Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

MEHMET ALİ ERBİL VE YAPTIKLARINA DAİR..........


VAKANA

Önerilen İletiler

"Mehmet Ali Erbil medya palyaçosu!" Atilla Dorsay'dan "Beyni sulanmış" lafına cevap geldi.

Mehmet Ali Erbil, atv’de yayınlanan programında, "Keloğlan Kara Prens’e Karşı" filmini beğenmeyen sinema eleştirmenlerine, özellikle de Atilla Dorsay’a ağır suçlamada bulunmuştu. Tartışma büyüyor.

 

 

 

Erbil, "O kişinin beyni sulanmış, ne yazdığını bilmiyor. Amerikan filmi hayranı. Türk filmlerini desteklemiyor. Onun dediği filmlere ancak 500 kişi gider. Gidin dediği filmlere gitmeyin" dedi.

 

M. Ali Erbil’in sözlerine, ünlü sinema eleştirmeni Atilla Dorsay’ın yanıtı ise ağır oldu: "Ben M. Ali Erbil’in program yaptığı halkın düzeyine inemem. Ortalama bir zeka düzeyine inen Erbil’in seviyesine inmem. Bir medya palyaçosunun, kişiliğimize, zekamıza uluorta hakaret etmesine de izin vermem. Şüphesi olmasın onu mahkemeye vereceğim..."

 

ARKADAŞLAR MEDYADA VEDE SİNEMADA BİR MEHMET ALİ ERBİL FURYASIDIR GİDİYOR VEDE EĞLENCE

 

ADINA YAPILAN SIĞ VEDE SEVİYESİZ PROGRAMLARIN BAŞINI ŞU ANDA ERBİL ÇEKİYOR......SİNEMADA

 

DA DURUM FARKLI DEİL......SIRF PARA UĞRUNA HABABAM SINIFININ ANISI HAYASIZCA ÇİĞNENİYOR VEDE

 

BUNU ELEŞTİRİMEYE KALKANLAR BİLE NERDEYSE VATAN HAİNLİĞİYLE SUÇLANIYOR.............

 

BU KONULARDA BİR FİKRİNİZ VARSA EĞER BUYRUN.............................

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Adam sanatçı filan değil ki sadece bir şovmen.. Yanlız o değil kimse doğru dürüst Türk sineması yapamıyor ki.. Yani gına geldi artık kilişeleşmiş duygusal ve dramatik Türk filmlerini seyretmekten.. Komedi yapmasınıda beceremiyorlar.. Son zamanlarda bu işi hakkıyla yapan bir iki film oldu onlarda bana göre sırasıyla '' Eşkiya'' ''Her şey çok güzel olacak'' '' Gora'' ve '' Hırsız var'' geri kalanları fasa fiso..

Ha bu arada sinema eleştirmenlerimiz sinemamıza ne katkı yapmışlar bu zamana kadar.. Yani hani al Atilla Dorsayı vur Mehmet Ali Erbile..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Takma Adı : Mali

 

Onu Ünlü Yapan Ne? 17 yaşında Küheylan adlı oyunda başrolde oynamıştı.

 

Birliktelikleri:

Eşi: Muhsine Şehnaz Kamiloğlu

Eşi: Nergis Kumbasar

Sevgilisi: Ebru Cündübeyoğlu, aktris

Sevgilisi: Özlem Yıldız, sunucu

Sevgilisi: Nefise Karatay, manken

Eşi: Sedef (Altuntaş) Erbil

Sevgilisi: Tuğba Coşkun

 

 

Ailesi:

Babası: Sadettin Erbil, tiyatro ve sinema oyuncusu

Annesi: Yurdagül Eken

Ağabeyi: Mustafa Erbil

Kızı: Sezin Erbil, annesi, Muhsine Şehnaz Kamiloğlu

Kızı: Yasmin Erbil, annesi, Nergis Kumbasar

 

 

Ödüllerinden Bazıları:

1974: En iyi Tiyatro Oyuncusu, Küheylan

 

 

Eğitim:

- İlk ve orta öğrenimini İstanbul, Ankara ve Balıkesir'de yaptı.

- 1970 yılında Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Yüksek Bölümü’ne yatılı olarak girdi

 

 

Meraklısına...

 

Dört yaşındayken anne ve babası ayrıldı. Bu nedenle sancılı bir çocukluk ve ilk gençlik yılları geçirdi.

