eylemin arkasında Kandıra'da yatan V'nin olduğundan bahsederek suça konu eylemin Ergenekon örgütü ile irtibatlı olduğuna dair şifreli bilgi aktardığı ifade edildi. ŞÜPHELİLERİN ERGENEKON İLE İRTİBATLI OLDUĞU ÖNE SÜRÜLDÜ Şinal'in iletişim tespit tutanaklarına yansıyan görüşmeleri ve cezaevinden İlhan Selçuk ve Tufan Yüce isimli şahıslara yazdığı mektuplarla ilgili yapılan araştırmalarda mektuplarda ismi geçen İlhan Selçuk, Tufan Yüce ve bu mektupları yazdırdığı iddia edilen Hüseyin Görüm'ün Ergenekon operasyonu kapsamında şüpheli olduğu belirtildi. Bununla birlikte şüpheli Şinal'in beyanlarında Robert Hatemo ve Orhan Pamuk'a karşı suikast hazırlanmasına yönelik görüşmelerin olduğu gibi hususlar değerlendirildiğinde suça konu eylemlerin ülkede kaos ve kargaşa ortamı yaratarak devlet otoritesini zaafa uğratıp devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik faaliyetler olduğu ve eylemlerin ülkenin kamu düzeni ve güvenliğini bozduğunun anlaşıldığını ifade edildi. İddianamede, "Bu eylemin Ergenekon terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda, örgüt ile irtibatlı kişiler tarafından gerçekleştirildiği kanaatine varılmıştır" denildi. CEZA İSTEMLERİ Bedirhan Şinal'in terör örgütüne yardım etmek, patlayıcı madde atmak ,patlayıcı madde imal etmek ve ruhsatsız silah bulundurmak suçlarından 16 yıl 9 aydan 42 yıla kadar hapsi istendi. Eylemi azmettirdikleri belirtilen Bora ballı, Seyhun Zayim, Bayram Demir ve Boğaç Kaan Murathan'ın "terör örgütüne örgüte yardım etmek ve patlayıcı madde atmaya azmettirmek" diğer şüpheliler Murat Aplak ve Fatih Derdiyok'un "terör örgütüne örgüte yardım etmek ve patlayıcı madde atmak" suçlarından 8 yıl 3 aydan 19 yıl 6 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. O.A.'nın ise "terör örgütüne yardım etmek , patlayıcı madde atmak ve imal etmek " suçlarından 15 yıldan 37.5 yıla kadar hapsi öngören cezanın 18 yaşını doldurmadığı gerekçesiyle indirilerek 10 yıldan 25 yıla kadar hapisle cezalandırması istendi. 8 şüphelinin yargılanmasına İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlanacak. (dha)" Alinti: -http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=922653&Date=20.02.2009&CategoryID=77- Alıntı
Φ yazgan Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2009 Asagida alintilanan habere göre Cumhuriyet gazetesine yapilan bombali eylemin arastirmasi sonuclandi ve zanlilardan birisinin vermis oldugu mektuba göre olayi yaptiranlarin ERGENEKON oldugunu ve hatta gene ayni suctan tutuksuz yargilanan gazetenin imtiyaz sahibi Ilhan Selcuk'un dahi öldürülecegini söylüyor. Olay gercek olarak sonuc bulursa demek oluyorki bu derin devlet öyle bir pislikki devletin en keskin savunucularini bile kendi kötü emelleri icin kurban edebilecek durumdalar. Danistayi bile onlar yapip sucu baskasina atmak istediler. Hirant Dink olayi bile onlarin plani. Ergenekon'dan her türlü pislik umulur. "Cumhuriyet'e saldırı iddianamesinde bomba iddia! Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılmasıyla ilgili soruşturma tamamlandı. Eylemin Ergenekon tarafından gerçekleştirdiği belirtilen iddianamede zanlılardan Bedirhan Şinal'in mektubu da yer aldı: Önce molotof atıp sonra İlhan Selçuk'u öldürecektik. Ergenekon soruşturmasında Cumhuriyet gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk Ergenekon davasında 'çete lideri' olmakla suçlanıyor Alinti: -http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=922653&Date=20.02.2009&CategoryID=77- Bu