Üvey babası O'nu ve ağabeyi Mustafa'yı istemediği için (Hariciyeci olmak istediği halde) yatılı konservatuar sınavlarına girmişlerdi ancak Mehmet Ali sınavı kazanmış ağabeyi Mustafa ise kazanamamıştı.

Konservatuardan mezun olunca Ankara Devlet Tiyatrosu'na girdi. Ama çok 'fırlama' olduğu için birkaç kez maaş kesme cezasına maruz kaldı.

Daha çok para kazandırdığı için müzikallerde rol almak için İstanbul'a geldi ve İstanbul'da kaldı. Ardından televizyona geçti. İlk olarak Derya Baykal'la ve Çiğdem Tunç ile birlikte program sundu (1984).

Televizyonda daha sonra Can Dostlar, Tatlı Kaçıklar, Çarkıfelek, Aşkım Aşkım, Hastayım Doktor, Büyümüş de Küçülmüş, Şansa Dansa gibi dizi ve yarışma programlarında oyunculuk ve sunuculuk yaptı.

Dünyada sadece 100 kişide görülen ‘kaçış sendromu’ hastalığı var.

 

ŞİMDİ NASIL BİRİ DERSEN BU MALİ KOMİK ASLINDA AMA BAZEN BENDE ÇİLEDEN ÇIKIYORUM DAVRANIŞLARI KONUSUNDA.EVDE BİLE TV.DE GÖRÜNCE ELEŞTİRİLERİMİZE KONU OLUYOR.SONUÇTA BİZ NE DERSEK DİYELİM ADAM GERÇEKTENDE ÇOK İYİ PRİM YAPIYOR İZLENİYOR.....BİZEDE SADECE TEBRİK ETMEK DÜŞER BU DURUMDA.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mehmet Ali Erbil'de, Atilla Dorsay'da ülkenin değerleridir.

 

Mehmet Ali Erbil'i genelde tarzı gereği ben, pop-corn yapıp satanlara benzetirim.

Güzel, zevkli ve renkli bir dünya sunar bize. Çabuk tüketirsiniz, adeta ertesi gün ne yediğiniz hatırlamadığınız pop-cornlar gibidir sundukları. Yalnız zap yaparken ona raslarsanız, "bu sefer n'apıyo

acaba" deyip, bakmadan geçemediğimizlerdendir..

Magazindir, balon köğüdür ama ışıldayan bir yanı vardır.

Halkı kucaklamayı iyi başarır, her şeyi der ama hiç bir şey demiyormuş gibi.

Fırlamadır. Yaşlı olmasına rağmen, hep evin en küçük "şımarık oğludur". Her evin.. her ailenin..

O sıcaklık, o tılsım onda vardır.

 

Atilla Dorsay; Türkiye'de sinema bir kurumsa, o en önemli taşıdır.

Eserleriyle, sinemaya vermiş olduğu bir ömür ve katmış olduğu değerle tariha malolmuş bir sinema adamımızdır. Ağırdır. Yargıları tüm sinema camiasını yönlendirir. Bizleride. Sinemada bir "kamera arkası" olduğunu bize açmış olan odur. Benim sinemayı sevmemde, onun etkisi büyük olmuştur. Belki de bir sürü insanın..Bugün sinema silkinmiştir. Güzel salonlarda, güzel filmler izleyebiliyorsak, elbette bunda bir Atilla Dorsay'ın, payı büyüktür.

 

İkiside ayrı ayrı unutulmazdır. Onların kapışması, bizlere taraf olmayı gerektirmez. Sanatçılar, ayrı yapılarda aslında hassas ve kırılgan insanlardır. Eminim bakış açılarına göre ikisinde de haklılık payı bulunmaktadır.

Umarım daha hoş bir şekilde çözülür aralarındaki bu "magazinsel" söz düellosu !

 

 

Selamlar,

 

SaNTo...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

"Var olmak görünmektir" diyen "Gösteri tanrısı" Mehmet Ali Erbil'i yarattı

Küheylan'dan yarış atına...

 

Çocukluk mirası bir sevgisizliğin bedelini gündelik değiştirdiği sevgililerine mi ödetiyor? Şımarıklık yüzünden kesilen birkaç maaşının acısını, şımarıklığa boğduğu bizlerden mi çıkarıyor? İdealist olamamışlığını, idealistlere kara çalarak mı telafi ediyor?

 

Bugün gibi gözümün önünde:

13 yaşındaydım. Şımşık giyinip Ankara'nın gösterişli Büyük Tiyatro'suna "Küheylan"ı

izlemeye gittik.