derin devlet konusu neden bu kadar sulandırılıp, anlamsız hale getiriliyor ? Hayret ediyorum gerçekten. Şu çelişkiye bakın: Zanlı Bedirhan Şinal güya mektup yazmış ve mektubunda diyormuş ki, "İlhan Selçuk'u öldürecektik". Radikal gazetesine sızan bilgiye göre, bir sonraki cümlede de ne deniyor? "İlhan Selçuk Ergenekon davasında "çete lideri" olmakla suçlanıyor." Şu işe bakın siz, ne çete ama !... Bu çetenin bir yetkilisinden emir alan, Bedirhan Şinal, kendi çetesinin lideri olan İlhan Selçuk'u öldürecekmiş....???? Demek bu çete, başkalarının dikkatini çekmek için kendi liderini öldürmeye karar veriyor ????!!!! Peki diyelimki bu çete, kendi lideri olan İlhan Selçuk'u öldürmüş olsaydı, ondan sonra başsız kalan bu çete içinde karışıklıklar çıkmayacak mıydı? Davası uğruna çete, kendini bitirmeyi mi amaçlıyordu yoksa? Bu kadar saçmalıkların "iddia" diye sunulması, sizlerin aklına hiç başka bir şeyler getirmiyor mu? Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2009 Peki diyelimki bu çete, kendi lideri olan İlhan Selçuk'u öldürmüş olsaydı, ondan sonra başsız kalan bu çete içinde karışıklıklar çıkmayacak mıydı? Davası uğruna çete, kendini bitirmeyi mi amaçlıyordu yoksa? Bu kadar saçmalıkların "iddia" diye sunulması, sizlerin aklına hiç başka bir şeyler getirmiyor mu? Her yigit ismine göre hareket eder. Nasilki PKK gibi bir terör örgütünden kanuna saygili eylemler bekleyemezsek, mesela PKK'nin bile kendi üst düzey adamlarini öldürterek, gene köy basip Kürt cocuklari öldürterek devleti suclamaya gitmesi gibi derin devlet diye nitelendirdigimiz Ergenekon gibi örgütlesmeden de kanunlara saygili bir eylem bekle´memiz dogru olmaz. Onlarda kaos ortami yaratárak, demokrasinin önünü tikamak icin, sorunlari cözümsüzlestirmek adina ve cuntacilarin önünü acmak icin, tabiiki kendi adamlarini bile öldürterek insanlari yaniltma yoluna giderler. Baksaniza siz bile inanmak istemiyorsunuz Ilhan Selcuk'u öldürmek istediklerine. Yani bizleri aldatmakta bayagi basariya ulasmislar ve kafalarimizi hala bulandiriyorlar. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2009 Bu derin devlet konusu neden bu kadar sulandırılıp, anlamsız hale getiriliyor ? Hayret ediyorum gerçekten. Şu çelişkiye bakın: Zanlı Bedirhan Şinal güya mektup yazmış ve mektubunda diyormuş ki, "İlhan Selçuk'u öldürecektik". Radikal gazetesine sızan bilgiye göre, bir sonraki cümlede de ne deniyor? "İlhan Selçuk Ergenekon davasında "çete lideri" olmakla suçlanıyor." Şu işe bakın siz, ne çete ama !... Bu çetenin bir yetkilisinden emir alan, Bedirhan Şinal, kendi çetesinin lideri olan İlhan Selçuk'u öldürecekmiş....???? Demek bu çete, başkalarının dikkatini çekmek için kendi liderini öldürmeye karar veriyor ????!!!! Peki diyelimki bu çete, kendi lideri olan İlhan Selçuk'u öldürmüş olsaydı, ondan sonra başsız kalan bu çete içinde karışıklıklar çıkmayacak mıydı? Davası uğruna çete, kendini bitirmeyi mi amaçlıyordu yoksa? Bu kadar saçmalıkların "iddia" diye sunulması, sizlerin aklına hiç başka bir şeyler getirmiyor mu? Sayin Yazgan savcinin görevi iddianame hazirlamak ve mümkün oldugunca inandirici savlar ileri sürmektir.Ergenekon savcilarinin bir yildir zorla hazirladiklari iddianameler ise tam bir film senaryosuna benziyor.Ne yapacaklarini bilemedikleri icin bir tarafta Ilhan Selcuk'u cete basu gösteriyor diger tarafta onun öldürülecegini ileri sürüp ta bir celiskiye giriyorlar.Bir ara Ergenekon'un basi olmustu Ilhan Selcuk! Savcilar aldiklari talimat