Salonun ortalarında bir yerde oturuyordum.

Oyun, ruhsal sorunları olan bir genci anlatıyordu.

Sahnedeki iki adam resmen büyülemişti beni:

Birisi Kerim Afşar'dı.

Diğeri 17 yaşında bir genç:

Adının Mehmet Ali Erbil olduğunu, Cüneyt Gökçer'den ders aldığını fuayede öğrenecektik.

Başının iki yanına geçirdiği at şeklindeki masklarla sahnenin ortasında öyle şahlanıyor, çığlık çığlığa, haykıra haykıra öyle muhteşem bir oyun sergiliyordu ki, değil birkaç yıl, ömür boyu unutmadım o performansı...

Nitekim o yıl en iyi oyuncu ödülü almıştı.

Bana o yaştan tiyatroyu sevdiren iki adamdan Kerim Afşar'ı yıllar yılı izledim aynı sahnede...

"Küheylan"ı ise bir daha hiç sahnede görmedim.

"Ruhsal sorunları olan o genç", 20'li yaşlarının başında, eşsiz sahne yeteneğini, yükselen gösteri dünyasının emrine verdi.

Kurnaz sezgisiyle, Ankara'da maaşlı sanatçı olma kaderinden, İstanbul'da o maaşı bir gecede kazanacağı müzikal yıldızlığına koştu dört nala...

Kararını yıllar sonra "Hiçbir zaman idealist olmadım. Ne yani, aç mı kalsaydım?" diye savundu.

O karar, 25 yılda "Küheylan"ı gösteri sirkinin yarış atına çevirmişti.

Şimdilerde sabun köpüğü iki sömestr filminde kendisiyle yarışarak tatil çocuklarını eğlendiriyor ya...

Mutsuz bir çocukluk geçirdiğini anlatmıştı bir tarihte...

 

Sevgisiz çocukluk

Bir Nakşi Kürt şeyhinin torunuymuş.

Babası Sadettin Erbil, klasik Osmanlı terbiyesi gereği oğlunu kucağına alıp sevememiş.

Annesi o 4 yaşındayken boşanmış ve bir subayla evlenmiş.

Lise çağına geldiğinde üvey baba yanında daha fazla kalamayacağı anlaşılınca konservatuvarın tiyatro bölümüne yatılı verilmiş.

Sonradan girdiği Ankara Devlet Tiyatrosu'nda şımarıklıktan birkaç kez maaşı kesilmiş.

O da şımarıklığını kabullenecek, hatta sevip ödüllendirecek bir şehre, ortama göçmüş.

 

"Var olmak görünmektir"

O günden beri, o şımarık çocuğu her gece karşımıza, başımıza çıkarıyor Erbil:

Yarışma programlarında, kumarhane masalarında, paparazzi bültenlerinde, sinema perdelerinde, magazin dergilerinde, promosyon gecelerinde... Her gece... Her yerde...

Sanki "Var olmak görünmektir" diyen bir gösteri tanrısına taparmış gibi, 24 saat kamera önünde yaşarmış gibi, bir gece görünmeyiverse ortadan kalkarmış gibi adeta püskürüyor ekrandan...

İşaret parmağını kıvıra kıvıra, "birazcık yardım" dilenen müşterilerinin aczinden kudret bulan

bir edayla, engellileri, obezleri aşağılaya aşağılaya, konuklarıyla güreş tutup üstlerinde hoplaya zıplaya gülüyor, eğleniyor.

Kazara açık kalmış bir mikrofondan oğlu için hediye dilenen bir seyircisine "Senin oğlunun ... koyim" diye küfretmesi, aşk ya da kumar meselesinden kurşun yemesi, kendi yaşında bir kayınvalide edinmesi, kendisini eleştiren meslektaşımıza "Soyadı Türk değil" diye ırkçı bir cevap verdiği için Basın Konseyi'nce kınanması bile kazib şöhretini törpülemedi.

Sadece son bir haftadaki performansına bakın:

"Keloğlan Karaprens'e Karşı" filmini beğenmeyen sinema eleştirmeni Atilla Dorsay'a "Beyni sulanmış, ne yazdığını bilmiyor" dedi.

Kurban Bayramı'nda kadınlara "Kuş gribine yakalanmak istemiyorsanız, kuşlara dokunmayın" diyerek espride seviye tanımadığını kanıtladı.