dogrultusnda hareket ediyorlar,zaten Zekeriya Öz'ün secilmis olmasi bile komployu gözler önüne sermektedir,demistik ya;Martin Luther King ve Kennedy'nin suclularida Ergenekonculardir.Sira bunu söylemeye gelecek bu gidisle,eger yarin Amerika Adalat bakanliina basvurup,ya su bizim Kénnedy'ide heralde sizin Ergenekon halletmisti bi arastirin iddianame yazin derse kimse sasmasin,AKP döneminde hersey mübahtir. Bu arada AIHM'ne ilk Ergenekonzede basvurusu yapildi.Maddi ve manevi tazminat davasi acildi.Digerleri takip edecek. saygilarla Alıntı
Φ taypa Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2009 çelişki ortasında bir konu var ama 18 sayfa boyunca geriye doğru gittim hep aynı şeyler yazılmış hatta bir yerden sonra konu alakasız yerlere sıçramış dallanmış budaklanmış... arkadaşlar farkındamısınız ergenekon olayı yavaşladı neden dersiniz acaba ???? hiç alakası olmayan kişiler göz altına alınıyor ....???? hazırlanmış olan iddianame hala ortada yok bir kaç arkadaş iddianame filan demiş ...Yapmayın gözünü seveyim elektrik telefon faturası değil bu savcı hazırladığı iddianameyi öyle haldır huldur gün ışığına vermez verse onunda savcı olmaz o makamın ağarlıda bundan gelir.. medyada yer alan habere inanmamak lazım arkadaşlar lütfen sadece tahmin yürütün ..... Erhan Gökselin bir lafı var hiç unutmam adamı ergenekondan dolayı göz altına alıyorlar kendisi soruyor "beni niye göz altına aldınız" "içerde öğrenceksiniz" sonra bomba soru geliyor "isminiz nedir acaba" ve erhan göksel cevabı veriyor "sen tutukladığın adamın adını bilmiyormusun".....düşünün fatih üreğin bile listeye alındığı bir dava için öyle kesin söylemlerde bulunmak yanlış bence arkadaşlar Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 22 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 22 Şubat , 2009 Sn demirefe, sizin söylediginiz gibi Kürt sorunu yapay degil. Inaninki öyle degil. yapay sorunlarin ömrü az olur, Yapaydır. Niye bitmiyor, şundan; bir küçük çizik bile sürekli kaşınır durursa, başa bela bir yara haline gelir... Alıntı
Misafir Domuzbağı Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2009 Karadayı'nın yeni ses kaydı: Sabıkamız fazla Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın yeni ses kaydı, 28 Şubat'ın yıldönümünde yayımlandı. Kayıtta Kayadayı, "12 Eylül'de de vardım. Sabıkamız fazla" diyor. Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın 27 Mayıs, 12 Eylül askeri darbeleri ile 28 Şubat sürecinde oynadığı rolü anlattığı iddia edilen ses kaydı, bir internet sitesinde yayımlandı. Karadayı'nın ses kaydında, Anasol hükümeti döneminde Başbakanlık görevini üstlenen Mesut Yılmaz'a "Size altın tepside bir iktidar teslim ediyoruz. Bunu iyi değerlendirin. Sizin arkanızdayım ama bazı taleplerim var" dediği belirtiliyor. Karadayı'nın bu talepleri partiler ve seçim kanunu ve 8 yıllık eğitim kanunu olarak sıraladığı ifade ediliyor. Aynı kayıtta Karadayı'nın, dönemin Dışişleri Müsteşarı Onur Öymen'den "Birbirimizden habersiz hiçbir şey yapmazdık. Bizim adamımızdı", Tansu Çiller'den de "Beni görevden almaya kalktı" sözleriyle bahsettiği iddia ediliyor. Ses kaydında Karadayı'nın "12 Eylül'de de vardım, planlama grubundaydım, sabıkamız fazla" değerlendirmesini yaptığı da belirtiliyor. Saygılar... Alıntı