 

Camda tırnak etkisi

Bu arsız tarz, kimimizde cama sürtülen bir tırnak etkisi yaratsa da halkımızın kahir çoğunluğu tarafından pek beğeniliyor ve coşkulu kahkahalarla karşılanıyor.

Pop çağının kızgın tavasına düşen starcıklar, patlamış mısır taneleri gibi bir görünüp bir yok olurken o, yıllardır çok görünmenin yıpratıcı etkisine dayanabiliyor.

Bunun sırrını halkımızın kendini aşağılayana tapan mazoşizminde mi aramalı; Mehmet Ali Erbil'in çocukluktan gelen ve şımarıklığa gömülse de inatla direnen yeteneğinde mi?

Çocukluk mirası bir sevgisizliğin bedelini gündelik değiştirdiği sevgililerine mi ödetiyor Erbil?

Şımarıklık yüzünden kesilen birkaç maaşının acısını, şımarıklığa boğduğu bizlerden mi çıkarıyor?

İdealist olamamışlığını, idealistlere kara çalarak mı telafi ediyor?

 

"Lay lay lom"

Belki hepsi birden...

Geçenlerde Haftalık dergisine "Sıkıldım bu

lay lay lom işlerinden" dedi. 10-15 yıl sonra tiyatro

yapmak ya da anchorman olmak istediğini söyledi.

Sistem, "lay lay lom" işine para dökse de, yetenekli gençleri sanattan koparıp ekranda eğlence makinesine çevirse de, 30 yıl önceki Küheylan'ın itibarını veremiyor işte...

O yüzden de onca gişe gelirine rağmen, o "beyni sulanmış"ların iki satır övgüsünü alamayınca küstahlaşıyor.

Küheylan'ı tiyatroda yeniden izleyebilsek keşke...

Gösteri sirkinin Yılkı Atı'na dönüşmeden...

 

CAN DÜNDAR

 

HALA BÜYÜK BİR DEĞER OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORMUSUNUZ .................

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

cehaletin kool gezdiği bir ülkede mehmet ali erbil her zaman bir numara olacaktır

 

eee yaniii giidipte nihat genç in yorumcu olduğu programlar birinci olacak hali yok yaaa.çünküü onun her kelimesinden sonra "ooooo" "yaoğağağapğa" diyen cücük akıllı kimseler yok karşısında..

kesinlikle katılıyorum sana..birşeyi var eden tek şey onunla beraber var olanlardır..şimdi sen burda ne kadar mehmet ali erbil ve nicelerini tartışırsan tartış,bizim alacagımız pek fazla birşey yoktur,ancak var olan fikirlerimiz pekişir bunlarla veya ortak fikirlerimiz bizleri harekete geçirebilir..birbirine zıt uçurumlar arasındaki farkı görmeye yönelik cok güzel örnekler vermişsin..bu insanların elbette bir nihat genç 'ne var ne yok'izlemeleri beklenemez..insan kendi,niteliginden,dilinden olanı cazip görürmüş ya kendine,bu varsayımdaki çelişkilerden biri de bu;nihat genç gibileri gercek altına saklatılmış gerceklerden bahsediyor,asıl gercek olan gerçeği tartışıyor yani..fakat gerçekler ki artık üzerine kılıf geçirilmiş yanlışlar oldu toplumda..sadece bakmaya yarayan gözlerde bunun basamagı oldu ve nicelerini takıp peşine cıkılıyor bu basamaklar,üstelik gülerek,eglenerek,hiç ayagın burkulmadan,yanlışsız..e bir işin kademelerinde hiçbir yanlışlık,pürüz yoksa o iş zaten başlı başına yanlış demektir..alın işte kanıtı..magazin,eglence sektörü,beyinlerde(hangi beyinler) pürüssüz ilerlemekte... :unsure:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

mehmet ali erbil'e kesinlikle tahammül edemiyorum.zoraki seyretmek zorunda kaldığım zamanlarda ise sinir katsayılarım bi hayli fazlalaşıyor. akıl erdiremiyorum yaptığı programları seyredenlere, oynadığı flimleri izleyenlere, yaptığı sözde esprilere gülenlere.

 

bir keresinde zoraki seyretmek zorunda olduğum zaman ki zoraki seyretmek te biryere gitmişsindir tlv açık ve karşında o.doğal olarak gözün kayıyo tlv a. adam yerin dibine sokuyor seyircileri onlar gülüyo.belden aşağı söylemedik laf bırakmıyo onlar gülüyo.resmen dalga geçiyor yani seyircilerle. diyosun bu adamı severmisiniz diye hemen herkes yerin dibine sokuyor.yok efendim hiç sevmezlermiş yaptıklarını beğenmezlermiş filan da filan. madem niye seyrediyosunuz.ne kazandırıyo size. hani tgrt nin vardır ya IQ seviyesi düşük programları aynı o hesap mehmet ali erbilin yaptıkları.ama reyting rekorları kırıyo işte o akşamüstü programları.

 

 

ne desek boş seyretmeyelim derim prim kazandırmayalım derim ama..........

 

arz talep meselesi tabii

 

seyredeni çokkkkk takipçisi çokkkkkkkkk

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

cehaletin kool gezdiği bir ülkede mehmet ali erbil her zaman bir numara olacaktır

 

eee yaniii giidipte nihat genç in yorumcu olduğu programlar birinci olacak hali yok yaaa.çünküü onun her kelimesinden sonra "ooooo" "yaoğağağapğa" diyen cücük akıllı kimseler yok karşısında..

 

bende sana katılıyorum kardeşim...bu ülkede maalesef sesini duyurabilmen için kendi kimliğinin dışına çıkman,soytarı olman lazım mehmet ali erbil'de bunu yapıyor bizim kuzu gibi çoban nere yönledirirse oraya giden halkımızda bu programları izliyip kendini küçük duruma düşürüyor. adam demediğini bırakmıyor seyircilerde kahkalarla gülüyor daha ne diyelim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

mehmet ali erbil:ALLAH doğcak çocuklarımın izlediğini göstermesin...

hakkatten dayanılmaz oluyo yaşlandıkça ama ne hikmettir izlenme oranlarıda aynı oranda yükseliyo...izlemedim desem yalan olur zoraki, bazende hakkatten insanların sabırlarını görmek için bakıyorum...ama dayanılmaz...espri sadece her söyleneni belden aşağı anlamına getirmeklemi olduğunu düşünüyo oda ayrı bi konu...bence fakir insanlara acıtasyon yaparakta olsa verdiği arabaları sunduğu çarkıfelekten sonra bırakmalıydı program sunuculuğunu...

ayrıca ben anne olsam kesinlikle çocuğuma bunları belli bi yaşa kadar izletmem,yemek sofrasında belden aşağı sohbetler...olmamalı ya...

SELAMLAR...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mehmet Ali Erbil konusunda entellektüel kesim ortak bir nefret taşıyor. Bir dönem Rahmetli, Kemal Sunal'da aynı şekildeydi. Bütün kanallar telifsiz yüzlerce kere, filmlerini yayınlardı. Aynı film gene de her seferinde yüksek reiting alırdı.

 

Bu sosyolojik bir olaydır. Halkın aptallığı, cahilliğiyle alakası yok.

Halk neden Kemal Sunal filmlerine düşkündü ve halende düşkündür ? Çünkü bu filmlerde şans faktörü vardır. Şabandır ama bir şeyler olur onun farketmediği ve başarıyı yakalar. Halk, onun durumdadır

"o şeyler" gerçekten olsun ister ki filmi bile cezbeder herkesi. Zaten büyük sanatçıdır.

 

Her insan geçinmek, para kazanmak zorundadır. Sanatçı, tek işi sanat olan insanlar, bundan para kazanabildiği sürece aynen devam eder yoluna. Kendini tekrarlasa bile. Hangimiz her gün aynı işi aynı güzellikte yapıyoruz ? Hangimiz tüm derslerden en iyi puanları alabiliyoruz da, bir şovmenden her gün yaratıcılık bekleyelim. O artık reitinglerin ona kazandırdıklarına bakıyor bu gerçektir.

 

Yalnız, unutulmazlar arasına girmiştir. Onun dediklerini diyebilecek ikinci biri mevcut değildir.

Yaptığı şakaları yapacak. Bu apayrı bir frekans. Bizim milete biri onun dediğini dese vurulur.

Tılsım "onda" zaten. Sanat gücü ; o enerji ve sıcaklıkta yatıyor.

Günlük seviyesi tartışılır bende çoğu zaman izlemeye tahammül edemiyorum.

O halkın günlük çilesini, ödemelerini,sorunlarını, belki belden aşşa, belki o, belki bu şekilde unutturup,

insanların yüzlerine gülümseme veriyor. Güldürüyor dostlar !