Misafir Domuzbağı Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2009 Ergenekon’da bilgiyi kim sızdırıyor? Ergenekon soruşturması sürerken, gazetelerde “gözaltına alınacaklar” diyerek generallerin isimleri yazıldı. İbrahim Şahin susma hakkını kullanırken, suikast listesi yayınlandı. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, avukatları adres gösteriyor. Avukatlar ise sızdırmak değil, belge alamamaktan şikayet ediyor. İşte Ergenekon soruşturması sırasında basına sızan birkaç belgeden örnek. Ergenekon soruşturması sürerken, bazı köşe yazarları isim vererek emekli orgenerallerin gözaltına alınacaklarını yazdı. Bir süre sonra isimleri yazılan generallerden Hurşit Tolon ve Şener Eruygur’un da aralarında bulunduğu üst düzey komutanlar gözaltına alındı. Emekli Orgeneral Şener Eruygur tutuklandığında avukatları henüz savcılık ifadelerini dahi almamışken; Eruygur’un Fenerbahçe’de Orduevi’ndeki ofisinde “kozmik plan” ele geçirildiği yazıldı. Eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin gözaltına alındığında poliste susma hakkını kullandı. Şahin, adliyeye sevk edilmeden suikast listesi yayınlandı. Soruşturma devam ederken Tuncay Güney’in “İpek” kod adıyla MİT’e çalıştığı, verdiği bilgiler ile bir Ergenekon şeması çizildiği ortaya çıktı. Bu bilgiler de henüz dava dosyasına konulmadığı için avukatların ulaşmasına imkanı yoktu. İşçi Partisi’nde bulunduğu öne sürülen Yargıtay krokisi daha operasyon sürerken bir gazeteye fakslandığı ortaya çıktı. Belge yayınlandığında gözaltındaki zanlılar daha savcılığa dahi çıkmamışlardı. İşadamı Mehmet Emin Karamehmet ile emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün konuşma kaydı, eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ile emekli Orgeneral Şener Eruygur’un eşi Mukaddes Eruygur’a ait ses kayıtlarının medyada yer alması, bazı sanıklara ait sorgu zaptlarının avukatlardan önce Kanada’da bulunan bu davanın zanlılarından Tuncay Güney’e ulaşması benzer örnekler arasında yer alıyor. Saygılar... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2009 Ne garip degil mi?Sadece belirli bir kesime ait birseyler internette geziniyor,geri kalanlar ise zemzemle yikanmis gibi.Yani bunun komplo oldugu bile gün gibi ortadadir.Cünkü bu komplolari hazirlayanlarin hep 28 Subat veya ne bilim ona benzer tarihlerle ilgili kasetler CD ler hazirlamalari onlari ele vermiyor mu,bence veriyor.Bu tarz komplolari hazirlayanlarin kuyruk acilarini anlayabiliyorum,cünkü 28 Subat'ta kuyruklari yananlar onlardi. saygilarla Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 "Bir numara yine kurtuldu" baslikli haberi okuyunca bu sahte Atatürkcü ve vatanseverlerin cigirtganliklarini daha da iyi anliyorum. Bizler sadece özgürlük, kardeslik ve insan haklari istedigimiz icin bu beyefendieler tarafindan bölücü ve Türkiye karsiti ilan ediliyoruz, ama davadaki iddanameye bakarsaniz PKK'nin bile onlarin saf ve temiz diye ilan ettikleri ERGENEKONCULAR tarafindan yönetildigi söyleniyor. Iclerinde kim yokki, mafya elemanlarindan tutun, eski katil ülkücülere, ajan provekatür Perincek, Susurluk saniklarindan JITEM'cilere, itirafcilare,...... kadar herkes var. Evet bunlarin tümü en iyi vatansever ve Atatürkcü, ama bizler vatanhainiyiz!!!!! Ben onalrla ayni saflarda olmadigimdan cok memnunum. Benim yerim ezilenlerin yaninda. "‘Bir numara’ yine kurtuldu Ergenekon Davası’nın ikinci iddianamesinde, çetenin PKK’yı yönetip yönlendirdiği tezine yer verilirken tepedeki isim yine saklı tutulacak. Bin küsur sayfalık yeni iddianame, emekli orgeneraller Tolon ve Eruygur hakkındaki suçlamaları da içerecek. MİT’in Ergenekon şemasında ismi kapanan “1 Numara” ise yine gizli tutulacak. İddianamede, PKK, DHKP-C ve TİT gibi örgütlerin Ergenekon tarafından yönlendirildiği tezinin yanı sıra Hablemitoğlu ve Sabancı cinayetleriyle Gazi ve Sivas olayları da yer alacak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen Ergenekon soruşturmasında, ikinci iddianamennin yazılmasına devam ediliyor. Ergenekon davasının ilk iddianamesinde olduğu gibi ikinci iddianamesinde de Ergenekon örgütünün “1 Numarası”nın isminin yer almayacağı öğrenildi. Gazi ve Sivas olayları da var Ergenekon soruşturma kapsamında tutuklanan emekli Albaylar Arif Doğan, Atilla Uğur, emekli Tuğgeneral Leven Ersöz, Gazeteci Tuncay Özkan, eski İstanbul Organize Şube Müdürü Adil Serdar Saçan ile tutuksuz yargılanan emekli orgeneraller Hurşit Tolon ile Şener Eruygur’un aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 56 şüpheli hakkındaki iddianamenin önümüzdeki haftalarda tamamlanması bekleniyor. Soruşturma kapsamında ele geçen belge ve dokümanlar nedeniyle soruşturmanın uzun süreceği belirtilerek emekli orgeneral Kemal Yavuz, eski Özel Harekat Dairesi Başkanı İbrahim Şahin, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek’in de aralarında bulunduğu diğer şüpheliler hakkında ise ek iddianamenin hazırlanacağı açıklanmıştı. İddianamede Sabancı cinayeti, Hablemitoğlu suikastı, Gazi olayları ve Sivas katliamının yer alacağı belirtiliyor. Muvazzaflar da iddianamede 1 Temmuz-19 Eylül ve 23 Eylül 2008’de yapılan üç operasyonla gözaltına alınan şüphelilerle ilgili iddialar ikinci iddianamede yer alacak. Emekli Org. Hurşit Tolon, emekli Albay Hasan Atilla Uğur, Osman Gürbüz, Barbaros Hayrettin Altıntaş, İbrahim Özcan, Birol Başaran, Durmuş Ali Özoğlu, Kemal Aydın, emekli Orgeneral Şener Eruygur, ATO Başkanı Sinan Aygün, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ve Tercüman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ufuk Büyükçelebi, eski Ülkü Ocakları İstanbul Başkanı Levent Temiz, gazeteci Tuncay Özkan, Gürbüz Çapan, Emcet Olcaytu, Adil Serdar Saçan, emekli hâkim Albay Tanju Güvendiren, Hüseyin Nazlıkul, JİTEM’ci emekli Albay Arif Doğan ve emekli Tuğgeneral Levent Ersöz hakkında dava açılması bekleniyor. Ergenekon soruşturması kapsamında bir ilk de yaşanacak. Soruşturma kapsamında tutuklanan ve Hasdal Askeri Cezaevi’nde tutulan muvazzaf teğmenler de iddianamede şüpheli olarak yer alacaklar arasında. 69 kişilik şema Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in de aralarında bulunduğu 86 sanıklı Ergenekon iddianamesenin ek delilleri arasında Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından hazırlanan Ergenekon örgütüne ilişkin şema da yer almıştı. Örgütün “1 Numara”sının üstünün kapatıldığı şemada, örgütün oluşumunda yer alan 14 politikacı, 13 basın mensubu, 19 işadamı, üç itirafçı, dokuz mafya ile bağlantılı olduğu ileri sürülen eski ülkücü, dokuz TSK mensubu, bir yazar ve bir emniyet mensubu ile hayatını kaybeden Eşref Bitlis ve Gülçin Telci’den oluşan 69 kişinin isimleri yer alıyordu. Önümüzdeki günlerde açıklanacak olan ikinci Ergenekon iddianamesinde şemada adı geçen ancak soruşturmanın gizlilği nedeniyle üstü örtülen “1 Numara”nın isminin yer almayacağı öğrenildi. Bu defa ezber bozulacak Ergenekon’un ikinci iddianamesiyle ilgili gelişmeleri ilk olarak dün CNN Türk duyurdu. Edinilen bilgilere göre ikinci iddianame ezber bozacak nitelikte. İddianamede, “Cumhuriyet mitingleriyle hükümet düşürülmeye çalışılıyor”, “Bu mitinglerin beyin takımını da emekli Orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon oluşturuyor” deniyor. Bir diğer önemli başlık da, PKK kadrolarını Ergenekon’un yönettiği iddiası. Ergenekon yapılanmasının Türkiye’de faaliyet gösteren birçok yasadışı örgütü de amaçları doğrultusunda kullandığı ileri sürülüyor. PKK ve DHKP-C örgütleri başta olmak üzere, El Kaide, Hizbullah, Hizbüt Tahrir, TİT ve Devrimci Karargah sıralanan örgütler arasında. Bu örgütlerin Türkiye’de son yıllarda meydana gelen bir çok saldırda Ergenekon adına taşeronluk yaptığı ileri sürülüyor. Edinilen diğer önemli bir ayrıntıyı da çok sayıda PKK’lının gizli tanık olarak Ergenekon savcısına ifade vermesi oluşturuyor. Bi ifadelerin bir çok önemli eylem ve olaya ışık tuttuğu belirtiliyor. Devlet kurumlarında önemli görevlerde bulunan bazı yetkililerin de PKK ve diğer örgütler ile Ergenekon terör örgütü arasındaki bağlantıları kurduğu da yer verilen iddialar arasında." Alinti: -http://www.taraf.com.tr/haber/28933.htm- Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 6 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 6 Mart , 2009 Yargı bağımsızdı değil mi? Ergenekon soruşturması da bağımsız yargının işiydi? Yandaş medyanın teker teker tutuklanacakların isim listesini günler öncesinden açıklaması neydi peki? Ya başbakanın ağzından kaçırdıkları? İnanalım mı şimdi bu soruşturmadaki bağımsızlık hikayelerine? Sabah haber sitelerini açtım, ilk başlık yine şöyle: Bilmediğin şeyler çıkacak, bekle Erdoğan, Ergenekon davasına üstü kapalı atıfta bulunarak, Baykal’a şöyle seslendi: "Belki bunun ardından senin bilmediğin şeyler çıkacak. Bekle, sabırlı ol. Suç sabit olmadıkça, ’Sen suçlusun’ diyemezsin." Erdoğan, özetle şunları söyledi: Bakınız biz mafya, çeteler, hukuk dışı odaklarla mücadele etmeye çalışıyoruz. Onlar bunu da engellemeye çalışıyorlar. Sayın Baykal çıkıyor ’Ben onların avukatıyım’ diyor. Bunu hangi cüretle, nasıl diyorsun? Bırak, hiç olmazsa sessiz kal. Olay yargıdadır. Hani yargıya, hukuka müdahale edilmezdi, hani yargıya güveniyorduk. Sana ne oldu? Belki bunun ardından senin bilmediğin şeyler çıkacak. Bekle, sabırlı ol. Suç sabit olmadıkça ’Sen suçlusun’ diyemezsin. Niçin sabırlı olmuyorsun? Demek ki başka düşündükleri var. Bu tür baskılarla acaba hedef saptırırız, bunu mu düşünüyorlar? Panikteler şu anda, 29 Mart akşamını görüyorlar. Bekleyelim, bekleyelim de Osmanlının son padişahı 1. Tayyip'in burada bildiği birşey yok mu sizce? E nerede şimdi yargının bağımsızlığı? Baykal'a yönelik olarak Olay yargıdadır. Hani yargıya, hukuka müdahale edilmezdi, hani yargıya güveniyorduk. derken bekle sabırlı ol, bilmediğin şeyler çıkacak ne demek? Ben yargıya müdahalenin kralını yaptım, üç gün sonra anlarsınız demek... Şimdi hiç kimse çıkıp da Ergenekon bir rövanş işi değildir filan demesin. Olay ortada, sözlerle sabit. Artık galibiyete inanmış, mutlu-şen hallerinde ağızlarından kaçırdıklarına bile önem vermiyorlar. Neymiş? Bekleyecekmişiz, daha bilmediklerimiz çıkacakmış! Bekleriz padişah efendi, sen de bekle. Daha bunun denizi var feneri var. Sen de bekle. Alıntı