 

Çocuklar ve yeni nesil, siz ona hangi kanalı izlemesi gerektiğini öğretmeden, sizin bilmediğiniz detayları bilecekler hem sexte, hem argoda, emin olunuz buna. Hiç kendinizi kandırmayın. Cinselliğin tabu olduğu bir ülkede bu açılım, dün Zeki-Metinlerle, bugün Mehmet Alilerle, Cem Yılmaz'larla yarında başka sanatcılarca

bu konu deşilecektir. Deşilmelidir de, sanat hiç bir tabu ve ayıp kavramı tanımaz. Bence, daha açıkça da oynanmalıdır ki halk cinsellikte ki ayıpları, yasakları, korkuları aşıp, bunun doğal bir gereksinim olduğunu kavrasın. Dario Fo'yu okusanız afaroz edersiniz demek ki.

 

Zamanında okuyoruz divancılar, halk edebiyatını küçümsermiş. Basitliğinden ötürü.

Bugün halk edebiyatı, manileri, türküleri, halkın sesi olarak gürül gürül akmış günümüze gelmiştir.

Divan edebiyatı sanırım lise 2 ders kitaplarında failatünnnn'ler olarak öğretiliyor.

 

 

SaNTo...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Memet ali erbilin sanatı nedir şovmen,

 

 

 

bi saçmalamayı kesermisin lena,bana şovmenlik diye sanat olduğunuda ispatlarsan sevinirim.

 

bilgi paylaşacağız diye hastalıklı ve kıt akıl kırıntılarını akıtmayın............

 

santo sende mehmet aliyi bu kadar şirin gösterme çabanıda hala anlamış değilim......birde kemal sunal ile onu

 

bir tutma çabanıda kavramakta güçlük çekiyorum....kemal sunal rahmetli olmadan öncede bu **********

 

yarışma vede adı herneyse bu programlar vardı peki sence hiçmi ona bu teklif gitmemiştir gel şaklabanlık

 

yap seyirciyi kilosu olsun başka bir kusuru olsun yerin dibine sok....çünkü m.a.e in yaptığı aynen budur...

 

kemal sunalın hayatının son döneminde hangi filmlerde oynadığını sende bende biliyoruz sanırım.........

 

parasal zorluk içindeyken çevirdiği filmlerde bile (çoğu video kamera) güldürememiştir kemal sunal.......

 

çünkü niçin orda olduğunu bilecek kadar vicdan sahibidir......

 

eğer m.a e nin ileride kitaplarda okutulacağını falan düşünüyorsanız,dahada dejenere bir kuşağa kollarınızı

 

açacaksınız demektir...muhtemelen ders konuları.....

 

araba isteyen kadına sıralanacak küfürler...

 

halkı aşağılamanın 10 yolu....

 

halkın içinden toplanacak kişilerle reyting tavana nasıl vurulur...

 

kazandığınız parayı yiyebileceğiniz 10 kumarhane.....

 

vs.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kemal Sunal

 

(Kendi kaleminden)

 

"1944'de İstanbul'da doğdum. Lise son sınıftayken felsefe öğretmenim Belkıs Balkır, elimden tuttuğu gibi beni Müşfik Kenter'e teslim etti. Bu arada üniversiteye başladım. Bir süre sonra turneler nedeni ile öğrenimime ara vermek zorunda kaldım. Kent Oyuncuları'ndan sonra sırasıyla Ulvi Uraz Tiyatrosu, Ayfer Feray Tiyatrosu ve en son Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda oynadım. 1972 yılında Ertem Eğilmez'in beni beğenip seçmesiyle sinemaya adımımı attım. Özel televizyonların yaygınlaşması üzerine diziler yaptım. Bu sıralarda da üniversiteyi bitirmeyi ve böylece gençlere örnek olmayı kafama koymuştum. Çünkü Türkiye'nin okuyan insana ihtiyacı vardı. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV ve Sinema Bölümü'nü 1995 yılında bitirdim. Bu da yetmez deyip yüksek lisans öğrenimimi de tamamladıktan sonra tez müddetim başladı. Bundan sonra da çok özlediğim tiyatroyu ve sinemayı birlikte yapmayı planlıyorum..."

 

Kaynak:Radikal 4 Temmuz 2000

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben M.Ali Erbil'in programlarını izleyen halkımızı gerçekten anlamıyorm.Halkımızn bu kadar cahil olduğuna inanmak istemiyorm gerçekten.Oraya 2 tane şaklaban çıkarıyor kendi de 2 şaklabanlık yapıyor,ben sinir olurken anlamıyorm millet nasıl kopuyor?gerçekten durumumuz çok vahim böyle giderse...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.