Φ Butterfly effect Gönderi tarihi: 6 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 6 Mart , 2009 Mustafa Balbay ve Neriman Aydın tutuklandı Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 6 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 6 Mart , 2009 Mustafa Balbay tutuklandı 6 Mart 2009 A.A. - ANKA Mustafa Balbay tutuklandı ÇGD: Balbay'ın tutuklanması bir gözdağı mı “Ergenekon” soruşturması kapsamında ek ifadeleri alınmak üzere dün polis zoruyla Ankara'dan İstanbul'a getirilen ve sorgularının ardından tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilen Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ile Neriman Aydın anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs suçlamasıyla tutuklandı. BALBAY İKİNCİ KEZ GÖZALTINDA Balbay ve Aydın, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesinde savcılıktaki işlemlerinin tamamlanmasının ardından tutuklanması talebiyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Mahkeme, yaklaşık 6 saat ifade veren Balbay ile Aydın'ın tutuklanmasına karar verdi. Balbay Metris Cezaevine, Aydın da Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi'ne götürüldü. GEREKÇE: ANAYASAL DÜZENİ DEĞİŞTİRMEYE TEŞEBBÜS Balbay, Türk Ceza Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca “Anayasal düzeni silahla değiştirmeye teşebbüs” suçlamasıyla tutuklandı. ANAYASAYI İHLAL TCK’nın “Anayasayı ihlâl” başlığını düzenleyen 309. maddesi şöyle: Madde 309 - (1) Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar. (2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur. (3) Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. BALBAY’IN TUTUKLANMASINA TEPKİLER Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Hikmet Çetinkaya, yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Mustafa Balbay, 9 ay önce tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Ve tutuksuz yargılanacaktı. Henüz ortada bir iddianame yok. 9 aylık süre içinde ne değişti orasını bilmiyoruz. Bildiğim birşey var; Mustafa Balbay bir gazeteci ve yeri yurdu var. Hergün gazetesine geliyor ve köşesini yazıyor. Ankaralı gazeteciler hem siyasi hem askeri bürokrasiye giren ve yazı yazan insanlar. Bu sekiz aylık sürede ne oldu? Yeni kanıtlara mı gidildi burasını bilmiyor. Mustafa Balbay’ın evinde veya çalışma odasında ne vardır? Kitapları, belgeleri, gazete kupürleri vardır. Mustafa Balbay’ın toprak altına gömdüğü ne silah vardır, he bombası vardır. Balbay, Cumhuriyetçidir, Atatürkçüdür, özgürlükçüdür, ulusalcıdır. Bunlar suçsa bilmiyorum. Bu operasyonlarda önce bir şüpheli bulunuyor sonra kanıta gidiyor, oysa hukuk da önce kanıt bulunur sonra şüpheliyi gidilir. Bu hukuk kuralı Türkiye’de işlemiyor.” Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 9 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 9 Mart , 2009 Suçu: Hükümeti beğenmemek, eleştirmek Eylem: Sivil toplum hareketlerinde yer almak Suçlama: Terör örgütü kurmak İşlem: Suçlama kesinleşmeden at içeri, beklesin Ne zaman kadar? : Allah bilir bir de güdümlü savcı Sonuç: ********... Dikkat ettiniz mi, ne kadar sivrilmiş Atatürkçü, ülkesini seven varsa ergenekon diye içeri atılıyor. Aralarına bir kaç göstermelik mafya kalıntısı ekleniyor. Resim inandırıcı olsun diye çabalıyorlar. Yandaş gazeteler anons ediyor, savcı eyleme geçiyor. Başbakan yolsuzlukların üstüne gideriz diye böbür böbür ediyor!!! Hayret! Deniz feneri dalgaların altında kalmış, sulara gömülmüş. Enkazına sahip çıkan yok, bazılarının ödü patlıyor. Aşırı dinciler bile başbakanın, cumhurbaşkanının ve "bazılarının" ailece yaptıkları israfa, "artık bu şatafata son verin bu ne dine ne başka şeye yakışmaz" diye basbas bağırıyor. Müsiad bile sesini çıakrıp başbakanı eleştiriyor.. Bu komedi içersinde en doğrusunu SİSİ söylemiş: Cumhuriyet kadınlarını canlandırma projemizden sonra içeri alındık! Cumhuriyetçi=Atatürkün emenetçisi olan herkes = Ergenekoncu olduysa, Türkiyenin %70'i içeri alınacak demektir... Yazık bu ülkeye, çok yazık... _________________ Yazabilecek birini bulup çıkarmak da en az yazmak kadar önemli -- belki daha önemli bir iş. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 9 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 9 Mart , 2009 Suçu: Hükümeti beğenmemek, eleştirmekEylem: Sivil toplum hareketlerinde yer almak Suçlama: Terör örgütü kurmak İşlem: Suçlama kesinleşmeden at içeri, beklesin Ne zaman kadar? : Allah bilir bir de güdümlü savcı . . _________________ Yazabilecek birini bulup çıkarmak da en az yazmak kadar önemli -- belki daha önemli bir iş. Gercekten hukuku savunuyorsak ne Ergenekonculari ne de Deniz Fenerini savunmamamiz gerekli. Birini digerine tercih edemeyiz. Bazilarimiz Ergenekoncularin sucsuzluguna ne kadar eminse digerlerinin de malesef Deniz Fenerinin onlar kadar sucsuz olduguna inandiklarina emin. Bu anlamda yazik bu ülkeye derim. Gerisi bos laf. Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 9 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 9 Mart , 2009 Gercekten hukuku savunuyorsak ne Ergenekonculari ne de Deniz Fenerini savunmamamiz gerekli. Birini digerine tercih edemeyiz. Bazilarimiz Ergenekoncularin sucsuzluguna ne kadar eminse digerlerinin de malesef Deniz Fenerinin onlar kadar sucsuz olduguna inandiklarina emin. Bu anlamda yazik bu ülkeye derim. Gerisi bos laf. Tabiiki kimse burda Ergenekon örtüsüyle ülkemizin kangereni olan mafayayi dogudaki uyusturucu ayagi seyhler mafya babalari toprak agalarini bunu susurlukla cikan ayagini Ergenekon´la örtenleri tabiiki savunmuyoruz.. biz diyoruzki kaldirin bu örtüyü.. gercek kirlilik temizlensin Deniz Feneri Susurluk temizlensin diyoruz. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 9 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 9 Mart , 2009 Tabiiki kimse burda Ergenekon örtüsüyle ülkemizin kangreni olan mafayayi dogudaki uyusturucu ayagi seyhler mafya babalari toprak agalarini bunu susurlukla cikan ayagini Ergenekon´la örtenleri tabiiki savunmuyoruz.. biz diyoruzki kaldirin bu örtüyü.. gercek kirlilik temizlensin Deniz Feneri Susurluk temizlensin diyoruz. Madem öyle diyorsak neden Ergenekon tutuklulari icin pesinen sucsuz diyebiliyoruz? Yok efendim onlarin tümü Atatürkcüymüs ve aralarina bir kac tane mafya babasi alarak konuyu carpitiyoruz diyoruz? Bayagi celiskilerle doluyuz. Ergenekon savcilari simdiden bazilarimiz tarafindan cumhuriyet karsiti ilan edildi. Böylemi bizler gercekten de hem Ergenekon cetesine hemde Deniz Feneri sahtekarligina ayni uzaklikta karsi cikacagiz? Diger taraftan "biz" dedikleriniz kimler? Ben burada cogu arkadasin Ergenekon tutuklularini daha bastan beri kesin sucsuz ilan ettiklerine sahitim ve bunu gene buradaki yorumlarla kanitlayabilirim. "Suçu: Hükümeti beğenmemek, eleştirmek Eylem: Sivil toplum hareketlerinde yer almak Suçlama: Terör örgütü kurmak İşlem: Suçlama kesinleşmeden at içeri, beklesin Ne zaman kadar? : Allah bilir bir de güdümlü savcı" Bu alinti sizin son yorumunuzdan ve bu yorumdan anlasilan sizinde Ergenekon tutukluularini simdiden masum görmeniz. Kimsenin Atatürk'ü veya baskasiní arkasina alarak hukuk disi eylemler yapmaya hakki yok. Nasilki iktidar bile koltugunu arkasina alarak Deniz Feneri gibi soyguna sahip cikmaya hakki yoksa, ben Atatürkcüyüm diyerekte digerlerinin insanlari katletmesine, yakmasina, cuntacilik yapmasina hakki yok. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.